İslamda çocuk yaşta evliliğe müsade olması konusu

basit

Dekan
Cezalı
Katılım
24 Kasım 2020
Mesajlar
6,302
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
6,518
Puanları
293
Konu kaymasın dedim ama söyleyeyim. Bir erkek sağlıklı olarak art arda 4 kere boşalabilir. Kadın ise defalarca.
4 olunca da defalarca oluyor. Hem 4 kere değil o olay. İki bireyin, beyin fonksiyonlarının yettiği yere kadar, devam eder.
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Konu hakkında tefsir,meal,kelam gibi konuları görmemiş eğitimini almamış ve bu alanda kendini zerre kadar tecrübesi olmayan bir peder,rahip veya keşiş gelip de İslam hakkında açıklama yapıp tartışabilir mi ? Mantıklı olan bu mudur ? Senin kendine ait bir görüşün devam eden yorumlarında mevcuttur. Bahsetmek istediğin şey aslında dini bilgi vermek değil bu bilgileri kullanarak sana göre yanlış olduğunu düşündüğün çocuk yaşta evlilik veya çoklu evlilik görüşlerini aktarmaktır. Bunu İslam veya ayetleri kullanmadan da konu açarak yapabilirdin. Yani inancı olmayan biri din hakkında bilgi verdiğinde İslama inanlar bu kişinin dediklerini mi yoksa İslam üzerine kendini geliştirmiş bir alimin verdiği bilgiyi dinler ve dikkate alırlar. Sen gidip doktor yerine hasta olduğunda öğretmene mi muayene olmaya gidersin?

Bu kitap bize oku demiyor muydu? Okuyoruz işte. Kuran okuyoruz, hadis okuyoruz,tefsir okuyoruz fıkıh okuyoruz gördüklerimizi yazıyoruz. Konuda islamda çocuk yaşta evlilik var mı yok mu bunun hakkında bir kendi görüşüm yok. Yoksa dediğin gibi kendi belirttiğim görüş bu inancın yaratıcıdan gelip gelmemiş olduğuyla alakalıydı. Asıl konunun kendisiyle bir kşisel mana vermem yoktur.
 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Bu kitap bize oku demiyor muydu? Okuyoruz işte. Kuran okuyoruz, hadis okuyoruz,tefsir okuyoruz fıkıh okuyoruz gördüklerimizi yazıyoruz. Konuda islamda çocuk yaşta evlilik var mı yok mu bunun hakkında bir kendi görüşüm yok. Yoksa dediğin gibi kendi belirttiğim görüş bu inancın yaratıcıdan gelip gelmemiş olduğuyla alakalıydı. Asıl konunun kendisiyle bir kşisel mana vermem yoktur.
Bana göre bazı şeyleri yanlış veya eksik yapıyorsun. Sen kendince tam ve doğru yaptığın fikrine sahip olabilirsin. Ama nasıl biz İngilizceyi kendi başımıza bir öğretmen olmadan öğrenemiyorsak dinde bu şekilde ele alınabilir. Hz. Muhammede bu dini öğretmek için seçilen peygamberdir. Ve onun öğrettiklerini sahabeler alimlere alimler mürşitlere mürşitler de alim olduklarında kendi mürşitlerine öğreterek 1400 yıl sürede günümüze ulaştırmıştır. Yani sadece okuyacaksak anlamak için öğretmene ihtiyacımız var. Mesela Arapçada latin harfleri ile "halak" olarak yazılan sözcüğün iki tür okunuşu vardır. birinde "h" hırıltılı okunurken, öbüründe türkçedeki gibi okunmaktadır. hırıltılı okunan "halk etmek" yani yaratmak anlamına gelmektedir. diğeri ise traş etmek anlamına. dolayısı ile "allah alemleri yarattı" anlamında arapça cümle kurmak isteyen bir muhterem orada "halak" sözcüğünü Türkçe okunduğu gibi okursa "allah alemleri traş etti" demiş olacaktır. Bunu sadece tefsir ve meal okuyan birisi ayırt etmede ve Arapça yazılı ayette hangi kelimenin buna karşılık geldiğini anlayamaz. Bazen cümleler içerisinde farklı anlamlar barındırır. Bunun için meal,tefsir ve kelam gibi dersler var ve öğretiliyor.
 
Son düzenleme:

basit

Dekan
Cezalı
Katılım
24 Kasım 2020
Mesajlar
6,302
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
6,518
Puanları
293
Bana göre bazı şeyleri yanlış veya eksik yapıyorsun. Sen kendince tam ve doğru yaptığın fikrine sahip olabilirsin. Ama nasıl biz İngilizceyi kendi başımıza bir öğretmen olmadan öğrenemiyorsak dinde bu şekilde ele alınabilir. Hz. Muhammede bu dini öğretmek için seçilen peygamberdir. Ve onun öğrettiklerini sahabeler alimlere alimler mürşitlere mürşitler de alim olduklarında kendi mürşitlerine öğreterek 1400 yıl sürede günümüze ulaştırmıştır. Yani sadece okuyacaksak anlamak için öğretmene ihtiyacımız var. Mesela Arapçada latin harfleri ile "halak" olarak yazılan sözcüğün iki tür okunuşu vardır. birinde "h" hırıltılı okunurken, öbüründe türkçedeki gibi okunmaktadır. hırıltılı okunan "halk etmek" yani yaratmak anlamına gelmektedir. diğeri ise traş etmek anlamına. dolayısı ile "allah alemleri yarattı" anlamında arapça cümle kurmak isteyen bir muhterem orada "halak" sözcüğünü Türkçe okunduğu gibi okursa "allah alemleri traş etti" demiş olacaktır. Bunu sadece tefsir okuyan birisi ayırt etmede ve Arapça yazılı ayette hangi kelimenin buna karşılık geldiğini anlayamaz. Bazen cümleler içerisinde farklı anlamlar barındırır. Bunun için meal,tefsir ve kelam gibi dersler var ve öğretiliyor.
Evet. Çok doğrudur. Üstelik bozulmamış iddaasını taşıyor.
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Bana göre bazı şeyleri yanlış veya eksik yapıyorsun. Sen kendince tam ve doğru yaptığın fikrine sahip olabilirsin. Ama nasıl biz İngilizceyi kendi başımıza bir öğretmen olmadan öğrenemiyorsak dinde bu şekilde ele alınabilir. Hz. Muhammede bu dini öğretmek için seçilen peygamberdir. Ve onun öğrettiklerini sahabeler alimlere alimler mürşitlere mürşitler de alim olduklarında kendi mürşitlerine öğreterek 1400 yıl sürede günümüze ulaştırmıştır. Yani sadece okuyacaksak anlamak için öğretmene ihtiyacımız var. Mesela Arapçada latin harfleri ile "halak" olarak yazılan sözcüğün iki tür okunuşu vardır. birinde "h" hırıltılı okunurken, öbüründe türkçedeki gibi okunmaktadır. hırıltılı okunan "halk etmek" yani yaratmak anlamına gelmektedir. diğeri ise traş etmek anlamına. dolayısı ile "allah alemleri yarattı" anlamında arapça cümle kurmak isteyen bir muhterem orada "halak" sözcüğünü Türkçe okunduğu gibi okursa "allah alemleri traş etti" demiş olacaktır. Bunu sadece tefsir okuyan birisi ayırt etmede ve Arapça yazılı ayette hangi kelimenin buna karşılık geldiğini anlayamaz. Bazen cümleler içerisinde farklı anlamlar barındırır. Bunun için meal,tefsir ve kelam gibi dersler var ve öğretiliyor.

