*SiRiNe*
Dekan
- Katılım
- 22 Kasım 2007
- Mesajlar
- 5,336
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 0
Sinir olmakla kalmayıp kavgasını da veriyorum.
Kimseyi azarlamaktan da zerre kadar çekinmiyorum.
Kimi suçüstü yakalarsam, sıkı bir fırça çekiyorum. Karşımdakinin ne yaşını ne de başını, hiç umursamıyorum.
Hiç.
Dersini verip öyle gönderiyorum.
Sudan bahsediyorum, sudan.
Suyun kullanımından.
Hele deee...
Su şişesini açıp bir yudum içip bırakanlar var ya... Onlara süper gıcık oluyorum, tahammül edemiyorum, kulaklarından tavana asmak istiyorum.
Sizi de uyarmak istiyorum.
Umarım siz de onlardan biri değilsinizdir.
Umarım.
Eğer öyleyseniz, YUH!
Koskoca adam olmuşsunuz; ama insan olamamışsınız demek istiyorum.
Lütfen, yapmayın.
İlla iki yudum içip bırakacaksanız da lütfen, bir zahmet, bardaktan için.
“İnsanlar susuzluktan ölüyor!” diyeceğim sıkıcı bulacaksınız... Ne yüzle?
Sıkıcı bulmayın.
Ayıptır.
Yazıktır.
Günahtır.
Günah!
Susuzluk kadar ciddi bir tehlikeyi sıkıcı bulmak gibi bir lüksümüz kalmadı.
Su yok!
Kalmadı.
Haydi sıkıysa: “Biz Türküz, bize; ne Aids, ne kuş gribi, ne de kene söker kardeşim!” dediğiniz gibi, “Bize susuzluk da sökmez!” deyin bakalım.
Diyemezsiniz.
Su yoksa yoktur.
Susuzlukla başedemezsiniz.
Susuzluktan ölürsünüz!
Akıllı olun.
Düşünceli olun.
Örnek olun, örnek!
Sanki suları açıp içip yarım bırakan sizmişsiniz gibi oldu ama... Oldu artık.
Olsun zaten.
Eğer yaranız varsa gocunuverin.
Siz yapmıyorsanız, başkası yapıyor da siz de müdahele etmiyorsanız, o da hata!
Müdahele edin.
Suyunuzu koruma hakkınız var, hakkınızı bir zahmet kullanıverin.
Harekete geçip bu israflığa bir “Dur!” deyin.
***
Ben kendi ofisimdekilere çok sinirlendim. Sımsıkı bir tenkit mektubu döşedim, masalara teker teker iliştirdim.
“Suyu bu şekilde tüketmek büyük suçtur, suçlusunuz!” dedim.
Ceza da kestim:
“Şirketimiz, bedava diye utanmadan ve düşüncesizce boşa harcadığınız içme suyunuzu kesmiştir. Önümüzdeki 3 ay boyunca, şirkete su alınmayacak bilesiniz. Herkes kendi suyunu kendi alıp içmek zorundadır. Oh olsun!” dedim.
***
Vicdanım rahat.
Ben suyumu dikkatli tüketirim.
Yaşamak istiyorsanız...
Size de dikkatli olmanızı öneririm.
Yonca TOKBAŞ
Kimseyi azarlamaktan da zerre kadar çekinmiyorum.
Kimi suçüstü yakalarsam, sıkı bir fırça çekiyorum. Karşımdakinin ne yaşını ne de başını, hiç umursamıyorum.
Hiç.
Dersini verip öyle gönderiyorum.
Sudan bahsediyorum, sudan.
Suyun kullanımından.
Hele deee...
Su şişesini açıp bir yudum içip bırakanlar var ya... Onlara süper gıcık oluyorum, tahammül edemiyorum, kulaklarından tavana asmak istiyorum.
Sizi de uyarmak istiyorum.
Umarım siz de onlardan biri değilsinizdir.
Umarım.
Eğer öyleyseniz, YUH!
Koskoca adam olmuşsunuz; ama insan olamamışsınız demek istiyorum.
Lütfen, yapmayın.
İlla iki yudum içip bırakacaksanız da lütfen, bir zahmet, bardaktan için.
“İnsanlar susuzluktan ölüyor!” diyeceğim sıkıcı bulacaksınız... Ne yüzle?
Sıkıcı bulmayın.
Ayıptır.
Yazıktır.
Günahtır.
Günah!
Susuzluk kadar ciddi bir tehlikeyi sıkıcı bulmak gibi bir lüksümüz kalmadı.
Su yok!
Kalmadı.
Haydi sıkıysa: “Biz Türküz, bize; ne Aids, ne kuş gribi, ne de kene söker kardeşim!” dediğiniz gibi, “Bize susuzluk da sökmez!” deyin bakalım.
Diyemezsiniz.
Su yoksa yoktur.
Susuzlukla başedemezsiniz.
Susuzluktan ölürsünüz!
Akıllı olun.
Düşünceli olun.
Örnek olun, örnek!
Sanki suları açıp içip yarım bırakan sizmişsiniz gibi oldu ama... Oldu artık.
Olsun zaten.
Eğer yaranız varsa gocunuverin.
Siz yapmıyorsanız, başkası yapıyor da siz de müdahele etmiyorsanız, o da hata!
Müdahele edin.
Suyunuzu koruma hakkınız var, hakkınızı bir zahmet kullanıverin.
Harekete geçip bu israflığa bir “Dur!” deyin.
***
Ben kendi ofisimdekilere çok sinirlendim. Sımsıkı bir tenkit mektubu döşedim, masalara teker teker iliştirdim.
“Suyu bu şekilde tüketmek büyük suçtur, suçlusunuz!” dedim.
Ceza da kestim:
“Şirketimiz, bedava diye utanmadan ve düşüncesizce boşa harcadığınız içme suyunuzu kesmiştir. Önümüzdeki 3 ay boyunca, şirkete su alınmayacak bilesiniz. Herkes kendi suyunu kendi alıp içmek zorundadır. Oh olsun!” dedim.
***
Vicdanım rahat.
Ben suyumu dikkatli tüketirim.
Yaşamak istiyorsanız...
Size de dikkatli olmanızı öneririm.
Yonca TOKBAŞ