Dini söz ve kitaplar

Bu konuyu okuyanlar

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Hikmetli Sözler..

Abdulkadir Geylanî Hazretlerine: "Fakir kimdir?" diye sorduklarında şöyle cevap vermiş: “Allah'tan başka herkese ihtiyaç duyandır.”

Hacı Bayram Veli

Halk içinde Allah’ı çokça anınız. Bu durum maneviyatı yükseltir, katı kalpleri yumuşatır.
*
Adalet güzeldir, ama yöneticide olursa daha güzeldir;
*
cömertlik güzeldir, ama zenginde olursa daha güzeldir;
*
sabır güzeldir, ama fakirde olursa daha güzeldir;
*
tövbe güzeldir, ama gençlerde olursa daha güzeldir;
*
utanmak güzeldir, ama hanımlarda olursa daha güzeldir.

İmam Gazali

Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa sus.

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür.

Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolursun.

ilmi ile amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetine devam et..!


Hiçbir toprak hiçbir kişiyi mukaddes yapmaz, insanı mukaddes yapacak ameldir.
- Selman-i Farisi -


İlim sadece takva sahibi olabilmek için öğrenilir. İlmin başka şeylere üstün kılınması, sadece onunla ALLAH'tan sakınıldığı içindir.
- Sufyan-i Sevri -


"Cahillerin, büyüklere dil uzatmalarına sebep olmayınız!"
İmam-ı Rabbanî Hz.

Zahid KOTKU (K.S.)

Bu insanoğlunun ufacık bir gözü var, ne o doyar, bir küçük karnı var ne de o doyar.

insanı Ne zaman kefene sararlar kabre koyarlar, o zaman gözüde doyar, karnıda doyar. o hale düşmemek lazım.

ABDÜLKADİR GEYLANİ HZLERİ

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol Mafsalların
ayrılmış, duygun yok olmuş, kalbin kırılmış, cesedin ölü, ümitlerin kırılmış, bütün sahra karanlık ve bulunduğun yeri yıkılıyormuş gör.

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol Bina eskimiş, tavan çökmek üzere. Böylece oturduğun yerde hissiz, duygusuz kal. Kulağın sağır olsun, sanki öyle yaratılmışsın bil.

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol Dudakların oynamaz olsun, lisanında lal dilsiz ol Dişlerin dökülüyormuş farzet.

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol Kolların çolak bir şeyi tutamaz olsun. Ayakların çaprazlaşmış, bir yere gidemiyor, yürüyemiyor gibi gör. Kendini cinsi münasebetten aciz bil.

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol sanki Öyle, bir şeyle hiç meşgul olmamışsın... Karnın yiyemiyecek kadar dolu olsun. Yemeğe ihtiyaç duyma.

Allah’ın yasak ettiği bir şeyle karşılaşırsan şöyle ol Aklın bozulmuş olsun, kendini mecnuna benzet.Kabre gidiyormuş gibi düşün...Allah’ın emirlerine koş!.. Yasaklarına gitme!..

Allah’ın emirlerini derhal duymağa çalış ve koş!.. Yasaklarına karşı olduğun yerde kal, gitme!..

İlahi kader karşısında cansız ol, yokluğa gömül, fani ol... Bu şerbeti hoşlukla iç... Kendini bununla tedavi et. Bundan gıda al...

Günahın verdiği hastalıklardan kurtulursan. Nefsin illetini temizleyebilirsin. Bu işler, Allah’ın izni ve dilemesiyle olur...

Hasan-ı Basrî Hazretlerinden Hikmetli Sözler


Âlimler zamanlarının ışık kaynağıdır. İnsanlar onlar vasıtasıyla aydınlanırlar.

İnsanların çokluğuna aldanma. Sen yalnız ölecek, kabre yalnız girecek, kabirden yalnız kalkacak ve hesabını yalnız vereceksin.

Her kim sana bir başkasının konuşmalarını getiriyorsa, bilesin ki o kişi senin konuştuklarını da başkasına götürüyordur.

Bir kimsenin aleni olarak nefsini kötülemesi, aslında kendisini methetmesidir.

Duan kabul edilmeyecek diye korkma, dua edemez hâle gelmekten kork.

Müminin ahlakı, zenginlikte iktisat, genişlikte şükür, bela ve müsibet zamanında sabırdır.

Herkes kıymet verdiği şey her neyse onun üzerine titrer,

kim dünyaya ait bir varlığa Allah’ı zikretmekten daha çok önem verirse bilsin ki ahireti olmayanın hakikatte dünyası olmaz

kim dünyalık bir şeyi ahirete tercih ederse, onun ne dünyası ne de ahireti olur.

Ve her kimin sözü güzel, fakat ameli çirkin olursa, o kimse nifak sahibi olur.

Çocuğunda sevmediğin bir hal görüyorsan, o hal senin arzu ettiğindir, kendini düzelt.

Kul işlediği günah sebebiyle geceleri (nâfile) namaz kılmaktan, gündüzleri (nâfile) oruç tutmaktan mahrum bırakılır.

Edebi olmayanın ilmi, sabrı olmayanın dine bağlılığı ve takvası olmayanın Allah’a yakınlığı yoktur.

söz getiren götürenle sohbet edilmez, arkadaşlık yapılmaz.

Fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı, insanoğlunun kibirden başı eğilmez olurdu.

Kimin sözü ki hikmet değil, o söz batıldır.

Kimin susması ki tefekkür değil o hatadadır.

Kimin bakışı ki ibret almak için değil, o bir eğlencedir.

İslâm olmak, kalbini Allah’a teslim etmendir. Bütün müslümanların senden emin olmasıdır.

Rabb’ini bilen O’nu sever,

dünyayı bilen ondan yüz çevirir.

Mümin gafil olmaz, boş işlerle uğraşmaz. Düşündüğü vakit üzülür
.
Ahireti talep edenin ahiretle birlikte dünyayı da elde ettiğini çok gördük. Ama dünyayı talep edip de dünya ile birlikte ahireti elde edeni görmedik.

Mümin ancak Rabb’ine kavuştuğu an rahata erer.

Rahatını Allah’a kavuşmakta bulan kişinin ölümü, onun sevinç, neşe, emniyet ve izzet bulduğu gündür.

Kim parayı sever ve aziz görürse Allah Teâla onu zelil eder.

Hikmet ehli kimselerin dili kalbini takip eder. Bir söz söylemek istediğinde önce kalbine yönelir. Söz hayır ise konuşur, yoksa susar.

Tövbe etmek müminlerin ahlâkındandır

imam gazali kalplerin keşfi


Allah (C.C), rızkları kullar arasında bölüştürmüştür.

işler bozukken cimriliğin faydası yok. Buna karşılık işler yolunda giderken vermenin zararı yok.

insanları cömerte dost görüyorum
Amma, halkın içinde cimrinin dostu olan hiç kimseyi görmüyorum.

Cimrinin ailesi içinde bile kınandığını gördüm.Bu sebeble cimri anılmayayım diye kendi kendime ikramda bulundum.»

Cimri kimseye, başkası için mal toplamakta zararın acısına katlanmak, ve bol olan malının tadini ve hayrını görmemek cimriliği kâfidir.

şâir Veki şöyle der

Cimri, varis için kendini mal biriktirmeye adamış bir alçaktır.
*
Cimri Vârisleri hesabına, bir koru bekçisidir Tıpkı kendisi aç olduğu halde, Avını, başkaları yesin diye yakalayan av köpeği gibi..

Cimrinin malını ya âfete, veya vârise müjdele» sözü. Hikmetli ata sözlerinden biridir.

imam-ı Azam buyurur

Ben cimrinin âdil olabileceğine ihtimal veremem.
*
cimrilik, sahibini aldanmayayım diye, mızmızlanarak saymaya ve sonunda hakkından fazlasını almaya sürükler.
*
cimri bir insan güvenilmeye de layık değildir.»

iblis Yahya (A.S.) a derki En sevdiğim insan, müminin cimrisidir
Çünki cimrinin cimriligi bana yeter
en nefret ettigim insan da, fasık cömerttir çünkü Allah (C.C) nün cömertlik sebebi ile onu af edeceğinden korkarım

Behey aklı bozuk! Kalbi bozuk ve bakışı zehirli adam! Sen amellerini yazan ve davranışlarını tesbit edici ve koruyucu kâtip meleklerden utanmıyor musun?

ey bozuk! ve zehirli adam kâtip melekler sana belâya uğramış ve bataklığa gömülmüş bir zavallı olarak bakıyorlar. Sen ise umursamazların tutumunu benimsemişsin utanmıyor musun?

Kadı Ercanî bir şiirde der ki

Ey gözlerim, bir bakışta amacınıza vardınız. Kalbimi en zararlı yere sürüklediniz.Ey gözlerim, çekin elinizi kalbimden, çünki iki kisinin bir kişiyi öldürmeye yürümesi
namertliktir!»

Hz. Ali buyurur:

Gözler şeytanın tuzaklarıdır, organların en çabuk ve en ağır darbelisidir.

Allah (C.C)'a ibadet yolunda vücudunu nefsinin kontrolüne veren amacına ulaşır. Buna karşılık organlarını nefsi hazlarının emrine kullandıran ise bütün amellerini silp süpürmüş olur.»

şâir derki

Müridin nefsi Allah cc ye yönelince Kötülük te'sirini yitirince organları ona uyunca Bu nimet bağışlar

Günahkâr küçük - büyük her türlü günahın kökünü kazıyınca
Ebedilik yurdunda cömert insanlar onu bekler.

Abdullah ibni Mübarek buyurur

imanin özü, Peygamber'imizin öğrettiklerinin doğruluğunu kabul etmektir.
*
Kur'an´ın doğruluğuna inanan kimse, onu tatbik etmeye koyularak ebediyen cehennemlik olmaktan kurtulur.
*
Haramlardan sakınan kimse tevbe etmeye yönelir. Helâl ile beslenen takvâya yönelir.
*
Farz ibadetlerini gerçekleştiren kimsenin müslümanlığı saglamlaşır
*
Doğru konuşan sıkıntılardan kurtulur. Haksızlıklardan uzaklasan kısas»´dan kurtulur
*
Peygamber (S.A.S.) 'imizin sünnetlerini uygulayan kimsenin ameli özleşir.
*
Sırf Allah (C.C) rızasına yönelen kimsenin ameli kabul edilir.»

Peygamber (S.A.V) buyurur

Kazancin helâl, amelin salih olsun
*
Allah (C.C)'dan gündelik rızık dile
*
işlediğin amelleri beğenmekten sakın, bu durum amelleri ortadan silen, korkunç bir tehlikedir
*
amellerini beğenen kimse, yaptıklarının kabul ve reddini düşünmeden Allah (C.C)'ü minnet altına koyduğu kanaatine varır
*
hayalkırıklığı ve zillet getiren nice günah vardır ki büyüklük ve kendini beğenmişlik duygusu doğuran ibadetten daha hayırlıdır

Bazı kimselerin dünyada iyilikle işledikleri nice amelleri. Kıyamet Günü hiç hesap etmemiş oldukları şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılır » Zümer Sûresi

Allah'a yaptığı ibadete hiç bir ortak koşmasın » Kehf Süresi 110. âyetinin mânâsı şudur «Yâni bir kimse ibâdeti ne gösteriş ile açığa vursun ne de yaptığından utanarak gizlesin

Kur'ân'i Kerim´in en son inen âyeti şudur Allah`a döndüreleceğiniz ve herkese, haksızlığa uğramaksızın kazandığının verilecegi günden korkunuz." Bakara Sûresi 281

Dünün, yanılmaz bir şahid sıfatı iie geride kalmıştır. Bu günün de yaptıklarına şahid olacaktır.

Eğer dün bir kötülük kazanmışsan, bu gün, hamdederek, iki iyilik işle.

iyilik işlemeyi, sakın yarına bırakma.Çünkü bakarsın ki, «yarın » gelmiş ve sen yoksun

Arzularına uyarak günahı hemen işlersin, ilerde Tevbeyi umarsın
ansızın ölüm gelir Bu yaptığın akıllı ve tedbirli iş değildir!»

Hz. Dâvud Hz. Süleyman'a der ki:
Mümin elde edemedikleri konusunda Allah cc ye tevekkül eder elde ettiklerinden hoşnut olur.
elinden kaçanlar için sabreder.»

Bir vecizede şöyle denilmiştir:
Belâya sabreden muradına erer.»

şair şöyle der

Başına belâ gelince sabretmelisin.
Hayal kırıklığına ve acıya düşmemelisin.
*.
dünya, zineti ile üzerine gelecek olursa Buna karşı direnmek, iyilik ve takva delilidir.
*
zora katlanarak nefsin ile cihad et ki. Hiç bir engel ile karşılaşmadan umduğuna ulaşasın.
*
Sabır, dileğin anahtarıdır. O, her zaman, hedefe varmanın yardımcısıdır.
*
Sabret, ne kadar uzasa bile geceler.
Çok defa mahzuna yardım etmiştir
*
Sabır sayesinde nice «heyhat, olması imkansız » denen hedefe varılmıştır.
*
Sabır imanın en sağlam kulpudur.
Şeytanın kışkırtmalarına karşı kalkandır o.
*
Sabırda faydalı sonuçlar vardır.
Tez canlılığın ise sonu hüsrandır.
*
Zaman sana keder ulaştırdı ise.Bize karşı devirlerin tutumudur bu Güzelim sabır zırhına bürün
*
Sabır cennetin kılavuzudur.
*
Sabır çeşit çeşittir. Birisi, en uygun vakitlerde ve eksiksiz olarak farz ibadetlere devam etmektir.
*
Bir başka sabırda nafile ibadete devam etmektir. arkadaş ve komşuların acı davranışlarına katlanmaktır.
*
Bir başka çesit sabır, fakirliğe ve hastalıklara dayanmaktır.
*
Bir diger sabir çesidi de günahlara, nefsin azgın arzularına, faydasız davranışlara karşı durabilmektir.

Rebi' ibni Hasem evinde bir kuyu kazmış, her gün içinda yatar ölüm düşüncesini hafızasında tutar ve dermiş ki: «Ölüm duygusu bir an kabimden çıksa kalbim bozulur.»

ibni Abdülâziz buyurur; şu ölüm, varlık sahiplerini varlıklarına kanmaktan alakoydu, o halde ölümsüz bir varlık ve saadet arayınız.»

Halife Abdülâziz (R.A.) dedi ki,

Ölümü sık sık an. geniş imkânlar içinde yaşıyorsan, bu hatırlama, seni mütevazi imkânlara yöneltir.

Ölümü sık sık an. Eger kıt imkânlar içinde yaşıyorsan bu hatırlama, yaşama imkanlarını geniş saymana yol açar.

Ebû Süleyman-üd Darani Ümmü Harun'a «ölmek ister misin?» diye sordu, hayır dedi. şu cevabı verdi: Bir insanın emrini kırmış olsam. onunla karşılaşmak istemezdim. Allah cc ile nasıl karşılaşmayı isterim ki. O'nun emrini kırdım.»

Meshur şâir Farezdek'in eşi vefat etmişti, Basranın ileri gelenlerinden Hasan-ül Basrî Farezdek'e dedi ki:
bu gün için ne hazırladın Farezdek: Atmış yıldan beri tekrarladığım Lâ ilâhe illallah...şehadet cümlesini» diye cevap verdi.

Kabirde yatanlar hakkında Arap şâirleri şöyle demişlerdir

Mezarlığın başında şöyle seslen
Hanginiz karanliga gömülmüstür.»
Hanginize kabirde iyi davranılmıştır
*
Dışardan bakan gözlere göre mezarlikta tek bir sükûnet vardır.
Belli değil ölüler arasındaki derece farkları Eğer cevap verselerdi, sana her şeyi anlatırlardı
*
itaat içinde olanlar. Cennet bahçesine inmiştir.Dolaşır dileğince ağaçları arasında.
*
Azgın günahkârlar onlar çukurda kıvranıyorlar Akrebler yürür ürerine doğru, ruhu onların ısırmaları yüzünden ağır işkence altındadır.

Mâlik ibni Dinar buyurur ki;

Bir gün bir mezarda şu şiiri okudum Hani nerde küçümseyenler büyüklüsüne delil getirenler? Övündügü zaman doğru bulunanlar nerede? O sırada mezarlıktan bir ses geldi. şöyle diyordu Yok oldu hepsi, yok

Ey doymak bilmez bir ihtiras ile dünyalik yığan kimse. Bu dünyalığı kim için biriktiriyorsun? Halbuki sen öleceksin!»

ibni Semmak buyuruyorki: «Bir gün mezarlıkta şu kitabeyi okudum:
Akraba ve yakınlarım, kabrimden geçiyorlar. beni hiç tanımamış gibi! Mirasçılar malımı bölüşüyor
borçlarımı reddediyorlar Herkes payını almış ve hayatını yaşıyor.
Ne de çabuk unuttular beni!»

kabir üzerinde şu yazı bulunmustur

Tanıdıklar arasındaki gerçek dost çabucak kayboluyor. Ne kapıcı ne de bekçi ölüme engel olamıyor.

dünyadan ve dünya hazlarından nasıl ferahlık buluyorsun?Ey sözleri ve nefesleri sayılan kimse!

Ey gafil! Kusurlara batmışsın.
Ömrünü dünya hazlarına dalarak harcamışsın oysa Köşkün pek bayındırdı, Kabrin ise bu gün mezarlıkta belirsiz olmuştur.»

Ey insanlar! Benim de bir emelim vardı.Ölüm ona ulasmaktan alakoydu beni Heyhat, kendisini savunamayan başkasını savunamaz dedim.»


Allah cc nün ilk yarattığı varlık cevher» dir. Allah cevhere heybet nazarı ile bakınca Allah cc Korkusu ile eridi ve titredi, arkasından su oldu.

Allah cc suya rahmet nazarı ile bakınca yarısı dondu. Allah bu
donmuş sudan Arş ı yarattı.

Arş sarsılmaya başlayınca Allah cc üzerine «Lâ ilâhe îllallah, Muhammedürrasûllah Allah dan baska ilâh yoktur. Muhammed Allah'ın rasul'udür cümlesini yazdı, O zaman sükûnet buldu.

Lâ ilâhe îllallah, Muhammedürrasûllah Allah dan baska ilâh yoktur. Hz Muhammed Allah'ın rasul'udür

yer ve gök tabakaları yapışıktı. Ulu Allah aralarında rüzgâr yarattı ve böylece yer katları ile gök katları birbirinden ayrıldı.

Hikmet ehli şöyle der: "Allah (C.C.) göğü neden dumandan yarattı da Buhardan yaratmadı? çünki duman düzleri birbirleriyle bağlantılı halde yaratılmıştır. yerinde sabittir. Oysa ki, buhar dengesizdir dönücüdür.Bu ulu Allah (C.C.)'nün ilminin kemâlini ve hikmetini gösterir."

Peygamber`imiz (S.A.S.) buyurur gök ile yeryüzü arasında ve bütün gök katları arasında beş yüz yıllık mesefe vardır. Her gök katının yüksekliği de yine beş yüz yıllık uzaklık tutar.

göğün birinci katı sütten beyazdır. Onu yeşil gösteren «Kaf» dağının yeşilliğinin yansımasıdır. Birinci kat göğün adı «Rakia» ´dır.

ikinci kat gökyüzü nûr gibi parıldayan demirdendir, adı «Reydum» veya «Maun» ´dur.

Üçüncü kat gök bakırdandır, adı. «Meleküt» veya «Hayruyun» ´dur.
.
Dördüncü kat gök beyaz gümüştendir, parlaklığı gözleri kamaştıracak güçtedir, adı zahiredir

Beşinci kat gök kırmızı altındandır, adı «Muzeyne veya «Muzhire» ´dir

Altıncı kat gök nûr parıltılı bir cevherdendir, adı «Halise» ´dir.

Yedinci kat gök kırmızı yakuttandır, adı «Labiye» veya «Damia» ´dır.

Beyt-ül Mâmur göğün 7. katındadır. biri kırmızı yakuttan, öbürü yeşil zeberced'den, biri beyaz gümüşten kırmızı altından dört direği vardır.
akikten olan Beyt-ül Mâmur'a her gün yetmis bin melek girer ve Kıyamete kadar hiçbiri dönmez

yeryüzü gökten daha üstündür. Çünki peygamberler burada yaratılmış ve gömülmüştür. Yerin en makbul katı en üst katıdır. Çünki varlıklar bu kattan yararlanmaktadır

ibni Abbâs ra derki göklerin en üstün katı Arş-ür Rahman ın olduğu gök katıdır. ismi Arş'a yakınlığından dolayı «Kürsî» dir. yıldızlar, bu kattad

Yedi gezegen yıldız göğün yedi katına dağılmış veziyettedir.
Zuhal» yedinci kat göktedir ve perşembe gününe tekabül eder.

Merih» 5. kat göktedir ve salıya tekabül eder. Güneş 4. kat göktedir ve pazar gününe tekebül eder Zühre 3. kat göktedir ve Cum'a gününe tekabül eder.

Utarit» 2. kat göktedir ve çarsamba gününe tekabül eder. Ay» , birinci kat göktedir ve Pazartesi gününe tekabül eder.

Allah (C.C.) gökten indirdiği su sayesinde çeşitli rengi ve değişik tadı olan türlü türlü bitki ve meyveler ortaya çıkarmıştır.

Ulu Allah (C.C.) «Meyva ve bitkileri yiyecek olarak birbirinden farklı üstünlükte yarattık diye buyuruyor.

ulu Allah (C.C.), âdemoğullarını çesit çesit yaratmıştır. Kiminin rengi beyaz, kimininki ise siyahtır. Kimi bilgili, kimi câhildir. Oysa ki, hepsinin kökü aynı yâni Âdemdir.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Abdulkadir Geylani (kuddise sirruhu)’dan hikmetli sözler


– Allah’ın muhabbetinde samimi olan, ne ayıp işitir ne de kulağına ayıp gider.


– Müminin âdeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.


– Kendine bir ağırlık veren kimsenin hiçbir ağırlığı yoktur.


– Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz.


– İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.


– Tasavvuf yolu zahirî ve batınî hükümlere riayet etmeyi ve her şeyden fâni olmayı gerektirir.


– Yerini bilmeyene kader yerini öğretir.


– Sahte rabler boyundan çıkarılıp atılmadıkça, sebeplerle ilişik kesilmedikçe, fayda ve zararı insanlardan bilmeyi terk etmedikçe kurtuluş mümkün değildir.


– Kuran’dan, hakkında tartışarak değil, içindekilerle amel ederek faydalanın!


– Kalp salih olunca daimi zikir elde edilir ve kalbin her tarafına Hakk’ın zikri yazılır. Böyle bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi Rabbini zikreder.


– Sabır, hayrın temelidir.


– Sağlam bir kalp tevhid, tevekkül, yakin, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.


– Mürit tövbesinin gölgesinde, murat ise Rabbinin inayetinin gölgesinde kaimdir.


– İnanan kimse Allah’tan başka kimseden korkmaz ve başkasından hiçbir şey beklemez.


– Zahir fıkhını öğren, sonra batın fıkhına yönel!


– Zahir ilimleri, görünen kısmın ışığıdır. Batın ilimleri ise görünmeyen kısmın.


– Kaderin gelmesinden rahatsız olma, onu kimse döndüremez ve kimse engel olamaz. Takdir olunan şey mutlaka gerçekleşir.


– Salihlerin kalpleri faydayı da zararı da Rablerinden bilir.


– Züht ve tevhidi sağlam olan kişi, halkın elini ve varlığını görmez. Allah’tan başka veren ve üstün kılan görmez.


– Sıddîk gözünün, güneş ve ayın değil, Allah’ın nuruyla bakar.


– Hayânın hakikati, yalnızlıkta ve toplulukta Rab’dan utanmaktır.


– Kalp sırra, sır da Hakk’a itimat ederek sükûn bulur.


– Her çeşit hayır Allah katında, her çeşit şer de başkalarının yanındadır.


– İnsanlar arasında zenginle fakir ayırımı yapan kurtuluşa eremez.


– Bütün insanlar seni kendi menfaati için ister. Allah ise seni senin menfaatin için ister.


– Tasavvuf yolu salihleri görüp onların sohbetlerini ezberlemekle kat edilmez.


– Resulullah hariç her mahluk perdedir; Resulullah ise kapıdır.


– Hak’tan korkanın korkusu arttıkça kalbi ona korkuyu unutmayı öğretir. Onu Hakk’a yakınlaştırır. Ona müjdeler verir.


– Sufîlerden biri demiş ki: “Fâsığın yüzüne ancak arif kullar güler.”


– Bir şeyi hatırlamak Allah’ı unutturuyorsa, o şey o kişi için uğursuzdur.


– Kulun kalbi Rabbine erince Rabbi onu kimseye muhtaç etmez.


– Sufîlerin geceleri gece, gündüzleri de gündüz değildir.


– Sufîler ‘niçin’i, ‘nasıl’ı, ‘yap’-‘yapma’yı unutarak, kendilerini Rablerinin önüne atmışlardır.


– Sufîler ahirete göre akıllı, dünyaya göre delidirler.


– Hakk’ı bulursan eşyayı ondan görürsün. Ne düşmanın kalır, ne üzerinde hakkın olan biri.


– Allah’ı bilen kimsenin O’na karşı iradesi kalmaz.


– Allah’a ancak O’ndan başka her şeyi terk eden kimseler yaklaşabilir.


– Teslim ol, rahat bul!


– Allah’ı arayan O’nu bulur.


– Faydayı ve zararı Allah’ın dışındakilerden bilenler Allah’ın kulu değildir.


– Sufîlerden biri demiş ki: “İnsanlar hakkında Allah’a uy, Allah hakkında insanlara uyma!”


– O’nun uğrunda mücahede edene O hidayet yollarını gösterir.


– Veliliğin şartı gizlenmek, nebiliğin şartı açıklamaktır.


– Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz.


Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.


-Günahların kötü bir kokusu vardır. Allah’ın nuru ile bakanlar bunu anlar, fakat halktan gizler, onları rezil etmezler.


– Akıllı kimse ölümü düşünen ve kaderin getirdiğine razı olandır.


– Allah Teâlâ rızıkların taksimini bitirmiştir. Rızıkta zerre miktarı artma ve eksilme olmayacaktır.


– Dünya herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.


– Şöyle denilmiştir: “Şeriatın şahitlik etmediği her hakikat zındıklıktır.”


– Allah’ı tanıyan O’nu sever. O’nu seven O’na uyar.


– Zahid olan kalptir, ceset değil


– İlim kılıç, amel el gibidir. El olmadan kılıç kesmez. Kılıç olmadan da el kesmez.


– Belalar kula Cenab-ı Hakk’ın kapısını çalmayı öğretir.


– Derdi de yaratan O’dur, devayı da. O kendisini öğretmek için belaya müptela kılar. Böylece hem bela verebileceğini, hem de bunu kaldırabileceğini gösterir.


– Rabbinizin kereminden dileyin, icabet etse de etmese de O’ndan isteyin. Çünkü O’ndan istemek ibadettir.


– O’nu tanısaydınız, O’nun önünde dilleriniz lal kesilirdi; kalpleriniz ve diğer uzuvlarınız her hâlinde edepli olurdu.


– Salihlerden birisine “Neyi arzu ediyorsun?” diye sorulduğunda, “Arzu etmemeyi arzu ediyorum.” diye cevap verdi.


– Sufîlerin yolculukları Hakk’a kurbiyet ülkesinde son bulur.


– Allah’ın takdirini O’nun aleyhine delil yapmayın; çalışın, çabalayın.


– Kader üzerinde durup onu delil göstermemiz uygun değildir. Bilakis biz çalışır, çabalar ve ne itiraz ne de tembellik etmeyiz.


– Sufîler Allah Teâlâ’nın kendisinden başka bir şey istemezler. Onlar nimeti değil, nimet bahşedeni, halkı değil Hâlık’ı isterler.


– Sevenle sevmeyen rıza hâlinde değil, hoşnutsuzluk hâlinde belli olur.


– Marifet ve ilim, öz ile kabuğu birbirinden ayırır.


– Akıllı kişi, işlerin başlangıcına değil, sonucuna bakar.


– İnsanların çoğunun helaki, küçük günahları sebebiyledir.


– İlim öyle bir şeydir ki sen bütün varlığını ona adadığın zaman o sana ancak bir parçasını verir.


– Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.


– Bu ilim [tasavvuf ilmi], kitap sayfalarından değil, Allah erlerinin ağzından alınır.


– Dünya hikmettir, ahiret ise kudret. Hikmet alet ve sebeplere ihtiyaç duyar, kudret ise duymaz.


– Mümin dünyada, zahid ahirette gariptir. Arif ise Allah’ın dışındaki her yerde gariptir.


– Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, Allah ise sırların sevgilisidir.


– Arif, Allah’a her an bir öncekine göre daha yakındır.


– Arif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.


– Nefsine hiçbir hâli ve makamı nispet etme!


– Âdemoğlunun başına gelen her türlü bela, Rabbinden şikâyet etmesi yüzündendir.


– Amelinin karşılığında ödüllendirilmeyi bekleyen, muhlis değildir.


– Her şeyde O’nun isimlerinden bir isim mevcuttur, her şeyin ismi O’nun ismindendir.


Hikmetli Sözler..


Zenginler ile düşüp kalkmaktan sakın çünkü gönlün onlara bağlanır onların verdiklerini memnuniyetle almaya alışırsın, Cenabı Hakdan başka rezzak edinmiş olursun
(Şakiki Belhi)


Yaptığın hizmet ve ibadet için bir karşılık beklemediğin zaman sen gerçek bir kulsun.


Yaptığından bir karşılık beklediğinde, gerçek kulluk dairesinden çıkmış olursun.


Cüneyd-i Bağdadi


Kötülük yapan kötülüğünden usanmıyorsa, Ben iyilik yapmaktan neden usanayım..!


"Hz.Ali"


Namaz kılmayan kafir olmaz.
Ama kafirde Namaz kılmaz.


İmam-ı Gazali


Kalbinizde ilk sıraya Allah'ı koymazsanız. Hem Allah'ı kaybedersiniz, hem ilk sıraya koyduklarınızı...


Hz. Ömer r.a.


İnsanda güzel olan yüzdür,
Yüzde güzel olan gözdür.
Ama insanı insan yapan,
Ağızdan çıkan sözdür...


Hz. Mevlana


Kalbin körelmesinin sebebi, Rabbinden uzun süre uzak kalması nedeniyle, unutma, gaflet ve perdelerin zulumâtıdır.


Gafletin sebebi, emr-i İlâhînin hakikatini bilmemektir.


cehlin sebebi; kibir, kin, haset, cimrilik, kendini beğenme, gıybet, iftira ve yalancılık gibi kötülenen zulmânî sıfatların onu kaplamasıdır


kibir, kin, haset, cimrilik, kendini beğenme, gıybet, iftira ve yalancılık
Aşağıların aşağısına esfel-i sâfilîn inmesinin sebebi, işte bu sıfatlardır
Abdulkadir Geylani (ks)


“Hiç kimse, Allah’ın yardımı olmadan Allah Tealâ’ya ve rızasına ulaşamaz.


Allah’ın rızasına kavuşmanın yolu, Muhammed Mustafa s.a.v. Efendimiz’e tabi olmaktır.”


Cüneyd-i Bağdâdî k.s.


Hazret-i Ali buyurdu ki:


İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen korursun; fakat ilim seni korur.


Mal harcamakla azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.


Kendini frenk kâfirlerinden dahâ üstün bilen bir kimsenin Allahü teâlâyi tanıması harâmdır.


İmam-ı Rabbani hazretleri


Sufiler açlığı ölüm içinde beyaz ölüm diye isimlendirir. Beyaz ölüm, aydınlığa benzer.


arzusuna karşı çıkan kişi nefsini kurban etmiştir.


Muhyiddin İbnü'l-Arabî


Elbette o hakikat güneş gibi zâhir olur; şüphe eden divâne olur. Asa-yı Musa,


Nice baş gözü gören vardır ki gafletlerinden dolayı kalpleri kaskatı kesilmiş; alık, ve nâdan yaşamaları sebebiyle, hikmet ve hakîkatlere âmâ olmuşlardır.


Gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.” (el-Hac, 46) buyrulmuştur.


Osman Nuri Topbaş


”Hiç bir vakit yoktur ki, ilim mütalaası, hüzün ve kederi yok etmesin,


ilmi mütalaa, kalbin en ince ve en gizli noktalarını harekete geçirir, insanda yüce duygular uyandırır.”


İmam Şafii


Îmânım var demek, müslimânım demek, insanı kurtarmaz. Kalbin inanması, yakîn hâsıl etmesi lâzımdır.


Çünki, tehlükeli zemânlarda vehm edilen şeye karşı da, tedbîr almak, akl îcâbıdır..


İmam-ı Rabbani


imam gazali kalplerin keşfi


Her yarattığı şeyde Kemâl» ´in isbat eden Allah (C.C.)'i noksan sıfatlardan tenzih ederim dönen kuşların rızkını nasıl veriyorsa sizinkini de öyle verir


Peygamber (S.A.S.) tevekkülün netice sağlayıcı sebeplere yapışmakla birlikte olması gerektiğine işaret buyurmuştur.


Sekik'ül-Belhi hz leri bir kuşun kanadsız bir kuşa ekmek getirdiğini görünce bir Kuşun bile rızkını veren Allaha güvenip çalışmama kararı alır durumunu ibrahim ethem hzlerine anlatınca şu nasihati alır neden kanadsız kuşa yiyecek taşıyan kuş olup dereceli olmak istemiyorsun? sen Peygamber S.A.V in veren el daha hayırlıdır buyurduğunu duymadın mı?


Mü'minin alâmeti, iki dereceli olan her şeyde, daha üstün olan derecenin peşinden koşmaktör. Böylelikle ancak iyilerin menziline ulaşabilir.


insan bir neticeye ulaşmak üzere sebeplere el attığı zaman gözünü bunlara dikip onlara takılmamalı, her zaman hedefi ve emeğinin amacı Allah (C.C) olmalıdır.


Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor insanlarin en zengini olmak isteyen kimse, Allah (C.C.) katında bulunan varlığa elindeki varlıktan daha çok güvenmelidir.


ibrahim ibni Edhem ra nın duası


Bismillahirrahmanirrahim Her durumda hedef sensin, her mânâda yöneliş sanadır Ben hamdeden'im, ben şükreden'im, ben zikreden'im
Ben açım, ben kayıbım Ya Rabb'i, sen kefil ol.Senden başkasını övmek, benim için cehennem alevlerine dalmaktır.zavallı kullarını cehenneme düşmekten koru
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
ulu Allah dünyaya harut ve marut
adlı iki melek gönderir ve şeytan onları zina ve öldürmek konusunda kışkırtır ama hain hedefe ulaşamaz en son onlara içki içirir. sarhoş eder melekler bir kadının ırzına geçip bir bebeği katlederler Allah tarafından
cezalandırılan meleklere şeytan der
ki sarhos olunca reddettiginiz tüm günahları işlediniz »
Mesaj otomatik birleştirildi:

Aç doymam; tok acıkmam sanır. Atasözü

Aç kalmak, alçalmaktan iyidir. Hz.Ali (r.a)

Aça dokuz yorgan örtmüşler yine uyuyamamış. Atasözü

Açlık aşçıya kusur bulmaz. Spurgeon

Açlık; dava, kin ve mücadele gibi şeyleri pek tanımaz. Roy Chansior

Açlık ile gurur, hiçbir zaman bağdaşamaz. Jonathan Swift

Açlık kılıçtan daha keskindir. Boument

Açlık, ne dost, ne akraba, ne insanlık, ne de hak tanır. Daniel Defeo

Açlık, sert kemikleri yumuşatır. Trivalluvar

Açlık, kılıçtan bile keskindir. Beamont Flketcher

Açlık, en akıllı balıkları bile oltaya getirir. Goethe

Açlıktan öleni bir sandık altın diriltemez. Vergilius

Deve yükü aş olsa, aça az görünür. Kaşgarlı Mahmut

Dolaşan köpek, açlıktan ölmez. Merimer

Karnı açlardan ziyade kalbi açlara acırım. Cenap Şehabettin

Kral da, dilenci de aynı iştahla acıkırlar. Montaigne

Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan alemde ekmek yok sanır. Sebayi


Hz. Ali Sözleri

Kanaat tükenmez maldır.

Takva, imanın temelidir.

Bilgiyle dirilen, ölmez.

İlim hakiki bir mürşiddir.

Çok gülenin heybeti azalır.

Eğrinin gölgesi de eğridir.

Gözü olana, sabah ışımıştır.

Söyleyene bakma söylenene bak.

Aklı kıt olan, dilini tutamaz.

İlim meclisi cennet bahçesidir.

Söyleyene bakma, söylenene bak.

Uzun arzulu olan, ameli unutur.

Ölümü unutmak kalbi paslandırır.

İnsan, dilinin altında gizlidir.

Yoksulluğun en kötüsü ahmaklıktır.

Kişinin değeri yaptığı bağıştadır.

Haddini bilen kimse hakaret görmez.

Batıla yardım eden, hakka zulmeder.

Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz.

Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.

Söz ilaçtır; azı yaşatır, çoğu öldürür.

Dilini yermekten de övmekten de koru.

Dostları yitirmek, gurbete düşmektir

Akıl tamamlandığında, söz noksanlaşır.

Kemal, doğru konuşmak ve doğru olmaktır.

Gıybeti dinleyen gıybeti yapan gibidir.

Kudret altında olan her aziz, zelildir.

Dilim kestikçe kılıcım kınından çıkmaz.

Gerçekle savaşan elbette alt olur gider.

En hayırlı dost, seni hayra sevk edendir.

Bir dağ bile beni sevse musibetlere uğrar.

Akıllı adamın yüreği sırlarının kasasıdır.

İnsanın değeri, becerdiği şeylerle ölçülür.

Adamlık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.

Her insanın İlim bir noktadır, onu çoğaltan cahillerdir.

Hilim yumuşak huyluluk gibi üstünlük yoktur.

İnsanlar, bilmedikleri şeylere düşmandırlar.

Âlim, ölse de yaşar, cahil ise yaşarken ölür.

Sevgiliye verilen en büyük hediye sadakattir.

Düşünmeden konuşma, sonuna bakmadan iş yapma.

Ahlak ve fazilet aklın dışarıdan görünüşüdür.

Allah seni hür yarattı tamah seni kul etmesin.

Dindarlığın en üstünü, dindarlığı gizlemektir.

Bir şey feda edilmeden, hiç bir şey kazanılmaz.

Müminin sevinci yüzünde, üzüntüsü kalbindedir.

Utancın üstünü, insanın kendinden utanmasıdır.

İyi niyetlilik gönle ferahlık bedene esenliktir.

Kendini frenk kâfirlerinden üstün bilen kimsenin Allahü teâlâyi tanıması harâmdır. Yâ, din büyüklerinden üstün görenin hâli ne olur? İmam-ı Rabbani hz

"Müminin adeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür."
Abdülkadir Geylani Hz leri

Vehb bin Münebbih -der ki:
İnsanlar ne kadar da tuhaf! Bedeni ölenlere ağlıyorlar da gönlü ölenlere ağlamıyorlar. Oysa asıl felâket, gönlün ölmesidir!”


Ömer bin Abdülazîz Haramlar bir ateştir. Ona ancak kalbi ölüler uzanır. Eğer el uzatanlar diri olsalardı, o ateşin acısını muhakkak duyarlardı.”

"Sözü kendisini helak eden nicelerine şahit olduk, sükutu kendisini helak etmiş birisini ise asla görmedik."İbn Hazm


Cüneyd Bağdadî İçinde olduğumuz durumu sultanlar bilseydi,
o hali elde etmek için muhakkak bize kılıçlarıyla savaş açarlardı”

İmam-ı Şâfii buyuruyor ki:
Hiç bir katı kimse ile oturmadım ki,ona yakın olan tarafımı diğer tarafımdan sert bulmamış olayım.

imam gazali kalplerin keşfi

ulu Allah bütün gökdeki meleklere Arşımı taşıyın » diye emretti ancak taşıyamadılar. Bunun üzerine ulu Allah (C.C.) Lâ havle vela kuvvete illâ billahi bütün kımıldama ve kuvvet ancak Allah cc nün yardımı iledir deyin." diye buyurdu, melekler bunu söyleyince Arşı taşıyabildiler.

Lâ havle vela kuvvete illâ billahi bütün kımıldama ve kuvvet ancak Allah cc nün yardımı iledir

Hz Muhammed sav buyuruyor

Her sabah ve akşam yedi kere "hasbi yellahu lailahe illâ huve, aleyhi tevekkeltü ve huve Rabbül Arşil aziz" diyen kimsenin Allah cc eğri doğru ne dileği varsa yerine getirmeyi üzerine almıştır.»
*
Her sabah ve akşam yedi kere
kendisinden başka ilâh mayan Allah cc bana yeter, yalnız O'nun desteğine güveniyorum, O ulu Arşın sahibidir diyen kimsenin Allah cc dünya ve Âhiret ile ilgili ne dileği varsa yerine getirmeyi üzerine alır.»
*
Allah cc bana yeter, yalnız O'nun desteğine güveniyorum, O ulu Arşın sahibidir
*
Komşuna karşı iyi davran ki, müslüman olasın."
*
Cebrail (A.S), komşu hakkında o kadar tavsiyelerde bulundu ki, onu vâris ilân edeceğini sandım.»
*
Allâh'a ve âhirete inanan kimse, komşusuna karşı iyi davransın
*
Komşusu zararından emin olmadıkça kişi mü'min olmaz.»
*
Kıyamet Günü ilk defa komşular hesaplaşacaktır.
*
Komşunun köpeğine taş atmakla onu rahatsız etmiş olursun.»

Peygamber'imize bir kadın için gündüzleri oruç tutup gece nafile namaz kılıyor, fakat komşularını
rahatsız ediyor» dediler Hz Resul
O cehennemliktir» buyurdu.

Adamın biri Peygamber'imize komşusunu şikayet etti Hz Resul
Sabret dedi adam 3. kez şikayet edince Eşyanı sokağa at buyurdu. Adam öyle yapıp komşum rahatsız etti» diyor herkes Allahın laneti o komşuya olsun» diyorlardı. Çok geçmeden komşusu adama Eşyanı evine al, Allaha yeminle bir daha seni rahatsız etmem.» dedi.
*
Komşuluk kırkıncı eve kadar uzar»
*
Kadının uğurlusu mehri ucuz, nikâhlanması kolay ve huyu iyi olanıdır
*
Kadının Uğursuzu mehri pahalı, nikâhlanması zor ve huyu kötü olanıdır.
*
Evin uğurlusu geniş ve komşuları iyi olanı, uğursuzu dar ve komşuları kötü olanıdır.
*
Atın uğurlusu yumuşak başlı ve iyi huylu olanı, uğursuzu serkeş ve fena huylusudur."

Bilesin ki, komşuluk hakkı sadece komşuyu rahatsız etmemekle bitmez, onun eziyetine katlanmak da gerekir.

komşusunu rahatsız etmemek
onun eziyetine katlanmak komşu hakkını ödemeye yetmez Onun ile mutlaka iyi geçinmek, iyilik ve yardımda bulunmak gerekir.

Kıyamet Günü fakir komşu, zengin komşunun yakasına yapışarak «Yâ Rabb'î, bana neden yardım etmedi ve neden kapısını yüzüme kapattığını bu adama sor» der.

Abdullah Ibni Mukaffa komşunun borcu karşılığında evini satışa çıkardığını duydu komşusuna evini yok yere satarsan sana komşuluk hakkımı ödememiş olurum diyerek evinin parası kadar adama para hibe etti ve «Evini satma» dedi.

Marifet ehlinden biri evdeki fareden şikâyet eder, ona «Kedi edinseniz» derler. Adam şu cevabı verir. Korkarım ki, kedi sesini duyan fareler ürküp komsu evlere kaçarlar o zaman kendim istemediğim bir durumu komşuma istemiş olurum.

komşuluk hakları şunlardır selâm vermek.lâfa tutmamak. Çok soru sormamak. Hastalıkta ziyarete gitmek. musibet gelince onu teselli etmek ve derdine ortak olmak

komşuluk hakları şunlardır Sevinç karşısında onu tebrik edip mutluluğa katılmak. Kusurlarına göz yummak. dara düşürmemek.
Yalağına su dökmemek.

komşuluk hakları şunlardır evine göz kulak olmak. Aleyhindeki söze kulak asmamak. Mahreminden göz sakındırmak. Çocuğu ile tatlı konusmak.bilmedigi noktalarda kendisini aydinlatmak.


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor
Komşu hakları nelerdir, biliyor musunuz?
*
komşun Yardım isteyince ona yardım edersin. Desteklemene muhtaç olursa destektersin. Borç isterse verirsin. Fakir düşerse borcunu bağışlarsın.
*
komşun Hastalanınca ziyaretine gidersin. Ölünce cenazesine katılırsın. İyilikte onu tebrik edersin. Başına belâ gelirse teselli edersin.
*
komşundan izinsiz yüksek ev yapıp havasını kesmezsin. Meyva satın alınca hediye edersin yada
satın aldıklarını evine gizlice götürürsün,
*
komşu çocugu görüp kıskanmasın diye çocugunun eline meyva verip dışarıya salmazsın pişen yemekten vermeyeceksen tencerenin kokusu ile onu rahatsız etmezsin.
*
Komşu hakkı ne demektir, biliyor musunuz? Allâh adına yeminle söylüyorum ki, ancak Allah'ın rahmetine mazhar olanlar komşu haklarının üstesinden gelebilir.»

Hz ömerin oğlu Abdullah ra nın kölesi Bir koyun yüzüyordu. Abdullah ra Yahudi komşumuzada ver» dedi ve Peygamberimiz komşu hakkını o kadar tavsiyede etti ki, onu vâris ilân edeceginden korktuk» buyurdu

Hasan-ül Basrî ra kurban etinden Yahudi ve hiristiyanlara vermeyi mahzurlu görmezdi.

Allah Rasûlü (S.A.S.) buyurdu
Tencere suyunu çok koy da komşuların arasından bir âileye onun bir kısmını ver»

içki âyeti inmeden içki yasak edilmeden önce Hz. Ömer içkili iken Ibni Avf'ın kafasını yardı. Peygamber'imiz gazablandı. Hz. Ömer'e vurdu. Hz. Ömer Allâha sığınıp duâ etti ve maide suresi indirildi Ey mü'minler! içki, kumar, tapınılan dikili taşlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir uzak durunuz ki, kurtuluşa eresiniz.


Şeytanın içki ve kumar ile üzerinizdeki maksadı aranıza düşmanlık ve kin sokmak, Allahı anıp namazdan alakoymaktır. buna son vereceksiniz değil mi? Maide

Peygamber'imiz {S.A.S.) buyuruyor

Devamli içki içenler cennete giremezler.»
*
Putlara tapmaktan sonra Allah'ın ilk yasakladığı davranışlar, içki içmek ve insanlar ile alay etmektir.
*
Dünyada biraraya gelerek içki içenleri Allah cehennemde de bir araya getirir.
*
Cehennemde biraraya gelen içki arkadaşları karşılıklı biribirlerini suçlayarak birbirlerine «Allâh cezanı versin, bu yola beni sürükleyen sensin» derler.
*
Kim dünyada içki içerse Allâh ona Kiyamet Günü koyu zehirden bir içecek içirir.
*
Kim dünyada içki içerse Allâh ona Kiyamet Günü zehir içirir. Öyle ki, içmeden yüzün derisi ve eti kavrulup su kabına akar
*
Kim dünyada içki içerse Allâh ona Kiyamet Günü koyu zehirden bir içecek içirir. içince deri ve adalesi dökülür. cehennemlikler ondan tiksinirler.
*
içkiyi içen, içki elde etmek üzere üzüm sıktıran, sıkan, taşıyan, taşıtan ve parasını kullanan kimse günaha ortaktır.
*
içkiyi içen tevbesiz ölür ise içtikleri her yuduma karşılık cehennemin kanlı irinli suyundan onlara içirmek Ailâhın kesin kararıdır.
*
Her sarhosluk veren madde haramdır. Her alkollü içki haramdır

islâmı nûr ve suyu temizleyici
olarak yaratan Allâh'a hamdolsun!»

Abbas ibni Mirdas'a câhiliyede iken Niçin içki içmiyorsun? Vücûdunu ısıtır » derler. O şu cevabı verir. Cehaleti elime alıp karnıma indirmek istemem. Gündüz kavmimin reisi iken gece onların sefili olmaya razı değilim

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor
Kötülüklerin anası olan içkiden uzak durunuz.

peygamberimiz anlatıyor önceki devirlerde ibatinde bir adam vardı
onu Bir kadın kandırıp içki içirdi o
adam ise 1 kadehten sonra önce
kadının ırzına geçti sonrada adam öldürüp yapmam dediği tüm kötülükleri yaptı içkiden uzak durunuz. Allah'a yeminle kalbde içki île îmân bir arada barınamaz. Biri diğerini mutlaka kovar.»

Adem as yeryüzüne indirilince melekler, «Yâ Rabb'i! Bizler sana hamdederek noksanlıktan tenzih eder ve takdir ederken yeryüzüne kargaşalık çıkarıp kan döken birini mi halife yapıyorsun?» derler.

Ulu Allah (C.C) Ben, sizin bilmediğinizi bilirim buyurunca melekler Ey Rabb'imiz, biz sana ademoğlundan daha çok bağlıyız.» derler.(Bakara - 30).

Ulu Allâh yeryüzüne harut ve marut
adında iki melek gönderir Çiçeğin biri güzel bir kadın kılığına sokulur ve meleklere zinayı teklif eder melekler şu cevabı verir bizler hiç bir zaman Allah'a şirk koşmayız » diyip kadını kovarlar

Allah cc yeryüzüne harut ve marut adında iki melek gönderir dünyada
bir kadın ile karşılaşırlar. Yanında bir bebek vardır. Hârut ile Mârut kadına teslim ol derler. Kadın bebeği öldürmeden olmaz» diye cevap verir. melekler ise Hayır, Allaha yeminle söylüyoruz ki, biz hiç bir zaman öldüremeyiz» diye cevap verirler ve kadın kaybolur

ulu Allah dünyaya harut ve marut
adlı iki melek gönderir ve şeytan onları zina ve öldürmek konusunda kışkırtır ama hain hedefe ulaşamaz en son onlara içki içirir. sarhoş eder melekler bir kadının ırzına geçip bir bebeği katlederler Allah tarafından
cezalandırılan meleklere şeytan der
ki sarhos olunca reddettiginiz tüm günahları işlediniz »


Ümmü Seleme buyurur ki: Bir gün kızım rahatsızlanınca Ona ilâç olarak hurma suyu sıktım Hz Resul içeri girdi. ve şöyle buyurdu Ulu Allah ümmetimin şifasına haram kıldığı şeyi vesile etmez» Ulu Allah, içkiyi haram kılınca ondaki faydaları da gidermiştir.


Muhammed (S.A.S.) Allah Rasûlü hos geldi, geldiğine ne iyi etti

Hz. Adem miracta iken efendimiz ile karşılaşmış atamız Adem as
Hz Muhammedin Selâmını alarak Ey sâlih kardes ve sâlih peygamber, hoş geldin» demiştir.

miraçta efendimiz 3.kat gökte Hz
yusuf ile karşılaşmış Hz Yûsuf Ey sâlih kardeş ve sâlih peygamber, hoş geldin» demiştir

miraçta Hz Muhammedi gören Hz
Musa sâlih kardeş ve peygamber, hoşgeldin deyip ağlar soranlara Ağlıyorum Çünkü benden sonra peygamber olarak gönderilen bir gencin ümmetinden benim ümmetime göre daha çok insan Cennete girecek» diye cevap verir

Cebrail (A.S) peygamberimize buyurur Süt senin ve ümmetinin fıtratını temsil eder»
 

crow88

Müdavim
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,242
Reaksiyon puanı
3,058
Puanları
113
şimdi yazacağım yazılar çoğu kimseye manasız,yada saçma gelecektir,ama benim vardığım kanı budur.
1-her insanın beyninde her tür bilgi mevcut olarak doğmaktadır..
2-şöyle düşünün,insana okuma yazma veya yabancı dil öğretmeye çalıştığınızda zorlanıyor,okuyamıyor,anlamıyor
2-a-ama hiç okuma yazması olmayan yada ilkokul mezunu kişi Kuranı kerimi 3 ay gibi zamanda okumaya,hatta bazısı ezbere başlıyor.
3-hafızların o kadar ayeti kafalarında ezbere tutabilmeleri,hafızlar okuma esnasında hata,yada unutma anında diğer hafızın hemen araya girip eksiği tamamlaması
4-bazen haberlerde okuruz.
ameliyat masasından kalkan kişinin başka dili konuşması,anlaması

kendi başımdan geçen başka konularda var,ama buraya yazmak istemiyorum,ufak ama zihine takılan şeyler

bu arada ufak ekleme :)
oyun kağıdı 52 adettir-52 farz
tavla 30 pul+2 zar 32 farz

kurt adamlar dolunay geceleri çıkar

Allah´u Teala onu,kıyamet gününde yüzü ayın on dördü gibi parlak haşreder
13. Cuma (Friday the 13th) -Kara cuma indirimleri
Cuma Müslümanların kutsal günüdür,İslam da uğursuzluk yoktur.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Pir Sultan Abdal Sözleri

Demiri, demirle dövdüler; Biri sıcak, biri soğuktu. İnsanı, insanla kırdılar; Biri aç, biri toktu.

Bir halden bilmez cahile, Kul eyledi zaman bizi.

Benden selam olsun ev külfetine Çıkıp ele karsı ağlamasınlar.

Dostum beni ısmarlamış, gel diye, Gideçegim ama yol bozuk, bozuk.

Alem çiçek olsa, arı ben olsam Dost dilinden tatlı bal bulamadım

Yad ellerde kalmak kula hatadır Sal Allah’ım, sal sılama varayım.

Cehennem dediğinde dal odun yoktur. Herkes ateşini buradan götürür.

Yağmur gibi yağar taşlar başıma İllede dostun bir fiskesi yaralar beni.

Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım, Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.

Bir kişi Hakk’ın emrinde olmazsa Ona nesne gelmez, selamın almam.

Gönüldür cennet yapısı Nur ile aydın kapısı Kıldan incedir köprüsü Geçebilirsen beri gel.

Karga konsa gülistana Gülün kadrini ne bilir Kendi kadrini bilmeyen Elin kadrini ne bilir.

Gel benim sarı tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk derdim büyük Ben anınçün inilerim.

Gel ahımı alma güzel, Bir ah yerde kalmaz imiş, Gaziler fani dünyada, Pir ağlatan gülmez imiş.

Hak bizi yoktan var etti Şükür yoktan vara geldim Yedi kat arsa asılı Kandildeki nura geldim.

Derdim çoktur hangisine yanayım, Yürekte yareler türlü türlüdür.

Herkese gönlünce ver deli gönül.

Aşk harmanında savruldum Hem elendim hem yoğruldum Kazana girdim kavruldum Meydana yenmeğe geldim.

İman eder, amel etmez Hakk’ın buyruguna gitmez Hiç böyle bir seytan var mı?

Sana aşık olan çekmez mi ahı Getir and içelim Kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni.

Konuş ki ehl ile olasın ehil Konuşma cahille olursun cahil Kişi itibardan düşer mi düşer.

Yanlış fetva ile yola gidilmez,

Arı birlik ile yapar yapıyı, Birlik ile bitmeyende bal olmaz.

En iyi dostundan sakın sen seni.

Herkes ettiğini elbette bulur,

Hatırın yıkarlar hatır yıkınca

Nasihatim dinle, sakın gururdan. Hünerin var ise kendini devşir, Söyleyecek sözü kalbinde pişir

Ululuk büyüklük Hakk’a yaraşır

Ne kadar bilsen de bilire danış Danışan dağları aşar mı aşar Danışmadan yola gitse bir kişi Yorulup yollardan şaşar mı şaşar.

Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni

Ummadık taş başa düşer mi düşer

Sensin bu gönlümün şahı sultanı Yaradan Allah’tır benim vekilim Veren Allah yine alır o canı

Gönül bir gemidir, akıl dümeni Akıl dümen, ya söyleyen dil nedir?

Hakk’ın yarattığı kul bana n’eyler, Kendi kalbin arıt, bize ilişme Bendeki küfr sendek’imana neyler?

Ben dervişim dersin dava kılarsın Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır

Kurdun işi namert lokmasın yemek Hak için adanan kurbana n’eyler?

Dertli olmayanlar derde yanar mı Sâdık derviş ikrârından döner mi Dertsiz bülbül gül dalına konar mı Ben bülbülüm dersin, gülün var mıdır?

Kaba rüzgar gibi boşa dolaşma Çalıya çırpıya değip ileşme Toz toz olup topraklara karışma Harman yeli gibi es deli gönül.

Kara toprak gibi sakin ol otur Hak’tan ne gelirse kabul et getir Bahar aylarının yemişin bitir.

Nefis çok övülmesi yüzünden firavunlaştı.Mütevazi ol,büyüklük taslama.

Kul ol,sultan olma!''

[Mevlâna]


Doğrusu çok şaşılacak şey; diller ne güzel söylüyor, kalpler de biliyor; fakat ameller aykırı düşüyor.

[Hasan–ı Basri]

Eğer Bilmediklerim Ayağımın Altında Olsaydı Başım Arş ' a Değerdi .İmam - ı Azam r.a.

Hz.Ali'nin (r.a.) kılıcından evvel yüreğini ara bul.Hz. Nûh'un (a.s.) gemisinden evvel, dirayetine sarıl.

İçindeki putları kıramayanın İbrahimliğe kalkması...Nasıl olur? ''

[Hz. Mevlânâ]

Adi kimselerle mücâdele etme, seni üzerler.Halîm adamlarla da mücâdele etme sana küserler.

[İbn-i Abbas r.a.]

İyi sözün aslın bilen derdi bu söz nerden gelir. Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir
Yunus Emre

Tasavvuf ehli göçüp gitti
Tasavvuf artık bir israf yoludur.
Şimdiki tasavvuf bir deri kırbadan
Bir seccadeden ve bir gösterişli hırkadan ibarettir.

Ebu'l Kasım Cüneyd

Tasavvuf, sevgilinin kapısından kovulunsa da orada yerleşmektir.

[Maruf Kerhi]



imam gazali kalplerin keşfi

Bilesin ki, Cum'a Günü, Allah'ın kendisi ile islâmı yücelttiği ve müslümanlara mahsus büyük bir gündür.


Ulu Allah buyuruyor Ey mü'minler! Cum'â Günü namaza çağrılınca alış verişi birakarak Allahı zikretmeye koşun. sizin için hayırlıdır. Cuma süresi

Ulu Allah Cum'â Namazi sırasında dünya işleri ile, Cum'â Namazına koşmaktan alakoyacak herşeyle ilgilenmeyi yasaklamaktadır.

Peygamber'imiz S.A.S.; buyuruyor

Hiç süphesiz. ulu Allah size Cum'âyı farz kılmıştır.»

Özürsüz olarak üç Cum'â terkedenin kalbini Allâh mühürler.»

Adamin biri Ibni Abbas'a hiç Cum'aya gitmeksizin ve hiç bir namazi cemâatle kılmaksızın ölen kimsenin durumunu sordu, ibni Abbâs "O cehennemliktir buyurdu

kitab ehli müşriklere hiristiyan ve yahudilere Cum'a Günü verildi. Fakat hakkında anlaşmazlığa düşünce onlardan alındı. Sonra Allâh, o günü bize hidâyet etti,

Cebrail (A.S.) dedi ki. «Sizin için cumada hayırlı bir ân vardır ki o anda hayırlı bir şey dilerse Allâh (CC.) mutlaka verir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Güneş altındaki günlerin en hayırlısı Cum'a Günü'dür.
*
Adem, (A.S.) cuma günü yaratılmış, o gün Cennet'e girmiş, o gün yeryüzüne indirilmiş, o gün tevbesi kabul edilmiş, o gün ölmüştür.
*
Kıyamet cuma günü kopacaktır. Cennet'te Allah'ın (CC.) cemâli o gün görülecektir.»
*
Ulu Allah her Cum'a günü, altı yüz bin kişi cehennemden âzâd eder.
*
Cum'â Günü iyi geçince diğer günler de iyi geçer."

Kâ'b-ul Ahbâr buyurur ki; Ulu Allah beldeler içinde Mekke'yi, aylar içinde Ramazan'ı, günler içinde Cumâ'yı ve geceler içinde Kadir gecesi'ni üstün kılmıştır.

Cum'â günü, kuşlar ve böcekler Selâm, ne iyi gün derler

Peyganber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Cum'â Günü veya gecesi ölene Allâh şehid mükafatı yazar ve onu kabir fitnesinden korur
*
Peygamber'imiz Hz. Ayşe'ye
senin öfkeli ve hoşnut anlarını anlıyorum» dedi. Hz. Ayşe «Nasıl diye sordu. Peygamberimiz Hoşnutken «Muhammed savin Rabb'i hakkı için dersin. öfkeli iken ibrahim as ın Rabb'i hakkı için hayır
dilersin, buyurdu.
*
islâm'da ilk sevgi Peygamber'imiz ile Hz Ayşenin sevgisidir Hz Resul O'na Ebû Zer ra Ümmü Zerr'e ne ise. Ben senin için oyum. Şu farkla ki, ben seni boşamam » buyururdu.
*
Peygamber'imiz eşlerine buyurdu
Beni Hz. Ayşe konusunda üzmeyin, çünki Allah'ın adına yeminle
söylüyorum ki, onunkinin dışında, hiç bir eşimin yatağında iken bana vahiy inmiş değildir.»
*
Peygamber'imiz kadınlara ve çocuklara karşı insanların en şeftalisi idi.

Erkeğin karısına karşı görevi neşe, şaka ve oynaşma ile kadının sıkıntılarını gidermektir. böyle davranmak onların gönlünü hoş edecek en geçerli yoldur.

Peygamber'imiz eşleri ile şakalaşır davranışlarında onların seviyesine inerdi. Hz. Ayşe ile koşu düzenler, bazen biri, bazen öbürü kazanırdı.

Peygamber'imiz insanlar arasında kadınlara karşı en müşfik olanı idi

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

imanı en olgun mü'minler, huyu en güzel olan ile eşine karşı en tatlı davrananlardır.»
*
En iyiniz eşlerine karşı en iyi davrananınızdır Ben, içinizde eşlerine karşı en iyi davrananınızım

Hz. Ömer buyurur ki; «Erkeğin ailesi içinde çocuk gibi olması ve gerektiğinde erkekliğini ortaya koyması gerekir.

Ulu Allah (C.C) burnu havada ve huysuz kimselerden nefret eder» mânâsina gelen hadiste eşine karşı sert davranan kendini beğenenlerin ikaz edildiği ileri sürülmüştür.

Kaba, hırçın ve alçak kimselere uyma mealindeki âyette kaba deyiminden Eşine karşı katı kalbi olanın kaba sözlerinin kastedildiği ileri sürülmüştür. (Kalem - 13).

Bedevi bir kadın, kocası ölünce derki Allaha yemin ederim ki, o evde güleryüzlü, dışarda az konuşan, bulduğunu yiyen ve kaybolanın hesabını sormayan bir adamdı.

Kadının kocası üzerindeki hakkı şakalasmada, iyi huyluluk ve kadının huyunu bozacak, onun itibarını kaybedecek bir aşırılığa düşmeden ölçüyü muhafaza etmeyi bilmesidir

Kadının kocası üzerindeki hakkı
kötü bir davranışta vakarını elden bırakmaması kötülüğe kapı açılmasını kolaylaştırmaması, islâm ve insanlıkla uyuşmayan hareketlerde kükremeyi ve karşı koymayı bilmesidir.

Hasan-ül Basrî buyurur ki Allâh adına yeminle söylüyorum, karısının her arzusuna uyan erkeği Allâh, Cehennem'e atar

Hz. Ömer buyurur ki; "Kadınların arzularına karşı durunuz, onların arzularına karşı durmada bereket vardır."

Bir halk sözü «Kadınlara danışın, fakat dediklerini yapmayın » der.

Peygamber'imiz Karısına köle olan mahvolur» buyuruyor.

Peygamber'imizin hadisindeki hikmet şudur: Erkek karısının arzularına uyunca, onun kölesi olur ve mahvolur. Ulu Allah erkeği kadına hâkim kılmışken, koca karısının boyunduruğuna teslim olursa ilâhi hükmü ters yüz etmiş ve şeytana itâat etmiş olur.

Nisa suresi

Allah (CC.) şeytanı rahmetinden kovunca şeytân dedi ki, Mutlaka kulların üzerinde pay edinip.Onları saptıracak, tutkusuna yakalatacak, üzerlerinde nüfuz kuracağım

şeytân der ki, Mutlaka kullar üzerinde nüfuz kuracağım onlarda
davarların kulaklarını yaracaklardır. Allahın yaratılış hikmetini değiştireceklerdir

Kim Allahı bırakarak şeytanı efendi edinirse, hiç süphesiz, apaçık şekilde hüsrana uğramıştır »

Erkeğin, sözüne uyulan taraf olması gerekir. Karşı tarafa uyan kimse olmak, onun yaratılış hikmetine ters düşer.

Ulu Allâh Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdirler.»(Nisa - 34) buyurarak erkeğin hâkimiyetini belirtir

Kapının yanında kadının efendisi ile karşılaştılar." (Yusuf - 25) âyetinde erkeğin kadının efendisi olduğu bildiriliyor

Kadının nefsi de, senin nefsin gibidir. Onun dizginini biraz gevşetirsen. Seni uzaklara sürükleyip götürür.

Eğer kadının yularını bir parça gevşetirsen, seni bir arsin öteye çeker. onun dizginine hakim olur, sımsıkı tutarsan ona hakim olursun.

imam-ı şafiî buyurur ki üç kimseye iyi davrandıkça sana ihanet ederler. onlara ihanet edersen, onlar sana iyi davranır: Kadın, hizmetçi ve sefil insân»

Peygamber'imiz buyurdu koca hakları şunlardır

Kocası kadın ile yatmak isteyince kadın deve sırtında bile olsa onu reddetmemelidir.

Kocasının evinden, onun iznini almadan hiç bir sey vermemelidir, verirse sevabı kocasının, günahı kadının olur.

Kocasının iznini almadan nafile oruç tutmamalıdır. tutarsa sâdece açlık ve susuzluk çekmis olur, hiç bir sevabı olmaz.

kocasından izinsiz, evden çıkarsa eve dönünceye veya tevbe edene kadar melekler ona lanet eder.»

Bir insanin diğer insana secde etmesini emretseydim, karısı üzerindeki hakkının öneminden dolayı, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.»

Kadının Rabb'inin Rizâsı'na en yakın durumu evinin dört duvarı arasında bulunduğu zamandır.

Kadının Evinin dört duvarı arasında kıldığı namaz, camide kılacağı namazdan, faziletlidir

Kadının odasında kıldığı namaz, evinin her hangi bir yerinde kılacağı namazdan ve iç odasında kılacağı namaz, odasında kılacağı namazdan daha faziletlidir.»

Kadın avrettir. Dışarıya çıkınca onu şeytan gözetler.»

Kadının on tane avret yeri vardır. Evlenince kocası bir avret, ölünce toprak bütün avret yerlerini örter.»

Erkeğin eşi üzerinde bir çok hakları vardır. Başlıcaları ikidir. Biri namusunu korumak ve örtmek» öbürü ihtiyacı dışında talebde bulunmaması ve onu haramdan alakoymasıdır.

ilk müslüman kadınlar kocalarını ve kızlar babalarını uğurlarken onlara Sakın haram kazançlara sapma. Biz açlık ve sıkıntıya dayanırız, ama cehenneme dayanamayız» derlerdi.

ilk müslümanlardan bir erkek yola niyetlenir. Komşuları Karısına yola çıkmasına niye razi oluyorsun? sana nafaka bırakmadı» derler. Kadın şu cevabı verir. Kocamı rızık verici değil, yiyici olarak tanıdım. Benim rızkımı veren Rabbim var. şimdi yiyici gidiyor, fakat rızıklandırıcı bakîdir

saliha bir kadın salih bir zatla evlenmek mirasını sâlih kullara dağıtmak ve Allah'a giden bir yol açmak ister salih adamın hocası şu cevabı verir O Allah Dostu ile evlen, onun sözü sıddık sözüdür diyince
evlenirler adam 3 evlilik daha yaptığı halde bu kadın adamı yedirir içirirdi her seferindede eşlerinin yanına kuvvetli olarak git» derdi.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Kadının, kocasının izni olmadan onun evinden yiyecek vermesi helâl değildir. Sadece bozulmasından endişe edilebilecek sulu yemek müstesna.
*
Eğer kadın kocasının izni ile yemek yedirirse kocasının mükâfati kadar mükâfat kazanir.
*
Eğer kadın kocasının iznini almaksızın yemek verirse, mükafatı Kocasının, günahı ise kendisinin üzerine olur.

Kadının ana - babasına düşen vazifeler de vardır. en önemlisi kızlarına kocası ile iyi geçinmeyi öğretmeleridir.

Haricet-ül Ferazî'nin kızı Esma, kızını evlendirirken şöyle der:

Sen yetistiğin yuvadan çıkıp tanımadığın bir yatağa giriyor ve bilmediğin bir arkadaşa varıyorsun.
Sen ona yer ol ki, o da sana gök olsun. Sen ona döşek ol ki, o da sana direk olsun.

Onu hiç bir zaman gücendirme ki, seni üzmesin. Ondan uzak kalma ki, seni unutmasın.

ona yaklaş. Burnunu, kulağını ve gözünü muhafaza et, senden yalnız güzel koku alsın, sadece güzel söz duysun ve sırf güzel şey görsün.

şâirin biri karısına şöyle seslenir

Kusurlarımı görmezlikten gel kî. Sevgimin devamlılığını sağlayasın.

Kızdığım zaman beni öfkelendiren söz söyleme.Tef çalar gibi işin aslını öğrenmeden beni tefe koyma. Çünki işin iç yüzünü bilemezsin.

Arzuna kapılıp aşırı şekilde yakınma ki. Kalbim senden uzaklaşır, çünkü kalbler değişir.

sevgi ve sıkıntı bir kalbde biraraya gelirse.Sevgi durmaz, gider

Allahım! Bizi şeytanın tuzaklarından koru da hidâyet üzere iken sana kavuşabilelim.
Amin. yâ Mümin

imâm-i Safii Şarkı söylemek bâtıla yakın, makruh bir eğlencedir. Onun ile çok meşgul olan, şahitliği kabul
edilmez bir sefihdir» buyurur.

imâm-i Sâfii ye göre, insanın yakını olmayan bir kadının sesinden şarkı dinlemesi kadın ister meydanda, ister perde arkasından söylesin, ister hür, ister köle olsun kesinlikle caiz değildir»

imâm-i Sâfii Halkı toplayıp cariyesinden şarkı dinleten kimse, şahitliği kabul edilmez bir sefihdir» der.

imâm-ı şafii , kamışla trampet çalmayı kerih görür. Bu Kur'an-ı Kerim'i dinlemekten alıkoymak için, zındıkların icâd ettiği bir hareketdir demiştir.

imâm-i Safii buyurdu Peygamber Sünneti'nin ışığında tavla oynamak mekrûhdur. Satranç oynamayı da hoş karşılamam.
*
Bütün oyun çeşitlerini mekruh görürüm. Çünkü oyun, dindarlara ve mürüvvet sahiplerine yakışan bir iş değildir.»

imâm-ı Mâlik şarkı söylemeyi yasaklayarak İnsan bir câriye satın alsa da sarkıcı olduğunu görse, yaptığı alış-verisi tek taraflı olarak bozup cariyeyi geri verebilir» der

imâm-i Azâm' şarkı dinlemeyi günâh görüp, mekruh saymıştır.
Süfyan-Üs Sevrî, ve Küfe'li âlimler de bu görüştedirler.

Ebû Tâlib-i Mekkî âlimlerin şarkı dinlemeyi mubah saydıklarını naklederek «Sahabelerden Cafer. Zübeyr Sube. Muâviye ve başkaları şarkı dinlemişlerdir. der

ilk Müslümanlar arasında sahâbi ve tabiin şarkıyı mahzur görmemişler. İleri gelen Hicâzlılar Mekke'de Teşrik ve ibâdet ile geçirilen günde bile şarkı dinlerlerdi

Medine'liler ve Mekkeliler de halka sûfiler için hazırlanmış besteler çalan cariyeleri vardı. Cüneyd-ül Bagdadî, Sirri Sakati ve Zunnûn-u Misrî şarkı dinlerlerdi» denilmiştir

Abdullah ibni Cafer ra şarkı dinler, sadece şarkı dinlerken oynamayı caiz görmezdi.»

Yahya ibni Muâz buyurdu ki: «Biz üçseyi kaybettik, göremiyoruz iffet ile birlikte yüz güzelliği, Dine bağlılıkla birlikte güzel söz Vefa ile birlikte dostluk»

kimi alimler Kıyamet günü şarkı dinlemek sevap mı günah mı sayılır sorusuna şu cevabı verirdi, ne sevap ne de günâh amellerden
olup boş söz söylemeye benzer. Ulu Allah maksatsız yeminlerden dolayı sizi mesûl tutmaz demişler


Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor

Dayanaksız olarak ortaya çıkarılan yeni şeylerden kaçınınız. Çünki dayanaksız ortaya atılan her yenilik bid'attir Her bid'ât sapıklıktır, cehenneme sürükler."

dinimizde kim olmayan bir yenilik ortaya atarsa, ileri sürdüğü yabancı yenilik, reddedilmiştir.»

Benim ve benden sonra gelen Raşid halifelerimin sünnetinden yolundan ayrılmayınız.»

hadisler, Kur'ân'i Kerim´e. Sünnete ve ileri gelen âlimlerin görüş birliğine aykırı düşen her yeniliğin kabul edilmez bir bid'ât olduğunu belirtir.
 

BJKolik

Dekan
Katılım
31 Aralık 2016
Mesajlar
6,419
Reaksiyon puanı
6,757
Puanları
113
imam-ı şafiî buyurur ki üç kimseye iyi davrandıkça sana ihanet ederler. onlara ihanet edersen, onlar sana iyi davranır: Kadın, hizmetçi ve sefil insân»

Bu sözü anlamadım, biraz garip ve ters değil mi bu söz? Kadına karşı nasıl davranılmalı tam olarak neyi kast etmiş burada.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Bu konuyu açıklamak için peygamberimizden bir hadis paylaşıyorum kaynak imam gazali kalplerin keşfidir yukarıda peygamberimizin hadislerine bakarsak dikkatli bir şekilde okursak konuyu daha iyi anlamış oluruz

Eğer kadının yularını bir parça gevşetirsen, seni bir arsin öteye çeker. onun dizginine hakim olur, sımsıkı tutarsan ona hakim olursun.

Tabi bu söz belki gazaliyede ait olabilir ama efendimiz buyuruyorki kadının nefsani arzuları vardır ve ben kimi asi kadınları cehennemlik görüyorum niçin çünkü kocalarına asilik yaptığı için yani tabi bazı yerlerde kadın nefsi duygularıda temsil eder sefil insanlarda kimi durumda zulme uğrar ama imkanı bulunca zalimleşenlerde vardır yani bu durumda imam şafi bir genelleme yapmıştır herkes için geçerli değildir
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Ağaca bir balta vurmuşlar: Neyleyeyim, sapı bendendir" demiş. Necip Fazıl Kısakürek

Bir ağacın yenilen yemişi, o ağacı dikenin sadakası olur. Hadis-i Şerif

Bir kimse ağaç dikerse muhakkak Allah ona o ağacın meyvesi kadar ecir ve sevap verir. Hadis-i şerif

Meyve veren ağaca balta vurmazlar. Atasözü

Meyvesinden ve gölgesinden halkın yararlanacağı bir ağacı kesen kimseyi Cenabı Hak cehenneme atar. Hadis-i Şerif

Kavak ağacını beğenen pek az kişi gördüm; çünkü dosdoğrudur da ondan. Cenap Şahabettin

Orman seni düşman gözünden saklar. Atasözü

Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim. Fatih sultan Mehmed

Saçsız adam ne ise ağaçsız şehir odur. Ali Naci Karacan

Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur. Necip Fazıl Kısakürek

Allah'ım! İnsanlar Seni verdiğin nimetler yüzünden severler;
Bense Seni verdiğin belalar yüzünden severim Hallac-ı Mansur

Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyunu içmeye benzer;
içtikçe susarlar susadıkça içerler.
Muhyiddin Arabi




"Kalbin selâmeti, Allah'dan başkasına yönelmemektedir.
İmam-ı Rabbani Hz.


“ALLAH Sevdiği Kulunu, Kullarına da Sevdirir..”Hz.Ömer (r.a.)


Üç şeyden kork ; Allah'tan, nefsinden, Allah'tan korkmayandan.

Muhyiddin İbnü'l-Arabî

Hürmetler karşılıklıdır.

