Hazreti İsa Aslında Hiç Olmadı mı..?

olympuskiller

Profesör
Katılım
23 Mart 2008
Mesajlar
1,474
Reaksiyon puanı
7
Puanları
38
radyonun resimlisi ,ş.... sizim benim aklıma gelmişti :D
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Bu ümmetin itikadını bozmaya yönelik bir yazıdır.Meryemoğlu İsa Mesih[as]ruhullah efendimiz yaşamış her canlı gibi yaşamı ölünle noktalanmadan Alemlerin Rabbi tarafından semaya bedeni olarak yükseltilmiştir.Vefatı Muhammed ümmeti olarak ahir zamanda geldiğinden 4 sene sonra olacak Efendimiz[sav]nin yanına gömülecektir[doğrusunu rabbim bilir]Bize ayet ve hadislerle gelen haber budur bizlere duydyk iman ettik demek düşer tereddüt şüphe dahi itikadımızı bozar.
Resimlerde tasfir edilenler ise Aynı Meryem(as]annemizin tasfirleri gibi o zamanın inanılan tanrılarının tasfirleridir.
İsa Aleyisselam[as]konusunu önce işlemiştik gerekirse yeniden işleri zaten az birşey 15-20 sayfa

önemlidir
http://forum.shiftdelete.net/din-ku...ryemoglu-isa-mesih[as]ruhullah-efendimiz.html

Hz İsa[as]efendimizle ilgili konu din kültürü bölümünde açılmıştır.Bu konu daha uzarsa vaad ettiğimiz sayfaları bu konuya ekleriz
selam ve dua ile
 

Akut

Öğrenci
Katılım
26 Ocak 2011
Mesajlar
43
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sözlerinin gerçeklik payı olabilir ama tamemen doğru olduğuna veya hepsinin doğru olduğuna inanmıyorum.

Sonuçta Hz. İsa'ya bizde inanıyoruz ama bizim inancımızda çarmıha gerilen o değildi ve Hz. İsa tekrar yeryüzüne inecek zira ölümü tatmadı.

Enbiya Suresi, Ayet 35- Her nefis ölümü tadacaktır.

O resimler de bizdeki Alevi vatandaşların çizimlerindeki Hz. Ali gibi bir tasvir, gerçek değil.

Böyle bir konuyu Dan Brown'a havale etmek gerekir. O çok güzel malzeme çıkarır ve filmi çekilir. :D

Heeer kelimene katılıyorum. ben yazıcaktım sureyi. sen yazmışsın :)
 

Neutral

Profesör
Katılım
14 Mart 2009
Mesajlar
1,947
Reaksiyon puanı
179
Puanları
63
Yaş
40
Fırsatı da hiç kaçırmıyorsunuz!!!

Ama benim anlamadığım şu...

Tamam siz inanmıyorsunuz da, İnananlarla derdiniz ne? Onların inançlarının gerçekliği ya da sahteliği sizi ne alakadar eder?

Din konusundaki her konuya cuk diye atlamak gibi bir hevesiniz var ve sürekli bir şeyleri kanıtlama derdindesiniz! Kanıtlayınca ne olacak?

Kardeşim, bak bu siteye hangi dini konularda bir atlama sazanlık yapmışlığım var, mesajlarımın hepsine bak kaç dini konuya muhatap olmuşum ? yada olmuşmuyum ? Genele göre bir açıklama yaptım katılmayabilirsiniz fakat kişiselliğe vurup yargılamak senin harcın değil. Yorumum da kişiselliğe vurmadım çünkü Elbruz.!

İnanlarla herhangi bir derdim varmış gibi mi duruyorum tekrardan bir oku. Ateist değilim Agnostiğim ve birden sizin Kutsal Kitabınızda anlatılan yani bahsedilen ( diğer Kitaplar dahil ) bir yaratıcıya inanmıyorum. Tanrı yok da diyemem bunu kimse kanıtlayamaz.

Herkesin yorum yapma özgürlüğü var. Hiç tanımadığın bir insana karşı karakter tespiti yapıp sen şu'sun hemen böyle düşünen insansın şöyle atlayan birisisin demek gerçekten bir karakter meselesidir. Kimseye hakaret etmedim, niye inanıyorsunuz diye saçma bir polemiğe de girmem çünkü belirli mantık kurma çerçevesinde sizin de inanmam gerekir diye felsefeniz var buna da saygı duyuyorum. Fakat dediğim gibi ben de kendi mantık kurma durumumdan açıklamayı yaptım direk saldırıya geçmene gerek yok kişiselliğe gerek yok. Size uysam karşılıklı atışmalarla konuyu rezil ederiz hiç de yapmadığım bir şey.

Tekrar ediyorum inananlarla derdim yok kendime göre yazıp Kuran'a inanmam için benim açımdan bir geçerliliği yok diyorum. İnanıyorsunuz saygı duyuyorsam inanmıyorum diye kişisel yorumlar bırakmayalım. Varlığıyla yokluğunu burada tartışmıyoruz çünkü.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Kardeşim, bak bu siteye hangi dini konularda bir atlama sazanlık yapmışlığım var, mesajlarımın hepsine bak kaç dini konuya muhatap olmuşum ? yada olmuşmuyum ? Genele göre bir açıklama yaptım katılmayabilirsiniz fakat kişiselliğe vurup yargılamak senin harcın değil. Yorumum da kişiselliğe vurmadım çünkü Elbruz.!

İnanlarla herhangi bir derdim varmış gibi mi duruyorum tekrardan bir oku. Ateist değilim Agnostiğim ve birden sizin Kutsal Kitabınızda anlatılan yani bahsedilen ( diğer Kitaplar dahil ) bir yaratıcıya inanmıyorum. Tanrı yok da diyemem bunu kimse kanıtlayamaz.

Herkesin yorum yapma özgürlüğü var. Hiç tanımadığın bir insana karşı karakter tespiti yapıp sen şu'sun hemen böyle düşünen insansın şöyle atlayan birisisin demek gerçekten bir karakter meselesidir. Kimseye hakaret etmedim, niye inanıyorsunuz diye saçma bir polemiğe de girmem çünkü belirli mantık kurma çerçevesinde sizin de inanmam gerekir diye felsefeniz var buna da saygı duyuyorum. Fakat dediğim gibi ben de kendi mantık kurma durumumdan açıklamayı yaptım direk saldırıya geçmene gerek yok kişiselliğe gerek yok. Size uysam karşılıklı atışmalarla konuyu rezil ederiz hiç de yapmadığım bir şey.

Tekrar ediyorum inananlarla derdim yok kendime göre yazıp Kuran'a inanmam için benim açımdan bir geçerliliği yok diyorum. İnanıyorsunuz saygı duyuyorsam inanmıyorum diye kişisel yorumlar bırakmayalım. Varlığıyla yokluğunu burada tartışmıyoruz çünkü.

O zaman şöyle diyelim.La ikrahe fiddiyn ayeti kerimesi sadece inanmayanlar için inmiştir.Yani inanmayan üzerine yüklenme ve zorlama olmaz.Ama ehli sünnet vel cemaat üzerine olanlar yorumda belirttiğim

Meryemoğlu İsa Mesih[as]ruhullah efendimiz yaşamış her canlı gibi yaşamı ölünle noktalanmadan Alemlerin Rabbi tarafından semaya bedeni olarak yükseltilmiştir.Vefatı Muhammed ümmeti olarak ahir zamanda geldiğinden 4 sene sonra olacak Efendimiz[sav]nin yanına gömülecektir[doğrusunu rabbim bilir]Bize ayet ve hadislerle gelen haber budur bizlere duydyk iman ettik demek düşer tereddüt şüphe dahi itikadımızı bozar.
konulara uymaya itikadi açıdan mecburdur tereddütü dahi itikadı bozar bu namaz kılmama gibi ameli değil itikadidir ki kur'an ve hadisleri inkar etmektirki kişiyi bir anda islam dışına çıkarır.
Bir kardeşimiz ''küllün nefsin zaikatül mevt ayetini kullanmış iki olay haricinde böyledir iki olaydada ölüm kıyamete yakın gelecektir ki biri İdris aleyisselam dır ki Cebrail aleyisselamdan cenneti dolaşmayı istemiş ve çıkmamıştır.Diğeri İsa aleyisselamdırki beni israil onu çarmıha gerdi zannederken onlardan biri Ruhullah[as]efendimizin suretine büründürülmüş Efendimiz ise bedeni olarak göğe yükseltilmiştir.Mi'rac hadisesindede Efendimiz[sav]ile bedeni olarak görüşmüş kıyamet günüyle ilgili zamanı hariç her ince detayı vermiştir.
İlmi meselelerde ilmi olan kardeşlerimizin islami konulara girmesini rica ediyorum.Bu konular sallamaylada halledilmez.Gerek İsa aleyisselamla gerek kıyametle ilgili konularımızı detaylarıyla incelemiştir.

Bölüm moderatörünün dikkatine

Din kültürü bölümünü ilgilendiren ve ehli sünnet vel cemaat itikad için temel teşkil eden konulardan birini bu şekilde bu bölümde tartışmak uygun değildir.
Bölüm din kültürü bölümüne taşınsın ilmi olan kardeşlerimiz konuya dahil olsun ilim meclisi kurulsun ve kardeşlerimiz nasibini alsın.Sayfalarca yazı eklememiz gerekecek sizce bu bölüme uyar mı.




Ehli sünnet inancına göre İsa Aleyisselam konusu aşağıdaki gibidir.Kıyametten önce devr'i saaddet yaşanacaktır.Meryemoğlu İsa [as]efendimiz kıyametten önce vefat edecek Efendimiz[sav]in yanına gömülecektir Mehdi hazretleri ise kıyamete ulaşacaktır.Devr'i saaddet Allah[cc]ın imtihan memuru deccalin öldürülmesinden sonra başlayacaktır

H Z . İSA A.S.



Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen ve israiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hz. İsa (a.s) batılı tarihçilere göre miladi yıldan dört veya beş sene kadar önce doğmuştur.

Yine batılı tarihçilere göre Hz. İsa (a.s) Romalıların elinde bulunan Yahudiye'de Romalılardan Tiberius iktidarı döneminde otuz yaşlarına doğru peygamberliğini İnsanlara bildirdi. Önce Celile'de sonra Kudüs'te insanları hak dine davet etti. Yahudilerin dinini ikmal onların dine kattıklarını düzeltmek için gönderilen Hz. İsa (a.s) kendisine indirilen İncil adlı kutsal kitapta bunu şöyle anlatır: "Ben yok etmeğe değil, tamamlamaya geldim." Hz. İsa (a.s), Yahudilerin tahrif ettiği Eski Ahid'i onların anlayışından kurtarmaya, Hz. Musa (a.s)'in getirdiği akideyi yerleştirmeye ve Yahudilere daha önce bildirilen zahmetli bazı ilahi kanunları hafifletmeye çalıştı.

Memleketi Celile'de Genaseret gölü kıyısında ilk vaaz ve tebliğlerini bildiren Hz. İsa daha sonra Kudüs'e gitti. Yahudiler Hz. İsa'yı, dönemin Romalı Kudüs valisi Pontus Pilatus'a şikayet ettiler. Havarilerin içinde Yahuda isimli birisi Hz. İsa'ya ihanet etti ve Hristiyanların inancına göre Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürüldü. Kur'an-i Kerîm'de ise hadise şöyle anlatılmaktadır: "Halbuki onlar İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı" (en-Nisa, 4/156). Rivayete göre Hz. İsa'ya ihanet eden Yahuda, Romalılar tarafından İsa (a.s.) zannedilerek asılmıştır.

İsa (a.s); orta boylu, kırmızıya çalar beyaz benizli, dağınık, düz saçlı idi. Saçını uzatır, omuzları arasına salardı. Geniş göğüslü, küçük yüzlü çok benli idi: Sırtına yün elbise, ayağına ağaç kabuğundan yapılmış sandal giyer, çoğu zaman da yalınayak yürürdü.

Kendisinin geceleri varıp barınacağı bir evi, ev eşyası ve zevcesi yoktu. Hiç bir şeyi yarın için biriktirip saklamazdı. İsa (a.s) dünyadan yüz çevirir, ahireti özler, Allah'a ibadete koyulurdu. Yeryüzünde nerede Güneş batarsa orada konaklar iki ayağının üzerinde namaza durur; gece namaz gündüz de oruç ile günlerini geçirirdi (M. Asim Köksal, Peygamberler Tarihi, II. 334, 335). İsa (a.s) göğe kaldırıldığı zaman, yün bir kaftan, bit çift mesti, bir de deri dağarcıktan başka bir şey bırakmamıştı (Abdurrezzak, Musannef, XI, 309).

Kur'an-ı Kerîm'e göre Hz. İsa (a.s)'in annesi Hz. Meryem'dir. Meryem (a.s), yine Kur'an'da ismi geçen dört seçkin aileden biri olan imrân ailesinden idi. Hz. Meryem, Zekeriya (a.s)'in koruması ve gözetim altındaydı. Meryem, Beytü'l-Makdis'te, doğu tarafta özel bir bölmeye yerleştirilmişti. Zekeriya (a.s), Meryem'in yanına geldikçe orada, rızkını ve yiyeceğini hazır görürdü. Hz. Meryem, Beytü'l Makdis'te zikirle, ibadetle hayatını geçiriyordu. iste bu sırada Allah, ona bir beşer sûretiyle Cebrail'i gönderdi. bu durum, Kur'an-ı Kerim'de su şekilde anlatılır: "Meryem dedi ki; ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer O'ndan korkuyorsan bana dokunma! O da, ben, temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim, dedi. Meryem; bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın olmadığım halde nasıl oğlum olabilir? dedi. Cebrail, bu böyledir; çünkü Rabbin, "bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız," diyor, dedi. iş olup bitti. Böylece Meryem, İsa'ya gebe kalarak bir köşeye çekildi. Doğum sancıları başladı ve başına gelen bu hadiseden dolayı çok üzülerek, keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi" (Meryem, 19/1 8-23).

Cebrail, Meryem (a.s)'e, babasız doğuracağı çocuğun özelliklerini ve mücadelesini haber vermiş, Meryem'i teselli etmiş ve ayrılıp gitmişti. Hz. Meryem'in kendisini Allah'a ibadete verdiğini ve onun tertemiz bir kadın olduğunu bilenler de bilmeyenler de bu duruma hayret etmiş ve doğumun bu şekilde nasıl olabileceği tartışmasına girmişlerdi. Hz. Meryem ise olayı, çocuğa sormalarını işaret etmişti. Fakat "Onlar, biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler. Çocuk, ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece namaz kılmamı ve zekât vermemi, anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum gün de, öleceğim gün de, dirileceğim gün de, bana selâm olsun, dedi" (Meryem, 19/23-33).

İsa (a.s)'in babasız olarak mucizevî bir şekilde doğuşu, Allah'ın dilemesinden ibaretti. Hatta Allah katında, oluş itibariyle Adem (a.s) ile İsa (a.s) arasında fark yoktu. Nitekim ayet-i kerimede, durum su şekilde izah edilir: "Gerçekten İsa'nın babasız dünyaya geliş hâli de Allah katında Adem'in hâli gibidir. Allah, Âdem'i topraktan yarattı, sonra da ona ol dedi; o da hemen (insan) oluverdi" (Âli imrân, 3/59).

İsa (a.s) otuz yaşında iken peygamberlik görevi aldığında, hemen israiloğullarına durumu bildirdi. İsa (a.s)'nın çagrısına kulak tıkayan ve ellerindeki Tevrat'ı tahrif edip pek çok değişiklikler yapan israiloğulları, Hz. İsa (a.s)'a inanmadılar. Ayrıca Allah, Hz. İsa'nın risâletini destekleyen mucizelerde gösteriyordu. Kur'an-ı Kerim'de zikri geçen mucizeleri şunlardır: İsa (a.s) nın, çamurdan kuş biçiminde bir heykel yapması ve onu üfleyince kuş olup uçması, ölüleri diriltmesi; anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulmuş olanları tedavi etmesi; gökten sofra indirmesi (el-Mâide, 5/110-115); Havarîlerin ve diğer arkadaşlarının evlerinde ne yediklerini ve neler sakladıklarını söyleyerek gaybdan haber vermesi (Âlu imrân, 3/49).

israiloğulları, İsa (a.s.)'i ve ona tâbi olanları durdurmak için pek çok yol denediler; sonunda Hz. İsa'yı öldürmeğe karar verdiler. Ancak Allah, onların planlarını etkisiz hâle getirdi. Yahudiler, İsa (a.s.)'a benzeyen birini yakalayıp astılar ve "Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" dediler (en-Nisâ, 4/157). Öte yandan Kur'anı Kerîm, asıl durumu su şekilde açıklar: "Halbuki onlar İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. Ayrılığa düştükleri şeyde, doğrusu şüphededirler. Onların bu öldürme olayına ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah, onu kendi katına yükseltti. Allah güçlüdür, hâkimdir" (en-Nisâ, 4/157-158).

İsa (a.s) ayette de belirtildiği gibi, öldürülmeden göğe yükseltilmiştir. Mezarı dünyada değildir. Ayrıca Mi'rac'da, peygamberimiz kendisini görmüştür. Hz. İsa, göğe yükselmeden önce, havârîlerine ve tüm insanlığa şu müjdeyi vermişti: "Ey israiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan, Tevrat'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim" (es-Saf, 61/6).

Hz. İsa (a.s) göğe çekildiği sıralarda kendisine inananların sayısı çok azdı. Daha sonra bir ara Hz. İsa'nın getirdiği inancı kabul edenler çoğaldı ise de, sonunda Hıristiyanlar da israiloğulları gibi yoldan çıktı ve pek çok yanlışlıklara saptılar. Bugün, Hıristiyanların sahip oldukları teslis inancı, İsa (a.s)'nın göğe yükseltilmesinden hemen sonra ortaya çıkmıştır.

İsa (a.s)'in annesi Hz. Meryem Hz. İsa'nın göğe çekilmesinden sonra altı sene kadar daha yaşamış ve ölmüştür (Hakim, Müstedrek, II, 596).

Hz. İsa (a.s)'a dört büyük ilâhi kitaptan biri olan İncil verilmiştir. Kur'an-i Kerîm'de İncil'in Hz. İsa'ya verilisi ile ilgili şu bilgiler vardı: "Arkalarından da izlerince Meryem oğlu isa'yı Tevrat'ın bir tasdikçisi olarak gönderdik; ona da bir hidâyet, bir nur bulunan İncil'i, ondan evvelki Tevrat'ın bir tasdikçisi ve sakınanlara bir hidâyet ve öğüt olmak üzere verdik" (el-Mâide, 5/11). Ancak bu İncil de Tevrat gibi tahrifata ugramış: tır. Bununla birlikte Allah Teâlâ tarafindan son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)'e indirilen Kur'an-ı Kerîm, Zebur, Tevrat ve İncil'in hükümlerini ve geçerliliklerini ortadan kaldırmıştır. Hz. İsâ İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre cisim ve ruhuyla göğe yükseltilmiştir. Kıyamet vaktine yakın yeryüzüne inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve İslâm şeriatiyla hükmedecektir (bk. Buhârî, Buyu', 102).

Hz. İsa bedeniyle göğe yükseltildiğinden, Kur'an-ı Kerim'de bildirilen "ölümden evvel" (en-Nisa, 4/159) ve "öleceğim güne ve diri olarak ba'ş edileceğim güne" (et-Tevbe, 9/34) mealindeki ayetler Hz. İsa'nın nüzûlünden sonraki ölümünü anlatır. Hz. İsa gökten Arz-i Mukaddes'e inecek, elinde bir Kargı olacak; Afik denilen bir yerde ortaya çıkacak ve Kargı ile Deccâl'i öldürecek ve sabah namazında Kudüs'e gelecektir. imam kendi yerini ona vermek isteyecek fakat o imâm'ın gerisinde Hz. Peygamber (s.a.s)'in şeriatına uygun olarak namazını kılacaktır. Sonra domuzu öldürecek ve haçı kıracak, sinagoglar ve kiliseleri yıkacak ve kendisine iman etmeyen bütün Hıristiyanlarla savaşacaktır.

Hz. İsa nüzûlünden sonra kırk sene daha yaşayacak, öldüğünde Müslümanlar namazını kılacak ve İslâm dinine uygun olarak gömülecektir.

http://www.islamiyet.gen.tr/peygamberlerimiz/hz_isa.php
 

Uso!

Doçent
Katılım
10 Ağustos 2010
Mesajlar
947
Reaksiyon puanı
27
Puanları
18
Hiç bir kanıtın inancı değiştiremeyeceği kanısındayım. :)
 

shakal

Profesör
Katılım
9 Mart 2009
Mesajlar
1,770
Reaksiyon puanı
29
Puanları
48
simdi olayi biz burdan okuyoruz adamin ne dedigini anlamiyoruz ve ne amacla yapmislar onuda bilemiyoruz,nitekim kuranda onlarin isa.as min carmaga gerilmedigi zaten bize bildirilmistir,dahasi burda birseyleri dile getirmek kimsede fikir degisikligi yapacagini sannetmiyorum
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Herkezin inancı kendinedir.Kimse burada yazılanla inancını veya inançsızlığını değiştirmez.Ama ehli sünnet itikadını açıkladım dışında olanlardanda saygı beklemek hakkımız.Bu yazıyı okuyup tereddüte düşen olursa vebali yazanadır.

Meryem sure-i celilesi
estauzubillah bismillah

30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

31- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."

32- "Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."

33- "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.

34.
İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".

35.
Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "Ol" der, o da hemen oluverir.

36.Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.


sadakallahulazim
 

kowalskii

Profesör
Katılım
31 Ekim 2010
Mesajlar
3,056
Reaksiyon puanı
24
Puanları
38
Şu anki İncil'in nasıl oluşturulduğunu tarih yazıyor :) Öyle din kitabı mı olur...
 

surmelim37

Profesör
Katılım
12 Şubat 2009
Mesajlar
1,133
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Hz isa'yı çarmağa germek isteyen grubtan bir kişinin başını Allah hz isa'nın başı yaptı ve onlarda hz isa'yı çarmağa gerdiklerini sandılar fakat vucuduna baktıklarında ise çarmağa gerilen kişi hz isa değil arkadaşları idi. :)
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
HZ.İSÂ (A.S)´ın ZuhuruHZ.İSÂ AS´IN ZUHURU

a. Hz. İsâ AS´ın Tekrar Dünyaya Geleceği

344/7. Nasıl helâk olur bu ümmet ki, evvelinde ben, sonunda Meryem oğlu İsâ AS ve ortasında da ehl-i beytimden Mehdî AS vardır.

Hz. İbni Abbas RA

487/12. İş günden güne şiddetini ardırır ve dünyada ancak geilemiyi artırır. İnsanların da ancak hasisliği artar. Kıyamette ancak şerliler üzerinde kopar. Benden sonra Meryem oğlu İsâ AS´dan başka nübüvvet mertebesinde kimse gelmiyecektir.

Hz. Enes RA

b. Hz. İsâ AS´ın Vasıfları ve Devrindeki Durum

191/5. Peygamberler, baba bir ana ayrı kardeşlerdir. Dinleri de birdir. Meryem oğlu İsâ AS da benim kardeşimdir ve aramızda başka peygamber yoktur. O tekrar yeryüzüne gelecektir. Onu gördüğünüzde tanırsınız. Orta boylu, kırmızı beyaz renkli bir zattır. Üzerinde Mısır kumaşından iki parçalı elbise vardır. Su isabet etmediği halde başında damlalar görülür. Haçı kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır ve milletleri İslâm´a davet eder. İslâm´dan başka din kalmaz. Arslanlar develerle, kaplanlar sığırlarla, kurtlar koyunlarla dolaşıp otlarlar. Ve çocuklar yılanlarla oynarlar. Ve hiç biri de diğerine zarar vermezler. O kırk sene yaşayacak ve ölecektir. Cenazesini müslümanlar kaldıracaktır.

Hz. Ebu Hüreyre RA

314/2. Ne mutlu İsâ AS indikten sonraki hayata! Göğe rahmet için, arza da yeşertmek için müsaade edilir. Taş üzerine tohum ekilse biter. İnsanlar arasında kin ve çekememezlik olmaz. Hatta bir adam bir arslana rastlarsa, arslan ona dokunmaz; yılana bassa, yılan onu sokmaz.

Hz. Ebu Hureyre RA

c. Hz. İsa AS´ın Haçı Kırıp, Cizyeyi Kaldırması ve Malın Artması

478/7. Meryemoğlu İsâ AS hakem, adalet dağıtıcı ve imâm-ı àdil olarak nâzil olmadıkça kıyamet kopmaz. Öyleki; o haçı kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır. Mal da çok artar ve onu kabul ettirecek kimse bulunmaz.

Hz. Ebû Hureyre RA

456/4. Vallàhi Meryem oğlu (İsâ AS) adil bir hükümdar olarak inecek, haçı kıracak, hınzırı öldürecek, cizyeyi kaldıracak, deveye lüzum kalmayacak; düşmanlık, boğazlaşma, hasedleşme gidecek. Mala davet edecek, kimse sahip çıkmayacak.

Hz. Ebû Hureyre RA

d. İmanın Medine´de Toplanması

485/5. Nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki, bu iş (müslümanlık) başladığı gibi avdet eder ve her iman Medine´ye toplanır. Hattâ bütün iman Medine´de oluncaya kadar.

