Vahdettin'in Mustafa Kemal'e son sözü

quasimodo

Profesör
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
Vahdettin'in Mustafa Kemal'e son sözü

Mustafa Kemal Paşa ile Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Vahdettin arasındaki ilişkiler hep tartışıla geldi.
Birbirlerini ne kadar tanıyorlar, kaç kez görüştüler, nasıl ayrıldılar… Bu konularda hep spekülasyonlar yapıldı.
Daha ilkokul yıllarından başlayarak yapılan yanlış bilgilendirmeyi bir kenara bırakıp, Atatürk’ün kendi hatıralarında bu ilişkiler anlatılıyor onları sizinle paylaşmak istiyorum.
Yakın çalışma arkadaşları, Atatürk ile ilgili pek çok hatırat kaleme aldı. Ama “Atatürk’ün gerçek hatıratı” diyebileceklerimizi Falih Rıfkı Atay kaleme aldı.
13 Mart 1926’da Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 32 gün süre ile tefrika edilen hatıratı Falih Rıfkı bizzat Atatürk’ten dinleyerek not aldı. Yazdıklarını ertesi gün Atatürk’ün onayına sundu ve düzeltmesi yapıldıktan sonra yayınladı.
Atatürk, hatıratını Cumhuriyet kurulduktan sonra geçmişin nasıl hatırlanması gerektiğini yönlendirmek amacıyla yazdı. Biraz da dönemin şartlarından geriye dönerek yapılan değerlendirmeler idi bunlar.​
***
Mustafa Kemal Paşa’nın, Veliaht Vahdettin ile ilk tanışması, birlikte çıkacakları Almanya gezisi öncesine rastladı.
1917'de Suriye bozgunundan sonra Mustafa Kemal, İstanbul’a gelerek Pera Palas’a yerleşti. Bu sırada Enver Paşa aracılığıyla bir davet aldı. Davetin mahiyeti özetle şöyle idi:
“Alman İmparatoru, müttefiki Osmanlı İmparatoru Sultan Reşat’ı karargahına davet ediyor. Zat-ı Şahane böyle bir seyahati yapamayacak halde. Veliaht Vahdettin, padişah adına bu seyahati gerçekleştirecek. Kendisinin refakatinde bulunmak ister misiniz?”
314620090727090215563.jpg
Bu seyahatin kendisi için de önemli bir tecrübe olacağını düşünen Mustafa Kemal Paşa, daveti kabul etti ve seyahat öncesinde 13 Aralık 1917’de Veliaht Vahdettin’i Vaniköy Köşkünde ziyaretine gitti.
Kendilerine ayrılan bir odada kabul edildi. Bir süre sessizlikten sonra Vahdettin’in ilk sözleri:
- Sizinle müşerref oldum, memnunum.
Bir sür sessizlikten sonra devam etti:
- Sizinle seyahat edeceğiz değil mi?
Mustafa Kemal, belirlenen tarihte kafileye dahil oldu ve Almanya seyahati 15 Aralık’ta Sirkeci’den başladı. Daha yolculuğun ikinci gününde Mustafa Kemal’e “Kılıç Mecidi” nişanı takdim edildi.
Almanya seyahati boyunca Veliaht Vahdettin ve Mustafa Kemal Paşa birbirlerini yakından tanıdılar.
Yaklaşık 3 hafta süren Almanya yolculuğu boyunca Alman İmparatoru Kayzer tarafından kabul edildiler. İmparatorluğun veliahtı ile birlikte savaşın cereyan ettiği cephelere gittiler. Ülke ve dünya sorunları hakkında karşılıklı görüş alışverişi yapabilecekleri uzun sohbetler yaptılar.
Gezi bittikten ve İstanbul’a döndükten sonra Vahdettin tahta geçinceye kadar ikilinin görüşmesi olmadı. Almanya’dan döndükten yaklaşık 7 ay sonra Sultan Reşat öldü ve aynı gün 4 Temmuz 1918’de Mehmet Vahdettin, 36’ncı Osmanlı padişahı olarak tahta geçti.
Umumi Harb’in sonlarında hükümdar olan Vahdettin açısından, böyle bir dönemde padişah olmak talihsizlikti. Müttefikler harbi kaybetmek üzere idi. Nitekim, 30 Ekim’de mütarekenin imzalanması ile daha da zorlu bir süreç başladı.
Ülkenin içinde bulunduğu duruma ve kurtuluş yollarına ilişkin görüşleri olan Mustafa Kemal Paşa, tedavi gördüğü Viyana dönüşünde (2 Ağustos 1917) yeni padişahtan görüşme talebinde bulundu.
Görüşme, Harp Okulu’ndan hocası da olan Naci Paşa kılavuzluğunda 5 Ağustos’ta gerçekleşti. Mustafa Kemal, padişaha son derece önemli bir dönemde tahta geçtiğini hatırlatarak şunu söyledi:
- Seyahatimiz esnasında bütün fikirlerimi çok açık dille söylemiştim. Bu dakikada aynı tarzda görüşmeme müsaade buyrulur mu?
Aldığı cevap kısa ve net idi:
- Hay hay
Bu görüşmede Mustafa Kemal Paşa, hükümdardan hemen başkumandanlığı bizzat üstlenmesini, orduya sahip ve hakim olmasını istedi. Ancak doğru kararların bundan sonra alınabileceğini söyledi.
İkinci görüşme, birinci görüşmeden sadece birkaç gün sonra 9 Ağustos’ta oldu. Bu kez talep saraydan geldi. Vahdettin, Mustafa Kemal’i İzzet Paşa ile birlikte kabul etti. Mustafa Kemal Paşa’ya göre bu “neticesiz bir görüşme” idi.
Üçüncü görüşme, bir ayı biraz geçtikten sonra Mustafa Kemal’in iisteği üzerine gerçekleşti. Bu görüşmede padişah, İstanbul halkının doyurulmasının önceliğinden söz etti.
16 Ağustos’taki dördüncü görüşme ise Mustafa Kemal’in isteği dışında gerçekleşti. Aralarında Enver Paşa’nın da bulunduğu askeri erkan ile sohbet sırasında padişahın kendisini beklediği haberi geldi. Kabul, Dolmabahçe’deki Valide Camii’nin mahfilinde Cuma selamlığı sırasında oldu.
Huzurda iki Alman generalinin bulunduğunu öğrenen Mustafa Kemal, onlar çıktıktan sonra görüşmek istediğini dile getirdi ise de kabul görmedi. Alman generallerinin bulunduğu sırada görüşmenin gerçekleşmesi gerektiği kendisine bildirildi.
Vahdettin, Alman generallere Mustafa Kemal Paşa’yı, “Çok takdir ettiğim ve güvendiğim bir kumandan” diyerek takdim etti. Sonrasında şöyle dedi:
- Sizi Suriye’ye kumandan tayin ettim. Oradaki durum önem kazanmış. Sizden talebim, oraları düşman eline geçirmeyeceksiniz.
Ancak, bu duydukları hoşuna gitmedi. Çıkışta Enver Paşa’yı mütebessim görünce, bu atamanın altında onun parmağı olduğunu düşündü ve şöyle çıkıştı:
- Bravo tebrik ederim, muvaffak oldunuz. Beni oraya göndermekle güzel bir intikam alıyorsunuz. Görenek dışı bir şey yaptınız. Bizzat Padişah’a bana emir verdirdiniz.
Daha sonra Mustafa Kemal Paşa, değişik vesilelerle padişaha görüşlerini iletti. Neler yapılması gerektiğini anlattı, İzzet Paşa’nın yeniden sadrazamlığa getirilmesini, kendisinin Harbiye Nezareti’ne (Savunma Bakanlığı) atanması talebinde bulundu.
Mustafa Kemal Paşa, Tevfik Paşa kabinesinin güvenoyu almaması için bizzat Meclis-i Mebusan’a gedirek kulisler yaptı. Gruplar halinde milletvekilleri ile görüştü. Kendi lehlerine bir sonuç beklerken, kabine 19 Kasım'da büyük bir farkla güvenoyu aldı.
572520090727093712354.jpg

Enver Paşa ve Cemal Paşa

Büyük bir öfke ve hayal kırıklığı ile evine dönen M. Kemal Paşa, telefonla Yıldız Sarayını aradı ve padişah ile görüşmek istediğini iletti. M. Kemal, “hemen” görüşmek istiyordu, randevu 22 Kasım'a Cuma gününe verildi.
Cuma selamlığı sonrasında yapılan beşinci görüşme, Mustafa Kemal’e göre süre olarak “çok uzun”, içerik olarak “kısa” idi. Sultan Vahdettin hemen söze başladı:
- Ordunun kumandan ve subayları eminim ki seni çok severler. Onlardan bana bir fenalık gelmeyeceğine bir teminat verir misin?
- Ordunun aleyhinizde bir harekete giriştiğine dair bilgi ve hisleriniz mi var, efendim?
- Ordu kumandanları ve subaylarının Zat-ı Şahanenizle karşı karşıya gelmesi için bir sebep olabileceğini zannetmiyorum. Onun için, hiçbir kötülük gelmeyeceği noktasında bana güvenin.
- Yalnız bugünden bahsetmiyorum, bugünden ve yarından…
Görüşmenin sonunda padişah tekrar:
- Siz akıllı bir kumandansınız, arkadaşlarınızı aydınlatıp yatıştıracağınızdan eminim.
M. Kemal, ümitsiz ve üzgün bir şekilde huzurdan ayrıldı.
Son görüşme M. Kemal’in Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevine atanmasından sonra yola çıkmadan önce yapıldı.
Görevlendirmenin kapsamını M. Kemal, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye İkinci Reisi (Genelkurmay İkinci Başkanı) Diyarbakırlı Kazım Paşa ile birlikte yaptı. Gerektiğinde doğrudan “Sadrazam Paşa ile görüşebilir” şerhi düşüldü. Gösterilen neden “Samsun çevresinde Türkler’in Rumlar’a saldırılarının önüne geçilmesi”ni sağlamaktı.
Yapılan yetkilendirmenin sınırı ise geniş tutuldu. Üçüncü ve dört fırkalı olan Onbeşinci Kolordu müfettişlik emrine verildi. “Tarih Vesikaları” dergisinde yer alan belgeye göre, müfettişlik bölgesi Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Erzincan, Samsun civarı olarak belirlendi. Dahası, Bu görevlendirmeye sınırı olan Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu da gerektiğinde kendisine bağlanacaktı.
Burada araya girip bir soruyu akıllara getirmek istiyorum. Samsun çevresindeki "bir grup çapulcu”yu bastırmak için bu kadar geniş yetkilendirmeye gerek var mıydı dersiniz?
Her ne ise…
M. Kemal, Samsun’a hareketinden önce bir kez daha (aynı zamanda son defa) huzura kabul edildi. Davet bizzat padişah tarafından yapıldı. Görüşme Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda gerçekleşti. M. Kemal’in ifadesiyle, “adeta diz dize denecek kadar yakın” oturularak yapılan bir kabul idi bu.
Boğaz’dan Yıldız Sarayı’na doğru dönmüş işgal güçlerinin topları altında gerçekleşen görüşmeyi M. Kemal Paşa şöyle anlatıyor:
- Vahdettin, hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı. “Paşa Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir."
M. Kemal, konuşmanın devamını şöyle anlatıyor:
- “Bunları unutun!” dedi. “Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa devleti kurarabilirsin!”
Bunun üzerine şu cevabı verir:
- Merak buyurmayınız efendim. Demek istediklerinizi anladım. Emriniz olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an bile unutmayacağım.
Artık bir daha birbirini hiç görmeyecek şekilde yolları ayrılacak olan iki ismin görüşmesi böyle bitti. Huzurdan ayrılırken, Padişah’ın son sözleri şu oldu:
- Muvaffak ol!
Kabulden çıktığında Naci Paşa, elinde bir küçük kutu uzattı. “Zat-ı Şahane’nin ufak bir hatırası” dedi. Kapağının üzerine Vahidettin isminin baş harfleri işlenmiş bir saat idi bu.
Paylaştığım bütün bu bilgileri “muhalifler” yazmıyor. Atatürk’ün hatıralarını bizzat kaleme alan Falih Rıfkı yazıyor. Tarihini ve günlerini yukarıda yazdım. İsteyen, biraz da Osmanlıcası olan açıp bakabilir.
Kısmet olursa bir gün de Mustafa Kemal Paşa Samsun'a gizlice mi gitti yoksa daha farklı mı idi. Onu yazmak istiyorum. Resmi tarihçilerin yazdığı değil, yine bizzat Atatürk'ün kendi hatıraları olarak o tarihlerde Hakimiyet-i Milliye'de çıkan yazılardan özetleyerek...

NOT: Falih Rıfkı Atay, bu hatıralarını 1950'li yıllarda "Atatürk'ün Bana Anlattıkları" adıyla kitaplaştırdı. Pozitif Yayınları, ilgili bölümleri "Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin" adıyla topladı ve geçtiğimiz yıllarda yayınladı. Bunları daha detaylı bir şekilde bulabilirsiniz.


Ünal TANIK / Haber 7
tanik@haber7.com
Ünal TANIK Vahdettin'in Mustafa Kemal'e son sözü Yazarlar Haber7 haber7.com - Güncel Haberler, Son dakika haberleri - Bu noktada haber var
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Uzun diye tamamını okumadım ama, söyleyeceklerim konuyla paralel olacaktır. Ülkemizin kurtuluş savaşına hazırlanmasını başlatan bu olay, Sultan Vahdettin'in çabaları ile başlamış ve gerçekleşmiştir. Atatürk'te padişahın istekleri doğrultusunda anadoluya gitmiş, padişahın fermanıyla gittiği yerlerde kabul görmüştür. Sonuçta ülkemizin kurtuluşunda atalarımız elbirliği ile mücadele etmişlerdir. Birilerini hain ilan edenler, bunu kasıtlı yapmaktadırlar. İçimizdeki yunan tohumları diyesim geliyor...
 

KanTuralı

Asistan
Katılım
13 Temmuz 2009
Mesajlar
163
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ne yazıktır ki yıllarca tarih kitaplarında bunlar genç beyinlere hep farklı şekilde anlatıldı. Bir nesil bu şekilde tarihinden koparılmaya çalışıldı. Padişah posterlerine yumurta fırlatıldı ve hain damgası vuruldu. Bütün bunlara ne gerek vardı? Güneş balçıkla sıvanmaz. Her şey hakettiği değeri bir gün elbet bulacaktır...
 

HapS

Profesör
Katılım
23 Ocak 2008
Mesajlar
3,350
Reaksiyon puanı
63
Puanları
228
bize kendi tarihimizi unutturmak isteyenlerin en büyük oyunudur bizi osmanlıya osmanlı padişahlarına düşman etmek ecdadımızı yok yasmak sanki bizim tarihimiz cumhuriyetle başlıyor onun öncesi yokmuş gibi bir tablo çiziliyor.
 

6.burhan

Profesör
Katılım
16 Mart 2010
Mesajlar
1,287
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Yok artık daha neler?

Vahidettin haindir!

Falih Rıfkı Atay'ın anıları sansürlenmiş. Belli ki sizde bu anıları okumamışsınız.


Turgut Özakman'ın tamamen belgelere dayalı olan Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele kitabını tavsiye ediyorum.
 

tolgay007

Asistan
Katılım
1 Nisan 2008
Mesajlar
434
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Vahdettin,sadece kendi çıkarları için çalışmış,emperyalist devletler ne istiyorsa onu yapmış birisidir,vatanı terkedip italyaya kaçtığınıda unutmamak gerekiyor...bu kadar yaptığı iğrenç şeyden sonra hala vatanı kurtar demiş,kendisi bir yandan kuyusunu kazdığı vatanı...
 

gezegen

Profesör
Katılım
23 Haziran 2008
Mesajlar
1,750
Reaksiyon puanı
37
Puanları
0
bu konuları tartışmak için çok erken 100 yıl sonra belki

sadece şunu söylemeliyim adam padişah aynı zamanda halife aldıgı kararlar yannış olabilir ama vatanının kurtulmasını onun kadar kim isteyebilir
 

limerick

Profesör
Katılım
28 Temmuz 2008
Mesajlar
1,188
Reaksiyon puanı
8
Puanları
218
Ataturk ve Padisah hakkinda bende otursam bir kitap yazarim, ortada kafa bulandiracak bir suru kaynak var. acikcasi otu samandan ayirmak mumkun degil.
Benim sahsi gorusum Ataturk u samsun a Padisah gondermistir , aksi olsaydi Ataturk Anadoluda tutunamazdi. Cunki Anadolu komple Padisahciydi. bir de su var Aralarinda bir cok gorusme gecmistir dolayisiyla o gorusmelerden sonra Ataturk hala hayatta kaldiysa(yani goruslerini bildirdikten sonra) o zaman demekki bir isbirligi icindeydiler.
ikinci olarak da su var Ataturk un emellerini gerceklestirebilmesi icin maddi-manavi kaynaklarada ihtiyaci vardi bunlar Padisah tarafindan karsilanmistir.
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,420
Reaksiyon puanı
131
Puanları
243
Bende İlkokul Yıllarında Vahdettin İçin O Kadar Şey Söylendiki Korktu Kaçtı Vatanı Yabancılara Teslim Etti Gibi !

Ama Doğrusunu Öğrenmek İçinm 19 Yaşıma Geldi Ve Çok Araştırdım

Milli Mücadeleyi Başlatan Vahdettindir, Mustafa Kemal'in Anadoluya Gitmesini İsteyende Vahdettindir . ! Ama Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Ve Aziz Milletimiz Kazanmıştır!

Atatürk Önderimizdir Büyük Saygım Var Ama . Atatürk Üzerinden Bu Denli Yürünmeside Rahatsız Ediyor Beni !
Böyle Çoçuğun Eline Elma Şekeri Verir Gibi Kandırmacalarada Biz Tokuz !

Vahdettine Vatan Haini Diyenler Neye Dayanarak Diyorlar Çok Merak Ediyorum. Haini Bulmuşlar Kendilerini Temizlemişler!
 

The Dark Knight

Profesör
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,912
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
Bende İlkokul Yıllarında Vahdettin İçin O Kadar Şey Söylendiki Korktu Kaçtı Vatanı Yabancılara Teslim Etti Gibi !

Ama Doğrusunu Öğrenmek İçinm 19 Yaşıma Geldi Ve Çok Araştırdım

Milli Mücadeleyi Başlatan Vahdettindir, Mustafa Kemal'in Anadoluya Gitmesini İsteyende Vahdettindir . ! Ama Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Ve Aziz Milletimiz Kazanmıştır!

Atatürk Önderimizdir Büyük Saygım Var Ama . Atatürk Üzerinden Bu Denli Yürünmeside Rahatsız Ediyor Beni !
Böyle Çoçuğun Eline Elma Şekeri Verir Gibi Kandırmacalarada Biz Tokuz !

Vahdettine Vatan Haini Diyenler Neye Dayanarak Diyorlar Çok Merak Ediyorum. Haini Bulmuşlar Kendilerini Temizlemişler!

Vahdettin'le Mustafa Kemal çok yakın arkadaşlar. Öyle ki, Atatürk Vahdettin'in manevi yaverlerinden biri. Samsun'a çıkarken resmi sıfatı Yaver Paşa. Buraya kadar bu olayla bir sorun yok, gerçekten son padişah Mustafa Kemal'e görev vermiş olabilir. Ancak Samsun'da, bir telgrafla derhal geri gel diye Mustafa Kemal'i çağırıyor.
Bizzat padişahın kendisiyle telgraflaşan Mustafa Kemal ise en sonunda çok sinirlenip, Vahdettin'e karşı çıkıyor ve görevi bıraktığını açıklıyor. Bundan sonra, Atatürk resmi bir sıfatı olmadan Revanistlik yaparak Kurtuluş Savaşı'nı başlatıyor.

Revanizm nedir bilmeyenler için ise şöyle özetleyim. Fransızca bir kelime oluyor bu, işgal altındaki bir ülkenin halkını örgütleyip onları savaşa götüren ve bu işgale son veren liderlere diyiyorlar. Fransa tarihinde Jean D'Arc var bu unvanı alan.

Sorun şu ki, Vahadettin niye böyle davrandı bilemeyiz. Belki Mustafa Kemal'i gerçekten bağımsızlık müchadelesi için görevlendirdi. Belki de, onu bir piyon olarak kullanacaktı.

Ya da işgal altındaki sarayda böyle bir strateji için zorlandı. Ancak her türlü böyle karmaşık bir liderin ve devrik bir padişahın gerçekten hain olup olmadığını hiç bir zaman bilemeyiz.
 

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Vahideddin Han “Ben bir paratonerim” der, “Devlet ve milletin üzerine düşen yıldırımları
üzerime çektim, çok kavruldum çok yandım ama kurtulduk sonunda...”
ulkeyi bilerek kendi rızasıyla terk etmistir eger kalsaydı ulkede karisiklik cikartmak isteyen insanlar onun ismini kullanacaklardi yani korkakliktan degil vatanini ulkesini sevdigi icin boyle bir karari verdi simdi soruyorum kim boyle bir seyi yapar kendi vatanindan ayriliyorsun ve bir daha hic donmuyorsun sirf turk milletinin iyiligi icin...
 

6.burhan

Profesör
Katılım
16 Mart 2010
Mesajlar
1,287
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Ataturk ve Padisah hakkinda bende otursam bir kitap yazarim, ortada kafa bulandiracak bir suru kaynak var. acikcasi otu samandan ayirmak mumkun degil.
Benim sahsi gorusum Ataturk u samsun a Padisah gondermistir , aksi olsaydi Ataturk Anadoluda tutunamazdi. Cunki Anadolu komple Padisahciydi. bir de su var Aralarinda bir cok gorusme gecmistir dolayisiyla o gorusmelerden sonra Ataturk hala hayatta kaldiysa(yani goruslerini bildirdikten sonra) o zaman demekki bir isbirligi icindeydiler.
ikinci olarak da su var Ataturk un emellerini gerceklestirebilmesi icin maddi-manavi kaynaklarada ihtiyaci vardi bunlar Padisah tarafindan karsilanmistir.


"Anadolu pahişahcıydı" lafını neye dayanarak söylüyorsunuz? Tarihten bahsederken elinizde bilgiden çok belgenin olması gerekir. Ayrıca bizzat Vahiettin tarafından Atatürk hakkında idam kararı çıkarılmıştır. Atatürk'e yapılmak isteyen suikastlerı yazmıyorum bile.

Atatürk'e para vermiş diyorsunuz ama elinizde yine kanıt yok.

Vahidettin yarış atlarını satarak Atatürk'e 40.000 altın verdiği söyleniyor ancak bunlar tamamen gerçek dışıdır.
Vahidettin yarış atına sahip olduğuna dahil bir kanıt yoktur. Gazete haberi bile yok.
Daha sonra bu rakam gittikçe çoğalmış önce 100.000 sonra da 400.000 olduğu söylenmiştir. Ancak hiç bir kanıt yoktur.


Vahdettine Vatan Haini Diyenler Neye Dayanarak Diyorlar Çok Merak Ediyorum. Haini Bulmuşlar Kendilerini Temizlemişler!

En başta Nutuk'a dayanarak daha sonra da belgelere dayanarak "vatan hainidir" diyorum.

Sizin elinizde "vatan haini" olmadığı kanıtlayacak belgeler varsa buyrun gösterin.
 

desperado64

Rektör
Katılım
14 Ağustos 2008
Mesajlar
12,240
Reaksiyon puanı
104
Puanları
243
vahdettin M.Kemal'e dediği bu söz doğrudur :) Şimdi size soruyorum sizde silah altında olsanız napardınız ve hiç bir devlet tecrübenizde yok :) Paşa Samsun'a çıktığında öyle olacağını bilmiyormuydu :) biliyordu elbette :) Şimdi vahdettinin yerinde olsa idiniz ; büyük ihtimal ölürüz derdiniz ama M.Kemal'inde Samsun'a çıkması engellenir ve milli mücadele baştan biterdi :)
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,420
Reaksiyon puanı
131
Puanları
243
En başta Nutuk'a dayanarak daha sonra da belgelere dayanarak "vatan hainidir" diyorum.

Sizin elinizde "vatan haini" olmadığı kanıtlayacak belgeler varsa buyrun gösterin.

Nutuk'un Neresinde Vahdettin Haindir İbaresi İspatlı Geçiyor Arkadaşım Ezbere Konuşuyorsun Biraz !

Vahdettin, Sevr’i kesinlikle imzalamamıştır. Bu mudur ihanet?

Mütarekenin koyu karanlığında İstanbul’dan bir ümit ışığı göremeyince yüzünü Anadolu’ya çeviren ve bunun için planlar yapan birçok vatansever gibi Vahdettin’in hem İngilizleri idare eden, hem de aynı zamanda bir Anadolu mücadelesinin başlatılmasını temine çalışan bir politika izlediğini görmezden gelemeyiz.

İşte bir tanıklık: Rauf Orbay anlatıyor:

“Bu arada Mustafa Kemal, Padişah tarafından sık fasılalarla ve hemen hemen her Cuma selamlığından sonra kabul ediliyor, kararlarımız istikametinde telkinlere devam ediyordu. Vahdettin’in kumandanlar arasında, veliahdlığı günlerinde beraberinde yaptığı Almanya seyahatinin müsbet intibaları sebebiyle de en yakından tanıdığı ve şahsına itimad ettiği Mustafa Kemal’di.”

Rauf Orbay’ın bahsettiği Cuma selamlıkları, 16 Mayıs’a kadar devam etmiş, 15 Mayıs’ta Vahdettin’le görüşen Mustafa Kemal, ertesi gün de Cumadan sonra yeniden padişah tarafından kabul edilmiş ve görüşme sonrasında da vedalaşmışlardı. Ertesi sabah bakanlarla da vedalaşan Mustafa Kemal’i İçişleri Bakanı Mehmed Ali Bey uğurlamış ve kendisine örtülü ödenekten 1000 altını, makbuz karşılığında teslim etmişti. Yani Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan Bandırma vapuruyla kaçarak gittiği kesinlikle doğru değildir. Olamazdı da zaten. Nitekim Boğaz’daki İngiliz gemileri arasından geçmesi, ancak Harbiye Nazırı’nın mührü ve hemen aynı gün Vahdettin’in imzasıyla, dahası 5 Mayıs’ta resmi gazetede yayımlanmasıyla, yani resmî izinler dahilinde mümkün olabilmiş, İngiliz yetkililerin izni alınmıştı. Bu mudur ihanet?

