Hadis- i Şerifler

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Ben rahmet olarak gönderildim. Azap olarak değil.
(Buhari). Ben, size ihsan edilmiş bir rahmetim
[Hadis-i Şerif (Hakim).]
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Kim (cihad bahanesiyle) bir evde darlık meydana getirir veya bir yolu keser, ya da bir mü’mine eziyet verirse, onun yaptığı cihad değildir.
[Hadis (Ebu Davud).]
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
"Alıcı ile satıcı, (sözleşme imzalayıp) birbirinden ayrılmadıkça, bir malı alıp almamakta tercih hakları vardır. Alıcı ile satıcı, alışverişte doğru konuşur ve maldaki kusuru açıkça söylerlerse, alışverişleri kendilerine bereketli kılınır. Şayet malın kusurunu gizleyerek yalan söylerlerse, (belki) kâr edebilirler, ama alışverişlerindeki bereketten yoksun kalırlar. Yalan yere yemin, (alıcıya güven verip) satışı (sürümü) artırsa dahi, gerçekte kazancın bereketini yok eder."
[(Buhari, Müslim, Ebu Davud,Tirmizi, Nesâi) ]
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
"Kim bir şeye yemin eder de,yeminin aksinde hayır görürse,ettiği yemini bozup keffaretini versin,hayırlı olanı yapsın."

(Riyazu-s-Salihin,Yemin Bahsi,1714.Hadis)
 

quasimodo

Profesör
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
Yeryüzündeki Allah[cc]ın kullarına gönderdiği kitaplardan sonra en güzel sözler Efendimiz [sav]nin sözleridir
ya bizleri sevindirmekte ya uyarmakta yada ona layık bir ümmet olamadığımız için bizleri gözyaşlarına sevketmektedir
ilavinya ablamızdan bir ricamız var
hergün mutad olarak birkaç hadisişerifi eklesin
mehmet kardeşimiz açıklamalarda bulunsun
ve
köşemiz biiznillah cennetin köşelerinden bir köşe olsun
ilim için bir araya gelenler ilim meclisi oluşturur ve edinilecek hasene çok değerlidir
aynı duyguları yine taşıyoruz

Lâ İlâhe İllallah'in Fazileti

Hadisler

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

''Ben de dahil bütün peygamberlerin söylemiş olduğu en faziletli söz 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh'tir. (Allah'tan başka mâ'bud yoktur. Allah birdir; O'nun ortaği yoktur!).''



''Kim 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, leh'ül- mülkü ve leh'ül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir' (Allah'tan başka mâ'bud yoktur. Allah birdir; O'nun ortaği yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'na mahsustur. O, herşeye kadirdir) sözünü hergün yüz defa söylerse, bu kendisi icin on köle âzâd etmeye denktir. Ayni zamanda kendisine yüz iyilik yazilir ve defterinden de yüz kötülük silinir. O gün akşama kadar şeytanin şerrinden korunur. Bu sözleri kendisinden daha fazla söyleyenler müstesna, hic kimse de onun yaptiğindan daha üstün bir amel yapmiş olmaz.,''

''Abdestini güzelce aldiktan sonra gözlerini göklere cevirerek 'Ben Allah'tan başka mâ'bud olmadiğina, O'nun bir olup ortaği olmadiğina ve Hz. Muhammed'in de O'nun kulu ve de Rasûlü olduğuna şâhidlik ederim' diyen kul icin cennetin bütün kapilari acilir. Böylece bu kişi cennete istediği kapidan girebilir.,''

''Lâ ilâhe illallah diyenler icin, ne kabirlerinde ve ne de mahşer gününde herhangi bir yalnizlik ve üzüntü yoktur. Sûr'un üfürülmesi âninda bu kişilerin başlarindan topraklar sacildiği halde kalkarak 'Hamd, bizden üzüntüyü uzaklaştiran Allah'a mahsustur. Rabbimiz affedici ve şükredenlerin şükrünü kabul edicidir' dediklerini şimdiden görür gibi oluyorum.''

''Hz. Peygamber birgün Ebû Hüreyre'ye şunlari söyler: 'Ey Ebû Hüreyre! Kiyamet gününde, işlediğin her hasene tartilir. (Yani tartiya dahildir) Ancak Allah'tan başka mâ'bud olmadiğina şâhidlik etmen bu hükmün dişindadir; bu şehâdet, teraziye konulmaz. Çünkü ihlâsla getirilen şehâdet terazinin bir kefesine yedi kat gök ve yedi kat arz da diğer kefesine konsa yine de lâ ilâhe illallah ağir basar'.''

''Huzuruna, yer dolusu günah ile de gelse, Allah Teâlâ sidk ile lâ ilâhe illallah diyen kimsenin bütün günahlarini affeder.''

''Hz. Peygamber, Ebû Hüreyre'ye şöyle der: 'Ey Ebû Hüreyre! Can cekişen kimseye lâ ilâhe illâllah'i telkin et; zira lâ ilâhe illâllah, günahlar yiğinini yikip târûmâr eder'. Ebû Hüreyre'nin 'Ey Allah'in Rasûlü! Bu ölüler icin böyle... Peki diriler icin durum nasildir? diye sormasi üzerine de şöyle buyurur: 'Diriler icin, günahlari daha fazla ortadan kaldiricidir'.''

İhlâsla lâ ilâhe illallah diyen kimse cennete girer.

http://irsadforum.net/forum/hadis-i-serifler/la-ilahe-illallah'in-fazileti/

varmısınız bu konuyu canlı tutmaya kadro dağılmış ama olsun
hadi hayırda yarışalım
ilavinya ablamız vesile olmuş
ashabulyemin
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
Resulullah (sa) buyurdular ki: "Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun."

[Tirmizi'nin İbnu Ömer (ra)'den yaptığı diğer bir rivayette, Resulullah: "Kim susarsa kurtulur" buyurmuştur.]
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
-Resulullah (sav) (bir gün): "Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab (ra): "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah (sav): "Hayır," dedi, "gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."

Kaynak: Müslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Ebu Zerr (ra) şöyle anlatır:

Ey Allah'ın Resulü! Yeryüzünde (ibadet için) yapılan ilk mescit hangisidir? diye sordum. "Mescid-i Haram" buyurdu. Ben: Sonra hangisi? dedim. Allah Resulü: "Mescid-i Aksa" buyurdu. Ben: Bu iki mescidin kuruluşu arasında ne kadar zaman vardır? dedim. Allah Resulü: "Kırk sene vardır. Namaz sana nerede yetişirse namazı orada kıl. İşte orası bir mescittir" buyurdu.

Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 808
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
- Resulullah (sav) buyurdular ki: "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir."

Kaynak: Tirmizi, Birr 47, (1975); İbnu Mace, Zühd 17, (4185)
 

quasimodo

Profesör
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
NİKAH AKDİ



ـ5645 ـ1ـ عن ابن مسعودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللّهِ # وَلَيْسَ مَعَنَا نِسَاءٌ، فَقُلْنَا: أَ نَخْتَصِى؟ فَنَهَانَا عَنْ ذلِكَ، ثُمَّ رَخَّصَ لَنَا أنْ نَسْتَمْتِعَ. فَكَانَ أحَدُنَا يَنْكِحُ الْمَرْأةَ بِالثَّوْبِ الى أجَلٍ[. أخرجه الشيخان .



1. (5645)- İbnu Mes´ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte gazveye çıkmıştık. Beraberimizde kadın yoktu. "Husyelerimizi aldırmayalım mı?" diye sorduk. Bizi bundan yasakladı, sonra da muvakkat istifade hususunda bize ruhsat tanıdı. Herhangi birimiz, bir elbise mukabilinde kadınla, bir müddet için nikah yapıyorduk." [Buharî, Tefsir, Maide 9, Nikah 6, 8; Müslim, Nikah 38, (1404).][78]



AÇIKLAMA:



1- Husyelerin aldırılması, kadınlaşma veya iğdiş olma diye de ifade edilir. Normalde erkek hayvanlara uygulanan bir ameliyedir. Dinimiz, tabiatı bozma olduğu için, insanlar hakkında bunu tecviz etmez.