Sabırla öfkesini yutanın kalbine emniyet ve imanın dolacağını da unutma.

Muhyiddin İbnü'l-Arabî

Eğer İşin sonundan korkar, nasıl sona ereceğini bilemezsen, Kur'an, oku

Rabbimiz, bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz sen sonsuz bağışta bulunansın."

Rabbimiz, doğrusu geleceği şüphe götürmeyen günde, insanları toplayacak olan sensin. Şüphesiz ki Allah verdiği sözden caymaz."

Muhyiddin İbnü'l-Arabî

İstemek kavuşmanın müjdecisidir. Yanıp yakılmak da kavuşmanın başlangıcı demekdir. (İmam-ı Rabbani)


dünyada verilen meskenlerin akibetinin harabe, süslü püslü
elbiselerin paçavra, nikâhlanılan eşlerin sonu çürümek ve yiyecek ve
içeceklerin de akibeti pislik olduklarını görmez misin!...

Ey Rabbim bize dünyanın aldatıcı olan bu güzelliklerine gönül
bağlamamayı ihsan et ve bizi afiyet üzere daîm eyle!. AMİN.

(Muhyiddin-i Arabi Hz.)


Dini hükümIeri kendi akIıyIa anIamak ve akIı ona rehber etmek isteyen, peygamberIiğe inanmamış oIur. OnunIa konuşmak akıI işi değiIdir.

İmamı Rabbani Hz.

“Yaptıklarınızı ALLAH için yapmıyorsanız; Boşuna Yorulmayın..!”

Dünyaya Ihtiyacın Kadar Baglan!
Kalbden Sevme Nasibin Neyse Gelir, Üzülme..!!!

- Abdulkâdir Geylânî

Allah'a giden yolda halk yoktur, insanlar yoktur, fani şeyler yoktur, sebepler yoktur ,malum yoktur, cihet, yön yoktur, kapı yoktur...
Sultân Abdulkâdir Geylâni ks


Senden istifade ettiği şeyden dolayı seninle arkadaşlık edene itibar etme.

istifade ettiği şeyden dolayı seninle arkadaşlık edene itibar etme.
bu arkadaşlık umduğu şeyi elde ettikten sonra biter.


Allah için seninle arkadaşlık edene güven, itibar et. Allah için arkadaşlık ettiğinin belirtisi
nasihat etmesi ve hakkı kabul etmesidir.

{ Muhyiddin İbn Arabi (ks) }

Abdulkadir Geylani

"Seni eksiğinle, kusurunla, günahınla, sevabınla, hakikaten sevenin, ALLAH " olduğunu bilseydin başkalarına kulluk etmezdin."
*
hata işledin, yanlış yaptın diye terketmeyen Seni eksiğinle, kusurunla, günahınla, sevabınla, hakikaten seven sadece "ALLAH "
*
Müminin adeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.
*
İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.
*
Kalp Kitab ve Sünnete göre amel ederse kurbiyet (yakınlık) kazanır.
*
Kalp kurbiyet (yakınlık) kazanınca da neyin kendi lehine ve aleyhine, neyin Allah için veya başkası için, neyin de hak ve batıl olduğunu bilir ve görür.

ABDÜLKADİR GEYLANİ’DEN (K.S.)

Allah kuluna çok fazla soru sormaz, sadece şunu sorar:
Ben seninleydim, sen kiminleydin ?

Cüneyd-i Bağdâdî Hz. (k.s)

" Tasavvuf, Hakk’ın, seni senden öldürmesi ve seni Kendisiyle diriltmesidir."

Cüneyd-i Bağdadi




Akşemsettin sözleri

Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya 10 atla koşar.

Kendini olgun sanan kişi bu zan sebebiyle Allah cc.’ya ulaşamaz.

Hasedi terk et, kendini başkalarına medh etme.

Ne mutlu o kimseye ki, kendi ayıbını görür.

Yürü, mezarlıkta sessizce otur. O söz söyleyip şimdi susmuşları gör! Onların topraklarını bir renkte, bir halde görürsün, ama halleri bir değildir ki…

Nerede akarsu varsa orada yeşillik vardır. Akan gözyaşının olduğu yere de rahmet gelir.

Akıllı isen yalnız başına yolculuğa çıkma. Kimsenin kalbini kırma.

Düşen şeyi alıp (temizleyerek) yersen fakirlikten kurtulursun.

Nâmahreme (harama) bakma, harama bakmak gaflet verir

Senden üstün olan kimsenin önünden yürüme.

Dünyanın mutluluğuna mağrur olma. Kimsenin nimetine haset etme.

Edepli, mütevazı (alçak gönüllü) ve cömert ol.

Cünüp kimse ile yemek yemek keder verir.

Gece uyanık ol, seher vakti Kur’an-ı Kerim oku. Zikrin dâima Hamd-i Hüdâ Allahü Teâlâ’ya hamd olsun.

Ömrüm uzun olsun dersen, kimseye kızma, eziyet etme.

Çok uyumak kazancın azalmasına sebep olur.

Yalnız bir evde yatmaktan sakın. Çıplak yatmak fakirliğe sebep olur

Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.

Balığa denizden başkası azaptır.
Ben hürriyeti kulluğa satmam.

Her işe besmele ile başla. Nimete şükür, belâya sabret.

Adalet nedir? Ağaçları sulamak.. Zulüm nedir? Dikene su vermek…

Nice kişiler vardır ki dizimin dibindedirler, ama benim için sanki Yemen’dedirler. Yemen’de olan niceleri de vardır ki, sanki dizimin dibindedirler.

Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır, gerçek kahraman odur ki, önce kendi nefsini yener.

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, hiç aramamak demektir.

Ey asker… Biliniz ki, bu fetih, Cenâb-ı Hakk katında size ve Sultan II. Mehmet Han’a takdir kılınmıştır. Kim ki şüphe eder, imandan sapmış olur.

Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.

Fakire verilen, daha onun eline geçmeden Allah cc’ya ulaşır.

İçteki kirleri, su değil,
gözyaşları temizler.

Sende iyi olan ne varsa
dostuna da onu ver.

Bal yiyen arıcı arısından gocunmaz.

Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz.

Allah ile olduktan sonra, ölüm de ömür de hoştur.

Bazı insanlar vardır ki selâm verir is kokusu gelir. Bazıları da vardır selâm verirler ve onların selâmından misk kokusu gelir.

Akşemseddi’nin Sultan Mehmed’e
Istanbulun Fethi için ettiği dua;
Ya Rab! Ümmetini sevindir ordun kâfiri kuşattı. Kanını sel gibi akıttı. Onları mücadelede yalnız bırakma!

Akşemseddi’nin Sultan Mehmed’e
Istanbulun Fethi için ettiği dua
Ya Rab ümmete yardımlarını esirgeme. Onları kâfirlere karşı muzaffer kıl!

Akşemseddi’nin Fatih Sultan Mehmed’e ettiği dua; İstanbul Fethedilmesi için; Ya Rab! Ümmetini sevindir. ordun kâfiri kuşattı. Kanını sel gibi akıttı. Onları yalnız bırakma! İslam ümmetine yardımlarını esirgeme. Onları kâfirlere karşı muzaffer kıl!



Tasavvuf, sevgilinin kapısından kovulunsa da orada yerleşmektir.
[Maruf Kerhi]

Maşuk madem sevgilinin kapisina gelebilmiştir o halde arkasında tek bir kapı kalmamıştır...kovulsa bile bunu bir lutuf görüp o kulptan ayrılamayacaktır...


Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz. Evet kuvvet haktadır ve ihlastadır.

Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlas ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.

BEDİÜZZAMAN / Lemalar

Ulu Mevlânâ buyuruyor ki Kur'an-ı Kerim her âyetin mânâsı şudur Ey Kulum! Benden başkasından ilgi ve alakanı kes! Başkasında bulacağın her şeyi minnet etmeksizin benden bulursun.

Ulu Mevlânâ buyuruyor ki Kur'an-ı Kerim her âyetin mânâsı şudur
benden bulacağın ve elde edeceğin şeyleri, hiç kimseden elde edemezsin.

Ulu Mevlânâ buyuruyor ki Kur'an-ı Kerim mânâsı şudur Ey bana yapışıp sarılan kimse! Bana daha fazla sarıl ve daha fazla yapış!"


Her şey, her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canım kurban, başı secdede,
İki büklüm, Allah diyene
Benim gönlüm Allah diyene...

Necip Fazıl Kısakürek


RABBİME muhabbet ve nuruna emanet olun, dualarınızı beklerim.

Yollar boşaldı artık,
Yolcular buldu vaha
Yolcular gitmesede
yollar gider ALLAHA




Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu "Yatsı namazını cemaatle kılan kimse o gecenin yarısını namaz kılmakla geçirmiş gibidir.

Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu
Yatsı ve sabah namazını cemaatle kılan kimse o gecenin tamamını namaz kılmakla geçirmiş gibi sevab alır"


"Yaradılanı severim yaradandan ötürü" Yunus Emre

Başkaları gene evlerine gitti;
biz kaldık, sen kaldın,
bir de uzayıp giden aşk kaldı.
Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks)

imam gazali kalplerin keşfi

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Kim iyi çığır açarsa hem kendi hem de Kıyamete kadar o çığırdan gidenlerin sevabı üzerine olur.

kim kötü çığır açarsa hem kendi günahı ve hem de Kıyamet Günü'ne kadar o çığırdan gidip kötülük isteyenlerin günahı üzerine olur."


Hiç şüphesiz, bu benim yolumdur
Ona girin. Yan yollara sapıp ondan ayrılmayın.

işte Allah (C.C) size bunları emrediyor ki, kötülüklerden sakınasınız » (En´am - 153)

Bilesiniz ki. Hak Yol tektir. Özü hidâyettir. Cennete ulaşır.

Şeytan bir çok yan yollar ortaya atmıştır. Hepsi de sapıktır. Varış yerleri de cehennem'dir

Peygamber'imiz bir gün bir çizgi çizdi Bu Allah'ın doğru yoludur yanına bir kaç çizgi daha çizdi ve Bunlar çesitli yollardır, her birinde şeytan durur kendine çağırır diyip şu âyeti okudu benim doğru yoluma girin. yan yollara sapıp Allahın Yolu'ndan ayrılmayın. Allâh. kötülükden sakinasiniz diye size emreder»(Bakara - 188).

yanyollar, sapıklıktır » Yahudilik. Hıristiyanlık, ateşperestlik ve sapık dinler şahsî arzu inâda kapılarak sapıklık ve bid'âtlar didişmelere kendilerini kaybedenlerin yolları olan yönelmelerdir.»

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor

Sünnetimden yüz çevirenler, benden değildir.»
*
Gök yüzünün altında tapılan putlardan Allah'ın en çok gücüne gideni nefsi arzulara tapılmasıdır.»
*
Hiç süphesiz, en hayirli söz. Allah'ın Kitabı, en hayırlı yol Muhammed'in (S.A.V) gittiği, yoldur.
*
En fena şeyler, dayanaksız olarak sonradan ortaya konanlardır. Her bid'ât bir sapıklıktır.
*
Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey, midelerinizin ve cinsî
organlarınızın arzuları ve nefsi isteklerin sapıkloklarıdır.
*
Dayanaksız olarak sonradan ortaya atılan şeylerden sakınınız. Çünki dayanaksız olarak ortaya atılan her değişiklik bir sapıklıktır.
*
Ulu Allâh, bid'atçinin ne orucunu, ne haccını, ne ümresini, ne cihadını ne de herhangi bir tasarruf ve adaletli uygulamasını kabul etmez.
*
Hamurdan kilin sıyrılması gibi bid'âtçı da islâm'dan çıkar.
*
Sizi gecesi gündüz gibi olan aydınlık bir anayol üzerinde bırakıyorum. Helak olmaya
yönelenlerden başka hiç kimse ondan sapmaz.
*
Her hayatın bir amacı, her amacın bir zaafı vardır. Amaci sünnetim olanlar hidâyete ermişlerdir Amacı başka olanlar de helak olmuşlardır.
*
ümmetim hakkında üç seyden korkarım Âlîmin sapıklığı Nefsin arzularına uymak Zâlim idare."

Kim arkadaşına, Gel kumar oynayalım derse, sadaka versin.

Tavla oynayip arkasından namaza duran kimse domuz kanı ve irin le abdest alıp namaza duran kimse gibidir Yani, namazı kabul olunmaz.

Peygamberimiz tavla oynayanlarla karşılaşınca Kalbler eğlencede, eller işliyor. Ve diller boş sözler söylüyor." buyurur.

Kumar, satranç, tavla ve benzeri haram oyunlar oynayanlara selâm vermeyin, selâm almayın.»

Şu üç şey Meysirdendir. Kumar, zar atmak ve hamamda ıslık öttürmek

Hz. Ali bir gün satranç oynayanlara buyurdu ki Nedir bu oturduğunuz putlar? Allâh adina yemin ederimki birinizin yanar kor avuçlayarak sönünceye kadar avucda tutması bunlara değmekten hayırlıdır Allah adına yemin ederim ki, sizler başka şeyler için yaratıldınız

Satranç oynayanlar, en yalancı kimselerdir. Öldürülmediği halde «öldürüldüm» derler. Ölmediği halde «öldüm» derler.

Ebû Musa el-Es'âri buyurur ki.
Satrancı ancak günahkârlar oynar.

çalgı âletleri Haram olanlar. Bunlar ud, tanbur, düdük ve davul - zurna gibi şarkı okuyucularına eşlik eden âletlerdir.

çalgı âletleri Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval ve kemençe gibi âletlerdir.

çalgı âletleri Mübâh olanlar. Bunlar eglence âleti değil de boru ve harb davulu gibi haberlesme âletleri ile nikâh için çalınan tef gibi toplantı ve herhangi bir hususu ilân etmek için kullanılan âletlerdir
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Muhyiddin İbn Arabi’den Sözler


Sınırlandırılamayanın sınırı hakkında soru soran biri cahildir.Sen O’nun neticeleriyle ve eserleriyle cevap ver,alim olursun.

Perde açıldığı zaman her şey olduğu gibi açığa çıkar. Bunun neticesinde; bilen rahat eder, cahil ise büyük bir hüsrana uğrar

ölümden önce ilim aracılığıyla kendi nefsini idrak et. Çünkü karanlık önündedir ve onda ilminden başka bir ışık yoktur.

Amellerin en şereflisi ilimdir.

Kesin olarak ortaya çıkmıştır ki öğreten haktır, dolayısıyla kimseye minnet etmemek gerekir.

En eşkur II veli valideyke ileyye’l masîr / Önce bana, sonra da ana babana şükret…dönüş ancak banadır.” (Lokman, 14)

Değnek ve dalları birer birer kırmak mümkündür; ama demet haline getirdikten sonra onları kırmaya güç yetiremezsin. O halde birleşin ve birbirinizden ayrılmayın.

Kainatta olan her şey insana boyun eğdi-rilimiştir, buna rağmen insan inkar eder: “Kutilel in-sanu ma ekfereh/ Kahrolası insan! Ne inkarcıdır!” (Abese, 17)

İnsan feleğin kutbudur. Direktir insan. Bilmiyor musunuz; insan dünyadan ayrıldığında dünya harap olur,dağlar yerinden ayrılıp dağılır, gökler parçalanır ve yıldızlar gider.

Hak teala mutlak cömerttir;

kim Hakka icabet ederse, Hakla buluşur. Ama yüz çevirmeye devam ederse Hakkın kendisinden yüz çevirdiğini görür. Ona denir ki Bu, senin yüz çevirmendir sen onu inkar ediyorsun.

Kim Allah’tan başkasına bakarsa, Allah’tan uzaklaştırır. Artık, benim düşmanım başkasıdır,dememelidir. Aksine sen kendinin düşmanısın.

Hakkı engelleyen perdeler büyüktür
en büyüğü ilimdir ilim sahibi olunca elde ettim, dersin.
Herakliyus peygamberlik bilgisine sahipti, ancak imanı yoktu, bu bilgisi ona fayda sağlamadı.

Yahudiler Hz. Muhammed’in Nebî olduğunu biliyorlardı. Ama bilmeleri fayda vermedi. Nefisleri onun kesin Nebî olduğunu kabul ettiği halde onu inkar ettiler.

İblis, Allah’ın emrine uymanın gerekli olduğunu biliyordu, ama emre uymadı ve muvaffakiyetten mahrum kaldı.

İlme aldanma, ilimle gururlanma. İlim cehaleti ortadan kaldırır, ama mutluluğu, saadeti sağlamaz. İlme imanın eşlik etmesini sağla, o zaman nur üstüne nur olur.

Dünya var oldukça mutluluk da yorgunluk ve zahmet de var olacaktır.

Burası erime ve ayrışıp arınma yurdudur.Sen, altı gün boyunca dolaşırsın, yedinci günde ebedilik yurduna girersin.

Kendi adını söylemeden önce O’nun adını zikret; o zaman hakkı amaç edinen ve hakkın da kendileriyle ilgilendiği kimselerin divanına yazılırsın.

Allah’ın rahmeti, merhamet edenleri nerede olurlarsa olsunlar takip eder, yerin kat kat altında bile olsalar onların arasına sızar.

Eğer Allah’ın kahredici isminden çok az bir şey halkın üzerine musallat olsa, onları tuz buz eder.

Allah’ın muradı bekadır. Beka da rahmete aittir. Nitekim bazı insanlar azapta bile olsalar onları ebedi kılan rahmettir.

O sana şah damarı kadar yakındır; O’ndan başkasına bakma. O’ndan başkasına bakarsan kendinden başka bir şey göremezsin. Nefsin de O’na karşı bir perdedir; asla O’nu göremezsin.

Bir ayette yüce Allah şöyle buyurmuştur: “İza messehum taifun mineşşeytani tezekkeru feiza hum mubsirun (A’raf, 201)

Hamd Allah’a hastır. Allah’ın seninle açtığı ilk kapının nefsin olduğunu bilir misin? Varlık sahnesine zuhur ettiğin zaman büyüklendin; bunun üzerine seni aç ve muhtaç kıldı

Kibirlenen birini gördüğünde ona karşı tevazu göster. Çünkü onun hakikati kulluktur. Böyle yapmakla ona kulluğunu hatırlatırsın.

kulluğunu hatırla Böylece nefis aslına döner ve seni sever. Seni sevdiğinde sana yakın olur. Sana yakın olduğunda sana hizmet etmek ister.

kulluğunu hatırla Ona hakikati Nefs mutlaka bundan etkilenir gerçeği kabul eder. Bu takdirde onun öğretmeni olursun, reislik ondan sana intikal eder.

Sen Allah ile hakikate ermişsin Allah ancak kendisini bilenlerden alır. Çünkü bilen vermenin adabıyla edeblenmiş olur.


Hakkın zikretmesi ve çağırması var, mah-lukatın zikretmesi ve duası var. Sen hakkı zikredersen, O da seni zikreder.

Sen: Ya rabbi! dersen, O da: Ey kulum! der. Sen: Bana ver, dersen, O da sana: Bana ver, der. Buna göre ister zikri ister duayı seç.

Duaya şu ayette işaret edilmiştir:“Ve evfu biahdî ufi biahdikum / Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vaat ettiklerimi vereyim.” (Bakara,40)

Zikre de şu ayette işaret edilmiştir: Fezkurunî ezkurkum/ Öyleyse siz beni anın ki ben de sizi anayım.” (Bakara, 152)

yüce Allah buyurmuştur: “Edu. Ilallahi ala basiretin ena ve menit’tebeani / Ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzere Allah’a çağırıyoruz.” (Yusuf, 108)

İnsan, alemin ruhu olmasına kanıp, ben ondan şerefliyim, dememelidir. Alem senin kardeşindir. Alem ve insan birbirini bütünler. Anneni ve babanı tanı.

Bilmeyen,şeriatın hakikatten farklı olduğunu düşünür. Heyhat! Düşündüğü ne kadar yanlıştır! Aksine hakikat şeriatın aynısıdır.

şeriat beden ve ruhtan ibarettir. Şeriatın bedeni ilim ve hükümler
ruhu ise hakikattir. Dolayısıyla şeriattan başka bir şey yoktur.

Yüce Allah buyurmuştur: “Yetbeullâhu alâ külli kalbin mutekebbirin cebbarin /Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini mühürler.” (Mümin,35)

Bunlar Allah’ın isimleri değil mi? Bu isimlerle sıfatlananlar ateşte değiller mi?

Ateş perdelenme yeri değil midir?Perdelenme görmemek değil mi Görmemek ziyan değil midir? Öyleyse neden insan rabbine koşmaz,

neden insan rabbine koşmaz,
ki rabbi, onun zelil ve fakir nefsini müşahede edip ona cömertçe bağışta bulunsun.

Doğru sözlü Resulullah (s.a.v.)in şu sözünü görmedin mi: “Senden sana sığınırım”

Ebu Yezid şöyle demiştir: Dedim ki: Ya Rab! Ne ile sana yaklaşayım? Dedi ki: Ben de olmayanla. Dedim ki: Sen de olmayan nedir? Dedi ki: Zillet ve muhtaçlık.

Cüneyd-i Bağdadi Hz.

Her kim gördüğünden ibret almazsa, onun görmemezliği görmesinden üstündür.”
*
Kulluk, her an Allah cc Hz.leri’ne muhtaç olduğunu bilmek ve O’nun Resulüne (SAV) tam tabi olmaktır.”
*
Allah'ım kalbimi senden gelen bir sevinçle doldur..


Ölümü çok hatırla. günahlarından dolayı çok istigfâr et Allah cc den af ve mağfiretini iste.
*
Kalan ömrün için, Allahü teâlâdan
Seni muhâfaza etmesini iste.

Süfyan ı Sevri Hazretleri

Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa kaçıracağın keçilere çobanlık yapamazsın ..Şemsi Tebrizi

Sen bir mektupsun aç oku; gideceği yere uygun mu? uygunsa zarfı iyi muhafaza et kıyamete kadar Ama gideceğin yere uygun değilse; yırt yenisini yaz Mevlâna


Dünya peşinden koştuğun sürece senin padişahındır.Ondan yüz çevirince,sen ona sultan olursun. Hacı Bayram-ı Veli


RABBİME muhabbet ve nuruna emanet olun, dualarınızı beklerim.

Yollar boşaldı artık,
Yolcular buldu vaha
Yolcular gitmesede
yollar gider ALLAHA


Ey İnsan kaf dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün.
*
Unutma her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.

Şemsi Tebrizi

Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Şemsi Tebrizi

imam gazali kalplerin keşfi

Receb» kelime olarak hürmet manasına gelir. Bu ayda tevbe edenlere rahmet yağdığı ve ibadet edenlere nûr indigi için bu aya «Asap» adı da verilir.

Receb, suyu sütten ak, baldan tatlı ve buzdan soğuk bir cennet nehrinin adıdır. Bu sudan sâdece Receb Ayında oruç tutanlar içebilir.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor

Receb, Allah'ın, Şaban benim ve Ramazan da Ümmetimin ayıdır.»

Hikmet ehli der ki: «Receb üç harftir. «Ra» «cim» «Bâ», «Ra» Allah'in rahmetini. «Cim» kulun suç ve cürmünü. «Ba» da Allâh'in iyiliginin bereketini temsil eder.

ulu Allah «Kulumun suç ve günahını rahmet ve iyiliğim arasina alırım » diye buyurur

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor

Kim Receb ayının yirmi yedinci gecesi oruç tutarsa, amel defterine altmış aylık orucun sevabı yazılır.»
*
Receb ayının yirmi yedinci günü. Cebrail (A.S) ın Peygamberimize ilk vahiy getirdigi ve Peygamberimizin Mirâç'a çiktigi gündür.
*
Receb, insanların kavgaya kapılmadıkları bir Allah Ayıdır.
*
inanarak ve önem vererek Receb Ayından bir gün oruç tutanlar ulu Allah'ın Rızasını hak ederler.

ulu Allah Zilka'de, "Zilhicce, Muharrem ve Receb Aylarını diger aylarının süsü olarak yaratmıştır.

ulu Allah: «Ayların sayısı Allah katında, Allah'ın Kitabında on ikidir. Onların dördü dokunulmazlık ayıdır Dokunulmaz dört ayın üçü arka arkayadır. Yalnız bir tanesi ki o da Receb'dir- tek başınadır.

Receb Ayının ilk Cuma Gecesi'nin üçte ikisinden sonra sabaha kadar tüm melekler tek tek Receb Ayında oruç tutanlar için duâ ederler.

Peygamber'imîz (S-A.S.) buyuruyor

Kim dokunulmaz aylardan Zilka'de Zilhicce, Muharrem ve Receb Ayı üç gün oruç tutarsa ameline 900 senelik ibadet sevabı yazılır."

Haram ayları dörttür. En büyük melekler dörttür. Allâh'dan gelen başlıca Kitablar dörttür. Abdest azaları dörttür. Tesbih cümlelerinin en faziletlileri dörttür.

Sübhanallah,
elhamdülillah,
Lâ ilâhe illallâh.
Allâhu Ekber"

Sayıların temeli dörttür. Birler, onlar, yüzler, binler. Zaman birimleri saat, gün, ay ve yıl olmak üzere dörttür.

Mevsimler ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olmak üzere dörttür. Madde hali sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve yaşlık olmak üzere dörttür,

insan vücudunun başlıca unsurları safra, koyu sıvı, kan ve balgam olmak üzere dörttür. Raşid halifeler Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali ra olmak üzere dörttür.

Peygamber'imize Allah dört gecede rahmet yağdırır. Kurban Bayramı Gecesi, Ramazan Bayramı Gecesi, Şaban Ayının on beşinci Gecesi ve Receb Ayının ilk gecesi»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Beş gece vardır ki, Allah o geceler duaları mutlaka kabul eder Recebin ilk gecesi. Şaban ´ın onbeşinci gecesi. Cuma Gecesi. Ramazan ve Kurban Bayramlarının Gece'leri

Bu aya «Şaban adının verilmesi, kendisinden iyiliklerin doğması yüzündendir. «Şaban » kelime olarak «patika» manasına gelen faydalı bir yol» demektir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Şaban Ayı girince, nefsinizi temizleyin ve bu ay boyunca niyetlerinizi iyi ediniz."

Peygamber'imiz En çok Şaban Ayı oruç tutardı.Yâ Rasülellah , seni şaban Ayı kadar hiç bir ayda oruçlu görmüyorum» diyenlere şu cevabı buyururdu Şaban, Receb ayı ile Ramazan arasında ihmal edilen bir aydır. Bu ay amellerin Allah katına çıkarıldığı bir aydır ben de amelim Allah Katına çıkarken, oruçlu olmak istiyorum. buyururdu

Hz. Ayşe buyurur ki; Peygamber 'imizin Ramazandan başka hiç bir ayı sonuna kadar oruçlu geçirdigini görmüş degilim.

Hz. Ayşe buyurur ki; Peygamber 'imizin Şaban ayından fazla oruç tuttuğu bir ay görmedim


yer yüzünde Müslümanların nasıl iki bayramı varsa gökte meleklerin de iki bayram gecesi vardır. bu
geceler Berat ve Kadir gecesidir.
Mü'minlerin bayramları Ramazan ile Kurban Bayramıdır. Şabanın on beşinci gecesine Melekler Bayramı adı verilmiştir.


şaban Ayının onbeşinci Gecesi Berat Gecesi bir yılın günahlarını. Cuma Gecesi bir haftanın Kadir Gecesi de bütün günâhları giderir»

Berat Gecesi'nin bir adı da Keffaret Gecesi»´dir. bu geceleri ibadet ile geçirmek, günahların giderilmesine sebeb olur.

Peygamber 'imiz iki bayram gecesi ile Şabanın 15. gecesini ibâdetle geçirenlerin kalbleri, diger kalblerin öldüğü gün ölmez» buyuruyor

Peygamber 'imize Şabanın 13. gecesi yaptığı dua ile ümmetin üçte biri on beşinci gecede ise Allahın emrinden kaçanlar harici tüm ümmete şefaat yetkisi verilmiştir onun için Şabanın onbesinci gecesine «Sefaat Gecesi de denilir


Ulu Allah Şabanın 15. gecesi kullara nazar eder ve Allah'a ortak koşanlar ile bozguncular dışındaki herkesi afveder» bu gece «Mağfiret Gecesi» adını almıştır.

peygamberimiz berat gecesi şöyle
dua ederdi

Sana cismim ve duygularım secde etti. Kalbim sana inandı. Ey ulu Allah her uludan istenir işte elim. onunla işlediğim bütün kusurları büyük günahlarımı bağışla.

Yüzüm yaratıcısına, biçimlendirene üzerine göz ve kulak açana secde etti.»

Allah'ım senin korkunu taşıyan
şirkten uzak, kâfir ve günahkâr olmayan bir kalb nasib eyle.»

Öfkesinden kaçınıp rızana, cezandan affına, senden uzak kalmaktan sakınıp Sana sığınırım.

seni övecek sıfatları sayamam. Sen kendini övdügün gibisin. kardesim Davud gibi Efendim için yüzümü topraga sürdüm, efendimin şanına yaraşan, afvetmektir»

Şabanın onbeşinci gecesi Ulu Allah koyun sürüsünün kılları kadar kişiyi cehennemden âzâd eder

Şabanın onbeşinci gecesi şu kişiler
azad edilmez içki içenler, ana baba kalbi kıranlar, zinaya düşkünler almayacağı malda fiyat yükseltip resim yapanlar ve koğucular.»
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Şemsi Tebrizi Sözleri

Sevmeyene karınca yük
Sevene filler karınca
Dağ bile taşır İnsan âşık olunca!

Bazen, Akışına bırakmak gerekir; Yaprakları, suyu, mevsimleri, Olayları ve insanları.. Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları..

Sen ol da; ister ‘yar’ ol, ister ‘yara’. Lütfun da başım üstüne, kahrın da

Ey sevgili! Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi, Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni…

Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet Çünkü hayat çok kısa.

İnsanlar; Susanı korkak Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar oysaki biz istediğimiz kadar hayatımızdalar Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar!

Mal, bir çok kimsenin kıblesidir.

Dünyaya tapanlara göre bir pul, tatlı canlarından değerlidir. Sanırsın onların canı yoktur. Eğer canları olsaydı mal canlarından daha değerli olmazdı.

İşin Allah’a kalmışsa, olmuş bil!

Aşk nasip işidir, hesap işi değil.

Kapımıza değil, kalbimize vuran buyursun!

Dağı bile taşır, insan âşık olup inanınca.

İmtihan bu ya. Balığın gönlü, çöle vurulur.

Kadın; bilene “nefes”, bilmeyene “nefs”tir.

Alimken arif oldun peki aşık olmaya namzet misin?

Dostluk gül olmaktır, yaprağı ile de, dikeni ile de.

İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.

Sen nasıl bir pınarsın Mevlana’m, içtikçe daha çok susadığım.

Hüzün taze tutar aşk yarasını.
Yaramdan da hoşum, yarimden de

Şaşarım seven insan nasıl uyur? Aşıka her türlü uyku haramdır.

Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.

Her şey insanoğluna feda iken, insanoğlu ise kendine cefa olmuştur.

Kaç aşk eleğinden geçmem lazım, yedi deryayı bir yudumda içmek için?

Elalem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz, içmeden sarhoş olmuşuz.

Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.

Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.

Her şey çok olunca ucuzlar; Edep bunun aksinedir, o çoğaldıkça değeri artar.

Ne kadar okursan oku bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.

Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın; Nerden geldiğini unutmaması için.

Hayatta her şey olabilirsin; Fakat önemli olan hayatın içinde “İNSAN” olabilmektir.

Gül, her gönlün mürşididir; kimini kokusuyla şad eder; kimini de dikeniyle irşad eder.

Bil ki güneşe bakmaya cesareti olmayan gölgede kalmaya, gölgeyi ışık sanmaya mahkumdur.

Sende o var bu var, falan dedi var, falan anlattı var, peki sende senden ne var Mevlana?

İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor.

Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim… Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?

Ne diye böbürlenip büyüklenirsin. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?

İnsanoğlunun edepten nasibi yoksa, insan değildir. İnsan ile hayvan arasını ayıran edeptir.

Altın olsam; Değerimi herkes bilir. Ben basit bir demir olayım. Değerimi sadece anlayan bilsin!

Söylediklerimden vazgeçtim, pişman oldum. Çünkü ne sözde mana, ne de mana da söz kaldı.

Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa Allah da onu başkasına muhtaç etmez.

Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.

Eğer Allah seni bana yazmışsa, benden kaçışın yok! Lakin kader seni benden almışsa, ağlamaya lüzum yok.

Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.

Başkalarından bekliyorsan ilgi, saygı ve önemsenme; dur ve sor, ben bunları kendime ne kadar veriyorum diye.

Sözler hakikat değildir, ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır.

Bana göre aşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.

Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?


imam gazali kalplerin keşfi

Şaban Ayının on beşinci gecesi Azrail (A.S)'e bir sonraki Şabana kadar öleceklerin isimleri bildirilir.
peygamberimiz buyurur ki insan
agaç diker, evler yaparken öbür yandan adı ölecekler arasına yazılır hadisine dayanarak berat gecesine Kısmet ve Takdir Geceside denilir

Ey Mü'minler; Sizden öncekilere olduğu gibi, size de günahlardan korunasınız diye, oruç tutmak farz kılınmıştır.»(Bakara - 183)

oruç, hiristiyanlar üzerine de farz kılınmıştı.Fakat zamanla kendileri bu farzı yerine getirmekten kaçındılar.

Ramazan» kelime olarak «Remza» kökünden türemiştir ve kızgın taş anlamındadır. araplar şiddetli sıcak günlerde oruç tutardı. oruç ayı şiddetli sıcaklara rastladığı için bu ayın adını Ramazan» koymuşlardır

ramazan yakıcı manasına gelir Ramazan ayının günahları eritmeye vesile olması yüzünden oruç ayına bu isim takılmışdır

Ramazan Orucu, Hicret'in ikinci yılında farz kılındı. Kesin bir Isîâmî vecibedir apaçık bulunduğu için farz olduğunu inkâr eden kâfir olur.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Ramazanın girince, bir ay boyunca bir tanesi bile kapanmamak üzere, bütün cennet kapıları açılır
*
Ramazan girince Allahın emri ile şöyle seslenilir Ey hayır arayıcısı, Ey kötülükte ileri giden, kendine gel!
*
Ramazan girince Allahın emri ile şöyle seslenilir Günahlarına af afvedilmesini dileyen yok mu ki, günahları afvedile
*
Ramazan girince Allahın emri ile şöyle seslenilir isteği olan yok mu ki, dileği yerine getirile! Tevbe eden yok mu ki, tevbesi kabûl oluna Bu davet, tanyerine kadar devam eder.
*
Allah her bayram gecesi bir milyon kişiyi cehennemden âzâd eder.
*
Şaban Ayının son günü Peygamber imiz şöyle buyurdu
*
Ey insanlar! Sizi büyük bir ay gölgesi altına almak üzeredir. İçinde bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.
*
Kadir Gecesi nin olduğu ay Allah, oruç tutmayı farz ve gecelerini ibadetle geçirmeyi nafile kılmıştır.
*
Kadir Gecesi nin olduğu ay Kim hayir islerse baska zamanda birfarzi yerine getiren gibidir.
*
oruç ayında kim bir farzı yerine getirirse başka zamanlarda yetmiş farz yerine getiren gibidir.
*
oruç ayı sabır ayıdır. Sabrın mükafatı ise cennettir.
*
oruç ayı yardım ayıdır, içinde mü'minin rızkının arttığı bir aydır.
*
oruç ayı Kim bir oruçluya iftar ettirirse, bîr köle azad etmiş gibi sevab kazanır ve günahları bağışlanır.
*
Yâ Rasûlallah, hepimizin oruçluyu iftar ettirmeye varlığı yetmez dediler Peygamberimiz cevap buyurdu Allah, o sevabı, oruçluyu bir yudum süt, bir içim su ve bir hurma ile iftar ettirene de verir.
*
Kim oruçlunun karnını doyurursa bu onun günahının bağışlanmasını sağlar, Allâh ona benim Havzımdan içirir de artık hiç susamaz olur.
*
Kim oruçlunun karnını doyurursa oruçlunun mükâfatından eksilmez onunki kadar sevab kazanır.
*
oruç ayının başı rahmet, ortası bağış ve sonu cehennemden kurtuluştur.
*
Kim oruç ayında kölesinin işini hafifletirse Allah onu cehennemden azad eder
*
Rabb'inizin hoşnutluğunu kazandıran iki şey, Allâh'dan başka ilâh olmadığına şahadet etmek ve O'na istiğfar etmektir.
*
Sizin için kaçinilmaz ve ihmal edilmez olan iki sey Rabb'inizden
cennet istemeniz ve sizi cehennemden korumasini diiemenizdir.»
*
Kim inanarak ve önemini anlayarak Ramazan Orucunu tutarsa, geçmis ve gelecek bütün günâhlari afvedilir."
*
Ulu Allah «insanoglunun oruç haric, her ameli kendisi içindir. O sırf benim içindir ve mükafatını da yalnız ben veririm» buyuruyor.
*
Allâh Katında oruçlunun ağız kokusu, miskten daha hoştur
*
iftar anına kadar melekler oruçlular için istiğfar eder.
*
Oruç ayında şeytanların elebaşları tutuklanır.
*
Oruç ayında Ulu Allah her gün Salih kullarımın kötülük ve sıkıntıdan kurtulmaları yakındır » buyurarak her gün cenneti süsler,
*
her iyi amel işleyenin ameli bitince, mükafatı verilir
*
Peygamberimize israiloğullarından birinin bin yıl Allah yolunda silah
taşıdığı anlatılınca efendimiz aynısını ümmeti için diledi Yâ Rabb'i, ümmetimi, ömrü kısa ameli en az ümmet yarattın diye dua etti Allâh ümmetimize israiloğlunun Allâh Yolunda silâh taşıdığı bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesini bağışladı.
*
Kadir Gecesi Cebrail meleklerle yere inerek Allahı zikreden her kulu selâmlarlar, ona istiğfar ederler

Ebû Hureyre buyurur ki;

Kadir Gecesi, yeryüzüne çakıl sayısından çok melek iner. Onların inmeleri için gök kapılarının hepsi açılır. Her yana nûr saçılır.

Kadir Gecesi Büyük tecelli meydana gelir ve Meleküt âlemi açılır. Gökyüzünün perdeleri kalkınca bazı kimseler zikreden, şükreden, tesbih eden bütün melekleri görürler.

Kadir Gecesi Kiminin önüne cennet açılır orada evleri, köşkleri, hurileri, nehirleri, meyveleri görür. Göğün tavanı Arş-ı müşahede eder.

Kadir Gecesi Kimisi velilerin,
Peygamberlerin, şehidlerin. sıddıkların konaklarını görür Meleküte dalar, rahmet deryasında gezintiye çikar.

Kadir Gecesi Kimisi Cehennemi, onun tabakalarını ve içindeki kâfirlerin barınaklarını ve diğer fevkalâdeliklerini görür.

Kadir Gecesi Kimisinin önünden Allah ile arasındaki perde kalkar da O'ndan gayri hiç bir seyi görmez

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Kim Ramazanın 27. gecesini sabaha kadar ibadet ile geçirirse, bu benim nezdimde bütün Ramazan geceleri yapılan gece ibadetinden daha sevimlidir."

Hz. Fatıma «Babacığım kadir gecesini ibâdetle geçirecek güçte olmayan ne yapsın » diye sordu. Hz Resul cevab buyurdu Onların gece oturup Allah'a dua etmeleri, ümmetimin Ramazan Geceleri yaptıkları ibâdetten sevimlidir.»

Kim iki rek'at namaz kılıp istiğfar ederek Kadir Gecesini ibâdet ile geçirirse Allah tarafından bütün günahları bağışlanır

Kim Kadir Gecesini ibâdet ile geçirirse Allah'ın rahmetine gömülür.

Kim Kadir Gecesini ibâdet ile geçirirse Cebrail (A.S), kendisini kanadı ile okşar. Cebrail'in kanadı ile okşadığı kimse cennete girer.»

Peygamberimizin kıldığı ilk bayram namazı. Hicretin ikinci yılına restlayan bir Ramazan Bayramı Namazıdır.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor

Bayramlarınızı tekbirler ile şenlendiriniz.»
*
Kim bayram günü 300 kere sübhanellahu ve bihamdihi» der sevabını ölmüş müslümanlara bağışlarsa, ölünün kabrine bin nûr iner ölünce Allah kendi mezarına da bin nûr gönderir.»

Vehb Ibni Münebbih buyuruyor ki; Şeytan her bayramda öfkeden inler. yardakçıları Seni öfkelendiren nedir, efendimiz» diye sorarlar. Şeytan şu cevabı verir Bu gün Allâh Muhammed (S.A.S) ümmetinin günahlarını afvetti Onları mutlaka nefsi arzularla oyalamalısınız

Allah, Ramazan Bayramı Günü cenneti yarattı. Tûbâ ağacını dikti, Cebrail'i. (A.S.) vahiy indirmek üzere vazifelendirdi. Firavun büyücülerinin tevbesini kabul etti.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor Kim, önemini bilerek bayram gecesini ibâdet ile geçirirse, kalblerin öldüğü gün kalbi diri kalır

Hz. Ömer oğlunu bayramda yırtık bir gömlekle görünce ağlar oğlu babacığım Ancak Allah Rızâsından mahrum ve ana - babasına âsi olanlar hayal kırıklığına düşerler. Ben senin hoşnutluğun sayesinde Allahın Rızasını kazanacağım diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Ömer gözyaşları içinde oğlunu bağrına basar ve duâ eder

şâir ne güzel söyler:

Dediler ki; «yarın bayram, ne giyeceksin? Dedim ki, «Kuluna susayınca su sunan Allah'ın bağışladığı elbiseyi

Fakirlik ve sabır öyle iki elbisedir ki.
Onların arasında barınan kalbin sahibi bayram ve Cum'âları görür.

Ey ümidim! Sen yoksan bayram matemdir bana Sen bana görünür veya sesini duyurursan, o zaman benim için bayram var.


Ramazan Bayrami Allah cc Melekleri yeryüzüne indirir. Onlar şöyle seslenirler Ey Muhammed ümmeti! Büyük günahları afveden ve bol bağışlar sunan kerem sahibi. Rabb'inize çıkın.»

ulu Allah, meleklere «Vazifesini yapan isçinin karşılığı nedir» diye sorar. Melekler o işin mükafatını almaktır.» diye cevap verirler.

ulu Allah meleklere Sizi şahid tutarım ki, onlara mükâfat olarak riza ve magfiretimi verdim buyurur

Peygamber 'imiz Zilhiccenin ilk on günü kadar amellerin Allah Katında değerli olduğu gün yoktur buyurdu


Peygamberimiz Zilhiccenin ilk on günündeki amel,malı ve canı ile Allah uğruna evinden çıkıp geri dönemeyenler hâriç cihâddan da daha değerlidir buyurdu.

içinde amel işlenen günler arasında Allah Katında Zilhicce'nin ilk on günü kadar değerlisi yoktur»

Allah Yolu'nda atı ile birlikte can veren hariç, Zilhicce'nin ilk on günü kadar değerlisi yoktur cihad günlerinden de değerlidir

Bir delikanlı . Zilhicce ayında oruç tutardı Peygamber 'imiz Bu gün niçin oruç tutuyorsun» diye sordu.
Delikanlı Yâ Rasûlallah anam - babam yoluna feda olsun! Bu günler hacc ve ibadet ayıdır. Ola ki, Allah beni bu günlerde yapilan dualara ortak eder» diye cevapladı

Zilhicce ayında oruç tuttuğun her gün için Allah Yolunda yüz köle âzâd etmis, üzerinde gaza ettiğin yüz deve ve yüz at vermis kadar sevab vardır.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Yunus Emre Sözleri;

Zehirle pişen aşa kim gelir.

Aşk zehri benim için panzehirdir.

Yaratılanı hoş gör,
Yaradan’dan ötürü.

Zulümle zenginleşenin,
sonu berbat olur.

Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar.

Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.

Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.

Söz ola kese başı,
söz ola kese savaşı…

Yaradılanı hoş gör,
Yaradandan ötürü.

Sevelim, sevilelim,
bu dünya kimseye kalmaz

Hiç kimseye yan bakma!
Öfkelenip sert çıkma!
Kalp Allah’ın evidir,
bu evi sen yıkma.

Kendimi bir nokta olarak gördüğümde, bir bakmışım ki anlamlı bir cümlenin sonundayım…

Elbiseye kan bulaştığı zaman onu yıkamadıkça temiz olmaz. İnsan gönlünden pasını temizlemedikçe kıldığı namazlar da yerini bulmaz.

Kulun gönül gözü görmedikçe, başımızdaki gözün görmesinin bir anlamı yoktur.

Âşık öldü diye sala verirler. Ölen bedendir, âşıklar ölmez.

Hakk’ı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir.

İnsan iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.

Her bildiğini söyleme ama her söylediğini bil!

Söz var gönlü sevindirir. Söz var tanıdığı yabancı eder. Söz kişiyi yüceltir veya alçaltır.

Hakk’ı uzaklarda arama, Hakk’ın durağı gönüldedir.

İyi İnci Derviş’in gönlündedir. Onun büyük denizlerde olduğunu zannetme.

Kimde bir güzellik varsa
bilsin ki ödünçtür.

Gönlü taş olanın dilinden zehir tüter. Ne kadar yumuşak konuşsa da onun sözleri “Savaş” gibidir.

Gönlünde aşk ateşi olan kişi yandıkça mum gibi yumuşar.

Taş gönüller ise kararmış
sert katı kış gibidir.

Yunus artık düşünmekten vazgeç, bu işe gerek yok. İnsan olana aşk gereklidir. Gönlüne Aşk ateşi düştükten sonra dervişe benzer.

Her kim Kuran bilmedi sanki dünyaya gelmedi.

Ben gelmedim kavga için,
benim işim sevgi için..

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, 72 millet dahi elin yüzün yunmaz değil.

Ey aciz Yunus kimseye kibirlenme, toprak gibi alçak gönüllü ol. Gül bahçelerinin tümü toprakta biter.

Aşık olamayan adem benzer yemişsiz ağaca.

Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.

Ölümden ne korkarsın,
korkma ebedi varsın.

Dışı hoş görünen kişinin içinin boş olduğunu bil. Baykuş gece-gündüz ötüp durur ama onun bir varlığının olduğunu zannetme.

Gözün her nereye bakarsa Allah mutlaka oradadır. Hakkı bulmayan can fayda bulmak yerine zarardadır.

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır…

dünyaya gönül veren kişi, sonunda pişman olacaktır Dünyada benim dediği şeyler ona düşman olacaktır.

Ey dostunu düşman sayan, gıybet etme, yalan konuşma. Bu dünyada fitneye düşen, iftira edenin öbür dünyada yeri dar olur.

Ey dostlar işitin, aşk bir güneşe benzer. Aşkı olmayan gönül ise bir taş misalidir.

Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan, alem herkes bilsin ki şunu; en büyük ibadet sevebilmektir..

Biz geImedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüIIerdir, gönüIIer yapmaya geIdik.

Hoştur bana senden gelen.Ya gonca gül,yahut diken. Ya hayattır, yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş. Kahrın da hoş, lütfun da

Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır.

hürmet kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı yemeğe kim gelir.


Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme.

Dünyada dertsiz baş olmaz.
Derdi olanın ahı dinmez.


Az söz erin yüküdür,
çok söz hayvan yüküdür.

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.

Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü.

Ya elim al kaldır beni. Ya vaslına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk neyledi.

Eğer, ilerde bir gün ‘keşke’ demek istemiyorsan, üç şeyi doğru seç: Eşini, işini, arkadaşını.

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Bu dünyaya gelen gider
Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?

Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünyaya kimse kalmaz

Eğer bir müminin kalbin kırarsan;
Hak'ka eylediğin secde değildir.

Edebim el vermez edepsizlik edene.Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene!


Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hasteyledi
Öldürmeğe kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi

Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Sofilere sohbet gerek,
Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek,
bana seni gerek seni

Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan. Söz binlerce mücevher ve altın parayı kara toprak eder.

Sabır saadeti ebedi kalır sabır kimde ise o nasip alır.

Söz bu dünya cehennemini, cennetin sekiz katına çevirir.

İnsanı yoldan alıkoyan nefistir. Yolda kalır nefsine uyan.

Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.

İnsanlar doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulamaz sen eğri isen.
Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen.

Bir avuç toprak biraz suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben.

Benlik davasını bırak. Muhabbetten olma hoşgörülü olmaya bak.

Aşk aşığı görünmez eder,
aslanı uysal koyun eder,
katı taşı hamur eder.

İyi İnci Derviş’in gönlündedir

Mazlumun, ahı indirir, Şahı padişahı

Kulun gönül gözü görmedikçe, başımızdaki gözün görmesinin bir anlamı yoktur.

Aşk dilini bilmeyen, âşık dilinden anlamayan ya delidir ya da dünya ehlidir.

Sabırlı kişinin öfkesi kalmaz. Kişi sabırlı olduğu zaman kötü huyları kalmaz

Sabreden kişi, sabrın ne olduğunu bilir. Sabırsız sabırlının dediğini ne bilir.

Bu dünyaya inanma, vefasın bulam sanma. Ömrün veren ziyana, çoğu pişman içinde.

Ey kişi her halde sana sabır gereklidir. Bütün acıları sabır ile tatlandırırlar.

Sabır, en kutlu hediye olduğu için bütün nifakçıları, kötü niyetli kişileri yener.

Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yâr eyle,
Kabrimizi nur eyle,
Kabre vardığım gece.

Ey dostlar işitin, aşk bir güneşe benzer. Aşkı olmayan gönül ise bir taş misalidir.

Ey hoca, İstersen bin kere hacca git. Bir gönle girmek hepsinden daha üstündür,

imam gazali kalplerin keşfi

Terviye günü Kurban arefesinden bir gün önceki gün senin için Allah Yolunda bin köle azâd etmiş ve üzerinde kaza ettigin bin deve ve bin at vermiş kadar sevab vardır.

Arife Günü AllahYolunda iki bin köle âzâd etmiş, üzerinde gaza ettiğin iki bin deve ve iki bin at vermiş kadar sevab kazanırsın

Kurban Bayraminin arife günü oruç tutmak île sene oruç tutmaya Aşure Günü oruç tutmak da bir senelik oruca bedeldir.»

ibni Mes'ûd buyurur ki;

Allah, günlerden dördünü, seçkin kıldı Mümtaz dört günün ilki Cum'â Günü'dür. öyle bir ânı vardır ki, ona rastlayıp da isteyen müslümanın dileği kesinlikle kabûl edilir.
*
Mümtaz dört günün ikincisi arife günüdür bu gün ulu Allâh Ey meleklerim kullarımı görün, mallarını harcayarak bedenlerini yorarak toz - toprak içinde huzura geldiler. Şahid olun günahlarını affettim buyurur
*
Mümtaz dört günün Üçüncüsü Kurban Bayramı Günü'dür. kul, Kurbanını kesince yere akan ilk damla kan işlemiş olduğu bütün günahlara kefaret olur.
*
Mümtaz günlerin 4.sü Ramazan Bayramıdır. Mü'minler bayrama ulaşınca, ulu Allah meleklerine buyurur ki Her çalışan, ücretini ister. Kullarım da Ramazanda oruç tutmuş mükâfat istiyorlar. Şahid olun ki, onların günahlarını afvettim Ey ümmeti Muhammed evlerinize dönünüz, kötülükler iyiliklere döndürülmüştür
*
Seçkin aylar Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem Aylarıdır.
*
Seçkin kadınlara gelince bunlar da imran kızı Meryem Allah ve resule ilk inanan Huveylid kızı Hatice, Firavun'un eşi Asiye ve cennetlik kadınların baş hanımefendisi Muhammed (S.A.V.) kızı Fatma'dır
*
Cennete ilk girecek dört kimseye gelince bunlar her kavmin ilk müslümanlarıdır Peygamberimiz arapların ilk müslümanı, Selman acemlerin ilk müslümanı, Süheyb, rumların ilk müslümanı ve Bilâl de Habeşilerin ilk müslümanıdır.
*
Cennetin hasretle beklediği dört kimse de Ali ibni Ebû Talib, Selmân Farisî Ammar ibni Yasir ve Miktad ibni Esved'dir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Kim Kurban arifesinden bir gün Önce oruç tutarsa. Allâh ona Hz. Eyyûb (A.S)'un karşılaştığı belâlara karşı sabrederek kazandığı sevab kadar sevab verir.
*
Arife Günü oruç tutana Allah, Hz. isâ (A.S)'ninki kadar sevab verir
*
Arife günü gelince, ulu Allah rahmetini saçar.
*
Hiç bir gün Arife günü olduğu kadar insan cehennemden âzâd olunmaz
*
Kim Arife günü dünya ve âhiret ile ilgili olarak Allâh'dan bir şey isterse, Allâh onun dileğini karşılar.
*
Arife Günü tutulan oruç hem geçmis ve hemde gelecek senenin günahlarına kefaret olur.»

Terviye ve arife günleri iki bayram arasında mü'minler için sevinç günleridir. Mü'minler hesabına günahlarının afvedilmesinden daha büyük bir sevinç kaynağı olamaz.

Aşure Günü bir senelik günaha kefarettir. Çünkü o gün Hz Musanın Arife Günü ise efendimizindir
efendimizin diğerlerine karşı üstünlüğü elbette kat kat fazladır.

Peygamberimiz Medine'ye gelince Yahudilerin Aşure Günü oruç tuttugunu gördü O'na "Bu gün ulu Allah Hz. Musa ile israiloğullarını Firavuna üstün kıldı . Biz de Hz. Musa'ya hürmeten bu gün oruç tutarız dediler Peygamber'imiz Biz Hz. Musa'ya sizden daha saygılıyız buyurarak ümmetine aşure günü oruç tutmalarını emretti.

Aşure Günü'nün üstünlüğü şudur Hz. Âdem'in tevbesi kabul edildi, Hz. Âdem yaratıldı Cennete girişi ve çıkışı bu güne rastlar

Aşure Günü Hz. idris göğe çıkarıldı. Nuh as ın Gemisi bu gün Cûdî tepesinde karaya oturtuldu. Hz. Süleyman 'a muhteşem saltanat bu gün verildi.

Aşure Günü Hz. Yûnus balığın karnından çıkarıldı. Hz. Yâkûb'un gözleri açıldı. Hz. Yûsuf kuyudan çıkarıldı Hz. Eyyüb hastalıktan kurtuldu ilk yağmurun yeryüzüne düşmesi bu güne rastlar

Aşure Günü Daha önceki ümmetler zamanında oruç tutmak yaygındı. Ramazandan önce bu günde oruç tutmanın önce farz kılınıp sonra bu emrin ortadan kalktığı ileri sürülür.

Peygamberimiz (S.A.S.) ömrünün son yılında gelecek sene yaşarsam. Aşurenin 9 ve 10 unun da oruç tutacağım buyurmuş fakat o yıl Allah'a kavuştuğu için bu arzusu gerçekleşmemiştir

Zilhicce'nin 9 ve 11. günü oruç tutulması Siz Aşure Günü'nden bir gün önce ve bîr gün sonra oruç tutarak Yahudilerin geleneğinden ayrılın.» şeklindeki hadise dayanır.

Peygamber'imiz (S.A.S.)buyuruyor

Aşure Günü kim aile ve yakınlarına cömert davranirsa. Allah da onu bütün sene boyunca genişliğe kavuşturur.»

Aşure Günü gözüne sürme çekenin o yıl göz ağrısına yakalanmıyacağı ve o gün yıkananın hasta olmayacağını ileri süren hadis sahih değildir o gün gözlere sürme çekmek, bid´attir,

Bilesin ki, Aşure Günü Hz. Hüseyin in uğradığı ihanet, onun derece artışına ve Allâh Katındaki yüksek mertebesini ve temiz ehlibeytin safına katılışını gösteren bir delildir.

Aşure Günü Hz. Hüseyin'in uğradığı ihaneti anmak isteyen
Ulu Allahın emrine ve Hz. Hüseyin'e ayırdığı mertebeye saygı duyarak sık sık «Innâ lillâhi ve inna ileyhl râciûn» demesi gerekir.

Ulu Allah buyuruyor Onlara Allâh'dan mağfiret ve rahmet vardır. onlar hidayete erenlerdir

Aşure Günü hiç kimse râfizi ve benzerlerinin yas ağlaşma ve dövünme gibi geleneklerine uymamalıdır böyle davranmak, mü'min ahlâkina uymaz.

Yüce Allâh, bize kafidir, O ne güzel vekildir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

Misafiri gücendirmeyiniz misafiri gücendiren Allahı gücendirmiş olur
*
Misafir ağırlamayan kimsede hayır yoktur
*
Peygamberimiz, bir gün sürüsü olan birine uğrar. Fakat adam Peygamber imizi ağırlamaz. Sonra bir kaç kuzusu olan bir kadın Peygamberimizi ağırlayarak kuzu keser. Bunun üzerine efendimiz buyurur ikisine de bakınız. Bu huy Allahın kudreti iledir. Allâh kime iyi ahlâk bahşetmek isterse ona verir
*
Peygamberimiz Bir gün hizmetçisi ni çağırarak falan Yahûdiden biraz un iste der. Yahûdî ancak bir rehin verirse ödünç veririm» deyince Peygamberimiz Vallahi ben gökte de yerde de güvenilir kişiyim. Eğer verseydi verdiginin bedelini geri verirdim diyip zırhını rehin bırakır

Hz. ibrahim yemek yiyeceği zaman dışarı çıkar iki mil uzağa giderek birlikte yemek yiyeceği birini arardı. Misafir Babası » diye ün salmıştı.

Hz ibrahimin misafire olan tutkusundan dolayı günümüze kadar vefat ettiği yerde misafir ağırlama geleneği devam etmiştir

Hz ibrahimin evinde Üç kişiden on kişiye, hatta yüz kişiye kadar evinde misafir ağırlanmayan bir gece geçirilmemiştir.

Hz ibrahim Her ev, hiç bir gece misâfirsiz kalmama sayesinde ayakta durur» derdi.

Peygamberimize «imân nedir» diye sordular. O da yemek yedirmek ve herkese selâm vermektir diye cevap buyurdu.

Peygamberimize günâhlara kefaret olan ve derece yükselten amelleri sordular Yemek yedirmek ve halk uykuda iken namaz kılmaktır dedi
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin çünkü O (c.c) camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Şems


Sizi harekete geçirmeyen imanın, sırattan geçirmesine imkan yoktur. Hz. Mevlana


Bitkinin güzelliği, tohumun İyiliğinden. İnsanın güzelliği ise kalbinden gelir. ”Hz. Mevlana


Çalınan her kapı hemen açılsaydı...
Ümidin , sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı..Mevlana


İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
mevlana


ruhumun bedenimden sıyrıldıgı gün bedenim toprakla birleşecek.
sen yardım eyle Allah 'ım


İsyanlardayım'' dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı...Hz.Mevlana


İstediğin olmuyor diye üzülme. Ya daha iyisi olur, ya da hayırlısı budur.
Hz. Mevlana


Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.
Hz. Mevlana


Hikmet taşımayan söz gevezelik,
Tefekkür barındırmayan sükut gaflettir. Hasan Basri ra


İnsanlarla az, Rabbinle çok konuş; belki o zaman kalbin Rabbini görür. Muaz bin Cebel


“Allah, isminin zikrini herkese nasip eder mi? Senin ‘Allah’ diyebilmen, Allâh’ın sana duyduğu sevginin işâretidir.” Mevlânâ


İnsanların düşmanlığını kazanmayı hafife almak, akıl noksanlığına delildir. İmam-ı Şa'rani


Kul, Allah'ın sevgisini tattığı zaman, Allah onu kendi kusurlarına mutalı kılar Böylece o, başkalarının kusurlarını görmez olur.
Rabia el-Adeviyye


Vücudumda yüz dil olsa da yine, şükretmiş olamam nimetlerine.
(İmam-i Rabbani)


Serkeş bir hayvanı aç bırakmakla zabtedip onu idare ettiğin gibi nefsine de ancak onu aç bırakmakla hâkim olabilirsin.
İmam-ı Gazali


Sivrisineğin gözünü halk eden,güneşi dahi o halk etmiştir.
Bediüzzaman


Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız.’’ Sözler,


Biz inananlar her işe Allah’ı zikrederek başlarız ki bu bizi Müslüman olmayan insanlardan farklı kılar. Bediüzzaman


“Allah’ı tanıyan ve itaat eden, zindanda da olsa bahtiyardır. O’nu unutan, sarayda da olsa zindandadır, bedbahttır.’’
Bediüzzaman


Akıl olmayınca ne yapsın sakal.
Ata Sözü


Akıllı bir adam deliyi azarlamaz.
Ata Sözü


Aklı zenginleri para zenginlerine acırlar. Victor Hugo


Akıldan başka her şey çoğaldıkça ucuzlar. Akıl ise çoğaldıkça kiymetlenir pahallılaşır. Syrus


Aklı başka yerde olunca,
gözler kör olur. P.Syrus


Akıl nerede oursa olsun iyi bir arkadaştır. Hadis-i Şerif


Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi, ama yüreğin mâsum çocukluk yüreği olsun. Schiller


Akıl yeryüzünden kalksa bile, hiç kimse akılsız olduğunu kabul etmez. Şeyh Sadi Şirazi


Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır. Beydeba


Akıllı bir kimse, düşmanından da akıl öğrenmeyi ihmal etmez. Beydeba


Akıllı bir kimse, kazandığı paranın birazını, aldığı nasihatın ise birçoğunu saklar. Harry Karns


Akıllı insanın ağzı kalbinde; akılsız insanın kalbi ağzındadır. Hz.Süleyman (a.s)


Akıllı olmak da birşey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır. Descartes


Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. Ata Sözü


Akılsızlar, hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalar. Goethe


Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir. Shakespeare


Anneler, çocuklarının aklından tutacakları yerde ellerinden tutarlar. Drupan loup


Arzu edilecek en iyi şey akıl, sakınılacak en tehlikeli düşman da akılsızlıktır. Hukema'dan


Bir adamın sorusundan, onun aklının derecesi anlaşılır. Hz.Ömer
.
Bir delinin akıllıya boyun eğdiği görülmemiştir, ancak tarih, delilere baş eğmiş akıllılarla doludur.
Cemil Sena


Deliler ve akıllı insanlar zararsızdır. en tehlikeli insanlar; yarı deli ve yarı akıllı insanlardır. Şeyh Sadi Şirazi


Delilerden korkmam, akıllı geçinenlerden korkarım.
Mazhar Osman


Elinizde ise başka insanlardan daha akıllı olun, ama sakın onlara bunu söylemeyin. Lord Chesterfield


Her insanın aklı, dostu; cehaleti ise düşmanıdır. Hz.Ali r.a.


İki şey akıl hafifliğinden gelir: Söylenecek yerde susmak, susacak yerde söylemek.
Feridüddin Attar


İlim bir kuş ise akıl onun kanadıdır. Feridüddin Attar


İnsanın en iyi dostu aklı, en büyük düşmanı da cehaletidir. Hukema


İnsanlara akılları kadar söz söyleyiniz. Montaigne


İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü hiç kimse aklından şikayetçi değildir. Montaigne


İnsanı hayvandan ayıran aklıdır. İnsan, akıldan uzaklaştığı zaman, hayvan ortaya çıkar. Epictetos


Hayatta başarılı olmak için akılsız görünmeli, ama akıllı olmalıyız. Charles De Montesquieu


Kurnazlık akıllılık değildir. Euripides


Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen, akıllı bir insandır. Epictetos


Zenginliğin en iyisi akıldır. Hz. Ali


Hz Ebubekir sözleri


Allah sevdiği kullarına ahirette azap etmemek için günahlarına kefaret olsun diye dünyada sıkıntı verir.


İnsanlardan bir şey isteme ki, insanlar seni sevsin. Allah'tan iste ki, Allah seni sevsin.


Her hastalık Müslüman'a bir şifadır. Bazısı nefsini, bazısı günahlarını...


Birine karşı sabrı kalmadığı vakit, Allah'ın sana ne kadar sabırlı olduğunu düşün.


Mazlum'un bedduasından sakının.


“Allah, amelsiz sözden razı olmaz.”


“Çok söz, kişiyi unutkan yapar.”


Sabredin, her şeyin başı sabırdır.


Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün!”


“Hakk’ı tanıyan ariflerin kölesi ol!”


“Sana yol göstermek isteyenden hâlini gizleme! Aksi takdirde kendini aldatırsın.”


“Kendini ıslah et ki, insanlar da sana karşı iyi davransınlar.”


Doğruluk emanet,
yalancılık hıyanettir.


Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış. Elde edince de onu geçmeye bak. Daha güzelini yapmaya gayret et.”


İnsanlara iyilik etmek afetlerden ve belalardan muhafaza eder.”


Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletli kişilerin güzel kokulu çiçekliğidir.


Şöhretten kaç ki, şeref seni takip etsin. Ölüme karşı hazırlıklı ol ki, sana hayat verilsin.”


“Hiçbir bela yoktur ki, ondan daha kötüsü olmasın.”


Ne söylediğini, kime söylediğini ve ne zaman söylediğini unutma.


“Sabırda zarar; hüzün ve telaşta fayda yoktur.”


“Sabır imanın yarısı, yakin ise tamamıdır.”


Kalp katılığı, çok yalan ve hasetten meydana gelir.


Komşunla münakaşa etme; zira misafirler gider, o kalır.


“Allah’tan afiyet isteyiniz. Hiç kimseye yakinden (kati bir imandan) sonra afiyetten daha faziletli bir şey verilmemiştir.”


Övünmeyiniz! topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar!


“Bana göre afiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbuldür.”


Akrabalar arasındaki düşmanlık ormana düşen ateşten farksızdır.


Dört şeyi dört yere bırakın;uyumayı kabre.rahatı sırat köprüsüne
övünmeyi mizana.arzu ve istekleri cennete.



Hz. Muhammed ‘e tapan bilsin ki o öldü. Allah ‘a tapan bilsin ki Allah ölmez.


Şayet ben Allah’a ve resulüne karşı gelirsem, bana itaat etmeyiniz.


Kendine kabir değil,
kendini kabre hazırla.


“Dünya müminlerin pazarı, gece ile gündüz sermayeleri, güzel ameller ticaret malları, cennet kazançları, cehennem de zararlarıdır.”


Kabre azıksız giren, vapursuz denize çıkmış gibidir.


Haramı terk etmek, helalı talep etmekten hayırlıdır.


Nefsini ıslah et ki, halk da sana bağlanmış olsun.


Şu dört özelliği taşıyan Allah ‘ın iyi kullarındandır: tövbe edene sevinen, günahkarın affını dileyen kötüye ıslahı için dua eden, iyiye yardımda bulunan.


Veciz konuşmanın sırrı, fuzuli sözleri terk etmektir.


imam gazali kalplerin keşfi


Haccın kabulüne sebeb ibâdetler hakkındaki soruya Peygamberimiz Yemek yedirmek ve tatlı dil» diye cevap buyurdu.


Hz. Enes Ibni Mâlik buyurur ki.
Misafirin girmediği eve melek de girmez.»


Misafir ağırlamanın ve yemek yedirmenin fazileti hakkındaki hadisler sayısızdır


şair ne güzel demiştir:


Misafiri niye sevmeyeyim Veya ona güleryüz göstermeyeyim Misafir
Kendi rızkını yiyor ve karşılığında bana teşekkür ediyor.»
*
Misâfirim yükünü çözmeden onu güler yüzle karşılarım Yer kurak olsa bile, benim yanimda bolluk belirir.
*
Misafir hesabına bolluk, köylerin çokluğu ile değildir Fakat onun için cömertin yüzü, bolluktur.»
*
Misafir çağıranın, fasıkları değil, takva sâhiblerini tercih etmesi gerekir


ata sözü şöyledir.«İyilik, ancak güler yüz, tatlı söz ve geleni iyi karşılamak ile tamamlanır.»


Peygamberimiz. kendisini ağırlayan bir eve dua ederken «Yemeğini iyiler yesin» diye buyurmustur.


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor


Yalnız takva sahibinin yemeğini ye. Yemeğini de sadece takva sâhibleri yesin.»
*
Yedirilen yemeklerin en fenası, sâdece zenginlerin çağrılıp fakirlerin ihmal edildiği düğün ziyafetidir


yemek verenin zenginleri değil, fakirleri gözetmesi gerekir. yakını ihmâl etmemesi gerekir. onları ihmal etmek soğukluk doğurur ve akrabalık bağlarını keser


yemek verenin dost ve tanıdıklar arasında ayırıma girmemesi gerekir. Çünki bazı dost ve tanıdıkları başkalarına tercih etmek, küskünlüğe yol açar


yemek verenin bunu övünme aracı kullanmaması, dostlarının kalbini hoşnut vesilesi ile yedirmesi mü'minlerin kalblerini sevindirip sünnete uyma vesilesi bilmelidir


Takva sahibine yemek vermek, ibâdete destek olmak, fâsıkın karnını doyurmak da günâh işlemeye yardımcı olmaktır."


Terzinin biri ibni Mubârek'e«Ben devlet büyüklerine elbise dikerim. Benim zâlimlerden olmamdan korkulur mu» diye sorar. ibni Mübarek terziye «Hayır, Zâlimlerin destekçileri sana iğne-iplik satanlardır. Sen ise zâlimlerden birisin» diye cevap verir.


Davete icabet etmek, sünnetdir Bazıları vâcib olduğunu ileri sürer Peygamber'imiz buyuruyor bir paçaya çagrılsam gider bir dirsek hediye edilse kabul ederdim.


Peygamberimiz Ey Rabb'imiz! Bize dünya ve âhirette iyilik ver. Bizleri cehennem azabından koru.» diye duâ ederdi


cennet ile cehennemi hiç bir zaman hatırınızdan çıkarmayınız


Allah'a yeminle ahiret ile ilgili bildiklerimi bilseniz, toprak üzerinde gezinir ve başınıza toprak serperdiniz


Cebrail as Peygamberimize cehennemi şöyle anlatır Ulu Allah emir verdi de cehennem bin yıl yandı. Sonunda bembeyaz oldu. Arkasından yine emir verdi bin yıl daha yandı kıpkırmızı oldu. bin yıl daha yandı. Sonunda simsiyah oldu. Şimdi o kapkaradır, ne kıvılcımı ışık verir ne yalazı söner.


Cebrail as Peygamberimize cehennemi şöyle anlatır Seni, hakk peygamber gönderen Allaha yemin ederim ki, eğer cehennemden iğne burnu girecek kadar bir delik açılsa hararetinin yüksekliğinden dolayı yer yüzündeki tüm canlılar ölürdü.


Cebrail as Peygamberimize cehennemi şöyle anlatır


Eğer cehennem korucularından biri yeryüzü halkına görünse, yüzünün korkunçluğunun ve bayıltıcı kokusunun tesiri ile hepsi ölürdü.


ulu Allah'ın Kitabında bahsettiği cehennem zincirlerinin bir halkası yeryüzü dağları üzerine indirilse, dağlar çöker ve halka yerin en alt tabakasına inmedikçe duramazdı.»


Peygamberimiz Cebrail as a Allah Katında yücesin niçin ağlarsın der Cebrail ya resulallah Asıl benim ağlamam gerekir. Belki Allahın katında durumum değişir şeytanın Hârut ile Mârut'un başına gelenler, banada gelir diyince gökten ulu bir ses yükselir der ki Ey Cebrail as ve Muhammed sav Allah sizi âsilikten korumuştur.


Peygamberimiz buyurdu


Önünüzde cehennem varken nasıl gülebiliyorsunuz? bildiklerimi bilseniz, az güler çok ağlardınız. Gırtlağınızdan ne lokma ne su geçmezdi. Yüksek dağlara çıkarak Allâh'a yalvarırdınız.
*
Yâ Muhammed! Kullarımı umutsuzluğa düşürme. Ben seni, çetin gösterici değil, ancak müjdeleyici olarak gönderdim.»
*
Doğruluktan ayrılmayınız. Allah'a yakın olunuz
*
bir gün Peygamberimiz Cebrail as a Niye Mikâil as ı hiç gülerken diye sorunca Cebrâil as Mikail as cehennem yaratıldığından beri hiç gülmedi» diye cevap vermiştir


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor


kullandığınız ateş, cehennem ateşinin yetmişte biridir Eğer suda söndürülmeseydi, ondan
yararlanamayacaktınız. Bu ateş, tekrar cehenneme döndürülmesin diye Allah'a dua etmektedir


Derileri her eridiğinde azabı duysunlar diye onlara başka deri veririz.» (Nisa - 56) ayetini Hz ömer şöyle tefsir ettirir. Ademoğlu cehennemde yanarken derisi bir saat veya bir gün içinde 6 bin kere yeniden yaratilir»


Hasan-ül Basrî der ki Cehennem ateşi her gün yetmis bin kere yakıp eritir. Her eriyişten sonra onlara eski durumunuza dönünüz» denir ve hemen eskisi gibi oluverirler.»


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor


Cehennemlikler arasında dünyada en mutlu yaşayan birine hiç Cehenneme konduktan sonra hayır gördün mümutlulukla karşılaştın mı?» diye sorulur. Adam; Vallahi, hayır, yâ Rabbi» diye cevap verir


dünyada en çok sıkıntı çeken bir cennetliğe. Cennete konunca sıkıntı çekip Darlıkla karşılaştın mı diye sorulur. Adam «Vallahi, hayır, ya Rabb'i hiç bir sıkıntı hiç bir darlık görmedim» diye cevap verir


Cehennemlikler. Öyle çok ağlar ki, sonunda yaşları kurur. Sonra yanaklarında gemi salınsa
yüzebilecek derinlikte çukurlar açılıncaya kadar kan ağlarlar.


Ey insanlar, ağlayınız. Aglayamıyorsanız, hiç olmazsa ağlamaklı olunuz.


cehennemlikler yanaklarında kanal gibi yariklar belirinceye kadar yaş dökerler yaşlar kuruyunca gözleri irinleşinceye dek kan ağlarlar.»

bir gün Hz. Ayşe ağlar. Hz Resul Niçin ağlıyorsun » diye sorar. Hz. Ayşe Cehennem aklîma geldi ondan ağlıyorum der


amelleri tartan Mizan önünde, herkes iyi amellerinin baskın mi yoksa hafif mi kaldığını öğrenene kadar. kimse kimseyi düşünmez.
*
amel defterleri dağıtılırken, herkes amel defterinin sağdan mi soldan mı verildiğini öğrenene kadar kimse kimseyi düşünmez.
*
cehennem ortasına Sırat kurulunca Herkes aşıp aşamayacağını ögreninceye kadar.
kimse kimseyi düşünmez.


Enes ra Peygamberimize
şefaat edip etmeyecegini sordu
efendimiz Allâh izin verirse ederim diye cevap verdi hz enes seni nerde
bulurum» diyince efendimiz sav
Beni ilk önce Sirat üzerinde ararsın
bulamazsan Mizan önünde ararsın
yine bulamazsan havuz başında ara. Çünkü ben mutlaka bu üç yerin birinde olurum. buyurdu


Kiyamet Günü Mizan kurulur. Üzerine gökler ile yer konsa onları bile çekebilir.


Melekler «Yâ Rabbi, bu Mizan kimin amellerini tartacak» diye sorarlar.
Ulu Allah «kullarımdan hangisinin amelini istersem» diye cevab verir.


melekler «Ey noksanlıkların her türlüsünden beri olan Allah, sana gerektiği gibi ibâdet etmis değiliz » derler.


ibni Mes'ûd buyurur ki:


Cehennem üzerine bilenmiş kılıç gibi keskin ve kaygan olan Sırat kurulur. Üzerinde geçenlere takılan ateşten çengeller vardır. Bunlara takılan yüzüstü cehenneme kapaklanır.


Sırat Üzerinden bazıları şimşek gibi geçer, çengeller üzerine takılamaz ki, kurtulması söz konusu olsun. Bazıları rüzgâr gibi geçer.


Sırat Üzerinden Bazısı at gibi koşar geçer. Bazıları ayakla bazıları da yürüme hızı ile geçerler, En son gideni ates yakalar ve canını yakar. Fakat Allahın fazileti ve keremi ile yine cennete girer


Peygamberimiz eşi Hz Hafsaya Allah'ın izni ile, ağacın altında bana bey'at edenlerin hiç birisi cehenneme girmeyecek» buyurdu


cehenneme girmeyen olmayacak
ancak Ulu Allah Meryem - 72 de
buyuruyor ki takva sâhiblerini kurtaracağız zâlimleri dîzüstü çökmüş bırakacağız


Peygamber 'imiz buyurdu


Cehenneme uğramak içine girmek anlamına gelir. Fakat cehennem mü'minler için, Hz. ibrahim'e oldugu gibi serin bir yer olur onlar cehennemde meltem sesi duyarlar


herkes cehenneme varır amel derecesi ile geri çıkarlar Sonra da takva sahiplerini kurtarıp zalimleri dizüstü çökmüs durumda orada bırakacağız âyetinin hükmü verilir


ölüm meleği Azrail as gelerek selâm verdi, izin istedi efendimiz ona izin verdi. Ölüm melegi «Bize ne emir veriyorsun beklediğin an yakındır buyurdu


Cebrail (A.S) içeri girdi Ey Allahın Rasûlü! Selâm üzerine olsun. Bu benim yeryüzüne son inişimdir. Vahiy ve dünya defteri dürüldü yer yüzünde senden başka kimse ile işim yok. buyurdu


Cebrail as Ey Allahın Rasûlü! Senden gayrı yeryüzü ile münasebetim yok. Seni hak üzere gönderen Allâh'a yemin ederim ki, senden sonra burada durmanın hiç bir gerekçesi kalmadı.buyurdu


Hz Ayşe efendimizin son gününü anlatıyor


Alnı hiç kimsede görmemiş olduğum şekilde terlemişti. O'nun bu son terinin kokusundan daha tatlı bir koku hiç hissetmemiştim.


