İnanmak... Ateist

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

svksy

Asistan
Katılım
16 Şubat 2008
Mesajlar
154
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
Bir kaç soru:
1)Bilimsel çalışma metoduna göre ;a)gözlem yapılır b)gözleme esas hipotez kururlur c)hipoteze yönelik en az iki gruplu kontrollü deney yapılır d)deney sonuçlarının tamamı (+) olursa bilimsel değeri olan yasa elde edilir?Tanrı teoremi bu esaslarla incelenemeyeceğine göre varlığından söz edilebilir mi?
2)Termodinamik biliminin birinci yasası enerjinin yoktan var olamayacağını vardan yok olamayacağını öngörüyor mu?
3)Shrödinger in pisi denklemi tabiatta hiç bir şeyin madde olmadığını enerji halinde olduğunu (dolayısı ile yaratılmamış olduğunu)ispat etmedi mi?
4)Tabiat sizin sandığınız bibi müthiş bir düzen içindemi,yoksa entropi denilen düzensiz enerji kaosunun içinde mi?Yoksa maddelerdeki maksimumu düzensizlik eğilimi bütün deneylerde ortaya çıkmasına rağmen biz hala yalan mı diyelim?
5)Bir hadiste duyduğum 'dünya bir cuma günü akşam vakti batacak, bu yüzden akşam ezanı hızlı okunup namazı da kısa kılınır' ibareleri doğru mu? Doğru ise dünya nın bir tarafı cuma akşamı iken diğer tarafı cumartesi sabahı olmuyor mu?
6)İki milyon hadisi bildiği ve her hadisi ezberlemeden önce iki rekat namaz kıldığı söylenen Buhari olağanüstü bir yeteneğe sahip lsa bile en az 300 yıl bu işle mi uğraştı?
7)Dünyanın dönme hızının sürekli azaldığını, yılların sürelerinin kısaldığını ,her gün bir sürü galaksinin çarpışarak yok olduğunu ve sürekli yenilerinin oluştuğunu sürekli yaşanan düzensizliği ve tabiatın enerjisinin sabit kaldığını(dışarıdan enerji ithali olmuyor)biliyor musunuz?
8)Nesli tükenen hayvanları, patlayarak yok olan yıldızları,sakat doğan çocukları,doğal felaketlerde zarar gören çaresizleri,açlıktan toplu ölümleri, dünyadaki ekonomik dengesizliği tanrısal adaletle mi yoksa mükemmel doğa düzeni ile mi açıklayalım.
9)Değişik kişilerce ve zamanlarda toplandığı için konu ve anlam bütünlüğü olmayan içinde onlarca çelişki olan pirimitif bir kitabın uluslararası hukuk ,şirketler hukuku,insan klonlanması,tüp bebek,uzay ve atmosferin ortak kulaanımı,nükleer güç ve binlercesi gibi 21 yüzyıl kavramlarına ışık tutacağına inanayım mı?
10)1400 yıl önce yazılmış bir kitabı, bugün aynı kavram ve önermelerle arapça konuşanların dahi anlayamayacağı, bunun için tevsir ve fıkıh yolu ile yorumlanmasından sonra ancak anlaşılabildiği doğru mu ?Doğru ise tevsir sırasında yazarın yorumu işin içine nasıl girmiyor?Ayrıca siz 1400 yıl önce konuşulan türkçeyi anlayabilir misiniz?
11)Tanrı herşeyi her şekilde yaratmaya muktedir ise neden kötülüğü ve cehennemi yarattı?Hepimizi iyi insanlar olarak yaratsa ne olurdu?(Kötülük ve iyilik diye mutlak kavramlar yoktur.Her ikiside bireysel çıkarlara göre ve algılanır.)
12)Var oluşun neden bir başlangıcı olmalıdır?Var oluş zaman ile eşgüdüm olarak ilerler.Zamanın başlangıç ve bitişi olur mu?
13)Neden güzel dinimize inanan güzel insanlar dünya nın en yoksul,adaletsiz ve ilkel toplumlarından oluşuyor aceba?
14)Bütün peygamberlerin aynı coğrafya ve kültürden olması ilginç değil mi?Hatta İbrahim oğlu İshak, oğlu Yakup,oğlu Yusuf veya Musa ve kardeşi Harun gibi.Yosa bu eski bir ibrani gelenegi mi?
15)Kanıtlanması gereken şey tanrının yokluğu değil varlığıdır.Zira varlık kanıtlanamadığı zaman yokluk kanıtlanmış demektir.Ama tersi doğru değildir.Tanrının varlığının kanıtı nedir?

 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili hacıcavcav;

Öncelikle, benim sorduğum soruların hiç birisine cevap vermiyorsun. Sonra senin iddialarının tümüne cevap veriyorum fakat hiç birisine geri dönmüyorsun, aksine, hemence başka konulara yöneliyorsun diğerlerinin üstünü örterek.

Bu konuya sıradan bir kullanıcı olarak yorumlar yazacağımı söylemiştim ve malesef bu noktadaki dayanağımı haklı çıkardın. Ben bu yazdığın mesajlardan sonra kesinlikle gördüm ki, gerçekten de hiç bir araştırma yapmamış ve sadece başka yerlerden kopyalayarak yazıyorsun. Oysa ben senin yazdığın bütün şeylere samimiyetimle ne inanıyorsam o şekilde cevap verdim. Ne mutlu bana ki, kendi kafamdan bir tanrı uydurmanın bana bir fayda sağlamayacağını bildiğim için, tanrı adına makul sebepler de uydurmaya ve üretmeye çalışmıyorum. Ama görünen o ki; inanmayan kimseler, sırf kendilerinden büyük bir gücün varlığını kabullenemediklerinden, bir takım yalanlar anlatıyorlar. Oysa onlar da hiç bir şeyin tesadüf olmadığını adlarını bildikleri gibi biliyorlar. Örneğin hacıcavcav arkadaşım, eminim sen de Orcagada gibi mantıklı düşünüp, iki tane tuğlanın üst üste kendiliğinden gelmeyeceğini biliyorsundur. Ateistlerin sorduğu sorular genellikle mantıken hatalı sorular. Örneğin tanrı kaldıramayacağı taş yaratabilir mi gibi. Ben size sorayım, üç domates iki biber daha kaç karpuz eder desem, sonsuza kadar düşünür bir tane de cevap bulamazsınız. Bu şartlarda benim domatesin, biberin ve karpuzun varlığını inkar etmem gerekir. Üstelik de tanrı gibi soyut şeyler de değil bunlar, elinizle tutup belki hergün yediğiniz basit sebzeler..

Sevgili hacıcavcav, Muhammed'e öğretmenlik yaptığını idda ettiğin köleler eğer gerçekten o kadar bilgi sahibi "öğretici" kişiler olsalardı öncelikle kendilerini kölelikten kurtarırlardı ve sonra Muhammed'in yaptığını kendileri yaparlardı neden başkasına öğretsinler? Selman'ın köle olduğunu söylemen de çok ilginç; hiç bir araştırma yapmamış olduğuna dair düşüncemi çok pekiştirdi. Bunlarla uğraşmak yerine, senin için daha büyük fırsat teşkil edecek olan yalancı peygamberleri değerlendirebilirsin. Nitekim Muhammed'in döneminde "ben peygamberin" diyen çok adam vardı. Onları da kullanabilirsin. Nedense aynı dönemde yaşamış binlerce kişinin gördüklerine değil de, o dönemde yaşadığı bile meçhul bir tek kişinin duyduklarına inanıyorsun.

Muhammed döneminde ona inanmayarak dinden vazgeçen Sad b. Abdullah hakkında savın da ilginç ötesi. Halife Osman araya girdi de kurtardı bu adamı idamdan demişsin. Osman daha kaç yaşındaydı o zaman? Üstelik hilafeti nerede henüz peygamber yaşıyorken? Hikaye kitabı bile okumuş olsan bence daha fazla şey araştırmış sayılırdın sevgili arkadaşım. Üstelik dinden vazgeçenleri araştırmana gerek yok; birlikte otursak, Muhammed'i dinlemeyen onlarca müslüman çıkarabiliriz ortaya. Bir de bir kişinin "ben inanmıyorum" demiş olmasını nasıl kanıt sayıyorsun onu da aklım almadı. Şimdi ben de domates diye bir sebze olduğuna inanmıyorum desem bunu da kanıt sayabilir misin domatesin olmadığına?

