İnanmak... Ateist

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Saha,

Beğenmediğniz site antropolojik paylaşımların kitlelere aktarılması amaçlı ciddi bir bilimsel araştırma sitesidir.Beğenmeniz için ne yapılması gerekirdi?Bilimsel sizin için ne anlama geliyor?

Bu yazılanların gerçek olmadığını anladığınız antropoloji bilginiz nereden geliyor?

Şöyle bir göz atmakla Ankara Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. İzzet DUYAR'ın alıntı yaptığı fikrine nasıl kapıldınız?Daha önce böyle bir yazı gördünüzse alıntı yapan sayın Prof. Dr.'u madara etmek amacıyla kaynağınızı bizle paylaşırmısınız?

Yenilik olarak tercihinizi de lütfen belirtin.Sizin için yeni fosil kayıtlarımı bulmalıyız yoksa tıp tarihini mi değiştirmeliyiz?

Asıl size yazık 1400 yıllık saçmalıklara inanmak gelişmekse hakkaten gelişmemeyi tercih ederim.Sorun cehaletiniz değil kendinizi alim sanmanızda.Okuyup öğrenmek çok mu kötü?


Saygılar hakedene...
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Hayırlı sabahlar arkadaşlar;

Dün ufak bir seyahatim olduğu için aranızda bulunamadım.
yaklaşık olarak saat 8'de beri yazılanları okudum,ara ara konunun dışına çıkılmışsa da yine durum muhafaza edilmiş.
Darwinist fikirlerin tartışıldığı ve yayınlandığı site adresleri eklenmiş.

Her neyse;

Değerli arkadaşlarım;
Anlaşılan yine bir arpa boyu yol gitmişiz.
Görüşler iki taraflı.
İnanan ve inanmayan.
Bu iki görüş şimdi olduğu gibi kıyamete kadar da devam edecektir.
Hiç kimse bu iki görüşün ve iki inancın kökünü kazıyamacaktır.
Bizim inancımıza göre cennet adam beklediği gibi cehennemde müşterisini bekliyor.
Bu sözüm inanmayan arkadaşları bağlamaz.

Benim gayretim,benim himmetim dinimizin güzelliklerini,bildiğim kadarıyla kurallarını bilen arkadaşlara tekrar hatırlatmak.

Şimdi iddialara bir bakılacak olursa,
Darwinist görüşlü arkadaşlardan 100'den fazla iddia atılmış ve çeşitli tezler sunulmaya çalışılmış.

Ama inanın durumu bir an olsun tarafsız bir gözle bakayım dedim.

Aklım,şuurum,beynim ve tüm duygularım ne dedi biliyor musunuz?

Dikkatinizi çekerim arkadaşlar iddiaların hepsini saymadım,ama hepsine karşılık hissiyatım şunu haykırıyordu;

Mehmet ne yapıyorsun?
Kendine gel!

Şu sözün hakikatine ne diyeceksin.

O söz ney biliyor musunuz?

Bir köy muhtarsız olmaz.
Bir iğne ustasız olmaz,sahibsiz olamaz.
Bir harf kâtibsiz olamaz,
Biliyorsun.
Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?


Saygılarımla
 

f@tih

Asistan
Katılım
5 Mart 2008
Mesajlar
104
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hacicavcav dedi ki:
F@tih efendi;
sadece cevap diye yazdığın bir kaç şeyi buraya alıyorum.

ne diyem çok duygulandırdın beni demek yazdıklarımı buraya aldın :P ;D neyse,

kalkmış dünya neden tek gezegen değilde diger gezegenler niye var, merkür niye diger gezegenlere göre ters yönde ilerler gibi sorulara bilimsel cevapmı bekliyorsun benden yok sen cevaplarını biliyorsan söyle bizde öğrenelim. öyle sorulara öyle cevaplar çok bile her zaman dediğim gibi yaratan sonucta allah muhakkak bir bildiği vardır ha allahın o bildiği senin ateist prof'larından daha doğrudur en azından işin içinde çarpıtma olmaz :) bu arada şu kuyruk sokumu ile verdiğin linke baktım da pek mantıklı bisey göremedim darwinin kendi düşünceleri bilimsellik örtüsüne sarılmıs(pek bilimsellikte sayılmaz varsayım dersek daha makbul olur) yazılmış senin bilimsellik dediğin bumuydu hayret!( kuyruk sokumuyla ilgili benim yazdığım daha mantıklı :)) ayrıca şu verdin site bilimsellikten ziyade evrimcilerin varsayım ve teorilerini desteklemek üzerine kurulu bir site bilimsellikle alakası yok ;)

siz ateistler bilimsellik kalkanının ardına gizlenerek, saçma sapan tezler, varsayımlar ile olayları uydurarak ve çarpıtarak farklı yorumluyorsunuz böylelikle karsınızdaki insani bir boşluğa atıp aklını karıstırarak kendinize benzetmeye çalışıyorsunuz halbuki yapılan her şey apaçık ortada dünya ve içinde yaşayanların mükemmel bir ahenkle yaratılması kainatın var oluşu icindeki düzeni yüce rabbim o kadar güzel bir düzende yaratmışkı bunlara bakıpta allaha şükretmemek elde değil ama siz hala mantıksız nedenler bulup Yüce Allaha isyan etmeğe devam ediyorsunuz hala evrimleşme allahın yarattıklarında noksanlık arama vb işlerle uğraşıyorsunuz...
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hoşgeldin Mehmet Kardeş,

Umarım seyahatin iyi geçmiştir.Yokluğun kendini bariz belli etti.Neyse ki gereken müdahaleyi yine aynı katilikle yapmışsın.Teşekkürler.

Saygılar...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
hacicavcav dedi ki:
Bu işin uzmanları evrimi reddetmiyor.Evrimin nasıl olduğunu,aşamalarınını araştırıyor.

Sevgili hacıcavcav, o "uzman"lar hakkaten o kadar uzman olsalardı, "nasıl olduğunu hala araştırdıkları" bir şeyi gerçekmiş gibi anlatmazlardı. Sen kendin de söylüyorsun ki; "nasıl olduğu ve aşamaları araştırılıyor". Yani kesinlikle kanıtlanmamış bir şey olduğu halde "bu gerçektir" deniliyor. Böylece sen de bilmediğin şeyi kabul etmiş oluyorsun. Senin söylemin aslında tam olarak şudur: "nasıl olduğunu bilmiyorum ama var işte bana ne!" :) Zaten anti-evrimciler en meşhur iddiası da hiç bir evrimci tarafından yanıtlanamadı. Senin kendi]Örneğin yılanın ayakları varmış ama kullanmaya kullanmaya kaybolmuş..[/b] Sizce de akıl dışı bir yorum değil mi bu? Ayakları var ama o sürünerek gitmeyi tercih ediyor. :) Sonra ayakların varlığı yine Biyoloji'nin söylediğine göre, genlerle aktarılır ve ayağı olmayan bireyin ayakları olan çocukları olur. Ama nedense bu kural, sadece evrimin doğruluğunu "kabul" edebilmek için, devre dışı bırakılmıştır. Yani bu kural evrimde işlemez. Adaptasyona göre zamanla çevre genlere tamamen hakim olmuş olur. Yani neresinden tutsan çelişki. Bilim, din olgusunu kendisine düşman seçmeseydi, (ki bir çok saçmalığı sırf bu yüzden "kabul" ediyorlar), o zaman çok daha mükemmel işler yapabilirdi. Zaten şu anda bile yapılanların önemli kısmı, biyoteknoloji ile icat edilmiştir, yani canlıların biyolojik faaliyetlerinden kopya yöntemlerle. (Ki bu çok zekice bir yaklaşımdır.)

Verdiğin]kendileri[/u] düşünüyorlar. Ama sen sanırım sadece bilim adamları ne derse odur, diyorsun. Örneğin, Darwin ne demişse odur, mutlaka bir hikmeti vardır. :)

Darwin'den önce de evrim benzeri iddiaları ortaya atanlar oldu. Darwin bu konuda ilk değil, ondan yüzlerce yıl önce yaşamış bazı sözde bilimadamları daha da komik iddialar atmıştı ortaya. Bugün hala o aptal düşünceler çocuklara liselerde öğretiliyor. Örneğin Lamarck, ördeklerin eskiden ağaçtan çiçek gibi açarak doğduklarını söylemiş. :) Bu bile hala kitaplarda yazıyor. Ha geçersiz olduğu kanıtlanmıştır diye yazıyor ama, madem doğru olmadığını artık biliyoruz, o halde o ahmak görüşü neden hala öğretiyoruz çocuklarımıza? Bunda kesinlikle bir kasıt var. Yine aynı ahmak, zürafaların, zamanla yerdeki otlar tükendiği için yukarı uzanarak boyunlarını uzattıklarını söylüyor.

Sevgili arkadaşlar, bilim, malesef sırf dine antitez olsun diye bunun gibi bir sürü saçmalığı "kabul" etmiştir. Evet, bilmedikleri şeyi kabul etmişlerdir. Neyse ki, aklı başında olan bilim adamları da vardır ve olaylara gerçekten bilimsel olarak yaklaşıyorlar.

Sonra bazı arkadaşlar; "siz tanrı hep vardı diyorsunuz oluyor da, biz üzüm hep vardı deyince niye olmuyor" gibi bir serzenişte bulunmuş. Olmuyor, çünkü soyut kavramları bile maddelerle açıklamaya çalıştığınız için, kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz. Örneğin sevgi duygusunu nasıl açıklıyorsunuz diye milyon defa sordum hiç kimse cevap veremedi. Genlerle mi açıklayacaksınız? Elbette biz de biliyoruz genleri, ancak aşık olacağınız kişinin genlerde yazmadığı da muhakkak. ;) Ben buna tam bir akılsızlık gözüyle bakıyorum. Ayrıca, bilimde "madde hep vardı, hep de olacak" gibi bir idda yok. Bilimadamları, hepinizin bildiği üzere, bigbang teorisini kabul ediyorlar. Etmek zorundalar da, ellerinde başka argüman yok. Ancak bigbang teorisi, bugün kabul gören madde teorilerine de bir çok açıdan terstir. Yani "madde hep vardı" görüşü, "tanrı hep vardı" görüşünden çalıntıdır.

Bir de ben hala irade ve bilinç sisteminin neden sadece insanda olduğunu da sordum ona da kimse cevap veremedi. Sonuçta insandan daha eski canlılar da var. Ama onlarda bu bilinç yok. ;) Onlarda aynı evrimleşme süreci de yok.. Ya da farklı yaşam koşullarında yaşamasına rağmen hiç evrimleşmediği söylenen canlılar var. Doğal seleksiyonsa, onların ki de seleksiyon. Hatta hala "bakteri" denen bir canlı var. Tek hücreli. Zavallıcak, insandan milyonlarca yıl önce var olmasına rağmen zerre kadar gelişim gösterememiş. Belki de milyarlarca yıl boyunca.. Sonuçta evrimin iddiasına göre insan da tüm diğer canlılar gibi tek hücreden gelişmedi mi?

Bunların sonu gelmez. Görünüşe göre, burada yazışan arkadaşlar bazı şeylere nasıl "tanrının bir bildiği vardır, mutlaka sebebi vardır" gibi körükörüne inanıyorlarsa, ateist arkadaşlar da "Darwin böyle dediyse vardır bir bildiği, bir gün mutlaka çıkacak ortaya" gibi körü körüne bir inanca sahipler. Nitekim yukarıda gördüğümüz üzere, sevgili Orcaga da, hacıcavcav da, yazan diğer ateist arkadaşlar da "bilmiyoruz ama bir gün bulunacak" diyerek, bilmedikleri şeye inandıklarını dile getirdiler. Yani bazısı tanrı diyor, bazısı Darwin diyor, arada pek fark yok. :)

Bence bırakalım bu işleri. Bu başlığa anlamlı şeyler yazılmıyor artık. Münazara olsun istedik münakaşaya dönüştürüldü. Çünkü iki tarafta da yobazlık yapanlar var az çok. Niyeti ciddi olan, bol bol okusun, çünkü herşeyi bir sayfalık forumda yazamayız, zaten herşeyi yazacak kadar bilgimiz de yok. Burada insanlardan biyolojik süreçlerin tamamını bilmelerini beklemek de akılsızlık olur doğrusu. Bu da neden burada değil de, kitaplarda araştırma yapmak gerektiğinin bir başka kanıtı..

Herkese saygılar ve sevgiler.
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
(Elmacik) Böylede açık yakalanmazki tam ortadan vurdun ataistleri gerçi hiç bişey değişmez onların bir kılıfı daha vardır bitmiyorki mübarek.:))
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Değerli Arkadaşlar,
Birbirimizle çebelleşmek bize yakışmaz....
İddiacılar delilleri ortaya koyar, okuyanlarda hangisinin haklı olduğunu kendi dünyasında karar verir...Aklın ölçülerine kimin iddiası daha yakınsa o doğrudur diye kendi aleminde hükmeder. İşte bu kadar...Müsade ederseniz bir tefekkürümü paylaşayım sizlerle.....Allah insanı kainatın küçük bir misali tarzındda yaratmıştır...Evet, nasıl ki insanın vucudunun yapı taşları, kâinatın elementlerinden; ve kemikleri taş ve kayalarından; ve saçları bitki ve ağaçlarından; ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı suları arzın çeşmelerinden ve mâdenî sularından haber veriyorlar, delâlet edip onlara işaret ediyorlar. Aynen öyle de, insanın rûhu âlem-i ervahtan; ve hâfızaları Levh-i Mahfûzdan; ve kuvve-i hayaliyeleti âlem-i misâlden; ve hâkezâ herbir cihazı bir âlemden haber veriyorlar. Ve onların vücudlarına katî Şehâdet ederler.......
Herkese İyi Günler
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yukarını devamı
Allahın yeryüzündeki san'atı o derece manalıdır ki, o san'at-tabiat- bir kitap suretinde tezahür edip, kâinatı büyük bir kitap hükmüne getirdiğinden, akl-ı beşer, hakikî fen bilimlerinin kütüphanesini ondan aldı ve ona göre yazdı. Ve o kitab-ı hikmet, o derece hakikatle bağlı ve hakikatten medet alıyor ki, büyük Kitab-ı Mübînin bir nüshası olan Kur'ân-ı Hakîm şeklinde ilân edildi. Hem nasıl ki, kâinattaki san'atı, kemâl-i intizamından-mükemmeliğnden- kitap şekline girdi. İnsandaki mührü ve nakş-ı hikmeti dahi hitap çiçeğini açtı. Yani, o san'at, o derece mânidar ve hassas ve güzeldir ki, o makine-i zîhayattaki-insanda- cihazatı, fonoğraf gibi nutka geldi, söylettirdi. Ve öyle bir ahsen-i takvim içinde bir mührü Rabbâniye vermiş ki, o maddî, cismanî, câmid kafada mânevî, gaybî, hayattar olan beyan ve hitap çiçeği açıldı. Ve o insan kafasındaki kabiliyet-i nutuk-konuşma- ve beyana o derece ulvî cihazat ve istidat verdi ki, Sultan-ı Ezeliye muhatap olacak bir makamda inkişaf ettirdi, terakki verdi. Yani, fıtrat-ı insaniyedeki mührü-i Rabbâniye, hitab-ı İlâhî çiçeğini açtı.

Hiç mümkün müdür ki, kitap derecesine gelen bütün mevcudattaki san'ata ve hitap makamına gelen insandaki o sıbgaya Vâhid-i Ehadden başkası karışabilsin? Hâşâ! Yüzbinler Haşa...Acaba düşünmek ve konuşmak kabiliyeti ne kadar mükemmel bir iş değil mi?
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Merhaba Elmacık,

Yine yanlışsın dostum.Yılanlarla ilgili verdiğim örnek bir gerçektir.Birbirinden ayrılan her iki türde farklı olarak evrimleşmiştir.Sadece evrimi karada mı yoksa suda mı olmuştur konusunda problemler var ki onuda heralde kuran yazıyordur okur da öğreniriz.

Madem kertenkele ayaklıyken niye sürüneyim dedi bu nedir?

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/canlilar/TR_tur_listesi/ophisaurus_apodus.htm

Ayrıca ateistlerin inancı şudur,buna inanıyorlar yanlış bir tabirdir.Evrim bir inanç sistemi değildir.Bizi Darvin tapıcıları haline getirmeye çalışma.Tapmak gibi bir fikrim yok.Bu durumda bilmediğimiz bir şeye tapınma veya inanma gibi bir hal de oluşmuyor doğal olarak.

sonuç olarak:
bilim bir tanrı değildir.
darwin bir peygamber,
teorisi de onun ayetleri değildir.