2- Muvakkat istifade diye tercüme ettiğimiz istimtadan murad mut´a nikahı olarak bilinen bir nikah çeşididir. Tıpkı şarabın tedricî olarak yasaklanması gibi, cahiliye devrinin bir nikah çeşidi olan mut´a nikahı başlangıçta yasaklanmamış, fakat bilahare ebediyen haram edilmiştir. Bahsin sonunda genişçe açıklayacağımız üzere, mut´a nikahı mehirsiz, verasetsiz, boşanmasız, muvakkat bir nikahtır. Müddeti anlaşma sırasında belirtilir. Müddet dolunca boşamaya hacet kalmadan ayrılık hasıl olur, karı koca birbirlerine varis olamazlar. Kadına, razı olacağı bir ücret verilir. Asgarî ve azamî bir müddeti yoktur. Birkaç saatlik, tek temaslık bir akit olabileceği gibi, yılları içine alan bir müddet de olabilir.

İslam uleması bu çeşit cahiliye nikahını haram bilmede icma etmiştir. Şia´dan aşırı olanlar dışında bunu benimseyen yoktur. Hele Ehl-i Sünnet uleması arasında buna fetva veren tek kişi çıkmamıştır.

5651 numaralı hadisten sonra mevzuyu genişçe tahlil edeceğiz.[79]



ـ5646 ـ2ـ وعن سَلَمَة بن ا‘كْوَع رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]رَخَّصَ النَّبِيُّ # عَامَ أوْطَاس في الْمُتْعَةِ، ثُمَّ نَهى عَنْهَا[. أخرجه الشيخان .



2. (5646)- Seleme İbnu´l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Evtas Gazvesi yılında mut´aya ruhsat verdi, sonra da onu yasakladı." [Buharî, Nikah 31 (ta´lik olarak); Müslim, Nikah 18, (1405).][80]



ـ5647 ـ3ـ وعن ابن عبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]إنَّمَا كَانَتِ الْمُتْعَةُ في أوَّلِ ا“سَْمِ كَانَ الرَّجُلُ يَقْدُمُ البَلدَةَ، لَيْسَ لَهُ بِهَا مَعْرِفَةٌ، فَيَتَزَوَّجَ الْمَرْأةَ بِقَدْرِ مَا يَرَى أنَّهُ يُقِيمُ فَتَحْفَظُ لَهُ مَتَاعَهُ وَتُصْلِحُ لَهُ شَأنَهُ. حَتّى نَزَلَتْ: إَّ عَلى أزْوَاجِهِمْ أوْ مَا مَلَكَتْ أيْمَانُهُمْ. قَالَ ابْنُ عَبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما: فَكُلُّ فَرْجٍ سِوَاهُمَا فَهُوَ حَرَامٌ[. أخرجه الترمذي .



3. (5647)- İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "İslam´ın evvelinde mut´a vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktarınca nikah yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal: "Onlar namuslarını korurlar. Ancak "hanımlarına" ve "cariyelerine" karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü´minun 6) mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince mut´a haram ilan edildi.)"

İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) der ki: "Bu ikisi dışındaki bütün fercler (cinsî tatmin yolları) haramdır." [Tirmizî, Nikah 28, (1122).][81]



AÇIKLAMA:



İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ), Resulullah´ın mut´ayı yasaklamasıyla ilgili hadisleri Hz. Ömer zamanında işitmişti. Ruhsatla ilgili rivayetleri bildiği ve nesihten, yasaklamadan haberdar olmadığı için, bu hususta sorulunca zaman zaman mut´anın cevazına fetva vermiştir. Ancak, az ileride açıklayacağımız üzere, Hz. Ömer zamanında bizzat Hz. Ömer tarafından mesele ele alınıp, Resulullah´ın yasakladığı hatırlatılarak yasak ta´mim edilince, İbnu Abbas eski görüşünden vazgeçmiş, mut´anın yasak olduğunu belirtmiştir. Onun bu dönüşü pek çok rivayetle sabit olmuştur. Onun ruhsatını ifade eden rivayetleri esas alarak İbnu Abbas´ın mut´anın caiz olduğu kanaatini taşıdığını söylemek cinayet olur, gerçeği aksettirmez.[82]



ـ5648 ـ4ـ وعن محمّد بن الحنَفِيّة: ]أنَّ عَلِيّاً قَالَ ‘بْنِ عَبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهم: إنَّ رَسُولَ اللّهِ # نَهَى مُتْعَةِ النِّسَاءِ يَوْمَ خَيْبَرَ، وَعَنْ أكْلِ لُحُومِ الْحُمُرِ ا‘نْسِيَةَ[. أخرجه الستة إ أبا داود .



4. (5648)- Muhammed İbnu Ôl-Hanefiyye anlatıyor: "Hz. Ali, İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)´a dedi ki:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber Gazvesi günü, kadınlarla mut´ayı, ehlî eşek etlerinin yenmesini haram kıldı." [Buharî, Megazi 38, Nikah 31, Zebaih 28, Hiyel 3; Müslim, Nikah 29, (1407); Muvatta, Nikah 41, (2, 542); Tirmizî, Nikah 28, (1121); Nesâî, Nikah 71, (6 , 125, 126).][83]



ـ5649 ـ5ـ وعن جابرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كُنَّا نَسْتَمْتِعُ بِالْقَبْصَةِ مِنَ التَّمْرِ وَالدَّقِيقِ ا‘يَّامَ عَلى عَهْدِ رَسُولِ اللّهِ # وَأبِي بَكْرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه حَتّى نَهَى عَنْهُ عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنه في شأنِ عَمْرُو بْنِ حُرَيْثٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما[. أخرجه مسلم .



5. (5649)- Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ve Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) zamanında bir avuç hurma ve un mukabilinde birkaç gün boyu devam eden mut´a nikahı yapardık. Bu hal, Hz. Ömer (radıyallahu anh)´in Amr İbnu Hureys hadisesi vesilesiyle mut´ayı yasaklamasına kadar devam etti." [Müslim Nikah 16, (1405).][84]



AÇIKLAMA:



Mut´a nikahının Resulullah tarafından yasaklanmış olduğunu işitmeyen sadece İbnu Abbas değildir. Başka sahabi ve tabiin de mevcuttur. Şu halde, onlar arasında nadirattan da olsa tatbikat Hz. Ömer zamanına kadar devam etmişe benziyor. Bu tatbikat yaygın olsaydı, neshten ve yasaktan haberi olanların müdahalesiyle karşılaşır, mesele halifelere daha önceden intikal ederdi. Demek ki pek nadir olan tatbikat, bir hadiseye sebep olmadığı için -bazı rivayetlerde tasrih edildiği üzere- Hz. Ömer´in hilafetinin ortalarına kadar devam etmiştir. İlerde açıklayacağımız üzere Amr İbnu Hureys´in mut´a nikahıyla evlendiği kadın, bu evlilikten hamile kalınca, Hz. Ömer´e çocuğun akibeti ne olacak diye müracaat eder. O zaman Hz. Ömer öğrenir ki, hâlâ mut´a tatbik eden var. Halbuki Resulullah bunu kesinlikle yasaklamıştı.

Hz. Ömer, meseleyi hutbe mevzuu yapar ve yasağı yeniden hatırlatıp, ta´mim eder. Şarihler, bu yasaklamaya karşı çıkan tek sahabi olmadığını, yasak hususunda icma hasıl olduğunu belirtirler.[85]


kütübü sitteden mut'a nikahı hakkında birkaç hadis alıntıladık
bize öğrettiği
mut'a nikahının cahiliye devrinde yaygın olduğu daha sonra kademe kademe yasaklandığı ve haram kabul edildiğidir




Mehmet kardeşime

ilavinya kardeşimizin açtığı hadis bölümünü sabit olarak en üstte tutabilirmisin
dahada güzeli en üstte kur'an tefsiri
altında hadisi şerifler

selam ve dua ile
ashabulyemin
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
Ravi: İbnu Ömer

- Resulullah (sav) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder."

Kaynak: Tirmizi, Da'avat 103, (3531); İbnu Mace, Zühd 30, (4253)
 
Üst