Üstelik de Muhammed'e inanmadığını söyleyen bu adamların hepsi helvadan yapılmış heykellere tanrı diye tapıyordu! Şimdi 1400 yıl sonra sen çıkıp o akılsızların "inanmayın bu adama" demelerine mi kulak asıyorsun sevgili arkadaşım. Gel etme eyleme, bari inanmayacaksan başta o ahmaklara inanma. :) Bu adamlar, putlarından (o döneme göre) çok yüksek miktarlarda paralar kazanıyordu. Hatta kimisi Allah'ın varlığını kabul ediyor ama emirlerine uymak istemediğini söylüyordu ve "putlar benim geçim kaynağım" diyerek de bahane gösteriyordu. Bunlar sağda solda dolaşıp "Muhammed'den uzak durun, büyülü sözler söyleyerek insanları kandırıyor" diyorlardı. Ve sen "bilim"in bu kadar gelişmiş olmasına rağmen tam 1400 yıl önce helvadan tanrı yapıp ona dua eden adamların söylediklerini bugün önümüze "kanıt" olarak getiriyorsun. Doğrusu şaştım kaldım.

Henüz tanrı kavramı üzerinde bir araştırma ve kendi benliğinde bir sorgulama yapmadan Kur'an dan bahsetmenin yersiz olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Nitekim, Kur'an daki bilgilerin bazı kimselerce Muhammed'e Tevrat ve İncil'den öğretilmiş olabileceğini yazmışsın. O halde buyur Tevrat ve İncil'i tartışalım. Asıl noktayı kaçırmışsın sevgili hacıcavcav, sonuçta biz zaten Tevrat ve İncil'in de aynı tanrı tarafından gönderildiğine inanıyoruz. Yani onları tü-kaka görmüyoruz ve nitekim zaten Kur'an da bu kitapları tamamlamak üzere geldiğini kendisi söylüyor, senin derince araştırmana hiç gerek yok. :)

Üstelik Yunan, Süryan, İbrani dillerine benzer kelimelerin Kur'anda bulunduğunu söylemişsin. (Her ne kadar o kelimelere bir tek örnek bile vermemiş olsan da!) Oysa bu araştırmayı sen yapmamış olduğun gibi, her nereden aldıysan bu bilgileri, bunu yazanların kendileri de araştırmamışlar ki yukarıda sayılan dillerin aynı kökenden geldiğini bilmiyorlar.

Yine Müslim kelimesine çok takılmışsın. Sevgili arkadaşım, İslam'ın henüz kelime anlamını dahi bilmiyorsun, ama ortalıkta "kesif" bir "araştırma" kokusu var. Müslim demek, "teslim olmuş kimse" demektir. Yani bir kişinin Muhammed'in dininden önce bu ismi taşıması gayet ve gayet normaldir. Bir kişiye de yalancı demek ayrıca "sövgü" değildir. Burada da biraz çarpıtma göze çarpıyor. Kimin yalancı, kimin de doğrucu olduğunu bildirmek adaletin görevidir, bir sövgü değildir.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili hacıcavcav, bazı hadisler hakkında;

Tamam sizin kabul etmiyeceğiniz hadisler olabilir.Ama yurdumuzda islama inanaların çoğunluğu bunlara inanıyor,doğru olduğunu kabul ediyor

demişsin. Eğer bu konuda muhatabın onlarsa buyur onlarla konuş. Oysa yazışmamızın başından beridir beni alt etmeye çalışarak ve Kur'andan ilgisiz ayetler yazarak "ben Kur'andan konuşalım diyorum, şahıslardan ve kişisel görüşlerden değil" diyordun. Şimdi ise, yukarıda aynen alıntıladığım yazına göre de İslam'ı değil, bizim ülkemizdeki cahil halkın inandıkları hurafelerden konuşmak istediğini söylüyorsun. İlahiyat fakültelerinde de bunlar öğretiliyor demişsin, halbuki rical ilmi öğretilmiyor. Yani bu hadisleri kimler hangi kanallarla rivayet etmiş hiç birisi tek tek tetkik edilmiyor. Sadece "ezberletiliyor". Bu noktada da biraz araştırma eksikliği var. Ve uydurulan hadislerin hiç birisi İslam'ı güçlendirmek veya İslam'a fayda sağlamak için değil, uyduranın cebini ve karnını doldurmak için uydurulmuştur. Hatta peygamber hayattayken bile onun adına yalan sözler söyleyenler çıkabiliyordu. Şimdi "hadisin güveniliri olur senedi olur" vs demişsin. Samimiyetle soruyorum samimiyetle de cevap bekliyorum; acaba buraya kopyala/yapıştır yaptığın kaç tane hadisin "senedi"ni tam olarak tetkin ettin şimdiye kadar?

İmam Buhari, bulduğu hadislerin çoğunu tetkik etmeden yazmış ve rivayetlerini nakletmede senet olarak kabul ettiği kişilerin en önemli kısmı da peygamberin yanında çok az kalmış ve henüz yeni müslüman olmuş kimselerdir. Üstelik İmam Buhari, bazı kişilere kişisel husumet beslediği için, doğru bile olsa bazı sahih hadisleri yazmayıp reddetmiş; ancak kendi yetiştirdiği öğrencisi Müslim, ustasını bu noktada tenkit ederek o hadislerden bazılarını yazmıştır.

"Bir ayeti değiştirip yerine başkasını koyduğumuz zaman" diyen ayeti gayet yeterli açıklamıştım, ancak tekrar sormuşsun. Hemen altına kendi yazdığın Nahl suresi 67nci ayeti bile kurban olayım ne güzel açıklamış. Bu ayet diyor ki: "Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır." Ne güzel de söylüyor. :) Önce hurma idi, sonra içki oldu, içine başka bir takım şeyler karıştırdın sirke oldu, ya da değiştirdin güzel bir rızık oldu. Ayetleri sadece Kur'anda yazılan cümleler olarak algılama hatasına düştüğünü daha önceki mesajımda söylemiştim ancak yine gözden kaçırmışsın sanırım.

Sevgili hacıcavcav, inan ki, senin tanrıya inanıp inanmaman bana bir şey kazandırmaz veya kaybettirmez. O nedenle, henüz Arapça hakkında hiç bir bilgin yokken ve hiç bir meal kıyaslaması dahi yapmamışken, birisinin çevirisine "durumu kurtarma çabası" demen çok büyük bir haksızlık ve aldatmacadır. O yüzden sana "Nahl suresinin 67nci ayeti içkiyi içebilirsiniz diye bir anlamı nasıl ifade ediyormuş ki" diye sorsam cevap veremezsin çünkü Arapça biliyor olman gerekir. O zaman nasıl içkinin helal olduğunu söyleyebilirsin bu ayete bakarak? Buradan şunu anlıyorum; ben "yılan zehirlidir" desem, sen bundan kendi kendine "o zaman sincap zehirli değildir" gibi bir sonuç çıkaracaksın. Bu ne kadar akıllıca?

Kur'ana girip de sonradan çıkarılmış olan ayetler hakkında "söylemeyeceğim sen de biliyorsundur" demişsin ama vallahi bilmiyorum. :) Bana göre sen de bilmiyor olmalısın ki hiç örnek vermemişsin. Bunlar kendi aralarında peygamberler üretmiş, bazı yeni dinler çıkarmış tarikatların "fikir"leri.

Sevgili arkadaşım, mucizelere elbette inanıyorum. "Akıl ve bilime aykırı" dediğin şey, bence insanın maymundan değiştiğine ve bu kadar karmaşık çapraşık sistemlerin birden bire kendiliğinden ve tamamen tesadüf eseri olduğuna inanmaktan çok daha makul. :) "Bilim"in kendisi diyor ki, dünya bir santim oynasa yörüngeden, ya güneşe yaklaşarak yanar kavrulur, ya da uzayda kaybolup gider. Hayret ki, "akla yatkın" bulduğun şey, bu kadar milimetrik hesabın tesadüfen oluşması. Ya da zaman ve yer kavramının olmadığı bir durumda, bir tek noktanın patlayası gelerek bu kadar büyüklükte bir evreni tesadüfen meydana getirmiş olması. Hatta herşeyi geçtik, bir tek noktacığın patlamasıyla içinden karmaşık sistemlere sahip olan insanın yetişmesi ve bunun "bilinç" kazanması. Bilmiyorum belki tandıra attığımız odunlar da bir gün bağrışıp çağrışmaya başlar, "ahh yandım anam" deyip bizi tanrı edinirler kendilerine. :) Şimdi hangisi daha "akılcı"? Tesadüflere inanmak mı? Yoksa sistemlere inanmak mı? İşte İslam'ın bahsettiği gerçek "akıl" ve "düşünme" budur.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Segili hacıcavcav,

Bundan önceki mesajında, "Araplar çokça yemin ederdi, tanrı da bunu kullandı" demiştin, şimdi ise "Araplarda yemin önemli, tanrı da bunu kullanmak istedi" diyorsun. Oysa bunlar birbirleriyle çok çelişiyor. Araplar çokça değil, belki de bütün milletlerden daha az yemin eden bir topluluktu. Çünkü yemin ağızdan bir kere çıkardı onlar için ve yemin etmekten çoğu zaman çekinirlerdi. Zaten yemin etmeyi alışkanlık edinmiş bir toplulukta onları inandırmak için yemin etmen yersiz olur, hatta sana inanmamaları için bir sebep olur bu!

