SefaGrgn
Öğrenci
- Katılım
- 22 Mayıs 2017
- Mesajlar
- 54
- Reaksiyon puanı
- 31
- Puanları
- 18
İnternetin henüz evlere kadar giremediği dönemde evde eğer bir bilgisayar varsa bu bilgisayarda yapılacak şeyler oldukça sınırlı olabiliyordu. İşletim sisteminin kendi oyunları bazen oldukça eğlenceli ve rekabetçi birer oyuna dönüşüyordu. İmkanların sınırlı olması bizi adete o oyunlara mahkûm kılıyordu.
Birçoğumuzun kendi rekorlarını kırmaya çalıştığı işte o işletim sistemi oyunları:
"Windows’un Kendi Oyunlarıyla Büyüyenler Derneği"
Mayın Tarlası
Başta hiçbir şey anlamadık. Rakamlar ne demek, o bayrak ne işe yarıyor? Ama sonra bir çözüldü sonra herkesin hedefi: Hiç mayına basmadan tüm ekranı temizlemek.
Solitaire
Bilgisayarda iskambil oynamak o zamanlar aşırı teknolojikti. Oyunu bitirince kartların ekranda patlaması resmen ödül töreni hissiyatı veriyordu.
FreeCell
Kurallar karmaşık gibi gelse de “bunun sonu bir şekilde oluyor” diyerek saatlerimizi verdik. Ekrandaki boş alanlara taktiksel hamlelerle kart kaydırmak nedense çok keyifliydi.
Hearts
Genelde yanlışlıkla açılan ama kurallarını bir kez öğrenince bağımlılık yapan bir kart oyunu. Bilgisayara karşı oynarken "Bob" ve "Sue" ile aramızda bir rekabet oluşmuştu sanki.
Pinball – Space Cadet
Hız, refleks, efekt… O zamanlar grafik diye buna hayran kalıyorduk. “Tilt” atana kadar sabreden kazanırdı. Zamanlamanın çok kritik olduğu oyunda herkesin kendine has geliştirdiği bir tekniği mevcuttu.
Purble Place
Biraz daha yeni nesil ama bahsetmeden olmaz. Renkli, tatlı, çocuk oyunu gibi ama bir şekilde saran bir yapısı vardı. Pasta süslemeler falan, o yaşta masterchef gibiydik.
Tabi bir süre sonra internet kafelerin yaygınlaşmasıyla bir USB bellek edinip internet kafeden oyun yüklemeyi keşfettiğimiz bir dönem de geldi. Adeta bir çağın bitişi ve başka bir çağın başlangıcı gibi bir dönemdi. İnternet kafelerden yüklenen Need For Speed oyunları Max Payne’ler başka bir döneme girmemizi sağlamıştı.
Tabi acemilik yapıp sadece oyunların simgelerini kopyaladığımız bir ögrenme sürecinden sonra.
Birçoğumuzun kendi rekorlarını kırmaya çalıştığı işte o işletim sistemi oyunları:
"Windows’un Kendi Oyunlarıyla Büyüyenler Derneği"
Mayın Tarlası

Başta hiçbir şey anlamadık. Rakamlar ne demek, o bayrak ne işe yarıyor? Ama sonra bir çözüldü sonra herkesin hedefi: Hiç mayına basmadan tüm ekranı temizlemek.
Solitaire

Bilgisayarda iskambil oynamak o zamanlar aşırı teknolojikti. Oyunu bitirince kartların ekranda patlaması resmen ödül töreni hissiyatı veriyordu.
FreeCell
Kurallar karmaşık gibi gelse de “bunun sonu bir şekilde oluyor” diyerek saatlerimizi verdik. Ekrandaki boş alanlara taktiksel hamlelerle kart kaydırmak nedense çok keyifliydi.
Hearts
Genelde yanlışlıkla açılan ama kurallarını bir kez öğrenince bağımlılık yapan bir kart oyunu. Bilgisayara karşı oynarken "Bob" ve "Sue" ile aramızda bir rekabet oluşmuştu sanki.
Pinball – Space Cadet

Hız, refleks, efekt… O zamanlar grafik diye buna hayran kalıyorduk. “Tilt” atana kadar sabreden kazanırdı. Zamanlamanın çok kritik olduğu oyunda herkesin kendine has geliştirdiği bir tekniği mevcuttu.
Purble Place

Biraz daha yeni nesil ama bahsetmeden olmaz. Renkli, tatlı, çocuk oyunu gibi ama bir şekilde saran bir yapısı vardı. Pasta süslemeler falan, o yaşta masterchef gibiydik.
Tabi bir süre sonra internet kafelerin yaygınlaşmasıyla bir USB bellek edinip internet kafeden oyun yüklemeyi keşfettiğimiz bir dönem de geldi. Adeta bir çağın bitişi ve başka bir çağın başlangıcı gibi bir dönemdi. İnternet kafelerden yüklenen Need For Speed oyunları Max Payne’ler başka bir döneme girmemizi sağlamıştı.
Tabi acemilik yapıp sadece oyunların simgelerini kopyaladığımız bir ögrenme sürecinden sonra.