Nostaljik Parça Paylaşımı

Bu konuyu okuyanlar

crow88

Müdavim
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,256
Reaksiyon puanı
3,061
Puanları
113
Muharrem Ertaş,Neşat Ertaşın babasıdır,bu türküsü ise harikadır,internet yok iken TRT radyolarında açılış fonu olarak çalardı

ALİNTIDIR turkudostlari
  • Kalktı göç eyledi Avşar elleri
    Ağır ağır giden eller bizimdir
    Arap atlar yakın eder ırağı
    Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

    Belimizde kılıncımız Kirman'i
    Taşa geçer mızrağımın temreni
    Hakkımızda devlet etmiş fermanı
    Ferman padişahın dağlar bizimdir

    Dadaloğlum yarın kavga kurulur
    Öter tüfek davlumbazlar vurulur
    Nice koç yiğitler yere serilir
    Ölen ölür kalan sağlar bizimdir



    Yanlış okunan ikinci dörtlük

    Belimizde kılıncımız kirmani
    Taşa geçer mızrağımın dermanı
    Devlet hakkımızda vermiş fermanı
    Ferman padişahın dağlar bizimdir



    (aman) Kalktı göç eyledi Avşar elleri elleri
    Aşıp aşıp giden eller bizimdir oy of bizimdir
    (aman) Arap atlar da yakın eder ırağı ırağı oy
    Yüce dağdan aşan yollar bizimdir


  • Ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey
    Arap atlar yakın eder ırağı ırağı
    Yüce dağdan aşan yollar bizimdir bizimdir

    (aman) Belimizde kılıcımızın kirmanı
    Taşı deler mızrağım dermanı oy of dermanı
    (aman) Devlet vermiş hakkımızda fermanı oy
    Ferman padişahın dağlar bizimdir


  • Ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey
    Devlet vermiş hakkımızda fermanı
    Ferman padişahın dağlar bizimdir bizimdir

    (aman) Der Dadaloğlu da kavga kuruldu
    Silahşorlar davlumbazlar derildi of of derildi
    (aman) Nice koçyiğitler yere serildi oy
    Ölen ölür kalan sağlar bizimdir


  • Ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey ey
    Nice koç yiğitler yere serildi
    Ölen ölür kalan sağlar bizimdir bizimdir

  • Muharrem Ertaş
  • Kırşehir



 

crow88

Müdavim
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,256
Reaksiyon puanı
3,061
Puanları
113
Bu türküden, Zeki Müren dahi etkilenmiş,Neşat Ertaş kendi dilinden anlatmıştı.

Bunu hep türkü olarak severek dinlerdim,ama aslı çok farklı imiş,çok da güzel anlatılmış.

aşağıdaki yazı alıntı olup,videonun altındaki yorumlarda da okuyabilirsiniz,buraya bilgi amaçlı yazılmıştır.

Ertan Küpüç3 yıl önce
Aşık Agâhî’nin “Seher vakti çaldım yârin kapısın” diye başlayan şiirini çoğumuz türkülerden herhangi bir türkü bilir, öyle dinler. Oysa tarikatlerdeki seyr ü sülûk erkânını anlatan tasavvufi bir metindir bu.
Biraz bizim dikkatsizliğimiz, biraz okuyanların metnin bir bölümünü, çok zaman aslına uymayan değişiklikler ve eklemelerle okuması sebebiyle şiirin bu özelliği pek fark edilmez.
Halbuki şairin “yâr” dediği, tek ve gerçek sevgili olan Allah’tır. Seher vakti sevgilinin kapısını çalmış, sabah namazına durmuş, ama “kapıların sürgülü” olduğunu, yani açılmadığını görmüştür.
“Feth-i bâb”, yani “kapı açmak”, sülûkta makamları aşmak yahut bazı ruh müşküllerini halletmek anlamı yanında, Miraç’taki bir hadiseyle bağlantılı olarak daha ziyade “namaz”dır.
Nitekim namaz müminin miracıdır ve her rekâtta “feth” (açmak) kökünden “Fâtiha” okunur. Kapının sürgülü olması, açılmaması, namazdan feyz alınamadığına, huşû’a ulaşılamadığına işarettir
. Kalbin değil, cesedin namazı olduğu için huzur-ı ilâhiye varılamamıştır. İşte kul bu elem ve çaresizlik içindeyken “bir gözleri sürmeli çıkagelir”. Şiirin devamında, onun yardımıyla “kapıyı açtırıp içeri giren” sâlikin bundan sonraki macerası anlatılır.
Biz meselenin o tarafını bırakıp, kapıyı açtıran “gözleri sürmeli”nin kim olduğuna bakalım. “Gözleri sürmeli”lerden kasıt Cenab-ı Hakk’ın veli kullarıdır, mürşid-i kâmillerdir. Kâmil mürşitler böyle vasfedilerek onların bazı hususiyetlerine dikkat çekilmek istenir.
Birincisi, göze sürme çekmek Efendimiz s.a.v.’in sünnetidir. Sünnetlere titizlikle ittiba, mürşid-i kâmil’in en önemli vasfıdır. “Gözleri sürmeli” denmekle onların sünnete uygun yaşama titizliklerinin belirginliği vurgulanmış olur.
İkincisi, sürme, gözün görüş kuvvetini artıran bir maddedir. Kâmil mürşitler de basiret sahibidir; diğer insanların göremediği sırları, hakikatleri, güzellikleri, incelikleri, uzaklıkları görebilirler.
Sürme, bir çeşit toz, ince bir topraktır. Göze sürüldüğü için Türkçe’de “sürme” dediğimiz bu madde, “kuhl” yahut “tûtyâ” isimleriyle de bilinir. Sürmenin aslında toz veya toprak olmasından hareketle eskiler çok zarif hayaller geliştirmişlerdir.
Mesela sürmenin “hâk-i pây”, yani sevgilinin ayağının tozu yahut sevgilinin ayağını bastığı toprak olduğu ve bu yüzden aşığın onu yüzüne gözüne sürdüğü düşünülür.
“Hâk-i pây” aynı zamanda toprağa bırakılmış ayak izi demektir. Bunun gözde olması, aşığın sürekli o izleri takip ettiği anlamına gelir. Başka bir deyişle “gözleri sürmeli” olan birisi, ya sevgilinin ayağının tozunu toprağını gözüne sürerek aşkının şiddetini, ya da hep onun izlerini gözeterek sevgilinin peşinde yol aldığını böylece göstermektedir.
Sevgili Allah Tealâ olunca, “hâk-i pây”, bize bahşedilen ve Mutlak Sevgili’ye ulaşma yolunda istikametimizi bulmamıza yarayan işaret ve alâmetlerdir ki bu Kur’an-ı Kerim’dir. Nitekim “ayet”in kelime anlamı “iz, işaret, belirti” demektir.
Bütün bunları toparlayacak olursak, mürşid-i kâmil, Cenab-ı Hakkın ayetlerini adeta gözüne sürme yaparak onlarla gören, her şeye bu çerçeveden nazar kılan, her işinde sadece ayetleri gözeten bir insandır
. Yahut hem vuslata giden yolda en doğru istikamet üzere sürekli yürüdüğü, hem de arkasından gelenler için emin bir kılavuz olduğu için gözleri sürmelidir mürşid-i kâmilin. Emânî mahlaslı bir şairimiz, sürme ile mürşid-i kâmil münasebetine getirdiği farklı fakat yine son derece ince ve zarif yorumunda şöyle diyor: Erbâb-ı nazar hâk-i rehin sildi süpürdü Ey bâd-ı sabâ yâr eşiğine yelerek gel.
Yani, “nazar sahibi veli kullar sevgiliye giden yoldaki bütün tozu toprağı sildi süpürdü; bu yüzden ey saba rüzgârı, yârin eşiğine hiç zahmetsiz, koşarak gidebilirsin”. Bu beyitte açıkça zikredilmese de “hâk” (toprak) ve “nazar” kelimeleri “sürme” anlamını verir.
Allah’a giden yoldaki tozları gözüne sürme yaptığı için basiret ve nazarla nimetlendirilen mürşid-i kâmil, Asl’ına yönelenlerin yolunu böylece açmış, işlerini kolaylaştırmıştır.
Bugün “yâr”in eşiğine giden yolda yelerek mesafe alanlar bu yürüyüşlerini “gözleri sürmeli”lere borçlu. Çok şükür ki, Cenab-ı Hak otağının yapısını gözleri sürmelilerden hâli bırakmıyor.


Semerkand Dergisi
T. Ziya ERGUNEL


Seher vakti çaldım yarin kapısını
Baktım yarin kapıları sürmeli
Boş bulmadım otağının yapısını
Çıka geldi bir gözleri sürmeli

Aslanım eller eller
Kokuyor güller güller
Ne bilsin eller eller
Perişan haller

Açtırdım kapıyı girdim içeri
Aklımı başımdan aldı o peri
Dedim sende buldum halis cevheri
Dedi yok yok bir mehenge sürmeli

Aslanım eller eller
Kokuyor güller güller
Ne bilsin eller eller
Perişan haller Hep gönüller muradıdır aşığın

Nöbeti bekliyen alır keşiğin
Beklemeli o sultanın eşiği
Günde yüzbin kere yüzler sürmeli
Aslanım eller eller

Kokuyor güller…
 

Akkara

Müdavim
Emektar
Katılım
3 Şubat 2018
Mesajlar
8,005
Çözümler
4
Reaksiyon puanı
9,363
Puanları
113
Babası yıllarca didinip çabalamış, oğluna bir bağ bırakmış.
Hayırsız evlat üzümünü yemiş ama merak edip de sormamış.

Kod:
https://www.youtube.com/watch?v=glYdL5xApdA
 

crow88

Müdavim
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,256
Reaksiyon puanı
3,061
Puanları
113
sanat müziğini sevmeye,severek dinlemeye başladıysanız,artık ya müzik de bazı farklılar yaşıyorsunuz,yada artık ihtiyarlık belirtileri başlamış demektir.:):)


 

Son mesajlar

Üst