Halife-alim konusunu bana yakıştıramadığını ve bunun "İslamcılar olarak hep yaptığımızı" söylemişsin. Sevgili arkadaşım, oysa ben sana defalarca söyledim ki, "bunu yazmıyorum ama kim oldukları bellidir", özelden istersen bu bilgiyi vereyim dedim. Ama niyetin araştırma olmadığı için ve "sadece ayet ve hadis konuşalım" demene rağmen burada cahil insanların fikirlerini İslam'a yanlış yorum getirmekte kullanmayı amaçladığın için, önerimi "konuşmaya renk katar, buradan devam edelim" diyerek reddettin.

Sevgili arkadaşım, bana bir cümlenin bir kaç tane mealden çevirisini yazarak kendini haklı çıkarmak istemişsin. Oysa ben çok iyi biliyorum ki, sen o meallerin hiç birisini baştan sona tam olarak okumamışsın. Hadi bunu geçtik, Arapça bilmediğin için, haliyle sana nasıl çeviri yaparsam yapayım bu konuda bir fikir sahibi olmaman gerekir eğer "akıllı" biriysen. Ama bilmediğin şey hakkında fikir öne sürüyorsun. :I Gerçi "kahrolası" deyimini ayrıca tartışabiliriz ama dediğim gibi, henüz ortada tanrı yokken Kur'an tartışmak çok ama çok yersiz geliyor bana.

Resmiyette müslüman olan ülkelerin hepsinde insan haklarının yerlerde süründüğünü söylemişsin. Ve;

Senin dediğin gibi Hiçbir ülkeyi İslam kabul etmezsek aynı zamanda islamın toplumlara uygulanamayacağı gibi bir sonuç ta kendiliğinden ortaya çıkar.

demişsin. Aynı "mantıkla" yola çıkarsak (ki aslında mantıkla bağdaşmıyor), o halde senin eşitlik için koyulduğuna inandığın kuralların da hiç bir toplumda işlemediğini daha önce görmen gerekir. "Modern" toplumlara bakacak olursak, insanların kendi kendilerine koydukları kanunların, senin deyiminle "toplumlara uygulanamayacağı kendiliğinden ortaya çıkar". Sen de biliyorsun, "her kafadan bir ses" diye bir deyim vardır. İşte demokrasi böyle bir sistemdir. "Her kafadan bir ses"in çıktığı yönetimlerde de mutlaka şiddet vardır, insan hakları çiğnenmektedir vs. Çünkü herkes kendi isteğine göre kendi rahatını düşünerek abuk kararlar verir. Örneğin bugün milletvekilleri yine kendi rahatları için sigorta kanununda değişiklik yaptılar. Oysa İslam'ın öngördüğü, hiç kimsenin kendi kafasına göre değiştiremeyeceği yasalardır. Hangisi daha makul ve akla yatkın?
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili arkadaşım,

Kadın hakkında bir sürü şey yazmışsın. Şimdi o ayetlerden bir tanesini açsak, bu konuya şimdiye kadar yazdıklarımız kadar yeniden yazmamız lazım. Oysa sen bir kaç ayeti "kur'andan delil getirerek yazıyorum" deyip yazmışsın. Neresinden başlayacağımı şaştım. Çünkü Kur'an ve hadis diye getirdiğin sözler ya alakasız oluyor (ki çok ayrıntılı olarak tek tek açıkladım, hiç birine geri dönmedin, yeni konular açtın), ya da senedi belli olmayan ve bazı tarikatlarca uydurulmuş şeyler oluyor. İnan kendimi domatese bakıp "yahu bu patlıcan değildir" diye birisine anlatır gibi hissediyorum kendimi. Sanırım artık susma zamanım gelmiş. Nitekim tanrının keçi sırtında olduğunu İslammış gibi algılıyor ve bunu söyleyenlerle beni muhatap ediyorsun sevgili arkadaşım, samimiyetle söylüyorum bana eziyet ediyorsun. Gerçekten boşuna konuştuğumuzu bir kere daha anlamış oldum.
----
Peygamberin malları, onun gibi "uydurma" dinler icat ederek zengin olamayanların ürünüdür gözüyle bakarsak heralde daha "akıllıca" olur. Peygamberin bu kadar malının olduğunu "delilli" olarak öne sürdüğün kaynak, onun yine aç olarak yattığını söylediğin kaynağın ta kendisi. Şimdi nasıl objektif olabiliyorsun? Aynı kaynaklar bu malların nereye gittiğini de yazıyor ama sanırım sen kitaptan bir sayfa koparıp okumuşsun. :I Zaten o kaynaklar beni öldürüyor. İnan bana, senin düşüncelerin dahi İslam için o kaynaklardan bazılarından daha zararlı değil. Bu da burada boşuna yorulduğumuzun bir başka kanıtı.

Zaten bu kadar zenginlik düşkünü bir adam nasıl olmuş da iki dağ arası kadar koyunu, tutup bir tek kişiye vermiş. Düşün ki, bir tek kişiye bile iki dağ arasını dolduracak kadar koyun verebilecek bonkörlüğü gösterebilmesi için zenginlik düşükünü ve cimri birinde milyarlarca koyun olması lazım. Nerede saklıyorduysa artık.. :)
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
MÜNAZARA HAKKINDA SON SÖZÜM:

Sevgili arkadaşlar, ben burada, tamamen kendi cümlelerimle yazdığım bu yazıları bütün samimiyetimle ve neye inanıyorsam aynen o şekilde anlattım. Ancak daha önce kendi fikirleri olmadan ve kesinlikle hiç bir araştırma yapmamış olan ve niyetinin kötü olduğuna kesinlikle inandığım hacıcavcav isimli arkadaş, Turan Dursun 'un veya türevlerinin yazılarını, hatta çoğu zaman virgül ve noktaları bile buraya kopyalayarak, kendisi araştırmış ve düşünmüş gibi göstermeye çalışarak yazmıştır. Samimiyetimin vicdansızlıkla sui istimal edildiğine inanıyorum. Arkadaşlar, bir yaratıcıya inanmıyor olmanız, etik kurallara inanmamanız için bir sebep değil. Ya da dürüst olmak için "müslüman" olmak zorunda değilsiniz diyeyim daha açık bir ifadeyle. Niyetinin kötü olduğuna kesin kanat ettiğim noktada bu anlamsız "münazara"ya son verdim. Kesinlikle yazılanları okumuyorum, nitekim gerçekten bir araştırma yapmak isteyen, elbette sağdan soldan başkasının fikirlerini forumlara kopyalayarak yapmayacaktır bunu. Aslında buna rağmen yine de yazmaya devam edebilirdim, ancak arkadaşımız kopyala/yapıştır yaptığı için, kesinlikle benim söylediklerimi okumadığını, bunun yerine aralardan anahtar kelimeler seçerek başka sitelerden ilgili yazıları buraya kopyaladığını düşünüyor ve hatta gözlerimle görüyorum. Zaten benim yazılarıma "Kur'andan delil getiriyorum" diye konuyla tamamen ilgisiz, sadece kelime benzerliği olan ayetleri getirmesinden anlaşılıyordu. İsteyenler arkadaşın yazılarının arasından cümleler seçerek arama motorlarında aratabilirler.

Yine de kapım ve inandığım değerlerin kapısı, gelmek isteyen herkese açıktır. Bundan dolayı, konuşmak ve gerçek bir "araştırma" yapmak isteyenler, neden bir yaratıcıya inandığımı sormaktan çekinmesinler. Elimden geldikçe kimseyi geri çevirmem, inanç konusu olmasa bile. Bu noktada Orcagada gibi değerli bir arkadaş kazandığıma inanıyorum.

