- Katılım
- 9 Ekim 2006
- Mesajlar
- 7,781
- Reaksiyon puanı
- 92
- Puanları
- 0
Nimete Dönen Musibet...
Evliyaullahtan Sehl ibn Abdullah Hazretleri (ö.283/896) diyor ki:
Bir günah işleyen mümin, onunla yüz sevap da kazanabilir. Bu nasıl olur? Çünkü mümin kişi günah işleyince bunun cezasından da korkar. Eğer bu korkusu olmazsa o zaten mümin sayılmaz. Onun günahın cezasından korkması ise bir sevaptır. Bununla beraber ALLAH’ın o günahı bağışlayacağını da ümit eder. Zaten böyle olmazsa mümin de değildir. İşte onun günahının bağışlanacağını umması da bir sevaptır. O, yaptığı günahtan dönüp tevbe etmeye yönelir. Tevbe etmeyi düşünmüyorsa mümin de olamaz. Onun günahtan tevbeye dönmesi ise bir sevaptır. Sonra başkasını bu günaha sürüklemeyi de hoş görmez, çirkin görür. Zaten kötülüğe kılavuzluğu çirkin görmeyen de mümin sayılmaz. İşte günaha kılavuzluk yapmaktan hoşlanmamak da bir sevap kazandırır. Sonra işlediği o günah haliyle ölmekten de hoşlanmaz. Günahıyla ölmekten endişe duymayan ise müslüman sayılmaz. Onun günahla ölme endişesi de bir sevap kazandırır.
İşte böylece kazanılan beş sevap, aslında elli sevap demektir. İyiliklerin sevabı on misliyle verilir. Çünkü Yüce ALLAH şöyle buyurur: “Kim bir iyilikle gelirse, ona bunun on katı vardır. Kim de bir kötülükle gelirse, o da ancak kötülüğün misliyle cezalandırılır.” (Enam, 160). Bu böylece yüz sevaba kadar çıkar. ALLAH Tealâ bir de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz iyilikler kötülükleri (günahları) giderir.” (Hûd, 114)
Muhakak ki hastalıklar, dertler, üzüntüler ve musibetler, küçük günahları örtücü keffaret olur. Büyük günahlar ise ancak samimi tevbe ile temizlenip yok olur. Ağır kirlerin, ancak etkili temizlik maddesiyle temizlenebildiği gibi... Musibetler sabırla ve sevap beklentisiyle karşılanırsa, hem günahlara keffaret olur hem de sevap kazandırır. Eğer musibet sabırla ve sevap ümidiyle karşılanmazsa yine günahlara keffaret olur, fakat bunun sevabı olmaz. Çünkü musibetler (belalar) senden başkasının işidir. Senden başkasının fiiliyle sevaba eremezsin. Senin sabrın ve ümidin ise kendi işin olduğundan bununla ecir ve sevap kazanırsın. Lakin günahtan tevbe etmekte de acele ediniz. Elbette ALLAH tevbe edenleri sever.
Hilyetü’l-Evliya, 10/214-15.
Evliyaullahtan Sehl ibn Abdullah Hazretleri (ö.283/896) diyor ki:
Bir günah işleyen mümin, onunla yüz sevap da kazanabilir. Bu nasıl olur? Çünkü mümin kişi günah işleyince bunun cezasından da korkar. Eğer bu korkusu olmazsa o zaten mümin sayılmaz. Onun günahın cezasından korkması ise bir sevaptır. Bununla beraber ALLAH’ın o günahı bağışlayacağını da ümit eder. Zaten böyle olmazsa mümin de değildir. İşte onun günahının bağışlanacağını umması da bir sevaptır. O, yaptığı günahtan dönüp tevbe etmeye yönelir. Tevbe etmeyi düşünmüyorsa mümin de olamaz. Onun günahtan tevbeye dönmesi ise bir sevaptır. Sonra başkasını bu günaha sürüklemeyi de hoş görmez, çirkin görür. Zaten kötülüğe kılavuzluğu çirkin görmeyen de mümin sayılmaz. İşte günaha kılavuzluk yapmaktan hoşlanmamak da bir sevap kazandırır. Sonra işlediği o günah haliyle ölmekten de hoşlanmaz. Günahıyla ölmekten endişe duymayan ise müslüman sayılmaz. Onun günahla ölme endişesi de bir sevap kazandırır.
İşte böylece kazanılan beş sevap, aslında elli sevap demektir. İyiliklerin sevabı on misliyle verilir. Çünkü Yüce ALLAH şöyle buyurur: “Kim bir iyilikle gelirse, ona bunun on katı vardır. Kim de bir kötülükle gelirse, o da ancak kötülüğün misliyle cezalandırılır.” (Enam, 160). Bu böylece yüz sevaba kadar çıkar. ALLAH Tealâ bir de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz iyilikler kötülükleri (günahları) giderir.” (Hûd, 114)
Muhakak ki hastalıklar, dertler, üzüntüler ve musibetler, küçük günahları örtücü keffaret olur. Büyük günahlar ise ancak samimi tevbe ile temizlenip yok olur. Ağır kirlerin, ancak etkili temizlik maddesiyle temizlenebildiği gibi... Musibetler sabırla ve sevap beklentisiyle karşılanırsa, hem günahlara keffaret olur hem de sevap kazandırır. Eğer musibet sabırla ve sevap ümidiyle karşılanmazsa yine günahlara keffaret olur, fakat bunun sevabı olmaz. Çünkü musibetler (belalar) senden başkasının işidir. Senden başkasının fiiliyle sevaba eremezsin. Senin sabrın ve ümidin ise kendi işin olduğundan bununla ecir ve sevap kazanırsın. Lakin günahtan tevbe etmekte de acele ediniz. Elbette ALLAH tevbe edenleri sever.
Hilyetü’l-Evliya, 10/214-15.