Kardeşim bu yazdıklarım zaten bu dediğin dersleri almış kişilerin yazıları. Bir tefsire bakıyorum aynı diğeride aynı şeyi demiş üçüncüsüde aynı şeyi demiş artık daha ne diyeyim? Sanki ben çevirmişim gibi yazmışsın.
 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Kardeşim bu yazdıklarım zaten bu dediğin dersleri almış kişilerin yazıları. Bir tefsire bakıyorum aynı diğeride aynı şeyi demiş üçüncüsüde aynı şeyi demiş artık daha ne diyeyim? Sanki ben çevirmişim gibi yazmışsın.
Sen çevirmişsin diye tek bir ifadem var mı ? Sen bir yorumdan farklı bir anlam çıkarıyorsun. O zaman alim olmasa sadece okuyarak insanlarda İslamda farklı anlamlar çıkarırlardı. Kısacası senin yazdığın doğru olsa da bu dine inancın olmadığından bu dine inananlar seni dikkate almayabilirler demek istiyorum en başından beri.
 

AlperShal

Müdavim
Müdavim
Katılım
14 Ekim 2018
Mesajlar
2,724
Reaksiyon puanı
2,553
Puanları
358
Sen çevirmişsin diye tek bir ifadem var mı ? Sen bir yorumdan farklı bir anlam çıkarıyorsun. O zaman alim olmasa sadece okuyarak insanlarda İslamda farklı anlamlar çıkarırlardı. Kısacası senin yazdığın doğru olsa da bu dine inancın olmadığından bu dine inananlar seni dikkate almayabilirler demek istiyorum en başından beri.
1- Hocam araya giriyorum kusura bakmayın ikinizede ama arkadaş "Sen çevirmişsin" dediğinizi söylemiyor "sanki" öyle bir anlam katarak söylüyorsunuz diyor.
==
2- Arkadaşa bu dine inananlar seni dikkate almayabilirler diyorsunuz ama bu sadece bir ihtimal, bunu neden sorun ediyorsunuz? İkincisi ben eski bir Müslüman olarak ateizmin varlığını öğrendiğimde iki tarafın da görüşlerini dinledim objektif bir şekilde kendi fikirlerimi oluşturabilmek için, ki çoğu İslamî kaynağın ayetleri büktüğünü de fark ediyorsunuz öyle olunca. O yüzden bir Müslüman'ın bu fikirleri dikkate almaması onun sorunu olur, bu da konuyu kapatmayı gerektirir mi?
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Sen çevirmişsin diye tek bir ifadem var mı ? Sen bir yorumdan farklı bir anlam çıkarıyorsun. O zaman alim olmasa sadece okuyarak insanlarda İslamda farklı anlamlar çıkarırlardı. Kısacası senin yazdığın doğru olsa da bu dine inancın olmadığından bu dine inananlar seni dikkate almayabilirler demek istiyorum en başından beri.

Dikkate almasınlar ama başka konular için gidip taberi tefsiri okuyup o tefsirle İslamı savunacaklardır başka konularda. Çok mühim değil.
 

Muz Art

Cezalı
Cezalı
Katılım
11 Ocak 2021
Mesajlar
39
Reaksiyon puanı
42
Puanları
18
Yaş
18
kızgın atmayın yeter ya al mesajı da sildim rahatladınız mı
 
Son düzenleme:

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
1- Hocam araya giriyorum kusura bakmayın ikinizede ama arkadaş "Sen çevirmişsin" dediğinizi söylemiyor "sanki" öyle bir anlam katarak söylüyorsunuz diyor.
==
2- Arkadaşa bu dine inananlar seni dikkate almayabilirler diyorsunuz ama bu sadece bir ihtimal, bunu neden sorun ediyorsunuz? İkincisi ben eski bir Müslüman olarak ateizmin varlığını öğrendiğimde iki tarafın da görüşlerini dinledim objektif bir şekilde kendi fikirlerimi oluşturabilmek için, ki çoğu İslamî kaynağın ayetleri büktüğünü de fark ediyorsunuz öyle olunca. O yüzden bir Müslüman'ın bu fikirleri dikkate almaması onun sorunu olur, bu da konuyu kapatmayı gerektirir mi?
Acaba iki tarafında görüşlerini dinlerken İslam boyutunda kimleri referans aldınız dikkate aldınız?
Ben konunun kapatılmasını bu arkadaş yüzünden değil anlamsızca ve bel altı şeklinde yazılan yorumlardan ötürü yazdım onu da ayrıca belirteyim.
 

Niko4

Doçent
Katılım
21 Şubat 2020
Mesajlar
720
Reaksiyon puanı
421
Puanları
63
Yaş
20
Zaten çok eşliliği İslam dini 4 le sınırlamamışmıdır ? Ben mi yanlış biliyorum ?
 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Zaten çok eşliliği İslam dini 4 le sınırlamamışmıdır ? Ben mi yanlış biliyorum ?
Adaletli olmak kaydıyla 4 eş sınırı vardır. Aslında onun amacı da kıtlık,toplu ölüm ve savaş gibi durumlarda dul ve erkek nüfusun azalmasıyla evlenememiş kadınların himayesi içindir. Yani günümüzde en zenginde olsan 4 eş içinde bir Hz. Ömer kadar adil davranamıyorsan 1 kişi ile evlenmen gerekir. O kadar ince bir nüans vardır ki orada 4 eş içinde maddi manevi eşitlik sağlayacaksın. Bunu bir erkeğin yapması cidden çok zordur.
 

Niko4

Doçent
Katılım
21 Şubat 2020
Mesajlar
720
Reaksiyon puanı
421
Puanları
63
Yaş
20
Adaletli olmak kaydıyla 4 eş sınırı vardır. Aslında onun amacı da kıtlık,toplu ölüm ve savaş gibi durumlarda dul ve erkek nüfusun azalmasıyla evlenememiş kadınların himayesi içindir. Yani günümüzde en zenginde olsan 4 eş içinde bir Hz. Ömer kadar adil davranamıyorsan 1 kişi ile evlenmen gerekir. O kadar ince bir nüans vardır ki orada 4 eş içinde maddi manevi eşitlik sağlayacaksın. Bunu bir erkeğin yapması cidden çok zordur.
Kesinlikle katılıyorum .
 

OzkanK.

Müdavim
Müdavim
Katılım
3 Eylül 2019
Mesajlar
10,693
Reaksiyon puanı
13,063
Puanları
4,958
Konu sahibi bu konuyu daha öncede 2-3 kere daha açmamış mıydı ?

Döndürüp döndürüp aynı konuyu veya benzer konuları açmasındaki ana amaç ney acaba ?
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Adaletli olmak kaydıyla 4 eş sınırı vardır. Aslında onun amacı da kıtlık,toplu ölüm ve savaş gibi durumlarda dul ve erkek nüfusun azalmasıyla evlenememiş kadınların himayesi içindir. Yani günümüzde en zenginde olsan 4 eş içinde bir Hz. Ömer kadar adil davranamıyorsan 1 kişi ile evlenmen gerekir. O kadar ince bir nüans vardır ki orada 4 eş içinde maddi manevi eşitlik sağlayacaksın. Bunu bir erkeğin yapması cidden çok zordur.

Peygamber bile bu adaletli tam olarak yerine getirememiş eşleri arasında tartışmalara yol açmıştır Tahrim suresinde bunu görebilirsiniz. Ayrıca nisa suresi 129. ayette bunun mümkün olmadığını belirtmiştir.

Nisa sures 129. ayet: diyanet işleri)
"Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir."

Buna rağmen birden fazla eş alan kişilerin çok büyük bir kısmının adaleti yerine getiremeyeceği açık bir konuyken böyle bir kanunu evrensel biçimde savaş zamanı için sınırlandırmadan insanlığa sunması benim görüşümce yanlıştır. Çünkü kişi nikahlerken ben adaleti yerine getireceğim der ama 5 yıl sonra ne olacağını ne yapacağını bilemezsiniz. Buna kendisinin karar vermesi o yüzden birşeyi ifade etmez. Zaten eğer adaleti yerine getiremem diyorsan cariyelerin varsa onlarla yetinebiliyorsun. Onlar hakkında bir hür kadına olduğu gibi bir adalet sorumluluğun yok.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Konu sahibi bu konuyu daha öncede 2-3 kere daha açmamış mıydı ?