Sevgili svksy, sorduğun sorular yüzlerce yıldır insanların konuştuğu ve hakkında yüzlerce cilt kitaplar yazdığı şeyler. Vaktin olursa, bence bilmeyen insanları alt etmeye yönelik sorular sormak yerine, kitap okumalısın. Şüphen olmasın, bu soruların aynını başkaları da daha önce sordu. Yüzlerce yıldır, milyonlarca defa.. Yalnız şunu söylemeliyim; "tanrının yokluğu değil, varlığı kanıtlanmalıdır" demişsin. Varlığı elbette kanıtlanmalıdır. Ancak yokluğuna inananların da yokluğunu olmasa bile eserlerinin oluşumunu kanıtlaması gerekir. Yani asıl soru şudur: "varlığın tesadüfen oluştuğunu nasıl ıspatlayabilirsin"? İşte bu sorunun cevabı, tanrının yokluğunun kanıtıdır. O halde yokluğu da ıspatlanabilirmiş. :) Kısacası, tanrıya inanmayan kişinin bu karmaşık ve büyük düzenlerin nasıl oluştuğunu ıspatlaması gerekir.

Sevgili arkadaşlar, ben araştırmasını kendi çapında yapmış ve kendi inancı olan birisiyim. Benim inancım kimseyi bağlamaz. O yüzden bu kadar az bilgime rağmen, burada gördüklerim beni rahatsız etti. Bana öyle geliyor ki, sizin bu tarz sorular soranlara karşı sergilediğiniz tavır, peygamberi de çok rahatsız eder. Sadece şunu düşünmeniz yeterli olur; acaba bu soruların aynısı peygamberimize de sorulmadı mı? Acaba ona "tanrının varlığını ıspatla" demediler mi her peygambere dedikleri gibi? Peki acaba, o nasıl davrandı bu soruları soranlara?

Şimdiye kadar 1700 mesajım içinde "dini" konularda hiç yazmamıştım, şüpheniz olmasın, bundan sonra da yazmayacağım. Yazar da değilim alim de değilim, kendi duygularımı paylaştım sadece burada.

Saygılar hepinize.
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Değerli Svksy Arkadaşım,
öncelikle sizi kutluyorum.Çünkü islamiyet aklı kullanmayı emreder ve düşünceye teşvik eder.Aklınıza gelen sorulara hepsine ve herkesi de ikna edecek cevaplar yazmaya çalışacağım...Ancak sorular çok birbiri içine karıştığı için,en önemli olanından sırayla başlayalım isterseniz?
Yazınızın sonunda söylediğiniz gibi tanrının ispatı lazım ilk önce, bizde diyoruz ki; Allah-ı ispat etmeyen hiçbirşey yoktur.Yani herşey Allah-ı ispat ediyor..Çünkü herşey çok sanatlı ve mükemmel yaratılmıştır.Ama herşey böyledir...Tabiat yapıyor diyenlerin tabiat dedikleri ve sebep dedikleri şeyler ise akılsız şuursuz ve cansız şeylerdir.Kuran-ı Kerim tevhide delil olarak önce semanın-gökyüzü- ve arzın-yeryüzü- yaratılmasını misal verir ;semanın yıldızlarla, yeryüzününde canlılarla şenlenmesini ,güneş ve ayın değişmesiyle gece ve gündüzün ve mevsimlerin yaratılmasını misal verir.....Sonra insanların simalarının-yüzlerinin- ve seslerin farklılığındaki orjinalliği dikkatinize arz eder...Milyarca insan yüzler hep farklı, zaman-ı Ademden beri bütün insanların sima ve ses ve sair özellikleri hiçbirisi birbirini tutmuyor değil mi?.Benim yeni doğan oğluma ayrı sima ve ses verebilmek için, acaba bütün insanları aynı anda görmek ve bilmek gerekmiyor mu? Taki diğerlerine benzemesin diye. Ne dersiniz.......Aklınızın almadığı bir mesele varsa, lütfen yazınız....Devam edecek...
Saygılarımla...
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
svksy arkadaşım siz dahil herkese hayırlı sabahlar;

sizin sormuş olduğunuz suallerin cevapları inanın bir kitap yazılsa ancak açıklanabilecek ve anlatılabilecek sorular.

Yoksa burda ben bir sorunun cevabını bir kaç paragrafla açıklamaya çalışsam,inanın ardından benim yazdığım cevap içerisinden 5-10 adet soru soracaksanız.
Ve hiçbiryere varamadan konu bitmeden bitecek.
Onun için (buda bir tecrübe oldu) ben size birtek sual soracağım.

Siz bir yaratıcının varlığına inanır mısınız?

Belki bazı arkadaşlar hakkımda pek de iyi şeyler düşünmüyorlar.
Hemen hemen bu bölümde her mesajımda bir "Allah'a inanır mısınız?,Yaratıcıya İnanır mısınız?" diye yazıp duruyorum.

Sebebini önceden de açıklamam binaen düşüncelerinizde şüpheleri gidermek için tekrar yazacağım.

Elmacık arkadaşım hep söylemişti."Hücreyi bilmeden tanımadan mitokondrisi,dnasını bilmek nerdeyse mümkün değildir.
Aynen onun gibi Allah'ın varlığına ve birliğine inanılmadan onun kitabını,peygamberini,meleklerini anlamak mümkün değil.
İsterseniz burda bir ansiklopedi boyutunda yazı yazalım.inanın yine mümkün değil.

Çok değerli benim gibi düşünmeyen ve benim inandıklarıma inanmayan arkadaşlarım;
Sizleri imana davet etmiyorum.
Allah'a da inanın demiyorum.
Allah'ın emirlerine itaat edin demiyorum.
Ben size körü körüne inanın da demiyorum.

Sadece araştırın diyorum.
Sorularınızın cevabını bulmak istiyor musunuz?
Aklını kurcalayan meseleleri halletmek istiyor musunuz?

O zaman ben size basit bir yol gösteriyorum.
Sorularınızın cevabına giden yolu gösteriyorum.


Sorularınızın cevabı için önce hücreyi araştırın.Pardon Allah'ın varlığını ve birliğini araştırın.Bize bu konularda sorular sorun.Bizde cevaplamaya çalışalım.
Yoksa çıkmaz bir paradoksun içerisine sürünlenmekten başka bir şey yapmıyacağız.

Masallara başlanırken derler ya "Dere tepe düz gidip 6 ay yol gitmiş,Dönüp arkasına bir bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş"

Ben bir arpa boyu yol gitmek istemiyorum
Yıldızlara gitmek istiyorum.
Ama görüyorum ki 28 sayfa olmuş bir arpa boyu yol gitmişiz.

Saygılarımla
 

svksy

Asistan
Katılım
16 Şubat 2008
Mesajlar
154
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
İnanan arkadaşlara,
Gösterdiğiniz sabır ve sergilediğiniz uslüp beni çok şaşırttı.Normal koşullarda dogmatik inançlara sahip olan insanlar eleştiriye tahammülsüz ve saldırgan olurlar.Olgunluğunuzu tebrik ederim.Carl Sagan ın "Karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı" adlı eserini ne olur okur musunuz(tübitak yayınları)?Teşekkür ederim.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Herkese sevgi ve saygılar;

sevgili Elmacik,
Yukarıda yazdıklarını okudum,hepsine uzun uzun girmeyeceğim,zira daha önce çoğu burada yazıldığı için tekrar olur.Buna gerek yok.
Birincisi; senin kuranda nesh varmı yokmu bunu açık açık söylemeni beklerdim.Vardır yada yoktur seklinde.
İkincisi;

''Kur'ana girip de sonradan çıkarılmış olan ayetler hakkında "söylemeyeceğim sen de biliyorsundur" demişsin ama vallahi bilmiyorum. Bana göre sen de bilmiyor olmalısın ki hiç örnek vermemişsin.

Sözünü ettiğim ayetler Hac suresinin 52-54 ayetleridir.Salman Rüşti için ölüm fetvası vermişti Humeyni mollası.Şeytan ayetleri diye de bilinir.Merak edenler arama motorundan aratıp bulabilirler.

-Putataparların ve peygambere öğretmenlik yapanlarla ilgili olarak inanıp inanmamak sizin bileceğiniz iştir.Ben bunun akla yatkın olabileceğine inandığımı söylemek isterim.
-Kadının dövülmesine ilişkin ayetlerle ilgili yorum yapmamışsın.canın sağolsun.
-Çevirisini verdiğim ona yakın mealle ilgili benim onları okumadığımla ilgili olarak yine beni eleştirmişsin.Ama cevap vermemişsin.O mealler benim söylediğimi söylemiyor mu?
selamlar
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Svksy Arkadaşım,
bu bahsettiğiniz kitabı okuduysanız özünü burada anlatabilirsiniz....Şu sizin ilk sorunuz hakkında birkaç şey söyleyeceğim....İnanmak istemeyen ya da bahane arayanlar bu bilimsel bir ispat değil deyip kendilerini kandırabiliyorlar...Tanrıyı doğa içersinden birşeye kıyas edip, sanki bir kanun keşfediyormuş gibi yada bilimin kriterleri var bu ispat bilimsel değil gibi,aldanabiliyorlar...Halbuki yaratıcı, yaratılan cinsinden değildir...Bir binanın taşlarıyla, ustasını kıyas etmek gibi gülünç bişeydir bu..Öyle ise yeryüzünde hayat sahibi her mahlukun hayatı, O Ezel ve Ebed güneşinden geliyor....Eğer o güneşi inkar ederseniz yeryüzünde her parlayanın şeyin güneş olması gerekir....Ve güneşin özelliklerine sahip olması gerekir...Kainatın mükemmelliği,yaratanın birtek olduğunu, dikkatle bakan herkese ispet etmiyor mu?...Yeryüzünde hayatın akıp geçmesi ve sürekli tazelenmesi, hayatı verenin, hayatının bitmediğini, baki olduğunu, ve sistemin elektriğinin kesilmemesi sonsuz kudrette bir yaratıcıya şahit değilmidir?


Sayın Hacıcavcav,
en büyük mühendisin sözü, enküçük hastalığın keşfinde geçmediği gibi, sizin meseleleri birbirine karıştırarak varmak istediğiniz sonuç zaten hükümsüzdür ve yanlıştır...Çünkü asıl meseleden sürekli uzaklaşıyorsunuz ve zihniniz meselerde boğuluyor ve herkesi o boğulduğunuz sahaya çekmeye çalışıyorsunuz......Sizi esasata-öze- davet ediyorum....Ya esası halledin ya da susunuz...Selamlar


Mod.Not:Ersen arkadaşım,Lütfen kısa mesajlarınızı ayrı mesaj olarak yazmayın
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Merhaba Dostlar,

Çok yakın bir dostumun trafik kazası sebebiyle hastanede refakatçi olarak kaldığımdan bir süre foruma giremedim ama görüyorum ki Hacıcavcav yine döktürmüş.

İnançlı arkadaşlar sürekli bize gözünüzü açın gerçeği görün diyorsunuz size sizin kaynaklarınızdan açıklamalar yapılmasına rağmen galiba gözlerini kapayıp sabit fikirlilik yapanlar sizlersiniz.

Elbetteki size islamdan vazgeçin demeyeceğim fakat tüm inanç sisteminizin tamamını iki tuğlaya bağlamış olduğunuzu görmek gerçekten komik oldu.

Bence mantıklı her insanın vereceği bir cevap verdim tuğla meselesinde bunu kime sorarsanız sorun aynı cevabı alacaksınızdır.

Hala aynı fikirdeyim sorularınızın cevabı da aynı şekilde yüzelsel kalmak zorunda.O iki tuğlayı üstüste elbette biri dizmiştir.

Fakat kainatın ve hayatın başlangıcı olabilecek enerji bu yapıtaşlarını biraraya getirebilir ve bunu ben tanrıyım demeden de yapabilir ve yapmıştır.Anlamanız ve özellikle Mehmet arkadaşım tatmin olsun diyerek tekrarlıyorum;

Tanrı yoktur.Din vardır ama tanrısal değil beşeridir.Sıarsı gelmişken şunu da söylemeliyim,bir iyiliği tanrı için değilde insanlık adına yapmaktan daha hoş ne olabilir ki?

Nihai olarak artık daha çok okuyup gerçek bir bilgi sahibi olma sırası sanırım sizindir.Aklımız buna eremez deyip de o zaman tanrı yapmıştır sonucunu çıkarmak,basitçe kaçmak,bir bilinmeyeni bir başka bilinmeyenle açıklamak ve daha büyük tezat yaratmaktır.

Saygılar hepinize ve teşekkürler sabırlarınıza...
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın orcagada,
ister inan ister inanma, çünkü cennette var cehennemde..Şu an gözünü kapat istersen bakalım gece oluyor mu? Din akla kapı açar,insanın iradesini elinden almaz...Ama sonuçlarına herkes katlanmak zorunda....Felsefe yaptığınız için sizin sorularınız bitmez zaten.....Biz sizi ikna da edemeyizde çünkü aldatan aldanan olmuştur....


Değerli Arkadaşlar,
Kuran da HALİDİNE FİHE EBEDE var....
Yani orada insanlar cennette ebedi, cehennemde ebedi kalacaklar...Küfür üzerine ölen bir insana, Allah 100 sene daha fazladan ömür verse de; yine de küfür üzerine ölecektir.Çünkü;küfür mahiyeti insaniyeyi-sürekli senelerce devam ederse- bozar...Daha geri dönüşü olmaz......Artık o insanı vicdanı yakmaya başlar ve ancak cehennemde rahat eder....Hidayet Allahtandır.....Allah herkesin aklına kapı açar, insan iradesiyle adım atmassa mesuliyet başlar.İnsanın vicdanı sürekli Allah diye bağırıyor zaten...Etrafında çok gürültü olan insanlar bu sesi işitemezler..İslamiyet, akli bürhanlar-deliller- üzerine müessestir...Aklı tekamül etmemiş insanlarda akıllarınca, islamiyeti haksız-bilime zıt- çıkartmaya çalışıyorlar.. Eynessera minessüreyye...yerdeki mum ışığı nerede, gökteki yıldız nerede, Allah basiret versin...

Mod.Not:Özür dileyerek forum kurallarına uymanız temennisiyle
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Hafta sonunuz ve tatiliniz hayırlı olsun arkadaşlar;

Orcagada arkadaşım iki tuğlanın üst üste birisinin koymasını kabul etmiş.
Ama görüyorum ki hemen alt paragrafında "FAKAT" diye başlamış.

Sizin kabullenmiş olduğunuz fikrin ne kadar tezat bir fikir olduğunu altta açıklıyorum.
Ve tezat olduğu kadar da mantıksız ve tutarsız olduğunu.

Evet şunu hakikaten doğru söylediniz.

Tüm inanç sistemimin kökü ve kaynağı iki adet tuğlanın bilinçli ve enerjisi olan biri tarafından üst üste koyulduğuna bağlı.

Nasıl derseniz?

Sizler "kainatın ve hayatın başlangıcı olabilecek enerji bu yapıtaşlarını biraraya getirebilir" demişsiniz.

Değerli arkadaşım lütfen 1 dakika düşünün ve etrafınıza bakın.(kendinize de bakabilirsiniz)

Sizler her hareketinizi rahatlıkla yapabiliyorsunuz değil mi?
Rahatlıkla düşünüp hayatınızı devam ettirebiliyorsunuz değil mi?

Bu rahatlığınızı neye borçlusunuz?
Güneşe,aya,ineklere,tavuklara,mevsimlere,havadaki azot gazına,denize,dünyanın 23 derece 27 dakika eğri olmasına...........................
Milyonlarca sebep sayabiliriz.

Peki sizlerin bu derece rahat hayat sürebilmeniz için bütün bu koşulların olmasını "kainatın ve hayatın başlangıcı olabilecek enerji"'ye bağlıyorsunuz.
Değil mi?
İnşallah yanılmıyorumdur.

Peki sizlerin ve bizlerin rahatı için bu kadar mükemmel kriterleri sağlayan enerji iki adet tuğlayı üst üste getirmeye kadir değildir diyorsunuz.
Değil mi?
Bunu o enerji yapmaz,onu aklı,iradesi ve enerjisi olan bir kişi yapar diyorsunuz.
Değil mi?

Peki bana söyler misiniz?
Siz değil vicdanınız söyliyebilir mi?

İki adet tuğlanın üst üste gelmesini bile "kainatın ve hayatın başlangıcı olabilecek enerji tarafından yapıldığını" kabul etmezken,hangi akla ve mantığa hizmet ederek görüyor ve yaşıyor olduğunuz hayatınız için gereken kriterlerin söylemiş olduğunuz enerji tarfından yapıldığını kabul ediyorsunuz?
Saygılarımla
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili Mehmet,

İyi ama bu tuğla meselesi sizin öngörülerinizle ulaştığınız ve beni asla bağlamayacak bir soru ve cevap durumu.

Siz basit olarak yolda yürürken karşımıza çıkan iki tuğla dediniz ve hatta ısrarla resim bile koydunuz.

Evrenin başlangıcında eğer bu iki tuğla hayatın başlaması için gerekmiş olsaydı bu enerji de o zaman o tuğlaları üstüste koyan şey ya da sizin deyiminizle tanrı olacaktı.

Bu durumda sokakta gördüğüm tuğlaları benim biri dizmiştir diye düşünmekten daha mantıksız olarak düşüneceğim şey;"bunları tanrı dizmiştir o zaman o tanrı dinleri de ortaya çıkarmış ve acaip acaip şekillerde kendisine tapılmasını çağlar boyunca çeşitli yollarla emretmiştir",demem olacaktır.

İki tuğlaya bakıp bunları çıkartmalımıydım ki? Kelime oyunu oynuyorsunuz.Sizden bu tuğlalarla ilgili açık olmanızı rica ettiğğimde bana sıradan yolda gördüğümüz iki tuğla demediniz mi?Bu soruya verilebilecek cevapları da daha önce verdim.

Bir kısır döngüde olduğumuzun farkındayım.Şu gün o tuğlaları yine görsem biri dizmiştir der veya hakkında hiç düşünmeden geçerim.Bundan tanrıya falan da ulaşmam.

Bu enerjiyi siz bir mantığa veya göreve adapte etmeye çalışıyorsunuz.Çünkü tanrınızın bu düzeni sizin için kurmadığı fikrini kabul edemezsiniz.İnanca ve tanrıya olan mecburiyetiniz insansal kibirinizin şahlanmasına ve bir şekilde kendi varlığınızı da kutsal saymaya dayanıyor.

Tarih boyunca kendini doğasının dışında tutan insanoğlu için tanrı bir gerekliliktir.Ve insanın tanrıyı yaratmasındaki esas da "ben öyle bir yaratık olamalıyım ki ölünce herşey bitmemeli,beni kendi suretinden yaratmış birşey olmalı,bende tanrıdan bir parça olmalıyım" gibi ve daha birçok karmaşık duygunun sonucudur.

Artık ne diyeceğimi ne yazacağımı bilemiyorum.Dinler kötüdür her dedikleri aslında saçmadır demiyorum.İllaki iyiliği ve güzelliği öğütleyen yanları da var bunları da okudum merak etmeyin.

Fakat artık gereksiz şekilde masalsı ve ütopik olmaları sebebiyle bu devrin kafa yapısına (en azından bazılarınınkine) uygun gelmiyor..Bu devirde hala meleğe,şeytana tanrıya,cine ıvıra zıvıra inanmanın getirisi ne olabilir ki?

Kendinizde benimsediğiniz bu fütursuz köleliğe ne gerek var.

İyi ve vicdan sahibi olun.Borcunuza,ailenize sadık olun,Kimsenin hakkını yemeyin,,namusuna yan bakmayın,dürüst ve tutarlı olun demek ve böyle yaşamak için ne bir tanrıya ne bir peygambere ihtiyaç var.Normal her insan zaten böyle yaşamaya gayret gösterir.

Sözün özü ben yine benim,normal yaşantım devam ediyor.Eğer tanrınızın bana ahirette hesap soracağını ve orda cehennemde yanacağımı düşünüyorsanız benim en azından dünyada özgür olduğumu hatırlayın.Sizler her iki tarafta da hiç sorgulama cesareti gösteremediğiniz köleliğinize devam edeceksiniz.

Saygılar...

 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili Orcagada,

Bu kadar yazımızdan sonra "herşeyi iki tuğlaya bağlamış olmanız komik" demen çok üzücü. Bu senin açından sorudan kaçma yöntemidir. Çünkü bu kadar açıklamamızdan sonra tek bir örneğe takılarak, hala varlık kavramını kendi içinde açıklayamamış olmandan ötürü, sadece bizim düşüncelerimize yöneliyorsun. Oysa bu konuda senin ne düşündüğün hala açıklık kazanmamış. Biz onlarca sayfa yazdık açıkladık. Oysa sen sadece "tesadüfen oldu" demekle yetiniyorsun. Şimdi dostum, hangisi daha komik?

Ve sevgili dostum, hacıcavcav arkadaşımız, kendi çapında hiç bir araştırma yapmamış birisi olarak ve muhtemelen hiç bir kitabı tam olarak okumamış olarak, benim yazılarımla çoğunlukla ilgisiz ayetleri üstelik de başkalarının yazılarını buraya taşıyarak yazıp durdu. Sense "hacıcavcav döktürmüş" diyorsun. Veya "sizin kaynaklarınızdan açıklamalar" diyorsun. Bu noktada bence hacıcavcav gerçekten boşuna zaman kaybediyor. Bunlarla uğraşmasına gerek yok ki? Kafası rahat, dilediğini yapabilir, uymak zorunda olduğu hiç bir kural yok. Yani , neden Kur'anda şu ayet vardır bu ayet yoktur tartışmasını yaparak zaman kaybetsin? Tanrı yoksa yoktur bu kadar basit, ne diye bu kadar kafa yoruyor.

Sevgili hacıcavcav sorulara cevap vermediğimi iddia etmiş. Oysa bütün sorularına tek tek cevap verdiğim halde, kendisi o soruların üstünü örterek tamamen alakasız başka cehpelere atladı. Çünkü şu anda açıkça gördüğüm kadarıyla, tek amacı kıyıdan köşeden de bir şekilde benim şahsımda inananları alt etmek. O yüzden olduk olmadık ilgili ilgisiz kopyala/yapıştır yöntemiyle yazılar yazıyor buraya. Ve acı olan, senin gibi birisinin bu konuda "hacıcavcav döktürmüş" demen. Her konuşmasında "ben ayetlerden konuşuyorum kişilerin fikrinden değil, siz de lütfen böyle yapın" diyerek bize kendince laf sokuşturan bu arkadaşımız, "o halde buyurun ciddi araştırma yapalım" dediğim zaman, "yok burada herkes fikrini söylesin konuşmaya renk katar" diyor. Arkadaş kısaca kendince bizimle eğlenmek amacıyla yazıyor buraya, kesinlikle bir araştırma amacı yok. Olsa idi, bugüne kadar en azından bir kaç kitap okumuş olurdu. Sonra "kurandan konuşalım Elmacik, sen kendi fikirlerini söylüyorsun" dediği halde, "ama ülkemizde insanlar böyle yapıyor" diyerek kendi kendiyle yaman bir çelişki içine giriyor arkadaş.

Sevgili Orcagada, inananlar size göre kendi cehaletleri içinde kavrulsunlar, bence siz de "yahu o zaman ben nereden geldim" sorusunun cevabını net olarak veriniz kendi içinizde. Hiç bir kesin cevabınız olmamasına rağmen, "ben bilime inanıyorum" diyorsunuz. Oysa bilim herşeyin tesadüf olduğunu, yani senin "birisi dizmiştir" dediğin tuğlaların kendiliklerinden dizildiğini iddia ediyor. Yine aynı bilim, sendeki bu bilincin tamamen tesadüf eseri olduğunu söylüyor. Ve malesef İslam'ın veya genel olarak din olgusunun bilime düşman olduğu zannedilir. Halbuki din olgusu bilimin en büyük destekçisidir. Bilim ve din, birbirleri olmadan ancak ve ancak zarar getirirler. Bugün onlarca bilim adamı birbirlerinden farklı ve hatta tamamen zıt açıklamalar yapıyorlar. birisi diyor ki, "alkol kadını erkekleştiriyor, hormonal etkilerle erkeği de kadınlaştırıyor, öbürküsü diyor ki, "her gün alkol almak kanser riskini azaltıyor". Her gün bilim adamları "ticaret" adına onlarca yalan atıyorlar ortaya. Bize açıklamadıkları milyonlarca şey var.

Sevgili Orcagada, o bilimin söylediğine aldanarak "hayatın kaynağı olan enerji bizi var etti" demen oldukça belirsiz ve anlamsız bir cevap. Nedir bu enerji, asıl soru o. Yani nereden geldi, benzer enerjiler yok mu, mahiyeti nedir bu enerjinin, herşeyi yapmaya gücü yeter mi.. vs..

Bana bütün bunlar içinde en komik gelen, binlerce kişinin görmüş olduğu olayları anlatmasına değil de, bir tane helvadan put yapıp ona tapan adamın sözlerine inanıyorsunuz. En azından sevgili hacıcavcav öyle yapıyor. Sonra da bilimden bahsediliyor. Yapmayın arkadaşlar. Ben söylediğiniz şeylerin mantıklı olanlarına katılıyor, mantıksız olanlarını reddediyorum. Ama sizde "ne denilirse denilsin kesinlikle reddetmeliyim" havası var. O yüzden mantıklı veya mantıksız herşeye muhalefet ediyorsunuz. Yani aslında "dinci" kesimde var olduğunu söylediğiniz tutuculuk, sizde sadece televizyonlarda izlediğinizden etkilenilmiş bir olgu. Oysa gördüğünüz gibi, gerçek bunun tam tersi.

Ben burada o yüzden yazılan sorulara mümkün oldukça cevap vermeyeceğim. Çünkü gerçekten kötü niyet görüyorum burada. Onca yazıya karşılık her seferinde farklı cephelere koşarak "acaba ne sorsam da alt etsem" hesabı yapılarak "araştırma" yapılmaz. Niyeti gerçekten ciddi olan, zaten burada bu basit cümlelerle geçiştirmez hiç bir şeyi.

Örneğin sen benden kitap ismi soruyor ve okuyacağını söylüyorsun. İnanmasan bile kültürel bir kazanç olur senin okuman. Ama kimisi nasıl doğuştan dini bilgiler içinde yetiştiği için mutaassıp (tutucu) oluyorsa, kimisi de tamamen aynı sebeple tanrısal inanca yan gözle bakıyor. Tamamen bilinçaltı meselesi. Gerçekte "bilim" dediğiniz şeyin de araştırma konusudur bu. Psikoloji bilimi. Bilmiyorum hiç okuyanınız var mı? Ben okudum..
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili Orcagada, vicdani davranın tanrısal değil demişsin. Acaba vicdan nedir? Bu olgu nasıl var oldu? Fiziksel olarak bir açıklaması var mı? Neden vicdani davranmalıyım sana göre?
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
Sevgili Orcagada, vicdani davranın tanrısal değil demişsin. Acaba vicdan nedir? Bu olgu nasıl var oldu? Fiziksel olarak bir açıklaması var mı? Neden vicdani davranmalıyım sana göre?

Selam dostum,

Buralarda olduğunu biliyordum.Ben de artık okumıycam yazmıycam dememe rağmen sohpetin samimiyeti ve seviyesi geri döndürüyor hep.

Vicdan gerçekten de tanrısal mı sana göre yani bir tanrı tembihlemese birbirimizi kesen,doğrayan bir yaratıklar topluluğumu olacaktık.Doğada aklını en üst seviyede kullanan bir türe bence fazla boş bakmanın sebebi tanrısız kendini bomboş hissedecek olman ki bunu da 284 sayılı yazıda anlattım biraz.

Fiziksel açıklamaya gelince vicdanen beni rahatsız edecek birşey yaptığımda (ki gerçekten senle konuştuklarımda ciddiyim böyle bir şeyi kasıtlı yapmayacak biriyim)o azabı içimde hissederim ve canım acır.Bu da fiziksel olarak etki ve tepki olarak açıklanabilir.Ama tanrı hiçbir duyumu uyarmıyor.

Vicdani davranman gerekliliğini insani açıdan şart olarak görüyorum.Çünkü toplum içi yaratıklarız ve başka bir seçenek yok.Birbirimize iyi ve doğru davranmazsak yokoluruz.Ve ayrıca dostluk,kardeşlik,samimiyet herşeyden önemli değil mi?Mutlu ve huzurlu olmak için,yaşadığın zemine sağlam basmak için,herkesin hakkına saygı duymak için vicdanlı olmak gerekmez mi?

Ben de bu yüzden vicdanlı olmak gerektiğini düşünüyorum.

Saygılar sana güzel kardeşim...

 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili abicim, "bu devirde şeytan, melek ruh gibi olmayan şeylere inanıyorsunuz" derken, acaba birisinin sana "vicdan, aşk, sevgi, öfke gibi olmayan şeylere inanıyorsun" diyebileceğini hiç düşünmedin mi? Vicdanı fiziksel olarak açıklamışsın ama bu açıklamanın hiç bir anlamı olmadığını sen de gerçekten çok iyi biliyorsun. Çünkü senin hissettiğin "acı"yı başkaları hissetmeyebiliyor. Ve neden sorusunun cevabı hala yok. Sen sadece "acı" duyduğun için mi vicdanlısın? Yani fiziksel olararak acı duymuyor olsan, vicdansız mı olacaksın? Sonra mutlu olmak için iyi davranıyorum demişsin, oysa mutluluk da fiziksel olarak açıklanamayan bir olgu.. Sonra iyi davrandığında mutlu olmayan insanlar var. Hadi sen mutlu olmak için iyi davranıyorsun, onlar ne yapsın? Örneğin adamın birisi cinayet işlediğinde mutlu oluyor! Bırakalım o da "mutlu" mu olsun? Onun bana "hastalıklı" olduğunu söylesen neye göre hastalık? Halbuki adam hasta filan değil, biyolojik sağlığı senden benden daha iyi.. Bunu söyleyen adam ABD'nin Irak'taki kara harekat komutanı; onları birer birer öldürmekten ve öldürürken eziyet etmekten mutlu olduğunu söylüyor adam!!

Bana göre vicdan, tanrının bir tembihi değildir. İnsanın doğasına koyduğu soyut bir bileşendir. Herşeyi fiziksel ortamda açıklama zorunluluğumuz olmadığını görmeniz gerekiyor. Hadi onu açıkladın diyelim, rüyaları açıklayamazsın, hayalleri.. Fiziğin herşeye yeteceğini düşünüyorsunz ancak fizik de insana "öğretilen" bir bilim.

"Doğada aklını en üst seviyede kullanan bir tür" demişsin insan için. Bu akıl nereden geliyor? Nasıl oluştu? Ve neden sadece insanda var? Neden masada sandalyede aynı akıl yok? Neden boğada "vicdan" yok? Onları da aynı "yaşam enerjisi" var etmedi mi sana göre? Neden kadın ve erkek diye herşey çift çift. Neden tek veya üç çeşit değil?
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Orcagada,
Tuğla meselesinde bilseniz ki, Kanun bir silsiledir efal-yaratılanlar- onunla bağlıdır...Yani atomdaki kanun, güneş sistemindede vardır..Üzerindeki mühür-patent- birdir....Küçük bir misal diye bakamazdınız....Deve kuşuna demişler madem deveyim diyorsun yük götür, yok ben kuşum demiş...Madem kuşum diyorsun uç, demişler yok deveyim demiş başını kuma sokmuş ta avcı onu görmesin......Bunun gibi ahiret var çalışmak lazım deyince, ihtimali şeytani ile belki yoktur dersiniz.....Ölümle ebedi yok oluşu görünce de belki vardır dersiniz ahiretten ümitvar olursunuz....Ama işte siz devekuşu gibi kafanızı kuma sokuyorsunuz halbuki koca gövdeniz avcıya hedef durumdayken bile.....
Selamlar...
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Hayırlı sabahlar arkadaşlar;

Tuğla meselesini birazcık daha açalım istiyorum.

Dedim ya.Basit iki adet tuğlayı üst üste koyalım.
Bir de yanına 1 adet üzüm salkımı koyalım.

Ve orcagada arkadaşımıza tekrar soralım.

Soru 1:Bu üzüm salkımını kim yapmıştır?
Soru 2:Bu iki adet tuğlayı üst üste kim koymuştur?

Cevabını merakla bekliyelim.

Buyurun ağzınız sulansın.



Saygılarımla
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Canım Mehmet,

Keşke şu tuğlaları kafamda kırsaydın da tekrar sormasaydın.Üstüne de oturup afiyetle üzüm yeseydik.

Cevap 1-Üzüm salkımını kimin yaptığını bilmiyorum.Doğal olarak gelişimini tamamlamış ve iki tuğlanın yanına biri tarafından bırakılmış olmalı.

Cevap 2-Bıktım bu tuğlalardan fakat tekrar ediyorum.Biri (ki kendisini bulursam fena hesap soracağım) o tuğlaları dizmiştir.

