goodolddays
Dekan
- Katılım
- 30 Ağustos 2010
- Mesajlar
- 6,907
- Reaksiyon puanı
- 202
- Puanları
- 63
Şubat ayında yapılmış bir düzenlemeyi "internete sansür geliyor" diyerek seçim zamanına taşımanın anlamı sizce nedir? "İnternetime dokunma" sloganı gerçekçi olsa bari! Gerçeğe baktığınızda anlıyorsunuz ki internete dokunan yok. Bir kısım medya radikal kışkırtmalar eşliğinde gerçeği (gizliyor demiyorum) çarpıtıyor. Nasıl mı?
Şu ana kadar herkes internete dilediği gibi giriyor. Hukukî olarak bazı yasaklamalar olsa da, bunları aşacak yöntemler var. Malum düzenleme sonrası da isteyen aynen bugün yaptığı gibi internete girebilecek. Peki, bu filtre işi nedir? Çok basit bir düzenleme. Herhangi bir sebepten dolayı bir kişi bazı sitelere girmek istemediğini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) bildirirse artık o ev ya da işyerinde bazı sitelere girilemeyecek. Konu pornografiyle, uyuşturucu ticaretiyle, şiddet içeren sitelerle, ırkçılık ve nefret suçu üzerine yayın yapan internet sayfalarıyla ilgili. Eğer bir internet kullanıcısı "ben zararlı gördüğüm şu içerikli siteleri görmek istemiyorum" ya da "evimde, işyerimde şu tarz yayınlar yapan sitelere ulaşılmasını arzu etmiyorum" diye başvuruda bulunursa, TİB o talebe uygun bir filtreleme yapabilecek.
Bundan niçin rahatsız oluyor bazı çevreler? Bazı aileler cinselliğin istismarına karşı, fuhşa, alkole, uyuşturucuya karşı böyle bir önlem almak isterse çaresizlik içinde kıvransın mı? "İnternetime dokunma" diyene TİB, "al güle güle kullan" diyor zaten. Ancak bazı insanlar bazı yayınlardan rahatsız oluyor ve çocuklarını pornodan, uyuşturucudan vs. korumak istiyorsa sen neden rahatsız oluyorsun ki! Ayrıca, dünyada da internet suçlarına karşı yoğun bir mücadele yapılıyor. Bunların tamamına sansür deyip geçmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Bir insan bazı siteleri filtrelemek istese bunu kendi başına yapamaz mı? Bir kısım pornografik yayınlar için filtre görevi gören programlar satılıyor; ancak bunun bir bedeli var. 15-20 dolar civarında yapılan ödeme sonucunda aileler, çocuklarını bu sitelerden uzak tutabiliyor. Çoğu zaman bu da işe yaramıyor. Şimdi devlet vatandaşına "şayet böyle bir talebin varsa başka bir ödeme yapmana gerek yok, bana başvuruda bulunursan ben bu isteğini yerine getirebilirim" diyor. "İnternetime dokunma" diyenlerin bir bölümü acaba filtre programı satanların gazına mı geliyor? Oradaki rant yabana atılır cinsten değil çünkü.
Meseleye bir de politik açıdan bakanlar var. En azından medyanın bir bölümü "internet yasağı" propagandasıyla öteden beri söylemeye çalıştığı bazı önyargıların pekiştiğini düşünüyor. Sivil diktatörlük, özgürlüklerin kısıtlanması, özel hayata müdahale gibi propagandaların bir köşesine de 'internete yasak' notunu düşmek, insanların içine korku ve vehim salmak istiyorlar. Ortada gerçekten bir sansür olsa topyekün herkesin ayağa kalkması gerekir; ancak yok öyle bir sansür. İnsanların resmî başvurusuna bağlı bir filtre sistemi nasıl sansür sayılabilir? Başvurunu yapmazsın, şu anki konforun neyse onu doya doya yaşarsın olur biter. Ancak "ben bu sitelerden rahatsızım, bunlar evime girmesin" diye dilekçe veren bir kişinin özgür iradesini nasıl kısıtlayabilirsin?
Tabii ki, "Bugünkü önerilen uygulama sansür değil, ancak yarın daha değişik vesilelerle özgürlüklerimiz kısıtlanırsa" şeklinde özetleyebileceğim endişeleri dikkate almak gerekiyor. Çünkü her sistem, sahibi tarafından yanlış kullanmaya müsait bir kapı aralıyor. Ancak bahsettiğimiz konu birkaç kafadarın kapalı kapılar arkasında tasarladığı bir uygulama değil. Bir kanun metnine dayanıyor. Bir gün birileri çıkar, uygulamayı bir devlet sansürüne dönüştürmeye kalkarsa toplumun ve medyanın tamamı sansür girişiminin karşısında yekvücut durmasını bilir. Öyle bir durum söz konusu değilken bugün çıkarılan aşırı gürültü ve bilgi kirlenmesi kimin işine yarıyor? Filtre programının rantını yiyenler bu konuda ne düşünüyor? Bir de her fırsattan istifade ederek siyaset mühendisliği yapanlar daha neler planlıyor? Yalan üzerine ticaret de yapılmaz siyaset de. Çünkü yalan mutlaka vicdanlara çarpıp döner ve yalancıyı toplum huzurunda rezil rüsva eder. Değmez ki!
Ekrem Dumanlı
e.dumanli@zaman.com.tr
kaynak
Şu ana kadar herkes internete dilediği gibi giriyor. Hukukî olarak bazı yasaklamalar olsa da, bunları aşacak yöntemler var. Malum düzenleme sonrası da isteyen aynen bugün yaptığı gibi internete girebilecek. Peki, bu filtre işi nedir? Çok basit bir düzenleme. Herhangi bir sebepten dolayı bir kişi bazı sitelere girmek istemediğini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) bildirirse artık o ev ya da işyerinde bazı sitelere girilemeyecek. Konu pornografiyle, uyuşturucu ticaretiyle, şiddet içeren sitelerle, ırkçılık ve nefret suçu üzerine yayın yapan internet sayfalarıyla ilgili. Eğer bir internet kullanıcısı "ben zararlı gördüğüm şu içerikli siteleri görmek istemiyorum" ya da "evimde, işyerimde şu tarz yayınlar yapan sitelere ulaşılmasını arzu etmiyorum" diye başvuruda bulunursa, TİB o talebe uygun bir filtreleme yapabilecek.
Bundan niçin rahatsız oluyor bazı çevreler? Bazı aileler cinselliğin istismarına karşı, fuhşa, alkole, uyuşturucuya karşı böyle bir önlem almak isterse çaresizlik içinde kıvransın mı? "İnternetime dokunma" diyene TİB, "al güle güle kullan" diyor zaten. Ancak bazı insanlar bazı yayınlardan rahatsız oluyor ve çocuklarını pornodan, uyuşturucudan vs. korumak istiyorsa sen neden rahatsız oluyorsun ki! Ayrıca, dünyada da internet suçlarına karşı yoğun bir mücadele yapılıyor. Bunların tamamına sansür deyip geçmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Bir insan bazı siteleri filtrelemek istese bunu kendi başına yapamaz mı? Bir kısım pornografik yayınlar için filtre görevi gören programlar satılıyor; ancak bunun bir bedeli var. 15-20 dolar civarında yapılan ödeme sonucunda aileler, çocuklarını bu sitelerden uzak tutabiliyor. Çoğu zaman bu da işe yaramıyor. Şimdi devlet vatandaşına "şayet böyle bir talebin varsa başka bir ödeme yapmana gerek yok, bana başvuruda bulunursan ben bu isteğini yerine getirebilirim" diyor. "İnternetime dokunma" diyenlerin bir bölümü acaba filtre programı satanların gazına mı geliyor? Oradaki rant yabana atılır cinsten değil çünkü.
Meseleye bir de politik açıdan bakanlar var. En azından medyanın bir bölümü "internet yasağı" propagandasıyla öteden beri söylemeye çalıştığı bazı önyargıların pekiştiğini düşünüyor. Sivil diktatörlük, özgürlüklerin kısıtlanması, özel hayata müdahale gibi propagandaların bir köşesine de 'internete yasak' notunu düşmek, insanların içine korku ve vehim salmak istiyorlar. Ortada gerçekten bir sansür olsa topyekün herkesin ayağa kalkması gerekir; ancak yok öyle bir sansür. İnsanların resmî başvurusuna bağlı bir filtre sistemi nasıl sansür sayılabilir? Başvurunu yapmazsın, şu anki konforun neyse onu doya doya yaşarsın olur biter. Ancak "ben bu sitelerden rahatsızım, bunlar evime girmesin" diye dilekçe veren bir kişinin özgür iradesini nasıl kısıtlayabilirsin?
Tabii ki, "Bugünkü önerilen uygulama sansür değil, ancak yarın daha değişik vesilelerle özgürlüklerimiz kısıtlanırsa" şeklinde özetleyebileceğim endişeleri dikkate almak gerekiyor. Çünkü her sistem, sahibi tarafından yanlış kullanmaya müsait bir kapı aralıyor. Ancak bahsettiğimiz konu birkaç kafadarın kapalı kapılar arkasında tasarladığı bir uygulama değil. Bir kanun metnine dayanıyor. Bir gün birileri çıkar, uygulamayı bir devlet sansürüne dönüştürmeye kalkarsa toplumun ve medyanın tamamı sansür girişiminin karşısında yekvücut durmasını bilir. Öyle bir durum söz konusu değilken bugün çıkarılan aşırı gürültü ve bilgi kirlenmesi kimin işine yarıyor? Filtre programının rantını yiyenler bu konuda ne düşünüyor? Bir de her fırsattan istifade ederek siyaset mühendisliği yapanlar daha neler planlıyor? Yalan üzerine ticaret de yapılmaz siyaset de. Çünkü yalan mutlaka vicdanlara çarpıp döner ve yalancıyı toplum huzurunda rezil rüsva eder. Değmez ki!
Ekrem Dumanlı
e.dumanli@zaman.com.tr
kaynak
