Minareyi yasaklayan İsviçre dünyada tek başına kaldı

Bu konuyu okuyanlar

Alemci_Dayı

Müdavim
Katılım
25 Mayıs 2008
Mesajlar
1,532
Reaksiyon puanı
18
Puanları
0
ym_minare_k.jpg


İsviçre'de önceki gün yapılan referandumda yeni minare yapılmasının yasaklanması yönünde çıkan karar dünyayı ayağa kaldırdı.

Avrupa Birliği, İslam Konferansı Teşkilatı, Uluslararası Af Örgütü, Vatikan, Avrupa basını ve Müslüman din adamlarından karara tepki yağdı.

Kararı 'talihsiz bir gelişme' olarak nitelendiren İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, gelişmenin İsviçre'nin imajını zedeleyeceği uyarısında bulundu. İsviçre Dışişleri Bakanı Bayan Michelle Calmy-Rey ile telefonla görüşen İhsanoğlu, minare yasaklamanın din özgürlüğü ve insan haklarına aykırı olduğunu kaydetti. AB Dönem Başkanı İsveç de karara tepki gösterdi. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, referandum sonucunun, 'korku ve önyargının göstergesi' olduğunu söyledi. Bildt, bu sonucun her yönüyle olumsuz sinyal içerdiğini vurguladı.

Gelişme, İtalya ve Vatikan'da da kaygıya yol açtı. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Avrupa Birliği'nin "tüm dinlere özgürlük" ilkesini benimsediğini hatırlatarak, İsviçre'deki referandum sonucunu endişeyle karşıladıklarını belirtti. Vatikan'a bağlı Papalık Göçmenlik Kurulu Başkanı Antonio Maria Veglio, yasağı, "Din özgürlüğüne ve göçmenlerin bütünleşme sürecine ciddi bir darbe." ifadeleriyle eleştirdi. Karara tepki gösteren Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de sonucu "Bir hoşgörüsüzlük ifadesi." şeklinde tanımladı. Kouchner, minare yapılamamasının bir dine baskı yapma anlamına geldiğini belirtti.

Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce bozulmasını beklediğini açıkladı.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Lluis Maria de Puig, yasak kararının Avrupa Konseyi'nin benimsediği diyalog, hoşgörü ve farklı inançlara saygı gibi temel değerlere ters olduğunu açıkladı. "Minare yapımının yasaklanması, halkın çoğunluğundan destek almasına rağmen benim için derin bir endişe kaynağı." diyen De Puig, kararın radikal yaklaşımlarla mücadeleyi daha da zorlaştıracağını savundu.

BM İnsan Hakları Komisyonu, minare yasağının uluslararası insan haklarına uygunluğunu incelemeye aldığını açıkladı. BM'nin uzman bir ekip kurduğu ve konuyu takip ettiği bildirildi. BM Din ve İnanç Özgürlüğü Raportörü Esma Cihangir de yasaktan endişe duyduğunu belirterek, bunun "İsviçre'deki Müslüman topluluğuna yönelik ayrımcılık olduğunu" ifade etti.

Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) bozulmasını beklediğini açıkladı.

İSVİÇRE ADALET BAKANI: MAHKEMEDEN DÖNEBİLİR

Zaman'a konuşan İsviçre Yeşiller Partisi Genel Başkanı Ueli Leuenberger, konuyu anayasa hukukçularıyla görüştüklerini aktardı. Parti olarak AİHM'ye şahsen başvuru yapamasalar bile, bu konuyu Strasbourg'a taşıyacak Müslüman kişi ve kuruluşlara gereken hukuksal desteği vereceklerini ifade eden Leuenberger, İsviçre'nin en önde gelen anayasa profesörü Anderas Auer'le görüştüğünü, kendisinin, açılacak davanın İsviçre mahkemelerinde görülmeden AİHM'ye müracaat yapılmasının mümkün olduğunu ifade ettiğini aktardı.

İsviçre Adalet Bakanı Eveline Widmer-Schlumpf de minare kararının derhal yürürlüğe gireceğini; ancak bunun mahkemeden dönebileceğini söyledi. Widmer-Schlumpf, "Yasak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı" dedi. AİHM, kararlarında bu sözleşmeyi de esas alıyor.

Karar Avrupa'daki Müslümanları endişeye sevk etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Almanya İslam Konseyi (IRD) Genel Başkanı Ali Kızılkaya, referandum soncunun kendisini dehşete düşürdüğünü söyledi. Bunun, tüm Avrupa'nın saygınlığına zarar verdiğini bildiren Kızılkaya, önyargıların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmasını istedi. Ali Kızılkaya, İsviçre'deki referandumla ilgili Federal Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach'ın açıklamalarını da eleştirdi. Bosbach, İsviçre'deki referandum sonucunun Almanya'daki toplumda da aynı şekilde yaygın olan İslamlaşma korkusunun ifadesi olduğunu açıklamıştı.

Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Üyesi Sebastian Edaty ise din özgürlüğünün garanti altına alınması için çeşitli dinlere mensup insanlar için ibadethanelerin yapılmasına imkan sağlanması gerektiğini belirterek, İsviçre'deki gibi bir sonucun Alman Anayasası'na uygun olmadığını kaydetti.

İSVİÇRE, AVRUPA'NIN HOŞGÖRÜSÜZLÜK MÜZESİ


Berlin Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti üyesi Bilkay Öney de tepkisini "Kendini tarafsız olarak kabul eden bir ülkede 4 tane minare sorun oluyorsa, o zaman Allah oradaki Müslümanlara yardım etsin." şeklinde dile getirdi. Öney, yaşanan asıl sorunun Müslümanlara karşı önyargı ve Müslümanları radikalleştirmeye iten Müslüman düşmanlığı olduğunu, camileri ve minareleri yasaklayarak köktendinciliğin önlenemeyeceğini, bunu İsviçre halkının bilmesi gerektiğini belirtti. Federal Meclis Başkan Vekili Yeşiller Partili Katrin Göring-Eckardt da İsviçre'deki sonuçtan dolayı sarsıldığını belirterek, "Din özgürlüğü konusunda oylama yapılmaz." dedi.

Dün konuya ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise "İsviçre, Avrupa'nın ortasında bir açık hava hoşgörüsüzlük müzesi olmamalıdır. İsviçre AB üyesi bir ülke değil. AB üyesi bir ülke olsaydı herhalde böyle bir netice olmazdı." dedi. Bağış, İsviçre'nin, bu hatadan bir an önce dönmesini ümit ettiğini belirtti.

Çoğunluğu Bosna, Kosova ve Türkiye kökenli 400 bin civarında Müslüman'ın yaşadığı 7,5 milyon nüfuslu ülkede İsviçre'de hükümet, meclis ve kiliselerin karşı çıkmasına rağmen sağ kanattaki İsviçre Halk Partisi'nden bir grup politikacının minare yasağı teklifine referandumdan yüzde 57,5 destek çıkmıştı. 'Egerkingen Komitesi' adlı bir grup, minarelerin yasaklanması için teklifi hazırlayarak, ülke genelinde 114 bin 985 imza toplayıp 8 Temmuz 2008'de meclise sunmuştu. Özgür Taşçıoğlu, Emre Demir, Ziver Ermiş, Bern, PARİS, Köln

İsviçre basını: Korku ve mantıksızlık

İsviçre basını, minare yasağına yüzde 57,5 oranında destek çıkan önceki günkü referandumu, 'korku', 'mantıksızlık', 'amalgam' kelimelerinin çokça kullanıldığı yorumlarla verdi. Fransız kesimi gazetelerinde ortak bir dille İsviçre'de yaşayan Müslümanların korku, fantezi ve cehaletten kaynaklanan haksızlığı hak etmedikleri belirtildi.

24heures gazetesi 'Şok' manşetiyle haftaya başlarken birinci sayfada kızgın bir İsviçreliyi elindeki baltayla minareyi kesmeye çalışırken resmetti. Zihinlerde oluşturulan İslam korkusunun bu sonucu doğurduğunu yazan gazete, referandum sonucunun dünyaya nasıl anlatılacağını sordu. Özellikle Müslüman ülkelerle olan ekonomik işbirliğinin yavaşlayacağı tahmin edilirken, İsviçre'ye Arap ülkelerinden gelen turist sayısında da azalma olacağı ifade edildi. Tages Anzeiger gazetesi, 'ikiye bölünmüş bir İsviçre' manşeti kullanarak yapılan yorumlarda yasağın İsviçre'de hiçbir problemi çözmeyeceğini, ayrıca ülkenin daha zor bir duruma düşeceğini belirtti.

UTANÇ OYLAMASI, TÜM AVRUPA İÇİN BİR UYARI


Referandum sonuçlarını "Utanç oylaması" başlığıyla duyuran Fransa'nın sol eğilimli Liberation gazetesi, başyazısında, "Akıl dışı İslam korkusu, Avrupa'ya bir kez daha büyük darbe vurdu. İnsan haklarına ve hukuka tamamen uyumlu yaşayan İsviçre Müslümanlarına büyük bir ayrımcılık yapıldı. Bu referandum tüm Avrupa için de bir uyarı anlamına geliyor. Eğer Avrupa Müslümanlarının dinini özgürce yaşayacağı yasal düzenlemeler sağlanmazsa, radikal görüşler daha çok zemin kazanacak." ifadeleri kullanıldı. Le Monde gazetesi ise, referandumun tüm Avrupa'daki aşırı sağcıları sevindirdiğini belirterek, yasağın diğer ülkelere sıçramasının büyük tehlike oluşturacağını kaydetti.ÖZGÜR TAŞÇIOĞLU BERN

İsviçre basını, yasağı karikatürlerle eleştirdi

İsviçre basını, minare yasağını 'korku' ve 'mantıksızlık' ifadeleriyle eleştirdi. 'Şok' manşetiyle çıkan 24heures gazetesi, birinci sayfasında yer verdiği karikatürde, bir İsviçrelinin elindeki baltayla minareyi kesmesini resmetti. Gazete, referandum sonucunun dünyaya nasıl anlatılacağını sordu. ÖZGÜR TAŞÇIOĞLU, BERN

'Fitneci', referandumu Hollanda'ya taşıma peşinde

İsviçre'deki referandumda minare yasağına yüksek destek çıkması Hollandalı İslam karşıtı aşırı sağcı politikacı Geert Wilders'ı harekete geçirdi. Yasağa destek veren İsviçrelileri tebrik eden Wilders, benzer bir referandumun Hollanda'da da yapılmasını önerdi. Referandumda ortaya çıkan sonucu 'harika' diye yorumlayan Wilders, "İsviçre'de yapılan referandum Hollanda'da da olabilmelidir." dedi. Hükümete, referandumun yapılması için uygun zeminin oluşturulması yönünde çağrıda da bulunan Geert Wilders, hükümetin bunu istememesi durumunda ise alternatif bir yasa önerisi hazırlayacaklarını söyledi. İçişleri Bakanı Guusje Ter Horst ise referanduma karşı olduğunu belirterek, "Umarım böyle bir şey hiçbir zaman Hollanda'da olmaz. Bizde böyle bağlayıcı bir referandumun olmaması mutluluk verici." dedi. Türkiye, İslam karşıtı 'Fitne' filmiyle tepki çeken Wilders'in ocak ayında Hollanda meclis heyetiyle yapacağı ziyareti reddetmişti. Yasin Yağcı Lahey

01 Aralık 2009, Salı​


KaynaK
 

googlog

Müdavim
Katılım
21 Ağustos 2009
Mesajlar
2,402
Reaksiyon puanı
46
Puanları
0
Bu çok ucuz bir karar.İnşallah mahkemeden döner.

Böyle ucuz kararlar şimdiden alınabiliyorsa ilerde daha hoş olmayan karalarda alınabilir.

İnşallah mahkemeden döner ve insanlar ,Avrupa doğru bir kara olmadığının farkına varır.

Bu yönden kararın dönmesinde fayda var.
 

Ketumm

Doçent
Katılım
18 Ekim 2009
Mesajlar
769
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
bu kadar saçma bi karar olamaz Türkiye de kilisse yasaklansa laiklik elden gidiyor diye yer yerinden oynar adamlar aldı kararını ama inşallah mahkemeden döner
 

paşalı

Asistan
Katılım
30 Ağustos 2009
Mesajlar
307
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
minarelerin ucundaki hilal avrupanın biryerine kaçacak az kaldı,
 

GKHNCKR

Müdavim
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
İsviçre, ülkesinden salak müslümanlara ait paraların gitme ihtimali artınca mahkemeden geri döner diye haberler çıkartmaya başladı. Bence isviçre aleyhinde devam eden kampanyalar artırılmalı ve isviçre bankalarında ki müslümanlara ait 50 milyar $ çekilmelidir. ondan sonra görürüm ben onları minareyi kendi elleriyle dikmiyorlarmı...
 

stajer

Müdavim
Katılım
15 Mayıs 2009
Mesajlar
1,439
Reaksiyon puanı
20
Puanları
38
İsviçre'yi kınıyorum ama bizde yıllardır Heybeliada Ruhban Okulunu kapalı tutmuyormuyuz? Alevilerin cemevi ibadethane sayılması isteklerine karşı çkmıyormuyuz.. Yani İsviçre ne kadar haksız sa Türkiye de o kadar haksız..
 

PRoMeTuS

Müdavim
Katılım
17 Mayıs 2007
Mesajlar
1,617
Reaksiyon puanı
5
Puanları
38
demekki çoğunluğun her dediği doğru olamayabiliyormuş.. Yüzde 57 az değil demi?
Yukarıdaki bilgiyi her alanda kullanabilmemiz ve mantıklı yaklaşabilmek temennisiyle..
 

braveheart.fb

Müdavim
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
demek ki çoğunluğun her dediği doğru olamayabiliyormuş. Yüzde 57 az değil demi?
Yukarıdaki bilgiyi her alanda kullanabilmemiz ve mantıklı yaklaşabilmek temennisiyle.

Çoğunluğun dediği "doğrudur" yaklaşımı içinde değiliz aslında. Bizler “bir şeyin doğruluğunu, ona inanan insanların sayısıyla ölçülemeyeceğine” inanırız. Ancak çoğunluğun dediklerini "kabul" edebiliriz. Burada "kabul etmek" ile "doğru bulmak" ayrı şeylerdir. Sözlerinden eğer yanlış anlamadıysam AKP iktidarını kast diyorsun. Yanlış düşünüyor olsam bile AK parti üzerinde konunun daha iyi anlaşılması için örnek verelim. Örneğin AK Parti %47 oy aldığında kendi bildiği doğru yolda gidecektir. Sen buradan hareketle Ak partinin gittiği yolun "doğru" olduğu sunucuna varamasın. Ama bu durumu "kabul etmek" zorundasın. Aksi bir durum "kaosu" kaçınılmaz kılar.

Demokrasi çoğunluğa hizmet eder. Ama insanların inançlarını "demokratik kriterlere göre" yaşanabilir-yaşanamaz kılamayız. Zaten böyle bir şeyde pek mantıklı görünmüyor. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bir yerde "Müslüman’ın inancını ne kadar yaşayıp, ne kadar yaşamaması" gerektiği yönünde bir referandum yapılamaz. Özetle; buradan bakıldığında söz konusu yasağa imza atan ülkeyi ne “doğru” bulabiliyoruz, nede “kabul” edebiliyoruz. Doğru bulamıyoruz zira inançları kısıtlamakta, Kabul edemiyoruz zira inançlar demokratik ortamlarda çoğunluğun kararlarına bırakılmaz...
 

quasimodo

Müdavim
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
İsviçre'yi kınıyorum ama bizde yıllardır Heybeliada Ruhban Okulunu kapalı tutmuyormuyuz? Alevilerin cemevi ibadethane sayılması isteklerine karşı çkmıyormuyuz.. Yani İsviçre ne kadar haksız sa Türkiye de o kadar haksız..
bunu tartışabilmen için uluslararası devletler hukuku ve dış ilişkileri iyi bilmen gerekir ki
önce mütekabiliyet nedir ondan başla heybeli ada kapalıyla karşılığında ne olmuştur gümülcine ve yunanistandaki evladıfatihanın durumu nedir
gerek alevi kardeşlerimizin durumu gerekse ortadoks rum zımmi vatandaşların durumu hakkında fazla çalışmamışsın ne yazsam boş
 

PRoMeTuS

Müdavim
Katılım
17 Mayıs 2007
Mesajlar
1,617
Reaksiyon puanı
5
Puanları
38
Çoğunluğun dediği "doğrudur" yaklaşımı içinde değiliz aslında. Bizler “bir şeyin doğruluğunu, ona inanan insanların sayısıyla ölçülemeyeceğine” inanırız. Ancak çoğunluğun dediklerini "kabul" edebiliriz. Burada "kabul etmek" ile "doğru bulmak" ayrı şeylerdir. Sözlerinden eğer yanlış anlamadıysam AKP iktidarını kast diyorsun. Yanlış düşünüyor olsam bile AK parti üzerinde konunun daha iyi anlaşılması için örnek verelim. Örneğin AK Parti %47 oy aldığında kendi bildiği doğru yolda gidecektir. Sen buradan hareketle Ak partinin gittiği yolun "doğru" olduğu sunucuna varamasın. Ama bu durumu "kabul etmek" zorundasın. Aksi bir durum "kaosu" kaçınılmaz kılar.

Demokrasi çoğunluğa hizmet eder. Ama insanların inançlarını "demokratik kriterlere göre" yaşanabilir-yaşanamaz kılamayız. Zaten böyle bir şeyde pek mantıklı görünmüyor. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bir yerde "Müslüman’ın inancını ne kadar yaşayıp, ne kadar yaşamaması" gerektiği yönünde bir referandum yapılamaz. Özetle; buradan bakıldığında söz konusu yasağa imza atan ülkeyi ne “doğru” bulabiliyoruz, nede “kabul” edebiliyoruz. Doğru bulamıyoruz zira inançları kısıtlamakta, Kabul edemiyoruz zira inançlar demokratik ortamlarda çoğunluğun kararlarına bırakılmaz...

Üstüne alınmışsın, aslında ben başkalarından bekliyordum davranışı ama neyse :D
Öncelikle demokrasi çoğunluğa hizmet etmez. Bu Aristonun ve ülkemizde maalesef birçok kişinin görüşüdür ama yanlıştır. Demokrasi herkese hizmet eder. ve gerçek manada "halk için ve halkın her kesimi için özgürlük" anlamına gelmektedir.. Eğer böyle düşünenler varsa ilk önce bu yargılarını değiştirsinler. çünkü böyle düşünmekle, hitlerdeki gibi kafatasçılık düşünmek aynıdır. "Biz çoğunluğuz, hak bizde" mantığı yatar temelde çünkü.. İşte bu yüzden ben İktidarın kendi bildiği yolun doğru olmasını kabullenemiyorum.. Bu kaos yaratmak değil demokrasiden doğan en temel hakkımdır. İşte bu yüzden iktidar ve ona koşulsuz savunanlar, onları eleştirenleri; cahil, faşist, kafatascı, antidemokrat, terörist, para sevdalısı, yanlı ve benzeri şekillerde etiketliyor..

İşte temelde yanıldığımız konu yukarıdadır. Benle sen arasındaki fark bu kadar basittir..

Ben minareye karşı çıkılmasını cahillikle tanımlıyorum ve buna karşı çıkanlara acıyorum. Saygı nedir bilmeyen insanların var olması ben gibi insancıl birinin canını acıtıyor..
 

xismailaydin

Müdavim
Katılım
28 Eylül 2008
Mesajlar
1,379
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
Yaş
34
Ruhban okulu ve kilise aynı şeyler değil!

Bu kadar kolay işte karalamak. Ama çok derin farklar var. Önce düşünmek lazım.

Ben hükümetin(gelmiş geçmiş tüm hükümetler hatta) bir havra veya kilise kapattığını duymadım da görmedim de. Çünkü olmadı.

Cami ile kilise veya havralar aynı kategorideler. İbadethane.

Nasıl ki Türkiye'de tekke ve zaviyeler kapatıldıysa, ruhban okulu da bu kategoride olduğu için kapalı kalmaya devam etmelidir.

Ki Türkiye'de birçok cami kapatıldı hükümet eliyle. Kimsenin sesi çıkmadı. Gel gelelim referanduma gidilse bir caminin kapatılmasına yönelik oy çokluğu çıkacağını da sanmıyorum.

İsviçre'de ise böyle bir yola başvurmaları ahmaklık. Bakın şimdi, müslümanlar paralarını çekse, İsviçre'yi ayakta tutan en büyük sektör bankacılık sekte uğrasa görürüm İsviçe hükümetini.
Şu an İsviçre'de iki tane minareli cami varmış. 2 tane de sembolik minare. Hadi diyelim 4.
Bankacılığıyla meşhur olan bir ülkenin bankalarından paralar çekildiği zaman, İsviçre her şehire müslüman olup olmamasına bakmadan minareli bir cami yapacak hükümet eliyle.
Ancak o zaman bile geri kazanamayacak prestijini. İnşallah karar mahkemeden dönmez de böyle kalır.

Tüm müslümanlar da paralarını çeker İsviçre'den. İsviçre de krize girer. O krizde millet ekmek sıkıntısı çekerken de minareli cami yaptırırlar.
 

Fantoma

Müdavim
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
48
Tam da ben bu konuyu açmayı planlıyordum ama sağolsun biri açmış.
Medeni geçinen ve kara para aklamaktan başka bir zenginliği olmayan zavallı ülke İsviçre'nin aldığı bu karar aslında dışarıya karşı nice medeni ve demokratik görünen bir ülkenin asıl yüzünü göstermesi bakımından hayli kayda değer.
Ülke içinde belki gizliden yasa dışı eylem yürütebilir diye düşünüp Tüeklerin dernek ve cemiyetlerine açılma yasağı getirebilirsin ama milletin dininden ne istiyorsun birader?
Cami ibadethane, minare davet yeri.
O zaman kiliseleri de kapat, çanları da sustur.
İkiside aynı kapıya çıkar.
 

storm61

Müdavim
Katılım
17 Ekim 2009
Mesajlar
1,755
Reaksiyon puanı
12
Puanları
0
Ben isviçrelilere hiç kızmıyorum
minare çok da gerekli bir unsur değil bence din açısından
hem bize: siz taksime, kadıköye cami yaptırmamak için ne menem kampanyalar yürüttünüz
"dinime dahleden bari müselman olsa" derlerse kim ne diyecek
heeeyy içimizdeki cami karşıtları içimizdeki isviçreliler sözüm size...
 

orcnd

Müdavim
Katılım
13 Ekim 2008
Mesajlar
6,394
Reaksiyon puanı
255
Puanları
63
Ruhban okulu ve kilise aynı şeyler değil!

Bu kadar kolay işte karalamak. Ama çok derin farklar var. Önce düşünmek lazım.

Ben hükümetin(gelmiş geçmiş tüm hükümetler hatta) bir havra veya kilise kapattığını duymadım da görmedim de. Çünkü olmadı.

Cami ile kilise veya havralar aynı kategorideler. İbadethane.

Nasıl ki Türkiye'de tekke ve zaviyeler kapatıldıysa, ruhban okulu da bu kategoride olduğu için kapalı kalmaya devam etmelidir.

Ki Türkiye'de birçok cami kapatıldı hükümet eliyle. Kimsenin sesi çıkmadı. Gel gelelim referanduma gidilse bir caminin kapatılmasına yönelik oy çokluğu çıkacağını da sanmıyorum.

İsviçre'de ise böyle bir yola başvurmaları ahmaklık. Bakın şimdi, müslümanlar paralarını çekse, İsviçre'yi ayakta tutan en büyük sektör bankacılık sekte uğrasa görürüm İsviçe hükümetini.
Şu an İsviçre'de iki tane minareli cami varmış. 2 tane de sembolik minare. Hadi diyelim 4.
Bankacılığıyla meşhur olan bir ülkenin bankalarından paralar çekildiği zaman, İsviçre her şehire müslüman olup olmamasına bakmadan minareli bir cami yapacak hükümet eliyle.
Ancak o zaman bile geri kazanamayacak prestijini. İnşallah karar mahkemeden dönmez de böyle kalır.

Tüm müslümanlar da paralarını çeker İsviçre'den. İsviçre de krize girer. O krizde millet ekmek sıkıntısı çekerken de minareli cami yaptırırlar.

:thumbup1:

umarım yargıdan falan dönmez. her zaman maskesiz iş yapmıyorlar zaten.
 

The Dark Knight

Müdavim
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,912
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
Bir gerçeği unutuyorsunuz. Tarihin bize gösterdiği bir gerçek vardır, o da şudur; baskı zamanları dinlerin daha güçlenmesine neden olur. Romalı'lar Hristiyanları canlı canlı aslanlara yem ederken, Hristiyanlık sürekli sempatizasyon toplayıp güçlenmişti. Avrupa'nın bu tavırları, aslında istemedikleri kadar İslam sempatizasyanı ve bu dini tanımaya çalışan insan yaratacaktır. Allah her zamanki gibi, kötü bir olaydan iyi bir şey çıkartacak.
 
Üst