Döndürüp döndürüp aynı konuyu veya benzer konuları açmasındaki ana amaç ney acaba ?

Bir tane bu konuyu açmıştım. İslamda küçük yaşta evlilikler

Ama burada kuran üzerinden kaynaklandırarak bir açıklama yoktu sadece örnekler verilmişti. Bu konu ise açıklayıcı konumunda.
 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Zaten eğer adaleti yerine getiremem diyorsan cariyelerin varsa onlarla yetinebiliyorsun. Onlar hakkında bir hür kadına olduğu gibi bir adalet sorumluluğun yok.
Cariye tamamen farklı bir konu. Cariye ile cinsel birliktelik olmaz. Cariye savaşta esir düşen kafir kadın demektir. Cariyelerle yetinmek dersen açıklama yapmazsak iş farklı yöne gider. Yani cariye ile evlenmeden her istediğini yaptıramazsın. Cariyenin de savaşta esir olan kafir kadın olma şartı var. İşte o zaman günümüzde ne cariyelik ne de çoklu evliliğin yapılabileceğinden bahsedemeyiz.

Ayette der ki
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3).

 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Cariye tamamen farklı bir konu. Cariye ile cinsel birliktelik olmaz. Cariye savaşta esir düşen kafir kadın demektir. Cariyelerle yetinmek dersen açıklama yapmazsak iş farklı yöne gider. Yani cariye ile evlenmeden her istediğini yaptıramazsın. Cariyenin de savaşta esir olan kafir kadın olma şartı var. İşte o zaman günümüzde ne cariyelik ne de çoklu evliliğin yapılabileceğinden bahsedemeyiz.

Ayette der ki
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3).



Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir.

İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “Teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir.

İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
(Nikah akdi dışndayı ekleyerek kafa karıştıyor, cümlenin anlanmasını zorlaştırıyorlar. Hür kadınla evlenirken aşağıdaki iki şartı ve artı olarak nikah akdi gerekir ama cariyede nikah akdi dışında sadece bu ikisi gerekir diyor cümle.)

Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.

İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)

Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124)

- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).



Burada Tesseri kavramını yerine getirmesi için nikah gerekmez cariyenin mülkünde olması ve ona eşi gibi yer ve zaman ayrıması yeterlidir. Zaten Cariye ile ilişki için nikah gerekir mi diye aratırsanız gerekmediğini göreceksiniz. Cariyeninde sınırı yoktur. Nikah kıyılmak zorunda olsa zaten 4 eşle sınırlandırdığı için cariyeyi ayriyeten ayette belirtmesi anlamsız olur. Hür kadınlar için 4 cariyeler için şartlar farklıdır.

Ayrıca cübbelidende dilnleyin birde.

 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir.

İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “Teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir.

İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
(Nikah akdi dışndayı ekleyerek kafa karıştıyor, cümlenin anlanmasını zorlaştırıyorlar. Hür kadınla evlenirken aşağıdaki iki şartı ve artı olarak nikah akdi gerekir ama cariyede nikah akdi dışında sadece bu ikisi gerekir diyor cümle.)

Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.

İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)

Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124)

- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).



Burada Tesseri kavramını yerine getirmesi için nikah gerekmez cariyenin mülkünde olması ve ona eşi gibi yer ve zaman ayrıması yeterlidir. Zaten Cariye ile ilişki için nikah gerekir mi diye aratırsanız gerekmediğini göreceksiniz. Cariyeninde sınırı yoktur. Nikah kıyılmak zorunda olsa zaten 4 eşle sınırlandırdığı için cariyeyi ayriyeten ayette belirtmesi anlamsız olur. Hür kadınlar için 4 cariyeler için şartlar farklıdır.

Ayrıca cübbelidende dilnleyin birde.

Cariyeye nikah gerekmez çünkü cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf hukuki olduğundan nikah akdi yerine geçiyor.

Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.

Yani demek istediğim evlenmeden cariye ile her istediğini yapamazsın demek bu akit ve tasarruf yapılmadan ve kadın cariyelik şartlarını taşımadan kafama göre bu benim cariyem diyip cinsi münasebet yaşayamazsın demek oluyor. Hani bir müslüman erkek evliyken gidipte müslüman olmayan bir kadınla cinsi münasebet yaşayıp bu benim cariyem diyerek yırtamaz demek istiyorum.
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
Cariyeye nikah gerekmez çünkü cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf hukuki olduğundan nikah akdi yerine geçiyor.

Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.

Yani demek istediğim evlenmeden cariye ile her istediğini yapamazsın demek bu akit ve tasarruf yapılmadan ve kadın cariyelik şartlarını taşımadan kafama göre bu benim cariyem diyip cinsi münasebet yaşayamazsın demek oluyor. Hani bir müslüman erkek evliyken gidipte müslüman olmayan bir kadınla cinsi münasebet yaşayıp bu benim cariyem diyerek yırtamaz demek istiyorum.

Zaten cariye dediğimiz kişi sokaktaki sahipsiz herhangi bir kadın değil. Ayettede dediği gibi elinizin altındaki kişilerdir. Elinin yani mülkiyetinin altında olduğu için nikah gerekmez, zaten mülkiyeti altında değilse o cariyesi olmaz.

nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.

Hür kadınla yapılan nikahın yerine geçmez. normal nikah 4 hür kadınla sınırlandırılmıştır normal nikah ve cariyenin mülkünün altında olması ve ondan yararlanılması farklı şeylerdir. Sonuç olarak bu şartları yerine getirerek cariyeler ile ayette dediği gibi yetinilir.
 

Fakehero

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
5 Aralık 2019
Mesajlar
5,632
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
5,639
Puanları
1,708
Yaş
36
Zaten cariye dediğimiz kişi sokaktaki sahipsiz herhangi bir kadın değil. Ayettede dediği gibi elinizin altındaki kişilerdir. Elinin yani mülkiyetinin altında olduğu için nikah gerekmez, zaten mülkiyeti altında değilse o cariyesi olmaz.



Hür kadınla yapılan nikahın yerine geçmez. normal nikah 4 hür kadınla sınırlandırılmıştır normal nikah ve cariyenin mülkünün altında olması ve ondan yararlanılması farklı şeylerdir. Sonuç olarak bu şartları yerine getirerek cariyeler ile ayette dediği gibi yetinilir.
O zaman her kadın cariye olamayacağı ve 4 tane hür kadınla nikahta adil davranmanın zor olacağını göz önüne alırsak bu ikisininde günümüzde olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyleyebiliriz ve noktayı koyup konuyu sonlandırabiliriz.
 

damzchevk

Profesör
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
293
O zaman her kadın cariye olamayacağı ve 4 tane hür kadınla nikahta adil davranmanın zor olacağını göz önüne alırsak bu ikisininde günümüzde olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyleyebiliriz ve noktayı koyup konuyu sonlandırabiliriz.
Günümüzde köle sistemi olmadığından olamaz tabi. Tabi Pakistan, afganistan, ırak vb. yerlerde çocuk yaşta evlilik ve çoklu evlilik hala olduğu için cariye mevzusu hala var mı bilemiyorum. Ayrıca çok değil 200 yıl önce kadar bunlar tamamen uygulanıyordu. Önemli olanda bunların bugün dahi ayıp veya yanlış değil caiz olan şeyler olmasıdır. Çocuk evliliği, çoklu evlilik, cariye sistemi. Bunların uygulanması günah değil.
 
Üst