La İlahe İllallah!

mavinok.ta

Dekan
Katılım
17 Eylül 2007
Mesajlar
6,285
Reaksiyon puanı
13
Puanları
0
Her şey “La” ile başlar ve dikilir başlar,
yükselir yumruklar ve düşünceler keskinleşir.
Sonra “ilah” gelir ve tanımsızlaşır mana.
Ardından “illa”,
tekleşir, biricik oluverir sebep,
yöneliş anlamlaşır ve kalp adresine varır.
Son olarak “Allah” gelir. Başta ve sonda O gelir.
Her şey de O, her yerde O ve O, yine O.
Nereye bakılırsa O, bakılmayan yerde de O,
görülende de , görülmeyende de O.
Nas teklik arar.
Sebeplerin amacı teklik ve varış medarı O’dur.
Ve O olunca düşüncelerde,
hayat güzergâhını belirler ve emre itaat bilinciyle mutluluğa erer.
Budur La ilahe illallah!

 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
İslam'daki başkaldırıyı anlamamış müslüman kardeşler; la ilahe illallah, reddedişle başlar. İslam dogma dini değildir, dogmaları reddeden dindir. İslam, çekinmeden başkaldırmaktır; yanlış olan herşeye.
 

yuureii

Profesör
Katılım
13 Aralık 2007
Mesajlar
2,239
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
La ilahe illallah! bu sözü gönülden söyleyebilenlere ne mutlu.
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
"KELİME-İ TEVHÎD"in Önemi ve Tesiri
Süfyân bin Uyeyne (725-813) hazretleri buyurmuştur ki:

“Maddî hayatın devamı için dünyadaki su ne kadar mühimse, mânevî hayat için de, ‘Lâ ilâhe illallah’ kelime-i tevhîdi o kadar, hatta ondan daha fazla ehemmiyet arz eder.

“Bu kelimenin ulvî mânâsını kalbine-rûhuna sindirebilen kimse diridir. Bu yüksek mânâyı rûhuna nakşedemeyen kimse ölüdür. Zira Allah Teâlâ’nın kullarına ihsân ettiği nimetlerin en büyüğü bu kelimedir.”

Beyhakî’nin (rh.) Ebudderdâ’dan (r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“Yüz kere ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen (ve buna her gün devam eden) bir kimseyi, Allah Teâlâ kıyâmet gününde, yüzü ayın on dördü gibi parlak ve güzel olarak haşr edecek (diriltecek)tir. Ve o gün, o şahsın amelinden daha güzel bir amel, yükseltilip kabul edilmeyecektir. Ancak onun gibi veya daha fazla (Kelime-i tevhîd zikrine) devam eden kullar müstesnâ.”(1)

Ebû Ya’lâ’nın (rh.) Hz. Ebû Bekir’den (r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte, Sevgili Peygamberimiz Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Lâ ilâhe illallah’ demeniz ve istiğfâr etmeniz lâzımdır. O halde bu ikisini çokça söyleyiniz. Zira şeytan diyor ki: ‘Günah işlemek zevkini insanların kalbine atmak suretiyle onları helâk ederim. Onlar ise, Lâ ilâhe illallah (kelime-i tevhîdi) ve istiğfar ile beni helâk ederler. Bundan dolayı ben de, bu hâli gördüğüm vakit, onların heveslerini uyandırıp nefsânî arzuları ile bana uyanları helâk ederim. Halbuki onlar, hidâyet yolunda olduklarını zannederler.”(2)

“Lâilâhe illallah’ kelime-i tevhîdi, âfâkî ve enfüsî yani dıştaki ve içteki putların kırılıp atılması için konmuştur. Nefsin tezkiyesinde-temizlenmesinde çok faydalıdır... Nakşibendî yolunun büyükleri, nefsin temizlenmesi için bu mübârek cümleyi seçmişlerdir.

Bir şiir meali:

‘Mâ sivânın (Allah’tan gayri nefsin putlaştırdığı her şeyin) boynunu ‘Lâ ilâhe’ (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur) kılıcıyla vurmadıkça, ‘İllallâh’ (Ancak Allah vardır) köşküne kavuşamazsın.’


Nefis azgınlık, inat, ahdi bozmak ve fesatçılık (verdiği sözde durmamak ve bozgunculuk etmek) makamında bulunduğu sürece, kelime-i tevhîdi sıkça tekrar ederek imanı yenilemek gerekir.

Resûlüllah Efendimiz buyurdu ki, ‘İmanınızı lâ ilâhe illallah kelâmı ile yenileyiniz.’ Hatta bu kelimenin her zaman tekrar edilmesi lâzımdır. Çünkü nefs-i emmâre, devamlı olarak habâset (kötülük-fenalık) makamındadır.

Yine bu kelimenin faziletiyle ilgili olarak Peygamber Efendimiz’den şu haber nakl olunmuştur:

‘Yeryüzü ve gökler terazinin bir kefesine, bu mübârek kelime de diğer kefesine konulsa, elbette bu kelime ağır gelirdi.’(3)

Hz. Ömer radıyallâhü anh anlatıyor:

“Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Kim çarşıya girince, ‘Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi-yedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr’(4) temcid (yüceltme-ululama) kelimelerini okursa, Allah ona bir milyon sevap yazar, bir milyon günahını affeder ve mertebesini de bir milyon derece yüceltir.”(5)

Bütün hadîs âlimleri, müfessirler, müellifler, şârihler bunu okuyan mü’mine verilen bu mükâfat ve müjde karşısında hayretlerini gizleyememişlerdir. O bakımdan bu duâyı kendimiz ihmâl etmediğimiz gibi, çoluk-çocuğumuza, yakınlarımıza, konu-komşumuza da mutlaka öğretmeliyiz. Bunun ehemmiyetini onlara da anlatmalıyız.

Tıybî rahımehullah’ın açıklamasına göre, çarşı-pazar gibi alış-veriş yerleri, hadîs-i şeriflerde, Allâh’ı zikre karşı en çok gaflet edilen mahaller olarak anlatılmıştır. Bir başka ifade ile buralar, daha çok şeytanın hükmünün geçerli olduğu ve askerlerinin toplandığı yerlerdir. O bakımdan buralarda zikir, şeytanla savaş ve onun askerlerini hezîmete uğratmak demektir. Rasûlüllah Efendimiz bu hadîs-i şeriflerinde, şeytana karşı bu savaşı veren kimsenin Allah indinde kavuşacağı ecri-mükâfâtı müjdelemektedir.

Kişi, ecrini-sevabını düşünerek, çarşıya girmeden bu tevhid-temcid-tehlil kelimelirini okursa, oranın yoğun gafletine karşı tedbirini almış, şuur ve idrâkini zikre hazırlamış olur, gaflete düşmez.

Bu temcid kelimelerinin okunma şekli, mutlak olarak ifade edilmiştir; dileyen sesli okur, dileyen sessiz.

Ve yine Tıybî rahımehüllah der ki:

“Kim çarşıda-pazarda Allâh’ı zikrederse, o kişi, haklarında Cenâb-ı Hakk’ın, ‘Onları ne ticaret ve ne de alış-veriş, Allâh’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar’(6) buyurduğu zümreye-gruba dâhil olur.”

***

Maneviyat büyüklerinden Sadeddîn-i Ferganî (ö.699/1300) hazretleri demiştir ki:

“Ölmüşlerin arkasından 70.000 kelime-i tevhid okunup, onların ruhlarına hediye edilirse, bu ölüler için verilen sadakaların en hayırlısıdır. Eğer bir kişinin ruhuna bir kimse veya bir kaç insan bir araya toplanıp, 70.000 tevhid okuyarak gönderirlerse Allah’ın izniyle ve kelime-i tevhidin şefaatiyle o kimse cehennem azabından kurtulur."

Muhyiddin ibn Arabi (1165-1239) hazretleri de bu hususta şunları söylüyor:

"Eğer bir kimse kendisi için veya bir başkası için, halis bir niyetle 70.000 tevhid okursa, o kişi cehennem azabından kurtulur."

Muhyiddin ibn Arabi sözlerini teyid için şu vak’ayı da naklediyor:

Bana Ebu'l-Abbas Kastalani şöyle anlattı: “Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri bir keresinde kelime-i tevhidi 70.000 kere okumuştu, fakat herhangi bir kimseye veya ruhuna onu bağışlamamış niyet de etmemişti. Bir gün cemaatle sofrada yemek yiyorlardı. Cemaat arasında kalp gözü açık, bir çocuk da vardı. Çocuk yemeğe elini uzattığı esnada bir anda elinden kaşık düştü ve feryad ederek ağlamaya başladı.

- 'Niçin ağlıyorsun?' diye sorulunca, çocuk;

-'Şu anda cehennemi ve cehennemde azapta olan annemi bana gösterdiler' dedi.

Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri diyor ki:

- Bu sözleri duyunca hemen içimden, 'Ya Rabbi! Senin rızan için okuduğum 70.000 tevhidi bu yavrunun annesine bağışlıyorum! Ne olur kabul buyur ve onu cehennemden halâs eyle!' diye yalvardım. Çocuk hemen sevinçle gülmeye başladı; ona,

- 'Ne oldu, biraz evvel ağlıyordun, şimdi gülüyorsun?' denilince de,

- 'Elhamdulillah! Annemi görüyorum, şu anda cehennem ateşinden kurtuldu!' dedi ve yemek yemeye başladı.

Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri,

- “Bu çocuğun keşfi doğrudur, bu hususta Peygamberimiz’den de rivayetler vardır. Kim 70.000 tevhidi kendi için veya bir başkası için okursa, bunun faydası tam hasıl olur” buyurdu. (7)

Hasan Arıkan hocaefendi (abimiz) de üstazı-üstazımız Süleyman Hilmi Silistrevi (k.s.) hazretlerinden, “Bunun 70.000 değil, 72.000 okunması lazım geldiği”ni, ısrarla nakletmektedir. "Müridin fıkhı mürşidinin amelidir" fehvasınca, müntesiplerinin dikkat nazarlarına arz olunur.


DİPNOTLAR
(1) Muhtâru’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye, H. no. 1003/1.
(2) Muhtâru’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye, H. no: 780
(3) el-Mektûbat, İmâm-ı Rabbânî, 1, 52.
(4) Mânâsı: “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur; O tektir, ortağı yoktur. Mülk ve hamd ona mahsustur (onundur). Hayatı da ölümü de o verir. Kendisi hayydır (diridir), ölümsüzdür. Her türlü hayır-iyilik onun elindedir. O her şeye kadirdir.”
(5) Tirmizî, Sünen, Dea‘vât, h. no: 3424.
(6) Kur’ân-ı Kerim, Nûr sûresi, 24/37.
(7) Mehmet Dikmen, Nükteler, Zaman gazetesi, 9 Mayıs 1994.


Cennetin anahtarı

Kelime-i tevhit cennetin anahtarıdır. Kelime-i tevhidin tezahürleri ise o anahtarın kilidine müsait hassas dişleridir. Vehb bin Münebbih radıyallahu anha denildi ki, “La ilahe illallah kelimesi cennetin anahtarı değil midir?” Buyurdu:

“Evet! Fakat dişsiz anahtar olmaz. Ancak dişleri olan anahtarla gelirsen kapı sana açılır, aksi halde açılmaz.”

Mahşerde, mizanda en ağır kelime kelime-i tevhiddir. İhlas ve samimiyetle söylenen bir kelime-i şehadet bütün diğer amellerden üstündür. Bütün peygamberlerin daveti ve tebliğleri daima bu cümlenin ifade ettiği hakikat çerçevesinde olmuştur. Bütün hak dinler bu kelimenin temeli üzerine bina edilmişlerdir. Allah Teala buyurur:

“(Ey Rasulüm) Sen’den önce gönderdiğimiz her peygambere. Benden başka ilah yoktur bana kulak verin! diye vahyetmişizdir.” (Enbiya, 25)

“Kelime-i tevhid, kalbin nurudur. İnsanın yüzünün nurudur. Küçük çocukların dilini konuşmaya La ilahe illallah ile açın (başlatın). Ölüm sırasında onlara kelime-i tevhidi telkin edin. Ancak kelime-i tevhidi hayata hakim kılmak çok önemlidir. Sadece iman etmek kafi değildir. Onu amel-i salihle süsleyerek ilahî imtihanlarda muvaffak olabilecek bir seviyeye yükseltmek zarureti vardır. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de insanlar yalnız inandık demekle hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar? Buna göre iman bir lütuf, imtihan da onun miyarı. Kuldan istenilen sabır ve teslimiyetle imanı muhafaza ise bir bedel mesabesindedir. Hasılı gerçek imanın bedeli kamil mümin olabilmektir.” (İslam İman İbadet, Osman Nuri Topbaş)

---------- saat 14:07 eklendi ---------- önceki mesaj saat 14:07 eklenmişti ----------

“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlühü”

Şehadeti söylemenin 130 kadar faydası vardır. Bunlardan 30 tanesi şunlardır:



Dünyada olan 5 fayda

1- Adı güzel çağrılır

2- İslamın emir ve yasakları kendisine farz olur.

3- Cezadan ve aşağılanmaktan kurtulur.

4- Allahü azim-üş-şan, ondan razı olur.

5- Cümle müminler ona muhabbet eder.


Ölürken olan 5 fayda

1- Azrail aleyhisselam ona güzel suretle gelir.

2- Yağdan kıl çeker gibi ruhunu alır.

3- Cennet kokuları gelir.

4- Müjdeci melekler gelir

5- Merhaba yâ mümin! Sen cennetliksin denir.


Kabirde olan 5 fayda

1- Kabri geniş olur.

2- Münker ve Nekir güzel suretle gelir.

3- Bir melek ona bilmediğini talim eder( öğretir )

4- Allahü azim-üş-şan bilmediğini hatırına getirir.

5- Cennetteki makamı görünür.


Arasat’ta olan 5 fayda

1- Sual ve hesabı kolay olur.

2- Kitabı sağından verilir.

3- Mizanda sevabı ağır gelir.

4- Arş’ın altında gölgelenir.

5- Sıratı yıldırım gibi geçer.


Cehennemde olan 5 fayda

1- Cehenneme girerse, Cehennem ehli gibi gözleri gök olmaz.

2- Şeytanı ile çatışmaz.

3- Ellerine ateşten kelepçe, boynuna zincir vurulmaz.

4- Hamim suyundan içirilmez.

5- Ebedi cehennemde kalmaz.


Cennette olan 5 fayda

1- Cümle melekler ona selam verir.

2- Sıdıklar ile refik olur.

3- Ebedi cennette kalır.

4- Allahü teala ondan razı olur.

5- Allahü tealanın cemalini görür.
 
Üst