mperk
Profesör
- Katılım
- 25 Nisan 2010
- Mesajlar
- 1,941
- Reaksiyon puanı
- 55
- Puanları
- 0
SAKAL KESME HAKKINDA MEZHEP SAHİPLERİNİN FETVALARI
Dört mezhep sahibi imamlar ve diğer büyük zatlar sakalı kesmenin haram ve kesenin de fâsık olduğu görüşündedirler. «E1-Menhelül-azbül-Mevrûd, fi şerh-i Sünen-i Ebî Dâvûd» sahibi Şeyh Mahmûd el-Hattâb der ki:
«Bundan dolayı sakalı kesmek, Müslümanların müctehid imamları olan Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî, Ahmed ve diğer zatlar(Allah cc onlardan razı olsun) indinde haram kabul edilmiştir».
Yine der ki: «Haram hakkında hadîslerin iktizasına göre sarîh olarak hüküm çıkarmayı kasdeden fukahanın sözleri, onların gereğince amel edilmesi içindir. Çünkü mükellefe bilhassa ehl-i ilme vâcip olan, Resûlullah (s a v) ın lisanı üzere vârid olan hükümlerle amelden çıkmamasıdır». Yine der ki: «Bu zamanda ilimle meşgul olanların çoğu sakallarını kestiler, bıyıklarını uzatıp çoğalttılar; içlerinden bazıları kâfirlere benzeyip bıyıklarının uçlarını aldılar, burunlarının alt kısmını çoğalttılar (uzattılar); böylece cahillerin çoğu da onlara aldanıp kandılar».
İbn-i Hazm «Muhallâ» da şöyle der: Bıyıkları kesmek (kırkmak) ve sakalı uzatmak (bırakrnak) farzdır. Buna delil olarak da İbn-i. Ömer (r.a.) ın merfûan rivayet ettiği şu hadîsi getirmiştir:
خا لفوا المشركين ووفروا اللحى واحفواا لشوارب.
«Müşriklere muhalefet ediniz; bıyıkları (nızı) gayet kısaltınız ve sakalları (nızı) uzatın (bırakın) ız».
«El-İbdâ fi madârril-ibtida» sahibi de şu delilleri serdeder: Dört mezhep sahipleri sakalı gür ve sık bırakın vücubu ve onu kesmenin haramlığı hususunda ittifak etmişlerdir.
Birincisi: Hanefî mezhebi Ed-Dürrül-Muhtar da şu görüşlere yer verir: Bir Müslümana sakalını kesmesi haramdır. «Nihâye» de açıklanmıştır ki: Kabza (kubza-bir tutam) dan fazla olanı kesmek vaciptir. Fakat bir kabza, (tutam) dan aşağı alınmasını, kesilmesini -bazı mağriblilerin (Faslı vs.) ve kadınımsı (hareketli -yaşayışlı) erkeklerin yaptığı gibi- hiçbir kimse mübah görmemiştir. Saka1ı tamamen almak Hindli Yahûdilerin ve eâcim (gayr-i müslim) Mecûsîlerin işidir».
«Daha yukarı (fazla) sını almak vaciptir, Resûlullah (s.a.v.) den böyle nakledilmiştir ve şöyle demiştir: «O (s.a.v.) sakalını eninden boyundan alırdı» (1). Bunu İmam Tirmizî «Câmi» inde rivayet etmiştir. Bunun benzeri Hanefî kitaplarının ekserisinde de mevcuttur».
Bir kabza (kubza - tutam) dan fazlasına ait hüküm önceden geçti. Hiçbir kimse onu mübah görmemiştir, kavli ise icmaca sarîh durumdadır. Bu iyi biline.
İkincisi: Mâlikî mezhebinin ileri gelenlerince: Sakalı kesmek haram olduğu gibi, şayet müsle (çirkinleştirme) meydana geliyorsa, kesmek (kırkmak da haramdır. Amma az uzun olduğu zaman, kesmek (kirkmak) la müsle (çirkinleştirme -çirkinlik) meydana gelmez. Bu, birincinin hılafınadır, onun gibi değildir. Yahut mekruhtur. Ebul-Hasenin «Şerhür-risâle» de ve onun Adeviye ait «Hâşiye» sinde böyle ifade edilir. (rh. Aleyhimâ).
Üçüncüsü: Şerhul-Ubâb da Şâfiî mezhebinin ileri gelenlerinin görüşleri şudur: (Fâide): «Şeyhân (İmam Râfiî ve Nevevî) demişlerdir ki: Sakalı kesmek mekruhtur. Buna İbnürrifa itiraz edip Şâfiî «Ümm» de haramlığına delil getirmiştir, der. Ezraî de der ki: Doğru olan, sebepsiz yere hepsinin kesilmesinin haramlığıdir.» İbn-i Kasım el-İbâdinin zikredilen esere olan hâşiyesinde de bunun benzeri görüş mevcuttur.
Dördüncüsü: Hanbelî mezhebinin ileri gelenleri, sakalı kesmenin haramlığına delil getirmişlerdir. Bunlardan bazıları; mutemed olan, sakalı kesmenin haram olduğudur, demişlerdir. İnsaf müellifi gibi bazıları da hılâf zikretmeksizin sakalı kesmenin baramlığını izhar etmişlerdir. Nitekim «Şerhul-Münteha», «Şerhu Manzûmetil-âdâb» ve daha başkalarına bakıldığında bu husus görülür».
Bu konudaki hadis-i şeriflerden bir tanesi:
On şey vardır ki bunlar fıtrattandır: Bıyığı kesmek, sakalı uzat-mak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnak kesmek, mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, kasıkları tıraş etmek ve suyla taharetlen-mek, istinca.
Bazı fıkıh kitap-larımızdan konuyla ilgili hükümler:
Kişinin sakalını kesmesi, erkeğin kadına benzemesi helal olma-dığı gibi helal değildir. Bu sebeple, erkeğin sakalını tıraş etmesi kadına benzemek olduğu için haram olmuştur.
Erkeğe sakalını kesmesi haramdır.
Yüzden tüyü izale etmek haramdır. Ancak kadının sakal ve bı-yıkları çıkarsa, kesmesi haram olmaz. Bilakis müstehaptır.
Muhakkak ki sakal erkeğin süsüdür. Sakal yaratılışın tamamın-dandır. Dış görünüşte erkek sakal ile kadından ayrılır. Sakal hiçbir zaman çirkin olmamıştır. Çünkü sakallı olan, her zaman hürmet, saygı ve tazim görür.
Metin ve mealleri verilen hadis-i şerifler ve muteber fıkıh kitapla-rımızdan nakledilen fetvalardan anlaşılmaktadır ki: Sakalı kökünden tıraş etmek haramdır.
Sakal, ALLAH Teâlânın dininden bir cüzdür. Sakal fıtridir. Yani ya-ratılış icabı erkeklerde bulunması gerekli olan bir kılıktır. Sakal, erkeğin alâmetifarikasıdır. Yani erkeği kadından ayıran en büyük özellik ve ayrı-calıktır. İslam dininin lanetlediği konuların en başında da erkeğin kadına, kadının da erkeğe benzemeye çalışması gelir.
Bir erkeğin sakalını kesmesi, yaratılışı bozmaktır, fıtrata müdahale etmektir. Bunun altında yaratılış şeklini beğenmeme kastı aranır ki, bu insanı küfre sokabilir.
Erkeğin tabii hali sakallı halidir. Sakal önceki peygamberler ve ümmetlerde de mevcut idi. Başta Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz olmak üzere tüm peygamberler sakallı idi. Ayrıca tüm sahabe-i kiram ve tabiin de sakallı idiler. Bütün bunlar bizlere sakalsızlığın asla caiz olma-dığının delilleridir.
Sakal, bütün peygamberlerin, bütün sahabe ve Salih ümmetlerin it-tifak ettiği bir konu olduğu gibi ve ayrıca Hz.Peygamber (S.A.V.) Efen-dimiz ümmetine sakallarını salıvermesini emretmiştir. Bu nedenle Müs-lüman her erkek, sakalını salıvermek zorundadır.
Sakalı kazımak dört mezhebe göre haramdır
bir tutam yani 4 marpak birrakmak sünnettir
bir tutamdan az bırakmak ise mekruhtur
bir tutamdan kısa olursa en azından haram işlenmiş olunmaz yani jiletle alınmazsa
imkanı olan sakal bırakmak zorundadır
çünkü erkek fıtrat gereki kadından sakalla ayrılmıştır
kadın ise sakalsız yaratılmıştır
kadının yüzünde çıkan tüyleri gidermesi müstehaptır fakat kaşlarını inceltmesi caiz değildir.
Sakalı kesmek müsle yapmak uzvu kesmek gibidir yani kulağı burnu kesmek gibidir.
Ayrıca fıtrata müdahale etmek yaratılışı değiştirmek ve beğenmemek gibidir.Yaratılışı beğenmemek ise insanı küfre götürür.
Bir uzvu eksik veya sakatsa o uzva ameliyat ve estetik sağlık için caiz olur fakat keyfi yere bir uzvu değiştirmek caiz değildir
Efendimiz (Sallâllahü Aleyhi Vesellem) bir hadisi şeriflerinde kadının erkeğe
erkeğin kadına benzemesini lanetlemiştir. Bu yüzden kadın sakalsız erkek sakallı olduğu için erkek sakalını kesince kadına benzemiş olur ve bu caiz değildir.
Aynı şekilde kadınında erkek kıyafetleri giymesi,pantoln giymesi ve saçını kısaltması caiz değildir.
Sakalla ilgili Fetvaya göre Efendimiz (Sallâllahü Aleyhi Vesellem) sakalını hiç kesmemiştir, diğer bütün peygamberlerde sakallı idiler, Efendimizin bu sünnetini sahabe-i kiram efendilerimizde terk etmediği için , müçtehit alimlerimiz sakal bırakmayı ümmetin bütün erkeklerine vacibtir hükmünü vermişlerdir bazı alimlerce farzdır diyenlerde vardır
Vesselam
«Bundan dolayı sakalı kesmek, Müslümanların müctehid imamları olan Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî, Ahmed ve diğer zatlar(Allah cc onlardan razı olsun) indinde haram kabul edilmiştir».
Yine der ki: «Haram hakkında hadîslerin iktizasına göre sarîh olarak hüküm çıkarmayı kasdeden fukahanın sözleri, onların gereğince amel edilmesi içindir. Çünkü mükellefe bilhassa ehl-i ilme vâcip olan, Resûlullah (s a v) ın lisanı üzere vârid olan hükümlerle amelden çıkmamasıdır». Yine der ki: «Bu zamanda ilimle meşgul olanların çoğu sakallarını kestiler, bıyıklarını uzatıp çoğalttılar; içlerinden bazıları kâfirlere benzeyip bıyıklarının uçlarını aldılar, burunlarının alt kısmını çoğalttılar (uzattılar); böylece cahillerin çoğu da onlara aldanıp kandılar».
İbn-i Hazm «Muhallâ» da şöyle der: Bıyıkları kesmek (kırkmak) ve sakalı uzatmak (bırakrnak) farzdır. Buna delil olarak da İbn-i. Ömer (r.a.) ın merfûan rivayet ettiği şu hadîsi getirmiştir:
خا لفوا المشركين ووفروا اللحى واحفواا لشوارب.
«Müşriklere muhalefet ediniz; bıyıkları (nızı) gayet kısaltınız ve sakalları (nızı) uzatın (bırakın) ız».
«El-İbdâ fi madârril-ibtida» sahibi de şu delilleri serdeder: Dört mezhep sahipleri sakalı gür ve sık bırakın vücubu ve onu kesmenin haramlığı hususunda ittifak etmişlerdir.
Birincisi: Hanefî mezhebi Ed-Dürrül-Muhtar da şu görüşlere yer verir: Bir Müslümana sakalını kesmesi haramdır. «Nihâye» de açıklanmıştır ki: Kabza (kubza-bir tutam) dan fazla olanı kesmek vaciptir. Fakat bir kabza, (tutam) dan aşağı alınmasını, kesilmesini -bazı mağriblilerin (Faslı vs.) ve kadınımsı (hareketli -yaşayışlı) erkeklerin yaptığı gibi- hiçbir kimse mübah görmemiştir. Saka1ı tamamen almak Hindli Yahûdilerin ve eâcim (gayr-i müslim) Mecûsîlerin işidir».
«Daha yukarı (fazla) sını almak vaciptir, Resûlullah (s.a.v.) den böyle nakledilmiştir ve şöyle demiştir: «O (s.a.v.) sakalını eninden boyundan alırdı» (1). Bunu İmam Tirmizî «Câmi» inde rivayet etmiştir. Bunun benzeri Hanefî kitaplarının ekserisinde de mevcuttur».
Bir kabza (kubza - tutam) dan fazlasına ait hüküm önceden geçti. Hiçbir kimse onu mübah görmemiştir, kavli ise icmaca sarîh durumdadır. Bu iyi biline.
İkincisi: Mâlikî mezhebinin ileri gelenlerince: Sakalı kesmek haram olduğu gibi, şayet müsle (çirkinleştirme) meydana geliyorsa, kesmek (kırkmak da haramdır. Amma az uzun olduğu zaman, kesmek (kirkmak) la müsle (çirkinleştirme -çirkinlik) meydana gelmez. Bu, birincinin hılafınadır, onun gibi değildir. Yahut mekruhtur. Ebul-Hasenin «Şerhür-risâle» de ve onun Adeviye ait «Hâşiye» sinde böyle ifade edilir. (rh. Aleyhimâ).
Üçüncüsü: Şerhul-Ubâb da Şâfiî mezhebinin ileri gelenlerinin görüşleri şudur: (Fâide): «Şeyhân (İmam Râfiî ve Nevevî) demişlerdir ki: Sakalı kesmek mekruhtur. Buna İbnürrifa itiraz edip Şâfiî «Ümm» de haramlığına delil getirmiştir, der. Ezraî de der ki: Doğru olan, sebepsiz yere hepsinin kesilmesinin haramlığıdir.» İbn-i Kasım el-İbâdinin zikredilen esere olan hâşiyesinde de bunun benzeri görüş mevcuttur.
Dördüncüsü: Hanbelî mezhebinin ileri gelenleri, sakalı kesmenin haramlığına delil getirmişlerdir. Bunlardan bazıları; mutemed olan, sakalı kesmenin haram olduğudur, demişlerdir. İnsaf müellifi gibi bazıları da hılâf zikretmeksizin sakalı kesmenin baramlığını izhar etmişlerdir. Nitekim «Şerhul-Münteha», «Şerhu Manzûmetil-âdâb» ve daha başkalarına bakıldığında bu husus görülür».
Bu konudaki hadis-i şeriflerden bir tanesi:
On şey vardır ki bunlar fıtrattandır: Bıyığı kesmek, sakalı uzat-mak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnak kesmek, mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, kasıkları tıraş etmek ve suyla taharetlen-mek, istinca.
Bazı fıkıh kitap-larımızdan konuyla ilgili hükümler:
Kişinin sakalını kesmesi, erkeğin kadına benzemesi helal olma-dığı gibi helal değildir. Bu sebeple, erkeğin sakalını tıraş etmesi kadına benzemek olduğu için haram olmuştur.
Erkeğe sakalını kesmesi haramdır.
Yüzden tüyü izale etmek haramdır. Ancak kadının sakal ve bı-yıkları çıkarsa, kesmesi haram olmaz. Bilakis müstehaptır.
Muhakkak ki sakal erkeğin süsüdür. Sakal yaratılışın tamamın-dandır. Dış görünüşte erkek sakal ile kadından ayrılır. Sakal hiçbir zaman çirkin olmamıştır. Çünkü sakallı olan, her zaman hürmet, saygı ve tazim görür.
Metin ve mealleri verilen hadis-i şerifler ve muteber fıkıh kitapla-rımızdan nakledilen fetvalardan anlaşılmaktadır ki: Sakalı kökünden tıraş etmek haramdır.
Sakal, ALLAH Teâlânın dininden bir cüzdür. Sakal fıtridir. Yani ya-ratılış icabı erkeklerde bulunması gerekli olan bir kılıktır. Sakal, erkeğin alâmetifarikasıdır. Yani erkeği kadından ayıran en büyük özellik ve ayrı-calıktır. İslam dininin lanetlediği konuların en başında da erkeğin kadına, kadının da erkeğe benzemeye çalışması gelir.
Bir erkeğin sakalını kesmesi, yaratılışı bozmaktır, fıtrata müdahale etmektir. Bunun altında yaratılış şeklini beğenmeme kastı aranır ki, bu insanı küfre sokabilir.
Erkeğin tabii hali sakallı halidir. Sakal önceki peygamberler ve ümmetlerde de mevcut idi. Başta Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz olmak üzere tüm peygamberler sakallı idi. Ayrıca tüm sahabe-i kiram ve tabiin de sakallı idiler. Bütün bunlar bizlere sakalsızlığın asla caiz olma-dığının delilleridir.
Sakal, bütün peygamberlerin, bütün sahabe ve Salih ümmetlerin it-tifak ettiği bir konu olduğu gibi ve ayrıca Hz.Peygamber (S.A.V.) Efen-dimiz ümmetine sakallarını salıvermesini emretmiştir. Bu nedenle Müs-lüman her erkek, sakalını salıvermek zorundadır.
Sakalı kazımak dört mezhebe göre haramdır
bir tutam yani 4 marpak birrakmak sünnettir
bir tutamdan az bırakmak ise mekruhtur
bir tutamdan kısa olursa en azından haram işlenmiş olunmaz yani jiletle alınmazsa
imkanı olan sakal bırakmak zorundadır
çünkü erkek fıtrat gereki kadından sakalla ayrılmıştır
kadın ise sakalsız yaratılmıştır
kadının yüzünde çıkan tüyleri gidermesi müstehaptır fakat kaşlarını inceltmesi caiz değildir.
Sakalı kesmek müsle yapmak uzvu kesmek gibidir yani kulağı burnu kesmek gibidir.
Ayrıca fıtrata müdahale etmek yaratılışı değiştirmek ve beğenmemek gibidir.Yaratılışı beğenmemek ise insanı küfre götürür.
Bir uzvu eksik veya sakatsa o uzva ameliyat ve estetik sağlık için caiz olur fakat keyfi yere bir uzvu değiştirmek caiz değildir
Efendimiz (Sallâllahü Aleyhi Vesellem) bir hadisi şeriflerinde kadının erkeğe
erkeğin kadına benzemesini lanetlemiştir. Bu yüzden kadın sakalsız erkek sakallı olduğu için erkek sakalını kesince kadına benzemiş olur ve bu caiz değildir.
Aynı şekilde kadınında erkek kıyafetleri giymesi,pantoln giymesi ve saçını kısaltması caiz değildir.
Sakalla ilgili Fetvaya göre Efendimiz (Sallâllahü Aleyhi Vesellem) sakalını hiç kesmemiştir, diğer bütün peygamberlerde sakallı idiler, Efendimizin bu sünnetini sahabe-i kiram efendilerimizde terk etmediği için , müçtehit alimlerimiz sakal bırakmayı ümmetin bütün erkeklerine vacibtir hükmünü vermişlerdir bazı alimlerce farzdır diyenlerde vardır
Vesselam
TIB YÖNÜNDEN SAKAL
Tıb ilim adamları sakal bırakmanın şu faydaları olduğunu belirtmişlerdir:
Birincisi: Sakal kesme âleti (ustura-cilet vs.) çenede ve yanaklarda gezdirildiğinde görme duygusuna zarar verir. Bu harekete devam edenlerin görme gücü zamanla zayıflar. Fakat sakal bırakanlar, kesmenin meydana getirdiği görme zayıflığı rahatsızlığından uzak olurlar. Tıb otoritelerince bu böyle tesbit edilmiştir.
İkincisi: Sakal, zararlı mikropların boğaz ve göğüs dışına ulaşmasını önler.
Üçüncüsü: Diş etlerini tabiî arızalardan korur.
Dördüncüsü: Sakal kılına vücuddan yağ ifrazatı yayılır, bununla cild yumuşak ve taze kalır. Canlılık kazanır. Aynen, yeşil otlar bitiren sulak arazinin su ile canlılığını sağladığı gib. Fakat, sakal tıraşı olmakla yüzdeki bahsedilen bu ifraz vazifesi durur ve ciltte kuruluk hasıl olur.
Beşincisi: Sakal ile spermatik madde arasında batınî bir irtibat (bağ-alâka) vardır. Erkeklik sakal bırakmakla kuvvetini muhafaza eder. Şayet insanlar sakal kesmeyi itiyad edinseler, nesilden nesile bu böyle devam etse; sekizinci kuşakta erkeklerin sakal özelliğinden mahrum olarak doğmaları neticesini meydana getirir. Erkeklik yavaş yavaş azalır. Bu müddeti geçtikten sonra bu hastalığın eseri görülmeye başlar. Buna umumî olarak hünsâlarda gördüğümüz durum şahiddir. Çünkü, onlar erkeklik azasının gayrında erkekler gibi olmalarına rağmen sakalları bitmez. Bu ifadeli malümatı, sakal bırakmak ile kesmek mevzuuna dair yazılan kitaplardan derledik. Ve mevzuu tamamlamak için zikrettik. Yoksa bir Müslüman amelinde böyle felsefe yapmaya ihtiyaç hissetmez. Ona Allah ve Resûlünün emri kâfi gelir.
Kaynak1 kaynak2 kaynak3