Dinine gönülden bağlı bir lider Atatürk(Atatürk hayranları bu resimler kaçmaz)

dergah yolu

Asistan
Katılım
10 Şubat 2009
Mesajlar
216
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
DİNİNE GÖNÜLDEN BAĞLI BİR LİDER



"Türk Milleti daha dindar olmalıdır,
yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır
demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."
-Mustafa Kemal Atatürk-

Atatürk, İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile ocağındayken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir. "Ilımlı-modern-dindar" yapının, en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Ulu Önder, her zaman gericilikle mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır. Tekke, türbe ve zaviyeler onun döneminde kapanmış, ama ilk Türkçe Kuran meali de yine onun döneminde yayınlanmıştır. Türk insanının ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen, gericiliğe, yobazlığa her zaman karşı olan Atatürk, Türk Milleti'ni dinin özüne yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir.
Şüphesiz ki din, Büyük Önder’in de dikkat çektiği gibi demokrasinin ve milli bütünlüğümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bir milletin fertlerini birarada tutan en güçlü bağ olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını sağlayan en önemli unsurdur.
Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir toplumda, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını, anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir.
İşte bütün bu nedenlerden ötürü, toplum dokusunun vazgeçilmez parçası niteliği taşıyan din müessesesinin devamını sağlayamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta durması mümkün değildir. Gerek kişi, gerekse toplum açısından dinin lüzumlu bir müessese olduğunu belirten, siyasi alanda yaptığı sayısız reformla bu sağlıklı bakış açısını geniş kitlelere yaymayı hedefleyen Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti’nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102) sözleriyle teşvik etmiştir. Milletini, batıl inanışlardan arındırıp, gerçek dine yöneltmeyi amaçlamıştır. Bunun için de Kuran'ın kolay bir şekilde okunup anlaşılmasını sağlamak amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir:
"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." (Atatürk'ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)
Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken, Atatürk'ün isteği Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir. Bunu ifade ettiği sözleri şöyledir:
"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)
Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:
"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)
Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:
"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)
Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti’nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini de, sıklıkla vurgulamıştır. Ayrıca, Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan, Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:
"Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)
Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:
M. Perno: Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?
Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."
M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?
Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. Onları kurtaracağız." (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)
Atatürk her yönüyle olduğu gibi dindarlığıyla da milletine en güzel örnek olmuştur. Ulu Önder, dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur.
Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:
"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır." buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi." (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s.12)
Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)http://http//www.harunyahya.org/gercek_ataturkculuk.htm
Gönüldaşlar,
Atatürk'ü Emin Oktay tarihinden veya alışılagelmiş resmi hikayelerden değilde dünya çapında ünlü bir alimimizin kaleminden anlatmak istedik.Bir din alimi Atatürk'e nasıl bakar veya onun hayatındaki gerçekler nelerdir.
Umulurki gerçek Atatürk tanındığında halkımızla bütünleşme sağlanacak Onun milli birlik ve bütünlüğümüzü sağlayan en önemli öğe olduğu yeniden gündeme gelecektir.
a19.jpg
a18.jpg


Zübeyde hanım Atamızın selanikteki
doğduğu ev

a20.jpg

a22.jpg

kolağası Mustafa Kemal[1907]
b33.jpg

a23.jpg

Trablusgarp komutanı
a24.jpg

Sofyada ateşe
a25.jpg

1915 Çanakkalede cephede
a26.jpg

38 yaşında
a28.jpg

Erzurum Kongresinden
http://www.bluepoint.gen.tr/ataturk/a28.jpg
resimler devam edecek


 

Öfkeli

Öğrenci
Katılım
15 Temmuz 2009
Mesajlar
69
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Böyle bir konuya neden yorum gelmiyor hala anlayamıyorum :(
 

sub-zero

Öğrenci
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
54
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Atatürk izlediğim bir videosunda Kuran-ı Kerim'e gönden indirildiğine inanılan kiptap diye bahsediyordu. Allahın Peygamberine ve Kullarına indirdiği kitaba inanmayan nasıl olurda dinini yüceltir onu anlayamıyorum. Bunları tartışmak bize düşmez bulduğunuz kaynakları Copy & paste yapmadan önce arastirsak daha iyi olur.
 

TriGonoMetri

Öğrenci
Katılım
15 Ağustos 2009
Mesajlar
2
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Neler oluyor neler bitiyor ülkemizde anlamadım CHP ben Atatürk'ün partisiyim diyor namaz kıldığını görse seni hizbullahçı yok bilmem şeriatçı ilan ediyor bu tartışmaların daha çok gündemde olması gerekiyor eğer bu yazı doğruysa ülkemizde birçok insanın sözüm ona Atatürkçüyüz diyipte dinine bağlı olanlara her türlü iftirayı atanların bu yazıya göre davranması gerekir.Ama nerde................
 

EropaKING

Profesör
Katılım
29 Temmuz 2009
Mesajlar
1,652
Reaksiyon puanı
17
Puanları
218
Atatürk ün dindar bir kişilik olduğuna bende inanmıyorum.
Sonuçta herkesin inancı kendine..Ama müslümanlara iyi göstermek adına Atatürk ü Dinci, Solculara iyi göstermek için SOlcu ya da Sosyalist, fenerlilere iyi göstermek için fenerli yapmaktan kaçınmak gerekiyor bence.

Atatürk ün olmadığı şey kalmadı ki... Dini inançları zayıfsa -ki ben öyle olduğuna inanıyorum- bırakın zayıf kalsın. Gerçekler konuşulmalı bu ülkede, işimize gelenler değil.
Askerliğine, Liderliğine diyecek bir sözümüz yok ama Atatürk ü olmadığı kalıplara sığdırmamak gerekiyor.

Ben dindar birisiyim ama sırf bana ve benim gibilere iyi görünmesi için Atatürk ü de dindar yapmanıza gerek yok. Ülkesini seven biri zaten Atatürk ü sever. Ölmüş adamı rahat bırakmak gerekir artık.

"Atatürkçü" maskesi altında ISLAM dinini karalayıp Atatürk ü bu hallere düşürenlere ithafen...
Saygılarımla.
 

sub-zero

Öğrenci
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
54
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0

sci3

Profesör
Katılım
23 Mart 2009
Mesajlar
4,290
Reaksiyon puanı
1
Puanları
216
EropeKING bir kısmına katılıyorum fikirlerinin ...

ayrıca emeğer saygıdan doğru paylaşım için sağolunuz.. tartışmaya devam ;) :)
 

legolas356

Öğrenci
Katılım
2 Temmuz 2009
Mesajlar
59
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Atatürk izlediğim bir videosunda Kuran-ı Kerim'e gönden indirildiğine inanılan kiptap diye bahsediyordu. Allahın Peygamberine ve Kullarına indirdiği kitaba inanmayan nasıl olurda dinini yüceltir onu anlayamıyorum. Bunları tartışmak bize düşmez bulduğunuz kaynakları Copy & paste yapmadan önce arastirsak daha iyi olur.


Evet bende izledim bu videoyu hatta can dündarın bir belgeseliydi...bu yazı ile pek uyuşmuyordu acaba hangisi doğru?
 

QaFeİN

Profesör
Katılım
19 Nisan 2009
Mesajlar
3,297
Reaksiyon puanı
19
Puanları
218
Burda Atatürk'ün Dindarmı Yoksa İnanmıyanmı Olduğunu Tartışmak Bize Düşmez Bu İşi Tarihçilere Bıraklım
 

ATmaCA53

Profesör
Katılım
21 Nisan 2009
Mesajlar
3,993
Reaksiyon puanı
35
Puanları
0
ataturk_dua.jpg


Kim demiş "Atatürk dinsiz" diye! İşte çarpıcı belge ve bilgiler...

http://www.superpoligon.com/etiket/atatürk
Türkiye'de sayısı az ancak sesi çok çıkan bir azınlık sürekli Atatürk'ün 'dinsiz' olduğunu söylüyor. Atatürk'ü din karşıtı olarak göstererek kendi çıkarlarına temel oluşturmaya çalışıyor. "Atatürk ve Din" isimli kitapta Atatürk'ün dine bakışını bilimsel mi

Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili yapılan çalışmalarla, Türkiye Cumhuriyeti üzerine yapılan tarihî analizler çoğu zaman birbirine benzer oluyor. 1923 yılında kurulan Cumhuriyet'i, geçmiş bağlarından ayıklayarak değerlendiren yazarlar, çoğu zaman Mustafa Kemal'i de Osmanlı kültüründen bağımsız bir birey olarak ortaya koyuyorlar.

Öte yandan, Şerif Mardin gibi Cumhuriyet'in köklerini Osmanlı'nın son yıllarında arayan sosyologlar ise, Mustafa Kemal'in geçmişiyle bağlarını özenli bir biçimde gösterme gayretine giriyorlar.

Dem Yayınları bu ikinci yoldan giden ve Atatürk'ün yetiştiği ortamı, sosyal ve kültürel açılımlarıyla birlikte değerlendiren bir çalışma yayınladı.

"Atatürk ve Din" isimli kitapta Dr. Ahmet Faruk Kılıç, Atatürk'ün dine bakışını, Namık Kemal'in, Ziya Paşa'nın veya Ali Suavi'nin din algılarından ayrı değerlendirmenin yanlışlığını vurguluyor.

Dr. Kılıç, Jön Türklerin dinle irtibatlarından Mustafa Kemal'in etkilenmeme olasılığını, psikolojiye ve sosyolojiye aykırı görüyor. Türkçe ezan, Türkçe hutbe, kılık kıyafet değişikliği ve dil devrimiyle ilgili pek çok reformun kökenlerini geçmişte bulmanın da mümkün olduğu görüşünde. Atatürk'ün dindar olup olamayacağı ve dini meselelere bakışı kitapta kendi sözleri ve davranışları ile yer buluyor. Evlâd-ı Fatihan toprağı olan Makedonya'da dünyaya gelmiş Atatürk'ün asırlarca dinî ve millî duygularla haşır neşir olduğunu söyleyen Kılıç, psikolojik bir gerçeklik olarak inanç kavramının bilinçaltında yer ettiğini ifade ediyor. Ömrünün son demlerinde bu görüşlerini tamamen değiştirdiğini söylemenin, Atatürk'ü samimiyetsizlikle suçlamak olacağını, fakat buna dair işaretlerin olmadığını da kitapta açıkça belirtiyor. Atatürk'ün bir insan olarak psikolojik ve sosyolojik açıdan dinle ilişkisini irdelemekle doğru tespitlere yaklaşmak daha mümkün görünüyor...

Nasıl bir sosyo-kültürel çevrede büyüdü?

Ahmet Faruk Kılıç'ın anlattığı kadarıyla, her iki dedesi de çevrece dindar bilinen, babası Ali Rıza Efendi'nin eşine hitabında "gülzâr-ı cennetim" gibi dini motifli ifadeler bulunan, annesi mahallece Molla Zübeyde olarak anılan birisidir Mustafa Kemal. İsmi Peygamber Efendimiz'in güzel isimlerinden Mustafa'dır ve annesi Zübeyde Hanım, ona hep "Mustafa'm" diye hitap eder. Doğduğu dönemde Balkanlar'daki "fetih ruhu" ve mahalledeki Mevlevihane etkilemiştir onu. Tıpkı mahalle arkadaşları gibi Kur'an öğrenmiş, camiye gitmiş, namaza başlamıştır. Zamanla dinî bilgisi ve dine olan alakası dedelerinin iftihar vesilesi dahi olmuştur. Kılıç'ın Ali Fuat Cebesoy'dan aktardığı kadarıyla Harp Okulu'nda da zaman zaman namaz kılar. Sonra lise yıllarında Cebesoy'un babası İsmail Fazıl Paşa'nın konağında kalır bir müddet. Bu konakta, Doğu ile Batı'nın bir sentezini bulacaktır. Kılıç'a göre "askerî okulun pozitivist havasından sıyrılıp, maneviyatla buluştuğu" bir mekândır İsmail Fazıl Paşa Konağı.

İbadet eder miydi?

Dr. Kılıç tarih kaynaklarında, Mustafa Kemal'in ilk gençlik yıllarında Ramazan ayı yaz tatiline denk geldiğinde, arkadaşları ile mahalledeki Kasımiye Camii'nde teravih kıldığını gösteriyor. Bu yıllarda yine Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'ye olan ilgisi artar ve Mevlevî tekkesini ziyaret ederek semazenleri seyreder. Çanakkale'de ve İstiklal Mücadelesi yıllarında, silah arkadaşları, onun cephede namaz kıldığını ve askerlerin namaz kılabilmeleri için yer ve vakit tahsis ettiğini belirtirler. Yakınında bulunan insanlardan Hafız Yaşar Okur, onun Ramazan aylarında şehitler için hatim okunmasını rica ettiğini, Cumhurbaşkanlığı konağında gelen misafirler için sahur ve iftar verdirdiğini, Ramazan aylarında saz heyetini konaktan göndererek, kendisinden Kur'an-ı Kerim dinlemeyi tercih ettiğini anlatır.

Dine bakışı nasıldı?

Kurtuluş mücadelesinin başlaması için Anadolu'ya geçtiği sırada, gittiği her beldede dinle ilgili referanslar verir Mustafa Kemal. Bu mücadeleyi "Allah'ın yardımı" ile başlatacağını vurgular. Sadece bu dönemdeki konuşmaları bile Dr. Kılıç'a göre Atatürk'ün dini hassasiyet taşıdığını gösterir. Anadolu şehirlerinde yaptığı konuşmalarda dini ve milli duyguları harekete geçirecek kadar inanmıştır. Sözleri sık sık dualarla ve âminlerle kesilir. Bunun yanında, Allah'ı kutsal ve aklın alamayacağı enginlikte bir varlık olarak tahayyül ettiğini pek çok konuşmasında belirtir. En meşhur konuşmalarından birisinde "Dinsiz bir millet olamaz. Olsa da yaşayamaz." dediği bilinmektedir. Kılıç'ın verdiği ilginç bir bilgi de Halk Fırkası'nın (CHP) kuruluşu esnasında "İslam âleminin bize gösterdiği teveccühe layık olabilmek için Halk Fırkası'nı kuruyoruz." demesidir. Meclis konuşmalarında da sıklıkla, İslam âleminin savunuculuğunu yapar, milletvekillerine İslam âlemiyle ilgili düşüncelerini aktarır.

Ahmet Faruk Kılıç, Atatürk'ün teorik olarak dinin Anayasa'ya girmesini istememektedir.

Bunu, Avrupalı bir devlet olmanın şartı olarak görür. Fakat yine de, halkın bunu isteyeceğini düşünerek ilk anayasada "Devletin dini İslam'dır" ibaresini kaydettirir.

Halkın dini ve milli duygularının anayasada temsilini "halkın kendi kaderini tayin etmesi" düşüncesiyle kabullenir. Bu sıralarda bazı milletvekilleri, din olarak İslam'ın yerine Hıristiyanlığın yazılmasını uygun görerek, İslam'ın gelişmeye mani olduğunu savunur.

Kılıç'a göre Atatürk'ün tavrı nettir: İslam'ın gelişmeye mâni olduğunu değil, aksine İslam'ı yanlış tatbikin ilerlemeye engel olabileceğini söyler. Bu nedenle okullarda dini eğitimin verilmesini özenle teşvik eder. İslam'ın yanlış tanınmasını, yanlış yorumlara mal eder. "İslam en mantıklı ve en tabii dindir" demiştir. Bu nedenle Kılıç, hukuktan eğitime sosyal hayatın her aşamasında, Atatürk'ün İslami uygulamaları değerlendirdiğini savunuyor.

Başörtüsü ve kadın meselesine yaklaşımı nasıldı?

Dr. Kılıç, Atatürk'ün tesettür konusundaki fikirlerinin, bugün sadece peçeyi kaldırttığı şeklinde ele alınmasını eleştiriyor. Oysa kayıtlı birçok konuşmasında Atatürk, İslam kadınının tesettürle de sosyal hayatta yer alabileceğini, bu konuda aşırıya kaçan yahut büsbütün önemsemeyen örneklerin yanlış olduğunu vurgular. Yani onun karşı çıktığı, tesettür konusunda ifrat ve tefrit ölçüleridir. Mustafa Kemal Müslüman kadının, Avrupalı kadından farkı olmadığını, kadınların ilerlemede önemli rolleri olduğunu da belirtir. Kılıç, Atatürk'ün Müslüman kadının eğitimli olmasını istediğini vurguluyor.

Müslüman kadının da örf ve geleneği koruyarak, Avrupalı kadınla yarışabileceğini, bunun mümkün olduğunu tekrarlar. Ahmet Faruk Kılıç'ın altını çizdiği nokta, Atatürk'ün medeniyet algısında yatıyor: Ona göre her ülke halkının kendi köklerinden ortaya çıkan bir medenileşme reçetesi vardır. Bu reçetede dini, milli ve geleneksel değerler göz ardı edilemez.

Kılıç'ın Atatürk'ün genel sekreteri Hasan Rıza Soyak'tan aktardığına göre, onun son sözleri "Aleykümesselam" olur. Psikanalitik bakışa göre, bu onun iç dünyasındaki yoğun İslamî geleneği işaret eder. Atatürk ve Din kitabında, Atatürk'ün çocukluğundan itibaren dini ve milli duygularla yoğrulmuş, kültürel olarak da olsa Osmanlı yaşamını beraberinde taşıdığını gözlemliyoruz. Kitaptaki bilgiler ve belgeler ışığında, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında daha dindar, olgunluğuna doğru ibadetlerini ihmal etmiş, fakat her daim dine saygılı bir görüntü çiziyor Mustafa Kemal. Kılıç, bu durumun samimiyetsizliğin değil, insanda tabi olan his ve düşünce değişikliklerinden kaynaklandığını söylüyor. Bazı siyasi manevraları göz ardı etmeden, dinin Atatürk'ün algısında hep önemli olduğunun altını çiziyor.

ABDULLAH YAVUZ ALTUN / ZAMAN

Süper Poligon: Kim demiş "Atatürk dinsiz" diye! İşte çarpıcı belge ve bilgiler...
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Bence bu konuya hiç girmeyelim. içi sizi dışı beni yakar. Meclis'i dualarla açan da kendisi, hilafeti kaldıran da. Günahıyla sevabıyla yatsın yerinde. Boşverin.
 

twilight_flame

Doçent
Katılım
14 Mayıs 2008
Mesajlar
618
Reaksiyon puanı
20
Puanları
18
Atatürk'ü dinsiz gibi göstermeye çalışan çevreler var ne yazık ki. Atatürk dinin kişilerin elinde oyuncak gibi kullanılmasına karşıydı. Dine karşı değildi. Ama bazı insanlar ne yazık ki bunu anlamıyor.

Ayrıca Atatürk'ün dindar olması veya olmaması ne değiştirecek ki artık? Dindar veya değil sonuç itibariyle bu ülkeye katkıları olmuş mu? Bir önder olarak insanları örgütleyip Kurtuluş Savaşı'nda etkin bir rol oynamış mı oynamış.

Gerisi önemli değildir. Kişilerin dindar olup olmadığını eleştireceğimize kendi işimize baksak bizim için en hayırlısı olacaktır.
 

AİRWOLFONE

Öğrenci
Katılım
2 Temmuz 2009
Mesajlar
11
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Kimse kimsenin ne dinini merak ediyor nede imanını herkesin ne olduğu ortada yazılarla sadece kendinizi kandırırsınız.Başlığı açan vatandaş neden böyle bir ihtiyacı hissetmiş kime neyi boyamaya çalışıyor ve 7 ay önce açılmış konuyu hortlatıp şu Mübarek Ramazan ayında insanları böyle gereksiz bir tartışmaya sokmak isteyen o vatandaşın derdi nedir.Gelmeyelim böyle şeylere arkadaşlar bunlar her zaman böyle yaparlar dinime söverler ama sallamaya gelince dinde herkesi katlarlar.
 

Ordo ab chaO

Profesör
Katılım
2 Haziran 2009
Mesajlar
3,511
Reaksiyon puanı
43
Puanları
0
Yine gereksiz bir konu.

Atatürk dindar olsa ne farkeder, dinsiz olsa ne farkeder. Bir insanın dini sizi niye bu kadar ilgiliendiriyor anlayamıyorum. Bir liderin dinine değil de yaptıklarına bakabilseniz keşke. Şu ülke için yaptıklarını nasıl unutursunuz da sadece din konusuna odaklanırsınız anlamıyorum.
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Yine gereksiz bir konu.

Atatürk dindar olsa ne farkeder, dinsiz olsa ne farkeder. Bir insanın dini sizi niye bu kadar ilgiliendiriyor anlayamıyorum. Bir liderin dinine değil de yaptıklarına bakabilseniz keşke. Şu ülke için yaptıklarını nasıl unutursunuz da sadece din konusuna odaklanırsınız anlamıyorum.

Konuya biraz yüzeysel bakıyorsunuz. Atatürkün Dindar olup olmadığı azda olsa bizi ilgilendirir. Zira kurduğu değerlerin içinde Din varmı yokmu? Sorusunun cevabı ancak Atatürkün Dinde bakışıyla cevablandırılabilir.

Bence bu konuya hiç girmeyelim. içi sizi dışı beni yakar. Meclis'i dualarla açan da kendisi, hilafeti kaldıran da. Günahıyla sevabıyla yatsın yerinde. Boşverin.

Dediğiniz gibi hilafeti kaldıranda kendesi meclisi dualarla acanda kendisi. Bunun Nedeni Atatürkün Dine bakışının tam olarak oturmamasıyla ilgili.Zira bir konuşmasında yada eyleminde Dine gönülden bağlılığı vurgularken, Bir başka konuşmasında "gökten indiği zanedilen kitap" diyebilecek kadar ileri gidebiliyor...
 

zukan

Asistan
Katılım
16 Haziran 2009
Mesajlar
328
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Konuya biraz yüzeysel bakıyorsunuz. Atatürkün Dindar olup olmadığı azda olsa bizi ilgilendirir. Zira kurduğu değerlerin içinde Din varmı yokmu? Sorusunun cevabı ancak Atatürkün Dinde bakışıyla cevablandırılabilir.



Dediğiniz gibi hilafeti kaldıranda kendesi meclisi dualarla acanda kendisi. Bunun Nedeni Atatürkün Dine bakışının tam olarak oturmamasıyla ilgili.Zira bir konuşmasında yada eyleminde Dine gönülden bağlılığı vurgularken, Bir başka konuşmasında "gökten indiği zanedilen kitap" diyebilecek kadar ileri gidebiliyor...

Atamızın dindarlığından çok onun kurduğu ülkede sen özgür dinini yaşayabiliyormusun ona bak
 

twilight_flame

Doçent
Katılım
14 Mayıs 2008
Mesajlar
618
Reaksiyon puanı
20
Puanları
18
Konuya biraz yüzeysel bakıyorsunuz. Atatürkün Dindar olup olmadığı azda olsa bizi ilgilendirir. Zira kurduğu değerlerin içinde Din varmı yokmu? Sorusunun cevabı ancak Atatürkün Dinde bakışıyla cevablandırılabilir.

Bu cevap olumsuz olursa birşey değişecek mi senin için?
 

tarumoloji

Profesör
Katılım
12 Mayıs 2009
Mesajlar
1,255
Reaksiyon puanı
44
Puanları
228
Bizler ne dersek diyelim bazı cahiller bazı gerçekleri asla göremez.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Selamlar.

Yine gereksiz bir konu.

Atatürk dindar olsa ne farkeder, dinsiz olsa ne farkeder. Bir insanın dini sizi niye bu kadar ilgiliendiriyor anlayamıyorum. Bir liderin dinine değil de yaptıklarına bakabilseniz keşke. Şu ülke için yaptıklarını nasıl unutursunuz da sadece din konusuna odaklanırsınız anlamıyorum.

"Bir insan" olsa fark etmez kesinlikle haklısın. Fakat söz konusu bir ülkenin kanunlarını yazan, istiklal mahkemelerinde sırf kendisi gibi düşünmüyor diye onlarca insanı idam ettiren ve tüm ülkenin kaderini çizen bir "lider" ise, o zaman çok şey fark eder. Çünkü dindar olmamak ayrı şeydir, dini sevmemek ayrı şeydir.

Yoksa şahsi olarak Atatürk ateist de olsa hiç bir şekilde kimse karışamaz.. Yani onun şahsi hayatıyla değil, ülkeyle ilgili konuşuyoruz.

Basit bir şekilde bugün Tayyip Erdoğan'nın dindar oluşunu neden sorun ettiğinizle karşılaştırın durumu. İnsanlar önce Atatürk'ün dindar olduğunu anlatmaya çalışıyorlar, o tutmayınca "dindar değilse ne fark eder, ne olmuş yani" diyerek küstahlaşıyorlar; fakat yine aynı insanlar şu anki cumhurbaşkanı ve başbakanın dindar oluşunu problem ediyorlar; yargı bile bu iğrençliğe alet oluyor. Bir cumhurbaşkanı seçiminde kıyametler kopuyor vs..

Konu aslında çok daha derin; ama uzamasının bir faydası olmadığı için bu kadarını söylemek kâfi.
 

zukan

Asistan
Katılım
16 Haziran 2009
Mesajlar
328
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Selamlar.



"Bir insan" olsa fark etmez kesinlikle haklısın. Fakat söz konusu bir ülkenin kanunlarını yazan, istiklal mahkemelerinde sırf kendisi gibi düşünmüyor diye onlarca insanı idam ettiren ve tüm ülkenin kaderini çizen bir "lider" ise, o zaman çok şey fark eder. Çünkü dindar olmamak ayrı şeydir, dini sevmemek ayrı şeydir.

Yoksa şahsi olarak Atatürk ateist de olsa hiç bir şekilde kimse karışamaz.. Yani onun şahsi hayatıyla değil, ülkeyle ilgili konuşuyoruz.

Basit bir şekilde bugün Tayyip Erdoğan'nın dindar oluşunu neden sorun ettiğinizle karşılaştırın durumu. İnsanlar önce Atatürk'ün dindar olduğunu anlatmaya çalışıyorlar, o tutmayınca "dindar değilse ne fark eder, ne olmuş yani" diyerek küstahlaşıyorlar; fakat yine aynı insanlar şu anki cumhurbaşkanı ve başbakanın dindar oluşunu problem ediyorlar; yargı bile bu iğrençliğe alet oluyor. Bir cumhurbaşkanı seçiminde kıyametler kopuyor vs..

Konu aslında çok daha derin; ama uzamasının bir faydası olmadığı için bu kadarını söylemek kâfi.
Biri ülke bölme peşinde diğeri ülke kurtarma peşindeydi
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Şu andaki liderler ülkeyi bölme derdinde bile olsa, bunun dinle ne alakası var? :) Kendi silahınızla kendinizi vuruyorsunuz..

Ayrıca ülke kurtarmak petrol karşılığında vilayet satmakla olmaz. (Bkz. Musul, Kerkük vb.) Her zaman şartlar beklemediğiniz şekilde değişebilir. Özellikle siyasette normal vatandaşın bilmediği çok kirli oyunlar döner ve bu kirli oyunlar Türkiye kurulduğunda da vardı. Eğer Atatürk de tüm siyasi dehasına rağmen bir insansa, o da kendi şahsi görüşleri doğrultusunda hata yapabilirdi ki yaptı da, dolayısıyla bunu gurur meselesi yapmayalım. Tabi eğer ülkeyi şahsi isteklerinize göre yönetmek istemiyorsanız.

Ek: Atatürk'ün ülke için büyük hizmetlerde bulunmuş olması, onun çok önemli hatalarının görmezden gelinmesi için bir imtiyaz tanımaz. Eğer halk ayaklanmasaydı Kazım Karabekir'i bile astıracaktı. Kazım Karabekir olmasaydı Atatürk Rauf Orbay'a söylediği gibi ülkeyi terk edip gidecekti, vatanı kendi kaderine bırakacaktı. (Bkz. Rauf Orbay'ın hatıratı.) Hizmetse hizmet; Kazım paşa en alasını yaptı; ama sırf Atatürk kendisi gibi düşünmüyor diye onlarca kişiyi astırdığı gibi onu da idam ettirecekti ki halk ayaklandı da vazgeçti. Birçok kanunu da ordu zoruyla çıkardı mecliste. Evet bizim için büyük hizmetler yaptı; fakat dediğim gibi, bu ona istediği gibi davranma, istediğini asma-kesme, istediği vilayeti satma imtiyazı vermez.
 

Burak_58

Asistan
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
317
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Atatürk izlediğim bir videosunda Kuran-ı Kerim'e gönden indirildiğine inanılan kiptap diye bahsediyordu. Allahın Peygamberine ve Kullarına indirdiği kitaba inanmayan nasıl olurda dinini yüceltir onu anlayamıyorum. Bunları tartışmak bize düşmez bulduğunuz kaynakları Copy & paste yapmadan önce arastirsak daha iyi olur.
ben daha ayrıntılı biliyorumda yazarsak şimdi ergenokon hawası gibi dolanır:glare::D
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
@tony kardeşim, "halifelik" ile "halife"yi birbirine karıştırıyorsun. :) Şimdi mesela İtalyan cumhurbaşkanı sapık bir adam diye İtalyanlar da cumhuriyeti mi kaldırsınlar? :)

İkinci olarak, Atatürk'ün meclisi dualarla açtırması halkın desteği için yapılmış bir uygulama. Aşırı abartılmıştı hatta, kurban kesildi, kur'an okundu ve meclisin açılması Cuma gününe ertelendi mübarek gün diye. Bundan dindar insanlar bile rahatsız oldular; yani göstermelik olduğunu herkes biliyordu. Yoksa nasıl olur da meclisin duavarına ayet yazdıran Atatürk aynı ayet hakkında "gökten indiği sanılan şeyler" diyebilir? :)

Atatürk gençliğindeki Suriye görevinden sonra çok değişti. O sürgünde neler olduğunu ancak Allah bilir.
 

emrykn

Asistan
Katılım
1 Temmuz 2008
Mesajlar
415
Reaksiyon puanı
4
Puanları
18
Ulu Önder M.Kemal ATATÜRK ileri görüşlü olduğunu herkes bilir. Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları derken Laik liği kastetmeye çalışmıştır(bence). Çünkü ileride Kuran-ı Kerim' den getirtilen kurallar(Şeriat) ile ülkeyi zor duruma düşürebilir amacı güdmüştür. Atatürk dinsiz değil ama fazla da dindar değildir. Şeriati engelliyerek Laikliği getirmiştir. Ve Herkesin Dini kendinedir. Atatürk'ün dini seçimlerini değil Yaptığı icraatlerini konuşmalı ve o icraatleri ülke yararında ileriye götürmeliyiz.
 

leomessi

Doçent
Katılım
21 Mayıs 2009
Mesajlar
625
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Ulu Önder M.Kemal ATATÜRK ileri görüşlü olduğunu herkes bilir. Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları derken Laik liği kastetmeye çalışmıştır(bence). Çünkü ileride Kuran-ı Kerim' den getirtilen kurallar(Şeriat) ile ülkeyi zor duruma düşürebilir amacı güdmüştür. Atatürk dinsiz değil ama fazla da dindar değildir. Şeriati engelliyerek Laikliği getirmiştir. Ve Herkesin Dini kendinedir. Atatürk'ün dini seçimlerini değil Yaptığı icraatlerini konuşmalı ve o icraatleri ülke yararında ileriye götürmeliyiz.
:yes:
 

Akhun Aktosun

Profesör
Katılım
5 Temmuz 2009
Mesajlar
1,595
Reaksiyon puanı
40
Puanları
0
benim anlamadığım, bir insan ülkeyi kurtarıyorsa ve gelecek nesillerin huzurlu yaşamasını sağlıyorsa, başarıları sayesinde bugünleri görebiliyorsak, o kişinin dini görüşleri bizi niye ilgilendiriyor?

şimdi mevzu bahis lideri değil de, herhangi birini konuşalım. x şehrindeki y insanının dini görüşü, benim kesinlikle ilgi alanım içerisinde olamaz. şeriatçı da olur, ateist de olur umrumda değil. fakat bu y kişisi benim yanıma gelip kendi dinini bana satmaya çalışırsa o zaman acilen durdurulması ve düştüğü hatanın farkına vardırılması gerekir. "Allah ile kul arasına girilmez" cümlesini hatırlatırım.

şimdi biri çıkıp "ama kul yanlış yoldaysa onu doğru yola yönlendirmek görevimiz" diyecek. hayır değil arkadaşım. sen kendi dinine bak, o kendi dinine baksın. çünkü senin şeytan-melek kavramın o adamda yok. kimse bana şeriatı da ateizmi de övmesin. çok şükür HEPİMİZ neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayabilecek zekaya, beyne sahibiz.

arkadaşlar lütfen dini görüşlerinizi forumda bu kadar ön plana çıkarmayın. özellikle kültür/sanat topic'i altında bile dinin konuşulmasından son derece rahatsızım. hepimizin burada bulunması ortak bir amaç içeriyor; teknoloji konuşmak.

uzun lafın kısası: kimsenin kimseye dini baskı yapma hakkı yoktur. aramızdan herhangi bir arkadaşımız dinsiz ise, bu onu ilgilendiri, bizi değil. aynı şekilde aramızdan bir arkadaşımız daha tutucu bir dini görüş benimsemişse, bu da sadece kendisini ilgilendirir, forumu değil.

not: "dini bütün biri olmak", "muhafazakar olmak", "şeriatçı olmak". bu üç yazdığım şey de birbirinden farklıdır. bunun bilincinde olalım.

sevgi ve saygıyı kaybetmeden, dini görüşlerimizi ön plana çıkarmadan mesajlaşmak dileğiyle.
 

AİRWOLFONE

Öğrenci
Katılım
2 Temmuz 2009
Mesajlar
11
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bir ülkeyi kurtarmak koca bir imparatorluğu yıkarakmı oluyor.Bunun başka yolu yokmuydu veya bir gecede insanların dilini değiştirmek ve binlerce ilim ve bilim adamını cahil konuma getirmek bir vatanın kurtulmasındaki etkenlerden olabilirmi veya Osmanlı imparatorluğunu yıkmak için kurulan 1738 başlangıclı mason locaları ve mason paşaların son şeklimiydi?Şimdi Atatürk ismi neden konulmuştur TÜRKLÜK Atatürklemi başlamıştır veya bir ülkenin geçmişini yok etmek için yapılan bir taktikmiydi.Neden bütün solcular ve koministler Atatürkçüdür?Neden sadece Atatürk ve İsmet İnönü ön plana çıkarılmış ve bu ülke bunlar sayesinde olmuş gibi gösterilmiştir?Ve neden savaşların komutanları ve o savaşları kazananlar tarihin sayfalarından silinmeye çalışılıp hep Atatürk ön plana çıkartılmaya çalışılmaktadır.Sayın solcu arkadaşlar ne kadar kıvırırsanız kıvırın gerçekler sizlerin yazdıkları değil bunu hiç bir zaman unutmayın.Birde sakın mason locarını Atatürk kapatmıştır diye bir cehalete girmeyin onun gerçeğini iyi öğrenin öyle cevap verin.
Daha yazılacak çok şey varda gerisi bizde kalsın siz bildiklerinizi okumaya devam edin.
Allah rahmet eylesin.
 
Üst