|Ⓢєччαh|
Guru
- Katılım
- 12 Mart 2011
- Mesajlar
- 35,210
- Reaksiyon puanı
- 10,325
- Puanları
- 113
Quo vadis, Aysal?..
Lâfı uzatmadan en sonunda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Ünal Aysal - Fatih Terim zoraki koalisyonu çok fazla sürmez!..
Terimi istemeye istemeye göreve getiren Aysal, anlaşılıyor ki başkanlık koltuğundaki yerini sağlamlaştırdıkça, onu kaçırmak için bugünkü gibi imalı cümleler ve bu cümle aralarına sıkıştırdığı bilinçaltını ortaya koyan sözler ile meseleyi kendi usulüne göre halledecektir!..
Zira, Aysalın egosu başkanı olduğu kulüpte kendisinin önüne geçecek bir kişiye tahammül edemeyecektir!..
GS TVdeki beni büyük bir hayal kırıklığına uğratan ve de ne yazık ki, Gökmen Özdemirin soruları hariç genelde bilinenleri tekrar ettirmekten öteye geçmeyen soru - cevaplı programda Ünal Aysal, yönetim zihniyeti bakımından Galatasarayın Aziz Yıldırımlığına soyunmuş bir başkan görüntüsü verdi; sanki Galatasaray, hadi çiftliği demeyeyim ama, onun holdingiydi!..
Dahası sevgili Gökmenin sorularının onu öfkelendirmesi, birdenbire o centilmenlik maskesini düşürüverdi ve işine gelmeyen sorulara karşı Aziz Başkanı andıran görüntüler ortaya çıktı!..
Aysal, kısa zamanda o kadar ben benci hâle gelmişti ki, yönetim kuruluna altımdaki derken, Terimi de kulüpten maaş alan bir profesyonel olarak tarif ederek, nasıl bir büyük gafın içine düştüğünün farkına bile varamamış, gazetecilerin çok hafif ikazları üzerine, yaptığı gafı düzeltmeye çalışmış ama, iş iş ten çoktan geçmişti.
Kendinden önceki Galatasaray Başkanı ile Galatasarayı şike çamuruna bulaştıracak bir mektubun Aziz Yıldırımın eline ulaşmasına ve Galatasaray Başkanının hakim önüne çıkmasına kadar varan çirkin bir hikayenin kahramanını, yanı başında tutmanın ve Fatih Hocanın istediği transferlerin oldurulmasını ona emanet etmedeki niyetin ne olduğunu anlamamak mümkün müydü?..
Terime karşı, tam bir şeytan azapta gerek senaryosu!..
Diyordu ki Başkan, Bana kimse bir şey empoze edemez!..
Ne demekti, bu; Galatasaray Genel Kurulu, Divan Kurulu, Yönetim Kurulu ne oluyordu, Galatasaray Kulübü Tüzüğü ne oluyordu, Dernekler Kanununu ne oluyordu?..
Bu sözleri yıllardır F.Bahçede Aziz Yıldırımdan duyuyorduk ama, Galatasarayda böyle bir padişahlık olabilir miydi?..
Dahası, madem kimse size bir şey empoze edemiyordu da, neden Terim Bu zatı Floryadan alın dediğinde, Bülent Tulunu apar topar Aslantepeye taşımıştı; hani, Yeşil sahanın içi Terime, dışı kendisine aitti?..
Yoksa o gün Terime mecburdu da, boyun eğmişti; şimdi artık mecburiyeti kalmamış mıydı?..
Aysal şunu iyi bilmelidir ki, Galatasaray yönetiminde Aziz Yıldırımlık sökmez; hele hele Fatih Terim, herhangi bir teknik direktör değildir, bir Aykut Kocaman hiç değildir!..
Üstelik Galatasaray yönetiminde bir Ali Dürüst vardır, bir Adnan Öztürk vardır ve daha niceleri vardır!..
Tabii, Galatasaray yazar - çizerlerinin ve yorumcularının da kulübe bakış açılarının Fenerbahçeli meslektaşlarından çok daha farklı olduğunu, Aysal hiç ama hiç aklından çıkarmamalıdır!..
Lâfı uzatmadan en sonunda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Ünal Aysal - Fatih Terim zoraki koalisyonu çok fazla sürmez!..
Terimi istemeye istemeye göreve getiren Aysal, anlaşılıyor ki başkanlık koltuğundaki yerini sağlamlaştırdıkça, onu kaçırmak için bugünkü gibi imalı cümleler ve bu cümle aralarına sıkıştırdığı bilinçaltını ortaya koyan sözler ile meseleyi kendi usulüne göre halledecektir!..
Zira, Aysalın egosu başkanı olduğu kulüpte kendisinin önüne geçecek bir kişiye tahammül edemeyecektir!..
GS TVdeki beni büyük bir hayal kırıklığına uğratan ve de ne yazık ki, Gökmen Özdemirin soruları hariç genelde bilinenleri tekrar ettirmekten öteye geçmeyen soru - cevaplı programda Ünal Aysal, yönetim zihniyeti bakımından Galatasarayın Aziz Yıldırımlığına soyunmuş bir başkan görüntüsü verdi; sanki Galatasaray, hadi çiftliği demeyeyim ama, onun holdingiydi!..
Dahası sevgili Gökmenin sorularının onu öfkelendirmesi, birdenbire o centilmenlik maskesini düşürüverdi ve işine gelmeyen sorulara karşı Aziz Başkanı andıran görüntüler ortaya çıktı!..
Aysal, kısa zamanda o kadar ben benci hâle gelmişti ki, yönetim kuruluna altımdaki derken, Terimi de kulüpten maaş alan bir profesyonel olarak tarif ederek, nasıl bir büyük gafın içine düştüğünün farkına bile varamamış, gazetecilerin çok hafif ikazları üzerine, yaptığı gafı düzeltmeye çalışmış ama, iş iş ten çoktan geçmişti.
Kendinden önceki Galatasaray Başkanı ile Galatasarayı şike çamuruna bulaştıracak bir mektubun Aziz Yıldırımın eline ulaşmasına ve Galatasaray Başkanının hakim önüne çıkmasına kadar varan çirkin bir hikayenin kahramanını, yanı başında tutmanın ve Fatih Hocanın istediği transferlerin oldurulmasını ona emanet etmedeki niyetin ne olduğunu anlamamak mümkün müydü?..
Terime karşı, tam bir şeytan azapta gerek senaryosu!..
Diyordu ki Başkan, Bana kimse bir şey empoze edemez!..
Ne demekti, bu; Galatasaray Genel Kurulu, Divan Kurulu, Yönetim Kurulu ne oluyordu, Galatasaray Kulübü Tüzüğü ne oluyordu, Dernekler Kanununu ne oluyordu?..
Bu sözleri yıllardır F.Bahçede Aziz Yıldırımdan duyuyorduk ama, Galatasarayda böyle bir padişahlık olabilir miydi?..
Dahası, madem kimse size bir şey empoze edemiyordu da, neden Terim Bu zatı Floryadan alın dediğinde, Bülent Tulunu apar topar Aslantepeye taşımıştı; hani, Yeşil sahanın içi Terime, dışı kendisine aitti?..
Yoksa o gün Terime mecburdu da, boyun eğmişti; şimdi artık mecburiyeti kalmamış mıydı?..
Aysal şunu iyi bilmelidir ki, Galatasaray yönetiminde Aziz Yıldırımlık sökmez; hele hele Fatih Terim, herhangi bir teknik direktör değildir, bir Aykut Kocaman hiç değildir!..
Üstelik Galatasaray yönetiminde bir Ali Dürüst vardır, bir Adnan Öztürk vardır ve daha niceleri vardır!..
Tabii, Galatasaray yazar - çizerlerinin ve yorumcularının da kulübe bakış açılarının Fenerbahçeli meslektaşlarından çok daha farklı olduğunu, Aysal hiç ama hiç aklından çıkarmamalıdır!..