Bilim dünyasını şaşırtan buluş

Bu konuyu okuyanlar

Mta

Profesör
Katılım
27 Mart 2008
Mesajlar
1,257
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
Yo kafam hiç karışık değil. Yüzyıllar boyu insanoğlu dinsiz yaşamış . Sonuç olarak bişey kaybetmişler mi ? Hala hayattalar hala yaşıyorlar. Dediğim gibi ben yaratıcının varlığına değil dinlere inanmıyorum.

---------- Post added at 23:33 ---------- Previous post was at 23:31 ----------

hani konuya son mesajını yazıyordun? bu ney?

yemin etmeyenler gibi oldun:)

Valla ne desen haklısın . Gerçekten dayanamıyorum.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Yo kafam hiç karışık değil. Yüzyıllar boyu insanoğlu dinsiz yaşamış . Sonuç olarak bişey kaybetmişler mi ? Hala hayattalar hala yaşıyorlar. Dediğim gibi ben yaratıcının varlığına değil dinlere inanmıyorum.

Ben size şaşıyorum ve hüsn-ü zan ederek bu inadı yalancılıktan değilde cehaletten yaptığınızı farzediyorum.
Din Adem [as]ile başlar kıyamete kadar devam eder ve insanlık tariihinde dinsiz yaşanılan tek bir an yoktur.En basit canlı 4000 sefer zikr eder.
Hoca be salladın
Sen öyle san
Taşlar sular ağaçlar
şişşşy çakılıyorsun taşlar sular zikr ederken ağaçlar secde bile eder
hayvanlardamı
Hele cum'a sagahında kıyametmi kopuyor diye tedirgindirler.
hoca be ben inanmıyorum hayattada Allah[cc]demedim
Ha o dilin yokmu kıyamette senden davacı kalbin dakikada 70-90 basen 120 sefer Allah[cc]diye zikrederde behey gafil uyanmazsın vucudunun her zerresi zikreder
Ya bir düşünsene nasıl yaratıldım
ya bir parça kirli sudan sonra bir çiğnem et oldunda ruhun üflendi annenin karnında balık gibi amniyo sıvısı içinde yüzdünde vaktinin tamamlanacağı gün beslenme borun işlevsiz olduda havayıda ciğerlerinden aldın ve doğdun islam üzere
Bumların birinde dahlin varmı
yok ama nankçrlüğün şükürsüzlüğün var
Allah[cc]seni siibiryada bir domuz veya domuz çobanı olarak yaradabilirmiydi evet ama seni bu güzel ülkede islam üzerine sağlıklı yarattı yoksa akıl niğmetini veya göz el niğmetinide kullanamazdın
Artık yeter inkadan vazgeç Rabbine dön iltiba et ve tevbeye gel
Unutma rabbin seni oyun için yaratmadı kendini başıboşta zannetme
Birgün''ırcıil''geri dön nidası işiteceksin o zaman lebbeyk diyebilmen için rabbinin karşısına uyanmadan çıkabilmek için bunları yap
tevbenin zamanı yoktur ama eğerki ölümü gördüğün anda başvurursan geçersizdir
hoca be
ağır konuştun hakaret ettin kırıcı kelimeler kullandır
işte orada dur bu yazdıklarımdan bana ait olanı yok sana kur'andan bazı yerleri veya şeyh efendilerin sözlerini aktardım
ha bu konuya gelince aman kesmeyin yorum gönderin ki bunca kaynak elimde kalmasın ben de bir senelik cevap birikmiş sağolsunlar daha gönderiyorlar
selam ve dua ile ashabulyemin

yeni konulara geçiyoruz
Ateist thomasla evrim tartışması

1-
[h=2]Bu Tartışma Kimler Arasında Yapıldı?[/h]
Evrim hipotezi ortaya atıldığından bu yana gerek bilim insanları gerekse akademisyenler tarafından sürekli tartışılmıştır. Bir inkarcılık dini haline getirilen bu hipotez, seküler bilimin verileri ile defalarca kez çürütülmüş olmasına rağmen, bu ideolojik teorinin mücadelesini vermekten vazgeçmeyen ve bunu bilimsellik adına yapan insanlar halen varlıklarını sürdürmektedirler.
Ancak bugün, bilhassa moleküler biyoloji, biyokimya, embriyoloji ve fizyoloji gibi bilim dallarındaki ilerlemeler neticesinde hayatın ne kadar kompleks ve mükemmel yaratıldığı ve bunun evrim gibi basit kuramlarla izah edilmesinin imkansızlığı artık bilinen bir realitedir. Bilim; yaratılış hakikatini, farklı isimler altında gözler önüne sermiştir.
Sitemizin bu bölümünde size takdim ettiğimiz, tartışma notları Amerika’da akademik çalışmalarda bulunan Dr.Furkan Aydıner Bey’in, bir Psikolog olan Ateist Dr.Thomas Carmel ile arasında geçen tartışmalarının yazıya aktarılmış halleridir. Bu notlar üç ciltlik kitap serisi haline de getirilerek, bu alanda faydalı bir kaynak eser olmuştur.
Bizler de konunun önemine binaen, bu bölüme bu tartışma notlarını almayı uygun gördük. Bizlerle bu kıymetli çalışmasını paylaşan Furkan Bey’e bu vesileyle teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz. Bu çalışmamızın, evrimle ilgili mücadele verenlere bir kaynak teşkil edeceğini ümit ediyoruz.
Saygılarımızla...
Not: Dr.Furkan Aydıner’in bu kıymetli eserleri hakkında bilgiyi buraya tıklayarak edinebilirsiniz.

yaklaşık 35 sayfa istifade edelim



 

Mta

Profesör
Katılım
27 Mart 2008
Mesajlar
1,257
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
Dedim ya hristiyanlar dinlerinin değiştirildiği kanıtladığı halde 2.5 milyar insan hala inanıyor. Yani inanç doğru olması gerekmiyor. Hepsi hikaye başka bişey değil.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Dedim ya hristiyanlar dinlerinin değiştirildiği kanıtladığı halde 2.5 milyar insan hala inanıyor. Yani inanç doğru olması gerekmiyor. Hepsi hikaye başka bişey değil.
Yok hani derlerya inadım inat .......
Biraz okusan olmazmı bir altyapı edin sonra bu tür boyunu aşan konulara girde çökme
İnsan ne için yaratılmış sadece Allah[cc]a ibadet etsinler diye
o zaman yaradılışlarında fıtratlarında bu var mutlaka bir dine bağlanacak
konuyu din eksenli sürdürürsen tefsirlere başlayacağımki sadece besmele şerhi 56 sayfadır illa hriistiyanlara bulaşacam dersen incil tefsirine yeniden başlarım
sen evrim işine yeniden dön biraz darwin biraz mendell salla gitsin bizde devam edelim

2-[h=2]Materyalist Bilim Adamları Kainattaki Kompleksliği Nasıl Açıklıyor?[/h]
T: Yaklaşık 14 milyar sene önce hiçbir şey yoktu. Sadece kâinata çekirdeklik eden ve basit parçacıklardan oluşan bir zerre vardı. Bu zerredeki yoğun enerji, ani ve büyük bir infilaka yol açtı. Big Bang (Büyük Patlama) denilen bu olaydan sonra etrafa birçok parçacık yayıldı.
F: Materyalist bilime göre hiçbir şey yoktan var olmadığına göre, şu anki milyarlarca galaksi ve içindeki milyarlarca yıldız bir zamanlar zerre kadar bir parçacığın içindeydi, öyle mi?


T: Evet. Her şeyin yapıtaşları o zerrenin içindeydi. O zerre nasıl var oldu, nereden geldi diye sorma. Bilim zerrenin öncesi hakkında kesin bilgiye sahip değil. Ancak, benim de katıldığım bir görüşe göre bu zerre hep vardı. Yani ezeliydi.
F:Hoş bir masala benziyor... Ama sorularımı sona saklayacağım. Şimdi seni dinliyorum.


T:Büyük Patlama’dan sonra etrafa yayılan parçacıklar, birbiriyle rastgele reaksiyona girdiler. Zamanla en basit element olan hidrojen oluştu. Hidrojen gazları bir araya gelerek, büyük kütleler meydana getirdi. Hidrojen gaz kütlelerindeki reaksiyonlar patlamaya yol açıp helyum oluşturdu. Bu şekilde ışık ve ısı yayan ateş kütleleri dediğimiz yıldızlar doğdu. Bizim güneşimiz de bunlardan biriydi. Bu reaksiyonlar milyarlarca sene devam etti. Derken diğer elementler oluştu. Yıldızların bazılarının etrafında gezegen dediğimiz cisimler meydana geldi.Bu gezegenlerden biri olan dünyamızın bugünkü hâle gelmesi aniden olmadı. İki milyar yıl önce gelseydik, belki de sadece kum parçalarını görürdük etrafta. Gezegenimizdeki parçacıkların doğal yasalara göre etkileşimi sonucunda önce inorganik maddeler meydana geldi. Daha sonra en basit olan ilk hücre oluştu. Milyonlarca yıllık evrimleşme süreci sonunda da günümüzdeki farklı canlı türleri meydana geldi. Bu, bizim kozmik öykümüzün kısa versiyonu... Binlerce bilim adamı, bu sürecin nasıl geliştiğini bize çok detaylı olarak anlatıyorlar.
F:On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında kâinatın çok basit olduğu iddia edildi. Birkaç fizik formülüyle her şeyi açıklamak mümkün denildi. Basit ve durağan bir kâinat portresi çizildi. Oysa çok geçmeden bilim adamları büyük bir yanılgı içinde olduklarını anladı. Son derece karmaşık ve dinamik bir kâinat içinde yaşadığımızı söylediler. Kuantum fizikçi John A. Wheeler’in söylediği gibi, son bir asırda, kâinat algımızda büyük değişim oldu. Önceleri her şey küçük parçacık olarak tanımlandı. Sonra her şey alan olarak tanımlandı. Şimdi ise her şey bilgi olarak tanımlanıyor. Aynı şekilde, bir zamanlar çok basit olduğu düşünülen hücre yapısının gün geçtikçe daha karmaşık bir yapıya olduğu anlaşılıyor. Bu komplekslik, bu karmaşıklık nasıl oldu diye sormak gerekir.

T:Kompleksliği inkâr eden yok. Ben evrimle olmuştur diyorum. Sen kabul etmiyorsun.
F:Bu muazzam giriftlik ilim, hikmet ve kudret sahibi olmadan asla gelişemez. Senin masal gibi anlattığın şeyler bana Michael Behe’nin verdiği bir örneği hatırlattı: Komşunla senin evini ayıran bir metrelik genişliğinde ve bin metre derinliğinde bir uçurum olduğunu düşünelim. Sabahleyin kalkınca komşuyu bahçende gördüğünü varsayalım. Merak edip nasıl geçtiğini sordun. Komşun, atlayarak geldim derse inanırsın. Ancak uçurum birkaç metre olsa, o zaman komşuna olan inancın azalır. “Dünya atlama rekorun var mı?” diye sorarsın. Eğer uçurum bir metre değil de bin metre olsa, komşunun atlayarak geldiğine asla inanmazsın. Bütün dünya da gelse seni inandıramaz.[1]Behe’nin verdiği bu misal gibi, Büyük Patlama sonrasında*ki basit parçacıklarla şu anda gördüğümüz son derece kar*ma*şık yapılarla dolu kâinat arasında milyarlarca kat genişliğinde bir uçurum var. Öyle anlattığın gibi bir adımla geçilecek gibi değil. Acaba kum tanelerinden çok daha basit olan parçacıkların birkaç milyar senelik süreç için harika uyuma ulaşması nasıl mümkün oldu? Örneğin, elma ile insan nasıl oldu da birbirini buldu?

T:Elma bizden önce evrimleşti. Evrimin ilk halkasında insanların dilleri şekerli şeylere duyarlı değildi. Yani elmayı yediklerinde bugünkü gibi bir tat almıyorlardı. Zamanla şeker tadını fark edecek hücreler oluştu dilimizde. Bu değişimi gösterenler hayatta kaldı. Diğerleri ise yaşayamadılar. Yani senin anlayacağın, insanla doğa arasındaki uyum öyle bir gecede olmadı. Çok uzun zaman aldı. Doğanın şartlarına uyum sağlayanlar nesillerini devam ettirirken, diğerleri yok oldular.
F:Maşaallah! Çok kısa sürede gözle göremediğimiz bir zerreden sınırlarını dahi bilemediğimiz büyüklükteki kâinatı elde ettin. Okus pokus yapan sözde sihirbazlar bile bu kadarını beceremez.

T:Büyük Patlama görüşü bana ait değil. Bilim adamlarının ortaya attığı bir görüş.
F:Haklısın. Ben de seni değil, seküler bilim adamlarını eleştiriyorum. Onların yaptığını hiçbir sihirbaz yapamaz. Bir zerreye dokununca koca kâinatı çıkarıyor içinden. Seküler bilimden aldığı derse dayanarak anlattıkların zahiren çok büyüleyici geliyor.









[1] Michael Behe, Darwin’s Black Box, s. 13, Free Press, New York 1996.

http://www.sorularlaevrim.com/makal...nattaki-kompleksligi-nasil-acikliyor-264.html
 

Action3

Asistan
Katılım
1 Kasım 2010
Mesajlar
246
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Yo kafam hiç karışık değil. Yüzyıllar boyu insanoğlu dinsiz yaşamış . Sonuç olarak bişey kaybetmişler mi ? Hala hayattalar hala yaşıyorlar. Dediğim gibi ben yaratıcının varlığına değil dinlere inanmıyorum.

---------- Post added at 23:33 ---------- Previous post was at 23:31 ----------

Valla ne desen haklısın . Gerçekten dayanamıyorum.



Dinsiz yasamak, yasama haklarinin elinden alinmasina denkdegildir, yasama haklari yinede mevcuttur. Tek asiri gidip sInIrlari asarlarsa, inananlarin haklarina tecavüz ederler ve onlardan karsilik alabilirler. Inananlarin gücleri yetmez ise musibetler ile yasama haklari ellerinden alinir. Dinsiz olarak yasamaya devam ettiyseler kanmasinlar, Allah dünyaya nazar ile bakip deger verseydi inanmiyanlari bir saniye bile yasatmazdi.
Dinsiz yasadiklari halde kayibler yok demissin. Kaybetmek ne zamandir? Misal Islam dini bize dünya ve ahiret arasinda bir köprü kurar. Ne dünyadan vazgeceriz nede ahiretten, tabi ahiret daha agir basmasi gerek. Burada ahiret kaybiniz vardir, ayrica Allah´in rizasi ve daha cok kayiblar vardir fazla detaylamiyayim.

Yaraticinin varligina degil dinlere inanmiyorum demissiniz.
Simdi siz bir yaraticinin oldugunu istesenizde istemesenizde ruhunuzun mayasinda hissedersiniz ama yeterince bir bilgiye sahib olamassiniz. Saglam ve genis kapsamli bir bilgi ise din ile size ulasir. O yaratici beni niye yaratti, yasamin amaci nedir, Allah nasil birisidir, ölüm nedir gibi gaybden yada dünya islerinde ihtiyacinizi ve sonsuz sorulariniza yeterince cevab verebilecek bir kaynak. Yaraticiya inaniyorum ama dinlere inanmiyorum demekte haylisiniz, cünki birine Islama inanmaniz yeterli yoksa Allah sizi bilincsiz birakmis demektir. Bu durumda ise kendiniz kendi dininizi icat edersiniz, sorulariniza cevablar bulmak icin uydurmalar ile kitab yazar, yalan oldugunu bile bile kendinizide tekrarliya tekrarliya yalana inandirirsiniz



Dedim ya hristiyanlar dinlerinin değiştirildiği kanıtladığı halde 2.5 milyar insan hala inanıyor. Yani inanç doğru olması gerekmiyor. Hepsi hikaye başka bişey değil.

Simdi insan dininin degistirildigini bile bile ayni düzeyde inanmaya devam edemez. Bastan süphe sonrada arayis icine girer.
Avrupada Islama gecislerin cogalmasi, Budizm ve diger inanislara ilgilerinde büyümesi, binlerce kisinin kisa zamanda kiliselerden kayitlarini sildirmeleriyle cok kilisenin kapandigi bunlarin kaniti degilmidir?
Inanc mutlaka dogru olmasi gerek, yoksa yalan söyleyen dostuna bile inanirmiydin?

Hepsi hikaye demenizi, isterseniz Kurani acip bir okuyun, yaklasIk 1400 sene önce bile insanlar ayni sözü sarf etmisler, Allah´ta onlara cevabi vermis.
 

noname82

Asistan
Katılım
18 Temmuz 2009
Mesajlar
188
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
yahu hala mı "şaşırtan buluş"..

hamam böcekleri (bilime göre) son 250 milyon yılda hiç değişmedi.. zartun zurtun evrimini açıklamaya çalışılacağına bunun niye evrim geçirmediği daha ilginç değil mi (ne de evrim teorisine göre her tür şu veya bu şekilde evrim geçirmiş !!)

ki arkadaşın biri fiziğe göre güzelce yazmış.. biyoloji evrim teorisiyle uğraşa dursun, fizik her geçen gün bir DÜZEN olduğunu ve bunun KAZARA olamayacağını KANUNlarla ortaya koyuyor.. (ikisinden birinde sakatlık var, belli..)

bi esajda evrimci arkadaşa demişim ki "bilimsel olun o zaman" gibisinden laf etmişim.. arkadaş beni bilimsel olmaya davet etmiş.. anlamadığı nokta şu bu tartışma durumunda benim bilimsel olma gibi bir şartım yok ki :)

sunulan kaynaklara bakıyoruz:
- bbc
- national geographic
- wiki
- ..

tartışmaya gerek olmayacak ölçüde bilimselliği olan (!) kuruluşlar..

ne dersek diyelim nasılsa boş..

araştırma konusu: 90 larda yapılan biosphere II deneyi.. (evrimciler için.. dilerlerse tübitaktan konuyla ilgili yazı talep edebilirler.. onlar da epeyce bu deneyi lanse etmişlerdi..)
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Bu kardeşimizin inadı neticesinde bizde konularımızı çoğaltıp bu kardeşimizin cahil kaldığı yerlere yönlendireceğiz.
1-Elektron mikroskobu keşfedilmiştir.Canlı veya bize göre cansız yanı hareketsiz canlıların tapıtaşlarını zerreleri inceleyebiliriz
images
images


images


şimdi bunlar nedir tesadüfen oluşmuş şeyler canım önemli değil üstteki al yuvarlar
alttaki bir bakteri ve en alttaki sineğin gözü hani mendell değiştiriyor ya


estauzubillah bismillah

Yaratan Rabbinin adıyla oku! (96/1)


O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.(96/2)

RUM 27. Ayet
Hem yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

HİCR 26....42 . Ayet
Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.

Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım."

Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın."

Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.

Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?"

İblis şöyle dedi: "Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim."

Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin."

"Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir."

İblis: "Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver" dedi.

Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."

"Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..."

İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!"

"Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır."

Allah şöyle buyurdu: "İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur."

"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."

ARAF 11...27. Ayet
Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.

(Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."

(Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın."

(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."

(Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."

"Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."

"Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."

(Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım."

(Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.

Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.

Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"

Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!"

(Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir."

"Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi.

Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.

Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık.

ENAM 98. Ayet
Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik. (6/98)

MÜMİNUN 12. Ayet
And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık. (23/12)

MÜRSELAT 20,21,22,23 . Ayet
Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?(77/20)

Onu sağlam bir yerde oturttuk. (77/21)

Belli bir süreye kadar. (77/22)

Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.(77/23)

ZÜMER 6. Ayet
O, sizi bir nefisten yarattı. Hem sonra onun eşini de ondan var etti. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa yaratıp duruyor. İşte Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl haktan çevrilirsiniz? (39/6)

İNSAN 2. Ayet
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık. (76/2)

NUR 45. Ayet
Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki yağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kâdirdir.(24/45)

FURKAN 54. Ayet
O (hakir) sudan, bir insan yaratıp ona bir neseb bahşeden ve sıhriyet bağı ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter. (25/54)

İSRA 49,50,51,52. Ayet
Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? (17/49)

De ki: "İster taş olun, ister demir..."(17/50)

"İsterse gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun, (Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz.) "Onlar: "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu." diyecekler. De ki: "Yakın olması gerekir!". (17/51)

(Allah) sizi çağıracağı gün, tam bir hürmetle onun emrine koşacaksınız ve zannedeceksiniz ki, kabirlerinizde pek az bir müddet kaldınız. (17/52)

RAHMAN 14,15. Ayet
Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. (55/14)

Cinleri de hâlis ateşten yarattı. (55/15)

KAF 16,17. Ayet
Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (50/16)

Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken, (50/17)

SAFFAT 11. Ayet
Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık. (37/11)

Muhakkakki Allah doğruyu söylemiştir
dahada inkar edersen bunların tefsirlerini sunacağım
[video=youtube;JYIrZFtjsiA]http://www.youtube.com/watch?v=JYIrZFtjsiA[/video]


3--[h=2]Beşeri Nesneler ile Öteki Nesnelerin Kıyası[/h]
F:Çok hızlı oynattığın kâinattın yaratılış filmini başa alıp daha yavaş izlemeye çalışalım. Her şey 13,6 milyar yıl önce çok büyük bir patlamayla başladı. Bir nevi atom bombasının patlaması gibi bir şeydi bu. Etrafa küçük parçacıklar dağıldı. Buna X parçacıkları diyelim. Bu parçacıklar rastgele çarpışırken, birleşip atomaltı parçacıkları, sonra da elementleri oluşturdu. Aslında ilk zamanlar bildiğimiz manada madde yoktu. Her şey gaz ve radyasyon şeklinde etrafa dağılmıştı. Zamanla elementler teşekkül etti. Kısacası, filmi özetlersek, kâinatta gördüğümüz ve göremediğimiz her şey ilk patlamadan ortaya çıkan X parçacıklarının farklı kombinasyonlarından başka bir şey değil. Öyle mi?T:Evet, anlattıklarına katılıyorum.F:Etrafımızdaki nesnelere baktığımızda her tarafta iki tür nesnenin varlığı dikkatimizi çekiyor: insan yapımı “beşerî nesneler” ve insan yapımı olmayan “öteki nesneler.” Bu iki tür nesnelerin yapı taşları aynı… Yani hepsi X parçacıklarının farklı bileşiminden oluşmuş. Aralarındaki tek fark birinciyi yapanı biliyoruz, ikincinin nasıl oluştuğunu bilmiyoruz. O halde bilinenden hareketle bilinmeyen hakkında bilgi edinebiliriz. T:Böyle bir mukayese doğru değil. Elma ile armut karşılaştırmasına benzer.F:İkisi aynıdır demiyorum. İkisinin de hammaddesi aynı. Yani ikisi de ilk patlamadan sonraki X maddesinin bileşiminden oluştu. İşi daha basitleştirmek için, X yerine “kum tanesi” diyelim. Beşerî nesneler de öteki nesneler de kum tanelerinin bileşiminden oluşmuş. Sadece bileşimleri farklı olmuş. Sen sadece kum tanelerini kullanarak bir alet yapsan, sonra kumdan yapılan ancak kimin yaptığı bilinmeyen muhteşem bir alet görsen ikisini kıyaslamaz mısın? Elbette kıyaslarsın. Eğer kıskançlığın olmazsa, ustası meçhul olan aleti büyük bir hayranlıkla incelersin. T:Öteki nesnelerin hepsi bizim yaptığımız nesnelerden daha karmaşık değil. Seni büyüleyen, beşerî nesnelerden daha karmaşık olan “öteki nesneler”. İnsan yapımı eserleri gözlemleyerek ulaştığımız sonucu öteki nesnelere tatbik ediyorsun. Bunu yapmakla bariz bir mantık hatası işliyorsun. Şu konuda seninle hemfikirim: İnsan yapımı eserleri incelediğimizde, eserin sistemliliği artıkça, daha yüksek bir ilim ve kudret gerektiriyor. Ancak, aynı şeyi öteki eserler için söyleyemeyiz. Çünkü bizim çıkarımımız beşerî eserlerle sınırlı.F:Bence yanılıyorsun. Yapıları benzer olan iki eser türünün yapanını da benzer bir mantıksal yürütmeyle bulabiliriz. Yarın sabah uyandığında evinin bahçesinde çok acayip bir araba bulsan ne yaparsın?T:Acayip arabadan kastın ne?F:Hem karada yürüyen, hem de havada uçan bir araba kastediyorum.T:Nereden geldi diye merak ederim. Sahibini bulmaya çalışırım.F:Diyelim ki hiç kimse arabayı sahiplenmedi. Hem de dediler ki, “Biz böyle bir arabayı ne gördük, ne de varlığını işittik.” Senin de merakın ziyadeleşti. “Uçan araba”na atlayıp dünyanın dört bir yanındaki bütün araba ve uçak fabrikalarını ziyaret ettin. Ancak hiçbiri gizemi çözemedi. Hepsi de arabaya hayran kaldılar. “Biz bunun benzerini şimdiye kadar yapamadık, bundan sonra da yapamayız. Bu harikulade bir arabaymış” dediler. Böyle bir durumda, “uçan araba”yı beşer yapımı arabalarla kıyaslamak yanlış olur mu? T:Hayır, yanlış olmaz. Ancak, böyle bir kıyastan hareketle gökten düşen bu uçan arabanın daha yüksek zekâsı olan bir usta veya ustalar tarafından yapıldığını söyleyemeyiz. Çünkü başka bir şekilde de meydana gelmiş olabilir.F:Haklısın. Eğer sadece bir tane uçan araba gökten kapının önüne düşse, senin gibi evrime iman edenler, bunu başka gezegenlerdeki evrimleşmeyle açıklayabilir. Yani öteki gezegenlerde evrimleşme daha ileri safhada, doğal seleksiyon sonunda uçan araba oluşmuş diyebilir. Ancak, dünyanın her tarafında uçan araba gibi sistemli milyarlarca farklı nesnelerin aynı gece gökten düştüğünü duysan, her halde işin zorlaşacak. Beşerî eserlerden milyarlarca derece daha sistemli olan milyarlarca “öteki eserleri” kör tesadüfe, şuursuz tabiata ve cansız sebeplere isnat edemezsin. Sınırlı ilim ve kudret sahibi insan eserlerinden sınırsız derece mükemmel[1] olan öteki eserleri sınırsız ilim, sınırsız kudret ve sınırsız hikmet sahibi bir Usta’ya vermekten başka çaren var mı?T:Hımmm. Sanki bir yerde mantık hatası yapıyorsun gibime geliyor.[2]




[1] Kur’an, her şeyin en azından bir cihette mükemmel olduğunu ve kusur arayanların beyhude yorulacaklarını şu ayetiyle beyan ediyor: “Haydi, çevir gözünü! En küçük bir kusur görüyor musun? Sonra tekrar gözünü çevir. Kusur bulamaz, hor ve hakir sana döner; o göz bitkindir artık.” (Mülk Suresi, 67:34)
[2] Rabbimizin eserlerini “öteki eserler” deyip, tabiat, tesadüf ve sebeplere dağıtan Thomas, “uçan araba” örneğiyle tam köşeye sıkışmıştı. Gökten düşen araba sanki başına düşmüştü. Söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. Şimdiye kadar ki müzakerelerimizde sığındığı kalelerinden biri daha yıkılmıştı.

http://www.sorularlaevrim.com/makale/beseri-nesneler-ile-oteki-nesnelerin-kiyasi-265.html
images
images



images


diğerlerini gulursun ya alttaki ne çiçeği hani mendell buldu ya
ince bağırsak kıvrımları

[video=youtube;aR-Qa_LD2m4]http://www.youtube.com/watch?v=aR-Qa_LD2m4&feature=related[/video]

konunun özü dünyanın alemlerin yaradılmasında tesadüf yoktur herheş özenle yaradılır ve Alemlerin Rabbi tarafından rızıklandırılır
 

kadasencan

Öğrenci
Katılım
6 Temmuz 2011
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ateist deist agnostik evrimci her kim varsa ... Meraklarınızı bana sorunuz Allah'ın izni ile cevaplayacağım.

Bu evrimciler,Haklılar...
Evet Allah'tan uzaklaştıkça bir insan maymunlaşır...
Yüzüde Aynı bir maymuna benzemeye başlar...
Aynı onun gibi idrak kabiliyeti düşüktür...
 

sdbz

Asistan
Katılım
12 Kasım 2008
Mesajlar
135
Reaksiyon puanı
12
Puanları
18
Hocam Evrim bilimsel bi gerçektir, çok beğendiğiniz batılılar bunu öğrenmiş ve uygulamaya geçerek sizlere çokça ilaç, aşı satmaktadır. :)
Diğer arkadaşıma da açıkladığım gibi Evrim insanların maymundan geldiğini söylemez. Birtakım yalancı-bilim yapan insanlar sizleri kışkırtmak için böyle bir şey uydurmuşlardır. İnsan ile goril (örneğin) ortak ataya sahiptir. Yani insan gorilden evrimleşmemiştir. Zaten öyle olsaydı şu an ortalıkta goril göremiyor olurduk. :D Bunun size saçça gelmemesi, üzerinde hiç düşünmediğiniz içindir. Üzerinde hiç düşünmediğiniz bilimsel bir gerçeğe safsata demek kimseye yakışmadığı gibi, size de yakışmıyor.

Lütfen bilmeden konuşmayın.
Arkadaşım size katılmıyorum, evrim denen şey bir teoriden ibarettir, bilim dünyasında bir torem üretilir, gerçekliği ya da yanlışlığı kanıtlanana kadar teori olarak kalıri Evrim de 19.yy'dan beri tartışılan bir teoridir. Bir gerçek değildir. Lütfen bu konuda daha dikaktli olalım.
Yukarıdaki resim tamamen sanal bir rsimdiri, çizenin hayal gücüyle oluşturulmuştur.
Böyle bir illustrasyon için iskeletin tamamının olması gerekirken, siz milyon yıl önceki bir "ayak izinnden" bu resmin oluşabileceğini sanıyorsanız size gülerim.
Saygılarımla...
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Ateist deist agnostik evrimci her kim varsa ... Meraklarınızı bana sorunuz Allah'ın izni ile cevaplayacağım.

Bu evrimciler,Haklılar...
Evet Allah'tan uzaklaştıkça bir insan maymunlaşır...
Yüzüde Aynı bir maymuna benzemeye başlar...
Aynı onun gibi idrak kabiliyeti düşüktür...

Canım kardeşim sana katılmadığım gibi kainattaki maymunlar adına seni kınıyorum!!!
Bilmezmisinki en basit canlı günde 4000 sefer Rabbini tesbih eder zikr eder şimdi sen maymunları bu güruhun seviyesine indirdin ki bu zul dur kıyamet günü hayvanlarında üzerimizde hakkı vardır.
tabi espri yaptım ama maymunların bunlardan üstün olduğu kesin
Sen bunların ağzına bir parmak bal çalıyorsun
''ya leyteni küntü turaba''
yemezler keşke toprak olsaydım ha yok senin bellidir diyecekler

4--
[h=2]Beşeri Nesneler ile Öteki Nesnelerin Kıyası-2[/h]
F:Hiçbir mantık hatası yok. Her şey gayet basit ve açık… Bir gecede gökten düşen milyarlarca sistemli öteki nesneler olsa, elbette onların çok daha yüksek ilim ve kudret sahibi birinin eserleri olduğuna hükmedeceğiz. Tıpkı köyde basit bir kızak yapan köylünün, şehre geldiğinde gördüğü otomobilleri daha mahir bir ustadan bilmesi gibi… Biz doğduğumuzdan beri etrafımızda öteki nesneleri gördüğümüz için onları sıradan eserler olarak algılıyoruz. Oysa dikkatle incelediğimizde her birinin harikulade olduklarını takdir edeceğiz.
Etrafımızda ki hakiki arabalara hiç kıymet vermeyip oyuncak arabalarla övünen çocuklara benziyoruz.Aklımızı başımıza alıp oyuncak niteliğindeki kendi eserlerimizle harikulade olan öteki eserleri kıyasladığımızda bütün sırlar çözülecek.Rabbimizin kim olduğu bize gündüz gibi aşikar olacaktır.
T:Bence köyden gelen biri, araba yapımı hakkında hiçbir bil*gisi yoksa modern arabaları atlara benzetecek ve belki de onlar atlar gibi bir anne ve babadan doğmuştur diyecektir. Böyle demesi gayet makul olacaktır.
F:Diyelim ki hayatında hiç araba görmemiş ve teknolojiden haberi olmayan, cahil ancak zeki üç kişiyi dünyanın ücra bir yerinden Amerika’ya getirdik. Her biri arabaları inceledikten sonra bir teori geliştirdiler. A şahsı, “Atlardan çok daha ileri özelliklere sahip olan arabalar insan eseri olamaz. Olsa olsa bir anne ve babadan doğmuştur” dedi. B şahsı, “Arabalar tesadüfen rüzgâr, su ve kumum çarpışmasıyla oluşmuştur” dedi. C şahsı ise, “Araba yapmak daha yüksek ilim ve kudret gerektirdiğine göre, ilmi ve kudreti köydekilerden daha fazla olan akıl, şuur ve hayat sahibi bir usta tarafından yapılmıştır” dedi. Sana göre, bu üç iddianın hangisi daha makuldür?
T:Arabanın nasıl meydan geldiğini bilen biri olarak, kendi bilgi ve deneyimime dayalı değerlendirme yapsam C şahsını ma*kul görürüm. Ancak, objektif olarak, temsildeki şahısları kendi koşullarına göre yargılarsam A şahsını daha makul bulurum. Çünkü cahil biri için bu tarz bir yaklaşım son derece makuldür.
F:Burada bir noktayı atlıyorsun. Cehaletine verip A şahsını makul görmen, onun doğru söylediği manasına gelmez. A şahsının yaklaşımı, onun doğruluğuna değil, cehaletine delildir.
T:Bence senin araba ile canlı organizmaları kıyaslayarak çıkarımda bulunman bile yanlış. Çünkü canlı organizmayla insan yapımı mekanik bir araç arasında çok büyük farklar var. Elma ile armut kıyasına benzer yaptığın. İnsan yapımı olduğunu bil bildiğimiz mekanik bir nesneyle nasıl oluştuğunu bilmediğimiz organik bir nesne mukayese edilemez.
F:Niye benzetme yapmayalım ki? Biliyorsun analoji mantıkta kabul gören yaygın bir düşünme metodudur. Küçüklükten beri yapageldiğimiz bir şeydir. Bilinenden hareketle bilin*meyeni tanımaya çalışıyoruz. İki nesne arasında analoji yaparken dikkat edilmesi gereken tek nokta, çıkarımın ortak noktalara dayalı olmasıdır. Yani at ve otomobilin benzer işlevi olan karmaşık nesneler olmasından hareketle analoji yaptı*ğımızda, çıkarımlar da karmaşıklığa dayanmalıdır.
T:Analoji yönteminin geçerli bir mantık yürütme metodu olduğunu kabul ediyorum. Ancak sen yanlış yerde kullanıyorsun. Birbirine çok benzeyen şeyler arasında analoji yapılır. Sen birbirinden çok farklı olan iki şey arasında analoji yapıyorsun.[1]
F:Kumdan yapılmış, biri uçan diğeri uçamayan iki araba olsa ikisini birbiriyle kıyaslamak yanlış olur mu?
T:Hayır.
F:At ve araba da aynı hammaddeden, atomlardan, yapılmıştır. Aralarındaki terk fark atomların dizilişidir. İkisi de ulaşım aracı olduklarına göre, ikisini kıyaslamak kadar makul bir şey olamaz. Bununla ikisi de birdir demek istemiyorum. Elbette ilahi ulaşım aracı olan at, beşeri ulaşım aracı olan arabadan sonsuz derece daha komplike, daha karmaşık bir yapıya sahiptir.O halde araba yapmak için ileri mühendislik bilgisi gerekiyorsa, elbette at yapmak için çok daha ileri seviyede tıp,biyoloji, fizik, mühendislik gibi farklı ilimleri bilmek gerekir.
T:Sen aralarında dağlar kadar fark olan iki nesneyi karşılaştırıyorsun. Oysa biraz önce söylediğim gibi, analoji birbirine çok benzeyen nesneler için kullanılabilir. İnsan ve eşeğin birçok ortak özelliği var. Ancak buna rağmen insan eşektir diyemeyiz.
F:Sana katılıyorum. Ancak analoji yaparken, araba ve at aynıdır demiyorum. Sadece ikisi de ilim ve kudret sahibi bir ustanın eseridir, diyorum. Cevabını aradığımız soru ikisinin nasıl var olduklarıyla ilgili. Fonksiyonları itibariyle aynı nesnelerdir demiyorum. Yapılışları itibariyle ikisi de bir ustanın elinden çıkmıştır diyorum. İnsan yapımı son model bir araba ile ilahî bir eser olan at arasında, yapılışları itibariyle, benzerlik ve farkları sayabilir misin?
T:Tabii ki! Önce çok az olan benzerliklerden başlayayım. İkisi de aynı temel parçacıklardan, yani atomlardan (veya kuark*lardan) yapılmışlar. İkisinde de aynı doğal kanunlar geçerli. İkisi de temel parçacıkların dizilişiyle elde edilmiş. İkisi de karmaşık bir yapıya sahip. Sanırım temelde bu dört benzerlikten bahsedebiliriz.
F:Farkları sayabilir misin?
T:Binlerce fark var; şekilleri, büyüklükleri, temel parçacıkların sayısı, parçacıkların dizilişleri... Birisi metal ve plastikten, diğeri çok daha farklı olan organik maddelerden yapılmış. Or Organik ve organik olmayan maddeler arasındaki farklara girmeme gerek yok. Birkaç saat sürer hepsini saymam.
F:Listeyi uzatmana gerek yok. At ve araba arasında temelde sadece iki fark var: Birincisi, temel parçacıkların sayısı farklı. İkincisi, temel parçacıkların dizilişi farklı. Saydığın diğer bütün farklar bu iki farktan kaynaklanan “ikincil farklar”dır. Örneğin, metal ve organik maddeler arasındaki farkın kaynağı, ikisindeki temel parçacıkların dizilişindeki farktır. Metalin parçacıklarını organik maddenin parçacıkları gibi dizdiğinde aralarında hiçbir fark kalmayacaktır. Şeker ve tuz dediğin şey aslında tıpa tıp aynıdır. İkisinin de hammaddeleri aynı. Hammaddelerinin dizilişindeki fark, tatlarının farklı olmasını beraberinde getirmiş.
Daha önce söylediğim gibi, bütün nesnelerin temel yapı taşlarına kum taneleri dersek, bu tanelerin kare şeklinde dizilişi şeker tadı veriyorsa, dikdörtgen şeklinde dizilişi de tuz tadını veriyor. Şeker tadını veren kum tanelerinin dizilişini dikdörtgen olarak değiştirirsen tuz tadı elde edersin. Demek ki şeker ve tuz arasındaki tek fark ikisinin yapı taşlarının dizilişleridir.
T:Sen bu sözlerinle materyalist dünya görüşünü kabul ettiğinin farkındasın galiba. Yani her şeyin sadece mevcut materyallerin (maddenin) farklı bileşiminde ibaret olduğunu ve hiçbir şeyin yoktan var edilmediğini kabul ediyorsun.
F:Materyalist dünya görüşünü kabul etmiyorum. Senin kabul ettiğin bu görüşten hareketle varlıklar arasında sadece iki fark olduğunu izah etmeye çalışıyorum.
T:Beni ikna ettin. Haklısın temelde araba ile at arasında iki fark var.
F:Sadece araba ile at arasında değil. Kâinattaki bütün nesneler arasında sadece iki fark var. Aslında bütün nesneler bir*birinin tıpa tıp aynısı. Sadece içindeki temel parçacık sayısı ve onların dizilişlerinde fark var. Gördüğümüz bütün farklar bu iki temel farkın neticesi.
T:Dediğini kabul ediyorum. Ancak bu iki farkın neredeyse sonsuz dereceleri var. At ile arabayı, et ile otu aynı kabul edemezsin.
F:Sana katılıyorum. Nesnelerdeki farklılıkları inkâr etmiyorum. Aksine, aynı parçacıkları farklı dizerek neredeyse sonsuz sayıda nesneyi yapan sonsuz kudret sahibinin eserlerini hayret ve ibretle müşahede ediyorum. Hatırlarsan asıl öğren*mek istediğimiz şey, yapılışlarına bakarak iki nesnenin nasıl ortaya çıktığını anlamaktı. Arabanın ilim, kudret ve hikmet sahibi bir ustanın eseri olduğunu biliyoruz. Arabayı ata benzetip atın nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışıyoruz. Biraz önce belirttiğin gibi, ikisi de en az dört ortak özelliğe sahip. Aralarında da iki temel fark var. Benzerliklerinden hareketle atın nasıl var olduğunu anlamaya çalışıyoruz.

[1] Üçüncü bölümde ayrıntılı okuyacağınız gibi, canlı ve cansız varlıklar arasında kıyas (analoji) yapmak son derece makul bir mantık yöntemidir. Nitekim Darwinci görüşün savunucularından olan Elliott Sober, Biyoloji Felsefesi (Philosophy of Biology) kitabında Thomas gibi düşünenleri şiddetle eleştirir. Analoji yönteminin benzer olan her şey için kullanabileceğini söyler.
http://www.sorularlaevrim.com/makale/beseri-nesneler-ile-oteki-nesnelerin-kiyasi-2-266.html
 

Majeste

Profesör
Katılım
7 Mart 2007
Mesajlar
1,953
Reaksiyon puanı
21
Puanları
0
Arkadaşım size katılmıyorum, evrim denen şey bir teoriden ibarettir, bilim dünyasında bir torem üretilir, gerçekliği ya da yanlışlığı kanıtlanana kadar teori olarak kalıri Evrim de 19.yy'dan beri tartışılan bir teoridir. Bir gerçek değildir. Lütfen bu konuda daha dikaktli olalım.
Yukarıdaki resim tamamen sanal bir rsimdiri, çizenin hayal gücüyle oluşturulmuştur.
Böyle bir illustrasyon için iskeletin tamamının olması gerekirken, siz milyon yıl önceki bir "ayak izinnden" bu resmin oluşabileceğini sanıyorsanız size gülerim.
Saygılarımla...
Teorem, teori? Hayal gücü?

Bilim hakkında öğrenmen gereken daha çok şey var. Öncelikle aşağıyı okuyabilirsin. Bu, bilimsel teorinin ne demek olduğunu sana anlatacak.

"A scientific theory comprises a collection of concepts, including abstractions of observable phenomena expressed as quantifiable properties, together with rules (called scientific laws) that express relationships between observations of such concepts. A scientific theory is constructed to conform to available empirical data about such observations, and is put forth as a principle or body of principles for explaining a class of phenomena."

Türkçesi: "Bir bilimsel teori, kurallarla (Bilimsel kurallar denir) birlikte, ölçülebilir özelliklerle ifade edilen gözlemlenebilir olayların soyutlamalarını içeren kavramlardan oluşur. Bir bilimsel teori, bu gözlemler hakkında mevcut deneysel verilere uygun olacak şekilde oluşturulur ve bir temel ya da bir temeller bütününü olarak, bir olayı açıklamak için ortaya atılır."

Kaynağı: http://en.wikipedia.org/wiki/Scientific_theory
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Teorem, teori? Hayal gücü?

Bilim hakkında öğrenmen gereken daha çok şey var. Öncelikle aşağıyı okuyabilirsin. Bu, bilimsel teorinin ne demek olduğunu sana anlatacak.
tabii eğer zamanınız boşsa bu sözcük hakkında sizde açıklama yapabilirsiniz wikipedia bir sözlük değildir
Hala neyi kanıtlamaya uğraşıyorsunuz
''deki hak geldi batıl zail oldu''
5-
[h=2]Beşeri Nesneler ile Öteki Nesnelerin Kıyası-3[/h]
T:Biz arabanın insan tarafından yapıldığını biliyoruz. Eğer insan tarafından yapıldığını bilmeseydik, araba için de bir ustanın eseri olduğunu söyleyemezdik.
F:İlginç bir yaklaşım! Senin bu görüşünü kabul edersek, fabrikada bizzat yapıldığını görmediğimiz hiçbir arabanın ilim, şuur, kudret ve hikmet sahibi bir usta tarafından yapıldığını söyleyemeyiz. Oysa araba fabrikasına hayatında uğramamış birçok insan arabaların insan yapımı olduğunu kabul ediyor. Sence yanlış mı yapıyorlar?
T:Bence gözleriyle görmemişse yüzde 100 eminlikte konuşamazlar. Ancak yüzde 99.9 eminlik derecesinde konuşabilirler.
F:pratikte bir şeyin kaynağıyla ilgili bir seçeneğin doğru ol*ma ihtimali yüzde 50’nin üzerindeyse mesele bitmiştir. Çünkü iki veya daha fazla seçenek olabilir. Eğer birinin doğru olma ihtimali yüzde 50’den fazlaysa diğerlerinin doğru ihtimali yüzde 50’den azdır. Rasyonel insan, doğru olma ihtimali en yüksek olan seçeneği tercih eder. Bu açıdan bir arabanın nasıl meydana geldiğine ilişkin farklı seçenekleri düşündüğü*müz*de, herhangi biri yüzde 50’den fazla ihtimalle doğruysa, bu en kuvvetli seçenektir. Rasyonel olarak bu seçeneği tercih et*mek gerekir. Kaldı ki sen yüzde 99.9’dan bahsediyorsun. Neredeyse yüzde 100 demek. Ayrıca bu derece şüpheci olan biri fabrikaya gidip arabanın yapılışını kendi gözleriyle görse bile yüzde 100 emin olamaz. Çünkü gözlerinin, hakikati olduğu gibi gördüğünü kesin olarak söyleyemeyiz. Böyle biri kendi varlığından bile kuşku duyacağı için muhatap almaya değmez.
T:Tamam, anladım. Söylediklerine itirazım yok. Ancak iki nesne arasında fark arttıkça birincisinden hareketle ikincisinin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili ortaya attığımız görüşün doğru olma ihtimali azalır. At ve araba arasında çok büyük farklar var.
F:Aynı noktaya tekrar dönmeyelim lütfen. Biraz önce bu sorunu çözmüştük. Kâinattaki bütün nesneler arasında sadece iki fark var olduğunu kabul etmiştin. Materyalist dünya görüşüne göre, başka hiçbir farktan söz edemeyiz.
T:Sen önemli bir ayrıntıyı kaçırıyorsun. Temelde iki fark var. Ancak bu farkın çok farklı dereceleri var. Örneğin, at ile araba arasında parçacıkların sayısı ve dizilişleri çok farklıdır.
F:Aynı şey küçük bir otomobille minivan arasında da geçerli. Küçük bir otomobili minivandan ayıran içindeki parçacıkların sayısı ve dizilişlerindeki farktır. Senin dediğine göre, iki araba her şeyiyle tıpa tıp aynıysa, birisinden hareketle diğerinin de ustasını olduğunu iddia edebiliriz. Ancak ikisinin “özellikleri” farklı olunca aynı çıkarımda bulunamayız. Diyelim ki sen, ilk insan yapımı otomobili yaparken gözlemledin. Ustasını gördün. Bir de araba fuarına gidip son model arabalar gördün. Tabii ki son model arabaların ilk yapılandan, özellikleri itibariyle, binlerce farkı var. Sence ilk otomobile bakıp son model otomobilin insan yapımı olduğunu söyleyemeyiz mi?
T:Ih! Bilmem ki…
F:Bilinmeyecek hiçbir şey yok ortada. En ilkel otomobilin ancak ilim, şuur ve kudret sahibi bir ustanın eseri olduğunu biliyorsak, son model bir otomobilin daha yüksek ilim ve kudret sahibi bir usta tarafından yapıldığına hükmederiz. Çünkü son model bir otomobil, yapılışı itibariyle daha karmaşık ve daha fonksiyonel… Demek ki ustası daha fazla ilim ve hikmet sahibi.
T:Senin arabayı misal verip nerede yanlışlık yaptığını göstereyim sana. Toyota Corolla marka bir araban var. Detroit’te Toyota fabrikası var, orada üretilmiş. Diyelim ki senin araban yapılırken sen oradaydın. Ustasını iş başında gözlerinle gördün. O zaman, sen Toyota Corolla arabanın ilim ve kudret sahibi bir usta tarafından yapıldığına yüzde 100 emin olursun. Bu arada senin araban kaç modeldi?
F:2002 model.
T:Senin 2002 Toyota Corolla araban senin için “referans nesnesi” olsun. 2007 Toyota Corolla bir araba da “test nesnesi” olsun. Sen test nesnesi olan arabayı yaparken görmedin. Ancak, ikisini karşılaştırdığında aralarında birçok benzerlik göreceksin. Gördüğün benzerliklerden hareketle, yüzde 99.9 ihtimalle test nesnesi olan 2007 Toyota Corolla da ilim ve kudret sahibi bir ustanın eseridir diyebilirsin. Ancak, referans nesnesi aynı kalmak kaydıyla, “test nesnesini” değiştirdiğinde, eğer test nesnesi gittikçe farklılaşırsa, test nesnesi hakkında daha az kesinlik derecesiyle konuşabilirsin.
F:Öncelikle, bir noktayı belirtmek istiyorum. Biz analoji yoluyla, ustası bilinen bir “referans nesnesi”yle nasıl ortaya çıktığını bilmediğimiz bir “test nesnesi”ni karşılaştırırken aslında iki soruya cevap arıyoruz:
1) Test nesnesi de ilim ve kudret sahibi bir ustanın eseri midir?
2) Test nesnesinin ustasının ilim ve kudreti referans nesnesinin ustasının ilim ve kudretine kıyasla daha çok mu yoksa daha az mı?
Biz öncelikle birinci soruya cevap arıyoruz. Senin biraz önce söylediğin şu manaya geliyor: Test nesnesini 2007 Toyota Corolla yerine 2007 Toyota 4Runner (SUV) aldığımızda, birinci soruya vereceğimiz cevabın eminlik derecesi yüzde 99.9’dan, mesela yüzde 98.9’a düşer.
T:Kesin bir yüzde vermedim. Ancak, yüzde 99.9’dan daha düşük olur. Çünkü Toyota 4Runner hem görünümü, hem büyüklüğü, hem de özellikleri itibariyle hayli farklı. Test nesnemizi farklılaştırdığımız oranda ilim ve kudret sahibi bir ustanın olduğuna olan eminliğimiz azalır. Jumbo Jet uçağını test nesnesi yaptığımızı düşünelim. Toyota Corolla’dan çok farklı olduğu için analoji yapıp ustası ilim ve kudret sahibidir diyemeyiz.
F:Doğrusu hayretle dinliyorum seni. Toyota Corolla’nın ilim ve kudret gerektirdiğini gördüğün halde, ondan binlerce kat daha karmaşık olan, yani daha yüksek ilim ve kudret gerektiren Jumbo Jet uçağının ustasız meydana gelebileceğini söylüyorsun. Eminim senin bu dediğine insanların yüzde 99’u katılmaz. Çünkü doğru muhakeme yapan herkes anlar ki Jumbo Jet ancak daha yüksek ilim ve kudret sahibi bir ustanın eseridir. İstersen, bu konuda hızlıca bir anket yapalım. Hazır etrafta tur atıp dolaşanlar var. On kişiyi durdurup soralım. Eğer, çoğunluk seninle hemfikirse, ben şimdiye kadarki bütün iddialarımdan vazgeçeceğim.
T:Hııı! Galiba sen haklısın bu konuda. Bir eserin insan yapı*mı olduğu sonucuna varmak için bazı koşulları taşıması gerekir. Asgari (minimum) koşulları taşıyan bir eserin insan yapımı olduğuna hükmedebiliriz. Eserin daha karmaşık yapıya sahip olması, ustasının ilim ve kudretinin daha yüksek olduğuna götürür bizi.
F:Minimum koşulları açıklayabilir misin?
T:Tabii ki! Bence temelde üç özellik görüyoruz insan yapımı eserlerde.
Birincisi: Hepsinin düzgün bir geometrik şekli vardır.
İkincisi: Hepsi metal, plastik veya cam gibi hammaddelerden yapılmıştır.
Üçüncüsü: Hepsinin bir kullanım fonksiyonu vardır.
Oysa insan ürünü olmayan “öteki eserler”de bu özellikleri görmüyoruz. Eğer öteki eserlerin de ilim ve kudret sahibi bir ustası olsaydı, insan eserlerine benzer özellikleri eserlerini yansıtırdı. Bilgisayarla insan beynini düşünelim. Bilgisayar düzgün bir geometrik şekli var. Hata içini açıp bakarsan son derece düzgün olduğunu görürsün. Oysa beyne bakarsan, kıvrımlı, şekilsiz bir şey…
F:İnsan beynini onun eseri olan bilgisayarla kıyaslayıp beyni aşağılıyorsun. Doğrusu, eminim beyinler dile gelseydi, hepsi senden davacı olacaklardı. Beyin, bilgi işletim merkezi olarak birbiriyle bağlantılı milyonlarca bilgisayarı geride bırakır. Bilinç yönü itibariyle beyin hiçbir bilgisayarla kıyaslanmaz. Bilgisayar bilgiyi işler ancak hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şeyin manasını bilmez. Oysa insan beyni, işlediği bilgileri anlar ve bilerek kullanır.
Diyelim ki sabah geldiğimizde burada harika bir bilgisayar bulduk. Çalıştırdığımızda anladık ki mevcut bilgisayarlardan binlerce kat daha iyi işliyor. Ancak, kasasını açıp içindeki donanıma bakınca, bütün parçaların karma karışık bir şekilde yerleştirildiğini gördük. Ne diyeceksin böyle bir durumda? Parçaları geometrik olarak düzgün bir şekilde dizilmediği için ilim ve kudret sahibi insan değil de cahil ve aptal bir hayvan mı yapmıştır diyeceksin?
T:Hımmm! İlginç bir örnek!
F:Kaldı ki Kâinatın Sultanı, her şeyi senin keyfine göre yapacak değil ya! Senin nazarında, bir şeyin düzgün ve güzel olmaması, gerçekte de öyle olmadığına delil olamaz. Doğrusu, bilim adamları, simetri olarak adlandırdıkları geometrik düzgünlüğün kâinatın inkâr edilemez gerçeği olduğunu söylüyorlar.[1] Kâinattaki ilahî eserlerin düzgün ve sanatlı yapılışları, beşerî eserlerden hem sayıca hem de nitelik olarak çok ileride olduğuna seninle bahse girebilirim. Doğrusu beşerî eserlerdeki sanat, çoğu zaman ilahî eserlerin taklidinden öteye gidemiyor. Anlaşılan sen felsefî kaktüslerle uğraşırken, etrafında sana tebessüm eden rahmet çiçeklerini göremiyorsun.

[1] Nobel ödüllü Leon Lederman ve fizik teorisyeni C. T. Hill’in yazdıkları, Prometheus Books yayınevinde çıkan Symmetry and the Beautiful Universe (Simetri ve Güzel Kâinat) isimli kitap, bilimin kâinattaki simetriyi nasıl deşifre ettiğini çok güzel anlatıyor.
http://www.sorularlaevrim.com/makale/beseri-nesneler-ile-oteki-nesnelerin-kiyasi-3-267.html
 

noname82

Asistan
Katılım
18 Temmuz 2009
Mesajlar
188
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Dedim ya hristiyanlar dinlerinin değiştirildiği kanıtladığı halde 2.5 milyar insan hala inanıyor. Yani inanç doğru olması gerekmiyor. Hepsi hikaye başka bişey değil.

kaç hıristiyan bunun farkında.. saydınız mı..

[MENTION=51895]ashabulyemin[/MENTION] anlatman boşuna.. verdiğin örnekler zaten redddettikleri şey..

[MENTION=49034]sdbz[/MENTION].. daha anlayamadın mı arkadaşın ruh halini.. varsa yoksa wiki.. sanki yazan herşey bilim kurullarınca yazılıyormuş gibi..


konuya ait son ifademi (ç)alıntılayalım;
ilim seni senden korumuyorsa
cahillik, o ilimden çok daha iyidir.
(Şemsi Tebrizi)
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
kaç hıristiyan bunun farkında.. saydınız mı..

@ashabulyemin anlatman boşuna.. verdiğin örnekler zaten redddettikleri şey..

@sdbz .. daha anlayamadın mı arkadaşın ruh halini.. varsa yoksa wiki.. sanki yazan herşey bilim kurullarınca yazılıyormuş gibi..


konuya ait son ifademi (ç)alıntılayalım;
ilim seni senden korumuyorsa
cahillik, o ilimden çok daha iyidir.
(Şemsi Tebrizi)

Şems-i Tebrizi[ksa]hazretlerinin veciz ifadesiyle aslında noktayı koydunda anlayana.
Konularımıza kapanmazsa inşaallah 1 sene devam edeceğiz inançsızın inançsızlığına saygımız vardır onu tahkir etmeyiz ama edeb dışına çıkarda Rabbimiz ve yüce dinimiz aleyhinde konuşursa durum değişir.Buralar sahipsiz değildir.
Şimdi atalarını maymun sanan şerefli insanoğullarına Efendimiz [sav]nin beni yaşlattı dediği Ra'd sure-i celilesinin bir bölümünü vereceğim hayli uzun tavsiyem odurki linkten takib edelim.
KURAN'I KERİM TEFSİRİ
(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)

13-RA'D:
Bununla neyi murad ettiğini Allah bilir. (Bakara ve Yunus Sûreleri'nin baş tarafına bkz.). Bu sûre hakkında da Abdullah b. Abbas'dan şöyle bir tevil nakledilmiştir: yani, "Ben Allah'ım, bilirim ve görürüm". Sûrenin ismine ve bu başlangıcın böylece hece harflerine işaret ettiği kavline göre, biz burada şu mânâyı izleyelim: Elif, Lâm, Mîm, Ra. İşte bunlar, (yani bu hece harfleri veya bu sûre) kitabın âyetleridir. Tek başına ve yalnız olarak ele alındıkları zaman hiçbir anlamı yok gibi sanılan o harfler, o sesler Allah tarafından kendilerine verilen şekil, düzen, tertip ve terkip ile anlamlı anlamlı birtakım kelimeler meydana getirerek hakkın kitabının mânâ ve mazmununa delalet eden ve gizliyi açığa çıkaran açık deliller, aşikar alâmetler, kesin belgeler olur ve işte bu harflerden meydana gelmiş olan bu sûre de en mükemmel bir kitap olan Kur'ân-ı Kerîm'in göklerdeki ve yerdeki ilâhî âyetleri, gafillerin üzerinden geçip de görmedikleri hak âyetleri gösteren bir kısım âyetlerdir. Ve Rabbinden sana indirilen bütünüyle haktır. Haktır ve gerçektir, aslına uygundur, ey Muhammed. Ve lâkin insanların çoğu iman etmezler. Bunun Allah tarafından indirilmiş hak bir kitap olduğuna inanmazlar.
Meâl-i Şerifi
2. Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Âyetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz.
3. Yeryüzünü enine boyuna yayıp döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar meydana getiren ve yeryüzünde meyvelerin hepsinden iki çift yapan O'dur. Sürekli olarak gece ile gündüzü birbirine dolamaktadır. Düşünecek olan bir kavim için bunda muhakkak ki, ibretler vardır.
4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar vardır. Üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, hepsi bir tek su ile sulanır. Halbuki meyvelerinde birini öbürüne üstün kılıyoruz. Aklı eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardır.
5. Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mı, yani biz gerçekten yeniden mi yaratılacağız?" İşte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. Bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardır.
6. Ayrıca senden iyilikten önce hemen kötülüğü getirmeni isterler. Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmiştir. Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karşılık insanlara mağfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabı da cidden çok çetindir.
7. O kâfirler: "Rabbinden ona bir mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Sen bir uyarıcıdan başka bir şey değilsin ve her kavim için bir hidayetçi vardır.
8. Her dişinin neye gebe olduğunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttırır, onu da bilir. O'nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır.
9. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir.
10. Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, O'nun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir).
11. Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan başka bir veli de bulunmaz.

http://www.kuranikerim.com/telmalili/rad.htm

 

Majeste

Profesör
Katılım
7 Mart 2007
Mesajlar
1,953
Reaksiyon puanı
21
Puanları
0
Hıristayan ve Musevi din adamlarından sonra bazı Müslüman din adamları ve imamlar da evrim ile kendi dini inançları arasında herhangi bir çatışma olmadığını ilan eden bir açık mektuba imza attı

fft5_mf767856.Jpeg


Hırıstiyan ve Musevi din adamlarından sonra Müslüman din adamları da evrim konusunda ayrılık yaşamaya başladı. ABD’de yaşayan bazı Müslüman din adamları evrimi kabul eden imamlar-mektubuna imza attı. Michigan'da bir doktor olan ve Ohio-Perrysburg'daki Büyük Şehir Toledo İslam Merkezi üyesi T. O. Shanavas'ın yazdığı mektupta; "biz imamlar olarak, *devlet okulları eğitim müdürlüklerinde ve kurullarında evrim biliminin öğretilmesinde kararlı olunmasını ısrarla tavsiye ediyoruz" deniliyor.

Evrimi kabul eden din adamları mektubunun fikir babası olan Indianapolis Butler Üniversitesi'nden Michael Zimmerman ise; "Bu durum ayrıca, evrim ve bilimin, aralarında oldukça derin dinsel bölünmeler olan kişi ve dini toplulukları, ortak bir zemin üzerinde birleştirici bir faktör sağlamada ve bu çeşitli grupları birleştirmede de başarılı olduğunu gösteriyor" dedi. Michael Zimmermann ayrıca "Hıristiyanların da, evrimi kabul eden Müslüman imamların mektubu dolayısıyla heyecan duyduklarını" belirtti. Zira Zimmermann'a göre, Hıristiyanlar, kendi dinlerinde olduğu gibi, Müslümanların da parçalara bölündüklerini ve onların içinde de birçok kişinin kutsal metinlerdeki ayetleri bağlam dışında ve çoğu zaman çarpıtarak yorumladıklarını fark ediyorlar.

2006 yılında başlatılan ve evrimi kabul eden Hıristiyan din adamlarının imzalarını kapsayan açık mektup şu an toplam 12.725 rahibin imzasını içeriyor. Bundan üç yıl önce başlatılan Hahamlar Mektubunda ise toplam 476 hahamın imzası bulunmakta.
Londra'da bir imam, Darwinizm'i açıkça desteklediğini söylediği için ölüm tehditlerine maruz kaldı ve camiden kovuldu. Aynı şekilde, özellikle ABD'de kimi Hıristiyan cemaatlere bağlı fanatik köktendinciler yaratılışçılığın fen derslerinde öğretilmesi için büyük çaba gösteriyor.

Kaynak


Dipnot: Son paragrafta bir imamın da Darwinizm'i desteklediği söyleniyor. Bunda muhtemelen bilimsel, biyolojik evrimden, evrim teorisinden bahsediliyor olmalı, çünkü Darwinizm, sadece uydurulmuş bir ideolojidir ve bilim dünyasında evrim teorisi hakkında bilgili herkes Darwinizm gibi bir ideolojiyi savunmaz. [Wikipedia]


 

tun@h@n

Doçent
Katılım
16 Haziran 2009
Mesajlar
828
Reaksiyon puanı
6
Puanları
18
majeste sen ne kadar boş işlerle uğraşıyorsun. her söylenene kıymet verecek olursak,ortada din denen birey kalmaz,ki bu zırvaları uyduranların gerçek niyetleri de bu. namazsız,abdestsiz yaşamayı bile islamın özü diye millete yutturmaya ,sen benim kalbime bak nakaratını tekrarlayanlara kıymet verecek halimiz yok.

sizler zaten böyle açıklamalar yapılmasını dört gözle bekliyorsunuz,gözünüz aydın!!!''
 

Action3

Asistan
Katılım
1 Kasım 2010
Mesajlar
246
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Hıristayan ve Musevi din adamlarından sonra bazı Müslüman din adamları ve imamlar da evrim ile kendi dini inançları arasında herhangi bir çatışma olmadığını ilan eden bir açık mektuba imza attı

fft5_mf767856.Jpeg




Bilim ile ne alakasi var bunun?
Neyse görünen köy klavuz istemez demisler, bizim bu konunun bu kadar uzamansindan kokuyu coktan aldik bile, bilimsel argümentler sökmeyince saptirmayalim.

[FLASH]http://s1.directupload.net/images/110720/alojnywt.swf[/FLASH]
 

brk.trk

Asistan
Katılım
19 Temmuz 2011
Mesajlar
105
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Valla insanoğlu olarak siz maymundan mı geldiniz? Ben uzaylı felanım o zaman yane insan olmam imkansız... Aranızda benim gibi olan var mı? Hz. Adem ve Havva'dan gelen :)
İyi bir buluş! Bence çok açık, eminim bilim insanları da buna benim gibi bi çözüm sunabilirler.

Doğada her canlının iki amacı vardır: Hayatta kalmak ve üremek. Dolayısıyla her canlı bunlar için çalışır. Dişi hayatta kaldığına göre üremek istiyor olabilir, ve bunu aynı bireyle değil de başka bireyle yapıyor olması ona fayda sağlayacağı için dişi zamanla böyle bi "gelenek" (daha doğru tabirle genetik yatkınık) geliştirmiş olabilir. Peki avantaj nedir? Başka erkeklerle üremesi populasyonda gen çeşitliliğine ve dolayısıyla ortama daha hızlı adapte olabilme imkanına yol açar. Bu da evrimsel süreçte önemlidir.

Şimdi ise insanın zekasının fazlasıyla gelişmesi ve kendini üstün görmesi sonucu oluşturduğu şeyler sebebiyle bu kısıtlanmıştır. Örneğin milletler vardır ve aileler genellkle yabancı milletten bi eş seçimi yapılmasına karşıdır. Ülkemizde bu öyle konuma gelmiştirki örneğin siyasi düşünce farklılığı sebebiyle aileler eş seçimine karışır olmuştur.

---------- Post added at 19:32 ---------- Previous post was at 19:00 ----------



Hocam maalesef söyleminiz çok yanlış. Bilim asla insanların maymundan geldiğini söylemez. Bunu iddia eden insanların hiçbir delili olmadığı gibi amaçları sadece insanlarda tepki oluşmasını sağlamaktır.

Resimdeki modeller bulunan fosiller baz alınarak oluşturuluyor ve bu yüzden yüksek oranla gerçeğe yakın sonuçlar sunuyor.



Hocam Evrim bilimsel bi gerçektir, çok beğendiğiniz batılılar bunu öğrenmiş ve uygulamaya geçerek sizlere çokça ilaç, aşı satmaktadır. :)

İnsan elbette moderndir (diğer türü hesaba katmazsak). Ancak insanın atalarında insansılar vardır ki bunlardan önce de günümüz maymunlarıyla ortak ata mevcuttur. Bunlar sadece diş fosiline göre değil, yıllardır toplanan kafatası, vücut kemikleri gibi birçok fosilin yanında, genetik bulgularla da desteklenmektedir. Safsata dediğiniz şeyi bir öğrenseniz, çok utanacağınızdan eminim.

Diğer arkadaşıma da açıkladığım gibi Evrim insanların maymundan geldiğini söylemez. Birtakım yalancı-bilim yapan insanlar sizleri kışkırtmak için böyle bir şey uydurmuşlardır. İnsan ile goril (örneğin) ortak ataya sahiptir. Yani insan gorilden evrimleşmemiştir. Zaten öyle olsaydı şu an ortalıkta goril göremiyor olurduk. :D Bunun size saçça gelmemesi, üzerinde hiç düşünmediğiniz içindir. Üzerinde hiç düşünmediğiniz bilimsel bir gerçeğe safsata demek kimseye yakışmadığı gibi, size de yakışmıyor.

Lütfen bilmeden konuşmayın.

Majeste anladık hani senin bir takım sorunların var bu konularla alakalalı.
1. Bu gibi bilimsel konuların sürekli takipçisi olan bir insan olaraktak ilk defa senden bu gibi bir haber duyuyorum bana bir link atabilirmisin?
2. Evrim teorisi kesinlikle çürütülmüş bir teoridir. Bilim ile alakalı bir şeylere ilgin var ise bunu görürdün. Ben zannetmiyorum senin pek ilgilendiğini burada propaganda yapıyorsun sadece.
3. Evrim teorisi batmış dedim ancak insanoğlu evrim geçirmedi demiyorum, bu evrimler ise senin dediğin gibi şeyler değil, doğal olan evrimler değil yane, sonuçta Dünya üzerinde bir takım farklı enerji biçimleri var, bunlar genetiğin değişmesini sağlıyor bu yüzden farklı farklı hastalıklar rahatsızlıklar vb şeyler çıkıyor. Şimdi bana Hz. Adem zencimiydi Hz. Havva kızıl saçlımıydı söyleyebilecek var mı? Ama şu an dünya üzerinde bir sürü farklı tip insan var. Bu bir evrim olabilir en fazla ama onun dışında yok suda bakteri oluşmuş, bakteri yumurta olmuş, yumurtadan balık çıkmış, balık toprağa çıkmış, toprakta kertenkele olmuş, ordan kılları çıkmış maymun olmuş sonra lazer epilasyon yaptırıp insan olmuşmuşmuşmuş bırak bu ayakları dostum boş işlerle uğraşıyosun ;)
 

mcht_z

Asistan
Katılım
12 Kasım 2010
Mesajlar
239
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hıristayan ve Musevi din adamlarından sonra bazı Müslüman din adamları ve imamlar da evrim ile kendi dini inançları arasında herhangi bir çatışma olmadığını ilan eden bir açık mektuba imza attı

fft5_mf767856.Jpeg


Hırıstiyan ve Musevi din adamlarından sonra Müslüman din adamları da evrim konusunda ayrılık yaşamaya başladı. ABD’de yaşayan bazı Müslüman din adamları evrimi kabul eden imamlar-mektubuna imza attı. Michigan'da bir doktor olan ve Ohio-Perrysburg'daki Büyük Şehir Toledo İslam Merkezi üyesi T. O. Shanavas'ın yazdığı mektupta; "biz imamlar olarak, *devlet okulları eğitim müdürlüklerinde ve kurullarında evrim biliminin öğretilmesinde kararlı olunmasını ısrarla tavsiye ediyoruz" deniliyor.

Evrimi kabul eden din adamları mektubunun fikir babası olan Indianapolis Butler Üniversitesi'nden Michael Zimmerman ise; "Bu durum ayrıca, evrim ve bilimin, aralarında oldukça derin dinsel bölünmeler olan kişi ve dini toplulukları, ortak bir zemin üzerinde birleştirici bir faktör sağlamada ve bu çeşitli grupları birleştirmede de başarılı olduğunu gösteriyor" dedi. Michael Zimmermann ayrıca "Hıristiyanların da, evrimi kabul eden Müslüman imamların mektubu dolayısıyla heyecan duyduklarını" belirtti. Zira Zimmermann'a göre, Hıristiyanlar, kendi dinlerinde olduğu gibi, Müslümanların da parçalara bölündüklerini ve onların içinde de birçok kişinin kutsal metinlerdeki ayetleri bağlam dışında ve çoğu zaman çarpıtarak yorumladıklarını fark ediyorlar.

2006 yılında başlatılan ve evrimi kabul eden Hıristiyan din adamlarının imzalarını kapsayan açık mektup şu an toplam 12.725 rahibin imzasını içeriyor. Bundan üç yıl önce başlatılan Hahamlar Mektubunda ise toplam 476 hahamın imzası bulunmakta.
Londra'da bir imam, Darwinizm'i açıkça desteklediğini söylediği için ölüm tehditlerine maruz kaldı ve camiden kovuldu. Aynı şekilde, özellikle ABD'de kimi Hıristiyan cemaatlere bağlı fanatik köktendinciler yaratılışçılığın fen derslerinde öğretilmesi için büyük çaba gösteriyor.

Kaynak


Dipnot: Son paragrafta bir imamın da Darwinizm'i desteklediği söyleniyor. Bunda muhtemelen bilimsel, biyolojik evrimden, evrim teorisinden bahsediliyor olmalı, çünkü Darwinizm, sadece uydurulmuş bir ideolojidir ve bilim dünyasında evrim teorisi hakkında bilgili herkes Darwinizm gibi bir ideolojiyi savunmaz. [Wikipedia]




Buna diğer konu başlığında da cevap verdim. Bu kadar saçma ve gayri resmi bir bilgili burada yayımlayıp insanları yanlış yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Tekrar edeyim!

Bu mektup şöyle; internet üzerinde yayımlanan bir mektup var bunu millet okuyor ve kısa bir formu (ad,soyad, mail adresi) doldurarak imza atabiliyor. Yani o imzaları hristiyan, yahudi, budist, ateist ve her türden insan atabiliyor. Farklı mail adresleri ile bir kişi birden fazla da imza atabiliyor... Bu kadar basit ve temelsiz bir çalışmayı burada bizimle paylaşma acizliğine düşüyorsunuz. Bu mu sizin bilgi sunma anlayışınız? Sen de attın mı o mektuba imza Majeste? :D

Hadi kardeşim hadi bizim bu palavralara karnımız tok!
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Majeste kardeşim senin atalarınla bir problemin var hala onları maymun sanıyorsun veya bilinçaltında yargıladın onları sebt kavmi gibi maymunluğa mahkum ettin.Belki hala senide leyleğin getirdiğine inanıyorsun
Şunu kesinlile belirtiyorum fetfa hükmündede diyebilirsin ha onu vermeye ilmin var mı diyede sorabilirsin.İnsan insan olarak yaratılmıştır.İlk yaratılan Efendimiz[sav]nin nuru bedeni ilk yaratılanda Adem[as]dir.Bu Ayetlerle sabit olduğu için ehl-i sünnet üzere olan herkezin tabi olması zorunludur inkar eden islam dışı kalır.Bunu inkar eden kim olursa olsun ki imam tabiri bizde sadece birkaç islam büyüğüne verilen bir sıfattır ki onlarında içtihadları bellidir.
Sen kim oluyorsunda zerre kadar beyninle islamiyete birşeyler eklemeye çalışıyorsun.Ve en kötüsü yalan söylüyorsun bir insana yalancılık yakışırmı
Senin ne olduğunu çıkaramadım her telden çalıyorsun bir açılımda biz yapalım hocan kim ister engelsten ister nikitinden yartışalım diyaletik materyalizme girelim zamanında bizi uyutmuşlardı ama cilt cilt kitqaplar okumuştuk.Yenilen pehlivan güreşe doymaz hadi ustalarınıda getir meydan şenlensin.
şu anda ofiste değilim ama söz eksik kalan sayfalarıda ekleyeceğim her yoruma bir sayfa
 

thex

Asistan
Katılım
15 Ocak 2008
Mesajlar
104
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Merak ediyorum;
- Rastgele oluşan canlıların tamamına yakınında kafa aynı yerde, göz-kulak-ağız bir çok türde RASTGELE olmasına rağmen aynı yerde. Ne kadar ilginç
- Bitkiler oluşurken karbondioksit alıp oksijen vermeyi seçmişler ama biz insanlar akılsız bir hücreyken tam tersini seçmişiz.
- Konuştuğunun ne anlama geldiğini bilen (akıllı olan) tek tür bizken diğerleri akılsız olmayı niye seçtiler acaba.
- Şuan bile yeni doğan bir bebeği hayatta tutmak için bir çok hijyenik koşul gerekirken, daha atmosferi tam oluşmamış bir dünyada canlılar nasıl olduda yaşam mücadelesini RASTGELE kazandılar anlamak mümkün değil.

Evet sudaki bi hücreden evrimleştiğimiz doğru ama siz o suyu yanlış anladınız. Biz İNSANlar babadaki spermle annedeki o muhteşem yaratılmış yumurtalıkta döllenerek su havuzunda yaratıldık. Bunun evvelide böyleydi-ahiride böyle olacak.
 

RaMZeN

Asistan
Katılım
20 Mayıs 2011
Mesajlar
424
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Hiç şaşırtıcı bir buluş olarak gelmedi bana.
 
Üst