damzchevk
Profesör
- Katılım
- 22 Nisan 2020
- Mesajlar
- 1,148
- Reaksiyon puanı
- 1,013
- Puanları
- 293
İslamda çocuk yaşta evliliğe müsaade var mı?
Nisa Suresi 3. Ayet(Diyanet işleri meali)
“
Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur.”
İslamda yetim nedir? (Kaynak: İslam Ansiklopedisi)
"Sözlükte “yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki yütm kökünden türeyen yetîm kelimesi çeşitli nesnelerin tekliğini ifade eder. Meselâ benzeri zor bulunan ve sedeften tek çıkan iri inci tanesine “dürr-i yetîm”, öncesinde ve sonrasında şiir olmayan tek beyte “beyt-i yetîm” denir. Bu anlamdan hareketle babası ölmüş çocuğa da yetim (çoğulu eytâm, yetâmâ) adı verilir. “Yütm”ün asıl mânasının bir çocuğun babasını kaybetmesi olduğu ve tek başına kalma mânasının buradan geldiği şeklinde ikinci bir görüş de vardır (Lisânü’l-ʿArab, “ytm” md.). Bir hadiste yetimin zayıflığına işaret edilmiştir (İbn Mâce, “Edeb”, 6). Babasını kaybeden küçük büyük herkese (sözlük anlamı bakımından) yetim denilebilirse de fıkıhta yetim henüz bulûğ çağına ermemiş çocuklar hakkında kullanılır. Bir hadiste de bulûğ çağından sonra yetimliğin kalkacağı belirtilmiştir (Ebû Dâvûd, “Veṣâyâ”, 9)."
Hadis: (Ebu Davud, Vasiyetler,9)
“9. Yetimlik Ne Zaman Sona Erer
2875- Ali b. Ebî Talib'(in şöyle) dedi(ği rivâyet olunmuştur.) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu sözü hatırımdadır:
" Erginlik çağına geldikten sonra yetimlik yoktur. Gece-gündüz susmak da yoktur."
“
Nisa suresi 3. ayette ergenlik çağına ermemiş yetim kızlarla evlenilebilineceği görülmektedir. tefsir ve alimlerin görüşlerinde bu konuda bir problem yoktur.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Talak Suresi 4. Ayet: (Diyanet işleri meali):
“Kadınlarınızdan ay hali görmekten kesilenler ile henüz ay hali görmemiş olanların iddetleri hususunda şüpheye düşerseniz, bilin ki, onların iddet beklemesi üç aydır; gebe olanların iddeti, doğurmaları ile tamamlanır. Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir.”
Öncelikle İslam da iddet nedir: Evliliğin sona ermesi halinde kadının başka biriyle evlenmeden önce beklemesi gereken süre, İslam hukukunda iddet adıyla incelenmiştir.
Ayetteki henüz ay hali görmemiş yani regl olmamış olanların iddetininde 3 ay olduğu belirtilmektedir. Tefiserlerde de göreceğiniz üzere bunlar küçük yaşları dolayısıyla adet olmamış çocuklardır.
Taberi Talak suresi 4. Ayeti tefsiri:
Talak suresi 4. ayet meali
“Âdetten kesilen kadınlarınızın idelerinden şüphe ederseniz bilin ki onların iddeti üç aydır. Hiç âdet görmeyenler de böyledir. Hamile kadınların iddeti ise doğum yapmalarıyla tamamlanmış olur. Kim Allah’tan korkarsa Allah ona işlerinde kolaylık verir.”
*Âyet-i kerime’nin başında "Âdetten kesilen kadınların iddetlerinden şüphe ederseniz bilin ki onlarnı iddeti üç aydır." buyurulmaktadır. Buradaki "Şüphe etme" ifadesinden maksadın ne olduğu çeşitli sekilerde izah edilmiştir.
Mücahid, Zühri ve İbn-i Zeyd'den nakledilen bir görüşe göre buradaki şüphe, yaşlı kadının, âdetten tam olarak kesilip kesilmediği hususudur. Kadın, yaşlılığından dolayı âdetten kesildikten sonra tekrar onda kan görülecek olur da şüphe hasıl olursa bu kan, hastalıktan gelen bir kan kabul edilir. Böyle bir kadın üç âdet görme yerine üç ay iddet bekler. Genç yaşta âdetten kesilen kadın ise hamile olup olmadığı ortaya çıkıncaya kadar beklemek zorundadır. Onun iddeti budur.
