'Vicdansız katiller' diyebilirsiniz ama asla 'deli' değiller

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Elbruz46

Rektör
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,938
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
293
'Vicdansız katiller' diyebilirsiniz ama asla 'deli' değiller

Kod adı 'Kafes' olan eylem planının gayrimüslimlerle ilgili yönüne özellikle değindim. Çünkü Taraf gazetesinde yayınlanan planın o bölümü, Hrant Dink, Rahip Santoro ve Zirve Yayınevi cinayetlerine açıklık getiriyordu.
Saldırılar birer 'operasyondu'. Yani planlı, programlı, organize silahlı eylemlerdi.
Amaç da Hükümet'in meşruiyetini bilhassa Batı ülkeleri karşısında yok etmekti.

***
Plandaki bir başka dehşetengiz nokta ise Rahmi Koç Müzesi'nde patlatılacak olan bombaydı.
14 Kasım 2008 günü, müzeye bağlı Uluç Ali Reis adlı eski denizaltıda patlayıcılar (TNT kalıpları, vs.) bulunmuştu.
Ancak müze yetkilileri Emniyet'e haber vermek yerine, nedense Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nı aramıştı.
Buradan gelen ekip, patlayıcıları götürmüş, daha sonra da, 'adeta delilleri yok etmek için' malzeme imha edilmişti.
Durumu inceleyen savcılar ise askeri rapora inanmadılar. Patlayıcılar eskiden kalmış olamazdı. Ortada apaçık bir saldırı hazırlığı vardı.
'Kafes'te de zaten böyle yazıyordu: Hatta eylemin büyük yankı uyandırması için, müzede çok sayıda çocuk varken patlama gerçekleştirilecekti!
(Yani az daha çocuk katili olacaklardı. Bazıları zamanla düşmanına benziyor galiba.)

***
Bu korkunç plan ortaya çıkınca ilginç tepkilere şahit olduk. Örneğin biri 'Bu adamlar deli mi' diyordu.
Hayır, deli filan değiller.
Darbe atmosferini oluşturmak... Bir grubu harekete geçirmek ve başka bir grubu suçlamak için tam da böyle şeyler yapılmıyor mu?
Hem Türkiye'de, hem dünyada...
Dünyadaki en esaslı örnek, İtalyan Gladio örgütünün 2 Ağustos 1980'de Bologna kenti tren istasyonuna koyduğu bombadır.
85 kişinin öldüğü, 200'den fazla kişinin yaralandığı bu korkunç eylemin amacı, solcuları suçlamaktı!
Bunun için de askeri istihbaratın başı olan Gladio'cu General Pietro Musumeci uygun yerlere aramalar sırasında bulunacak sahte deliller yerleştirmişti.
Neyse ki gerçek ortaya çıktı.

***
Bizdeki Danıştay Saldırısı (17 Mayıs 2006) da bundan çok farklı değildir.
Öncelikli amaç saldırıyı İslami kesimin üstüne yıkmaktı. Eğer Alparslan Arslan yakalanmasaydı; başaracaklardı da...
Hatırlayın: Herkes rolünü ne de güzel oynamıştı!
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer alelacele saldırının 'Laik Cumhuriyete' yapıldığını ilan etti.
Ergenekon dostu medyacılara göre bu 'Türkiye'nin 11 Eylülü' idi.
Böylece Ankara'nın laikçi orta sınıfı galeyana geldi. Arslan'ın öldürdüğü Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesinde bakanlar yuhalandı.
Saldırının asıl büyük hedefi ise o günden başlayarak, tansiyonu yükseltmek ve AKP'yi sindirerek, Mayıs 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimini kendi adaylarının kazanmasını sağlamaktı.

***
Peki, "bu adamlar deli mi?"
Her şeyi söyleyebilirsiniz: Bu adamlar vicdansız. Bu adamlar ahlaksız. Bu adamlar katil. Bu adamlar acımasız.
Ama kesinlikle deli değiller.
Biz sıradan vatandaşları dehşet içinde bırakan planları gayet soğukkanlı bir biçimde yapıyor ve uyguluyorlar.
Atatürk'ten, laiklikten filan bahsetmelerine kanmayın. O laflar çaylakları kafalamak için.
Öyle ulvi bir amaçları filan yok: Sadece güç ve itibar istiyorlar. Bir de imtiyazlarını kaybetmemek!





Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Emre AKÖZ - SABAH
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Benim katılmadığım noktalar var. Ben bu örgütün zeki olmadığına inanıyorum. Eğer zeki olsalardı geniş bir kesimi inandırabilirlerdi. Ergenekon denen örgüt ortaya bile çıkmadan yazılan yorum ve analizlere baktığımızda, aslında Ergenekon’la ortaya çıkan süreç, hepimiz tarafından tahmin edildiğini görüyoruz. Örneğin birini öldürüp suçu İslam’a/Müslüman’a yıkma çabası, Ergenekon'un E'si bile ortada yokken her kez tarafından tahmin edilmiş, bu konuda pek çok yorum ve analize yer verilmiştir.

Hatta zaman zaman dizlerden öğrendiğimiz bir takım bilgileri sonradan Ergenekon belgeleriyle ortaya çıktığını da medyayı takip edenler çok iyi bilirler.Bunun nedeni senaristin doğaüstü bir güce, yâda çok basiretli olmasıyla ilgili değildir.Yapılanlar çok açık,net ve kesin bir şekilde ortada. Biraz yorum ve analiz gücü olan her kez, Ergenekon süreci başlamadan da yapılanları görebilir, tabloyu okuyabilirdi.

Peki madem bu kadar amatörlerde neden bu kadar ilerlediler? Bu sorunun cevabı onun güçlü olmasıyla ilgilidir. Belki pek çoğumuz “ancak zeki insanlar güçlü olabilir” diyebilirler, ama burada sözü edilen kural geçerli değil. Çünkü her bir aşamada kendini çok rahat ele veren bir örgüt var. Sahip oldukları güç(yargıdan medyaya, siyasetten ekonomiye kadar) onları “hesap sorulmaz” yapmışlardı. Taki Siyasi bir güç (AKP) ortaya çıkana kadar. Artık kendilerinden daha güçlü ve hesap sorma konusunda hiç bir şekilde korkmayan siyasi bir irade var. Gücü gerçekten halk’tan alan ve halk adına hesap soran siyasi bir irade...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst