İnanmak... Ateist

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Değerli Arkadaşlarlar; lütfen şu yazımı bir değerlendirebilir misiniz...
Yaratılışa dair sorularına müsaade edersen katkıda bulunmak istiyorum.Herbir soruyu, değerlendirdikten sonra, ikinci soruna cevap yazacağım.Semavi bilgilerde Allah buyuruyor: 'Mahlukatı yarattım ki, Bana bir ayna olsun ve o aynada cemalimi(güzelliğimi) göreyim' diyor.anlamında bir kudsi hadis var......Bu noktadan hareketle Allah bütün güzelliklerin, kendinden geldiğini ve insanları yaratış gayesi ise bu güzelliklerin paylaşmak olduğunu anlaşılmaktadır....Cennet ve cehennem ise insanların kendi tercihleridir.....İnsan birisine iyilik yaptığında huzur, kötülük yaptığında rahatsızlık hissetmesin sebebi, cennet, cehennemin küçük bir misalidir....İnsana diğer mahlukattan üstünlük olarak verilen akıl da, bütün bu güzelliklere şuuruyla iştirak etmesi içindir......
Daha çok güzel bilgileri paylaşmak ümidiyle güzel günler dilerim...
Saygılar..


@Değerli Sahraman,
bu verdiğiniz örnekte hayal ile hakikatı bir ayırabilir misiniz? Hangisi gerçek, hangisi resim...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Sevgili sahmaran, "Allah'ın yokluğunu kanıtla" demek zaten doğru bir istek olmaz. O yüzden "yokluk kanıtlanamaz, asıl var diyenler kanıtlasın" denilmesinde ben bir anlam bulamıyorum. Sen de yok musun? Varsın, o halde sen de varlığını kanıtla bize! Yaratıcı gücün varlığını kabul etmeyen kişinin kanıtlaması gereken bir şey vardır; yaratıcının yokluğu değil, varlığın varlığı. Yani varlığı kanıtlasanız zaten yaratıcının yokluğunu kanıtlamış olacaksınız. O halde varlık nedir, size göre nasıl oluştu? Hiçlikten diyemezsiniz, çünkü bilime göre hiçlikten bir şey oluşmaz. Tesadüflerle diyemezsiniz, çünkü tesadüflerle bu milyarlarca sistemin hepsinin de düzgün ve hatasız oluşması imkansız ve zaten tesadüfün oluşabilmesi için de argümanlara ihtiyaç vardır ve bu argümanlar nereden geldi sorusunun cevabı verilmelidir. Madde hep vardı da diyemezsiniz, çünkü o zaman maddenin kendi kendine bu düzenleri oluşturabilmesi için, kendi içinde bir yaratıcı gücü olduğunu kabullenmeniz ve bunu açıklamanız gerekir. Bilime göre, bigbang olmadan, zaman ve mekan diye kavramlar yoktu, halbuki yine aynı bilim, maddenin zaman ve mekana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Gördüğün gibi, hiç bir oluşum iddiasının temeli yok. Yani evet, Allah'ın yokluğunu ıspatlamak zorunda değilsiniz, ama nereden geldiğinizi ıspatlamak zorundasınız. Tabi inanmak veya inanmamak en sonunda kişinin kendi tercihi olacağı için, "bana ne ben inanmıyorum işte" diyerek, hiç bir şey kanıtlamak zorunda olmadığınızı da gönül rahatlığıyla söyleyebilirsiniz. Ancak o zaman da inanan kişilerin yanlış yaptığına dair iddialarda bulunmaya hakkınız olmaz.

Sonra madem görünmez ejderhaya örnek verdiniz, ben de o zaman Amerikan casus uçaklarını örnek vereyim. Radar onu göremiyor, hissedemiyor ve duyamıyor diye o uçağın varlığını inkar mı edeceğiz? O halde o uçak tepemize bomba bıraksa, "aha bigbang oldu" gibi bir etki mi yaratacak bizde? Yani sırf bilmediğimiz şeyi açıklayabilmek için absürd şeyler mi ortaya koymak zorunda kalacağız. Bilmiyorum demek bilim insanlarına çok ağır geldiği için, bilmedikleri şeylerin yerini, "tahmin"lerle dolduruyorlar ve en kötüsü, bunları insanlara "bilimsel gerçek" diye anlatıyorlar. Üstelik, somut şeylerde bile bu ejderha örneği çürüyor dayanamıyor, soyut şeylerde ne yapacak? Ben söyleyeyim, bilim soyutluğu reddeder; sevgi, vicdan, öfke, gurur, kibir, düşünce gibi şeyleri. Bunların tamamen madde bağımlı olduğunu söyler. O halde ben de, düşünme organı olan beynin, insan vücudu dışındayken de çalışabilmesi gerektiğini, kendi kendine kararlar alabilip hareket edebilmesi gerektiğini söylerim. Yapabiliyor mu? Hayır. O halde bilim, sadece soyutluğu reddedebilmek için bazı yalanlar uyduruyor. Ve yine üstelik, soyutluğu konuşmasak bile, somutlukta bile bu ejderha örneği kendi kendini çürütüyor. Çünkü, somut olarak var olduğu bilinen ancak "görünmeyen" şeyler mevcut. Kuvvet gibi. (Örneğin rüzgar.) Ve somut olarak var olan şeyler uça da biliyor, kuşlar gibi. Geçirgen de olabilir, gazlar gibi. (Gazların üstüne boya sıktığınızda ortaya çıkabilirler mi?) Isı da yaymayabilir, soğuk kanlı hayvanlar gibi.. Gördüğün gibi hepsini çürütebiliyoruz, üstelik de somut ortamda çürütebiliyoruz. Kaldı ki soyut ortamda bilim tamamen çaresiz kalıyor; çünkü eliyle tutamadığı herşeyi reddediyor. Oysa insan o kadar güçlü bir varlık değildir. Şimdi ben de aynı ejderha örneğindeki gibi, (Ersen kardeşimin de söylediği gibi), hayal ve rüyalarını göster desem yapabileceğin bir şey var mı? "Hadi bakalım aşkı boya ile ortaya çıkar, ya da un dökerek ayak izlerini göster, ya da kızılötesi kamera ile görüntüle" desem, yapabileceğin bir şey var mı? Yok, o halde aşkı reddetmek zorundasın. Reddebiliyor musun? Ona da yok. O halde neden böyle bir çelişkiye giriyorsun?