(ALINTI
Evrim teorisi ispatlanmış mıdır? Bilimde teoriler, matematikteki veya mantıktaki gibi ispatlanamazlar. İspatlama kavramı yanlış anlaşılmaktadır. Bilim bir konudaki gözlemlerini açıklayan teorileri öne sürerken daha önce bilinen bilgileri ve gözlenen olayları önüne koyar. Bu olaylarla ilgili bazı bilimsel kanunları ve kuralları matematik, fizik, kimya gibi bilimlerin yardımıyla çıkarır. Daha sonra, bu gözlemi açıklamak için, bazı hipotezler ortaya koyar. Bazı hipotezlerin doğruluğunu ve tutarlılığını, gözlenen ve test edilen deneylerle destekler veya bazı hipotezlerin yanlışlığını ispatlayarak bunları çürütür. Defalarca desteklenen hipotezler "Bilimsel Gerçek haline gelirler. Sonuçta bilim, teoriyi test edilen hipotezlerle ve gözlenen olgularla güçlendirir veya zayıflatır, bilimsel gerçeklerle destekler. Bilimin hiç bir dalında, teoriler matematikte veya mantıkta görüldüğü gibi %100 ispatlanamazlar; bilimde böyle bir ispat kavramı yoktur. Ayrıca bilimde doğma, dogmatik otorite, kutsal yasalar ve katı değişmeyecek evrensel kurallar da yoktur. Geçerli nedenler, kanıtlar bulunduğunda tüm kuramlar (teoriler) değiştirilebilir, yerine yenilerini bırakabilir.)


Evrim teorisi şuanda çürütülmüş falan da değildir. Bu saçmalıklar dediğin öğretiler dünyanın en itibarlı eğitim kurumları tarafından rağbet gören bilgilerdir.Ama şundan emin ol güzel dostum eğer çürütülürse kesinlikle savunusundan vazgeçerim.Çünkü gerçek bilgiye saplantılıyım uydurmalara değil.Yanlışlarımdan çıkarımlar elde edebilirim.Amacım gelişmektir.

Bilinç ve irade sadece insanda yoktur.Eğer kendinizi bu kadar kul görmeyipte bir ara gerçeklere göz açabilirseniz rus bilim insanlarının köpeklerin bilinç ve irade kullandığına dair bilimsel araştırma ve kati sonuçları incelemenizi öneririm.Köpeklerin kurt soylu olduğunu da inkar etmezsiniz umarım.Aslında bu da bir küçük evrim değil mi?

Hayvanlarda öğrenme olmadığını mı iddia ediyorsun.Öğrenme bilinç ve irade getirir mi getirmez mi?Sakın bana Pavlovun şartlı refleksini mi öne sürüyorsun deme o başka.

Neden yolda yürürken karşına çıkan bir kargaya deneme yapmıyorsun?Al eline bir değnek bakalım ne yapıyor veya boş bir şekilde yanından geç.Nasılsa aciz, 2. sınıf bir yaratılmış bilinci falan olmamalı değil mi?

Şimdi buna içgüdüsel de demek lazım tabi ama aynı kuşa bir de av tüfeği ile yanaşmaya çalış ve gör bu üçü arasındaki farkları bizzat denedim. Boş insana, değnekli insana ve tüfekli insana olan reaksiyonları onlara tanrıdan mı hediye sence?Bu üç hal arasında olan farklılıkları gözlemleyebiliyor ve yorumlayabiliyor bu hayvan çünkü her bir ayrı durumumda defalarca bana farklı mesafelerde durdu.Tabi ki bu durum ne denli bilimseldir tartışılabilir.Nihayetinde ben ne kadar iyi bir gözlemciyim ki?Ama şunu içtenlikle söyleyebilirim bu hayvan tüfeği biliyor.Yani bilinçli ve iradeli.

Yine kendi bir gözlemim uyarınca liman balıklarının daha seçici olduklarını da gördüm. Altıüstü bir balık işte ama ucunda yem olsa bile misinaya yaklaşmıyorlar. Misinasız atılan yemi ise tabiri caizse havada kapıyorlar.Ancak ters bir şekilde limanlarda yuvalanmamış balıklar bu konuda aynı seçiciliği göstermiyorlar.

Evrimleşme bir ihtiyaçtır. Her canlının amacı besin zincirindeki yerini sağlama almak ve türünün devamını sağlamaktır. Evrimleşmeyenler yok olmuştur. Evrim asla son bulmaz çünkü doğal şartlar sürekli değişir.

“Hoca efendi ne diyorsa doğrudur” diyen adama nasıl akıllıdır denebilir ki? Yaratanı bu durumda kendi aklıyla bulduğunun ispatı nedir?

Olay şudur ki dindar insan düşünmez çünkü onun yerine tanrısı zaten düşünmüştür. Konuyla ilgili talimatnamesini de peygamberiyle beyan ederek pekiştirmiştir.

Bu arada Harun YAHYA (Adnan oktar) denilen 7 ayrı hastaneden şizofren raporlu deliyi mi övüyorsun? İnanamıyorum. Nedir bu arkadaşın akademik kariyeri? Müritleriyle olan fuhuş partilerinde mi aklına esmiş bu meczubun bunlar? Arkasındaki oyunları görün artık bu tiplerin. Hayatları dalavere. Zamanında kendi mehdi ilan etmiş şimdi görülüyor ki zannınızda kabul de ettirmiş.

Ha bir de,
Kromozom sayısı dediğimiz kavramın ne evrimle ne de gelişmişlik düzeyiyle hiç alakası olmadığını bilmeyen, dahası protein yapımızın tavuk ve domuza şempanzeden daha çok benzediğini sanan zavallı harun yahya kurbanlarının üzerinde yorum yapıp da kendi kafalarındaki saçmalıkları insanların önüne sunmamaları gerekir.

Alın size sevgili Harun yahyanız;

http://tr.wikipedia.org/wiki/Adnan_Oktar

Alın size bir kaynak daha;

http://yaratiliscilaracevaplar.wordpress.com/ (BUraya girmenin yolları sitede var hemen vazgeçmeyin)

Evrimi çürüttük diyenlere kaynaklarının güvenilirliğini tekrar araştırmalarını tavsiye ediyorum.Kendini yeniçağın mehdisi sanan ve paranoid şizofren olduğu tıbben ispatlanmış bu dengesizi,alın size cevap diye karşıma çıkarmadan tekrar düşünün.


Aklıma dünya klasiklerinden bir cümle geldi;

Düşünen adamı yönetebilir misin?
Hayır, biz inançlı adam istiyoruz.
İnançlı sürüler!

Victor Hugo (Sefiller)

 

zayen

Öğrenci
Katılım
14 Mart 2008
Mesajlar
14
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
tanrı niye yaratsın ? niye 1 tanrı olsun tanrının olma sebebi nedir ? maddenin hep olma hakkı yok ama tanrının var , neden ?
tanrı kuranda yazdığı kadarıyla söz veren ceza veren yeryüzünü ve göğü 6 günde yaratırken yorulmayan . cennetinde güzel kokuları olan , bazen insanları lanetleyen duygularını alan ve kör eden. sorarım size bu nasıl soyut 1 şey . *****************. ************************* . farkediyorum ki insanların tanrı anlayışı kuranun tanrısından çok farklı . insanların beynindeki tanrı kavramı herşey olan heryerde olan ama kurandaki tanrı 1 yukarda oluyor bir şah damardan yakın oluyor . ya aklıma geldi gene evrende yukarısı neresidir :) arada 1 derki onların kalpleri hastalıklı ya hasta kalplinin suçu nedir ya . sonrada der ki biz dahada hastalık verdik . ya madem sakat , hastalıklı yarattın niye birdeyetmezmiş gibi dahada hastalık veriyorsun kalplerinie . ya hastalık vereceğine akıl verde imana gelsinler .sonra başka 1 yerde tanrıyla alay ediliyor der ve der ki asıl tanrı onlarla alay ediyor . ******************************** açık kuranı kerimi 1 okuyun .
merak ediyorum cennette bilgisayar var mı acaba , oyun oynayabilecek miyiz .. bakın ben sizin dininize ve sizin tanrınıza inanmıyorum . okuyorum okuyorum ya diyorum acaba bendemi 1 sorun var . incilide tevratıda kuranıda aynı . idrak edemiyorsam ne günahım var hoş benimde idrak edememem için beynimi hastalandırmış olabilir değil mi ? ya bu beni cehenneme atacak takmış 1 kere kafayı baksanızya idrak edememem için beynimide hastalandırmış . ( bakara süresinin 1- 20 ayetine bakıp dediklerimi anlarsınız ,elmalı hamdi çevirisidir ).
ya şimdi ben tanrı olsam acaba böyle 1 kitabı niye yollayayım hadi yolladım niye muhammete yada isaya musaya yollayayım . şimdi bunlara kitap geldi doğrudan cennete sorgusuz sualsiz .ee bizim neyimiz eksik . yada neyimizi eksik yaratmış yada bizim günahımız baştan bellimiymişte bizi peygamber yaratmamış . ya işte böyle herkesin nedeni ayrı inanmak veya inanmamak için . ama önemli olan her ne şekilde varolmuşsak olalım varoluşumuza saygı göstererek yaşamak . yani herşeye saygı göstererek . umarım kimseyi kırmamışımdır benimkisi sadece benim bilgi birikimim .


