Başbakan Erdoğan'ın oğlu bedelli askerlik yapacak...

SpeedyStop

Öğrenci
Katılım
6 Şubat 2009
Mesajlar
48
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
İyi güzel söylüyosun da bende sana şunu söyleyim

Öncelik diye bişey olabilir neden mi ?

senin bir tane öğretmenin varsa 30 tane öğrencin varsa

Öğrencilerden 15 ine bişey olsa

bu öğretmen bilgisiyle geriye kalan 15 öğrenciyi 15 öğretmen yapabilir

fakat öğretmene bişey olursa 30 öğrencinin 30 uda öğrenci olarak kalır


Yani bazen büyük resmi görmek için bazı şeyleri görmemek zorunda kalırsın :wink:

Böyle saçma bir cevap görmedim sana bişey olacağını bilsen aynı cevabı yine verirmiydin acaba ? unutma o 15 öğrencinin içinde sende olabilirsin ve 15 öğrencininde diğer 15 öğrenci gibi yaşama hakkı vardır. Öğretmen rahat etsin diye öğrenciler ölmek zorunda değil dünya yaratılırkende ilk öğretmen anasının karnından öğretmen çıkmamış bende sonuna kadar karşıyım şu an işsizim neden 15 ay askerlik yaptım bi geldim kriz patladı elin oğlu naptı 28 gün sonra işine geri döndü lütfen cevap verirken hiçdeğilse elinizi mantığınıza sonra vicdanınıza koyun
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Bazı arkadaşlar sanırım çok genç... ya da hiç şehit evi görmemişler.

Alalım kendilerini bir şehit ailesinin yanına götürelim. Çorumlu olur, Adanalı olur, Yozgatlı, Sivaslı olur... hiç farketmez. Bir de orada anlatsınlar bakalım şu 30 öğrenci ve öğretmen fıkrasını!

Utanmadan buraya da yazmışlar ya ben bir şey diyemedim... Ama vatansever forum üyeleri vermiş zaten ağzının payını!

Ben 93'de Bitlis Tatvan Kuyaş kışlasında bir yaz boyu her sabah helikopterle cenaze uğurladım memleketin türlü illerine. onlar uyanmamak üzere uyudular, biz hepimiz ağladık. Birileri de yurtdışında çalışıyorum, okuyorum ayağıyla askerlik diye gelip tatil yaptı. Sonra da utanmadan sırtına Türk bayrağını asıp terhis oldu. O bayrak senin benim gibi adamın tabutuna, parası olanın da sırtına göreymiş demekki!

Rengimiz beyaz ama hepimiz köleyiz varmı ötesi...?
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Bazı arkadaşlar sanırım çok genç... ya da hiç şehit evi görmemişler.

Alalım kendilerini bir şehit ailesinin yanına götürelim. Çorumlu olur, Adanalı olur, Yozgatlı, Sivaslı olur... hiç farketmez. Bir de orada anlatsınlar bakalım şu 30 öğrenci ve öğretmen fıkrasını!

Utanmadan buraya da yazmışlar ya ben bir şey diyemedim... Ama vatansever forum üyeleri vermiş zaten ağzının payını!

Ben 93'de Bitlis Tatvan Kuyaş kışlasında bir yaz boyu her sabah helikopterle cenaze uğurladım memleketin türlü illerine. onlar uyanmamak üzere uyudular, biz hepimiz ağladık. Birileri de yurtdışında çalışıyorum, okuyorum ayağıyla askerlik diye gelip tatil yaptı. Sonra da utanmadan sırtına Türk bayrağını asıp terhis oldu. O bayrak senin benim gibi adamın tabutuna, parası olanın da sırtına göreymiş demekki!

Rengimiz beyaz ama hepimiz köleyiz varmı ötesi...?
:thumbup1::thumbup1::thumbup1::thumbup1::thumbup1: tam destek hep destek.....
 

tmpuser

Profesör
Katılım
3 Haziran 2009
Mesajlar
1,248
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bazı arkadaşlar sanırım çok genç... ya da hiç şehit evi görmemişler.

Alalım kendilerini bir şehit ailesinin yanına götürelim. Çorumlu olur, Adanalı olur, Yozgatlı, Sivaslı olur... hiç farketmez. Bir de orada anlatsınlar bakalım şu 30 öğrenci ve öğretmen fıkrasını!

Utanmadan buraya da yazmışlar ya ben bir şey diyemedim... Ama vatansever forum üyeleri vermiş zaten ağzının payını!

Ben 93'de Bitlis Tatvan Kuyaş kışlasında bir yaz boyu her sabah helikopterle cenaze uğurladım memleketin türlü illerine. onlar uyanmamak üzere uyudular, biz hepimiz ağladık. Birileri de yurtdışında çalışıyorum, okuyorum ayağıyla askerlik diye gelip tatil yaptı. Sonra da utanmadan sırtına Türk bayrağını asıp terhis oldu. O bayrak senin benim gibi adamın tabutuna, parası olanın da sırtına göreymiş demekki!

Rengimiz beyaz ama hepimiz köleyiz varmı ötesi...?



Sadece 3 senede dışarıda kalarak hiç bi birikimi olmayıp bu tasarıdan yararlananlara bende karşıyım ama

Benim bu demek istediğimi anlamak isteyen anlamıştır

Ülkelerin kalkınması için Yüksek bilgi birikimine sahip beyinlerin yaşaması lazımdır Tabi bu diğer insanların ölmesi gerekir demek değildir

BUgün sen 18 ay askerlik yaparsın

ama 21 gün askerlik yapmış bi doktor,doçent, yüzlerce hastayı iyi eder ömürleri boyunca belkide onlardan birisi sen olursun

bugün bir doktor 30 40 yaşına kadar okul okuyor bu kişiyi yetiştirmek bunca zaman alıyor bu kişiye öncelik tanınması da yadırganmamalı

herkesde de o doktor olacak kadar da kapasite yok

yani olayı ayırt etmek lazım

bilgi birikimi olup yüksek okul mezunu birisi ve sadece 3 yıl yabancı ülkede kalmış birisi ikisini ayırmak lazım
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Sadece 3 senede dışarıda kalarak hiç bi birikimi olmayıp bu tasarıdan yararlananlara bende karşıyım ama

Benim bu demek istediğimi anlamak isteyen anlamıştır

Ülkelerin kalkınması için Yüksek bilgi birikimine sahip beyinlerin yaşaması lazımdır Tabi bu diğer insanların ölmesi gerekir demek değildir

BUgün sen 18 ay askerlik yaparsın

ama 21 gün askerlik yapmış bi doktor,doçent, yüzlerce hastayı iyi eder ömürleri boyunca belkide onlardan birisi sen olursun

bugün bir doktor 30 40 yaşına kadar okul okuyor bu kişiyi yetiştirmek bunca zaman alıyor bu kişiye öncelik tanınması da yadırganmamalı

herkesde de o doktor olacak kadar da kapasite yok

yani olayı ayırt etmek lazım

bilgi birikimi olup yüksek okul mezunu birisi ve sadece 3 yıl yabancı ülkede kalmış birisi ikisini ayırmak lazım

Dostum iyi hoş diyorsun da düşün şimdi. gerçek hayattan bir senaryo yazalım.
aynı mahallede oturuyoruz. sen meslek lisesi okudun haliyle üniversiteye gidemedin diyelim. Bende özel bir liseye gittim, para durumu falan iyiydi, dershane özel ders derken özel bir üniversitede mühendislik okudum. İkimizinde askerlik çağı gelince sen 15 ay, bende üniversite okudum diye 21 gün paralı yapıp geleyim. Senin uzun dönem askerlik yaparak, canını ortaya koyarak güvenliğini sağladığın ülkede, sen nöbet tutarken ben işime gücüme bakayım. Tamam sonuçta vatan millet kazanıyor ama sonuçta benimle rekabet halinde değil misin? Bak sen askerdeyken mahallenin en güzel kızınıda aldım. İşlerde tıkırında. Pek vatan milleti de düşündüğüm yok ayrıca. Banka ülkenin olsada, hesaptaki parada benim sonuçta.

