Soygun düzeninde mi yaşıyoruz?

Bu konuyu okuyanlar

googlog

Profesör
Katılım
21 Ağustos 2009
Mesajlar
2,402
Reaksiyon puanı
46
Puanları
0
Soygun düzeninde mi yaşıyoruz?

Kim ne derse desin, Türkiye, kurumların ve şahısların haksız kazanç sağladığı bir cennet adeta. Vatandaş cebindekini, farklı şekillerde, resmi ve gayr-ı resmi yöntemlerle başkalarıyla paylaşmak zorunda bırakılıyor. Resmi yetkiler kötüye kullanılarak vatandaş çeşitli yöntemlerle soyuluyor. Bazen devletin bizzat kendi kurumları, bazen devlet adına iş yapan tüzel kişiliği olan dernek veya vakıflar bazen de gücün yanında duran, güçten/otoriteden beslenen ve gücü/otoriteyi farklı şekillerde besleyen tekil vatandaşlar bu günahın içindeler.





Bu birkaç değişik şekilde olabiliyor. Bunlardan birincisi hak ettiğinden fazlasını almak oluyor ki bunu devlet de yapıyor, şirketler de şahıslar da. Aslında maliyeti çok düşük olan hizmetler karşılığında vatandaştan yüksek meblağlar tahsil ediliyor. Bunu kimse denetlemiyor. Örnek vermek gerekirse, İstanbul'da aracı 500 metre çekilen bir vatandaş 50 TL gibi fahiş bir miktarı Trafik Vakfı'na ödemek zorunda bırakılıyor.

İkincisi de vatandaşı adeta bunaltarak, hakkı bile olmayanı almak ki, bu daha can yakıcı bir yöntem. Bu bazen vergiler aracılığıyla, bazen de bazı hizmetlerin karşılığı olarak alınan ödemeler yoluyla oluyor. Ücretlinin gelirinden vergi peşin peşin kesilirken, holding patronunun vergi borcu makyajlanmış bilançoların arkasında saklanabiliyor.

Ceberut* yöntemlerle vatandaşın ensesinde boza pişiren kerameti kendinden menkul devlet anlayışı aslında toplumsal düzenin bozulmasını kolaylaştırıyor. Adalet sistemi kokuşmaya başlıyor, güvenlik sektörü rüşvet, kayırma, haksız kazanç gibi gayr-i ahlaki durumlarla dejenere oluyor, mafya palazlanarak* adalet ve güvenlik sektörünün yerini alıyor. İş kaba kuvvete dökülünce gücü, adamı olan zayıfı eziyor, haksız ama güçlü olanlar ceberutluk yaparak midesine haram lokma sokuyor. Haklı ama zayıf olanın hakkı ahirete kalıyor, dünyada hakkını alamıyor. Sonuçta devlete ve hukuka olan güven azalıyor.

Her nedense devlet kurumları bizzat yürütmek istemedikleri ya da yürütmeye güç yetiremedikleri kamu hizmetleri için vakıf ve dernek kuruyorlar. Bu dernek ve vakıfların hangi toplumsal faydaya hizmet ettikleri tartışmalı. Çoğu zaten kamu tarafından kurulduğu için doğru düzgün denetlenmiyor. Denetleyen kurumların temsilcileri aynı zamanda denetlenen kurumun yönetim kurulu üyesi olunca maalesef iş bu hale geliyor.

Diğer taraftan bu vakıf ve dernekler nasıl oluyorsa esaslı ve kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gereken kamusal hizmetleri kurdukları vakıf ve derneklere yaptırabiliyorlar?

Şehir içi trafik hizmetlerine bakıldığında örneğin İstanbul'da, yanlış yere park etmiş bir aracı trafik şubenin kendi araçları değil, adına Trafik Vakfı denen kurumun iktisadi işletmesine bağlı kamyonetler çekiyor. Esaslı bir kamusal hizmeti neden adına Trafik Vakfı denilen ve resmi anlamda dernek ya da vakıf hükmündeki yapılanmalar yürütüyor? Bunun hukuki açıklaması nedir? Üstelik çekilen araçlar adına yediemin denilen, bazı zaman (her yerde ve her zaman değil) mafya kılıklı adamların idare ettiği, vatandaşa saygı ve hürmetin sıfır noktasında olduğu özel otopark işletmelerine getiriliyor.

Devlet, kamusal nitelikli ve devletin kendi memurları, işçileri ve diğer statüdeki görevlileri eliyle yürütülmesi gereken hizmetleri vakıf ve dernekler eliyle yürütemez, yürütmemelidir. Yüksek yargı organları bu konuya müdahale edip yürütmeyi durdurma kararı almalılar. Dernek ve vakıflar devletin yerine geçecekse devletin ne anlamı var?

Tüketici dernekleri, hakem heyetleri özellikle bu trafik hizmetleri ile ilgili sıkıntıya vatandaşın yanında yer alarak sahip çıkmalılar. Burada devlet ve özel otoparkçılar, sözde dernekler, sözde vakıflar haksız kazanç elde etmekteler. TÜKODER ve Tüketiciler Birliği gibi dernekler tüketiciler adına yasal zeminde hak arama mücadelesine girmeliler. Tabi vatandaşlar da sıkıntılarını bu sivil toplum örgütleriyle paylaşmalı ve bu yapılanmalara destek vermelidir. Aksi halde sivil toplumun sesinin cılız çıktığı her yerde ceberut devlet anlayışı kendisini daha fazla hissettirecektir.

Kaynak

*Ceberut:Acımasızca,korkusuzca,zorbaca.
*Palazalanmak:1-Gelişmek,iri duruma gelmek,büyümek
2-Mecazi Varlığı artmak,zenginleşmek
 
Üst