1919 başlarında İstanbul tam bir işsiz Osmanlı generalleri temerküz kampı gibidir. Bu kadar tecrübeli ve yetenekli paşanın İstanbul’da toplanmış olması, her an imha edilmeleri tehlikesini beraberinde getirmektedir. Bu yüzden İstanbul’da bulunarak mücadele etmelerindense Anadolu’ya geçerek görünüşte pasif gibi de olsa bir göreve atanmaları yeğdir. Nitekim Kâzım Karabekir 19 Nisan 1919’da Trabzon’a çıkmış, Ali Fuad Paşa Konya’ya gitmiş ve Milli Mücadele’nin ilk ışıklarını yakmışlardır. Ancak başsız kalan bu hareketi derleyip toparlayacak, aynı zamanda siyasî ve örgütçü yetenekleri de olan tartışılmaz bir isim aranmaktadır. Mustafa Kemal Paşa’nın ismi böyle bir ortamda ortaya çıkmış, kendisine sunulan listede bir zamanlar yaveri olan Mustafa Kemal’in ismini gören Vahdettin kararını vermiş ve 9. Ordu Müfettişi göreviyle ve İngilizlerin gözünü boyamak için asayişi sağlamak bahanesiyle gönderildiğine dair işlemler için gereken girişimlerde bulunmuştur. Sonuçta Kızkulesi’nde demirlemiş bekleyen Bandırma vapuruyla Mustafa Kemal ve emrindeki 18 subay Samsun’a hareket edebilmişlerdir. (Miralay Refet Bele Paşa’nın ismi İngilizlere nedense bildirilmemiştir ama Samsun’a ayak basanların arasında o da vardır.) Bu mudur hainlik?

Vahdettin’in, Başkâtibi Ali Fuat Türkgeldi’ye söylediği şu sözlerle noktalayalım: “Ben milletin ateşli külü üzerine oturdum; taht-ı saltanatın kuş tüyünden minderleri üzerine oturup gömülmedim! Bunlardan kimseye bahsedilemiyor, millete de malumat verilemiyor. Elbette bir gün tarih bu hakayıkı (hakikatleri) yazar.”
Buyur Buda Benden Oku Hatta Doğruluğunu Araştır

Bak Şunu Kabul Ederim
Vahdettin :
"Hain Değildi Ama Bilgisizdi Tecrübesizdi Siyasetten Anlamıyordu "

Şunuda Ekliyeyim

Venizelos'u Şeref Konuğu Olarak ülkemize Davet Edenler ! Vahdettini Hala Hain Diye Anıyorlar
Ben Bu Düşüncenin İçine Tükürürüm

Venizelos Kimdir Bilmeyenler Bir Araştırsın!
 

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
venizelos yunanlıların kralıydi herlade venizelosla ilgili duydugum bir hikaye tam hatilayamadım ama google sagolsun buldu benim yerime
n zor ve sıkıntılı bir zamanda (1920) Anadolu topraklarını istilâ etmeye hazırlanan Yunanistan'ın başındaki Kral Aleksander, evinde beslediği maymun tarafından ısırıldı ve kan zehirlenmesi teşhisiyle 25 Ekim günü komaya girerek öldü. Bu arada, ölümüne sebebiyet veren Moritz isimli maymun da vurularak öldürüldü.

Bütün bu hadiselerin yer aldığı bir gazete haberini okuyan , eline kalemi alır ve gazete kâğıdının boş bir köşesine "Mücahid bir hayvan mersiyesi" başlığıyla şu mısraları yazar:

Ey maymun–i meymûn!

Mü'minleri memnun, kâfirleri mahzun,

Yunan’ı da mecnun eyledin.

Öyle bir tokat vurdun ki,

Siyaset çarkını bozdun.

Lloyd George’u kudurttun,

Venizelos’u geberttin. (*)

Mizan-ı siyasette pek ağır oturdun.

Ki, küfrün ordularını, zulmün leşkerlerini,

Bir hamlede havaya fırlattın.

Başlarındaki maskeleri düşürüp,

Maskara ederek, bütün dünyaya güldürdün.

Cennetle mübeşşer (müjdeli) olan hayvanların isrine (safına) gittin.

Cennette saîdsin; çünkü gazi, hem şehidsin.
 

astronash

Asistan
Katılım
19 Ağustos 2007
Mesajlar
213
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Mustafa Kemal, Samsun’a çıkıp Milli Mücadele’yi başlattığında ilk tepki Vahdettin’den gelir. Bugün Fethullahçılar Atatürk’ü Samsun’a vatanı kurtarması için Vahdettin’in gönderdiğini iddia ederler ancak Atatürk adım adım Milli Mücadele’yi örgütlerken Vahdettin’in ne yaptığı mevzusuna ise bir türlü giremezler. Vahdettin’in Türkleri ölüm kalım anında İngilizlere satmasından bahsetmezler mesela. Hilafet Ordusu meselesine de hiç girmezler. Ya da Yunan uçakları tarafından atılan Atatürk hakkındaki idam fermanına. Ama bu millet o şanlı mücadeleyi de Türklüğün düşmanlarını da unutmadı henüz.
Bizzat Atatürk bile Vahdettin’in ne kadar alçak bir hain olduğunu defalarca dile getirmiştir. Atatürk, gerek Nutuk’ta gerekse başka bazı konuşmalarında Vahdettin ile ilgili şu değerlendirmeleri yapmıştır:
“Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak.”



Alıntıdır..
 

bodrumlu

Öğrenci
Katılım
13 Mayıs 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
İngiliz ulusuna karşı beslediğim sevgi ve hayranlık duygularımı babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Ümidimi Allah’tan sonra İngiltere’ye bağladım.”
(Vahdettin, Osmanlı Padişahı)
“Padişah ve benim yegâne ümidimiz, Allah’tan sonra İngiltere’dir.”
(Damat Ferit Paşa, Sadrazam)

“Ankara, Sevr Antlaşması’nı kabul etmelidir.”
(Tevfik Paşa, Sadrazam)

“İngiltere’ye direnip durmak gereksiz ve tehlikelidir.”
(Salih Paşa, Sadrazam)

Hain oldukları bu sözleriyle yeterlidir sanırım....
 

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Mustafa Kemal, Samsun’a çıkıp Milli Mücadele’yi başlattığında ilk tepki Vahdettin’den gelir. Bugün Fethullahçılar Atatürk’ü Samsun’a vatanı kurtarması için Vahdettin’in gönderdiğini iddia ederler ancak Atatürk adım adım Milli Mücadele’yi örgütlerken Vahdettin’in ne yaptığı mevzusuna ise bir türlü giremezler. Vahdettin’in Türkleri ölüm kalım anında İngilizlere satmasından bahsetmezler mesela. Hilafet Ordusu meselesine de hiç girmezler. Ya da Yunan uçakları tarafından atılan Atatürk hakkındaki idam fermanına. Ama bu millet o şanlı mücadeleyi de Türklüğün düşmanlarını da unutmadı henüz.
Bizzat Atatürk bile Vahdettin’in ne kadar alçak bir hain olduğunu defalarca dile getirmiştir. Atatürk, gerek Nutuk’ta gerekse başka bazı konuşmalarında Vahdettin ile ilgili şu değerlendirmeleri yapmıştır:
“Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak.”



Alıntıdır..
ben suna katilmiyorum eger m.kemal haindir diyince hain mi olacak yani.bu mu yani ataturk boyle soylemis boyledir diyip gececekmiyiz dusunmeyecekmiyiz niye neden boyle bir sey yapmis bir nedeni olabilir mi diye
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,420
Reaksiyon puanı
131
Puanları
243
1 incisi Arkadaşlar Ben Fethullahcı Değilim Tanımam Etmem Fikirleri nedir Onu Bile Bilmem

2
incisi ise Venizolos Kimdir Sorusunun Cevabı

Sofokles Venizelos’un Bursa’yı işgal edince ayağının tozuyla Osman Gazi’nin türbesine gitmesini unutmayacağız.Oğul Venizelos’un, türbenin kapısını tekmeleyerek açtığını, sandukaya çizmesinin mahmuzuyla vurarak “Kalk ey Osman! Karşıma geç de seninle vuruşayım” dediğini biliyoruz. Sonra da bir ayağını sandukanın üzerine koyarak yakışıklı bir “hatıra fotoğrafı” çektirdi.
Bu Adam Ülkemizde Şeref Konuğu Olarak Ağırlanmıştır

3 üncüsü İse Kimseyi Bildiğinden Saptırmaya Niyetim Yok Zaten Fazlasıyla Ezbercisiniz "Yaftalamadan" Önce Biraz Daha Araştırın.Doğru Bildiğiniz Dahada Perçinleşir Belki savunmak Daha Kolaydır
 

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
bende ocu ya da bucu degilim su anda hic bir partiyi de tutmuyorum ama bir insan hain demek o kadar kolay olmamalı
 

Handikap

Profesör
Katılım
3 Nisan 2009
Mesajlar
1,987
Reaksiyon puanı
90
Puanları
0
Apoletleri sökülmüş, maaşına el konulmuş Mustafa Kemal, kongre için Anadolu’nun tozlu yollarına düştüğünde, erzakında 20 yumurta, 1 okka peynir ve sadece 20 ekmeği* vardı.
Karşısında sadece yedi düvel yoktu.Hani diyorlar ya, “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya para verip gönderen sultan Vahdettin’dir!”
Peki saray, düyun-u umumiye’den 900 bin lira ve Osmanlı bankası’ndan 1.340 bin lira borç alıp kurduğu kuvay-i inzibatiye’yi niye Mustafa Kemal ve milli mücadelecilerin üzerine sürdü?

Sağolsun ilim öğretecek tarihten haber verecek bazı beyinler kendi çıkarlarına tarihi yozlaştırıp dağıtma,çoğuda hemen kabul yoluna girmiş, iç dış güzel yıkanmışlar maaşallah...

Nutuktan:
"... Saltanat ve hilafet Makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve saltanatını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak..."
Bazı paşaların Vahdettin'in dizinin dibini tercih etmeleri üzerine de şöyle yazmış: "... Milli mücadelenin değerini ve etkisini yok etmeye, düşmanların elinde oyuncak olan Vahdettin'in hakimiyetini sağlamaya bütün varlıklarıyla çalışmalarına verilen gerçek anlamın ne olduğunu ben söylemeyeceğim. Onu Türk milletine ve Türk milletinin bugünkü ve yarınki kuşaklarına bırakırım. Şimdi mesele şudur: Oyuncak olmuş bir insanı mı konuşacağız, ileriye mi bakacağız?"

Vahdetinle ilgili Nutuk’ta yer alan birkaç örnek daha sıralayacak olursak: “…Gerçekten ve ne şekilde olursa olsun, Vahdettin gibi hürriyetini ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar adi bir yaratığın, bir dakika bile olsa bir Milletin başında olduğunu düşünmek hazindir! Şükre değer bir durumdur ki, bu alçak, mirasına konduğu Saltanat makamından millet tarafından atıldıktan sonra, alçaklığını sonuna kadar getirmiş oluyor. Türk milletinin bu işte önce davranması elbette takdire değer…” "... Harbiye Nazırı bu sözü söylediği dakikada, yalnız bir tek kişinin güvenini kazanmış bulunuyordu. O da devlet başkanlığı makamını kirletmekte olan hain Vahdettin idi.”

Yukarıdaki örneklerden de anlaşıldığı gibi Vahdettin haindir. Mustafa Kemal Büyük Nutuk’ta Vahdettin’i “soysuz, alçak, adi yaratık, düşman elinde oyuncak ve hain” olarak nitelemiştir.
 

Audyseus

Öğrenci
Katılım
19 Şubat 2010
Mesajlar
71
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Benim gözümde Vahidettin haindir. Bunu kanıtlayan onlarca belge vardır.

Tek bir kaynak yeterlidir> Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele

Belgelerle çok güzel bir şekilde anlatılıyor.

Bana göre de sen "hain"sin. Niye mi? Ortalığı karıştırıp bulandırdığın için.

Bu kadarı da benim için yeterli.

Ayrıca "6.Osman" rumuzunla saltanata göz kırpıyorsun. Biraz çelişkili bir durum seninki...
 

Neanderthal

Profesör
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
2,733
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Bir kısım kendini bilmezlerin bizi ecdadımıza düşman yapmak için uydurdukları safsatadır Vahdettin'i hain olarak göstermek.Bu ülkeyi Vahdettin'in de yardımıyla Mustafa Kemal Atatürk kurtarmıştır bu bu kadar basit.
 

firefox4ever

Profesör
Katılım
28 Aralık 2009
Mesajlar
1,031
Reaksiyon puanı
41
Puanları
228
Neden kaçtı o zaman? Neden itilaflarla iş birliği yaptı? Neden itilafların yardımıyla ükeyi terketti? Savunduğunuz adamı tanıyın.
 

samichh

Öğrenci
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
13
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
vahdettin konusunda mustafa armağan başka bir şey söylüyor, turgut özakman başka. hangisinin doğru söylediğini bizzat kendimiz araştırmadan bilemeyiz bence. ikisinin de kaynakları var, osmanlıca olduklarından dolayı onları teyit edebileceğimizi de sanmıyorum. burada bir şey tartışacaksak tarafsız olmalıyız, bizde bu yok ki malesef.

biri doğruysa neden doğru, diğeri yanlışsa neden yanlış bunu kanıtlayacak varsa söylesin, ama kime inanacağını şaşırıyor insan.

ben yine de böyle bir devletin padişahının hain olamayacağına inanıyorum, inandırmak istiyorum kendimi, tarihin üzerinde o kadar fazla oynama yapılmış ki bunu belki de hiç bilemeyeceğiz..
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
06912_071123-24_Ankara026_122_617lo.jpg
ei7054.jpg



çeşitli kaynaklara baktığımızda bir şeyde ortak karar alınıyor.
Vahdettin kasıtlı olarak hainlik yapmamıştır.
Cehaleti ve ne yapacağını bilmemesi , hanedan çıkarlarına bağlı kalıp ingilizlerden medet umması onu hain durumuna düşürdü.

fazla tartışılmaması gerek bu konuyu.
vahdettin hain veya değil. Osmanlıyı sadece vahdettine bakarak yorumlamıyoruz tabiki , unutmayalım Fatihleri ..
 

N3CAT1

Dekan
Emektar
Katılım
20 Nisan 2008
Mesajlar
6,608
Reaksiyon puanı
144
Puanları
243
Lisedeki tarih öğretmenimiz Vahdettin'in hain olmadığını, Atatürk'ü kasıtlı olaram Samsun'a gönderdiğini söylerdi. Belki hainlikle suçladığımız olayları da baskı altında kalması yüzünden yapmış olabilir.
 

The Dark Knight

Profesör
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,912
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
Cehalet oalyına ben de katılıyorum. Mustafa Kemal, genç bir şehsade olan Vahdettin ile Avrupa gezisine çıkmıştı. Orada onun, bir lider gibi açık gözlü olmadığını fazla pasif olduğunu gözlemlemiş.

Samsun'a yollamış olabilir ancak Atatürk bu şehre ayak bastıktan kısa süre sonra onun geri gelmesi için emir veriyor. Atatürk o andan itibaren Vahdettinin emrinden çıkıyor. Sonuçta Milli Müchadele için belki kıvılcım yaratmış olabilir Vahdettin ama sonra yaptıklarıyla hep köstek oldu. Ya da padişahın etrafındaki saltanat unvanını yanlış kullanıp bunu yaptılar.
 
Üst