Sevgili "teşekkürler" kardeş, şu an itibarı ile bu başlıkta 48 sayfa dolusu yazı birikti. Gerçekten de bir noktada güzel bir seviye yakalamıştık. Benim buraya yazmam ise bir fikir alışverişi ve duygu paylaşımı idi. Çünkü ben ne peygamberim, ne alimim.. Aynen senin gibi, dinden soğutulmuş, reddetmiş ve sonra kendi araştırmalarım neticesinden bazı şeyleri kabulş etmiş birisiyim. Hala da ailemden farklı bir inancım var. Ancak benim bu samimiyetime karşılık, duvara konuşuyormuşum gibi his uyandıran mesajları internette araştırdığımda, aslında bir insanla değil, bazı bilgileri hafızasında tutan ve düşünmeye zaman ayırmayan, böylece, anahtar kelimelere göre ilgili yazıları buraya kopyalayan makine türü birisiyle yazıştığımı anladım ve bana verilen cevapları internette arayarak, aslında başkasına ait yazıların buraya alakasızca ve samimiyetsizce kopyalandığını gördüm, o zaman da buraya konuyla ilgili yazmayı bıraktım. Hatta, ateist arkadaşlara, eğer gerçekten inandıklarında samimi iseler, tanrı ile zaman kaybetmemelerini ve daha önemli, daha güzel işlere zaman ayırabileceklerini samimiyetle tavsiye ettim. Bu bile, bir yaratıcı gücün varlığının kanıtıdır. Çünkü arkadaşlara, "madem tanrı yok, kuran insan ürünü, o halde bıraksanıza bunları, rahatınıza bakın, keyfinizi sürün" diyorum, ancak sürekli eksik ve gedik aramaya çalışıyorlar. Halbuki ben yanlış olduğundan eminsem bir şeyin, o şeyin peşinde niye koşayım da zaman kaybedeyim? Bırakırım kendi haline. Hayat kısa. Araştırma konusunda samimiyeti olanları ise, ciddiyetin korunabilmesi için özelden görüşmeye davet ettim. Bu benim istekli olduğum bir şey değildi. Bugüne kadar hiç kimseye; "gel kardeşim sana işin doğrusunu anlatayım" demedim ve diyenlerin de doğru bir iş yaptıklarını sanmıyorum. Ondan ötürü kimseyle özel mesaj yöntemiyle yazışmadım ve yazışmam da. Benim özel konuşmaya davetteki tek amacım; burada ciddiyetin bozulacağı, yanlış bilginin çokluğu nedeniyle sapmaların olacağı için, sadece ve sadece sorulacak olan sorulara cevap vermekti. Yani birisi soru sorsa idi, bildiğimi söylerdim. Yoksa kimse sormadan bir şey söylemeye de niyetim yoktu.

Ancak, benim bu davetim, "burada konuşalım, herkes fikrini söylesin, konuşmaya renk katar" gibi bir kötü niyetle karşılandı. Üstelik de "kişilerin fikirlerinden konuşmayalım" diyen birisi tarafından.

Gördüğün üzere, 48 sayfanın özellikle son sayfalarında seviye gittikçe aşağıya gidiyor. Bana soracak olursanız, bu bile, insanın bir ortak doğaya sahip olduğundan ötürü, insanüstü bir gücün varlığının kanıtıdır.

Sevgili arkadaşım, benden özel mesaj yöntemiyle kitap tavsiyesi istemişsin; olabilir ki benim sana tavsiye edeceğim kitap, benim o kitabı sevmemden kaynaklansın. Bu mümkün olduğu için, sana bir kitap tavsiye etmek yerine acizane şunu tavsiye edeceğim: Okuduğun kitapları tek başlarına bir kriter kabul etme. Çünkü hepsinin yazarı insandır ve hepsinin hata yapması mümkündür. Ondan ötürü, bir kitapta 1000 hadis varsa, 999'u da doğru olsa, kalan bir tanesinin yalan olma olasılığı yine de vardır. Yine dolayısıyla, araştırma yapan kişinin, eleştirmekten korkmaması gerekir. "Allah bunu niye böyle yapmış" diye sorabilmesi gerekir. Elbette bundan daha önemlisi; doğruyu gördüğünde ve kalbi ona doğruyu kabul etmesi gerektiğini telkin ettiğinde, kabul etmekten de korkmamalıdır. Çok müslüman vardır ki, İslam'i bir bilgiyi yanlış biliyordur, ama doğrusunu görünce, yıllarca bildiği şeyi birden reddetmek istemez. Doğru olduğunu bile bile kabul etmek istemez. Hatta bazısının şöyle dediğini bile duymuşum: "benim yanlışlarıma dokunmayın, ben onu içimde putlaştırmışım". Hayret ki, beş vakit namaz kılan, duasını eksik etmeyen bir insandır bu.

İslam, sorgulama dinidir. Adı "teslim"dir, çünkü inananın hakka teslim olması gerekir. Yani soru sormak vazifedir, soru sormak öğrenmektir, ancak insan, zekasının herşeyi kavrayabileceği yanılgısından da kendini kurtarmalıdır. Herşeyi somut, elle tutulur, gözle görülür nesnelerle açıklayabileceği yanılgısından da kurtulmalıdır. Örneğin bırakın dini inançları, ateist bir bakış açısıyla baksak, evren sürekli genişliyorsa bunun ucundan sonra ne var sorusu geliyor insanın aklına. Başka bir mekan mı? Başka bir boyut mu? Bunlar aslında insanların bir ortak paydada buluştuğunun göstergesi. Çünkü aynı sorular müslümanların da aklına geliyor. Şu farkla; müslümanlar, bunu öğrenmek için çaba sarfederken, herşeyin maddesel olmadığının farkında oluyorlar. Böylece müslümanların, öğrenmekte sınır tanımaması gerekir. (Yani Allah'ın hikmetinden sual olunmaz deyip öğrenmeyi bırakmamaları gerekir.) Oysa ateist arkadaşlar, bazı şeyleri madde ile sınırlandırdıkları için bir noktadan sonra öğrenemezler ve onun yerine "mış gibi kabul" ederler. Evrim teorisi örneğin gerçek"miş gibi kabul" ediliyor. Evrenin oluşumu ile ilgili birbirine zıt teorilerin ikisi de "kabul" ediliyor. Halbuki bütün akıllı insanlar biliyor ki, biri doğruysa diğeri mutlaka yanlıştır..

Hatta hadis de var; "iki mesele birbiri ile ihtilafa düşerse, birisi mutlaka batıldır". (İkisi de batıl olabilir, ama birisi kesin..)

Demem o ki sevgili kardeşim, benim örnek ve lider seçtiğim insan diyor ki; iki türlü haya vardır. Bunlardan bir tanesi, cahilin soru sormaktan utanmasıdır. Yani soru sormaktan çekinmeyin. O yüzden, şu veya bu görüşe ait bir kitap okuma. Hem şu, hem bu, hem o görüşe ait kabul gören kitapları oku. Aklının almadığını reddetmekten çekinme; ama bir şartla: senin veya benim aklımın herşeyin ölçüsü olmadığını kabul etme erdemini göstererek. Yani bir şeyi reddediyorsa kişi, "ben beğenmedim ondan reddediyorum" diyemez, bu akılsızlık olur. Reddetmesi için, bilmesi gerekir. Bilmeden reddetmek, ancak akılsız ve cahillerin işi olur.

Eğer sormak istediğin bir şey olursa, her zaman özel mesaj yöntemiyle bana sorabilirsin. Benim akıl, zeka ve bilgimi aşan bir soru sorarsan, o zaman da, seni bazı "biliminsanları"nın yaptığı gibi tahmini, kişisel veya yanlış bilgiye değil, bildiğini düşündüğüm kitap ve kişilere yönlendiririm. Böylece sen de tarafsız bir araştırma yapmış olursun.

Herkesin kandili mübarek olsun arkadaşlar. Kandil zaten mübarektir, hepiniz kandile mübarek olasınız. :)
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
hacicavcav dedi ki:
19 mucizesi bildiğiniz gibi Reşad Halife isimli Mısırlı bir zatın icadıdır.Bu zatla ilgili olarak Vikipedi 'de bir yazıya rastladım.Bu teorinin gelişimi ait bir takım açıklamalar var.Açıklamaların bir yerinde şöyle diyor.

1974 yılında Kur'an'da 19 sayısı ve katları üzerine kurulu bir matematiksel sistemin mevcut olduğunu ve 9:128-129 ayetlerinin bu matematiksel sistemi bozduğunu iddia ederek bu ayetlerin Tanrı'ya ait olmadığını öne sürdü ve bu ayetleri içermeyen Kur'an nüshasını çevirisi ile beraber 1989 yılında Amerika'da yayımladı. Allah'ın 3:81,33:7, 46:9-11, 72:26-28 ayetlerinde haber verilen elçisi olduğunu iddia etmesi ile İslam dünyasının tüm tepkilerini üzerine çekti.

Anlıyacağınız 19 mucisesini ortaya atan şahıs bazı ayetlerin bunları bozduğunu da kabul ediyor.

Bu yazılanlar doğruysa size iki sorum olacak.Umarım cevaplama nezaketini gösterirsiniz.
1-19 mucizesinin mucidi reşat halife bile bazı ayetlerin bu teoriyi bozduğunu söylüyor.Bu durumda teorinin doğru olduğunu iddia edebilirmiyiz?
2-Buna rağmen Reşat halife doğru söylüyor,19 mucizesi doğrudur diyor iseniz;
Kurandaki bazı ayetlerin asıl kuranda olmadığını,Kurana fazladan ayet sokuşturulduğunu kabul ediyormusunuz?

sevgiler.

Değerli arkadaşım hacicavcav;
Dediğiniz zat hakkında internette çeşitli bilgiler var.
Bunun doğruluğunu veya yanlışlığını bilmiyorum.

Sadece benim verdiğim linkte,Kuran'ın bir ayetinin matematiksel hesaplamalar yaparak mucizeliğini göstermekdi.


