Hadisler dinin kaynağı olabilir mi?

mushamba

Öğrenci
Katılım
21 Haziran 2008
Mesajlar
21
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
alıntıdır

Kuran’ın korunmuş, tutarlı, tamamlanmış, çelişkisiz ve dinin tek kaynağı olma özelliğine sahip olduğunu; buna karşın hadislerin korunmadığını, tutarsız, çelişkili olduklarını ve sadece zan olan hadislerin dine kaynak olamayacaklarını, üstelik Kuran yeterli ve detaylı olduğu için buna gerek de olmadığını ortaya koymaktadır. Kuran’a göre insanlar sürekli akıllarını çalıştırmalı, gerek evrende, gerek kendi yaratılışlarında, gerekse Kuran’da Allah’ın delillerini görmelidirler, aynı mantıkla yeryüzü sahnesindeki durumlarını bilmeli, bunu hayata geçirmelidirler. Akıllarını çalıştırmadan toplumdaki kelle sayısına, törelere, geleneklere, kabullere göre din oluşturanların, hatalı olduğunu Kuran’dan anlıyoruz. Kuran’a göre Allah’ın nimeti olan akıl, evrenle ve evreni, hayatı değerlendirmede rehberlik eden Allah’ın kitabıyla, mükemmel bir uyum içindedir. Bu uyumun bir parçası olan aklın dinle çeliştiğini söylemek, aklı bir kenara atıp dini anlamaya kalkmak, aklı çalıştırmada değil, aklı kullanmamada erdem aramak, dine akılsızca uygulamaları sokanların veya din düşmanlarının tezidir. Akıl dinle nasıl çelişir? Kuran akıla hitap ediyorsa kuran akıl ile nasıl çelişir? Bu soruyu inanıyorum diyen herkesin önce kendine, sonra bunları savunanlara sorması gerekmez mi? Akıl Allah’ın bize hediyesi değil mi? Kuran defalarca bize aklınızı çalıştırın demiyor mu? Kuranda defalarca bundan başka hangi söze (hadise) inanacaksınız diyerek, hadisin dinin kaynağı olamayacağını söylemiyor mu? Hadis dinin kaynağı olamazı daha başka nasıl anlamamız gerekecek?

Kuranda demez mi? Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır.

10- Yunus Suresi 100

Bu ayet İslâm adına dine sokulan pisliklerin sebebini de göstermektedir. Mantıkla çelişen yüzlerce hadisi her yerde sıklıkla bulabiliriz, hatta bu hadisler doğrultusunda kuranı yeşil örtülere bürüyüp karyola başına kaldıran zihniyet, kuranı sadece mezarlıkta yasinden ibaret sanan zihniyet buna en güzel örnektir.

Bu söylediklerime gelenekçi İslamcılar: “Bunlar Peygamber düşmanı, Peygamberimiz’in sözlerini inkar ediyorlar, Peygamberimiz’i kaale almıyorlar” sözleri ile iftira atmaktadırlar. Ne hikmetse ateistlerde burada sıklıkla bunları söylediğimiz zaman dinden çıktın gördün mü diye bir argümanla karşımıza gelirler, ne ilginçtir değil mi? Yani gelenekci olmak için inanca çok ta gerek yoktur aslında..Aşağıda örnek vereceğim hadiste şunu bir kez daha iyice düşünün: Bu hadisleri inkar, Peygamber’i iftiralardan kurtarmak mıdır, yoksa Peygamber’e iftira atmak mıdır? Hadisleri kabul Peygamber’e atılan iftiraları onaylamak ve kabul olmuyor mu? Hadisler dinin kaynağıdır diyenler bu iftiraların ortağı değil midir? Lütfen hadislerin Kuran’la, mantıkla ve kendi içlerindeki çelişkilerine dair her durumu akıl süzgecinden geçirip yeniden öyle düşünelim….

Hadis: “Sizden birisi cinsel münasebette bulunduğu zaman eşinin cinsel organına bakmasın, zira cinsel organa bakmak körlüğe sebep olur.”

Feyzul Kadir 1-326

Bu garip uydurmayla dinle dalga geçmek isteyenlerin eline ilginç bir malzeme verilmiştir. Belki de bu hadisi uydurarak Peygamber’e iftira edenin amacı da dinle dalga geçmekti. İnsanların hayatına ve cinselliğine Kuran’ın getirmediği zorlukları ve yasakları getirmek, insanlığa yapılmış bir zulümdür. Cinsel hayatı kısıtlayıcı bu tür hadislere karşın, Peygamber’in ve arkadaşlarının cinsel hayatını olağanüstü bir tarzda anlatan münasebetsiz hadisler de vardır. Bu hadislerden birine göre sahabeler Hacc’ı bitirip, kadınlarına yöneldiklerinde cinsel organlarından spermler damlıyordu.[Buhari, Hacc, 81; Müslim Hacc, 141] Diğer bir hadise göre Peygamber’imiz 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti [Sahihi Buhari]. Başka bir hadise göre ise Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar, hanımı Zeynep’le cinsel ilişkiye girerdi. [Buhari, Hibe, 8]. Bu hadisleri kabul etmek mi, yoksa reddetmek mi Peygamber’e saygısızlıktır, karar sizin!

Görüldüğü üzere insan aklını kullanmadığı sürece ne olursa olsun bir gram ilerleme kaydedemeyecektir. Geçmişte bu hadis üreticileri bugün ölmüş olmalarına rağmen arkalarında bıraktıkları yığınlar arasında ne yazıkki inanıyorum diyenler olmakla birlikte, kendine ateist diyen, yani hiçbir ilahi güç, yasa, Tanrı tanımadığını iddia edenlerde inanarak Allahın arı-duru dinini karalama kampanyasına devam etmektedirler. Bu ne yaman çelişkidir, sen inanmıyorsan tümünü reddetmen gerekmez mi ey ateizm?

Hepiniz sevgiyle kalasınız…

tartışmanın devamı
http://forumeydan.ipbfree.com/index.php?showtopic=1159
 
Üst