Orhan Nadir YAMUK
Asistan
- Katılım
- 18 Ağustos 2017
- Mesajlar
- 208
- Reaksiyon puanı
- 66
- Puanları
- 28
- Yaş
- 38
![sabırsız yurek.jpg sabırsız yurek.jpg](https://forum.shiftdelete.net/data/attachments/106/106338-47a4bf167e43e4bb71790feaa7fb6459.jpg?hash=R6S_Fn5D5L)
Galiba kitap bende derin bir iz bıraktı.Dün geceden beri kitabın sonunu düşünüyorum. İyice içine daldım hikayenin.Şunu da belirtmeliyim ki babaannem ve dedemin yaşlılıklarında bakıma ihtiyaç duymaları ayrıca eşimin epilepsi olup sürekli ilgiye ihtiyaç duyması ve romandaki ana erkek karakterle benzerliklerimden dolayı hikayeye daha da bağlandım.Stefan Zweig yine psikolojik analizlerle okuyucuyu istediği duruma sokuyor.resmen hissediyorsunuz o durumları. Bir kaç yerde nesnelerle-kişilerle ilgili kısa bilgiyi uzattığını düşünüyorum ancak duyguyu bozmuyor. Kısaca konuya değinecek olursam teğmen olan Hofmiller, günümüz tabiriyle, ortam yapayım derken kendisini adeta bir cenette bulur. Gittiği davette gördüğü ikramlar başını döndürür. Aslında bir kız için oradadır ama kırdığı bir pot yüzünden işleri bozulur. Bu yanlışını düzeltmeye çalışırken kendi kişilik özelliklerinin sınırlarını görmeye başlar.Sevgi, aşk, ,insan olma, acıma, güven, hainlik, utanma... Stefan Zweig daha bir çok duyguyu harmanlayıp anlatmış. Kitabın sonunda gözümden yaşlar süzüldü. kendimce, belkide bi çoklarınca, emrivaki gördüğüm durum olmasa Hofmiller'ı bulup döverdim. Tıpkı Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan" kitabı gibi hissettim.Duygusal birisi iseniz sizi etkileyecek, derin olabilir, anlatımı ve konusu var.