Ben elimden geldiği kadar (Mesela "Alak" suresini)araştırmamı bizzat yaptım.
Ve doğruluğunu gördüm.

Ben onun kitabının,yazdıklarının veya söylediklerinin hepsi doğrudur demiyorum.
Yanlışları vardır.Çünkü beşerdir,şaşabilir.

Ama bizler veya sizler onun yanlışını görünce "aha yakaladık,vurun,vah hain vay,"diye mi hareket etmek lazım.

Ben onun yanlış olmayan (eğer o bulmaşsa) bu 19 mucizesiyle ilgili araştırmasını tebrik ediyorum.
Çürükleri yanlışları eliyorum.
Eğer sizde bir bakarsanız bunu bizzat gözlerinizle göreceksiniz.
Onun yanlışları bu hakikatlere gölge düşürmez.

Velev ki bu 19 mucizesi hakikatini siz dahi bulsanız benim size bu konuda saygım sonsuz olur.Siz inanmıyorsunuz diye sizin araştırmanızı göz ardı edemem.

Eğer göz ardı edersem,ilimde ilk önce inanç ararsam "İlim Çin'de de olsa gidin,alın,gelin" sözüne aykırı hareket etmiş olurum.


Saygılarımla
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Sevgili Mehmet'çim, hacıcavcav arkadaşımız, kişilerden değil kurandan konuşalım demesine rağmen, gösterdiğimiz kaynakların kişisel hayatlarıyla çıkıyor karşımıza. Bu noktada olaya hala münazara gözüyle bakmana üzülüyorum. Çünkü yoruluyorsun. Biz eğer Charles Darwin'in hayatını araştırıp, "bu da böyle böyle bir adam ona mı inanıyorsunuz" deseydik, bize gülerlerdi.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili Elmacık,

Tabi ki gülerdi.Darvin kendi yazılarını teolojik olarak benimsetmeye çalışmamıştır.Herhangi bir mehdilik iddiasıda yoktur.

Nihayetinde Darvinin hayata uygulanacak öğretileri yoktur.Ama söz konusu zatı muhterem toplumsal hayata direk etki eden şeylerden atıp tutmaktadır.İslamın kuvvetle taraftarı olan bir toplumdayız.Unutmayalım.

Kimse evrimi okuduğu için din cinayetleri işlememiştir.Madımakları yakmamış,Hrant DİNK'i vurmamıştır.

Darvin cinsellik düşkünü,eşcinsel,veya aklınıza gelebilecek en şerefsiz adam da olsaydı fark etmezdi.Çünkü o kişilerin gündelik yaşamlarında örnek almaları gereken biri değildir.

Saygılar...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Sevgili abicim, o halde aynı şekilde, araştırma niteliği taşıyan yazıların yazarlarına da kişisel yaklaşılmamalı. Ben yazımın bir tek yerindse kaynak olarak ismini verdim harun yahya'nın, hemen üstüme çullandınız, yok şizofrenmiş, yok böyle bir adamama mı inanıyormuşum.. Bana ne ki? Yazıları eğer onun kişisel fikirleri olsaydı, haklı olurdunuz, onun yazıları araştırmacılıkla yazılmış karşılaştırmalar ve tespitlerdir. Ancak Charles Darwin'in yazdıkları ise kişisel bir görüştür. Sen, "hayata uygulayacak öğretileri yoktur" demişsin, ancak sadece din kavramı açısından bakmışsın. Darwinizm, bir felsefe olarak anlatılmakta ve öğretilmekte ve yaşanmaktadır da. İnanç sistemleri, tanrı kavramı üzerine kurulmaz her zaman. Kimisi ateşe, kimisi ineğe de tapabilir. Darwinizmin de yaşam görüşü vardır.

İkinci olarak; "İslam'ın kuvvetle taraftarı olan bir toplum" deyimini kabul etmiyorum. Çünkü farklı uygulamalara sahip onlarca ülke var. O halde sadece buna bakarak bile, bir şeylerin ters gittiğinin farkına varabiliriz. Ve Darwin'in kişisel görüşleri de olayı değiştirir, bu konudaki fikrine katılmıyorum. Çünkü bazı bilimadamları, sadece ve sadece tanrı kavramını kabul etmedikleri için, olmadık şeyleri gerçek diye yutturuyorlar millete. Bunun en büyük kanıtı, çoğu basit konuda bile birbirlerine zıt görüşler ileri sürmeleri. Darwin, yaklaşık 20 yıllık araştırma sürecinde sadece abuk tahminler ileri sürmüş (ki kendisinden önce de benzer şeyler söyleyenler zaten vardı, Darwin ilk değil) ve daha sonra da, kilise nasıl bir zorbacı güç odağı idiyse, aynı şekilde bilimadamları da kendilerini bu şekilde doğru veya yanlış her durumda kiliseye karşı çıkmak adına herşeye muhaleffet ederek bir güç odağı oluşturdular.
 

Nimluin

Öğrenci
Katılım
18 Mart 2008
Mesajlar
3
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
Bu İddianı ispat edebilirmisiniz?
Mesela ben desem ki,''Ne Ebubekir,ne de Osman döneminde yazılan Kuran'ların hiçbiri yeryüzünde yoktur.Bilinen en eski Kuran 8.yüzyıla tarihlenen British Müzeum'daki kurandır'' Ne dersin.
Ebubekir ve Osman dönemindeki Kuranlarda noktalama işaretleri yoktur.Topkapıdaki kuranda ise noktalama işaretleri vardır.O halde Topkapıdaki Kuran, ne Ebubekir ,ne de Osman döneminde yazılan bir kuran değildir, dersem ne dersin.
Bütün bunlara dayanarak şunu sorsam,
Ebubekir ve Osman döneminde yazılan ve sayıları bir rivayete göre 4,başka bir rivayete görede 7 olan bu Kuranlar nerededir?
Cevabınızı beklerim.
saygı ve sevgiler.

Cevabınız için teşekkür ederim. Sanırım ikimizinde aradığı cevap bir C14 testiyle gün yüzüne çıkacaktır.
Diyelim ki yanıldım, Topkapı gerçek kopyaları barındırmıyor ve en eski kopya British Museumda bulunan, bu Kuranın gerçekliğine gölge düşürür mü ?

Kimse evrimi okuduğu için din cinayetleri işlememiştir.Madımakları yakmamış,Hrant DİNK'i vurmamıştır.

Din (özelliklede İslam olarak din) ve cinayet ! Birbirine çok uzak iki kelime. Din asla bir cinayeti emretmez, savaşta bile gereksiz can aldırmaz. Dini için adam öldürdüğüne inananlara, dinin bunu emrettiğini inananlara dünya düzdür diyenlerden farklı bakmıyorum.


Son olarak Kurandaki sayı mucizeleri ... Kuran zaten başlı başına bir mucizedir. Biz O'na gönderenden ötürü inanıyoruz. Gönül isterdi ki bir çift sözüm olsun kimsede şüphe bırakmasın ama insana Allah'ı anlatmak , paramesyuma evreni anlatmak gibi. Akıl değil kalp anlıyor.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Arkadaşlar laf kalabalığı yapmayalım.Ben şahısları konuşmuyorum.Orada iki tane soru soruyorum cevabınız varsa verin.Yoksa susun.
soru 1-19 mucizesinin mucidi reşat halife bile bazı ayetlerin bu teoriyi bozduğunu söylüyor.Bu durumda teorinin doğru olduğunu iddia edebilirmiyiz?
soru 2-Buna rağmen Reşat halife doğru söylüyor,19 mucizesi doğrudur diyor iseniz;
bazı ayetlerin asıl kuranda olmadığını,Kurana fazladan ayet sokuşturulduğunu kabul ediyormusunuz?
Bu iki soru birbirine zıttır.Yani Teori doğruysa birileri kurana fazladan ayet sokuşturmuş demektir.Yok ayet sokuşturması yoktur diyorsanız,Ozamanda yukarda verdiğim ayetler nedeniyle 19 mucizesi tutmamaktadır.
Ne diyorsunuz.

19 mucizesi varmı,yok mu?

cevap isterim,laf kalabalığı değil..
iyi akşamlar.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Nimluin,

Kimse evrimi okuduğu için din cinayetleri işlememiştir.Madımakları yakmamış,Hrant DİNK'i vurmamıştır.

Din (özelliklede İslam olarak din) ve cinayet ! Birbirine çok uzak iki kelime. Din asla bir cinayeti emretmez, savaşta bile gereksiz can aldırmaz. Dini için adam öldürdüğüne inananlara, dinin bunu emrettiğini inananlara dünya düzdür diyenlerden farklı bakmıyorum.


Demişsiniz.

İşte sevgi dolu bağışlayıcı tanrınızın kelamı;


Maide suresi 33. ayet,;Allah'a ve peygamberine karşı savaşmaya kalkışan ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, öldürülmelerinden veya asılmalarından veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesinden veya bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz. Bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. Ahirette ise kendilerine büyük bir azap vardır. (Elmalının mealinden aldım.)

Din için cinayet vardır arkadaşım .

Saygılar...
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Nimluin

Diyelim ki yanıldım, Topkapı gerçek kopyaları barındırmıyor ve en eski kopya British Museumda bulunan, bu Kuranın gerçekliğine gölge düşürür mü ?

Bence gölge düşürür.Neden derseniz?

Peygamber döneminde yazılı,kitap halinde bir Kuran yoktur.Ebubekir ve osman döneminde yazılan kuranlar vardır.Bunu hadislerden anlıyoruz.Yukarıda da bu soruyu sordum.Şimdi bu kuranlar nerededir?Laf kalabalığına getirip sizden başka cevap veren çıkmadı.Şu halde Müslümanlar Kuranın orijinalini koruyamamışlar demektir.Hatta ayette kuranı koruyacağını söyleyen Tanrı ,Kuranı koruyamamış ta diyebiliriz.Öyleyse günümüzdeki Kuranın ne kadarı orijinal,ne kadarı uydurma bilinemez.Bilebilmemiz için orijinalinin ortada olması gerekir.
Sanırım Konunun önemini şimdi daha iyi anladınız.

Din (özelliklede İslam olarak din) ve cinayet ! Birbirine çok uzak iki kelime. Din asla bir cinayeti emretmez, savaşta bile gereksiz can aldırmaz. Dini için adam öldürdüğüne inananlara, dinin bunu emrettiğini inananlara dünya düzdür diyenlerden farklı bakmıyorum.

Bu konuda hiç yorum yapmadan,sadece Kurandan bir kaç ayetle sizi yalanlamak daha isabetli olur kanısındayım.

maide 33 "Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ya boyunlerı vurularak öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmeleri ya da bulundukları yerden sürülmeleridir.Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. Ahirette ise, onlara daha büyük azap hazırlanmıştır."

Tevbe 5 ''O haram aylar çıkınca artık müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun! Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekatı verirlerse, onları serbest bırakın; çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir. ''

Bakara 191 ''Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram'ın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir. ''

Tevbe 111 ''Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını, cennet kesinlikle kendilerinin olması pahasına satınaldı. Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu Tevrat'ta da, İncil'de de, Kur'an'da da Allah'ın söz verdiği bir vaaddir. Allah'tan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız bu alışverişten dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. ''

Selamlar.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sevgili orcagada ;

maide 33.ü bende örnek verdim.Mükerrer oldu ama.İkimiz aynı anda yazdığımızdan dolayı...
Artık kusura bakma.
sevgiler...
 

atheist_68

Öğrenci
Katılım
20 Mayıs 2007
Mesajlar
18
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Tanrı var ,ama sadece insanların zihninde...İnsan kendi varlığını,aklını tanrılaştırıyor.İnsan var olduğu sürece bu tanrı fikri de olacaktır.Kavramları nasıl oluşturduğumuz,bilgiyi nasıl sistemleştirdiğimiz gibi epistemolojik sorunlara yönelik irdelemelerde bulunursanız kastım anlaşılır.Saygılarımla.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
sevgili orcagada ;

maide 33.ü bende örnek verdim.Mükerrer oldu ama.İkimiz aynı anda yazdığımızdan dolayı...
Artık kusura bakma.
sevgiler...

Sorun değil Sevgili Hacıcavcav,

Nihayetinde aklın yolu birdir.Güneş balçıkla sıvanmaz,

Sevgiler...
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili atheist_68 ;

Kişisel kanım şudur ki,Tanrının olmadığı tüm insanlara itiraz edilemeyecek delillerle ispat edilse bile insanlar tanrıya inanmaya devam edecekler diye düşünüyorum.Çünkü İnsanlar ölümü ve sonrasında bir yok oluşu kabullenemiyorlar.Ölümden sonra bir hayat,hemde sonsuz bir hayatı istiyorlar.Bu sahte inancı insanoğluna dinler veriyor.O yüzdende insanlar asırlardır çok tanrılı dinlerden,günümüz semavi dinlerine kadar teselliyi dinde,öte dünyada aramaktalar.Belki ölüme bir çare bulunabilirse insanlarında tanrıya ihtiyaçları kalmaz.Bilmiyorum belkide yanılıyorumdur.
 

Nimluin

Öğrenci
Katılım
18 Mart 2008
Mesajlar
3
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın hacicavcav;
Meal bilginin beni hayrete düşürdüğünü belirtmeliyim. Eminim sana bir hikayenin başı ya da sonu olmadan değersiz olduğunu söylememe gerek yok keşke söylediğin ayetleri öncesiyle, sonrasıyla yazsaydın. Ama eksiğini ben tamamlayayım

Maide 27-33

27. Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi:)


28. "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."


29. "Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur."


30. Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.


31. Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu. *


32. İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler. *


33. Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.

Görüldüğü üzere Allah-ü Teala sadece Kabil misali bozgunculuk yapanlara ölüm vaat etmiş. Üstelik bahsettiğim şey cinayetti haksız adam öldürme, suçun cezası değil.

Tevbe 4-6


4. Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever.


5. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekatı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.


6. Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.

Açıklamaya lüzum görmüyorum. Aman dileyene aman ver çünkü onlar bilmeyen bir kavimdir.


Bakara 191

Açıklaması ayetin içinde. "O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram'ın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! "


Tevbe 111

Bu ayetten bir cinayet emri nasıl çıkarılabilir ! Allah (c.c.) yolunda ölenlere cenneti vaat ediyor.


Son olarak Maide 68

De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.

Ehil olmadığım bir konuda yorum yapmak zorunda kaldım. Hatam varsa affola.

Saygılarımla

 

Corbett

Asistan
Katılım
2 Eylül 2007
Mesajlar
235
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
Sevgili atheist_68 ;

Kişisel kanım şudur ki,Tanrının olmadığı tüm insanlara itiraz edilemeyecek delillerle ispat edilse bile insanlar tanrıya inanmaya devam edecekler diye düşünüyorum.Çünkü İnsanlar ölümü ve sonrasında bir yok oluşu kabullenemiyorlar.Ölümden sonra bir hayat,hemde sonsuz bir hayatı istiyorlar.Bu sahte inancı insanoğluna dinler veriyor.O yüzdende insanlar asırlardır çok tanrılı dinlerden,günümüz semavi dinlerine kadar teselliyi dinde,öte dünyada aramaktalar.Belki ölüme bir çare bulunabilirse insanlarında tanrıya ihtiyaçları kalmaz.Bilmiyorum belkide yanılıyorumdur.

Cehalet Ne Boyutlara gelmiş.

Çok yazık hem de çok...!
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Nimluin ;

Maide 33 olsun,Tevbe 5 olsun yada Bakara 191 ve diğer ayetlerde Yahudi ve Hiristiyanlara uygulanacak hüküm nedir?
Müslüman olurlarsa mesele yok.Ya dinlerinde kalmaya devam ederlerse...Müslüman olmayı reddederlerse hangi hükmü uygulayacağız?
Müslüman olana kadar Onlarla savaşacak mıyız?Yoksa cihad yoktur mu diyorsunuz?
Verdiğim bu ayetlere dayanarak islam uleması diğer dinlerle cihadı uygun görmüş ve hep bu yönde fetva vermiştir.En son Salman rüşti için Humeyni mollasının verdiği fetva gibi.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sayın shıftpresser,

Bir bilginiz varsa bunu bizimle paylaşmanızı rica ederim.Yoksa susmanız daha evladır.Yazdığınız şeyleri okudukça nedense kendimi orta çağda hissediyorum.
 

sessizce

Öğrenci
Katılım
16 Mart 2008
Mesajlar
68
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
Sevgili atheist_68 ;

Kişisel kanım şudur ki,Tanrının olmadığı tüm insanlara itiraz edilemeyecek delillerle ispat edilse bile insanlar tanrıya inanmaya devam edecekler diye düşünüyorum.Çünkü İnsanlar ölümü ve sonrasında bir yok oluşu kabullenemiyorlar.Ölümden sonra bir hayat,hemde sonsuz bir hayatı istiyorlar.Bu sahte inancı insanoğluna dinler veriyor.O yüzdende insanlar asırlardır çok tanrılı dinlerden,günümüz semavi dinlerine kadar teselliyi dinde,öte dünyada aramaktalar.Belki ölüme bir çare bulunabilirse insanlarında tanrıya ihtiyaçları kalmaz.Bilmiyorum belkide yanılıyorumdur.
Anladıım kadarıyla siz inanan insanları aciz olarak görüyorsunuz nasıl bi aciziyetse sizdeki bende onu anlamaya çalışıyorum...şu mübarek günde inşallah allah herkese hidayet nasip eder..ve kalp gözlerimizi açar..yoksa bu körlükle neler yapılabilir düşünmek bile istemiyorum...allahım çoook şükür inanan ve aciz olmayan dimdik bi insanım çoook şükür beni sana inanan bi müslüman olarak yarattın....
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Tüm inanan müslüman arkadaşlarımın kandili mübarek olsun

Ve nihayet buralardayım
 

sessizce

Öğrenci
Katılım
16 Mart 2008
Mesajlar
68
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
sayın shıftpresser,

Bir bilginiz varsa bunu bizimle paylaşmanızı rica ederim.Yoksa susmanız daha evladır.Yazdığınız şeyleri okudukça nedense kendimi orta çağda hissediyorum.
bir şey daha o kadar çoook kişşi bilgisini paylaşmışki sizinle ama siz hala aynı yerdesiniz buda insana hem bıkkınlık hem hayret verio ben sana sadece şunu diim madem istediin bilgi kuranı kerim okuman ve anlamaya çalışman yeterli...anladıım oki burda sadece insanların zihinlerini bulandır maya çalışılıo
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Hacıcavcav, yeni gelen arkadaşlara eski konuştuklarımızı tekrar soruyorsun. Yapma arkadaşım, ben gerçekten neden burada zaman harcağının gerçek nedenini öğrenmek istiyorum. Cihad konusunda 148 numaralı mesajımda şöyle demiştim:

Haçlı seferleri de, İslam peygamberinden sonraki dönemlerki "cihatlar" da "yayılmak" amacıyla veya üstünlük sağlamak için yapılan savaşlar olup büyük birer hatadır. Onlar, rastgele bir yöneticinin "cihat" ilan etmesiyle gerçekleşen, aslında Allah için olmayan, kan dökmek ve İslam'ı yanlış tanıtmaktan başka hiç bir şey yapmamış olan savaşlardır. (Bu da aslında lider ve öğretici olan kişinin yaratıcı tarafından seçilmesi gerektiğinin çok basit ve güzel bir kanıtı.)

Şimdi "cihadı inkar mı ediyorsunuz" diyorsun, sanki bizim inandığımızı bizden iyi biliyormuş gibi. Sevgili arkadaşım, cihad, "müslüman olmayan herkesi öldürmek" demek değildir. Sadece çarpıtarak insanları "dinden kurtarmaya" çalıştığını mı zannediyorsun?

Arkadaşlar, herkesten rica ediyorum, bir şey kazandırmayan bu tartışmaya bir son verin.
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
Sayın Nimluin ;

Maide 33 olsun,Tevbe 5 olsun yada Bakara 191 ve diğer ayetlerde Yahudi ve Hiristiyanlara uygulanacak hüküm nedir?
Müslüman olurlarsa mesele yok.Ya dinlerinde kalmaya devam ederlerse...Müslüman olmayı reddederlerse hangi hükmü uygulayacağız?
Müslüman olana kadar Onlarla savaşacak mıyız?Yoksa cihad yoktur mu diyorsunuz?
Verdiğim bu ayetlere dayanarak islam uleması diğer dinlerle cihadı uygun görmüş ve hep bu yönde fetva vermiştir.En son Salman rüşti için Humeyni mollasının verdiği fetva gibi.

hiristiyanlar ve museviler için hükmü allah verecek ama bana sorarsan dini bile burada araya sokmaya gerek yok zaten tüm müslüman ülkelerde bir yıkım var hiristiyan ve musevi destekli şimdi sen buna ragmen cihat,tan bahsediyorsun cihata gerek yok kıstasa kıstas cana can benim şahsi görüşüm ...Siz darvinciler ne diyordunuz buna ĞÜÇLÜ ZAYIFI EZER.Ezilen ise karşı koyar dimi ama ..
 

sessizce

Öğrenci
Katılım
16 Mart 2008
Mesajlar
68
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
iki parmağının ucunu gözüne koy birşey görebiliyormusun?sen göremiyorsun diye bu alem yok değil.....

ahlaksızların bağırışlarıyla yürekli yiğitlerin naraları aslanla tilkinin sesi gibi meydandadır...

ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır...

MEVLANA
sanki bugünler için söylemiş...
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
İkide bir link verip durmayın üç kuruşluk sitelere bakıp bide al sana kanıt diyorsunuz. Kaldiki koca 80 yılını geride bırakmış bir ülkede ARGE çalışmaları daha yeni yapılmaya başlanmış. Kendimize ait bir yazılımımız yok.Milli imkanlara dayalı teknoloji yok ama bakıyorum herkes darvin profu olmuş nerde oku dunuz hangi üniversitede mastır yaptınız ********** aklınızla güya allah yok diyorsunuz 15 asırdır var olan kurana inanmıyor ama modern tıpbın teknolojinin olmadığı bir zamanda dünyaya gelmiş ********** o bile düşünülür belkide ailesinden şiddet görmüş bir adamın teorisine dogru diyor
ve bunu ispata zorlamak için İNANMADIĞINIZ-ALLAHI yok dememiz için bizi kışkırtıyorsunuz sonrada hüküm ne diyorsunuz .Al hüküm *************.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Herkesin kandil gecesi mübarek olsun arkadaşlar;

Günlük neredeyse sadece bu konu başlığı altında 20-30 mesaj arası paylaşımlarda bulunuldu.
Öncelikle bu başlık altına mesaj yazan herkese teşekkür ediyorum.

Yalnız şu son 1-2 saat içerisinde gelen mesajlara baktığımda gördüm ki;
temcit pilavı gibi cevaplanan sualler tekrar karşımıza soru olarak çıkıyor ve buda gereksiz olarak ortamı germeye ve tartışmaya sebep olacağının sinyalini veriyor.
Forumumuzun kalitesi ve seviyesi,bu tür gerginliğe ve tartışmaya veya aynı konuları tekrar tekrar yazmaya müsade etmez.

Buradan tüm inanan ve inanmayan arkadaşlara sesleniyorum;

Lütfen aklınıza takılan sualleriniz,dini ve fıkhi konularda şüpheye düştüğünüz durumlar varsa,yeni bir başlık altında bizlerle paylaşabilirsiniz.
İnanın bu tür sualleri cevaplamak veya yardımcı olmak,benim için büyük bir şereftir desem yeridir.Emin olunki size cevap veremesek dahi elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışabiliriz,cevabını bulabileceğiniz bir kaynağa yönlendirebiliriz.

Sonuç olarak yine bizim için,inanan veya inanmayan arkadaşlarımız için,forumumuzun kalite ve seviyesi için konuyu kilitlemem en münasip bir karar olacaktır.

Eğer mesaj yazıpta yayınlayamayan arkadaşlarımız olursa,bana özel mesaj atabilir,değerlendirmemden geçtikten sonra emin olun ki yayınlanacaktır.

Tekrardan kandilinizi tebrik ederek,Cenab-ı Haktan inanmayan arkadaşlarımıza hidayet temennisinde bulunarak,inanan arkadaşlarımızın da,imanının taklidi imandan hakiki imana çevirmesini en derin hislerimle isteyerek

Konumuzu kilitliyorum.

Başka başlık altında görüşmek temennisiyle;
Şimdilik Rabbim'e emanet olun

Saygılarımla
Mehmet
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Herkese selamlar arkadaşlar.

Konunun kapanmasıyla ilgili akıllarda soru kalmaması için bir açıklamaya ihtiyaç var. Sevgili Mehmet de güzelce yazmış bu açıklamayı.

Biraz daha açıklık getirilmesini düşünenler için şu şekilde ifade edebiliriz:

1- Yüzyılardır sorulan soruların aynıları tekrar sorulduğu için bu konu bir araştırma niteliğini kaybetmiştir.
2- Sorular cevaplandığı halde o soruların üstü örtülerek hemen başka konuya atlandığı için büyük bir karmaşa ve kötü niyet belirtileri oluşmuştur.
3- Hayati konuların, iki cümleyle basitçe anlatılabileceğini düşünen arkadaşlar, bu hatadan ötürü çok yanlış kanılara varmışlardır.
4- Konu hakkında konuşan kişiler, özellikle bazı iddia sahipleri, konuştukları konu hakkında bilgili olmadıklarından, fikir alışverişlerinde önemli güçlükler yaşanmıştır. Çünkü bir kimse, aslında bilmediği bir konuda, o konuyu bilmediği gerçeği dışında fikir sahibi olmamalıdır.
5- Sorular hep tek taraflı kalmıştır. Örneğin ben, onlarca soru sormuş olmama rağmen kimse yanıt vermediği için, fikir-alışverişi imkansız hale gelmiştir.
6- Münazara, münakaşaya dönüştüğü için saygısızlık hasıl olmuş ve seviye yere düşmüştür.
7- Her halükarda, buradaki seviye korunabilmiş ve gerçek bir münazara yapılabilmiş dahi olsa, sonuçta, araştırmanın biteceği yer burası değildir. Çünkü araştırmacı kişi, mutlaka farklı görüş ve kaynakları mütalaa etmek isteyecektir. Sadece burada iki sayfa yazı okumakla, ermiş olunmayacağı gibi, ateist de olunmaz.

Son olarak, bu konu, kendine münhasır bir şekilde kapatılmıştır. Dolayısıyla, akıllara gelen, saygı çerçevesindeki her türlü soru, hala yeni konular açılarak sorulabilir. Hatta sorulmasını teşvik ediyoruz.

Herkese saygılar. Günlerin güzelliği sizin güzelliğinize yansısın.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst