yavuz_4106
Dekan
- Katılım
- 17 Aralık 2008
- Mesajlar
- 6,118
- Reaksiyon puanı
- 51
- Puanları
- 228
Hz. Lut’un kavminin görmediği denilikleri görüyor, yaşıyoruz. Siirt’teki hadiseleri bilmeyen kalmadı. Üzerine yazılar yazıldı. Ben bir kez daha tekrar etmek istemiyorum. (Çünkü bu hadise tek başına helak olmamıza yeter de artar bile.)
Aslında son zamanlarda bu haberler o kadar çoğaldı ki, tarifi mümkün değil. Çocuklara sistematik tecavüz edenlerden, bebeklere, bebek yaştakilere tecavüz edenlere kadar sayın da sayın. Bu ne hal Allah aşkına? Bu durum nasıl anlatılabilir? Nasıl özetlenebilir? Üstüne ne söylenebilir? Bu hadiseler memleketin tam ortasına düşen bir alevin kıvılcımlarıdır. Bu kıvılcımlar hepimizi yakar. Bitirir, kül eder… Dedim ya bu mevzuyu konuşmak bile istemiyorum. Anmak, hatırlamak bile istemiyorum.
Bir kez daha ısrarla söylüyorum. Böyle bir hadise varken kulağı oradan buradan göstermek faydasızdır. Hadise hepimizi kavuracak kadar nettir. Fakat bu olaya başka bir yerden bakmadan da edemiyorum. İsyan etmek, çıldırmak, haykırmak için yeterli olan bu hadiseden başka bir yere doğru bakınca neler görülebilir?
Aykırı düşünen ve bazı şeylerin planlı, programlı bir şekilde; uzun vadede doğuracağı sebepler düşünülerek yapıldığını söyleyenler komplocu olsun. Bu söyleyeceklerime de komplo diye bakın. Önemli değil. Ama bir dakika olsun düşünün.
Siirte’teki akıl almaz hadisede, Seri katil vahşetinde ve benzeri bazı iğrençliklerde zanilerin, katillerin kamuoyunda, köy kahvesinde, hatta büyükşehirlerin ara sokaklarında bir algılanış şekli var: “Bunlar Kürt.” Bu yaftayı siz de duymadınız mı? Siirtli komşusu olanın ona potansiyel bir sapık gibi bakmaya başlayabileceğini düşünmediniz mi?
Ergenekon sürecine inanmayabilirsiniz. 28 Şubat’ın tezgah olduğunu düşünmeyebilirsiniz. Bu memlekette böyle planlar yapıldığına şahit olmadığınızı söyleyebilirsiniz. Fakat ben böyle bir planın olabileceğine inanıyorum. Bu hadiselerden (yalnızca bu hadise değil) “Kürtler şöyle kötü, böyle kötü” denmesi için yollar açıldığına, yani sosyolojik hadisenin etnolojik bir algıya dönüştürülmeye çalışıldığına ya da böyle bir şeyin planlandığına inanıyorum. Aslında inanmak istemiyorum. Fakat bu ve benzeri lafları duyuyorum.
Yıllardır çözemediğimiz sorunları çözmek için adımların atıldığı şu günlerde (bu adımları ister başarılı, ister başarısız sayın) ateşi söndürmek isteyenlere karşı ateşi harlamak isteyenlerin faaliyetlerinin başladığını düşünüyorum. İnşaallah yanılıyorumdur. Ve inşaallah bu hadiseden etnik bir genellemeye varılmaz.
Aslında mesele yalnızca Siirt ve seri katil meselesi değil. Mesele her türlü olumsuzluktan, kötülükten, aşağılıktan etnik bir genellemeye götürmek isteyenlerin, yarayı kaşımak, işleri zorlaştırmak isteyenlerin oluşu…
Mesele oyuna getirmek isteyenlerin oluşu…
Mesele oyunların varlığı...
Kaynak : http://www.habertaraf.com/yazarlar/2518.html
7 Mayıs 2010 - 00:16:10
Aslında son zamanlarda bu haberler o kadar çoğaldı ki, tarifi mümkün değil. Çocuklara sistematik tecavüz edenlerden, bebeklere, bebek yaştakilere tecavüz edenlere kadar sayın da sayın. Bu ne hal Allah aşkına? Bu durum nasıl anlatılabilir? Nasıl özetlenebilir? Üstüne ne söylenebilir? Bu hadiseler memleketin tam ortasına düşen bir alevin kıvılcımlarıdır. Bu kıvılcımlar hepimizi yakar. Bitirir, kül eder… Dedim ya bu mevzuyu konuşmak bile istemiyorum. Anmak, hatırlamak bile istemiyorum.
Bir kez daha ısrarla söylüyorum. Böyle bir hadise varken kulağı oradan buradan göstermek faydasızdır. Hadise hepimizi kavuracak kadar nettir. Fakat bu olaya başka bir yerden bakmadan da edemiyorum. İsyan etmek, çıldırmak, haykırmak için yeterli olan bu hadiseden başka bir yere doğru bakınca neler görülebilir?
Aykırı düşünen ve bazı şeylerin planlı, programlı bir şekilde; uzun vadede doğuracağı sebepler düşünülerek yapıldığını söyleyenler komplocu olsun. Bu söyleyeceklerime de komplo diye bakın. Önemli değil. Ama bir dakika olsun düşünün.
Siirte’teki akıl almaz hadisede, Seri katil vahşetinde ve benzeri bazı iğrençliklerde zanilerin, katillerin kamuoyunda, köy kahvesinde, hatta büyükşehirlerin ara sokaklarında bir algılanış şekli var: “Bunlar Kürt.” Bu yaftayı siz de duymadınız mı? Siirtli komşusu olanın ona potansiyel bir sapık gibi bakmaya başlayabileceğini düşünmediniz mi?
Ergenekon sürecine inanmayabilirsiniz. 28 Şubat’ın tezgah olduğunu düşünmeyebilirsiniz. Bu memlekette böyle planlar yapıldığına şahit olmadığınızı söyleyebilirsiniz. Fakat ben böyle bir planın olabileceğine inanıyorum. Bu hadiselerden (yalnızca bu hadise değil) “Kürtler şöyle kötü, böyle kötü” denmesi için yollar açıldığına, yani sosyolojik hadisenin etnolojik bir algıya dönüştürülmeye çalışıldığına ya da böyle bir şeyin planlandığına inanıyorum. Aslında inanmak istemiyorum. Fakat bu ve benzeri lafları duyuyorum.
Yıllardır çözemediğimiz sorunları çözmek için adımların atıldığı şu günlerde (bu adımları ister başarılı, ister başarısız sayın) ateşi söndürmek isteyenlere karşı ateşi harlamak isteyenlerin faaliyetlerinin başladığını düşünüyorum. İnşaallah yanılıyorumdur. Ve inşaallah bu hadiseden etnik bir genellemeye varılmaz.
Aslında mesele yalnızca Siirt ve seri katil meselesi değil. Mesele her türlü olumsuzluktan, kötülükten, aşağılıktan etnik bir genellemeye götürmek isteyenlerin, yarayı kaşımak, işleri zorlaştırmak isteyenlerin oluşu…
Mesele oyuna getirmek isteyenlerin oluşu…
Mesele oyunların varlığı...
Kaynak : http://www.habertaraf.com/yazarlar/2518.html
7 Mayıs 2010 - 00:16:10