By-Chost
Asistan
- Katılım
- 11 Eylül 2008
- Mesajlar
- 448
- Reaksiyon puanı
- 8
- Puanları
- 0
kalpler muhurluyse artik yapacak bisey yok
Muhteşem bir yorum

kalpler muhurluyse artik yapacak bisey yok
bunun üstüne bişe yazılmaz süper olmuş.."Başörtülü casus istemiyoruz"
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, şok etmeyi sürdürüyor.
Kanser tedavisi nedeniyle kemoterapi görmesine rağmen basın toplantıları düzenliyor.
Canlı yayınlara katılıyor.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'a uzun bir röportaj veriyor.
"Çağdaş yaşam gurusu" olarak değişmesi teklif dahi edilemez o "başörtüsü düşmanı" tavrını burada da ısrarla vurguluyor.
"Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başörtülü çocuklar var mı?" sorusuna şöyle cevap veriyor Prof. Saylan;
"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."
Çağdaş yaşamından kimsenin şüphesi olmayan Arman da bu cevaba şaşırıyor ve ekliyor, "Bunun haksızlık olduğunu düşündüğünüz olmuyor mu?"
Prof. Saylan tavrında kararlı ama alaycı bir yanıt veriyor:
"Asla. O kızları militan yapıyorlar. Gerçi, o örtü sayesinde erken koca buluyorlar o ayrı."
Arman yine de hoca hiç değilse bir kapı açar mı diye üsteliyor ama nafile...
"Nuh diyor, peygamber demiyor";
"Bakın iki tür örtülü var. Bir gerçekten samimi olanlar, bir de olmayanlar. Hepsi bir değil. Ben esas olarak kadınları kullandıkları için kızgınım. Onlara da kendilerini kullandırdıkları için kızarım. Ben Cumhurbaşkanımızın eşine de üzülüyorum, çok küçükmüş evlendiğinde. Yazık günah değil mi?"
"Sizinki İslamsız Yaşama Derneği mi?" sorusu hocayı yoruyor ve tavrını haklı çıkarmak için bir de yasal dayanak üretiyor;
"Hayır efendim niye öyle olsun? Bizim inanca ya da başörtüsüne itirazımız yok. Tek istediğimiz yasalara uymaları. 'Eğitim kurumlarında, resmi kurumlarda, Büyük Millet Meclisi'nde örtü takılamaz' diye yasa var."
***
Nedense bugüne kadar hasta yatağındaki insanların, başkalarının dertlerine daha empati ile yaklaştıklarını düşünürdüm.
Prof. Saylan bu kanaatimi fena halde kırdı.
Yattığı yerden ders verdi; "Önyargılar değişmez".
Birincisi, Prof. Saylan'ın iddia ettiği başörtüsünü yasaklayan tek bir kanun yok.
İçtihatlara dayanan ve sadece bazı "kamu"sal mekanlarda uygulanan bir yasak uygulaması var.
Öğrenci iseniz üniversite kapısından içeri sokulmuyorsunuz ama, kampus dışında her yerde başınızı örtebiliyorsunuz.
Peki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği "kamu"sal alan mı?
Burs vermek üzere kurulan bir sivil derneği "orduevi" mi sandınız?
Size başvuran herhangi bir öğrenci, her okula gittiğinde ağlayarak da olsa başını açıyor.
Neden size de "başı açık" başvurmasını bekliyorsunuz?
Bu dayatma neden? Bu ne "düşmanca" tavır böyle...
İkincisi, Saylan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da son konuşmasında tam 7 kez atıfta bulunduğu Anayasa'nın 24'üncü maddesine göre açıkça suç işliyor.
"Kimse, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz" diyor 24'üncü madde...
Yaptığı açık bir ayrımcılık. Net bir kınama ve suçlama...
Saylan'a göre her başörtülü bir "militan ve casus"...
O'nun bu "çağdaş" tavrını sürdüren Çağdaş Eğitim Vakfı da boşuna öğrencileri, "Başı kapalı, burs verilmesin.", "İmam Hatipli, burs verilmesin", "Alevi, hemen burs verilsin", "Kürt ve akıllı çocuk, burs verilsin" diye fişlememiş.
***
Beni şaşırtan bir diğer gelişme de, 24'üncü madde konusunda bu kadar hassas çıkış yapan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, Prof. Saylan'a Birinci Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral İbrahim Onbay'ı destek amaçlı göndermesi oldu.
Ergenekon soruşturması kapsamına girenlere gösterilen bu "şefkat" giderek daha fazla dikkat çekiyor.
Prof. Saylan ile Genelkurmay arasında nasıl bir bağlantı olabilir ki, hukuku etkileme riski taşıyan böyle bir ziyaret gerçekleşti.
Ziyareti daha da ilginç kılan, Prof. Saylan'ın başkanı olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Kadıköy Şubesi'nde çıkan şok mektup.
Gazetemizde dün yer verdiğimiz mektup, Hava Kuvvetleri'nde "Karargah
Evleri" adıyla oluşturulan yasa dışı yapılanmanın bir benzerinin de "Ataevleri" ile Deniz Kuvvetleri'nde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Kafaların daha da karışmasına neden olan ise, mektupta imzası bulunan ismin son YAŞ toplantısına kadar "albay" seviyesinde olduğu ve bugünkü kilit görevine atanmadan önce Ergenekon savcılarının araştırılması amacıyla ismini Genelkurmay'a bildirmiş olmaları.
Neler oluyor?
Bu mudur hukuk devleti?
Çağdaşlık buysa, çağ dışılık nedir?
Anlayan varsa beri gelsin... Lütfen bize de anlatsın!
Erhan Başyurt
Bugün Gazetesi
Daha düne kadar bu kadını kim tanıyordu.bu kadın hala ne iş yapıyor?27 bin öğrenciye burs veriyormuş.bunu kaynağı neresi?kanal d de bu derneğe bağış topladı.amaç neydi?bunları irdelemek lazım.
13 Aralık 1935 günü İstanbul'da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür. 1957'de evlenmiş, iki oğlan çocuk annesi olmuştur. Biri grafiker diğeri hekim iki oğlundan iki torunu vardır.
1944 – 1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946 – 1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesi’nde okumuştur. 1963’de İstanbul Tıp Fakültesini bitirmiştir. 1964 - 1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesi’nden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını almıştır.
1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başlamıştır. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere’de ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransa’da 1976’da yine İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972’de doçent, 1977’de profesör olmuştur. 1982 – 1987 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, 1981 – 2001 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürütmüştür. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev almış ve 1996’ya kadar Müdür Yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatölüğünü yapmıştır. Dermatoloji kliniğinin öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalışmış ve 13 Aralık 2002 tarihinde emekli olmuştur. 1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurmuştur. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verilmiştir. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün Lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve Başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almıştır. 1981-2002 yılları arasında 21 yıl, gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yapmıştır.1989’da, bir grup Atatürkçü aydın tarafından devrim yasalarını ve laik düzeni koruyup geliştirmek amacıyla oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularındandır ve halen Genel Başkanlığını yürütmektedir.
* 2005 yılı başı olarak, toplam 440 yayını bulunmaktadır. Bunların 50’si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204’ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186’sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir.
* 2’si kitap, 3’ü seminer kitabı olmak üzere 5 yayını editör grubunda yer almıştır. 1. Basamak Sağlık Hizmetlerinde Deri ve Zührevi Hastalıklar El Kitabı adlı ve 5 baskı yapan ders kitabı, makalelerini içeren ve üç baskı yapan Cumhuriyetin Bireyi Olmak, çocukluk yaşamını anlatan ve 4 baskı yapan “AT KIZ”, son yazılarının toplandığı ve 2003’de yayınlanan Cumhuriyetin Bireyi Olmak II, 2004’te Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nca kaleme alınıp T. İş Bankası’nca bastırılan, yaşamının öyküsünü içeren ve altı baskı yapan Güneş Umuttan Şimdi Doğar, 2006’da yayınlanan Cumhuriyet Radyo’da konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan “Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet’te Çağdaş İnsan Söyleşileri” olmak üzere altı kitabı yayınlanmıştır. 2005’de Cumhuriyetin Bireyi Olmak I ve II, son dönem yazıları da eklenerek genişletilmiş ve birleştirilmiş baskı şeklinde yayınlanmıştır. Zehra İpşiroğlu’nun Türkan Saylan’la yaptığı, uzun zaman dilimini içine alan bir söyleşiyi kapsayan kitap Yapıcılığın Gücü 2006’da yayınlanmıştır.
türkan saylanın tavrını çok doğru bulmuyorum ama fetullah gülenin burs verdiği mini etekli kız varmı merak ettim şimdi?
"sizler kadının kapanmasını istedikçe, herkeste onu görme isteğini kamçılamış olursunuz. bir erkek gibi, bir kadının da yüreği iyiyse, sen hangi yasağı uygulasan da o iyilik yoluna gidecektir. yüreği kötüyse, ne yaparsan yap, onu hiçbir şekilde etkileyemezsin.
kıskançlık denen şeyi bilme!
cahillerdir, kadından üstün olduklarını sananlar.."
Mevlana (Muhammed Celaleddin-i Rumi)
türkan saylanın tavrını çok doğru bulmuyorum ama fetullah gülenin burs verdiği mini etekli kız varmı merak ettim şimdi?
başörtülü değilde, türbanlı casus istemiyoruz
ikisi arasındaki fark nedir?
...
Bu gün bir araya gelipte "kadın baş örtüsü taksın mı? takmasınmı?"
....
Diğer büyük ama ezilen kesim ise "İnandığı şekilde yaşayabilmeli, isterse örtünebilmelidir." diyor...