Ateş düştüğü yeri yakar mı? Cevap; Malzeme varsa Evet. Eğer söndürmezsen ne olur? Cevap; Malzeme varsa, çevresini de yakar
Bu ateş, dalga hareketi ile yakacak malzeme bulduğu sürece devam eder. Sorun, Bir kısım gençlik ateş topuna nasıl döndü ki, Başbakana, askere, polise, sivil vatandaşa, eşine, arkadaşına ve kendine(!) ateş topu olarak zarar veriyor.
Bu ateş topu; Zaman zaman ateşli silah, uyuşturucu, alkol, şehvet, taciz, kural tanımayan trafik terörü vb. olarak kendini gösteriyor, karşımıza çıkıyor. O zaman tekrar soralım? Gençleri kim öldürdü? ...
Tortum Baraj Gölü'ne düşen otomobilde hayatını kaybeden İbrahim Y. (24), Ramazan K. (24), Muhammet B. (23), Ersin A. (23), Elif Ö. (16) beş genç insanımız, fidanımız, evladımız ve yavrumuz. Ölü bulunan üç doktorumuz, genç öğretmene tacizde bulunanlar, şehir içerisinde kalaşnikoflarla yakalananlar, başbakanın konvoyunu hedef alarak Polisimizi şehit edenler. Neden, nasıl ve niçin bunlar hayatlarının baharında ateş topuna döndü veya döndürüldü?
Filmlerde gördüğümüz havai bir gençlik. İnternet ile televizyon arasına sıkışmış alışveriş merkezleri ve kafelerden çıkmayan, kitap okumaya vakit bulamayan bir gençlik.
Evden kaçan, kumar oynayan, para bulamayınca hırsızlık yapan, biraz büyüyünce terör örgütlerine karışan, dağa kaçırılan veya uyuşturucuya, propofola, tinere, balliye, alkole, esrara alışan bir gençlik.
Bazı Siyasi partilere ve yer altı dünyasına alet edilen, sudan bahanelerle sokaklara dökülmeye çalışılan, fırsat bulunca da marjinal gruplarca provake edilen bir gençlik.
Ortamlardaki muhabbetleri son çıkan kitaplar değil, Melis'in saç stilini, Hande'nin görüştüğü çocuğu, şarkıcının futbolcu sevgilisini, reyting alamayınca cinselliği ön plana çıkaran dizileri takip eden bir gençlik.
Bu malzemelerin sürekli bulunması için teşvik edilen, yetiştirilemeyen geleceğimizin teminatı olan gençler, ateş topuna dönüşmekte ve kendilerine verilen görevleri(!) yapmaktalar. Suç işleyenler yakalanınca bir şekilde cezasını mahkumiyetle veya ölümle çekiyorlar.
Geçmiş kuşakta; gençlerin ülke meselelerine kilitlendiği, derslerde münazaralar yaptığını; ancak şimdiki neslin gazete bile okumadığını, görsel medyayla yetindiği bir gerçektir. İç donanım verilmeyen çocuklar da, sosyal arızaların nedeni. Geçmiş kuşakta öğrencilere ahlakî değerler de verilirdi. Bu değerleri vermek için artık yoğun çaba yok. İstikameti belli olmayan gençlik gününü gün etmeye bakıyor. Ahlakî değerlerden uzak eğitim vermek, bir eşkıyanın eline kılıç vermekten farksız.
Bugün amaçsız kültürün etkisiyle gençlerin ikliminde olumsuz bir değişim yaşanmakta. "Büyük kitleler için ideolojik düşünme şimdilerde geçerliliğini yitirdi. Ama ideolojiler hâlâ var. Yalnız hem ideolojiler hem de kimlikler değişken bir hal aldı.
İnsanın en temel ihtiyacı hayatını bir anlam üzerine inşa etmektir. Ancak günümüzde gençler geçmişin hesabını ve geleceğin kaygısını taşımıyor. Gençlerin sosyal ve toplumsal görevlerini reddeden bir mekanizma geliştirilmektedir. "İnsanlık var oldukça gençliğin nereye gittiği konuşulacak. Her kuşak ayrı bir girdaba giriyor. Son nesil gençliğin içinde bulunduğu 'anı yaşama, haz alma' girdabından çıkıp idealleri için yaşayan gençliğe dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek.
Peki ama, yeni nesiller için neler yapılıyor? Aile yetiştirip sahip çıkmazsa, okul öğretim işini yaparken, asıl iş olan eğitimi yapamıyorsa, Çevre banane hastalığına yakalanmışsa, STKlar kendilerinden bihaber ise, basın-yayın kuruluşları bu tür olumsuzlukları reyting açısından değerlendirip haber yaparsa; Yeni yetişen nesillerde manevî bir çöküş gözlenir ve ardından ateş topu olurlar.
Aile, Okul, Çevre, STK, Kamu Kurum Kuruluşları, Yazılı ve Görsel Basın vb. cehalete karşı gençlerimizi ilimle ve irfanla donatarak mücadele etmeyi kendine bir ödev ve borç bilmelidir. Bu amaç doğrultusunda MİLLETimizin geleceğinin bağlı olduğu gençlerimizin, iyi ahlaklı, VATANSEVER, milli kültürüne ve devletinin bağlı olduğu temel ilkelere sahip çıkan, koruyan bir nesil olarak yetişmesini sağlanmalıdır.
Millet olarak üç büyük düşmanımız var. Cahillik, fakirlik ve tefrika. Bunların panzehiri eğitimdir. İyi toplum, iyi fertlerden meydana gelir. İyi fertlerde eğitimli insanlardan oluşur. vesselam
http://www.erzurumflas.com/GENCLERI_KIM_OLDURDU__ya_z_25.htm
Bu ateş topu; Zaman zaman ateşli silah, uyuşturucu, alkol, şehvet, taciz, kural tanımayan trafik terörü vb. olarak kendini gösteriyor, karşımıza çıkıyor. O zaman tekrar soralım? Gençleri kim öldürdü? ...
Tortum Baraj Gölü'ne düşen otomobilde hayatını kaybeden İbrahim Y. (24), Ramazan K. (24), Muhammet B. (23), Ersin A. (23), Elif Ö. (16) beş genç insanımız, fidanımız, evladımız ve yavrumuz. Ölü bulunan üç doktorumuz, genç öğretmene tacizde bulunanlar, şehir içerisinde kalaşnikoflarla yakalananlar, başbakanın konvoyunu hedef alarak Polisimizi şehit edenler. Neden, nasıl ve niçin bunlar hayatlarının baharında ateş topuna döndü veya döndürüldü?
Filmlerde gördüğümüz havai bir gençlik. İnternet ile televizyon arasına sıkışmış alışveriş merkezleri ve kafelerden çıkmayan, kitap okumaya vakit bulamayan bir gençlik.
Evden kaçan, kumar oynayan, para bulamayınca hırsızlık yapan, biraz büyüyünce terör örgütlerine karışan, dağa kaçırılan veya uyuşturucuya, propofola, tinere, balliye, alkole, esrara alışan bir gençlik.
Bazı Siyasi partilere ve yer altı dünyasına alet edilen, sudan bahanelerle sokaklara dökülmeye çalışılan, fırsat bulunca da marjinal gruplarca provake edilen bir gençlik.
Ortamlardaki muhabbetleri son çıkan kitaplar değil, Melis'in saç stilini, Hande'nin görüştüğü çocuğu, şarkıcının futbolcu sevgilisini, reyting alamayınca cinselliği ön plana çıkaran dizileri takip eden bir gençlik.
Bu malzemelerin sürekli bulunması için teşvik edilen, yetiştirilemeyen geleceğimizin teminatı olan gençler, ateş topuna dönüşmekte ve kendilerine verilen görevleri(!) yapmaktalar. Suç işleyenler yakalanınca bir şekilde cezasını mahkumiyetle veya ölümle çekiyorlar.
Geçmiş kuşakta; gençlerin ülke meselelerine kilitlendiği, derslerde münazaralar yaptığını; ancak şimdiki neslin gazete bile okumadığını, görsel medyayla yetindiği bir gerçektir. İç donanım verilmeyen çocuklar da, sosyal arızaların nedeni. Geçmiş kuşakta öğrencilere ahlakî değerler de verilirdi. Bu değerleri vermek için artık yoğun çaba yok. İstikameti belli olmayan gençlik gününü gün etmeye bakıyor. Ahlakî değerlerden uzak eğitim vermek, bir eşkıyanın eline kılıç vermekten farksız.
Bugün amaçsız kültürün etkisiyle gençlerin ikliminde olumsuz bir değişim yaşanmakta. "Büyük kitleler için ideolojik düşünme şimdilerde geçerliliğini yitirdi. Ama ideolojiler hâlâ var. Yalnız hem ideolojiler hem de kimlikler değişken bir hal aldı.
İnsanın en temel ihtiyacı hayatını bir anlam üzerine inşa etmektir. Ancak günümüzde gençler geçmişin hesabını ve geleceğin kaygısını taşımıyor. Gençlerin sosyal ve toplumsal görevlerini reddeden bir mekanizma geliştirilmektedir. "İnsanlık var oldukça gençliğin nereye gittiği konuşulacak. Her kuşak ayrı bir girdaba giriyor. Son nesil gençliğin içinde bulunduğu 'anı yaşama, haz alma' girdabından çıkıp idealleri için yaşayan gençliğe dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek.
Peki ama, yeni nesiller için neler yapılıyor? Aile yetiştirip sahip çıkmazsa, okul öğretim işini yaparken, asıl iş olan eğitimi yapamıyorsa, Çevre banane hastalığına yakalanmışsa, STKlar kendilerinden bihaber ise, basın-yayın kuruluşları bu tür olumsuzlukları reyting açısından değerlendirip haber yaparsa; Yeni yetişen nesillerde manevî bir çöküş gözlenir ve ardından ateş topu olurlar.
Aile, Okul, Çevre, STK, Kamu Kurum Kuruluşları, Yazılı ve Görsel Basın vb. cehalete karşı gençlerimizi ilimle ve irfanla donatarak mücadele etmeyi kendine bir ödev ve borç bilmelidir. Bu amaç doğrultusunda MİLLETimizin geleceğinin bağlı olduğu gençlerimizin, iyi ahlaklı, VATANSEVER, milli kültürüne ve devletinin bağlı olduğu temel ilkelere sahip çıkan, koruyan bir nesil olarak yetişmesini sağlanmalıdır.
Millet olarak üç büyük düşmanımız var. Cahillik, fakirlik ve tefrika. Bunların panzehiri eğitimdir. İyi toplum, iyi fertlerden meydana gelir. İyi fertlerde eğitimli insanlardan oluşur. vesselam
http://www.erzurumflas.com/GENCLERI_KIM_OLDURDU__ya_z_25.htm