Namaz Terkederse?

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
[SDNTV]http://video.ak.facebook.com/video-ak-sf2p/v2686/82/65/80774548819_34029.mp4[/SDNTV]


Kalbin ayarı kaçarsa namaz insanı terk eder!

Önce azaltır ziyaretlerini…

Ekstraları keser; günde yalnızca beş kez uğrar.

Sonra dörde indiriverir.

Sabahın o sağaltan bereket ikliminden mahrum kalırsınız.

İkindiler meşgaleye takılır, öğleyi de sürükler peşinden.

Akşam nazlı bir gelinin duvağının ardındaki tebessüm gibidir.

Kıymetini bilmez, zaman denen ırmağın akışına karşı müteyakkız olmazsanız, Sonunda o da göstermez olur yüzünü.

Yatsıyı yitirmek geceyi direksiz bırakmaktır.

Sabahı savsaklamanın gündüzü savunmasız bırakması gibidir bu.

Evrenin her an başınıza yıkılabileceğini duyumsarsınız alıp verdiğiniz her nefeste. “Oruçsuz neş’esiz” kalıverirsiniz sonra ortalıkta…

Bindiğiniz dalları kesmekten beter, beslendiğiniz kökleri kurutursunuz.

Namaz terk ederse sizi, sonunda oruç da bırakır.

Önce bir iki delik, sonra kalbura döner kalbiniz...

Namaz – oruç ikilisinin gurbetindeyseniz, reklâm vermeye cömert elleriniz, zekât vermeye cimrileşir. Oysa zekât verebilmek dünyanın en büyük bahtiyarlıklarındandır. Bunu hak etmiyorsanız, mahrum bırakılırsınız.

Verebiliyorsanız, hâlâ sevinecek, hâlâ avunacak bir şeyiniz kalmış demektir.

Her an, önceki mevzileri kazanma gücüne kavuşabilir;

Her an oruçla ve namazla ödüllendirilebilirsiniz.

Önce zekât vermenin heyecanı terk eder kişiyi.

Heyecanını yitirdiğiniz şeyi hepten yitik sayabilirsiniz.

“İmanın halâveti” yitince geriye kuru şekiller kalır.

Ruhu çoktan uçup gitmiş bir namazın, içi çoktan boşaltılmış bir orucun, esprisi kaybolmuş zekâtın, anlamı kaymış haccın, cihadın ve kurbanın faydası mı, zararı mı çok kestirmek güçtür.

Yitiğinin bilincinde olursa insan, onu yeniden arayıp bulmak, yeniden kazanmak için harekete geçebilir.

Ya sahtesiyle değiştirilmiş kopya bir namaza, oruca, zekâta, cihada tutunmuşsa bir ömür!

Vah o kişinin haline!

 

mc92001

Doçent
Katılım
11 Şubat 2009
Mesajlar
786
Reaksiyon puanı
16
Puanları
18
Allah razı olsun. Allah bizleri namazsız bırakmasın. AMİN.
 

quasimodo

Profesör
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
ilavinya kardeşim meseleye öyle bir yerden bakmışki tüylerim diken diken oldu kendimi toparladım nefsimin muhasebesini yaptım
biz namazı terketmekten bahsederken önümüze ya namaz terkederse konuldu
eyvah ki eyvah
ya leyteni mi diyeceğiz

keşke keşke

ya namazsız ibadetlerin yüzümüze vurulacağı
ya zayi olan namazın hükmü
oysa ben namaz kılmadığım zaman yüzlerce bahane bulabiliyorum
ezana kulaklarımı kapatıyorum
oysa ezanı duyduğumuzda alışverişi kesip koşmam lazım değilmiydi
şimdi nereden çıkardın bunları kardeşim kafamı karıştırdın
ha sahabe o sıkıntının içinde bazen şehadet bir saniyeden yakınken bazen günlerce açken bırakmıyordu
yanlız namaz kılarken bir şeye dikkat edelim
öncelikle Rabbimizin huzurundayız o yerden münezzeh karşımızda
yani edebli olmak için namazı dosdoğru istikamet üzeri kılmak için yeterli
sakın olaki biiri görsün diye namazı her zamankindenden özenli kılmayın
rabbinizden çekinmeyip kuldan çekinirseniz ve mükafatı rabbinizden değilde kuldan beklerseniz vay halinize ki
iki doğunun iki batının rabbi olan Allah[cc]şöyle buyurmuş
maun sure-i celilesi

4. Onun için buyuruluyor ki fakat yazıklar olsun o namaz kılanlara. Yani vay hallerine, yazıklar olsun o cehennemin veyl denilen ve kan, irin akan deresine düşecek olan namaz kılanlara, daha doğrusu namaz kılıyor, mümin görünenlere.
5. Ki onlar namazlarından sehiv etmişlerdir, yanılmışlardır. Dinin direği ve kulların derli toplu kalb ile Hakk'ın huzuruna durarak bir yükselişi, Allah'a kavuşmaya bir çeşit vasıl oluşu demek olan ve şu halde onun zikriyle yardım ve inayetinden fert ve toplum olarak medet ve hidayet alarak onun rızasına, doğru yoldan yaklaşmak üzere emrine göre kulluk vazifelerini ihlas ile yapmak için şevk ve uyanıklık almak gereken namazlarından gaflet ile yanılmaktadırlar. Dikkate şayandır ki namazlarında sehiv değil, namazlarından sehiv ile azarlama yapılmıştır. Çünkü bazan namaz içinde sehvetmek, yanılmak insanlık gereği çekinilmesi kabil olmayan arızalardandır. Ondan dolayı Ata b. Dinar'dan rivayet edildiği üzere denilmiştir ki, hamdolsun Allah'a, namazda yanılma ile azarlamamış "namazlarında yanılanlar" buyurmamış, "namazlarından yanılmışlar" buyurmuştur.
Namazdan yanılmanın mânâsında da tefsircilerin bir hayli açıklamaları vardır: Başlıca namazın öneminde gaflet edip onu gereği gibi ciddi bir vazife olarak yapmamaktır ki, kılınıp kılınmadığına aldırmamak, vaktine dikkat etmemek, geçip geçmediğine aldırış etmeyip vaktinden geri bırakmak, terk etmekten üzülmemek, kıldığı vakit de Allah için halis niyyet ile kılmayıp, dünyaya ait bir takım maksatlar, gayeler için münafıkça bir şekilde kılmak, açıkta, el yanında kılarsa gizlide kılmamak, kıldıklarını da Hakk'ın huzurunda hayatın ruhanî ve cismanî bütün değişimlerini temessül ettirecek bir kulluk ve tazim olarak değil de Hz. Mevlânâ'nın dediği gibi, "baş yerde kuyruk havada" yahut Türkçe bir deyimle söylendiği gibi "iki yatış, bir kıntış bakış"tan ibaret bir gösteriş veya bir eğlenti halinde yapmak şekillerine şamil olur. Söz musalli (namaz kılan) denilenlerde olduğu için büsbütün namazı terketmek bu konudan hariç olmak gerektir. Bu konuda İbnü Cerir rivayet ettiği iki haberle de delil getirmiştir. Birisi Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.)'dan: Demiştir ki Peygamber (s.a.v.) hazretlerine 'den sordum. "Onlar, namazı vaktinden geriye bırakanlardır." buyurdu. Birisi de: Ebu Berzele el-Eslemî (r.a)'den: Demiştir ki: İş bu âyeti nazil olduğu zaman Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: "Allahü Ekber, bu sizin için herbirinize bütün dünya kadar bağış verilmekten daha hayırlıdır. Onlar o kimselerdir ki namaz kılarsa namazın bir hayrı olacağını ummaz, terk ederse Rabb'inden korkmaz."
Bunda sözün gelişine göre kıldıkları bir kaç vakit namazdan dolayı gururlanıp yanılıp da dini ondan ibaretmiş gibi diğer ibadet ve kulluk vazifelerini yapmıyanlar da dahil olur. Zira birçok defalar geçtiği üzere dinin ruhu Allah'ın emrine ihlas ile tazim ve bütün hareket ve kuvveti, ceza ve mükâfatı ondan, bilerek, onun adına yarattıklarına şefkat esasında toplanır. Onun için Kur'ân'da imandan sonra salih amellerin esası olmak üzere namaz ve zekat beraber zikrolunagelmiştir. Böyle iken dindar geçinen birtakım kimseler vardır ki, namaz kılar görünürler de sadece onunla bütün dini vazifelerini ifa edivermişler gibi farzederek yanılırlar. Zekat gibi diğer vazifelere önem vermez kaçınırlar. Allah için istemekten hoşlanırlar da, Allah için ufak bir şey vermekten, Allah'ın kullarına yardım etmekten ve Allah'ın emirlerinin îfası için lazım gelen masraflara güçleri yettiği kadar iştirak etmekten çekinirler. Halbuki böylelerle mescidler tamir edilmez. Çünkü Tevbe Sûresi'nde buyurulduğu üzere "Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayan kimseler onarırlar." (Tevbe, 9/18). Ve "Muhakkak namaz kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçirir. Allah'ı anmak, elbette en büyük ibadettir." (Ankebut, 29/45) buyurulduğu üzere namaz çirkin ve kötü şeylerden vazgeçirir olduğu ve böyle Allah'ın zikri olan namaz en büyük vaiz olmak lazım geldiği halde onun yasaklamaları ve öğütleri sayesinde kötülük ve çirkinliklerden vazgeçmeyen, iyilik ve kulluk görevlerini düşünmeyen, Allah için yardım borçlarını vermekten bile sakınan kimseler de namazın mânâsından, yasaklama ve öğüdünden gaflet ederek namazlarından yanılmış olurlar. Bununla beraber bu âyetin mânâsı şu iki âyet ile de izah olunuyor:
6. Onlar ki mürâîlik ederler, gösteriş yaparlar. Her ne amel yapsalar Allah için yapmazlar da halka gösteriş için ve herkesin göreceği yerde yaparlar.
elmalılı tefsiri

ashabulyemin
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
Sanırım insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri buna sebep olması.
 

Ali TEMEL

Profesör
Katılım
17 Kasım 2006
Mesajlar
4,654
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Gençliğe güvenip vakit çok erken derken,Belki elveda bile diyemezsin giderken (Necip Fazıl Kısakürek). Allah razı olsun...
 
Üst