 

Corbett

Asistan
Katılım
2 Eylül 2007
Mesajlar
235
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
zayen dedi ki:
tanrı niye yaratsın ? niye 1 tanrı olsun tanrının olma sebebi nedir ? maddenin hep olma hakkı yok ama tanrının var , neden ?
tanrı kuranda yazdığı kadarıyla söz veren ceza veren yeryüzünü ve göğü 6 günde yaratırken yorulmayan . cennetinde güzel kokuları olan , bazen insanları lanetleyen duygularını alan ve kör eden. sorarım size bu nasıl soyut 1 şey . sizin tanrınız düpedüz insansı 1 şey . tanrıya bak millete lanet etmişte onu kitabına koymuş peh ne büyük 1 şey yapmış aferin ona . farkediyorum ki insanların tanrı anlayışı kuranun tanrısından çok farklı . insanların beynindeki tanrı kavramı herşey olan heryerde olan ama kurandaki tanrı 1 yukarda oluyor bir şah damardan yakın oluyor . ya aklıma geldi gene evrende yukarısı neresidir :) arada 1 derki onların kalpleri hastalıklı ya hasta kalplinin suçu nedir ya . sonrada der ki biz dahada hastalık verdik . ya madem sakat , hastalıklı yarattın niye birdeyetmezmiş gibi dahada hastalık veriyorsun kalplerinie . ya hastalık vereceğine akıl verde imana gelsinler .sonra başka 1 yerde tanrıyla alay ediliyor der ve der ki asıl tanrı onlarla alay ediyor . ilginç 1 tanrınız var ya .işi gücü lanetlemek alay etmek kalplere hastalık katmak imansızlarla uğraşmak . koskoca tanrınıza 1 bakın açık kuranı kerimi 1 okuyun .
merak ediyorum cennette bilgisayar var mı acaba , oyun oynayabilecek miyiz .. bakın ben sizin dininize ve sizin tanrınıza inanmıyorum . okuyorum okuyorum ya diyorum acaba bendemi 1 sorun var . incilide tevratıda kuranıda aynı . idrak edemiyorsam ne günahım var hoş benimde idrak edememem için beynimi hastalandırmış olabilir değil mi ? ya bu beni cehenneme atacak takmış 1 kere kafayı baksanızya idrak edememem için beynimide hastalandırmış . ( bakara süresinin 1- 20 ayetine bakıp dediklerimi anlarsınız ,elmalı hamdi çevirisidir ).
ya şimdi ben tanrı olsam acaba böyle 1 kitabı niye yollayayım hadi yolladım niye muhammete yada isaya musaya yollayayım . şimdi bunlara kitap geldi doğrudan cennete sorgusuz sualsiz .ee bizim neyimiz eksik . yada neyimizi eksik yaratmış yada bizim günahımız baştan bellimiymişte bizi peygamber yaratmamış . ya işte böyle herkesin nedeni ayrı inanmak veya inanmamak için . ama önemli olan her ne şekilde varolmuşsak olalım varoluşumuza saygı göstererek yaşamak . yani herşeye saygı göstererek . umarım kimseyi kırmamışımdır benimkisi sadece benim bilgi birikimim .

Onların gözleri vardır, görmezler.Kulakları vardır duymazlar.Dilleri vardır gerçeği söyleyemezler...

Onlar göğe yükselmişçesine kalpleri daralır.

Senin idrak edemediğin ne biliyor musun? Kur'an-ı Kerim insanlara nasihat verirken bile tabiat bilgisini içinde barındırır.
 

berrenger

Öğrenci
Katılım
23 Kasım 2007
Mesajlar
0
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bu kimse ne şekilde oluşmuş acaba. Kendi kendine mi var olmuş.
Allah-ü Teala Kuran-ı Kerim'inde insanların anlayabileceği, beyinlerinin idrak edebileceği şekilde mecazlar vermiştir. Daha cahiliye zamanında Güneşin, ayın ne şekilde işlediğini, günlerin oluşumunu, yağmurun yağışını, toprağın canlanmasını vb. şeyleri açıkça anlatmış.
İnanın böyle ateistler insanın imanını zedeliyorlar. Zaten günaha-inkara yatkın olan insanların içine şüphe düşürüp baştan çıkarıyorlar. Allah'ın elbet bir hesabı vardır ve yapılan kötülük karşılıksız kalmayacak.
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Siyasi içerikli eşyalar satan bir dükkanda, "Ronald Reagan eksik halkadır" yazılı bir tişört görmüştüm. Aslında bu yalnızca bilim adamlarının anlayabileceği bir şakadır. Darwin'den bu yana bir buçuk asır geçmiştir. Darwin'in evrim teorisindeki fosillere dayandırılarak ortaya atılan evrim zincirinin bir çok halkasını doğrulayacak fosillere hala ulaşılamamıştır, iddia edilen halkalar eksiktir.

Günümüzde ise biyolog Jeffrey Schwartz, yaşamın nasıl geliştiğine dair yeni açıklamalar aramaktadır.

Darwinci teorinin standart yorumuna göre yeni türler, küçük mutasyonların aşamalı bir şekilde gelişmesiyle ortaya çıkar. Teori, doğadaki fosillerin, yüz binlerce yıl sürmüş olan bu geçişin aşama aşama halkalarını ortaya çıkaracağını ön görür.

Ancak şu ana kadar ele geçen fosiller bu teoriyi destekleyememiştir. Fosillerin bu teoriyi ispatlamak yerine neredeyse bir gecede ortaya çıkan yeni türleri ortaya koyduğu görülmüştür. Schwartz'ın ifade ettiği gibi, yüzgeçler aniden bacaklara dönüşmüş, arada olması gereken mutasyona dair her hangi bir delile ya da fosile rastlanmamıştır. Benzer şekilde, "tüylerin aşamalı gelişimine rastlanmamıştır. Elimizdeki fosillerde ya tüyler vardır ya da tüyler yoktur" demiştir.

Gözler bile birden bire ortaya çıkmıştır. Schwartz, Darwinci teori'nin şu iddiasını çürütmüştür: "Gözün evrimi sayısız nesil ile, yavaş yavaş, küçücük ve özenli mutasyonlar ile gerçekleşmiştir."

Schwartz'ın yeni kitabını "Aniden Ortaya Çıkan Orijinler" olarak adlandırmasına ve bilim çevreleri tarafından taşa tutulmasına şaşırmamak gerekir. Darwin'den günümüze kadar yaşamış olan birçok biyolog, evrimi ispatlayacak olan eksik fosil halkalarının ortaya çıkmasını ümit etmişlerdir. Ama Schwartz, bu eksik halkaların asla doldurulmayacağını çünkü bu halkaların asla var olmadıklarını ifade etmektedir. Schwartz, biyologları bu aniden ortaya çıkan orijinleri açıklayan yeni teoriler üretmeye mecbur bırakmıştır.

