- Katılım
- 9 Mayıs 2007
- Mesajlar
- 2,699
- Reaksiyon puanı
- 47
- Puanları
- 228
Yerin altında karanlık tünellerde kara kömür kazanlar, tuvalet temizleyenler, yer altı dünyasının karanlık köşelerinde birbirini kurşunlayanlar, ciğeri beş para etmezlere yüz suyu dökenler, namusunu satanlar, vatana ihanet edenler, toprakla güreşip ununu alın teriyle kararak evine ekmek getirenler, kriz günlerinde doğup, kriz günlerinde büyüyüp, kriz günlerinde üniversitede okuduktan sonra yapacak ve satacak bir şey bulamadığı için namusunu satarken polise bıçak çekenler, bir ekmek için hapse düşenler, ilkokuldan, profesör oluncaya kadar hep beyaz kağıt üzerindeki kara yazıları okurken güllerin açtığını, bülbüllerin uçtuğunu görmeyenler, mevsimleri ancak yazın yanarken, kışın donarken hissedenler, köyünde koyuna çoban yapmayacağı adamların eline bakarak parmak kaldırma durumunda kalanlar bütün bunların çektiği zahmet ve zilletin temelinde şu üç günlük dünyada yaşamını sürdürmek vardır.
Bizler, yetmiş senelik dünyamız için helal yollardan para kazanmak, ev, araba sahibi olmak, nâmerde muhtaç olmamak için ne zahmetlere katlanıyoruz. Helal-haram tanımayanlar da ne zilletlere katlanıyorlar. Peki ya yetmiş katrilyon kere katrilyon kere katrilyonlarla ifade edilemeyen, ancak ebediyyen, sonsuza değin kalınacak yer olan cennet için neler yapmamız gerekir? Bizim kurduğumuz köşkler yapılırken eskimeye başlıyor. Ektiğimiz güller, gülerken solmaya başlıyor.
Ya Cennet! Bir gülü dünyaya düşseydi dünya, kıyamet gününe kadar güzel kokardı.İşte böyle bir "Selâm yurdu"nda eşimiz, çoluk çocuğumuz, eş-dostlarımızla beraber olmak istemez miyiz? Cenneti kazanmanın da kolay olmadığını Rabbimiz bize şöyle bildirir: "Yoksa sizden önce geçenlerin durumu sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara yoksulluk ve sıkıntı gelip çattı ve sarsıldılar. Hatta peygamber ve beraberindeki mü'minler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyorlardı. Gözünüzü açın: Şüphesiz Allah'ın yardımı yakındır." (Bakara - 214)
Günümüzde dinine bağlı Müslümanların sıkıntısı onların imanlı olduklarının ölçüsüdür. Haram yiyemezler.Yalan söyleyemezler. Çocuklar köprü altlarında can verirken kefeni karaborsada satamazlar. Tüyü bitmedik yetimin hakkı olan hazineyi hortumlayamazlar. Düşük faizli krediler alıp, yüksek faizle yine aynı makama borç vererek hortumun üstünü kanun kalıbıyla örtemezler. Şarap, rakı dahil uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, organ ticareti, haysiyet ticaret, yüzsuyu ticareti yapamazlar. Bütün bunları yapamadıkları için maddi sıkıntılara girerler.
Ayrıca bunları yapamadıkları için alınlarına bir de "Gerici"damgası vurulur. Damgayı gören bir kısım insanlar, uzaktan gül görmüş sinek gibi ondan uzak durmaya çalışırlar. Zillet içinde kokuşmuş bir hayatı devam ettirenler ona zahmet verebilirler. İşte bu tür eziyetlere, belâlara sabredebilenler, sarsılsalar bile yoldan yürümeye devam edenler, geri adım atmayanlar, bu dünyada izzetlerini korudukları için ahirette Cenneti hak ederler. Zahmetli yolda yürümeye devam. Yolun sonunda Leylasını hayal eden Mecnun'un ayağına diken batsa o, Leyla hayaliyle zevk alemine daldığından dikenin acısını hissetmez.
Kaynak
Bizler, yetmiş senelik dünyamız için helal yollardan para kazanmak, ev, araba sahibi olmak, nâmerde muhtaç olmamak için ne zahmetlere katlanıyoruz. Helal-haram tanımayanlar da ne zilletlere katlanıyorlar. Peki ya yetmiş katrilyon kere katrilyon kere katrilyonlarla ifade edilemeyen, ancak ebediyyen, sonsuza değin kalınacak yer olan cennet için neler yapmamız gerekir? Bizim kurduğumuz köşkler yapılırken eskimeye başlıyor. Ektiğimiz güller, gülerken solmaya başlıyor.
Ya Cennet! Bir gülü dünyaya düşseydi dünya, kıyamet gününe kadar güzel kokardı.İşte böyle bir "Selâm yurdu"nda eşimiz, çoluk çocuğumuz, eş-dostlarımızla beraber olmak istemez miyiz? Cenneti kazanmanın da kolay olmadığını Rabbimiz bize şöyle bildirir: "Yoksa sizden önce geçenlerin durumu sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara yoksulluk ve sıkıntı gelip çattı ve sarsıldılar. Hatta peygamber ve beraberindeki mü'minler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyorlardı. Gözünüzü açın: Şüphesiz Allah'ın yardımı yakındır." (Bakara - 214)
Günümüzde dinine bağlı Müslümanların sıkıntısı onların imanlı olduklarının ölçüsüdür. Haram yiyemezler.Yalan söyleyemezler. Çocuklar köprü altlarında can verirken kefeni karaborsada satamazlar. Tüyü bitmedik yetimin hakkı olan hazineyi hortumlayamazlar. Düşük faizli krediler alıp, yüksek faizle yine aynı makama borç vererek hortumun üstünü kanun kalıbıyla örtemezler. Şarap, rakı dahil uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, organ ticareti, haysiyet ticaret, yüzsuyu ticareti yapamazlar. Bütün bunları yapamadıkları için maddi sıkıntılara girerler.
Ayrıca bunları yapamadıkları için alınlarına bir de "Gerici"damgası vurulur. Damgayı gören bir kısım insanlar, uzaktan gül görmüş sinek gibi ondan uzak durmaya çalışırlar. Zillet içinde kokuşmuş bir hayatı devam ettirenler ona zahmet verebilirler. İşte bu tür eziyetlere, belâlara sabredebilenler, sarsılsalar bile yoldan yürümeye devam edenler, geri adım atmayanlar, bu dünyada izzetlerini korudukları için ahirette Cenneti hak ederler. Zahmetli yolda yürümeye devam. Yolun sonunda Leylasını hayal eden Mecnun'un ayağına diken batsa o, Leyla hayaliyle zevk alemine daldığından dikenin acısını hissetmez.
Kaynak
