ulaş35
Doçent
- Katılım
- 22 Şubat 2007
- Mesajlar
- 779
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 18
SDN ye yeni üye olduğum zamanlardı , trt deki bilişim rüzgarı programında önermişlerdi siteyi , üye oldum 'ulash35' ismiyle , forumda gezinirken bi arkadaşımı samimi olarak türkçe yi düzgün kullanması konusunda uyarmıştım , oda bana 'sen once kendi nickini değiştir' dedi, ve bunun üzerine hemen değiştirdim.Belki benimde türkçe yi kötü kullandığım mesajlarım olmuştur ama bu da benim için milat olsun hep beraber düzgün kullanalım türkçemizi.
Eğer zamanınız varsa aşağıdaki alıntıyı okursanız çok sevinirim.Okuyan herkese teşekkür ediyorum.
Eğer zamanınız varsa aşağıdaki alıntıyı okursanız çok sevinirim.Okuyan herkese teşekkür ediyorum.

Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim
âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum
yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım
kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.."
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim



Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim
heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum
yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim
kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.."
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim


yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim

Yıl: 1985
"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim
heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra
kendime gelir gibi oldum
nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı.. Üstüme çeki düzen verdim
kendinden emin bir sesle 'hayırlı akşamlar' dedim.."
"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim

kendime gelir gibi oldum


Yıl: 1995
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor
bu iş tamamdır dedim..
Manitayı tavlamak için doğruldum
artistik bir sesle 'selâm' dedim.."
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor

Manitayı tavlamak için doğruldum

Yıl: 2006
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim
fenâ göçeriz dedim
enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben
baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim
bu manita senin.. 'Hav ar yu yavrum?'"
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim



baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim

Yıl: 2026
"Ven ay vaz si hör
ben çok yâni öyle işte birden.. Off
ay dont nov âbi yaa.. Ama o da bana öyle baktı
if so âşık len bu manita.. 'Hay beybi..'"



Dip Soru: Sizce son konuşmaya şahit olabilmek için 2026'yı bekler miyiz?

UYGARLIĞIN TEMELİ
Dil
insanların duygu
düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları her türlü işaret ve özlükle ses işaretleri dizisi; bir insan topluluğu içinde ortak anlaşma aracı olan sözlerin
bir sözlükteki kelimelerin
dil bilgisi kurallarının bütünü ve bunların düzgün
güzel
etkili bir biçimde kullanılmasıdır.
Dil yeryüzünde insanlarla birlikte var olmuş
insanlığın geçirdiği bütün gelişme evrelerini geçirmiştir. Zaman içinde insan ve toplum düşüncesinin gelişimi ancak dilin de gelişimiyle mümkün olmuştur. Dil bir toplumu oluşturan en önemli öğelerden biridir. Öyle ki
toplumların ilerlemesiyle dilin geçirdiği aşamalar arasında sıkı bir ilişki vardır.
Bir insan topluluğunda duyguları
istekleri
fikirleri anlatmaya yarayan dil; katı kurallara bağlı değişmez kanunlar bütünü değildir. Daima değişen ve insanların gelişimine ayak uydurması gereken canlı bir olgudur. Heiderg’ e göre “Dil
düşüncenin evidir.”
Bir gün Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir memleketi yönetmeye çağırılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof şöyle cevap verdi: “Hiç şüphesiz
dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Ve dinleyenlerin hayret dolu bakışları karşısında sözlerine devam etmiş: “Dil kusurlu olursa
sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa
yapılması gereken işler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa
töre ve kültür bozulur
adalet yanlış yola sapar. İşte bunun içindir ki
hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”
İşte bu küçük hikaye dilin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Dil
uygarlığı temelidir. Bir konuşma
anlaşma yolu bulunmasaydı; bilim ve sanat gelişemezdi. Dil olmadan hiçbir bilgiyi kullanmak
onu başkaları için faydalı kılmak mümkün değildir.
Dil






Dil yeryüzünde insanlarla birlikte var olmuş


Bir insan topluluğunda duyguları



Bir gün Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir memleketi yönetmeye çağırılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof şöyle cevap verdi: “Hiç şüphesiz






İşte bu küçük hikaye dilin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Dil



Afanassiav şöyle diyor: “Dil
insan bilincinin oluşumunda çok önemli bir görev görmüştür. Dil ve yazı olmasıydı bir çok kuşağın değerli deney birikimleri
yeni kuşaklara iletilemeyecek ve yeni kuşaklar
dünyanın tanınması gibi bir çok zor işi tekrarlamak zorunda kalacaklardı.” >>>
(Bu yazı tarafımdan yazılmış olup İzmir Atatürk Lisesi Kültür ve Edebiyat dergisinde yayınlanmıştır.)



(Bu yazı tarafımdan yazılmış olup İzmir Atatürk Lisesi Kültür ve Edebiyat dergisinde yayınlanmıştır.)

Gerçekten ciddi ve önemli bir konuya değinmek istedim bugün
Bakıyorum da artık çoğumuz (kesinlikle ben dahil) Türkçemizi korumak yerine daha çok bozuyoruz
Evet belki internet ortamında bazı şeylerin kısaltırlarak yazılması doğal ama
Bu ‘hoşça kal’ yernine ‘bye bye’
‘evet’ yerine ‘yes’ dememizi gerektirmiyor

Çevrenize bakarsanız zaten dilimizin ne kadar yozlaştırıldığının farkına varırsınız ‘merkez’ kelimesinin yerini büyük ölçüde ‘center’ kelimesi almış durumda örneğin
‘basın yayın’ yerine kullanılan ‘media’ da neyin nesi ??

Bilirsiniz bir devlet ne zaman kültürünü kaybederse gerçekte o zaman yok olur
Tarihte bunun bir çok örneği var kültürünü koruyan devletler yeniden kurulurken koruyamayanlar ya yok olmuş yada sömürge olmaktan öteye geçememiştir
Kültürlerin
törelerin yok olması da yazımda belirttiğim gibi dilin yok olmasıyla başlıyor

Dili yozlaştırmak en tehlikeli ve en sinsi sömürgeleştirme oyunudur ve günümüzde bize uygulanan da budur !!
Oktay Sinanoğlu’nun deyimi ile << Türkçe’ye bye bye demek Türkün dünya üzerindeki Haysiyetine bye bye demek olacaktır >>
Oktay Sinanoğlu’nun deyimi ile << Türkçe’ye bye bye demek Türkün dünya üzerindeki Haysiyetine bye bye demek olacaktır >>
Dilimize nasılda yabancı sözcükler giriyor ve biz bunlara nasıl göz yumuyoruz
Binlerce örnek verilebilir ama ben sadece bir kaçını yazayım size
Bakanlar kurulu yerine kabine
Millet vekili yerine parlamenter
İletişim yerine komünikasyon
Toplumsal yerine sosyal
Yasal yerine legal
Sorun yerine problem
Yöntem yerine metod
En az yerine minimum
Seçenek yerine alternatif
Etkinlik yerine aktivite…..
Niye Türkçeleri varken yabancılarını kullanalım ki neden Türkçemizin yozlaşmasına yardımcı olalım ki
Niye Türkçeleri varken yabancılarını kullanalım ki neden Türkçemizin yozlaşmasına yardımcı olalım ki

İşte Atatürk’ün vasiyeti:
<< Bakınız arkadaşlar
ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek
Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçe’nin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye ve Türklük
uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir >>
Atamızın mirasına; güzel Türkçemize
dilimize sahip çıkalım!




Atamızın mirasına; güzel Türkçemize