Schwartz bu teoriyi kendisinin bulduğunu düşünmektedir.Teorisine göre "homeobox" isimli genler, embriyoların gelişmesi esnasında etki gösterip veya göstermeyerek, değişimlere sebep olmaktadır. Teoriye göre, homeobox genlerinin geçireceği küçük bir mutasyonun, organizmanın büyümesi ile büyük etkiler yaratacağıdır.

Ama çoğu biyologlar Schwartz'ın teorisini akla yatkın bulmazlar. Biyolog William McGinnish "Bir hayli uçarı bir hipotez" olarak nitelendirmiştir. McGinnish sözlerine şöyle devam eder: "Homeobox genlerinde gerçekleşen bir mutasyon, yaratıklarda şiddetli şekilde farklı formlar oluşturduğu için bu yaratıklar ya ölür ya çok hastalanır ya da sakat kalır."

Gördüğünüz gibi, mutasyonlar ile yeni bir türün ortaya çıkması için sayısız ancak koordine edilmiş değişimlerin aynı anda gerçekleşmesi gerekir. Aniden akciğerler geliştiren bir balık, aynı anda bacaklar da geliştirmelidir yoksa basitçe boğulur. Uzun bir boyun geliştiren bir zürafa aynen yukarıya kanı pompalaması için özel bir kalpte geliştirmelidir.

Ancak Schwartz'ın natüralistik teorisinde, bütünüyle o değiştirmeleri koordine edecek hiçbir yönlendirici kuvvet yoktur. Bundan dolayı yeni yaşamın formları, hayatta kalamamaktadır.

Schwartz, Darwinism'in başarısızlığına dikkat çekerek bizlere bir iyilik yapmıştır ancak onun evrim teorisininde durumu daha iyi değildir. Yaşayan varlıklar, bilim adamlarının yeni yeni kavramaya başladığı mühendislik ve dizayn unsurları sergilemektedir. Bu unsurlar Tanrısal bir tasarımcıya, İlahi bir mühendise işaret etmektedir.

Gerçekler ile en iyi uyuşan teori, yaşayan varlıkların muhteşem karmaşıklığının arkasında yer alan akılcı bir neden ile başlayan teoridir.

Yazan: Charles Colson

 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Al Bide Burdan yAK : Eğer Kutsal Kitap, tıp ve bilim alanlarında insanların bilgisini aşan bilgileri içerirse, o zaman biz sadece orada bizden öte bir şeyin olduğu sonucuna varabiliriz. Her defasında O'nsuz açıklamalar bulmaya çalışmak yerine, O'nun yaratıcılığını kabul etmek gözlemlerimizi daha fazla kolaylaştıracaktır. Eğer Tanrı oradaysa ve gerçekse, biz onu tahtından indiremeyiz. Her şey O'nun kontrolü altındadır ve bunu hiçbir şey değiştiremez. Bilimsel keşifler sadece Tanrı'nın dizaynını gözler, anlamaya çalışır ve kullanır. EVRİM gibi yaşamın kaynağı olarak Tanrı'yı reddeden teoriler, cevapsız sorularla dolu kaos kuyularından başka bir şey oluşturamamaktadır.

Niçin bizim Yaratıcımızı tanımayalım? Tanrı, bize Kutsal Kitap'ında Kendisi hakkında, bizim maksadımız ve bizim dünyamız hakkında bilgi vermiştir. Bu yaşamı anlamaya başlamanın en mükemmel adımı Kutsal Kitap'ı okumaktır
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Herkese selamlar;

Bu işin uzmanları evrimi reddetmiyor.Evrimin nasıl olduğunu,aşamalarınını araştırıyor.


Sevgili hacıcavcav, o "uzman"lar hakkaten o kadar uzman olsalardı, "nasıl olduğunu hala araştırdıkları" bir şeyi gerçekmiş gibi anlatmazlardı. Sen kendin de söylüyorsun ki; "nasıl olduğu ve aşamaları araştırılıyor". Yani kesinlikle kanıtlanmamış bir şey olduğu halde "bu gerçektir" deniliyor. Böylece sen de bilmediğin şeyi kabul etmiş oluyorsun. Senin söylemin aslında tam olarak şudur: "nasıl olduğunu bilmiyorum ama var işte bana ne!"

Bilimde aha ben buldum bundan sonra bulanacak bir şey kalmadı denemez.Laf ebeliği yapmağa gerek yok.Bilim adamları evrimi kabul ediyor arkadaşım.Yapılan her araştırma ,bulunan her fosil evrimin nasıl oluştuğu hakkında yeni ipuçları verir.Ciddi üniversitelerin saygın bilim adamlarının yapmış olduğu kazılarda bugüne kadar evrimi yalancı çıkaran bir fosil biliyor musun?Milyonlaraca yıllık fosil kalıntıları ne zorluklarla bulunuyor bu konu hakkında en ufak bir fikriniz olmadığı görülüyor.Kesinlikle kanıtlanan şey evrimin olduğudur.Dünyamızda yaşam hangi çağda ,hangi aşamlardan geçmiştir.Hangi canlılar hangi dönemde ne tür değişiklikler geçirmiştir.Bu araştırılır.Bulunan fosillerde bu çerçevede incelenir.Hepsu bu.Yani senin göstermeye çabaladığın gibi ,Bilim adamları açısından evrimin olup olmadığı yönünde bir tereddüt bulunmamaktadır.

Yine o halde, ara formlardan önce var olan canlılara ait fosiller bulunabilirken, nispeten çok çok daha yeni olan ara formlara ait fosillerin daha çok bulunabilmesi gerekirdi.

Bu kanıya nerden vardın arkadaşım.Senin örneğine dönersek 4 milyon yıl mı nispeten erken bir dönem oluyor..Bir canlının fosil olarak bugüne kadar gelebilmesinin belli şartları vardır.Bu şartlar oluşmazsa bir canlının fosil olarak bugüne ulaşması imkansıza yakındır.Yani sizin savunduğunuz gibi elini nereye atsan fosile denk gelmezsiniz.Bütün zorluklarına rağmen ara geçiş formlarına ilişkin elde yeteri kadar fosil bulunmaktadır.

Zaten anti-evrimciler en meşhur iddiası da hiç bir evrimci tarafından yanıtlanamadı.

Kimdir bu anti-evrimciler ve hangi iddia yanıtlanamamış.Daha somut olalım.Evrimcilerin yanıtlayamadığı bir soru yoktur.Yanıtları anlamayan, algılayamayan kafalar vardır.Zira biraz altyapı istiyor.
Dünyayı 6 günde yarattım,yedinci günde yattım dinlendim,sizlere eşler,rızıklar verdim…cennetime beklerim vs.yi anlamak için allame olmak gerekmez.Küçümsediğimden değil ama zır cahile bile böyle bir şey anlatsanız,bunu anlamakta zorlanmaz.
Ama evrimi anlaması için,Fizik,kimya,biyoloji,matematikten biraz olsun bir şeyler bilmek gerekiyor.
Daha somut şeyler bekliyorum.Hangi iddiaye evrimciler cevap verememiş.

Senin kendi link verdiğin yerler, ara formlara ilişkin fosil bulunamadığını söylüyor.

Bari sen bunu yapma.Aşağıda yoktur dediğin üç tane ara form örneği veriyorum.Bunlar hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

http://www.alinteri.org/?p=2636

http://tiktaalik.uchicago.edu/

http://ki.itigo.jp/marli/mudskipperland/tobihaze03.htm

Habire cevap verdiğinizi yazmışsınız ama verdiğim linkler hakkında daha bir tek bilimsel cevap alamadım.Ya göz göre göre böyle bir şey yoktur diyorsunuz.yada hiç değinmeden görmezden geliyorsunuz.Yada bile bile delillerin aksine öyle olmadığını hiçbir bilimsel dayanak olmadan itiraz ediyorsunuz.Ama itirazınız mesnetsiz ve desdeksiz.
Bakın sayın Elmacik tiktaalik bir ara formdur.Böyle bir şey yoktur mu diyorsun?

Bilim, din olgusunu kendisine düşman seçmeseydi, (ki bir çok saçmalığı sırf bu yüzden "kabul" ediyorlar), o zaman çok daha mükemmel işler yapabilirdi.

Senden böylesine saçma bir yazı hiç beklemezdim.Hakkatten senmi yazdın yoksa birine mi yazdırıyorsun.Nedemek bilim din olgusunu kendine düşman etmeseydi.Böyle bir cümleyi nasıl kurarsın.Neye dayanarak bunu söylersin.
Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
1-Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
2-Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
3-Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
4-Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
(3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması.

Tam tutarlılık sağlandığı zaman hipotez, gözlemlerin açıklanabilip yeni akıl yürütmelerin yapılabileceği bir kuram haline gelir. Böylelikle bir fenomen türünü açıklayan kolay anlaşılır ve tutarlı bir önermeler grubu oluşturulmuş olunur.(Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilimsel_yöntem )

Bilim dini niye kendine düşman etsin.Sen sonuca bakıp hüküm yürütüyorsun.Bilim yanlı yada taraf değildir.Bilimin işi gerçeği arayıp bulmaktır.Bilim bu arayışı yaparken senin asırlardır değişmeyen doğmaların,inancın ve dinin bilime aykırı yönleri ortaya çıkmaktadır.
Bilim deney ve gözleme dayandığı için ,bilim karşısında din geri adım atmak zorundadır.Tarihte bu hep böyle olmuştur.
Mesela din dünyayı evrenin merkezi görmüştür.Galile tam tersini ispat etmiştir.Kilise Galileyi engizisyonda yargılayıp,sözlerinden dönmesi koşuluyla bırakmıştır.
Aynı şekilde Buruno da yargılanmış,ancak söylediklerinin doğru olduğunu savurak geri adım atmamıştır.Sonuçta yakılmaktan kurtulamamıştır.
Sen şimdi Galile ve Buruno’yu yargılayan Kiliseyle aynı mantığı paylaşıyorsun.Tebrik ederim seni.!
Devam edecek...
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Verdiğin linklerde eleştirilen Harun Yahya'nın kitaplarına şöyle bir göz at. (Takip ettiğini söylemişsin, ama okumadan takip ediyorsun belli ki.) "Bütün bilim adamları bunu kabul ediyor" demişsin ama ben eminim ki sen "bütün bilim adamlarını" tanımıyorsun. Çünkü Harun Yahya, bir çok kitabında, bir çok yabancı bilimadamının, kaynağını göstererek, evrimi nasıl saçma bulduklarını anlatmış. Hatta bir tanesi şöyle diyor:

"Evrim, bir maymunun, insanlık tarihini baştan sona bir daktiloda yazması kadar küçük bir ihtimal. Ancak kabul edecek daha iyi bir hipotez yok".. Kısacası, bilimadamları evrim hipotezini gerçek olduğu için değil, sadece din kavramına anti-tez öne sürebilmek için gerçekmiş gibi "kabul" ediyorlar

Harun Yahya ile aynı paralele düşmen senin için talihsizlikten başka bir şey değildir.Kendine daha iyi bir örnek araştır.Yukarıda karakteri hakkında bilgi edinilmesi için bir iki link vermiştim.Tekrar etmeyeceğim.Ama Harun Yahya Yani Adnan Hoca bilimsel bir platforma çıkıp teorisini açıklasın(Bak ispatlasın demiyorum)Ben ateistliği bırakacağım.Ama yapamaz ,adamı madara ederler.Onu ancak bizim ülkemizde bilimden nasibini almamış insanlar arasında,kendi kör inanış ve doğmalarını desteklemek amacıyla kabul ederler.Çoğuda senin iddianin aksine benim kadar okumamıştır o zatı.
Adnan hoca hakkında söyleyeceğim ikinci şeyde şudur.
Kitaplarında alıntı yaptığı bilim adamlarından tahrifatlar yapmaktadır.Yani Bilim adamının hiç söylemediği bir şeyi,sanki söylemişçesine kitaplarına alıntı yapıyorum diye almıştır.Aşağıdaki linkte bu tip çarpıtmalar ve gerçekte ne söylediklerine ilişkin cevaplar var.
http://kodoman.wordpress.com/2007/08/10/atin-evrimi-uzerine-carpitmalar/

Sonra sen bilimadamları kabul ediyor diye mi kabul ediyorsun evrimi? O halde bence aşırı dinciler bile senden daha akıllı olabilirler. Çünkü onlar da bir çok açıdan olaya senin gibi yaklaşmalarına, yani "hocaefendi ne diyorsa doğrudur" demelerine rağmen, onlar bile en azından "bu kadar şey tesadüfen oluşmuş olamaz" diyerek bir doğaüstü gücün varlığını kendileri düşünüyorlar.

Aşırı dinciler ve aşırı olmayan dinciler hangi bilimsel kanıta bakarak tanrının varlığını kabul etmişler.
Açıklayamadıkları her olayı, ilkel insanlar ,olağanüstü güçlerle açıklamak yoluna gitmiştir.Çağımız ilkellerde aynı yolu takip etmekteler.
Evrimi eleştirmek adına bin bir dereden su getiren ,kanıt gösterin,araform bulun deyip,yanında bir sürü çarpıtma yapmayı gelenek haline getiren inanırlar hangi fizik,kimya,biyoloji kanıtına dayanarak tanrının varlığını kabul etmiştir.Bize açıklayın da bizde bilelim.Başka bir deyimle hangi bilim dalına dayanarak tanrının varlığını ispat ediyorsunuz.Madem İslam bilim dini,madem inanırlar bilime karşı değil gösterin varlıkla ilgili bilimsel kanıtlarınızı.Varsa tabi…

bir elinizde ya varsa demek kaldı
-Çelişkilerle dolu, insan yapısı olduğu çok açık olan bir kutsal kitap.
- Bilimsel olarak gözlemlenemeyen bir tanrı.
- Sırları çözülen yaşam.
- Evrim sürecinin açıkladığı canlı türleri
Ama sen sanırım sadece bilim adamları ne derse odur, diyorsun. Örneğin, Darwin ne demişse odur, mutlaka bir hikmeti vardır.

Bilimi o kadar küçümseme sayın Elmacik, zira en ufak rahatsızlığında senin imdadına bilim yetişiyor.Kuran sayfalarını suya banıp ilaç olarak kullanamazsın.İşine gelince bilimin insana sağladığı her konforu kullan,ondan sonrada bilim dine düşman de…oh ne ala.
Darwine gelince bir peygamber değildir,Döneminde yeterince fosil olmadığından evrim hakkında hep ihtiyatlı konuşmuştur.Onun zamanında var olan boşluklar günümüzde doldurulmuştur.O eksikliğinin farkındaydı.bizde onun eksiklerini biliyoruz.Amma yaptığı o kadar büyük bir devrim ki bütün dinler ona düşman olmakla birlikte,teorinin sağlamlığından dolayı evrimi kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Birde size bakalım ;
insanlara olağan üstü güçler,özellikler verip sonrada onlara tapmak sizin gibi müslamanlara özgü bir davranış biçimidir.Allah der günde beş vakit dünyanın en ilkel ve insanlık onuruna en aykırı olan namazı kılarsınız.Farzedelim ki Tanrı var olsa bile bu şekilde ona tapınmamanız gerektiğini düşünmekten acizsiniz.Kul olmanın haysiyetinizi küçük düşüren bir anlayış olduğunu idrak etmekten yoksunsunuz.Sizler peygamber der biat edersiniz,veli der biat edersiniz,senin tabirinle öğretici der ona tapınırsınız.Delinin saçmalıklarına nurdan risaleler deyip tapınırsınız.Şeyhin muzu kutsal sayılıp öpülür normal kaşlılarsınız.listeyi uzatmak mümkün ama konu anlaşıldı sanırım.

Bir de ben hala irade ve bilinç sisteminin neden sadece insanda olduğunu da sordum ona da kimse cevap veremedi. Sonuçta insandan daha eski canlılar da var. Ama onlarda bu bilinç yok.

Bilinç,insanın dış dünyayı ve kendi kişisel varlığını anlamasına aktif olarak katılan zihinsel süreçlerin toplamıdır.Kısaca yaşamı fark edebilme yeteneğidir.İnsan çevresindeki olayları izler,onları değerlendirir,neyin ne olduğuna karar verir. Ancak bilinç,herhangi bir organımız gibi doğrudan doğruya doğanın bir ürünü değildir.Onun ortaya çıkabilmesi ve görevini yapabilmesi için biyolojik temelin yanısıra toplumsal koşullar da gereklidir.Topluluk içinde yaşamanın yanı sıra dil’in kullanımıda bilinçle doğrudan ilintilidir. Bilincin gelişmesi ve soyut mantıksal düşüncenin oluşması üzerinde dil’in çok büyük etkisi olmuştur.İnsanlar yaşantılarının her evresinde diğerleri ile dil aracılığıyla sosyal ilişki kurabilirler.Onun sayesinde kendilerini kişileştirirler.Kullanılan dil terimleri içinde soyut olanlar vasıtası ile düşünebiliriz.Bu yüzden bilinç sadece insanlarda oluşmuştur.Sonradan kazanılmıştır.İlk insanla birlikte ortaya çıkmamıştır.Dolayısıyle yaratılmamıştır.Tanrı vergisi değildir.Tabiri caizse insan onu zaman içinde evrimleşerek,söke söke oluşturmuştur.

