İslâm Nûru Medine'de Parlıyor

Bu konuyu okuyanlar

habibineccar

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
273
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
İslâm Nûru Medine'de Parlıyor

Esad bin Zürâre Hazretleri Medineli Müslümanların bir nevi önderliğini yapıyordu. Bu sebeple genç Sahabî, Kur'an muâllimi Mus'ab bin Umeyr (r.a.) Medine'ye gelince onun evinde kalmaya başladı. Artık bu ev, Müslümanların buluşmaları için merkezî bir yer teşkil ediyordu.

Bizzat Resûl-i Kibriyâdan dersini almış bulunan Hz. Mus'ab, zamanı ve şartları çok iyi değerlendirebilen, fırsatları çok güzel kullanabilen bir Sahabî idi. Bütün gayret ve himmetini Medine'de İslâmın yayılmasına hasretmişti. Kabilelerin hatırı sayılır kimseleriyle görüşüyor, konuşuyor, onlara "kavl-i leyyîn"le İslâmı anlatıyordu.
Medineli Müslümanların Kur'an muâllimi Hz. Mus'ab bin Umeyr, onların reisleri olan Es'ad bin Zürare'nin (r.a.) evinde kalıyor ve İslâmı tebliğ ve yayma hizmetini buradan yürütüyordu.

Medine'de birçok kimse Müslüman olmuştu, ama İslâmın daha da hızlı intişârı için bazı mâniler vardı. Evs Kabilesinin reisi Sa'd bin Muaz ile yine reislerden bulunan Üseyd bin Hudayr henüz Müslüman olmamışlardı. Onların bu durumu haliyle halka da tesir ediyordu. Sa'd bin Muaz, Es'ad bin Zürâre Hazretlerinin halası oğlu idi.
Bir gün Mus'ab ile Es'ad Hazretleri Benî Zafer'e âit bir evin bostanındaki Merak kuyusunun başında oturmuş sohbet ediyorlardı. Etraflarında Müslümanlardan da birçok kimse vardı. Bu sırada elinde mızrağı olduğu halde Üseyd bin Hudayr yanlarına çıkageldi. Hiddet ve şiddetle şöyle dedi:

"Siz, bize neye geldiniz? Birtakım aklı ermez ve zâif kimseleri aldatıp azdırıyorsunuz! Hayatınızdan olmak istemiyorsanız, derhal buradan ayrılın!"
Hz. Mus'ab,
"Hele biraz dur, otur. Sözümüzü dinle, maksadımızı anla; beğenirsen kabul edersin, beğenmezsen o zaman engel olursun" diye gayet nazikçe mukabelede bulundu.
Üseyd,
"Doğru söyledin" dedi ve mızrağını yere saplayarak yanlarına oturdu.
Hz. Mus'ab, ona İslâmiyet hakkında bir konuşma yaptı ve Kur'ân-ı Kerim okudu.
Üseyd kendisini tutamayarak,
"Bu ne kadar güzel, ne kadar iyi bir söz" diye konuştu ve,
"Bu dine girmek için ne yapmalı?" diye sordu.
Mus'ab (r.a.), ona İslâmı anlattı. O da kelime-i şehâdet getirerek İslâmiyetle müşerref oldu.330

Sonra da, "Ben gideyim, size birini göndereyim. Eğer, o da imana gelirse, bu beldede iman etmedik kimse kalmaz" deyip oradan ayrıldı; Sa'd bin Muaz ve kavminin yanına vardı.

Sa'd,
"Ne yaptın?" diye sordu. Üseyd şöyle dedi:
"O iki adama söylenmesi gerekeni söyledim. Vallahi, ben onlardan bir itâatsizlik, bir inad görmedim."
Sa'd bin Muaz,
"Vallahi, sen beni tatmin edici bir malûmat getirmedin" dedi ve doğruca Mus'ab ile Es'ad'ın (r.a.) yanına gitti. Hiddetli hiddetli,
"Ey Es'ad! Eğer seninle aramızda akrabalık olmasa, böyle kabilemiz içine soktuğunuz çirkin işlere sabır ve tahammül edemezdim" diye tekdir ve tehdit etti.
Mus'ab (r.a.) ona da aynı tatlılıkla,
"Hele biraz durunuz. Oturup dinleyiniz, anlayınız da; beğenirseniz kabul edersiniz, beğenmezseniz, biz de size, çirkin gördüğünüz işi tekliften vazgeçeriz" diye nazikçe cevap verdi.

Onun üzerine Sa'd oturdu ve Hz. Mus'ab'ın sözlerini dinlemeye başladı. Hz. Mus'ab ona İslâm dininin ne demek olduğunu anlattı ve Zuhruf Sûresinin baş kısımlarından okudu.
Kur'ân okunurken, Sa'd'ın yüzü birdenbire değişiverdi. Simâsında îmân alametleri bir anda belirdi. Dinledikleri, o âna kadar duymadığı, bilmediği şeylerdi. Kur'ân'ın eşsiz belagatı ve tatlı üslûbu karşısında derhal,
"Siz bu dine girerken ne yapıyordunuz" diye sordu.
Mus'ab (r.a.), ona İslâm dininin esas ve adâbını anlattı. O da orada şehâdet getirerek Müslüman oldu.331

Sonra da kendi kavmi olan Benî Abdü'l-Eşhel cemâatının yanına döndü. Onlara,
"Ey topluluk! Beni nasıl biliyorsunuz?" diye sordu.
"Sen bizim büyüğümüz, en üstünümüzsün" diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Sa'd Hazretleri,
"Öyle ise, siz de Allah Resûlüne iman etmelisiniz" dedi ve ilâve etti:
"Îmân etmedikçe sizin erkek ve kadınlarınızla konuşmak bana haram olsun!"
Bu söz üzerine, Beni Abdü'l Eşhel aşireti içinde o gün îmân etmedik hiç kimse kalmadı.
Es'ad bin Zürâre Hazretleri de Mus'ab (r.a.) ile birlikte evine döndü.
Artık, Mus'ab Hazretleri Medine'de İslâmı tebliğ ve neşirde yalnız değildi. Evs ve Hazreç kabilelerinin reisleri de yanında yer almışlardı. Olanca gayretleriyle İslâmın yayılmasına çalışıyorlardı.

Yine İslâmı tebliğ ve neşir merkezi Es'ad bin Zürâre Hazretlerinin evi idi. Mus'ab ile Sa'd bin Muâz Hazretleri el ele vererek burada insanları hak dine davetle meşgul oluyorlardı.

Kısa zamanda, İslâmiyet Medine'de büyük bir inkişaf kaydetti. Öyle ki, Evs ve Hazreç kabileleri içinde Benî Ümeyye bin Zeyd'in hânesinden başka İslâm ve Kur'ân nûru ile aydınlanmayan ev kalmadı. Bir müddet sonra, bu evde de İslâmın nûru parlamaya başladı.

< Konak Dersleri > İslâm Nûru Medine'de Parlıyor
İslâm Nûru Medine'de Parlıyor - itibarHaber Forum
 
Üst