Cevabı Asla Bilinmeyen 5 Soru!

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Be5tE
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

efk

Öğrenci
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
26
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ben ''böyle bir soruya ihtiyaç yok'' veya ''zeka seviyem'' veya ''aklı kullanma ehliyeti'' ile ilgili bir yorum yapmiyim..Duyduğum bir mantık sorusunu dile getirdim. Kendini dine adamak kişilerin özgürlüğündedir..Diğerlerini baskı altına almak ise ahlaki değer yargılarındadır..
Bu tip forumlarda ''Mustafa Kemal ve Hz.Muhammed suya düşse hangisini kurtarırsın?'' gibi pek çok saçma konulara bile şahit oldum.. Bu kesim yaşayan dini bütün!! -ki kendileri bilmiyorlar Allah ile kul arasına girilmez- arkadaşlar konuları demogoji ve çeşitli alıntılar yaparak her yöne çekip önce ''kardeşim''li sonra kişisel hakaretli ve daha sonra gayet güzel bir ağız dalaşı polemiği ile kapatırlar..O yüzden hiç polemiğe ve dini tartışmaya girilmemesi taraftarıyım hiçbir tarafın birbiriyle..

Sadece diyeceğim şu ki; Allahımız insana düşünmeyi bahşetmiş..Her kulun dini vecibelerinin içine bile burnunu sokan insanlar ve ''ben mazlumum'' diyip şimdi çıkarları ile saltanat kurup zenginliği abartıp halkı açken 1000euroluk başörtü takanlar illa cezasını çekeceklerdir birgün

şimdi selametle ... ;)
 

seckintat

Öğrenci
Katılım
21 Mart 2008
Mesajlar
67
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
efk dedi ki:
Ben ''böyle bir soruya ihtiyaç yok'' veya ''zeka seviyem'' veya ''aklı kullanma ehliyeti'' ile ilgili bir yorum yapmiyim..Duyduğum bir mantık sorusunu dile getirdim. Kendini dine adamak kişilerin özgürlüğündedir..Diğerlerini baskı altına almak ise ahlaki değer yargılarındadır..
Bu tip forumlarda ''Mustafa Kemal ve Hz.Muhammed suya düşse hangisini kurtarırsın?'' gibi pek çok saçma konulara bile şahit oldum.. Bu kesim yaşayan dini bütün!! -ki kendileri bilmiyorlar Allah ile kul arasına girilmez- arkadaşlar konuları demogoji ve çeşitli alıntılar yaparak her yöne çekip önce ''kardeşim''li sonra kişisel hakaretli ve daha sonra gayet güzel bir ağız dalaşı polemiği ile kapatırlar..O yüzden hiç polemiğe ve dini tartışmaya girilmemesi taraftarıyım hiçbir tarafın birbiriyle..

Sadece diyeceğim şu ki; Allahımız insana düşünmeyi bahşetmiş..Her kulun dini vecibelerinin içine bile burnunu sokan insanlar ve ''ben mazlumum'' diyip şimdi çıkarları ile saltanat kurup zenginliği abartıp halkı açken 1000euroluk başörtü takanlar illa cezasını çekeceklerdir birgün

şimdi selametle ... ;)

Kardeşim amacım kesinlikle seni karşıma almak, yada gizli gizli laf sokmak, hele işi münakaşaya dönüştürmek gibi bir niyetim yok. Tabi sanal ortamda daha samimiyet testi yapılamadığından sadece inanamanı ümit edicem

Cenabı hak dediğin gibi insanlara düşünmeyi bahşetmiş. Fakat bu düşünce sistemi nasıl çalışacak. yani elimizde bir konu var bunun hakkındaki düşünceleri doğru yorumlamak için biz mizan olarak ne kullanacağız. Yani şöyle bakalım olaya bize on kişiye kitap dağıttık ve bunlara dedikki bu kitap hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşın. Netice itibariyle bu on kişinin düşünceleri bizim elimizde rapor olarak mevcut. Peki biz bunu değerlendirirken tartı olarak ne kullanacağız? Hangisinin düşüncesi doğru nereden bileceğiz ? Doğru düşünmenin temel alt yapıları var


1- Muvcut konu hakkında cenabı hakkın bir vahyi varmı
2- Allah resulü bu konu hakkında bir irşad da bir tebliğ de bulunmuşmu
3- Yapılan değerlendirme fıtratla örtüşüyormu
4- Kainatta bunun yansıması varmı ....

Elhasıl düşünce Herkezde var ama sen kendi düşüncenin doğru olduğunu nereden biliyorsun?senin ortaya koyduğun düşünce bu şartlarla uyuşuyormu? sen bu münasebetleri analiz edebilecek kapasitede olduğunu düşünüyormusun ( kapasite derken lütfen yanlış anlama, mevcut bilgi ve malumatın bu çıtaya yetişebiliyrmu demek istedim) Birde olaya şöyle bak Bir zat diyorki; Kuranda herşey akıl ile çıkarılamaz, koku alma duygusunun bile alacağı feyz ler vardır. yani şimdi elinde bir elma var, bakamaktan gözün bir lezzet aldı, tutmaktan elin bir lezzet aldı, getirdin burnuna kokusundan burnun bir lezzet aldı, ısırdın dilin dişin bir lezzet aldı, yedin miden bir lezzet aldı. Akıl varsa bunun mekanizmasından, iman varsa gönderenden lezzet aldın. Peki elin aldığı lezzeti gözün alabiliyormu? burnun aldığı lezzeti dişin alabiliyormu? hayır efendim. Onun için herkezin düşüncesine saygımız var ama bizim düşüncelerimiz bu kayıtlar altına girmedikten sonra keyfiyetini artırmadıktan sonra şahsi kanaatim pek itibar edilmiyecektir.

Yalnız senden şu meseleyi biraz açmanı istiyeceğim. "Allah ile kul arasına girilmez" demişsin. Tamamen kişisel merakım senin hayatında yada aleminde Allah la arana kim,nasıl,ne şekilde,hangi araçlarla, nasıl giriyolar?
 

seckintat

Öğrenci
Katılım
21 Mart 2008
Mesajlar
67
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Saygıdeğer orcagada kardeş diyor ki manada reforma gidiliyor. Yani Kuran-ı Kerimde ki ayetleri işinize geldiği gibi yorumluyorsunuz.


Cevap biraz uzun olacak ama inşaallah sabırla okursunuz.

Öncelikle cenab-ı hak konuştumu ta adem a.s dan kıyamete kadar, bütün melaike ve ruhaniyat, mazi ve müstakbel, ezelden ebede kadar ne varsa yaratılmış ve yaratılacak hepsi istifade eder kelam-ı ilahiden. Yaratmış mesela havayı herkez soluyor. Bitkilerde kullanıyor hayvanlarda kullanıyor insanlarda kullanıyor. Adem a.s da bu havayla yaşıyordu bizde bu havayla yaşıyoruz. Şimdi bakıyoruz ki ne kadar insan istifade ediyor havadan. ayrıca bu ki yaratılmış bir mahluk. Bitkilerin şuuru olsa hava tam benim için diyecek tam beni doyuruyor. Hayvanların şuuru olsa bundan iyi hava olmaz diyecek hemde her tipi her cinsi her nevi. Sineğinden tut gergedanına kadar hepsi havadan memnun. Allah ın hava diye bir sofrası var herkez tam istifadesini yapıyor. İnsanlara soruyorsun tam mizacımıza ruhumuza ciğerlerimize uygun mana ve muhtevada yaratılmış diyor. Peki adem a.s soruyorsun ilk çağın insanları onlarda tam bize göre diyor , kıyamet yaklaşmış teknolojinin en ideal seviyesi yakalanmış medeniyet görmüş insanlara soruyorsun bundan iyi hava olmaz diyor. Hangi tabakada hangi özellikte olursa olsun hava hepsine cevap veriyor mu? toprak, güneş ,ışık ,su vesaire. Nasıl bu böyle. Mahlukatta böyle olurda Allahın kelamında her tip her mahluk her tabakada evvelde yada ahirde ne zaman gelirse gelsin o kelam onları şümulü altına dairesi içine hitabı altına alırmı almaz mı? hepsi kelamdan manayı alır istifade eder. O halde her asrın her mesleğin çıkarttığı mana onu ilgilendirmekle beraber, onları tam doyuruyor, başkasının manevi rızkına mani olmuyor, asırların geçmesi suyu havayı, toprağı eskitmediği gibi kelamıda Allah ın insanlara hitabınıda eskitmiyor. Ve bunların zaman aşımıda olmuyor. Oksijenin zaman aşımı olmaz. "Artık insanlar gelişti yeter adem a.s kullandığı oksijeni biz kullanamayız" varmı ? "İnsanlar gelişti ve büyüdü su mazide kaldı ta ilk çağın adetidir bundan başka bir şey bulacaz" yok. Ne dir yani burada ALLAH bir şeyi yarattımı, takdir ettimi o artık eskimez ve yıpranmaz. Onun zaman aşımı olmaz. Nasıl mahlukatta bu böyledir sözde de böyledir ibadettede böyledir. İbadetin zaman aşımı, orta çağı yeni çağı olmaz yani. Allahın emrettiği şeylerde zaman aşımına uğramıyor. Bunlar birbiriyle bağlantılı münasebetli şeylerdir. Kuran-ı Kerimin ayetleri birer manaya münhasır sınırlı değil. Cenab-ı hak ezelden bütün insanlara canlara melklere ve cinlere konuşuyor. Boyu bir cm olan mana ve muhtevadan anlayan mahlukat istifade ettiği gibi, yıldızlarda bulunan insanlarda ondan istifade etmiş, ondaki esrar , füyüuzat ve istifade menfezleri bitmemiş ve tükenmemiş. Hala da devam ediyor. Ne gibi gözde bilim adamları inceleme yapıyorlar, tıp uzmanları gözün üstünde makinelerini sondajlarını çalıştırıyolar, bitiyormu içindeki esrar? bitmiyor. Gözle ne alaka denirse, Kuran da şöyle bir ayet var. "denizler mürekkep ağaçlar kalem olsa kelimat-ı ilahiye yazmakla bitmez" ama kurandaki ayetler yazmakla bitiyor. Kuran bismillahtan başlıyor ven nas ta bitiyor. Yani ne çıkıyor buradan cenabı hakkın konuşması sadece vahiy değil. bütün ilhamlar bütün hatırlatmalar bütün sunuhat bir çeişt mükaleme-i ilahiyedir yani cenabı hakkın konuşmasıdır. Bir arı balı ilhamla yaparsa bir kar tanesi yere ilhamsız düşmezse ve bütün mahlukatta ilhama mazhar ise hadi denizleri mürekkep ağaçları kalem yapda bunları yazmakla bitir. Allahın kudreti, ilmi umumi ve şumüllü olduğu gibi cenab-ı hakkın kelamı da konuşmasıda ezelidir. Susmak bize aittir susmak aciz ve zayıf insanların işidir. Cenabı hak ezelde konuşmuştur halada konuşuyor. Bir anda cenabı hak bütün mahlukatla konuşuyor. Mikroplarla ilhamen konuştuğu gibi ceylanlarla ve insanlarla konuştuğu gibi. Konuşmada devam ediyor. Birde Kuranın mana ve muhteva boyutu var. Bu güne kadar yaklaşık olarak beş yüz elli bin tefsir yazılmış. eğer hepsi aynı olsa zaten ikincisine gerek kalmazdı. Herkez değişik manalar istihrac etmiş çıkarmış, beşyüz binden ziyade tefsir yazılmış kuranın içindeki esrar ve feyizler bitmemiş ve tükenmemiş. Önceki insanlar istikbaldeki insanların manevi rızkına mani olmuyor herkezin yeni yeni rızkı çıkıyor. işte bu günde muhterem bir zat vurmuş kendi sondajını oda kuranın bu asra bakan vechesini yönünü çıkarmış. Onun kalbinden gönlünden yayılan manalarda bizim rızkımız olmuş. Birde mücessem Kuran var. Yani cismani. O da kainat kitabı. Orada da her şey bir ayet. Başta dediğimiz gibi gözün üzerinde inceleme oluyor bitiyormu çözümü.

Kuran da bir ayet var. “ biz iki denizi salıvermişizdir, ancak iki suyun ortasına öyle bir manevi perde bırakmışızdır ki birbirine kavuşmaz ve kaynaşmaz” şimdi aklımıza bu ayetten ne geldi? Ben ilk okuduğumda benim aklıma ilk gelen şey cebeli Tarık boğazı olmuştu. Hemen hemen herkezin aklınada bu mana geliyor. Difüzyon hadisesi. Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçiş oluyor. İki tarafın mineral maddeleri farklı sıcaklık soğukluk oranları farklı, tuzlulukları farklı, balıkları farklı. Captan custo bunu bulduğunda nasıl olurda bu su birbirne karışmaz diye Morris buka ya mektup yazmış. Cevapta buka “ evet bende bu keşfi yaptım bunun izahını Muhammedilerin kitabında buldum. Ben bundan başka izah bilmiyorum” demiş. Herneyse şimdi bu ayetin külli manası buna bakıyor desek.Bu hadise ne zaman bulundu? Kabaca 100 yıl de. Bu ayet kaç asırdır okunuyor? Tam 1400 yıldır okunuyor. BU ayeti efendimiz a.s.m da okudu sahabe-i kiram(aleyhimüsselam) okudu tabiin okudu , tebe-i tabiin ulemalar ,müçtehidler. Peki onlar bu ayetten ne anladılar? Cevabı biraz uzun olduğundan inşallah daha sonra paylaşıcam. Saygılar…
 

efk

Öğrenci
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
26
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
seckintat dedi ki:
Yalnız senden şu meseleyi biraz açmanı istiyeceğim. "Allah ile kul arasına girilmez" demişsin. Tamamen kişisel merakım senin hayatında yada aleminde Allah la arana kim,nasıl,ne şekilde,hangi araçlarla, nasıl giriyolar?

Girilmez demek sanmıyorum ki ''Benim Allah ile arama giriyorlar!!'' anlamına gelsin yanlış bir çıkarım..Benimle Allahın arasına zaten girmeye kisemin gücü yetemez o ayrı mevzubahis lakin insanların inançları ile ilgili yorumlar yapılıyor,devamlı ''günaha giriyorsunuz!! örtünün!! şunu yemeyin, bunu içmeyin!!'' diyen milyonlarca insan olduğunu en az ben kadar iyi biliyorsunuz bu ülkede..Hani son zamanlardaki mahalle baskısı misali..Kimse diyemez ki bu ülkede islam misyonerliği yapılmıyor! diye..İşin kötüsü Elhamdülillah hepimiz müslüman iken bu misyonerliğin herkesin kendi mülsümanlığı üzerine yapması..Yani Üsküdar sahilinde şarap günü yapan adamlara saldırmak veya anıtkabirde ''putlara tapıyorsunuz'!!'' demek gibi birşey demek istediğim ve basite indirgenmek istenirse..

Velhasıl bu ülkede 80 lere kadar varolmayan ve sonradan ver odunu ! mantığı ile hazırlanan ideolojik görüşlerden ekmek yiyen, kardeşi kardeşle kavgalaştıran ve ülkeyi sınıflaştıran politikacılarımız sayesinde hiçkimse artık farkında değil ki ''kişinin özgürlüğü diğerinin başladığı yerde biter!!''

Not.Bu arada ben birşeyi merak ediyorum mazur görün..Neden kendilerini ''dindar'' diye tanıtan (belki kendine göre öyledir,hatta light olmayan müslümanım diyeni bile gördüm) bir kimsenin mensupları her lafa BİZ diye başlar ve ben değilde BİZ diye devam eder?? sadece bir merak..Çünkü Tayyipte hep aynı şekilde kullanıyor bu özneyi..
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Yazılarınız ve katkılarınız için teşekkür ediyorum seckintat arkadaşım;
Değerli arkadaşlarımdan ricam,Lütfen konu dışına çıkmayalım.

Saygılar
 

seckintat

Öğrenci
Katılım
21 Mart 2008
Mesajlar
67
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevgili kardeşim öncelikle lafızları doğru yerde doğru manalara giydirmek gerekir. Senin islam misyonerliği dediğin şeye Lisan-ı şer i de yani islami literatürde TEBLİĞ denir. İnşallah şunu yemeyin, bunu içmeyin, örtünün diyenlerin sayısı ( gerçi cenabı hak garantisini vermiş "O inkârcılar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Kâfirler, hoşlanmasa da, elbette ki Allah, nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen odur (Tevbe, 9/32-33)." ) artacaktır. Asıl mesele bana biri deseki " koynunda akrep var" sen bu insana kızarmısın, yoksa rahmet mi okursun. Bana şunu yapma ,bunu içme diyenden ben neden gocınıyım. Üzerine rahmet. eğer gaflete dalmış ta beni ikaz ederse dönmeme vesile. İnsan olarak kimi zaman şuursuz hareket edebiliyoruz. Asrımızda insanları iman ve inançtan uzaklaştıran bu kadar etken varken, düşünmekten aciz bırakılan bizlere bazılarının bunu hatırlatması sence zararlımıdır. Burada tek mesele sana bu uyarıyı yapan insanların samimiyeti. Belki bunun üzerine yorum yapılabilir. Ama samimiyetleri olmasa dahi benim kendimi hatırlamam için bir vasıta olamaz mı? Bizim üstümüze düşen, eğer onlar bunu samimiyetsiz yapıyorsa, "bende bu meseleyi samimi olarak insanlara ulaştırmak için uğraşacağım." en kötü ihtimal bize bir ideal, bir hedef kazandırır. İlahi öğretiden biliyoruzki herkez kendi hayatından sorumlu olacak. Biz bırakalım başkasının samimiyetsiz, sathi, yüzeysel ilişkilerini. Sen ben yeterki biraz hayattan, biraz rahatımızdan, biraz hislerimizden feragat edelim. Başkası bu işi samaimiyetsiz yapıyor diye biz dini sadece vicdanlara atmalayım. Zira bir zat şöyle diyor " dıaşrıdan bir malumat nefse geldiği zaman ene de bir musaddık görmeli" yani şöyle; nasıl sesler bize geldiğinde kulak onu karşılıyorsa, yada kokular burunda karşılanıyorsa, iman geldiği zaman onu iyi karşılamak gerekir. Biri beni davete çağırsa ama biraz isteksiz, insan gidermi? gitmez. Eğer iman kalbimize gelmişse onu küstürmemek gerek. Fiiliyata dökmek icab eder. Malum söz " Pratik ile teori uyuşmaz sa, inandırıcılığı kalmaz". :^)
 

seckintat

Öğrenci
Katılım
21 Mart 2008
Mesajlar
67
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
BİZ meselesine gelince." Bir kimsenin mensupları" diye hitap etmişsin. mensup derken benim mensup olduğum yere sen mensup değilmisin? :L


 

efk

Öğrenci
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
26
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
seckintat dedi ki:
BİZ meselesine gelince." Bir kimsenin mensupları" diye hitap etmişsin. mensup derken benim mensup olduğum yere sen mensup değilmisin? :L
O kişi Amerikada oturan kişiyse değilim..! Konu dışına çıkmak istemiyorum anlamışsınızdır ne demek istediğimi..
 

Tanshaydar

Doçent
Katılım
19 Mart 2008
Mesajlar
700
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Çoğumuz İslam dinine mensubuz, bu kadar kısa ve net olması gerekmiyor muydu?
 

seckintat

Öğrenci
Katılım
21 Mart 2008
Mesajlar
67
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
zaten konunun dışına çıkılacağı kadar çıkıldı. Ama mesele bilgi ve malumat paylaşmaksa , bir birimize yardımcı olabilmekse bence bu konuda konuşulabilir.
 

Sertan Deren

Öğrenci
Katılım
31 Temmuz 2008
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Edinilen bilgiye göre, yağmur yağdırmak için öncelikle tohumlamaya uygun bulutun bulunması gerekiyor. Bulut tohumlama işleminde, yoğunlaşma çekirdeği olarak hizmet edecek olan kimyasal maddelerin, bulut içindeki en uygun yere, zamanında ve doğru miktarda ulaştırılması gerekiyor. Ankara'da iki ana baraj bulunduğunu ve Çamlıdere barajında şu anda Ankara'nın 140 günlük suyu kaldığını anlatan Torun, buradan Ankara'ya pompalama sisteminin 24 saat çalıştığını ve başarılı sonuçlar elde ettiklerini kaydetti.



YAĞMUR BOMBASI TARTIŞILIYOR

Meteoroloji uzmanları da kuraklıkla mücadelede ''yağmur bombası'' uygulanması ile ilgili gerek Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü gerekse üniversitelerin bilimsel araştırma yapmadıklarını belirttiler.

Bazı firmaların pazarlaması ve uygulanmasına yönelik sektörel bazda girişimlerde bulunduğu sistemin, dünya ülkelerinin yüzde 10-15'inde denendiğini belirten uzmanlar, Türkiye'de ise 1993 yılında sadece İstanbul'da büyük su sıkıntısının yaşanması üzerine milyonlarca dolar harcama yapılarak denendiğini, ancak sonuç alınamadığını ifade ettiler.

Uzmanlar, bulutlara yağmur bombası uygulanması ile başlayacak yağmurun önüne geçmenin mümkün olmadığına da dikkati çekerek, bunun sonucunda sel baskını afeti ve kasırga yaşanabileceğini belirttiler.

Yağmur bombasına, ABD gibi dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile kuraklığa çare olarak başvurulmadığını vurgulandı.



www.ankarahaber.com
 
Üst