Uhud savaşı ve Allah'in yardima gelmeyen melekleri

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan gollum
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

gollum

Öğrenci
Katılım
8 Mayıs 2008
Mesajlar
79
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Mart 625 Sevval ayinda, Kureysliler Ebu Süfyan'in komutasinda 3000 kisilik bir ordu ile Medine üzerine yürüdüler ve Medine yakinindaki Uhud dagi civarina yerlestiler. Muhammed'e Mekke'deki Akabe Beyat'indan beri yardim eden Hazrec ve Evs kabileleri oldukça tedirgindi ve Muhammed'e verdikleri destegi geri çekmeyi düsünüyorlardi. Ayrica Medine'nin ileri gelenlerinden Abdullah Ibn Ubey de (-ki bu kisi her yerde "münafik lider" olarak geçer) Muhammed'e destek vermeyerek 300 kisilik birligini geri çekti.

Ali Imran 121. Hani sen, sabah erkenden müminleri savas mevzilerine yerlestirmek için ailenden ayrilmistin. . .-Allah, hakkiyle isiten ve bilendir.

Uhud savasinda, Muhammed'in sag ve sol kanatlara yerlestirdigi, Hazrec kabilesinden Seleme ogullari ile Evs kabilesinden Harise ogullari Kureys ordusuna direnme konusunda oldukça çekingenlik gösteriyorlardi. Bu durum Kuran'da su sekilde geçer:

Ali Imran 122. O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmustu. Halbuki Allah onlarin yardimcisi idi. Müminler, yalniz Allah'a dayanip güvensinler

Muhammed bu kabileleri ve kendi ashabini geri çekilmeme konusunda ikna etmeyi basardi su ayetlerle:

Ali Imran 123 Andolsun, sizler güçsüz oldugunuz halde Allah, Bedir'de de size yardim etmisti. Öyle ise, Allah'tan sakinin ki O'na sükretmis olasiniz

Ali Imran 124 O zaman sen, müminlere söyle diyordun: Indirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli degil midir?

Ali Imran 125 Evet, siz sabir gösterir ve Allah'tan sakinirsaniz, onlar (düsmanlariniz) hemen su anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nisanli bes bin melekle sizi takviye eder.

Dikkat edilirse burada Muhammed, Allah'in melekler ile müminlere yardim edecegi vaadinde bulunuyor ve bu moral destek oldukça ise yariyor çünkü daha önce Bedir savasinda 300 kisilik bir birlik ile 1000 kisilik bir Kureys ordusunu hüsrana ugrartmislardi ve Muhammed Enfal 9-12 arasindaki ayetler ile bunun Allah'in melekleri yoluyla kazanildigi konusunda ashabini ikna etmisti.

Hatirlayalim o ayeti :

Enfal 9. Siz Rabbinizden yardim istiyordunuz, O da: "Ben size birbiri ardinca bin melek ile yardim edecegim," diye duanizi kabul buyurmustu

Bedir savasinda 1'e karsi 3 orani olmasina ragmen savas kazanilmis ve bu durum Muhammed'in ashabi arasinda mucizevi bir durum olarak algilanmis, Muhammed'de bunu firsat bilerek bunu Allah'in kendilerine destek verdigini ispatlamak için kullanmis ve Kuran'a bir dizi "Müslümanlara yardim eden melekler" ile ilgili ayet koydurmustu.

Gelelim Uhud'a: Muhammed 700 kisilik birlikle hareket ederek Uhud daginin yamacina ulasti. Abdullah Ibn Cüheyr komutasinda 50 kisilik okçu kuvvetini de düsmanin sizma ihtimali bulunan dagin geçidine yerlestirdi.

Savasin baslangicinda Muhammed'in ordusu üstün durumdaydi ve Kureys ordusunu bozguna ugratmayi basarmisti. ama Muhammed'in ganimet düskünü ashabi Kureys'in bozuldugunu anlayinca yerlerinde duramayip savas alanina indiler. Okçulari gözetleyen Kureys ordusunun bir kolu bunlarin çogunun yerlerinden ayrildigini görünce hücuma geçti ve Müslümanlara arkadan saldirdi. Tas ve ok yagmuru ile Müslümanlari sikistirdilar ve bu tas yagmurundan Muhammed de nasibin aldi bir disinin kirilmasi, dudak, alin ve yanagindan yara almasiyla.

O arada birisi "Muhammed öldürüldü" diye bagirdi ve bu ses Müslümanlarin moralini iyice dagitti ama sonra Muhammed'in yasadigini farkedip onun çevresinde toparlandilar ve Uhud dagina dogru geri çekildiler. Uhud daginda bir magranin içinde Muhammed gizlendi.

Ebu Süfyan yanlarina kadar gelip:

--Muhammed aranizda mi, diye seslendi

Muhammed'In emri üzerine kendisine cevap verilmedi. Ebu Süfyan bir kaç kez daha sordu ve yine cevap alamadi.

Bu seferde Ebubekir aranizda mi, diye sordu, sonrada Ömer aranizda mi, diye sordu ve yine cevap alamayinca;

--Bunlar ölmüs. Bunlarin ölmesi bize yeter, diyerek ayrildi.

Ilginçtir ki, Ebu Süfyan Muhammed'in Uhud'daki ashabina elinde imkan olmasina ragmen bir sey yapmamistir. Bir "münafik"tan beklenmeyecek seydir bu. Ikincisi Ebubekir ve Ömer de ortalikta görünmemektedir. Uhud'da savas meydanindan kaçan sahabeler ile ilgili 3 adet liste mevcuttur megazilerde ve bunlardan birinde Ömer'de savas meydanindan kaçan sahabe olarak geçmektedir. Her ne kadar dogru olup olmadigini bilemesekte bu yukaridaki durumdan anladigimiz kadari ile Ömer ve Ebubekir ortada yoktur.

Tabii Muhammed de ancak Ebu Süfyan ve ordusunun Uhud'dan ayrilmasindan sonra saklandığı magradan çikabilmistir.

Bu savasin bir diger ilginç noktasi Vahsi'nin, Hamza'yi öldürmesi ve Ebu Süfyan'in karisi Hind'in, Hamza'nin cigerini yemesidir.

Evet yukarida görülecegi gibi Ali Imran suresinin 123-125 ayetleri hiçte fayda etmemis ve Muhammmed'in Allah'i Bedir'deki gibi melekleri gönderme konsusunda verdigi sözü tutmamistir.

Ama sözünü tutmayan Allah'in bahanesi hazirdir:

Ali Imran152 :Siz Allah'in izni ile düsmanlarinizi öldürürken, Allah, size olan vadini yerine getirmistir. Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladiginizi (galibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düstünüz; (Peygamberin verdigi) emir konusunda tartismaya kalkistiniz ve asi oldunuz. Dünyayi isteyeniniz de vardi, ahireti isteyeniniz de vardi. Sonra Allah, denemek için sizi onlardan (onlari maglup etmekten) alikoydu. Ve andolsun sizi bagisladi. Zaten Allah, müminlere karsi çok lütufkardir.

Ilginç çünkü bu yenilgiye ragmen Allah "melek göndererek" müminlere yardim vaadini tuttugunu söylüyor ama suçu Muhammed'in emirlerini dinlemeyerek ona asilik yapan sahabelere yükleyerek onlarin "dünyayi isteme" yani okçu birliginin ilk saldirisinda dagilan Kureys birliginin mallarina hücum etmesini bahane göstererek onlari zaferden mahrum ettigini söylüyor üstelik bir "imtihan" olarak.

Devam edelim :

Ali Imran 153 : O zaman Peygamber arkanizdan sizi çagirdigi halde siz, durmadan (savas alanindan) uzaklasiyor, hiç kimseye dönüp bakmiyordunuz. (Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayi gerek elinizden gidene, gerekse basiniza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

Evet burada Muhammed'in birlikleri Allah'tan gelecek nisanli (üniformali) melek yardimina güvenmekle hata yaptiklarini anlamislar ve "kaçanin anasi aglamaz" parolasi ile hareket ederek savas meydanindan kaçmislardir. Peki ayetteki su cümleye anlam verebilen var mi ?

(Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayi gerek elinizden gidene, gerekse basiniza gelenlere üzülmeyesiniz.

Nasil oluyor da keder sonucu insan basina gelene üzülmüyor ? Allah keder veriyor ve bunun sebebini de "üzülmeyesiniz diye verdim" seklinde açikliyor. Demek keder üzüntüye iyi geliyor...
 

worsen

Asistan
Katılım
28 Şubat 2008
Mesajlar
112
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
tik ederim kardeşim bir yere değindin allah kimin yanında olursa dünya hepsi gelse ne yazar töbe haşa?????????????
 

Galileo

Öğrenci
Katılım
29 Mart 2008
Mesajlar
97
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
peşinde oldugun şeyi anlayamadım bir türlü saçma saçma hiç bir amaç gütmeyen boyle çamur atmaya yeltenici şeyleri foruma yazıp egolarını tatmin ediyosan ne ala. inanmıyor olabilirsin o senin seçimin inananlarada birşeyler göstermek istiyorsan lakayıt tavırları bırak. bu nasıl bir cümledir "Ama sözünü tutmayan Allah'in bahanesi hazirdir:" !!!! seni kınıyorum "gollum"
 

ismethan

Öğrenci
Katılım
23 Eylül 2017
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
Yaş
23
Konum
Sivas
Es Selamu Aleyküm Değerli Kardeşlerim,

1-Sorumuz: Enfal Suresi 9. ve 10. ayetlerde (9- Hani bir zaman rabbinizden yardım dilemiştiniz de o, "Ben size, peşpcşe bin Melek ile yardım edeceğim." diye dileğinizi kabul etmişti. 10- Allah bunu ancak bîr müjde olarak ve bununla kalbinizi huzura kavuşturmak için yapmıştır. Yardım ancak Allah katindandir. Şüphesiz ki Allah, her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.) Bedir Harbinde binlerce melekle destek gelmesine rağmen Müslümanlar nasıl oldu da yenemedi?

Diye soruluyor, El Cevab:


Bedir Savaşı'nda Müslümanlar, az olmalarına ve aslında savaş için değil, kervanı elde etmek için yola çıkmalarına rağmen, savaş söz konusu olunca, hiç tereddüt etmeden canları pahasına yiğitçe meydana atılmışlardı. Allah da daha bir çok hikmetin yanında, Allah’a ve Resulüne karşı gösterdikleri itaatleri ve samimî tavırlarına mükâfat olarak melekleri gönderdi ve eşsiz bir zafer kazınıldı.

Uhud Savaşı'nda ise, Hz. Peygamber (a.s.m)’in savaş stratejisini tespitteki arzusunun aksine hareket edildi. Efendimiz (asv) Medine’nin içinde kalarak müdafaa yapmak istediği halde, istişarede şehrin dışına çıkmayı, meydanda savaşmayı isteyen gençlerin arzularına uygun karar çıktığı için, o da onlara uydu. Buna rağmen, Efendimizin (a.s.m) Uhud'un bir tepesine yerleştirdiği okçu birliğine “İster galip ister mağlup olalım, siz asla yerlerinizi terk etmeyeceksiniz..” şeklinde talimat verdiği halde, bu emre itaatsizlik edenler yüzünden bu savaşta yenilgi mukadder oldu.


Uhud Savaşı`nda Müslümanların mağlubiyet sebebi, Âl-i İmran Sûresi 152 ve 165. ayetlerde işaret edildiği gibi, okçuların mevzilerini terk etmeleridir. Hz. Peygamber (asm)`in emrine muhalefet, birden savaşın seyrini değiştirmiştir.


Bununla beraber bu yenilgide Allah’ın başka hikmetleri de vardır. Aşağıdaki ayetlerde bu hikmetlerden bazılarına işaret edilmiştir:

"Eğer siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez."

"Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar."




"Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?“(Ali İmran, 3/140-142)


2-BEDİR SAVAŞINDA MÜSLÜMANLAR MÜŞRİKLERİN 3/1’İ KADAR OLDUKLARI HALDE NASIL KAZANDILAR?


Bedir Savaşı’nda Müslümanların hazırlık ve güçleri yetersizdi. Onlara nisbetle nicelik yönünden güçlü olan ve daha Mekke’den çıkarken savaşı göze almış bulunan müşrikler karşısında galip gelebilmek için, ilahi yardıma ve moral güce ihtiyaç vardı. Savaş kaçınılmaz hale gelince, müminler iman ve tevekküllerinin gereği olarak Allah’a sığındılar, O’ndan yardım dilediler. O gün Hz. Peygamber (ASM)’in rabbine nasıl yakardığını Hz. Ömer (ra) şöyle anlatıyor:

“Bedir günü gelince Allah Resulü, kendi arkadaşlarının 305, müşriklerin ise 1.000 kişi kadar olduğunu görerek hemen kıbleye döndü, ellerini kaldırdı ve Rabbine yalvarmaya başladı:

‘Allah'ım, bana olan sözünü yerine getir, vaad ettiğini ver! Allah'ım eğer şu bir avuç Müslümanı helak edersen, yeryüzünde şirk koşmadan sana ibadet eden kimse kalmayacak!’

O, kıbleye dönük vaziyette ellerini her an biraz daha semaya doğru uzatarak durmadan Rabbine yalvarıyordu; öyle ki sonunda abası omzundan sıyrılıp yere düştü, Ebu Bekir gelip abasını yerden alarak omzuna örttü, sonra onu kucakladı ve şöyle dedi:

‘Ey Allah’ın Elçisi! Artık yeter, O sana vaad ettiğini kesin olarak verecektir!’

Bu hadise üzerine Enfal Suresinin 9. ayeti nazil oldu.” (Müslim, Cihad, 58)



Bedir Harbi’nde meleklerin Müslümanlara yardımı Âl-i İmran suresinin 124-125. ayetlerinde de zikredilmiştir. Orada önce 3.000 melekle yardım edileceği söylenmiş, bu yetmezse 2.000 melek daha ilave edileceği, yardımcı melek sayısının 5.000’e çıkarılacağı müjdelenmiştir. Açıklamakta olduğumuz 9. ayette ise, yardıma gönderilen melek sayısı “peşi peşine gelen binlik kuvvetle” şeklinde ifade edilmiştir.

Bu rakamlar arasında ilk bakışta bir uyumsuzluk var gibidir. Ancak Arapça’daki ifade özelliği veya olayın tarihi bağlamı ve konusu göz önüne alındığında bir uyumsuzluk bulunmadığı görülecektir.

Araplar “birçok” yerine “bin, binlerce” kelimelerini de kullanmaktadırlar. Buna göre mana “birçok melek ile...” demektir. Olaya tarihi tecrübe açısından bakıldığında görülecektir ki savaşlarda takviye güçleri toptan değil, ihtiyaca göre arka arkaya gönderilmekte, bu taktiğin düşman üzerindeki etkisi daha fazla olmaktadır.

Allah bir şeyin olmasını murat edince, onun maddi plandaki sebebini de yaratır. Her şey O’nun iradesi ve kudreti ile hasıl olur. Sünnetullah diye de ifade edilen ilahi adete, kural ve kanunlara göre sonuç, kulun irade ve fiiline de bağlanmışsa bu takdirde insan üzerine düşeni yapacaktır.

Bedir Harbi’nde Müslümanlar kendilerine düşeni yapmışlardır, Allah vaad ve murat ettiği için zafer kazanılacaktır.

3-UHUD SAVAŞININ MAĞLUP OLMANIN HİKMETLERİ NELERDİR?

“Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler… onları biz insanlar arasında çevirip dururuz. (kâh bir kavme, kâh ötekine galibiyet veririz; bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazen ötekine). Allah inananları ortaya çıkarmak, sizden şehitler edinmek için (zamanı kâh lehinize, kâh aleyhinize çevirmektedir) Allah zalimleri sevmez.” (Al-i İmran, 3/140)



Bu ayette buyurulduğu gibi, Allah Müslümanların ihlasını ve samimiyetini ölçmek, müminlerden Hz. Hamza (ra) ve Mus’ab Bin Umeyr (ra) gibi güzide sahabeleri şehadet mertebesine eriştirmek ve bilemeyeceğimiz binlerce hikmetlerden dolayı mağlubiyet vermiştir.

Ayrıca bu savaşta, mazideki sahabeler, müstakbeldeki sahabelere karşı mağlub olmuşlardır. Müşrikler içinde, o zamanda sahabe safında bulunan büyük sahabelere mukabil gelecek Hz. Halid (ra) gibi çok zatlar bulunduğundan, şanlı ve şerefli olan gelecekleri noktasından büsbütün izzetlerini kırmamak için hikmet-i İlahiye gelecekteki hasenatlarının peşin bir mükafatı olarak mazide onlara galibiyet vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamıştır.(bk. Nursi, Lem`alar, s. 29)

Uhud`daki müşriklerin reisi Ebu Süfyan, Müslümanların mağlub olmasına en büyük sebeb olan Halid b. Velid gibi nice kimseler, Hudeybiye Barışı`ndan itibaren İslam`a girmeye başlamışlardır.
 
Üst