Bence bu konuya askerlik yapmayanlar yazmasın.
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
İyi de senden başka doktoru, mühendisi bu olayın içine katan yok ki!

Biz başından beri yurtdışında çalışmanın kimseye bir imtiyaz sağlamaması gerektiğini eğer sağlıyorsa da memleket evlatlarına da aynı fırsat kapısının açılması gerektiğini, bedelli'nin bu haliyle parası olan ağa çocuklarına yaradığını söylüyoruz.

Doktor dediğin adam en fazla kısa dönem yapıyor ya da asteğmen olarak ordu da mesleğini ifa ediyor. Buna kimsenin ses çıkardığı da yok zaten! Hepimiz üni. okumuş insanların askerlik yerine mesleğini yaparak memlekete daha faydalı olabileceğinin farkındayız ama 21 gün askerlik size de şaka gibi gelmiyor mu? Ben "bunu "askerlik" diye yazarken utanıyorum. Paşalar nizamiye kapısından çıkarken kurbanlar kesiliyor! Gören de Irak'a operasyon yapıp döndüler zanneder.

Bu konuyu Türk'ün askerlik duygusu ile ilgili çok sevdiğim ve her okuduğumda gurur ve gözyaşına boğan bir yaşanmış öyküyü paylaşarak bitirmek istiyorum ve eminim çoğunuz burada okuduklarınızı daha önce bilmediğiniz öğrenmediğiniz için çok üzüleceksiniz. Bu hikaye askerliği 21 günde yapıp bitirilecek bir şey olarak gören tüm Türk gibi gözükenlere de kapak olsun!

Muzaffer Erdönmez'in hikayesi
1950-1951 yılının çetin kış aylarında Çin Konünist Güçleri şavaşa girdikten sonra, 452 nci filonun kayıpları artmaya başladı. Havada ve yerde Çin Konünist Güçleri’nin tecrübeli silahçılarının vurduklarına ilave olarak hava şartları da kayıpları hızlandırıyordu.

Benim filom olan 729 uncu “KURTLAR” filosunda Çin Konünist Güçleri’yle muharebeye girdikten sonra 5 şehit ve 7 uçak kaybetmiştik. Bir keresinde uçuş ekibinden bir pilot uçuşta bilmeden Çin Konünist Güçleri’nin geliştirdiği birkaç tuzaktan biri olan kabloya çarpması sonucu şehit verdik. Şimdiye kadar mevcut ekibimiz hiç değiştirilmemişti. Bu konuda çok konuşulmasına rağmen özellikle uçuş ekibimize yansıyan bir rotasyon ne yazık ki gerçekleşmemişti.
Uçuş ekibindekiler kendi adlarını hergün Uçuş Ekibi / Uçuş Saati / Uçak Durumu Tablosu’nda görürlerdi. Ekibin uçuş saatleri ve sorti saatleri II. Dünya Savaşı’ndaki uçuş saatleri ve sorti sayısını geçince ekipten ,rotasyon isteyen sesler daha fazla duyulmaya başlanmıştı. Rotasyonu çağırıştıran hiçbir şey ortada yokken acaba rotasyon olacakmıydı?

Soğuk bir Şubat günü “Vic üs harekat odasına girdi. Bu benim için tam bir sürprizdi. Hem de ne sürpriz! Kısa, güçlü yapılı vücuda sahip genç adam benim masama kadar gelip selam verip şöyle tekmil verdi: “Kıdemli Üsteğmen Muzaffer Erdönmez, 1943-130, Pilot, Türk Hava Kuvvetleri, Emir ve Görüşlerinize Hazırım.”
O zaman elbette bunların hepsini anlayamadım. İngilizcesi benim alışık olduğum bir aksan değildi. Kelimeler dişlerinin arasından kırpılmış olarak çıkıyordu. Üzerindeki giysileri de oldukça yıpranmış görünüyordu. Daha sonra öğrendiğime göre bütün elbisesi üzerindekilerden ibaretti. Türk Üsteğmen masamın iki adım önünde hazırol vaziyetinde beklerken Türk Birliği’nin Kore’de savaştığını hatırladım. İstihbarat brifinginde Türk Tugayı’nda 5,000 kadar kişinin 1950 Kasım’ında nasıl savaştığından bahsedilmişti. Kore’de Kunuri çarpışmalarında Amerikan 2 nci Tümeninden ayrılan Türk Birliği, Çin’lilerin beklenmeyen saldırısı karşısında geri çekilmeyi reddetmiş ve şiddetli kayıplar vermişti. Üsteğmen Erdönmez’de şahsen “Geri Çekilmem” diyen Türk gururunu görüyordum.

-“Üsteğmen, sen görev için geldiğini mi söylüyorsun?”

-“Evet efendim”

-“Ne çeşit görev Üsteğmen?”

-“Uçuş görevi efendim. B-26’larınızla savaşmak için geldim.”

Gözlerinde farkettiğim o ışıltının dahada arttığını düşünüyordum. Ayrıca bunu söylerken kendine güveninin daha da arttığını düşündüm.

-“Yanında Form-5 ve emirlerini getirdin mi? Uçuş durumunu incelemek istiyorum.”

-“Hiç bir şey getirmedim efendim.”

-“Hiç uçuş tecrüben yok mu?”

-“Hayır efendim. B-26’larda çok uçuşum var. Ama hiçbir yazı ya da doküman yok.”

Bu kadarı benim için çok fazlaydı. Ama yeni bir uçucu personele sahip olma düşüncesi fikirlerimin netleşmesine yardımcı oldu. Bu gönüllü pilotun odamdan dışarı çıkıp gitmesine izin veremezdim.

-“Lütfen otur Üsteğmen.”

-“Hayır efendim. Teşekkür ederim.”

-“Madem oturmuyorsun , rahatta bekle. Ben hemen döneceğim.”

-“Evet efendim.”

Erdönmez , rahat pozisyonuna geçmedi ama genede biraz rahatlamış görünüyordu.

Ben hangarın öbür tarafındaki irtibat subayının yanına gittim. Ama 452 nci filonun ne filo komutanı ne de yardımcısı Binbaşı Kamanski filodaydı. İrtibat subaylarımızdan Yüzbaşı John Rumbaugh’a bize takviye gelen personel hakkında emir olup olmadığını sordum. O da üzerinde çalıştığını, Grup’a sorduğunu konunun Tokyo’daki büyükelçiliğe kadar gittiğini ancak bir bilgi alamadığını söyledi. Ben de ona sözlü emrin yeterli olacağını söyledim. O da bunu onaylar anlamında ses çıkarmadı. Yüzbaşı Rumbaugh birliğimizin en iyi irtibat subayıydı.

