Başörtülü casus istemiyoruz

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan FY2005
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ATmaCA53

Profesör
Katılım
21 Nisan 2009
Mesajlar
3,993
Reaksiyon puanı
35
Puanları
0
türkiye iran olamaz çünkü irana teknolojik bakımından baktığımızda bizden kat kat daha önde adamlar savaş uçakları, son teknoloji silahlar geliştiriyor, adamlar uzaya kendi uydularını fırlatıyorlar, adamlar araba üretip türkiyeye satıyorlar uyumayın çağdaş kardeşlerim, hep sizin bu yanlış düşüncelerinizden dolayı, hep sizin bu sağ,sol, başörtülü, türbanlı diye ayrım yaptığınızdan dolayı sizler sayesinde iranın seviyesine ulaşamadık sizlerin sayesinde, iran belki türkiye olmak istemez ama türkiye iran olursa çok büyük seviye kat etmiş olurdu :)
 

determined

Öğrenci
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"Başörtülü casus istemiyoruz"

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, şok etmeyi sürdürüyor.
Kanser tedavisi nedeniyle kemoterapi görmesine rağmen basın toplantıları düzenliyor.

Canlı yayınlara katılıyor.

Hürriyet'ten Ayşe Arman'a uzun bir röportaj veriyor.

"Çağdaş yaşam gurusu" olarak değişmesi teklif dahi edilemez o "başörtüsü düşmanı" tavrını burada da ısrarla vurguluyor.

"Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başörtülü çocuklar var mı?" sorusuna şöyle cevap veriyor Prof. Saylan;

"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."

Çağdaş yaşamından kimsenin şüphesi olmayan Arman da bu cevaba şaşırıyor ve ekliyor, "Bunun haksızlık olduğunu düşündüğünüz olmuyor mu?"

Prof. Saylan tavrında kararlı ama alaycı bir yanıt veriyor:

"Asla. O kızları militan yapıyorlar. Gerçi, o örtü sayesinde erken koca buluyorlar o ayrı."

Arman yine de hoca hiç değilse bir kapı açar mı diye üsteliyor ama nafile...

"Nuh diyor, peygamber demiyor";

"Bakın iki tür örtülü var. Bir gerçekten samimi olanlar, bir de olmayanlar. Hepsi bir değil. Ben esas olarak kadınları kullandıkları için kızgınım. Onlara da kendilerini kullandırdıkları için kızarım. Ben Cumhurbaşkanımızın eşine de üzülüyorum, çok küçükmüş evlendiğinde. Yazık günah değil mi?"

"Sizinki İslamsız Yaşama Derneği mi?" sorusu hocayı yoruyor ve tavrını haklı çıkarmak için bir de yasal dayanak üretiyor;

"Hayır efendim niye öyle olsun? Bizim inanca ya da başörtüsüne itirazımız yok. Tek istediğimiz yasalara uymaları. 'Eğitim kurumlarında, resmi kurumlarda, Büyük Millet Meclisi'nde örtü takılamaz' diye yasa var."

***

Nedense bugüne kadar hasta yatağındaki insanların, başkalarının dertlerine daha empati ile yaklaştıklarını düşünürdüm.

Prof. Saylan bu kanaatimi fena halde kırdı.

Yattığı yerden ders verdi; "Önyargılar değişmez".

Birincisi, Prof. Saylan'ın iddia ettiği başörtüsünü yasaklayan tek bir kanun yok.

İçtihatlara dayanan ve sadece bazı "kamu"sal mekanlarda uygulanan bir yasak uygulaması var.

Öğrenci iseniz üniversite kapısından içeri sokulmuyorsunuz ama, kampus dışında her yerde başınızı örtebiliyorsunuz.

Peki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği "kamu"sal alan mı?

Burs vermek üzere kurulan bir sivil derneği "orduevi" mi sandınız?

Size başvuran herhangi bir öğrenci, her okula gittiğinde ağlayarak da olsa başını açıyor.

Neden size de "başı açık" başvurmasını bekliyorsunuz?

Bu dayatma neden? Bu ne "düşmanca" tavır böyle...

İkincisi, Saylan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da son konuşmasında tam 7 kez atıfta bulunduğu Anayasa'nın 24'üncü maddesine göre açıkça suç işliyor.

"Kimse, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz" diyor 24'üncü madde...

Yaptığı açık bir ayrımcılık. Net bir kınama ve suçlama...

Saylan'a göre her başörtülü bir "militan ve casus"...

O'nun bu "çağdaş" tavrını sürdüren Çağdaş Eğitim Vakfı da boşuna öğrencileri, "Başı kapalı, burs verilmesin.", "İmam Hatipli, burs verilmesin", "Alevi, hemen burs verilsin", "Kürt ve akıllı çocuk, burs verilsin" diye fişlememiş.

***

Beni şaşırtan bir diğer gelişme de, 24'üncü madde konusunda bu kadar hassas çıkış yapan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, Prof. Saylan'a Birinci Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral İbrahim Onbay'ı destek amaçlı göndermesi oldu.

Ergenekon soruşturması kapsamına girenlere gösterilen bu "şefkat" giderek daha fazla dikkat çekiyor.

Prof. Saylan ile Genelkurmay arasında nasıl bir bağlantı olabilir ki, hukuku etkileme riski taşıyan böyle bir ziyaret gerçekleşti.

Ziyareti daha da ilginç kılan, Prof. Saylan'ın başkanı olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Kadıköy Şubesi'nde çıkan şok mektup.

Gazetemizde dün yer verdiğimiz mektup, Hava Kuvvetleri'nde "Karargah

Evleri" adıyla oluşturulan yasa dışı yapılanmanın bir benzerinin de "Ataevleri" ile Deniz Kuvvetleri'nde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

Kafaların daha da karışmasına neden olan ise, mektupta imzası bulunan ismin son YAŞ toplantısına kadar "albay" seviyesinde olduğu ve bugünkü kilit görevine atanmadan önce Ergenekon savcılarının araştırılması amacıyla ismini Genelkurmay'a bildirmiş olmaları.

Neler oluyor?

Bu mudur hukuk devleti?

Çağdaşlık buysa, çağ dışılık nedir?

Anlayan varsa beri gelsin... Lütfen bize de anlatsın!

Erhan Başyurt
Bugün Gazetesi
bunun üstüne bişe yazılmaz süper olmuş..
 

çakma üye

Öğrenci
Katılım
4 Ekim 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
yorumsuz..


[SDNTV]http://94.75.253.14/sec/cf8ccbfca9bf8523e2069cdd66fcc2a9/49F16DB1/data/videos/878/878600.flv[/SDNTV]​
 

polis_09

Öğrenci
Katılım
3 Eylül 2008
Mesajlar
11
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
kişiye,belli bir zumreye karşı hukuk olmaz.hukuk kuralları yazılıdır,anayasayla güvence altına alınmıştır.yaşanan bunca şeye rağmen hala birileri o kadıncağıza microfon uzatıyorsa ben farklı şeyler düşünürüm.daha düne kadar bu kadını kim tanıyordu.bu kadın hala ne iş yapıyor?27 bin öğrenciye burs veriyormuş.bunu kaynağı neresi?kanal d de bu derneğe bağış topladı.amaç neydi?bunları irdelemek lazım.dedğim gibi huhk devletinde savcıların görevi araştırmak ve kamu vicdanını hoşnut etmektir.sabırla sonucu bekliyoruz.aklıma Van 100 yıl ünv.rektörü geldi birden.gözaltına alındığında herkes ayaklanmıştı.beylerrr herkes sabırlı olsun.devletimiz herşeyi bilir.sabırlıdır ve gereğini yapar.kimse meraklanmasın.sanmayınki olay basına yansıyan kadardır.öyle olsa soruşturmanın selameti hüsran olur.sadece sabır..selamlar.
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Daha düne kadar bu kadını kim tanıyordu.bu kadın hala ne iş yapıyor?27 bin öğrenciye burs veriyormuş.bunu kaynağı neresi?kanal d de bu derneğe bağış topladı.amaç neydi?bunları irdelemek lazım.

Eğer Ay'da yaşamıyorsan "Türkan Saylan'ı daha düne kadar kim tanıyordu?" sorusu biraz abes olmuş! Hoş memleketimizde Lise talebelerinin %70'i Kenan Evren'i resminden dahi tanıyamıyor şaşırmamak lazım!

Kaynak: Türkan Saylan - Vikipedi
13 Aralık 1935 günü İstanbul'da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür. 1957'de evlenmiş, iki oğlan çocuk annesi olmuştur. Biri grafiker diğeri hekim iki oğlundan iki torunu vardır.

1944 – 1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946 – 1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesi’nde okumuştur. 1963’de İstanbul Tıp Fakültesini bitirmiştir. 1964 - 1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesi’nden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını almıştır.

1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başlamıştır. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere’de ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransa’da 1976’da yine İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972’de doçent, 1977’de profesör olmuştur. 1982 – 1987 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, 1981 – 2001 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürütmüştür. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev almış ve 1996’ya kadar Müdür Yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatölüğünü yapmıştır. Dermatoloji kliniğinin öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalışmış ve 13 Aralık 2002 tarihinde emekli olmuştur. 1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurmuştur. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verilmiştir. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün Lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve Başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almıştır. 1981-2002 yılları arasında 21 yıl, gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yapmıştır.1989’da, bir grup Atatürkçü aydın tarafından devrim yasalarını ve laik düzeni koruyup geliştirmek amacıyla oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularındandır ve halen Genel Başkanlığını yürütmektedir.

* 2005 yılı başı olarak, toplam 440 yayını bulunmaktadır. Bunların 50’si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204’ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186’sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir.
* 2’si kitap, 3’ü seminer kitabı olmak üzere 5 yayını editör grubunda yer almıştır. 1. Basamak Sağlık Hizmetlerinde Deri ve Zührevi Hastalıklar El Kitabı adlı ve 5 baskı yapan ders kitabı, makalelerini içeren ve üç baskı yapan Cumhuriyetin Bireyi Olmak, çocukluk yaşamını anlatan ve 4 baskı yapan “AT KIZ”, son yazılarının toplandığı ve 2003’de yayınlanan Cumhuriyetin Bireyi Olmak II, 2004’te Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nca kaleme alınıp T. İş Bankası’nca bastırılan, yaşamının öyküsünü içeren ve altı baskı yapan Güneş Umuttan Şimdi Doğar, 2006’da yayınlanan Cumhuriyet Radyo’da konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan “Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet’te Çağdaş İnsan Söyleşileri” olmak üzere altı kitabı yayınlanmıştır. 2005’de Cumhuriyetin Bireyi Olmak I ve II, son dönem yazıları da eklenerek genişletilmiş ve birleştirilmiş baskı şeklinde yayınlanmıştır. Zehra İpşiroğlu’nun Türkan Saylan’la yaptığı, uzun zaman dilimini içine alan bir söyleşiyi kapsayan kitap Yapıcılığın Gücü 2006’da yayınlanmıştır.
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
1970 doğumlu Orhan Yılmazkaya, 1987'de Kabataş Erkek Lisesi'ni, 1994'te İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe 1994'te Sabah gazetesinde başlayan Yılmazkaya, Radyo Umut, Demokrasi gazetesi, Tesisat ve Doğalgaz-Petrol-LPG dergilerinden haber müdürlüğü ve yayın yönetmenliği, Çitlembik Yayınları'nda editörlük yaptı.
Çeşitli dergilerde incelemeleri ve edebiyat yazıları yayınlandı. Orhan Yılmazkaya'nın Türk Hamamı isimli kitabı Aralık 2003'te Çitlembik Yayınları'ndan Türkçe ve İngilizce olarak yayınlandı.
Yılmazkaya halen İçerikMarket Yayıncılık Bilişim Halka İlişkiler Ltd.'de yöneticilik yaptı. Yılmazkaya Patent Dünyası dergisinin Yayın Yönetmenliği görevinde de bulundu.


Ve dün polisle silahlı çatışmaya girdi.
Halkın üzerine ateş açarak masum bir vatandaşı başından vurarak öldürdü.
Bir gazeteciyi görevini yapmaya çalışırken yaraladı.
Bir polisi şehit etti.
Attığı bombalarla 7 polis memurunun yaralanmasına sebep oldu.
Daha önce kaç sabotaj, katliam, suikast eyleminde görev aldığını, kaç kişinin kanını döktüğünü bilmiyoruz...
 

ExCeLLeNT

Dekan
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
5,774
Reaksiyon puanı
17
Puanları
218
Allah ıslah etsin Allah'a havale ediyorum böylelerin... Tövbe Tövbe bugün heyecanlıyım 28 nisan amd x2 7750 BE işlemci ankaeti sonuçlanacak ağzımı bozmayacam.
 

fthodms

Öğrenci
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
35
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
türkan saylanın yediği paraların çetelesini tutabilen var mı acaba =)
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Bu resim herhalde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin faaliyetlerinin sonucu olsa gerek;

1770437032ei0.jpg
 

ıslamaköfte

Asistan
Katılım
23 Ağustos 2008
Mesajlar
230
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
türkan saylanın tavrını çok doğru bulmuyorum ama fetullah gülenin burs verdiği mini etekli kız varmı merak ettim şimdi?

mini etekli değil de pantolonlu, makyajlı, beli açık gezen çok kız gördüm hem yurtlarda hem evlerde kalan.gerçi bizim buralarda çok az mini etekli görürsünüz.eğer olsaydı emin ol ayrım olmazdı.
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
"sizler kadının kapanmasını istedikçe, herkeste onu görme isteğini kamçılamış olursunuz. bir erkek gibi, bir kadının da yüreği iyiyse, sen hangi yasağı uygulasan da o iyilik yoluna gidecektir. yüreği kötüyse, ne yaparsan yap, onu hiçbir şekilde etkileyemezsin.
kıskançlık denen şeyi bilme!

cahillerdir, kadından üstün olduklarını sananlar.."

Mevlana (Muhammed Celaleddin-i Rumi)
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
@respector, eğer İslam'ı bir uzakdoğu felsefesi, Kur'anı da bir filozofun yazıları olarak zannediyorsan, herhalde bu söylediklerini değerlendirebilirdik. İslam'ı bir kimsenin basit bir kaç sözünden ibaret sanıyor ve çekirdektekileri bırakmış kabuklarla boğuşuyorsunuz.

Kadın ve erkeğin eşitliğine getirdiniz yine konuyu; halbuki "erkek kadın gibi değildir" diyor ayet. (Al-i İmran, 36) Erkek ve kadın birbirlerine üstün olabilir. Erkekler süperdir, kadınlar ikinci sınıftır anlayışını İslam'a yine sizler gibi zahir düşünenler sokturlar ve birbirinize düştünüz.

Şimdi de onların eşit olduğunu söyleyip hem ayete karşı geliyor hem de İslam olduğunuzu söylüyorsunuz. Eğer görüp bildikten sonra hala kendi fikrinizin doğru, Kur'anın da yanlış olduğunu söylüyorsanız; o halde İslam değilsiniz, her fırsatta "ben de müslümanım" kavlinden vazgeçin, zira siz "biz kendi dinimizi kendimiz yaratırız" anlayışındasınız.

"Bundan sana ne" diyebilmeyi istesiniz şimdi herhalde. O zaman önceki konuşmalarda hep kaçışınızı ve yazışmaların tümüne böyle kaçamak tek cümlelik cevaplar verişinizi hatırlatırım.

Dilerdim ki sizden önce yazmış olanlara gerçekten akli ve nakli deliller getirebilmiş olun. Ama şimdi gördüğüm sadece bir cümleyi bir yerden alıntılayıp, sadece lafta üstünlük sağlama derdindesiniz.

Hani desem ki sözünü buraya aldığınız Mevlana'ya uyun, onu da yapamazsınız. Zira Mevlana'yı sadece yerinde dönen, hu hu diyen biri sanıyorsunuz. Bugün Mevlana'nın torunları bile ortalıkta ben derişim diye dolanıp namaz kılmaya gelince "hangi çağda yaşıyoruz" gibi akılsızlığın son haddi sözler söylediğine göre, sizler de Mevlana'yı değil, ancak İslam'la alakası kalmamış, ne namazı ne orucu olan, söylediği zikrinden değil kendi fikrinden olan, her biri kendi dininin peygamberi dervişleri örnek alıyorsunuz.
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
"sizler kadının kapanmasını istedikçe, herkeste onu görme isteğini kamçılamış olursunuz. bir erkek gibi, bir kadının da yüreği iyiyse, sen hangi yasağı uygulasan da o iyilik yoluna gidecektir. yüreği kötüyse, ne yaparsan yap, onu hiçbir şekilde etkileyemezsin.
kıskançlık denen şeyi bilme!

cahillerdir, kadından üstün olduklarını sananlar.."

Mevlana (Muhammed Celaleddin-i Rumi)

Bu söz Fîhi mâ Fîh adlı eserde geçiyormuş.

"Diğer eserleri gibi bu kitap da Mevlâna’nın eliyle yazılmamış; muhtelif konulardaki sohbetleri, yakınları ve müritleri tarafından kaleme alınmış ve kitaplaştırılmıştır. Mevlâna’nın dönemine yakın kaynaklardan Sipehsâlâr’ın risâlesinde adının geçmesi, eserin onun ölümünden önce veya hemen sonra meydana getirilmiş olma ihtimalini doğurmaktadır. Yani bu eser pek sağlam kaynaklara dayalı olmadığı gibi çeşitli kişilerden söylenen rivayetlerle doludur."

Kaynak
 

Naaa

Profesör
Katılım
15 Mart 2008
Mesajlar
2,220
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
türkan saylanın tavrını çok doğru bulmuyorum ama fetullah gülenin burs verdiği mini etekli kız varmı merak ettim şimdi?

olayı çözmüşsün kardeş.tebrik ederim. türkan saylan en azından saklamıyor dobra dobra söylüyor. helal olsun.
 

eddiebg

Asistan
Katılım
17 Mart 2008
Mesajlar
345
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
ikisi arasındaki fark nedir?

Birisi , siyasi rantlar uğruna harcanan , kullanılan başörtme biçimidir. Diğeri bildiğimiz başörtüsüdür. Normalde bu siyasi oyunlara alet olmasaydı o da noramel başörtme biçimi olabilirdi ama bu noktadan sonra ben türbanı masumane bir başörtem biçimi olarak görmüyorum. siyasete alet edenler utansın.
 

Silence

Dekan
Katılım
29 Nisan 2009
Mesajlar
7,788
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
Bakın iki tür örtülü var. Bir gerçekten samimi olanlar, bir de olmayanlar. . .

Nasıl ayırd edilebilir adamlar haklı bi çok kişi başörtüsü takıp mini etek giyiyor kimin dürüst kimin değil olmadığını nerden bilicekler kavun değilki koklayarak anlaşılsın Sonuçta bi kanun ve uyulması konusunda adamın diretmesi gerekli değilmi neden bu kadar tepki veriliyor .
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
Arkadaşlar Latife Hanımefendi'nin başındaki türban mıdır, başörtüsü mü? Şunu net olarak söyleyin de anlayalım.

latifehanm.jpg
 

scream1

Öğrenci
Katılım
4 Şubat 2008
Mesajlar
39
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ülkeyi islamcılık ve dinciliğin arkasına sığınarak paramparça edenler, her karışı kanla kazanılmış toprakları yine karış karış satanlar var ama kimse onlara laf söylemezken, onların yaptıkları haber olmazken... Bugüne kadar kaç türk şirketi özelleştirildi, kaç arsa satıldı hiç biri medyada bu kadar yankı buldumu.

Ah ATAM bi kalksanda görsen bunları. Ne bize bıraktıklarına sahip çıkabildik nede istediğin bir Türkiye yaratabildik. :(
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Hiç unutmam lisedeyken felsefe hocamız eski filizoflardan bahederken "Avrupada bazı bilginlerin bir araya gelerek Kadının Hayvan olup olmadığını" tartışıyorlarmış.İnsan olmadıklarına zaten kesin eminmişlerde hayvanmı değimi onu tartışıyorlarmış.Onlara göre kadının zekası,onlara göre kadının karar verme yeteneği, onlara göre kadının muhakeme gücü yoktu.

Bu gün bir araya gelipte "kadın baş örtüsü taksın mı? takmasınmı?" tartışmasına yapanları ben bu sözde bilginlere benzetirim.Sanki kadının kara verme, doğruyu bulma,kendisine yakışıp yakışmadığını bilecek bilgi ve zekaya sahip değilmiş gibi bir araya gelip karar verirler.
-Taksın diyenler .........
-peki takmasın diyenler........

Bu Tartışma Başlı Başına Kadına ve onun Kişiliğine hakarettir. Bilesiniz.

Bırakın O karar verinsin .Bizde Saygı duyalım. Ona değer verme ölçümüz başındakı başörtüsü yada kıcındakı mıni etek olmasın......
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
...
Bu gün bir araya gelipte "kadın baş örtüsü taksın mı? takmasınmı?"
....

Ah be güzel kardeşim, sen konuyu yanlış anlamışsın!

Tartışmanın sebebi taksın mı, takmasın mı değil ki...

Küçük ama etkili bir kısım "Kesinlikli takmamalıdır, yasak." diyor,

Diğer büyük ama ezilen kesim ise "İnandığı şekilde yaşayabilmeli, isterse örtünebilmelidir." diyor...

Sen şimdi süregelen tartışmaları bu iki ifadeye göre değerlendir bakalım hangi kesim onun adına karar vermeye çalışırken hangisi kadına eylem hürriyeti tanımaya çalışıyor sonucu da bize bildir lütfen.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Çok güzel söylemişsin tetrapanazomi. Üstelik üniversiteye alınmayan genç kızlarımız kendi adlarına kendi kararlarını söylüyorlar, yine kimse dinlemiyor.
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
tetrapanazomi kardeşim yazdıklarımı dikkatli okursan Söylemek istedeğimiz şeylerin aslında aynı şeyler olduklarını görürsün. Yani sevdamız Aynı sevde kavgamız aynı kavga;)
 

MuratSelim

Doçent
Katılım
21 Aralık 2008
Mesajlar
571
Reaksiyon puanı
15
Puanları
18
Merhaba
Bunlar 'ın çağdaşlıkla bir ilgilerinin olmadığını düşünüyorum solcu da değiller bunlar doğrudan din düşmenlığı yapıyorlar ve medya organları da bunu destekliyor hasta gibi gösteriyor sömürüyor halkıda kandırıyolar irtica yapılıyor bunun karşısındayız diye temiz saf modern görüşlü insanlarıda kandırıyor tabi bunların karşıtlarıda var onlarda din elden gidiyor diye halkı kandırıyor bence uyanık olun.İyi günler
 

ATmaCA53

Profesör
Katılım
21 Nisan 2009
Mesajlar
3,993
Reaksiyon puanı
35
Puanları
0
burda arkadaşlarımızın anlatıklarından şunu anlıyoruz kimse başı örtülü bir kız kardeşimizi üniversitelerde okuyamıyor, eğer diğer muhalif partiler bu kadar yerel seçimlerde çarşaflılara rozet takılıyor ise, üniversitelerede başıörtülü öğrencilere izin verilmesi lazım üniversitede bir ayrımcılığın olacağını hiç mi hiç zannetmiyorum nasıl dışarda başını örtüp başı açık kızla dolaşıp birbirleriyle anlaşabiliyorlar ise fikirlerini paylaşabiliyorlarsa, artık bu yasağın kalkması lazım muhalif görüşlü insanlardan da bu desteği bekliyoruz, türkiyede güç birliği kurmanın yolu kardeşlikten birbirimizi kırmadan ikinci sınıf insanına koymamaktan geçer, gelin bu yasak kaldırılsın diyelim herkes hayat yaşamlarına devam etsin.
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Diğer büyük ama ezilen kesim ise "İnandığı şekilde yaşayabilmeli, isterse örtünebilmelidir." diyor...

Bu ezilen mazlum kısımda hiç "başını kapatakcaksın!" diye kesin emir veren babalar, abiler, anneler, sülaleler yok diyorsunuz yani!

Kapananların tamamı hiçbir baskı altında kalmadan sadece kendi isteği ve inancı gereği kapanmıştır diye bir önerme bizim toplumumuzda yaşamayanların bile inanmayacağı kadar naif ve sahtekarca bir yalan olur ne yazıkki...

Kadının kendisi iradesi ile yaşamasına müsaade eden tek İslam toplumuyuz belki de... Sebebi belli; Atatürk ve devrimleri...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Respector, bunu bir "abi"nin, "baba"nın zorunlu tutmasıyla "devlet"in zorunlu tutmasını bir mi sayıyorsun? Baba veya abi cahil olabilir, bir şekilde ikna da edilebilirler, devlet için bunlar söz konusu olabilir mi? Devlet bir kimsenin dinine karışıp nasıl inanması ve nasıl giyinmesi gerektiğini söyleyebilir mi? Ayrıca ailesi her müslüman olan kişi de zorla ortünüyor zannına kapılıyorsunuz; ben bunun tam tersini de çok defa gördüm. Kız örtünmek istiyor ailesi zorla açıyor başını! Bunlara ne diyeceksin?

İkisini birbirinden ayıralım; bizi yetiştiren ailemizdir, kültürümüzü, ahlakımızı veren onlardır. Bir noktaya kadar doğal olarak kendi doğru gördükleri şekilde yetiştecekler, o noktadan sonra da kendi tercihinle yaşamaya başlarsın. Ancak devletin böyle bir konumu ve böyle bir şeye mecbur bırakmak, zorunlu kılmak şöyle dursun, fikir bile belirtmeye hakkı yoktur, bu laikliğe müthiş derecede aykırıdır.
 

sensei_1984

Öğrenci
Katılım
6 Kasım 2008
Mesajlar
24
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
soyunuldukça medenıleşılıyosa en medenı ozman hayvanlardır her görüsey ayrıca saygımız sonsuz sızde öle olcaksınız bu iş ya seve seve yada zorla olcak bu yuzden herkez kendıne çekı duzen versın kımın haklı oldugu kımının en dındar oldugu kımın sahtekar oldugu ortada herzeze saygılar .................
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
Arkadaşım,

Senin bahsettiğin problemin (belki de) yaşanıyor olması haksızlığa uğrayarak mağdur olan büyük bir kesimin varlığını ortadan kaldırmaz.

Seninle, zorla başı örtülen kadınlar var mıdır, yok mudur polemiğine girmeye hiç niyetim yok. Sosyal vakalarda kesin hükümlerin verilemeyeceğini ve kesinlikler üzerine iddialar ortaya konamayacağını sen de, ben de biliyoruz.

Bu konuyu tartışmayacak olmamın en önemli nedeni aslında yukarıda bahsettiğim mesele değil. Aslında bundan da önemli olan tartıştığımız konuya bir bütün olarak baktığımız zaman 'babalar, abiler, anneler, sülaleler' tarafından (eğer varsa) ZORLA başı örtülen kızlarımızın yine 'babalar, abiler, anneler, sülaleler ' tarafından ZORLA ÜNİVERSİTEYE GÖNDERİLİYOR olduğunu iddia edebilir misin? Çünkü konumuz; okumak isteyen kızlarımızın bir kısmına ayrımcılık yapılarak 'CASUS' etiketi layık görülerek burs vermekten imtina edilmesidir.

Yani sorunumuz bir önceki mesajımda belirttiğim gibi,
"Kesinlikli takmamalıdır, yasak." diye yapılan baskı ile,
"İnandığı şekilde yaşayabilmeli, isterse örtünebilmelidir." teklifi arasında hangi tarafta olduğunuzu net ve samimi olarak ortaya koyamıyor olmanızdır.

İkinci ifade, tarafsız bir gözle bakıldığında istemeyenin örtünmeyeceği hakkını da barındırdığı rahatlıkla görülebilir.

Lafı dolandırmanın lüzumu yok. İsteyen örtünür, istemeyen örtünmez ve ister örtülü olsun isterse örtüsüz hiç bir kızımız vatandaşlık haklarının hiçbirinden örtüsü ya da açıklığı sebebiyle mahrum bırakılamaz diyebiliyor musunuz?

Buyurun, seçiminizi yapın. Böylece demokrasi anlayışınızı ve evrensel değerlere gösterdiğiniz saygıyı biz de görelim.
 
Üst