Übey b. Ka'b'dan nakledilen diğer bir görüşe göre ise buradaki şüphe, âdetten kesilen kadının iddetinin hükmünün ne olacağı hakkındadır. Zira bu âyet gelmeden önce, akıl baliğ olmayan küçük çocukların, âdetten kesilen kadınların ve hamile olan kadınların iddetlerinin neye göre hesaplanacağı bilinmemekte idi. Âyet-i kerime geldi ve âdet görmeyen bu kadınların iddetlerinin aylarla hesap edileceğini beyan etti ve bunun üç ay olduğunu bildirdi. Taberi de bu görüşü tercih etmiştir.
Katade'ye göre ise burada hakkında şüphe edilen kadın, âdetleri düzenli olmayan kadınlar. Bir ayda bir kaç kere âdet gören veya bir kaç ayda bir âdet gören kadının iddeti üç aydır. Âdeti muntazam olmadığından iddette âdete itibar edilmez. Âyet-i kerime’de geçen "Âdetten kesilen" ifadesi bu görüşün tercihe şayan bir görüş olmadığını göstermektedir.
Âyet-i kerime’de: "Hiç âdet görmeyenler de böyledir." buyurulmaktadır. Bundan maksat, küçük yaşta evlenen ve zifafa girdikten sonra boşanan kadınlardır. Bunlar âdet görmedikleri için iddetleri aylarla ölçülür. Bu da üç aydır. Nitekim Süddi, Katade ve Dehhak bu kısmı aynı şekilde izah etmişlerdir.
Âyet-i kerime’de: "Hamile olan kadınların iddeti ise doğum yapmalanyla tamamlanmış olur." buyurulmaktadır. Bütün âlimler, hamile bir kadının boşanması halinde iddetinin doğum yapmasıyla sona ereceği hususunda ittifak etmişlerdir. Ancak hamile olan kadının kocası vefat edecek olur ise âlimlerin çoğunluğuna göre bunun iddeti de doğum yapmasıyla sona erer. Dört ay on gün beklemesi şart değildir.
Bu hususta Sübey'a Bint-i Haris diyor ki:
"O, Bedir savaşına katılan Sa'd b. Havle'nin nikâhı altında imiş. Veda haccı sırasında o hamile iken kocası ölmüş, kocasının ölümünden fazla zaman geçmeden doğum yapmış. Nifasından temizlenince evlenme teklifinde bulunanlara karşı kendisini hazırlamış ve teklifte bulunanlarla görüşmeyi kabul etmiştir. Bunun üzerine Abdüddar oğullarından Ebussenabil b. Ba'kek isimli kişi Sübey'a ya şöyle demiştir: "Evlenme teklifinde bulunanlara karşı süslendiğini ve evlenmek istediğini görüyorum. Allah’a yemin olsun ki sen dört ay on gün geçmeden evlenemezsin." Sübey'a diyor ki: "O bana bunları söyleyince akşamleyin giyinip Resûlüllah’a gittim. Ondan bu meseleyi sordum. O bana, doğumu yaptıktan sonra evlenmemin helal olduğunu, uygun görürsem evlenebileceğimi bildirdi." Buhari, K. Megazi, bab: 10/ Müslim, K. el-Talâk, bnh: 56, Hadis no: 1484, Ebû Davuıl, K.ct-Talâk, bab: 47, Hadis no: 2306
Abdullah b. Mes'ud, Şa'bi, Übey b. Kâ'b, Süddi ve daha başkaları bu âyet-i kerime’yi bu şekilde izah etmişler, bu surenin Bakara suresinden daha sonra indiğini ve orada zikredilen dört ay on gün iddet beklemenin, kocası ölen ve hamile olmayan kadınlar için söz konusu olduğunu söylemişlerdir.
Hazret-i Ali ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise kocası ölen hamile kadın, dört ay on günlük süre ile doğum süresinden hangisi daha uzun ise onu beklemek zorundadır. Yani kocası öldükten sonra dört ay on günden daha erken bir sürede doğum yapacak olursa dört ay on günü tamamlar. Ölümden sonra dört ay on gün içinde doğum yapmazsa doğum yapıncaya kadar bekler. Hazret-i Ali ve Abdullah b. Abbas her iki âyetle de amel etmek için böyle bir neticeye varmışlardır. Ancak hadisler bu görüşe desteklememektedir.
Celaleyn Talak suresi 4. Ayeti tefsiri:
Kadınlarınızdan hayızdan kesilenler hakkında iddetlerinin ne olacağı hususunda şüphelendinizse, onların iddeti üç aydır. Küçüklükleri dolayısıyla henüz hayız görmeyenlerin de yine iddetleri üç aydır. Bu iki mesele kocaları ölmüş olan kadınları bağlamaz. Kocaları ölen kadınlara gelince. Onların iddeti, “sizden vefat edenlerin geride bıraktığı zevceleri, bizzat kendileri dört ay on gün beklerler.....“ (Bakara: 234) mealindeki âyeti kerîmeyle hükme bağlanmıştır. Gebe kadınların süreleri, iddetlerinin tamamlanması ise, bunlar ister boşanmış, isterse kocaları ölen kadınlar olsun çocuklarını doğurmalarıdır. Her kim Allah'tan korkarsa, Allah dünyada ve âhirette onun işine bir kolaylık bahşeder.
Âyet-i kerîme’nin iki yerinde geçen ”el-Lâi “ lâfzı hemze ile Ya ile ve Ya'sız olarak okunmuştur.
____________________________________________________________________________________________________________________________________
Görüldüğü üzere İslamda küçük yaşta evlilik meşrudur. Bu zaten sünnettede bilinmektedir. Hz. Rukiye 13 yaşında hz.Osman ile, Peygamberin kızı Hz.Zeynep 14 veya 15 yaşında Teyzesinin oğlu ile,Hz.Aişe’nin 10 yaşında Peygamber ile evlendiği bilinmektedir. Kaynak ve ayrıntılar için: (İslamda küçük yaşta evlilikler)
Ben böyle bir inancın gerçekten yaratıcı tarafından gelmiş olayamacağını düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Nisa Suresi 3. Ayet(Diyanet işleri meali)
“
Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur.”
İslamda yetim nedir? (Kaynak: İslam Ansiklopedisi)
"Sözlükte “yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki yütm kökünden türeyen yetîm kelimesi çeşitli nesnelerin tekliğini ifade eder. Meselâ benzeri zor bulunan ve sedeften tek çıkan iri inci tanesine “dürr-i yetîm”, öncesinde ve sonrasında şiir olmayan tek beyte “beyt-i yetîm” denir. Bu anlamdan hareketle babası ölmüş çocuğa da yetim (çoğulu eytâm, yetâmâ) adı verilir. “Yütm”ün asıl mânasının bir çocuğun babasını kaybetmesi olduğu ve tek başına kalma mânasının buradan geldiği şeklinde ikinci bir görüş de vardır (Lisânü’l-ʿArab, “ytm” md.). Bir hadiste yetimin zayıflığına işaret edilmiştir (İbn Mâce, “Edeb”, 6). Babasını kaybeden küçük büyük herkese (sözlük anlamı bakımından) yetim denilebilirse de fıkıhta yetim henüz bulûğ çağına ermemiş çocuklar hakkında kullanılır. Bir hadiste de bulûğ çağından sonra yetimliğin kalkacağı belirtilmiştir (Ebû Dâvûd, “Veṣâyâ”, 9)."
Hadis: (Ebu Davud, Vasiyetler,9)
“9. Yetimlik Ne Zaman Sona Erer
2875- Ali b. Ebî Talib'(in şöyle) dedi(ği rivâyet olunmuştur.) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu sözü hatırımdadır:
" Erginlik çağına geldikten sonra yetimlik yoktur. Gece-gündüz susmak da yoktur."
“
Nisa suresi 3. ayette ergenlik çağına ermemiş yetim kızlarla evlenilebilineceği görülmektedir. tefsir ve alimlerin görüşlerinde bu konuda bir problem yoktur.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Talak Suresi 4. Ayet: (Diyanet işleri meali):
“Kadınlarınızdan ay hali görmekten kesilenler ile henüz ay hali görmemiş olanların iddetleri hususunda şüpheye düşerseniz, bilin ki, onların iddet beklemesi üç aydır; gebe olanların iddeti, doğurmaları ile tamamlanır. Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir.”
Öncelikle İslam da iddet nedir: Evliliğin sona ermesi halinde kadının başka biriyle evlenmeden önce beklemesi gereken süre, İslam hukukunda iddet adıyla incelenmiştir.
Ayetteki henüz ay hali görmemiş yani regl olmamış olanların iddetininde 3 ay olduğu belirtilmektedir. Tefiserlerde de göreceğiniz üzere bunlar küçük yaşları dolayısıyla adet olmamış çocuklardır.
Taberi Talak suresi 4. Ayeti tefsiri:
Talak suresi 4. ayet meali
“Âdetten kesilen kadınlarınızın idelerinden şüphe ederseniz bilin ki onların iddeti üç aydır. Hiç âdet görmeyenler de böyledir. Hamile kadınların iddeti ise doğum yapmalarıyla tamamlanmış olur. Kim Allah’tan korkarsa Allah ona işlerinde kolaylık verir.”
*Âyet-i kerime’nin başında "Âdetten kesilen kadınların iddetlerinden şüphe ederseniz bilin ki onlarnı iddeti üç aydır." buyurulmaktadır. Buradaki "Şüphe etme" ifadesinden maksadın ne olduğu çeşitli sekilerde izah edilmiştir.
Mücahid, Zühri ve İbn-i Zeyd'den nakledilen bir görüşe göre buradaki şüphe, yaşlı kadının, âdetten tam olarak kesilip kesilmediği hususudur. Kadın, yaşlılığından dolayı âdetten kesildikten sonra tekrar onda kan görülecek olur da şüphe hasıl olursa bu kan, hastalıktan gelen bir kan kabul edilir. Böyle bir kadın üç âdet görme yerine üç ay iddet bekler. Genç yaşta âdetten kesilen kadın ise hamile olup olmadığı ortaya çıkıncaya kadar beklemek zorundadır. Onun iddeti budur.
Übey b. Ka'b'dan nakledilen diğer bir görüşe göre ise buradaki şüphe, âdetten kesilen kadının iddetinin hükmünün ne olacağı hakkındadır. Zira bu âyet gelmeden önce, akıl baliğ olmayan küçük çocukların, âdetten kesilen kadınların ve hamile olan kadınların iddetlerinin neye göre hesaplanacağı bilinmemekte idi. Âyet-i kerime geldi ve âdet görmeyen bu kadınların iddetlerinin aylarla hesap edileceğini beyan etti ve bunun üç ay olduğunu bildirdi. Taberi de bu görüşü tercih etmiştir.
Katade'ye göre ise burada hakkında şüphe edilen kadın, âdetleri düzenli olmayan kadınlar. Bir ayda bir kaç kere âdet gören veya bir kaç ayda bir âdet gören kadının iddeti üç aydır. Âdeti muntazam olmadığından iddette âdete itibar edilmez. Âyet-i kerime’de geçen "Âdetten kesilen" ifadesi bu görüşün tercihe şayan bir görüş olmadığını göstermektedir.
Âyet-i kerime’de: "Hiç âdet görmeyenler de böyledir." buyurulmaktadır. Bundan maksat, küçük yaşta evlenen ve zifafa girdikten sonra boşanan kadınlardır. Bunlar âdet görmedikleri için iddetleri aylarla ölçülür. Bu da üç aydır. Nitekim Süddi, Katade ve Dehhak bu kısmı aynı şekilde izah etmişlerdir.
Âyet-i kerime’de: "Hamile olan kadınların iddeti ise doğum yapmalanyla tamamlanmış olur." buyurulmaktadır. Bütün âlimler, hamile bir kadının boşanması halinde iddetinin doğum yapmasıyla sona ereceği hususunda ittifak etmişlerdir. Ancak hamile olan kadının kocası vefat edecek olur ise âlimlerin çoğunluğuna göre bunun iddeti de doğum yapmasıyla sona erer. Dört ay on gün beklemesi şart değildir.
Bu hususta Sübey'a Bint-i Haris diyor ki:
"O, Bedir savaşına katılan Sa'd b. Havle'nin nikâhı altında imiş. Veda haccı sırasında o hamile iken kocası ölmüş, kocasının ölümünden fazla zaman geçmeden doğum yapmış. Nifasından temizlenince evlenme teklifinde bulunanlara karşı kendisini hazırlamış ve teklifte bulunanlarla görüşmeyi kabul etmiştir. Bunun üzerine Abdüddar oğullarından Ebussenabil b. Ba'kek isimli kişi Sübey'a ya şöyle demiştir: "Evlenme teklifinde bulunanlara karşı süslendiğini ve evlenmek istediğini görüyorum. Allah’a yemin olsun ki sen dört ay on gün geçmeden evlenemezsin." Sübey'a diyor ki: "O bana bunları söyleyince akşamleyin giyinip Resûlüllah’a gittim. Ondan bu meseleyi sordum. O bana, doğumu yaptıktan sonra evlenmemin helal olduğunu, uygun görürsem evlenebileceğimi bildirdi." Buhari, K. Megazi, bab: 10/ Müslim, K. el-Talâk, bnh: 56, Hadis no: 1484, Ebû Davuıl, K.ct-Talâk, bab: 47, Hadis no: 2306
Abdullah b. Mes'ud, Şa'bi, Übey b. Kâ'b, Süddi ve daha başkaları bu âyet-i kerime’yi bu şekilde izah etmişler, bu surenin Bakara suresinden daha sonra indiğini ve orada zikredilen dört ay on gün iddet beklemenin, kocası ölen ve hamile olmayan kadınlar için söz konusu olduğunu söylemişlerdir.
Hazret-i Ali ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise kocası ölen hamile kadın, dört ay on günlük süre ile doğum süresinden hangisi daha uzun ise onu beklemek zorundadır. Yani kocası öldükten sonra dört ay on günden daha erken bir sürede doğum yapacak olursa dört ay on günü tamamlar. Ölümden sonra dört ay on gün içinde doğum yapmazsa doğum yapıncaya kadar bekler. Hazret-i Ali ve Abdullah b. Abbas her iki âyetle de amel etmek için böyle bir neticeye varmışlardır. Ancak hadisler bu görüşe desteklememektedir.
Celaleyn Talak suresi 4. Ayeti tefsiri:
Kadınlarınızdan hayızdan kesilenler hakkında iddetlerinin ne olacağı hususunda şüphelendinizse, onların iddeti üç aydır. Küçüklükleri dolayısıyla henüz hayız görmeyenlerin de yine iddetleri üç aydır. Bu iki mesele kocaları ölmüş olan kadınları bağlamaz. Kocaları ölen kadınlara gelince. Onların iddeti, “sizden vefat edenlerin geride bıraktığı zevceleri, bizzat kendileri dört ay on gün beklerler.....“ (Bakara: 234) mealindeki âyeti kerîmeyle hükme bağlanmıştır. Gebe kadınların süreleri, iddetlerinin tamamlanması ise, bunlar ister boşanmış, isterse kocaları ölen kadınlar olsun çocuklarını doğurmalarıdır. Her kim Allah'tan korkarsa, Allah dünyada ve âhirette onun işine bir kolaylık bahşeder.
Âyet-i kerîme’nin iki yerinde geçen ”el-Lâi “ lâfzı hemze ile Ya ile ve Ya'sız olarak okunmuştur.
____________________________________________________________________________________________________________________________________
Görüldüğü üzere İslamda küçük yaşta evlilik meşrudur. Bu zaten sünnettede bilinmektedir. Hz. Rukiye 13 yaşında hz.Osman ile, Peygamberin kızı Hz.Zeynep 14 veya 15 yaşında Teyzesinin oğlu ile,Hz.Aişe’nin 10 yaşında Peygamber ile evlendiği bilinmektedir. Kaynak ve ayrıntılar için: (İslamda küçük yaşta evlilikler)
Ben böyle bir inancın gerçekten yaratıcı tarafından gelmiş olayamacağını düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?