Benim o sabah olanlardan haberim yoktu. Türk pilot ile ilk karşılaşan Astsubay Del Hasting sabah olanlar hakkında şunları anlatmıştı:

“Ben hangarın sonundaki büromda dışarı bakarken alışılmadık bir şey gördüm. Bizim arkadaşlarımızdan bir kaçı yer personeli gibi görünen birisiyle konuşuyorlardı. En azından bana öyle geldi. Bende merak ettim ve yanlarına gittim. Yer personeli sandığım kişi kendini, Muzaffer Erdönmez, Kıdemli Üsteğmen, Türk Hava Kuvvetleri, Birleşmiş Milletler komutası, 8 inci Ordu Karargah çalışanı olarak tanıttı. Hikayesini anlatırken eşyalarının yanında duruyordu. Beş tane torbası vardı. Orta seviyede İngilizce konuşuyordu. Kore’den cepheden geldiğini ve oradaki Türk Tugayı’yla birlikte çarpıştığını anlatıyordu. Türkler 25 inci Piyade Tümeni’ne bağlı olarak savaşıyorlardı. Üsteğmen bize birlikte çalıştığı piyade subaylarıyla ilgili fikirlerini anlatıyordu. Söylediğine göre “Kore’de ön saflarda çarpışan çılgın piyadeler hayatlarını her gün riske atıyorlardı.” Ben ona ne istediğini sordum. O da “Ben pilotum, uçmak istiyorum” dedi. “Ben küçük rütbeli bir astsubaydım ve ona elbette bir uçak tahsis edemezdim. Ona Yarbayı beklememiz gerektiğini söyledim.”

“Yarbay Art Reaume bu aralar Kuzey Kore’de bir yerlerdeydi. İrtibat Subayımız John Rumbaugh yerinde değildi. Aslında her zaman yerinde olurdu. Astsubaylar Jack Reynolds ve Gene Hoffman yemeğe gitmişlerdi. Üstlerim geldiğinde hepsine teker teker problemi anlatacaktım.”

“Üstlerimin böyle bir problemi çözmede pek de maharetli olmadıklarını anlayacaktım. Yarbay Reaume bombardıman görevinden döndükten sonra, biz problemi ona devrettik, yada devrettiğimizi sandık. Herşeyden önce Yarbay komutanımızdı ve bütün problemleri çözerdi. Doğru değil mi?” Bakalım öyle mi oldu. ?

“Yarbay, Türk üsteğmen ile görüştüğünde hiçbirimizin farkına varmadığı bazı şeyleri ortaya çıkardı; birincisi Üsteğmen’in hiç parası yoktu ve uzun zamandır yemek yememişti. Yarbay bana dönüp “astsubay, Üsteğmen’i Maliye kısmına götürün ve yeterli miktarda para alın, bir şeyler alıp karnını doyurabilsin.” diye emir verdi. Güya ben problemi komutana devretmiştim ama bu gene benim problemim olmuştu. Yarbay’a usulca normal şartlarda uygun formlarla bile para almanın çok zor olduğunu hatırlattım. Yarbay bizi, “yapabileceğiniz ne varsa yapın” diyerek Maliye’ye yolladı. Komutanın Jeep’iyle Türk Üsteğmen ile birlikte Maliye’ye vardık.

“Bu noktada 452 nci Bombardıman Filosun’un çok profesyonel olduğunu ve çalışanlarla çok iyi iş ilişkilerimin olduğunu belirtmeliyim. Bu problemle ilgili olarak benim temas kuracağım kişi Başçavuş Bob Musk idi. Sanırım herkes bu durumun nasıl gelişip bu noktaya geldiğini biliyordu. Bana söylendiği gibi yapmam gerekeni yaptım ve problemi tekrar Yarbay Reaume’ya iade ettim.”

“729 uncu Bombardıman Filosu’nda, Sam Amca’nın üniformasını sürekli giyen birçok subay vardı. Bu Türk subayı da kendi Hava Kuvvetlerinde bu haklara sahipti. O çok kişilikli ve bizim subay ve astsubaylarımız tarafından saygı gören biriydi. Bizim subaylarımız Üsteğmen için yardım toplamaya başladılar. Kırk yıl sonra hatırladığım kadarıyla bu 300 dolar civarında bir paraydı. Üsteğmen Erdönmez, kendisi hakkında bir karar verilene kadar 729 uncu Filo’da çalışmaya başladı. Amerikan Hava Kuvvetleri’nin uçuş tulumu giyiyordu ve Türk Hava Kuvvetlerine ait rütbe işaretlerini taşıyordu. Rütbeleri altın yıldız şeklindeydi.”

Tekrar ofise dönersek, bizim yabancıya şüphe ve saygıyla karışık şöyle bir baktım. Belki B-26 Invader’leri harpte uçurabilirdi ama bunu bana ispatlaması gerekirdi.

Sonraki otuz dakikada Üsteğmen’in hikayesinin en azından bir kısmını öğrendim. Bu hikayelerin çoğu oda arkadaşları ve diğer arkadaşları tarafından duyuldu. Arkadaşlarından öğrendiğim kadarıyla Muzaffer “Vic” diye çağırılmak istiyordu. Bu arada çok arkadaşı olduğunu da belirtmeliyim. Beraberinde getirdiği eşyaları canvas bezden yapılma torbalar içinde 45 kalibre Thomson marka bir tabanca, 45 kalibre yarı otomatik makinalı ve birkaç yüz adet mermiden ibaretti. Bizimle olduğu sürece torbasını daima ranzasının altında muhafaza etti.

Vic’in anlattığına göre, Amerika’da uçuş eğitimi aldıktan sonra Türkiye’de B-26’larda uçmuştu. Miho’ya gelişinden altı ay evvel Kore’deki piyade birliğine katılmış ve cephede çarpışma hattında bilgilere ilk elden ulaşma imkanına sahip olmuştu. Anlaşıldığına göre birliğine İleri Hava Kontrolörlüğü ve tercümanlık yapması amacıyla gönderilmişti.

Netice olarak biz fazladan bir pilota sahip olmuştuk. Bizim beklediğimiz bir pilot olmasa bile , Vic bizim Uzak Doğu’ya geldiğimizden bu yana etrafımızda gördüğümüz tek yeni yüzdü. Vic’in kabiliyetinin ne olduğunu öğrenmek zamanıydı. B-26 larda uçuş kontrollerine başlamadan önce yapmamız gereken bazı şeyler vardı. 40 nolu emir gereği bizlere verilen Hava Kuvvetleri İkmal Birliği’nden tüm malzemeleri (uçuş tulumu, iç çamaşırı, çorap vs.) Vic için de aldık. Vic’in tek ihtiyacı bir nolu üniformaydı.

Birde maddi konuyu çözmeliydik. Vic’i tanıyan herkesin söylediğine göre Vic, bırakın toplanan 300 doları almayı hiçbir şekilde bir dolar dahi almazdı. Geçekten çok gururlu, mağrur bir kişiydi.

Vic’e yardım işini organize eden Fisher ile birlikte çalışan Dick Leebrick’ti. Yardım kampanyası sırasında çok hassas davranmıştı. Paraları topladıktan sonra, Dick sahte bir maaş bordrosu hazırlayıp, Türk Devleti’nin gönderdiği maaş olduğunu söyleyerek Vic’e imzalattı. Güya Tokyo’daki Türk elçiliği aylık 12 dolarlık maaşın yanında giysi vs. ihtiyaçları için 300 dolarlık bir tahsisat göndermişti.

Üsteğmen Erdönmez, boyu ortalamadan biraz kısa, sportif yapılı, kuvvetli bir vücut yapısına sahipti. Hiç şüphe yok ki O, olimpiyat madalyalı şampiyon bir güreşçiydi. Bütün bunlar O’nun mavi üniforma içine girmesini zorlaştırıyordu. Dick Leebrick, Vic için para toplama ve maaş bordrosu düzenlemenin yanında, Tokyo’ya gidip üniforma ve ihtiyaçlarını karşılaması için seyahat emri düzenledi. Geri döndüğünde Vic satın aldığı üniformayı giyiyordu. Elbise üzerine tam oturmuştu. Omuzlarındaki yıldızlar parlıyordu. Hiç kimse Hava Kuvvetlerinin mavi elbisesini bu kadar gururla giymemişti.

Vic’in daha önce B-26’larda Harbe Hazır bir uçucu olduğunu gösteren hiçbir uçuş kaydı olmadığından, dikkatli bir şekilde üst makamların izniyle hareket etmeye karar verdik. Bu şampiyon güreşçinin agresif bir pilot olmasını umuyorduk. Bizi hayal kırıklığına uğratmayacaktı. O’nu bir dizi testleren geçirdik; stall ve tek motorlu egzersizler, bir dizi iniş kalkış çalışmaları, touch-and-go ,maksimum güç ile kalkış gibi. Vic’i silahçı pozisyonunda da denedik.
Harekat subayı yardımcılarından Russ Barnen, Vic’in silahçı pozisyonundaki performansını ölçmek için görevlendirilmişti. Barnes, yetenekleri ve bilgisiyle herkeste saygı uyandıran bir pilottu. Barnes sınava tabi tuttuğu pilotları O.K. yada uçamaz şeklinde değerlendirir fazla ayrıntıya girmeyi sevmezdi. Vic ile uçuşundan sonra konuşmamız şu şekilde oldu:

-“Nasıl gidiyor Russ?”

-“O iyi bir pilot”

-“Nasıl yani? Ne yaptı uçuşta?”

-“Uçuşunu izledim.”

-“Nasıl?”

-“Bilmiyorum ama ben bu VIC'in uçuşuna hayran kaldım.”

Daha sonra da Vic hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için seyrüsefer subayı olarak aynı uçuşta bulunan Bob Stonner’a sordum. Bob’un değerlendirmesi şöyleydi:

-“Vic’i çok iyi tanımıyorum ama, sana şunu söyleyebilirim: O, bizim düşmanlarımıza şahsi kini olan çok kararlı bir asker. Saldırılarına hedefini tamamen tahrip edene kadar devam ediyor. O’nun sakin hali bu durumunu görmemizi engelliyor.”

-“Ben kariyerim boyunca birçok pilotla uçtum ve göğsünde böylesine ateş taşıyanı hiç görmedim.”

Bu kadar yıl sonra, hala O’nun kendine olan mutlak güvenini hatırlayabiliyorum.

Harekat subayı olarak, Vic’i hedef bölgesine götürüp ilk olarak harekat usüllerini gösterip sonra da yanına oturup bana ne yapacağını göstermesini izlemek benim görevimdi. Benim bilgilerimi de kontrol etmek bakımından, Vic başka pilotlarla da uçtu. Ben onun bizim radyo konuşmalarını ve düşman bölgesi üzerindeyken uyguladığımız harekat usullerini anladığından emin olmalıydım.

İlk olarak kol uçuşu ile ilgilendim. Genellikle kol uçuşu başlarında yükselirken ve Japon Denizinde bulutlar üzerinden geçerken bir buçuk saat boyunca yapmamız gereken çok az şey vardı. Bu noktada her zaman yaptığımız kuyruk sallama işaretini yaptım. Bu, alçalma esnasında kol uçuşu yerinden açılıp, koldakilere biraz rahatlama ve çevreyi daha iyi görebilme imkanı verecekti. Bu sinyale Türk güreşçi hariç herkes uydu. Biraz öne eğilerek, Erdönmez’in çenesini ve ışıldayan gözlerini görebiliyordum; yüzünde gülümseme vardı, evet gülümsüyordu! Kimbilir kaç Çin’li yada Kuzey Kore’li asker süngünün yanlış tarafında onun yüzündeki bu gülüşü görmüştü?

Her şartta ne olursa olsun Türk askerinin inatçılığını gösteriyordu; geri adım yok, geri çekilme yok. Birkaç kere “uzaklaş” işareti vermeme rağmen bu Türk uzaklaşmıyordu. Muhabere subayım da bunu farketmiş ve dahili hatta “Yüzbaşı, koldakinin kanatları benim gözüme girecek neredeyse “ diye beni uyarmıştı.

Bu arada Joe Farber’den de bahsetmeliyim. İtalyan asıllılar arasında Joe’nun yüzünden gülümseme hiç eksik olmazdı; Japoncayı İtalyan aksanıyla ve malum İtalyan mimik ve el kol hareketleri yaparak konuşurdu. Filoda dörtlü koromuzda bas sesiyle şarkı söyler ve daha önemlisi armonika çalardı. Filomuzda seyrüsefer subayı olarak görev yapardı ve bombardımanlara katılırdı.

Bir güneşli öğleden sonra Kuzey Kore’den görev dönüşü Inchon’da Deniz Kuvvetleri gemilerinin üzerinden geçerken, armonikasıyla dahili hatta melodiler çalıyordu. Ben onu emergency guard kanalına aldım. Bu kurallara elbette aykırıydı. Sanırım denizcilerde bunu sevmişlerdi. Joe’nun bir sonraki parçası “California, Here I Come!” idi. Buralarda kimlerin “Kaliforniya’lı” olduğunu herkes biliyordu.

Miho kuleyi arayıp Batı-Doğu alçak geçişi için izin istedim. Telsizde ben bunları söylerken, fonda armonikadan yayılan “California, Here I Come” şarkısının melodileri geliyordu. Bu uçuştan sonra bu şarkı bizim filonun şarkısı oldu.

Joe Farbe’nin seyrüsefer ve bombardımancı olarak görevinde çok iyi olduğunu biliyordum. Ama bu son Norden bombardımanında 100 feetlik köprüyü üzerine çullanıp bombalayınca işinde eşsiz olduğunu kanıtlamıştı.

Bizim bu uçuşumuzdan sonra General Sweetser bizim dördümüzün birlikte uçmamızı ve birlikte kalmamızı istedi. Oda arkadaşlarım bu şekilde değişmiş oldu.

Vic’in hikayesini anlatırken Joe Farbe’den bahsetmem alakasız görülebilir. Bu iki kişiyi de tanıyanlar ilgiyi kolaylıkla kuracaklardır.

Üsteğmen Muzaffer Erdönmez’in uçuş sırasında ve genel tavırlarında görülen hiddetli davranışları, kesinlikle onu spordaki hareketlerine de yansımıştı. Biz Vic’in güreşte olimpiyat bornz madalya sahibi olduğunu öğrenmiştik.

Vic’in nişancılığı hakkında söylediklerini dinleyen filonun en iyi üç nişancısı onu sportmence ördek vurma yarışmasına davet ettiler. Ve bahisler başladı. Vic’in parasal durumunu bildiklerinden başlangıçta miktarlar makul düzeydeyken sonlara doğru çılgınca yükseldi. Aralarında Joe Farbe’nin de olduğu dört kişi, bir ördek sürüsüne rastladılar. Bir an bu güzelliği seyretmek için duraksadılar. İşte tam bu sırada herkes Vic’in tüfğinden çıkan iki el silah sesi ile irkildi. Kimse buna hazır değildi.

Şoktan kurtulan Bill Tonne ilk konuşan oldu.

-“Allah aşkına Vic! Ne yaptın?” Senin bu yaptığın hiç de sportmence değil!

-“Sportmenlik mi? Boşver onu. Ben öldürmek için ateş ederim.”

Spor yada her ne içinse beş tane ölü ördek suyun üstünde yüzüyordu.Şaşkınlık içinde kalan üç kişi bahis parasını Vic’e ödediler. O gün başka da atış olmadı. Bu Vic’i filoda üstün duruma getirmişti.

“Öldürmek için ateş etmek”. Aslında savaşın temeli de buydu elbette. “Sen onlara ateş etmezsen onlar sana ateş ederler.” Bu vecizeyi insanlar savaşarak, yaşayarak öğrendiler. Aynı durumun en ilkel silahlardan günümüzün ileri teknoloji ve yıldız savaşları için de aynı olduğunu söyleyebiliriz.

Bununla beraber Üsteğmen Erdönmez’in düşmana ateş etmesi filomuzda yerleşmiş bir usul değildi. Belkide farkımız, Vic’in atalarının yüzyıllardır savaşcı bir ruha sahip olmalarıydı.

Vic’in savaştaki düşünce tarzını uçtuğu B-26 yı uçuşundan sonra kontrol edince anlamıştım. Kore’deki demiryollarını kullanılamaz ve kısa sürede tamir edilemez hale getirmek için 8 bin feetten süzülerek dalıp 1000 feetten bombalıyorduk. Mesafemiz hafif silahların menzili dışındaydı ve etkili ve güvenli bir görevdi.

Bir gün Vic B-26 sının burnunda çok sayıda 20 mm lik kurşunların hasarıyla döndü. Buna rağmen uçağı çok iyi bir şekilde indirdi. O akşam oda arkadaşı Bill Tonne ye vuruldukları görevle ilgili neler olduğunu sorduğumda, Bill, Vic'in “O... çocuklarının bana ateş ettiklerini gördüm. Ben de onları haklayana kadar üzerlerine daldım.” dediğini, " ve gerçekten Vic'in çetin ceviz olduğunu" söylüyordu.

Bu olaydan iki hafta kadar sonra Üsteğmen Erdönmez buna benzer bir görevde düştü. Son görüldüğünde kendisine gelen uçaksavar ateşini takip ederek hedefe doğru ters uçuyordu. Daha sonra kaza yeri incelendiğinde kurtulan olmadığı anlaşıldı. Kazada kaybettiğimiz diğer kişiler şunlardı: Astsubay Robert L.Allred (Silahçı), Yüzbaşı Joseph L. Farbe (Seyrüsefer subayı), bas sesli ve armonika sahibi.
Kaza haberi 729 uncu Filo hangarına ulaştığında ortalığı bir sesizlik kapladı. “Artık armonika sesi yok” sesleri duyuldu. Başka bir konuşma olmadı. Sadece sesizlik.

Üsteğmen Muzaffer Erdönmez Birleşmiş Millet’lerin Güney Kore, Pusan’daki anıt mezarlığında yatmaktadır. Savaşa katılan ve Çin ve Kuzey Kore’lilerle çarpışan onaltı ülkenin bayrakları şehitlikte dalgalanmaktadır. Üsteğmen Muzeffer Erdönmez 28 yaşındaydı. Fotoğrafları Hava Kuvvetlerinde her tarafına aslıdı. Milli kahraman ilan edildi.

ERDÖNMEZ in kahramanlığı yabancı basında da yer alır.. Amerikan pasifik 5 inci hava kuvvetleri onun adına bir anma töreni tertip eder. Amerikan kongresi Erdönmez’ e madalya verilmesine karar verir. Madalya ve beratı Erdönmez’ in babası emekli albay Mehmet Naci ERDÖNMEZ teslim aldığında “Herkesten çok ağlamak ve herkesten çok sevinmek bizim hakkımızdır” der.

Ruhu şad olsun.

Yazar : Wally Mc Dannel ( Miho Üssü Hrk. Sb ) Kitap : Fly Till You Die, 452nd Bomb Wing (Light), Turner Publishing Co, Paducah, KY 1994, ISBN 1-56311-112-8 Çevirmen : Akif sayar ( Teşekkürlerimle... )
Kaynak: KORE DE BİR TÜRK PİLOT ÜSTEĞMEN MUZAFFER ERDÖNMEZ www.tayyareci.com
 

peace_86

Öğrenci
Katılım
2 Mayıs 2009
Mesajlar
93
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Valla ben tecili bozdum en gzl vakitde askere gitim geleli 25 ay oluyor kazasız belasız biti kısmer iste çok istedim gitmeyi ve gitim her zaman giderim okulada şim di devam ediyorum
HER ŞEY VATAN İÇİNN..
 

tmpuser

Profesör
Katılım
3 Haziran 2009
Mesajlar
1,248
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Dostum iyi hoş diyorsun da düşün şimdi. gerçek hayattan bir senaryo yazalım.
aynı mahallede oturuyoruz. sen meslek lisesi okudun haliyle üniversiteye gidemedin diyelim. Bende özel bir liseye gittim, para durumu falan iyiydi, dershane özel ders derken özel bir üniversitede mühendislik okudum. İkimizinde askerlik çağı gelince sen 15 ay, bende üniversite okudum diye 21 gün paralı yapıp geleyim. Senin uzun dönem askerlik yaparak, canını ortaya koyarak güvenliğini sağladığın ülkede, sen nöbet tutarken ben işime gücüme bakayım. Tamam sonuçta vatan millet kazanıyor ama sonuçta benimle rekabet halinde değil misin? Bak sen askerdeyken mahallenin en güzel kızınıda aldım. İşlerde tıkırında. Pek vatan milleti de düşündüğüm yok ayrıca. Banka ülkenin olsada, hesaptaki parada benim sonuçta.

Bence bu konuya askerlik yapmayanlar yazmasın.


Ben tüm üniversitelilerin kısa dönem yapmasını doğru bulmuyorum

ama harward gibi bi üniversiteden diploma alabilmiş bi insan da biraz ayrıcalıklı olabilir belki

Buna standart getirmek zor bişey

Peki ben soruyorum

neden Yıllardan beri değiştirilmiyor herkese eşit yapılmıyor ?

sizce sebep ne ne ye dayanarak Üniv. lile kısa dönem yaptırılıyor ?
 

zeroaxa

Profesör
Katılım
1 Nisan 2009
Mesajlar
1,644
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
başta konuyu açan arkadaşa ve aynı şeyi savunan diğer arkadaşlara sözüm ne svdiğiniz pozitif nede sevmediğinize negatif empati kurmayın,yazılanları (kimi saçma olsada) tam anlamadan işi siyasi bi olay gibi savunmayın.Açın askerden kaçanlarla,sahte çürük alanlar hakkında konu yada bu konuyu ,madem bu kadar bedelliye karşıydınız bu arkadaş bedelli yapmadan önce bu konuyu açsaydınızda siyaset karışmadan herkesin gerçek fikrini alsaydık maksadınız üzüm yemek değil bedelli konusuyla hiç alakanız yok zaten mesele bu şahıs niye bedellik yapıyo.Yazdıklarınız mantyıklı geliyomu yani başbakan oğlu asker lik yaşına yaklaşınca düşündüki ben buna askerlik yaptırmamak için bunu göndereyim oraya buraya sonra yırtsın askerlikten.Koplo teorileri üretilirdi neden ve nasıl sorusu cevaplanmadan üretilmez.

Şimdi diyeceğimki paşaların bir çok akrabası ya askerlik yapmadı yada askeri gazinolarda yaptı hiç biri doğu yüzü görmedi hemen bana yaftayı yapıştıracaksın sen şucusun bucusun diye.

Bu vatanın evladıyım babalara gibi yaptım askerliğimi -25 de dağın başında bedelliyide bir noktaya kadar eleştiririm amma velakin bedelli yapan tek bir şahıs üzerinede bu kadar tantana yapmam.

Ben gözlük takmıyorum lütfen sizde çıkarın şu gözlükleri neyi savunup neyi savunmadığımızı yada neyin doğru neyin yanlış olduğunu mertçe tartışalım
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
başta konuyu açan arkadaşa ve aynı şeyi savunan diğer arkadaşlara sözüm ne svdiğiniz pozitif nede sevmediğinize negatif empati kurmayın,yazılanları (kimi saçma olsada) tam anlamadan işi siyasi bi olay gibi savunmayın.Açın askerden kaçanlarla,sahte çürük alanlar hakkında konu yada bu konuyu ,madem bu kadar bedelliye karşıydınız bu arkadaş bedelli yapmadan önce bu konuyu açsaydınızda siyaset karışmadan herkesin gerçek fikrini alsaydık maksadınız üzüm yemek değil bedelli konusuyla hiç alakanız yok zaten mesele bu şahıs niye bedellik yapıyo.Yazdıklarınız mantyıklı geliyomu yani başbakan oğlu asker lik yaşına yaklaşınca düşündüki ben buna askerlik yaptırmamak için bunu göndereyim oraya buraya sonra yırtsın askerlikten.Koplo teorileri üretilirdi neden ve nasıl sorusu cevaplanmadan üretilmez.

Şimdi diyeceğimki paşaların bir çok akrabası ya askerlik yapmadı yada askeri gazinolarda yaptı hiç biri doğu yüzü görmedi hemen bana yaftayı yapıştıracaksın sen şucusun bucusun diye.

Kendi mesajımdan alıntı... Sanırım gözünden kaçtı. Güce sahip olan herkes bunu sömürüyor, bu konuda haklısın
Bu arada elinde güç olan herkes bu gücü kendi yararına kullanır. Mesela Doğuda askerlik yapanlar arasında pek Subay-astsubay çocuğu bulunmaz. İlişkiler, bağlantılar burada da kendini gösterir. Ben Hakkari'de malüle çıkmış bir subayın oğlu olarak Bitlis Tatvan'a gittiğimde bir yanlışlık mı var bu işte diye epey araştırmışlardı!
 

|BeyabaN|

Profesör
Katılım
18 Mayıs 2008
Mesajlar
3,248
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
bu yasa yıllardır uygulanıyor sırf başbakanın oğlu diye sanki bir kişiye uygulanan bir yasaymış gibi görmemek lazım T.C. yasaları belli buna uyan herkes bedelli yapabilir.
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
başta konuyu açan arkadaşa ve aynı şeyi savunan diğer arkadaşlara sözüm ne svdiğiniz pozitif nede sevmediğinize negatif empati kurmayın,yazılanları (kimi saçma olsada) tam anlamadan işi siyasi bi olay gibi savunmayın.Açın askerden kaçanlarla,sahte çürük alanlar hakkında konu yada bu konuyu ,madem bu kadar bedelliye karşıydınız bu arkadaş bedelli yapmadan önce bu konuyu açsaydınızda siyaset karışmadan herkesin gerçek fikrini alsaydık maksadınız üzüm yemek değil bedelli konusuyla hiç alakanız yok zaten mesele bu şahıs niye bedellik yapıyo.Yazdıklarınız mantyıklı geliyomu yani başbakan oğlu asker lik yaşına yaklaşınca düşündüki ben buna askerlik yaptırmamak için bunu göndereyim oraya buraya sonra yırtsın askerlikten.Koplo teorileri üretilirdi neden ve nasıl sorusu cevaplanmadan üretilmez.

Şimdi diyeceğimki paşaların bir çok akrabası ya askerlik yapmadı yada askeri gazinolarda yaptı hiç biri doğu yüzü görmedi hemen bana yaftayı yapıştıracaksın sen şucusun bucusun diye.

Bu vatanın evladıyım babalara gibi yaptım askerliğimi -25 de dağın başında bedelliyide bir noktaya kadar eleştiririm amma velakin bedelli yapan tek bir şahıs üzerinede bu kadar tantana yapmam.

Ben gözlük takmıyorum lütfen sizde çıkarın şu gözlükleri neyi savunup neyi savunmadığımızı yada neyin doğru neyin yanlış olduğunu mertçe tartışalım

Konu bir siyasi üzerinden açılsada konumuz siyasi değildir. Herkesin gördüğü gibi askerliktir. Ayrıca yaptığın yorumlar akatılıyorum. Adalet sağlanmalı. Askeriyenin içinde de çok torpil dönüyor. Dayısı albay olan, paşa olan kaytarıyor hemen.
 

mc92001

Doçent
Katılım
11 Şubat 2009
Mesajlar
786
Reaksiyon puanı
16
Puanları
18
sanırım bu başlık hep yukarda olsun diye birileri sürekli mesaj yazıyor. yeter artık be.
 

croft

Doçent
Katılım
4 Mayıs 2009
Mesajlar
520
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
bu yasa yıllardır uygulanıyor sırf başbakanın oğlu diye sanki bir kişiye uygulanan bir yasaymış gibi görmemek lazım T.C. yasaları belli buna uyan herkes bedelli yapabilir.
işin garibi bi tabur asker vardı orda nihatta dahil ama nedense bilal erdoğan sanki tekmiş sadce ona özel birlik açılmış yada ordu evine değilde bağ evine gitmiş gbi
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
işin garibi bi tabur asker vardı orda nihatta dahil ama nedense bilal erdoğan sanki tekmiş sadce ona özel birlik açılmış yada ordu evine değilde bağ evine gitmiş gbi

Bilal Erdoğan, babasının memleketi yöneten kişi olması itibariyle ilgi çekmekte... Elbette tepkimiz Yapan ve yaptıranlar nezdinde tüm bedelli askerlik kurumunadır.
 

ugca

Öğrenci
Katılım
11 Ekim 2006
Mesajlar
12
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
işin garibi bi tabur asker vardı orda nihatta dahil ama nedense bilal erdoğan sanki tekmiş sadce ona özel birlik açılmış yada ordu evine değilde bağ evine gitmiş gbi


Bizim babamız değildi askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyen , üstelik bunu benim memleketim de söyledi.
Ama haşmetli başbakan'ın oğlu yan gelip yattı , o yüzden yan gelip yatamayanlar tabiki tepki göstericekler.
Siz de siyasi görüşünüz o diye savunmayın bu durumu çok sakil duruyor.
 

TazzzY

Dekan
Emektar
Katılım
12 Kasım 2008
Mesajlar
7,353
Reaksiyon puanı
275
Puanları
83
Bunu daha yenimi duyuyorsunuz Tabi hiç işinize gelmiyor araştırmak Futbolcu nihat kağvecide aynı haktan yararlandı ama başbakan olunca farklı tabi çamur at izi kalsın zihniyeti...
 

tmpuser

Profesör
Katılım
3 Haziran 2009
Mesajlar
1,248
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bilal Erdoğan, babasının memleketi yöneten kişi olması itibariyle ilgi çekmekte... Elbette tepkimiz Yapan ve yaptıranlar nezdinde tüm bedelli askerlik kurumunadır.



Bence çok Güzel duygu sömürüsü yapıyosun dostum bravo

Tribünlere konuşup coşturucu konuşmalar yapmayı bırak

Bu konuşmalara kek gibi atlayanlar da ,oluyor tabi

Bi tek vatansever senmisin bu ülkede ?

Herkese eşitlik olsun diyosun herkes eşit olsun diyosun iyi çok güzel tamam

Bugün bir işe eleman alınacağı zaman ne mezunusun diyorlar adama üniversite mezunundan aşağısını kolay kolay kabul etmiyorlar.

Peki diğerlerinin canı yokmu ? onlar para kazanmayacak mı ? onların bakmakla yükümlü oldukları insanlar yok mu ?

Var

Tabiki kazanacak lar ama onlarda Farklı işlerde Para kazanacaklar Kimi garsonluk yapacak kimi şoförlük


Bişeyi savunurken olayı geniş düşün

Senin hiç bi düşüncen samii değil sırf alkış toplamak için yazıyosun

bu verdiğim örnekleride çarpıt şehit evi de yaşın küçük de bekliyorum cevabını

orjinal bi cevabın varsa tabi
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Tmpuser,

"Herkese eşitlik olsun diyosun herkes eşit olsun diyosun iyi çok güzel tamam

Bugün bir işe eleman alınacağı zaman ne mezunusun diyorlar adama üniversite mezunundan aşağısını kolay kolay kabul etmiyorlar.

Peki diğerlerinin canı yokmu ? onlar para kazanmayacak mı ? onların bakmakla yükümlü oldukları insanlar yok mu ?

Var

Tabiki kazanacak lar ama onlarda Farklı işlerde Para kazanacaklar Kimi garsonluk yapacak kimi şoförlük
"

derken nasıl bir ilişkilendirme ve yakınlaştırma kurdun henüz çözemedim. Askerliği insanların geçimini sağlama metodları ile nasıl ilişkilendirdin onu da anlayamadım. Bu kafa ile ortaçağ derebeylik hayatına doğru koşarak gidersin.

Sonra bir de pişkin pişkin "Bişeyi savunurken olayı geniş düşün " demişsin ya...

Birini savunmanı anlarım da, biri çürük, biri bedelli iki kardeşe fazla güvenme derim ben... O şimdi çoktaan uçmuştur memleketin dışına, çoook önemli şeyler başarmaya.

Yine biz kalırız baş başa...

Dürüst olayım, Büyük ve önemli adamları hele de siyasi bir karakterse hiç sevmiyorum ve hatalarını yüzlerine çarpmak istiyorum. Çünkü biliyorum ki oraya gelene kadar senin, benim gibi yüzlercesinin üstüne bastılar, bizim hakkımız olanı kendilerine mal ettiler, utanmadılar gerektiğinde nehirin yönünü bile değiştirdiler...

Ama büyük adamları savunan küçük adamlardan daha da çok nefret ediyorum. Burjuvanın çıkarlarını Proletaryanın içindeyken bile savunanları anlamakta güçlük çekiyorum.

Hamasi söylem peşinde değilim sevgili forum üyesi... Eşitlik istiyorum! "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyen adamın bir oğluna çürük belgesi alıp bir oğlunu da 21 gün yalandan askerlik yaptırmasına içerliyorum, kahrediyorum, isyan ediyorum. Benim gibi milyonlarca insan var. İnsanda biraz utanma olur yahu!

Hani hep Erdoğan'ı Menderes'le karşılaştırırlar ya; Keşke onun tırnağı kadar bu işlerde hassas olsa! Gemicik! aldığı oğluna, Menderes'in oğluna söylediği şu sözleri söyleyebilse;

"oğlum, ben siyasette ve devlet hizmetinde bulunduğum sürece senin serbest hayat diye bir düşüncen olmasın; ticaret yapamazsın... orada ne alıp ne satacaksın? benim senden beklediğim, devlet memuriyetine girmendir. eğer bir ihtiyacın, bir eksiğin olduğu takdirde, bir baba olarak sana vermeyi elbetteki düşünürüm ve bunu da yapacağım. ama ben devlet hizmetinde ve siyasette bulunduğum takdirde sen serbest mesleği, ticareti veyahut benzer şeyleri kesinlikle düşünme!"

Tarih bilmezsin, siyaset bilmezsin, ideoloji bilmezsin ama çıkar karşıma "geniş düşün!" dersin... Arkadaşım İnşallah memlekette savaş çıkarsa sırtını bana yaslamak zorunda kalmazsın diyeceğim ama Burak Erdoğan Çürük, Nihat Kahvci top saydırır, Bilal Erdoğan da bedelini ödemiş olduğu için mecbur bana yaslayacaksın.

Kurtuluş savaşı da bahane bulup kaçanlarla değil, soğan ekmek yiyip kalanlarla yapıldı zaten...

Bak tekrar yazıyorum;
"Filler tepişirken de, sevişirken de olan çimenlere olur" sen de çimensin, ben de...

Bize burada fil avukatlığı yapma...
 

tmpuser

Profesör
Katılım
3 Haziran 2009
Mesajlar
1,248
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
BUrjuvazi demişsin ,yok filler ezer ,biz eziliriz filan demişsin

Kardeşim Sen Dünya da mı yaşıyosun Uzaydamı

İyi güzel Kafanda eşit güzel bi dünya yaratmışsın sen ama gerçek dünyaya dön

Dünyada bazı işler senin düşündüğün gibi değil

Ben dünya gerçeklerine göre örneklendirmeler yapıyorum sen kafanda kurmuş olduğun dünyaya göre örnek veriyosun bana

Kurtuluş savaşı da bahane bulup kaçanlarla değil, soğan ekmek yiyip kalanlarla yapıldı zaten...
savaş çıktı da kaçan mı oldu ? bunu nerden çıkardın şimdi

Bi laf vardır "parayla imanın kimde olduğu belli olmaz" diye belkide savaş çıkınca en önce sen kaçarsın belli mi olur

bi tane daha atasözü varda onu söylemiyim şimdi ))

Sen insanların içindeki vatan millet sevgisini ölçüp değerlendirmeye nasıl kendini muktedir görüyosun ?

sen iyisin sen kötüsün demek senin haddine mi düşmüş senin?

Bilirkişi sıfatını nerden aldın ?

bu kadar iyi biliyoduysan okusaydın ülkenin başına gelseydin de düzeltesydin bunları böle kuru kuru konusmakla olmuyor işte

İki tane fillerle ilgili roman okudun diye siyaset bilimcisi kesildin başımıza

Özellikle başka konularda fazla gözükmemen bu konuda sürekli provake eder biçimde sürekli yazman da samimiyetine gölge düşürüyor

konuya bi kilit vurulması lazım :wink:

bilerek konuyu provake ediyosun
 

t-c

Öğrenci
Katılım
26 Nisan 2009
Mesajlar
51
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ben tüm üniversitelilerin kısa dönem yapmasını doğru bulmuyorum

ama harward gibi bi üniversiteden diploma alabilmiş bi insan da biraz ayrıcalıklı olabilir belki

Buna standart getirmek zor bişey

Peki ben soruyorum

neden Yıllardan beri değiştirilmiyor herkese eşit yapılmıyor ?

sizce sebep ne ne ye dayanarak Üniv. lile kısa dönem yaptırılıyor ?

harward ne *** okadar gözünde büyütttün
 

SpeedyStop

Öğrenci
Katılım
6 Şubat 2009
Mesajlar
48
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bunu daha yenimi duyuyorsunuz Tabi hiç işinize gelmiyor araştırmak Futbolcu nihat kağvecide aynı haktan yararlandı ama başbakan olunca farklı tabi çamur at izi kalsın zihniyeti...

Nihatın babasının hiçbir basın toplantısında veya bir açıklamasında ''Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.'' dediğini duymadım
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Bana,
"Bu konuşmalara kek gibi atlayanlar da ,oluyor tabi Bi tek vatansever senmisin bu ülkede ?"

dedikten sonra hangi yüzle şunu yazabiliyorsun.
"Sen insanların içindeki vatan millet sevgisini ölçüp değerlendirmeye nasıl kendini muktedir görüyosun ?

sen iyisin sen kötüsün demek senin haddine mi düşmüş senin
?"

Ölçme, değerlendirme,yaftalama,hedef gösterme,işaretleme peşinde olan sensin çünkü tartıştığın konuya hakim değilsin ve hatta haklı değilsin. Benimle uğraşıyorsun ama konuya yazanların çoğu seni bombalıyor.

İşine gelmediği için konu kilitlensin diyorsun... Beni samimiyetsiz ilan ediyorsun.

Aslında ben "sana" yazmak istemiyorum. Benim işim "bedelli"nin adaletsizliğini açıklamak ama sen ısrarla benim şahsıma yazıyorsun. Neymiş aslında konuyu provake eden de sensin!

Şunu cevapla da seninle işimiz bitsin artık: Askerlik yaptın mı?
 

TazzzY

Dekan
Emektar
Katılım
12 Kasım 2008
Mesajlar
7,353
Reaksiyon puanı
275
Puanları
83
Nihatın babasının hiçbir basın toplantısında veya bir açıklamasında ''Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.'' dediğini duymadım

Dostum böle bir yasa yıllardır var Ve bir çok iş adamının çoçukları Bu yasa ile Yurt dışında kalıp askerlik yaptı bugun Başbakanın oğlu gitti diye Niye bu kadar büyütüyorsun Eğer şikayetçiysen savcılığa dilekçe ver Veremiyorsan kapa çeneni otur yerine Böle bi hakka sende sahipsin çık yurt dışına çalış sende bedelli olarak yap ama Bugune kadar milyonlarca kişi gitmiş 1 kişi gitti diye yasaya cıngar çıkarıyorsunuz :thumbdown:
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Dostum böle bir yasa yıllardır var Ve bir çok iş adamının çoçukları Bu yasa ile Yurt dışında kalıp askerlik yaptı bugun Başbakanın oğlu gitti diye Niye bu kadar büyütüyorsun Eğer şikayetçiysen savcılığa dilekçe ver Veremiyorsan kapa çeneni otur yerine Böle bi hakka sende sahipsin çık yurt dışına çalış sende bedelli olarak yap ama Bugune kadar milyonlarca kişi gitmiş 1 kişi gitti diye yasaya cıngar çıkarıyorsunuz :thumbdown:

Konu Tayyibin oğlunun bedelli askerlik yapması olarak açılmış fakat onun nezdinden bedelli askerlik genel olarak değerlendirilmiştir. Seninde göreceğin kimi odak noktasında Tayyib'in oğlu yoktur.

Bende askerlik yapmadan önce sizin fikirlerinize yakın düşünürdüm. Fakat askerlik yaptıktan sonra daha iyi anladım. Eğer iyi bir eğitim alamadıysanız, yurt dışına çıkıp işinizi gücünüzü kuramadıysanız kısa dönem bir askerliğe herkesten çok sizin ihtiyacınız var demektir. Adamların hem keyfi yerinde, hem de geliyor 21 gün askerlik yapıp gidiyor. Bende anadalo'da ne kadar gariban varsa gidiyorum, onların keyfi bozulmasın diye 1,5 yılımı silah altında geçiriyorum. Onların vereceği parayıda istemiyoruz. Sanki kaç kuruş birikecek ve ülkenin hangi derdi çözülecek?
Beni 15 ay oraya diken zihniyet herkeside dikmeli. Ve kutluyorum Genel Kurmay Başkanımızı. Bu hassasiyetlerin farkında olarak, askerlikten kaytarma derdinde olanlara pirim vermedi, vermeyecek...
 

TazzzY

Dekan
Emektar
Katılım
12 Kasım 2008
Mesajlar
7,353
Reaksiyon puanı
275
Puanları
83
Konu Tayyibin oğlunun bedelli askerlik yapması olarak açılmış fakat onun nezdinden bedelli askerlik genel olarak değerlendirilmiştir. Seninde göreceğin kimi odak noktasında Tayyib'in oğlu yoktur.

Bende askerlik yapmadan önce sizin fikirlerinize yakın düşünürdüm. Fakat askerlik yaptıktan sonra daha iyi anladım. Eğer iyi bir eğitim alamadıysanız, yurt dışına çıkıp işinizi gücünüzü kuramadıysanız kısa dönem bir askerliğe herkesten çok sizin ihtiyacınız var demektir. Adamların hem keyfi yerinde, hem de geliyor 21 gün askerlik yapıp gidiyor. Bende anadalo'da ne kadar gariban varsa gidiyorum, onların keyfi bozulmasın diye 1,5 yılımı silah altında geçiriyorum. Onların vereceği parayıda istemiyoruz. Sanki kaç kuruş birikecek ve ülkenin hangi derdi çözülecek?
Beni 15 ay oraya diken zihniyet herkeside dikmeli. Ve kutluyorum Genel Kurmay Başkanımızı. Bu hassasiyetlerin farkında olarak, askerlikten kaytarma derdinde olanlara pirim vermedi, vermeyecek...

Ben bedelli askerliği savunmuyorum Şurda benimde üniversitem biticek belki bende kısa dönem yapıcam ama Bedelli askerliği savunmuyorum sadece bu Arkadaşların At gözlüğüyle bakmasına kızıyorum tayyibin oğlu askere gitmese bu konu açılırmıydı ? Açılmazdı bu arkadaşlar çamur atacak yer arıyorlar Ama şöyle birşey var avrupada Veya yabancı ülkede yaşayan bir türk vatandaşı orda işi Evi var Burda 15 ay yapması biraz zor Çünkü 15 ay boyunca gurbette ailesi Akrabası olduğunu düşünürsek oradaki işi gücü aksar Ama bazı insanlar bunu kötüyede kullanıyorlar...
 
Üst