O'na Anam-babam, canım sana feda, alnın terledi» diyordum. Bana Ya Ayşe! Müminin ruhu terleyerek, kafirin ruhu da esek ruhu gibi çeneleri arasından çıkar » dedi.


Peygamberimiz sav aramızdan ayrılırken Ulu Allâh Cebrâil ve Mikâil as ı görevlendirmişti. Baygınken «Yüce dosta» diyor
tercihini yeniliyor Konuşurken ise Namaza. Namaza» diye vesiyyette bulunuyordu.


Hz. Aise (R.A.) Der ki: «Peygamber imiz pazartesi günü kuşluk ile öğle arası bir anda aramızdan ayrıldı.»


Fatma ra buyurur ki, "Allah'a yemin ederim ki, bu ümmet, pazartesi günü tesiri hâlâ devam eden büyük bir hâdise ile karşılaşmıştır Hz Resul o gün aramızdan ayrılmıştır


Ümmü Gülsüm ra Hz. Ali Küfe'de sehid edilince Pazartesi gününden neler çektim. Rasûlüllâh o gün öldü Hz Ali o gün öldürüldü. demiştir


Hz. Ayse şöyle der efendimiz aramızdan ayrilinca herkes Mescide toplandı feryadlar edildi Melekler Peygamberimizin üzerini benim elbisemle örtmüştü. Ve kalabalığa karışmışlardı.


efendimizin ölümü karşısında
herkesin tepkisi farklıydı Kimi inanmıyordu. Kiminin dili tutulmuştu, Bir kismi mânâsiz, sözler ediyordu.


efendimizin ölümü karşısında
herkesin tepkisi farklıydı bazısı
aklı başındaydı bir kısmı çökmüştü
Hz. Ömer efendimizin öldüğüne inanamayanlardan idi,


efendimizin ölümü karşısında
Hz. Ali yere çöküp kalmıştı. Hz. Osmanın dili tutulmuştu hiç kimse Hz Ebû Bekir ve Abbâs ra gibi kendilerine hâkim olamamıştı.


efendimizin ölümü karşısında
Hz Abbâs şöyle konuştu


Kendisinden başka ilâh olmayan Allah adına yemin ederim "ki, Allah'in Rasûlü ölümü tatmıştır.


Ulu Allah efendimize Sen de ümmetin de öleceksiniz. Sonra da Kıyamet Günü Rabbinizin katında hesaplaşacaksınız buyurmuştur Zümer - 30 - 31


efendimizin ölümünde Hz Ebubekir
Peygamberimizin yanına girdi. onu öptü Yâ Rasûlallah , anam - babam yoluna feda olsun, iki kere ölecek değilsin. Allah'a yemin ederim ki, Allâh Rasûlü öldü.» buyurmuştur


efendimizin ölümünde Hz Ebubekir
şöyle buyurdu


Ey insanlar! Kim Muhammed'e tapıyor idi ise bilsin ki, Muhammed öldü. Kim Muhammed'in (S.A.S.) Rabbi'ne tapıyor idi ise O, diri ve ölümsüzdür.


Muhammed, sadece peygamberdir O'ndan önce nice peygamber gelip geçmistir. O, ölür veya öldürülürse, ardınıza mi döneceksiniz?


Kim îki topuğu üzerinde dönerse Allah'a zarar vermiş olmaz. Allâh sükredenleri mükâfatlandırır buyurmuştur. (Al-i Imran - 144)


Hz Ebü Bekir efendimizin ölüm haberini alınca selât-ü selâm getirerek Peygamber evine girdi Gözleri dolu dolu idi, gırtlağı testinin boğazındaki su gibi durmadan aşağı inip çıkıyordu.


efendimizin ölüm haberini alan
Hz Ebü Bekir söz ve davranışlarına hâkim idi. Peygamberimizin yüz ve Alnını öptü gözyaşlarıyla şunları Babam, anam, canim ve ailem yoluna feda olsun.


efendimiz ölünce Hz Ebubekir şunları söyledi


Hayatın da ölümün de güzel. Senin ölümünle, başka hiç bir peygamberin ölümünde kesilmeyen vahiy, artık kesildi.
*
Sen anlatılmaktan yücesin, o kadar büyüksün ki, senin için ağlanmaz. Öyle seçkindin ki, hepimiz sana sığınır olduk. Bizi öyle kaynaştırdın ki, sende beraber olduk.
*
Eğer ölümün kendi tercihin ile olmasaydı, nefsimizi yasa boğardık. Sen ağlamayı yasak etmemiş olsaydın, üzerinde ağlamaktan gözyaşlarımız kururdu.
*
Engel olamadığımız gözyaşlarımız birbirinden ayrılması imkânsiz olan izdırabımızla seni hatırlamamızın nişanıdır.


Ey Muhammed SAV bizi Rabb'inin katında hatırla, hep aklında kalalım. Eğer bize bıraktığın ağırbaşlılık olmasaydı, bıraktığın yalnızlığa hiç kimse dayanamazdı.


Allahım duygularımızı Peygamber 'ine ulaştır ve O'nu aramızda tut. O'nun ile ilgili bir acı başımıza gelmesin. Kalblerimizi O'na doğru yücelt ki, Peygamberimiz bize güzel örnek olsun.


Allâh'dan kötülükleri iyiliğe çevirip bizi imanlı olarak efendimize kavuşturmasını dileriz.


Hiç süphesiz O istekte bulunulanın en keremlisi ve rahmetine umut baglananların en ulusudur! Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâhadır
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Onun gibi yaşamak fatih kurt

güzeller güzeli bu sevimli yetime MUHAMMED adını verdim dedi Abdulmuttalib istedimki onu yüce Allah göklerde insanlarda yeryüzünde övsün

yüce Allah resûlünü incilde Hz isanın ağzıyla müjdelemiş onun güzel ismini saff süresinde zikretmiştir

yüce Allah resûlünü Hz isanın ağzıyla saff süresinde zikreder ey israiloğulları ben Allah resulüyüm tevradı tasdik etmek benden sonra da ismi Ahmed olacak resulü müjdelemek üzere gönderildim

kuranı kerimde yüce Allah efendimizi şöyle anmıştır Muhammed Allah'ın resülüdür fetih suresi Muhammed sadece bir elçidir Ali imran suresi

iman edip güzel işler yapanların
rableri tarafından günahları örtülüp halleri düzeltilir Muhammed suresi

gerçeğin ta kendisi olarak Muhammede indirilen vahye iman edenlerin günahlarını rableri örtüp hallerini düzeltir Muhammed suresi

Muhammed hiçbirinizin babası değildir lakin Allahın resulü ve
peygamberlerin sonuncusudur
ahzab suresi

Allah tealanın iki güzel ismi olan rauf ve rahim çok şefkatli çok merhametli demektir

yüce Allah tevbe süresinde efendimizi habibini kendi sıfatları ile yadeder Andolsun o size ve müminlere karşı rauf ve rahimdir

tevbe süresi Andolsun öyle bir peygamber gelmiştir ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir size çok düşkündür

nisa suresi ey insanlar size rabbimizden bir bir burhan geldi ve sizlere apaçık bir nur indirdik ayetindeki burhan ile efendimiz nur sözü ilede kuraan kastedilmiştir

Allah resulü buyurur ki ben Muhammedim Ahmedim
peygamberlerin ardından gelen
mukaffiyim kıyamette insanların arkamda toplandığı haşirim

Allah resulü buyurur ki ben tövbe ve rahmet peygamberiyim

Allah resulü buyurur ki ben küfrün benimle mahvedildiği mahiyim
ben kendundenbsinra peygamber gelmeyecek olan Akıbim

rahmet peygamberimiz savaşlarını bile sulh için yapmış savaşta dahi rahmet yönünü ağır basmıştır ene nebiyyül melhame ben sulh peygamberiyim insanların arasını düzeltirim buyuruluyor

efendimizin savaşları 23 yıllık risaletin sadece yüzde ikisini kapsar hayatını sulh çabasıyla geçiren efendimiz bir barış peygamberidir

Ali imran suresi

iş konusunda müşavere et bir kere karar verip azmettinmi Allaha tevekkül et
*
şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever
*
Allahın rahmeti sayesinde yumuşak davran eğer katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi
*
artık sen onları affet onlar için Allahtan bağışlama dile

şeyh galib resul i ekrem aleyhisselama şöyle seslenir sen Ahmed ü mahmud u Muhammedsin efendim hakdan bize sultan ı müeyyedsin efendim
s 18

anne babalara düşen görev güzel isimler koymak kadar çocuklarını isme uygun yetiştirmek olmalıdır evlatlarına Allah resülünün ismini taşımanın bilincinide vermelidirler
s 18

Allah resülünün mübarek ismini
taşıyanlar sevgili peygamberimizin ahlakını örnek almalı ve öğretisini yaşamalıdırlar s 18

Allahın elçisi bir süt sağmak istediğinde ey Allahım bu koyunu
bereketli kıl diye dua ederdi s 21

Hz Muhammed sav tertemiz ve lâtifti vücut yapısı güzeldi ne şişman ne zayıftı güzel ve ahenkli bir görünüme sahipti gözleri siyah kirpikleri uzundu s 19

Hz Muhammed sav tok sesliydi gözleri iri ve sürmeliydi kaşları ince uzun ve bitişikti saçları simsiyahtı uzun boyluydu gür sakallıydı sustuğunda vakurdu s 19

Hz Muhammed sav konuştuğunda dikilirdi asalet ortaya çıkardı tane tane konuşurdu konuşması o kadar tatlıydıki kelimeler ağzından inci gibi dökülüyordu s 19

Hz Muhammed sav konuşması net ve açıktı insanların en güzeli ve sevimlisiydi tatlı ve hoştu orta boyluydu göze batacak ve rahatsız edecek kadar uzun ve kısa değildi iki dalın arasındaki dal gibiydi s 19

Hz Muhammed sav az ve öz konuşurdu düşünceli ve hüzünlü idi
öğüt verdiğinde ciddi durur kederlenirdi kendisine karşı çıkıldığında yüz çevirir giderdi s 22

Hz Muhammed sav ashabıyla konuşarak rahatlardı az bir nimet dahi olsa yermezdi hiç bir lezzeti
küçümsemezdi tebessüm ederek güler güldüğünde dolu tanesi gibi
bembeyaz dişleri gözükürdü s 22


Hz Muhammed sav buyuruyor kim ihtiyacını ulaştıramayanların isteklerini yetkiliye ulaştırırsa Allah onun kıyamet gününde sıratı emin adımlarla geçmesini sağlar

resulullah mühim olmadıkça konuşmazdı ürkütücü davranışı olmazdı her topluluğun seçkinine özel ilgi gösterir başkan seçerdi

resulullah insanları sakındırır onların üstüne titrer hiç birinden güler yüz ve tatlı dilini esirgemezdi

resulullah ashabını het daim sorardı güzel olan her şeyi beğenir destek verirdi kötü olana tepki gösterirdi tutarsız davranışı yoktu

resulullah ın katında insanların en faziletlisi iyiliği en çok olandı mertebesi en çok olan ise halkın sıkıntısına en iyi şekilde ortak olan ve yardım elini uzatan kimse idi

resulullah çevresindekilere öyle candan davranırdıki birlikte oturduğu kimseler hz resul katında en değerli insan olduğunu sanırdı

resulullah kendisinden istekte bulunanı hiç boş çevirmezdi onun cömertlik tatlı dil ve güzel ahlakı öyle yayılmıştıki adeta halka baba olmuştu

resulullah ın meclisinde herkes eşit idi kişi ancak takva ile üstün olabilirdi herkes tevazu üzere idi

resulullah ın meclisinde büyüklere saygı gösterirler küçüklere merhamet ederlerdi ihtiyaç sahiplerine öncelik tanınır gariplere
ayrı bir ilgi gösterilirdi

resulullah dost ve arkadaşlarına her zaman güler yüzlü yumuşak huylu ve alçak gönüllü idi asla asık suratlı katı kalpli değildi

resulullah kimseyi kötülemez kınamaz hiç kimsenin ayıbını gizini araştırmaz sadece yararlı olanı konuşurdu

Hz Muhammed sav buyuruyor bir ihtiyacının giderilmesini isteyen biriyle karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz

resulullah efendimiz in yüzü çok güzel güleç yüzlü sevecen çehreli idi boyu ne uzun ne kısaydı ağız dolusu güldüğü görülmemiştir o sadece tebessüm ederdi s 29

resullullah sözlerin en latifini en vecizini en anlaşılır şekilde söyler dinleyenler anlasın diye tane tane konuşurdu tebessümü sadaka olarak nitelerdi s 30

resulullah sıradan bir insan gibi davranırdı kıyafetleri bakımlıydı koyunun sütünü sağar kendi işini kendi görürdü giyimi sade idi s 31

resulullahın sözlerine Allah sevgi lutfetmiş kabulle kuşatmış kolay anlaşılır kılmış tatlılık ve heybet bahşetmiştir tekrara gerek yoktur
ne eksiktir ne sürçmüştür s 31

insanlık resulullahın sözlerinden daha yararlı daha düzgün tertipli akıcı heyecanlandırıcı daha tesirli ve anlaşılır söz duymamıştır s 32


Hz Muhammed sav buyuruyor
ben sıradan bir kulun yediği gibi yer sıradan bur kulun oturduğu gibi oturururum s 32

Hz Muhammed sav su içerken 3 kez nefes alır suyu bu şekilde yavaş şekilde dinlenerek içmek hem hazmı kolaylaştırır hem de susuzluğu keser buyururdu s 32

resulullah ahlakı en güzel insandı
hanımlara karşı son derece kibar ve nazikti aile fertlerine karşı çok şefkatliydi s 32

Allah resulü oğlunu alır öper sonra çocuklarını öpüp okşamayanların
kalplerinden rahmet duygusundan sökülüp atıldığını söylerdi s 33

resulullah Allah yolunda cihad hariç ne bir hizmetçiye ne bir kadına vurmuştur kolay olanı seçer günahtan uzak durur intikam almazdı s 33

resulullah insanların en güzeli en cömerdi idi kendisinden yapılan talebe hiç bir zaman hayır demezdi
s 33

resulullah kavmini apaçık uyarıcı idi baskın yemek üzere olan bir orduyu uyaran bir komutan gibi s 33

resulullah nübüvvet binasının ikmal taşı misali bereket veren yağmur misali insanlara faydalı idi s 33

resulullah mekkeyi fethedince şöyle buyurmuştur bugün size
kardeşim yusufun dediği gibi
diyorum Allah sizi affetsin s 34

resulullah Allaha şükredip onu övdükten sonra şöyle dua ederdi Allah sizi affetsin o rahmet edenlerin en merhametlisidir s 34

nisa suresi Rabbine and olsun ki onlar aralarında çıkan çekişmede
seni hakem yapıp verdiğin hükme sıkıntı duymadan teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar s 36

Hz Muhammed sav i kalpten benimsemek onu herşeyden çok sevmek peygamberliğine boyun eğmek imanın gereğidir s 37


Hz Muhammed sav buyuruyor rab olarak Allahı din olarak islamı elçi ve peygamber olarak Muhammed sav i gönülden benimseyen kişi imanın tadını alır s 37

ahzab suresi Allah ve melekleri peygambere çok salat eder ey müminler siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin
s 37

Hz Muhammed sav buyuruyor
herhangi biriniz beni baba evladı ve tüm insanlardan çok sevmedikçe iman etmiş olmaz s 37

muhammed suresi ey iman edenler siz Allaha yardım ederseniz Allahda size yardım eder ayaklarınızı kaydırmaz s 38

nisa suresi kim Allaha ve peygamberine itaat ederse Allah onu içinden ırmaklar akan ebedi cennetlere sokar s 39

peygambere isyan Allahın koyduğu sınırları aşmaktır peygamberine karşı gelmek Allaha karşı gelmektir peygamberi ile savaşmak Allaha savaş açmaktır s 39
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
mevlâna mesnevi

Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür”

O rahmet kapısı, hırslarından dolayı bu görmedik dilencilerin yüzlerine kapandı.

Zekât verilmeyince yağmur bulutu gelmez, zinadan dolayı da etrafa veba yayılır.

İçine kasavetten, gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir.

Kim dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur

Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur: Yine edepten dolayı melekler mâsum ve tertemiz olmuşlardır.

Güneşin tutulması, küstahlık yüzündendir. Bir melek olan Azâzîl de yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.

Sen, gönlümüzde, onların tercümanısın, her ayağı çamura batanın elini tutan sensin.

Ey seçilmiş, ey Allah’dan razı olmuş ve Allah rızasını kazanmış kişi, merhaba!

Sen kaybolursan hemen kaza gelir, feza daralır

Her odunun kokusu, dumanından meydana çıkar.

Âşıklık gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalık gönül hastalığı gibi değildir.

Âşığın hastalığı bütün hastalıklardan ayrıdır. Aşk, Allah sırlarının usturlâbıdır

Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyliyeyim... asıl aşka gelince o sözlerden mahcup olurum.


Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır.

Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahsine gelince; çatlar, âciz kalır.

Güneşin vucuduna delil, yine güneştir. Sana delil lâzımsa güneşten yüz çevirme.

gölgede güneşin varlığından bir nişan verir, fakat asıl güneş her an can nuru bahşeyler.

Gölge sana gece misali gibi uyku getirir. Ama güneş doğuverince ay yarılır nuru görünmez olur

Zaten cihanda güneş gibi misli bulunmaz bir şey yoktur. Baki olan can güneşi öyle bir güneştir ki, asla gurub etmez. Güneş, tektir

İste ama, derecesine göre iste; bir otun, bir dağı çekmeye kudreti yoktur.

Bu âlemi aydınlatan güneş, bir parçacık yaklaştı mı, her şey yandı gitti!

Fitneyi, kargaşalığı ve kan dökücülüğü araştırma,

Bir adamın ayağına diken batınca diken başını arar durur, Ayağa batan dikeni bulmak, bu derece müşkül olursa, yüreğe batan diken nicedir? Cevabını sen ver!

Bir kişi, eşeğin kuyruğuna diken kor. Eşek onu çıkarmasını bilmez, boyuna çifte atar. zıpladıkça diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkarmak için akıllı bir adam lâzım.

Nabzı, kimin adı anılınca atarsa cihanda gönlünün istediği odur

Peygamber demiştir ki: “Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.”

Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.

Hakiki olan vaatleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar.

Kerem ehlinin vaatleri akıp duran, eseri daima görünen hazinedir.

Ehil olmayanların, kerem sahibi bulunmayanların vaatleri ise gönül azabıdır.

Ey lûtuf sahibi üstad, ey marifette kâmil kişi! Öğülmen şehirlere yayılmıştır.Zira pek büyüksün, pek kâmilsin.

Dünyada acı ve tatlı deniz var. Aralarında bir perde var ki birbirine taşmaz karışmazlar.

şu var ki iki denizin her ikisi de bir asıldan akar. Bu ikisinden de geç, tâ... onun aslına kadar yürü!

Kalp altınla halis altın ayarda belli olur. Kalpla halisi, mehenge vurmadıkça tahminî olarak bilemezsin.

Dünya hissi, bu cihanın merdivenidir, din hisside göklerin merdiveni.

hissin sağlığını hekimden isteyiniz, o hissin sağlığını Habib’den (Hz.Muhammed’den)

Ne mutludur ve ne kutludur o can ki mâna aşkıyla evini, barkını, mülkünü, malını bağışlamıştır.

Hikmetinden sual edilmeyen Allah'’nın işini kim anlayabilir, o işin hakikatine kim erişebilir?Ona ancak hayran olunur.


Zira nice insan suratlı şeytan vardır. Binaenaleyh her ele el vermek lâyık değildir

Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır. Aşağılıkların işi hile ve utanmazlıktır.

Muhammed’e de akıllar sahibi dendi. O, Hak şarabının mührü, şişesinin kapağı; halis misktir.

Âdi şarabın mührü, şişesinin kapağı ise pis koku ve azaptır

İnsan tarafgirlikten, hiddet ve şehvetten şaşı olur.

Şişe birdi onun gözüne iki göründü. Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır.

Garez gelince hüner örtülür. Gönülden, göze, yüzlerce perde iner.

Kadı kalben rüşvet almaya karar verince zâlimi, ağlayıp inleyen mazlûmdan nasıl ayırt edebilir?

Senin sözlerin, içinde iğne olan ekmek gibidir.

İsa için başımla oynar, canımı verir ve bunu canıma yüz binlerce minnet bilirim. İsa’dan canımı sakınmam

Ey Allah, feryadımıza yetiş; sen ne güzel yardımcısın!

Ey Allah, yüz binlerce tuzak ve yem var, bizler de yemsiz kalmış halis kuşlar gibiyiz.

Her an yeni bir tuzağa tutuluyoruz, istersek her birimiz, birer doğan ve simurg olalım. Sen bizi her zaman tuzaktan kurtarmaktasın. Ey gani ve müstağnî Allah,

biz yine bir tuzağa doğru gitmekteyiz! Biz bu ambarda buğday biriktirmede, toplanan buğdayı yine kaybetmekteyiz.

Biz, vahşi mahlûklar topluluğu, düşünmüyoruz ki buğdayın noksanlaşması farenin hilesindendir. Fare, ambarımızı deldikçe, hilesinden ambar harab olmuştur.

Ey can, önce farenin şerrini defet, sonra buğday biriktirmeye çalış, çabala! O büyükler büyüğünün haberlerinden birini dinle:

Huzuru kalb olmadıkça namaz tamam olmaz.”

o bayağı hırsızdan bize nice ve ne vakit korku olabilir? Bir adımda binlerce tuzak olsa, sen bizimle oldukça hiç gam yok!

Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin


Yazı esnasında eli görmeyen kimse, kalemin hareketini, kalemden sanır.

Dünyada nice Eshab-ı Kehf vardır ki bu zamanda senin yanıbaşında ve önündedir.

Ne fayda, gözünde ve kulağında mühür var? Öyle kudretli bir Allah ile pençeleşiyordu ki bir anda yoktan bu âlem gibi yüz tanesini var eder.

Her ne kadar dünya senin yanında azametli ve nihayetsizse de bil ki kudrete karşı bir zerre bile değildir.

bu âlem sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın, o tarafa gidin! Zira o taraf sizin sahranız, mesire yerinizdir.

Bu âlemin hududu vardır, o âlem ise esasen hadsizdir

Firavun’un yüz binlerce mızrağını tek bir Musa bir tanecik asâsıyla kırdı.

Yüz binlerce Câlînus’un yüz binlerce hekimlik hünerleri vardı; İsâ’nın ve nefesinin yanında bâtıl oldu.

Aşağılık olmayan kişi böyle galip Allah huzurunda niçin ölmesin

Hey gidi hey... Çok köşe, bucak kazıcı ve hazine doldurucular; o kurup duran kişiye, o vezire maskara oldular.

Öküz kimdir ki sen onun maskarası olasın. Toprak nedir ki sen onun otu olasın ne vakte dek alçaklığı şeref sayarsın

Ey hayırsız evlât! Nihayet sen Âdemoğlusun, ne vakte dek alçaklığı şeref sayarsın.

O vezirin vebalini de, daha onun gibi yüz binlercesinin vebalini de Allah bir kıvılcımla yok eder.

O, aslı olmayan hayelleri, tamamıyla hikmet yapar;
o, zehirli suyu şerbet haline getirir.

O zan ve şüphe doğuran sözleri, hakikat ve yakîn haline getirir
İbrahim’i ateş içinde besler; korkuyu, ruhun emniyeti ve selâmeti yapar.

Onun yakıcılığına hayranım Biz sensiz kötü bir hale düştük, karışıklık içindeyiz. Değneğini yeden birisi olmadıkça körün
ahvali ne olur?

İnayet et. Allah için olsun, bundan ziyade bizi kendinden ayırma

Ey kerem sahibi! Bu ne kötü talih ki sensiz gönülden de yetim kalmışızdır, dinden de.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
mevlâna mesnevi 1. Cilt

Onlar, o emîrlerin ve vezirin şerlerinden emin olup Ahmed adının sığınağında korunmuşlardı.

Onların nesli çoğaldı. Ahmed’in nuru, bunlara yardım etti, yâr oldu. Ahmed’in adı böyle yardım ederse acaba nuru nasıl korur?

Ahmed adı sağlam bir kapı olunca o emin ruhun zatı ne olur

Kim fena bir âdet koyarsa ona her an lânet gider durur.

İyiler gittiler, güzel usul ve âdetleri kaldı; kötü adamlardan da zulümler ve lânetler!

tatlı suyla tuzlu su; damar damardır. Halk arasında sûr üfürülünceye dek birbirine karışmadan böylece gider durur.

İyilere tatlı su miras kaldı. O ne mirasıdır? “Evrensel kitap” mirası.

Dikkat edersen görür anlarsın ki talipler Şûleler, mücevherlere tâbi olarak parıldar ve dönerler. Şûle, nereden çıkıyorsa, madeni neredeyse oraya gider

Kimin bir yıldızla alâkası varsa o; kendi yıldızıyla döner, o yıldızın tesiri altındadır. Zühre aşkı diler, onlara meyli vardır.

Kimin bir yıldızla alâkası varsa o; kendi yıldızıyla döner Kan dökücü huylu Mirrih’e mensup ise cenk, bühtan ve düşmanlık arar.

yıldızlar yedi kat gökte seyir ve hareket ederler. Birbirlerine bitişik ve birbirlerinden ayrı olmayan bu yıldızlar, Allah nurlarında dururlar.

Kimin aşk eteği yoksa o nur açısından nasipsiz kalmıştır.

Bülbüllerin aşkı güledir.İyi renkler, temizlik küpünden hasıl olur
Çirkinlerin rengiyse, kirli kara sudan meydana gelir.

O lâtif rengin adı “Sıbgatullah-Allah boyası” dır. kirli rengin kokusu ise… Allah lânetidir.

Denizden olan, yine denize gider; nerden gelmişse, yine oraya varır.

Putların anası nefsinizin putudur. Çünkü o put yılan ve ejderhadır.

Nefis; demir ve taştan yapılan çakmaktır, put kıvılcımdır. O kıvılcım su ile söner.

nefis, anayolda bir pınardır.
Bir taş parçası yüz testiyi kırar ama pınar suyu durmadan kaynar.

Put kırmak kolay, gayet kolaydır. Fakat nefsi kolay görmek cahilliktir.

Nefsin her anda hilesi var, her hilesinde yüzlerce Firavun,

Firavun’a uyanlarla boğulmuş!
Mûsâ’nın Allahına ve Mûsâ’ya kaç; Firavun’luk ederek îman suyunu dökme!

Ahad ve Ahmed’e yapış, ey kardeş, ten Ebucehl’inden kurtu lGel de bir de Allah’nın lûtuf ve kudretini gör.

padişah ateş içine sofra kurmuştur.
Ey Müslümanlar, hepiniz ateşe girin; din lezzetinden başka her şey azaptan ibarettir.

ey ateş yakmıyorsun, sebep ne, kadir mi değilsin? Böyle yücelmiş alev nasıl yakmaz? Ateş dedi ki: “Ey Şaman! Ben yine oateşim. Hele bir içeri gel de benim hararetimi gör!

Ateş dedi ki: Benim tabiatım da değişmedi, unsurum da. Ben Allah kılıcıyım, izinle keserim.Allah isterse bizzat gam, neşe… bizzat ayakbağı, azatlık ve hürriyet olurum

Ateş, Allah huzurunda daima emre hazırdır, âşık gibi gece gündüz daima kıvranıp durmaktadır.

Taşı, demire vurunca kıvılcım sıçrar. Fakat kıvılcım senin çakmağı çakmanla değil Allah fermanıyla dışarıya ayak basar

Zulüm demiriyle taşını birbirine vurma. Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.

Bu sebep kelimesinin Türkçesi nedir? Denirse iptir diye cevap ver.
Çıkrığın dönmesi, ipin sarılıp koyverilmesine sebeptir. Fakat çıkrığı döndüreni görmemek hatadır.

Dünyada sebep iplerini, sakın ha, başı dönmüş felekten bilme, Ki felek gibi bomboş ve sersem bir halde kalmayasın; akılsızlıktan çıra gibi yanmayasın!

Rüzgâr Hakkın emriyle ateş olur; her ikisi de Allah şarabıyla sarhoş olmuşlardır.

ecel rüzgârı da âriflere gül bahçelerinden esip gelen rüzgâr gibi lâtif ve hoştur.

Ateş, İbrahim’e diş geçiremedi. Çünkü Allah seçilmişiydi, onu nasıl ısırabilir?

Din erbabı da şehvet ateşinden yanmaz; halbuki başkalarını tâ yerin dibine geçirmiştir.

Deniz dalgası Allah fermanıyla koşunca Mûsâ kavmini Kıptilerden ayırt etti.

Allah fermanı erişince toprak, Karun’u altınlarıyla, tahtıyla tâ dibine çekti

Tûr dağı, Mûsâ nurundan raksa geldi, kâmil bir sûfi oldu, noksandan kurtuldu.

Dağ bir aziz sûfi olursa şaşılacak ne var? Mûsâ’nın cismi de bir kemik parçasından ibaretti

Nasihatçiler: “İşi haddinden ileri götürme, inat hayvanını bu kadar ileri sürme” dediler.

Anası(mayası) Hâviye olan kimsenin mekânı, ancak Hâviyedir.
Çocuk anası, onu arar; asıllar, mutlaka feri’leri izler.

Sözlerin temizleri, bizden çıkarak ona yükselir, ondan başkasının bilmediği yere kadar varır.

Nefeslerimiz, temizlik sebebiyle hediye olarak beka yurduna yücelir. Sonra ululuk sahibi Allah’dan, ancak rahmet olarak sözlerimizin mükâfatı, iki misli bize gelir

Yakînen her cinsin zevki kendi cinsiyledir. Bak; cüz’ün zevki kendi küllünden olur. Kuşa, ıslıktan zevk gelirse de cinsini bulamayınca ok gibi uçar gider.

Susuz kimseye seraptan zevk gelir, fakat ona erişince kaçar ve yine su arar. Müflisler kalp altından hoşlanırlarsa da, o altın darphanede rüsvay olur.

Dikkat et; altın suyu seni yoldan alıkomasın! Dikkat et; bâtıl hayal seni kuyuya düşürmesin

Aslan dedi ki: “Hileye uğramasam, vefa görecek olsam dediğiniz doğru. Ben şundan, bundan çok hileler görmüşümdür.

Mademki bizim gözümüzde birçok illet var; yürü, kendi görüşünü dostun görüşünde yok et!

Bizim görüşümüze bedel onun görüşü, ne güzel bir karşılıktır. Bütün maksatları onun görüşünde bulursun.

Çocuk; koşucu değilken ancak babasının omzuna biner.Fakat kuvvetlenip küstahlaşınca, elini, ayağını salmağa başlayınca hemen zahmet ve ıstıraba düşer.

Biz Hak’kın ayali ve süt isteyen yavrularıyız. (Peygamber) “Halk Allah ayalidir” dedi.

Gökten yağmur veren, rahmetiyle can vermeye kadirdir” dediler

Allah’nın işaretlerini canına nakşederek ve o işarete vefakârlık ederek can verir

Allah’nın nimetine şükretmeye çalışmak kudrettir. Senin cebrîliğin ise o nimeti inkârdır.

Onun verdiği kudrete şükretmek kudretini artırır. Cebir ise nimeti elinden çıkarır

Eğer onun işaretlerine burun büküyorsan kendini erkek mi sanıyorsun? Dikkat edersen anlarsın ki kadınsın!

şükretmemek uğursuz ve ayıp bir şeydir; Sendeki bu kadarcık akıl da zayi olur, Vakitsiz öten kuş nasıl olur da kurtulur?

Zira şükretmemek uğursuz ve ayıp bir şeydir; o hal, şükretmeyeni, tâ ateşindibine kadar çeker götürür.

Tevekkül ediyorsan çalışmak hususunda tevekkül et; kazan da sonra Allah’a dayan

halk fakirlikten korkar. Onun için insanlar hırs, emele lokma olurlar.

Kimden kaçıyoruz, kendimizden mi? Ne olmayacak şey! Kimden kapıp kurtarıyoruz kurtarıyoruz, Hak’tan mı? Ne boş zahmet

Peygamberlerin, müminlerin çalışmalarını da gör. Cefadan, kahırdan ne gördülerse mükâfata nail oldular;

Allah onların mücahedesini zayi etmedi. Onların başvurdukları çareler lâtif oldu. Çünkü zariften ne gelirse zariftir. noksanları tamam sayıldı.Tuzakları felek kuşunu tuttu

Ey ulu kişi! Nebîlerin ve velîlerin yolunda çalış! Bir kimse îman ve itaat yolunda yürüyüp de bir an bile ziyan etmişse kâfirim!

Başın yarılmamış, şu başını bağlama. Birkaç gün çalış da ondan sonra gül!

Dünyayı arayan kimse olmayacak ve kötü bir şey aradı. Ukbayı iyi bir hal aramış oldu.

Dünya kazancı için çarelere başvurmak soğuk bir şeydir. Dünyayı terk etmek için çarelere başvurmak ise caizdir emirdir

Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahpuslarız. Zindanı del, kendini kurtar!

Dünya nedir? Allah’dan gafil olmaktır.

Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret etmek ve kadın; dünya değildir.Din yolunda sarfedilen mala, Peygamber, “ne güzel mal” demiştir.

İşte yoksulluk havası oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur.

Bütün bu dünya, onun mülkü olsa bu mülk,gözünde hiçbir şey değildir.

Çalışma da haktır, deva da haktır, dert de hak. Münkir kimse çalışmayı inkârda ısrar eder durur.”

şeytanlar, kenarı boylamışlar, her biri gizli bir yerde mekân tutmuşlardır. İnsanoğlunun gizli düşmanı çoktur.

Bizden gizli; güzel, çirkin, nice mahlûkat vardır ki onlar, daima gönül kapısının çalıp dururlar

Danışmak, insana anlayış ve akıl verir; akıllar da akıllara yardım eder.
Peygamber “ Ey tedbir sahibi, danış ki kendisiyle danışılan kişi emindir” dedi.

Her sır söylenemez, gâh çift dersin, tek olur; gâh tek dersin, çift çıkar!

Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin. Çünkü bu üçünün düşmanı çoktur. Düşman bildi mi, sana pusu kurar.
 

defacerGLD

Müdavim
Katılım
16 Ocak 2020
Mesajlar
3,329
Reaksiyon puanı
3,068
Puanları
113
imam gazali kalplerin keşfi


Yeryüzü, günahtan sakınarak iyiliğe koşan mü-min kula şahitlik ederek bu adam namaz kıldı, oruç tuttu, hacca gitti, cihad etti» diyecek, mümin kul da sevinecektir.

yeryüzü, kâfir ve günahkârların aleyhinde şahitlik ederek bu şirk koştu, zina işledi, içki içti, haram yedi diyecektir. ulu Allah sorguya çekerse vay hal-lerine!

Merhametlilerin en merhametlisi olan ulu Allah (C.C) kâfir ve günahkârları inceden inceye sorguya çekerse vay hallerine

Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'dan korkandır.

Allah korkusu taşıyan kul dilini yalan dedikodu, iftira ve boş konuşmaktan alıkor, zikirle, Kur'an okumakla ve ilimle meşgûl eder.

Allah korkusu kalbde belirir kul düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz.

kıskançlık iyilikleri mahveder.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur:
Ateş odunu nasıl yer ve yakarsa kıskançlık da iyilikleri öyle yok eder

kıskançlık, kalb hastalıklarındandır bu hastalık ancak ilim ve iyi ameller işleyerek tedavi edilebilir.

Allah korkusu göz'de belirir kul, haram yiyecek içecek haram olan hiç bir şeye bakmaz. Dünyaya aç gözlerle değil, ibret amacı ile bakar.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur: Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamet günü ateşle doldurur.»

Allah korkusu karın'da belirir kul, karnına haram lokma sokmaz, çünkü haram lokma yemek ağır günahlardan biridir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor

insanoğlunun karnına haram lokma inince, lokma midesinde kaldığı sürece melekler lânet yağdırırlar

haram lokma yiyen kişi lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer cehennemdir.»

Allah korkusu eller'de belirir kul ellerini harama değil. Allah'ın rızasına uygun şeylere uzatır

Ulu Allah yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan bir köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke ancak Allah korkusu ile haramdan
uzak duranlar girebileceklerdir

Allah korkusu ayaklarda belirir kul günaha değil, Allah'ın emrine ve rızasına yürür, alimlerle ve iyi amel işleyenlerle adım atar.

Allah korkusu Amel'de belirir kul ibadetini sırf Allah rızası için yapar riya ve münafıklıktan kaçınır,

Allah buyurdu

Rabb'ının katında Ahiret, günahdan korkanlar İçindir

Ulu Allah buyurur Günahlardan sakınanlar, hiç şüphesiz cennet ve pınar başlarındadırlar

Günahlardan sakınanlar cennet ve nimetler içindedirler

Günahlardan sakınanlar emin bir makamdadırlar

Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin»

Hz. Davud bir kurdu küçümseyince o kurt Allah'ın emri ile dile gelip ben
Her gün, bin kere Allahuekber sübhanallah elhamdülillah diyerek Allahı zikreder bin kerede Hz Resula soyuna ashabına dua salat ve selam ederim der Hz. Davud as kurdu küçümsediğine pişman olur, Allah'dan korkar tevbe eder ve yalnızca rabbine sığınır.

Subhanellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe illellahu vellahu ekber

Alah'ı noksanlıktan tenzih ederim, hamd O'na mahsustur, O'ndan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür

Ellahumme salli alâ seyyidina Muhammedininnebiyyilümmiyyi ve alâ alihi ve sahbihi ve sellem

Allah'ım Peygamberin Muhammed O'nun soyundan gelenlere ve sahabilere rahmet ihsan eyle
Din hakkında güzel konuların var
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
riyazus salihin
Rasûlullah buyurdu:

Kim samimi olarak şehid olmayı isterse, yatağında ölse bile Allah onu şehid derecesine ulaştırır."

Kim samimi olarak şehid olmayı isterse şehid olmasa bile kendisine bu mertebe verilir."

Sizden biriniz karınca ısırdığı zaman ne kadar acı duyarsa, şehid olan kimse de ölüm acısını ancak o kadar duyar."

Ey müslümanlar, düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz. Allah'tan afiyet dileyiniz.

düşmanla karşılaşınca sabrediniz. Biliniz ki cennet kılıçların gölgesi altındadır."

Ey Kur'an'ı indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın edip bozguna uğratan Allahım!

Allahım Düşmanları perişan et ve onlara karşı bize yardım et"

ezan okunurken yapılan dua geri çevrilmez

savaş esnasında orduların birbirine giriştiği dehşet anında yapılan dua
geri çevrilmez

لُ .
Rasûlullah sav savaşa çıktığında şöyle dua ederdi Allahım benim yardımcım ve dayanağım sadece sensin.

Rasûlullah sav savaşa çıktığında şöyle dua ederdi Allahım sadece
Senin yardımınla düşmana hücum ediyorum ve senin verdiğin kuvvetle düşmanla savaşıyorum.


peygamber sav bir topluluğun hücumuna karşın şöyle dua ederdi: "Allahım senin korumanı onlara karşı siper ediniyoruz ve onların şerlerinden sana sığınıyoruz."


"Kıyamet gününe kadar atların alınlarına hayır yani ecir ve ganimet bağlanmıştır."

Bir kimse Allah'a inanarak Allah yolunda bir at beslerse o atın yediği, içtiği gübresi ve idrarı kıyamet günü o kimsenin mizanına sevab olarak konacaktır."

Düşmanlarınız için elinizden geldiği kadar kuvvet hazırlayınız.

Yakında pek çok yerler fethedeceksiniz. Allah sizlere pekçok yardımlar edecektir.

Hiçbiriniz oklarıyla egzersiz yapmaktan bıkıp usanmasın.

Kim atıcılık öğrenir de sonra onu terkederse bizden değildir veya bize isyan etmiştir."

Allah bir ok yüzünden üç kişiyi cennetlik eder. Hayır ve sevap umarak o oku yapan sanatkarı, o oku Allah yolunda kullanıp atanı, oku atana yardımcı olanı.

Atıcılık ve binicilik öğreniniz. Atıcılık öğrenmeniz binicilik öğrenmenizden daha çok benim hoşuma gider.

Kim atıcılık öğrendikten sonra onu hiçe sayarak bırakırsa o nimeti elden kaçırmış ve nankörlük etmiş olur."

Peygamber sav atış müsabakasına uğradı ve "Ey İsmailoğulları, atınız, atıcılık öğreniniz. Çünkü babanız İsmail de atıcı idi" buyurdu.


"Bir kimsenin Allah yolunda bir ok atması köle azat etme sevabına denktir."

Allah yolunda malını harcayan kimseye Allah, yediyüz misli mükafat verir.”

Bir kul Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah onun yüzünü yetmiş yıl cehennemden uzak tutar."

Bir kimse Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah onunla cehennem arasında yerle gök genişliğinde bir hendek açar."

Bir kimse savaş yapmadan ve cihada katılmayı gönlünden geçirmeden ölürse bir tür nifak üzere ölür."

Kim Allah'ın sözü ve dini üstün olsun diye savaşırsa sadece o Allah yolunda savaşmış olur"

Cihada çıkan bir birlik ve seriyye savaşır, ganimet alır ve ölümden kurtulursa, mükafatlarının üçte ikisini peşin olarak almış olurlar.

Bir birlik ve bölük cihada çıkar, ganimet elde edemez, şehid olur veya yaralanırsa mükafatları ahirette tam olarak verilir."

"Ümmetimin seyahati Allah yolunda cihada gitmesidir."

Düşmanla karşılaşmaksızın savaştan dönüş, savaş açısından savaşa gidip savaşıp geri dönmek gibidir."

Kim cihad için savaşa çıkmaz veya savaşa çıkan bir mücahidi donatıp savaşa yollamazsa Allah kıyamet gününden önce belaya uğratır."

kim cihada çıkan kimsenin aile ve çocuklarına bakmak suretiyle hayırlı bir işte bulunmazsa, Allah o kimseyi büyük belaya uğratır."

Siz müslümanlar müşriklerle mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad ediniz."

"Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz. Allahtan afiyet isteyiniz. Karşılaştığınız zaman da sabırlı ve dirençli olunuz."

Harb, hileden ibarettir."

Şehidler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalıklara yakalananlar, karın hastalığı (ishale tutulanlar), suda boğularak ölenler, göçük altında kalarak can verenler ve savaşırken şehid olanlar."

Allah yolunda öldürülen ve ölen bulaşıcı hastalıktan ölen karın hastalığı (ishalden) dolayı ölen şehiddir. Suda boğularak ölen şehiddir"

"Malını korumak uğrunda öldürülen şehiddir."

Malı ve dini uğrunda öldürülen şehiddir. ailesinin ırz ve namusunu korurken öldürülen kimse şehiddir

birisi gelip malını zorla isterse Ona malını verme savaş o adam seni öldürürse?" şehid olursun" sen onu öldürürsen O cehenneme gider"

Bilir misin nedir o sarp yokuş? Bir köleyi azad etmektir veya kafirlerin elinde esir tutulan müslüman bir esiri kurtarmaktır.."

Kim müslüman bir köleyi hürriyetine kavuşturursa Allah onun her organına karşılık hürriyete kavuşturanın bir organını cehennemden kurtarır,

"Allah'a iman ve Allah yolunda cihad etmek" faziletli işlerdendir

Sahibi yanında en kıymetli ve fiatı en yüksek olan köleyi hürriyetine kavuşturmak faziletlidir?"

Nisa suresi

Yalnızca Allah'a kulluk edin
1
ondan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın.
2
Ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, muhtaçlara, kendi çevrenizde olan komşulara iyi davranın
3
uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyilik yapın iyi davranın.
4
Doğrusu Allah, kendini beğenip böbürlenenleri sevmez."
5
iyilik yapın iyi davranın.

Sizden birinize hizmetçisi yemeğini getirdiğinde sofrasına oturtmaz ise kendisine yiyebileceği kadar bir miktar versin, çünkü yemeği o hazırlamıştır."

Bir köle efendisine karşı samimi olur, Allah'a güzelce ibadet ederse, iki kat mükafat vardır."

Efendisine hizmette samimi olan ve her işini iyi yapan köle için iki kat mükafat vardır."

Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda cihad, hacc ve anneye iyilik yapmanın sevabı daha fazla olmasaydı, köle kalıp öylece ölmeyi isterdim."

Rabbine güzelce ibadet eden, efendisine vazifelerini eda eden köle için iki mükafat vardır."


kitap verilenlerden hem kendi peygamberine, hem de Muhammed sav e iman edenin sevabı iki kattır:

Hem Allah'ın hakkını, hem de efendisinin hakkını yerine getiren kölenin sevabı iki kattır:

cariyesini iyice terbiye eden ve ona öğreten, sonra da hürriyetine kavuşturarak onunla evlenen kimsenin sevabı iki kattır:

Kargaşalı ve fitneli zamanlarda Allah'ın istediği gibi davranışlarda bulunmak bana hicret etmek gibidir

"Siz ne iyilik yaparsanız, mutlaka Allah onu çok iyi bilir." Bakara,

ey kavmim! ölçü ve tartı işlerinizde dürüst ve duyarlı olun,
1
insanların mal, eşya ve paralarını eksik vermeyin." Hud,

Mutaffifin suresi

"Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar birşey aldıklarında, ölçüyü tam tutarlar. Fakat diğer insanlara ölçü ve tartıyı eksik yaparlar.
1
Onlar tekrar diriltilip kaldırılacaklar mutlaka hesaba çekilecekler tüm insanlar alemlerin Rabbi huzurunda hazır olup dikilecekler."


alacaklının söz söylemeye hakkı vardır" şüphesiz ki sizin hayırlınız borcunu en güzel ödeyendir"

Alışta, satışta borcunu istemekte kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet etsin."
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
riyazus salihin
Hz Muhammed sav buyuruyor

"Bir kimse Allah'ın kendisini sıkıntıdan kurtarmasını isterse, borcunu ödeyemeyen kimseye zaman tanısın veya bir bölümünü indirsin."

İnsanlara borç para veren bir adam vardı. derdi ki alacak istemeye gidersen sıkıştırma, affediver. Olabilir ki Allah ta bizi affeder. Allahta onu affetti."

bir adam sorguya çekildi, hayır namına hiçbir şey bulunamadı. Fakat bu adam fakirlerin borcunu affedip vazgeçerdi. Bunun üzerine Allah (c.c.) onu affediniz" buyurdu.

Allah'ın huzuruna gelen birine Dünyada mal ile ne yaptın?" dedi adam cevapladı Ya Rab alışverişte kolaylık gösterir, mühlet tanırdım Bunun üzerine Allah meleklere "Kulumu affediniz" buyurdu.

Hiçbir kimse Allah'a karşı hiçbir şeyi gizleyemez,

Bir kimse darda kalmış bir borçluya mühlet verirse veya borcunu bağışlarsa Allah o kişiyi kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirir."

Ey Rabbim! ilmimi artır de." Taha,

Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Zümer,

Allah inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir
Mücadele .

Kulları arasından yalnızca, anlama ve kavrama yeteneğine yani vahiy bilgisine sahip olan alimler Allah
tan gereği biçimde korkarlar." Fatır

Allah kimin hakkında hayır isterse onu din hususunda bilgi ve anlayış sahibi kılar."

Allah'ın verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimseye imrenilir, onlar gibi olmak istenebilir

Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmedip onu başkalarına öğreten kimseye imrenilir

Allah'ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, bol yağan yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir kısmı verimli bir toprak olup, bol çayır ve ot bitirir, bir kısmı da suyu emmeyip üzerinde tutan çorak bir yerdir.

Allah'ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, bol yağan yağmura benzer.
Allah biriken sudan insanları faydalandırır, hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular

Allah'ın benimle gönderdiği hidayet yağmura benzer yağmurun yağdığı öyle bir yer var ki, orası kaypaktır. Ne suyu tutar, ne de ot bitirir. İşte bunun gibidir ki, bana kulak asmayıp başını bile kaldırmayan

Allah'ın benimle gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kimsenin durumu kaypak kaya gibidir."

Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete eriştirmesi en kıymetli dünya malı olan kırmızı develerden daha hayırlıdır."

Benim vasıtamla size ulaştırılan Kur'an'dan bir ayet bile olsa insanlara ulaştırınız.

Sizden önce yaşayan toplumlardan olan İsrailoğullarının ibretli kıssalarından bahsetmenizde de bir sakınca yoktur.

Kim bile bile bana yalan uydurarak hadis isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın."

Kim Kur'an ve sünnet öğrenmek için bir yola girerse Allah o kişiye cennet yolunu kolaylaştırır

Hidayete Allah'ın dosdoğru yoluna çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir.onların sevabından da hiçbir şey eksilmez."

İnsanoğlu öldüğü zaman amel
sevabı sona erer. Sadakayı cariye istifadesi devam eden yol, su,
gibi yapılar bunun dışındadır

İnsanoğlu öldüğü zaman amel
sevabı sona erer. İstifade edilen ilim sözlü ve yazılı ilim kaynakları
bunun dışındadır

İnsanoğlu öldüğü zaman amel
sevabı sona erer Kendisine dua eden hayırlı bir evlat bırakan kimse. Bunun dışındadır

Dünya ve içindekiler kınanmış, basit ve değersiz şeylerdir. Sadece Allah'ı hatırlayıp onun hükümlerine boyun eğmekle, ilim öğreten veya öğrenen bunun dışındadır."

İlim öğrenmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır."

"Mü'min kimse sonu cennet oluncaya kadar, hiçbir hayırdan doyup geri kalmaz, hayır işlemeye devam eder."

"Alim bir kimsenin bilgisizce ibadet eden bir kimseye üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir.”

Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli karınca ve denizlerdeki balıklara varıncaya kadar her şey insanlara hayır ve iyilik öğretenlere dua ederler.”

kim ilim tahsili için bir yola girerse Allah ona cennetin kolaylaştırır.

Şüphesiz melekler de ilim yoluna girenin yaptığından memnun oldukları için onun üzerine kanat gererler.

Göklerde ve yerde bulunan varlıklar hatta suyun içindeki balıklar bile, ilim adamları için Allah'tan bağışlanmasını dilerler.

Alim bir kimsenin bilgisizce ibadet eden bir kimseye üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.

Alimler peygamberlerin varisleridir.

Peygamberler altın ve gümüşü miras olarak bırakmazlar, onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır.

ilim mirasına konan kimse bol nasib ve kısmet almış olur."

Benim sözümü işitip ezberledikten sonra aynen başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın.

Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi bizzat işiten kimseden daha iyi anlayışlı ve kavrayışlı olabilirler."

Bir kimseye bildiği dini bir konu sorulduğunda cevap vermeyip gizlerse, kıyamet günü ağzına ateşten bir gem vurulur."

kim Allah'ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyaya sahip olmak için öğrenirse o kimse kıyamette cennet kokusunu bile duymaz

Allah ilmi, insanların hafızalarından silmek, kalplerinden söküp çıkarmak suretiyle almaz, ilim adamlarının ölümüyle almış olur.

ilim adamlarının ölümüyle alim kalmamış olur, insanlar cahilleri önder edinirler.

cahil kimseler bilmedikleri halde fetva verirler kendilerini, ve başkalarını saptırırlar."

siz, bütün zamanlarınızda beni anın, ben de sizi her an bağışlamak ve sevap vermekle anayım.
1
Verdiğim nimetlere karşı bana şükredin, nankörlük etmeyin Bakara

Bana şükrederseniz muhakkak ki; size kat kat fazla veririm.. İbrahim,

De ki: Her türlü eksiksiz övgüler Allah'adır İsra

mü'minlerin cennetteki dualarının sonu tüm övgüler Alemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur" şeklindedir. Yunus

Rasûlullah sav e Mirac gecesi süt, ve şarap bardağı getirildi Hz Resul süt dolu olan bardağı aldı. ve
Cebrail as buyurdu Seni yönelten Allah'a hamdolsun. içki bardağını alsaydın ümmetin sapıklığa düşer ve azardı."

"Allah'a hamdederek başlanmayan her değerli işin feyzi ve bereketi olmaz, güdük olur."

çocuk ölünce Allah meleklerine buyurur: Kulumun çocuğunu elinden aldınız öyle mi? Kulumun kalbinin meyvesini mi kopardınız?"

bir çocuk ölünce Allahu teala meleklere Kulumun kalb meyvesini mi kopardınız kulum ne dedi?" diye sorar. Melekler "Sana hamdedip, "inna lillah ve inna ileyhi raciun = Biz zaten Allah için varız ve O'na döneceğiz" dedi diye cevap verirler. O zaman Allah buyururki Kulum için cennette köşk inşa ediniz ve ona Hamd evi adını veriniz."

"Allah kulunun birşey yedikten ve birşey içtikten sonra hamd ve şükretmesinden razı olur."

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler; ey inananlar! Siz de onu övün, tam bir teslimiyetle salat ve selam getirin Ahzab

Kim bana bir defa salat-u selam getirirse Allah ona on defa rahmet eder."

"Kıyamet günü insanların bana en yakın olanları, bana en çok salavat getirenleridir."

Günlerin en faziletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salat ve selam getriniz,

ashab-ı kiram Ya Rasûlallah, salat ve selamlarımız size nasıl arzedilir, siz çürümüş olacaksınız" diye sorunca, Efendimiz sav Allah Peygamberlerin cesedlerini çürütmeyi toprağa haram kılmıştır" buyurdular

"Yanında adım anıldığı halde bana salat ve selam getirmeyen kimse sürüm sürüm sürünsün."

Kabrimi bayram yeri haline getirmeyiniz. Bana salat ve selam getiriniz. nerede olursanız olun, salat ve selamınız bana ulaşır."

Bir kimse bana salat ve selam getirdiği zaman onun selamını almam için Allah ruhumu geri verir

"Cimri kimse ismim anıldığı halde bana salevat getirmeyendir."

Biriniz dua edeceği zaman önce Allah-u Teala'ya hamdetsin, sonra peygamber sav e salat-u selam getirsin, daha sonra da dilediği duayı yapsın."
.
Rasulallah, sav şöyle salevat getirirdi Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed kema salleyte ala âli İbrahim inneke hamidun mecid,

Rasulallah, sav şöyle salevat getirirdi Allahume barik ala Muammedin ve ala âli Muhammedin kema barakte alâ âli İbrahime inneke hamidün mecid

Rasulallah, sav şöyle salevat getirirdi Ey Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere nasıl rahmet ettinse, Muhammed'e ve O'nun soyundan gelenlere de rahmet et.

Şüphesiz sen övülmeye layık ve yücesin. Ey Allah'ım,

Rasulallah, sav şöyle salevat getirirdi İbrahimin soyunu mübarek kıldığın gibi, Muhammed ve onun soyundan gelenleride mübarek kıl. sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin." Ey Allah'ım,

devamlı Allah'ı anmak şüphesiz en büyük ibadettir.
1
Allah tüm yaptıklarınızı bilir." Ankebut

siz, bütün zamanlarınızda beni anın, beni ben de sizi her an bağışlamak ve sevap vermekle anayım Bakara

Rabbini içinde alçak gönüllülükle, korku ve duyarlılık içinde sesini yükseltmeden, sabahın erken ve akşamın son vaktinde an ve sakın umursamaz kimselerden olma... Araf,

Allah'ı namaz dışında da daima ve çokça hatırlayın ki mutluluğa ve kurtuluşa erişebilesiniz." Cuma

Ahzab suresi

erkek ve kadın müslümanlar, Mü'minler, doğru sözlüler sabırlı erkek ve kadınlar, gönülden bağlanan erkek ve kadınlar, Allah hepsine mağfiret hazırlamıştır.

sadaka verenler oruç tutanlar iffetlerini koruyanlar, Allah'ı çok ananlar, işte Allah bunların hepsine büyük ecir hazırlamıştır. "

Ey inananlar! Allah'ı çok anın. O'nu sabah akşam tesbih edin.

Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size rahmet ve istiğfar eden Allah ve melekleridir. İnananlara merhamet eden O'dur."

Dile kolay, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah'ı hoşnud eden iki cümle vardır, bu; Sübhanallah ve bihamdihi Sübhanellahi'l-azim dir

Ben Rahman olan Allah'ı noksan sıfatlardan uzak bilir ve onu hamd
ile överim.

Ben yüce olan Allah'ı noksan sıfatlardan uzak sayarım.

Sübhanellahi velhamdülillahi vela ilahe illallahü vallahu ekber

Allah'ı layık olmayan sıfatlardan uzak bilmek ve onu kemal sıfatlarıyla hamdederek övmekliğim herşeyden sevgilidir.

Allah'tan başka gerçek ilah yoktur o en büyüktür demem, benim için üzerine güneş doğan herşeyden daha sevgilidir."

Bir kimse günde yüz defa la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehu'l-mülkü ve lehu'l-hamdu ve hüve ala külli şeyin kadir tekrar ederse on köleyi hürriyetine kavuşturmuş kadar sevap kazanır

Allah'tan başka ilah yoktur Yalnızca o vardır, onun ortağı yoktur.

Tüm mülk ve saltanat Onundur, eksiksiz övgüler O'na mahsustur. O'nun herşeye gücü yeter

Bir kimse günde yüz defa sübhanellahi ve bihamdihi = Ben Allah'ı noksan sıfatlardan uzak bilir ve onu hamdiyle överim derse günahları deniz köpükleri kadar çok bile olsa hepsi bağışlanır."

Allah'ın en çok hoşlandığı söz Sübhanallahi ve bi hamdihi = "Ben Allah'ı noksan sıfatlardan uzak bilir ve Onu hamdiyle överim" sözüdür

"Arınmak yani küfür, şirk ve diğer tüm pisliklerden arınmak, imanın yarısıdır.

Elhamdulillah duası mizanı doldurur.

Sübhanellahi vel hamdülillahi zikri ise yerle gökler arasını sevapla doldurur."

Alah'tan başka gerçek ilah yoktur. Yalnızca O vardır. Onun ortağı da yoktur. Her yönüyle Allah en büyüktür, eksiksiz övgülerin hepsi O'na aittir.

Tüm güç ve kuvvetlerin ancak herşeye gücü yeten ve yaptığı herşeyi yerli yerince yapan Allah tarafından verileceğini kabul ederim."

Allahummağfir li verhamni vehdini verzukni = Allahım beni bağışla bana acı, beni dosdoğru yoluna kılavuzla ve bana hayırlı rızık ver

Rasûlullah sav farz namazı bitirince üç defa istiğfar eder ve “Allahumme ente's- Selam ve minke's-Selam tebarekte ya ze'l-celali vel'l-İkram = "Ey Allahım selamet ve saadet sendendir. Ey celal ve ikram sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın derdi.

Ey Allahım selamet ve saadet sendendir.

Ey celal ve ikram sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın


Allahım senin verdiğine engel olacak yoktur. Vermediğini de verecek bir kimse yoktur.

Makam ve servet sahibi Allahım
eldeki imkanlar senin yardımın olmadıkça fayda vermez."

Tüm güç ve kuvvetlerimiz ancak Allah tarafından verilmektedir. Allah'tan başka ibadete layık başka bir ilah yoktur.

yalnızca O'na ibadet ederiz. Sahib olduğumuz her türlü nimet ve ikramlar O'nun tarafından verilmiştir.

En güzel övgüler sadece O'na yakışır. Kafirler hoşlanmasa bile hayatımızı Allah'tan gelene göre ayarlar ve Allah'tan başka ibadet edilecek ilah yoktur deriz.

Her farz namazın ardından otuz üçer defa Sübhanellah, elhamdülillah, Allahu ekber dersiniz."

zenginlik veya dualardan istifade etmek işi Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir."

Farz namazların ardından güzel zikirler vardır ki onları her farzdan sonra söyleyen ve yapan zarara uğramaz. Bunlar 33 defa Sübhanallah, Elhamdülillah, 33 defa Allahu ekber"dir.

Rasûlullah sav namaz arkasında şu duayı okuyarak Allah'a sığınırdı:
"Allahumme inni eûzü bike minelcübni velbuhl ve eûzü bike min en uredde ila erzelil umri ve eûzü bike min fitneti'd-dünya ve euzu bike min fitneti'l-kabr

Rasûlullah sav namaz arkasında şu duayı okuyarak Allah'a sığınırdı:
Allahım, korkaklıktan, cimrilikten İhtiyarlık düşkünlük ve bunaklıktan dünya fitnelerinden ve kabir azabından sana sığınırım."

Ey Muaz, her namazdan sonra terketmeden şu duayı okumanı tavsiye ediyorum. Allahumme e'ınni alâ zikrike ve şükrike ve husni ibadetike

Ey Muaz, her namazdan sonra şu duayı tavsiye ediyorum. Allahım seni zikretmek, şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle."

Sizden biriniz namazda tahiyyatı bitirdiğinde dört şeyden Allah'a sığınsın ve şöyle desin Allahım cehennem ve kabir azabından, hayat ve ölümün fitnelerinden mesih deccalin fitnesinden sana sığınırım.

Rasûlullah sav namazda teşehhüd ile selam arasındaki duayı şöyle bitirirdi Allahım yaptığım gizleyip açığa vurduğum ölçüsüzce işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle,

Rasûlullah sav namazda teşehhüd ile selam arasındaki duayı şöyle bitirirdi ilerleten de geri bırakan da sensin. Senden başka ibadet edilecek kimse yoktur.”

Rasûlullah sav rüku ve secdede şu duayı okurdu Sübhanekellahumme Rabbena ve bi hamdik Allahummağfirli Alahım seni yakışmayan sıfatlardan uzak tanır. eksiksiz övgülerinle över, sana hamdederim. Allahım bağışla

Rasûlullah sav rüku ve secdede Subbûhun kuddûsun, ve Rabbu'l
melâiketi verrûh = Ey Allahım sen sana yakışmayan tüm sıfatlardan Kusur ve noksanlıkdan uzak ve eşsizsin. Bizim ve tüm meleklerin Cebrail a.s. ın Rabbisin.” derdi.

Rükuda Rabbinizi büyüklemek suretiyle Subhane Rabbiyel azim deyin. Secdede ise dua etmeye çalışınız. Çünkü orada yapılan dualar kabul edilmeye daha layıktır."

Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. Orada çok dua ediniz."

Rasûlullah sav secdede şöyle dua ederdi Allahummağfirlî zenbî küllehû dikkahû ve cillehû ve evvelehû ve âhirehû ve alaniyetehû ve sirrehû = Allahım günahlarımın hepsini, küçüğünü büyüğünü, eskisini, yenisini, açığını gizlisini affet, bağışla."

Rasûlullah sav rüku ve secdede Subhaneke ve bihamdik la ilahe illa ente = Allahım seni yakışmayan sıfatlardan uzak tanır ve seni hamdinle eksiksiz bir şekilde överim. Senden başka ibadet ve itaat edilecek ilah yoktur, ancak sen varsın" diye dua ediyordu.

Rasûlullah sav Secdede şöyle dua ediyordu: Allahım gazabından rızana, azabından affına Senden yine sana sığınırım. Seni layık olduğun şekilde övemem. Sen kendini nasıl övmüşsen öylesin."

Sizden biriniz her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?" kim Yüz defa sübhanallah derse o kimseye bin iyilik yani sevap yazılır veya bin günahı bağışlanır."

Her birinizin her bir eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her subhanallah demek bir sadakadır.

Her Elhamdülillah demek bir sadakadır. Her la ilahe illallah demek de bir sadakadır.

Her Allahu ekber demek de bir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadaka, kötülüklerden sakındırmak da sadakadır.

Müslümanın kuşluk vakti kılacağı iki rekat kuşluk namazı da sadaka yerini tutar."

Yarattıkları sayısınca, hoşnudluğu miktarınca, arşının ağırlığı kadar ve tükenmeyen kelimeleri adedince Allah'ı yakışmayan sıfatlardan uzak tanır ve O'na eksiksiz övgülerle hamdederim.

Yarattıkları sayısınca Subhanallah razı olacağı kadar subhanallah Arşının ağırlığı kadar subhanallah tükenmeyen sonsuz kelimeleri kadar subhanallah der, Allah'ı tesbih ederim.

Rabbini zikredenle zikretmeyenin durumu, diriyle ölünün farkı gibidir."

İçerisinde Allah'ın anıldığı bir evle Allah'ın anılmadığı bir evin farkı diri ile ölünün farkı gibidir."

Allah-u Teala şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni hatırlayıp zikrettiğinde onunla beraberim.

Allah-u Teala buyuruyor kulum
beni kendi başına hatırlar ve anarsa onu aynı şekilde anarım. Şayet beni toplulukta anarsa ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım

Müferridler öne geçtiler Müferridler Allah'ı çok anan erkek ve kadınlardır"

Zikrin en faziletlisi la ilahe illallahtır."

Dilin hep Allah'ı zikretsin"

kim sübhanellahi ve bihamdihi = Ben Allah'ı yakışmayan sıfatlardan uzak tanır ona eksiksiz övgüleriyle hamdederim derse, cennette onun için bir hurma ağacı dikilir.

İsra gecesinde İbrahim (a.s.)’la karşılaştım. şöyle söyledi: "Ya Muhammed, ümmetine selam söyle şöyle haber ver: Cennetin toprağı çok güzeldir, suyu tatlıdır, arazisi geniş ve dümdüzdür.

İbrahim as buyurduki cennetin
fidan ve ağaçları Sübhanellahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekberdir Allah'ı yakışmayan sıfatlardan uzak tanır övgülerin ona ait olduğunu bilir ve ona hamdeder, ondan başka ibadete layık ilahın olmadığını bilir ve en büyük O'dur derim.

amellerin en hayırlısı sevapça en temiz olanı dereceleri en fazla yükselten, altın ve gümüşten daha kazançlı, olan Allah'ı her zaman hatırlar şekilde bir hayat yaşamaktır

Allah'ı gökyüzündeki yarattıkları sayısınca kendisine yakışmayan sıfatlardan uzak tanırım.

Allahu ekber, Elhamdulillah, la ilahe illallah ve la havle vela kuvvete illa billah

Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana kılavuzluk edeyim mi?" La havle vela kuvvete illa billah = Her türlü güç ve kuvvet sadece Allah'ın yardımı iledir ve hepsi Allah'a aittir."

Al-i İmran surei

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde akılıselim sahipleri için elbette alınacak dersler vardır.

Onlar ki ayakta, oturarak ve yanları üzerinde uyurken iken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye çok derin düşünürler

derler ki; Rabbimiz! Sen yerleri ve gökleri boşuna yaratmadın. Seni yakışıksız ve noksan sıfatlardan uzak tutarız. Bizi cehennem azabından koru."

Rasûlullah sav abdestli abdestsiz
her durumda Allah'ı hiç hatırından çıkarmazdı.

Biriniz eşine cinsi temas için yaklaştığında Bismillah Allahumme Cennibne'ş-şeytane ve cennibi'ş-şeytane ma razaktena Allahım şeytanı bizden ve bize vereceğin çocuktan uzaklaştır derse bu beraberlikten çocuk olursa, şeytan asla zarar veremez

Rasûlullah sav yatağına yattığında Bismikellahumme ahya ve emut = Allahım senin ismini anarak ölür ve dirilirim. Yani uyur ve uyanırım,” derdi.

Rasûlullah sav Uykudan uyanınca Elhamdülillahillezi ahyana ba'de ma ematena ve ileyhi'n-nüşur = Bizi ölümümüzden sonra dirilten yani uykumuzdan uyandıran Allah'a hamdolsun. Kıyamette onun huzurunda toplanacağız derdi. "

Kehf suresi

Ve Rabbinin hoşnutluğunu umarak, sabah akşam O'na yalvarıp yakaranlarla birlikte, sen de sabret.

iyi ve güzel ne varsa terkedip bencil arzuları peşine düştüğü için, kalbini duyarsız kıldığımız kimseye ve işi gücü aşırılık olan kimseye uyup boyun eğme."

Allah'ın yollarda, çarşı ve pazarda dolaşarak Allah'ı hatırlayıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır.

melekler Allah'ı zikreden topluluğu bulunca Geliniz, aradığınız burada" diye seslenirler ve zikreden kimseleri dünya semasına kadar kanatlarıyla kuşatırlar.

Allah meleklerine Kullarım ne söylüyor?" diye sorar. Melekler de:
Subhanallah diyerek sana yakışmayan sıfatlardan uzak tutup Allahu ekber diyerek en büyük senin olduğunu söylüyorlar derler

Allah meleklerine Kullarım ne söylüyor?" diye sorar. Melekler de:
Elhamdülillah diyerek eksiksiz övgülerin sana ait olduğunu söylüyorlar ve seni her yönüyle övüp yüceltiyorlar, derler.

Allah der ki kullarım beni gördüler mi ki beni anıyorlar?" melekler der ki vallahi görmediler." Allah u teala
sorar görselerdi ne yaparlardı
melekler der ki onlar seni görseler daha çok ibadet ederler, şanını daha çok yüceltirler ve seni daha fazla tanır ve bilirlerdi."

ulu Allah der ki Kullarım ne istiyor
melekler der ki Cennet istiyorlar."
yüce Allah der ki Cenneti görmüşler mi? görseler ne yaparlar?"melekler cevap verir
Eğer cenneti onu büyük bir istekle isterler ve elde etmek için daha fazla gayret ederlerdi."

ulu Allah der ki kullarım neden korunmayı istiyorlar?"melekler der ki Cehennemden sığınıyorlar yüce Allah der ki cehennemi gördüler mi?"görselerdi ne yaparlardı
melekler cevap verir Eğer cehennemi görselerdi ondan daha fazla kaçar ve korkarlardı derler

Allah meleklerine, buyururki şahit olun kullarımı bağışladım" Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü kimselerden olmaz.

sadece Allah’ın adının anıldığı ve Allah’ın isteğine göre hareket edilen toplantıları tespit melekleri vardır zikir toplantısı bulunca otururlar ve cemaatın boş yerlerini dünya semasına kadar kanatlarıyla doldururlar.

Onlar öyle bir topluluktur ki, onların arasında bulunanlar kötü olmaz"

Bir topluluk Allah'ı zikretmek üzere bir araya gelseler, melekler onların etrafını kuşatır. Allah'ın rahmeti onları kaplar, onların üzerine huzur ve sükunet iner.

Bir topluluk Allah'ı zikretmek üzere bir araya gelseler, Rahat ve huzura kavuşurlar. Allah da onları yanında bulunan meleklere över."

kim Allah'a sığınırsa, Allah da onu barındırıp hayra ulaştırır

kim sıkıntı vermekten, insanları rahatsız etmekten utanırsa . Allah da onu mükafatlandırır

kim Allah Rasulü'nün meclisinden yüz çevirdi ise Allah da ondan yüzçevirdi.

Rasûlullah sav ashabından halka kurmuş bir gruba "Burada niçin oturuyorsunuz?" diye sordu.Bizi İslama ulaştırıp lütufta bulunması sebebiyle Allah'ı zikretmek ve ona hamdetmek için oturuyoruz" diye cevap verdiler.

Rasûlullah sav ashabına siz burada Allah'ı zikir ve hamdetmek için mi oturdunuz?" diye sordu. Onlar Sırf Allah için oturduk" ya Rasûlullah dediler Hz Resul buyurdu ki öyle ise
Cebrail as haber verdiki, Allah meleklere sizi övmüştür

Alçak gönüllülükle, korku ve duyarlılık içinde, ses yükseltmeden sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma. A'raf

Güneşin doğmasından ve batmasından önce, Rabbinin sınırsız kudret ve yüceliğini, tüm eksiksiz övgüleriyle an."Taha

Ve Rabbini tüm eksiksiz övgülerle sabah akşam yücelt." Mü'min

Nur, suresi

Bu ışık, bu nur o evlerdedir ki, Allah oralarda adının yüceltilmesine ve anılmasına izin vermiştir.

Allah'ın yüceliğini dile getirenleri ne ticaret, ne de kazanma hırsı, Allah'ı anmaktan ve namazdan ve zekat vermekten alıkoyabilir.

Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar."

Doğrusu biz sabah ve akşam yüce Allahı tüm yakışıksız ve noksan sıfatlardan uzak tutan dağları onun Davut as emri altına vermiştik. Sa'd

Kim sabah akşam yüz defa sübhanellahi ve bihamdihi = Allah'ı yakışıksız sıfatlardan uzak tanır ve övgüler onadır ona hamdederim." derse onun söylediklerini söyleyen dışında hiç kimse kıyamet günü onun söylediğinden daha değerlisi ile gelemez." (Müslim, Zikir, 26)

sahabe Ya Rasûlallah bir akrep yüzünden neler çektim" dedi. Rasûlullah Eğer Euzu bi kelimatillahittammeti min şerri ma halak = Yaratılmışların şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım deseydin, o sana zarar vermezdi." Buyurdular.

Rasûlullah sav sabahleyin şöyle dua ederdi Allahumme bike asbahna ve bike emseyna ve bike nahya ve bike nemut ve ileyke'n
nüşur = Allahım yardımınla sabaha eriştik lütfunla akşama ulaştık, sen isteyince hayat bulur, yine sen isteyince ölürüz, yeniden diriltip toplayacak olan da sensin.

Rasûlullah sav Akşam şöyle dua ederdi Allahumme bike emseyna ve bike nahya ve bike nemut ve ileyke'l-masir = Allahım sayende akşama ulaştık. Sen istersen hayat bulur, yine sen istersen ölürüz, huzuruna varılacak olan da sensin.

Hz Ebu Bekir Ya Rasulallah, sabah akşam mübarek kelimeleri öğretseniz dedi. Rasûlullah sav şu duayı okudu Gökleri ve yeryüzünü yaratan her şeyi bilen Allahım. Herşeyin Rabbi ve idarecisisin. Senden başka ibadete layık kimse yok Nefsimin ve şeytanın şerrinden ve Allah'a sığınırım."

Rasûlullah sav akşamleyin şöyle dua ederdi Biz ve tüm evren geceye girdik. Eksiksiz övgüler ona mahsustur. Allah'tan başka ibadet edilecek yoktur. Sadece O vardır,

Rasûlullah sav akşamleyin şöyle dua ederdi onun ortağı yoktur. Mülk, idare, saltanan O'nundur. Eksiksiz övgüler O'na mahsustur. O'nun gücü herşeye yeter.

Rasûlullah sav akşamleyin şöyle dua ederdi Ya Rabbi, senden gecelerin hayrını dilerim gecelerin şerrinden de sana sığınırım.

Rasûlullah sav akşamleyin şöyle dua ederdi Rabbim, tembellikten, bunaklık yaşlılık cehennem ve kabir azabından sana sığınırım.

Akşam ve sabah kul huvallahu ehad ile Nas ve Felak surelerini üçer sefer oku her türlü fenalık ve zararlara karşı sana yeter."

Kim her sabah ve akşam üç defa Bismillahillezî la yedurru mea'smihî şey'un filardi vela fi's-semâi ve hüve's-semiu'l-alîm = İsmiyle birlikteyken yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah'ın adıyla, O'dur işiten ve bilen" derse, ona hiçbir şey zarar veremez."

Rasûlullah sav yatağına girdiğinde
Bismikellahümme ahya ve emut = Allahım senin ismini anarak dirilir
uyanırım uyurum ve ölürüm derdi

Rasûlullah sav Hz. Ali ve Fatıma'ya şöyle demiştir Yatağa girdiğinizde 33 defa Allahu ekber, 33 defa sübhanallah, 33 defa elhamdülillah deyiniz. buyurdu

Biriniz yatağa girdiği zaman elbise ucuyla yatağını silkelesin, çünkü yatağından ayrılışından sonra oraya hangi zararlı hayvanın girdiğini bilemez.

Biriniz yatağa girdiği zaman şöyle desin Rabbim senin isminle yatağa uzandım senin isminle kalkarım. uykudayken canımı alacaksan merhamet et bağışla yaşamamı istiyorsan iyi kullarını koruduğun gibi beni de fenalıklardan koru

Rasûlullah sav yatağa yatacağı zaman, Nas, Felak ve İhlas surelerini okuyarak avuç içine üfler ve eliyle vücudunu sıvazlardı

Yatağına girdiğin zaman, namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ yanına yat ve şu duayı oku Allahım kendimi sana teslim ettim işlerimi sana emanet ettim, sırtımı sana dayadım, azabından korkar, sevabını umarım.

Yatağına girdiğin zaman, şu duayı oku Allahım Senden sığınacak bir yer varsa yine sensin. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım de bu kelimeleri söyler de ölürsen İslam dini üzere ölürsün. Uyumadan önce son sözün olsun.

Rasûlullah sav yatağına girdiğinde şöyle dua ederdi Elhamdülillahillezi et'amena ve sekânâ ve kefânâ ve avânâ, fe kem mimmen la kafiye lehu vela mu'viye = Bize yedirip içiren, ihtiyaçlarımızı karşılayan, bizi koruyup barındıran Allah'a hamdolsun. , Yeteri kadar yiyecek içecek ile barınabileceği bir yer bulamayan niceleri var.”

Rasûlullah sav uyumak için yatağa girdiğinde sağ elini sağ yanağının altına koyarak şöyle dua ederdi: "Allahumme kınî azabeke yevme teb'asu ibadeke = Allahım kullarını yeniden dirilttiğin gün beni azabından koru!


Rabbiniz buyuruyor ki, "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim Mü'min

Rabbinize alçak gönüllü olarak ve yüreğinizin derinliklerinden için için yalvarıp gizlice sessizce dua edin,
Allah aşırı gidenleri sevmez. A'raf,

kullarım beni sorarlarsa, şüphesiz ki onlara çok yakınım. Dua edenin duasına her zaman karşılık veririm.
1
kullarım benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yolu bulabilsinler!"

Peki kimdir, darda kalıp dua ettiğinde dua edenin duasına olumlu cevap veren, üzüntü ve sıkıntıyı gideren sizi söz sahibi kılan?
1
Allah'la beraber başka ilah öyle mi? Ne kıt düşünüyorsunuz?" Neml,

Dua bir ibadettir

Rasûlullah sav özlü ve kapsamlı duaları sever, özlü ve kapsamlı olmayan duayı yapmazdı."

Rasûlullah sav şöyle dua ederdi:
Allahumme atina fiddunya hasene ve filahireti hasene ve kına azabennar = Allahım bize dünyada da ahirette de iyilik ve güzellik ver, cehennem azabından koru!

Rasûlullah sav şöyle dua ederdi:
Allahumme inni es'eluke'l-huda ve't-taka velafâfe velğına = Allahım senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim."

Bir kimse müslüman olduğu vakit Rasûlullah sav ona namazı öğretir şöyle dua etmesini isterdi. Allahumağfirlî verhamnî vehdinî ve âfinî verzuknî = Allahım affet, bana merhamet et, acı bana, doğru yola ilet, bana afiyet ve hayırlı rızık ver.

Rasul-ü Ekrem de şöyle buyurdu:
Allahumağfirlî verhamnî ve âfinî verzuknî = Allahım bağışla bana merhamet et, acı, afiyet ve hayırlı rızık ver de bu sözler hem dünya hem de ahiret için istenen herşeyi içine alır.

Rasûlullah sav vesellem şöyle dua ederdi Allahumme musarrifel kulûb, sarrif kulûbena alâ tâatike = Ey kalbleri çeviren yönlendiren Allahım, kalblerimizi sana itaate yönelt.

Dayanılmaz dertten, insanı helake götüren zorluktan, başa gelecek fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felaketlerden Allah'a sığınırım.

Allahım bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru. dünyadaki işlerimizin yolunda gitmesini sağla.

Allahım Dönüp varacağım ahiretimi kazanmama yardım et. Hayatımda hayırlar yapmama imkan tanı. Ölümümü her türlü sıkıntılardan kurtuluşa sebep kıl."

Rasûlullah sav Hz Aliye şöyle demiştir: Allahummehdinî ve seddidnî = Allahım beni doğru yola ilet ve bütün işlerimde beni başarılı kıl, de”, buyurdu.

Allahumme innî es'elukel huda vessedat = Allahım senden beni doğru yola iletmeni ve o yolda başarılı kılmanı niyaz ederim.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Riyazus salihin
Hz Muhammed sav buyuruyor

Rasûlullah sav şöyle dua ederdi:
Allahım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık ihtiyarlık, cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım.

ve dala'iddeyni ve galebeti'r-Ricâl. Borç altında ezilmekten zalimlerin başa geçip zulmetmelerinden de sana sığınırm.

Hz Ebu Bekir ya Rasûlullah Bana bir dua öğret de, namazda okuyayım" dedi. şöyle buyuruldu: Allahım kendime zulmettim, günahları bağışlayacak olan yalnız sensin. sonsuz bağışlaman ile bağışla.

Rasûlullah sav namazda iken şu
duayı tavsiye ederdi Allahım
merhamet et, acı, çünkü affı sonsuz, merhameti sonsuz olan sadece sensin de.”

Rasûlullah sav şöyle dua ederdi:

Allahım, günahlarımı, bilgisizlik yüzünden haddi aşarak yaptığım işleri, bağışla.
1
Allahım, ciddi ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı affeyle, bu kusurların hepsi bende vardır.
2
Allahım yaptığım yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle,
3
Allahım ilerleten de geri bırakan da sensin. Senin her şeye gücün yeter.”
4
Allahumme innî eûzu bike min şerri ma amiltu ve min şerri ma lem a'mel. Allahım işlediğim ve işlemediğim günahların şerrinden sana sığınırım.”
5
Allahım nimetin yok olup afiyetin bozulmasından, felaket ve musibetlerden ve gazabına sebep olacak işlerden sana sığınırım.
6
Allahım, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, kabir azabından sana sığınırım.
7
Allahım, nefsime günahlardan korunma melekesi nasib eyle ve onu her türlü günahtan temizle, onu en iyi temizleyecek sensin. Onun efendisi sensin.
8
Allahım faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul olunmayacak duadan sana sığınırım.

Allahım sana teslim oldum. Sana inandım, sana güvendim. Sana yöneldim, senin yardımınla düşmanlara karşı savaştım, her konuda sana başvurdum.

Allahım Önceden yaptığım bundan sonra yapacağımı sandığım, gizlediğim ve açığa vurduğum tüm günahlarımı affeyle.

Allahım İlerleten de gerileten de sensin. Senden başka ilah yoktur.

La havle vela kuvvete illa billah" = Her türlü güç ve kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir

Allahumme innî eûzu bike min fitnetin nâri, ve azabinnâri, ve min şerril ğına ve'l fakr. = Allahım cehennem fitnesi ve azabından zenginlik ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım."

Allahumme innî eûzu bike min münkerâtil ahlaki vel a'mali vel ehvai = Allahım, fena huylardan, fena işler yapmaktan ve nefsani arzulara uymaktan sana sığınırım.”

Allahumme innî eûzu bike min şerri sem'î ve min şerri basarî ve min şerri lisanî ve min şerri kalbî ve min şerri meniyyi = Allahım kulağımın , gözümün şerrinden, dilimin kalbimin cinsel organımın şerrinden sana sığınırım

Allahumme innî euzu bike mine'l
barası ve'l-cünuni ve'l-cüzami ve seyyii'l-eskam = Allahım alaca hastalığından, akli ve cüzzam hastalığından hastalıkların tümünden sana sığınırım.

Allahumme innî eûzu bike mine'l cû'i feinnehu bi'sed dacii, ve eûzu bike minel hıyaneti feinneha bi'seti-il bitaneti = Allahım açlıktan sana sığınırım. Çünkü o insanı kucaklayan ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. O sinede gizlenen ne kötü bir huydur.”

Allahım açlıktan sana sığınırım. Çünkü o insanı kucaklayan ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. O sinede gizlenen ne kötü bir huydur.”

Allahım açlıktan sana sığınırım. Çünkü o insanı kucaklayan ne kötü bir arkadaştır.

Allahım Hainlikten sana sığınırım. O sinede gizlenen ne kötü bir huydur.”

Allahım, beni helal rızıklarla yetindirerek haramlardan koru.

Allahım Beni lütfunla zengin kılarak başkalarına muhtaç etme.

Allahumme elhimnî rüşdî ve eizni min şerri nefsî = Allahım doğru yolda yürümeyi bana ilham eyle. Nefsimin şerrinden beni koru.

Allah'tan dünya ve ahirette afiyet dileyin

Ya mukallibel kulûb! Sebbit kalbî alâ dînike = Ey kalpleri evirip çeviren Allah, benim kalbimi dininden ayırma."

Davut (a.s.) şöyle dua ederdi

Allahım senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi istiyorum.
1
Allahım senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.

Ya zel celali vel ikram = Ey büyüklük ve ikram sahibi Allahım, sözlerini dualarınızda çok sık söyleyiniz.

Allahım peygamberin senden istediği hayırları ben de isterim. Peygamberin Muhammed sav in sana sığındığı şeylerden biz de sana sığınırız.

Allahım Yardım ancak sendendir insanı dünya ve ahirette istediğine kavuşturacak olan sensin. Her türlü güç ve kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir.

Allahım senin rahmetini kazandıracak, bağışlamanı sağlayacak işler yapmayı, her günahtan uzak durmayı, dilerim

Allahım her iyiliği işlemeyi, cenneti kazanıp cehennemden kurtulmayı dilerim.

Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla..." Haşr suresi

Hem kendi kusurlarından ve hem de mü'min erkek ve kadınların kusur ve günahlarından dolayı bağışlanma dile Muhammed suresi

Hesabın görüleceği gün beni, anamı, babamı ve bütün mü'minleri bağışla.” İbrahim suresi

Müslüman bir kimse müslüman kardeşi için dua ederse, mutlaka melek de ona aynı şeyler sana da verilsin" diye mukabelede bulunur.

Bir müslümanın yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur.

Bir müslüman din kardeşi için hayır dua ettikçe yanındaki melek ona duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin diye dua eder.

Kendisine iyilik eden bir kimse o iyiliği yapana = cezakallahu hayran Allah seni hayırla mükafatlandırsın derse ona en iyi şekilde teşekkür etmiş olur.”

Kendinize Çocuklara Mallarınıza beddua etmeyiniz ki duaların kabul olunacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olunmuş olur."

Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde halidir. İşte orada çok dua ediniz."

acele etmedikçe dua kabul edilir,
insan acele ederek işte Rabbime dua ettim de duamı kabul etmedi" der.

kul günah olan ve akrabasıyla darılmasına yol açan birşey istemedikçe, bir de acele etmedikçe, duası kabul olunur.

Ya Rasûlallah, acele etmek ne demektir? diye sorulunca şöyle buyurdu kul Çok dua ettim, duamın kabul edildiğini görmedim der, dileğinin gecikmesinden usanır ve duayı terk eder, acele etmek budur.

Rasûlullah sav 'e, "Hangi dua çok iştilir ve kabul edilir?" diye soruldu da, "Gecenin son saatinde ve farz namazların arkasında yapılan dua" buyurdu.

bir müslüman Allah'tan birşey dilerse; günah istemediği akrabasıyla ilgiyi kesmeyi arzu etmediği sürece Allah, isteğini mutlaka yerine getirir

Allah'ın lütfu isteyeceğiniz şeylerden daha çoktur"

Büyüklük ve hilim sahibi Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. Büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur.

Göklerin Rabbi yerin Rabbi ve kerim arşın Rabbinden başka ibadete layık hiç bir ilah yoktur.

Yunus suresi

Unutmayın ki, Allah'a dost ve yakın olanların korkmaları için bir sebep yoktur.
1
Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. Onlar iman edip ve Allahtan korkup sakınanlardır.
2
Onlar için hem dünya hayatında, hem de sonraki hayatta müjde var.
3
Allah'ın va'dinde asla değişme yoktur. O verdiği sözü mutlaka yerine getirir. İşte kurtuluş budur.

Meryem, suresi

Hurma ağacını kendine doğru silkele ki, üzerine olgun, taze hurmalar dökülsün

ye iç, doğacak olan bu çocuktan dolayı da, gözün aydın olsun!

Ve insanlardan birini görürsen de ki: "Ben, sınırsız rahmet sahibi için, bir süre konuşmaktan kaçınmaya söz verdim. bu gün hiçbir kimseyle konuşmayacağım."

Bunlar Allah'tandır, Allah dilediğine hesapsız rızık bağışlar" Al-i İmran,

Kehf suresi

Madem Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, sığının mağaraya da Rabbiniz, rahmetiyle bir genişlik versin ve işinizde de size kolaylık sebepleri hazırlasın.

Sizden önceki ümmetlerde Allah tarafından ilham edilen kimseler vardı. Şayet ümmetimin içinde de onlardan biri varsa hiç şüphesiz o, Ömer ibni Hattab'tır." .

sad b vakkas ra nın bedduası
Allahım senin kulun yalancı ise ve söylediklerini gösteriş ve şöhret için söylüyorsa, onun ömrünü uzat, fakirliğini artır ve fitnelere uğrat"

Kim haksız olarak başka birinin toprağından bir karış zorla yani zülümle alırsa o yerin yedi katı o kişinin boynuna halka gibi geçirilir"

Hubeyb ra, "Allah'ım! düşmanın hepsini say herbirini tek tek perişan et. Canlarını al, hiçbirini sağ bırakma" diye dua eddi

Hubeyb ra şehit edilmeden şu beyitleri okudu Müslüman olarak öldürüldükten sonra Nasıl ölürsem öleyim asla dert etmem

Hubeyb ra şehit edilmeden şu beyitleri okudu Bu ölüm O ulu zâtın rızası yolundadır, dilerse O
Parçalanmış vücudumun uzuvların eklemleri üzerine bereket verir.

Asım ibni Sabit ra bedir savaşında
Kureyşli müşriklerden Muayt'ı öldürmüş sonrada şehit edilmişti
kafirler onun ölümünü ispat için
vücudundan parça kesmek istediler o an Allah, Asım ra yı korumak arı sürüsü gönderdi. Bu arılar kafiri cesede yaklaştırmadı düşman cesetten bir parça kesemedi

Hz Ömer birşey hakkında "Ben şöyle düşünüyorum" dedi mi, o şey onun düşündüğü gibi gerçekleşirdi.

Hucurat suresi

Ey iman edenler yersiz zandan kaçının, çünkü bazı zan ve şüphe vardır ki, günahtır.

gizli yönlerinizi araştırıp birbirinizi çekiştirmeyin. Biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi? öyleyse adam çekiştirmekten de öylece iğrenin

yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışın.

Şüphesiz Allah tevbeleri kabul eden ve acıyandır."

Bilmediğin şeyin ardına düşme,

kulak, göz ve kalp tüm yaptıklarından sorumludurlar. Kıyamette sorguya çekilecektir. İsra,

"İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın."Kaf

Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse mutlaka hayır söylesin veya sussun."

Ey Allah'ın Rasulü, hangi müslüman değerlidir?" diye soruldu "Dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir" cevabı verildi.

Kim bana iki çenesi arasındaki dili ile, iki bacağı arasındaki tenasül uzvunu kötülüklerden koruma sözü verirse ona cennet hakkında garanti veririm."

Kul iyice düşünmeden söylediği bir söz yüzünden cehennemin doğu ile batı arasından daha uzak bir derinliğine kayıverir."

Bir kulu önem vermeyerek söylediği Allah rızasına uygun söz yüzünden Allah dereceyi yükseltir.

Bir başka kul önem vermeyerek Allah'ın öfkelenmesini gerektirecek bir sözü yüzünden cehennemin dibine indirilir."

Bir kimse Allah'ın sevdiği bir sözü söyler de o söz ile Allah'ın rızasına ulaşacağını zannetmez. Halbuki Allah o hayırlı söz sebebiyle o kimseden razı olur."

bir adam Allah'ın gazabını gerektirir bsöz söyler fakat o sözün gazaba çarptırılacağını zannetmez. Oysa Allah o kimseye kıyamete kadar öfkelenir.”

Ey Allah'ın Rasulü, sımsıkı sarılacak bir iş haber ver" dediler Rasûlullah sav "Rabbim Allah'tır de, sonra da dosdoğru ol" buyurdu.

Ey Allah'ın Rasulü, korkulacak şeyin en tehlikelisi nedir?" dediler Hz Resul Mübarek dilini eliyle tutarak İşte budur" buyurdular

Allah'ı anmanın dışında sözü fazla uzatmayın. Çünkü Allah'ı anmanın dışında çok söz söylemek kalbi katılaştırır.

Allah'tan en uzak kimseler ise katı kalpli olanlardır."

kim iki çenesi ve iki bacağı arasındaki şeyleri yani dili ve tenasül uzvunu şerrden korursa o kimse cennete girer."

kurtuluş yolu şudur dilini tut, evinle meşgul ol, günahlarına pişmanlık duyarak gözyaşı dök."

Ademoğlu yalvararak şöyle derler: hakkımızı korumakta Allah'tan kork, biz sana bağlıyız. Eğer sen doğru gidersen biz de doğru oluruz, eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz."

cennete sokacak, cehennemden uzaklaştıracak amel şudur " Allah'a ortak koşma kulluk ed, namazlarını kıl Zekatı ver, Ramazan orucunu tut, gücün yeterse hacced

sana hayır kapılarını haber vereyim mi? Oruç kalkandır. Sadaka suyun ateşi söndürmesi gibi günahları siler, süpürür, söndürür.

Kişinin gece kılacağı namazlar da günahları siler, süpürür, söndürür."

Secde suresi

Onlar yataklarından geceleri kalkarlar korku ve ümidle Rablerine dua ederler.
1
Kendilerine geçinmeleri için verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar.
2
Onların yaptıkları amellere mükafat olarak kendileri için neler gizlenmiş olduğunu şimdi kimse bilmez."

bütün işlerin başı İslam, yani herşeyiyle Allah'a teslim olmaktır

tüm işlerin ana direği beş vakit namaza devam etmektir."

tüm işlerin doruk noktası En yüce tarafı da cihaddır"

dilini tut "Bunun sana zarar vermesine meydan verme"

İnsanların cehenneme yüzüstü kapaklanma sebebi, dillerinin ürettiklerinden başkası mıdır?"

Gıybet nedir bilir misiniz?" Din kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır"

kardeşinde söylediğin ayıp varsa gıybet ettin, yoksa o zaman ona iftira etmiş olursun"

Rasûlullah sav veda haccında kurban günü Mina'da ki hutbede şöyle buyurdu: "Bu gün, bu ay ve bu şehriniz haram kılındığı gibi birbirinize kan can mal ve namuslarınız da haramdır.

Bana dünyayı verseler ben yine de bir insanı hoşlanmayacağı bir şekilde taklid edip anmayı asla sevmem

Miraca çıkarıldığımda bir toplumun yanından geçtim tırnaklarıyla yüz ve göğüslerini tırmalıyorlardı."
Cebrail as Bunlar gıybet etmekle insan etlerini yiyenler, onların şeref ve namuslarıyla oynayanlardır dedi

Her müslümanın diğer müslümana karşı kanı, ırzı ve malı haramdır."

Onlar ki, boş ve anlamsız söz işittiklerinde yüz çevirip bizim işlediklerimizin hesabı bize; sizin ettiklerinizin cezası da size ait derler.. Kasas

Onlar ki boş, anlamsız söz ve işlerden yüz çevirirler." Mü'minun,

"Bilmediğin şeyin ardına düşme, çünkü kulak, göz ve kalp Kıyamette sorguya çekilecektir İsra

En'am suresi

ileri-geri konuşan, ayetlerimizi alaya alan kimselere rastladığında bu kimseler başka konulara geçene kadar onlardan uzak dur.
1
zalimler topluluğun içinde yer alma

din kardeşinin ırz ve namusunu gıybet edene karşı savunursan Allahda seni cehennemden korur.

Allah'ın rızasını dileyerek la ilahe illallah diyen kimseyi Allah cehenneme haram kılmıştır"

çok yemin edip duran alçaklara, insanların arkasından konuşanlara söz getirip götürenlere, hayra engel olan saldırgan günahkarlara itaat edip uyma.." Kalem,

İnsanların arasını açmak için laf getirip götüren asla cennete giremez."

Bu iki kabirde yatan azab görüyorlar günahları büyüktür. Biri koğuculuk yapar laf getirip götürürdü diğeri ise idrarından sakınmaz ve temizlenmezdi.

Size el-adh kelimesinin ne demek olduğunu söyleyeyim mi? O insanların arasını bozmak için laf taşımak demektir.”

Kötülüğü ve düşmanlığı artırmada yardımlaşmayın..." Maide

"Ashabımdan hiçbiri diğer bir kimse hakkında hoşlanmayacağım şeyi bana ulaştırmasın. Çünkü ben her zaman gönül huzuru ile yanınıza çıkmayı istiyorum."

Nisa, suresi

Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebildiler ama Allah'tan gizleyemezler
1
gecenin karanlığında Allah (c.c.)'ın razı olmadığı düşünce ve inançları her ne zaman tasarlasalar, Allah onların yanı başındadır
2
Allah onların tüm yaptıklarını ilmiyle kuşatır onun ilminden hiç bir şeyi gizleyemezler
3
Sizler belki bu dünyada onları savunabilirsiniz, ya kıyamet günü kim onları Allah'a karşı savunacak, kim onların vekili olacaktır."

Siz insanları maden gibi cins cins bulursunuz, cahiliyye döneminde hayırlı ve değerli olanları, dini emirleri yaşarlarsa İslamiyet döneminde de hayırlıdırlar.

Siz en hayırlı kişileri yöneticilik işinden hiç hoşlanmayanlar olarak bulursunuz.

en kötü kişileri de iki yüzlü münafık
olarak bulursunuz onlar insanlara başka yüzle gelir ve giderler.

bazı kişiler idarecilerimizin yanına girer ve oradan çıktığımızda tam tersi söz söyleriz" dediler. Abdullah ibni Ömer Bu sizin hareketi biz Rasûlullah sav zamanında ikiyüzlülük münafıklık sayardık" cevabını verdi.

"Bilmediğin şeyin ardına düşme,
1
kulak, göz ve kalp yaptıklarından sorumludurlar.
2
kulak, göz ve kalp Kıyamette sorguya çekilecektir. İsra


Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk, iyiliğe, iyilik de cennete yol açar.

Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında doğrulardandır kaydedilir.

Yalancılık, yoldan çıkmaya götürür.

Yoldan çıkma cehenneme götürür.

İnsan yalancılık yapa yapa Allah katında yalancılar defterine yazılır

Dört huy vardır ki o kişi münafık olur. 1. emanete ihanet eder,
2. yalan söyler,3. sözünden döner,
4. Dava ve duruşmada haktan ayrılır, düşmanlıkta haddi aşıp haksızlık yapar.”

kim görmediği rüyayı gördüm diye anlatırsa ahirette hiçbir zaman yapamayacağı iki arpa danesini düğümleme cezasına çarptırılır.

kim duyulmasını istemedikleri sözü ve haberi işitmeye çalışıp kulak hırsızlığı yaparsa kıyamette kulaklarına eritilmiş kurşun dökülür

Kim bir canlının resim ve heykelini yaparsa, o kıyamette bu yaptığına can ver diye teklif olunarak azap olunur. Halbuki ona can vermesi mümkün değildir.”

Yalanların en büyüğü rüyasında görmediği bir şeyi gördüm diye kişinin gözlerine iftira etmesidir.”

Resullullah sav in rüyasını şöyle tabir ettiler

Rasûlullah sav rüyasında bir nehir
gördü suları pırıl pırıl parlayan akan bir nehir saf süt gibiydi bu girip çıkanların Çirkinlikleri kaybolmuş hepsi güzelleşmişlerdi.melekler burası Adn cennetidir senin konağın burasıdır” ya Resul dediler

Rasûlullah sav rüyasında kafası taşla ezilen bir adam gördü o Kur’an’ı öğrendiği halde terk eden ve uykuyu farz namaza tercih eden kimsedir. dediler

Rasûlullah sav rüyasında Şakakları burnu ve gözleri demir çengelle yarılıp yüzülen bir adam gördü bu evinden çıkıp her tarafa yalanlar yayan kimsedir. dediler

Rasûlullah sav rüyasında Fırın içinde yanan çıplak erkek ve kadınlar gördü bunlar zina eden kimselerdir. dediler

Rasûlullah sav rüyasında Nehirde yüzüp yüzüp de taş yutan bir adam gördü bu faiz yiyen kimsedir dediler

Rasûlullah sav rüyasında Bahçede uzun boylu bir adam gördü bu İbrahim as’dır. Etrafındaki çocuklar ise İslam fıtratı ile ölen ve bu fıtratla doğan çocuklardır dediler

Rasûlullah sav rüyasında Vücutları
yarısı güzel, yarısı çirkin adamlar gördü , bunlar hem kötü hem iyi amel işleyen kimselerdir. Allah kötülüklerini bağışlamıştır. dediler


Şu ağzının parçalandığını gördüğün adam var ya, o yalancının biriydi, devamlı yalan söyler, yalanı ufukları kaplıyordu. bu yalancı kıyamete kadar böyle azap olunacaktır.

şu başının ezildiğini gördüğün adam ona Allah Kur’an’ı öğretmişti. O ise geceleri uyku ile geçirip Kur’an okumamış, gündüzleri amel etmemişti, buna da kıyamete kadar böyle azap edilecektir.

Rasûlullah sav rüyasında cebrail ve
mikail as ı gördü ona 3 cennet köşkü gösterdiler 1.ev mü’minlerin, 2. ev şehidlerin köşküdür beyaz bulutu andıran köşk ise Adn cennetidir ömrünü tamamlayınca köşküne gireceksin dediler

İnsanların arasını düzeltmek maksadıyla birinden ötekine uygun ve hayırlı sözler taşıyan kimse yalancı sayılmaz.

Rasûlullah sav şu üç hal dışında halkın yalan söylemesine ruhsat vermemiştir 1. Harbte, 2. ara düzeltmekte, 3. Aile birliğini sağlamak için söylenen sözlerde. Her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter.

Yalan olduğunu bildiği sözü benden söylenmiş gibi nakleden kimse yalancılardan biridir.

Kendisine verilmeyen bir şeyle bir üstünlük sağlayan kimse iki sahte elbise giyerek böbürlenen ve süslenen kimse gibidir.”

Yalan sözden mutlaka sakının
Hacc

Rabbin her zaman gözetleyip durmaktadır." Fecr

Onlar ki yalan ve asılsız olan şeylere tanıklıkta bulunmazlar
Furkan

En büyük günahlar "Allah'a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik ve Haberiniz olsun, iyi belleyin, yalan söyleyip yalan şahitliği yapmaktır"

"Kim İslam'dan başka bir din adına bilerek yalan yere yemin ederse, o kişi dediği gibi yalancının biridir.

Kim de kendini herhangi bir şeyle öldürürse kıyamet günü onunla azab olunur.

Sahib olmadığı bir şeyi nezrederek adak yapanın adağı geçersizdir.

Mü'mine lanet etmek onu öldürmek gibidir."

İşlerinde ve sözlerinde dosdoğru olan kimsenin lanetçi olması yakışmaz."

Lanet edenler kıyamet günü ne şefaatçi, ne de şahit olurlar."

Allah lanet etsin, Allah'ın gazabına uğra, cehennemde azab gör gibi beddualarla lanet etmeyiniz."

Olgun bir müslüman kimseyi ayıplayıp kötülemez, kimseyi lanetlemez, sözünde ve işinde sınırı aşıp hayasızlık etmez, kötü ve çirkin sözler sarfetmez."

Kul lanet ettiğinde lanet gökyüzü kapıları ona kapanır, sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır.

Kul lanet ettiğinde sağa sola başvurur, girecek yer bulamaz lanet edilen kişiye döner gerçekten lanete layık ise onda kalır, değilse lanet edene döner."

Medineli bir hanım devesine lanet etti. Rasûlullah sav Üzerindekileri alın ve deveyi bırakın gitsin. o deve lanetlenmiştir" buyurdu.O deve İnsanlar arasında gezinirdi de kimse ilişmezdi

Lanetlenen bir deve yanımızda bulunmasın, bize yoldaş olmasın” buyurdular.

Dikkat edin ve unutmayın! Allahın laneti zalimlerin özerinedir. Hud,

Allahın laneti zalimlerin üzerine olsun A'raf

Mü'minleri yapmadıkları bir fiilden dolayı suçlayıp eziyet edenlere gelince, onlar iftira suçu işlemiş ve günaha girmiş olurlar." Ahzab


Müslümana sövmek hak yoldan çıkmaktır günah işlemektir Onunla savaşmak ise küfürdür."

Hiç kimse başkasına fasık ve kafir demesin o kimsede bu hal mevcut değilse, o söz, onu söyleyene döner."

Karşılıklı sövüşen iki kişinin günahı haksızlığa uğrayan kimse haddi aşmadığı sürece sövmeyi ilk başlatan kimseyedir."

Bir gün şarapçının biri Rasûlullaha getirildi Hz. Peygamber ona vurun" buyurdu ona Dayak attılar cemaat
Allah seni rezil etsin, kahretsin" diyince Rasûlullah sav öyle söyleyip te şeytana yardımcı olmayınız" buyurdu.

Kim köle ve kendisine yardım eden işçi ve uşağına zina iftirasında bulunursa; böyle bir günah bulunmadığı takdirde kıyamet günü iftira eden kimseye had cezası uygulanır.”

Müslüman ölülere sövmeyin, ayıplarını söylemeyin. onlar ahirete götürdükleri amellerinin sonuçlarıyla başbaşadırlar.

Olgun ve iyi bir müslüman dilinden ve elinden müslümanların emin olduğu kişidir.

Muhacir ise Allah'ın yasakladıkları şeyleri terkeden kimsedir."

Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmeyi isterse, Allah'a ve kıyamet gününe iman ettiği halde ölmelidir

Kim cennete girmeyi isterse, ölünceye kadar hayırlı amellere devam etmelidir Bir de kendine arzuladığı şeyi insanlara yapsın."

"Tüm mü'minler kardeştir, o halde her ne zaman araları açılırsa kardeşlerinizin arasını düzeltin..." Hucurat

O mü'minler mü'minlere karşı alçak gönüllü, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden kafirlere karşı ise onurlu ve şiddetlidirler." Maide

"Muhammed Allah'ın elçisidir. Onunla olanlar, Allah'tan geleni örtbas eden kafirlere karşı çetin, kararlı ve tavizsiz; ama birbirlerine karşı merhametlidirler. Feth

Birbirinize kin tutmayınız, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize sırt çevirip alakanızı kesmeyiniz.

Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz.

Bir müslümanın müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durup selam vermemesi helal değildir."

Pazartesi ve Perşembe günleri cennet kapıları açılır. Allah'a ortak koşmayan her kul bağışlanır.

Yalnız aralarında kin ve düşmanlık bulunan kimseler bağışlanmadan müstesna edilmiştir.

Her perşembe ve pazartesi günü insanların amelleri Allah'a arzolunur

Yoksa onlar Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanları kıskanıyorlar mı? Nisa

"Hased etmekten sakının. Zira ateşin odunu yiyip tükettiği gibi hased de iyilikleri yer ve bitirir

Ey mü'minler birbirinizin gizli yönlerini ayıplarını araştırmayın
Hucurat

Kötü zandan şüphe etmekten sakınınız. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.

Müslümanların ayıplarını, kusurlarını araştırmayın, birbirinize karşı övünüp böbürlenmeyin,

birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun.

Müslüman müslümanın kardeşidir, ona haksızlık etmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hakaret etmez.

Rasûlullah göğsüne işaret ederek takva buradadır, takva buradadır buyurdu.

Kişiye müslüman kardeşini hor görmesi kötülük olarak yeter.

Müslümanın müslümana kanı, ırzı ve malı haramdır.

Allah sizin cesedlerinize ve kalıplarınıza değil, kalplerinize değer verir."

Birbirinizi terkedip alakayı kesmeyin, Bir kısmınız bir kısmınızın satışı üzerine satış yapmasın.."

Müslümanların ayıplarını ve gizli durumlarını araştırmaya kalkışırsan, onların ahlakını bozarsın veya buna zorlamış olursun."

Bu adam sakalından şarap damlayan falancadır" denilince İbni Mesud şu cevabı verdi: "Biz ayıp ve kusur araştırmaktan menedildik. bir kusur ve suç ortaya çıkarsa gerekli muameleyi yaparız."

Ey iman edenler! yersiz aşırı zanda bulunmaktan kaçının, bazı zan ve şüphe vardır ki,

Kötü zandan sakınınız, çünkü zan sözlerin en yalanıdır."

Ey iman edenler! Hiçbir insan başka insanları alaya alıp küçümsemesin, belki o alaya alıp küçümsedikleri, kendilerinden daha hayırlı olabilirler

hiçbir kadın başka kadınları küçümseyip alaya almasın, belki onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler.

Ve hiçbiri başka birinde ayıp arayıp onu karalamasın ve kınamasın. Kötü lakaplarla sataşıp atışıp birbirinizi aşağılayıp kötü lakaplarla birbirinize seslenmeyiniz.

İman ettikten sonra kötü bir ad sahibi olmak ne çirkindir
1
her kim yasak ettiği şeylerden tevbe edip dönmezse onlar zalimlerdir" Hucurat,

Ayıp kusur arayan ve göz kaş işaretleriyle alay edenlerin vay haline." Hümeze

"Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.

Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez."

Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları hor görmektir."

Bir kişi vallahi Allah falan adamı bağışlamaz diye yemin etti. Bunun üzerine Allah da benim adıma kim yemin ederek hüküm verebilir. Ben onu bağışladım, senin amelini de boşa çıkardım" buyurdu

Bütün mü'minler ancak kardeştirler." Hucurat

Mü'minler arasında, kötü şeylerin yayılmasından hoşlananlara dünya ve ahirette can yakıcı azap vardır Nur

Kardeşinin uğradığı felaket ve musibete sevinme. Allah onu rahmetiyle kurtarır da seni derde uğratır."

İnsanlarda iki huy vardır ki, cahiliyyeden ve kafirlerin yaptıkları işlerdendir. Neseblere sülaleye dil uzatmak, ölü üzerine yaka paça yırtarak feryad edip ağlamak.

Bize silah çeken bizden değildir. Bize hile yapıp bizi aldatan bizden değildir."

Kimden alışveriş yaparsan ona İslam dininde aldatma yoktur de"

Kim bir adamın karısını veya kölesini ayartıp aldatırsa bizden değildir.

"Ey inananlar, Allah'a ve insanlara olan akitlerinizi titizlikle yerine getirin."Maide

Ey inananlar, verdiğiniz sözü yerine getirin, çünkü verdiğiniz her sözden hesap gününde mutlaka sorguya çekileceksiniz."İsra

emanet edildiğinde hainlik yapar.o kimse de münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur."

Konuştuğu vakit yalan söyler. o kimse de münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur."

Söz verir, sözünde durmaz.o kimse de münafıklık sıfatı bulunmuş olur."

Dava ve duruşmada haktan ayrılır, düşmanlıkta ölçüyü kaçırır, haksızlık yapar. o kimse de münafıklıktan sıfat bulunmuş olur."

Ahdini bozan herkes için kıyamet günü bir bayrak kaldırılır ve bu falanca kimsenin vefasızlığının alametidir" denilir.

"Kıyamet günü ahdini bozan her kimsenin vefasızlığının derecesine göre arkasında bir bayrak yükseltilecektir.

Dikkat edin, halkın önderi durumundaki kimsenin vefasızlığından daha büyük bir vefasızlık yoktur."

Allah şöyle buyurdu Ben kıyamet günü şu üç insanın düşmanıyım:
adımı vererek söz verip cayan kişi,
Hür insanı köle diye satıp parasını yiyen kişi İşçiyi tam çalıştırıp ücretini vermeyen kişi.

Ey iman edenler iyiliği başa kakarak minnet ederek muhtaç kimsenin duygularını incitip eziyet ederek, yardımlarınızı değersiz ve geçersiz hale getirmeyiniz.” Bakara

Mallarını Allah yolunda harcayıp, sonra başa kakmayan ve eziyet etmeyenler, mükafatlarını Rableri katında bulacaklardır...” Bakara

Üç sınıf insan vardır ki kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, yüzlerine bakmaz ve onları temize çıkarıp korumaz ve acıklı bir azapla onlara azap eder.”

Elbisesini kibirlilikle yerlerde sürüyen insan vardır ki kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz,

Yaptığı iyiliği başa kakan minnet eden insan vardır ki kıyamet günü Allah yüzlerine bakmaz

Yalan yere yemin ederek malını satmak isteyen kimselere kıyamet günü Allah acıklı bir azapla onlara azap eder.”

Ey mü’minler kendinizi övüp temize çıkarmaya kalkmayın. .O, kötülükten sakınanları en iyi bilendir.” Necm

Ceza ve sorumluluk ancak, insanlara haksızlık edip, yeryüzünde haksız yere azgınlıkta bulunanlaradır
1
ahirette can yakıcı bir azap vardır.” Şura

Birbirinize karşı mütevazi ve alçak gönüllü olun. Öyle ki hiçbir kimse diğerine karşı böbürlenip zulmetmesin.

hiçbir kimse diğer kimselere üstünlük taslamasın.

Bir kimse kendini beğenip başkalarını hiçe sayarak insanlar helak oldu bozuldu derse, asıl kendisi mahvolmuş demektir.

iki müslüman karşılaşırlar, biri yüzünü şu tarafa diğeri diğer tarafa çevirir. en hayırlısı selam vermeye en önce başlayandır.”
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
riyazus salihin
Hz Muhammed sav buyuruyor


Her Pazartesi ve Perşembe günü ameller Allah’a arzolunur.


Şeytan müslümanların kendisine kulluk etmelerinden ümidini kesmiştir. Fakat müslümanlar arasında fitne ve bozgunculuk yapmaya çalışacaktır.” Münafikun


Kim müslüman kardeşini üç günden fazla terkeder ve o hal üzere ölürse cehenneme girer.”


Kim din kardeşiyle bir yıl boyunca küs durursa onun kanını dökmüş gibi günaha girer.”


Bir mü’minin başka bir mü’min kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir. Üç gün geçince bir araya gelsin de ona selam versin.


küs kimselerden kim selam alırsa ikisi de sevapta ortak olurlar. Yok eğer selam almazsa almayan günaha girmiş olur. Selam veren de küs olmaktan çıkmış olur.


O gizli konuşmalar ve fısıldaşmalar şeytandandır...Mücadele


Üç kişi bir arada iken ikisi diğerini bırakıp ta fısıldaşmasın. ”


Nisa suresi


Anaya, babaya, yakın akrabanıza yetimlere, muhtaçlara, kendi çevrenizden olan komşulara, uzak komşulara iyilik yapın
1
yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyi davranın
2
Doğrusu Allah, kendini beğenen ve böbürlenenleri sevmez.”
.
Bir kadın ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azaba uğradı ve cehenneme girdi. Hayvana yemek yedirmemiş, içirmemişti.”


Rasûlullah sav canlı bir hayvanı hedef olarak dikip ona atış yapana lanet etti.”


Rasûlullah sav hayvanları hapsedip ölümlerine sebep olmaktan insanları sakındırmıştır.


Kölesini kamçı ile döven birine Rasûlullah sav buyurdu ki Bilesin ki Allah cc sana şu köleye yaptığından daha fazlasını yapmaya gücü yeter”


Kim kölesini işlemediği bir suç sebebiyle döver veya sebepsiz yere tokatlarsa keffareti o köleyi azad etmesidir.”


İnsanlara haksız yere dünyada azab edenlere Allah mutlaka azap eder”


Rasûlullah sav yüzü ateşle dağlanmış bir merkep görünce hoşlanmamış Allah’a yemin ederek bundan sonra hayvanları ayırd etmek için bu işareti onun yüzünden uzağa vuracağım, demiş ve merkebin uyluklarına damga vurdurtmuştur hayvanların uyluklarına ilk damgayı İbni Abbas vurmuştur.


hayvanın yüzünü dağlayana Allah lanet etsin yani rahmetinden uzak kalsın”


Rasûlullah sav Yüze vurmayı ve yüzü damgalamayı yasakladı”


Ateşle ancak Allah azab eder.
falan ve filanı ele geçirirseniz
onları öldürün.”


Kuşun yavrularını alanlar için efendimiz sav Bu kuşun yavrularını almak suretiyle kim tedirgin etti, yavrularını ona iade ediniz” buyurdu.


Gerçek şudur ki ateşle azab etmek ancak ateşin sahibi olan Allah'a aittir” buyurdu.


Gerçekten Allah size, emanetleri ehil olan sahiplerine vermenizi emreder...” Nisa


birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, bu güvene uygun davransın ve borcunu ödesin...” Bakara


Zengin kimsenin borcunu geciktirmesi zulümdür.”


birinizin alacağının ödenmesi bir zengine havale edildiğinde kabul edip o kimseye müracaat etsin.


Bağışından dönen kusmuğunu tekrar yalayan köpeğe benzer.”


Verdiği sadakadan dönen kimse yediğini kustuktan sonra dönüp onu yiyen köpeğe benzer”


verdiğin sadakadan asla dönme, zira sadakasından dönen yediğini kusup onu tekrar yiyene benzer.”


yetimlerin mallarını haksızca yiyip bitirenler, karınlarına sadece ateş doldurmuş olurlar öteki dünyada çılgın bir ateşe gireceklerdir.” Nisa


Erginlik çağına erişinceye kadar, yetimin mal varlığına onun iyiliği ve faydası için olmadıkça dokunmayın Enam


Bakara suresi


Yetimlerin durumlarını düzeltmek onları iyi yetiştirmek en hayırlı olandır.”
1
Yetimler unutmayın ki, onlar sizin kardeşlerinizdir.
2
Allah bozgunculuk yapanları da düzeltmeye çalışanları da en iyi bilir.”


Şahısları ve milletleri yakıp yıkan büyük günahlardan sakının bunlar
Allah'a ortak koşmak Sihir büyü yapmak ve yaptırmak. Allah'ın dokunulmaz kıldığı bir canı haksız yere öldürmektir


Şahısları ve milletleri yakıp yıkan büyük günahlardan sakının bunlar
Faiz yemek.Yetim malı yemek.
Savaşdan kaçmak. Evli, namuslu, kadınlara zina iftirasında bulunmak


Bakara suresi


Faiz yiyenler kabirlerinden ancak şeytanın dokunup çarptığı kimseler gibi kalkarlar.
1
onlar; “Alışveriş de bir tür faizdir” derler, halbuki Allah alışverişi helal sayarken, faizi haram kılmıştır.
2
Kim Rabbini dinler ve faizden vazgeçerse, geçmişte aldığı faizler kendisine aittir. Ve onun hakkında karar vermek, artık Allah'a kalır.
3
Kim faize tekrar dönerse; içinde yaşayıp kalacakları ateşe mahkum olanlar işte böyleleridir.
4
Allah faizli kazançları bereketten mahrum eder, ama karşılıksız yardımları, sadakaları kat kat arttırarak bereketlendirir.
5
Allah gerçekleri örtbas edenleri, günahlarında ve küfründe ısrar eden hiçbirini sevmez.
6
İman edenler, doğru iş yapanlar, namazlarında devamlı olanlar, yardımda bulunanlar mükafatı Rablerinden alacaklardır onlara ne korku vardır ne de üzülürler.
7
Ey inananlar! Allahtan korkun ve eğer gerçekten mü’minseniz faizden doğan kazançların tümünden vazgeçin.”


Rasûlullah sav faiz alana da verene de lanet etti.


kendilerine Allah'a ibadet etmeleri, batıldan uzak durmaları, namazda devamlı olmaları ve zekat emrolunmuştu İşte bu dosdoğru dindir.”Beyyine


Ey iman edenler iyiliği başa kakarak minnet ederek duygulari incitip eziyet ederek, yardımlarınızı değersiz ve geçersiz hale getirmeyiniz.” Bakara


O münafıklar Allah'ı kandırmaya çalışırlar. Halbuki Allah onların kendi kendilerini kandırmalarını sağlıyor.
1
Onlar namaza kalktıklarında insanlar görüp takdir etsinler diye gösteriş için kılarlar. Allah'ı da pek az hatıra getirirler.” Nisa


Allah'ü Teala buyurdu ki Ben ortak koşulmaktan en uzak olanım. Kim işlediği amelde benden başkasını ortak koşarsa o kimsenin amelini kabul etmeyip sevabından mahrum ederim,


resullullah sav anlatır Kıyamette hesabı ilk görülecek kişi şehiddir Allah'ta ona nimetlerini hatırlatır, bunca nimetlere karşı ne yaptın? Buyurur Ya Rab senin yolunda savaştım ve şehid düştüm, deyince
yalan söylüyorsun, sen cesurluk için savaştın. denilir ve bu kişi
yüzüstü cehenneme atılır.


resullullah sav anlatır kıyamette
bir kimseye Allah nimetlere karşılık ne yaptın? Buyurur İlim öğrendim, öğrettim ve rızan için Kur’an okudum, cevabını verir. Allah Yalan söyledin. Sen alim desinler ne güzel okuyor desinler diye Kur’an okudun. Sonra emredilir bu kişi yüzüstü cehenneme atılır.


resullullah sav anlatır kıyamette
Allah'ın zenginlik verdiği kişi huzura getirilir. Allah nimetlere karşılık ne yaptın? Buyurur. O da Senin rızan için sevdiğin yolda harcadım der Allah Yalan sen yaptıklarını, “ne cömert” desinler diye infak ettin. buyurup Allah'ın emri ile yüzüstü o kişi cehenneme atılır.


Kim yaptığı bir iyiliği şöhret elde etmek için insanlara duyurursa, Allah da onun gizlediği işlerini halka duyurur ve


kim yaptığını gösteriş için yaparsa Allah da onun gizli hallerini kıyamet günü açığa çıkarır.”


Rabbin her zaman yaptıklarını gözetleyip durmaktadır.” Fecr


Ademoğluna zinadan bir pay yazılmıştır. Şüphesiz o buna mutlaka kavuşur. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmaktır


elin zinası yabancı bir kadını tutmak ve dokunmaktır. Ayakların zinası gidilmesi haram olan yerlere adım atmaktır.


Kalbin de zina isteği ve temennisi vardır. Tenasül uzvu tüm uzuvların isteklerini tasdik ederek arzularını gerçekleştirir veya uymayarak onları yalancı çıkarır.”


Ashab: Yolun hakkı nedir ya Rasulallah! dediler. Rasûlullah
sav Harama bakmamak, geçenleri rahatsız etmemek, selam almak, iyi olan şeyleri emredip kötülüklerden sakındırmaktır.” buyurdu


sokaklarda oturmaktan sakınınız,


sokaklarda oturmaktan vazgeçmeyecekseniz yolun hakkını veriniz, o da harama bakmamak, selam almak ve güzel sözler söylemektir,


Rasûlullah sav den kasıtsız ve ansızın bir kadına bakıvermenin hükmü soruldu Derhal gözünü başka yöne çevir” buyuruldu.


tesettür emri geldikten sonra
Ümmü Seleme ve Meymune ra otururken ibni Mektum gelmişdir Peygamber sav buyurduki bu kimseden saklanın, örtünün” Ya Rasûlallah o âma değil mi? bizi göremez denilince Rasûlullah sav
Siz ikiniz de mi âmasınız, onu görmüyor musunuz!” buyurdu.


Bir erkek bir erkeğin mahrem olan avret yerine, kadın da kadının avret yerine bakmasın.


Bir erkek başka bir erkekle, bir kadın da başka bir kadınla aynı örtü altında yatmasın.”


Peygamber hanımlarından bir şey isteyeceğiniz veya soracağınız zaman, perde arkasından isteyin ve sorun...” Ahzap


Yanında yakını bulunmayan yabancı kadınların yanına girmekten sakının!”.


Ensar’dan birisi: Ey Allah'ın Rasûlü! Kocanın erkek akrabası olan yakınlarından kardeş, kardeşinin oğlu, amcaoğlu vs. hakkındaki görüşünüz nedir? deyince: “Onlarla yalnız başına kalmak ölüm gibi tehlikeli bir durumdur” buyurdular.


Hiç biriniz yanında bir yakını bulunmayan bir kadınla başbaşa kalmasın.”


Cihada çıkan askerlerin geride bıraktıkları hanımları, cihada çıkmamış erkeklere kendi anneleri gibi haramdır yani anneleriyle evlenmeleri nasıl mümkün değil, haram ise bunlarda aynıdır.


Mücahidin ailesine hainlik eden bir kimse kıyamette durdurulup mücahid razı olana kadar onun sevaplarından dilediğince alması temin edilir. Onun sevaplarından hiçbir şey bırakır mı?”


Rasûlullah sav söz hal ve hareketle kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet etmiş Allah'ın rahmetinden uzak olmaları için beddua etmiştir


Rasûlullah sav kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye özenen kadınlara lanet etti”


Rasûlullah sav Kadın gibi giyinen erkeklere ve erkek kıyafetine giren kadınlara lanet etti.”


Cehennemlik olan iki grup insan vardır ki bunları henüz görmedim. Bir grup sığır kuyrukları gibi kırbaç coplarla yani değişik işkence vasıtalarıyla insanları döverler.


Cehennemlik olan iki grup insan vardır ki henüz görmedim bunlar giyinmiş oldukları halde çıplak görünür ve kadınları da kendileri gibi olmaya teşvik ederler.


Sol elinizle yemeyiniz, çünkü şeytan sol eliyle yer ve içer.”


Yahudi ve Hıristiyanlar saç ve sakallarını hiç boyamazlar. Siz onlara muhalefet ederek saç ve sakallarınız ağarınca siyah hariç başka renklere boyayınız.”


ağarmış saçları boyamak suretiyle değiştiriniz ve siyah boyadan sakınınız.”


Rasûlullah sav saçın bir kısmını traş edip bir kısmınının perçem olarak alaburus bırakılmasını yasakladı.


Rasûlullah sav saçının bir kısmı traş edilmiş bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü ve böyle traş etmeyi yasaklayıp şöyle buyurdu: “Ya her tarafını traş edin ya hepsini bırakın


Rasûlullah sav kadınların saçlarını traş etmelerini, kökünden keserek kısaltmalarını yasakladı


Nisa suresi


“Onlar Allah'ı bırakıp, yalnızca dişilere ve dişi saydıkları putlara ibadet edip yalvarıp yakarıyorlar. Böylece de inatçı şeytandan başkasına tapmış olmazlar. Ki


o şeytanı Allah, şöyle dediği için rahmetinden uzaklaştırmıştır: “Senin kullarından belirli bir pay edineceğim, onları mutlaka saptıracağım,


şeytanı Allah, şöyle dediği için rahmetinden uzaklaştırmıştır
muhakkak kullarını boş heveslerle dolduracağım. emredeceğim, onlarda putperestçe Allah'ın yaradılıştaki şekil ve özelliklerini değiştirecekler...


İğreti saç takan ve taktırana da Allah lanet etmiştir”


Rasûlullah sav “Saçlarına saç ektiren ve ekleyen, dövme yapan ve yaptıran kadınlara lanet etmiştir.”


Allah Haşr suresi 7. Ayetinde: Peygamber size ne verirse onu alın, sizi yasakladığı şeylerden de uzak durun” buyurmaktadır.


Beyazlaşmış kılları yolmayınız, o beyaz kıllar kıyamet gününde müslümanın nurudur.”


Kim bizim emrimize aykırı bir hareket yaparsa bu yaptığı reddedilmiştir. Kabul edilmez.”


hiçbiriniz küçük abdest bozarken tenasül uzvunu sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle taharetini yapmasın,
içerken de kab içerisine solumasın


Sizden biriniz tek ayakkabı ile gezmesin ya ikisini de giysin veya ikisini de çıkarsın.


Sizden biriniz ayakkabısının bağı koptuğunda onu tamir edinceye kadar bile olsa tek ayakkabı ile yürümesin”


Rasûlullah sav bir kimsenin ayakta ayakkabı giymesini yasaklamıştır.


Uyumak istediğinizde evlerinizde yanar halde ateş bırakmayınız.”


Medine'de bir gece ev insanlarla birlikte yanınca Rasûlullah sav
Muhakkak ateş sizin düşmanınızdır uyuyacağınızda onu söndürünüz.”


“Besmele ile; kaplarınızın ağzını örtün. Tulumların ağzını bağlayın, kapılarınızı kilitleyin, lambaları söndürün.


şeytan besmele ile bağlanmış bağı çözemez, kapıyı açamaz ve kapağı kaldıramaz.


Sizden biriniz kapların ağzını kapayacak birşey bulamazsa ağaç parçası, çatal, kaşık, kepçe gibi bir malzemeyi besmele çekerek koymayı ihmal etmesin,


yatarken yangın çıkaracak şeylerin tedbirini alın. Çünkü fare yağ ile yanan lambaların fitilini çekmek suretiyle evi içindekilerle beraber yakabilir.”


De ki, Ey Peygamber! tebliğime karşılık sizden ücret istemiyorum ve ben yapmacık uydurma
peygamberlik taslayanlardan değilim.”Sa'd


Biz her zaman ve her yerde zorluk çıkarmaktan yasaklandık.”


Ey insanlar bilen bildiğini söylesin, bilmeyen de Allah bilir desin, zira insanın bilmediği bir konuda Allah bilir demesi de bir ilimdir.


Allah buyurmuştur: “Ey peygamber, de ki, Allah'tan geleni tebliğ ettiğimden dolayı ücret istemiyorum. Ben zorluk çıkaranlardan değilim.” Sa'd Suresi,


Ölü kendisine yapılan yüksek sesli ağlama yüzünden azab olunur.”


Ölenin arkasından yüz göz tırmalıyarak, yaka paça yırtarak, cahiliyye dönemi gibi bağıra çağıra ağıt yakıp feryad edenler yolumuzu izleyenlerden değillerdir.”


Rasûlullah sav musibet karşısında yüksek sesle ağlayarak bağırıp çağıran, saç kestiren, ve elbisesini yırtan kadınlardan uzak bulunurdu.”


Kim ölüye feryadla ağlarsa ölen de bu ağlamayı tavsiye ettiği takdirde yapılan bu feryad sebebiyle o kişiye kıyamet günü azap olunur.”


Rasûlullah sav ölü arkasından yüksek sesle ağlamıyacağımıza dair kadınlardan söz aldı.


Allah gözyaşı ve kalb üzüntüsü ile insana azap etmez. dili yüzünden azap eder veya bağışlar”


“Ölünün arkasından yüksek sesle ağlayan kadın, tevbe etmezse kıyamet günü katrandan bir gömlek ve uyuzdan bir zırh ile haşredilir.”


Rasûlullah sav emirlere karşı gelmeyeceğimize, felakette yüz göz tırmalamayacağımıza, bağırıp çağırmayacağımıza, yaka paça
yırtıp saç baş yolmayacağımıza dair söz almıştı.”


Ölen kimsenin arkasından ağlayıcılar; ey kendisine güvenip dayandığımız adam, ey efendimiz diye onu övmeye başladıkları vakit o kimseye iki melek dikilir ve “Sen böylemiydin?” diyerek tartaklayıp göğsüne vururlar.


İnsanlar arasında yaşamakta olan iki adet vardır ki, bunlar küfürdür Nesebe sövmek ve ölüye feryad ederek ağlamak.”


Kahinler ve falcılar Doğru ve aslı olan birşey değildir”


Ey Allah'ın elçisi,Kahin ve falcılar
bize gelecekten haber veriyorlar dediler. Peygamber sav Onların haberleri meleklerin ilham ettiği gerçeklerdendir o gerçeği meleklerden bir cin süratle kaparak kahin dostuna fısıldar, falcılar da gerçeğe yüz yalan karıştırarak halka aktarırlar.”


Melekler gökyüzünde karara bağlanan şeyleri müzakere ederken şeytanlar meleklerden bir haber kapıp falcılara fısıldarlar. Onlar da bu habere yüz yalan katarak halka aktarırlar.”


kim çalıntı ve yitik malı haber veren kahine gidip onu tasdik ederse o kişinin kırk gün namazı kabul olunmaz.”


Kuşun ötmesini uğur ve uğursuzluk saymak, uçmasından manalar çıkarmak fal açmak, fala bakmak büyü ve sihir kabilindendir.


kim yıldızlardan bilgi edinirse sihir ve büyüden bir parça elde etmiş olur. Bilgisi arttıkça günahı artar.”


kahin ve falcılara gitmeyin, söylediklerine de inanmayın”


kimileri kuşların ötmesini ve sağa sola uçmasını uğursuzluk sayıyor Bu, kalplerde bulunabilen zan gibi bir duygudur, bu his ve zan onları yapacakları işlerinden alıkoymasın”


Geçmiş peygamberlerden kumlar üzerine çizgi çizerek hüküm çıkaranlar da vardı kim onun gibi çizgi çizebiliyorsa günah olmaz.


Rasûlullah sav köpek alışverişi ile
elde edilen parayı, fuhuş yolundan kazanılan kazancı ve falcılık ücretini yasak kılmıştır.


Hastalıkların kendiliklerinden bulaşıcılıkları yoktur. Uğursuz saymak ta yoktur. Hayra yormak benim hoşuma gider.”


Sahabiler , “Hayra yormak nedir?” dediler. “Güzel ve olumlu sözdür” buyuruldu.


Hastalıkların kendiliklerinden bulaşması yoktur, uğursuzluk da yoktur.


Eğer birşeyde uğursuzluk olacak olsaydı, cahiliyyedeki arapların kabul ettikleri gibi evde, kadında ve atta binitte olabilirdi.”


peygamber sav hiçbir şeyde uğursuzluğu kabul etmezdi.


en güzeli iyiye yormaktır. Uğursuz sayma işi hiç bir müslümanı verdiği kararından vazgeçirmesin.


kim hoşa gitmeyen birşey gördüğünde Allah'ım, iyilikleri yalnızca sen verir kötülükleri de ancak sen giderirsin. Sensiz hiçbir hareket mümkün olamaz, kuvvet de ancak sendendir” diye dua etsin


resim ve heykelleri yapanlar kıyamet günü yaptıklarınıza can verin bakalım diye azap edilecektir


Hz Aişe odasına resimli bir perde asmıştı. Rasûlullah sav Ya Aişe, kıyametde Allah katında en şiddetli azaba uğrayacaklar Allah'ın yarattığını taklide kalkışıp ona benzetmeye çalışanlardır
buyurdu ve Hz Aişe o perdeyi kesti yastık yaptı


Her resim ve heykel yapan cehennemdedir.


Her resim ve heykel için
cehennemde bir kişi yaratılarak resim yapana cehennemde azap edecektir.”


İbni Abbas ra Eğer mutlaka resim yapman gerekiyorsa ağaçların ve cansız olan manzara resimi yap


Kim dünyada bir canlı resmi yaparsa kıyamet günü yaptığı resme can vermeye zorlanır. O ise buna asla can veremez.”


Kıyamet günü azabı en şiddetli olanlar resim ve heykel yapanlardır.”


“Allah-u Teâlâ: Benim yarattığım gibi resim ve heykel yapmaya kalkışanlardan daha zalim kimdir Haydi bir zerre karıncayı yahut bir hububat tanesini veya bir arpa tanesini yoktan var etsinler bakalım... Ne mümkün!” buyurdu.


İçinde canlı resmi ve köpek bulunan eve melekler girmez


Cebrail as Biz melekler, içinde köpek ve resim heykeli olan eve girmeyiz” buyurdu


Allah ve elçileri verdikleri sözden dönmezler,


Rasûlullah sav Bana söz verdin, bekledim ama gelmedin deyince, Cebrail,as “Evinde bulunan köpek ziyaretime engel oldu melekler, köpek ve resim heykel bulunan eve girmez” cevabını verdi.


“Av ve çoban köpeği dışında her kim köpek edinirse her gün o kimsenin mükafatından iki ölçek eksilir.”


Kim evinde ziraat ve çoban köpeği dışında köpek beslerse her gün o kimsenin sevabından bir ölçek eksilir.”


Rahmet melekleri yanlarında köpek ve çan bulunan bir topluluğa arkadaşlık etmez.”


Hayvanların boynuna takılan çan, şeytan çalgılarındandır.”


Rasûlullah sav pislik yemeye alışmış deveye binmeyi yasakladı.


“Mescide tükürmek bir günahtır, bu günahın keffareti onu temizleyip yok etmektir.”


Rasûlullah sav mescidin kıble duvarında sümük veya tükrük gördü de onu kazıdı, yok etti.


mescidler abdest bozulacak yerler değildi. Allah'ı zikretmek ve Kur'an okumak için yapılmışlardır.”


“Kim mescidte, yitiğini araştıran bir kimseyi işitirse Allah sana onu buldurmasın, bulamaz ol” desin. Zira mescidler bu maksatlar için yapılmamışlardır.”


Mescidde alışveriş eden kimseyi gördüğünüzde “Allah ticaretinizde kazanç sağlamasın” deyiniz.


Mescidde yitik soruşturanı gördüğünüzde de “Allah sana aradığını buldurmasın” deyiniz.


Bir adam mescidde yitiğini
soruşturuyor ve devemi gören var mı diyordu Rasûlullah sav Bulamaz ol. Mescidler ancak namaz kılmak, Allah'ı anmak ve ilim öğrenmek için kullanılacak yerlerdir.” buyurdu.


Rasûlullah sav Mescidde alışveriş yapmaktan, yitik soruşturmaktan ve şiir okumaktan insanları menetmiştir.


Hz Ömer Yanına iki kişi getirildi. Taifliyiz” dediler. Hz ömer siz Medineli olsaydınız canınızı acıtacaktım. Çünkü ikiniz de mescidde ses yükselterek konuşuyorsunuz. Mescid adabına yabancı olduğunuz için sizi şimdilik mazur gördüm” buyurdu.


kim çiğ sarımsak yemişse, mescide yaklaşmasın.


Kim sarımsak yemişse mescide yaklaşmasın. Namaz kılanları rahatsız etmemeleri için bizimle birlikte namaz kılmasın.”


Soğan ve sarımsak yemiş olan kimse bizden ve mescidimizden ayrılsın, uzak dursun, halkı rahatsız etmeyip evinde namaz kılsın.”


insanoğlunun rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.”


Hz ömer “Ey insanlar siz kokusu hoş olmayan soğan ve sarımsak yiyorsunuz. ben Rasûlullah sav i mescidde bunun kokusunu duyduğunda Baki’ kabristanına kadar uzaklaştırdığını gördüm. kim bunları yiyecekse pişirerek kokusunu gidersin.”


Peygamber sav Cuma günü imam hutbe okurken dizleri dikip oturmayı yasaklamıştır.


Kim kurban kesecekse Zilhicce ayının girmesinden kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnağından hiçbir şey kesmesin.”


Şüphesiz ki Allah Teala atalarınız adı ile yemin etmenizi yasakladı. Yemin etmek isteyen Allah adına yemin etsin veya Allah'tan başkası adına yemin etmekten sakınarak sussun.”


Kim yemin edecekse Allah'ın adıyla yemin etsin veya yemin etmeyip sussun.”


Putlar ve babalarınız, atalarınız adına yemin etmeyiniz.”


Emanete yemin eden kimse bizden değildir.”


İslamdan uzağım diye yemin eden eğer sözünde yalancı ise söylediği gibi yalancıdır Eğer doğru ise o kişi müslümanlığından kaybetmeden tekrar İslama dönemez.”


Allah'tan başkası adına yemin eden kimse küfre veya şirke düşmüştür


kim bir müslümanın malını haksız yere elinden almak için yalan yere yemin ederse Allah'ın gazabına uğrar.”


Al-i İmran,suresi


Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaatle değiştirenler öteki dünyanın nimetlerinden faydalanamayacak
1
Allah kıyamet günü onlarla ne konuşacak ne yüzlerine bakacak günahlarından arındırmayacak
Onlara acıklı bir azap vardır.


kim yalan yere yeminle müslüman
hakkını gasbedip helal sayarsa Allah o kimseye cehennemi vacip, cenneti de haram kılar.”


Büyük günahlar şunlardır: Allah'a ortak koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek, haksız yere bir kimseyi öldürmek ve yalan yere yemin etmek.”


yemin ettiğinde ondan başkasını hayırlı görürsen, hayırlı olanı yap ve yeminine keffaret öde.”


Rasûlullah sav buyurdu ki vallahi inşallah diye yemin eder ondan daha hayırlısını görünce yeminime bağlı kalmam. Yeminimin keffaretini verip ondan daha hayırlı olanı yaparım.”


Sizden birinizin ailesi veya akrabası aleyhinde yemin edip bu yemininde inad etmesi Allah katında; yeminini bozup Allah'ın farz buyurduğu keffareti vermesinden daha günahtır.”


Allah düşünmeden ağzınızdan kaçırıverdiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz,
1
Allah bilerek ve isteyerek yaptığınız yeminlerden sorumlu tutacaktır.” Maide


Allah sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı hesaba çekmez.” Maide


Alışverişte yemin malın sürümünü artırır fakat kazancın bereketini giderir.”


Alışverişte çok yeminden sakınınız. o önce mala sürüm kazandırır fakat sonra hepsini mahveder, kazancı siler süpürür.”


Allah'ın rızası için sadece cennet istenebilir.


Her kim Allah için size sığınırsa onu himaye edip koruyunuz.


Allah için isteyene veriniz.


Sizi davet edenin davetine icabet ediniz.


Size iyilik yapana siz de iyilik yapınız.


iyilikle karşılık vermeye gücünüz yetmezse ona karşılık verdiğinize kanaat getirinceye kadar ona dua ediniz.”


Allah katında en kötü ve nefret edilen isim Meliku'l-emlak = Padişahların padişahı diye isimlendirilen kimsenin adıdır.”


Münafık'a efendi demeyiniz. Eğer onu efendi sayacak olursanız Aziz ve Celil olan Rabbinizin gazabını çekmiş olursunuz.”


hastalıklar körüğün yaktığı ateşin, demirin kir ve pasını giderdiği gibi insanoğlunun hata ve günahlarını giderir”


Rüzgara sövmeyiniz. Çünkü o Allah'ın emriyle eser.


Hoşunuza gitmeyen bir Rüzgar
görünce “Allahümme inna nes'eluke min hayri hazihi-r Rîhi ve hayri ma fiha ve hayri ma umiret bihi. Ve neuzu bike min şerri hazihi-r Rîh ve şerri ma umiret bihi Allahım! Senden rüzgarın hayrını, taşıdığı şeylerin hayrını rüzgarın şerrinden ve zararlardan sana sığınırız” deyiniz.


Rüzgar Allah'ın kullarına bir nimetidir. Bazen rahmet, bazen de azap getirir.


Rüzgarı gördüğünüzde ona sövmeyiniz. Onun hayrını isteyiniz, şerrinden de Allah'a sığınınız.”


Rüzgar şiddetlenince efendimiz
şöyle dua ederdi: Allahım! Senden rüzgarın onun içinde bulunanın ve gönderilenlerin hayrını isterim.


Rüzgar şiddetlenince efendimiz
şöyle dua ederdi: Allahım rüzgarın şerrinden, içinde bulunanın ve kendisiyle gönderilenlerin şerrinden sana sığınırım.”


Horoza sövmeyiniz çünkü o namaz için uyandırır.”
.
Bir adam Müslüman kardeşine “Ey Kafir” derse bu söz ikisinden birine döner. böyle denilen kişi söylendiği gibi ise söz yerini bulur. Aksi takdirde söz söyleyene geri döner.


Kim bir adamı “Ey Kafir” veya “Ey Allah’ın düşmanı” diye çağırırsa ve o kimsede denildiği gibi değilse bu söz söyleyenin kendisine döner.


Bir mü’min bir mü’min kimseyi kötülemez, lanetlemez, kötü söz söyleyip çirkin davranışlar ortaya koymaz.


aşırılık ve çirkinlik o işi lekeler. Haya ve utanma da nerede bulunursa o işi zarif gösterir süsler


Sözde ve işte ince eleyip sık dokuyan kimseler helak oldular”


Muhakkak ki Allah sığır cinsinin otu yerken ağzında evirip çevirdiği gibi sözü evirip, çevirerek lugat parçalayana buğzeder.”


İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olacak olanlar güzel ahlak sahibi olanlarınızdır.


Güzel konuşuyor dedirtmek için uzun uzun edebiyat yaparak konuşanlar kıyamet günü bana en uzak olan kimselerdir.”


söz beğendirmek için şişire şişire laf edenler, bilgiçlik taslayarak lügat parçalayanlar hiç sevmediğim kimselerdir.”


Sizden biriniz nefsim murdar ve pis oldu demesin, nefsim yaramazlaştı, fenalaştı desin.”


Üzüm çubuğuna kerm diye isim vermeyiniz, çünkü kerm Müslüman demektir.”


Şüphesiz ki kerm müminin kalbidir.”
Yaş üzüme kerm adını vermeyiniz, üzüm çubuğu veya üzüm asması deyiniz.”


Bir kadın başka bir kadınla tek yorgan altında çıplak vücutları birbirine dokunacak şekilde yatmasın.


dua ederken “Allahım istersen beni bağışla, bana merhamet et” deme. Dileğini kesin ifade ile iste çünkü Allah’ı zorlayan hiçbir kuvvet yoktur


Rasûlullah sav Yatsı namazından önce uyumayı ve yatsı namazından sonra konuşmayı hoş karşılamazdı


şu an herkes namazını kılıp uyumuştur. Sizler namazı beklediğiniz sürece namaz sevabı kazandınız.”


erkek karısını yatağına çağırır, o da gelmez ve kocası kızgın bir halde gecelerse melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler.”


Kocası yanında iken onun iznini almadan bir kadının nafile oruç tutması helal olmaz,


bir kadın kocasının izni olmadıkça evine hiç kimsenin girmesine izin veremez.”


Sizden biriniz imamdan önce başını secde ve rükudan kaldırırsa Allah-u Teala nın başını merkep başına şeklini merkep şekline çevirmesinden korkmaz mı?”


Rasûlullah sav namazda elin böğüre konulmasını yasaklamıştır


Yemek hazır iken, veya büyük ve küçük abdest sıkıntısı varken huzurlu bir namaz kılınmaz.


Kabirlere doğru namaz kılmayınız ve kabirler üzerine oturmayınız.


Namaz kılanın önünden geçen kimse ne kadar günah işlediğini bilmiş olsaydı, kırk zaman kadar yerinde durması daha hayırlı olurdu.


Farz namaz için kamet getirilince farz namazdan başka bir namaz kılmak yoktur.”


biriniz Cumadan bir gün önce veya bir gün sonra da oruç tutmadıkça yalnız Cuma günü oruç tutmasın.”


Mü’minlerin anası Cüveyriye binti’l-Haris oruçlu iken bir Cuma günü peygamberimiz onun yanına girmişti ve “Dün oruç tuttun mu?” Yarın oruç tutacak mısın?” diye sordular Hayır, tutmayacağım” deyince, Rasûlullah o halde orucunu boz” buyurdular.


Peygamber sav İftar etmeksizin iki orucu birbirine eklemeyi yasakladı


Rasûlullah sav iftar etmeden bir günün orucunu öbür günün orucuna eklemeyi yasaklamıştı.
Ashabı Kiram, “Ya Rasulallah sen ekliyorsun” dediler. Peygamberimiz ben siz değilim. Allah tarafından yedirilip içirilmekteyim buyurdu.


Sizden birinizin bir ateş koru üzerine oturup elbisesini yakması ile ateşin vücuduna işlemesi, bir kabrin üzerine oturmasından daha hayırlıdır.”


Rasûlullah sav Kabirlerin üzerinin kireç, mermer vb. maddelerle kaplanmasını ve kabirler üzerine oturulmasını ve kabirler üzerine bina ve kubbe yapılmasını yasakladı.”


Herhangi bir köle zorluk ve sıkıntı olmaksızın sahibinin yanından kaçarsa, korunma ve güvenlik hakkını yitirmiş olur.”


bir köle zorluk ve sıkıntı olmaksızın sahibinden kaçarsa kıldığı hiçbir namaz kabul olunmaz.” Nankörlük etmiş olur.”


Nur suresi


Zina eden kadın ile zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun,
1
eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Allah'ın dinindeki bir emri tatbik ederken acımak sizi tutmasın ve ceza tatbik edilirken müminler şahit bulunsun..


Sizden öncekilerin helak sebebi soylu, makam mevki sahibi biri hırsızlık ettiğinde ceza uygulamadıkları halde zayıf kimsesiz biri hırsızlık yapınca onu hemen cezalandırırlardı.


Allah’a yemin ederim ki kızım Fatıma da hırsızlık etseydi onun da elini keserdim”


Allahın Resulu sav hırsızlık yapan kadının elinin kesilmesini emretti ve kadının eli kesildi.


Mü'min erkek ve kadınları yapmadıkları bir fiille suçlayıp eziyet edenler şüphesiz iftira suçu işlemiş ve açık bir günaha girmiş olurlar."


Lanetlemeye sebep olacak şeyden sakınınız” bu İnsanların gelip geçtikleri yollara ve gölgelendikleri yerlere abdest bozmaktır”


Rasûlullah sav durgun sulara abdest bozmayı yasakladı.


bir baba kölemi oğluma verdim” dedi. Rasûlullah sav Buna verdiğin gibi diğer çocuklarına da verdin mi?” diye sordu. Baba Hayır vermedim” dedi peygamber sav O halde bağışından dön” buyurdu.


Rasûlullah sav bağışın aynısını diğer çocuklara da yaptın mı?” buyurdu.“Hayır yapmadım” dediler peygamberimiz Allah’tan korkunuz. Çocuklarınız arasında adaletli davranınız” buyurdu


Rasûlullah sav , bir oğluna verdiğin gibi diğerlerine de verdin mi?” buyurdu.“Hayır vermedim cevabını
alınca O halde beni şahit tutma, çünkü ben bir zulme şahit olamam” buyurdular.


Beni bir zulme şahit kılma benden başkasını şahit göster!”


Rasûlullah sav bir babaya Çocuklarının sana iyilik yapmakta, eşit olmalarından memnun olur musun?” diye sordu “Elbette” cevabını verdiler peygamberimiz
O halde niçin haksızlık yapıyorsun, aralarında ayırım yapma, eşit davran!” buyurdular.


Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması helal olmaz.


Rasûlullah sav şehirlinin köylünün malını bir ücret karşılığı satmasını ana-baba bir kardeş de olsa yasakladı.


Satılmak üzere şehre getirilen malları Pazar yerine indirilinceye kadar yolda karşılamayın. Mal sahibi köylü, pazara malını indirsin, piyasasını öğrensin, ondan sonra almak üzere yanına varın.”


Pazara mal satmak üzere gelenleri yolda karşılamayın. Şehirli, köylü adına onun malını satmasın.”


İbni Abbas’a, “Şehirli köylü adına onun malını satamaz” sözünün anlamı soruldu. İbni Abbas Ona simsarlık edemez cevabını verdi.


Rasûlullah sav şehirlinin ücretle simsarlık ederek köylünün malını satmasını yasakladı.


Müşteriyi kızıştırıp kandırmak için alışverişte malın fiyatında artırma yapmayınız.


Hiçbir kimse kardeşinin bitmiş olan satışını bozarak onun üzerine satış yapmasın.


Hiçbir kimse Din kardeşinin dünür talip olduğu kimseye dünür göndermesin talip olmasın


Müslüman bir kadın din kardeşinin çanağındaki nimeti kendi kabına doldurmak için “hanımını boşa beni al” demesin.


Rasûlullah sav pazara mal getirenlerin Pazar dışında karşılanmasını, şehirlinin köylünün malını ücretle satmasını, yasakladı


Rasûlullah sav pazarlığı bitmiş bir mala fiyatını artırıp talip olmayı, müşteri kızıştırmak suretiyle malın fiatını artırmayı yasakladı


Rasûlullah sav satılık hayvanın sütünü sağmayıp memesinde biriktirip alacakları kandırmayı yasakladı.


kimse Din kardeşinin talip olduğu kadına talip olmasın, kendisine izin verilmiş ise o müstesna.”
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Riyazus salihin
Hz Muhammed sav buyuruyor


Allah Sizin ibadet edip, ona ortak koşmamanızda ve Allah’ın ipine sarılıp ayrılığa düşmemenizden hoşlanır.


Allah Dedikodu yapmanızdan, çok sual sormanızdan ve lüzumsuz yerlere mallarınızı harcamanızdan da hoşlanmaz.”


Peygamber sav her farz namazın ardından şöyle dua ederdi Tek olan Allah’tan başka gerçek hiçbir ilah yoktur. Onun ortağı da yoktur. Mülk onundur. Her türlü eksiksiz övgüler ona mahsustur.


Peygamber sav her farz namazın ardından şöyle dua ederdi O’nun her şeye gücü yeter. Allahım senin verdiğine engel olacak hiçbir güç yoktur. Senin vermediğini verecek de yoktur.


Peygamber sav her farz namazın ardından şöyle dua ederdi Allahım
Servet sahibi olanın serveti senin yardımın olmadıkça kendisine bir fayda sağlamaz.”


Rasûlullah sav dedikodudan, malı İslamın kabul etmediği lüzumsuz yerlere harcamaktan ve gereksiz yere çok soru sormaktan yasakladı


Peygamberimiz sav ana-babaya itaatsizlikten, kız çocuklarını diri diri toprağa ve toplum bataklarına gömmekten, yasakladı


Peygamberimiz sav verilmesi gerekeni vermemekten, hakkı olmayan bir şeyi de istemekten yasaklardı.


hiçbiriniz Müslüman kardeşine silah doğrultup işaret etmesin. Çünkü şeytan elindeki silahı çekip karşısındakini öldürmesiyle onu Cehenneme düşürüverir.”


kim din kardeşine korkutmak üzere demirden bir silahla işaret ederse elinden onu atıncaya kadar melekler ona lanet ederler.”


Rasûlullah sav kınından sıyrılmış kılıç ve kesici şeylerin elden ele dolaştırılmasını yasaklamıştır.


Kendisine güzel bir koku ikram edilen kimse onu reddetmesin. Çünkü o yükte hafif olup taşınması da kolaydır.”


Peygamber sav güzel kokuyu asla geri çevirmez, kabul ederdi


Peygamber sav bir adamın bir kişiyi övdüğünü ve övgüde aşırı gittiğini işitti. Bunun üzerine: “Adamı mahvettiniz bel kemiğini kırdınız” buyurdu.


iç yüzünü Allah bilir, hesaba çekecek olan da O’dur.


Allah için Allah’ı şahid tutarak hiç kimse kesin olarak temize çıkarılamaz”


aşırı öven kimseleri gördüğünüzde onların yüzüne toprak serpiniz”


Nerede olursanız olun ölüm gelip sizi bulacaktır, göğe yükselen sağlam kulelerde olsanız bile Nisa,


Allah yolunda bol bol harcayın.
1
Harcamamak suretiyle kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin
2
iyilik yapmaya devam edin.
3
Unutmayın Allah iyilik yapanları sever.” Bakara


Bir yerde bulaşıcı hastalık olduğunu duyduğunuzda oraya girmeyiniz.


Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık çıkarsa oradan çıkmayınız.”


Bakara suresi


Kitaba olana inanmaları gerekirken, onun yerine şeytanların uydurup takip ettikleri şeylere uydular.


şeytanlar, halka sihir öğreterek hakikatleri örtbas edip kafir oldular.


iki melek Harut ve Marut Biz, ancak imtihan aracıyız. Sakın sihir ve büyü yapıp da, hakkı örtbas edenlerden olmayınız” demedikçe hiçbir kimseye sihir öğretmezlerdi.


sihirbazlar Allah’ın izni olmadıkça, kimseye zarar verici değillerdir. Onlar ancak kendilerine zarar veren, hiçbir faydası olmayan şeyleri öğrenmekteydiler.


onlar sihir bilgisi edinenin, satın alanın ahiret güzelliğinden nasipsiz kalacaklarını biliyorlardı. Canları pahasına aldıkları şey ne kötüdür, keşke bilselerdi.”


İnsanı helak eden yedi büyük günahtan uzak durunuz. Bunlar şirk sihir ve büyü öldürmek, faiz ve yetim malı yemek, savaştan kaçmak iffetli kadınlara zina iftirasında bulunmaktır


Gümüş kaptan su ve meşrubat içen kimse karnına cehennem ateşi doldurmuş olur.”


Peygamberimiz sav ipek ve atlastan yapılmış elbiseyi, altın ve gümüş kapdan yiyip içmeyi yasakladı ve “Bunlar dünyada kafirlerin ahirette ise sizlerindir” buyurdu.


Saf ipek ve atlas elbise giymeyiniz. Altın ve gümüş kaptan içmeyiniz. Altın ve gümüş tabaklardan da yemek yemeyiniz”


Peygamber sav erkeğin sarı renkli koku ve boya sürünerek makyaj yapmasını yasakladı.


Peygamber sav sarıya boyanmış iki elbise gördü ve Bunları yak, diye emretti.


Peygamber sav sarıya boyanmış iki elbise gördü ve Şüphesiz bunlar kafirlerin elbiselerindendir, sen onları giyme” buyurdu.


İslam’da bütün bir gün boyu susmak suretiyle ibadet etme şekli de yoktur.”


Hz. Ebubekir Susmak suretiyle konuşmamak bu şekilde ibadet yapmış olmaya niyet dinimizde helal değildir. bu Cahiliye davranışı dediler


Bir kimse kendi babasından başkasını - babası olmadığını bildiği halde- babamdır diye iddia ederse cennet ona haram olur


Ne maksatla olursa olsun kendi öz babalarınızdan nefret ederek yüz çevirmeyiniz.


Kim kendi öz babasını bırakıp da başkasına baba derse bu durum küfürdür.”


Medine’nin ayr dağı ile sevr dağı arası haremi şeriftir. kim orada bid’at çıkarır veya bid’at çıkaranı korursa Allah’ın, meleklerin laneti ona olsun. Kıyamette Allah tevbe ve ibadetini kabul etmeyecektir


Müslümanlardan birinin verdiği bir söz ve güvence, bütün müslümanlarca muteberdir.


kim müslümanın verdiği söz ve himayeyi dikkate almaz ve güvenceyi bozarsa Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onun üzerine olsun.


Kim babasından başkasını baba olarak iddia ederse veya efendisi olmayan birini efendi kabul etmeye kalkarsa Allah kıyamet günü o kimsenin tevbesini ve ibadetlerini kabul etmeyecektir.”


Babası olmadığını bildiği halde, babasından başka birine bilerek babamdır diye iddia eden hiçkimse yoktur ki küfre girmiş olmasın.


Kim kendisinin olmayan bir şeye sahip çıkmaya kalkışırsa bizden değildir. Cehennemdeki yerine hazırlansın.


Kim de bir kimseyi kafir ve Allah düşmanı diye çağırırsa o kimse de bu sözlere layık değilse bu sözler söz atanın üzerine döner.”


Allah’ın buyruğuna karşı gelmek isteyenler, başlarına bir belanın, bir güçlüğün, ya da öte dünyada can yakıcı bir azabın gelmesinden korkup sakınsınlar.” Nur,

Allah sizi kendisinin emirlerine karşı gelmekten sakındırıyor.”
Ali İmran

“Şüphesiz Rabbinin yakalaması son derece çetindir.” Bürûc


İşte Rabbin haksızlık eden toplumu
kıskıvrak yakalayıverir. Şüphesiz ki, onun yakalaması çok şiddetli ve çok zorludur.” Hud,


Allah mümin kulları hakkında gayret gösterir hayır ve saâdet diler


Allah’ın gayreti haram kıldığı kötü şeyleri, insanların işlemelerine karşı olmasıdır.”


şeytandan gelen kötü düşünce, iyilik yapmaya karşı seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hem işitendir, hem de bilendir.” Fussilet,


Allahtan korkanlar var ya onlara şeytan dokunduğunda, Allahı
hatırlayıp akıllarını başlarına toplarlar ve gerçeği kavramaya başlarlar.” Araf,


Al-i İmran,suresi


onlar ki, utanç verici bir kötülük yaptıklarında , veya kendi canlarına zulm ettikleri zaman Allah’ı hatırlar ve günahlarının affı için yalvarırlar.
1
Allah’tan başka kim günahları affedebilir.
2
Onlar işledikleri günah üzerinde
bilerek ısrar etmezler.” İşte onların mükafatı Rablerinden bağışlanma
olacaktır
3
içinden ırmaklar akan cennet İyiliklere gayret gösterenler için bu ne güzel bir mükafattır.”


Hepiniz topluca, günahkar davranışlardan dönüp Allah’a tevbe ediniz yöneliniz ki, kurtuluşa dünya ve ahiret mutluluğuna eresiniz Nûr


Bir kimse lat ve uzza hakkı için diye yemin edecek olursa buna keffaret olarak hemen ardından, la ilahe illallah desin,


kim arkadaşına gel seninle kumar oynayalım derse, bu fena sözüne keffaret olmak üzere hemen sadaka versin


Rasûlullah sav Deccalden bahsederek onu alçalttı, ne büyük bir bela olduğunu belirtti.


Sizin için en çok korktuğum Deccalden başka şeylerdir. Şayet Deccal ben aranızdayken çıkarsa, ona karşı sizi müdafaa eder, onun delillerini çürütürüm.


Eğer deccal aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa herkes kendini ona karşı savunmalı ve şerrinden korunmalıdır. Zaten Allah mü’minleri onun şerrinden koruyacaktır.


Deccal kıvırcık saçlı, onun gözü sönük (kör) bir gençtir. Ben onu sanki Cahiliyyede yaşamış Katan oğlu Abduluzzaya benzetiyorum.


Sizden kim Deccal i görürse Kehf suresinin başından birkaç ayet okusun, bu ayetler sizi onun şerrinden koruyabilir


O Deccal Şam ile Irak arasından bir yerden çıkacak ve çok aşırı kötülüğünü sağa sola her yana yayacaktır.


Ey Allah’ın kulları şerre karşı kendinizi koruyup dirençli olun.”


Deccal yeryüzünde Kırk gün kalacak, bir günü bir yıl bir günü bir ay kadar, bir günü de bir hafta kadardır” diğer günleri de sizin bu günkü günleriniz gibi olacaktır.”


deccal Rüzgarın sürüklediği bulutlar gibi insanların yanından geçer. Rabbları olduğunu söyleyerek iman etmelerini ister. fakat onlar kabul etmeyip reddeder Tevhid inancı üzere kalırlar.


Deccal güçlü kuvvetli bir genci Rab olduğuna imana davet eder. Kabul etmediğinden dolayı öfkelenerek kılıcıyla onu ikiye biçer. Deccal böyle işler yaparken Allah Meryem oğlu İsa (a.s.)’ı gönderir.


Mesih İsa parlayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca da inci gibi nurani damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kafir derhal ölür.


İsa (A.S.) Deccalin peşine düşer.Onu Kudüs yakınındaki Bab-ı Lüd’de yakalayıp öldürür.


Hz. İsa Allah cc nün deccalin şerrinden koruduğu insanların yüzlerini okşayarak deccalin fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine cennetteki yüksek derecelerini haber verir.


Allah Teala İsa as a vahyederek, “Ben sana itaat eden bir cemaat meydana getirdim, hiçbir zaman onları öldürmeye kimsenin gücü yetmez. Onları götür Tur dağında muhafaza et. buyurur


Allah Ye’cüc ve Me’cüc’u gönderir, bunlar yüksek tepelerden süratle akıp inerler, bunların öncüleri Taberiye gölüne varıp gölün bütün suyunu içerler, sonraki gelenler oraya vardıklarında “Bir zamanlar burada çok su varmış” derler.


İsa as ile yanındaki mü’minleri beladan kendilerini kurtarması için Allah’a yalvarırlar. Allah da Ye’cüc ve Me’cüc’ün enselerine küçük kurtçuklar musallat eder. Hepsi bir anda ölüp giderler.


Allah öyle bir yağmur gönderir ki, uğramadığı bir ev ve çadır kalmaz, bu yağmur da yeryüzünü ayna gibi pırıl pırıl temizler.


yeryüzüne meyvelerini bitir bereketini getir diye emredilir. O gün bir grup insan tek bir nar ile doyar ve kabuğu ile gölgelenir.


O gün bir grup insan hayvan sütü ile bereketlenir. bir devenin sütü kalabalık bir grubu, bir ineğin sütü bir kabileyi, bir koyunun sütü de bir cemaati doyurur.


Onlar yaşayıp giderken Allah tatlı bir rüzgar gönderir, bu rüzgar mü’minleri koltuk altlarından sarmalayıp ruhlarını alıp götürür.


yeryüzünde insanların en şerlileri eşekler gibi birbirleriyle herkesin gözü önünde cinsel ilişkide bulunurlar ve kıyamet de onlar üzerine kopuverir.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Riyazus salihin
Hz Muhammed sav buyuruyor

Deccal bir su ve bir de ateşle çıkacak. İnsanların su olarak gördükleri yakıcı ateş, ateş olarak gördükleri şey tatlı ve soğuk sudur ona kim yetişirse ateş gördüğü tarafta bulunsun. o tatlı sudur.”

Deccal ümmetimin hayatta olduğu bir zamanda ortaya çıkar. Kırk zaman kadar kalır. Allah Meryem oğlu İsa'yı yeryüzüne gönderir. O da deccali ortadan kaldırır.

Deccal kalkınca insanlar düşmanlık olmadan yedi yıl daha yaşarlar. Sonra Allah Şam tarafından soğuk bir rüzgar gönderir ve kalbinde zerre hayır ve iman bulunan tüm müslümanların ruhunu alır gider.

her türlü kötülüklere kuş gibi hızlıca dalan, iyilik bilmez, fenalıktan sakınmaz, canavar gibi şerli insanlara Şeytan insan kılığına girerek görünür

Sonra Sûr'a üfürülür. Onun sesini duyan herkes dehşet ve şaşkınlık içinde yıkılıp kalır.

Sûrun sesiyle ilk can veren adam devesinin havuzunu çamurla tamir eden kimsedir, etrafındakiler de ölürler.

Allah gölge gibi veya çiğ gibi bir yağmur gönderir de insanların çürümeye yüz tutmuş cesetleri bununla yeniden hayat bulur.

sura bir kere daha üflenir, herkes yapılacakları gözlemeye başlarlar.
Sonra haydi Rabbinize geliniz, denir

Meleklere Onları alıkoyun onlar sorguya çekileceklerdir denilir. sonra meleklere cehennemlikleri ayırın buyurulur. Onlar kaçını ayıralım? diye sorarlar Bin kişiden 999 u denilir.

o gün çocukların aniden saçlarının ağarır işler güçleşir her türlü gerçeğin apaçık ortaya çıkacağı bir gündür.

Mekke ile Medine dışında Deccalin ayak basmadığı bir yer bulunmaz.

Mekke ile Medine bölgesinin bütün yollarında saf tutmuş melekler buraları korur.

Deccal kumlu çorak bir araziye iner. Medine üç defa sarsılır. Allah-u Teala oradan her kafir ve münafığı çıkarmış olur.

İsfahan yahudilerinden kendilerine has özel sarık sarmış yetmiş bin kişi deccalin arkasından gider.”

“Muhakkak ki mü'minler deccalden kaçıp dağlara sığınacaklardır.

Ademin yaratılışından kıyametin kopacağı ana kadar meydana gelecek olaylar içinde Deccalden daha önemlisi yoktur.”

Deccal ortaya çıkınca mü'min biri Deccale gider. Deccalin muhafızları Nereye gidiyorsun diye sorarlar.
- Şu ortaya çıkan adamın yanına der. Onlar da:
- Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? diye sorarlar. O da:

- Bizim Rabbimizin gizli bir tarafı yoktur, tüm vasıfları ortadadır. Deccalin manzarası bile onun yalancı olduğunu göstermeye kafidir cevabını verir. Deccalin bazı adamları:

İşte bu mü'min kimse Yalancı bir zalime karşı hakkı söylemekten geri durmamıştır Alemlerin Rabbi olan Allah katında insanların en büyük şehididir.

Deccal Allah katında yaptığı göz boyamacılığı ve yalancılığı ile en bayağı ve zarar veremeyecek kadar zavallıdır”

Her peygamber ümmetini yalancı tek gözü kör deccalin tehlikesine karşı uyarmışlardır.

Dikkat edin deccalin bir gözü kördür. Yüce Rabbiniz tek gözlü değildir. Deccalin iki gözü arasında ke-fe-re yazılmıştır.”

Hiçbir peygamberin ümmetine deccal hakkında söylemediği bir şeyi size haber vereyim mi? Onun bir gözü kördür.

deccal yanında cennet ve cehennemin benzerini getirmiş olur. Onun cennet dediği şey cehennemdir.”

Allah tek gözlü değildir. Şunu unutmayın ki deccalin sağ gözü kördür. onun gözü salkımından dışarı fırlamış, üzüm tanesi gibidir.”

“Müslümanlarla yahudiler topyekün savaşmadıkça kıyamet kopmaz, öyle ki Yahudi taşın arkasına saklanacak, taş o yahudiyi kovalayan müslümana: Ey müslüman, arkamdaki yahudiyi öldür diyecek, yalnız Gargad ağacı birşey söylemeyecek. Çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.”:

Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bir adam kendini o kabrin üzerine atıp: Aaah keşke şu kabirde yatanın yerinde olsaydım demedikçe kıyamet kopmayacaktır. O kimse din yönüyle değil belalar yüzünden böyle davranacaktır.”


Fırat nehrinin suyu çekilip altından bir dağ çıkmadıkça ve bu hazine üzerinde savaş kopup her yüz kişiden doksan dokuzu ölmedikçe
kıyamet kopmaz.”


Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir Altın hazinesi ortaya çıkacaktır. O günü gören o hazineden kesinlikle birşey almasın.”

Bir zaman gelecek insanlar Medine'yi bütün güzellikleriyle terkedip gidecekler, orada sadece vahşi hayvanlar ve kuşlar kalacaktır.

Medine'ye son gelen Müzeyne kabilesinden iki çoban olacak, onlar orayı ıpıssız ve vahşi hayvanlarla dolu bulacaklardır. Bunlar seniyyetu'l-veda denilen yerde yüzüstü öleceklerdir.


Dünyanın son günlerinde servet o kadar çoğalır ki halifelerinizden biri malı saymaya bile gerek duymadan avuç avuç dağıtacaktır.

İnsanlar öyle bir zaman görecekler ki bir kimse eline altın alıp onu sadaka vereceği kimse arayacak, fakat bulamayacaktır.

İnsanlar öyle bir zaman görecekler ki Erkeklerin azlığı kadınların çokluğu sebebiyle kırk kadının bir erkeğin himayesine sığındığı görülecektir.”

iki kadından birinin çocuğunu kurt götürür. ve ikiside senin çocuğunu kurt götürdü, diyerek meseleyi çözmek için Hz Davuda giderler Hz .Süleyman bir bıçak getirin ki çocuğu ikiye bölüp paylaştırayım, deyince genç kadın Allah sana rahmet etsin. çocuğu kesme, çocuk onundur, deyip suçu kabul eder

“Allah'ın salih kulları birer birer gider de geriye arpa ve hurma döküntüleri gibi değersiz kimseler kalır. Allah onlara değer vermez.

Bedir savaşına katılanları müslümanların en faziletlisi kabul ederiz” buyurdu veya buna benzer birşey söyledi.

Cebrail as Biz meleklerden Bedir savaşına katılanları meleklerin en hayırlısı ve değerlisi sayarız” dedi.

Allah bir topluma azap gönderince azap iyi ve fena herkese isabet eder. Helak olur giderler. Sonra amellerine ve niyetlerine göre yeniden diriltilirler.

Peygamber sav in hutbe okurken dayandığı bir kütük vadı daha sonra Rasûlullah sav hutbesini minberde
okuyunca, kütükten gebe develerin iniltisi gibi sesler çıktı Hz Rasûl minberden inip, elini kütüğün üzerine koyunca ses kesildi
Peygamberimiz Kütük üzerinde hutbenin okunmamasına ağladı, diye buyurdu.

“Allah bazı şeyleri farz kıldı, onlara sırt çevirip ihmal etmeyin.

Allah günahlara yaklaşılmaması için sınırlar koydu. O sınırları aşmayın.

Allah Bazı şeyleri haram kıldı, o haramları çiğnemeyin.

Allah Bazı şeyleri unuttuğu için değil, sizlere olan merhametinden dile getirmedi. Onları araştırıp kurcalamayınız.”

sahabeler Rasûlullah sav ile beraber yedi gaza yaptık. O seferlerde çekirge yediğimiz olurdu. dediler

Akıllı mü'min bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz.”

sussuz bir yerde ihtiyaçtan fazla suyu olup da orada gelip geçen yolculara esirgeyen kimseyle
Allah kıyamet gününde konuşmaz, yüzlerine bakmaz,

ticaret malını ikindiden sonra pazara sürüp yalan yere yeminle müşteriyi inandıran kimseyi Allah kıyamet gününde temize çıkarmaz,

devlet başkanına dünya menfaati ile biat eden otoritesini kabul edip elini tutan, dünyalık verilmediğinde sözünden cayan kimseye kıyamet gününde acıklı bir azap vardır.

“Sur'a iki üfleme arasında kırk...” zaman vardır Kuyruk sokumu kemiği dışında bütün beden çürüyüp yok olur. Tekrar yaratılış bu kemikten meydana gelir.

Allah gökyüzünden bir hayat yağmuru indirir de, bütün insanlar yeryüzünden tohumların patlayıp çıktıkları gibi yeryüzüne çıkıverirler.

Emanete riayet edilmediği zaman kıyameti bekle,

Emanet, ehil olmayan sahibi olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle, buyurdu

İmamlar size namaz kıldırırlar. Eğer doğru ve eksiksiz kılarlarsa hem size, hem onlara sevap vardır.

İmamlar size namaz kıldırırlar hata ederlerse size sevap, onlara da ceza vardır.”

Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” Al-i İmran

Allah esir alınıp zincire vurulduktan sonra İslamı kabul ederek cennete giren kimselerden hoşnud olur.

Allah'ın bir beldede en beğendiği yer o memleketin mescidleridir.

Allah'ın En sevmediği yer ise hile, aldatma ve zina bölgeleri olan çarşı ve pazarlardır.”

Selman-ı Farisi ra Gücünüz yeterse çarşıya ilk girenlerden ve oradan en son çıkanlardan olmayın. Çünkü çarşı şeytanın savaş alanı olup, şeytan bayrağını orada diker.”

Çarşıya ilk girenlerden ve en son çıkanlardan olmayın. Çünkü şeytan yumurtlar ve yavrular şeytan ve yardımcıları hazır bulunur

Ya Muhammed kendin ve müminlerin günahları için Allah’tan bağışlanma dile Muhammed,

İlk peygamberin sözünden eksiksiz olarak insanlara erişen haberlerden biriside; Utanmıyorsan dilediğini yap, cezasını görürsün, sözüdür

Kıyamet günü insanlar arasında görülecek ilk dava kan davalarıdır.”

Melekler nurdan, cinler dumansız kızıl ateşten, Adem ise Kur’an’da size bildirilen topraktan yaratılmıştır.”

Allah’ın peygamberi sav in ahlâkı Kur’an idi.”

“Kim Allah’a kavuşmayı ister ve severse Allah da onunla buluşmaktan hoşnud olur.

Kim Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmayı arzu etmez”

Mü’min Allah’ın rahmeti rızası ve cenneti ile müjdelenince Allah’a kavuşmak ister. Allah da ona kavuşmayı arzu eder.

Kafir ise Allah’ın azabı ve gazabı haber verilince Allah’a kavuşmaktan hoşlanmaz. Allah da ondan hoşlanmaz.

“Şeytan insanoğlunun vücudunda kan gibi dolaşır. Onun kalbinize bir kötülük veya bir şüphe atmasından korktum”

Mü’minûn suresi

“Allah temizdir, sadece temiz olanları kabul eder.
1
Allah peygamberlerine neyi emrettiyse mü’minlere de onu emretmiştir.
2
Allah Peygamberlere: Ey peygamberler, temiz ve helal olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın” buyurmuştur.

Ey iman edenler, size verdiğimiz rızıkların helal ve temiz olanlarından yeyin” Bakara

Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar, saçı başı dağınık, toz toprak vaziyette ellerini açarak,“Ya Rabbi, ya Rabbi” diye dua eder
Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır Böylesinin duası nasıl kabul edilir.”

Allah kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, yüzlerine bile bakmaz. Onlara azap vardır. Bunlar zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir.”

“Seyhan Ceyhan Fırat ve Nil hepsi cennet ırmaklarındandır.”

Allah Cumartesi günü toprağı, Pazar günü dağları, Pazartesi günü ağaçları, Salı günü hoşlanılmayan şeyleri, Çarşamba günü nuru yaratmıştır.

Allah Perşembe günü yeryüzüne hayvanları yaydı. Adem as ı ise Cuma günü ikindiden sonra yaratılanların sonuncusu olarak, gündüzün son saatleri olan, ikindi ile gece vakti arasında yarattı.

Halid ibni Velid Mute savaşı günü elimde dokuz kılıç kırıldı, Yemen üretimi enli bir kılıçtan başka bir şey kalmadı.

“Hakim, hüküm verirken ictihadda bulunur ve isabetli bir hüküm verirse iki sevap kazanır.

Hakim hüküm vereceğinde ictihadda bulunur da yanılır, isabet edemezse buna bir sevap vardır.


Sıtma Humma sanki Cehennem sıcağının bir parçasıdır. Onu su ile serinleterek rahatlatınız.

Bir kimse oruç borcuyla ölürse, onun velisi veya akrabası onun yerine orucunu tutar.

Rasûlullah sav akraba ile münasebeti kesmeni yasakladı

bir müslümanın üç günden fazla din kardeşiyle dargın durması helal değildir

Rasûlullah sav Uhud şehidlerini ziyaret etti. Ölü ve yaşayanlara veda eder gibi onlara dua etti

Rasûlullah sav Uhud şehidlerine dua etdi şunları söyledi ahirete sizden önce gideceğim ve sizin Allah yolundaki hizmetlerinize şahitlik yapacağım. Buluşma yerimiz Kevser havuzu yanıdır.

Şu anda ben Kevser havuzunu görmekteyim. Ben sizin şirke düşmenizden korkmuyorum ama dünya hırsıyla birbirinizle yarış edip çekişmenizden korkuyorum.”

dünya hırsıyla birbirinize düşüp kapışmanızdan birbirinizi öldürüp öncekiler gibi helak olup gitmenizden korkuyorum

Aranızda Kevser havuzuna ilk ulaşan ben olacağım ve sizin Allah yolundaki hizmetlerinize şahitlik edeceğim.

Vallahi şu anda Kevser havuzu gözümün önünde ve ona bakıyorum. Dünya hazinelerinin anahtarları bana verildi.

Vallahi sizin benden sonra şirke düşmenizden hiç korkum yok. Ben dünyayı elde etmek için birbirinizle kapışıp kavga etmenizden korkuyorum.”

Bizim en çok alim olanımız Kur’an-ı Kerim’i en çok hıfzedenimizdir.

kim Allah’a itaat etmek üzere adak adarsa ona itaat etsin, isyan etmeyi adayan da adağından vazgeçip Allah’a karşı gelmesin.

Rasûlullah sav zehirli ve çok zararlı olan iri kelerleri öldürmeyi emretti ve,

İbrahim as yakmak için yakılan ateşi üfleyerek daha da yakmaya çalışırdı.

Zehirli iri keleri kim ilk vuruşta öldürürse onun için şu kadar sevap yazılır. İkinci vuruşta öldüren için birincisinden daha az sevap vardır

“Kim zehirli iri keleri ilk vuruşta öldürürse ona yüz sevap yazılır, ikinci vuruşta öldürene bundan biraz az, üçüncü vuruşta öldürene de daha az sevap verilir.”

resullullah sav anlatır Sadaka veren bir kimse Allah’ım, hırsıza, fahişeye ve zengine sadaka verdiğim için sana hamdolsun, dedi. Uykusunda ona denildi ki Hırsıza verdiğin sadaka belki onu hırsızlıktan utandırıp vazgeçirmiştir. Fahişe iffetli bir kadın olacaktır. Zengin de ibret alıp Allah’ın kendisine verdiği mallardan muhtaçlara verecektir.


Ey Adem (a.s.) sen insanların babasısın. Allah seni eli ile yarattı. Sana kendi ruhundan üfürdü. Melekleri sana tazim etmelerini emretti. Onlar da sana secde ettiler. Seni cennete yerleştirdi.

Ey Nuh, yeryüzündeki insanlara gönderilen Rasullerin ilkisin. Allah sana çok şükreden kul adını verdi.

Ey İsa, sen Allah’ın Rasûlü, O’nun Meryem’e yönelttiği kelimesi ve onun yarattığı bir ruhsun. Sen daha beşikte iken insanlarla konuştun.

Ya Muhammed Sen Allah’ın Rasulü ve son peygamberisin. Allah senin gelmiş geçmiş tüm günahlarını bağışlamıştır. Rabbinin huzurunda bize şefaat et,

Arşın altına varıp Rabbım için secdeye kapanacağım, sonra Allah kimseye öğretmediği en güzel hamdi ve övgüyü bana ilham edecek,

Ya Muhammed, secdeden başını kaldır. İste istediğin sana verilecek, şefaat et şefaatın kabul edilecek, buyuracak.

başımı secdeden kaldıracağım ve
Ya Rab ümmetimi bana bağışla, ümmetimi kurtar diye yalvaracağım.

Ya Muhammed ümmetinden hesaba çekilmeyecek olanları cennet kapılarının en sağındaki Bab-ül Eymen’den içeri al, onlar esasen her kapıdan girebilirler, buyurulacak.

Hayatımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki cennet kapılarının iki kanadı arasındaki mesafe Mekke ile Bahreyn’deki Hacer veya Mekke ile Suriye’deki Basra arasındaki mesafe kadar geniştir.


Allah emretti, Allah bizi korur

İbrahim suresi

İbrahim as ın duası Rabbimiz soyumu senin kutsal evinin yanına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! namazı devamlı ve tam bir duyarlılık içinde kılıp yerine getirsinler.
1
İbrahim as ın duası Ey Rabbimiz!
sen, insanların gönlünü hevesle
kutsal evine meylettir ki,hac ve umre maksadıyle gelip gitsinler
2
İbrahim as ın duası Ey Rabbimiz!
sen, insanları çeşitli meyvelerle rızıklandır onlar belki şükrederler.


Allah İsmail’in annesine rahmet etsin, zemzemi kendi haline bıraksaydı suyu avuçlamasaydı zemzem suyu akan bir ırmak olurdu,


Hz İbrahim’in duası bereketiyle et ile su, başka yerde yaşayanlarla kıyaslanmayacak şekide Mekkelilere elverişli olmuştur.


ibrahim as şöyle dua etti Allah’ım yiyecek ve içeceklere bereket ver

Rabbim bizden bu hizmeti kabul eyle. Şüphesiz sen duamızı duyan ve niyetimizi bilensin.” Bakara,

Mantar İsrailoğullarına ikram edilen kudret helvası türünden bir rızıktır. Suyu da göz hastalığına şifadır.

Allah’tan günahının bağışlanmasını iste.” Muhammed

Allah’tan bağışlanma iste, çünkü Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” Nisa

Nasr suresi

O’nu eksiksiz övgülerle överek tesbih et ve kendisini her türlü yakıştırmalardan uzak ve mukaddes bil,
1
onun şanını yücelt. Ondan bağışlanmanı ve affedilmeni iste.
2
o kendisine tevbe ile yönelenleri her zaman bağışlayıp affedendir.”

Al-i İmran

Allahtan korkanlar için Rableri katında içlerinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’tan bir hoşnutluk vardır.
1
Allah kullarını çok iyi görendir.
2
Ey Rabbimiz, sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi azabından koru
3
Onlar ki sabrederler dürüsttürler. Rablerine yürekten bağlı olup mallarını Allah yolunda harcarlar ve seher de bağışlanma dilerler
4
kim kötülük yapar, , veya nefsine zulmeder de affetmesi için Allah’a yalvarırsa, Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli olarak bulacaktır.”


ey Peygamber! sen onların arasında iken, Allah onlara azap edecek değildir ve mü’minler, Allah’tan bağışlanma isterken yine Allah onlara azap edici değildir.
Enfal
.
onlar ki, utanç verici bir kötülük yaptıklarında , veya canlarına zulm ettikleri zaman Allah’ı hatırlar ve günahlarının affı için yalvarırlar.
günah üzerinde ısrar etmezler.
1
Zaten Allah’tan başka kim günahları affedebilir. Al-i İmran,

Bazan benim kalbim de dalar. Kalbime gaflet gelir Ama ben günde yüz defa Allah’tan bağışlanma diliyorum.

Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler ve tevbe ederim.

Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz ve tevbe etmemiş olsaydınız, Allah sizleri ortadan kaldırır, yerinize günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir toplum getirir ve onları affederdi.”

Rasûlullah sav bir toplantıda yüz defa “Rabbiğfir li ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbu’r-Rahîm = Allahım bağışla, tevbemi kabul eyle. sen tevbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin, derdi

“Bir kimse günahlarına tevbe ile bağışlanma talebine devam ederse Allah o kimseye her darlıktan çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.”

kim Estağfirullahellezi la ilahe illa hüve el hayyel kayyume ve etûbu ileyh = Kendisinden başka ilah olmayan, her an diri olan kainatı yöneten Allah’tan bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim
savaştan kaçma günahı bile olsa bağışlanır.”

İstiğfarın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allahım sensin Rabbim, senden başka ilah yok Ben senin kulunum. sana verdiğim sözüm ve senin va’din üzereyim Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım.

İstiğfarın en üstünü şöyledir Allahım Rabbim nimetlerinle Günahımla huzurundayım. Beni bağışla, senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur kim bu duayı faziletine inanarak okur sa o cennetlik olur.

Rasûlullah sav selamla namazdan çıkınca üç defa istiğfar eder ve Allahumme ente’s-Selam ve minke’s-Selam tebarekte ya zelcelali velikram = Allahım sen selamsın, selamet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve ikram sahibi Allah’ım, sen hayır ve bereketi çok olansın, derdi.

hadis rivayetçilerine soruldu
İstiğfar nasıl yapılır? O da:
Estağfirullah Estağfirullah dersin, diye cevap verdi

Rasûlullah sav vefatından önce sık sık “Sübhanallahi ve bihamdihi estağfirullahe ve etubu ileyh = Allah’ı noksanlıktan tenzih eder ve hamdederim. Allah’tan bağışlama
diler ve günaha tevbe ederim, derdi

Allah-u Teala şöyle buyurdu:
Ey Ademoğlu, sen bana dua ettiğin
benden affedilmeni umduğun sürece işlediğin günah ne kadar çok olursa olsun seni bağışlarım.

Ey Ademoğlu, günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını istesen, günahların çokluğuna aldırış etmeden seni affederim.

Ey Ademoğlu, sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen, fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.

Ey kadınlar sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz ben Cehennemin çoğunu sizinle dolmuş gördüm,” Çünkü siz çok lanet eder kocanızın iyiliklerini unutur, nankörlük yaparsınız.

Ey kadınlar Aklı ve dini eksik olup da aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim”

İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedeldir. Kadının günlerce namaz kılmayıp oruç tutmadığı da olur. Bu da dininin noksanlığıdır,”

Hıcr, suresi

Allahın azabından korkup rahmetine sığınan takva sahipleri, kesinlikle cennetlerde ve ırmak başlarındadırlar.
1
Onlar Esenlik ve güvenlik içerisinde karşılanacaklar gönüllerindeki kini, hasedi kökünden söküp attık; Onlar mutluluk divanları üzerinde, karşı karşıya oturmuş sohbet eden kardeştirler.
2
cennetde onlara, hiçbir yorgunluk ve bitkinlik erişmez ve oradan çıkarılacak da değillerdir.

Zuhruf suresi

O gün Allah onlara: “Ey benim kullarım! bugün ne korkacaksınız, ne de üzüleceksiniz!”diyecek. O kullarım ki, ayetlerime inanmışlar ve müslüman olmuşlardır.
1
Ey kullarım! Siz ve mü’min eşleriniz girin cennete, orada ağırlanıp sevindirileceksiniz.
2
Orada altın tepsiler ve kadehlerle onların etrafında dolaşılır. Orada canlarının çektiği, gözlerinin hoşlandığı herşey var. cennet işte böyledir.
3
sizler orada ebedi kalacaksınız. Dünyada yaptığınız dürüst işler sayesinde, Size orada pekçok meyveler de var, onlardan yersiniz,
işte size miras verilecek cennet

Duhan, suresi

Allahın azabından korkup rahmete sığınan takva sahipleri, gerçekten güvenilir bir makamdadırlar.
1
Allahın rahmetine sığınanlar
Bahçe ve pınarlar arasında, ince ipekten ve kalın atlas elbiselerden giyerek karşı karşıya otururlar.
2
biz o mü’minleri siyah iri gözlü hurilerle de evlendiririz. Orada güven içinde canlarının çektiği her türlü meyveyi isteyip getirtirler.
3
ilk tattıkları ölümden başka orada artık ölüm tatmayacaklar ve böylece Allah onları yakıcı ateşin azabından korumuş olacaktır.
4
Bu Rabbinin bir lütfudur ve en büyük kurtuluş budur.”

Mutaffifin suresi

“Şüphesiz ki erdem sahipleri ve iyi kişiler cennet nimetleri içindedirler.
1
erdem sahipleri Koltuklara yaslanarak etrafı seyrederler. Onların yüzlerinde nimetin ve mutluluğun sevincini görürsün.
2
Onlara sarhoşluk vermeyen şaraplardan sunulur ve içirilir, dünyadaki içkilerin tersine bunların içiminden sonra etrafa kötü kokular değil, misk kokusu yayılır.
3
Öyleyse değerli şeylere ulaşmak için can atanlar, yarışanlar bu nimetlerin bulunduğu cennete girmek için yarışsınlar.
4
bu şaraba tesnim pınarının suyu karıştırılmıştır. Bu Tesnim denilen kaynak su öyle bir kaynaktır ki, Allah’a yakın olma şerefine erişenler ondan içerler.”

Cennetlikler cennette yiyip, içerler, ama büyük ve küçük abdest bozmazlar ve sümkürmezler. Yedikleri geğirme ve misk gibi kokan ter yoluyla çıkar.

Cennetlikler Nefes alıp verdikleri gibi rahat bir şekilde; Cenab-ı Hakk’ı noksan sıfatlardan tenzih, kemal sıfatlarıyla tavsif etmekten zevk alırlar.”

Allah-u Teala, ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir insanın aklına getirip hayal edemediği nimetler hazırladım” buyurdu.

mü’minlere gelince, mükafat olarak öteki dünyada onlara göz aydınlığı olarak nelerin saklandığını kimse bilip hayal edemez.” Secde Suresi

Cennete ilk girecek kimselerin yüzleri dolunay gibi parlak olacak onların peşisıra girecek olanlar, gökyüzündeki en parlak yıldız gibi aydınlık olacak,

Cennette küçük ve büyük abdest bozmak yoktur. Onlarda tükrük ve sümük te bulunmayacaktır. Onların tarakları altındandır. Terleri misk gibidir.

Cennetliklerin Buhurdanlıklarındaki koku cennetin güzel kokulu ağacındandır. Eşleri hurilerdir.

Cennetliklerin hepsi de babaları Adem’in şeklinde yaradılmış olup boyları altmış arşındır.”

Onların Cennet'teki kapları altındandır. Onların teri misktir.

Ehl-i Cennet'in arasında ne çekişme vardır, ne de düşmanlık. Kalpleri bir kalp gibi birdir.

Onlar sabah, akşam Allah'ı tesbîh ederler tüm yakışıksız ve noksan özelliklerden uzak tutarak anarlar

Musa as Ya Rabbi, cennetliklerin en üstün derecesi nedir? Diye sordu. Allah da buyurdu: Onlar has kullardır Onların fidanlarını elimle ben dikip mühürledim.

Musa as Ya Rabbi, cennetliklerin en üstün derecesi nedir? Diye sordu. Allah da buyurdu Onlara olan nimetleri ne göz görmüş, ne kulak duymuş, ne de kimsenin hatır ve hayalinden geçmiştir.

cehennemden en son çıkacak ve cennete en son girecek kimse Cehennemden emekliye emekliye sürünerek çıkar, Allah cennete gir, buyurur. Adam cennete gider, fakat ona Cennet doluymuş gibi gelir.

cennete en son girecek kimse
Allah’a: Ya Rabbi, cenneti dopdolu buldum, der. Allah ona: orada dünyanın on misli yer verilmiştir, buyurur. O Adam: Ya Rabbi kainatın hükümdarı alay ediyorsun halime mi gülüyorsun, der İşte cennettin en aşağı seviyesindeki adam budur

cennette mü’min için altmış mil yükseklikte içi boş inciden yapılmış bir çadır vardır. Orada mü’minin ziyaret ettiği aileleri vardır. Çadırın genişliğinden aileler birbirini göremez.”

Cennette öyle bir ağaç vardır ki, hızlı ve becerikli ata binen bir kimse koşucu ağac gölgesinde yüz yıl koşar da onu aşamaz.”

Cennetlikler kendilerinden yüksek köşklerde bulunanları, ufukda gezinen parlak yıldızları gördükleri gibi seyrederler, yükseklik derece farkından dolayıdır.”

Ashab-ı Kiram, “Ya Rasulallah, o yerler kimsenin ulaşamayacağı peygamber köşkleri midir?”, diye sordu. Allah Rasulü de buyurdu: Evet, öyledir Allah’a iman edip peygamberlere inanan kimselerin de yurtlarıdır.”

Cennette okun yayı kadar bir yer bile dünyada üzerine güneş doğan ve batan şeylerin hepsinden daha hayırlıdır.”

Cennette bir Pazar yeri vardır ki cennet sakinleri haftada bir toplanır yüz ve elbiselerine cennet kokuları üfleyen bir kuzey rüzgarı eser ve böylece güzellikleri artar.

cennet sakinleri Önceki hallerinden daha güzel ve yakışıklı olarak eşlerine döndüklerinde aileleri onlara Vallahi güzelliğinize güzellik katılmış derler.

Cennetlikler yükseklerdeki köşkleri, sizin gökyüzündeki yıldıza baktığınız gibi seyredecekler

cennetten hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı hiçbir kimsenin hatırından bile geçirmediği nimetler vardır”,

Secde Suresi,

“Onlar yataklarından geceleri kalkarak, korku ve ümid içinde Rablerine yalvaranlardır
1
Onlar kendilerine geçinmeleri için verdiğimiz rızıktan Allah yolunda başkalarına harcayanlardır.
2
mü’minlere , yaptıklarından dolayı mükafat olarak, öteki dünyada göz aydınlığı olarak nelerin saklandığını kimse bilip hayal edemez.

Cennetliklere şöyle seslenilir Siz cennette ebediyyen yaşayacak, hiç ölmeyeceksiniz. Hep sağlıklı olacak hastalanmayacaksınız.

Cennetliklere şöyle seslenilir Siz
genç kalacak, ihtiyarlamayacak
nimet ve mutluluk içinde olacak, keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz

cennetin en aşağı derecesinde bulunan birine Allah; ne dilersen dile Kalbinden geçenleri diledin mi diyecek, o da evet diyecek. o kimseye dilediklerin, bir misli fazlasıyla sana verilecektir, denilecek.”


Allah cennetliklere Ey Cennet sakinleri, diye seslenir. Onlar da:
Buyur Rabbimiz, emrindeyiz, bütün hayır ve iyilikler senin elindedir, derler.

Allah cennetliklere halinizden memnun musunuz? Diye sorar. Onlar da Nasıl memnun olmayalım. Rabbimiz, sen bize hiç kimseye vermediğin nimetleri verdin, derler.

Allah cennetliklere size bunlardan daha değerli nimetler vereyim mi? Buyurur. Cennetlikler, Bunlardan daha değerlisi ne olabilir Rabbimiz, derler Allah da Sizlerden razı oldum size gazap etmiyeceğim, buyurur.

Rasûlullah sav aya baktıktan sonra şöyle buyurdu: “Şu ayı hiçbir sıkıntı çekmeden gördüğünüz gibi öteki dünyada Rabbinizi de aynen göreceksiniz.”

Cennetlikler cennete girince Allah onlara: Size daha fazla vermemi istermisiniz? Diye soracak. Onlar:
Yarabbi yüzlerimizi ak etmedin mi, bizi cennete koyup cehennemden kurtarmadın mı? Daha ne isteriz, derler.

Allah cennet ehlinin gözlerindeki perdeyi kaldırıverir de onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.

Yunus suresi

iman edip de yararlı işler yapanlara gelince; Rableri imanlarından dolayı onları doğru yola eriştirmektedir.
1
iman edip yararlı iş yapanlar
Ahirette nimet dolu cennetlerde, bulunacaklar ve onların altlarından ırmaklar akmaktadır.
2
Onlar, orada mutluluk makamında olup: “Ey Allah’ım! Sınırsız kudret ve izzetinle sen ne yücesin, seni her türlü noksanlardan tenzih ederiz” diye dua ederler.
3
onların selamlaşmaları “selam olsun” şeklinde Cenneteki müminler dua ve niyazlarının sonunda Eksiksiz övgüler alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” derler.”


Bize doğru yolu gösterip hidayete erdiren, yüce Allahı eksiksiz övgüler ile över hamdü sena ederim.

Allahım İbrahim as a ve onun âline rahmet ettiğin gibi kulun ve ümmî peygamber Muhammed sav e hanımlarına ve zürriyetine hayır ve rahmetini esirgeme.

İbrahim ve O’nun âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi kulun ve ümmi peygamber olan Rasûlün Muhammed sav e hanımlarına ve zürriyetine hayır ve bereket ihsan eyle, şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin.Allahım
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
fatih kurt onun gibi yaşamak

Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözetimimiz altındasın. Kalktığın anda da Rabbini hamd ile tesbih et.Tûr,

Allah Resulü, rahat ve keyif ehli biri değildi, daima kederli ve düşünceliydi. Suskun bir tabiatı vardı. Lüzümsüz yere konuşmazdı.

kim evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse şeytan, arkadaşlarına, 'Burada sizin için barınak da yok, yiyecek de yok!' der.

kim evine girerken besmele çekmezse seytan, 'Barınacak yeri buldunuz!' der.

kim Yemek yerken besmele şeytan Hem kalacak yer hem de yiyecek buldunuz' der."

Allah Resûlü,kur'an'ı anlatarak değil de yaşayarak öğretmeyi tercih etmişti.

İnançtan ibadete,eğitimden ahlâka varıncaya kadar hayatın her alanını ilgilendiren sünnet,aslında kur 'an'ın hayata geçirilmesi demekti.

Evet, ağlıyordu Resûl... Zira o da bir insandı, duyguları vardı. Babaydı, şefkat sahibiydi. Onun da bir yüreği vardı ve yanardı.

Gözleri vardı, duygulanır yaşlar boşanırdı. Peygamberdi, Rahmet Elçisi'ydi, merhamet sahibiydi.

"Kim Allah'a tam bir ihlâsla ve ortak koşmadan kulluk eder, namazını kılar ve zekât verirse Allah rızasını kazanmış olarak vefat eder."

Allah, Elçisi' sav Ağız kavgası ve
boşbogazlıktan uzak durur Hiç kimseyi kötülemez kınamaz ve hiç kimsenin ayıbı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazdı.

Allah, Elçisi ne Kur'an'da mevcut olan emir ve yasakları açıklama görev ve yetkisinin yanı sıra Kur'an'da olmayan bazı hususlarda da kural koyma yetkisi tanımıştı: "

O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. A'raf,


Abdülmuttalib'e: " Bu çocuğa neden babalarından birinin ismini değil de Muhammed adını verdin?" denilince şu hikmetli cevabı verdi dede: " İstedim ki onu Yüce Allah göklerde, insanlar da yeryüzünde övsün!"

peygamberimiz sav katında insanların en faziletlisi, başkalarına iyiliği en yaygın olanlardı;

peygamberimiz sav katında
mertebesi en yüksek olanlar da halkın sıkıntısına en iyi şekilde ortak olan ve onlara yardım elini uzatan kimselerdi.

efendimizin savaşları 23 yıllık risaletin sadece yüzde ikisini kapsar hayatını sulh çabasıyla geçiren efendimiz bir barış peygamberidir

yoldan geçişe engel olan bir taşı kaldırmak, sadaka hükmündedir

bir kimseye bineğine binerken yardım etmek, sadaka hükmündedir

namaza giderken atılan her adım, güzel söz sadakadır.

Güler yüzlü olmak, iyiliği emredip kötülüklerden sakındırmak, kaybolan kimseye yol göstermek,
sadaka hükmündedir

yabancıya yol göstermek sadakadır

ibadet bilinci ve Allah'ın rızası ile yapılan bütün iyi ve uygun davranışlar sadaka hükmündedir

Peygamberimizin pazartesi günü oruç tutmasının nedenini açıklarken, "Ben o gün doğdum ve bana vahiy ilk defa o gün indirildi."buyurmuştu.

Dünya onların, âhiret ise bizimdir. Hem benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da giden binitli bir yolcu gibiyim."

"Her peygamberin ümmeti için yaptığı bir dua vardır. Ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım."

Peygamberimizin Son sözü de "Allah'ım! Refîk-i a'lâya (En Yüce Dosta)!" olmuştu.

Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım et!

Gereksiz konuşmaları terk etmenin, İslâm'ının güzelliğinden olduğunu söyleyen Hz. Peygamber sav "Allah'a ve âhirete inanan ya hayır söylesin ya da sussun." buyururdu

Hz. Peygamber sav ümmetini uyarırdı. Gıybet, yalan ve dedikodu gibi kötülüğe zemin teşkil eden konuşmaları kesin bir şekilde yasaklardı.

"Göz yaşarır, kalp üzülür fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz."Nebi (s.a.s)❤

Allah Resûlü; Çocuklarını öpüp okşamayanların kalplerinden rahmet duygusunun sökülüp atıldığını söyler;

Allah Resûlü; insanlara merhamet etmeyene Allah'ın merhamet etmeyeceğini hatırlatırdı...

Efendimiz, sav Rabbinden, kral peygamber değil kul peygamber olmayı istemişti. o, dünyanın geçici nimetlerini değil Allah'ın rahmetini her şeyden üstün görüyordu.

Kıyamet günü insanların bana en yakın olacak olanı, bana en çok salavat getirenidir."

Namaz kıldığın zaman son namazınmış gibi kıl.

Özür dilemeni gerektirecek bir sözü söyleme

insanların ellerindeki dünyalıklara umut bağlama!

Resûl sav şöyle buyurdu "Kimin üç kızı ya da üç kız kardeși olur da onlarla birlikte güzelce yaşar ve Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olursa ona cennet vardır

"Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir.

Evlenin! Çünkü ben kıyamet günü diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim..."

insanları evliliğe, aile kurmaya teşvik eden Allah Resûlü, aile yaşantısıyla da müminlere örnek olmuştur

Andolsun, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı rauf ve rahimdir."

Câbir bin Semüre ra “Mehtaplı gecede, Allah’ın Resulü’nü kırmızı bir elbise içinde gördüm. Bir peygambere, bir aya baktım. O, aydan da güzeldi.”

"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin."

''...Kıssayı anlat belki düşünürler.''
Araf,

Allah Resûlü, "Yaşlı anne babasına veya birine yetişip de onlardan dolayı cennete girmeyenin!
Burnu yere sürtülsün! buyurmuştu.

İbadetler sadece ve yalnızca Yüce Allah için yapılır ve karşılığı O'ndan beklenir.

İbadetlerini Allah'ı görüyorcasına" eda eden ihsan ve ihlâs sahibi kimseler için Peygamberimizin müjdesi pek büyüktür:

Kim Allah'a tam bir ihlâsla ve ortak koşmadan kulluk eder, namazını kılar ve zakâtını verirse bu dünyadan ayrılırken Allah'ın rızasını kazanmış olarak vefat eder."

HZ MUHAMMED insanlara ibadetlerinde aşırılıktan sakınmalarını, ve devamlılığı tavsiye eder, kendisi de ibadetlerini böyle eda ederdi.

Resül-i Ekrem kendisi peygamber olduğu halde günlük ihtiyaç ve gerçeklerinden kopmadan ibadet ettiğini, kendi yolunun da bu olduğunu söyleyerek uyarmıştı

HZ MUHAMMED konuşmaya gelen bir adamın heyecandan titremesi üzerine şu eşsiz cümleleri söyledi
Çekinme! Ben bir kral değilim. Ben sadece güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum."

Kardeşim Yusuf’un dediği gibi diyorum; bugün sizi kınamak yok. Allah sizi affetsin; çünkü O, rahmet edenlerin en merhametlisidir."

Allah Resulü Farz olan Ramazan orucundan başka nafile olarak Muharrem (Âşûrâ), Şaban ve Recep aylarını oruçlu olmaya özen gösterirdi.

Allah Resulü sav Ramazan ayı dışında hiçbir ayı tamamen oruçla geçirmemiştir.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
O'nun Gibi Yaşamak, Fatih Kurt

Şayet Resûlullah sav in nübüvvetini ispat için hiçbir mucize olmasaydı, sadece onun ashâbı bile bunun ispatına yeterdi.

Ömrü boyunca ne hizmetini gören birini ne de bir hanımını incitecek bir davranışta bulunmuştu.
Peygamber Efendimiz

Peygamber Efendimiz (s.a.s), "İnsanların ahlâk bakımından en güzeliydi."

Peygamberimiz her namaz sonu
şu duayı tavsiye etti Allah 'ım! Seni zikretmek, şükretmek sana güzelce ibadet etmek için bana yardım et!"

Hz. Ebû Bekir o gün şöyle demişti: Dikkat edin! Kim Muhammed sav e kulluk ediyorsa bilsin ki ölmüştür. Kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah diridir, asla ölmez.

Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, ev inşa edene benzer; o kimse evi güzel ve mükemmelleştirmiş bir tuğla boş kalmıştır. İnsanlar bu eve hayran olurlar Keşke şu tuğla da konulmuş olsaydı.İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum."

hz. ebu bekir: ihtiyarladın ey allahın resulü hz. muhammed: beni; hud, vakıa, mürselat, nebe ve tekvir sureleri ihtiyarlattı

Kadın; beş vakit namazını kılar, bir ay orucunu tutar ve iffetini muhafaza ederek eşine itaat ederse, 'Cennetin hangi kapısından diliyorsan cennete gir.' denir ona."

Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'yı abartarak göklere çıkardıkları gibi, sakın sizler de beni methetmede aşırı gitmeyin.

Şüphesiz ki ben ancak O'nun kuluyum. Bana, 'Allah'ın kulu ve Resûlü' deyin!"

senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? İnşirâh,

"Yeryüzündeki âlimler, gökyüzündeki yıldızlar gibidir. "

Bil ki Allah'tan başka ilâh yoktur.

Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile.

af dilemede müminleri kendinden ayırmayan Allah Resúlü, ahirette, "Ya Rabbi, ümmetim, ümmetim!"** diyerek ümmetin affinı dileyecekti.

Rabbine andolsun ki anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp hükümü hiçbir sıkıntı duymaksızın tam mânasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar."

Allah ve Resûlü hüküm verdiğinde hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için tercih kullanma hakları yoktur.

Kim Allah'a ve Resûlü'ne karşı gelirse şüphesiz ki o sapmıştır âyeti de Hz. Peygamber'in müminler üzerindeki nübüvvet kaynaklı otoritesini vurguluyordu.

Şeyh Galib, Rasûl-i Ekrem as a şöyle seslenir Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim Hak' dan bize Sultân-ı Müeyyedsin Efendim!"

Allah Resulü, ilâhi mesajı o kadar içselleştirmişti ki geceler boyunca , gözyaşları içinde ayakları şişinceye dek kıyamda okuduğu Kur'an ile âdeta bütünleşmişti .

Şüphesiz ki Allah sizin bedenlerinize ve suretlerinize bakmaz; lakin kalplerinize bakar.

Yüce Allah, Hz. Peygamber'i hem fertlerin aydınlatmak, onları günahdan arındırmak hem de topluma iyiliği egemen kılmayı öğretmek için görevlendirdi.

Hz. Peygamber bütün bu yönleriyle âlemler için bir rahmetti.

Hz.Âişe, İnsanlar bulut görünce yağmur ümidi ile sevinirler. Halbuki sen gördüğünde, hoşnutsuzluk okuyorum." demiş, bunun üzerine
Allah'ın Rasulü sav buyurmuştu ki
Ya Âişe! Bunda azap olmadığına
dair bana kim teminat verebilir?

Ad kavmi rüzgar ile helak edilmişti. Onlar azabı görmüştü de ümitlenerek"Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur." demişti.

Peygamber (s.a.s): kendisini bu dünyada, ağacın altında geçici olarak dinlenen bir yolcuya bezetirdi.

Allah'ın rahmeti sayesinde sen yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor: O, tertemiz ve latifti: yüzü aydınlıktı. Vücut yapısı güzeldi.
ne şisman ne de zayıftı. Güzel ve ahenkli bir görünüme sahipti.

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor Gözlerinin siyah ve beyazı
belirgindi. iri ve sürmeliydi Kirpik
uzundu. Tok sesliydi. Gözleri iri ve sürmeliydi. Kaşları ince ve uzundu,

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor Saçları simsiyahtı. Uzun boyunluydu.Gür sakallıydı Susunca vakur duruyordu. Konuştuğunda ise dikilirdi, böylece asalet ortaya çıkardı.

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor Tane tane konuşurdu. Konuşması o kadar tatlıydı ki kelimeler ağzından inciler gibi dökülüyordu.

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor Konuşması net ve açıktı, ne uzatır ne de kısa keserdi. Uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisiydi;

Ümmü Ma'bed ra efendimizi şöyle anlatıyor yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir görünümü vardı. Orta boyluydu; göze batacak uzun ve kısa değildi. Öyle ki iki dalın arasındaki bir dal gibiydi."

salâvat sadece Hz. Peygamber'i anmak ya da ona dua etmek değildir. Onu hatırlamaya, dolayısıyla onun öğretilerini ve sünnetini hatırlamaya bir vesiledir.

Allah Resûlü bütün mahlûkata ayrıcalıklı yerini şöyle anlattı: " Ben ilk diriltilecek ve cennet elbisesi giydirilecek kimseyim

Allah Resûlü bütün mahlûkata ayrıcalıklı yerini şöyle anlattı
arşın sağında duracağım. Yaratılmışlar içerisinde burada benden başka duracak yoktur."

Bazı usulcülerin dediği gibi, Sevgili Peygamberimizin hiçbir mucizesi olmasa, onun yirmi üç senede oluşturduğu bu sahabe toplumu mucize olarak yeterdi.

Hz. Peygamber putperestlikten kurtulmuş insanların zihinlerindeki şirk izlerinin silinmesini istiyordu. Bu titizliği iledir ki üzerinde canlı resmi bulunan eşyaların duvar tavan ve raflara asılmasını yasaklamıştı.

Hz. Peygamber Câhiliye inançlarını hatırlatabilecek, eski düşüncelere sevk edebilecek hiçbir şeye önem ve saygı duyulmasını istemiyordu.

Çocuklara karşı çok merhametli ve şefkatli olan Efendimizin gözleri dolmuştu Göz yaşarır, kalb üzülür fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz.” buyurdu

Allah Resûlü namazlarda Kur'an'ı oldukça içten ve içli bir şekilde okur ve dinleyenleri etkilerdi.

Resûlullah'a gelen Cübeyr . Mut'im henüz müslüman değildir ve şöyle anlatır: Akşam namazı Rsûlullah a ulaştım. Tûr Sûresini okuyordu. Kur'an'ı işittiğim zaman sanki kalbim parçalanacaktı

Resûlullah Şu üç husustan titizlikle sakınırdı: Hiç kimseyi kötülemez, kınamaz ve hiç kimsenin ayıbı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazdı.

iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır.”

Peygamber efendimiz(s.a.v), çocuklarını öpüp okşamayanların kalplerinden rahmet duygusunun sökülüp atıldığını söyler;

efendimiz(s.a.v) insanlara merhamet etmeyene Allah'ın merhamet etmeyeceğini hatırlatırdı.

Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncilľ'de yazılı buldukları Resûl'e, o ümmi peygambere uyan kimselerdir. A'raf

Büyütülen bir çocuk değil, aynı zamanda büyük bir ahlâk örneği ve insanlığı kurtuluşa çağıracak olan bir davetçi ve müjdeleyiciydi.

''Kim elbisesini gururla sürüklerse, Allah kıyamet günü onun yüzüne bakmaz.''demiştir.

Kur'an, Allah Resulü'nun en büyük mucizesiydi.

namaz vaktine kavuşan herkes bulunduğu mekânda namazını kılıversin.

Ganimetler bana helâl kılındı.

Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken, ben bütün insanlığa gönderildim. Ve bana şefaat etme hakkı verildi"

Kim elbisesini gururla sürüklerse, Allah kıyamet günü onun yüzüne bakmaz.''demiştir.

Kalp üzülür, göz yaşarır."

Peygamber(s.a.v) bütün günahları affolunduğu halde kalbini kasvet kapladığını ve bu yüzden günde yüz defa istiğfar ettiğini söylemişti.

yakışıklı bir adam Ey Allah’ın Resülü! Güzellik bana sevdirilmiş. nasibimi de almışım hiç kimsenin ayakkabımın bağcığı konusunda bile benden güzel olmasına tahammül edemiyorum bu kibir midir?” diye sorunca Efendimiz, “Bu kibir sayılmaz. Kibir, hakkı hafife almak ve insanları küçük görmektir.” buyurmuştu.”

Namaz vesilesiyle Rabbinin huzuruna çıkmak Allah Resûlü'ne
bütün kederlerini unutturuyordu.

Allah Resûlü sav sıkıntılı bir işle karşılaşınca namaz kılar, kalbini sıkıntı kapladığında da günde yüz defa istiğfar ederek Rabbinden bağışlanma dilerdi.

Abdullah b. Ömer'in itirafı vahiy indirilir korkusuyla hanımlara söz söylemek ve rahattan çekinirdik. Ancak Peygamber(s.a.s) vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.

Sevgili Peygamberimiz duygularını bastırmamaktadır. Hissettiklerini dışa yansıtmaktan hatta uygun şekilde yaşamaktan ve bunu da çevresindekilerle paylaşmaktan çekinmemektedir.

Erkekler ağlamaz! söylemlerinin yaygın olduğu kültürümüzde,
insanlar duygularını bastırmaya zorlanmaktadır. duygular patlayarak problemlere yol açmakta ruhsal rahatsızlıklara neden olabilmektedir.

Efendimiz , duygularını bastırmayı değil kontrol altına almayı ; duygusal ve aşırı tepkiler değil duyarlı duruşlar sergilemeyi tercih etmektedir.

Rahmet Peygamberi her yönüyle olduğu gibi duygu yönü ve duyarlılığı ile de Müslümanlara örnek ve rehber olmuştur.

“Ağlama Ey Abdullah! Dünya onların, âhiret ise bizimdir.

benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim.”

Övülen, övgülere lâyık" anlamına gelen Muhammed ismi, bütün hayırlı sıfatları kapsayan bir anlam taşımaktaydı.

Resûlullah (sav) az konuşurdu, daima düşünceli ve hüzünlüydü. Az ve öz konuşurdu. Uzatmazdı, kısa da kesmezdi. Konuştuklarını tekrarlardı.

Resûlullah (sav) Öğüt verdiğinde ciddi durur kederlenirdi. Kendisine karşı çıkıldığında yüz çevirir giderdi,

Resûlullah sav ashâbıyla konuşup rahatlardı. Az bir nimet de olsa onu yermezdi. yemeği kötümsemezdi.

Resûlullah sav Tebessüm ederek güler ve güldüğünde dolu tanesi gibi bembeyaz dişleri gözükürdü

Sünnet, Kur'an'ın hayata bir açılımı, onun yaşanmış bir tefsiri, İslâm'ın ise pratik ve örnek tatbikâtıdır.

Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salât eder. Ey müminler!
Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin."Ahzab
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
mevlana mesnevi 3.cilt

Birisi bir yetimi dövse gören der ki: O yetimceğizi neye dövüyorsun. Allah’dan korkmuyor musun?

Annen, sana “ geber” dese bu sözüyle kötü huyunun, kötülüğünün gebermesini ister

Edebden, terbiyeden kaçanlar, erliğin yüz suyunu da dökerler, erlerin yüz suyunu da!

Er olmayan kaypak arkadaşlara uyma Bunlar, savaştan döndürürler nihayet böyle rezil ve kahpe bir halde kala kaldılar.

Er olmayan kaypak arkadaşlara uyma, çevir onların yaprağını!
Çünkü onlar sizinle yoldaş olurlarsa gaziler de saman gibi içsiz bir hale düşerler.

Az, fakat adamakıllı olmuş güzel badem, acımış, kötü fakat çok bademden iyidir elbette.

Suret bakımından acı da birdir, tatlı da… fakat hakikatte bunlar birbirine zıtdır, ikidir.

Kâfir, o âlemin varlığından şüphe eder deve yüreklilerle yoldaş olma.

onlar, darlık ve korku zamanında kayboluverirler. Kendine gel ve züppelerden savaş umma. Tavus kuşlarından av avlama hünerini bekleme!

Şeytanın insanlardan gizlenmesine, bir deliğe girip saklanmasına “ Hunus” derler. Onun gizlenmesi de kirpininkine benzer. Kirpi büzülür de kafasını çıkarır, tekrar gizler ya

Seni kötü şeylere sevkeden şehvetten, o gizli memur yüzünden gönül, hırsa tamaha, âfete esir olmuştur.

Hadisteki şu güzel öğüdü duy; Düşmanlarınızın en kuvvetlisi, içinizdedir

Sihir, bazen sanatla samanı dağ gösterir…bazen dağı saman!
Gözbağcılıkla çirkinleri güzelleştirir, güzelleri, çirkin şekle sokar.

Sihrin hali budur; afsunlar, üfürür, her an hakikatleri başka bir şekle çevirir. Bir an gelir, insanı eşek gösterir… bir an gelir eşeği şaşılacak bir adam şekline bürür!

İşte senin içinde böyle bir sihirbaz gizlidir. Vesveselerde daimî bir sihir kudreti vardır

Ey kerem sahibi kendine gel, yiğitlik taslama, mescidimizi de töhmet altında bırakma, bizi de!

Ey canı pek adam, bizi töhmet altında bırakma… zaten düşmanların hilelerinden emin değiliz.

Senin gibi çokları bahttan, talihten dem vurdular ama sonunda birer birer, tutam tutam sakallarını yoldular!

Aklını başına al da dedikoduyu kısa kes, yürü git… kendini de vebale sokma, bizi de

Ben Lâ kılıcıyla kurban olmuş bir âşığım. İsmail Peygambere mensup olanlardanım Canım, belâ davulunun nöbet vurulduğu yer!öldürülmeden çekinmem yok…

İsmail gibi başından geçmiş bir adamım ben! Gösterişlerden de geçmişim, riyadan da geliniz” emri canıma gel demiştir

Peygamber dedi ki: İhsan edilen şeye verilecek karşılığı iyice bilen bu dünyada ihsanda bulunur.

Verilen şeye verilecek yüzlerce karşılığı gören derhal cömertliğe ihsana başlar.

ok attı, beni de sevdalara saldı… Beni şükre de âşık etti, şekere de!
Öyle bir sevgiliye âşıkım ki Akıl da onun can da

Her peygamberin dünyada yüzü pektir, bir tek binici olduğu halde padişahların ordularına saldırır, onları ezer, bozar!

Her peygamber Bir şeyden korkmaz, gamlanmaz; bu yüzden de hiçbir şeyden yüz çevirmez… tek başına bütün dünyayı mağlûp eder

Taşın yüzü pektir, gözü tok… dünya dolusu kerpiç olsa korkmaz.
Çünkü kerpiç, kerpiççi tarafından o hale konmuştur, taşıysa Allah yapmıştır, ondan dolayı sert katıdır

Koyunlar, sayıya sığmayacak kadar çok olsa kasap, onların çokluğundan korkar mı hiç?

Hepiniz de çobansınız… peygamber de çobandır Halka gelince sürüye benzer… peygamber, onların çobanıdır, onları sürer durur.

Çoban koyunlarla savaşa girişmekten korkmaz… bilâkis onları soğuktan, sıcaktan korur.
Kızar, kahreder de koyunlara bağırırsa bu bağırışı sevgisindendir,

hepsini sever de ondan bağırır Sen, benim değil misin, beni aramıyor musun? Benim kulum, değil misin?
benim ayrılığımla herkesten ayrılmış, beni arayıp durmaktasın, kimsesiz bir hale gelmişsin!

varılan yerin tatlılığı, lezzetleri, seferde çekilen zahmetlerle ölçülür

Ne kadar gurbet çeker, mihnetler, zahmetlere uğrarsan, şehrinden, akrabandan o derece lezzet alır, zevk bulursun!

Allah’nın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelîdir. Bu yüzden de bir kimseyi belâlara uğratması, rahmetindendir.

Ben Halil’im, sen bıçağın önündeki oğlum başını koy, rüyada seni kestiğimi gördüm!ezelî maksat teslim olmandır. Ey müslüman teslim olmayı araman, gerek!

Gıda ol, kuvvet ol, düşünce ol… evvelce süttün, şimdi ormanlarda aslan kesil

Buluttan, güneşten, gökten geldin… yine Allah sıfatları haline döndün mü göklere gidersin.

İş, söz ve doğruluk, meleğin gıdasıdır. Melek, bunlarla göğe ağar.

Seni acılıklardan yıkayıp arıtmak için acı söylüyorum.Donmuş, soğuk çalmış üzümü donukluğu gitsin diye soğuk suya atarlar.

acılıklarla gönlün kanlara bulanırsa içindeki bütün acılıklar gider.

Hayır ve belânın sırrını bilen mümin sabreder

Ham ve kaynamamış şey, mutlaka lezzetsizdir.

insan, zenginlikte azgın olur
Rüyada Hindistan’ı gören fil gibi azar, kudurur. Fil, rüyada Hindistan’ı gördü mü filciyi dinlemez, azgın bir hale gelir.

çok kişi Kur’an’ı anlayamadılar da azıttılar… bazı kişiler ipe sarıldılar ama kuyunun dibine gittiler. A inatçı, yücelere çıkmak sevdasında değilsen ipin ne suçu var?

Sapıklar, Kur’an’da sözden, lâftan başka bir şey görmezlerse şaşılmaz ki Körün gözüne, nurlarla dolu güneşin ışıkları gelmez de yalnız bir hararet gelir.

Bil ki Kur’an’ın bir zâhiri var… zâhirin de gizli ve pek kuvvetli bir de içyüzü var. O bâtının bir bâtını, onun da bir üçüncü bâtını var ki onu akıllar anlayamaz, hayran kalır

Kur’an’ın dördüncü bâtınıysa eşsiz, örneksiz Allah’dan başka kimse görmemiş, kimse bilmemiştir.

İnsanın amcası, dayısı bile insana o kadar yakın olduğu halde yüzyıl beraber yaşasalar halini bir kıl ucu olsun göremez, anlayamaz.

Veliler, halkın gözünden gizlenmek için dağlara giderler derler ya…
Hakikatte zaten halka nazaran bunlar yüz tane dağın tepesine çıkmışlar, ayaklarını yedinci kat göğün üstüne atmışlardır.

Müminin kalbi, adalet sahibi olan ve yardım dilenen Allah elindedir
Allah’nın iki parmağı arasındadır.

Asâ, görünüşte bir sopadan ibarettir ama ağzını açtı mı bütün varlık, ona bir lokmadır.Allah nuruyla parladı

Davud’un yüzü Allah nuruyla parladı… dağlar, onunla beraber feryada geldiler.

Dağ Davud’a yoldaş oldu… her iki çalgıcıda bir padişahın aşkıyla sarhoş oldu!

Yanında oturanlar duymazlar, işitmezlerde o duyar, işitir. Ne mutlu o cana ki gayba inanmıştır!

Velî, kendi kendine yüzlerce söz söyler, dinler de yanında oturan kokusunu bile alamaz!

Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da Kur’an’ı kınamakla hükmünden kendimi kurtarırım mı sanıyorsun?

Kur’an, kıyamete kadar, ey Der ki kendilerini bilgisizliğe feda edenler, Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz Ben Allah’ın kelâmıyım,

Kur’an, kıyamete kadar, Canın canına gıdayım; arı duru, parlak bir yakutum. Ben, güneşin nuruyum… sizin üstünüze vurdum, sizi aydınlattım diye nida eder

Dünya kurulalı abes işler de bulunanlar vardır… bu dünya böyle kurulmuş, böyle gider

Âbıhayat’la dolu olan ırmaktan su içmeye bak senden nebatlar bitsin

Sen de din yoluna girmeyi, o yolda çalışmayı kurarsın ama şeytan, içinden seslenir:

sapık, yola gitme, eziyetlere düşer, yoksul olur, kalırsın. Dostlardan ayrı düşer, hor hakir bir hale gelir, pişman olursun!

Hele yarın, öbür gün din yoluna girer, koşar, yürürüm… daha vakit var” dersin. Sağdan, soldan ölümün çattığını görürsün… komşuların ölür, evlerinden feryatlar yücelir

hırkanı karanlığa atmışsın Şeytan
bağırışlarındaki heybet, halkı kıskıvrak bağlamış, boğazlarını sıkmıştır.

Şeytanların bağırışları, kötü kişilere çobanlık eder. Padişahın sesiyse velîlerin bekçisidir.

Gönül, titreme, korkma… kötü gönüllülerin canları öldü gitti.
Haydar gibi ya ülkeyi zaptederim ya canım bedenimden gider.”

erlerin kastettikleri altın ne o altındır, ne bu altın. Onlar üstüne, Allahın adı basılmış hakikî altını kastederler. O altın, ne kesada uğrar, ne ziyana… ebedî ve daimîdir.

O altın, öyle bir altındır ki zâhirî altın, parlaklığını ondan almış, kadir ve kıymeti ondan bulmuştur Gönül, o altından ganileşir… parlaklık ve aydınlıkta aydan bile üstündür.

O, Musa’nın ağacıdır; o, ışıklarla dopdoludur. Bir kerecik olsun ona ateş deme de nur de!

Bil ki din mumu yücedir, ateşten ibaret olan mumlara benzemez.

Bu zâhirî mum nur görünür, fakat sevgiliyi yakar… din mumuysa sureta ateş görünür, fakat ziyaretçilere gül kesilir!

zâhirî mum çok işler bitirir, fakat hakikatte adamı yakar. Din mumuysa vuslat zamanı gönül aydınlatır.

Allah’a lâyık olan pak nurun şulesi, ona ulaşanlara nur görünür ama ondan uzak kalanlara ateş gibidir

Ben utanmayan ve korkmayan kişiyi korkuturum. Zaten benden korkanı neye korkutayım.Benden emin olanları bilgimle korkuturum; korkanların korkularını teskin ederim Ben yamacıyım, yamanması icap eden yeri yamarım.

Kişinin sırrı ağacın köküne benzer. Yaprakları, o kökten feyz alırda kupkuru gövdesinden çıkar, yeşerir.

Yapraklar, köke göredir. Ağaçta böyle olduğu gibi nefislerle akıllarda böyledir.

Vefa ağaçlarından göklere yücelmiş kollar, kanatlar var... kökleri yerli yerinde de ferileri gökte.

Aşk yüzünden gökte kollar, kanatlar meydana gelirde Sadr-ı Cihan’ın gönlüne nasıl merhamet gelmez

gönülden gönüle pencere vardır!

Gönülden gönüle pencere olduğu muhakkak. İki gönül iki ten gibi birbirinden ayrı ve uzak kalamaz.

aşk, âşıkların vücutlarını inceltir, zayıflatır… sevgililerin vücutlarını ise güzelleştirir, semirtir.

gönülden sevgi ve şimşeği çaktı mı bil ki o gönülde de sevgi vardır.
Gönlünde Allah sevgisi arttı mı şüphe yok ki Allah seni seviyor.

Tek elin sesi çıkmaz. Öbür elin olmadıkça, iki elin birbirine vurulmadıkça ne ses çıkar, ne seda!

Susuz, ey tatlı su diye ağlar, inler ama su da nerede o susamış, diye ağlar, inler!

Allah hikmeti ezelde bizi birbirimize âşık etti. O ezeli hükme göre kâinatın büyük zerreleri çift çifttir ve her cüz’ü kendi çiftine âşıktır

Can, hikmete, bilgilere… ten, bağa bahçeye, üzüme meyleder. Can, yücelmeye, yükselmeye can atar; ten, kazanca, ota, yiyeceğe,

O yücelmenin aşkı, o yücelmenin meylide canadır. “ Allah onları sever onlarda Allahı” âyetini bundan anla!

Hasılı kim bir şey isterse istediği şey de ona rağbet eder.

İnsan, hayvan, nebat, cemat… her şey, birbirine âşıktır

mâşukların meyil ve muhabbeti ise onları güzelleştirir, parlak bir hale sokar!

Sevgililerin aşkı onların yanaklarını parlatır; âşıkların aşkı, âşıkların canlarını yandırır!

Cür’etten vazgeç… sen, bunu bilmezsin, anlamazsın. Dudağını yum, gizli sırrı Allah daha iyi bilir.

Ey bir işe sarılıp savaşan, onu güzelce başarmaya uğraşan, seni çeken… bundan bahsetmeye bırakmayan kim?

Bir yere gideyim diye yüzlerce defa karar verir, davranırsın… fakat seni bir saik, başka yere çeker durur

Binici, dizgini her tarafa çevirir, taki ham at üstünde binicinin olduğunu başı boş bulunmadığını anlasın diye. Fakat terbiyeli at, üstünde binici olduğunu bilir, bundan dolayı iyi yürür.

Allah, kuvvet ve kudretin yalnız kendisinde olduğunu anlatmak için insanların karar verdikleri şeyleri bozar, zıddını meydana getirir.

Allah insanlar Bazen kararında azmetsin, yapacağı şeye tamah eylesin diye o kararı bozmaz da sonunda bozar, bu da tembih üstüne tembih olur

Akılı başında olanlar, bağla bağlanmış kullardır, âşıklar ise hürdür, şekerlenmiş,ballanmış canlardır onlar!

Akıllıların yuları “ zorla gelin “ emridir; gönlünü kaptıranların baharı “ dileyerek gelin “ emri!

Eğer dâvamız doğru değilse bizim kökümüzü sök diye dua ettik Allaha. Hak kimdeyse, kim doğrucuysa ona yardım et, onun yardımında bulun, biz doğruysak bize, o doğruysa ona

Müminlerin nişanesi mağlûbiyettir ama müminin alt oluşunda da bir güzellik var!

Misk ve amberi kırsan dünyayı güzel kokularla doldurursun.
Fakat ansızın eşek tezeğini kırsan evler, baştanbaşa pis kokuyla dolar

Allah devletinden haber geldi: “ Yürü, bu zafere erişemediğinden gam yeme. Şimdi elindeki bu horluk yok mu? Nimetlere erişmen demektir. İşte şu kale, senin!

Şeytanlar, gökyüzünün çevresinde döner, dolaşırlar da yine Levh-i Mahvuz’daki gayp sırlarını duyamazlar.

Helvayı kime nasipse o yer; parmakları uzun olan değil

Ey iki gözünü de dükkana dikmiş, ümidini oraya bağlamış adam, kendine gel, mescide yürü de rızkını Allah’dan iste!

Siz şeker yerdiniz de o şeker zehir olurdu. Böyle zehirlerle dolu şekeri düşman yerse afiyet olsun… Neden ona haset ediyorsun ki?

Ben üst geleyim de dünyayı zaptedeyim diye harb etmiyorum ki. Çünkü bu cihan murdardır, pistir.

Ben böyle pis bir şeye nasıl haris olurum? Köpek değilim ki ölünün perçemini çekip koparayım. Ben İsa’yım, ölüyü diriltmeye gelirim
Sizi helak olmaktan kurtarayım diye savaş saflarını yarmaktayım.

İnsanların başlarını; yüceleyim, devlete erişeyim diye kesmem.
Kessem kessem bütün âlem kurtulsun diye birkaç baş keserim.

siz, bilgisizliğinizden pervane gibi ateşe atılmaktasınız.Siz kendinizi fetihler elde ettiniz, üst geldiniz sanıyorsunuz ama asıl o vakit bahtsızlık tohumu ekiyordunuz.

Ev sahibine üstün oluşu, hırsıza bir tuzaktır...bu suretle vali gelir, hırsızı kısas eder.

İleriyi gören akıl gözü keskindir. Allah, o gözü kendi sürmesiyle sürmelemiştir.

Peygamber, “ Cennet ehli olanlar, bazı şeyler yüzünden savaşlarda, düşmanlıklarda mağlup ve zebun olurlar” dedi.

Bu alt oluş, bu zebunluk; noksan yüzünden, gönül kötülüğünden, yahut da din zayıflığından değil, son derecede ihtiyata riayet ettiklerinden, düşüncelerine inanmadıklarındandır

Müminlerin halâs olması için melûn kâfirlerden el çekmek farz oldu.

Ne şaşılacak şey… sizi zincirlere vurup amansız ateşten çayırlıklara, çimenliklere Cehennemden ebedî cennete götürüyorum, dedi.Gayret et de nurun parlasın, aydın olsun… hizmetin kolaylaşsın.

Çocukları da zorla mektebe
götürürsün çünkü onların gözleri kördür, faydalarını görmezler.
Ama mektebin faydasını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.

Nerede Hakk’ı ancak hak için seven, garezlerden, maksatlardan ayrılmış âşık?

ister öyle sevsin, ister böyle… madem ki Allahı diliyor, onu Hakk’a çeken yine Hakk’tır.

Daima Allah’nın hayrına nail olayım diye Allah’ı seven bu gönül O güzelin güzelliğinden ileri gelmedir.

Sevgililerin meyli gizlidir, örtülüdür… fakat âşıkın meyli iki yüz davul zurnayla ilan edilir, o kadar meydandadır.

Allah emrini candan dinlenmek gerek.

Allah dedi ki: “ Ey adalet sahibi, hasmı da hazır olmadıkça kimsenin şikâyetini dinleme.

İki hasım da hazır olmazsa hâkim, hak hangisindedir, bilemez

Birisi yalnız gelse de yüzlerce şikâyette bulunsa, yüzlerce feryat etse bile sakın ha, sakın... hasmı olmadıkça sözünü kabul etme

Allah tapısını arayan da Allah geldi mi yok olur. Nur arayan gölgeler, nur zuhur etti mi yok olur.Âşık, başını verince akıl kalır mı gayrı?

Her şey helâk bulur, yalnız onun hakikati kalır.

Bu makamda akıllar elden çıkar, kalem buraya vardı mı kırılır, bir şey yazamaz olur!

Aşk öyle bir fazilettir ki insanı faziletler sahibi yapar… fakat insan, haddinden fazla dileyiş yüzünden hem pek zalimdir, ham de cahil

İnsan hakikaten bilgisizdir;İnsan, canına da zulmeder, nefsine de…

şu zulme bak, şu zulmü gör ki adaletlerden bile topu kapar, adaletlerden bile üstündür, ileridir.
Bilgisizliği ilimlere üstattır… zulmü, adaletlere doğru yol gösterir.

Nâmahrem can, sevgilinin yüzünü göremez. Dostun yüzünü ancak aslı onun civarında olan can görür

Bu nefes, gizli bir ırmağın kıyısında yetişir, meyve verir! Şimdi can kulağını aç da “ Allah dilediğini yapar sırrını duymaya hazırlan”

Âşık, topraktan da aşağıyı değil ya… toprak bile sabah rüzgârının işvesiyle yeşiller giyinir, yokluktan başını kaldırır!

meni bile Allah emrini duyar da güneş yüzlü Yusuflar meydana getirir!

Rüzgâr Kün emrini işitir de rahimde tavus olur, güzel güzel söz söyleyen kuş kesilir!

Âşık, sıçradı, titredi, neşeli neşeli bir iki döndü, bir iki çark vurdu… yere kapandı, secdeye vardı!

Ey çevresinde canın tavaf edip durduğu Allah Kalbim tertemizdir, bu yüzden halimi bilirsin… ey kulları yetiştiren, ey kullarına lûtuflarda bulunan sevgili, sözlerimi duy!

Dinle bak, hizmetinden ayrıldığım andan itibaren nelere uğradım: ne evvel kaldı, ne âhir... ön de gözümden kalktı, son da!

ey güzel sevgili, çok aradım ama sana bir ikinci bulamadım

Aşk, iki âleme de yabancıdır; aşkta yetmiş iki türlü divanelik var!

Aşk, pek gizlidir ama şaşkınlığı meydanda… Padişahların canları bile ona hasret çekmektedir.

Fakat aşkı örtmek nedir? Ateşi yün ve pamuk içinde gizlemek! Ne kadar örtersen meydana çıkar!

Şarap içmeye alışmış olan, şaraba doyamaz Hakikat şarabını aşk, kaynatır coşturur.Allah inayetiyle aşka ulaşmayı dilersem şarap, can suyudur,

Hidayet şarabı çoğaldı, arttı mı şaraptaki kuvvet, sürahiyi kırar

Gâh derdi ki: Bu derdin devası yok… gâh derdi ki: Hayır… bu dert bizim, canımıza can ve hayat!

Nice güzel sözlü dudular vardır ki susarlar… nice tatlı özlüler vardır ki ekşi yüzlüdürler!

Yürü, bir an mezarlığa var da susarak otur. O söz söyleyip duran susmuşları gör!

mezarlığa var da susmuşları gör!
Onların topraklarını bir renkte, bir halde görürsün ama halleri bir değildir ki!

Dirilerin de yağları, etleri bir… fakat birisi gamlı, öbürü neşeli

Doğrulukla kaynayan da o kaynayışıyla, o coşkunluğuyla seni çağırır, gel der…yalanla, riya ile kaynayan da!

Eğer insanları yüzlerinden tanıyan candan bir koku almadıysan, eğer o kabiliyet sende yoksa yürü…kokudan anlayan bir dimağa sahip olmaya çalış!

Âşıkın mâşukunu bulması, arayan mutlaka bulur, bir zerre miktarı hayırda bulunan, hayrının mükâfatını görür

Allah’ın gölgesi kulun başı üstündedir. Arayan, nihayet aradığını bulur.

Peygamber dedi ki: Bir kapıyı çalar durursan nihayet o kapıdan bir baş çıkar, görünür.Bir adamın oturduğu yerin civarında oturursan sonunda elbette o adamın yüzünü görürsün.

Bir kuyudan her gün toprak çeker, çıkarırsan onunla tertemiz suya erişirsin elbet.

Sen inanmazsan da bunu herkes bilir. Ne ekersen bir gün gelir, onu biçersin.

bahtsızlık, gönlüne bundan başka bir misal getirebilir mi ki? Nice kişiler vardır ki neşeli neşeli ekmek yerken ekmek, boğazlarına durur, ölümlerine sebep olur

Nice yüz binlerce adam vardır ki ekmek yer, kuvvetlenir, can besler

Şu âlem, güneşin, ayın nuruyla dopdolu da o,başını kuyunun dibine eğmiş. Aydınlık var diyorlar, hani?” deyip duruyor. A alçak, başını kuyudan kaldır da bak! Bütün dünya… o nurla nurlanmış…

sen kuyudayken o nur, sana vurmaz ki Ekin ekmeyi terk etmeyen, işten güçten kalmayan ekti de sen, kör gibi durup dururken ambarlar doldurdu.

O sebebi halk eden Allah’ya o anda hamd ederek dedi ki. “ Yarabbi, sen rahmet et!

Yarabbi, sen Bilinmez, anlaşılmaz sebepler halk etmişsin. Beni cehennem kapısından cennete almışsın!

Ayak kırıldı mı Allah kanat ihsan eder. Kuyunun dibinden bile bin kapı açar

İç arayan, kabuğu sevmez, ondan usanır, bıkar. İç temiz kişilere helâldir, temiz kişilere.

Her devirde söz söyleyen bulunur; bulunur ama geçmişlerin sözleri daha faydalıdır.

Ey şükreden kişi, Tevrat, İncil ve Zebur, Kur’an’ın doğruluğuna şahadet etmedi mi?

Çünkü ekmekteki fayda ve lezzet, Allah ihsanıdır. Dilerse sana o faydalı kabuğu, yani ekmeği vasıta etmeksizin de verir

Nefis, Allah velîsine, yaklaşırsa dili yüz arşın kısalır.

Nefsin sağ elinde tespih ve Kur’an vardır ama yerinde de hançer ve kılıç gizlidir.

Nefsin mushafına, onun riyasına kanma… kendini onunla sırdaş, haldaş yapma!

Nefsin Seni aptes al diye havuzun kenarına getirir de havuza, suyun ta dibine atıverir!

Allah, kimi gönül makamına vâsıl ederse o kişide ten cinsiyeti kalmaz.

Davut olmadığı halde Davutluk dâvasına kalkışan, kendi malı olan şeyle başkasından naklettiği şeyi ayırt edemez, sapıktır o kişi.

Teni eşsiz örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Allah’ın tertemiz zatına ant olsun…

Onun pak zatiyle sıfatları hakkı için… felek bile yenini, yakasını yırtmış, ona âşık olmuştur.o İsm-i Âzam’ı köre okudum, gözleri açıldı

o İsm-i Âzam’ı sağıra okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, kulakları duydu. Taş gibi dağa okudum, yarıldı göbeğine kadar hırkasını yırttı!

o İsm-i Âzam’ı Ölüye okudum dirildi. Hiçbir şey olmayan, şeye okudum, meydana geldi Fakat ahmağın gönlüne fayda vermedi
Mermer bir kaya kesildi,

İsa dedi ki. “ Ahmaklık, Allah kahrıdır. Hastalık, körlük, kahır değildir, bir iptilâdır.

İptilâ, acınacak bir illettir, ona kul da acır, Allah da…fakat ahmaklık, öyle bir illettir ki ahmağa da mazarrat verir, konuşana da!

Ahmağa vurulan dağ, Allah mührüdür. Ona bir çare bulmanın imkânı yok!”

İsa nasıl kaçtıysa sen de ahmaktan kaç! Ahmakla sohbet, nice kanlar döktü!

Hava,suyu yavaş yavaş çeker, alır ya… ahmak da dininizi böyle çalar, böyle alır işte.

Kıçının altına taş koymuş adamın harareti nasıl gider, o adam nasıl soğuk alırsa ahmak da sizden harareti, aşkı iştiyakı çalar, size soğukluk verir!

Hani çocuklar masal söylerler ya… fakat masallarında nice sırlar, nice öğütler vardır.

Görünüşte saçma şeyler söylerler ama sen onları masal sanma sakın…bütün viranelerde define aramaya koyul!

Canana ulaşmayan, sevgiliye kavuşmaya çalışmayan can, binlerce bile olsa yarım tenden ibarettir.

Dünyaya kapılan da hem müflistir, hem de korkmakta. Halbuki hırsızlardan korkmaması lâzım.
Zaten dünyaya çıplak geldi, çıplak gidecek… ölürken kendiside bu korkusuna şaşar, güler!

ölürken zengin hiçbir pulu olmadığını… zeki, hiçbir hüneri bulunmadığını anlar.

Bilgi elbisesini giymedikçe çocuğun ağlamasına da ehemmiyet verilmez, gülmesi de!

zalim herif, kendisini bilmez.
Her cevherin haysiyetini bilir de kendi cevherine gelince bir eşeğe döner!

Her kumaşın değeri nedir? Biliyorsun da kendi değerini bilmiyorsun. Bu ahmaklıktır.kendi aslını bilmen daha iyidir

Sebâlılar’ın asılları kötüydü, mayaları pisti. Allaha ulaşma sebeplerinden kaçarlardı.

Allah, bunca bağ, bunca bostan vermiş, sağlarından, solarından onlara zevk ve huzur için bunca nimetler ihsan etmişti.

Nimet verene şükretmek aklen de lâzım. Şükretmeyen, kendisine ebedî hışım kapısını açar.

Kendinize gelin de şu kereme bakın! Bir şükre bedel bu kadar nimeti kim verir?Allah

Allah insana baş verir, şükür için de bir secde ister… ayak bağışlar şükür için bir oturma diler”

Peygamberler dediler ki: “ Gönülde bir illet yüzünden insan, doğruyu anlamaz, sapıtır.Ey inatçı, önüne nice güzelim nimetler geldi de hepsi kötüleşti, sâf olanlar bile bulandı gitti!

güzelliklerin düşmanı sensin… neye elini vurdunsa kötü oldu.illet durdukça şeker bile zehir kesilir.

Her güzel ve tatlı şey, insana kötü ve acı gelir. İnsan Âbıhayat içse ateş sanır.Çünkü nefsin daima bir illet, bir maksat etrafında döner,

nefsin dostluğu çabucacık bozar!
Yarın dostunun senden nefret etmesini istemiyorsan bir akıllıysa dost ol, akla yâr ol

Nefis zehirleriyle hastalanmış, hastalığa tutulmuşsan eline ne alır,
neye sahip olursan hastalığa alet olur, onu da berbat edersin!

Nefis Eline mücevher alsa, taş olur, gönül sevgisine yapışsan savaş olur illeti gider… illet geçti mi, her eskimiş, söylenmiş söz, yeni olur.

O eski söz, yepyeni dallar, budaklar verir, yüzlerce meyve hevenkleri bitirir, yetiştirir!

Meselâ bir iş sana faydalıdır, öbürünün yolunu keser. bir söz sana faydalıdır, başka çeşit bir sözse seni yaralar!

Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur.

Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.

Doktorların rızasını elde ederseniz kendinizi görür, halinizi bilir, ayıplarınızı anlar, kendi kendinizden utanırsınız.

körlüğü defetmek halkın elinde değildir; bu, doktorlara Allah tarafından lûtfedilmiş hidayettir.

Ne yazık… derdinize verilen ilâç, can alıca kahır zehir kesildi.
Bir göze Allah, hışım perdesini salınca mum bile aydınlatmaz, karanlığını çoğaltır

İncilerle dolu olan deniz, gemiden ne şeref bulabilir? Hele o gemi, fışkıyla dolu olursa!

Takdirin hükmüne itiraz edip boş boğazlıkta bulunma. Tavşana tavşan kulağı münasiptir.
Uzuvlarla bedenler tam uygundur… huylarla canlar, birbirine denktir

Ruha münasip olan her vasfı, şüphe yok ki tam yerli yerinde, tam uygun olarak halk eden Allah’dır.

Güzeldeki huylar da uygun ve yerinde, çirkindeki huylar da. Allahın yazdığı harfler birbirine tam münasip!

bir işe niyetin, yahut bir şeyden vazgeçmen de onun iradesiyle,
Allah takdiriyle!

Herkes, misâl getiremez, hele bu misâl, Allah işine ait olursa Bu misalleri düzüp koşmak, o tertemiz tapıya affetmeye kalkışmak sizin haddiniz mi,

Misal getirmek, Allahın, bir de onun gizli ve aşikâr bilgisine bir delil olan kişinin hakkıdır.tuzakla tanelerin sırrını ne bileceksin?

Musa’nın gözü bile misal hususunda yanılırsa bir fare nasıl olur da hakikate ulaşmaya yol bulur
Kafan kel iken saça, yüze ait nasıl misal getirebilirsin?

Musa bile sopayı, alelâde bir sopa gördü ama değildi ki… o ejderhaydı; dudağını açtı da hakikatini söyledi.
Öyle bir padişah bile sopanın sırrını bilemezse bu misal ejderha kesilir de cevabıyla seni paramparça eder!

İblis de bu misali getirdi de kıyamete kadar melûn oldu.Karun da inat etti, bu misali getirdi de tacıyla, tahtıyla yere geçti.

peygamber, gizli şeyi bilip seni de o şeyden agâh eden adamdır. O, cihan halkının örmediği şeyleri görmüştür.

Bir doktor sana “ Koruk yeme, şu çeşit kötü bir hastalık verir” dese,
Neden kötüye yoruyorsun” der misin? Dersen öğütçüyü suçlu tutuyorsun demektir

Cehennemin dumanını, cehennemin ateşini, cehennemin münkirlere saldırdığını uzaktan görüyoruz.

Aşağılık, kötü kişilerin huyu budur. Sen ona iyilik ettin mi o, sana kötülük eder.

Sabırla nefsin belini bük. O alçaktır, kötüdür, iyilik etmeye gelmez ona!

Alçaklar, cefaya, derde düştüler mi arınır, temizlenirler. Vefa gördüler mi de cefakâr olurlar.

Mademki insanın yaratılmasında ki maksat, Allaha ibadet etmesidir şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir.

İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir.
Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” Bu âyeti okusana.

Âlemin yaratılmasında ki maksat, ibadetten başka bir şey değil!

Kitaptan maksat, içindeki fendir ama dilersen sen onu yastık da yapabilirsin Fakat ondan maksat yastık olması değil, bilgi, irfan, irşat ve faydadır.

İnsandan maksat ilimdir, doğru yolu bulmaktır ama her insanın bir ibadet yeri var.

Kerem sahibine ikramda bulundun mu bu ikram, ona ibadet yeridir, ikrama uğradıkça şükreder.

Alçağı da aşağılattın, alçağa da kötülük ettin mi onu ibadete sevk edersin. Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar

Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar ver kerem sahiplerine ki ihsanına mazhar oldukça şükretsinler!

Allah iki mescid yaratmıştır: Cehennem onların mescidi, cennet bunların!

Musa as da Kudüs kalesinin duvarına dik başlı cebbarlar eğilerek girsinler ve girerken secde ederek, Yarabbi günahlarımızı al bizden, desinler diye küçücük, alçacık bir kapı yaptı

İyi bak, kendine gel! Allah, padişahları etten, kemikten küçücük bir kapı olarak halk etti ya.
Dünya ehli olanlar, onlara secde ederler. Çünkü Allaha secde etmenin düşmanıdır onlar!

tertemiz kapıya lâyık değilsiniz ki… temiz kişiler, şeker kamışıdır, sizse bomboş birer kamıştan ibaretsiniz.

O çeşit köpeklere elbette bu çeşit bayağılık adamlar hürmet ederler. Öyle âdi kişiye hürmet etmek, öyle âdi adama inanmak, aslana ardır.

Fare huylulara kedi bey olur.

Fare kim oluyor ki aslandan korksun? Fare huyludur, Allah köpeklerinden korkarlar, Fare, nasıl olurda savaş aslanlarından korkar. Onlardan korkan misk ceylânlarıdır

ey kerem sahibi, alçak nefse iyilik etme, kötü davran da alçaklarla beraber o da sana boyun eğsin, teslim olsun.

Bu, sevgiliye olan sevdası yüzünden kendini kuyulara atar. Öbürü kininden sevgiliye kuyu kazar!

Yüzünü yıkamayan, hurilerin yüzünü göremez. Peygamber, “ Namaz, ancak huzur-u kalple kılınır” demiştir.

Canların gıdası aşktır. Bundan dolayı ruhların gıdası, açlıktır.

Nice âlimler vardır ki hakikî ilimden hakiki irfandan nasipleri yoktur. Bu çeşit âlim, ilim hafızıdır, ilim sevgilisi değil.

Rızık vermek, Allah’ın işidir.

Herkes Allah’ın takdirine göre hareket eder, başka türlü hareket etmesine imkân yoktur.

Allah öyle bir Allah’dır ki bir hayalden, bağ, bahçe düzmüş, bir hayalide cehennem haline getirmiş, yanıp yakılma yeri yapmıştır

Onun eteği, emridir, fermanıdır. Ondan korkmayı, ondan çekinmeyi kendisine can ittihaz eden adam ne iyi bahtlı bir adamdır

Kilit pek kuvvetli, açıcıda Allah. Teslimiyete yapışa gör, rıza göster

Halkın yaptığı işler, Allah’nın kaza ve kaderiyledir.

Dişin keskinliği, midenin hararet ve kuvvetinden ileri gelir

Allah Emirlerimi tebliğ et” diye emretmiştir; emrinden dışarı çıkmaya imkan yok.

Bir fırka cennetliktir, bir fırka cehennemlik Bu iki fırkanın hangisindensin, bilemezsin ki. Ne olduğunu görünceye kadar çalış,

Gemiye yükünü yükledin mi Allah’a dayanman gerek.

Yolda gark mı olacaksın, kurtulup sağlıkla, selâmetle gideceğin yere mi varacaksın? Bu ikisinden hangisi başına gelecek, bilemezsin

Kimde yanış varsa nuru o bulur.
Çünkü bütün işler, ihtimalle yapılır. Sen de din işini üstün ve ön planda tut da kurtul.

imanı korku ve ümittir Çalışanların boyunları iğ gibi incelse de yine insanı her sanata sevk eden ümittir, ihtimaldir.

Çalışırsam belki kazanırım; bunda ümidim daha çok… Tembellikte daha fazla zarar var.

peygamberlerle velîlerin ne kârlar elde ettiklerini görmedin mi ki?
Onlara bu dükkânı terk etmekle neler yüz gösterdi… bu pazarda nasıl kârlar ettiler… haberin yok mu

Ateş peygamberlere hal hal gibi râm oldu, deniz, onların emrine uydu, onları baş üstüne taşıdı. Demir, onlara râm oldu, mum kesildi… rüzgâr, onlara kul oldu, hükümlerine girdi!

Resulullâh sav Şüphe yok ki Allah’ın gizli velîleri var “ buyurdu
kerametleri vardır da yine ululuklarını hiç kimse görmez!

Allah’ın gizli velîleri Hem uludurlar, kerametleri vardır… hem Allah hareminde gizlenmişlerdir

Bir kerem sahibi, sana gel, ateşe gir dese hemencecik atıl ateşe… beni yakar mı deme bile!

Ben kerem sahiplerine itimat ederim. Onların keremlerinden ümitsiz değilim ateşe atıl dese, derhal ateşe atılırım.

Benim, Allah kullarından ümidim çoktur.Her kerem sahibi, her sır bilir ere itimadım var. Bu yüzden değil peşkiri, başımı bile atarım

Bir erkeğin gönlü, kadının gönlünden aşağıysa o gönül, işkembeden de bayağıdır gayrı

Ay yüzlü, şeker huylu Muhammed “ dediler, öylece anlattılar, öylece övdüler Peygamberin emriyle ihsan dalgaları, aslî denizden coşup köpürmekte, kopup gelmekteydi!..

Su kaynayınca buhar haline gelir, havaya çıkar…havadaki buhar da soğuyunca su olur, öyle mi ?

rahmetim boldur. Rahmer etrafında dönüp dolaşırım, herkese rahmet ederim ben!

Senin kötü ahdine bakmam, madem ki şimdi bana niyaz ediyorsun, keremimden sana ihsan eder, muradını veririm

Ya Muhammed, ey deniz huylu Peygamber Mübarek eliyle kölenin yüzünü sıvazladı, onu kutlu bir hale getirdi. O kölenin, o Habeş oğlunun yüzü bem beyaz oldu;

Peygamber sav Mübarek eliyle kölenin yüzünü sıvazladı
gecesi, ayın on dördü gibi aydınlandı, gündüz gibi nurlandı!
Güzellikte, işvede bir Yusuf kesildi.

Doğruyu söylemekten başka çare yok,

Melekle akıl, aynı yaradılıştadır hikmeti var da iki suret oldu.
Melek, kuş gibi kanatlı olmuş; akıl, kanadı bırakmış, nura bürünmüştür.

Melek de Hakk’ı bulmuştur, akıl da. Her ikisi de Âdem’ yardımda bulunmuş, her ikisi de Âdem’e secde etmiştir.

Nefisle Şeytan’sa ezelden bir olduğundan Âdem’e düşmandır, ona hased edip durur

Yahudiye İncil okunamaz ki! Şia’ya Ömer’den bahsedilebilir mi? Sağırın yanında kopuz çalınabilir mi?

Allah, göklerden, yerlerden, ne verdi ve ne yarattıysa hepsini de ihtiyaca karşılık olarak vermiş, yaratmıştır.

Bir şeye muhtaç olmalı, o ihtiyacı elde etmeli ki Allah ihsan etsin. Allah, bunalan kişinin duasını kabul eder. “ Bunalma, bir şeye hak kazanmış olmaya şahittir.

Küçücük bir çocuk olan İsa’yı dile getirip konuşturan, Meryem’in derde düşüp niyaz etmesidir.

Ey can o hikâye, Allah hükmüne razı olasın diye sana ibrettir.
İbret al da kötü bir işe düşünce aklını başına devşir, ye’se düşme,

hüsnü zanda bulun!Başkaları, o hâdiseden korkup sapsarı kesilse bile sen aldırış etme. Fayda, zamanında da, ziyan zamanında da gül gibi gülmeye bak!

Gülün yapraklarını birer birer koparsan da gülmeyi bırakmaz, solup gamlanmaz. Bir dikenden niçin gama düşeyim Zaten gülmeyi diken yüzünden buldum der.

Takdir yüzünden kaybettiğin şeyler, muhakkak senden belâyı giderir… bunu böyle bil!

Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular dedi ki: Sıkıntı zamanı, gönülde neşe, ferah bulmak!

toza, toprağa bulanmamış akla ne mutlu!

Allah, “ Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hattâ kurt gelse de keçinizi yese bile “ buyurdu.

O belâ, daha büyük belâları defetmek, o ziyan daha dehşetli ziyanları menetmek içindir.

Musa’ya bir delikanlı dedi ki: “ Hayvanların dillerini öğrenmek istiyorum. Bu suretle kurdun, kuşun sözlerini duyayım da dinime ait işlerde ibret sahibi olayım.

İbret almayı, uyanmayı Allah’dan dile… kitaptan, sözden, harften, duraktan değil

insan, bir şey menedildi mi, o şeye haris olur, büsbütün üstüne düşer

Kudret, herkesin harcı değil…

aciz, Allah’dan çekinen kişiye sermayedir.Eli bir şeye erişmeyen, Allah’dan korktu, çekindi, kendisini ibadete verdi… yoksulluk bu yüzden
daima övünülecek bir şeydir!

Zengin zenginliği yüzünden Allah tapısından rededildi. Çünkü kudreti var; sabrı terk etti, dilediğini yapıverdi!..

Âcizlik, yoksulluk, insana hırslarla, gamlarla dolu olan nefis belâsından aman verir.

Toprak yiyen, toprak ister; o biçare gül be şekerden hoşlanmaz, gül be şekeri hazmedemez! ”

hesap vakti sevap ta ihtiyarî olarak yapılan işe verilir, azap da!

insanların yarısı bal arısı oldu,
yarısı yılan!

Müminler, bal arısı gibi bal madeni oldular… kâfirler, yılan gibi zehir

mümin, seçilmiş, helâl otlar yer, tükrüğü bile bal arısı gibi hayat verir! Kâfire gelince, irin şerbeti içer, gıdasından zehir meydana gelir

Allah ilhamına erenler, hayatın ta kendisi kesilirler, hava ve hevesle süslenenler ise ölüm zehiri!

Gel, bu sevdadan vazgeç. Allah’dan kork. Şeytan, seni aldatmış, o sana ders vermiş! “ A düzenbaz horoz…

bu yalan niceye Niceye bu zulümkârlık, bu yalancılık, bu kara yüreklilik?

Atın ölümü, köpeklere bir bayram olacak… çalışıp çabalmadan bir hayli rızık dökülüp kalacak

Biz horozlar, müezzinler gibi doğru söyler, güneşi gözetler, vakit geldi mi ki diye bekler dururuz

Velîler, güneşin bekçileridir. İnsanlar içinde Allah sırlarını bilir, anlar onlar. Allah, bizi namazı bildirmek üzere Âdemoğluna hediye etmiştir.

İçimizden biri yanılır da vakitsiz öterse o ötüşü ölümüne sebep olur. Vakitsiz “ Haydin namaza” dememiz, kanımızı mübah eder.

Gazaba uğradın mı padişahlara malını verir, başını kurtarırsın.
Fakat iş bilmez cahil misin? Kazaya düşünce padişahtan malını kaçırmaya kalkışırsın.

Ruhu, karşılığında elde edeceği şeyleri görmese insan, elini açar da cömertlik eder, ibadette bulunur mu?Kâr ummaksızın veren ancak Allah’dır, Allah’dır,

Allah! Yahut da Allah huylarıyla huylanmış olan, nur olan, Allah velîsi. o ganidir, ondan başka herkes yoksul. yoksul, karşılıksız
al diyebilir, mal verebilir mi?

Çocuk, elmayı görmedikçe kokmuş soğanı elinden bırakır mı hiç?
Bütün alışverişlerde maksat var. Herkes, bir şey elde etmek için dükkânına geçmiş, kurulmuştur.

Kardeş, ben halkın ileri gelenlerinden de, geri kalanlarından da tamahsız bir selâm bile işitmedim vesselâm!

Yalnız Allah’nın selâmında bir tamah yoktur… işte o kadar. Sen ev ev, yer yer onu ara Kardeş, ben halkdan da tamahsız bir selâm bile işitmedim vesselâm!

Ben ağzı güzel kokan adamın ağzından hem Allah haberini duydum, hem Allah selâmını!

Allah erlerinin selâmını da canla, gönülle kabul eder; Allah selâmını onların selâmından duyar, içerim.
Çünkü onun selâmı da Allah selâmı olmuştur

Akıllı kişiye, sonda görülecek şey önceden görünür, gönlüne doğar;

ölüm zamanı imansız kalmayasın, imanlı ölesin.

İmanını yoldaş edindin mi dirisin… imanla gittin mi ebedîsin

Sopasını ejderha yapabilen kişi ejderhaya el atabilir. Dudağını yumup söylemeyen, sırrı gizleyebilen, gayb sırrını öğrenebilir.

Yarabbi, bu dünya ölümlü dünyadır. Sen, onu aydınlık âlemde dirilt.
Bu fena dünya, varlık dünyası değil. Sonunda yine ölecek değil mi

riyazata verdin mi canını kurtardın demektir. Ey bahtı yaver kişi, gönlüne ihtiyatsız riyazat isteği gelirse secdeye baş koy, şükranelikler var.

secdeye baş koy, şükranelikler var.

Mademki Allah, o riyazat isteğini verdi, şükürler et

Keyfiyete sığmayan nimete cennet dedim. Bağ bahçe dedim. Çünkü orası, nimetlerin de aslıdır,ve o âlemde bağ, bahçe olur.

Ağzından Allah’ya bir övüş uçtumu tan yerini ağartan Allah, o övüşü bir cennet kuşu yapar.

Yoksullara ihsanda bulundun, zekât ve o âlemde bağ, bahçe olur.elinle bir hayırda bulundun mu o âlemde bu hayır, ağaçlık, çayırlık, olur.

Sabır suyun, cennetteki nehirler… cennetin süt ırmağı, sevgin, aşkındır.

İbadetten zevk alman, bal nehri, Allah aşkıyla sarhoş olman, şevk duyman şarap ırmağıdır.

Menin nasıl sana tabiyse meniden gelen soy sop da derhal senin emrine girer, sana tabi olur.

Cennette de o ırmaklar senin emrindedir. Cennetteki ağaçlar, senin fermanına tabidir, çünkü o ağaçlar, senin sıfatlarından yeşerdi,

Bir mazluma karşı elinden bir zulüm çıktımı o zulüm bir ağaç olur, o ağaçtan zakkum biter.

Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı cehennem ateşinin aslı oldun gitti Ateşin burada nasıl adamları yakarsa ondan meydana gelen eser de orada seni yakar.

O yılana, akrebe benzeyen sözlerin yılan ve akrep olur da seni kuyruğundan yakalar

Velîlere uymadın, onları bekletip durdun, orada da kıyamet gününün beklenmesi sana yâr olur, bekler durursun.

Hele yarın, hele öbür gün diye vaat eder, Allah’ya dönmeyi sallar durursun ya… İşte bu bekleyiş, mahşerdeki beklemendir, vay sana

Kızgınlığın, cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktır.ateşi ancak nur söndürebilir.

Cehennem mümine “ Nurun ateşimizi söndürdü “ der… Allah’a şükürler olsun!

Aklını başına al, ateşi din nurundan başka bir şey söndürmez.

Din nurunu görmedikçe emin olma… çünkü gizli ateş, bir gün olur ortaya çıkar.

Nuru bir su bil, suya yapış… suyu elde ettin mi ateşten korkma

Gönül sarrafıysan fikrini anla, gönlüne geleni bil de esir tellâlı gibi bu iki fikri birbirinden ayırtet.

Eğer şüpheye düşüyor ve iki fikri ayırt edemiyorsan “ Aldatmaca yok de; acele etme, koşma Çünkü şüphe yok, yavaş iş Rahman’dandır. Acele edşinse melûn Şeytan’dan.

Önüne bir lokma atsan köpek bile köpekliğiyle önce koklar da sonra yer a ihtiyatlı adam! O burnuyla koklar, biz aklımızla koklarız

Allah bile bu yerlerle gökleri yavaşlıkla ve tam altı günde yarattı. Yoksa “ Kün “ der demez yerler de olurdu, gökler de;

Allah, buna kadirdi. Hattâ bir emreder etmez yüzlerce yer gök yaratabilirdi.

Allah bütün kudretiyle beraber insanı, yavaş yavaş ve tam kırk yılda kemal sahibi eder.

Allah bütün kudretiyle Bir anda yokluktan elli kişiyi uçurup bu âleme getirmeye kadirdir

İsa as bir dua ile hemencecik ölüyü diriltir de İsa’yı yaratan, insanları bir anda yaratmaya kadir değil midir

Dilediğin şeyi yavaş yavaş, fakat sağlam bir halde yapman lâzım

Daima akıp duran küçük bir dere ne pislenir, ne kokar. Bu yavaşlıkla insan, ikbale, devlete erişir.

Yavaşlık, yumurtadır devlet de kuşlara benzer.Armut da elmaya benzer, benzer ama aralarında farkları bil ey yüce kişi!

Yapraklar da bakılınca bir renktedir. Fakat meyveleri çeşit çeşittir Halk yolda her tarzda yürür durur; fakat birisi zevk de, öbürü dertli, kederli!

ölürken de aynı çeşit ölürüz ama yarımız ziyan içindedir, yarımız padişah bu ne zevk, ve ne neşe,

Şimdiye kadar hayattan elem duymaktaydım, ölüm nasıl bir zevktir, nedir, Sen ne bileceksin?

Yüzü kara olanlar, hakikati görmeyenlerdir.

İnsanların gözbebeği olan adam ise ayın aynasıdır. Zaten dünyada can gözüne sahip olanlardan başka, senin gözbebeğini kim görebilir ki

Başını kaldırır da –aşağıya değil- yukarıya bakarsan Allah haslarının halkasını görürsün.Yüzük taşının yüzüğe nur saçtığı gibi Âlemlerin Rabbi de o halkayı nurlandırıp durmaktadır!

Padişahlar, köşklerde, saraylarda otururlar, ölüye yurt olarak bir mezar kâfi!

Bu dünyanın genişliği, bir gözbağı… oysaki pek dar. Gülmesi ağlamaktan ibaret, övünmesi ardan, ayıptan başka bir şey değil.

Dünya, görünüşte geniş, hakikatte dardır, uyku da bu darlıktan kurtulmaya benzer

Azizim, uyku, Allah velîlerinin malı, mülküdür… dünyadaki Eshabı Kehif gibi! Uyumadıkları halde rüya görürler,

Doğum ağrısı, gebeye bir derttir ama çocuk için zindanın yıkılması gibidir.Gebe, ne yapayım, nereye sığınayım? Diye ağlar… çocuk kurtuluş vakti geldi diye güler

Amca, sen, kendi halini bilmezsin… fakat gönül sahibi yok mu… senin halini o bilir işte

Gaflet, dert, tembellik ve gönül karanlığı gibi ne varsa hepsi de yere mensup ve aşağılık bir şey olan tenden ileri gelir

Derilerden ayrı olmayan, sebeplerden kurtulmamış olan akıl, ne illetlerden kurtulur, ne doktordan fayda görür!

nurun aslına ulaşıp orada yurt edinen kişi, daima o nura garkolmuştur.. Olmayacak şey, onların himmetiyle olur. Pis, oraya vardı mı tertemiz olur,

Bu sözü kıyamete kadar söylesem, bu bahsi kıyamete kadar uzatsam bitmez… yüzlerce kıyamet kopar

sözlerim, insanlara tekrarlamadır, ama bence tekrarlanan, tazelenip uzayan bir ömürdür.

Hayvanlardan hepsinden daha mahrum hayvan yarasadır. Meydanda ki güneşin düşmanıdır

Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle savaş ki onu esir edebilmek mümkün olsun. Kartal denizle nasıl savaşa girişebilir

Güneşe düşmanlık eden şu azara uğrar: Ey güneşin güneşine düşman olan, Sen öyle bir güneşe düşmansın ki onun ışığından güneş de titremektedir, yıldız da

Onun merhameti, insanın merhametine benzemez. Çünküi nsanın acımasında bir dert, bir elem vardır. Allah’ın rahmeti dertten de paktır, elemden de.

Babam, Allah rahmetini şöyle bil: O rahmet, vehme bile sığmaz, yalnız eseri görünür Ben Nuh’u ne bileyim
onu onun gibi yiğit, bir er bilir.

Ben topal bir karıncayım, fili ne bileyim? Bir sivri sinek, İsrafil’i nereden bilecek?

Allah, keremiyle seni on tane zindandan kurtarmışken bu Tih ovasını kendine sitem hapishanesi yapma!”

Allah’ın “ O taşları attığın zaman sen atmadın Allah attı” çünkü çünkü İnsan oğlunun kuvvetinin bir haddi, bir hududu vardır. Bir avuç toz, toprak nasıl olur da bir orduyu bozar, kırıp geçirir?

Onları benden başka kimse bilmez; Onlar, benim kubbelerimin altında gizlidir. Onları Allah’dan başka kimse bilmez, sınamakla bilinmezler ki

“İki yüz batman bala bir okka sirke koydun mu, sirke balın içinde erir gider.Aslanın önünde ceylanın aklı başından gider, kendisinden geçer… varlığı, aslanın varlığında mahvolur

Âşığın, nabzı, edepten dışarı atar. Âşık kendini padişahın terazisine kor, sevgilisinin tapısına varır âşıklar için can vermek kolaydır

Ayrılık yüzünden bu topraklar bile çoraklaşır… sular bile sararır, kokar, bulanır Adamın canına can katan rüzgâr, veba kesilir… ateş küle gelir,

Ayrılık yüzünden Cennet bağlar, bahçeler sararır solar, yapraklar kurur, dökülür… hastalık yurdu olur!

Her şeyi anlayan akıl bile olsa dostların ayrılığıyla yayı kırılmış okçuya döner.

Cehennem bile ayrılık yüzünden, gençlik çağına hasret çeken ihtiyarın titrediği titrer, yandığı gibi yanar kavrulur.

Kıvılcım gibi insanı yakan, mahveden ayrılığı kıyamete kadar anlatsam yine yüz binde birini olsun anlatamam Rahman’a sığınırım

Yolcu, sana da bir sıkıntı, bir gönül darlığı geldi mi alevlenme, meyus olma… senin için muvafıktır o.Kışın yüzü ekşidir ama şefkatlidir... yaz gülümser ama yakar, yandırır
Darlık geldi mi onda genişlik gör
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
mevlana mesnevi 3.cilt

Çocuğun gözü, eşek gibi ahırdadır… akıllı adamsa gözünü işin sonuna diker.

Yürü, Allah’nın verdiği hikmet otunu ye! Çünkü Allah, onu ancak cömertliğinden, ihsanından dolayı karşılık istemeksizin vermiştir.

Allah verdiğim rızıktan yiyin” dedi. Sen, buradaki rızkı ekmek sandın, hikmet olduğunu anlamadın ha!

Allah’ın verdiği rızık, insan mertebesine göre hikmettir. O rızık sonunda senin boğazında durmaz, seni öldürüp mahvetmez ağzını kapadın mı başka bir ağız açılır

Bedenini Şeytan aslanından kurtarabilirsen Allah sofrasında nice nimetler yersin!

Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme...

akıllı adam gam yer, çocuksa şeker!
Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvasıdır. Bu ferah yaradır, o gam merhem.Nerede Allah’ın verdiği ücret, nerede o sermayesiz herifin verdiği ücret?

Allah’ın verdiği ücret bir hazine bağışlar, Allah malı, cenazenin önünden gider, kabirde sana gurbet arkadaşı olur.

Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.

Elin daima yumulu, yahut daima açık olsa bu bir hastalık eseridir.

Elini açıp yummakla iş güç görür, çalışır, kazanır, işini düzene korsun. Bu el açıp yumma, kuşun iki kanadı gibi ele lâzım bir şeydir.

Allah rahmetini gösteren melek,
bağırdı Ben, Allah tapısının eminiyim, benden ürkme. Allahın yücelttiği kimselerden baş çekme. güzel mahremlerden çekinme!”

Gönlüne bir hayal geldi de yerleşti mi nereye kaçsan o seninledir

Sevgilimizin şu miskler gibi saçları, biz deli olursak zincirimiz olur!

Nil gibi akıp duran şu lûtuf, biz
firavun muyuz… kan kesilir bize!

Şu Buhara bilgi kaynağıdır. Kimde ateş varsa Buhara’lıdır zaten!
Şeyhin huzurunda oldukça Buhara’dasın, sakın Buhara’yı hor görme!

Ne mutlu kişiye ki nefsini aşağılatmıştır. Vay o kişiye ki nefsinin tekmesi altında kalmıştır

Ey yeryüzü, göz yaşlarımı em, yeter gayri… ey nefis, iç o tatlı suyu, bulanıklığı geçti, duruldu artık!

merhaba ey seher yeli! Bize dostun kokusunu getirdin, ne güzel de estin

Allah “ Ey doğru kişiler, ölümü dinleyin” dedi. Ben de doğrucuyum, bu söze canımı veririm!”

Bir kişiden yüz kişiye kadar nice ölenleri gördük

Peygamber “ Din nasihattir” dedi. Nasihat, lûgatte hıyanetin zıddıdır.nasihatte dostlukta doğruluktan ibarettir.

Doğru söylemez, aldatırsan, hainsin, köpek postuna bürünmüşsün, köpeksin

Tembelden yola gitmeyi umma!..

yiyecek, içecek tembeli değilim ben… hiçbir şeye aldırış etmeyen, ölümünü arayan bir tembelim!

Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, tatlı gelirse bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı geliyor.

Dışarıda, kafesin çevresinde ötüşen kuşlar, hürriyete ait güzel, güzel hikâyeler söylerler.


Kafesteki kuş, Dışarıda hür
kuşları duyar, o yeşilliği görürde ne iştahı kalır, ne sabrı, ne kararı!

Ana karnındaki çocuk Allah’nın keremi, onu rahimden dışarı çeker o yine rahme kaçar Allah’ın lûtfu, onun yüzünü bu âleme döndürür, o yine büzülüp ana karnına sokulur.

Peygamberlerin canları bu âlemden göçer, bu âlemden kurtulurken o bağı, o bahçeyi görür de ay gibi göklerde doğar, göklere ışık saçarlar.

Ey hasetlerle dopdolu adam, o gün gelmeden önce davran da padişahtan özür iste

Nice kişiler vardır ki kasınır, böbürlenir... fakat elem ve ıstırap zamanında yapışacak, el atacak bir şey arar!

Madem ki aslan değilsin, ileriye ayak atma. Çünkü ecel kurttur, canınsa koyun eğer Abdal’dan olmuşsan, koyunun aslan haline gelmişse korkma, emin bir halde gel ileri… ölümün sana mağlûp olur,

Abdal kimdir? Varlığı değişmiş olan, Allahın değiştirmesiyle şarabı sirke kesilen!

Allah, münafıklar hakkında “ Onların savaşmaları, kendi aralarında şiddetlenir” dedi.
Kendi kendilerine er kesilirler. Fakat savaşta karılara dönerler.

O gayp askerinin başbuğu Peygamber dedi ki: “ Ey yiğit, savaştan önce yiğitlik olamaz!”

İyi görmeyen çakmaklaşmış gözlere yüzlerce kere tuuh!
Allah’nın kahrı, gözleri bağlamış

gözleri bağlı adam, ayı görmez de Sühayı görür! Güneşi görmez de zerreyi görür. Fakat yine de Allahın lûtfundan ümit kesilmez

Allahın lûtfundan kereminden ümit kesilmez

Halka bu sapıklık neden geliyor ki?münkirlere bakıyorum; görüyorum ki bu bahçeden haberleri bile yok.

münkirlere bakıyorum Son derece iştiyaka düşmüşler, fevkalâde ihtiyaçlarından bir yarım koruk için can veriyorlar.

ağaçlar, cemaat gibi toplanmış, saf düzmüş, namaza durmuşlar!
Bir ağaç, imam gibi önlerine geçmiş, öbürleri de onun ardında kıyamdalar!

Allah’a ulaşıp hayrete varan bir gönüle solun, sağın sırları gizli kalabilir mi?”

sohbetinizle o müşküller hal olsun. Topraktan üzüm bile sohbetle biter

Zaman insanı gençken kocaltır.

sözün sonu yoktur.

Namaz vakti, hemencecik öne geç. Ey tek kişi, bize iki rekât sabah namazı kıldır da zaman seninle bezensin.

Ey gözü aydın imam, bize imamlık et… İmam olanın gözü açık olması lâzım. Şeriat de körün imamlığı mekruhtur.

Hafız, akıllı ve fakih olsa bile körün imamlığı hoş değil.Sersem ve suçlu olsa bile gözü açık imam bu çeşit körden iyidir.

Kör, pisliklerden çekinemez. Çekinmenin asıl sebebi, asıl vesilesi gözdür. Kör yolda yürürken pisliği göremez.

Dilerim, hiçbir müminin gözü kör olmasın.

can gözü kör olan kişi gizli olan, görünmeyen pisliklere bulaşır.

görünen pislik bir parça suyla arınır, fakat içte olan pislik, artıkça artar.

İçteki pislikler anlaşıldı mı gözyaşından başka bir şeyle temizlenemez

Allah, kâfire “ Pis murdar” demiştir.

Bu pislik, bu murdarlık, onun dışında değildir. Kâfirin dışı, pisliklere bulaşmıştır. Pislik onun huyundadır, dinindedir.

Zâhiri pisliğin kokusu yirmi adımlık yerden gelir, bâtıni pisliğin kokusuysa Rey’den Şam’a kadar gider Hattâ göklere çıkar, hurilerle Rıdvan’ın burunlarını doldurur

Anlayış sudur, beden testi. Testi kırılınca içindeki su dökülür gider

Söz söylemem, mânasız çan çan etmem, ağzından anlayışını alıp götürür. Kulak kuma benzer, anlayışını içiverir

Hayale meylin yok mu? Senin için bir kanada benzer. O kanatla uçar, hakikatte yükselirsin.

şehvete uydun mu kanadın dökülür, topal kalırsın, o hayal de senden kaçar gider.

Kanadını koru, şehvete kapılma da meyil kanadın seni cennetlere yüceltsin.

Halk kendilerini güzel yaşıyoruz, zevk ve işrette bulunuyoruz sanır ama onlar, bir hayal uğruna kendi kanatlarını kendileri yolarlar.

Tekbir getirince kurbanlık koç gibi âlemden çıktılar. Ey ulu tekbirin mânası şudur: Yarabbi, huzurunda kurbanız.

Koyun keserken “ Allahu ekber Allah uludur” dersin ya o geberesi nefsi keserken de bu söz söylenir.

Allahu ekber de de o şom nefsin başını kes… kes de can, mahvolmaktan kurtulsun.

Allah huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.Hak’tan buna benzer seni dertlere uğratan yüz binlerce haberler gelir.

Kıyamdayken kula gelen haberden
kul utanır, iki büklüm olur, rükûa varır. Utanmadan ayakta durmaya kudreti kalmaz, rükûda Allahı tespih eder.

rükûda Allah’dan “ Başını kaldır, rükûdan kıyama dön de Allah’ın sorgularına birer birer cevap ver” fermanı gelir.Allah “ Söyle bana…Sana nimet verdim, nasıl şükrettin? hadi, göster kazandığını!” der.

Namazda sağ tarafa selâm vermek, kıyamette Allahın hesabından
korkarak peygamberlerden yardım dilemeye, onlardan şefaat istemeye işarettir

Namazda kul sol tarafa baş çevirir, hısımından akrabasından yardım ister. Onlar da “ Sus!” Allah’a kendin cevap ver. Bizi kim oluyoruz ki? Bizden el çek!” derler.

Ne bu yandan bir çare olur, ne o yandan biçarenin canı da yüz parça olur! Herkesten ümidini keser de ellerini açar, duaya başlar:

Yarabbi, herkesten ümidim kesildi. Evvel de sensin, âhir de sen; senden başka önü, sonu olmayan yok, diye

Gemidekiler, korkudan canlarından olmuşlar gibi feryatlarını göklere çıkarıyorlardı. Bağrışıp çağrışıyor, başlarını dövüyorlardı. Kâfir ve mülhit… hepsi de imana gelmişti.

Karmakarışık işlere dalmış, yüzleri bir an olsun kıbleye dönmemiş olanlar bile baş açık secdeye kapanmışlardı.Kötü kişinin can verirken Allah’dan korkması gibi

zâhit de Allah’dan korkuyordu, fâsik da Kurtulunca yine gözleriniz kurur, yine şehvet için yaratılmış birer şeytan kesilirsiniz.

Allah’ın sizi kazadan kurtarmak üzere elinizden tuttuğu, sizi tehlikeden kurtardığı gün, hatırınıza bile gelmez”

Mustafa, o kutup, o padişahlar padişahı, o temizlik denizi bize ne doğru buyurmuştur: Cahilin sonunda göreceği şeyi akıllılar önce görür.”

Her şeyin sonu, önden belli olmaz, gizlidir. Fakat meydana çıkınca akıllı da görür, cahil de

İhtiyat nedir? Her an ansızın gelebilecek bir belâyı görmek

Ey eşeğe kul olan, ey eşeğin kuyruğunun altına lâyık olan, öpülecek bir yer buldunsa hadi bizi de götür!

Sen, halkın sana aferin, yaşa demesi halkın takdir etmesi havasındasın! Behey tilki, bu hile kuyruğunu bırak, gönlünü, gönül sahiplerine vakfet.

Aslana sığınırsan kebabın azalmaz… murdar ölü etine pek koşma!

Allah, “ Biz gönüle bakarız, su ve topraktan ibaret olan surete değil” diyor.

Sen dersin ki bizim gönlümüz var. Öyle ama gönül arşın yücesindedir, aşağılıklarda değil Kara toprakta da su olur ama o suyla aptes
alamazsın ki!

sakın gönlüne gönül deme
Göklerden yüce olan gönül, ya Abdal’ın gönlüdür, ya da Peygamberin.

Su, topraktan arındı mı saf olur, artar, her işe yarar. Su topraktan arınınca denize kavuşur; zindandan kurtulur, denize katık olur.

Bizim suyumuza, dikkat et de bak, toprakta hapsedilmiş. Ey rahmet denizi, sen de çek bizi

O toprağın suyu çekip mahvetmesi nedir? Senin halis şarapla mezeye düşkünlüğün!

cihandaki her şehvet, ister mal olsun, ister mevki, ister ekmek…
Bunların her biri seni sarhoş eder.

Her güzele güzellik gönülden gelir.

gönül cevherdir,

Mala, mevkiye âşık olan gönül, ya bu toprağa zebundur, ya kara suya

O nur denizinden başkası gönül olamaz. Gönül, hem Allah’nın nazargâhı olsun, hem kör… İmkân var mı buna?

Gönül, vücut ülkesini kaplamıştır, cömertliğinden altınlar saçıp durmaktadır.

Gönül Allah selâmından selâmlar saçmaktadır.

Kimin eteği sağlamsa, kimin eteği hazırsa o gönül saçısına nail olur.

Senin eteğin o niyaz o huzurdur
Kendine gel de kötülük taşlarını eteğine koyma.

kötülük taşlarını eteğine Koyma da o taşlar eteğini yırtmasın. asıl parayı uydurma paradan fark edesin.

İnsan akılla bir olur; saçı sakalı ağarmakla değil

Hepsi de Allah kubbelerine gizlenmişler. O cemaat, acaba hangi bahçeye gitti ki?

sen dersin ki Allah eri Allaha erişmişken nasıl olur da insanı anar?

Gönüle gelen her ferah, bir sıkıntıya bağlıdır

Ey perde altında kalan iyi dikkat et, Allah “ Dua edin, beni çağırın… size icabet edeyim” dedi, icabetin şartı bile duadır.

Kimin gönlü illetlerden arınmışsa onun duası ululuk sahibi Allaha kadar varır, makbul olur.

İbrahim’e ateş nasıl bir gül bahçesi olmuşsa o ses yüzünden kuyu da Yusuf’a gül bahçesi kesilmişti.

müminler, ne belâya itiraz ederler, ne Hakk’ın emir ve nehyinden sıkılırlar

Başkalarının ağzına acılık veren bir lokmaya benzeyen Allah hükmü, onlara gül be şeker gelir, tatlı tatlı yerler, hazmederler.

Deve, kuvvetlenip erkek aslan kesildi mi ağır yükler çeker de yine o yüklerin altında az yer, az içer.

Dişi deve arzusuyla yüzlerce zahmet ve açlık çeker. Hatta dağ bile ona bir kıl gelir!

Elest âleminde böyle bir rüya görmeyen bu dünyada ne kul olur, ne mürit! Olsa bile tereddüt vardır. Bir an şükreder bir yıl şikâyet eder

Yarabbi? Ben ne vakit körcesine dua ettim. Allah’dan başka kime ihtiyacımı söyledim? Kör, bilgisizlikle halktan umar. Ben senden umuyorum…

Yarabbi her güç şey sana kolaydır.

Benim bu körlüğüm, aşk körlüğüdür. Güzelim, sevdiği şey, insanı kör ve sağır yapar derler

Allah’dan başkasını görmüyorum, Aşk da bu değil midir?

Söyle.Gayb sırrını, sırları adamakıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Allah’dan başka kim bilebilir ki?”

O müslümansa, Yarabbi, bu kulunu rezil etme. Kötülük yaptıysam bile sırrımı halka açma.

Allah’dan, Yarabbi, helâl ve zahmetsiz bir rızık istiyorum,

Kazanmakta ekin ekmeye benzer. Ekmedikçe ona sahip olmaya hakkın yoktur

Ekine nasıl sahip olabilirsin, sen mi ektin? Ektinse senindir.

Ektinse ektiğini biçersin, o senindir. Yoksa zulmettiğin, haksız olduğun kat’iyetle anlaşılır.

Secde ederek dedi ki. “ Ey benim yanıp yakıldığımı gören Allahm, Davud’un gönlüne de o nuru ver.
Gönlüme saldığın ziyayı onun gönlüne da sal ey ihsan sahibi

Namazda Rabbime bağlanırım, “ namaz gözümün nurudur”Allah’nın lûtfu oraya vasıtasız gelir.

Allah’nın lûtfu, rahmetiyle Adalet âleme yayıldı; yer, gök, adaletinle güzel kokulara bürünmüş…

Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlûmdan nasıl fark edebilir?

Zalimi mazlûmdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir

içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlûmlara düşman kesilir.

Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da.Komşularından av kapmak aslanlara göre ayıp köpeklere değil,

Zalime tapan, mazlûmu öldüren kişilerin hepsi de pusudan çıkarak köpekçesine saldırdılar.

Bu kötü zamanede kâfir olsun, fasik olsun… herkes, kendi perdesini kendi yırtar.

Elin, ayağın, içinde sakladığın şeye bu âlemde de şahadet eder.Allah, mahşerde sırrını çıkarmak için memurlar yaratmaya kadirdir.

ey zulümde, kinde elden ele geçmiş, herkesçe ne olduğu bilinmiş, anlaşılmış adam, senin için, dışın meydanda… elinin, ayağının şahadetine ne ihtiyaç var

Nefsinden, her an, beni görün, ben cehennemliğim diye yüzlerce kıvılcım sıçramada.

Ey hür can, sen ona tövbe etmesi, yargılanma dilemesi için inci verirsin de o sana taş bile vermez… işte nefsin insafı!

Ne hile yaparsa yapsın, Allah bilgisinden kurtulabilir mi hiç?

Allah’nın hilmi, bulunur ama adam, haddi aşınca iş değişir, meydana çıkar Kıyamet gününün sahibi olan Allah’nın adaleti, şunun, bunun gönlünden zuhur eder durur.

Taş, Talût’la savaşa giderken beni al dedi. Sen elinde bir sapan, üç tane taş olduğu halde geldin, yüz binlerce adamı birbirine kattın,
Taşların yüz binlerce düşmanın kanını içti.

Demir, elinde mum gibi yumuşadı, onunla zırh yaptın, bu da âleme yayıldı, herkes bildi. Dağlar sana şükredici risaleler oldu, Sen, insana hayat bağışlamaktasın,

Zalim öldürüldü, bütün dünya dirildi

Halkın hepside Allaha kul oldu.

İnsanın nefsi, öküzü öldüren dâvacıya benzer, öldüren de akıldır.
Davud, Tahtı, yahut Allah vekili olan şeyh Zalim, onun yardımıyla öldürülebilir.

hesapsız rızık, onun himmetiyle elde edilebilir… insan, onun
sayesinde devlete erişir, zenginleşir

Nefsini öldür de âlemi dirilt. Nefis, efendisini öldürmüştür; sen, onu kendine kul, köle yap!

kusur dile, tövbe et. Bulut gibi ağla, inle. De sana gül bahçeleri açılsın, olgun meyveler saçılsın.

Köpekler bile, gönlünü ilk eve bağla diye köpeklere nasihat ederler. Kemik yediğin ilk kapıya bağlan, hak gözetmeyi terketme derler.

A azgın köpek, velinimetine isyan etme. Vefasızlığını apaçık gösterme, beyhude yere vefasızlığı fâş etme.

Köpeklerin âdeti vefakârlıktır.

Yürü bari köpeklerin adını kötüye çıkarma derler.Hakları reddettikten, saymadıktan sonra isteğin kadar vefakâr ol. Bil ki bu vefasızlığın ta kendisidir.

hiç kimse Allah hakkından daha ziyade hak sahibi değildir Ana hakkı bile

Ana hakkı bile Allah hakkından sonra gelir.Şu halde Allah hakkı, ana hakkından öncedir,

Allah hakkını bilmeyen eşektir

Anayı, ananın memesini, sütünü yaratan, onu babayla çift eden O’dur, O’na serkeş olma.

Ey Allah, ey ihsanı kadîm olan, bildiğim de senindir, bilmediğim de.
Sen, Allah’ı an, çünkü hakkı hiç eskimez.

Hırsız, insanların mal arını çaldı mı bir iç sıkıntısı, bir darlık gönlünü tırmalamaya başlar. kişiye dar bir yaşayış verilir ve körlükle cezalanır.

Sen darlığını, ferahlığını bir kök bil.
Kötü kökse hemencecik, çabucak onu sök ki çimenlikte çirkin bir diken çıkmasın.

İnsan yazın kışı ister, fakat kış geldi mi bundan da vazgeçer, istemez.
Bir hâle katiyen razı olmaz. Ne darlıktan hoşlanır, ne genişlikten,

Nefis, gebertilmeye lâyıktır…

ulu Allah “ Öldürün nefislerinizi” demiştir.

Nefis, üç köşeli dikendir, ne çeşit koysan sana batar,Heva ve hevesi terketme ateşini vur şu dikene…

iyi işli dosta uzat elini, sarıl ona

Kaza geldi mi bu cihan daralır, tatlı helva bile ağzında zehir kesilir demişler.

Kaza gelince göz kapanır da göz gözü görmez olur.

Koyunlar bile kendilerine zarar verecek olan kurdun kokusunu duyar, ondan taraf taraf kaçarlar.

Hayvan bile aslanı kokusundan anlar da otlamayı bırakır Aslanın kızgınlığından bir koku aldın mı dön Allah’a sığınmaya, yalvarmaya koyul.Allah’dan başka kim feryada erişir ki

O oyun değil oynayış… hile , düzen, hainlik. Seni dostundan ayıran sözü dinleme.O sözde ziyan vardır,

Altın için hazineyi bırakma yoksul !Buğday için olmayacak tohumlar ektiniz, o Hak Resulünü terk ettiniz.

Hak Resulün sohbeti oyundan da hayırlıdır, maldan da. Hele bir gör, kimi bıraktın. Gözünü ov da bak

Buğdaya güneşle rızık veren Allah,senin ona dayanmanı nasıl olur da zâyi eder?

Can oldu mu gıda eksik gelmez elbet. Asker var mı, bayrak elbette bulunur!

Âlemin zerreleri birbirine girse yine Allah’nın kaza ve kaderine karşı hiçtir hiç!

Bu yeryüzü, gökten nasıl kaçabilir, yeryüzü kendini gökten nasıl gizleyebilir?

Gökten yeryüzüne ne yağarsa yağar. Yeryüzü, ne kaçabilir, ne bir çareye başvurabilir, ne bir pusuda gizlenebilir

Yağmur yağsa da tufanlar coşsa, üstündeki şehirler yıkılıp yerle yeksan olsa O, yine Eyyup gibi teslim olmuştur, ben bir esirim, ne dilersen yağdır demektedir

Allah hükmünü görünce isyan etme. Sizi topraktan yarattık” sözünü duydun ya, demek ki senden toprak olmanı istiyor, yüz çevirme

kaza ve kaderden yine kaza ve kadere kaçan kişi kurtulur. Hiçbir tedbir onun kanını dökemez.

Allah’nın kaza ve kaderinden yine Allah’nın kaza ve kaderine kaçın, Hiç, el, gönülden gizli bir iş yapabilir mi?

dertlinin derdini dinle. Ona kulak astın, elemlerini dinledin mi bil ki bu, o dertliye verdiğin bir zekattır

Gönül hastalarının dertlerini dinler, yüce canın su ve toprak ihtiyacını anlarsan, bu bir zekâttır.

Dertli adamın tereddütle dolu, dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o eve bir pencere açmış olursun

Eğer yol bilmiyorsan öyle bir hür adamın adımı nerede? Onu ara!
Ceylânın izini izle, her şeyden kurtulmuş bir halde yola düş

onun izini izleye, izleye nihayet miske erişesin.

Allah, sana Hak korkusunu verdi mi bunu “Korkma” hitâbı say. Sana tabak yolladı mı ekmek de yollayacak demektir.

dostumuz, bağını bile bize bağışlar. Bize canında yer verir. Yoldaşlar
çabuk olun da istifadeler edelim”

Öğünmeyin!” Allah faydasıyla faydalanın. Şüphe yok, Rabbim, sevinen, öğünen kişileri sevmez.

Allah’nın size ihsan ediverdiği şeylere sevinin, neşelenin. Sizi işgal eden şey, sizi Hak’tan alıkor

Gamdan neşelen, ondan başka bir şeyden neşelenme, sevinme. Dert ve gam bahardır, başka şeyler kış!

Dert ve gamdan başka her şey, seni yavaş, yavaş helâke doğru götüren düşüncelerindir. İsterse sana taç, taht, mal, mülk olsun!

Gamdan sevin… gam vuslat tuzağıdır Gam bir hazinedir. Senin zahmet ve meşakkat çekişine maden. Fakat bu söz, çocuklara nerden tesir edecek?

Çocuklar, oyun adını duydular mı hepsi de yaban eşeğiyle yarışa girişirler. söz, çocuklara nerden tesir edecek?

Dostlar, gönül, eminliktir, huzur yeridir. Orada kaynaklar, gül bahçeleri içinde gül bahçeleri var.

Yolcu, kalbe yürü, orada seyret, orada gez dolaş. Ağaçlar var orada, akan sular var orada.

Her insanın evveli suretten ibarettir. Ondan sonra can gelir ki can, mânevi, ahlâk güzelliğidir.

Acı, tatlı dudakların tesiriyle tatlılaşır, diken, gül bahçesi dolayısıyla gönül çeker bir hâle gelir.Ebu Cehil karpuzu, sevgili yüzünden hurma kesilir,

ev, evdeki dost yüzünden ova olur Ay yüzlü sevgilisi yüzünden niceler sırtı yaralı hamal olmuştur.

dost yüzünden Köye uçan bir kuş görseler sabırsızlıktan elbiselerini yırtıyorlar, Köyden bir adam görseler yüzünü, öpüyorlar,

ayıp gören gayp aleminin kokusunu bile alamaz.

Dostlar, suretten geçerseniz her yer sizin için cennettir. Gül bahçesi içinde gül bahçesidir.

Suretini kırdın, yaktın mı her şeyin suretini kırdın demektir. Haydar gibi Hayber kapısını çekip koparırsın

Kılavuzsuz yola gidene iki günlük yol, yüz yıllık yol olur.

Kâbe’ye delilsiz giden başı dönmüş zavallılar zillete düşer.

Ustaya müracaat etmeksizin bir sanat tutan kişi şehre de alay mevzuu olur, köye de!

Bir işe girişen, çalışan kişi mal kazanır. Ama nadir olarak bir adam, bir hazine bulabilir.

Oğul, her hırs sahibi mahrumdur
Gizlediği yüz de zaten tamamıyla hile ve riyadan ibarettir.

hile ve riyakar yüzün Müslümandan gizli kalması daha iyi

Öyle yüzler vardır ki şeytanlar, sinek gibi başına üşüşür, bekçi gibi orada yurt tutar, otururlar.

Öyle yüzler vardır ki Bu çeşit surat
gördün mü ya bakma, yahut da madem ki baktın, hoşlanıp gülme.
O çeşit habis ve âsi suratlar

habis ve âsi suratlar hakkında Allah, “ Alnının perçeminden yakalar, çekeriz” dedi.

Boğaz, nimet yerse yüz utanır

dosttan, soydan gelen bir cefa, ağyarın üç yüz bin cefasına eşittir.

insan, eşin dostun cevrü cefada bulunacağını ummaz, tabiatı daima onun lûtfuna, vefasına alışmıştır.

Ben uyumam, üzümleri beklerim. Kurt gelirse tam kellesinden vururum.

Temiz kişilerin taşını, toprağını öpüp yalamak aşağılık adamlara hizmetten, onların bağına, bahçesine nâil olmaktan yeğdir.

Gönlü aydın bir ere kul olmak, padişahların başına taç olmadan daha iyi.

Kurt gelir de sürüye bir ziyan verirse köylü şehirlinin saçını, sakalını yolardı.

vakit gece. İnsan, geceleyin iyi göremez. Gece adamı yanıltır, başka şeyler gösterir. Herkes geceleyin fark edemez.

eşeğin yellenmesini tanıyorsun da beni nasıl tanımıyorsun be hey avare! Gece yarısı eşek sıpasını tanıyan adam, güpe gündüz dostunu nasıl tanımaz?

Benim kendimden bile haberim yok, gönlüme Allah’dan başka hiçbir şey sığmıyor ki.

Bir insan,şer’an murdar olan hurma şarabı içse kendinde değilse şeriat, onu mazur tutar.

Sarhoş ve esrar keşin karı boşaması ve bir şey satması, makbul ve muteber değildir. O, çocuğa benzer, yaptığı affedilir, hürdür, serbesttir

Asıl tek padişah olan Allah’dan gelen sarhoşluksa insana yüz küpün şarabından ziyâde tesir eder, yüz küpün şarabından ziyade adamın aklını alır.

At topallamaya başladı mı yükü alırlar. Çünkü Allah “ Köre teklif yok” dedi.

Allah, sersem adamı böyle rüsvay eder, kaçan avı böyle yakalar işte!”
Hey babam hey… ben, padişah kapısına çavuş oldum diyene yüz binlerce sınama var.

onun dâvasına delil ister, yolundan nişan sorarlar. Aşağılık adam, terzilik dâvasına kalkışsa padişah, onun önüne bir atlas kumaş atar.

sınamayla yersiz dâvaya kalkışanın başında iki boynuzdur peyda olur, öküzlüğü anlaşılıverir

Eğer kötüleri sınama olmasaydı her puşt, savaşta Rüstem kesilirdi!
Farz et ki puşt zırh giymiş, kaç para eder?

Ben Ömer’i Ebuleheb’den ayırd
edemem de gece yarısı sıpanın yellenmesini tanırım diyorsun ha! Senin gibi eşeğin bu sözüne inanan da kör ve sağır eşektir.

görmez misin? Allah velilerinin eriştikleri yakınlıkta yüzlerce keramet, yüzlerce iş güç var.

kendini havayla şişirip gururlanırsın ama, Bir iğneyle o yel kaçıp gider.

Dilerim akıllı adam semirmesin

Doğruluk ve yanıp yakılma, velilere
âdettir. Utanmazlık da her aşağılık kişinin sığındığı bir sanat.

Allah, yalancıların düzenini kurutsun

Allah” Ey eğri adam , kulağını, kuyruğunu sallama. Doğrulara, doğrulukları fayda verir” dedi.

A cenabet, mağarada eğri büğrü yatma. Neyin varsa göster, “doğrul, doğru ol”

Ayıbını söylemiyorsan bari sus, gösterişte, hileyle kendini öldürme

Babam, imtihan içinde imtihan var.

Derlen toplan da ufacık bir imtihanla kendini satma!

Yarabbi, şu adamın gizlendiğini sen dışarıya vur, meydana çıkar. Bizi
yaktı, yandırdı, sen onu rüsvay et

Ya doğru ol, doğruluğunu göster, yahut sus da merhamete eriş, sonra coş!

Allah “ Beni çağırdın mı, suçlu da olsan, putperest de olsan ben, yine icabet ederim. duadan hiç çekinme; hiç usanma demiştir

Dua, nihayet seni gulyabani nefsin elinden kurtarır.” Çöle düşmeden nasıl Mina’ya vardım diyebilirim

Tavusun güzellik elbisesi gökten gelir, ezelîdir. Hileyle dâva ile hiç, o güzelliği elde edebilir misin sen

Firavun da saçı sakalını süslemiş, eşekliğinden kendisini Musa’dan yüce göstermeye, ondan daha yücelere üstün uçmaya kalkışmıştı.

O da, o boyacı küpüne düşen dişi çakalın soyundandı. O da mal ve mevki küpüne düşmüştü! Mal, yılandır… onda zehirler var.

A firavun, ululanıp durma. Sen bir çakalsın, tavusluk dâvasına kalkışma

Allah’nın kahırlarında böyle sarhoşluklar varken Allah miracının ne sarhoşlukları var?

Tuzağındaki tane,insana böyle bir sarhoşluk verirse ya nimet sofrası ne yapar ne lûtuflarda bulunur

Rüstem’in kellesi, kulağı yerindedir, sakallı, bıyıklı bir adamdır. Ama ayağını tutup onu kafese sokan tuzak, şehvettir.

şehvet sarhoşluğu, bil ki meleklerin sarhoşluğuna karşı pek hordur, pek bayağıdır.

Melek, nasıl olur da şehvete iltifat eder ki?

Tatlı suyu tatmadıkça acı su, insana gözünün nuru gibi hoş gelir.
Gökyüzü şaraplarının bir katrası bile insanı şaraptan da vazgeçirir, sâkilerden de!

Hârût la Mârût, sarhoşluklarından “ Ah ne olurdu, bulut gibi biz de yeryüzüne rahmet yağdırsak, Bu zulüm yurduna adalet, insaf, ibadet ve vefayı yaysaydık” dediler.

Kendinize gelin de belâ çölüne küstahça gitmeyin… Kendinize gelin de körcesine Kerbelâ’ya at sürmeyin

Gözleri, Allah inayetinden başka
ne açar,

kızgınlığı sevgiden başka ne yatıştırır?

Dilerim, Allah ihsanı olmayan muvaffakiyete ulaşmak için çalışıp çabalama, dünyada kimseye mukadder olmasın,

Doğruyu Allah daha iyi bilir.

Allah muvaffakiyet vermediği için de diktiği yırtılıp sökülüyordu.

Firavun’a rüyâsında Musa’nın doğacığını, Firavun’u ve saltanatını mahvedeceğini göstermişlerdi.

Kanun buydu: hiçbir esir, ister vakitli olsun, ister vakitsiz, o padişahın yüzünü göremeyecek.

Onlarda görmeleri men edilen o yüzü görmeyi pek isterlerdi. İnsan men edildiği şeye haristir derler.

Yoksullar, tamahkâr ve kötü huylu adamlarsa bile sen yine gönül sahibini onların içinde ara!Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık olarak bulunur.

Öğülecek şeyler, ayıplar, kusurlar arasında olur.

Demir taşa çalındı, bir ateştir sıçradı. Hem de öyle bir ateş ki padişahtan da saltanatından öç alıcı, padişaha da, saltanatına da kin güdücü bir ateş

Hanım, yutulmayı da hakikî padişah olan Allah’dan bil, yutmayı da. O işi bizden bilip bize hayıflanma!

Her peygamber, ana rahmine düşünce yıldızı da gökte zuhur eder, parlamaya başlar

Yaslılar gibi sesleri ses veriyor, feryatları ortalığı dolduruyordu.
Saçlarını, sakallarını yolup, yüzlerine vuruyorlar, gözleri kanlı yaşlarla doluyordu

O Peygamber’in yıldızı gökte yüceldi, biz de ağlamaya, yıldızlar gibi gözyaşları dökmeye başladık.”

Kendimizi gülünç hallere soktuk, düşmanlara mallar ihsan edip ziyana girdik.

Yıllardır paralar, alıyor, ülkelerin servetini rahatça yiyiyorsunuz.
Bu mu tedbir bu mu bilginiz? Siz bedava lokma yiyen hilekâr ve şom kişilersiniz.

hilekâr ve şom kişiler Sizi öldürür, parçalatır, ateşlere atar, burun kulak dudaklarınızı kestirir…
Sizi ateşe odun yapar, içtiklerinizi fitil fitil burnunuzdan getiririm.

Takdirle savaşa girişen, takdire baskın yapmaya kalkışan, başaşağı gelir, kendi kanına bulanır.

Yer, göğe düşmanlığa kalkışırsa çoraklaşır, ölü haline girer.

Musa’nın anasına Çocuğunu suya at, saçını, başını yolma, ümitlen, İtimat et, onu Nil’e at… ben, onu yüzü ak sana kavuştururum” diye vahiy geldi.

Firavun’un bütün hileleri, yakasına, paçasına dolaşmaktaydı. O, dışarıda yüz binlerce çocuk öldürüyordu; Musa ise evinin içinde baş köşede yetişmekteydi.

El üstünde el var… nereye kadar bu. Ta son erişilecek menzile, ta Allah’a kadar!

o, öyle bir denizdir ki ne dibi var, ne kıyısı! Bütün denizler, ona karşı sele benzer. Hileler, tedbirler ejderha ise Tek Allah önünde hepsi de hiçtir

Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikâye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al.

Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı ,nihayet aradığını bulur.

İki elini de aramadan çekme. Arama, yolda en iyi bir kılavuzdur

Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hattâ edepsizcesine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara.

Gâh lâfla, gâh susarak, gâh şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış.

Allah, “Allah lûtfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin” dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak bucak yürü.Nereden bir güzel koku alırsan koklayın.

Halkın savaşları hep güzellik içindir, hep iyilik içindir. Fakat yoksulluk azığı yok mu, asıl saadet nişanesi odur.

Halkın kızışları sulh içindir ama rahata ulaşma tuzağı, daima rahatsızlıktır, zahmetle rahata ulaşılır.

İşte sana halkın bilgisizliği!
İnsan, bir dağa benzer, dağ nasıl aldanır, nasıl olur da bir yılana hayran olur?

Yoksul âdemoğlu kendisini tanımadı, bilmedi, fazilet
makamından gelip bu noksan âlemine düşüverdi.

İnsan kendisini ucuz sattı. Atlastı, kendini bir hırkaya yamadı gitti!
Yüz binlerce yılan ve dağ, ona hayranken o , niçin hayretlere düştü, yılan sevdasına kapıldı?

Musa’nın da yolunu vurur, yüzlerce Harun’un da! ejderha, yoksulluk elinde bir kurtcağız kesilir. Mevki ve mal yüzünden bir sivrisinek büyür, çaylaklaşır!

Ejderhan donmuş bir halde iken selâmettesin fakat kurtuldu, kendine geldi mi ona lokma olursun. Onu mat et de mat olmaktan emin ol.

Ona pek acıma, o iyilik edilecek kişi değildir.Ercesine onu savaşa çek, babayiğitçe onunla vuruş… Allah, sana vuslatıyla karşılık versin!

Bu, her aşağılık kişiye nasip mi olur? Ejderhayı öldürmeye bir Musa gerek.

Yüz binlerce halk onun tedbiriyle mağlûp oldu halk sana düşman kesildi. Sana karşı erkeğin gönlünde de kin var, kadının gönlünde de.

Halkı kendine davet ediyorsun ama iş aksi çıktı. Sana aykırı hareket etmekten başka çareleri kalmadı.
aldatmayı gönlünden çıkar,

arkandan, gölgenden başka kimsenin geleceğini umma

Bir iş becerdim, halkın gönlüne bir korkudur saldım diye mağrur olma.
Bunun gibi yüzlerce iş becersen sonunda yine rüsvay olursun,

hor hakir bir hale gelirsin, seninle alay eder, sana gülüşürler.Senin gibi nice hilebazlar vardı, bizim Mısır’ımız da nihayet rüsvay oldular” dedi.

Musa, Firavun’a dedi ki: “Ben, Allah emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok.
Ben, bu âlemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim…

âlemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim… tek Hak yanında yüce olayımda.

Halka karşı hor hakir olayım, benimle alay etsinler, bana gülsünler… Allah’a karşı sevgili olayım,o beni istesin, beğensin… yeter bu bana.

Allah seni yarın kara yüzlülerden edecek, bu muhakkak! Yücelik onundur, onun kullarınındır. Onun nişanesini Âdem’le İblisin hikâyesini oku da anla!.

Allah’nın zâtına nasıl son yoksa hikmetlerine de son yoktur.

seni kendini beğenmiş. haydi oradan be… kendini az gör, kendine güvenip gururlanma.

Sen hükümdarsın, gâlipsin, benim
yardımcım, dostum Allah başka fermanla başka bir şeyle işim yok

Onların hilelerini ben birbirine katar, onların arttırdıklarını ben eksiltirim
Su getirirlerse ateş haline sokar, şerbet içerlerse zehir yaparım.

Onlar Birbirlerine muhabbet bağlasalar sevgilerini yıkar, berbat ederim. Vehimlerine bile gelmeyen şeyleri yaparım ben.

Deve gibi ağzından köpükler saçıyordu. O köpüğün bir katresi kimin üstüne düşse cüzzam illetine tutuluyordu.

Taze ve turfanda meyve, ağaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür.Melekler gibi

Bizim bilgimiz yok de de “ Ancak senin bildirdiğin bilgiyi biliriz” sırrı elini tutsun.

Şehirlerde ad san sahibi olmazsan, Allah kullarının halini daha iyi bilir ya, kaybolmazsın, merak etme.

Altın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler? Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı?

Altın definesini viranelere gizlerler
İşte kurtulmanın, halâs olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer

Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir. Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür.

Ey Allah rızasını elde eden, Dert ve ölüm zamanı ona yönelir, feryat ve figana düşersin kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?

Mihnet zamanında “ Allah” demeye başlar, sıkıntın geçti mi “ Nerede ona yol ?” dersin.

Allahı şeksiz, şüphesiz bilen, tanıyan, daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz.

akıl ve şüphe hicaplarında kalan kişiye Allah tecellisi, gâh örtülür, gâh yenini, yakasını yırtıp görünür

Biz neye bu derece de söze daldık? Hikâye söyleyelim derken hikâye olduk gitti.

Ben yokum zaten ağlayıp, ağlayıp sızlayarak masal oldum

Onların ne silâhları var, ne askerleri. Bir tek asâları var ama o asâ da kıyametler koparıyormuş.

Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah

Allah eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah’nın elçisidir.Allah, onu üstün eder; Firavun, baş aşağı gelir.
Allah doğrusunu daha iyi bilir.

Yavrularım, sihirbaz uyuyunca sihirinin, hilesinin hükmü kalmaz.
Çoban uyudu mu kurt emin olur. Çoban uykuya daldı mı dikkati elden gider.

bir hayvana Allah çobanlık ederse kurt, oraya nereden yol bulur, onu kapmayı nasıl umabilir?

Hakk’ın yaptığı sihir, haktır, yerindedir. O yerli yerinde olan şeye sihirbazlık demek hatadır.

O peygamber, zâhiren ölse bile Allah yine onu yüceltir, kadrini yükseltir.

Allah’nın lûtufları, Mustafa’ya vaitlerde bulundu da dedi ki: “ Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez.
Senin kitabını ben yüceltirim.

Hiç kimse Kur’an’ı değiştirmeye kudret bulamaz; ona ne bir şey ilâve edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler

benden daha iyi başka koruyucu arama! Senin parlaklığını gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım. Senin için mimberler, mihraplar kurdururum
seni öyle seviyorum

Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var…

zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki?

gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır.

Gönül ehli değilsen uyanık ol, uyuma. Bir gönül iste, mücadeleye giriş.

Peygamber, “ Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkan mı var?” dedi.Gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda

Ey mânevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce Mesnevî’ye sığmaz.

Musa dedi ki: “ Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.

Musa’nın nuru, ey iyi adam, senin elinde. Musa da sende, Firavun da. düşmanı kendinde ara sen.

Musa, kıyamete kadar vardır. Nuru hep o nurdur, başka nur değil… değişen yalnız kandildir

Onların sözleri, görüşleri birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif.Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka.

Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey, köpüğü görüyorsun da denizi göremiyorsun!..

Denizin de bir denizi var, onu sürüp duruyor. Ruhun da bir ruhu var, onu istediği tarafa çeker çevirir ?

Süt emen çocuk dadıdan vazgeçti mi yemek yemeğe başlar, artık onu bırakır gider.Yokluktan varlığa geldin ya… kendine gel, geldin ama nasıl geldin Sarhoşça… kendinden haberin yok

Ey ulular, bu cihan bir ağaca benzer; biz de bu âlemdeki yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz

Ham meyveler, dala iyice yapışmıştır, kolay kolay kopmazlar. Çünkü ham meyve köşke, saraya lâyık değildir ki.

ham meyve olduda tatlılaştı, dudağı ısırır bir hale geldi mi artık dallara yapışmaz, düşüverir baht ve ikbal yüzünden ağızıtatlılaştı mı insana cihan mülkü soğuk gelir

Bir şeye sımsıkı yapışmak, bir şeyde taassup göstermek hamlıktır. Sen ana karnında çocuk halindeyken işin gücün ancak kan içmeden ibarettir.

A güzelim yoldaşım, sen alelâde tek bir adam değilsin ki. Sen bir âlemsin, sen bir derin denizsin.

O, dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir, yüzlerce âlem, o denize dalar gark olup gider.

hükmüne razıyım. hükmün cana benzer, canla başla razıyım.Şükür, zamanında da senin yaptığın işe, sana âşığım, sabır zamanında da.

Allah hükmüne âşık olan nurlanır, yarattığına âşık olansa kâfir olur “

Küfre razı olmak küfürdür, Bunu Peygamber söyledi, onun söylediği söz de doğrudur, yerindedir

Kafirlik ve münafıklık da Allahın kaza ve kaderiyle değil mi? Bu küfür, Allah’nın takdiriyledir ama Allahın hükmü emir ve rızasıyla değildir.

küfür yalnız kaza ve kaderin eserlerindendir razıyız, Allah’nın bilgisine muvafıktır bizim fena ve kötülüğümüzden meydana geldiğinden de razı değiliz.

Küfür Allah bilgisi olmak bakımından küfür değildir, Hakk’a kâfir deme, burada dur! Küfür, cahillikten meydana gelir,

Allah, kâfirin kâfirliğini ezelde bilir, bildiği gibi de zuhur eder Rüya ve mülâyimlik mânasına gelen hilm ile, sümük mânasına gelen hilm nasıl bir olur?

Çirkin resim, ressamın çirkinliğini icap ettirmez ya. Çirkini de yaptığına, yapabildiğine delil olur ancak.Hattâ hem çirki, hem güzel resmi yapabildiğinden ressamın, kuvvetli ressam olduğuna delildir.

Sahabenin ruhlarında Kuran’a karşı fevkalâde bir iştiyak vardı ama aralarında hafız pek azdı.Zira sevgilisi, âşıkı yakar, yandırır.

Vahiy ve nur şimşeği, peygamberi yakar Kadîm olan Allah’nın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.

Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.

Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.

Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür. Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak mânasızdır.

Aydın ayna sâf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir

Beni tembel, hor, hakir, ağır ve miskin yaratan sensin. Zayıf ve sırtı yaralı eşeklere, atlarla katırlara yüklenen yük yüklenemez ki.

Yarabbi, madem ki beni tembel yarattın, rızkımı da tembelliğime bakarak ben çalışmadan ver.

Yarabbi, ben tembelim gölgene yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum.
Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.

Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.

Yarabbi, senden zahmetsiz, eziyetsiz ve ummadığım bir rızık istiyorum. Derlerdi ki “ Bu sersem ne söylüyor, yoksa birisi buna esrar mı yutturdu da aklını aldı.

Rızık, kazançla,zahmet ve meşakkatle elde edilir.

Herkes bir sanat, bir iş tutturmuş, rızkını öyle elde eder.

Allah elçisi, sultan, hüner sahibi Davut Peygamber bu kadar yüceliğe, sahip olduğu, dostun inayetleri onu seçmiş olduğu halde çalışıyor.

Adem Peygamber’den bu zamana kadar öyle güzel sesli kimse gelmedi. Her vaazında iki yüz kişi ölmekte… güzelsesi insanları candan etmekte.

Aslanlar, ceylânlar va’zına gelmekte… Sesine dağlar
ses veriyor, yüzlerce mucizeleri var yücelikle beraber Allah, onun bile rızkını çalışmadan vermiyor.

Rızıklanma çalışmana bağlı.
Bunca yüceliğine rağmen zırh yapmadıkça, zahmet çekmedikçe rızk gelmiyor.

adam bunca tersliği bunca adiliği ile beraber hemencecik, ticaretsiz eteğini kârla doldurmayı istemekte.
ahmak herif gökyüzüne merdivensiz çıkayım diyor.”

Peygamber as “ Şüphe yok, Allah duada ısrar edenleri sever “ demiştir. o istek ve isteyen kişinin isteğindeki ısrar istediği şeyden
de istediğine ulaşmasından da
daha iyidir,

ey gani padişah, Sen olmadıkça, senin inayetin lûtfetmedikçe gece gündüz nazım ve kafiyenin ne değeri olabilir,bu çeşit meydana gelen şiire kim bakar ki?

Sen, her şeyi, seni tespih eder bir hale koymuşsun, akıl ve temyiz sahibi olanlar da seni tespih eder, akıl ve temyiz sahibi olmayanlar da.
Her birinin tespihi başka çeşit

yetmiş iki milletin her biri öbürlerinin halinden bi haberdir… hepsi de şüphe içinde kalmıştır.

Konuşan, söz söyleyen iki kişi bile birbirinin halinden haberdar olmazsa duvarla kapı, nasıl birbirini anlar, duyar?

Ben, söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar?

kininden, hasedinden dertlenmez
akıllı adam bile vehimle delirir gider

Aferin zeki çocuk, bahtın daima yâver olsun, Allah sana yardım etsin

Güzellerin bazıları, nasıl bazılarından üstün, bir kısmı da öbürlerinden aşağıysa insanların akılları da fazla, yahut eksiktir.

Ahmed sav Erlerin güzelliği, dillerinin altında gizlidir” mealinde bir söz söyledi.

Akıllar yaratılışta aynı derecededir, Tecrübe ve öğreniş, aklı çoğaltır, azaltır, bu suretle bir adam, öbüründen daha bilgili olur

yaradılışta olan üstünlük, çalışıp çabalama, düşünüp taşınma ile elde edilen üstünlükten elbette iyidir.

Sen söyle, Allah vergisi mi daha iyi, yoksa topal eşeğin rahvan atı taklidi mi?

Baş, daima ayağın reisidir… Ayağı çekip götüren baştır.

A mukallit, gök nurunun bir kaynağı olan kişiden üstün olmayı isteme.

Aklı cüz’inin âfeti vehimdir, zandır. Çünkü onun vatanı karanlıklar diyarındadır.

Vehimden gelen korkuya iyice dikkat et de vehimin kötülüğünü anla.

Hayır ola, Allah esirgesin, başına kötü bir şey gelmesin Kötüye yorma, vehimlenme, insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.

Kabul edilmesi farz olan Peygamber hadisidir bu: Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz sahiden hastalanırsınız.

Bunca işler işledik, bunca düzenler düzdük; yine de zindandayız. Kurduğumuz yapı, kötü yapıymış, biz de kötü kurucular

Hile , düzen. Siz bir ayran için yüz yalan söylersiniz.

İnsan, bir işe ciddiyetle koyuldu mu hastalığını göremez, körleşir.

Kendinde göğe doğru çıkmaya bir meyil gördün mü hüma kuşu gibi devlet kanadını hemen aç! Fakat kendinde yeryüzüne bir meyil gördün mü feryat et ,

Akıllılar önceden feryat ederler, bilgisizlerse işin sonunda başlarına vururlar! Sen, işin önünde sonunu sor da kıyamet günü pişman olma.

Dağlardaki ağaçlardan meyve düşürmeyeyim, ağacı silkmeyeyim, hiç kimseden açıkça, yahut gizli kapalı bir şey istemeyeyim

O dağlarda ağaçlar, meyveler, sayısız elmalar, armutlar, narlar vardı. O derviş, meyvelerle gıdalanır, başka hiçbir şey yemezdi.

O derviş, Allah’a “ Yarabbi ahdım olsun. ağaçlardan meyve toplamayayım Rüzgârla yere düşen meyvelerden başka hiçbir meyve yemeyeyim, elimi hiçbir dala uzatmayayım.” dedi.

sözlerinizde daima inşallah deyin, ahitlerinizde de Allah dilerse sözünü söyleyin

Biz her sabah yeni bi işte, yeni bir güçteyiz. Her şey, bizim dileğimize göre meydana gelir denmiştir.
Hadiste “

Başka bir hadiste de denmiştir ki: “ Bu gönlü ateş üstündeki kazanda kaynayan bir su bil!”

Gönlün her an başka bir dileği vardır. Şu halde gönlün reyine, dileğine neden emin olur da ahdeder, sonunda da pişman olur, nedamete düşersin?

bu Allah’nın hükmü takdiridir. Kuyuyu görürsün de çekinmeye kudretin olmaz.Uçan kuşun tuzağı görmeyip hapse düşmesine taaccüb edilmez ki.

Şaşılacak şey şudur Uçan kuş Hem tuzağı hem mıhı görür de yine sonunda ister istemez o tuzağa düşer!

demir zincirleri demirci kırabilir, bir adam zindanın temelini kazıp duvarını yıkabilir. fakat şaşılacak şey şu ki gizli olan kuvvetli bağı kırmaktan demirciler bile âcizdir

Ey kerem sahibi, ey cennetliklerin ulusu, bu kötü işi affet, hakkını helâl eyle. Beni bağışla Ben yemin hürmetini terk ettim, onun adaleti de benim sağ elimi kestirdi!

Ben kötü olduğunu bildiğim halde ahdimden döndüm. Bunun kötülüğü elime geldi.Ey vali, sevgilinin hükmüne elimiz de feda olsun, ayağımız da, beynimiz de,

Nice kuş vardır ki uçup tane arar… boğazı,arar… boğazı, boğazının kesilmesine sebep olur.

Nice kuş vardır ki açlık ve midesi yüzünden dam kenarında, kafes içinde mahpustur.

Nice balık vardır ki su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur.

Nice namuslu, örtülü kadın vardır ki boğazının şomluğundan rüsvay olmuştur.

Nice bilgili ve iyi huylu kadı vardır ki boğazının yüzünden rüşvet almış, utanıp yüzü sararmıştır.

Hattâ Harut’la Marut bile o şarabı tatmışlardır da o şarap, onların göğe çıkmalarına mâni olmuştur.

Onun bu pek ehemmiyetsiz mücahedesi, din içindi, bu yüzden de sultan oldu, ârifler kutbu oldu.

rüyada vücudunu noksan görsen ne çıkar? Yüzlerce parçaya ayrılsan bile ne korkacaksın cihan hakkında da Peygamber, uyuyanın gördüğü bir rüya dedi

Kör, her adımda kuyuya, çukura düşmekten korkarda binlerce korkuyla yol yürür.gören kişi yolun enini, boyunu görür, çukuru, bilir.

gören kişi Her adımda ayakları, dizleri titremez. Her dertten yüzünü ekşitir mi ki

Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir. Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.

Şu yama yamama sanatına bak hele. Eski palasları iğnesiz dikip durmada Diktiği sıralarda ne ip var, ne iğne. Fakat öyle bir diker ki ortada terzi bile görünmez.

Gözünü aç da haşri apaşikâr gör… kıyamette hiçbir şüphen kalmasın.
Varlık zerrelerini nasıl tamamıyla topluyorum, gör de ölürken bu hayata sarılıp titreme.

Bundan önce yol gösteren bir şeyh vardı. Yeryüzünde adeta göğe mensup bir çırağdı. Ümmetler içinde peygambere benzer, halka cennet bahçelerinin kapılarını açardı.

Peygamber, “ İleri giden şeyh, kavminin arasında peygambere benzer” dedi.

Mahşer günü tahtı bezedikleri zaman o şiddetli günde bize sen şefaat edersin Öyle bir amansız günde senin ihsanına ümit bağlamışız.


Peygamber, “ Kıyamet günü suçluları ağlar, inler bir halde nasıl terk ederiz? o gün canla başla onların suçlarını affettirir, onlara şefaat eder, onları ağır işkencelerden kurtarırım. dedi

Peygamber, Ümmetimin iyileri zaten kurtulurlar, o azap günü benim şefaatime ihtiyaçları olmaz onlar bile suçlulara şefaat ederler, sözleri geçer, hükümleri yürür. dedi

Peygamber Hiç kimse, başkasının suçunu almaz, yükünü yüklenmez… yüklenen ben değilim ki, onların
yüklerini alan, onları hafifleten Allah’dır.” dedi

Oğul, insan, insanlık sıfatlarının bir kısmından kurtuldu mu şeyh olmaz, fakat olgun bir adam olur.

İnsanlık sıfatlarından bir tek kara kıl bile kalmadı mı şeyh olur, Allah’ya makbul bir adam haline gelir.

Ben beni ısıran köpeğe de dua eder, Yarabbi sen onu bu huydan vazgeçir, Adamları ısırmasın da halkın taşını, topacını yemesin derim.

Allah, velîleri âlemlere rahmet olmak üzere yeryüzüne getirmiştir.

Onlar, halkı Allah’ın haremine davet ederler, Hakk’a da “ Yarabbi bunları sen kurtar “ diye dua ederler.halka usanmadan öğüt verirler.

Halk, öğütlerini kabul etmedi mi, “ Yarabbi, sen bunlara acı sen kapını kapama “ derler.

Allah’nın cüz’i rahmetine mazhar olan, küllî rahmete ulaştı mı rahmet denizi kesilir, yol gösterici olur. Ey cüz’i rahmet, külle ulaş… ey külli rahmet sen de yürü, yol göster.

Allah ey Kur’an’a düşkün adam, ey her dertte bize yüz tutan, bizden ümidini kesmeyen kişi, Sen bize karşı daima yücel, yüksel demekte.

Allah Ne vakit Kur’an okumak istersen, ne vakit mushafı eline alırsan, Ben de sana gözlerinin nurunu bağışlayacağım ey yaratılışı büyük kişi, diye nida geldi.

Allah, ne alırsa ona karşılık ihsanda bulunur. Velî bu sebeple Allah’ya itiraz etmez.Bağını mı yaktı? Sana bir bağ dolusu üzüm ihsan eder;

Allah cc yas içinde neşe verir
Ortada ateş olmadığı halde bana hararet verdikten, beni ısıttıktan sonra ateşimi söndürse de razıyım.

Allah cc Madem ki mumsuz da aydınlık vermekte, mumun sönüşüne neye feryat ediyorsun?

Bazı velîler, Al ah hükümlerine razı olurlar Yarabbi, bu hükmü çevir diye niyaz etmezler

velîlerden öylelerini tanırım ki ağızları yumulmuştur, hiç dua etmezler.

O, ulular, Allah hükümlerine razı olmuşlardır, takdirin def’ine çalışmak onlara haramdır.

Bunlar, kaza ve kaderde hususi bir zevk bulurlar, bundan kurtulmayı dilemek onlarca küfürdür.

Allah bunların gönlüne öyle bir hüsnü zan vermiştir ki derde düşüp hiç yaslanmazlar, gök renkli yas elbisesi giymezler.

Dünyadaki işler daima dilediği gibi olur; Seller, ırmaklar muradınca akar, yıldızlar hükmünce hükmeder;

Hayatla ölüm, ona çavuş olur, emrine uyup dilediği yere gider.
Nereye dilerse baş sağlığı haberi yollar, nereye dilerse kutlu olsun
Yolcuların hepsi, onu izler,

yolda kalanlar onun tuzağına tutulur Onun fermanı, onun rızası olmadıkça âlemde hiçbir ağız gülmez

Öyle bir anlat ki duyunca fazilet sahibi de kabul etsin, bir şeyden anlamaz adam da.

Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.

Söz söyleyen kemal sahibi olursa söz söyleme sofrasını yaydı mı sofrası, her çeşit aşlarla doludur
Hiçbir konuk mahrum kalmaz.

Herkes o sofrada kendi gıdasını bulur. O sofra, Kur’an’a benzer; Kur’an’ın da yedi mânası vardır; alelâde halk da ondan doyar, halkın bilgide, irfanda ileri gelenleri de”

Derviş dedi ki: “ Herkesçe şu muhakkaktır ki âlem Allah emrine râm olmuştur. O padişahın kaza ve kaderi olmadıkça ağaçtan yaprak bile düşmez.

Allah lokmaya, gir içeri diye emretmedikçe boğazdan lokma bile geçmez.

Allahnın emriyle meydana gelir.
Yeryüzünde olsun, göklerde olsun… bir zerre bile onun hükmü olmadıkça kanat çırpmaz, harekete gelemez;

Onun yürür ve kadim fermanı olmadıkça kımıldayamaz bile.
Ağaçların yapraklarını kim sayabilir? sonu olmayan şey, nasıl söze sığar?

Daima iyiyi de esirgerdi, kötüyü de… herkese karşı anadan daha iyi babadan daha düşkün ve muhabbetliydi Peygamber:

Peygamber: Ey ulular, ben size baba gibi şefkat ederim, sizi babanız gibi severim. Çünkü siz benim cüz’lerimsiniz. Neden cüz’ü külden ayırırsınız?” demiştir

Cüz, külden ayrıldı mı bir işe yaramaz. Tenden bir uzuv kesildi mi o uzuv, murdar olur

Peygamber, Ali’ye de temsil yoluyla aslan demiştir. Aslan onun benzeri değildir ama misal bu… böyle demiştir işte…

Yarabbi, beni haslarından birisine ulaştır, ona arkadaş et. Yarabbi, tanıdığın erlere gönlüm kuldur. Köledir. Canım Allah’ım,

Allah ey ulular ulusu, bu ne aşk, bu ne susuzluk? Beni seviyorsun ya… başkasını ne yapacaksın? der;

Senin aşkında haris olmak övülecek şeydir, yüceliktir.Fakat senden başkasının aşkına düşüp de harislikte bulunmak ayıptır,

Erlerin şehveti, erlerin hırsı, önden gelir, puştların hırsıysa ayıp bir şeydir, kötü yoldur.Erkeklerin hırsı öne aittir, puştların hırsı arda ait!

Erkeklerin hırsı öne puştlarınki arda aittir O hırs erliğin kemalidir, bu hırs rezalettir, soğuk ve kötü şeydir.

Ey kerem sahibi, bunu Musa’dan öğren.bak, ne diyor: Bunca makama sahip yüce bir peygamber bulunduğum halde kendimi görmüyor, kendime varlık
vermiyorum, Hızır’ı aramaktayım.

Sen bu ayakları yere basıyor sanma, öyle görme. Çünkü âşık şüphe yok ki gönül yurduna sefer eder.

Bu mumlar, ne çeşit mum? Halk nasıl oluyor da görmüyor; Aydan daha aydın olan mumlar durup dururken başka bir mum arıyor?

Halkın gözünde ne şaşılacak bir bağ var ki görmüyor. Allah doğru yolu dilediğine gösteriyor sahiden”

Gözün bir an içinde gördüğünü dil, yıllarca söylese anlatamaz.Kulak idrâkin bir ân içinde gördüğü şeyleri, yıllarca dinlese bitmez.

İnsan yeşilliklerinden ağaç oldu. Olgunluktan yarılan meyvelerinden su gibi nur şimşekleri fışkırtmaktaydı!

Allah adalet asâsına boğaz verdi de o kadar sopaları, o kadar ipleri yedi.
Öyle olduğu halde o yemeden semirmedi, şişmedi. Yeyişi de hayvan yeyişi değildi, kendisi de hayvan değil

rızıklandıran Allahdır. Balıktan aya kadar

Nefsin boğazı vesveseden boşaldı mı ululuk vahyine konuk olur.

kötülerin ölümü kötü mizaçtandır.
İnsanın mizacı toprak yemeye alışırsa rengi sararır, kötüleşir.

İnsan hastalanır, düşkün bir hale gelir.kötü mizacı değişirse kötülüğü gider, yüzü parlar.


Dadı, süt emer çocuğunu türlü, türlü nimetlerden gıdalandırır.
Hulâsa yaşamamız, sütten kesilmemize bağlıdır. Sen de kendini gıdadan kesmeye çalış

vesselâm.Dışarda pek düzgün, pek güzel bir âlem var… Boyuna, enine geniş bir yeryüzü… orada nice nimetler var, nice sonsuz yiyecek

vesselâm.Dışarda nimetler var,
Pek yüksek, ziyadar bir gökyüzü… güneş,ay ışığı, yüzlerce süha yıldızı.O âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılamaz ki…

sen, neden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin? Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin.

Tamah, kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar adama bir şey anlatmaz.Sende âlemin güzelliğine tamah etmektesin de bu tamah, o ebedî âlemin güzelliğine perde oluyor.

Gururla dopdolu olan bu hayatın zevki seni doğruluk hayatından uzaklaştırmakta.Tamah yüzünden Hak, sana bâtıl görünür…tamah yüzünden sende yüzlerce körlükler artar durur.

Erlerin öğüdünü canla, başla dinle de korkudan kurtulup emniyete eriş.

Açlıktan âdeta Kerbelâ’ya düşmüşsünüz, bu yüzden bütün mihnetlere uğramışsınız. Fakat dostlar, aman Allah için olsun sakın fil yavrusu yemeyin.

Bunlar benim hırka giyenlerimdir.
Binlerce kişi arasında yüz binlerce kişidirler, hepsi bir vücuttur.” Öyle olmasaydı bir tek Musa, bir tek sopa ile Firavun’un altını üstüne getirebilir miydi?

Bunlar benim hırka giyenlerimdir.
Binlerce kişi arasında bir vücuttur.”
Öyle olmasaydı Nuh, bir beddua ile doğuyu batıyı sulara gark edebilir miydi?

Bunlar benim hırka giyenlerim
olmasaydı İhsan ve kerem sahibi Lût, zâlimlerin şehirlerini perişan eyleyebilir, yerlere batırabilir miydi

Hakk’a tapan yüz binlerce peygamber yüzünden her devirde nice azaplar oldu. Söylesem uzun sürer. Ciğerde ne oluyor ki? Dağlar bile kan kesilir

Bu kör, ne şaşılacak şey kördür; uzağı görür, gözü de keskin. Fakat yalnız devedeki yükü görür. İnsan hırsından her şeyi kıldan kıla görür,
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
mevlâna mesnevi 1.cilt

Yerlerin şiddetle sarsıldığı kıyamet gününde bu yeryüzü, insanların hallerine şahit olur.

yeryüzü, insanların hallerine şahit olur. Gizlediği haberleri apaşikâr söyler. Yeryüzü ve dikenler söze gelir.

Filozof; cini, şeytanı inkâr eder; fakat inkâr eder etmez bir cinin, bir şeytanın maskarası olmuştur.

Ey filozof, eğer şeytanı görmedinse kendine bak Kimin gönlünde şüphe, vesvese varsa felsefeye inanmıştır, gizli münkirdir.

Bazen dine inanır ama bazı ,bazı da o filozofluk damarı yüzünü kapkara eder.

Ey ayıpları örten Allah! Perdemizi kaldırma; imtihan zamanında bize yardım et, bizi kurtar!

Lânetlenmiş İblis; yüz binlerce yıl Abdâl’ dendi, müminler beyiydi.
Naz ve istiğnası yönünden Âdemle savaştı, kuşluk vakti kokmaya başlayan pislik gibi rüsvay oldu.

Dünyada yüz binlerce İblis ve Bel’am vardır ki gizli, açık hep düşmüşlerdir.

Allah, misal olsun diye ikisini meşhur etti; iki hırsızı darağacına çekti, yükseltti. Yoksa kahrına uğramış daha nice hırsız var

Nazeninsin, nazlısın, ama haddince Allah aşkına olsun haddini aşma!
Eğer kendinden daha nazenin birisine çatarsan seni yerin yedi kat dibine sokar.

ey garip adam! Aslandan kaçan yaban eşeklerine benzedikten sonra senin ne şerefin var ki?

Eşek, işe yaradığı için öldürülmez. Fakat yaban eşeği olursa kanı mübahtır.

Ey yüce sevgili! İnsan akıllı olduğu halde o Peygamberlerin, velîlerin sözlerinden kaçar, vahşileşirse nasıl mâzur olur?

oklar ve süngüler önünde kâfirlerin kanı mübahtır onlar, işe yaramaktan uzaktırlar. karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, aşağılık kişilerdir

Kasırga, birçok ağaçları kökünden sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur. O sert rüzgâr, otun zayıflığına acır.

Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma. Balta; ağaçların, dalların çokluğundan,sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer. Fakat bir ota saldırmaz.

Neşter yaradan başka yere vurulmaz. Aleve, odunun çokluğundan ne gam? Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?

Mânaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok âciz.

Allah’mız, bu rüzgârı Âd kavmine ejderha yaptığı halde, Yine aynı rüzgârı; müminlere rahmet,hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.

Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir.

Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar.

Din gayretinin başka alâmeti vardır. O ateşten bütün bir dünya yeşerir, hayat bulur.

Allah; Hârût’la Mârût meleklerine buyurduki nurdan yaratılmış, gökyüzünün askerleri,mâsum melek kullarım! Şükredin

Allah; Hârût’la Mârût meleklerine buyurduki şükredin şehvet ve cinsi temayülden kurtulmuşsunuz.
size şehvet versem gök, sizi kabul etmez. Sizdeki mâsumluk, benim ismetimin aksindendir. O mâsumluğu benden bilin,

Kendinize gelin,Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar gönlü bulanır.

hiddeti yenmek budur; onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın.

Hal hatır sorma, gönül almak ve teselli etmek içindir.

Yaktığınız ateşlerden korkun. Siz, onu günahlarınızla çoğalttınız, günahınız yüzünden alevdesiniz.

ihdinassırâtal müstakîme- sen bizi doğru yola hidayet et” denir.
Yani “ Ey Allah! Bu namazımı riyakârların namazıyla karıştırma.

Zâhitlik ve şüpheli şeylerden çekinmek, faziletin mihrabıdır.Kıyas yüzünden Kâbe’yi görmezlikten gelme, ondan yüz çevirme.

Doğruyu Allah daha iyi bilir.

herkesten ileriyseniz de.
Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın.

Kendinize gelin. Allah gayreti, pusudan çıkmayı görsün; baş aşağı yerin dibine gidersiniz.

Allah, ferman senin,senin ihsanın, senin koruman olmazsa nerede bir ihsan, nerede bir koruyan?”

gökyüzünün üstünde perdeler dokuyor, yeryüzüne inip şadırvanlar kuruyoruz. Adalet yapar, ibadet eder; her gece yine göklere gideriz.

Meyhaneden çıkıp yol, yanılan sarhoş, çocukların maskarası ve oyuncağı olur.

yol, yanılan sarhoş Her tarafa, her yola, çamurların içine düşer, her ahmak da ona güler

Allah sarhoşundan başka bütün halk, çocuktur. Heva ve hevesinden kurtulmuş kişiden başka baliğ
yoktur.

Allah “ Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız.”Dedi. Allah doğru buyurur.

Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?

Halkın savaşı da çocukların savaşı gibidir. Tamamı ile mânasız, esassız ve hor! Hepsi sopadan kılıçlarla savaşırlar. Hepsi faydasız bir şeyle uğraşıp dururlar

halk atlıları, bir gün atlarını sürerek dokuz kat gökten geçsinler de bak!
O gün ruh ve melek Allaha yücelir

Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.

Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.

Allah “ Yahmilü esfâra-Tevrat’ı bilip onunla amel etmeyen kitap taşıyan eşeğe benzer” dedi.

Allah’dan olmayan bilgi yüktür.

Allah’dan verilmeyen ilim, gelini süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi diri kalmaz, uçup gider Yol olmadıkça katiyen gül de olmaz...

Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamı ile kendinden arıt (yok ol!) Demir gibi demirlikten çık, renksiz bir hale gel. Riyazatta tozsuz passız bir ayna ol

Kendini kendi vasıflarından arıt ki asıl kendi sâf, pak zatını göresin.
O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksızın gönlünde peygamber
ilimlerini görür bulursun.

Peygamber “ ümmetimden öyleleri vardır ki benimle aynı yaratılış aynı himmete sahiptirler. Ben onları hangi nurla görüyorsam onların canları da beni mutlaka aynı nurla görür” dedi

göğe, arşa, ferşe, denizlere, ta en yüce gökten, denizin dibindeki balığa kadar hiçbir şeye sığmaz.
Çünkü bütün bunların hududu, sayısı vardır. Halbuki gönül aynasının hududu yoktur.

Burada akıl, ya susar, yahut şaşırıp kalır. Gönüllerini cilâlamış olanlar; renkten, kokudan kurtulmuşlardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler.

Herkes ölümden ürker, korkar. Bu kavimse ona bıyık altından gülmektedir. Kimse onların gönlüne galip gelmez.

Sedefe zarar gelir, inciye değil
Allah’nın doğruluk makamında oturanların, derecesi; arştan da yücedir, kürsüden de, boşluktan da!

doğmadıkça anlamak müşkül işlerdendir. Çünkü doğmamış çocuğun nasıl olduğunu bilen azdır.
Bunu anlayan ancak Allah nuruyla bakıp gören kişidir.

Hindu ile Türk, ana karnında belli olmaz. Fakat doğunca zayıf mı kuvvetli mi... herkes görür anlar.
Onların naraları kulağıma gelmekte.

İşte gözümün önünde... Cennet ehli, dilekleriyle birbirlerini kucaklamışlar; dudaklarından buseler yağmalıyorlar.

Aşağılık kişilerin naralarından, “ ah, ah” diye bağrışmalarından kulağım sağır oldu.

Ayna ve terazi yalan söyler mi?Ayna ile terazi, kimse incinmesin, utanmasın diye sözünü saklar mı?

Ayna ile teraziye yüzlerce yıl hizmet etsen onlar yine doğrucu ve kadri yüce mihenklerdir.

Allah, hakikatlerin anlaşılması için kadrimizi yüceltti. Eğer bu doğruluğumuz olmasaydı ne değerimiz olurdu; iyilerin yüzünü nasıl ağartırdık?”

Allah güneşi, ezeli güneş, hiç koltuğa sığar mı? Aslı olmayan şeyleri de yırtar, yakar; koltuğu da. Önünde ne delilik kalır, ne akıllılık!”

Gönül dilerse gözler; zehrin, yılanların bulunduğu tarafa gider; gönül dilerse baktığı şeylerden ibret alır.

Gönül dilerse görülen şeylere bakar; gönül dilerse örtülü , gizli şeylere akar. Gönül dilerse, gözleri külliyat tarafına sevk eder; gönül dilerse cüziyatta hapseyler.

Gönül ne tarafı işaret ederse beş duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.

Musa’nın elindeki sopa nasıl Musa’ya tâbi ise el, ayak da apaçık gönlün emrine tâbidir.

Gönül isterse ayak, raksa girer, yahut yavaş yürürken hızlı yürümeye başlar Gönül isterse el, parmaklarla hesaba girişir, yahut kitap yazar.

Gönül mademki ululukta sen de bir Süleyman’sın...Parmağındaki saltanat yüzüğüyle perilere, şeytanlara hükmet!

saltanatta hileye sapmazsan o şeytan, senin parmağından yüzüğü alamaz.Gayri adın, sanın, dünyayı tutar. Cismin gibi iki cihan senin hükmüne uyar.

Fakat şeytan elindeki yüzüğü alırsa padişahlık bitti, bahtın öldü demektir

hain kul, Allah yanında, onun rızasını kazanmış bir kul olmaz.

varlığın Rabbi olan Allah’ın hikmeti nelere kadir değildir Taş; ateşle sınanacağı ateş içinde eriyeceği için kâfirler, ateşe atılırlar, onların azabı ateşle olur.

O taş gibi gönle kaç kere yumuşak sözler söyledik, fakat öğüt almadı.
Damarda da kötü yara olursa oraya kötü ilâç konur, eşeğin başına köpeğin dişi lâyıktır.

Nur istersen nura istidat kazan; Allah’dan uzaklık istersen kendini gör, uzaklaş Yok, eğer bu harap zindandan kurtulmaya yol istersen sevgiliden baş çekme, secde et

Allah’ın merhameti herkese şâmil olduğundan diler ki o rahmet, herkesi aydınlatsın.

Her bey, her esir, ümit ve korkuyla Allah’dan çekinsin imanın, yüz fazileti vardır.

Bunu iyice bil de şüphe ve tereddütten kurtul! Kul, efendisinin huzurunda değilken de kulluğunu korur, itaatten çıkmazsa bu kulluk iyi ve hoş bir kulluktur.

padişahın önünde onu öğen kişi nerede, padişah yokken bile ondan utanıp çekinen nerede.

Güneşin varlığına delil kendisi yeter. Allah’dan daha ulu şahit kimdir Allah da şahadet eder, melekler de, bilgili kişiler de:

Şüphe yok ki Rabb, ancak daimî Allah’dır...

Hak, şahadet edince melek kim oluyor ki şahadette Allah ile müşterek olsun!

Her melek; yeni ay, yahut üç günlük ay, yahut da dolunay gibi kemal, nur ve kudret sahibidir.

Meleklerin kanatları insanların akıl kanatlarına benzer. İnsanların akılları arasında da çok fark vardır.
İyilikte olsun, kötülükte olsun

her insana kendisine benzer bir melek arkadaştır.

Peygamber “ Sahabem yıldızlar gibi yola gidenlere ışık, şeytanlara taştır” dedi

Allah akılsızların akıllarını kulaklarında halka halka küpeler olduğu halde geri verir.

Hepsi hamdü sena ederek ayak vurur el çırpar, nazlı nazlı Rabbimiz bizi dirilttin bize hayat verdin derler.

O çürümüş deriler, dökülmüş kemikler, yerden tozlar koparan atlılar kesilir; Kıyamet günü, şükrederek, yahut kâfir olarak yokluktan varlığa hamle ederler.

Niçin başını çevirir, görmezlikten gelirsin Dünya mansıplarını elde etsen bile yine kaybetme korkusundan canın çıkar.

En güzel olan Güzeller güzeli Allahın aşkından başka ne varsa can çekişmeden ibarettir, hattâ şeker yemek bile!

Can çekişme nedir? Ölüme yaklaşmak Kötü renkli gecede çok iyilikler vardır. Abıhayat, karanlıkların eşidir, karanlıktadır.

Senin düşmanın kimlerdir? Bilmiyorsun. Ateşten yaratılanlar, topraktan yaratılmışların varlığına düşmandır.

Ateş suyun ve oğullarının düşmanıdır. Nitekim su da ateşin canına düşmandır.

Şehvet ateşine ne çare var? Din nuru

Müminler ;nurunuz kâfirlerin ateşini söndürdü.

Bu ateşi ne söndürür? Allah nuru.

İbrahim’in nurunu kendine usta yap.Yüzüne, kalplerin haramdan çekinmesinden kızıllık süren kişinin güzel yüzü, hiç ateşten kararır mı?
Allah ondan razı olsun

Mal tohumdur, her çorak yere ekme kılıcı her yol vurucunun eline verme

Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hakla oturanı ara, onunla otur!İbadetteki ihlâsı Ali’den öğren,

Allah aslanını hilelerden arınmış bil.
Savaşta bir yiğitti, hemen kılıcını çekip üstüne saldırdı. O, her velî peygamberin, öğündüğü Ali

Ali’nin yüzüne tükürdü Bir yüze tükürdü ki ay yüz secde eder.Yiğitlikte Allah aslanasın, mürüvvette Musa’nın bulutusun. O bulutta eşi görülmemiş nimetler, ekmekler yağar.

Bu bulutlar, çalışıp çabalar, buğday bitirirler. Halk onu pişirip bal gibi tatlı bir hale koyarl. Musa’nın bulutu rahmet kanadını açar, halka zahmetsizce nimetler verir

Ahmed’ sav in yüce ümmeti için o yemek kıyamete kadar bakidir
Peygamber Rabbime misafir olurum O beni doyurur, su verir dedi

Kendini tevil et, hadîsleri değil; kendi dimağına kötü de, gül bahçesine değil!

Ey rahmet kapısı, ey eşi, naziri olmayan Allah dergâhı, ebede kadar açık kal!”

Her istek, her zerre bir penceredir, fakat kör gönül nasıl olur da Orada bir kapı vardır” der.

Gözcü, bir kapı açmadıkça gönle, orada kapı olmak ihtimali bile gelmez.

Burnuna gayptan bir koku gelmedikçe, söyle… burnunun ucundan başka bir şey görebilir misin?

Bizim duygumuzdan gizli olan bir yoldan gökyüzündeki güneşe nice yollar var.

Sen, tek başına bir ümmetsin, fakat yüzbinlerce er sayılırsın.

Ali dedi ki: “Ben kılıcı Allah için vuruyorum. Allah kuluyum ten memuru değil! Allah aslanıyım heva heves aslanı değil...

Ali dedi ki İşim, dinime şahittir.
Ben “Attığın zaman sen atmadın, Allah attı” sırrına mazharım. Ben kılıç gibiyim, vuran o güneştir.

Hışım, şehvet ve hırs rüzgârı, namaz ehli olmayan kişiyi silip süpürür.rüzgârım, onun rüzgârıdır.

Benim hareketim, ancak onun rüzgarıyladır. Askerimin başbuğu, ancak tek Allahın aşkıdır.Sevgisi Allah içindir”

ancak Allah için birisine düşmanlık etmeli.

Cömertliğimin Allah yolunda olmasını,varımı yine Allah için sakınmamı istedim.

Burada Allah sıfatlarından başka sıfat yoktur, beri gel! Beri gel ki Allah’nın ihsanı seni azat etsin. Çünkü onun rahmeti gazabından üstün ve arıktır.

Gül yaprakları dikenden bitmez mi?
Ömer'in Peygambere kast edişi suçu, onu ta kabul kapısına kadar çekip götürmedi mi

Allah ümitsizliğin boynunu vurmuştur.

Şeytan, taşlanır; hasedinden çatlar, iki parça olur.

Şeytan bir günah meydana getirmek ve onunla bizi bir kuyuya düşürmek ister.

Kader kalemi, bunu yazdı, yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar, baş aşağı olur.

Sen Allah aletisin; yapan, Allah’nın eli. Hakkın aletini nasıl kınayayım, Hakkın aletine nasıl itiraz edeyim?

Eğer Allah, kendi yaptığı işe itiraz ederse bu itiraz yüzünden bağlar, bahçeler yeşertir.

Kendi yaptığı işe itiraz, ancak onun kârıdır. Çünkü kahırda da tektir, lûtufta da.

bey odur, memleketler de tedbir de onundur kırarsa tekrar iyileştirebilir
Ulu kişi, “ Hiçbir âyeti değiştirmedik ki ardından daha hayırlısını getirmeyelim” remzini bil.

Allah hangi şeriatın hükmünü kaldırdıysa âdeta otu yoldu, yerine gül bitirdi

Peygamberin savaşı sulha sebep oldu. Bu âhir zamandaki sulh o savaş yüzündendir. O gönüller alan sevgili Peygamber

O gönüller alan sevgili Peygamber
âlemdekilerin başları aman bulsun diye yüz binlerce baş kesti Bahçıvan, fidan yücelsin, meyve versin diye muzır dalları budar.

Sanatını bilen bahçıvan, bahçe ve meyve gelişsin diye bahçedeki otları yolar. Noksanlarda nice fazlalıklar var.

Şehitlere hayat yokluktadır. Onlar Rablerinden rızıklanır, ferahlarlar”

Hayvanın boğazı kesilince insanın boğazı gelişir. O hayvan, insan
vücuduna girer, fazileti artar.

İnsanın boğazı kesilirse ne olur, fazileti ne dereceye varır? bir üçüncü boğaz doğar ki o, Allah şerbetiyle, Allah nurlarıyla beslenir,

Ey kısa parmaklı, himmeti kesik kişi! Ne vakte dek canının hayatı ekmek olacak? Beyaz ekmek için yüzsuyu döktüğünden dolayı söğüt ağacı gibi meyven yok

kırmak, kırığı sarıp iyileştirenin hakkıdır.Dikmeyi bilen yırtmayı da bilir. Neyi satarsa yerine daha iyisini alır. Evi yıkar fakat bir anda daha mamur bir hale getirir.

Canilere kısas emretmese, Kısasta hayat var” demeseydi, Kimin haddi vardı ki kendiliğinden, Allah hükmüne esir olmuş bir kişiye kılıç vurabilsin!

Allah, kimin gözünü açmışsa o adam bilir ki katil, takdirin esiridir.
O takdir kimin boynuna geçmişse kendi oğlunun başına bile kılıç vurmuştur.

Ey yardım dileyenlerin yardımcısı, bize hidayet ver.Kerem ederek hidayet ettiğin kalbi azdırma; takdir ettiğin kötülükleri bizden defet;

Kötü kazaları esirge; bizi Allaha razı olan kardeşlerden ayırma! Senin ayrılığından acısı yok... Sana sığınmazsak sen esirgemezsen işimiz, gücümüz kargaşalıktır

Ölümün görünüşü ölüm, iç yüzü diriliktir; ölümün görünüşte sonu yoktur, hakikatte ise ebedîliktir.

Çocuğun rahimden, doğması bir göçmedir; fakatta cihanda ona yeni baştan bir hayat var.

Ey inandığım, itimat ettiğim kişiler! Beni kınayın ve öldürün. Şüphe yok, benim ebedî hayatım öldürülmemdedir.

Ey yiğit! Hayatım, mutlaka ölümdedir

Mustafa sav in, Mekke’yi ve diğer yerleri fethetmek istemesi, dünya mülkünü sevdiğinden değildi; Allah emriyleydi. Çünkü “ Dünya cifedir” buyurmuştu.

Onu görmek için yedi kat gök uçtan uca hurilerle meleklerle dolmuştur.
Hepsi kendilerini, onun için bezemişti, fakat onda sevgiliye aşktan, muhabbetten başka bir heva ve heves nerede ki:

Göz Allah’dan başka bir yere şaşmadı, meyletmedi” sırrına mazharız, karga değiliz; âlemi renk renk boyayan Allah sarhoşuyuz;

Göklerin, akılların hazineleri bile Peygamber’in gözüne bir çöp kadar ehemmiyetsiz görünürse. Şam ve Irak ne oluyor ki onlar için savaşsın, onlara iştiyak çeksin!

gönlü kötü olan, onun işlerini kendi bilgisizliğine, kendi hırsına göre mukayese eden kişi onun hakkında böyle bir şüpheye düşer.

Ben köpek değilim, Allah aslanıyım. Allah aslanı suretten kurtulandır.

Dünya aslanı av ve rızk arar, Allaha slanı hürlük ve ölüm! Çünkü ölümde yüzlerce hayat görür de varlığını pervane gibi yakıp yandırır.

Öyle bir hale geldim ki o anda savaşımın yarısı Allah içindi, yarısı nefsim için. Allah işinde ortaklık yaraşmaz

Sen Allah nakışısın: Seni, o, kudret eliyle yarattı, bezedi. Onunsun, o nur denizinin kulu, kurbanıyım

Bana kelime-i şahadeti söyle, bende söyleyeyim ki zamanın en yücesini gör

Ali, ilim kılıcıyla bu kadar boğazı, bu kadar halkı kılıçtan kurtardı. ilim kılıcı, demir kılıçtan daha keskin, hattâ yüzlerce ordudan daha galip, daha üstündür.

Yazıklar olsun ki iki lokmacık yendi de bu yüzden fikir çoşkunluğu dondu, yatıştı.

Ekmek mânevi olursa yenmesinde fayda var. Fakat bildiğimiz ekmeğin faydası yok, kalbi daraltıyor.

Mânevi ekmek, yeşil diken gibi... deve yiyince yüz türlü fayda, yüzlerce lezzet bulmakta.Ekmek de mânevi oldukça o yeşil dikendi.

Maksada sabırla erişilir, aceleyle değil. Sabret, doğrusunu Allah daha iyi bilir.

mesnevi 2. cilt

Aşk, sayıya sığmaz,ölçüye gelmez

Allah Peygamberine daimî ve çok salâtü selâm olsun.

bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur.

Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.Yürü, tez Allah dostu ara.

Böyle yaptın mı, Allah, senin dostun olur.Akıl başka bir akılla birleşti mi nur artar, yolmeydana çıkar.

nefis, bir başka nefisle sevinir, gülerse karanlık çoğalır, yol gizlenir

Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çerçöpten arı tut. Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma.

Göze tozu toprağı hediye götürme
Zira mümin, müminin aynası olunca buğulanmadan kurtulur.

Mahzunluk zamanında dost, can aynasıdır. Aynanın yüzünü nefesle buğulandırma.

Topraktan aşağı mısın ki ? Toprak bile sevgiliyi bulunca bir bahar yüzünden yüz binlerce çiçeğe kavuştu.

O yaş ağaç, sevgiliyle buluşunca hoş bir hava yüzünden baştan ayağa açıldı, donandı.

Kargalar, güz mevsimi otağlarını kurdular mı, bülbüller gizlenir ve susarlar. gül bahçesi olmayınca, bülbül sükût eder.

körsen köre teklif yoktur. Değilsen yürü, var; sabır kurtuluş anahtarıdır.

Sabır ilâcı, gözlerin perdesini de yakar, göğüsleri gönülleri de yarıp açar.

Gönül aynası saf ve pak bir hale gelince sudan, topraktan hariç suretler görürsün.

Allah’a şükür olsun ki Kapısının toprağı, gönlümü teshir etti. Senin toprağına karşı ululananın toprak başına.!

Dedim ki; Eğer güzelsem bu güzelliği onun lûtfu olarak kabul ederim. Değilsem zaten çirkinlikler bile bana güler!

O güzeldir, güzelliği sever. Taze bir delikanlı, kart bir ihtiyarı nasıl seçer?

Temizler, kimlerindir? Temizlerin. Şu meydandadır: Güzel, güzeli sever, güzeli ister.

Şunu bil ki güzel, güzeli cezbeder. Temizler,temizler içindir” âyetini oku!

Âlem de her şey, bir şey cezbeder. Sıcak sıcağı çeker , soğuk soğuğu.
Aslı olmayan, aslı olmayanları çekmektedir, bakilerde bakilerden sarhoş olmakta.

Cehennem ehli olanlar, cehennem ehli olanları cezbeder. Nura mensup olanlar, ancak nura mensup olanları ister.

Gözünü yumdun mu canın kopuyormuş gibi bir eleme, bir ıstıraba düşersin. Gözün, gündüzün nurundan ayrılmaya sabrı yoktur.

Gözünü yumdun mu tasalanır, gama, gussaya düşersin. Gözün nuru, gündüzün olanlar, ancak nura mensup olanları ister

Gözün açıkken de tasalanırsan bil ki gönül gözünü yummuşsundur,
onu aç!

Bil ki sıkıntı gönlünün iki gözü de kapalı olduğundandır.

Benim gözüme ululuk sahibi Allah’ın sürmesiyle sürmelenmiştir. Varlık evidir, Gözümde bir tek kıl olsa hayalimde gevher, yeşim taşı gibi görünür.

Bir eğri kıl gökyüzüne perde olursa bütün vücudun eğri olunca halin ne olur?

Her cüz’ünü doğrulara uyup doğrult. Ey doğru yola giden,o eşikten baş çekme!

Teraziyi, terazi doğrulttuğu gibi terazinin değerini azaltan da yine terazidir. Doğru olmayanlarla tartılan eksikliğe düşer, aklı şaşar

Ateşe üzerlik tohumu serper gibi kurtların başına ateş serp; çünkü o kurtlar, Yusuf’un düşmanlarıdır.

Kendine gel, Şeytan sana “ babasının canı” der o lain seni aldatır. Bu kara yüzlü, babana da bu şeytanlığı yaptı. Âdem’i de mat etti

boğazında bir çöp gibi kalakalır.!
Onun çöpü boğazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası.

Ey kararsız kişi, mal çöpten ibarettir.

Allaha şükürolsun ki o dua kabul edilmedi. Ben duamın kabul edilmeyişini ziyan sandım ama bana faydaymış”

Nice dualar vardır ki ziyanın, helâk olmanın ta kendisidir. Pak Allah, onları kereminden kabul etmez

Âdem ömürlerce yandı,yakıldı da arındı felekler hazinesine emin oldu

Allah,”Gerilemede gerilemeyi arar. Diken eken ancak yeşermiş taze diken elde edebilir.

Dünyada diken eken kişi,sakın ektiğin dikeni gül bahçesinde arama! O, eline gül bile alsa diken olur.Bir dost varsa yılan kesilir

Murakabede sevgilinin huzuru, bir defter haline gelir Allahın manevi huzuruna varılır, bütün hakikatler o huzurda okunur

Sofinin defteri, harflerin yazılmasından meydana gelen karalama değildir Ancak kar gibi bembeyaz ve temiz gönüldür.

Hak, onlara madem ki nurundan saçtı, Hakk’ın nuru, ayrılmaz
Allah’ın lütfu, Allah’ın keremi seni dokuz kat gökten geçirir.

ey hakîm, benim senin gibi yüz binlerce konuğum geldi; Hepsi de yanımızdan razı olup gittiler.”Konuk bizim canımızdır,bizdendir”

Lâhavle babam, lâhavle de! Bir işe yolladığın ehil kişiye az söyle!” Her düşmanlığa bir sebep olur.

İnsan; yılana, akrebe ne yaptı ki onlar,daima insanı sokmak öldürmek isterler.

Eşeğe gelince öyle bir haldeydi ki düşmanların cezası da, dilerim böyle olsun! Zavallı eşek; taş toprak içinde,semeri tersine dönmüş, kuskunu kopmuştur.

ölmüş can çekişmekteydi O eşeğin çektiği eziyeti duyduğu azabı ancak uçan kuş sele kapılırsa çeker duyar
dilerim düşmanlar böyle olsun

İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selam vermelerine pek emin olma!

Hepsinin gönlü Şeytan evidir. İnsan şeytanının lâfına pek kulak asma

Dünyada Şeytana uyan; dost yüzlü düşmanın hürmetine, kanan O eşek gibi sersemlikten İslâm yolunda, Sırat köprüsünün üstünde tepe taklak gelir.

Kötü dostun işvelerine kulak verme; yeryüzünde tuzak gör,emniyetle yürüme

Yüz binlerce “ Lâhavle” okuyan Şeytan’a bak; ey Âdem, iblisi gör, bak nasıl yılanda gizlenmiş Dostun postunu yüzmek için kasap gibi Ey can, ey sevgili” diye hitap eder.

Aslanlar gibi avını kendin avla. Yabancının yaltaklanmasını da
akrabanın yaltaklanmasını da terket

Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o hizmetçinin hürmeti ve hatır sayması gibi bil Kimsesizlik adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir.

İnsanların arazisine ev kurma, kendi işini, gör yabancı kişinin işini değil!

Teni miskler içine yerleştirsen yine ölüm gününde pis koku meydana çıkar. Miski tene sürme, gönüle sür.

Misk nedir? Ululuk sahibi Allah’ın adı.Temiz şeyler temizlere aittir; pisler de pis şeylere... kendine gel!

Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.

Ey adı sanı duyulmuş kişi! Cennetin cüzüysen zevkin de cennet gibi ebedidir.Acı, mutlaka acılara katılır. Bâtıl söz nasıl Hakk’a ulaşır?

Kardeş, sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin. Düşüncen, manevi varlığın gülse, gül bahçesisin; dikense külhana lâyıksın.

Gül suyu isen seni başa sürer, koyuna serperler; sidik gibiysen dışarı atarlar. Her cinsi, kendi cinsinin yanına korlar.

Koku satanların tablalarına bak.
Cinsleri, kendi cinsleriyle karıştırır, bir güzellik, bir süs meydana getirirler mercimek,şeker arasına karışırsa onları birer, birer ayırırlar.

Tablalar kırıldı,canlar döküldü de iyiyi, kötüyü birbirine karıştırdılar.
Allah, bu taneleri ayırıp tabağa koysunlar diye kitaplar verdi, peygamberler gönderdi

Bu kuşluk çağının güneşi o, gökten doğdu da gece gibi olan tene “Seni Rabb’in terk etmedi” dedi.


Hikmeti istediğin kadar tekrarla... ona ehil değilsen hikmet, senden ne kadar uzak!

İster yaz, belle… İster bahset, söyle!
Tavus kuşu, nasıl köylü evinde olmazsa, hakikat ilmi de her aceminin malı olmaz.!

Ehil olmayanlar sana iyi bakamamışlar, kanadın haddini aşmış, tırnağın da uzamış.

Na ehil kişiler seni hasta ederler. Ananın yanına gel ki sana iyi baksın!”

Arkadaş, cahilin sevgisini de böyle bil. Cahil yolda daima çarpık, daima yampiri gider.

Ey kerem sahibi, sen iyilerden başkasını kabul etmezsen kötü nereye varsın da halini arz edip ağlasın?

padişah seninle beraber yerde oturur ama kendini tanı, haddini bil de daha iyi, daha edepli otur

Nihayet benim cüssem, bir sivrisinekten de aşağı değil ya... Ben de Nemrut mülkünü kanadımla vurur, tarumar ederim.Taşım nohut kadarsa da savaşta ne baş bırakır,ne miğfer!

Musa, savaşa bir tek sopasıyla gitti ama o sopayla Firavun’u da, kılıçlarını da kırdı geçirdi.Can ve gönülle dilediğin bütün keremleri sana Allah gösterdi

Ahmet, ümmetler “ Yarab” desinler diye dünyada nice put kırdı.
Ahmet’in çalışması olmasaydı sen de ataların gibi puta tapardın.

Ahmet’in ümmetler üzerindeki hakkını bil, başın puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu.

Dini babadan bedava bir miras olarak buldun da onun için başını şükretmeden çevirdin. Miras yedi,mal kadrini ne bilsin

Ben, birisini ağlatırsam rahmetim coşar; ağlayıp taşanda nimetime erişir.

Birisine vermek istemezsem o isteği göstermem. Fakat gönlünü kapattım mı artık açmam.

Rahmetim, o ağlamalara bağlıdır. Kul ağladı mı rahmet denizi
kabarmaya,dalgalanmaya başlar.

Peygamber dedi ki: “Pazarlarda iki melek daima dua eder.Ey Allah,sen verenlere,ihsan edenlere fazlasıyla ver;nekes malını da telef et

canını bağışlayan,kendisini Allaha kurban eden, İsmail gibi boynunu veren kişiye fazlasıyla ver! “Hiç o boyna bıçak işler mi?

kendisini Allaha kurban eden, İsmail gibi boynunu veren kişiye
Allah ebedi ve gamdan mihnetten kötülükten emin bir can vermiştir.

Boğazına düşkün, yemeye alışkın sofiler, köpek gönüllüdürler, fakat kedi gibi yüzlerini yıkarlar,temiz görünürler.

Can, bir adamın yüzüne gülerse, ona halkın ekşisuratlı oluşundan ne zarar. Can birisini öperse felekten
feleğin hışmından gam yer mi?

Köpek vazifesini yerine getirir
Herkes kendi işceğizini görür.Su,bir çöp için duruluğunu terk etmez

Mustafa,gece yarısı ayı ikiye böler; Ebulehep, kininden saçma sapan söylenir İsa ölüyü diriltir; Yahudi
hiddetinden sakalını yolar.

Biz Musa’dan da ibret almadık. O bile Hızır’ı kınadı da yüzü sarardı.
Hem gözü o kadar yüceleri göklere bile nüfus ettiği halde

Helva satan çocuk ağlamasaydı
rahmet denizi coşmazdı”

Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!

Yok,eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”

Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir.Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.

Ruhunun İsa’sı senin yanındadır
ondan yardım dile.Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder

Gönlüne geçim kaygısını az koy, sen kapıda oldukça rızkın azalmaz

Türk sağ oldukça mutlaka bir otağ bulur, hele Hak kapısının azizi olursa.

rızkı değildi nasip olmamıştı.”
Nice kişiler vardır ki ,o kükremiş aslan gibi avını yemeden dünyadan gitmiştir.

Ey bize güçleri kolaylaştıran Allah! Bizi abes ve boş şeylerden kurtar.
Bize her şeyi olduğu gibi göster

kendine gel,köpek nefsini diriltmeyi isteme. Çünkü o nice zamandır senin düşmanındır.

O ne biçim gözdür ki görmez
sınamalarda ancak rüsvay olur!

Zanlarda bazen hata olur; fakat bu ne biçim zandır ki yoldan kör olarak gelmektedir!

Ey başkalarına ağlayan göz,gel,bir müddetçik otur da kendine ağla

Dal,ağlayan buluttan yeşerir
tazeleşir. Çünkü mum ağlamakla daha aydın bir hale gelir.

Kâfir de mümin de. Allah der Fakat arasında adamakıllı fark var.

O yoksul,ekmek için Allah der,haramdan çekinense candan ,gönülden.

Dünyada tamahsız sofi az bulunur.

sofi hayli hor, hakirdir. Ancak Allah nuruyla doyan ve dilenme zilletinden kurtulmuş olan sofi, bundan müstesnadır.


sofilerin binde biri Allah nuruyla doyan ve dilenme zilletinden kurtulmuş olan sofilerdendir

Peygamber dedi ki. “Elinle aldığını geri vermek gerek”

Sen bir ciğer parçasını kedilerin arasına atıyorsun, sonra da onu aramaya kalkışıyorsun.

Yüz açın önüne bir parçacık ekmek atıyor, yüz köpeğin arasına zavallı bir kediyi bırakıyorsun!”

O taklide iki yüz kere lânet olsun!
Hele böyle ekmek için yüzsuyu döken saçma adamları taklide

Hakikî akse erişinceye kadar dostlardan ayrılma. Sedefi terk etme, o katra daha inci olmadı ki.

Gözün, aklın ve kulağın sâf olmasını istiyorsan o tamah perdelerini yırt.

sofiyi yoldan çıkaran tamahtır. Yoldan çıkarır da sofinin hali ziyan içinde kalır

Ayna bir şeye tamah etseydi bizim gibi münafık olur, her şeyi olduğu gibi göstermezdi.

Terazinin mala tamahı olsaydı tarttığını nasıl doğru tartardı?

Kimde tamah varsa dili tutuk bir hale gelir. Nasıl olur da tamahla göz ve gönül aydınlanır,

Hak’la dolu olan sarhoş Ona hazineler de versen hürdür
Sevgiliye kavuşma devletine eren kişinin gözünde bu dünya murdar bir şeyden ibarettir.

sarhoşluktan uzak olan sofi, nihayet hırs yüzünden nursuz, pirsiz bir hale gelir.Hırsa düşkün olan, yüzlerce hikâye dinler de haris kulağına girmez.

Allah davetinden uzak olan, sultan bile olsa gözü açtır.

Bir rahata kavuşurum ümidiyle nereye kaçsan orada önüne bir âfet çıkar. felaketsiz hiçbir köşe yoktur.

Allahın halvet yerinden başka hiçbir yerde dinlenmek, rahata kavuşmak mümkün değildir.

bu dünya zindanının ayakbastı parası alınmayan, hapishane dayağı atılmayan bir bucağı yoktur.
Vallahi fare deliğine girsen yine bir kedi pençeliye çatarsın.

Ademoğlu, hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır. Yok... Eğer gözüne kötü hayaller görünse ateşten eriyen mum gibi erir gider

Yılanların, akreplerin içinde bile olsan Allah, seni güzel hayallerle avutursa, Yılanlar, akrepler sana munis olur. tatlılaşır.

Sabır, güzel hayallerle tatlılaşır.
her şeyden evvel içinde olduğun sıkıntıdan kurtulma hayaline düşersin.

O kurtuluş ümidi, içteki imandan gelir. İman zayıflığından da ümitsizliğe, iç sıkıntısına uğrarsın

Sabır, iman yüzünden baş tacı olur. Bundan dolayıdır ki sabrı olmayanın imanı da yoktur.

Peygamber “Allah, gönlünde sabrı olmayana iman da vermemiştir.” dedi.

Görüyorsun ya.. Bu bir kişide iki iş de var. Gâh balık oluyor, gâh olta!
Yarısı mümin, yarısı kafir. Yarısı hırs, yarısı sabır!

Yüzlerce hileli tedbirlerle sofraya oturdu mu zindandakilere bir lokma bile kalmıyor.

Efendimizin ömrü ebedî olsun!

Bu zindanda iman azığı azdır. Bu azığa sahip olanlar da köpeğin korkusundan ıstırap içindedir.

Allah Şeytanından Allah’a sığınırım; ah, onun azgınlığından helâk olup gittik!

Bir köpek ama binlerce kişiye saldırmada, kime saldırır, kimin kanına girerse o adam da Şeytan kesiliverir.

Kim seni haktan, hakikatten soğutursaki Şeytan o adamın içindedir. Derisinin altında gizlenmiştir.

Kendine gel hemen “ Lâhavle” de. Ama sade dille değil; candan gönülden!

Allahmız da İblisinin müflisliğini Kuran’la bize bildirmiş, her tarafa yaymıştır O hilekâr,müflis ve kötü sözlüdür. Onunla hiçbir suretle ortak olma, oyuna girişme.

Ey temiz kalpli, hakîm olmayan kişinin dilindeki hikmet sözünü de iğreti elbise bil! Hırsız, bir güzel elbise giyse bile o eli kesik, senin elini nasıl tutar, sana nasıl yardım edebilir?

Kulağın galiba ham tamahla dolu. Tamah insanı sağır ve kör eder

Kulakta, gözde Allah mührü var; işitmiyor,duymuyor. Yoksa hicaplarda nice sesler var!

Allah güzellikten, kemalden, cilveden hangisini isterse göze onu gösterir;

Peygamber “Kadri yüce Allah, her derde bir derman yarattı” demiştir

sen, onun fermanı olmadıkça o dermandan derdine yarayacak bir renk göremez, bir koku duyamazsın
Allahı candan gönülden iste

varlıktan yokluğa dön.Allah sanatının tezgâh evi, mademki yokluktur...Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma

Allah sanatının tezgâh evi, mademki yokluktur... O halde tezgâh evinin dışında ne varsa değersizdir.

Hakikaten surete âşıksan sevgili ölünce onu niye terk ediyorsun?
Sureti bu terk ediş neden? Âşık, iyice ara, maşukun kim?

o gönül güzelliği, baki güzelliktir.

O güzellik devleti, Abı hayata sâkidir. Esasen abı hayat da kendisidir, saki de kendisi

Kulluk et ey kendini bilmez, saçma sapan söylenme.

Köre nasip olan, ancak gam arttıran hayallerdir. Gözün nasibi bu fâni hayallerden ibarettir.

Eşeğin oldukça semer de mutlaka bulunur.Canın oldukça ekmeğin mutlaka az çok gelir.

Eşeğin sırtı hem dükkândır, hem mal, hem mal kazanılacak yer. Kalbinin incisi, yüzlerce kalbe sermayedir.

Eşek nefsin kaçıyor, onu bir kazığa bağla. Ne zamana kadar işten, yükten kaçacak?

İster yüz yıl olsun, ister otuz yıl. Mutlaka sabır ve şükür yükünü yüklemeli.

Hiç bir suçlu başkasının suçunu çekmedi.

Hiç bir kimse ekmeğini biçmedi.
Ekmeğini biçmeyi dilemek ham tamahtır, oğul, o ham tamaha kapılma.

Ham şey yemek insana hastalık verir. Baht işi bu, fakat nadirdir. Tende kudret oldukça çalışıp kazanmak gerek.

Çalışıp kazanmak define bulmaya mâni değil ya. Sen işten kalma da nasibinde varsa define de arkandan gelsin.

halkla hoş geçinen peygamber “ Eğer” demeyi men etti, “ Onu söylemek münafıklıktandır” dedi

münafık da “eğer” derken, işi şarta bağlarken öldü, bu şarta bağlayıştan öbür dünyaya ancak hasret götürebilirdi!

Ayarın varsa altın seç, yoksa yürü, kendini bilen bir kişiye teslim et.

ruhunda mihenk olmalı Bilmiyorsan yapayalnız yola düşüp ilerleme.

Madem ki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.

O, Allahın hükmünü, takdirini bozmak için yüz binlerce çocuk öldürttü. Bu suretle boyuna zulüm aldı, binlerce kana girdi.

Bu, benim düşmanım, şu bana haset ediyor, der durur, halbuki kendisine haset eden, kendisine düşman olan o tendir kendi nefsidir

O kötü huylu ana, fesadı her tarafta zâhir olan nefsindir. Her an onun için bir azize kastedip duruyorsun; kendine gel, onu öldür!

kâfirlerin hepsi de peygamberlerin cevherlerindeki ziyadan kendilerini men ederler.!Bez yıkayan, güneşe kızar; balık, denize hiddet ederse,
Bir bak,ziyanı kime

bu kızgınlık yüzünden kimin bahtı kararır? Allah seni çirkin yarattıysa kendine gel de bari hem yüzü çirkin, hem huyu çirkin olma

Ebucehil, Muhammet’ sav e uymaya utandı,hasedinden kendisini yüceltmeye, ondan yüksek olmaya çalıştı. Adı Ebül Hakem’di. Ebu cehil oldu.

Nice ehliyetli kişiler vardır ki haset yüzünden na ehil olup kalmışlardır

Ben, bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha iyi bir ehliyet görmedim.

halk, Peygamberi de kendisi gibi bir adam sanır, o yüzden hased eder.
Fakat peygamberin büyüklüğü tahakkuk etti mi, artık ona kimse haset edemez, ona herkes uyar.

Şu halde her devirde peygamber yerine bir veli vardır, bu sınama kıyamete kadar daimidir.

Kimde iyi huy varsa kurtulmuştur; kimin kalbi sırçadansa sınmıştır.

İşte diri ve faal imam, o velidir; ister Ömer soyundan olsun, ister Ali soyundan!

Şaşılıklar yavaş, yavaş azalır; adam yedi yüz dereceyi geçti mi deniz kesilir.

Gönül olmasa ten, konuşmayı ne bilir? Gönül aramasa ten, araştırmadan ne anlar?

iyiliğimiz kötülük olmasın.. İyilik yapıyoruz diye kötülükte bulunmayalım,

şeker gibi dudaktan ancak şeker şerbeti zuhur eder Ademoğlu dilinin altında gizlidir.

Ondan parlayan her incinin nuru, Hak ile bâtılı ayırır. Kuran’ın nuru da Hak ile bâtılı zerre,zerre fark eder, bize gösterir

Yanmadıkça o bilgi Aynel Yakîn değildir yakîn’i istiyorsan ateşe dal.

Kulak, hakikate nüfuz ederse göz kesilir. Yoksa söz kulakta kalır, gönüle tesir etmez.

ceğiz” eki küçültme, horlama için değildir. Nitekim ana oğul’a
yavrucuğum” derse bu horlama sayılmaz.

Herkes, önce kendi kusurunu görseydi halini ıslah etmekten gaflet eder miydi?

Halk kendisisinden gafildir babam gafil. Onun için birbirlerinin kusurunu görürler.

Kusuru; sevgi, vefa, insanlık.. doğruluk, zekâ ve dostluktur.
En ehemmiyetsiz kusuru cömertlik, düşkünlere yardım etmektir.

Ama nasıl cömertlik? Canını da verir. Allah bu can bağışlamaya karşılık yüz binlerce can ihsan eder.

Allah bu can bağışlamaya karşılık yüz binlerce can ihsan eder Eğer görseydin nasıl olur da bir can için bu kadar tasalanırdın?

Su kenarındayken suyu sakınan, esirgeyen, ancak ırmağı görmeyendir. Bunu görmeyen kişi nasıl cömert olabilir?

Peygamber “Kıyametde Bire on verileceğini anlayanın cömertliği artıp durur, bu çeşit adam, türlü, türlü cömertlikler icat eder.” dedi.

Eğer cömertliğe karşılık verilecek olan şeyleri herkes görseydi dünyada kimse nekes olamazdı.

hiç bir kimse karşılıksız bir şey bağışlamaz.

Arkadaşımın bir kusuru da kendisini görmemesidir. O, kendisinde kusur arar durur.
Kendi ayıbını söyler, kendi ayıbını arar. Herkesi iyi bilir, herkesle dosttur da kendisiyle dost değildir.”

Köle dedi ki; “ Hüküm ve kudret sahibi, bağışlayan ve acıyan Ulu Allah’ya ant olsun…İbrahim’in canı o nurlardan nurlandı da pervasızca ateş şulelerine koştu, ateşe atıldı

Davut’un canı onun şulelerinden hararetlendi de ondan dolayı elinde demir yumuşadı, eridi.

Süleyman, onun vuslatından süt emdi de cinler periler onun için fermanına tabi oldular.

Yakup, onun kaza ve kaderine teslim oldu da ondan oğlunun kokusuyla gözü açıldı, aydınlandı.

Ay yüzlü Yusuf, o güneşi gördü de rüya tâbirinde o kadar uyanık hale geldi. Asâ, Musa’nın ellinden su içti de o yüzden Firavun’un saltanatını bir lokma etti.

Meryem oğlu Îsa, merdivenini buldu da dördüncü kat göğün üstüne çıktı.Muhammed, o mülkü, o nimeti buldu da hemencecik ayı ikiye böldü.

Ebubekir, tevfika mazhar oldu da öyle bir padişahın müsahibi oldu, öyle bir padişahı candan tasdik etti.
Ömer, o mâşuka âşık oldu da gönül gibi, hakkı bâtılı ayırt etti.

Osman, o apaçık görüşün ta kendisi oldu da feyizli bir nura nail olup Zinnûreyn oldu. Mürteza, onun yüzünden inciler saçtı da can vâdisinde Allah aslanı kesildi.

Cüneyt, onun askerinden yardıma nail olunca eriştiği mertebeler sayıdan üstün oldu.Daha nice yüz bin gizli Padişahlar var ki o nur âleminde yüceliğe sahiptirler,

O nura ve denizde balıklar gibi yaşayan nuranilere ant olsun Ölüm günü, Can nurun var mı ki gönlüne yâr olsun Mezarda göze toprak dolar. Mezarı aydınlatacak nurun var mı?

Bu elin, ayağın gidince canının uçması için kolun kanadın var mı?
Bu hayvani can kalmayınca yerine koymak için baki bir cana sahip misin?

Şart, iyilik etmek değil, iyilikle gelmek, bu iyiliği Allah’ya götürmektir.

İnsanlıktan mı bir cevhere sahipsin, eşeklikten mi?Her şey, neye lâyıksa

Sürünün çobanı sürüye lâyık kişidir

Meyveler, gönülde evvelce vücuda gelir de sonunda fiile çıkar. İşe girişip de ağaç diktin mi ilk harfi,sonunda okudun demektir.

bilinmesin diye akıl onları gizlemiştir. Çünkü fikrin şekil ve suretleri meydana çıksaydı kâfir ve mümin,yalnız Allahı zikreder, başka bir söz söyleyemezdi.

Tasalanman, dertlenmen; gönlünün o çekişine, isteğine âlamettir. O işi yapmamak da sana açıkça can çekişmedir, ölümdür.

Bilgisizlikten gölgeyi adam görüyorsun da insan o yüzden sence bir oyuncaktan ibaret,

Buğday mı ekildi, arpa mı? Gece, neye gebeyse onu doğurur.
Yüzlerce çayır, çimen bitse de, sonun da yine Allahnın ektiği çıkar!

Ekilmiş ekinin üstüne ekin ekerler ama bu ikincisi fânidir, ilki doğrudur, ilki yerindedir. İlk ekin kemal bulur, seçilip toplanır. İkinci tohumsa bozulur, çürüyüp gider.

Hakk’ın yücelttiği iş,işe yarar. Nihayet biten, ilk ekilendir.

Madem ki sevgiliye esirsin, ey âşık ektiğini onun için ek!

Hırsız nefsin etrafında dolaşma, onun işine bulaşma. Bir iş, Hakk’ın işi değil mi? Hiçtir hiç!

Hilelerle, tedbirlerle çalınmış olan malın vebali adalet günü çalan adamın boynunda kalır.

Yüz binlerce akıl, bir araya gelip onun tuzağına aykırı bir tuzak kurmak isterler, kurarlar da.
Kurdukları tuzağı pek kuvvetli pek yerinde ve kâfi bulurlar ama bir çöp parçası rüzgâra nasıl dayanabilir

Cihan, bir cihetten faydasız, başka bir cihetten faydalarla dopdoludur.
Sana faydalı şey, bana faydasızsa
mademki sence faydalı, onun yapmaktan geri durma.

Yusuf’un güzelliği kardeşlerince abesti,lüzumsuzdu.. Fakat bütün bir âleme faydalıydı.

Şehitlik, mümin için hayattır, münafık için ölüm ve çürüme!

Âlemde bir sürü halkın mahrum olmadığı bir nimet var mı? Söyle.
Şekerden öküze, eşeğe ne fayda

nasihat etmek de onu doğru yola getirmek demektir.

İnsanın asli gıdası Allah nurudur; ona hayvan gıdası lâyık değil

Güneşin gıdası, Arş nurundandır, hasetçinin, Şeytan’ın gıdası ferş dumanından

Allah, şehitler için Onlar rızıklanırlar” buyurdu. O, gıda için ne ağız vardır, ne tabak!

Gönül, her dosttan bir gıda ile gıdalanır, her bilgiden bir lezzet alır

Yıldız, yıldızla kırân etti mi mutlaka her ikisine uygun bir şey doğar.
Erkekle kadının buluşmasından çocuk doğduğu gibi,taşla demirin birleşmesinden de kıvılcım gelir

İnsan, yeşilliğe baksa gönlü hoşlanır,gamı gider, neşelenir.
Canımız neşelenirse bizden iyilikler, ihsanlar doğar.

Renklerin en güzeli kırmızı renktir. O renk de güneştendir, güneşten meydana gelir

halk, makam ve derece için aşağılıklara katlanır,bayağı hallere düşer, yücelik ümidiyle horluktan lezzet alır, hoşlanır!

On günlük yücelik için zilleti çekerler, gam ve gussa ile boyunlarını iğ gibi ip ince bir hale korlar.

Sanat, nasıl olur da sanatkârdan ayrılır? Hiç var olan,varlıktan başka bir yerde otlar mı? Bütün varlıklar bu bahçede yayılır…İster Burak olsun, ister Arap atları, ister eşek

Ey mızrak, seni bir döndüren var. O yüzden bazen dümdüz dikilmekte, bazen iki kat olmuş gibi eğilmektesin.

O ilâç, bir körün gözüne konsa yüzyıllık zulmeti derhal giderir.
Hasetçiden başka bütün körleri tedavi et!

seni inkâr eden hasetçiyi tedavi etmek. Hattâ, sana haset eden ben bile olsam, bırak, can çekişip durayım, sakın can bağışlama.

Güneşe haset eden, güneşin varlığından incinen kişi yok mu?
Ah, işte sana devası olmayan illet. O adam kördür, kör!

Bir kuşcağız, hiç padişahla düşüp kalkar mı? Bir parçacık aklınız varsa dinlemeyin bu sözü, O, padişahın cinsinden mi, vezirin cinsinden mi? Hiç sarımsakla badem helvası yenir mi?

Zayıf bir kuşcağızın padişahla ne münasebeti olabilir Padişah beni uçurunca onun ziyası gibi gönül yücelerinde uçarım.Ay gibi güneş gibi uçup gök perdelerini aşarım.

Akılların aydınlığı, benim fikrimden; göklerin halk edilmesi, benim yüzümdendir. Öyle bir doğanım ki Hüma bile bana hayran olur.

Baykuş kim oluyor ki sırımı bilsin.
Padişah, benim Bana yapışın da doğan olun, baykuşsanız bile doğanlaşın!

Böyle bir padişaha sevgili olan nereye düşerse, düşsün, nasıl olur da garip olur.?

Padişah kimin derdine derman olursa o, ney gibi feryat eder, sessiz sedasız kalmaz.

Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi!Cihan da başka bir cihan doğurur. Bu mahşer de başka bir mahşer gösterir.

Kıyamete kadar söylesem, saysam bu kıyameti anlatamam.

Kulun “Yarab” sözüne Allahın “Lebbeyk” cevabı geldikten sonra, nasıl olur da “ Yarab” demekte kusur eder?

bu “ lebbeyk” öyle bir “Lebbeyk” tir ki onu işitemezsin ama baştan aşağıya kadar bütün vücudunla tadabilirsin.

dikenler kökleşti, kuvvetlendi.Sen bu işi yarın görürüm diyorsun ama gün geçtikçe, O dikenler daha ziyade yeşeriyor, dikeni sökecek de ihtiyarlayıp âciz bir hale geliyor.

tazelenmekte Diken her gün perişan bir hale gelmekte, kuruyup kalmakta! O gençleşiyor sen Çabuk ol ihtiyarlıyorsun zamanını geçirme

Her kötü huyunu bir diken bil;

dikenler kaç keredir senin ayağını zedelemekte Nice defalardır kötü huydan perişan bir hale düştün.

Sen hem kendine azapsın, hem başkalarına! baltayı al, ercesine vur, Ali gibi bu Hayber kapısını kopar.

dikeni gül fidanına ulaştır, sevgilinin nurunu nâra kavuştur

ateşi helâk eden, müminin nurudur.

bir şeyi zıddından başka bir şeyle gidermek imkânsızdır.Adalet gününde ateş, nurun zıddıdır, zira, ateş kahırdan meydana gelmedir, nur, ihsan ve fazıldan.

Ateşin şerrini defetmek istiyorsan ateşin gönlüne rahmet suyunu saç!
rahmet suyunun kaynağı mümindir

kuvvetin varken kocalığını Hak yoluna sarf et. Elinde kalan şu kadarcık tohumu olsun ek de iki anlık müddetten uzun bir ömür bitsin.

aydın çırağ sönmeden kendine gel de hemen fitilini düzelt, yağını tazele. Yarın yaparım deme. Nice yarınlar geçti.Ekin zamanı tamamıyla geçmesin

Cömertlik, şehvetleri, lezzetleri terk etmedir. Şehvet yüzünden düşen kalkmamıştır.

Bu cömertlik, cennet selvisinin bir dalıdır.

Allaha hamdolsun ki ipi sarkıttılar, fazıl ve rahmeti birbirine kattılar.
Bu ipe yapış da yeni bir can âlemi görünmez bir âlem göresin.

Atı at bilir; at, atın eşitidir.Binicinin ahvalini de binici bilir.

Duygu gözü attır, binici Hak nuru. Binici olmadıkça at, zaten işe yaramaz ki.

Şu halde ata terbiye ver, kötü huyunu terk ettir. Yoksa padişah onu kabul etmez.

Atın gözüne yol gösteren, padişahın gözüdür. Padişahın gözü olmadıkça at, bir şey göremez.
Allah nuru, duygu nuruna binmiştir

can, Allaha rağbet etmiştir.
Binici olmayan at yol gitmeyi ne bilir? Doğru ve ana caddeyi bilmek için padişah lâzım.

Nuru, binici olan duyguya doğrul. O onur, duyguya ne güzel bir sahiptir.

His nurunu bezeyen, Allah nurudur. Bu suretle “Nur üstüne nur” âyetinin mânası zuhur eder.

His nuru adamı yere çeker, Hak nuru Kevser ırmağına götürür

duygularla idrak edilen âlem, çok aşağılık bir âlemdir.

Allah nuru bir denizdir, duygu ise bir çiğ tanesi gibi.

Öfkenden sen duygu nurunu bile görmüyorsun, dine mensup nuru nasıl görürsün?

El gizlidir, yazı yazan kalemi gör. At oynayıp seğirtmekte, binici meydanda değil. Fırlayıp giden oka bak, yay gizli. Canlar meydanda da canların canı görünmüyor.

Hak, “ Mâ remeyte iz remeyte” dedi.Allah’nın işi, bütün işlere örnektir, misaldir.

Senin kızgın gözün sana sütü kan gösterir.

Yırtıyor, dikiyor, nerde bu terzi? Üflüyor, yakıyor, nerde bu ateşi yakan?Bir an içinde sıddıkı kâfir eder, bir an içinde zındıkı zâhit.

ihlâs sahibi, varlığından tamamıyla halâs olmadıkça tuzağa düşmek tehlikesindedir. Çünkü yoldadır, yol kesicilerse sayısız.

Ancak Allah amanında olan kurtulur ihlâs sahibini Allah ihlâs makamına ulaştırırsa ihlâs sahibi kurtulur, emniyet makamına varır

Hiçbir ayna yoktur ki ayna olduktan sonra tekrar demir haline gelsin. Hiçbir ekmek yoktur ki tekrar
harmandaki buğday şekline dönsün.

Hiçbir üzüm tekrar dönüp koruk olmaz. Hiçbir olmuş meyve tekrar turfanda haline gelmez. Piş, ol da bozulmadan kurtul.

Yürü, nur ol Dağ vardır, sesi iki misli aksettirir… Dağ vardır, yüz misli.

Dağ; o sesten ,o sözden yüz binlerce halis ve sâf kaynaklar sızdırır.

Fakat dağdan o lütûf kesildi mi sular, kaynaklarında kan kesilir.

Bu merhemi gören yaradan kurtulmuştur. Bu güzelliği gören kötü kişi bile ihsan sahibidir.

Ne mutlu o çirkine ki güzele eş, arkadaş oldu; vah eşi kış olan gül yüzlüye!

Huzur da bulunan bîedep kişi huzurda bulunmayan kişiden daha hoştur. Halka da eğridir ama nihayet kapıda değil mi?

Ey teni bulaşmış, pisleşmiş kişi, havuz kenarında dön dolaş. İnsan, havuzun dışındayken nasıl temizlenir?

Havuzdan uzak düşen kişi nasıl temiz olur Su, pis adama “ Bana koş” der. Pis adamsa “ Sudan utanıyorum” der.

Su der ki: “ Bu utanma, bensiz nasıl zail olur, bu pislik, bensiz nasıl temizlenir?”

Bulaşık ve pis adam; sudan utanır, gizlenirse bu utanma, “Hayâ, imana mânidir”

Oğul, gönül havuzunun çevresinde olan, ten havuzundan sakın!
Ten deniziyle gönül denizi birbirine bitişiktir, fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.

İster doğru ol, ister eğri. O gönül havuzuna doğru gel, geri kalma.

Başkasının korktuğu şeyler, sana emniyet verir. Su kuşu, denizden kuvvet bulur, ev kuşuysa perişan olur

eşi bulunmaz inci, çocukların eline düşmüş.. kadrini bilen anlayan yok.

Fakat kalem, bir gaddarın elinde oldu mu şüphe yok, Mansur, dâra çekilir.

Yol azıtmış kavim, aptallıklarından peygamberlere “ Biz, sizi şom bilmekteyiz. Bize sizin yüzünüzden kötülük geliyor” dedi. cehalete bak

Sen, onların içinde oldukça Allah onlara azap göndermez

Yusuflar, kardeşlerinin hilesi yüzünden kuyuya düşmüşlerdir. Çünkü o kardeşler, hasetlerinden Yusuf’u kurtlara verip dururlar.

Bu hile, yüz binlerce kurtta bile yok Hele dur, bak, bu kurt sonunda nasıl rüsvay olur!

herkesin yaptığı kötülüğün zararını göreceği gün hasetçiler, muhakkak kurt şeklinde haşredileceklerdir.

Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici domuz şeklinde, Zina edenler,avret yerleri kokarak, şarap içenler, ağızları kokarak dirilirler.

Vücudumuzda binlerce kurt, binlerce domuz.. temiz, pis, güzel, çirkin binlerce sıfat var.Vücudunda hangi huy galipse o huyun suretine göre haşredilmen gerekir.

İnsan da bir an olur, kurtluk zuhur eder, bir an olur, ay gibi Yusuf yüzlü bir güzel haline gelir.İyiliklerle kinler gönüllerden gönüllere gidip durmaktadır.

insandan, öküzle eşek bile bilgi sahibi olur, akıllanır,hüner elde eder.
Serkeş at, rahvan hale gelir, alışır. Ayı oynar, keçi selâm verir Köpeğe insanın huyu geçer, nihayet çoban olur, av, avlar yahut sürüyü korur.

Eshabı Kehf’in köpeğine onlardan öyle bir huy sirayet etti ki sonunda Allah’ı aramaya koyuldu.

Kalpte her an bir çeşit şey baş gösterir.. insan bazen şeytanlaşır, bazen melekleşir..bazen tuzak kesilir, bazen yırtıcı hayvan!

İçten içe hırsızlık et, can mercanını çal! Ey köpekten aşağı, âriflerin gönüllerinden o mercanı elde et.!
Madem ki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal! Mademki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen!

beden de öldürüldü mü sırları bilen ruh varlığı dirilir. O adamın canı cenneti de görür, cehennemi de.. bütün sırları da tanır, bilir.

Kanlı şeytanlar, hile tuzağını ve şeytanlıkları gösterir

Biz seni seviyoruz,sana sadığız, âşığız. İki âlemde de gönlümüzü sana verdik”

Dostlara bak! Hani dost olanların nişanesi? Dostlara zahmet can gibi sevimlidir.

Dosta, dostun zahmeti ağır gelir mi

Zahmet içtir, ruhtur. Dostluksa onun derisine benzer. Dostluk nişanesi belâdan, âfetlerden, hoşlanmak değil midir?

Dost altın gibidir. Belâ da ateşe benzer. Halis altın, ateş içinde saf bir hale gelir”

Tertemiz bir kul olan Lokman, gece gündüz kullukta çevik ve gayretli değil miydi? Efendisi, onu ileri tutar, oğullarından üstün görürdü.

Padişahlıktan feragat edeni padişah bil. Onun nuru ayla güneş olmaksızın da parlar durur.

Allah sırlarına vakıf olan kişinin önünde mahlukatın sırrı nedir ki?Göklere çıkan adama yeryüzünde yürümek güç gelir mi?

Sırrını kötülerden gizlemen, şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman,
kendinden de gizlemendir.

Fakat sen, işini gözünden bile gizle de işine kötü göz değmesin.

Tacirin yükü suya düşerse ondan daha iyi bir kumaşa el atar Senin de madem ki suya bir şeyin düşecek, mahvolacak.. en aşağı şeyi terk et de daha iyisini bul

benim canım, efendim, Böyle bir zehri nasıl oldu da tatlı, tatlı yedin, böyle bir kahrı nasıl oldu da lütuf saydın? Bu ne sabır? Neden böyle sabrettin? Sanki canına kastın var

Bu kadarcık bir acıya dayanamaz, feryat edersem vücudumun bütün cüzileri Hak ile yeksan olsun

Sevgiden acılıklar tatlılaşır sevgiden bakırlar altın kesilir.

Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur.

Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Saçma sapan şeylere kapılan kişi nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki?

Noksan bilgi nerden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir
peygamber, noksanı olan kişiye melûn dedi.

bu noksan, akıl noksanıdır Allah’dan uzak düşen her kötü kişinin kâfirliği, Firavunluğu, umumiyetle akıl noksanından ileri gelmiştir.

Beden noksanı için Kuran’ da “ Köre teklif yok” diye bir genişlik var.

Deniz köpüğü üstüne at sürmekle şimşek ziyasıyla mektup okumak, Hırs yüzünden âkıbeti görmemek, kendi gönlüne, kendi aklına gülmektir

Bir yandan korkuya, bir yandan ümide düştün mü iki kanadın olur.

Bir kanatlı kuş kat’iyen uçamaz, âcizdir.Can, İbrahim canı olmalı ki nuruyla ateş içinde cennetler, köşkler görsün.

Can, İbrahim canı olmalı ki Derece, derece aya, güneşe kadar yücelsin; halka gibi kapıya kalmasın

Belkıs’a yüzlerce rahmet olsun.
Allah ona yüzlerce erkeğin aklını vermişti

Ne kötü talebedir o talebe ki hocasıyla baş koşar, onunla kendisini bir görür.cihan hocasıyla.

Onun gözü, Allah nuruyla bakmakta, bilgisizlik perdelerini yırtıp yakmaktadır

Hile edenin göreceği, bulacağı karşılık hileden ibarettir. Büyük testiyi vur kır, küçük testiyi al iç. İşte lâyığın bu!

o senden razı olur da gülerse sana yüz binlerce gül açılır O yüzden hem gündüz güler hem bahar Çiçekle yeşillik birbirine karışır.

o senden razı olur sa Yüz binlerce bülbülle kumru ötüşmeye başlar; sessiz cihanı sesle doldurur.

İkbâl sahibi ve bahtlı melek bahçıvan, nasıl olur da ağacı ağaçtan fark etmez? Acı ve kötü ağaçla, bire yedi yüz meyve veren meyveli ağacı.

Ey güneş, ayla birleş” der, ikisini de iki kara bulut haline getiririm.
Güneş çeşmesini kurutur, kan çeşmesini, sanatımla misk haline getiririm”

Allah, güneşle ayın boyunlarına boyunduruk vurur, onları iki kara öküz gibi bağlayıverir.

Kuran okuyan biri, Kuran’dan “ Mâüküm gavra” yani “ Suyu kaynağından keser, Yeri kurutur, ,
ululukta misalsiz olan tek Allahdan başka kim vardır ki suyu tekrar getirebilsin?” âyetini okuyordu.

iki gözünün nuru da sönmüş!
Eğer ağlayıp inleseydi, eğer tövbe ve istiğfar etseydi mahvolan nur, Allah keremiyle yine zuhur ederdi.

Fakat istiğfar etmek de elde değildir. Tövbe zevki, her sarhoşun mezesi olmaz.

Nerede Şuayb gibi biri ki duasıyla dağı, ekin ekmek üzere toprak haline getirsin Halil’in niyazı ve inanışı yüzünden güç ve olmayacak iş mümkün oldu.

Mukavkıs’ın Peygamberden dilemesi üzerine taşlık yer güzel bir tarla haline geldi. Bunlar gibi o kötü adamın inkârı da aksine olarak altını bakır haline getirir,

o kötü adamın inkârı sulhu savaş yapar.Her gönle secde için izin yok, her ücretlinin ücreti rahmet değil.
Kendine gel de “ Tövbe eder, Allahya sığınırım” diye cürümde bulunma, günah etme.

Tövbeye de bir parlaklık gerek. Tövbeye de bir şimşek bir bulut şart. Meyvenin olması için hararet ve su lâzımdır. Bunun için de bulut ve şimşek icab eder.

Ey yardımı dilenen Allah, senin de ne demek? Zaten herşey senin mülkünden ibaret.

Nasıl olur da toprak, içteki sırları gösterir? Nasıl olur da bahçe gökyüzü gibi aydınlanır? Bu güzel elbiseleri nereden getirdiler? Hepsini de kerem sahibi Allahdan..

merhamet sahibi Allahdan!
yüzlerce nişaneler var.

Elest deminde Rabbini görüp sarhoş olarak kendinden geçen kişinin ruhu bu gün de Rabbini görür, kendinden geçer

Bu rüya; durmadan dinlenmeden biteviye Allah’dan dilediğin saltanata, istediğin makama erişeceğine alâmettir

Temiz erler nasıl varını, yoğunu verirlerse sen de onu elde etmek için varını,yoğunu verdin; Malını, mülkünü, uykunu feda ettin, Bu rüya; Allah’dan dilediğin saltanata, erişeceğine alâmettir

başından geçtin ateşlere atıldın.Kaç kereler kılıç önüne gittin! Bunlar gibi, yüz binlerce biçarelikler, âşıkların huyudur.
Bu rüya; Allah’dan istediğin makama erişeceğine alâmettir

Madem ki gayretle aradın dikkatle baktın, bu işe adamakıllı sarıldın.. elbette bulursun. Bir işe ciddi bir suretle sarılan yanılmaz demişler

Âşığa her an, ondan bir nişane görünmekte, canına can katılmaktadır.

Sanki çaresiz kalmış balığın önüne su gelmiş.. bu nişaneler, o kitabın delilleridir.

Ey kerem sahibi Allah! Neredesin
ki sana kul, kurban olayım. Bütün keçilerim sana kurban olsun.

Bütün nağmelerim, senin yâdınladır Allahm!”Allahın her şeye kadir ve her hususta âdil olduğunu biliyorsan nasıl oluyor da küstahlığa cüret ediyorsun?

Allah haslarıyla edepsizce konuşmak gönlü öldürür amel
defterini kapkara hale koyar.

Fatma sözü, kadınlar için övünçtür. Fakat erkeğe söylersen kılıç yarası gibi tesir eder

El ayak.. bizim için övünç vesilesidir; fakat Allahın arılığına nispetle kusur. Doğmaz, doğurmaz” vasfı ona lâyıktır .

Babayı da halk eden o, oğlu da.
Bizse temizden de münezzehiz, pisten de. Ağırlıktan da arıyız, çeviklik ve titizlikten de!

Kullara ibadet edin diye emrettimse bir kâr, bir fayda elde edeyim diye değil, ihsanlarda bulunayım diye.

Onların beni tespih etmeleriyle münezzeh, mukaddes olmam. Bu tespih incilerini saymakla kendileri temizlenirler.

Biz; dile, söze bakmayız; gönle hale bakarız. Kalp huşu sahibiyse kalbe bakarız, Çünkü gönül cevherdir..

Âşıklara her nefeste bir yanış var.Yürü, sarhoşlardan kılavuzluk arama. Elbisesi paramparça olana yamadan bahsetme.

Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de

Âşık ve hayran adamların ayak izleri, başkalarının izlerinden ayrılır, hemen belli olur Allah’yı anışımın mâkul olması Allah rahmetindendir

Kan pistir ama bir parçacık su ile temizlenir. Fakat içte öyle pislikler vardır ki, Allah’ın lütuf suyundan gayrı bir şeyle arınmaz,

Keşke secdende kıbleden yüzünü çevirmiş olaydın da tek “ Sübhane rabbiyel A’lâ”’nın mânasına ereydin!
“Allahm secdem de varlığın gibi sana lâyık değil. Sen, kötülüğe iyilikle mukabele et” diyeydin.

yeryüzünde Hakk’ın hikmetinden eser vardır. Ondan pislikleri giderir, çiçekleri bitirir. Bizim pisliklerimizi örter, karşılığın da ondan goncalar biter
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
yoksullar öyle lâtif kişilerdirki onları ululamak için Allah’dan “ Abese” suresi geldi.

vur nefsin kafasına! Çünkü hakikati kötekle anlar, delil getirmekle değil

Yoldaşına pek yüklenme, çok söz söyleme, onu pek övme, çünkü bu, nihayet ayrılığa sebep olur

namazda ansızın yellensen git yeniden aptes al Gitmez, orada kalır namaz kılmaya devam edersen istediğin kadar eğil bükül, kalk.. be şaşkın namazın gitti!

Yürü, seninle eş olanların, sözünü sohbetini susamışçasına sevenlerin yanına var.

Bekçi, uyuyanlara göredir. Balıkların bekçiye ne ihtiyacı var Çamaşırcıya elbise giyenler muhtaçtır.

Çırçıplak canın ziyneti Allah tecellisidir. Ya çıplakları bırak, bir yana çekil.. yahut onlar gibi elbiseden vazgeç!

Yok.. eğer tamamıyla soyunamıyorsan bari elbiseni azalt da orta halli ol!”

Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki, yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir. dördünü de yerse bu yiyiş, orta bir yiyiş değildir

O adam, kaz gibi hırsına esir olmuştur. Sen on rekât namaz kılınca usanırsın, ben beş yüz rekât namaz kılsam usanmam.

Birisi, ta Kâbe’ye kadar yaya gider, öbürü mescide varıncaya kadar kendisinden geçer.

Birisi o kadar cömerttir ki gönlü bulanmadan canını bile verir, öbürü bir dilim ekmek verebilmek için can çekişir.

Sonsuz şeyin önü, sonu nasıl olur..

Allah, “ Deniz mürekkep olsa biterdi de Rabbimin kelimeleri bitmezdi” dedi. Kimse Allah tecellisinin evvelini, âhirini göremedi.yedi deniz, tamamıyla mürekkep olsa gene biteceğini umma.

Bağ, orman baştanbaşa kalem olsa söz, yine eksilmez. O mürekkebin, o kalemlerin hepsi biterde sonu olmayan bu söz yine kalır.

Peygamber “ Gözlerim uyur ama Allah lûtfuyla kalbim uyumaz” dedi.

Senin gözün açık, kalbin uyuyor; benim gözüm uyuyor, gönlüme kapı açılmış!

Ben, yücelerde uçan bir kuşum, Sinek nasıl olurda beni elde edebilir?Nitekim sineğe göre dolu tencere ile boş tencere birdir.

İçinde lokma gevher olduktan sonra çekinme muktedir olduğun kadar ye!

midende temiz de pis murdar bir hale geliyorsa boğazını kilitle, anahtarı da sakla.

Lokma, kimde ululuk nuru haline gelirse ne dilerse yesin.. Ona helâl

Ana, süt emer çocuğuna “Gel yavrum, süt em, ben senin ananım” dese, Çocuk “Ana, sütünü emersem karnım doyacak mı bir delil göster!” der mi?

Her ümmetin gönlünde Hak’tan bir tat vardır. Peygamberlerin yüzü ve sesi de mucizedir.

Peygamber, dışardan seslendi mi ümmetin canı, içerden secde eder.

Yahya’nın anası, Meryem’e dedi ki:
Karnında bir padişah var. Ülül azm ve her şeyi bilen bir peygamberdir.

üzüm olmaya kabiliyetli korukların gönülleri, ehli dilin nefesleriyle birdir. Hepsi üzüm olmaya koşarsa, ikilik kalkar, kin ve savaş kalmaz.

Hepsi de birleşirler, vasıfları da birlik olur.Dost, düşman ikiliktedir.
hiç, bir olan, kendisiyle savaşır mı

Süleyman şimdi de var ama biz uzağı görme neşesiyle onu göremiyoruz. Uzağa bakış, insanı kör eder. Sarayda uyuyanın sarayı görmediği gibi.

Biz ince sözlere dalmışız, onlarla uğraşıp duruyoruz. Düğümleri çözme sevdasına tutulmuşuz.
Düğümleri bağlayıp çözdükçe şüpheye düşmeyi, cevap vermeye kalkışmayı uzatıp gideriz.

Mânevi dilleri bilen Süleyman gelmedikçe bu ikilik kalkmaz.
Kavgacı kuşlar, hepiniz doğan gibi Aranızdaki ihtilâfı bırakın da ruhunuzu heryandan şâd edin.

Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa dönün.

O Süleyman, sizi kendine teveccühten men etmedi ki.
Fakat kör kuşlarız, terbiyeden hayli uzağız. O Süleyman’ı bir an bile tanımadık gitti!

Baykuşlar gibi doğanlara düşmanız, Bilgisizliğimiz, körlüğümüz son derecede. Bu yüzden de Allah azizlerini incitmeye kastediyoruz.

Süleyman’dan aydınlanan kuşlar, nasıl olur da suçsuz, sebepsiz bir kuşun kanadını yolarlar?Kanadını yolmak şöyle dursun, onlar, âcizlere yem verirler. O kuşlarda aykırılık ve kin yoktur. Hoş kuştur onlar, hoş

Sen ne bilirsin kuşların seslerini? Bir an olsun Süleyman’ı görmedin ki! Her ahengi, Kürsi’den yere kadar bütün âlemi doldurur. Azameti Arşa kadar bütün cihanı istilâ eder

Süleyman’a uymayan kuş, karanlığa âşıktır. Yarasaya benzer. Ey kötü yarasa, Süleyman’a alış da ebediyen zulmette kalma.

Dadıyı karada bırak,yürü, kazlar gibi mâna denizine koş, dal denize!
Anan seni sudan korkutursa sakın sen korkma, hemen denize koş!

Sen kazsın, karada da yaşarsın, denizde de. Kümes hayvanları gibi kokuşuk kümesli hayvan değilsin ya.Ve hamelnâhüm fil berri vel bahri” hükmüne mazharsın.

Canını karadan kurtar, denize yürüt!Yavrum, biz umumiyetle su kuşlarıyız, dilimizden de ancak deniz anlar.

Süleyman denizdir,biz kuşlara benzeriz. Ebede kadar Süleymanla gel , ayağını denize bas ki su, Davud’a olduğu gibi sana da yüzlerce zırh yapsın.

O Süleyman, meydanda, herkesin gözü önünde. Fakat haset kıskançlık göz bağıcı ve büyücü.
O önümüzde.. bizse cahillikten, uykudan, onu görmemekte,

Gök gürlemesi, susuzun başını ağrıtır Bilmez ki kutlu bulutlardan rahmet yağdıracak!

Onun gözü akar suda.. gökten yağan rahmet suyunun zevkinden haberi bile yok!

Kum üstünde namaza durmuştu. Kum, öyle bir kumdu ki kaynar hararetinden tenceredeki su bile coşardı.

o namaza durmuştu. dersin ki sanki bir yeşillikte bir gülistanda, yahut Burak’a ,Düldüle binmiş!Allah, doğru yolu daha iyi bilir.


mesnevi 2. cilt

yaprağın hikmetini meyveler anlatır!

Kanın, meninin sırrı da insanın duygusudur; her artmanın sonu da nihayet eksilme!

Yazan kişi önce yazı yazacağı tahtayı yıkar, temizler; sonra ona harfleri yazar. Allah da önce gönlü
hor hakir kan eder,

Bir evin temelini atacakları vakit oradaki eski ve evvelki yapıyı yıkarlar. Sonunda arı duru su çıkarmak için

Çocuklar, hacamattan ağlarlar. Çünkü işin hikmetini bilmezler ki Yük için hamalların savaşlarına bak.

Din işinde çalışma da böyledir.
Rahatın aslı zahmet olduğu gibi acılıklar da nimetin önüdür.

Cennet, hoşumuza gitmeyen şeylerle kaplanmış, cehennem de zevkimize giden şeylerle dolmuştur

Ateşin aslı yaş ağaç olduğu gibi ateşe yanan da Kevser’e ulaşmıştır.

Zindan da mihnetlere düşen adam, bir lokmanın, bir zevkin yüzünden düşmüştür.

Bir köşkte devlete erişen de bir savaş, bir mihnet karşılığı olarak o devleti bulmuştur.

Kimi altına, gümüşe sahip olmuş, zenginlikte dereceye erişmiş görürsen, bil ki o, kazanma zahmetine sabretmiştir.

Gönlün istediği sevgiliyi gönül derdinden başka bir şey de arama.

Fakat sen, İsa’yı bıraktın da eşeği besledin. Hulâsa eşek gibi perdenin ardında kaldın gitti!

Bilgi ve irfan, İsa’nın talihidir, ey eşek sıfatlı, eşeğin talihi değil Yeter artık yıllarca eşeğe kul oldun.

eşeğe kul olan , eşeğin ardından gider

İsa’nın eşeği gönül mizacına malik olmuş, akıllar makamında yer tutmuştur.

Gönlün İsa’dan hastalandıysa yine ondan iyileşir, sıhhat yine ondan gelir, onu bırakma.

İsa, Yahudileri görünce ne hale gelir; Yusuf, hasetçi kardeşler elinde ne olur?

Sen, gece gündüz bu azgın kavmin ardından koştukça, nasıl olur da gece gibi, gündüz gibi ömre medet bağışlar, yardım edersin

Bu zâlimlerin ateşinden gönlün kebap olduğu halde daima “ Yarabbi, kavmime hidayet et” diye hitap ediyordun.

Sen, madensin. Seni ateşe atsalar, bu âlem, ıtırla, fesleğen kokusuyla dolar

Peygamber, “ Akıllının düşmanlığı, cahilin sevgisinden yeğdir” dedi.

Dinsizler bile kimseye suçsuz, günahsız, az çok bir şey yapmadan böyle sitem etmezler, bu sitemi caiz saymazlar”

velinimetim Allahım Ne kutlu saatmiş ki beni gördün.Ölüydüm, bana yeni bir can bağışladın

Eşek, sahibinden eşekliği yüzünden kaçar.

Ne mutlu yüzünü görene, yahut ansızın senin bulunduğun yere ulaşana!

Ahmağın dostluğu ise eziyettir,

Âlemde düşkünlere yardımcı erler vardır. Onlar, mazlumlar feryat ettiler mi derhal yetişirler.

Mazlumların seslerini her yerden işitirler, Hak rahmeti gibi o tarafa koşarlar.

Âlemin sarsıntılarına, yıkıntılarına direk, destek olan.. gizli dertlerin tabibi bulunan o erler; Muhabbetin, adaletin, rahmetin ta kendisidirler

Nerede bir dert varsa, deva oraya gider. Su, neresi alçaksa, oraya akar.

Sana da rahmet suyu gerekse yürü, alçal da sonra rahmet suyunu iç, sarhoş ol.

rahmet içinde rahmet var. Oğul

Oğul Burnundan, beyninden nezleyi gider de Allah kokusu burnuna gelsin

Lütuf Kâbesine uçmaya kanadın yoksa çare bulana arz et.

Ağlayıp inleme kuvvetli sermayedir

ağlayıp inlemeyi bırakma ki Allah’nın merhamet sütleri coşsun.

Hele bir an sabret. Rızkınız gökyüzündedir” âyetini duymadın mı? Neden aşağılık yere saplanıp kaldın?

Seni yücelere çeken her ses, bil ki yücelerden gelmektedir. Sana hırs veren her sesi de adamları paralayan bir kurt sesi bil.

Aşağılık âlemde bulunan her şey yücelikten gelmiştir. Haydi var, gözünü yüceliklere dik.

Yücelere bakmak, önce gözü alır, kamaştırır ama sonra bakışa bir aydınlık bağışlar.

Gözünü aydınlığa alıştır. Yok.. eğer yarasaysan karanlıklara baka dur

Yüz türlü oyun görüp, yüz türlü tecrübe geçirip âkıbeti gören kişi, bir tek oyun görene benzemez.

Başta dönüp dolaşan nice hünerler, nice bilgiler vardır ki insan onlarla baş oluncaya kadar, baş elden gider!

Başının gitmemesini istersen ayak ol, rey ve tedbir sahibi Kutb’a sığın!Şah bile olsan kendini ondan üstün görme.Bal bile olsan onun otundan başka bir şey devşirme.

Senin fikrin surettir, onun ki can . Senin paran kalptir, onunki maden.

Sefa ehline hizmet etmek istemezsen ejderha ağzına düşen ayıya benzersin.

Belki bir üstat seni kurtarır, tehlikelerden çekip çıkarır.

Madem ki gücün kuvvetin yok.. ağlayıp inle! Madem ki körsün.. yol görenden baş çekme!

Ey Allah, bizim taş yüreğimizi mum gibi yumuşat; kerem et de feryadımıza acı!

birisinin gönül sesi de çirkin olursa o adamda ebedî körlük vardır.

Ayının feryadı bile acındıracak bir ses olur da senin feryadın olmazsa bu çok kötü bir şeydir!

Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir.

Ne suretle olursa olsun sürülmesi gerek”Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.

Ben müminim “ Mümin Allah nuruyla bakar” sırrına mazharım.

Yahu, ne olur bir dosta uy da, Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu

Bir öküze eşeklikten secde ettin,
Ululuk sahibi Allah’ın nurundan göz yumdun İşte sana adamakıllı bilgisizlik, işte sapıklığın ta kendisi!
Yuf olsun sendeki akla, irfana.

Senin gibi bilgisizlik madenini öldürmek gerek.Bâtılları ne cezbedebilir? Ancak bâtıl! Tembellere ne hoş gelir tembellik!

her cins, kendi cinsini çeker. Öküz nasıl olur da erkek aslana yüz tutar
Kurt neden Yusuf’a âşık olacak? Ancak hile ile onu sever görünür, sonra da onu parçalayıp yer.

kurt, kurtluktan kurtulursa Yusuf’a mahrem olur.Eshab-ı Kehf’in köpeği gibi âdemoğullarından sayılır.

Cahil olan ve Allah derdinden uzak bulunan kişiye de hakikat sırlarını nice defalar gösterdiler de o görmedi.

Gönül aynası sâf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin”

İnsanlar madenlerdir, sözünü hatırına getir. Öyle maden olur ki yüz binlerce madenden daha değerlidir.

Ey Ahmet, burada malın faydası yok.Aşkla, dertle, dumanla dolu gönül lâzım.

Gönlü aydın kör gelince kapıyı kapama. Ona nasihat ver, nasihat onun hakkıdır.

İki üç ahmak seni inkâr etse neden acılaşırsın, sen zaten şeker madenisin.

Birisine Allah tanık olursa gayrı ona ne gam İki kişi uzlaştı, mı, hiç şüphe yok,aralarında bir kadr-i müşterek vardır.

Kuş ancak kendi cinsinden olan kuşlarla uçar. Kendi cinsinden olmayanla sohbet âdeta mezara girmedir”

Bülbüllere çayır, çimen yaraşır. Bok böceğine vatan pisliktir. Allah, pislikten murdarlıktan arıttı. Başıma bir murdarı dikmesi lâyık mıdır?

Her meleğin ona secde etmesi, Âdem’in Âdemliğine delil olduğu gibi o düşmanın, İblis’in inadı da bir delildir.

Meleğin ikrarı, ona bir şahit olduğu gibi o köpeğin inkârı da bir şahittir”

Aptalın sevgisi şüphesiz ayının sevgisidir. Kini sevgidir, sevgisi kin.
Ahdi gevşek, zayıf ve bozuk.. sözü büyük, vefası artık.

Ant içse bile inanma. Eğri sözlü adam andını da bozar.

Eğri sözlü adam ın Madem ki yeminsiz sözü yalan. Hilesine yeminine de inanma.

Kiminle ahdettiğini bilen tenini iplik haline kor, o ahdin etrafında dolanır, o ahdi örer durur.

Peygamber’in huyu tamamıyla lütuf ve keremden ibaretti.

Hastanın halini, hatırını sormaya gitmekte fayda vardır. Faydası da gene sanadır.

Âlemde hazineler var. Beyhude üzülme, yorulma. Yalnız hiçbir viraneyi de definesiz bilme.

o adam, düşman bile olsa yine ihsan iyidir. Çünkü ihsan yüzünden düşman bile adama dost olur. ; Dost olmasa bile kini azalır

Allah ile olmak isteyen kişi veliler huzurunda otursun. Velilerin huzurundan kesilirsen helâk oldun gitti.

Topluluktan bir an bile ayrılmak bil ki Şeytan’ın hilesinden ibarettir.
Topluluksa kuvvettir, bağ da nedir ki? Canim bile sizin.

Siz benim sağ gözüm mesabesindesiniz”arkadaştan ayrılmamak gerek.

Bu âlem dağdır, senin sözlerin, yine ses vererek sana gelir”

Zamanede nice ahmaklar, Ali’ye Peygambere nispet iddia ederler.”
Zinadan ve zina edicilerden olan herkes, Allah mensupları için işte bu zanda bulunur

Aslan yavrusu, aslana benzer,

Allah, “ Sefer esnasında nereye varırsan önce bir er araman gerek” dedi

Biri buğday elde etmek için ekin ekerse sonunda saman elde eder.

Hac zamanı gelince Kâbe’yi ziyaret etmeye niyetlen. Oraya vardın mı Mekke’yi de görürsün.

Miraçtan maksat dostu görmektir

Uyanık olduğu halde güzel rüya gören âriftir.Sen onun bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek.

Bana hizmet, Allaha itaat etmek, onu övmektir. Sakın Hakkı benden ayrı sanma.Gözünü iyi aç da bana öyle bak ki beşerde Allah nurunu göresin” dedi.

Ne güzel, ne mübarek ağrı, sızı.Ne mutlu, ne kutlu hastalık hararet, İşte Allah bana bu kocalığımda lütuf ve kereminden böyle bir hastalık, böyle bir illet verdi.

Bütün gece manda gibi uyumayayım diye Hak, lütfetti, bana dertler ihsan etti. Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmet ondadır

Deri yırtıldı mı iç tazelenir.Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabretmek, Âbı hayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir.

Çünkü yücelikler, hep aşağılıktadır.
Baharlar güz mevsiminde gizlidir, güz mevsimi de baharda.Kaçma ondan! Nefsinin kötü” dediğine kulak asma. Çünkü hep zıddınadır.
Onun dediğinin zıddını yap.

Âlemde peygamberlerin vasiyetleri böyledir Sonun da az pişman olasın diye yapacağın işlerde müşaverede bulunmak vâciptir.

Ümmet “ Kiminle meşveret edelim?” dediler de, peygamberler “ Mukteda olan akılla” diye cevap verdiler

Nefsini kadın bil, hattâ kadından da beter. Çünkü kadın cüzüdür, nefsinse şerrin küllü! Nefsinle meşveret edersen o aşağılığın dediğine uyma, aksini yap;

Hatta Nefsin sana namaz kıl, oruç tut diye emretse bile, nefis hilecidir, o emriyle bile sana bir hile kuracaktır.

Yapacağın işde nefsinle meşveret etmek ve ne derse aksini yapmak kemaldir.

Akıl, başka bir akıldan kuvvet bulur.Şeker kamışı, şeker kamışından kemal kazanır.

Ben, nefsimin hilesinden neler gördüm neler.. sihriyle akıl ve temyizi bile giderir Sana vaatlerde bulunur da binlerce kere bozar.

Ömrün, sana yüzlerce yıl mühlet verse nefis, her gün yeni bir bahane bulur, sana mÂni olur; Soğuk vaatleri sıcak bir surette söyler.

nefis öyle bir sihirbazdır ki insanı kıskıvrak bağlar Fakat ejderha da, yılan da senin elinde asâ kesilir,

ey Musa’nın canını bile sarhoş eden, Allah, sana “ Onu al, korkma, ejderha elinde asâ haline gelecek” hükmünü vermiştir

Ey padişah, haydi, Yedi Beyzâyı göster.Kara gecelerden yepyeni bir sabah meydana getir.

Bir cehennem yandı, alevlendi. Ona üfür ey nefesi, denizin nefesinden üstün ve artık olan!

Fakat zafer için yardımcısı Allah olmayan kişiye gelince: Ona tavşan bile erkek aslan görünür!

Vay uzaktan yüzü bir görür de gururlanarak, savaşa girişirse Kör Firavun da o denizi kuru gördü de erlik gösterip içine at sürdü.

Kör Firavun da erlik gösterip o
denizin içine at sürdü. Fakat içine dalınca denizin dibini boyladı. Firavun’un gözü nasıl olur da görür

Göz Allah yüzüyle görür. Hak, nerede her ahmağın sırdaşı olacak

Ey felek, Allah’nın merhametinden merhamet öğren. Yılan gibi, karıncaların gönlünü yaralama!

Bir veli sana gayb’a ait yüz binlerce sırrı apaçık söylese bile Sen de o anlayış, o bilgi olmadıkça fışkıyı öd ağacından ayırt edemezsin.

Veliyi meşhur eden yine velidir. Veli, kime dilerse nasip verir Fakat deliliğe vurdu mu kimse akıl edip de onu anlayamaz

Bir hırsız, körden bir şey çaldı mı kör, onu bulabilir mi hiç? Hırsız, gelip ona çatsa bile kör, hırsız kimdir? Ne anlasın?

Bilgili köpek yaban eşeği avlar, bilgisiz köpekse köre kasteder.
Köpek bile, ilim öğrenince kurtulur

Köpek bile, ilim öğrenince
azgınlıktan kurtulur, ormanlarda helâl hayvanlar avlar.

Köpek bile âlim olunca savaşta çevikleşir.. köpek bile ârif olunca Eshâb-ı Kehif’ten olur

Körün tanıyamaması, gözü olmadığından değildir; bu, onun bilgisizlikten sarhoş olması yüzündendir.

Bizim ise Hak’tan gayrı her şeyden haberimiz var da Hak’tan haberimiz yoktur. Tehditçilerden bihaberiz

Hırsızı yakalayıp, sıkıştırmak, çaldığını çırptığını söyletmek cihadı ekberdir.

O , önce senin gözünün sürmesini çaldı. Onu elde ettin mi, yine gözlerine nur gelir.

Gönül’ün kayıp malı olan hikmet kumaşı, ehli dilden elde edilir.

Kör olan gönül, canı, kulağı,gözü olsa bile hırsız Şeytan’ın izini bulamaz, onu elde edemez.

Çıplak adamdan rehin alabilir misin sen?

Yarabbi , bu ihsan bizim işimiz değil. Senin lûtfun, gizli lûtfe yol göstericidir.

Ey düşkünlerin ellerini tutan, elimizi tut. Bizi al.. perdeyi kaldır, perdemizi yırtma.bağı kim çözebilir?

Ey muhabbet ihsan eden muhabbetli Allah, böyle sağlam bir kilidi, senin fazlından başka kim açabilir?

Biz kendimizden vazgeçer, yüzümüzü sana tutarız.Çünkü sen, bize bizden yakınsın. Bu dua da senin öğretmenledir

Mustafa’nın nur bağışlayan huzuru
Her yanı aydınlatan Peygamber’in himmeti hürmetine duayı hatırla

Daima günaha duruyordum. Denize düşenin yılana sarılması gibi önüme ne gelirse sarılıyordum

onlar bile ahret azabını o kuyuda çekmek istediler. İyi de ettiler, tam yerinde bir işti.

Dumandan çekilen zahmet ateşe nispetle elbette kolaydır, Ahiret âzabına imkân yoktur. Onun yanın da dünya azabının ehemmiyeti olamaz.

Ne mutlu o kişiye ki savaşır, çabalar, bedenine azap eder.
O cihanın azabından kurtulsun diye bu azap çekme ibadetine katlanır.

ey kutlu, ey kokusu güzel ve mübarek Peygamber ;

Kendi kökünü kendin kazıp sökme.

Ey zayıf karınca, senin ne takatin var ki böyle bir yüce dağı yüklenmeye kalkışıyorsu

Bu cihan bir çöldür, sen Musa’sın. Biz de günahımız yüzünden çölde iptilâlara uğramış kişileriz.Musa’nın gönlü bizden razı olsaydı, bu çöle bir yol, bir uç bulunurdu.

bizden tamamıyla usanmış olsaydı hiç yemeğimiz gökten gelir miydi?
Bir taş parçasından kaynaklar coşar mıydı, çölde canımızı kurtarabilir miydik?

bizden tamamıyla usanmış olsaydı
yemek yerine üstümüze ateş yağar, konduğumuz konakta alevlenir, yanardık.ey aziz Allah, bu senin lütfundan,

ey aziz Allah Bizim ahitlerimiz yüzlerce, binlerce defa bozuldu. Fakat senin ahdin dağ gibi , yerinden bile oynamıyor.

ey aziz Allah Bizim ahdimiz saman çöpüne benzer, her çeşit rüzgâra karşı zebundur. Senin ahdinse dağ gibi, hattâ yüzlerce dağdan da kuvvetli.

ey aziz Allah O kuvvet hakkı için bizim renkten renge girişimize acı!
rüsvay oluşumuzu gördük,
Padişahım, bizi imtihana çekme.

ey kerem sahibi ve yardımı istenen Allah, ayıplarımızı kötülüklerimizi gizli bırak.Sen cemalde, kemalde sonsuzun; biz eğrilikte sapıklıkta sonsuz!

ey kerem sahibi Allah, Şu aşağılık kişililerin kötülükteki sonsuzluğunu sonsuz lütfunla, ört. Aman elbisemizden tek iplik kaldı. Bir şehirdik, tek bir duvarımız yerinde
Ey sahibimiz, şu kalanı koru, da Şeytan, tamamıyla sevinmesin.

lütfun hakkı için Yarabbi Madem ki kudretini gösterdin, merhametini de göster, ey et ve yağ parçalarına
merhametler ihsan eden Allah.

Eğer bu dua gazabını arttırıyorsa ulu Allah, sen bize bir dua öğret.
Nitekim Âdem cennetten çıkınca ona tövbe etmeyi nasip ettin de kötü Şeytandan kurtuldu.

Şeytan kimdir ki Âdemden üstün olsun ulu Allah kâfirin hem müminin yaratıcısıdır küfür de Allah’lığına şahittir, iman da. İkisi de ona secde eder.

Fakat bil ki müminin secdesi dileyerektir. Çünkü mümin, Allah rızasını arar, maksadı onun rızasını almaktır.

Kâfir istemeyerek Allaha tapar ama
maksadı başkadır. Padişah kalesini yapar ama beylik dâvasındadır

Müminse o kaleyi padişah için tamir eder, makam sahibi, mevki sahibi olmak için değil

Çirkin, “ Ey çirkini de yaratan padişah, sen güzeli de yaratmaya kadirsin, çirkini de” der.

Güzel de “ Ey güzellik padişahı, beni bütün ayıplardan arıttın” der.

Peygamber Sav in hastaya duası Allah, sen bize güçlükleri kolaylaştır. Dünya yurdunda bize iyilik ver, ahiret yurdunda da.

Peygamber Sav in hastaya duası
Yolumuzu gül bahçesi gibi lâtif bir hale getir, ey Yüce Allah,

Müminler mahşerde derler ki; “ Ey melekler cehennem müşterek bir yol değil miydi? Mümin de oraya uğrayacaktı, kâfir de.

Müminler mahşerde derler ki;
biz bu yolda ne duman gördük, ne ateş. İşte burası cennet, emniyet yurdu.

Müminler mahşerde derler ki;
o aşağılık uğrak nerede Cehennem, o şiddetli azap yurdu, işte orasıydı. Fakat size bağlık, bahçelik, yeşillik bir yer oldu.

mahşerde derler ki; Müminler
Siz, bu cehennem huylu, kötü suratlı, ateş meşrepli nefsi Çalışıp, tertemiz bir hale getirdiniz; Allah için ateşi söndürdünüz:

mahşerde derler ki; Müminler
Şulelenip duran şehvet ateşini takva yeşilliği, hidayet nuru haline soktunuz; Hırs ateşiniz hilim, bilgisizlik karanlığı ilim oldu;

mahşerde derler ki; Müminler
Hırs ateşini attınız; o ateş diken gibiydi, gül bahçesine döndü..zehir, bal haline geldi. ateşten nefsi bir bahçe yapıp vefa tohumları ektiniz,

mahşerde derler ki; Müminler
Allah’a, çağırana icabet ettiniz, nefis cehennemine su serptiniz.
cehennemimiz de size yeşillik, gül bahçesi, ağaçlık haline geldi.”

Oğul, ihsanın karşılığı nedir? Lütuf, ihsan en değerli sevap.; Onun hükmüne, onun fermanına baş koymakta, tatlı canımızı ona peşkeş sunmaktayız.

Sevgilinin hayali, gönüllerimizde oldukça; işimiz, kulluk ve can vermedir

Halkın seni övmesini, sana yaltaklanmasını, halkın tatlı ve kandırıcı sözlerini alıyor, altın gibi cebine indiriyorsun!

Sana Padişahların sövmesi, vurması, sapıkların övmesinden daha iyidir . Padişahların tokadını ye de aşağılık kişilerin balını yeme..

Nerede bir çıplak, bir yoksul görürsen bil ki bir kâmilden kaçmıştır üstattan firar etmiştir.

Eğer ustanın dilediğine uysaydı kendisini de bezerdi, akrabasını da .
Dünyada kim ustadan kaçarsa, devletten kaçar; bunu böyle bil.

Dünyada elbisen var, zenginleştin; fakat bu âlemden gidince nasıl edeceksin?

Ahiret için de bir sanat öğren ki mağfiret kazancını elde edesin. O cihan da pazarla, kazançla dolu bir şehirdir.

Zannetmeki kazanma yalnız bu âlemdedir ve bu kazanç kâfidir!
Ulu Allah “ Bu cihanın kazancı, o kazancın yanında çocuk oyuncağıdır” dedi.

aşağılık nefis, senden fâni kazanç ister. Fakat niceye bir aşağılık şeyleri kazanıp duracaksın, bırak artık, yeter.!

Aşağılık nefis eğer senden yüce bir kazanç dilese bile bu dilekte hile ve düzen vardır

Ben ezeli lûtfa bakar, sonradan meydana geleni yırtar, iki parça ederim.

Her haset, şüphesiz dostluktan meydana gelir. Sevgiliyle başkaları bir arada arada oturunca haset baş gösterir.

Aksırana “ Çok yaşa “ demek dostluktan olduğu gibi, kıskançlık da dostluğun şartıdır

ateşe dalmış kişiyi ancak altı ciheti yaratan Allah kurtarabilir. Küfür olsun, iman olsun.. onun eliyle dokunmadır, onundur.

Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil.
Allah seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lânet budur.

Ey, ateş Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.

Ey, ateş Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun. O kara suyun içinde, senin yüzünden boğuldular.

Ey, ateş Nemrut’un beyni, senin yüzünden döküldü binlerce fitneler meydana getiren Şeytan! Ebulehep de senin yüzünden na ehil, oldu
Ebülhakem de Ebucehil kesildi.

Ey bu satrançta nam için yüz binlerce ustayı mat eden! Ey düşmanlık edip duran Şeytan, senin hilenden kim kurtulabilir?

Hepimiz tufana gark olmuşuz. Ancak Allahın koruduğu müstesna

Ey düşmanlık edip duran Şeytan,
Nice askerler, nice topluluklar, senin yüzünden darmadağın olmuştur!”

Kuyumcuyum ben, daima değerini verdim. İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. Bu otları niye ortaya koyarım?Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye

Kurt, ceylândan bir yavru doğursa onun kurt, yahut ceylân oluşunda şüphe edilir. Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine adım atacak,

Bakalım hangisine meyledecek?
Eğer kemiğe gelirse köpektir, ota meylederse şüphe yok, ceylân cinsindendir.

Kahırla lûtuf, birbirine eş oldu. Bu ikisinden bir hayır ve şer âlemi doğdu.

Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et. Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir. Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur.Allah şahidimdir.

Ben nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm. Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim.

Kuru ağaç, bahçıvana “ Yiğit, suçsuz,günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş,

Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”

Sen hiç kimsenin malına müşteri değilsin. Dolandırıcı müşteri olamaz. Müşteri gibi görünse bile bu, hileden, düzenden ibarettir.

Kim bilir, hasetçinin kabağında ne var? Allah düşmanın elinden bizi kurtar, feryadımıza yetiş! Ey Allah, elimi tut, yoksa kilimim elden gider.

Âdem bile hasetçi köpeğin yıldırım gibi koşuşuna karşı yaya kalmıştır.
Şeytan,onu bile cennetten yeryüzüne atmıştır

Şeytan Onun hilesine, düzenine nihayet yoktur. Onun her sözünde yüz binlerce sihir gizlidir.

Erlerin erliklerini bir nefeste bağlar; kadının erkeğin hevesini bir nefeste arttırır halkı yakıp yandıran fitneci İblis, Şeytan,

Kötü zan sahibi olan kişi, yüz nişan da olsa doğruyu işitmez.öyle adama verilecek cevap susmaktan ibarettir..

Ahmakla konuşmak deliliktir.

kuyruğa meylin seni bilgiden uzaklaştırdı, gözünü, aklını kör etti.
Sevdiğin şeyler kör ve sağır eder

Muaviye dedi ki: “ Seni doğruluktan başka bir şey kurtaramaz. Adalet, seni doğruluğa davet etmekte.

Yalan kalplerde şüphe uyandırır, doğru kalplere emniyet ve neşe verir “

Gönül, yalan sözden istirahat bulmaz. Suyla yağ karışık olursa çırağ aydınlık vermez.

Doğru söz kalbe istirahat verir.

Doğru sözler, gönül tuzağının taneleridir.

Gönül hasta olur, ağzı kokarsa ancak o vakit doğruyla yalanın tadını almaz.

gönül ağrıdan illetten salim olursa, yalanla doğrunun lezzetini adamakıllı bilir, anlar.

Âdem’in buğdaya hırsı artınca bu hırs, gönlünden sıhhati, selâmeti kapıp götürdü. yalanına kulak astı, aldanıp öldürücü zehri içti.

Gönlüne hâkim olmayan, işin iç yüzünü bilmeyen kimse nasıl hükmedebilir?

Gönlüne hâkim olmayan işin hakikatini bilen iki kişi arasında bir cahilden başka bir şey değildir

Kasıtsızlık, bilgisizi âlim yapar, kasıt ve garaz, ilmi aykırı bir hale sokar, zulüm haline koyar.

Sen rüşvet almadıkça kör değilsin, fakat tamah ettin mi körsün, kul köle kesilirsin”

Ben herkesten, tabiatında, huyunda ne varsa, neye sahipse onu ararım.
Sirkeden şeker lezzetini aramam.

Karı tabiatlı erkeği asker yerine saymam

Cemaate yetişesin, devletli Peygamber’in ardında namaz kılasın.

Eğer namaz fevt olsaydı, vakit geçseydi cihan nursuz, kapkaranlık kesilecekti. Bu ziyandan bu dertten ağlayacak, gözlerinden kâselerle yaş dökecektin.

Herkes, ibadetten bir zevk alır, bu yüzden de bir an bile sabredemez, ibadette bulunur.

Düşmanın; işi, gücü hile ve kinden ibarettir”

padişah, seni huzuruna çağırmış, sonra tekrar eşiğe sürmüşse, bil ki suç ettin. Bilgisizlikle cebre yapışır.
Kısmetim buymuş dersen neden önce o devlet kısmetin olmuştu?
Bilgisizlikle kısmetini kendin teptin.

ehil olan kişi kısmetini artırır

dostlarla olunca acı yemiş bile hoştur.

Mescide, mescittekilere iltifat et..sen aysın, biz de gece. Bir an olsun bizimle ol da. Gece cemalinle gündüze dönsün, ey cemali
geceleri aydınlatan güneş.!”

Gönül istemeden ağza gelen lâtif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer dostlar. Uzaktan bak, geç. Yavrum onlar yemeye kokmaya değmez

Vefasızlara gitme. Onlar yıkık köprüdür. Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır.

Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki, üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar.

O, karı tabiatlı erkek gibi silahlanıp savaş safına girer. Diğerleri dost diye ona güvenirler. Fakat savaş zahmetlerini gördü mü yüz çevirir. Onun kaçışı kuvvetini de kırar.

O merhametli, şefkatli Peygamber hileleri süt içinde kıl görür gibi birer, birer görüyordu. Fakat lûtuf sahibi Peygamber, kılı görmemezlikten geliyordu..Allah, “ Peygamber, . Neticesi savaş bile olsa onların hıyanetlerini açığa vur” dedi

Yalancı, dolancı adam, dinde vefakâr olmadığından her an yeminini bozar.

Doğruların yemin etmeğe ihtiyaçları yoktur.

Ahdi, misakı bozmak, ahmaklıktandır.

Yeminine vefa etmek ve yemininde durmaksa temiz kişinin işidir

doğru ve temiz kelâm hakkı için o mescidi kurmamız Allah rızası içindir.


hiçbir hilemiz, düzenimiz yok Allahı anacak, doğru bir yürekle Allah’ya ibadet edeceğiz” dediler

Hak, kulaklarınızı mühürledi de Allah sesini duymuyorsunuz.Allah yemine siper demiştir Savaşçı
siperi elden bırakır mı?

Münafık kişilerle dost olmanın şomluğu mümini de onlar gibi çirkinleştirdi, âsileştirdi.

Ey gizli şeyleri bütün inceliğiyle bilen Allah, beni küfrümde ısrar eder bir halde bırakma.

Mecaz ehlinin çalışıp çabalamasını araştırsan görürsün ki soğan gibi kat, kattır. Fakat her katı, daha içsiz, daha boş.

doğruların her işi öbüründen daha iyi, daha yerindedir. yüzlerce gayret kemeri kuşanmışlardı

Onlar, Eshab-ı Fil’e benziyorlardı. Habeşistan’da bir Kâbe yapmışlardı da Allah, Kâbelerine ateş vurmuştu.

Dinde kara yüzlü olanların hileden düzenden,savaştan başka bir şeyleri yoktur

Doğru olmasaydı yalan olur muydu hiç? O yalan, doğrudan nurlanır

Âlemde her şey ayıpsız olsaydı, ticaret edenlerin hepsi aptal olurdu.
Bu taktirde kumaş tanımak pek kolaylaşırdı.

Madem ki ortada ayıp yok, ehil ne oluyor, nâehil ne oluyor?Her şey hak demek ahmaklıktır, fakat her şey bâtıl diyen de şakîdir.

Peygamberlerin tacirleri kâr ettiler; renk ve koku tacirleriyse ziyan!

Yılan, güzel mal gibi görünür. İki gözünü de ovuştur da iyice bak

Şu göğe defalarca bak. Çünkü Allah “ Ona bir kere daha dön de bak” buyurdu.Bu nurani tavana bir kere bakmakla kani olma, defalarca bak, “ Bir çatlak görebilir misin?”

Allah, sana “ Bu güzel göğe ayıp arayan kişi gibi defalarca bak dedi
fark edip anlayarak beğenmek için bilir misin. Ne kadar bakmak gerek!

Tortuyu süzmek, sâfı meydana getirmek için aklımızın ne kadar zahmetler çekmesi lâzım.

Bütün bunlar, korku, açlık azlık hastalık hepsi can nakdinin meydana çıkması içindir. Vaitlerle tehditler, bu birbirine karışmış olan iyi ve kötüyü ayırt etmek içindir.

Ey Musa’nın anası, Musa’ya süt ver, belâyı düşünme, suya at!

Doğru ve benzer bir nişane verirlerse inanırsın, şüphen kalmaz.
O nişane, hasta canına şifa olur, benzinin rengi yerine gelir, iyileşir,

Doğru nişane verirlerse kuvvetlenirsin. Gözün ışıklanır, ayağın tutar, yürür.. cismin can olur, canın tamamıyla ruh kesilir.

Yalancı da doğrucuyla yoldaş olunca yalanı, ansızın doğru olur

Allah’a ibadet için namaza durmuşlar, rükû ve sücuda koyulmuşlardı. Her biri niyet edip tekbir alarak huzur ve huşuyla namaz kılmaktaydı.Ne mutlu

Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür.

Kim birisinin ayıbını görürse o alınır, o ayıbı kendisinde bulur

insanın yarısı ayıptandır,

Madem ki başında onlarca yara var, merhemini başına vurmalısın

Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birin de

İblis, yıllarca iyi anılarak yaşadığı halde nihayet bak, nasıl rüsvay oldu, adı ne oldu? Yüceliği tanınmıştı; aksiyle tanındı, yazık

Merhamet sahibi Allah, Nûh ve Hûd kavimlerinin helâkini bize gösterdi; Biz korkalım, ibret alalım diye onları kahretti. Ya aksi olsaydı vay haline

Lûtfet, bizi himmetle sonunda biz de velilerden olalım

Ey sapıklara karışan, ne helâli? Senin kanından başka helâl göremiyorum.

Çare Allah’dandır. Lokmandan değil.. çare dindendir puttan değil!

Ey aşağılık dünyaya sabredemeyen bu yeryüzünü güzel bir Allah sıfatlarını görmedikçe ekmek bile yesem boğazımda kalır

Allahı ummadan bu suyu bir an bile kim içer? Ancak öküz ve eşek!..

Allahı ummadan suyu kim içer?
Hayvan gibi olanlar, hatta ondan da aşağı düşmüş bulunanlar, hileyle pis, murdar, kokmuş kişiler

Elif gibi hiçbir şeyi yoktur Allah yargılayıcıdır, merhametlidir

Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne

İhtiyarlayınca insanda iki yüz türlü illet peyda olur.”Be herif, Allah her derde bir derman verdi, bunu bilemiyor musun?

Allah her derde bir derman verdi, bunu bilemiyor musun? Sen ahmak bir eşeksin,bilgin de kıt,

Doktor cevap verdi: “ Ey yaşı altmış, işi bitmiş adam, bu kızgınlık, bu hiddet de ihtiyarlıktan!” Vücudun yıpranır, sabır azalır da İki çift söze bile tahammül edemez,

Ancak Allah sarhoşu olan ihtiyar müstesna. O tertemiz bir yaşayışa sahiptir. Zâhiren ihtiyardır ama hakikatte çocuk.

Zaten o veli ve nebi nedir ki Cennet, cehennem.. hepsi onun cüzileri. Ne düşünürsen, O düşünceden üstün.

Ne düşünüyorsan yokluk kabul ed, fakat düşünceye sığmayan yok mu? İşte Allah odur.

Uluların gönülden başka Mescidi yoktur.

Herkesin secdegâhı olan velilerin gönül mescitlerinde Allah vardır.

Allah erinin gönlü derde düşmedikçe Allah, hiçbir milleti rüsvay etmemiştir.

Baba, seni nereye götürüyorlar? Nihayet seni toprağın altına yatıracaklar. Öyle bir dar, öyle bir elemli eve götürüyorlar ki orada ne halı var, ne hasır.

Yahudilerin canı dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Allah’nın zevkinden mahrumdur.

Ey şuh ve neşeli can, dirisin, diri oğlusun. Bu dar gönül mezarında nefesin daralmıyor mu?

Sen vaktin Yusuf’usun, gökyüzünün güneşi. Bu çölden, bu zindandan çık yüzünü göster

Yunus, balık karnında pişti bu belâdan ancak tespihle kurtuldu.
Balık karnında tespih etmeseydi kıyamete kadar o hapiste, o zindan da kalırdı.

Yunus Allaha tespih ettiği için balıktan kurtuldu, yoksa hazm olur, yok olup giderdi.

Sabretmek, canının tespihleridir. Sabret, asıl doğru tespih odur.
O derecede hiçbir tespih yoktur.

Sabır, sıkıntının, darlığın anahtarıdır.”

Sabır, sırat köprüsüne benzer, cennet se öbür tarafta.

Ey azıcık bir şeyden kırılan sırça gönüllü, sen sabrın zevkini ne bilirsin? Hele o güzele ulaşmak için çekilen sabrın lezzetini

Savaş zevki, kudret ve kuvvetli ere göredir, karı tabiatlı adamsa ancak zekerden zevk alır.

karı tabiatlı adam Zekerden başka ne dini vardır, ne zikri; o düşünce , o adamı ta aşağılık yere kadar çekip götürür.

Yoksulların âlemlerinden korkulur mu? O âlemler lokma elde etmek için bir yoldur.

İnsanların suretleriyle mânaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan

Usta bir okçu görüp korkarak yayını çekti. Onu vurmak isterken atlı bağırdı: “Ben cüssece iriyim ama zayıf bir adamım. Sakın iriliğime bakma, savaş zamanı kocakarıdan da aşağıyım.

Nice adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde karşıdakine silâhla tepelenmişlerdir.

Rüstemlerin silâhını bile kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun.

Senin silâhın; hilen, düzenindir.Hem senden doğar hem canına kast eder hileden madem ki fayda elde edemedin, hileyi bırak da devletlere kavuşasın

Melekler gibi “ Allahım, bizim bilgimiz, ancak senin bildirdiğin bilgidir, başka bir şey bilmiyoruz de

Dünya hikmeti, zannı, şüpheyi artırır, din hikmetiyse insanı feleğin üstüne çıkarır

Şeyh, ümit ve korku gibi gönüllere girer, yürür. Cihan esrarı ona gizli değildir.

Ey sermayesizler, gönül sahiplerinin huzurunda gönüllerinizi koruyun Ahmet, bu koku için vaizlerinde daima “ Gözüm namazda ışıklanır” buyurdu

Gözün görüşü, söz söyleme kabiliyetini artırır. Gözdeki aşk da doğruluğu.

Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır, bu suretle duygulara zevk, munis olur.

Sen de duygu koyunlarını sür, Allah yazısında yay, otlat. Da orada sümbül ve ağustos gülü yesinler,

Ahmed’in aklı kimseden gizli değildir, herkes onun akıl ve kemal sahibi olduğunu bilirdi. Fakat vahiy ruhunu her can anlayamadı.

Vahiy ruhuna münasip şeyler de var,fakat onları akıl anlayamaz. Çünkü o ruh pek yücedir.

Akıl, o ruhun işlerine gâh delilik diye bakar, gâh şaşkınlık diye
Hızır’a göre alelâde olan işler Musa’nın aklını şaşırttı, Musa onları görünce bulandı.

Hızır’a göre işler Musa’ya aykırı göründü. Çünkü Musa o hale sahip değildi. Musa’nın aklı bile gayp işlerine ermezse, ey ulu kişi, bir farenin aklı nedir ki bu işlere ersin

Fakat hakikat bilgisine müşteri, Allah’dır. Bu bilgi sahibinin pazarı daima işler, daima parlar.

Âdem, senin dersin her şeyin adını haber vermektir. Haydi, Allah sırlarını kıldan kıla anlat.

Kısa görüşlü, daima halden hale giren, renkten renge boyanan ve temkini bulunmayan, Kişiye fare dedim, çünkü yeri, yurdu topraktır.

Farenin de geçim yeri topraktan ibarettir.Fare gibi nefis, ancak lokma ufalar. Allah fareye de miktarınca akıl vermiştir.

Eğer âlemin yeryüzüne ihtiyacı olmasaydı âlemlerin Rabbi, yeri yaratmazdı.

Bu titreyip duran yeryüzü, dağlara muhtaç olmasaydı Allah, o heybetli dağları halk etmezdi.

Göklere de ihtiyaç olmasaydı yedi kat göğü yoktan meydana getirmezdi.

Güneş, ay ve şu yıldızlar, ancak ihtiyaç yüzünden zuhura geldi

Yürü, çabuk ihtiyacını arttır da Allah’ın kereminden cömertlik denizi coşsun

Köstebeğin yemek içmek için göze ihtiyacı yoktur. Onun için Allah onu gözsüz yarattı.

Köstebek, gözsüz de yaşayabilir. Ter-ü taze toprakta göze ne ihtiyacı var?Allah’nın gül bahçesinde her an bülbül gibi yüzlerce nağme çıkarır.


beni çirkin sıfatlardan kurtaran, cehennemi cennet haline getiren
Allah gül bahçesinden yüzlerce nağme çıkarır.

Bir yağ parçasına aydınlık bahşetmekte, bir kemiğe işitme kabiliyeti vermektesin ey gani Allah

Eğer su, yerden yere gitmiyorsa, eğer su akıp durmuyorsa Edebe riayet et. Büyükler hakkında böyle zanda bulunmak yaraşmaz.

Melekler, Âdeme secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür.

Üstün olmasaydı Melekler, Âdeme
secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.

Hey yüzünü yıkamamış pis herif, neredesin sen ? kiminle kavgaya girişiyor, kime haset ediyorsun?!

Kötü nedir? Aşağılık ve muhtaç bakır, Şeyh kimdir? Ezel denizi

Ateşi daima su ile korkuturlar. Fakat suyu hiç ateşle korkutabilirler mi?

Huzurdan uzaksan bari dost ol, çabucak nedamet getir, işe güce koyul, Da o yoldan sana da bir rüzgâr essin.

Rahmet, suyuna neden hasetle mani oluyorsun?Allah kerimdir. Bir âcizi de suçlu tutacak değil

her şey, zıddı ile meydana çıkar. Bembeyaz kazanın beyazlığı ütünde o kara is berbat bir şekilde kendini gösterir.

bir adam ,günahta ısrar eder
kötülüğü sanat edinir düşünce gözüne toprak saçar tövbe etmeyi bile aklına getirmez; o suç gönlüne tatlı gelir nihayet dinsiz olur gider.

Beyaz bir kâğıda yazı yazarsan o yazı, kâğıda bakar bakmaz okunur.
ama iyi anlaşılmaz, insan yanılabilir.

o karalanmış kâğıt üstüne kara yazı yazıldı mı her iki yazı da körleşir, hiçbir mânası kalmaz.

Şu halde her şeye çare bulan Allaha sığınmaktan başka ne çare var?

Bakırın ümitsizliğine iksir, ancak onun nazarıdır.

Ümitsizlikleri ona arz edin de devasız derdinizden kurtuluverin!

Oruç tutmak da dua etmekte
Namaz kılmakta, zekât vermekte ibadetlerde bulunmakta. Ne güzel ibadetler ediyor, ne hoş işler ediyor

Oruç tutmak da dua etmekte
Namaz kılmakta, zekât vermekte
Fakat ruhu zerre zevk duymuyor.
Ne güzel ibadetler ediyor, Fakat tat yok. iç, yok. Cevizler çok içleri boş!

İbadetlerin netice vermesi için zevk gerek.. tohumun ağaç olması için iç gerek! İçsiz tohum, fidan olur mu?

Eğribakan kişinin gözü daima eğri ve aykırı görür.

Gündüz Mustafa gibi, gece Ebuleheb gibi! Gündüz adı Abdullah ,gece elinde kadeh, nezübillâh!”

O varlık, Allah nuruyla dolu, hem de dudağına kadar. Ten kadehi kırılmış, mutlak nur kalmıştır

Güneşin nuru, pislik üstüne düşmekle pislenmez, yine nurdur
Zaruret vakti her pis, temiz sayılır. İnkâr edene lânet, başına toprak!

Şarabı arıttın, bizim canlarımızı da kötü huylardan arıt, tebdil et Cihan, baştanbaşa ağız, ağıza kanla dolu olsa Allah kulu yine ancak helâl yer.

Allah razı olsun,bilirsin ki pis çocuklar, nereye varırsa orasını pislerler.”

Allah, büyükler pis şeyleri temiz etmiştir.Hakk’ın lûtfu, bu yüzden secdegâhımı, ta yedinci kat göğe kadar arıttı” diye cevap verdi.
Kendine gel, kendine.

Padişahlara hasede kalkışma. Terk et hasedi.Yoksa âlemde sen de bir iblis olursun.


Veli,zehir yese bal olur..

Ebabil kuşlarında Allah kuvveti vardı. Yoksa bir kuşcağız nasıl olurda bir fili helâk edebilirdi?

Koca bir orduyu bir kaç kuş kırıp geçirdi kudretin Allah’dan olduğunu bil.

Eğer şüpheye düşersen yürü fil suresini oku Madem ki peygamber değilsin, yola düş de günün birin de kuyudan kurtulup yüce bir makama erişesin.

Sultan değilsen yürü, raiyet ol. Kaptan değilsen gemiyi öyle alabildiğine yürütme.

Ticarette kâmil değilsen yalnız başına dükkân açma; yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altına gir.!

Susun, dinleyin” emrini işit, sükût et. Madem ki Allah dili olamadın, kulak kesil

Kötü huy, âdet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın

Toprak yemeye alışırsan kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın.

Puta tapanlar, bu tapmayı huy edindiklerinden men edenlere düşman olmuşlardır.

İblis, ululanmayı huy edinmişti de eşekliğinden Âdem’i kendisinden aşağı gördü.

İblis eşekliğinden Benden daha ulu başka birisi yok ki. Benim gibi bir kişi, ona secde eder mi?” dedi.

Şehvet yılanını önceden öldür. Yoksa hemencecik ejderhalaşır.

Fakat herkes, yılanını karınca görür.

Sen kendini bir gönül sahibine sor!

Bakır, altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez

Dervişin gönlü dertlenir dertlenmez hemen denizin her tarafından, Yüzbinlerce balık baş çıkardı. Her birinin ağzında bir inci vardı.

yoksullar hakkında hiç kötü zanna düşmedim. Onlar öyle lâtif, öyle nefesleri hoş kişilerdirki
 
Üst