Nitekim yukarıda gördüğümüz üzere, sevgili Orcaga da, hacıcavcav da, yazan diğer ateist arkadaşlar da "bilmiyoruz ama bir gün bulunacak" diyerek, bilmedikleri şeye inandıklarını dile getirdiler. Yani bazısı tanrı diyor, bazısı Darwin diyor, arada pek fark yok.

Bir konu bu kadar çarpıtılabilir.Söylenecek fazla bir şey yok.Her konuştuğumuz konu hakkında kaynak,delil,ispat ne varsa ortaya koyuyoruz.Ama bunlar Sayın yetkili otoritenin onayından nedense bir türlü geçmiyor.(hoş nedeni bizce belli)Ön yargılarınızdan kurtulmanız dileğiyle
iyi akşamlar.
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Ve Öz Eleştiri. Eğer hakikattte tanrı yok ise ben kendi adıma hiç bir şey kaybetmeyeceğim.Yok eğer bir tanrı var ise ozaman tanrı yok diyenler çok şey kaybederler ..
 

Big

Doçent
Katılım
23 Şubat 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ateist`ler Allah`ı (c.c.) görmek istiyorlar.
Onlara nedeseniz boş...
Ama birgün onlarda görecekler...
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Birisinin çıkıp Tanrı'nın varlığını basitçe ispatlayan bir delil göstermesi herkesin hoşuna giderdi, değil mi? "Sadece inanmak ve güvenmek zorundasın" ifadeleri yerine, gerçek bir kanıt... Bu bölümde bu kanıtlara aday olarak gösterdiğimiz unsurları size sunacağız.

Ancak ilk olarak şunu göz önüne almanız gerekir; eğer bir kişi Tanrı'nın varlığını bir olasılık olarak kabul etmiyorsa, bütün delilleri reddetmesi engellenemez. Eğer bir kişi insanların ayda yürüdüğüne inanmayı reddediyorsa, kendisine sunulacak bütün deliller onun düşüncesini değiştirmeye yeterli olmayabilir. Astronotların ay üzerindeki yürüyüşlerinin videoları, fotoğrafları, aydan gelen taş parçaları, tüm bunlar değersizdir çünkü bu kişi kesin bir şekilde insanların aya gidemeyeceğine karar vermiştir.Konu Tanrı'nın varlığına geldiği zaman, Kutsal Kitap'ı yeterli kanıt gören insanlar da vardır (Romalılar 1:19-21). Diğer taraftan, Tanrı'yı bilmeyi isteyen kişiler için şöyle söylenmiştir: Yeremya 29:13-14 " Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız. Kendimi size buldurtacağım" diyor RAB." Tanrı'nın varlığını destekleyen sebeplere bakmadan önce kendinize şu soruyu yöneltmenizi tavsiye ederim: Eğer Tanrı var ise, ben onu bilmeyi istiyor muyum?



 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bir kişi, bütün tarih boyunca gelmiş geçmiş bütün insanların, bütün ulusların ve kültürlerin hatalı, kendisinin haklı olduğunu nasıl söyleyebilir? Milyarlarca insan, çeşitli sosyolojik, zihinsel, duygusal ve eğitimsel çeşitliliği içeren milyarlarca insan, tek bir ağızdan bir Yaratıcı, bir Tanrı olduğuna karar kılmışlardır.

Antropolojik araştırmalar, günümüzde en uzaklardaki, en izole olmuş ve en ilkel kabilelerde bile evrensel bir Tanrı inancı olduğunu gösterir. Dünya üzerinde yazılmış en eski, en antik tarihi eserlerde veya efsanelerde, orijinal bir Yaratıcı, Tanrı konsepti görülmektedir. Günümüzde veya antik çağlarda çok tanrılı inançlara sarılmış, birbirinden bağımsız ve alakasız toplumların bile kökenlerinde en yüksek ve en yüce olan bir Tanrı bilinci olduğu görülür
 

DaY_WalkeR

Profesör
Katılım
4 Ağustos 2007
Mesajlar
2,775
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Big dedi ki:
Ateist`ler Allah`ı (c.c.) görmek istiyorlar.
Onlara nedeseniz boş...
Ama birgün onlarda görecekler...

ve Gördüklerinde sonları gelmiş olacak !!!
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın Hacıcavcav,

Bilmediklerine inanmak dindarların mayasında sabittir.

Örneğin islam muhammed ve kuran haricinde diğer kitaplılara ve kitaplara da iman gerektirir ama onların orjinalleri artık yoktur da demeyi ihmal etmezler.Bu durumda neye inandığınızın bir açıklaması var mıdır acaba?

Bu çelişki değildir ama değil mi.Aslında ne olduğunu bilmedikleri şeylere kör inançla bağlı olmanın daha büyük delili olabilir mi?

Neyi yargıladığınıza dikkat etmek gerekiyor arkadaşlar.Aranızdan biri bu konuda beni GERÇEKTEN aydınlatabilir mi?

Aman bana bu kitaplar artık yok ama kuranın içinde yaşıyorlar gibi bir mazeretle gelmeyin.O takdirda putperestlerin vaktiyle muhammede bunlar eskilerin masallarıdır diyenlerin tezini doğrulamış olursunuz.Kuranı kopya bir kimliğe ellerinizle sokarsınız.

İyi akşamlar...

 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Tanrı'nın tasarımına işaret eden bir çok örnek, hatta sonsuz örnek mümkündür, Dünya . . . boyutu mükemmeldir. Dünyanın boyutu ve yer çekimi, oksijen ve nitrojen gazlarından oluşan ince bir tabakayı, yerden 50 mil yukarıya kadar tutmaktadır. Eğer dünya daha küçük olsaydı örneğin Merkür gibi, bir atmosferi olması imkansız olacaktı. Eğer dünya daha büyük olsaydı örneğin Jüpiter gibi, atmosferi özgür hidrojen içerecekti. Dünya, hayvan, bitki ve insanları yaşatabilen, doğru bir karışımdan oluşan atmosfere sahip tek gezegendir.
Dünya, güneşten en doğru bir mesafede durmaktadır. Eğer dünya, güneşten daha fazla uzakta olsaydı, biz tamamen donardık. Daha yakın olsaydık hepimiz kavrulurduk. Dünyanın konumunundaki küçük bir değişiklik bile yaşamı imkansız hale getirirdi. Dünya, güneş etrafında 67,000 mil/saat hızıyla dönerken bile bu mükemmel mesafeyi korur. Bunu gerçekleştirirken aynı anda kendi ekseninde de dönmektedir. Böylece yüzeyinin ısınmasını ve soğumasını sağlar.
İnsan beyni . . . eşzamanlı bir şekilde sayısız bilgiyi işler. Beyniniz, etrafınızda gördüğü şekilleri, renkleri, kokuları, ısıları, ayağınızın altındaki basıncı, ağzınızın nemini, elinizdeki ve üzerinizi kaplayan elbiselerin dokusunu aynı anda işler. Beyniniz duygusal yanıtları, anıları ve düşünceleri kaydeder. Aynı zamanda bedeninizin düzenli işlerini sürdürür, nefes almanız, göz kapaklarınızı açıp kapamanız, yürümeniz, iç organlarınızın çalışması bunların bir kaçıdır.

İnsan beyni bir saniyede bir milyondan daha çok mesajı işleme tabi tutar. Beyniniz bütün bu veriyi tartar, önemine göre süzgeçten geçirir, göreli olarak önemsiz gözükenleri geri plana atar. Dünya üzerinde yaşamanızı ve işlev görmenizi sağlayan işlemci, beyninizdir. Her saniye milyonlarca veriyi işleyen, bedeninizin bilinçli ve bilinçsiz işlevlerini sürdüren ve sayısız etkinliği, yaratıcılığı olan insan beyninin şans eseri oluşmuş bir et parçası olduğunu kim iddia edebilir?

NASA uzaya bir mekik gönderdiği zaman içine yerleştirdiği maymunun bu gemiyi inşa etmesi ve kullanmasını beklememiştir, sadece zeka ve yaratıcılık sahibi bir tür bunu yapabilir. Birisi insan beyninin varlığını nasıl açıklar? Sadece insan beyninden daha bilgili ve zeki bir akıl bunu yaratabilir.


Ayın boyutu ve dünyaya olan uzaklığı, dünya ile olan yerçekimi açısından mükemmeldir. Ayın önemli okyanus gel-gitleri,ni ve hareketleri ile sular ne durgunlaşır ne de kıtaların üzerine tırmanır.

Seçkin astronom Frederick Hoyle, amino asitlerin insan hücrelerinde tesadüfi bir şekilde bir araya geldiği iddiasının matematiksel olarak gülünçlüğünü ortaya koymuştur. Bay Hoyle, "şans" ihtimalinin saçmalığını takip eden analojide resimlemiştir: "Bir kasırganın, bir hurdalık üzerinden geçerken parçaları şans eseri birleştirip, şans eseri çalışan ve uçmaya hazır pırıl pırıl bir Boeing 747 oluşturmasının şansı nedir? Olasılık o kadar küçüktür ki, sınırsız zaman ve sınırsız hurdalık verilmiş olsa bile bu olasılıkta yükselme görülemez!"

Evrenin ve bizim yaşamımızın karmaşıklığı göz önüne alınıldığında, ihtiyacımız olan herşeyi yaratmış olan makul, sevgi dolu ve zeki bir Yaratıcıyı kabul etme durumunda kalırız. Kutsal Kitap, yaşamı yaratan ve sürdüren bu Yaratıcı'yı Tanrı olarak tanımlar.



 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Eğer Kur'an'ın önceki kitapları korumak ve doğrulamak için verildiği söylenmeseydi bir sorun kalmazdı. Onu yeni bir din kitabı kabul eder veya kabul etmezdik. Ama Kur'an'da şunları okuyoruz:

"Doğrusu Biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat'ı indirdik... (Maîde/5:44)

"Tevrat'tan sonra Zebur... Dâvûd'a da Zebur'u verdik..."

(Enbiyâ/21:105; Nisâ/4:163)

"Meryem oğlu Îsâ'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncîl'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik." (Maîde/5:46)

"Kur'ân'ı önce gelen Kitâb'ı tasdik ederek ve ona şâhid olarak gerçekle sana indirdik." (Maîde; 5:48)

Böylece Kur'an, önce gelen Kitab'ın doğrulayıcısı olarak tanıtıldığı için, biz onu önceki kitaplarla karşılaştırarak hükmetmek zorundayız. Hatta Kur'an'da bile bu konuyla ilgili olarak şöyle yazıldı: "İncil sahipleri, O'nda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fâsık olanlardır" (Mâide; 5:47).

 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
saha dedi ki:
Eğer Kur'an'ın önceki kitapları korumak ve doğrulamak için verildiği söylenmeseydi bir sorun kalmazdı. Onu yeni bir din kitabı kabul eder veya kabul etmezdik. Ama Kur'an'da şunları okuyoruz:

"Doğrusu Biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat'ı indirdik... (Maîde/5:44)

"Tevrat'tan sonra Zebur... Dâvûd'a da Zebur'u verdik..."

(Enbiyâ/21:105; Nisâ/4:163)

"Meryem oğlu Îsâ'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncîl'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik." (Maîde/5:46)

"Kur'ân'ı önce gelen Kitâb'ı tasdik ederek ve ona şâhid olarak gerçekle sana indirdik." (Maîde; 5:48)

Böylece Kur'an, önce gelen Kitab'ın doğrulayıcısı olarak tanıtıldığı için, biz onu önceki kitaplarla karşılaştırarak hükmetmek zorundayız. Hatta Kur'an'da bile bu konuyla ilgili olarak şöyle yazıldı: "İncil sahipleri, O'nda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fâsık olanlardır" (Mâide; 5:47).

Sorumun cevabı bu değil Saha arkadaşım.Ayrıca soru Elmacık kardeşimin bilmediğinize mi inanıyorsunuz sorusuna atfen yazıldı.

Doğrusu senin son yazılarında baya umut verici fakat dediğim gibi orjinali olmayan veya ne dediğinden emin olmadığınız bu kitaplara iman etmek mantıklımı değil mi?

Saygılar...
 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
İkisi birden doğru olamaz!
İncil'i okuyacak olursak onda Tevrat'tan çok alıntı göreceğiz. Çünkü İncil, Tevrat'ın devamı ve tamamlayacısıdır. Daha önce verilmiş vahiy olan Tevrat'a başvurarak, daha sonra verilmiş olan İncil'in aynı kaynaktan olup olmadığını ölçebiliriz. Böyle bir karşılaştırma yaptığımız zaman, İncil'in Tevrat ve Zebur'a tamamen uyduğunu görüyoruz. Tanrı'nın Sözü olarak bu kitaplar mükemmel ve ilahi bir vahiy bütünü oluşturuyordu.

Halbuki aynı şekilde Kur'an'ı Tevrat ve İncil ile karşılaştırdığınız zaman. Kuran kendisinden önceki kaynaklardan büyük farklılık gösterir. Buna göre ikisinin de doğru olması kuşkuludur doğrusu.

 

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Kutsal Kitap'ın Diğer Din Kitaplarından Daha Üstün Olduğuna Neden İnanalım?

Kur'an-ı Kerim Hz. Muhammed'e geldi.
Diğer kitaplardan farklı olarak Kutsal Kitap, zamana karşı kendisini korumuştur. Bugün elimizde binlerce el yazması kopyaları mevcuttur. Yeni Antlaşmanın 5.000 adet el yazması kopyası mevcuttur ve bu el yazmaları birbiri ile %99.95 oranında uyumludur. Eflatunun metinlerinin ise, sadece 5 adet el yazması mevcuttur. Bu kopyalar birbiri ile kıyaslandığı zaman aralarındaki uyum ve istikrar şaşırtıcıdır.
 

alirizak

Asistan
Katılım
6 Mart 2006
Mesajlar
288
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Tevrat ve İncil'in orjinalleri ortada yoktur. mevcutlar tahrif edildiğinden kaynak olarak kullanamayız. zira hangisinin orjinal metin hangisinin tahfir edildiği belli değildir. içinde orjinal ayetler de bulunabilir. o yüzden kullanmayız; ancak metnin tamamına, içerisinde orjinal ayetler bulunabileceği için saygıyla yaklaşırız.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
saha dedi ki:
Kutsal Kitap'ın Diğer Din Kitaplarından Daha Üstün Olduğuna Neden İnanalım?

Kur'an-ı Kerim Hz. Muhammed'e geldi.
Diğer kitaplardan farklı olarak Kutsal Kitap, zamana karşı kendisini korumuştur. Bugün elimizde binlerce el yazması kopyaları mevcuttur. Yeni Antlaşmanın 5.000 adet el yazması kopyası mevcuttur ve bu el yazmaları birbiri ile %99.95 oranında uyumludur. Eflatunun metinlerinin ise, sadece 5 adet el yazması mevcuttur. Bu kopyalar birbiri ile kıyaslandığı zaman aralarındaki uyum ve istikrar şaşırtıcıdır.

[/
alirizak dedi ki:
Tevrat ve İncil'in orjinalleri ortada yoktur. mevcutlar tahrif edildiğinden kaynak olarak kullanamayız. zira hangisinin orjinal metin hangisinin tahfir edildiği belli değildir. içinde orjinal ayetler de bulunabilir. o yüzden kullanmayız; ancak metnin tamamına, içerisinde orjinal ayetler bulunabileceği için saygıyla yaklaşırız.
quote]

Sayın arkadaşlar evet anlıyorum ama basitçe soruyorum.Ne olduğunu bilmediğimiz ve bir ihtimal olarak içerisinde orjinal ayetler olması(ama tabi ki ihtimal kesinlik arzetmez) neye inandığımızı biliyoruz anlamına gelir mi?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst