İnanmak... Ateist

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Değerli arkadaşlarım

Aramıza bizim gibi düşünmeyen yeni bir arkadaşımızın katılmasından dolayı,bu gibi hassas bir konuda,ortamın gerginleşmesi ihtimaline karşı yarın sabah saat 09.00'a kadar konuyu kilitmeyi uygun görüyorum.

Ve orcagada arkadaşımızın fikrine karşı saygı duymak amacıyla,konuyu tekrar gözden geçirip karşıt fikri rencide edecek mesajlar silinmiştir.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
hayırlı sabahlar sdn üyeleri ve misafirleri

bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi;aramızda bizim gibi düşünmeyen arkadaşlar olması münasebetiye (velevki olmasa bile) bu gibi hassas konularda paylaşımlarımızı hakaret ve saygısızlık içeren kelimelerden uzak tutarak devam etmeniz temennisiye düşüncelerinize konumuzu tekrardan açıyorum.

Not:En ufak bir hakaret ve saygısızlık içeren mesajlar derhal tarafımdan silinecektir.Eğer benim gözümden kaçar ise global mod. arkadaşlarımın derhal müdahale etmelerini istirham edeceğim.

Saygılarımla
 

yedihill

Öğrenci
Katılım
25 Aralık 2006
Mesajlar
56
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ben bunun cevabını bulamamış birisiyim. çıkamadığım nokta ise şudur, cevabı bulamıyorum? örnekle sormak istiyorum:
dünyada herkes eceli ile ölmüyor( ecel biraz havada kaldı, yani kendi kendine diyeyim) bir kısım insanlara kazalarla cinayetlerle ve buna benzer şekilde ölüyor?
şimdi cinayet sonucu ölen birisinin kaderinde bu var mıdır? [yoksa tanrının kontrolü dışında olay var diye düşünürüm] kaderinde var diyelim, demekki bir başka insanın kaderinde de birini öldürmek olması gerek, [ gene yok ise kontrol dışına çıkıyor] işte kader ölmek yada öldürmek var ise bunun günahını kişi neden çekiyor.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
ilk başta herşey kader ile takdir edilmiştir. yani belirlenmiştir yani yazılmıştır.
o zaman biz neden mesul oluruz diye bir sual insanın aklına geliyor

CEVAP:

bunu bir misalle açıklayayım

şimdi siz yüksek bir tepede otuyorsunuz ve o tepenin etrafını dolaşan bir yol var ve siz o yoldan geçen arabaların doğal olarak gidiş ve geliş istikametlerini de görebiliyorsunuz.

tam bu sırada bir baktınız ki bir araba o tepenin etrafını dolaşan yolun başlangıcında hatalı bir sollama yapmaya başladı. Ve bir baktınız ki karşı taraftanda bir başka araba geliyor. yol virajlı olduğu için yanlış sollama yapan araba karşı taraftan geleni doğal olarak görmüyor ama siz görüyorsunuz.

Ve o anda elinizde (biraz teknolojik cevap vereyim) internet mevcut.o anda tüm dünyaya kaza olmadan önce haber verseniz ve deseniz ki:
şu mevkide
şu saatte
şu plakalı araçlar çarpışacak ve süratli olduğu için büyük ihtimalle en az iki tarafda ölecek. deseniz.

SORUMLU SİZ OLUR MUSUNUZ?

Aynen kader de öyle
Allah bizim önceden yapacaklarımızı biliyor ve yazıyor
Aynen sizin yazıp tüm dünyaya neşretmeniz gibi


ve olay olduğu zaman mesul o olaya sebep olan kimsedir.

Cumaya gideceğim için biraz acele yazdım
Anlaşılmayan bir nokta olursa cumadan sonra inşallah daha da anlaşılır halde anlatabilirim

Saygılarımla
 

Corbett

Asistan
Katılım
2 Eylül 2007
Mesajlar
235
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hayır, arkadaşım.Alın yazısı yok.Allah bizi yaratmadan önce ne yapacaklarımızı biliyordu.Yani insan kukla gibi sınav görmüyor.Biz yaptıgımız ve yapacagımız ıcın kader var.
 

zatialim

Öğrenci
Katılım
2 Şubat 2008
Mesajlar
58
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
mrb arkadaşlar..bugüne kadar cok fazla ateistlik muhabbetine katıldım.kimileri birbirlerine cok saygılı kimileride cok saygısızca davrandı..ama anladığım şu oldu Allahı bilmek okumakla anlamakla olmuo..görmekle oluoo..inananlar dışarya baktıgında görüoolar.anlıyolar yaratıcıyı..inanmayanlar görmüyorlar.aslında hepsi bu.
 

yedihill

Öğrenci
Katılım
25 Aralık 2006
Mesajlar
56
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"Allah bizim önceden yapacaklarımızı biliyor ve yazıyor"
kişinin kaderinde hatalar ve doğruları var diye bir anlam çıkarıyorum buradan ve hatalardan sorumlu olmak yanlış oluyor. kaderde varsa yapacağım yapmazsam bu sefer, kader diye bir şey olmaz.
internetin olayı duyurması sadece olacak olanı yazmak oluyor. sanırım doğru bir örnek olmadı.
hatalı sollama yapanın kaderinde bu yazılmış mıdır? yazılmış ise bu hatasında dolayı neden cezalandırılır?
alın yazısı ile kader aynı şey olması gerek,
allah yapacaklarımızı biliyor adam öldürenin de adam öldüreceğini biliyor, adam öldürenin ne suçu var
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Değerli arkadaşım yedihill

inşallah bunu cumadan geldikten sonra açıklamaya çalışacağım

yalnız şimdilik şu kadar söyliyeyim ki

siz bir öğretmen olsanız vede işinizde tam bir profesyonel olsanız aşağı yukarı hangi öğrenciniz sınıfta kalacak hangisi geçecek bilirsiniz değil mi?

ve bunu önceden bir kağıda yazsanız;

bu arada yine bu yola başvurmadan her halukarda bir sınava tabi tutarsınız değil mi?

Ama sonuçta sonuç sizin bildiğiz gibi çıkar

peki bir öğrencinin demeye hakkı olurmu ki siz önceden yazdıınız ve beni sınıfta biraktınız diye

inanın geç kaldım kusura bakmayın

Tüm sdn üye ve misafirlerimizin cumalarını tebrik ediyorum

inşallah cumadan sonra görüşme temennisiyle

Saygılar
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Varlık âleminin başlangıcından sonuna, yani ezelden ebede kadar olacak şeylerin; zamanını, yerini, niteliğini, özelliklerini, kısaca ne, nerede, ne zaman ve nasıl olacaksa, olmadan önce bunların hepsini Allah'ın bilmesine "kader" ve herşeyin zamanı gelince O'nun bilgisine uygun olarak var olmasına da "kaza" denir. Ya da tersine, birincisine "kaza", ikincisine "kader" denir. Dilimizde "takdir-i ilâhî", "alın yazısı" ve "kader" olarak anılır."Felek" de bazen "kader" anlamlarında kullanılır.
Kader'e inanma, iman esaslarının en önemlilerindendir. Çünkü imanın diğer şartlarına sağlam olarak inanmak da, kadere inanmaya bağlıdır. Meselâ kadere inanmayan, Allah'ın herşeyi bilebileceğine de inanmamış olur. Ya da tersinden söylersek, Allah'ın herşeyi bilebileceğine inanan kadere de inanmış olur. Zaten kader, herşeyin nasıl ve ne zaman olacağını bilmek demektir.

Kader Allah'ın bilme sıfatıyla ilgili olduğu gibi, dileme ve yaratma sıfatıyla da ilgilidir. Yani Allah bir şeyin olmasını ya da olmamasını diler, o şeyin ne zaman ve nasıl olacağını bilir, zamanı gelince de onu, önceden dilediği ve bildiği şekilde yaratır. Işte kaderi kabul etme, aslında bunları kabul etme demektir.

Kader meselesi iyi kavranıldığında, "tesadüf" denen birşeyin olmadığı, en küçügünden en büyügüne kadar her olayın bir sebepler zincirine bağlı olarak meydana geldiği ve bu zincirin başında Allah'ın bulunduğu anlaşılır. Hattâ bir yaprağın agaçtan düşerken sağa sola dönmesi bile bir takdirin gereğidir. Olaylar zinciri üzerinde kafa yoran herkes bunu kavrayabilir.
Bu açıklalardan sonra ben şunu derim.Kader denen şeye inanırsak İnsanın iradesini reddetmemiz gerekir.Yani insan kendi iradesi ile yaşamıyor.Yaşadığı her şey baştan yazılmıştır.O halde öteki dünyada ceza görmesi doğru değildir.Eğer insanın kendi iradesi vardır ve yaptığı herşeyi kendi akıl ve iradesi ile yapıyor dersek o halde burada tanrının herhangi bir müdahalesi yoktur.Öyle ise kader denen şey yoktur.Lafı dolandırmak,kulağı diğer taraftan göstermek sonucu değiştirmez.Sevgi ve saygılar sunarım.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yedihill arkadaşın mesajında görüldüğü gibi insanın idrakının yetmediği şeyler dinlilerde de dinsizlerde de görülebiliyor.Siz tanrı vardır diyerek bense yoktur diyerek çözüyoruz kısaca olayı.Hayatın başlangıcı ve gerekliliği konusunda gerek teolojinin gerekse teoloji dışı bilimselliğin gidebileceği yer şuan için kısıtlı.Ama şunu unutmayın.Size göre dininizi sorgulamaya başlamak dinden çıkmanın başlangıcı sayılır.Kati olarak emredildiği bilinen bir mevhuma hadi "ya bu böyle olamaz olmamalı" dediğinizde size göre şeytan dürtüyor bana göreyse eksiklik ve bir tanımsızlık var.
İşte dinsiz olmanın temeli bu.Kutsal sayılan kitapların ve dinlerin varolmaya başladığı çağlarda gereklilik,bir nevi toplumsal talep ve arz dengesi sebebiyle kafası çalışan ama yine de insan olan zatlarca düzenlenen ilkel anayasalar olması fikri böyle bir durumda hiç de yadsınabilecek gibi gelmiyor bana.
 

yedihill

Öğrenci
Katılım
25 Aralık 2006
Mesajlar
56
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
heh işte bu mehmeh1101 örnek güzel oldu, teşekkür ederim.
peki; öğrenci öğretmenin yazdığı gibi çıkmaz ise öğretmen yanılmış mı olur? çocuğun kafasına bir şey düştü ve ders çalışmalaya başladı mesala
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Orcagada, çoğunluğun görüşü aksine aslında İslam sorgulama dinidir. Hatta herkes, "neden inanıyorsun" sorusunun cevabını verebilmelidir.

Bu konuda bir hadis yanlış hatırlamıyorsam şöyle der;
"İki türlü utanma vardır. Birincisi mü'minin Allah'tan çekindiği için günah işlemekten utanmasıdır. Diğeri de cahilin soru sormaktan utanmasıdır."

Yani İslam'a göre sorgulamamak "cahil"in işidir. Sorma ve sorgulamayı teşvik eden çok fazla hadis mevcuttur. Hatta dediğim gibi, İslam'a göre ölümden sonra sorulacak sorular sadece basit cevapları olan "rabbin kimdir" gibi sorular değildir; "neden Allah" gibi sorular sorulacaktır. Kişinin buna "babamdan gördüm" ya da "hocaefendi öyle söyledi" diye cevap vermesi makbul olmayacağı için, herkesin inanmakta bir sebebinin olması gerekir.

Bir de teolojinin hayatın başlangıcı konusunda herhangi bir değişim göstermesi beklenmemelidir. Zaten beklenirse, kendi kendiyle çelişkiye düşmüş olur. Çünkü ilahi kabul edilen tüm dinlere göre bir yaratıcı herşeyi yoktan var etmiştir. Mahiyeti öğrenilebilir, ki bilim yardımıyla olur. Ancak muhteviyatı değişmez. Örneğin dünyanın nasıl var olduğu bilgisi değişmez, ama ilkel atmosferde hangi gazların nasıl oluşumlar gösterdiği bilgisi gelişip güncelleşebilir. Dine göre de bu kabul görür; yoksa bağnazlık olur. Yani din, bilimden bu konuda ayrı veya bilime düşman değildir. Aksine, bilimle uğraşırken müslüman olan bilim adamları vardır. Çünkü din, bilimin büyük abisidir ve aslında büyük abi olarak onu koruması, kollaması ve büyütmesi gerekmektedir.

Bu konuda söylenebilecek çok fazla şey var; ama konu itibarıyla bunlar yeterli olmalı. Konu da zaten kader konusu, herkesin az çok söyleyeceği bir şey vardır ama aslında gerek yoktur. Mehmet az ve yeterli bilgiyi vermiş bence.
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yalnız bu verdiğiniz örnek kaderi açıklayıcı bir örnek değildir.Şöyleki;Burada öğrencinin kalıp kalmayacağını bilmek tanrının bilgisi dahilinde bir şey olabilir ama irade öğrencinin kendi iradesidir ve tanrının bir müdahalesi yoktur.Oysa kadere imanda tanrının mutlak iradesi vardır.Yani öğrenci kendi iradesi ile çalışkan yada tembel olmuyor.Tanrının iradesi ile çalışkan yada tembel oluyor.Eğer kader denen şey varsa tanrının iradesi ile olur,öğrencinin kendi iradesi ile bir şeçimi sözkonusu olduğunu savunursanız,tanrı burada sadece bir gözlemci sıfatına düşer.Ya tanrı vardır,kader denen şeyi kendi gücü ve kudretine dayanarak tüm evren için geçerli kılmıştır dersiniz ve sorgulamadan kadere iman edersiniz.O zamanda insanlar doğal olarak kendileri sorumlu olmadıkları halde neden ceza yada tam tersi ödül aldıklarını sorduklarında cevap veremezsiniz.Burada tanrı insanın ne yapacağını baştan bildiği için sorumluluğu yoktur diyorsanız(ki örnekten öyle dediğiniz anlaşılıyor)o zaman kader denen şey yoktur.Çünki burada tanrı karışmıyor,ne yapıyorsa insan kendi iradesiyle yapıyor demeniz gerekir.Mantıgen...ehlen ve sehlen saygı ve sevgiler sunarım.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Arkadaşlar yeryüzünde yaşanmış yaşanacak gelmiş geçmiş ne varsa tanrı katında varoluşun başladığı anda kaleme verilen "yaz" emriyle yazılan levf-i mahfuz adlı bir kitap olduğu ve tüm kutsal kitapların dahi bu kitaptan çıkarıldığı en azından müslümanlarca bilinir.Ayrıca öyle bir kitapdır ki her bir hücre ya da zerrenin bile orada kaderi yazılıdır.
Bu durumda ben özgür iradeliyim kötüyü ya da iyi seçerim demek ne kadar doğru olabilir ki.Nihayetinde bu kitap sabitse ani bir hareketle değiştirilemiyecek katiliğe sahipse yani kader önceden belliyse özgür irademizle seçim yapıyoruz diyebilecek misiniz.
 

yedihill

Öğrenci
Katılım
25 Aralık 2006
Mesajlar
56
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
öncelikle "dinsiz" kelimesi inançsız olarak yorumlanmasa iyi olur diye düşünüyorum, çünkü bir yaratıcıya inanıp dine inanmayan insanlar var bunlar inançlı ama tanrının insanlarla iletişim kurduna inanmazlar, bunlar dinsiz.
şimdi kader sorusunu ne kadar eşelersek eşeleyelim cevaplar tam hedefi vuramaycak çünkü yöntem farkı var. inançlı olanların evetle hayır arasında 3. bir şıkkı vardır. inançsız olanlardaşıkka ise evet ile hayır arasında 3. şıkka yer yoktur.

2. soru: CİHAT, nedir? din uğruna yapılan savaş, kime karşı müslüman olmayanlara karşı, ee önceki dinler ne olacak ve onlara inananlara ne olacak. windows bir sonraki sürümde bir öncekini destekliyor. (internet örneği için)
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
şimdi kader meselesine bakarken öncelikle şunları da birlikte ele almalıyız

1:kader
2:kaza
3:cüzi irade

burada kader ve kazayı konuşurken bir de Allahın bize vermiş olduğu cüzi bir irade var.

yani bir öğretmen sınıfta kimin kalacağını ve geçeceğini bilirken o öğrencilerin üzerinde bir baskı uygulamıyor

yani iradelerini elinden almıyor

ama sonuçta o çocuğun sınıfı geçip kalmasında ise mutlak bir iradesi mevcuttur.

şimdi dersine çalışmayan tenbellik yapan bir öğrenci diyebilir mi

Öğretmenim senin benim üzerimde sınıfı geçip kalmamda mutlak bir iraden var
o zaman sen beni sınıfta bıraktın diyebilir mi?

birde öğrencinin tembel veya çalışkan olması sizce Allah'ın iradesimi
yoksa öğrencinin iradesimi

Hacıcavcav arkadaşımız öğretmenin iradesi ile olur demek istiyor
burda yanılıyor
Allahın bilgisi dahilinde oluyor iradeyi öğrenciye bırakıyor
ve seçenek sunuyor
diyor ki:

dersine çalış sınıfı geçersin
çalışmazzan kalırsın

Burda irade öğrencide bilgi allah katında
yani bir işte irademizi elimizden almıyor

bir şişe şarap bir şişe meyve suyu var

Allah baştan demiş şarabı içersen şöyle olur meyse suyunu içersen böyle olur
tercih senin diyor

Ama senin ne yapacağını ezeli ilmiyle biliyor

Aynen öğretmenin öğrencilerinin sınıfta geçip kalması gibi

Sonuç olarak
Allah bize iyi veya kötü yolda kullanabileceğimiz bir cüzi irade de vermiş
Ben herşeyi biliyorum diye irademizi elimizden almamış
Kanunlar koymuş kurallar koymuş kim kanunlara ve kurallara uygun hareket ederse mükafatını aksini yaparsa cezasını görür.

Saygılarımla


 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Selamlar arkadaşlar.


Hacıcavcav,
Oysa kadere imanda tanrının mutlak iradesi vardır.
Bu bilgiyi nereden edindin acaba? Eğer herhangi bir kaynaktan okuduysan da o, İslam'ın görüşünü temsil etmiyor. Kısacası İslam adına ortaya koyduğun düşünce, İslam alimlerine aitmiş gibi de görünse yanlış bir bilgidir.

Eğer kader denen şey varsa tanrının iradesi ile olur
Tanrı varlığının olması, kaderin mutlak olmasını neden zorunlu kılıyor anlayamadım? Yani buna akli delilin nedir?

Öğrenci örneği de gayet yerindedir. Bazı yönlerde ele alındığında eksiklikleri var, ancak bu konuya az çok yeterli bir örnektir. Dolayısıyla tanrı herşeyi yazmıştır, biz de bu senaryoya göre oynarız fikri ne olursa olsun yanlıştır. İnsanın kendi kararları konusunda kesin bir iradesi vardır. Bunlar ise yaratıcının sadece önceden bildiği bir husustur. Ancak insanın kendi kararına bağlı olmayan şeyler akılları karıştırmış ve kaderin mutlak olarak belirlendiği ve insanın iradesiz olduğu çıkmazını gerçek zannettirmiştir. Örneğin kimse doğduğu yeri, ailesini kendisi seçmez. Veya otobüste giderken şoförün kaza yapması da onun iradesinde değildir. Ancak otobüse binmek onun kendi kararı ve iradesiyledir. (Tabi bu yerine göre bir sorumluluktur, yerine göre değildir; onun konusu ayrıdır.)

Dolayısıyla bundan çok net anlaşılan sonuç; insan kendi iradesiyle verdiği kararlardan sorumludur. Ancak kendi iradesi olmadan kaderinde olan şeylerin vuku bulmasından sorumlu değildir. Böylece kader, diğerlerini de etkileyecek olan olayların test, ceza, mükafat gibi olgular içinde sunulmasıyla, insanın kendi iradesinin birleşiminden oluşur.

Bu arada iradenin var olup olmadığını tartışmak bile var olduğunun basit ve güzel bir kanıtıdır. Ayrıca kader değişmez bir çizgi de değildir. Zaten en önemli kısmını insanın kendisinin çizdiğini göz önünde bulundurursak, kendisinin çizmediği kısmını da değiştirmesi mümkündür. (Örneğin bazı ammeleri yapmak İslam'a göre ömrü uzatır, bazı ameller kısaltır.)
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
Selamlar arkadaşlar.


Hacıcavcav,
Oysa kadere imanda tanrının mutlak iradesi vardır.
Bu bilgiyi nereden edindin acaba? Eğer herhangi bir kaynaktan okuduysan da o, İslam'ın görüşünü temsil etmiyor. Kısacası İslam adına ortaya koyduğun düşünce, İslam alimlerine aitmiş gibi de görünse yanlış bir bilgidir.

Eğer kader denen şey varsa tanrının iradesi ile olur
Tanrı varlığının olmasın, kaderin olmasını neden zorunlu kılıyor anlayamadım? Yani buna akli delilin nedir; neden sana göre tanrı varsa kaderin de tamamen mutlak olması gerekir?

Öğrenci örneği de gayet yerindedir. Bazı yönlerde ele alındığında eksiklikleri var, ancak bu konuya az çok yeterli bir örnektir. Dolayısıyla tanrı herşeyi yazmıştır, biz de bu senaryoya göre oynarız fikri ne olursa olsun yanlıştır. İnsanın kendi kararları konusunda kesin bir iradesi vardır. Bunlar ise yaratıcının sadece önceden bildiği bir husustur. Ancak insanın kendi kararına bağlı olmayan şeyler akılları karıştırmış ve kaderin mutlak olarak belirlendiği ve insanın iradesiz olduğu çıkmazını gerçek zannettirmiştir. Örneğin kimse doğduğu yeri, ailesini kendisi seçmez. Veya otobüste giderken şoförün kaza yapması da onun iradesinde değildir. Ancak otobüse binmek onun kendi kararı ve iradesiyledir. (Tabi bu yerine göre bir sorumluluktur, yerine göre değildir; onun konusu ayrıdır.)

Dolayısıyla bundan çok net anlaşılan sonuç; insan kendi iraadesiyle verdiği kararlardan somuludur. Ancak kendi iradesi olmadan kaderinde olan şeylerin vuku bulmasından sorumlu değildir. Böylece kader, diğerlerini de etkileyecek olan olayların test, ceza, mükafat gibi olgular içinde sunulmasıyla, insanın kendi iradesinin birleşiminden oluşur.

Bu arada iradenin var olup olmadığını tartışmak bile var olduğunun basit ve güzel bir kanıtıdır. Ayrıca kader değişmez bir çizgi de değildir. Zaten en önemli kısmını insanın kendisinin çizdiğini göz önünde bulunudursak, kendisinin çizmediği kısmını da değiştirmesi mümkündür. (Örneğin bazı ammeleri yapmak İslam'a göre ömrü uzatır, bazı ameller kısaltır.)
"Ne yeryüzünde ne de kendinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta (yazılmış, ezelî bilgimizle tesbit edilmiş) olmasın. Şüphe yok ki, bunlar Allah için kolaydır. (Başınıza gelecek olayları, önceden bir kitaba yazdık ki) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve (Allah'ın) size verdiği ile sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendisini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid (57) : 23)

Kaza ve kadere iman İslam'ın Amentüsü'nde, yer alan önemli iman esaslarından birisidir:

Kader; Yüce Allah'ın, en küçüğünden en büyüğüne kadar kainatta cereyan edecek olan bütün olayları ezelde bilmesi ve takdir etmesi, kaza da, yeri ve zamanı geldikçe bu olayları yaratmasıdır.

Görüldüğü gibi bu iman esası aslında doğrudan doğruya Allah'a iman ile ilgilidir. Bu inancımızla biz, Allah'ın tek yaratıcı olduğunu, sonsuz bir kudret, irade ve ilme sahip bulunduğunu bir kere daha teyit etmiş oluyoruz.

Evet, bu inancımızla bir kere daha vurguluyoruz ki, hakiki manası ile bu kainatta Allah'tan başka bir yaratıcı yoktur. Her şeyi O yaratmaktadır. O’nun iradesine karşı çıkacak hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Bir yaprağın yere düşmesinden tutun da en muazzam olaylara kadar, yeryüzünde, olan biten her şey O’nun takdiri, iradesi, yaratması ve ilmi ile olmaktadır. Bu konuda en ufak bir istisna bile kabul etmek, Yüce Allah'a eksiklik izafe etmek demek olacağından Allah inancını zedeler.

Kaza ve kadere iman konusu muhteva olarak Kur'an’ın pek çok suresinde ve ayetinde işlenmekle birlikte Kur'an'da iman esaslarının topluca ve peş peşe sıralandığı yerlerde(1) ayrı bir iman unsuru olarak zikredilmemiştir. Çünkü yukarda da belirttiğimiz gibi, bu esas Allah'a imanın içinde zaten vardır.
Bu yazdıklarım PROF. DR. MEVLÜT GÜNGÖR'den alıntıdır.Demekk ki kader allahın mutlak iradesidir.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Elmacık arkadaşım

Allah sizlerden katmerli bir şekilde razı olsun
Benim yazamayıp eksikliklerimi yazıp bana yardımcı olduğunuz ve diğer arkadaşlarımızı bilgilendirdiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum.

Diğer arkadaşlarımızında akıllarına takılan başka sualler varsa elimizden geldiği dilimizin döndüğü kadar yardımcı olabileceğimizi belirtmek isterim

saygılarımla

 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Değerli arkadaşım orcagada

Elbette mutlak irade Allah'ın elindedir.

Ama insanada cüzi bir irade vermiştir.

neden?
Doğruyu ve yanlışı bulması ve imtihanı kazanması için

Allahın bilmesi bizim yapacaklarımıza müdahele etmesi anlamına gelmez ki.

Allah bizim yapacaklarımıza göre şartları hazırlıyor

meyve suyunu istifademize sunduğu gibi şarabıda sunuyor

Tercihi bize bırakıyor

bizim yapacağımızı veya yapmıyacağımızı biliyor
Ama müdahale etmiyor
Ediyor mu?

ilk verdiğim tepe örneğinde
o yazıyı yazan mı suçludur yoksa trafik kanunlarını ihlal edip kazaya sebep olan mı suçlu

Yazanın hiçbir suçu yoktur
Eğer kurallara uysaydı kaza olmayacaktı
uymadı kaza yaptı
Sizde tepeden görüp kaza yapacağını yapmadan önce yazdınız
Ne hakla size suç bulabilirler

Saygılarımla

 

tugbagaleri

Profesör
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Dİnde mantık aramak belki "mantıksız" ama Allah yaratacı olan en ğüçlü olan herseyin üstünde olan bizlerin ve her canlının tüm hareketlerini kontrol edebilecek yüce bir yaratıcı niçin bizim gibi aciz varlıkları yaratıp kimimizi cennete kimimizi cehenneme atıyor olsaydı kimse kimseye zararvermeden kavga gurultu nedır bılmeden yasaydık hır gur olmasaydı yoksulluk olmasaydı herkez mutlu olsaydı niye cennet ve cehennem gereklı goruldu dedim ya mantık aramak olmaz diye olmadı işte....son olaraj daha öncede dediğim gibi Allah vardır yoktur tartışması yapılabilir ama 2 tarafta ispatlayamaz...
 

yedihill

Öğrenci
Katılım
25 Aralık 2006
Mesajlar
56
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ıspatı vardır diyen yapmalı, çükü olmayan bir şeyin olmadığı aynı mantık gereği ispatlanamaz, var deniyor ise ıspatlanabilir.
bu mesajım yanlış anlaşımasın diye düzeltiyorum. tanrı vardır kim diyor ise o ıspatlamalı, yok diyen taraf yokluğun ıspatını yapamaz.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
tugbagaleri

sizin söylemek istediğiniz

hazır öğretmen öğrenci misali vermişken

o zaman hiç hırgür olmadan herkez sınıfı geçseydi

yok imtihan yok sınav hiç uğraşmasaydık

sizce olur muydu?
o zaman çalışanlara bir haksızlık olmaz mı?
sizin emeklerinizin boşa gitmesine vicdanınız razı olur mu?

Ayrıda neden Allah'ı iki tarafta ispatlıyamaz dediniz

Biraz açabilir misiniz?

Saygılarımla
 

tugbagaleri

Profesör
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Olurdu niye olmasın Allah isteseydi yapardı? İspatlansaydı ikna edilmesi gerekenler olmazdı söz konusu olan "yaratıcı" bilimsel bir olgu değil ikna etmek için bilimsel ayrıntıların içide bogulunmayacak bir konu. Yani yokluguda aynı şekilde olmadıgınıda nasıl ispat edeceksin bu konularda bınlerece mılyonlarca yorum yapılabilir oyuzden herkesin inancına saygılı olup din konusunu fazla katılmak istemiyorum sonu gelemez...saygılar şelale
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
yinede ufakda olsa katkılarınız için teşekkür ederiz

saygılar
 

hacicavcav

Asistan
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
150
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Orcagada arkadaş;
''İnsanın kendi kararları konusunda kesin bir iradesi vardır. Bunlar ise yaratıcının sadece önceden bildiği bir husustur.''diyor.
Benim söylediğim ise İnsanın kendi iradesi varsa tanrının iradesi yoktur.Dolayısıyle tanrının sorumluluğuda yoktur.O zaman kader denen şeyde aslında yoktur.
Biz yaptığımız şeyleri ya kendi irademizle yaparız yada başka bir yaratıcının iradesine uygun yaparız.İkisinin arasında üçüncü bir yol yoktur.Bir şeyi ya kendi iradenle yaparsın yada tanrının sana yazdığı şekliyle yaparsın.Tanrının senin yaptıklarını önceden bilip kaderini yazması kader olamaz,olamaz çünki o tanrının iradesi ile yapılan bir iş olmaktan çıkar.Ben kendi irademle bir iş yapıyorsam bu benim irademdir,tanrının değil.Tanrının bunu önceden bilmesinin burada bir önemi yoktur.Tanrı önceden bilsede bilmesede bu benim irademle yapılmış bir şeydir.o halde benim irademle yapılan bir işte tanrı müdahil olmadığına göre kader diye bir şey yoktur.Yok eğer tanrı herşeyi kendi iradesine uygun olarak ezelden ebede dizayn etti ve her madde kaderini buna göre yaşayacak diyorsan (ki burada senin iraden sözkonusu değildir.)o zaman ceza vermesinin bir mantığı yoktur.Çünki yaptığın herşey tanrının iradesine uygun olarak baştan sona yazıldığına ve buna bizler kader dediğimize göre yaptığımız hiçbir şeyden sorumlu olmamamız gerekir.Çünki yaptığımız iyiliklerde kötülüklerde bizim bir dahlimiz yoktur.Öyleyse ödülde cezada verilmemelidir.Tanrının burada benim ne yapacağımı önceden bilip bana al senin kaderin budur,sen bunları yaşayacaksın demesi tanrının burada hiç bir müdahalesinin olmadığı anlamına gelir.Bir daha söylüyorum,böyle bir durumda tanrının herşeyi önceden bilip kaderimizi bu şekilde yazdığını söylemek aydı zamanda tanrının hiçbir şeye karışmadığının ve bir müdahalesinin olmadığının kabulü sayılır.
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
yedihill dedi ki:
ıspatı vardır diyen yapmalı, çükü olmayan bir şeyin olmadığı aynı mantık gereği ispatlanamaz, var deniyor ise ıspatlanabilir.
Bence de durum bu biz olmadığını ispatlamakla değil siz varolduğunu ispatlamakla mükellefsiniz.Bizce olmayan birşeyi ispatlamamız demek sadece sizlerdeki verilerin tutarsızlığını yine sizlerdeki tanrı anlayışına uygunsuzluğu bazında değerlendirip,gerçek dünya ile örtüşemeyecek nesnelliğini göstererek neden olmasının mümkün olamayacağını yorumlamaktır..
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
değerli arkadaşım hacıcavcav

aynen dediklerini bizde diyoruz

Allah herşeyi ezeli ve ebedi ilmiyli bilmesi kaderdir.

dediğiniz gibi ortada müdahale yok

irademizi kendimiz kullanıyoruz.

Ama sadece yapacaklarımıza müdahale yok

yoksa kalbimizin çalışmasından kainatın nizamına kadar herşeye müdahale var

yokssa biz irademiz çok cüzi

kalbimiz çalışmasına midemizin çalışmasına yardımcı olabilecek bir irade bir kuvvet varmı bizde

Saygılar

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst