Haber Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 3. Bölüm Yayımlandı

Bu konuyu okuyanlar

Penetrator God

Doçent
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
868
Çözümler
1
Reaksiyon puanı
529
Puanları
93
Yaş
26
1. Bölüm: Haber - Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 1. Bölüm Yayımlandı

2. Bölüm: Haber - Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 2. Bölüm Yayımlandı


1690190845657.png



“Lekelenmiş Eski Tanrı’nın çağrısında bizlere katılın kardeşlerim. Bizlere uyumadan nöbet tuttuğumuz gölgelerde katılın. Tahammül edilemez acılarla yerine getirdiğimiz asla bitmeyecek görevimizde bize katılın. Şayet bu şanlı yolumuzda bizlere eşlik ederken düşerseniz, fedakarlığınızın asla unutulmayacağına ve bir gün Yaratıcı’nın yanındaki sizlerin arasına katılacağımızı emin olun. Daha büyük bir iyilik adına kendinizi karanlık lekenin kollarına bırakmaya hazır olun.”


"Dışarıdan bir ejderhayı andırıyordu ama içinde sıradan hiçbir ejderha da bulunmayan korkunç bir güç barındırıyordu. Karanlık onun etrafında dönüyordu çünkü karanlık aslında onun ruhuydu…"
Işığın yokluğunda gölgeler büyür…

Amaranthine adlı diyarın topraklarının eteklerinde küçük bir çiftlikte yaşayan, çok özel bir kızın etrafında şekillenecek destansı bir fantastik hikâye.

Ağabeyi ve babası tarafından hiç sevgi görmemiş, annesini ise doğar doğmaz kaybetmiş olan Bertha nefret dolu bir çocukluk geçirir.

Kendisini her zaman ailesinden daha farklı biri olduğunu hisseder. Bir gün büyük bir Gri Muhafız savaşçısı olup komutanın adamlarına katılmayı ve Derin Yollarda ki kara nesil ordularından Thedas’ı korumayı düşler.

Fakat babası tarafından Gri Muhafızlara katılması yasaklanıyor. Ama Bertha asla hayırı cevap olarak kabul eden bir insan değildir. Tek başına yollara koyuluyor. O şehirdeki büyük turnuvaya katılmaya ve ciddiye alınmaya kararlıydı.

Ancak çıktığı bu yolda onu hiç beklemediği şeyler bulacaktır. Soyluların aile dramları, iktidar savaşları, ihtirasları, aşk, entrika, kıskançlık, şiddet ve ihanetler ile uğraşmak zorunda kalacak. Ayrıca kendisinin de bilmediği gizemli özel bir kaderi olduğunu keşfedecek.

Bertha tehlikelere atılıp, tüm engellere rağmen olmak için can attığı Gri Muhafızlık için çabalarken öldü bildiği annesinden haber alıyor ve kendi hakkında bildiği her şeyin sadece bir yalandan ibaret olduğunu öğreniyor.

Sizleri güçlü bir kızın yaşayarak anlatacağı üzgün ama şanlı bir hikaye bekliyor.


“Onları koruyacaksın ama yine de fırsat bulduklarında senden nefret edecekler. Ne zaman aktif bir şekilde yüzeye sürünen bir Yıkım tehdidi yoksa insanlık sana ne kadar ihtiyaç duyduklarını unutmak için elinden geleni yapacaklar ve aslında bu bizler için iyi bir şey. Bunu yapman için seni zorlasalar bile onlardan uzak durmalıyız. Zamanı geldiğinde zor kararlar verebilmemizin tek yolu budur.”

-Kristoff, Kutsal Çağ’da Orlais’li Gri Muhafız Komutanı İştirak Ritüeli Konuşması


Yeni doğmaya başlayan güneş artık epeyce yükselmişti ve mor gökyüzünün üzerine nane yeşili bir katman ekliyordu. İşte tam o an ufukta beliren kafileyi tespit ettim. Dimdik ayaklarım üzerinde doğrulmuştum ve tüylerim diken dikendi.

Ufukta silik şekilde görünen at arabalarının kaldırdığı tozlar, etrafa yayılıyordu. Seçebildiğim her yeni at arabasıyla beraber, kalbim daha hızlı atmaya başlıyordu. Bu mesafeden bile Griffon armalı koyu gökyüzü mavisi renkli at arabalarının güneşin altında parlayışını görebilmek mümkündü, tıpkı sudan fırlayan bir Muhafız Balığının asaletine sahiptiler.

Tamı tamına altı araba saydıktan sonra artık daha fazla dayanamayacağımı fark ettim. Göğsümde hızla atan kalbimle, hayatımda ilk defa sıkıntılarımı unutarak, düşe kalka tepeden aşağı inmeye başladım. Kendimi onlara gösterene kadar durmak niyetinde değildim.

Var gücümle tepeden aşağı inerken, ne soluklanmak için duruyor ne de vücudumu çizikler içinde bırakan dalları umursuyordum. Bir açıklığa vardığım zaman durup, önümde uzanan yaşadığım alana baktım. Uzaktan bu sessiz sakin görünen çiftliğin içinde, çatıları sazla örtülmüş, duvarları kille sıvanmış yapılar yer alıyordu.

Evimizin bacasından çıkan dumanı görünce, ailemin çoktan uyanmış olduğunu ve kahvaltılarını hazırladıklarını anladım. Amaranthine’ın liman kentine bir buçuk günlük mesafede olan bu huzursuzlukla dolu yerleşkenin bir zamanlar amacı, olası tehlikeleri önceden tespit edebilmekti. Tıpkı bölgenin sınırlarında yer alıp, tarımla uğraşan diğer köyler veya çiftlikler gibi, burası da vatanımızın çarkında işleyen dişlilerden sadece biriydi.

Tozu dumana katarak koşuyordum, çiftliğimize uzanan son açıklığı da hızla geçtim. Beni gören tavuk ve köpekler, dehşetle önümden çekildiler ve ardımdan ses çıkararak bağırmaya başladılar. Fakat ne bu hayvanlar ne de herhangi bir şey için yavaşlamak niyetinde değildim. Hızla evimin yolunu tutmaya devam ettim.

Ortadan ayrılan evimizin tek odasının bir tarafında babam, diğer tarafında ağabeyim uyuyordu. Eve bitişik haldeki tavuk kümesi ise benim uyumak için kaldığım kısımdı. İlk başlarda ağabeyimle birlikte yatıyordum, fakat onun zamanla büyüyüp, kabalaşması ve babamın gözünde daha özel bir yere gelmesiyle beraber, yanlarında istenmediğimi anlamıştım.

Başlarda buna çok bozuluyordum, ama zamanla kendime ayrılan bölümde hayvanlarla birlikte memnuniyet duymaya ve hatta ağabeyim ile babamdan uzak olduğum için keyif almaya bile başlamıştım. Zaten evin istenmeye kişisi olduğumu düşündüğümden, kümese yollanmamla beraber artık bundan iyice emin olmuştum. Hızla ön kapıdan içeri daldım, hızımı kesmeden ilerlemeyi sürdürdüm.

“Baba!” diye bağırdım, bir yandan soluklanmaya çabalarken. “Gri Muhafızlar geliyorlar!”

Çoktan üzerine en güzel kıyafetlerini geçirmiş olan babam ve ağabeyim, kahvaltı masasının üzerine çökmüşlerdi. Haberi alır almaz yerlerinden fırladılar. İkisi de suratıma bile bakmadan ve omuzlarını çarparak, doğru evden dışarı fırladılar.

Peşlerinden koşuyordum, onlarla beraber ufku izlemeye başladım.

Ağabeyim, “Ben kimseyi göremiyorum” dedi kalın sesiyle. Geniş omuzları ve kısa kesilmiş saçları olan ağabeyim, bana her zamanki gibi küçümseme dolu olan kahverengi gözlerini çevirdi.

“Bende göremiyorum” diye onayladı babam. Şaşırmadığım şekilde her zaman yaptığı gibi onun yanını tutarak.

Onlara, “Geliyorlar!” diye karşılık verdim. “Yemin ederim!”

Babam bana dönerek, omuzlarımdan sertçe tuttu.

“Geldiklerini nereden biliyorsun?” diye emreder gibi sordu.

“Onları gördüm.”

“Nasıl? Nereden?”

Köşeye sıkışmıştım. Şüphesiz ki babam, onları görebileceğim tek yerin tepenin üstü olacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden ne cevap vermem gerektiğinden emin olamadım.

“Ben… Tepeye tırmanmıştım-”

“O kadar uzaklaşmaman gerektiğini biliyordun! Ayrıca bugün ağırdaki hayvanları yemleyip sulamayı da unutmuşsun.”

“Ama bu sıradan bir gün değil ki. Onları görebilmek istiyordum. Bu benim hayalim.”

Babam bana öfkeyle dolu bir bakış attı.

“Derhal içeri gir ve ağabeyinin kılıçlarını getirdikten sonra, silahlarının kınını cilalamaya başla. Muhafız konvoyu geldiği zaman, oğlumu en iyi haliyle takdim edebilmek istiyorum.”

Benimle işi biten babam, tekrar ağabeyimle beraber yolu izlemeye koyuldu.

Ağabeyim, “Sence turnuvayı geçebilecek miyim?” diye babama sordu.

Babam, “Bu fırsatı kaçırman senin aptallığın olur” diye cevapladı ve sonra konuşmasına devam etti:

"Geçen birkaç yılda ellerindeki adam sayısı epey bir düştü. Hasat bu kadar kötü olmasaydı, kapıları gezerek katılımcıları toplamaya tenezzül bile etmezlerdi. Dik dur, göğüs dışarı ve kafa hafif yukarı.

Doğrudan gözün içine bakma, fakat bakışların etrafta da dolaşmasın. Güçlü ve kendinden emin dur. Sakın ola ki herhangi bir zayıflık belirtisi gösterme. Gri Muhafızlar katılmak istiyorsan, sanki çoktan onun bir mensubuymuş gibi davranmayı unutma."

Babamın talep ettiği pozisyonu alan kardeşim, “Emredersin, baba” dedi.

Arkasını dönerek babam, bana ters bir bakış attı.

“Sen neden hala buradasın?” diye sordu. “Doğru içeri!”

İki arada kalmıştım, yerimden kıpırdayamadım. Her ne kadar babamın emirlerine karşı çıkmak istemesem bile, onunla konuşmam gerekiyordu. Ne yapmam gerektiğini düşünürken kalbim heyecandan duracak gibiydi.

Babamın sözünü dinleyip, kılıçları getirdikten sonra içimden geçenleri onunla paylaşmanın en iyisi olacağına karar verdim. Doğrudan onun karşısına dikilmenin, işleri daha da kötü yapacağının farkındaydım.
 

neptün yüksel

Asistan
Cezalı
Katılım
5 Haziran 2023
Mesajlar
257
Reaksiyon puanı
100
Puanları
43
Yaş
23
İleri de oyun geliştirirsem, hikaye olarak bedava bu serileri kullanırım. Haberin olsun.
 
Üst