Hz. Câbir RA
http://www.haznevi.net/Bolum.aspx?BID=3

Hz. İsa (a.s)'in Çarmıha Gerilme Meselesi:
Hz. İsa (a.s)'in Çarmıha Gerilme Meselesi:

Hz. Isa (a.s)'ın çarmıha gerilme meselesindeki biz Müslümanların inancı, önünden ve arkasından hiçbir batılın giremediği Kur'ân-ı Kerîmin haber verdiği en sağlam ve doğru i-nançtır. Bu da şu şekildedir:

"Şanı Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'ı Yahudilerin tuzağından kurtarıp ruhu ve bedeni ile birlikte diri olarak[54] kendi katma yükseltmiş, Hz. İsa (a.s)'in saklandığı yeri valinin adamlarına gösteren bu hain münafık Yehûza el-Esharyotî'yi de Hz. İsa (a.s)'ın şekline çevirmiş ve valinin adamları da bu hain münafığı Hz. İsa (a.s) zannederek çarmıha germişlerdir."

Yüce Allah'ın bu hain münafık adamı, Hz. İsa (a.s)'m şekline çevirmesi suretiyle Hz. İsa (a.s)'ın yerine bu adamın çarmıha gerilmesi, Yüce Allah'ın kulu ve resulü olan Hz. İsa (a.s)'a bir ikramıdır.

Görüldüğü üzere Müslümanların Hz. İsa (a.s) hakkındaki inançları, onun çarmıha gerildiğini iddia eden Hıristiyanların inançlarından daha temiz, daha üstün ve daha şereflidir.

Valinin adamları, Hz. İsa (a.s) zannıyla yakaladıkları bu haine her türlü eziyeti ve cefayı yaptılar. Sonrada iki elini ve iki ayağını odun parçalarına germek suretiyle çivileyerek çarmıha gerdiler ve insan oğlunun işlemiş oldukları günahlara kefaret olması için ve insanlığa feda ederek öldürdüler. Yahudiler gibi Havariler de, çarmıha gerilme meselesinde şüpheye ve büyük ihtilafa düştüler. Çünkü çarmıha kim gerilmişti? Hz. İsa (a.s) mı? Yoksa Yehûza el-Esharyotî mi?

İşte bu şüphe ve ihtilafın sebebinin kaynağı şu idi: "Bu hain münafık adam, Hz. İsa (a.s)'in yerini gösterdiğinde onlardan, kendilerinin önünde Hz. İsa (a.s)'m bulunduğu yere girmeyi istedi. Çünkü burada Hz. İsa (a.s)'m dışında kimse yoktu. Bundan dolayı Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'ı kendi katına yükseltti ve bu adamı Hz. İsa (a.s)'m şekline çevirdi. Tam bu sırada valinin adamları oraya girdiklerinde, orada Yüce Allah'ın Hz. İsa (a.s)'a benzettiği Yehûza el-Esharyotî'den başka hiçbir kimseyi bulamadılar." İşte bundan dolayı Havariler:

- Eğer bu İsa ise, arkadaşımız Yehûza nerede? Eğer bu Yehûza ise, İsa nerede?' Çünkü valinin adamları, çarmıha germek için onu yakaladıklarında, o, valinin adamlarına:

- Ben Yehûza el-Esharyotî'yim. İsa değilim' diyordu. Valinin adamları ise onun bu sözüne gülerek:

- Sen, İsa değilim demekle bizi yalanlamak mı istiyorsun? Hiç kuşkusuz ki, sen Yesû' (İsa)sın diyorlardı. Bu sırada Havariler, çarmıha gerilme meselesinde ihtilaflara ve münakaşalara devam ederken onu çarmıha gerdiler.

Kur'ân-ı Kerîm ise; Hz. İsa (a.s)'m çarmıha gerildiği yolundaki Yahudi ve Hıristiyanların inançlarını ret ederek Müslümanların kabul ettiği doğru ve sağlam inancı anlatmıştır.

Çarmıha gerilme ve insanlığa feda edilme meselesindeki Yahudilerin ve Hıristiyanların bu inançlarının yanlışlığını Kur'ân-ı Kerîm, açık bir şekilde şöyle ortaya koymaktadır:

"Bir de; küfretmeleri, 'Meryem'e büyük iftirada bulunmalarından ve Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük' demelerinden ötürüdür. Oysa onlar, İsa'yı öldürmediler ve çarmıha geremediler. Fakat (İsa 'nın Havarilerinden münafık olan hain birisi,) onlara, (Isa 'nın) benzer (i olarak) gösterildi. İsa 'nın (ölüp-ölmediğine, semaya kaldırılıp-kaldırılmadığına, çarmıha gerilip-gerilmediği vb. konularda) ihtilafa düşenler, ondan yana şüphe içindedirler. Bu (Mesih İsa 'nın durumu) hakkında, onların bilgileri yoktur. Onlar ancak (bu konuda) zanna dayanmaktadır. Halbuki onu gerçekten öldürmemişlerdir. Bilakis Allah, onu, "kendi katına yükselmiştir." (Nisa: 4/156-158)

Ne acayiptir ki; Hıristiyanlar, Hz. İsa (a.s)'ın, hem çarmıha gerilmek suretiyle öldürüldüğünü kabul ediyorlar ve hem de Hz. İsa (a.s)'ın ilah olduğuna ve Allah'ın oğlu olduğuna inanıyorlar!!.

Şair ne güzel söylemiş:

"Ey İsa'ya tapanlar! İlah (olarak kabul ettiğiniz şahıs) Yahudi bir kimsenin eylemiyle çarmıha geriliyorsa, bu ne biçim ilahtır?" şeklinde size bir sorumuz var. Kafası çalışandan bunun cevabını istiyoruz.

Yüce Allah ise kendisi hakkında şunları söylemektedir:

"Allah, (zalimlerin) söyledikleri şeylerden çok yüce ve münezzehtir." (İsra: 17/43) [55]



[54] Ya'kubî, Tarih, 1/79.

[55] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 475-477.
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/41728-Hz.-İsa-(a.s)-in-Çarmıha-Gerilme-Meselesi

Hz. İsa (a.s)'in Çarmıha Gerilme Meselesi:
Hz. İsa (a.s)'in Çarmıha Gerilme Meselesi:

Hz. Isa (a.s)'ın çarmıha gerilme meselesindeki biz Müslümanların inancı, önünden ve arkasından hiçbir batılın giremediği Kur'ân-ı Kerîmin haber verdiği en sağlam ve doğru i-nançtır. Bu da şu şekildedir:

"Şanı Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'ı Yahudilerin tuzağından kurtarıp ruhu ve bedeni ile birlikte diri olarak[54] kendi katma yükseltmiş, Hz. İsa (a.s)'in saklandığı yeri valinin adamlarına gösteren bu hain münafık Yehûza el-Esharyotî'yi de Hz. İsa (a.s)'ın şekline çevirmiş ve valinin adamları da bu hain münafığı Hz. İsa (a.s) zannederek çarmıha germişlerdir."

Yüce Allah'ın bu hain münafık adamı, Hz. İsa (a.s)'m şekline çevirmesi suretiyle Hz. İsa (a.s)'ın yerine bu adamın çarmıha gerilmesi, Yüce Allah'ın kulu ve resulü olan Hz. İsa (a.s)'a bir ikramıdır.

Görüldüğü üzere Müslümanların Hz. İsa (a.s) hakkındaki inançları, onun çarmıha gerildiğini iddia eden Hıristiyanların inançlarından daha temiz, daha üstün ve daha şereflidir.

Valinin adamları, Hz. İsa (a.s) zannıyla yakaladıkları bu haine her türlü eziyeti ve cefayı yaptılar. Sonrada iki elini ve iki ayağını odun parçalarına germek suretiyle çivileyerek çarmıha gerdiler ve insan oğlunun işlemiş oldukları günahlara kefaret olması için ve insanlığa feda ederek öldürdüler. Yahudiler gibi Havariler de, çarmıha gerilme meselesinde şüpheye ve büyük ihtilafa düştüler. Çünkü çarmıha kim gerilmişti? Hz. İsa (a.s) mı? Yoksa Yehûza el-Esharyotî mi?

İşte bu şüphe ve ihtilafın sebebinin kaynağı şu idi: "Bu hain münafık adam, Hz. İsa (a.s)'in yerini gösterdiğinde onlardan, kendilerinin önünde Hz. İsa (a.s)'m bulunduğu yere girmeyi istedi. Çünkü burada Hz. İsa (a.s)'m dışında kimse yoktu. Bundan dolayı Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'ı kendi katına yükseltti ve bu adamı Hz. İsa (a.s)'m şekline çevirdi. Tam bu sırada valinin adamları oraya girdiklerinde, orada Yüce Allah'ın Hz. İsa (a.s)'a benzettiği Yehûza el-Esharyotî'den başka hiçbir kimseyi bulamadılar." İşte bundan dolayı Havariler:

- Eğer bu İsa ise, arkadaşımız Yehûza nerede? Eğer bu Yehûza ise, İsa nerede?' Çünkü valinin adamları, çarmıha germek için onu yakaladıklarında, o, valinin adamlarına:

- Ben Yehûza el-Esharyotî'yim. İsa değilim' diyordu. Valinin adamları ise onun bu sözüne gülerek:

- Sen, İsa değilim demekle bizi yalanlamak mı istiyorsun? Hiç kuşkusuz ki, sen Yesû' (İsa)sın diyorlardı. Bu sırada Havariler, çarmıha gerilme meselesinde ihtilaflara ve münakaşalara devam ederken onu çarmıha gerdiler.

Kur'ân-ı Kerîm ise; Hz. İsa (a.s)'m çarmıha gerildiği yolundaki Yahudi ve Hıristiyanların inançlarını ret ederek Müslümanların kabul ettiği doğru ve sağlam inancı anlatmıştır.

Çarmıha gerilme ve insanlığa feda edilme meselesindeki Yahudilerin ve Hıristiyanların bu inançlarının yanlışlığını Kur'ân-ı Kerîm, açık bir şekilde şöyle ortaya koymaktadır:

"Bir de; küfretmeleri, 'Meryem'e büyük iftirada bulunmalarından ve Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük' demelerinden ötürüdür. Oysa onlar, İsa'yı öldürmediler ve çarmıha geremediler. Fakat (İsa 'nın Havarilerinden münafık olan hain birisi,) onlara, (Isa 'nın) benzer (i olarak) gösterildi. İsa 'nın (ölüp-ölmediğine, semaya kaldırılıp-kaldırılmadığına, çarmıha gerilip-gerilmediği vb. konularda) ihtilafa düşenler, ondan yana şüphe içindedirler. Bu (Mesih İsa 'nın durumu) hakkında, onların bilgileri yoktur. Onlar ancak (bu konuda) zanna dayanmaktadır. Halbuki onu gerçekten öldürmemişlerdir. Bilakis Allah, onu, "kendi katına yükselmiştir." (Nisa: 4/156-158)

Ne acayiptir ki; Hıristiyanlar, Hz. İsa (a.s)'ın, hem çarmıha gerilmek suretiyle öldürüldüğünü kabul ediyorlar ve hem de Hz. İsa (a.s)'ın ilah olduğuna ve Allah'ın oğlu olduğuna inanıyorlar!!.

Şair ne güzel söylemiş:

"Ey İsa'ya tapanlar! İlah (olarak kabul ettiğiniz şahıs) Yahudi bir kimsenin eylemiyle çarmıha geriliyorsa, bu ne biçim ilahtır?" şeklinde size bir sorumuz var. Kafası çalışandan bunun cevabını istiyoruz.

Yüce Allah ise kendisi hakkında şunları söylemektedir:

"Allah, (zalimlerin) söyledikleri şeylerden çok yüce ve münezzehtir." (İsra: 17/43) [55]



[54] Ya'kubî, Tarih, 1/79.

[55] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 475-477.
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/41728-Hz.-İsa-(a.s)-in-Çarmıha-Gerilme-Meselesi


Hz. İsa (a.s)'ın Daveti:
Hz. İsa (a.s)'ın Daveti:

Hz. İsa (a.s), Allah'ın kendisine vahyettiği hak dine davet faaliyetini, Yahudi toplumu içerisinde yürüttü. Çünkü Yahudi toplumu, Yüce Allah'ın Hz. Mûsâ (a.s)'a indirdiği Rabbani şeriattan sapmışlar ve azmışlardı. Bu sebeple bu toplumun içerisinde aşırı sapmalar, hurafeler ve bidatler yerleşmişti. İsrail oğullarının üzerinden bu şekilde uzun zaman geçmişti. Bu zaman içerisinde; kalpleri katılaşmış, Allah'ın Hz. Mûsâ (a.s)'a gönderdiği ilahi şeriatı tahrif etmişler, Tevrat'ın nasslarmı o-yuncak haline getirmişler ve kendilerine gönderilen peygamberlerin gösterdiği doğru yoldan sapmışlardı.

Bunun üzerine onları; doğru yol olan Allah'ın dinine çevirmesi ve Allah'ın dini içerisine karıştırdıkları tahrifatı ve hurafeleri düzeltmesi için Yüce Allah, onlara, Hz. İsa (a.s)'ı Peygamber olarak gönderdi.

Hz. İsa (a.s), onlara; Allah'ın emirlerini tebliğ etmeye ve kendisine indirilen yeni dinin teşri kılınmış hükümlerini öğretmeye başladı. Bu hükümlerin bir kısmı; Hz. Mûsâ (a.s)'m şeriatında haram kılınan bazı şeyler, onların azgınlıkları ve sapıklıkları sebebiyle onlara bir ceza olarak helal kılınmış ve bazı helal olan şeylerde haram kılınmıştı. Fakat o sırada Yahudilerin, Hz. Mûsâ (a.s)'dan kalmış kendilerine ait cezai hükümleri vardı.

Nitekim Şanı Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'m diliyle bu durumu şöyle anlatmaktadır:

"Benden önce gelen Tevrat'ı (n hükümlerini) tasdik edici olarak (Mûsâ 'nın şeriatında
smile.png
'Size haram kılınan bazı şeyleri helal yapayım' diye (Peygamber olarak gönderildim). Size (söylediklerimin doğruluğuna delâlet eden) bir ayet (veya bir delil) getirdim. Artık (beni yalanlamak ve bana muhalefet etmek konusunda) Allah 'tan korkun. (Size yapmanızı söylediğim emirlerde) bana itaat edin. Şüphe yok ki, Allah benimde Rahbim ve sizinde Rabbinizdir. Öyleyse Allah'a ibadet edin. Dosdoğru yol işte budur. " (Âl-i İmrân: 3/50-51)

Yüce Allah, Hz. İsa (a.s)'m peygamberliğini tasdik etmek ve risaletini teyit etmek için onun elinde apaçık mucizeler meydana getirmiştir... Hz. İsa (a.s)'m göstermiş olduğu bu mucizeleri, inşallah "Mucizeleri" bahsinde açıklayacağız.

Hz. İsa (a.s), daveti sırasında Yahudilerin inatçılıkları ve kibirlenmeleri ile karşılaştı. Bunların yanı sıra alaylı tavırlar, küçük düşürücü sözler ve hareketler ile de karşılaştı. Özellikle de, hahamlarından ve din adamlarından tepki gördü.

Zalim ve günahkar kimselerin tahrif ettiği -kendisinden önce Hz. Mûsâ (a.s)'m getirdiği- Rabbani şeriatın esasları ve dini kavramlar etrafında onlarla zorlu ve yorucu bir mücadeleye girişti. İbadet etmek için Mabed'e çekilmiş zahitler, vaizler ve mabet hizmetçileriyle tartışıyor, onların hepsini keskin ve parlak delillerle susturuyor, onlara gerçek manada Allah'ı anlatıyor, dosdoğru olmayı emrediyor, yollarının ve gidişatlarının yanlışlığım açıklıyor, riyakarlıklarını ve bozukluklarını gözler önüne seriyordu. Nihayet onlar, köşeye sıkışmışlardı. Bunun üzerine ondan kurtulmaya karar verdiler. [47]


[47] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 470-472.
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/41726-Hz.-İsa-(a.s)-ın-Daveti


Söz verdik konu açık kaldıkça ekleriz konu bol ululazim bir peygamberimizi tanıtma fırsatı doğdu aynı konular din kültüründe tek bir konu da birikmektedir.Konu açık kalırsa inşaallah bir kitap oluşturacak kadar bilgileri ekleriz.
 

-Hewal-

Dekan
Katılım
27 Haziran 2008
Mesajlar
5,206
Reaksiyon puanı
11
Puanları
0
bir hristiyanlık propagandası eksikti forumda o da olduç.Gidip bu konuları sdn in din kısmına yazsanız.
 

Krazky

Profesör
Katılım
5 Mart 2009
Mesajlar
1,643
Reaksiyon puanı
45
Puanları
0
@ashabulyemin

Gene döktürmüşsün. :)
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
bir hristiyanlık propagandası eksikti forumda o da olduç.Gidip bu konuları sdn in din kısmına yazsanız.


Biz de öyle dedik ama mahsun olmayınız açtık buradaki konuları orayada kaydediyoruz.Meryemoğlu İsa-mesih hazretleri kendisine kitap verilmiş doğuşundan göğe yükselişine kadar mucizevi bir yaşantısı olan ve ahir zamanda deccali öldürecek ululazim bir peygamber.Tüm peygamberlere inanır sever birbirlerine yeğlemeyiz Bu konuyu iyi öğrenmeliyizki dinimize misyonerler tarafından yapılan saldırılara hazırlıklı olalım.

krazky kardeşimede teşekkürler teveccühünüz.

Hz. İsa (a.s)'ın Peygamberliğinin Başlaması:

Hz. İsa (a.s) 30 yaşma gelmişti. Hıristiyanların yanında, Yuhanna el-Ma'medân (Vaftizci Yuhanna) diye bilinen Hz. Yahya (a.s)'m yanına geldi. Hz. Yahya (a.s)'da, onu vaftiz etti.[45]
Vaftizden sonra Hz. İsa (a.s)'a, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail)" geldi. Bundan sonra Hz. İsa (a.s), (Yahudiye) çölünde bulunan insanların arasında aç ve susuz olmak üzere 40 gün oruç tuttu. Vahiy yoluyla "İncil" diye bilinen Yüce Allah'ın kutsal kitabı Hz. İsa (a.s)'a nazil oldu. Bu andan itibaren Hz. İsa (a.s)'m risâleti başlamış oldu.

Kur'ân-ı Kerîm, Hz. İsa (a.s)'m peygamberliğinin ne zaman başladığına ve bunun nasıl nazil olduğuna dair bir bilgi vermiyor. Fakat İndilerin ifadelerine göre; Hz. İsa (a.s), 30 yaşma girdiği sıralarda peygamberliğinin başladığında ittifak edilmektedir. Tarihçilerin ve bazı tefsircilerinde ifadeleri bu yöndedir:

İslam alimler bu konuyla ilgili olarak şöyle derler:

"Peygamberlik çoğunlukla (peygamberlere) 40 yaşında gelir. Hz. İsa (a.s)'a gelince ise, o, 30 yaşındayken Peygamber olmuştur. Bu durum, sadece Hz. İsa (a.s)'a özgü bir özelliktir. Çünkü Hz. İsa (a.s), 40 yaşma ulaşmadan önce semaya kaldırılmıştır. Bundan dolayı Hz. İsa (a.s)'m peygamberliğine dair delil, Yüce Allah'ın şu ayeti kerimesidir:

"Hani Meryem oğlu İsa: 'Ey İsrail oğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat 'ı doğrulayan ve benden sonrada ismi Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderdiği 'birpeygamberiyim' demişti." (Saff: 61/6) [46]

Hz. İsa (a.s)'ın, Yahudi Alimleriyle Olan Tartışması:

Hz. İsa (a.s) 7 yaşına ulaştığında, annesi ve Yûsuf en-Neccâr ile birlikte Mısır'dan (Filistin'deki) el-Halîl şehrine gelip "Nasıra" kasabasına yerleşti. Nasıra kasabasına binâen (veya Hz. İsa'ya yardım eden) anlamına gelen Nasıra kelime-sine nispetle Hıristiyanlara "Nasâra" denilmiştir.[42]

Çocukluğu, hikmetler ve nimetler içerisinde Allah'ın ve yakınlarının gözetiminde geçmiştir.

12 yaşma gelince, annesi Hz. Meryem ve Yûsuf en-Neccar ile birlikte -Tevrat'ta yazılı Rabbin emri gereği- Yüce Allah secde etmek için Kudüs'teki Beytü'l-Makdis'e gittiler. İbadetlerin ve duaların bitiminde İsa'yı kaybettiler. Hiçbir yerde bulamadılar. Akrabalarıyla birlikte eve dönmüştür zannederek geri geldiyseler de onu bulamadılar. Annesi Hz. Meryem, amcasının oğlu Yûsuf en-Neccâr ile birlikte akraba ve komşuların arasında aramalarına rağmen İsa'yı bulamadılar. Kayboluşunun 3'üncü gününde onu, Beytü'l-Makdis'te, Yahudi alimlerinin arasında onlarla "Namusu Ekber" konusunda tartışırken buldular. Orada bulunan kimseler, onun soru ve cevaplarına hayret edip:

- Okuma-yazmayı öğrenmemiş olan çocuk, bu kadar ilmi nereden aldı?' diyerek şaşkınlıklarını belirttiler. Annesi, onu görünce:

- Nedir senin bize yaptığın? Üç gündür seni arıyoruz' diyerek onu azarladı. Bunun üzerine annesine:

- Sen! Allah'a hizmetin, anne-babadan önce gelmesinin gerekli olduğunu bilmiyor musun?' diye cevap verdi. Daha sonra onlarla birlikte Nâsıra'ya döndü.[43]

Tarih, Hz. İsa (a.s)'m çocukluk hayatının bu kısmından i-tibaren Peygamber oluşunun başlangıcına kadar geçen bu fetret dönemi hakkında bir şeyler yazmıyor. Buna göre Hz. İsa (a.s)'m geçirmiş olduğu 17 senelik bu müddeti nerede ve nasıl geçirdiği bilinmiyor. [44]





[42] Zaten Kur'ân-ı Kerîmde ve sünnette, Hıristiyanlar için kullanılan kelime; "Nasara" kelimesidir, (ç).

[43] Hz. Isa (a.s)'ın hayatı ve daveti ile ilgili bu bilgi, Matta ve Barnaba ficîl'inden nmişti.

[44] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 468-469.

Herodes'un, Hz. İsa (a.s)'ı Öldürmeye Karar Vermesi:

Hz. İsa (a.s)'m doğduğu dönemde orada Kayser Auguste (Oğustos) adına hüküm süren Herodes diye adında zalim bir vali/hükümdar vardı.

"Herodes, bazı kahinlerden; yakında bütün Yahudilerin başına geçecek bir çocuğun doğacağını haber aldı. Bunun üzerine Beytü'1-Lahm'da doğacak bütün çocukların Öldürülmesini emretti."

Bu kıssa, sadece Matta ve Barnaba İndilerinde anlatılmıştır.

Yûsuf en-Neccâr'a, rüyasında, doğan çocuğu ve annesini, bu zorba vali/ hükümdarın kötülüğünden koruması için onları Mısır'a götürmesi emir olunmuştu. Uykudan uyanınca hemen çocuğu ve annesini alıp Mısır'a götürmüş ve orada, Herodes ölünceye kadar kalmışlardı. Herodes ölünce, Yûsuf en-Neccâr'a, rüyasında; tekrar çocuğu ve annesini alıp onlarla birlikte eskiden oturmakta oldukları şehre geri dönmeleri emir olunmuştu. Çünkü orada çocuğu öldürmek isteyen zalim Herodes ölmüştü. Bundan dolayı da Yûsuf en-Neccâr ikisini alıp eskiden oturdukları şehre geri götürmüştü."[41]


[41] Üstad Neccâr, KısasÜ'l-Enbiyâ, sh. 386.

Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 467-468.

http://www.ebediyyen.biz/forumdisplay.php/13-Peygamberler-Tarihi



 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Benim kitaplarımı okuyanlar da aslında insanların nasıl uzaydan geldiğini ıspatlıyor. :) O yüzden her türlü asılsız iddiaya asıl bulan kitaplarımı mutlaka alınız, beni zengin ediniz, sonra bir ara açıklarım ben o belgeleri merak etmeyin.
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
48
bunlar zeitgeisti yeni keşfettiler galiba :)
Kutsal Kitabımız'da adı defalarca geçen İsa Peygamber var ise bile, zaman içinde bir şekilde ve bazıları tarafından (büyük olasılıkla Yahudiler) yozlaştırmayı başarmışlar.
Açıkçası tarihle bilinçli olarak oynanmış.
Burada soru şu.
Hiç bir şekilde reddemiyeceğimiz Kitab-ı Mukaddeste adı geçen Hazreti İsa, Hristiyanlara mucizeleri ile empoze edilen kişi mi?
Kuran-ı Kerim İsa ismini defalarca değinerek zikrederken, tarih ile oynayanların dinsizlere (Museviliği kendinden olmayanlara yani Yahudi olmayanlara veremeyecekleri gibi) aslında kendilerinden başka bir kişi öne sürerek, yeni bir din adına geliştirdikleri bir kişi mi?
Gerçekten de Zeitgeist'da da değinildiği gibi, Hristiyanlara (sunulan) kişi, devrinin hiç bir kaynağında adı geçmeyen ve bir çok kişi ile havarilerine kadar benzerlik gösteren Hz. İsa mı?
Kuran-ı Kerim'de değinilen Hz. İsa o mu?
İnancımız gereği asla ters düşemeyeceğimiz Kutsal Kitabımız mutlaka doğruyu söyler.
Buna inancımız tam.
Ama Hristiyan dininin kurucusu Hz. İsa, Hristiyanlara empoze edilen kişi değil bence.
Zaten Hristiyanlığın da, O kişinin Allahın bir elçisi değil, bizzat Allah, veya Allahın oğlu gibi inanışıyla, Hz. İsa'nın varlığını yanlış kullanmakta olduğunu görüyoruz.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Bu konuda Kur'an ve hadisler bizim için yeterlidir.İslam dışı ehlisünnet dışı olanların inancı kendilerini ilgilendirir.Bu konu bu bölümün konusu değildir.
Kitab-ı mukaddes ten kasıt incil ise aslı israil müzesinde olduğu rivayet olunur diğerleri Ruhullah[as]efendimiz İMeryem oğlu İsa[as]dan 100 sene sonra derlenmiş binlercesinin arasından 4 tanesi seçilmiştir.
Ehli sünnet itikadı içlerinde Allah[cc]vahyi olanları kabul ettik diğerlerini reddettik yönündedir.Buda içlerinde vahy den bir harf dahi olsa kitaplara iman konusuna girerki iman ederiz.
Yeterince bilgilendirdik sanıyordum devam edelim

önce incil konusu
Hıristiyanlarca Kabul Edilen İnciller:


İncîl: Dört semavi kitaptan biridir. Yüce Allah, bu dört semavi kitabı peygamberlerine indirmiştir. Bu dört kitabında, Allah tarafından indirilmiş olduğuna iman etmek ve içerisindeki hükümleri tasdik etmek her mümin için farzdır. Bunlar:

1. Tevrat[62]

2. İncîl[63]

3. Zebur[64]

4. Kur'ân-ı Kerîm.[65]

Tevrat, Hz. Mûsâ (a.s)'a indirilmiştir. İncîl, Hz. İsa (a.s)'a indirilmiştir. Zebur, Hz. Davûd (a.s)'a indirilmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm ise efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e indirilmiştir.[66]

"İncîl" kelimesi, Arapça olmayıp İbranice'dir. "Müjdeleme" manasındadır.

Bugün Hıristiyanlarca muteber olan dört İncîl bulunmaktadır. Bunlar:

1. Matta İncili

2. Yuhanna İncili

3. Luka İncili

4. Markos İncili.[67]

Barnaba İncili diye bilinen bir başka İncîl daha vardır. Fakat kilise bugün bu İncili muteber saymamaktadır. Halbuki Hakka ve doğruya en yakın olanı da bu İncil'dir.[68]



[62] Kanun", "talim", "şeriat" anlamında olan Tevrat, Eski Alıid Kitapları arasında yer alan ve Hz. Musa'ya nispet olunan 5 kitaptan birinin adıdır. Bu şekilde "Yahudiler, cüz ile küllü isimlendirmişlerdir. Aslında Yahudiler, Tevrat'ın, 5 kitaptan üçifl" cüsünün adı olduğunu bilirler. Ancak beş kitabın hepsine birden Tevrat ismini «-ririer. Bu beş kitap sırasıyla şunlardır:

1- Tekvin, 2- Huruç, 3-Tevrât (Levilüer), 4- Sayılar, 5- Tesniye (B.k.z: Prof. Dr-Süleyman Toprak, Prof. Dr. Ş. Gölcük, Kelam, sh. 308).

[63] "incîl" kelimesinin aslı Yunanca "Evangelium" olup oradan da Arapça'ya gç-miştir. İncîl kelimesi, "beşaret" ve "talim" manasındadır. (ç).

[64] Zebur kelimesinin çoğulu, "Zubûr"dur. Bu da, "Zuhura" kelimesinden almmş-tır. "'Yazma" manasına gelir. Bugün Hz. Davûd (a.s)'a gönderilen Zebur'un asıl bir nüshası yoktur. Eski Ahid'de yani Tevrat'ta yer alan "Mezâmİr'in" Zebur olabifc-ceği söylenir. Bunlar; şiir şeklinde, manzum ahlakî öğütler ve nasihatlerden ibarettir,(ç).

[65] Kur'an" kelimesi; "kıraat", "tilavet" yani "okumak" anlamındadır, Kur'an fe-iımesi ayrıca "toplama" manasına da gelir. Ayrıca Kur'an'm; Hak, Hüdâ, Tenzil, rurkân, Zikrâ, Nûr, Mübin, Bürhân ve Azîz gibi daha pek çok ismi vardır, (ç).

[66] Bu kitapların ne zaman indirildiğine dair şöyle bir hadisi şerif nakledlmiştir: Fevrât, Musa'ya Ramazan'ın ilk altı gecesinde nazil olmuştur. Zebur Davud'a Kamazamn ilk on iki gecesinde nazil olmuştur. Zebur, Tevrat'ın nazil olmasından °~ sene sonra nazil olmuştur. İncîl, Meryem oğlu İsa'ya, Ramazan ayının ilk on ekiz gecesinde nazil olmuştur. încîl'in nazil olması Zebur'un nazil olmasından "iı/ SCne sonra olmuştur, Furkan (Kur'ârn Kerîm) ise. Muhammed'e, Ramazanın " yirmi dört gecesinde nazil olmuştur. {Suyuti, CamiuVSağir, H. No:2734) (c).

[67] "İsiama göre Hıristiyanlığın muteber saydığı dört İncil'den hiçbirini Hz. İsa (a.s)'a nispet etmek mümkün değildir. Çünkü bu dört İncîl, ne Hz. İsa (a.s)'a vahy edilen asıl İncil'dir ve ne de onun yaşadığı dönemde kaieme alınmıştır. Mevcut İnciller, Hz. İsa'nın semaya kaldırılmasından çok sonra muhtelif kimseler tarafiı-dan kaleme alınmıştır. Ve ilk dönemlerde (bu İnci İler) "Havarilerin Hatıratı" otrak tavsif edilmiştir. Ancak încilleri Havarilere nisbet etmek de doğru değildir. Her ne kadar kilise, bu İncîl kitaplarının ktfsal kabul edilmesi için Havarilere nisbetini şart koşuyorsa da buna evet demek mümkün değildir." (Doç. Dr. Abdıllab. Aydemir, a.£.e, s. 253) (ç)

[68] Çünkü bu İncîlde, Hz. Peygamber (s.a.v)'in gönderileceğine dair bilgi ile Tevhİd inancı İşlenmektedir, (ç).
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/41731-Hıristiyanlarca-Kabul-Edilen-İnciller

Hz. İsa (a.s) ın Hayatı:

Hz. İsa (a.s), doğumunun 8. gününde annesi Hz. Meryem onu alıp Beytü'l-Makdis'e götürerek orada sünnet ettirdi.[37]

Hz. Meryem, Cebrail'in; kendisine, Hz. İsa (a.s)'ı müjdelediği sırada emrettiği gibi onun adını Yesû' (İsa) koydu.

Sünnet olma, peygamberlerin sünnetlerinden[38] ve fıtrattan[39] olan bir şeydir. Üstelik Hz. İbrahim (a.s)'dan itibaren de diğer nebilerin ve resullerin şeriatında da vardır. Barnaba İncil'inde ise; Hz. İsa (a.s)'m sünnet olduğu ile ilgili şöyle bir ibare vardır:

"Rabbin şeriatı gereği (doğumunun) 8 'inci günü dolunca çocuğu altp Mûsâ 'nın kitabında da yazılı olduğu gibi- sünnet ettirmek üzere Mabed (Beytü'l-Makdis)'e götürdüler. Sünnet ettirip adım hamilelikten önce meleğin emrettiği gibi 'Yesu' (İsa) koydular."

Hz. İsa (a.s), Beytü'l-Lahm'dan uzakta düz, yüksek ve suyu bol olan bir yerde annesi Hz. Meryem 'in himayesi altında yetişti... Nitekim Yüce Allah'ta, Hz. İsa (a.s)'in bu yetişmesini şöyle anlatmaktadır:

"Biz, Meryem oğlu İsa 'yi ve annesini, (Bizim her şeyi yaratmaya kadir olduğumuza dair) bir mucize hidık. Üstelik her ikisini de, 'düz ve suyu bol olan yüksek bir yere' yerleştirdik." (Mü'minun: 23/50) [40]



[37] "Sünnet olma işi, Hz. İbrahim (a.s) ile başlamıştı. Daha sonra bu sünnet olma ışi İsrailoğularma geçmişti, (ç).

[38] Hureyre'den naklen Hz, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "ferahım ' eygamber, 120 yaşındayken keserle sünnet oldu." (Buhârî, Enbiyâ 8, İstİ'zan 51; "slıra, Fezâil 151) Diğer rivayetlerde ise; ilk sünnet olan kimsenin, Hz. îbrâhîm) olduğu belirtilmektedir, (ç).

[39] Hz. Peygamber (s.a.v.), ntrattan oîan şeyleri sayarken, bunların içerisinde; "sifarna"yi da saymıştır. Bununla ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Libas 63,64, Ed?" 5l' Müs!im> Taharet 9,10; Ebu DavÛd, Taharet 29, Tereccül 16; Tirmizî, 2/270 Nesai> Taharet 9>'°> Zinct 55> İbn Mace> Taharet 8; Müsned 239,283,41O,489, 4/564; Muvatta. Sıfatu'n-Nebi 3. (ç).

[40] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 466-467.



Hz. İsa (a.s)'ın Doğumu:
Hz. İsa (a.s)'ın Doğumu:

Meşhur ve yaygın olan görüşe göre; Hz. İsa (a.s), Beytü'I-Lahm'da doğmuştur.[33] Hz. Meryem, çocuğa Yahudiler tarafından bir kötülük yapılacağından korktuğu için onu hemen alıp Beytü'l-Makdis'e götürmüştür. Kur'ân-ı Kerîm, bize, Meryem Sûresinde; Hz. İsa (as)'ın doğumunu şöyle anlatmıştır.

Bu kıssa, özet olarak şu şekildedir: Hz. Meryem, Beytü'l-Lahm'da iken hamilelik müddeti tamamlanıp doğum sancıları şiddetlendi. Bu sancılar, Hz. Meryem'i kuru bir hurma ağacının gövdesine dayanmaya mecbur etti. Bu kuru hurma ağacının gövdesi, doğum sancılarının şiddetinden sallandı. Nihayet Hz. İsa (a.s) doğdu. Hz. Meryem, kavminin, -babasız olarak doğurduğu bu- çocuğu görünce yadırgayacaklarını ve kendisini suçlayacaklarından korkarak üzüntü içerisinde şöyle der: "Keşke bun (u doğurma) dan önce Öîseydim de unutulup gitmiş olsaydım " (Meryem: 19/23)

Hz. Meryem, ölümü, dini açısından temenni etmişti. Çünkü bu doğumdan dolayı dini inancı hususunda; Yahudilerin kötü düşüneceğinden ve kavmi ile aile halkı arasında ayıplanacağından korkmuştu

Hz. Meryem, çocuğunu doğurduğu sırada meyvesi olmayan hurma ağacının gövdesine dayandığında, doğum sancılarının şiddeti ağacı salladı. Hemen üzerine yaş, olgun ve ballı hurmalar döküldü. Bu taze hurmalardan yiyip etrafta nehir olmadığı halde Allah'ın kendisi için gönderdiği sudan doyasıya içti.

Hz. Meryem'e yapılan bu ikramların hepsi, Allah'a olan imanına ve itaatine karşılık Allah tarafından ona verilmiş bir ikramı ve Allah'ın kulu ile peygamberi olan çocuğu Hz. İsa (a.s)'a bir inayetidir.

Hz. İsa (a.s)'m doğumunu yaptıktan sonra (ilk önce Beytü'l-Makdis'e götürdü ve orada bir müddet kaldıktan sonra) çocuğunu kucağına alarak kavmine getirdi. Kavmi, Hz. İsa (a.s)'ı görünce, bu büyük olay ve durum karşısında hem korktular ve hem de şaşkına döndüler. Bunun üzerine Hz. Meryem hakkında kötü düşünceler beslemeye başladılar. Çünkü evlenmemiş bir kızın nasıl çocuğu olurdu? Üstelik Hz. Meryem'in soyunu ve aile halkının durumunu bildiklerinden dolayı bu konudaki şüpheleri ve korkuları daha artmıştı. Zira Hz. Meryem, onların yanında şerefli ve faziletli bir kadındı. Babası İmrân ise, Yahudilerin ileri gelenlerinden ve eşraftandı. Üstelik bunların yanı sıra Yahudi alimlerinin lideri konumundaydı. Aile halkı ise; faziletli, izzet-i nefısli ve dine bağlı bir aile idi. Buna göre babası ve aile halkı böyle olduğu halde Hz. Meryem bu kötü ve çirkin durumla insanların yanma nasıl gelebilir ve bu kötü işi nasıl işleyebilirdi?!..

Hz. Meryem, Allah'ın emri üzerine bu konuda onlarla ko-nuşmayıp sustu. Soru soranlara da, kendileriyle konuşması için ve kendisine yöneltilen suçlamaları cevaplaması için henüz memedeki yavrusuna işaret ediyordu.

Halbuki Hz. Meryem'in -onlar tarafından da- temiz ve günahsız olduğunun bilinmesine rağmen bunun henüz kundakta olan bir bebeğin konuşmasından ve onların itham ile iftiralarına -annesinin suçsuzluğuna dair- cevap vermesinden daha üstün bir delil olamaz.

Nitekim Yüce Allah, Meryem Sûresinde; Hz. İsa (a.s)'ın doğumunu şöyle anlatmaktadır:

"Nihayet Meryem Isa 'ya gebe kaldı. Bu sebeple onunla (çocuk karnında olduğu halde aile halkından ve insanlardan) uzak bir yer (olan Beytü'l-Lahm'a) çekildi. Doğum sancıları Meryem'i (meyvesi olmayan kuru) bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti. (Meıyem, kavminin babasız olarak doğurduğu bu çocuğu görünce yadırgayacaklarını ve kendisini suçlayacaklarım bildiğinden dolayı) : 'Keşke bu (çocuğu do-ğurma)dan önce öleydim de adım sanım unutulsaydı' dedi. (Meryem böyle bir durumdayken) altından ona (Cebrail veya Isa tarafından) şu ses geldi: '(Karşı karşıya kaldığın sıkıntının şiddeti sebebiyle) üzülme sakın! Rabbin, senin ayağının altında bir ırmak (küçük bir su) akıttı. (Meyvesi olmayan kuru) hurma ağacını (n dalını da) kendine doğru (tutup) silkele ki üstüne taze hurma dökülsün! (Hurmalardan) ye! (Ve akan sudan) iç! (Bu sevimli çocuk sebebiyle) gözün aydın olsun. (Eğer Çocuğu kucağına alıp aile halkına ve insanlara doğru giderken) insanlardan birisini görecek olursan (çocuk hakkında sa-na soru sorduklarında ve iftirada bulunduklarında) ben (susmaya) çok esirgeyici Allah'a oruç adadım[34] Bundan dolayı bugün (sizden) hiç kimseyle konuşmayacağım' de! Derken çocuğu (kucağına) alıp kavmine getirdi. (Kavmi onunla birlikte çocuğu gördüklerinde
smile.png
'Ey Meryem! Doğrusu (Şimdiye kadar) görülmedik bir şey yaptın. Ey Harun 'un kız kardeşi,[35] baban kötü birisi değildi. Annende zina eden birisi değildi' dediler. Bunun üzerine (onlara, İsa ile konuşmalarını işaret ederek kundaktaki) çocuğu gösterdi. (Onlar buna hem kızarak ve hem de hayrete düşerek
smile.png
'Biz kundaktaki çocukla nasıl konuşabiliriz? ' dediler. Bunun üzerine (İsa, Allah tarafından dile gelerek
smile.png
'Şüphesiz ben, Allah'ın kuluyum. (Allah) bana kitabı (olan İncîl 'i) verdi. (Yakın bir gelecekte) beni Peygamber kıldı. Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe (kendisine) namaz kılmamı ve (insanlara) zekat vermemi emretti. Birde, anneme iyi davranmamı öğütledi. Ve beni bedbaht ve bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kalacağım günde selam olsun bana' dedi."[36]



[33] Beytü’l-Lahm, Beytü’l-Makdis’in yani Mescid’i Aksanın yanında bulunan bir yerin ismidir. (Yakuti, Mucemu’l-Büldan, 1/521)

Matta (2/1) ve Luka (4/14) göre; Hz İsa (a.s), Beytül lahm’da doğmuşken, Markos ve Yuhanna’da Hz. İsa (a.s)’ın nerede doğduğuna dair kesin bir bilgi yoktur. Bu incillerin birbirleri arasındaki farklılıkların ve değişikliklerin olduğunu gösteren kanıttır. (ç.)

[34] "Bizden önceki milletlerin şeriatlarında konuşmayarak oruç tutmak meşru idi. Fakat bu uygulama bizirn şeriatımızca nesh edilmiştir, (ç).

[35] Burada kastedilen; ibadet hususunda Hz. Hârûn (a.s):a benzeme olabilir ya da Hz. Meryem, Hz. Mûsâ (a.s)'m soyundan geldiğinden dolayı bu isim ona verilmiş olabilir yahut Hz. Meryem'in Hârûn adında bir kardeşi olabilir veya Hz. Maryem'e verilmiş bir lakap vb bir şey olabilir, (ç).

[36] Meryem: 19/22-33.

Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 463-466.

Hz. Meryem'in Suçlanması:

Rivayet edildiğine göre; Hz. Meryem'de hamilelik belirtileri yavaş yavaş fark edilmeye başladığında onun bu durumunu ilk anlayan akrabalarından Yûsuf en-Neccâr denilen kimse oldu.
İbn Kesîr'in kaydettiğine göre; bu adam, salih ve çokça ibadet eden kimselerdendi. Aynı zamanda Hz. Meryem'in dayısınm oğluydu. Hz. Meryem'in dine çok bağlılığını, iffetlili-ğini ve çokça ibadet eden bir kimse olduğunu bildiğinden dolayı ve bunun yanı sıra kocası olmadığı halde yinede hamile kaldığını gördüğünden dolayı ondaki bu hamileliğe çok şaşırmıştı. Günün birinde Hz. Meryem ile konuşurken bu konuyu ona şöyle açmıştı:

- 'Ey Meryem! Tohumsuz ekin hiç olur mu?' diye sordu. Hz. Meryem'de:

- 'Evet! Olur. Yoksa sen, Allah'ın ekini ilk yarattığı gün tohumsuz olarak yarattığını bilmiyor musun?' diye cevap verdi. Yûsuf tekrar:

- 'Su olmadan ağaç hiç yetişir mi?' diye sordu. Hz. Meryem:

- 'Evet! Allah'ın ilk defa ağacı su olmadan yarattığını, a-ğacı ve suyu da ayrı ayrı yarattıktan sonra suyu, ağacın hayatına vesile kıldığını bilmiyor musun?' diye cevap verdi. Yûsuf:

- "Erkek olmadan kadından hiç çocuk doğar mı?' diye sordu. Hz. Meryem:

- 'Evet! Sen, Allah'ın Adem'i erkeksiz ve kadınsız yarattığını bilmiyor musun?' diye cevap verdi. Bunun üzerine Yûsuf, ona:

- 'Öyleyse sen, bana kendi durumunu anlat?' dedi. Hz. Meryem'de:

- 'Doğrusu Allah, bana kendi katından (ismi) İsa (lakabı) Mesih ve (sıfatı) Meryem oğlu olan bir kelimeyi müjdeledi' dedi.[29]

Yûsuf en-Neccâr, Hz. .Meryem'in bu sözlerinden sonra onun her türlü kötülüklerden ve çirkin şeylerden uzak olduğunu ve ondaki hamileliğin hikmet sahibi Allah'ın bir istemesi ve dilemesi olduğunu anladı.

Süddî'nin, sahabelerden sağlam bir senetle rivayet ettiğine göre; Hz. Meryem, günün birinde (aynı zamanda Hz. Zekeriyyâ'nın hanımı olan) teyzesinin yanma girmişti. Teyzesi, ona:

- Duydun mu, ben hamileyim?' dedi. Hz. Meryem'de ona:

- Bende hamileyim, bunu duymuş muydun?' dedi. Böyle deyince teyzesi, Hz. Meryem'le kucaklaşmış ve ona:

- Doğrusu ben, karmmdaki yavrunun senin karnındaki yavruna eğildiğinin (bir çeşit secde ettiğinin)[30] farkına varıyorum' dedi.

İmam Malik bu konu ile ilgili olarak şöyle der: "Bu olay; Hz. İsa (a.s)'m, Hz. Yahya (a.s)'dan daha üstün olduğuna delâlet etmektedir. .

Hz. Meryem'in hamile olduğu haberi İsrailoğulları içerisinde kısa zamanda yayıldı. (Bu olaydan kaynaklanan) üzüntü ve keder, Hz. Zekeriyyâ(as)'ın ev halkına girdiği gibi Hz. Meryem'in de ev halkına girmişti. Çünkü bazı zındıklar; Hz. Meryem'in, Beytü'l-Makdis'te beraber ibadet ettikleri Yûsuf en-Neccâr ile cinsel ilişkide bulunduğu ile ilgili iftirada bulunmuşlardı. Başkaları da; Hz. Meryem'in, Hz. Zekeriyyâ (a.s) ile cinsel ilişkide bulunup ondan hamile kaldığı şeklinde iftirada bulunmuşlardı.

İbn Cerir et-Taberi bu konu ile ilgili olarak şöyle der: "Zındıklar; Hz. Zekeriyyâ (a.s)'m, Hz. Meryem ile zina edip onu hamile bıraktığı şeklinde iftirada bulundular. Bundan dolayı da Hz. Zekeriyyâ (a.s)'ı öldürmek istediler. Onların bu durumunun farkına varan Hz. Zekeriyyâ (a.s), onlardan kaçıp gitti. Onlarda, Hz. Zekeriyyâ (a.s)'m peşine düştüler. Kaçmakta iken, bir ağaç (Allah'ın izniyle) ikiye yarıldı. Hz. Zekeriyyâ (a.s)'da, onun içine girdi. Ağaçta kapanıverdi. Fakat dışarıda kalan eteğinin ucunu şeytan yakalayiverdi. Sonra onun, o ağacın içine girmiş olduğunu Hz. Zekeriyyâ (a.s)'m kavmine gösterdi. Kavmi, testere getirerek Hz. Zekeriyyâ (a.s).'m içinde bulunduğu ağacı baştan aşağıya biçtiler. Hz. Zekeriyyâ (a.s), kafir Yahudilerin elleriyle işte böyle şehit edilmiştir."[31] Allah'ın saîât ve selâmı onun üzerine olsun. [32]

9f8lzt0yma6.gif


[29] B.k.z: Al-i İmrân: 3/45; Nisa: 4/157 (ç).

[30] Buradaki secde etmekten maksat, saygı ve ihtiram secdesidir. Bu, selamlaşma anmda yapılan temenna eğilişi gibidir. Nitekim bu, bizden önceki milletlerin serilannda caizdi.

[31] İbn Cerir et-Taberî. Tarihu'r-Rüsul ve'1-Mülük, 2/22.

[32] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 460-463.
Hz. Meryem'in Hamilelik Müddeti:

Hz. Meryem, Hz. İsa'ya, hamile kaldığında 13 yaşındaydı. Fakat alimler, Hz. Meryem'in hamileliğinin ne kadar sürdüğü konusunda ihtilaf etmişlerdir. Alimlerin bu konudaki görüşleri şunlardır:

1. Bir rivayete göre; Hz. Meryem'in hamilelik müddeti, bir saattir.

2. Başka bir rivayete göre; Hz. Meryem'in hamilelik müddeti, dokuz saattir.

3. Başka bir rivayete göre; Hz. Meryem'in hamilelik müddeti, 8 aydır.

Son görüş, Abdullah ibn Abbas (r.a)'dan rivayet edilmiştir.

Sahîh olan görüş ise; Hz. Meryem'in, normal bir kadının hamileliği gibi tabii bir hamilelik müddeti geçirmesi ve normal bir kadının doğum yapması gibi tabii bir doğum yapmış olm a-sidır.

İbn Kesîr, bu görüşlerle ilgili olarak şöyle der:

"Kuvvetli rivayetlere göre; Hz. Meryem, Hz. İsa'yı karnında normal hamile kadınlar gibi 9 ay müddetle taşımıştır. Yine diğer hamile kadınlar gibi zamanı geldiğinde doğum yapmıştır. Eğer bunun aksine bir durum söz konusu olsaydı, bu mutlaka Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılırdı. Bazıları, bu iddialarına; Yüce Allah'ın şu ayetini delil göstermişlerdir:

"Meryem, İsa 'ya gebe kaldı. Bu sebeple (çocuk karnında olduğu halde, aile halkından ve insanlardan) uzak bir yere çekildi. Doğum sancıları Meryem 'i, bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti... "(Meryem: 19/22-23)

Bu ayeti kerimede ('gebe kaldı' kelimesinin başında) geçen "fe" harfi, atıftır. Bu da, "hamileliğin aşamalı" olduğunu gösterir. Doğrusu her şey kendine özgü durumlara göre "aş a-ma" kaydeder.

Nitekim 'fe' harfinin atıf olup 'aşama' anlamı ifade ettiği durum, Yüce Allah'ın şu ayetinde de apaçık şekilde görülmektedir:

"Sonra nutfeyi (meniyi) kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını da bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu (eskisinden farklı) bambaşka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah, ne yücedir." (Mü'minim: 23/14) Bilindiği gibi insanın bu ayeti kerimede bahsedilen "yaratılış aşamaları" arasında 40'ar günlük süre vardır. Nitekim aynı bu husus, sıhhatinde ittifak edilen Sahîh bir hadiste de bu şekilde bildirilmektedir."[27]

Tefsircilerin kaydettiğine göre; Cebrail, Hz. Meryem'in elbisesinin yakasından rahmine ulaşacak şekilde üfürmüştür. Bu üflemeyle Hz. Meryem, normal bir kadının kocasından hamile kaldığı gibi hamile kalmıştır.

İbn Kesîr; Cebrail'in, Hz. Meryem'in elbisesinin yakasından rahmine değil de ağzına üflediği ile ilgili Übey b. Ka'b (r.a)'a nispet edilen bir rivayeti reddederek şöyle der:

"Bu rivayet, Kur'ân-ı Kerîm'de bu kıssanın anlatılması esnasında kullanılan ifadelere aykırı düşmektedir. Zira bu kıssa, Kur'ân-ı Kerîm'de Cebrail'in, Hz. Meryem ile konuşmak üzere onun yanma Allah tarafından gönderildiğine, onun elbisesinin yakasından rahmine ulaşacak şekilde üflediğine ve bu üflemesi de onun rahmine sirayet ederek hamile karmasına yol açtığına delalet etmektedir. Nitekim Yüce Allah, Hz. Meryem'in bu durumu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Biz, (Cebrail aracılığıyla) ruhumuzdan, ona, (elbisesinin yakasından rahmine ulaşacak şekilde) üflemiştik." (Fahrim: 66/12)

Bu ayeti kerimede geçen "öna" zamiri, Cebrail'in üflemesinin, onun ağzına değil de rahmine sirayet ettiğini gösterir.[28]

9f8lzt0yma6.gif


[27] İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nibaye, 2/64.

[28] îbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye,2/65 (ç).

Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 458-460.
Hz. Meryem'in Hz. Mesih İsa (as) İle Müjdelenmesi:

Hz. Meryeni, kız çocuklarının ulaştığı ergenlik çağma eriştiğinde 13 yaşında idi.

Günlerden bir gün Mescid'de bulunduğu yerden dışarı çıktı. İstirahat ve dinlenmek için Beytü'l-Makdis'in doğu tarafına doğru yürüdü.[23] Yürürken farkında olmadan ev halkından ve kavminden uzaklaşmıştı. O sırada birdenbire parlak yüzlü güzel ve yakışıklı bir delikanlı yanma çıkageldi. Hz. Meryem, (o gelen adamdan) korktu ve ürperdi. Kendisine bir şey yapacağından endişelendi. Ansızın karşısına çıktığından dolayı ve onun hayal olabileceğini düşündüğünden, onun bu durumu hakkında şüphe duydu. Kendisine yardım edecek ve destek verecek kimsenin bulunmadığı bir yerde, onun, kendisine bir kötülük edeceğinden korkarak ondan uzaklaşmaya başladı ve ona:

"Ben, senden Rahman'a sığınırım. Eğer (Allah'tan) korhıyorsan, (bana dokunma!) dedi." (Meryem: 19/18)

Hz. Meryem, kendisine bulunduğu yerde görünen bu adamı, sıradan normal bir kimse olduğunu zannetmişti. Halbuki bu kimsenin, Allah'ın peygamberlik ve hikmet vereceği, şan ı-nm yüce olacağı ve temiz bir çocuk müjdelemek için gönderdiği bir melek olabileceği aklına hiç gelmemişti. Daha sonra o kimseye bir baktı ki, o, insan şekline girmiş Cebrail (a.s).

Melek, Hz. Meryem'in korkusunu ve ürpertisini giderip ona kalbini rahata kavuşturacak hakikati haber verdi. Daha sonrada gömleğinin yakasından rahmine ulaşacak şekilde Hz. Meryem'e üfledi. İşte Hz. Meryem, bu üfleme üzerine Hz. İsa (a. s)' a hamile kaldı.

Nitekim Yüce Allah'ta, bu olayı şöyle anlatmaktadır:

"Kitap'ta (Kur'ân-ı Kerîm'de) Meryem (e dair anlattığımız kıssayı da müşriklere) anlat. Hani Meryem, ailesinden ayrılarak (Beytü'l-Makdis'in) doğu yönünde bir yere (ibadet etmek için yalnız başına bir kenara) çekilmişti. Onlardan gizlenmek içinde bir perde germişti. Derken Bizde ona ruhumuzu (Cebrail'i) göndermiştik. (Cebrail) ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. (Meryem, onun, birdenbire çıka gelmesine ve o-nun, kendisine bir şey yapacağından korkarak) "Ben senden, rahman (olan Allah)'a sığınırım. Eğer (Allah'tan) korkuyor-san (bana dokunma)" dedi. O da: "Ben, Rabbinin sana (günahlardan arınmış yahut hayr üzere yetişmiş) tertemiz bir oğul vermek için (müjdelemek için) gönderdiği bir elçiden başka bir şey değilim," dedi."[24]

Tefsircilerin naklettiğine göre; Hz. Meryem'in elbisesinin yakasından rahmine ulaşacak şekilde üfleyen ve bu üfleme ile Hz. Meryem'in Hz. İsa (a.s)'a hamile kalmasını sağlayan, R u-hu'1-Emin veya Ruhu'I-Kudüs diye bilinen Hz. Cebrail (a.s)'dir.

Vahyi peygamberlere indirenin ve Hz. Meryem'in hamile kalmasını sağlayanın Hz. Cebrail (a.s) olduğuna, Yüce A1-lah'ın şu ayeti kerimesi delil olarak getirilmiştir:

"(Ey Muhammed) uyarıcılardan olman için kalbine Kuran-, Ruhu'l-Emin (Cebrail) indirdi. " (Şuara: 26/193-194)

Buna göre bütün peygamberlere ve bizim peygamberimize vahyi indiren hiç şüphesiz Hz. Cebrail (a.s)'dır.

Ebu Hayyân, "el-Bahru'1-Muhît" adlı tefsir kitabında Cebrail'in, Hz. Meryem'e, melek şeklinde değil de insan şeklinde görünmesinin nedeni ile ilgili olarak şöyle der:

"Melek, Hz. Meryem'e, kendisine söyleyeceği sözleri bi 1-dirmek ve sözlerinden dolayı kendisinden ürküp kaçmasın diye ona insan şeklinde göründü. Eğer Hz. Meryem'e, melek şeklinde görünseydi, Hz. Meryem, ondan kaçardı. O zaman da meleğin, kendisine söyleyeceği sözleri dinlemeye kadir olamazdı.

Bu olay, Hz. Meryem'in iffetli ve son derece haramdan sakınan bir kadın olduğuna delildir. Zira Hz. Meryem, güzel ve yakışıklı bu delikanlıdan Allah'a sığınmıştı. Cebrail'in Hz. Meryem'e böyle güzel bir şekilde gelmesi, Hz. Meryem'i ve iffetini denemek içindi......"[25]

Hz. Meryem, kendisine böyle tenha bir yerde gelenin, insan değil de bir melek olduğunu anlayınca rahatladı ve sevindi. Fakat meleğin, kendisini bir çocukla müjdelemesi ile ilgii sözüne şaşırdı. Çünkü kendisi, bekardı ve evlenmemişti. Üstelik insanlardan hiçbiri ona yaklaşmamıştı. İffetli ve hiçbir günaha da bulaşmamıştı. Bekarlığı da devam etmekteydi. Kendisine bir erkek yaklaşmadığı halde çocuğunun olması nasıl mümkün olurdu?

Yüce Allah, Hz. Meryem'in bu durumunu kendi dilinden Şöyle haber vermektedir:

"Meryem: 'Bana bir insan yaklaşmamışken ve üstelik ben, kötü bir kadın olmadığım halde nasıl oğlum olur' dedi. " (Meryem: 19/20)

Hz. Meryem'in bu sözü üzerine Cebrail'in ona cevabı şu oldu: "Bu, Allah'ın bir dilemesi ve istemesidir. Şanı Yüce A1lah, hiçbir şeyden aciz değildir. Bir işi yapmak istediğinde o işe sadece "ol" der ve o da anında oluverir.

Nitekim Yüce Allah, Cebrail'in Hz. Meryem'e söylediği bu sözler ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Cebrail: 'Bu böyledir. Çünkü Rabbin, 'Bu (işi yapmak) bana kolaydır Onu (senden doğacak çocuğu) insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız. Hem bu, önceden kararlaştırılmış bir iştir diyor' dedi, " (Meıyem: 19/21) [26]

9f8lzt0yma6.gif


[23] B.k.z: Meryem: 19/16 (ç).

[24] Meryem: 19/16-19.

[25] Ebu Hayyân el-Endelusî, el-Bahru'1-Mubît, 6/180.

[26] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 455-458
Hz, Meryem'in, Yüce Allah'a Gönül Vererek Yetişmesi:

Hz. Meryem, günahlardan ve haramlardan uzak olarak güzel ve iffetli bir şekilde yetişti. Beytü'l-Makdis'in etrafında Allah'ın himayesi ve gözetimi altında O'nun inayetiyle (kötülüklerden) korunmuş olarak yaşadı.

Melekler, Hz. Meryem'e gelip ona Allah katındaki üstün ve yüce makamını haber verirlerdi. Kendisini, Yüce Allah'ın diğer kadınlar[20] arasından seçtiğini, her türlü pisliklerden ve kötülüklerden temizlediğini müjdelerlerdi. Kendisinden; dünyada ve ahirette şanı yüce olacak, beşikte ve yetişkinlik çağma girdiğinde insanlarla konuşup onlara Allah'ın dinini tebliğ edecek ve salih kimselerden olacak bir çocuğu müjdelerlerdi. Ayrıca onu, ibadet konusunda gayretli olmaya ve Allah'a huşu' ile itaat etmeye teşvik ederlerdi. İşte Hz. Meryem; çirkin ve pis işlerden uzak, temiz ve ibadet üzere böyle yetişmişti.

Nitekim Yüce Allah, Hz. Meryem ile ilgili bu durumları şöyle anlatmaktadır:

"Hani melekler (Meryem 'e): 'Ey Meryem! Şüphesiz Allah seni (diğer kadınlar arasından) seçip (her türlü kötü ve çirkin şeylerden) temizledi ve seni dünya kadınlarından üstün tuttu. Ey Metyem! Huşu ile secdeye kapan demişlerdi."[21]

Yine Yüce Allah, bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Hani melekler (Meryem'e): 'Ey Meryem! Allah (varoluşu) kendinden (olan) bir kelimeyi sana müjdeliyor, ismi, Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada ve ahirette de (onun) şanı yücedir. (Allah katındaki mevkisi sebebiyle) yakın kılınanlardandır. Beşikte ve yetişkinlik halinde de insanlarla konuşacak-tır. Üstelik sâlih kimselerdendir' demişlerdi. "[22]

9f8lzt0yma6.gif


[20] Hadisi şeritlerde geçtiği üzere; diğer seçkin kadınlarda şunlardır: Hz. Hatice, Hz-Fatıma, Firavunun hanımı Asiye ve Hz. Aİşe. Fakat ayetler ile hadislerde geçen ifadelerden kastedilen anlam; onlardan her birinin kendi zamanlarındaki kadınlar3 nispetle olan üstünlük ve efdaliyeileridir, (ç).

[21] Âl-ı İmrân: 3/42-43.

[22] Âl-i İmrân: 3/45-46.

Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 454-455.
Hz. Zekeriyyâ (a.s)'ın, Hz. Meryem'i Koruması Altına Alması:

Hz. Meryem çok küçük yaşta iken İmrân öldü. Hz. Meryem'in, kendisini koruması altına alacak ve işlerini yürütecek birisine ihtiyacı vardı. Bu sebeple İmrân'm hanımı, kızı Hz. Meryem'i alıp Beytü'l-Makdis'e (Mescid-i Aksa) götürdü ve orada devamlı olarak ikamet etmekte olan "Abid Kimselere" teslim etti. Çünkü kızı, onların imamlarının ve liderlerinin kızıydı. Bu nedenle de onlar, "Hz. Meryem'i kim koruması altına alacak ve işlerini kim yürütecek?" diye birbirleriyle mün a-kaşa edip ihtilafa düştüler.

Hz. Zekeriyyâ (a.s), o asırda İsrail oğullarının peygamberi idi.

Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Meryem'i koruması altına almayı istiyordu. Çünkü kendisi, Hz. Meryem'in teyzesinin kocası (yani eniştesi) idi. Bir rivayete göre ise; teyzesinin kocası idi. Bundan dolayı Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Meryem'i koruması altına almaya diğerlerine göre daha hak sahibi idi. Fakat Hz. Zekeriyyâ (a.s) yine de aralarındaki münakaşayı ve ihtilafı kaldırmak için onlarla birlikte kura çekimine katılmayı kabul etti. Kura, kendisine çıktı. Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Meryem'i böylece koruması altına aldı.

Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Meryem'i koruması altına aldıktan sonra onun için Mescid'de, ondan başka bir kimsenin g i-remeyeceği güzel bir yer ayırdı. Hz. Meryem, kendisi için ayrılan yerde Allah'a gece-gündüz ibadet ediyor ve Mescid'in hizmetiyle ilgili üzerine düşen görevi yapıyordu. Hatta güzel hal ve takvada o kadar ileri gitmişti ki, İsrail oğullan içerisinde örnek bir kimse olarak anlatılır oldu. Zira Hz. Meryem gösterdiği güzel davranışları, üstün ahlakı ve şerefli vasıfları sebebiyle İsrail oğulları arasında şöhret bulmuştu.

Hz. Meryem, Hz. Zekeriyyâ (a.s)'ın gözetimi altındayken Hz. Zekeriyyâ (a.s) onda acayip işlerle karşılaşırdı. Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Meryem'in yanma girdiği zaman çarşıda bulunmayan ve o zamanda var olmayan yiyecekler ile meyveleri onun yanında buluyordu; kışın yaz meyvesini, yazın ise kış meyvesini buluyordu. Dehşet ve şaşkınlık içerisinde Hz. Meryem'e:

- Bu sana nereden geliyor?' diye sorardı. Hz. Meryem'de, ona:

- Bu, Allah tarafından gelen bir rızıktır' diye cevap verirdi.

Nitekim Yüce Allah, Hz. Meryem ile Hz. Zekeriyyâ (a.s) arasında geçenleri şöyle anlatmaktadır:

"Zekeriyyâ 'yi da, Meryem 'i Zekeriyyâ 'nın koruması altına verdi. Zekeriyyâ, her ne zaman (Meryem'in bulunduğu) yere girse onun yanında bir yiyecek bulurdu. (Şaşkınlık içerisinde ona
smile.png
'Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?' derdi. (O da
smile.png
'Bu, Allah tarafından (gelen bir yiyecektir)' derdi. Çünkü Al-toh, dilediği (kimseye) hesapsızca rızık verir."[19]

9f8lzt0yma6.gif


[19] Âi-i İmrân: 3/37.

Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 452-453.
Müslümanlara Göre Hz. Meryem Kimdir?:

Hz. Meryem; Allah'a gönül bağlamış, dosdoğru, tertemiz bir bakire, faziletin (peygamberliğin) kucağında terbiye edilmiş, her türlü kötülüklerden uzak ve temiz bir şekilde hayat yaşamış, Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'inin çeşitli yerlerinde övmüş olduğu ve Kur'an'da ismi geçen İmrân'm kızı Meryem'dir.

Yüce Allah'ın, Hz. Meryem'i övdüğü ayetlerinden birisi de şudur:

"Mahrem, yerini (veya iffetini) sapasağlam korumuş Imrân km Meryem'i de (Allah örnek vermiştir). Biz, ona, ruhumuzdan (Cebrail, Allah'ın ruhundan onun elbisesinin yakasından rahmine ulaştıracak şekilde) üflemiştir. O, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını doğrulamıştı ve gönülden (Allah'a) itaat edenlerden idi."[15]

Hz. Meryem'in babası İmrân, İsrailoğulları alimlerinden büyük bir alim ve büyük bir zat idi.

İbn îshâk'm da naklettiğine göre; İmrân'm hanımının yani Hz. Meryem'in annesinin[16] çocuğu olmuyordu. Bu nedenle İnırân'ın hanımı, bir gün "Eğer hamile kalırsam doğacak çocuğumu Allah'ın azatlısı olarak Beytü'l-Makdis'in (Mescid-i Aksa) hizmetine vereceğim" diye adakta bulundu. Yüce Allah'ta onun bu duasını kabul etti. Kadında Hz. Meryem'e hamile kaldı. Ne zamanki, kadın doğum yapınca çocuğun kız olduğu ortaya çıktı. Halbuki îmrân'ın hanımı, doğacak çocuğun Beytü'l-Makdis'te hizmet etmesi için onun erkek olmasını istiyordu. Bunun üzerine mazeretli ve üzgün bir kimse gibi, Yüce Allah'a şöyle yalvarmaya başladı:

"(îmrân'ın karısı) Meryem'i doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu bilirken- o yine de: 'Ey Rabbim! Onu (sana adakta bulunduğumu) kız doğurdum. Erkek kız gibi değildir.

Ona, Meryem adını verdim. 'Onu' ve 'soyunu' kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığındırıyorum' dedi."[17]

İmrân'm hanımı üzgün bir şekildeki duasının aksine Yüce Allah', bu kız çocuğunu güzel bir biçimde kabul buyurdu. O-nu, iyi bir şekilde yetiştirdi. Onu ve oğlu Hz. İsa (a.s)'ı, kovulmuş şeytanın şerrinden korudu. [18]



[15] Tahrım: 66/12.

[16] Rivayetlere göre; Hz. Meryem'in annesinin adı, Hanne'dir. (ç).

[17] Al-imrân:3/36.

[18] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 450-452.

http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/41715-Müslümanlara-Göre-Hz.-Meryem-Kimdir

konular bu konu bu bölümde kaldığı müddetçe devam edecek din kültürü bölümündeki Hz İsa[as]konusuna eklenecektir.



 

YEMEKTEYİZHASAN

Profesör
Katılım
2 Ekim 2012
Mesajlar
1,498
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Gelen geçen adama vurmuş arkadaş. Adamın neler yaptığını ne kastettiğini bilen dahi yok.

Para için kitap tanıtıyor bile denilmiş.

Aytunç Altındal'ı iyi araştırmanızı tavsiye ediyorum.

Ayrıca orda bahsettiği İsa, senin dininde inandığın İsa değil. O İsayı kastetmiyor. Resimlerdeki İsa'dan bahsediyor.

Kimi arkadaşlarda çıkmış Dan Brown'a bırakalım bu işi demiş. Karsındaki adam okunup tanında 10 tane Dan Brown'u cebinden çıkartır.

- - - Mesaj Güncellendi - - -
[MENTION=47793]evowinds[/MENTION]
 

recepkng

Asistan
Katılım
12 Şubat 2013
Mesajlar
122
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"Üstelik tarihte, İsa'nın varlığına ve yaşadığına dair hiçbir kanıt yok!" bu maddeyi kabul eden dinden çıkar.İslamı bilmeyen cahilin sözlerinden başka bir şey değil. unutmayalım imanın şartlarından birisi PEYGAMBERLERE İNANMAK' tır. Kendisi çok merak ediyorsa öyle gizli bilgi falan aramasına gerek yok açar kuran-ı kerimi oradan bakar...
 

PatavatsiZ

Doçent
Katılım
15 Mart 2013
Mesajlar
719
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Bu konuyla alakalı kafanızda dirhem kadar soru işareti varsa eğer alabileceğiniz en güzel cevap kuran-ı kerimde mevcuttur.
 

meksus

Öğrenci
Katılım
9 Haziran 2009
Mesajlar
72
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Kuranı kerimde isa yaşamıştır ve vardır bizim inancımıza göre isa peygamber yaşamıştır ve çarmıha gerileceği zaman gökyüzüne çıkarılmış onun yerine ona çok benzeyen havarilerinden biri çarmıha gerilmiştir yani ne bulunduysa doğrudur tıpkı hristiyan aleminden saklanan barnabas incili gibi...
 

promidal

Profesör
Katılım
18 Ekim 2011
Mesajlar
1,105
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
Kitap satmak için reklamdan başka bişey değil.
Kuran zaten Hz.Isanın tekrardan dünyaya geleceğine yani aslında var ama ölmediğine sadece ALLAH katında olduğuna işaret ediyor..
kuranda hz isa nın tekrar dünyaya geleceğine dair tek bir işaret yoktur. bilip bilmeden herkes atıyor.
 
D

Deleted member 312196

SDN Okuru
[MENTION=187384]promidal[/MENTION]

Emin misin yoksa kafadan salliyor musun? Zuhruf suresi 61. Ayet'i arastir bakalim ne diyor?
 

promidal

Profesör
Katılım
18 Ekim 2011
Mesajlar
1,105
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
@promidal

Emin misin yoksa kafadan salliyor musun? Zuhruf suresi 61. Ayet'i arastir bakalim ne diyor?
eminim söylediğim gibi kuranın hiçbir ayetinde hz isanın geri döneceğine dair bir ibare yoktur. mesihin geleceğine dair inançlar tamamen hristiyanların inancıdır. ancak çeşitli uydurma hadislerle islam dinine bu hristiyan inancı monte edilmeye çalışılmıştır. tıpkı yahudilerin sahip olduğu mehdi inancının dinimize monte edilmesi gibi. Zuhruf suresinde de bu yönde hiçbir açıklama yoktur.
 
D

Deleted member 312196

SDN Okuru
[MENTION=187384]promidal[/MENTION]

http://www.musayusuf.com/altincag11.html

Uydurma hadis dediklerinin hepsi sahih hadislerdir. Istedigin kadar inkar etsen de gercegi degistiremezsin.

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Ayrica ayeti okuyup anlamis olsaydin "böyle bir aciklama yoktur" diye gereksiz cümle kurmazdin.

"Gerçekten o, kıyamet için bir beyandır. Artık siz, o saatin geleceğinden hiç şüphe etmeyin de bana tâbi olun. Doğru yol budur."

Eger sen bu ayetten bir anlam cikaramiyorsan o senin sorunun.
 

promidal

Profesör
Katılım
18 Ekim 2011
Mesajlar
1,105
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
@promidal

http://www.musayusuf.com/altincag11.html

Uydurma hadis dediklerinin hepsi sahih hadislerdir. Istedigin kadar inkar etsen de gercegi degistiremezsin.
neyin sahih neyin uydurma olduğuna karar verme yetkisini kendinde görenler acaba peygamber söylerken yanlarındamıymış.. kuranda yazanlara ters düşen her hadis uydurmadır. sahih diye biryerlerinizi yırtmak kimseye bir fayda sağlamadığı gibi, allahın kuranda bildirmediği saçmalıkları din diye millete dayamak ancak sizi şirk'e sürükler.
 
D

Deleted member 312196

SDN Okuru
[MENTION=187384]promidal[/MENTION]

Ilk öncelikle hadis'in anlamini ögren sonra gel burda o sirktir bu sirktir diye söylen. Sen peygamberlik görevini sadece kuran-i getirmeyle sinirli oldugunumu saniyorsun?

“Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(İbrahim Sûresi,14/4) Hadi gel de hadislere tekrar uydurma yalan dolan de bakalim.

Bütün hadisler kuran'in tefsiridir ve sen bunlarin hic birini yalanlayamazsin.

Bakiyorum bu aralar kuran-i kerimden, allahtan peygamberden bir haber olanlar cikmis din dersi veriyorlar. Sorabilir miyim acaba siz ne ayaksiniz?
 

promidal

Profesör
Katılım
18 Ekim 2011
Mesajlar
1,105
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
ayrıca o ayetten nasıl isanın dirileceği manasını çıkardın anlamadım. halbuki böyle bir mananın uzağından dahi geçebilecek en ufak bir ima yok, aksine diyorki önceki ayetlerde "isa sadece israiloğullarına örnek olacak bir kuldur, eğer biz isteseydik yeryüzünde sizin yerinize dolaşacak melekler yaratırdık." bu ayetin önemi isa'nın ölmediğine ahiret gününe kadar içimizde dolaşacağına inanan hristiyanlara bir cevap olmasıdır. onlara isa' nın bir melek gibi ölümsüz olmadığı aramızda dolaşmadığı aksine öldüğünü, ama eğer allah isteseydi onu aramızda dolaşabilecek bir meleğe dönüştürebileceğini ifade eder. yani tam aksine isa'nın dirileceğine ve ahirette hristiyanları kurtaracağına inananlara tokat gibi inen bir cevaptır.
 
D

Deleted member 312196

SDN Okuru
ayrıca o ayetten nasıl isanın dirileceği manasını çıkardın anlamadım.

Anlamadiysan biraz yardimci olalim.

Hz. isa ölmedi Allah tarafindan kendi katina yükseltildi.

Nisa Suresi, 158. ayet:

"Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."

Ayrica: http://www.sorularlaislamiyet.com/q...n-gelmesi-ile-ilgili-acik-ayet-var-midir.html

Bunlari iyice oku, anla, sonra deki kuranda böyle bir sey yok.

 
Üst