- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,457
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0
Günlük rutinimiz ve hijyen alışkanlıklarımızın çoğu aslında sandığımızın aksine bize yarar sağlamaktan çok zarar veriyor. İşte bunu biraz olsun değiştirmek için yüzleşmemiz gereken rahatsız edici gerçekler:
1. Antibakteriyel el sabununuz, hormonal dengenizi mahvediyor olabilir. Dahası, bakterilerle savaşmakta sandığınız kadar etkili değil.
Antibakteriyel sıvı el sabunlarının çoğu hormon seviyelerinde değişikliğe neden olduğu kanıtlanmış olan triklosan adlı bir madde içerir. Ayrıca ABD Sağlık Bakanlığının raporuna göre bu sabunların hastalıkları önlemede diğer sabunlara göre bir üstünlükleri yok.
2. Giysilerinizi yıkamak onları kirden arındırıyor olabilir; ancak aynı zamanda, çamaşırlarınıza bolca E.coli bakterisi ve dışkı da bulaştırıyor.
Arizona Üniversitesinden bir mikrobiyoloji profesörü olan Dr. Charles Gerbanın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, iç çamaşırlarının yıkandığı sadece bir makine turu, bağırsakta yaşayan E.coli bakterilerinden 100 milyon kadarını suya bulaştırır ve bu bakteriler, sonraki yıkamaya da transfer olur. Durumu hafifletmek için alınabilecek önlemler var. Örneğin makinenizi 150 derecede çalıştırmanız ve yıkama sonrasında bakterilerin nemli ortamda çoğalmasını önlemek amacıyla, çamaşırları kurutma makinesine olabildiğince çabuk yerleştirmeniz. Ancak hiçbir önlem, tam bir kurtuluş sağlamayacak.
3. Muhtemelen vaktinizin çoğunu evinizin en kirli kısımlarıyla haşır neşir olarak geçiriyorsunuz.
Banyo zeminleri her santimde karede milyonlarca bakteriye ev sahipliği yaparken, mutfak evyesinin sadece deliğinde bu sayı katlanarak çoğalıyor. Brooklyn, New Yorktaki Long Island College Hastanesi ve Harvard Halk Sağlığı Okulunun bulgularına göre, etrafı ıslatarak bakteri üremesine davet çıkaran tüm o kap kacaklar sayesinde mutfak evyeniz, klozetinizden çok daha kirli.
4. Sifonu çektiğinizde içeri gidenler kadar dışarı çıkanları da hesaplamak gerekebilir.
Dr. Gerba, sifon çekilmesi sonrasında klozet içeriğinin dışarı fışkırmasını, havai fişeğe benzetiyor. Fışkıran parçacıklar, klozetin yaklaşık 2 metre çevresine kadar yayılarak, banyonun diğer ucundaki diş fırçanızı da kaplayabiliyor.
5. Diş telleriniz hayal edebileceğinizden çok daha korkunç olabilir.
UCL Eastman Diş Kliniği araştırmacıları, damağa takılan diş teli kullanan hastaların yaklaşık yüzde 50sinin, tehlikeli enfeksiyonlara yol açabilen MRSA türü de dahil olmak üzere yüksek miktarda bakteri barındırdığını keşfetti. Bu durumdan kaçınmak için, damak telinizi özenle temiz tutmanız yeterli olacaktır
6. Ellerinizi hava kurutucularıyla kurutuyorsanız, kağıt havlulara dönme vakti gelmiş olabilir.
Westminister Üniversitesinde yapılan çeşitli deneylerde, kağıt havlunun en güvenli el kurutma yöntemi olduğunu belirlendi. Kağıt havlu yardımıyla ellerimizi kurutmak için ihtiyaç duyduğumuz süre, hava akımıyla çalışan bir kurutucunun gerektireceğinin 3te 1i kadar ve bu da, bakterilerin nemli ellerimizde üremesi için daha az vakit demek.
7. 5 Saniye Kuralı diye bir şey yok.
Weill Cornell tıp okulu enfeksiyon bölümü başkanı Dr. Roy M. Gulick, New York Timesa yaptığı açıklamada, 5 saniye kuralı, 0 saniye kuralına dönüşse iyi olur diyor. Çünkü yapılan araştırmalara göre, yiyecek yere temas ettiği anda bakterilerin %99u geçiş yapıyor. Tabii bazı yüzeyler diğerlerine göre daha tehlikeli: Nemli ya da halı kaplamalı yerler, bakteri çoğalması için sert ve kuru olanlardan çok daha elverişli. Yiyeceğin niteliği de fark yaratabiliyor: Yüksek oranda tuz ya da şeker içeren besinlerin, bakteri alımına karşı daha dirençli olduğu saptandı.
8. Göbek deliğinizi artık daha dikkatli temizleyeceksiniz.
Araştırmacılar, neredeyse sadece göbek deliklerinde barınabilen binlerce ender bakteri türü keşfetti. Örneğin aynı araştırmada kullanılan bir erkeğin göbek deliğinde, öncesinde sadece Japonyadaki lağım kanallarında rastlanılan bir bakteri türü bulundu. Fazla söze gerek yok, ne yapacağınızı biliyorsunuz
9. Akneyle tamamen yanlış yoldan savaşıyor olabilirsiniz.
Akne problemlerinin çoğu deri altı kaynaklı olduğu için, büyük dikkatle tedavi edilmelidir. Akne karşıtı temizleyici kullanıyorsanız ya doktorun tavsiye ettiği ürünü ya da en azından yumuşak, yıpratmayan ve alkolsüz olanlarından kullanın. Çünkü diğerlerinin yan etkileri, sadece aknenizi daha kötü etmeye yarar. Çoğu akne sabunu ise cildimizden gereğinden fazla yağ alır, bu da daha çok akneye zemin hazırlar. Uzmanlar, cildimizin doğal nem oranıyla savaşmamamız gerektiğini söylüyor.
10. Her gün duş alarak işi çok abartıyorsunuz.
Columbia Üniversitesinden dermatolog Michelle Hanjani , Saçınızı her gün yıkıyorsanız, saç derinizdeki, doğal saç yağı olan tüm sebumu ortadan kaldırmış oluyorsunuz. O zaman cildiniz de daha çok yağ üretiyor diyor. Hanjani, saçınızı haftada en fazla 2-3 defa yıkamanızı öneriyor. Yine de bunu her gün yapma ihtiyacı hissediyorsanız, şampuanınızın nazik olduğundan emin olun ve durulayıp tekrar şampuanlamayı unutun.
11. Muhtemelen lenslerinizin bakımını tamamen yanlış yapıyorsunuz.
ABDde 40 milyona yakın insan üzerinde yapılan bir araştırma, neredeyse hiç kimsenin lenslerine doğru bakımı uygulamadığını ortaya çıkardı. Kontakt lensler kolayca biyofilm denilen ince bakteri katmanıyla kaplanabiliyor. Lensleri musluk suyunda yıkamak, her gün aynı lens solüsyonunu kullanmak sıklıkla yapılan, basit ama lens yüzeyindeki bakteri popülasyonunu patlatabilecek tehlikeli hatalar.
Hürriyet
1. Antibakteriyel el sabununuz, hormonal dengenizi mahvediyor olabilir. Dahası, bakterilerle savaşmakta sandığınız kadar etkili değil.
Antibakteriyel sıvı el sabunlarının çoğu hormon seviyelerinde değişikliğe neden olduğu kanıtlanmış olan triklosan adlı bir madde içerir. Ayrıca ABD Sağlık Bakanlığının raporuna göre bu sabunların hastalıkları önlemede diğer sabunlara göre bir üstünlükleri yok.
2. Giysilerinizi yıkamak onları kirden arındırıyor olabilir; ancak aynı zamanda, çamaşırlarınıza bolca E.coli bakterisi ve dışkı da bulaştırıyor.
Arizona Üniversitesinden bir mikrobiyoloji profesörü olan Dr. Charles Gerbanın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, iç çamaşırlarının yıkandığı sadece bir makine turu, bağırsakta yaşayan E.coli bakterilerinden 100 milyon kadarını suya bulaştırır ve bu bakteriler, sonraki yıkamaya da transfer olur. Durumu hafifletmek için alınabilecek önlemler var. Örneğin makinenizi 150 derecede çalıştırmanız ve yıkama sonrasında bakterilerin nemli ortamda çoğalmasını önlemek amacıyla, çamaşırları kurutma makinesine olabildiğince çabuk yerleştirmeniz. Ancak hiçbir önlem, tam bir kurtuluş sağlamayacak.
3. Muhtemelen vaktinizin çoğunu evinizin en kirli kısımlarıyla haşır neşir olarak geçiriyorsunuz.
Banyo zeminleri her santimde karede milyonlarca bakteriye ev sahipliği yaparken, mutfak evyesinin sadece deliğinde bu sayı katlanarak çoğalıyor. Brooklyn, New Yorktaki Long Island College Hastanesi ve Harvard Halk Sağlığı Okulunun bulgularına göre, etrafı ıslatarak bakteri üremesine davet çıkaran tüm o kap kacaklar sayesinde mutfak evyeniz, klozetinizden çok daha kirli.
4. Sifonu çektiğinizde içeri gidenler kadar dışarı çıkanları da hesaplamak gerekebilir.
Dr. Gerba, sifon çekilmesi sonrasında klozet içeriğinin dışarı fışkırmasını, havai fişeğe benzetiyor. Fışkıran parçacıklar, klozetin yaklaşık 2 metre çevresine kadar yayılarak, banyonun diğer ucundaki diş fırçanızı da kaplayabiliyor.
5. Diş telleriniz hayal edebileceğinizden çok daha korkunç olabilir.
UCL Eastman Diş Kliniği araştırmacıları, damağa takılan diş teli kullanan hastaların yaklaşık yüzde 50sinin, tehlikeli enfeksiyonlara yol açabilen MRSA türü de dahil olmak üzere yüksek miktarda bakteri barındırdığını keşfetti. Bu durumdan kaçınmak için, damak telinizi özenle temiz tutmanız yeterli olacaktır
6. Ellerinizi hava kurutucularıyla kurutuyorsanız, kağıt havlulara dönme vakti gelmiş olabilir.
Westminister Üniversitesinde yapılan çeşitli deneylerde, kağıt havlunun en güvenli el kurutma yöntemi olduğunu belirlendi. Kağıt havlu yardımıyla ellerimizi kurutmak için ihtiyaç duyduğumuz süre, hava akımıyla çalışan bir kurutucunun gerektireceğinin 3te 1i kadar ve bu da, bakterilerin nemli ellerimizde üremesi için daha az vakit demek.
7. 5 Saniye Kuralı diye bir şey yok.
Weill Cornell tıp okulu enfeksiyon bölümü başkanı Dr. Roy M. Gulick, New York Timesa yaptığı açıklamada, 5 saniye kuralı, 0 saniye kuralına dönüşse iyi olur diyor. Çünkü yapılan araştırmalara göre, yiyecek yere temas ettiği anda bakterilerin %99u geçiş yapıyor. Tabii bazı yüzeyler diğerlerine göre daha tehlikeli: Nemli ya da halı kaplamalı yerler, bakteri çoğalması için sert ve kuru olanlardan çok daha elverişli. Yiyeceğin niteliği de fark yaratabiliyor: Yüksek oranda tuz ya da şeker içeren besinlerin, bakteri alımına karşı daha dirençli olduğu saptandı.
8. Göbek deliğinizi artık daha dikkatli temizleyeceksiniz.
Araştırmacılar, neredeyse sadece göbek deliklerinde barınabilen binlerce ender bakteri türü keşfetti. Örneğin aynı araştırmada kullanılan bir erkeğin göbek deliğinde, öncesinde sadece Japonyadaki lağım kanallarında rastlanılan bir bakteri türü bulundu. Fazla söze gerek yok, ne yapacağınızı biliyorsunuz
9. Akneyle tamamen yanlış yoldan savaşıyor olabilirsiniz.
Akne problemlerinin çoğu deri altı kaynaklı olduğu için, büyük dikkatle tedavi edilmelidir. Akne karşıtı temizleyici kullanıyorsanız ya doktorun tavsiye ettiği ürünü ya da en azından yumuşak, yıpratmayan ve alkolsüz olanlarından kullanın. Çünkü diğerlerinin yan etkileri, sadece aknenizi daha kötü etmeye yarar. Çoğu akne sabunu ise cildimizden gereğinden fazla yağ alır, bu da daha çok akneye zemin hazırlar. Uzmanlar, cildimizin doğal nem oranıyla savaşmamamız gerektiğini söylüyor.
10. Her gün duş alarak işi çok abartıyorsunuz.
Columbia Üniversitesinden dermatolog Michelle Hanjani , Saçınızı her gün yıkıyorsanız, saç derinizdeki, doğal saç yağı olan tüm sebumu ortadan kaldırmış oluyorsunuz. O zaman cildiniz de daha çok yağ üretiyor diyor. Hanjani, saçınızı haftada en fazla 2-3 defa yıkamanızı öneriyor. Yine de bunu her gün yapma ihtiyacı hissediyorsanız, şampuanınızın nazik olduğundan emin olun ve durulayıp tekrar şampuanlamayı unutun.
11. Muhtemelen lenslerinizin bakımını tamamen yanlış yapıyorsunuz.
ABDde 40 milyona yakın insan üzerinde yapılan bir araştırma, neredeyse hiç kimsenin lenslerine doğru bakımı uygulamadığını ortaya çıkardı. Kontakt lensler kolayca biyofilm denilen ince bakteri katmanıyla kaplanabiliyor. Lensleri musluk suyunda yıkamak, her gün aynı lens solüsyonunu kullanmak sıklıkla yapılan, basit ama lens yüzeyindeki bakteri popülasyonunu patlatabilecek tehlikeli hatalar.
Hürriyet