Bunun sonu nereye varacak çok merak ediyorum.

İyi günler ve saygılar...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Zamanında Grup Vitamin diye bir şarkı grubu vardı. Bir de yabancılardan kopya "İsmail" diye bir şarkıları vardı. Bazen kendime "İsmail.. Felsefe yapma" diyesim geliyor. :) Herşeyi bırak deli misin niye aynı şeyden başkası mutluluk duyarken sen acı çekiyorsun. Halbuse o da insandır şeklen, sen de öyle..
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
Zamanında Grup Vitamin diye bir şarkı grubu vardı. Bir de yabancılardan kopya "İsmail" diye bir şarkıları vardı. Bazen kendime "İsmail.. Felsefe yapma" diyesim geliyor. :) Herşeyi bırak deli misin niye aynı şeyden başkası mutluluk duyarken sen acı çekiyorsun. Halbuse o da insandır şeklen, sen de öyle..

Günaydın Elmacık,

Ama yazdığını anlamadım.Hayırlı mesailer.

Saygılar...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili abicim, senin fiziksel olarak açıklamaya çalıştığın vicdan acısı var ya, işte ben de diyorum ki, herkesin mutluluk duyduğu ortamda ben çok acı çekiyorum. Deli miyim ne? Bırakıp gideyim diyorum.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili orcagada;Öncelikle sana ve arkadaşına geçmiş olsun.

Sayın elmacik;ben sizinle tartışmalarımda belli bir seviyeyi korumaya geyret ettikçe,siz saldırganlaşıyorsunuz.Bunun nedenini verdiğim örneklerin bugüne kadar hep inandığınız o kaynaklardan olmasımı acaba...
Çünkü şu anda açıkça gördüğüm kadarıyla, tek amacı kıyıdan köşeden de bir şekilde benim şahsımda inananları alt etmek. O yüzden olduk olmadık ilgili ilgisiz kopyala/yapıştır yöntemiyle yazılar yazıyor buraya.

Kopyala yapıştırı ben bu sitede öğrendim Elmacik bey.Hatırlarsanız ilk yazılarımdan birinde siz tarif etmiştiniz.

Bana bütün bunlar içinde en komik gelen, binlerce kişinin görmüş olduğu olayları anlatmasına değil de, bir tane helvadan put yapıp ona tapan adamın sözlerine inanıyorsunuz. En azından sevgili hacıcavcav öyle yapıyor.

Yazdığım şeyleri okuduğunuz da, anlamaya çalışmanızı da ummak isterim.
Muhammed'in öğreticileri konusunda çok fazla kaynak yok,Varolanlar da müslümanlarca yok edilmiş.Ama eldekiler bile bir fikir vermeye yetiyor.Kuran ve Hadislere göre Muhammed'in söylediklerinin benzerini o dönemde söyleyen başkalarının da olduğu görülüyor.Sizcede bu ilginç değilmi?Müseylime diye küçümsenen adam galip gelmiş olsaydı bugün sizin peygamberiniz müseylime olacaktı. Malumunuz olduğu üzre, TARİHİ GALİPLER YAZAR...





 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Sevgili hacıcavcav, konuşmanın uzunluğundan çoğu kimse okumuyor, o yüzden anahtar kelimeler kullanarak üstünlük sağlamaya çalışıyorsun. Oysa yazının bütünü okuyan, asıl saldırıya uğrayanın benim şahsımda inancım olduğunu rahatlıkla görecek. Çünkü sorduğum hiç bir soruya cevap gelmemiş, üstüne sürekli yeni sorular sorulmuş, üstelik de "alınma ama senin inancın şöyle şöyle" denilerek hakaret edilmiş. Üstüne şimdi de "saldırgan" diye işaret edilerek ben suçlanıyorum. Yapma hacıcavcav, birazcık insaf et. Üstelik de kopya/yapıştır'ı bu siteden öğrendiğini söylüyorsun, bense buraya yazdığım bütün herşeyi, her satırı kendim yazdığımı iddia ettim. Senin yazdıkların o yüzden genellikle ilgisiz oluyordu. Çünkü benim yazdığım yazıya göre bir cevap vermek yerine, yazımdaki kelimeleri seçerek, bu kelimelerin geçtiği internet yazılarını buraya kopyalamayı tercih ettiğin gibi, bunu da "ben araştırdım ben buldum ben böyle yazıyorum" havasını estirdin biraz. Üstelik bütün bu ilgisizliğe rağmen "delil getiriyorum" diyorsun.

Yukarıda alıntıladığın cümlemi tekrar alıntılayalım:
Bana bütün bunlar içinde en komik gelen, binlerce kişinin görmüş olduğu olayları anlatmasına değil de, bir tane helvadan put yapıp ona tapan adamın sözlerine inanıyorsunuz. En azından sevgili hacıcavcav öyle yapıyor.

Sonra da soralım, sevgili arkadaşım, bunun neresinde "saldırganlık" olduğunu iddia ediyorsun? Bu gerçeğin ta kendisi, gerçekten de binlerce kişinin "ben bunu böyle gördüm" dediği şeye değil, bir tane, yalnızca bir tane adamın, üstelik de helvadan heykel yapıp ona tanrı diyecek kadar akılsız bir adamın "duyduklarına" inanıyor ve sonra bunu bana "delil" olarak getiriyorsun.

Sevgili hacıcavcav, iyi niyet göstermediğin gibi, gerçekte araştırma yapmak gibi bir amacın da yok. Sadece nasıl alt ederim gibi bir hesap içindesin. Ben de diyorum ki, inan benim gibi hiç bir kimse sana "hidayet etmek" seni "doğru yola iletmek" gibi bir amaca sahip değil. O nedenle bence daha faydalı işlerle uğraşmalısın. Şu anda gerçekten kendine eziyet ediyorsun. Hayatında özgür olduktan sonra çok rahatsın, dilediğin gibi yaşayabilirsin, dilediğini yapabilirsin; gerçekten neden var olmayan tanrı diye bir şeyle zaman kaybedesin? Bunu samimiyetle soruyorum, yani hiç bir kötü niyetim yok bunda.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili hacıcavcav, iyi niyet göstermediğin gibi, gerçekte araştırma yapmak gibi bir amacın da yok. Sadece nasıl alt ederim gibi bir hesap içindesin.

Bu tür iddialarınız bütün bir yazı boyunca devam edip gidiyor.Aslında tabirimle buna isaret etmek istemiştim.Tabirim sizi üzdüyse özür dilerim.Maksadım sizi üzmek değildir.

Son kısımda sorduğunuz soruyu tam olarak anlayamadım.Daha açık yazarsanız cevaplamaya çalışırım.

saygılar sunarım...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Bu tür iddialarınız bütün bir yazı boyunca devam edip gidiyor

Sevgili hacıcavcav, bu savınızı buradaki geçmiş yazılarımız çürütüyor. Çünkü ben en başından beri en samimi şekilde neye inanıyorsam onu anlattım. Ancak bir süre sonra sizin söylediğiniz ayetler konuyu kaçırmaya başladı. Verdiğiniz örnekler başka cepheler açmaya başladı. Yani konular kapatılmadan yenilerine yönelim oldu. Bu da bende doğrudan kendiniz yazmadığınız ve başkasının yazılarını kopyalayıp yapıştırdığınız endişesini uyandırdı ki nitekim de öyleymiş. Oysa ben araştırma yaptığınızı sanıyordum.

Son kısımda sorduğunuz soruyu tam olarak anlayamadım.Daha açık yazarsanız cevaplamaya çalışırım.

Konuşmamız boyunca size sorulan bütün sorulara işte bu kaçamak cevabı verdiniz. Ne zaman bir şey sorulsa "siz konuşun ben katılırım" cevabını vermeniz, yapacağınız kopyala/yapıştır eyleminin açık bir habercisi oldu. Yani aslında konu hakkında bilginiz ve fikriniz yok, ama biz bir şeyler yazarsak, o yazımızdaki bazı kelimeleri seçerek, o kelimelerin geçtiği bazı "makale"leri buraya kopyalayacaktınız.

Lütfen bu düşüncemi mazur görün, ama yüzyıllar boyunca aynı şeyin süregelmiş olması beni ürkütüyor, üzüyor ve yoruyor. Dediğim gibi, niyeti ciddi olan, zaten buradaki üç beş cümleye güvenmez, mutlaka kitaplar okur. Niyeti ciddi olmayan da zaten burada vakit kaybetmemeli. Dünyaya bir defa geliyoruz..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst