Günün Sorusu

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :09/09/2008

Günün Sorusu:
Oruçlu iken gusül abdesti almanın bir mahzuru var mıdır?

Günün Cevabı:
Gusül abdesti dahil,normal duş almanın da bir mahsuru yoktur.
Ancak ağıza ve buruna su kaçırmamak şartıyla.
Eğer kaçarsa oruç bozulur.
Ve birgün kaza orucu tutmak gerekir.

Bu nedenle,ihtiyatlı olmak açısından,oruçlu iken gusül abdesti hariç,normal duş almadan uzak durursak daha uygun olur.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :09/09/2008

Günün Sorusu:Çok değerli bir üyemizin sorusunu aynen yayınlıyorum.

Akşam iftarda, ezan okunurken orucumuzu açıyoruz biz. Akşam bir misafirimiz vardı. Ezan bitene kadar bekledi, sonra açtı orucunu. Orucumuzu açarken ezan bitene kadar beklemeli miyiz?

Günün Cevabı:
Şimdi fıkıhta bu tür meselelerde iki tabir kullanılır.
1-İşin fetva yönü
2-İşin takva yönü

Burada fetva olarak ezan okunduğu anda (eğer yanlışlıkla okunmamışsa) veya akşam namazı vakti girdiği anda oruç açılabilir.Hiçbir mahsur yoktur.

Sizin misafirinizin beklemesi ise işin takva cihetidir.Ve en güzelidir,en faziletli ve sevaplı olanıdır.
Çünkü ezanı dinlemek ve saygı göstermek Efendimizin sünnetlerindendir.

Ama yemeğe başlamak ise fetva cihetidir.Bir mahsuru olmaz.
 

emelden

Dekan
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
5,260
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Bu konuyu ve cevapları takip ediyorum. Aklımda kalan sorular cevaplanıyor.

Teşekkürler Mehmet.
 

Junas

Doçent
Katılım
20 Haziran 2008
Mesajlar
836
Reaksiyon puanı
7
Puanları
18
TARİH :09/09/2008

Günün Sorusu:
Oruçlu iken gusül abdesti almanın bir mahzuru var mıdır?

Günün Cevabı:
Gusül abdesti dahil,normal duş almanın da bir mahsuru yoktur.
Ancak ağıza ve buruna su kaçırmamak şartıyla.
Eğer kaçarsa oruç bozulur.
Ve birgün kaza orucu tutmak gerekir.

Bu nedenle,ihtiyatlı olmak açısından,oruçlu iken gusül abdesti hariç,normal duş almadan uzak durursak daha uygun olur.
Mehmet oruç bozulunca 1 gün mü yoksa 62 gün mü tutulur böyle durumlarda?

Ve birgün kaza orucu tutmak gerekir.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Değerli arkadaşlarım;

Bu konuyu ben elimden geldiği kadar ciddi tutmaya çalışıyorum.

Hatta o derece ciddi tutuyorum ki;
atacalipso arkadaşın yazdığı mesaja bile samimi ve ciddi karşılık verecektim.Niyeti bozuk olsa bile(bilmiyorum).Ve bu yüzden hemen silmedim.

Ama anlaşılan o ki;İpin ucu kaçtığı an veya seviye düştüğü an,toparlaması birkaç mesajın silinmesine mal oluyor.

Hasılı kelam;
Sizlerin de benim bu hassasiyetime ve ciddiyetime karşı saygı duymanızı istirham ediyorum.

Başka konu başlıkları altında dalgamızı,eğlencemizi ve neşemizi paylaşabiliriz.
Ama bu konu başlığı altında değil.

Saygılarımla
Mehmet
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :11/09/2008

Günün Sorusu:
Fitre Sadakası nedir ve nasıl verilir?

Günün Cevabı:
Ramazan ayının sonuna yetişen ve temel ihtiyaçlarından başka en az nisab miktarı kadar bir mala sahip bulunan,her müslüman için verilmesi vacib olan bir sadakadır.

Bu mal sahipleri ister çocuk olsun,ister mecnun olsun farketmez.Bunların velilerinin üzerine vaciptir.

Nisab miktarı ise;80,18gr altın veya o miktarda temel ihtiyaçlarından başka elinde bulunan mal veya para.

Fıtır sadakasının miktarı ise;2008 yılı için Diyanet İşlerimizin belirlediği rakam,kişi başı 6,00 YTL'dir.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :12/09/2008

Günün Sorusu:
Fitre Sadakası ile zekat arasındaki fark nedir?

Günün Cevabı:
1-Zekat malın sadakasıdır,fitre başın sadakasıdır.
2-Zekat için malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekir,fitre için bayram sabahı bile eline nisap miktarı kadar bir mal geçerse fitre vermek vacip olur.
3-Zekat verilecek mal için aranan arttırıcılık ve ticaret malı olması şartları aranırken,fitrede bunlar aranmaz.
4-Zekat sadece mal için verilirken,fitre hem kendisi için verilmesi gerekir,hem akıl baliğ olmayan çocukları için verilmesi gerekir.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :16/09/2008

Günün Sorusu:
Akşamdan birşeyler yiyip,niyet edilerek yatılsa bir mahsuru olur mu?

Günün Cevabı:
Öncelikle orucun sahih ve makbul olması için kalben niyet şarttır.Oruç tutacak kimsenin,tutacağı orucu kalbi ile bilmesi ve ona azmetmesi niyet hükmündedir.Dil ile yapılan niyet ise sünnettir.

(Ramazan ayında esas olan hergün niyet edilmesidir.Çünkü her günün orucu başlı başına ayrı bir ibadettir.Yani Ramazanın başında "Niyet ettim Allah rızası için bütün Ramazan oruçlarını tutmaya" diye yapılan niyet makbul değildir.)

Buna göre akşamleyin kalben ve lisanen yapılan niyetler makbuldür.Sadece Efendimiz'in sünnetlerinden olan sahurun bereketinden,faziletinden ve sevabından mahrumiyet vardır.
 

fsaid

Öğrenci
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
kurani kerimde adlarina sure bile var. allahin ve peygamberin ismini andigi varliklarin siz neden ismini anmaktan cekinirsiniz. o anlamda korkmamanizi oneririm. felak ve nas surelerini okuyun eger oyle bir korkuya kapilirsaniz.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
kurani kerimde adlarina sure bile var. allahin ve peygamberin ismini andigi varliklarin siz neden ismini anmaktan cekinirsiniz. o anlamda korkmamanizi oneririm. felak ve nas surelerini okuyun eger oyle bir korkuya kapilirsaniz.
Hangi mesaja cevap olarak yazdığınızı tam anlayamadım.

TARİH :19/09/2008

Günün Sorusu:
Kimler oruç tutmayabilir?
1-Hastalık: Oruç tuttuğu zaman mevcut olan hastalığının şiddetlenmesinden veya çok sürmesinden korkan kimse,sonradan kazâ etmek üzere oruç tutmaması veya başladığı orucu bozması câizdir.

2-Yolculuk: Ramazanda yolculuğa çıkanların oruç tutmayıp sonraya bırakmaları câizdir.Fakat yolda meşakkate,bedenî bir halsizlik ve rahatsızlığa mâruz kalınmıyorsa,oruç tutmak tutmamaktan daha efdaldir.

3-Tehdit ve Zorlama:Orucunu bozmadığı takdirde,dövülmek,yaralanmak veya öldürülmekle tehdit edilen bir kimse de oruç tutmayabilir.

4 - Gebelik ve Emziklilik: Oruç tuttuğu takdirde kendisine veyahut çocuğuna bir zarar geleceğinden korkan hâmile veya emzikli kadın, oruç tutmayıp sonradan kazâ eder.

5 - Şiddetli Açlık ve Susuzluk: Açlık ve susuzluktan dolayı helâk olacağından veya aklî muvazenesinin bozulacağından korkan kimse orucunu bozabilir.

6 - Düşkünlük Derecesinde İhtiyarlık: Böyle kimselerin de oruç tutmaması câizdir. Böyleler oruç tutmayacakları gibi, kazâ da edemeyeceklerinden fidye verirler.

7 - Hayız - nifas hâli: Bu hallerde oruç tutulması haramdır.
 

fsaid

Öğrenci
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Mehmet BEY oncekı sayfalarda cınlerle ılgılı bırkaz yazısma vardı da ona ıstınaden yazdım

7 - Hayız - nifas hâli: Bu hallerde oruç tutulması haramdır.

simdi bu konuda mustafa islamoglunun gorusunu sizle paylasmak isterim.

kurani kerimde ay hali olarak
2/222- Sana kadınların ay halini (hayizi) sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”
denmektedir.


ayetteki ifade eza olarak gecmektedir yani rahatsizlik ve hastalik hali. bu durumda kadinlarin oruc tutmamasi bir men degil yani haram degil, sadece kendilerine verilen ruhsattir. yani isterlerse tutmayabilirler hicbir sakinxasi yok. ama isterse de tutabilirler.

mesela efendimizin sozu olan hacdn sonra avlanma iznini belirtan hadis: ihramdan cikinca avlaniniz.

bunu emir olarak mi anlamak gerekiyor yoksa AVLANMAK ISTEYEN IHRAMDAN CIKMAYI BEKLESIN SEKLINDEMI. TABIKI IKINCI ANLAMDA YANI IZIN CUMLESI SEKLINDE.

AYETE BAKARSAK KADINLARA TANINAN BIR RUHSAT DURUMU SOZ KONUSUDUR CUNKU HAYIZLIK HALI NECASET HALI DEGIL HASTALIK HALI OLARAK GECMEKTEDIR.

peki o zaman namaz da isterlerse kilabilirler mi denilebilir. hayir kilamazlar cunku namazin sarti olan abdest almaya engel bir durum var ortada. o yuzden. engel namaz degil abdeste yani burada.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
7 - Hayız - nifas hâli: Bu hallerde oruç tutulması haramdır.

Değerli Arkadaşlar

Fsaid arkadaşa hatırlatmasından dolayı teşekkür ediyorum.
Sorulara cevap verirken kaynaklar arasındaki fetvalarda benzerlikler olabiliyor.
Aynen yukarıda olduğu gibi.

Yukarıdaki fetvada Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihalinde "Bir kadın Ramazanda gündüzün âdet görmeğe başlarsa veya çocuk doğurursa, orucu bozulmuş olur. Artık âdet günlerinde ve lohusalık müddetinde oruç tutamaz, caiz değildir." diye bahsediyor.

Ama başka bir kaynakta ise bu hallerde oruç tutulmanın haram olduğu bildiriliyor.

Sonuç olarak ikiside aynı duruma çıkıyor.Yani bu hallerde oruç tutulmamalı.

Saygılar
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,900
Reaksiyon puanı
180
Puanları
1,243
Bizler genellikle "bence" demeyi sevdiğimiz için ortaya bu tür değişik sonuçlar çıkabiliyor. Oysa bazı şeyler insanın inisiyatifine bırakılmamıştır ve hatta Allah Kur'anda bu noktaya sert bir açıklama koymuştur;

"Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakki yoktur." (Ahzap 36)

Örneğin bazı alimler sefer halinde 4 rekat namaz kılınabileceği fetvasını vermiştir; ancak bu insanlara verilmiş olan bir ruhsat değildir; sefer halinde 4 rekatlık namazları 2 rekat kılmak farzdır; "ben 4 rekat kılayım daha çok sevap alayım" gibi bir şey söz konusu değildir.

İşte bunun gibi, hayız-nifas hallerinde de ruhsat yoktur. İnsanın sağlığını etkileyen durumlarda oruç tutmasının haram oluşu gibi. Bu durumda insana bir ruhsat verilmemiştir; "Allah istemese de ben orucumu tutarım" şeklinde bir düşünce olamaz. Oruç sadece Allah'a yakınlaşmak için bir amaçtır. Yani Allah'a tam bir itaat gerekir. Oruç tutmayın diyorsa tutmakta ısrarcı olmak, teslim olmamak demektir.

Örneğin peygamber size oruçlu olduğunuzu bile bile yemenizi söylüyorsa, yemeniz gerekir. "Ya resulullah ben oruçluyum, yiyemem" diyorsanız, siz İslam olmamışsınız demektir.

Sevgiler.
 

fsaid

Öğrenci
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ruhsat fikihta baslibasina bir konudur dostum. muminler sadece allah ve rasulunun haram dedigini helal, helal dedigini haram yapamazlar. hayiz halinde oruc tutmanin haram kilindigina dair hadiste de kuranda da kati subut yoktur cunku bu bir ruhsat mevzuudur. hayilik necaset hali degil rahatsizlik halidir. kuranin nitelemesi bu yonde. o zman basimiz agridiginda da rahatsiziz ve hastayiz demektir peki harammi oruc tutmak. eger agrinin kesilmesi icin vitamin gida almak gerekiyorsa tutmaya biliriz yok eger gerekmiyorsa tutmaya devam edebiliriz. kisinin tercihine kalmis birsey bu. fikihtan ruhsat mevzuuna bakmanizi oneririm.

yani burd asil mesele su. adet hali bir hastalikmidir yoksa hastalik dsinda bir hal midir. kuran o bir hastalik halidir diyor. o zaman oruc mevzusunda hastalik ve oruc bahsinden yaklasmak lazim ki bu da ruhsata girer.
 

fsaid

Öğrenci
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
amenna necis olan kandir hayizlik durumunun kendisi degildir. bana kuranin bu durumu anlatirken o bir hastalik halidir demesini nasil aciklarsin o zaman. neden necaset halidir dememis. mesela idrar de necistir degil mi. evet necistir. peki soyle dusunun. sahuru yaptik niyetimizi ettik. orucluyuz. oglen vakti idrar yollarimizda sorun cikti ve doktora gittik. doktor da ameliyat olmamiz gerektigini soyledi ve idrar yollarindaki problemden dolayi olan rahatszligi ameliyat saati yada tarihine kadar bertaraf etmek icin sonda taktimesela. sonda sayesinde idrar cikacagi yere varmadan bir torbaya akitiliyor. dusunelim ki herhngi bir ilac falannda yazilmadi. simdi necis bir sey rahatsizlik hali ile (normal ihtiyac giderme disinda) vucuttan atildi diye oruca engel mi. hayir o necasetin cikisi degildir engel olan. kisinin o durumdan dolayi icinde bulundugu hastaligin kendisidir. bu durumda tuta da bilir tutmaya da bilir. dolaysiyla hayizda da kanin necisligi degildir orucun tutulup tutulmayacagini belirleyen. o durumun yani hayizligin bir hastalik olmasi durumudur. illet bizatihi hastaligin kendisidir. vucudun attigi kan degildir illet. bu arada ruhsat ve illet kavramlarini arastiralim beraberce yararli olur.

Örneğin bazı alimler sefer halinde 4 rekat namaz kılınabileceği fetvasını vermiştir; ancak bu insanlara verilmiş olan bir ruhsat değildir; sefer halinde 4 rekatlık namazları 2 rekat kılmak farzdır; "ben 4 rekat kılayım daha çok sevap alayım" gibi bir şey söz konusu değildir.

kardesim sefer halindeki iki rekat ruhsattir emir degildir. istersen 4 kil istersen 2 kil. rabbimiz kolaylik vermistir sadece bize.

http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/nsections/index.php?op=viewarticle&artid=73

ıncelersenız sevınırım
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Hayırlı Cumalar arkadaşlar;

Bu konuda tereddüde düşen arkadaşlar ciddi bir araştırma yapabilirler.
Ben sabahtan beridir hem kitapları,hem interneti araştırıyorum.
Elimdeki mevcut olan internet kaynaklarının ve kitaplarının hiçbirinde fsaid arkadaşımızın134 nolu mesajında bahsedilen ruhsat yok.Veya ben bulamadım.


Araştırdıklarım arasında,fsaid arkadaşımızın bahsettiği ayetin tefsirini bir kısmını Elmalı'nın sitesinden aynen aktarıyorum.

Ayet
222 - Ey Muhammed! Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki: O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman ise Allah'ın emrettiği yerden onlara varın, yaklaşın Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.

Tefsir
".....Hayzın şer'î hükümleri, namaz ve oruca engel olması, mescide girmekten, Kur'an okumaktan ve mushafa dokunmaktan kaçınılması,...." Bakara suresi 222.ayetin tefsiri


Saygılarımla
 

fsaid

Öğrenci
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
15
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hayir efendim elmalili ustad konuyu bir hadise dayanarak farkli acidan ele almistir, efendimize soruldugunda -ki cinsel iliski cihetiyle sorulmus sorudur- o kanin kirlilik ve pislik oldugunu bahsetmistir. cinsel iliskiye men durumundan sozeden hadisten yola cikarak oruc tutulamaz gorusu eksiktir bence. ayni hadisin icinde neden oruca yonelik bir aciklamasi yok efendimizin peki? iste bu nedenle ordan kiyas yoluyla oruc da tutamaz denilmis ki kiyasta bir hata da orucu isin icine katmisken mescidlere de girileme denilmis. bu dogru olabilir mi sizce. mescid dediginiz nedir. islamda mescid diye ozel bir mekan yoktur. eviniz de mescidinidir. mescidi nebevi mescid oldugu gibi efendimizi eviydi de. peki annelerimiz ne yapiyorlardi acaba. elmalilinin yorumu cok zorlamali geldi bana. kati delil olacak bir sinirlama yok bu konuda. ruhsat konusunu bulamadim demissiniz. istisnasiz tum fikih kitaplarind vardir.

kuran okunmamasina gelince, kuran ilahi vahyin lafzinin yani okunan seklinin adidir ki okunabilir. kitap olan hali kuran degil mushaftir ve dokunula da BILIR HICBIr MAhsuru yoktur. kuranin tumu kuran oldugu gibi bir ayetin kendisi de kuraNDIR DEGIL MI? peki adetli bir kadin eline bir dini yayin alsa msela islamin ornekkadinlari diye bir yayn olsun bu. o kitapda bir ayet geciyor ise o bayan o kitaba dokunamaZ VE OKUYAMAZ MI?
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Değerli arkadaşım fsaid;

Tüm fıkıh kitapları derken hangisinden bahsediyorsunuz.
Kaynak gösterebilir misiniz?

Saygılar
 

Cem

Profesör
Katılım
23 Ağustos 2006
Mesajlar
1,028
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fsaid arkadaşım,

ilkin, seferi namaz konusunda Rabbimizin sunduğu kolaylığı, ruhsatı reddedip "ben 4 rekat kılarım" demek hududları zorlamaktır. Ayrıca bahsini ettiğin durumda öncelikle seferi olanlar arasında karmaşa çıkar.

İkinci olarak şunun altını dikkatle çizmek isterim. Yorumlarında bol miktarda "bence" yaklaşımları mevcut. Bu tartışılır bir yaklaşım. ayrıca bu 'bence'lerinde karşına aldığın, zorlama yapmış dediğin isim "Elmalılı Hamdi Yazır" gibi pek Muhterem, alimlerin ilmi konusunda hemfikir olduğu bir takdire şayan bir müfessirdir.

Kusura kalma ama sana "zorlama" geleni Elmalılı Hamdi Yazır yazmışsa, zorlayan Elmalılı hocaefendi değil, bizzatihi sensin.

Birde istinasız tüm fıkıh kitaplarından birisini saysaydınız daha ala olurdu...

Selametle
 

SEYF

Asistan
Katılım
7 Ocak 2008
Mesajlar
282
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Slm benim iki sorum var yardim ederseniz cok sevinirim.
1. Seyyit kimlere denir?
2. Adem babamiz ve Hava annemiz nerede yasamislar ulke olarak?
 

SEYF

Asistan
Katılım
7 Ocak 2008
Mesajlar
282
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Hic kimse bu sorularin cevabini bilmiyor mu, yoksa cevap yazmak mi istemiyorlar acaba?
 

winstoncash

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2008
Mesajlar
1,201
Reaksiyon puanı
18
Puanları
0
Seyyid (Arapça:سيد), İslam Peygamberi Muhammed'in kızı Fatıma'dan olan torunları Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm'ün soyundan olduğu inanılanlar genel olarak bu adla anılır. Hanımlar için "Seyyide" sıfatı kullanılır.
Sünniler arasında Hüseyin'in soyundan gelen Hüseyniler'e "Seyyid", Hasan'ın soyu'ndan gelen Hasaniler'e "Şerif" denir. İran'da Seyyid kökenli aileler Mir, Mirza, Ahmedinejad[kaynak belirtilmeli] olarak da anılır.

Osmanlılar zamanında Seyyid aileler'in birliğini Nakibu'l-Eşraflık Kurumu sağlardı. Peygamber soyundan gelmekle beraber onun inanç sistemine bağlı olmayan kişiler Ehli Beyt'ten sayılmazlar. Seyyidler Fatıma'nın kocasına nisbetle Aleviler olarak da adlandırılırsa da bu başlık çeşitli karışıklıklara sebeb olduğu için bu alanda pek kullanılmaz.
Ali'nin, Fatıma'nın vefatından sonra yaptığı evlilikten doğan çocukları genetik olarak Alevi olmakla beraber Fatimi olmadıkları için Seyyid değildirler. Ayrıca Alevi kelimesi genetik anlamı dışında Ali taraftarı olanlar içinde kullanılmakta olduğundan her zaman Seyyidlik'le örtüşmez.


kaynak

Hz. Adem ile Havva anamızın nerede yaşadığı kesin olarak bilinmiyor bildiğim kadarıyla. Ama kabirlerinin Arafat'ta veya Kudüs'te olduğu rivayet ediliyor. Benim bildiklerim bu kadar.
 

Cem

Profesör
Katılım
23 Ağustos 2006
Mesajlar
1,028
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
2. Adem babamiz ve Hava annemiz nerede yasamislar ulke olarak?
bildiğim kadarıyla rivayetlere göre Hazreti Adem A.S. ile zevcesi cennetten çıkarılıp dünyaya gönderildikten sonra çok uzun süre ayrı diyarlarda kaldılar ve birbirlerini aradılar. Bu sürenin günümüz insan ömrünün 10 katı olduğu rivayet edilir. Bu uzun arayışlar sonunda Allahu Teala onları, Safa ile Merve tepesinde birbirlerini bulmuşlardır. Malumunuz bu iki tepe Hazreti İbrahim'in A.S. zevcelerinden Hazreti Hacer'le de şereflenmiştir.
Bunun gerçekten çok güzel, insanlığa yaraşan, olağanüstü bir hikayesi var. İnşaAllah birgün yazabilirim.
Selamlar
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
''Ama o beldede hiç ezan okunmuyorsa ve o insan hiç namaz kılan görmemiş olsa o zaman bilmediğinden sorumlu olmaz''
mehmet kardeş bu cümlene katılmam mümkün değil ha eğer bu kişiye Allahın mesajı ulaşmamışsa zaten adam müslüman değil sorumluluk onu ilgilendirmiyor yok eğer mesaj ulaşmışsa namaz emrini biliyorsa namaz kılabilecek kadar ilmi öğrenmek mecburiyetindedir beldede ezan okunmuyor namaz kılanıda bilmiyorsa sorumluluk yoktur diyemeyiz bilakis araştıracak öğrenecek ve uygulayacaktır ayrıca ilmihal bilgilerine daha kolay ulaşmak istiyorsan diyanet yayınlarında çıkan iki ciltlik ilmihali tavsiye ediyorum her türlü bilgiye daha kolay ulaşabilirsin kolay gelsin diyorum
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :20/11/2008

Günün Sorusu:
Özür hali nedir ve kimler özür haline dahildir?

Günün Cevabı:
Sürekli devam eden abdest bozucu hallere (idrarını tutamama, devamlı gaz çıkarma, sık sık burnu kanama, yarasından devamlı su akma gibi)özür denir.
Kendisinde bu özür halleri bulunan kimseye de özür sahibi denir.

Bir de insanın özür sahibi olabilmesi için;özrün bir namaz vakti boyunca devam etmesi şarttır.Arada abdest alıp namaz kılacak kadar özür hali kesiliyorsa,kişi özür sahibi olmaz.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :22/11/2008

Günün Sorusu:
Gusül abdesti alırken vücudumuzdan kovaya sıçrayan su temiz olur mu ve onunla gusül abdesti alınabilir mi?

Günün Cevabı:
Yıkanırken bedenden sıçrayan kullanılmış su, temizdir, ancak temizleyici değildir.Bundan dolayı, temiz suyun içine kullanılmış su damlacıkları düştütüğünde, hemen o su kirlendi denilmez.

Eğer sıçrayan su, kaptaki kullanılmamış sudan fazla değilde azınlıkta ise;o suyla gusül de alınır abdestte.Birkaç damlacık su kovadaki suyun temizliğinine mani olmaz.

Sonuç olarak mümkün olduğu kadar kovadaki suya el batırmadan,kovadan biraz uzakta yıkanmak veya abdest almak en sağlıklısı olacaktır.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
TARİH :04/12/2008

Günün Sorusu:
Gelin, kayın pederinin yanında saçı açık durabilirmi? Dinimizde bunun yeri varmıdır?

Günün Cevabı:
Bir bayan için kayınpederi,bir erkek için de kayınvalidesi gerçek anne ve babası gibidir,aralarında ebedî mahremiyet vardır.Hiçbir şekilde erkek veya bayan ölse veya boşansalar, kayınpeder geliniyle, damat da kayınvalidesi ile evlenemez.

Hal böyle olunca;(Evlat baba gibi) gelin kayınpederinin yanında başı açık oturması şeran caizdir.

Ancak bu hüküm Allah'tan korkan,emir ve yasaklarına riayet eden kimseler için geçerlidir.

Yoksa sabaha kadar kumar masasında,içki masasında ömür geçiren kayınpederinin yanında, elbette sıradan insanlar gibi dikkat etmesi gerekir.Çünkü şeytanın, Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan insanın aklını çelmemesi için hiçbir neden yoktur.
 

winstoncash

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2008
Mesajlar
1,201
Reaksiyon puanı
18
Puanları
0
TARİH :04/12/2008

Günün Sorusu:
Gelin, kayın pederinin yanında saçı açık durabilirmi? Dinimizde bunun yeri varmıdır?

Günün Cevabı:
Bir bayan için kayınpederi,bir erkek için de kayınvalidesi gerçek anne ve babası gibidir,aralarında ebedî mahremiyet vardır.Hiçbir şekilde erkek veya bayan ölse veya boşansalar, kayınpeder geliniyle, damat da kayınvalidesi ile evlenemez.

Hal böyle olunca;(Evlat baba gibi) gelin kayınpederinin yanında başı açık oturması şeran caizdir.

Ancak bu hüküm Allah'tan korkan,emir ve yasaklarına riayet eden kimseler için geçerlidir.

Yoksa sabaha kadar kumar masasında,içki masasında ömür geçiren kayınpederinin yanında, elbette sıradan insanlar gibi dikkat etmesi gerekir.Çünkü şeytanın, Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan insanın aklını çelmemesi için hiçbir neden yoktur.

kardeş yanlış anlama ama keşke verdiğin cevaplarda kaynak göstersen, o şekilde içimiz daha rahat olur. hangi kaynaktan faydalandın? hangi ayetleri referans aldın? bu bilgileri paylaşırsan sevinirim.
 
Üst