Çanakkale'de kaybolan tabur !!

Gfbercan

Asistan
Katılım
19 Mart 2009
Mesajlar
183
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
Yer: Yine Çanakkale...

Çanakkale Savaşı insanlık tarihinin kaydettiği en büyük savaşlardan biridir. 8,5 ay boyunca Boğazın iki yakası adeta bir yeryüzü cehennemine dönüşmüştü. Bu savaşta yarım milyondan fazla asker hayatını kaybetti.

Sadece İngiliz ordusunun kaybı 34.000 askerdi. Bu gün bunların 27.000'inin mezarı vardır. Yani kaybolan İngiliz askerlerinin sayısı 7000 civarındadır. Fakat savaş bittikten sonra hepsi değil, özellikle 267'si arandı durdu...

Tarih: 10 Ağustos 1915
Yer: Çanakkale
Olaya Şahit Olanlar: Yeni Zelandalı Askerler
Olayı Rapor Edenler: istihkam Eri Künye No: 4/165 F. Reichard, istihkam Eri Künye No: l 3/416 R. Nevnes ve Künye Numarası verilmeyen istihkam Eri J.L. Newman
Olayın Alındığı Yer: "Râtselhafte Phanomene" Dergisi Sayı: 64

İngilizler askeri tarihlerinin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyorlardı... İngiliz komutanı Sir Hamilton, korkunç bir yenilgiye uğrayacağını sezmiş, savaşı kazanmanın tek şansını, taze kuvvetlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştür.

Kraliyet Norfolk Alayı, taze kuvvetlerin bir parçası olarak 29 Temmuz 1915'de İngiltere'de gemilere bindirildiler. Ve Çanakkale'ye doğru yola çıktılar. Savaşta her şey olabilirdi ama Norfolklular, Çanakkale'de başlarına gelecek olayı asla düşünemezlerdi...

Sir Hamilton, Tekke ve Kavaktepeleri'ne bir gece karanlığında ani ve hızlı bir saldırı yapmayı planlamıştı. Bu is için 12 Ağustos gecesi 54. Tümen ilerlemeye başladı. İçlerinde Norfolklular'ın Tugayı da bulunuyordu. Tepelerin yamacına kadar gelecekler ve şafak sökerken saldırmak üzere hazırlanacaklardı. Fakat, gece yürüyüşünün yapılacağı Küçük Anafartalar Ovası denilen yerde, Türk askerlerinin pusuya yattığı zannediliyordu. Bu yüzden Norfolklular'ın bir Tümeni önden giderek yolu açmak amacıyla, l 2 Ağustos öğleden sonra harekete geçti.

Bu öncü Tümen'in ilerleyişi, tam bir bozgunla sonuçlandı. Gelibolu Savaşı'nda İngilizlerin gösterdiği şaşkınlık ve beceriksizliğin tipik bir örneğini verdiler. Öğleden sonra, saat 4'de topçu desteği başlayacaktı ama 45 dakikalık bir gecikme oldu. Haberleşme hatası yüzünden gecikmeyi öğrenemeyen topçu desteği gereksiz yere, saatinden önce ateşe başladı ve boşuna ateş gücünü harcadı.

Savaş alanı hiç incelenmemişti, İngiliz komutanlarının, arazi hakkında bilgileri yoktu. Hedefleri hakkında tam bir karara varamamışlardı. Haritaların çoğu son anda çalakalem çizilmişti ve yarımadanın diğer tarafını gösteriyordu. Ayrıca Türk kuvvetlerinin gücünden de habersizdiler.

163. Tümen, gün ışığında çıplak ovayı geçmeye çalışmanın bariz bir hata olduğunu anladığında, ancak 900 metre kadar ilerleyebilmişti. 4. Norfolk Taburu onların gerisindeydi. Türkler'in direnci, İngilizlerin tahmin ettiğinden çok daha büyüktü. İngiliz Tümeni'nin büyük bir kısmı yoğun makinalı tüfek atışı altında kaldığı için, olduğu yerde çakılmıştı. Ancak sağ tarafta yer alan 5. Norfolk Taburu daha az bir mukavemetle karşılaştığından ilerlemeye devam etti.

Esrarengiz Bulutun İçine Doğru...

İşte, tam bu sırada, 22 kişilik Yeni Zelanda sahra birliğinin gözleri önünde, Norfolk Alayı'nın 4. Taburu'na bağlı askerler, karşılarındaki tepeye doğru yürümeye başladılar. Tepenin üzeri, ekmek somunu şeklinde beyaz bir bulutla kaplıydı, İngiliz askerleri, yavaş yavaş tepeye yaklaştılar ve bulutun içinde gözden kayboldular. Bulut yüzünden askerler görülmüyordu. Son asker de bulutun içine girdikten sonra, beyaz bulut yavaşça havalanmaya başladı ve rüzgarın aksi yönüne doğru hareket etti. Bulutun hareket etmesiyle birlikte tepenin üstü de, görüş alanına açılmıştı. Ama 4. Norfolk Taburu'ndan hiç bir asker tepede görünmüyordu!...

Komutan Hamilton, İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener'e gönderdiği telgrafta, olaya şöyle anlattı: "Savaş sırasında, 163. Tümen her bakımdan üstün olduğu bir anda, çok. garip bir şey meydana geldi... Türkler'in zayıflamakta olan kuvvetlerine karşı, Albay Sir H. Beauchamp, cesur ve kendinden emin bir subay olarak büyük bir gayretle, hızla ilerledi ve savaşın en önemli kısmı böyle başladı. Mücadele iyice kızışmış ve iyice karışmıştı. Albay, 16 subayı ve 250 askeriyle önüne düşmanı katmış, hızla ilerlemesine devam ediyordu... Daha sonra bunlardan hiç bir haber alınamadı. Ormanlık bölgeye hücum ettikten sonra gözden kayboldular ve sesleri de duyulmadı, içlerinden hiç biri geri dönmedi."

267 kişi hiçbir iz bırakmadan kaybolup gitmişti...

Savaş sonunda bu Tabur kayıp ilan edildi. 1918 yılında Anadolu işgal edildiğinde, İngiltere'nin ilk talebi, bu Tabur'un iadesi olmuştu. Buna karşılık Türkler böyle bir Tabur'un varlığından haberdar olmadıklarını bildirmişlerdi.

Bu Olayın Sonunda Yenilgi Kaçınılmaz Oldu

O gün, öğleden sonra başlayan ilerleyişin başarısızlıkla sonuçlanması, Sir Hamilton'ın savaşı kendi lehine döndürme ümidini de yok etmişti. Böylece, 1915 yılı sonunda Müttefik Kuvvetler, geri çekilerek, büyük bir yenilgiye uğradılar. Gelibolu Savaşı, 8,5 ay sürdü ve 46.000 askerin ölümüyle sonuçlandı. O zamanın savaşları için, bu korkunç bir rakamdı...

50 yıl sonra...

Çanakkale Savaşı'nın bitmesinden 50 yıl sonra, olayın görgü tanıklarından üç Yeni Zelandalı asker ortaya çıktılar ve çok önemli bir açıklama yapmak istediklerini bildirdiler: "Aşağıda anlatılanlar, 12 Ağustos 1915 tarihinde meydana gelmiş garip bir olayın dökümüdür..." sözleriyle başlayan bir rapor sundular. Raporda bu garip olayın ayrıntıları, tüm açıklığıyla anlatılmıştı. Raporlarını: "...Olayın 50. yılında, geç de olsa, aşağıda imzası olan bizler, anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz" sözleriyle bitiriyorlardı...

Olaya Dünya Basını'nda Geniş Bir Şekilde Yer Verildi

Bu savaşta hayatta kalanlar, yaşadıklarını hiç bir zaman unutmadılar. Hatıralarını gelecek kuşaklara anlattılar. Savaşın tarihi yazıldı. Ölenlerin, yaralıların, kaybolanların sayısı tespit edildi.

Şimdi o yılları yaşayan çok az sayıda insan kaldı... O yıllarla ilgili unutulmayan pek çok şey oldu... Fakat tek bir şey, özellikle unutulmadı. O da, Norfolk alayının garip bir şekilde kaybolan askerleriydi...
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
güzel bir paylaşım teşekkürler.
 

yuci308

Asistan
Katılım
7 Haziran 2008
Mesajlar
107
Reaksiyon puanı
2
Puanları
18
Yukarıda anlatılan olay bir hurafedir. Hurafelere inananlar inanmakta serbesttir. Ama çıplak gerçeği istiyorsanız eğer sizi buraya alalım: http://www.cerezforum.com/norfolk-ta...r-t25292.html?
Verdiğin linkteli yazıyı okudum. Birkaç ileri zekalının mantık hatalarından yola çıkarak oluşturduğu varsayımlardan öteye gidemeyen bir yazı nasıl oluda gerçeği yansıtıyo sorarım sana. Hadiseye gelince gerçek olabilirde olmayabilirde ama senin dediğin gibi hurafe tezini çürütmek için daha gerçekçi iddialar olması gerekir.
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
inanmayın şu hurafelere..
yok kaybolan taburlar.. mermi tutan ermişler filan..
çanakkale Atatürk'ün taktiksel zekası ve Mehmetçiğimizin imanı ve cesaretiyle kazanıldı..
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Verdiğin linkteli yazıyı okudum. Birkaç ileri zekalının mantık hatalarından yola çıkarak oluşturduğu varsayımlardan öteye gidemeyen bir yazı nasıl oluda gerçeği yansıtıyo sorarım sana. Hadiseye gelince gerçek olabilirde olmayabilirde ama senin dediğin gibi hurafe tezini çürütmek için daha gerçekçi iddialar olması gerekir.

hurafe olduğunun tez olduğunu da nereden çıkardın? Asıl tez olan ve ispatlanamayan taburun kayboluşu!

Olaya Dünya Basınında Geniş Bir Şekilde Yer Verildi

Gösterelim o zaman dünya basınından örnekleri...

Gösterilemez, çünki yok!

Bu da sivri zekalılar hazırlamış dediğin yazının kaynakları:

1 Hamilton I. “Çanakkale Savaşları Raporu” Yayına Hazırlayan: Yard. Doç. Dr. Ahmet Altıntaş , Çanakkale OMU , Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Yayınları, 1999, s: 73-74
2 Hamilton, I., Gelibolu Günlüğü, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1972 s:237
4 Aspinall-Oglander, C., Gelibolu Askerî Harekâtı, Askeri Matbaa, İstanbul, 1940, Cilt 2, s: 307-308
7 Steel, N. – Hart, P., Defeat at Gallipoli, Pan Books, Londra 2002, s: 278
8 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II, s: 65-66, Belge No: BOA, HR. MA, 1144/55 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 2005.
9 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II, s: 136-137, Belge No: BOA, HR. SYS, 2218/36 ayrıca bkz. BOA, HR. SYS, 2219/10, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 2005.
10 Rayner, D. “The Sandringhams at Suvla Bay” Reprinted from Stand to! The Journal of The Western Front Assocation ( No: 58, April 2000)
11 Rayner, D., a.g.m.
12 İngiliz Taburunun Akıbeti, Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos, 2003, s: 57. (Çanakkale Muharebeleri'ni kahramanlık menkıbeleriyle anlatan Türkiye'de yayınlanmış birçok kitapta da benzer ifadeler mevcuttur. Tarihler farklılık gösterir. En önemli savaş alanı rehber kitaplardan biri olan Gallipoli, A Battlefield Guide'ta (Taylor P., Cupper P., Kangaroo Press) ise iddianın çıkış noktasının Sun-Herald Sydney gazetesinin 29 Temmuz 1973 tarihli Regiment Vanished in Cloud: Ufo Claim haberi olduğu belirtiliyor.
13 Çanakkale 1915 Albümü, Milli Savunma Bakanlığı, Ankara 1999.
14 Rayner a.g.m


Arkadaşlar, yapmayalım etmeyelim. Çanakkale bir destandır. Türk yiğitliğinin zirvesidir ama bunun içine bu şekilde ezoterizmi katmayalım. Elimizde fırsat varken, savaşı 2 günde bitirebilecekken kimyasal gazlar kullanmayıp mertçe savaştığımızdan bahsedelim.

Lütfen... Dediğim gibi bu olay hurafeden ibarettir.
 

ExCeLLeNT

Dekan
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
5,774
Reaksiyon puanı
17
Puanları
218
Duydum bunu arkadaş doğru söylüyor atmaca bu.Öyle olmasaydı okulda çizgi filminde filminde falan bunlardan bahsedilirdi.
 

Neanderthal

Profesör
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
2,733
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Konu için teşekkürler inanmayan inanmaz dini güçlerin yanımızda olduğuna...
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Dileyen inanmakta serbesttir elbette...

Ben de Çanakkale'de bize savaşı kazandıranın iman ve inanç olduğunu düşünüyorum. Ama nasıl ki Hz. Muhammed'in mucizesi Kuran'sa, Çanakkale'nin mucizesi de Kuran'a, Muhammed'e ve Allah'a inanan şehitlerimizin terli, bitli, aç, çıplak, uykusuz ama korkusuzca savaşarak kendilerini feda etmesidir.

Bizim dinimizde paganist büyücü numaraları yoktur. bizim imanımızın da bunlara ihityacı yoktur.

nokta.
 

yuci308

Asistan
Katılım
7 Haziran 2008
Mesajlar
107
Reaksiyon puanı
2
Puanları
18
Bu da sivri zekalılar hazırlamış dediğin yazının kaynakları:

1 Hamilton I. “Çanakkale Savaşları Raporu” Yayına Hazırlayan: Yard. Doç. Dr. Ahmet Altıntaş , Çanakkale OMU , Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Yayınları, 1999, s: 73-74
2 Hamilton, I., Gelibolu Günlüğü, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1972 s:237
4 Aspinall-Oglander, C., Gelibolu Askerî Harekâtı, Askeri Matbaa, İstanbul, 1940, Cilt 2, s: 307-308
7 Steel, N. – Hart, P., Defeat at Gallipoli, Pan Books, Londra 2002, s: 278
8 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II, s: 65-66, Belge No: BOA, HR. MA, 1144/55 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 2005.
9 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II, s: 136-137, Belge No: BOA, HR. SYS, 2218/36 ayrıca bkz. BOA, HR. SYS, 2219/10, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 2005.
10 Rayner, D. “The Sandringhams at Suvla Bay” Reprinted from Stand to! The Journal of The Western Front Assocation ( No: 58, April 2000)
11 Rayner, D., a.g.m.
12 İngiliz Taburunun Akıbeti, Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos, 2003, s: 57. (Çanakkale Muharebeleri'ni kahramanlık menkıbeleriyle anlatan Türkiye'de yayınlanmış birçok kitapta da benzer ifadeler mevcuttur. Tarihler farklılık gösterir. En önemli savaş alanı rehber kitaplardan biri olan Gallipoli, A Battlefield Guide'ta (Taylor P., Cupper P., Kangaroo Press) ise iddianın çıkış noktasının Sun-Herald Sydney gazetesinin 29 Temmuz 1973 tarihli Regiment Vanished in Cloud: Ufo Claim haberi olduğu belirtiliyor.
13 Çanakkale 1915 Albümü, Milli Savunma Bakanlığı, Ankara 1999.
14 Rayner a.g.m

Arkadaşım yazıyı tekrar oku istersen. Dipnot numaraların kullanıldığı paragrafları okursan hiçbirinde olayın hurafe olduğunu söyleyen veya ima eden hiç bir yazı yok. Hatta bazı kaynaklar olayın gerçekleştiği yönünde bilgi içeriyor. Hurafe olduğu yorumu yazının yazarı Dr. Tuncay Yılmazer'e ait.

Dediğim gibi olay gerçek olmayabilir ama bu şekilde hiç bir ciddiyeti olmayan iddilarla hurafe deyip kestirip atamazsın.
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
Banada saçma geldi.
kalp gözünde birini öldüren adam sonra o adamın ruhunu görüyo ya
işte o kadar saçma geldi bkz.(youtube>kalp gözü komedyshow)
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Cesetlerin hic biri hala bulunamadi onada tamam.

Kim demiş bulunamdığını? Neden kayıtlı kuyutlu şeylere değil de bunlara inanıyorsunuz?

icon1.gif
Norfolk Taburu(Canakkale Savaslarinda Kaybolan Tabur)


14614521.jpg

Çanakkale Muharebeleri ile ilgilenenlerin kaçınılmaz bir şekilde (kıyısından köşesinden de olsa) ilgilenecekleri konu Norfolk Taburu'dur. Çanakkale Muharebe alanlarını ziyaret edenlerin en çok merak ettikleri, rehberlerimizin de anlatmaktan en çok memnun oldukları konunun bu olduğu da kesindir.

Her ne kadar 4. ve 5. şeklinde numaralandırılmış iki tabursa da asıl kastedilen 5. Norfolk'tur tabii ki... Aslına bakarsanız, karada yaklaşık 8 ay süren ve Britanya İmparatorluğu'na her açıdan pahalıya mâl olan Gelibolu Harekatı'nda yok olma noktasına gelmiş tek İngiliz taburu Norfolk 1/5 değildi elbette. Örneğin İrlandalı askerlerden oluşan Royal Dublin Fusiliers ve Royal Munster Fusiliers taburları 25 Nisan 1915 çıkarmasında o kadar ağır kayıp vermişlerdi ki daha sonraki günlerde geçici bir süreliğine de olsa birleştirilmişlerdi. Yine Kraliyet Deniz Tümeni'nin birliklerinden biri olan Colingwood Taburu da 3. Kirte Muharebesi'nin en kritik anlarında ateş sahasına sürülmüş, mevcudunun büyük bir bölümü Türk makineli tüfek ateşi karşısında erimişti.

Ortaokul çağlarımdan hatırladığım, ürkütücü reklamlarıyla dikkati çeken Bilinmeyen Dergisi'nin bir sayısının kapak konusuydu Norfolk. UFO araştırmaları üzerine yoğunlaşmış derginin ilgili sayısında Gelibolu'da kaybolan 250 kişilik İngiliz birliğinin aslında bir bulut tarafından alınıp götürüldüğü anlatılıyordu. Üstelik üç Anzak veteranı bu olayı gözleriyle görmüştü! Yabancılar görmüşse bize de sorgulamak düşmezdi tabii ki! Yalan söyleyecek halleri yoktu ya? Üstelik de noterle ifadelerini tasdiklemişlerdi. Yakın zamanda okuduğum Çanakkale Muharebeleriyle ilgili bir çok kitapta benzer bilgiler tekrarlanıyordu -ki hâlâ daha tekrarlanıyor-.

5. Norfolk Taburu'nun bu kadar ünlü olmasında, Gelibolu Harekâtı'ndaki başarısız yönetimi nedeniyle daha önce görevden alınan eski Başkomutan General Hamilton'un 6 Ocak 1916 tarihinde İngiliz kamuoyuna açıklanan raporunun rolü büyük. Hamilton raporunun 12 Ağustos 1915'de Suvla'da Küçük Anafartalar Ovası'nda yapılan harekâtı anlattığı bölümünde Norfolk 1/5 Taburu'nun da bağlı bulunduğu 163. Tugay'ın o gün öğleden sonra harekete geçtiğini yazmış ve devam etmişti:

"Düşmanın şiddetli karşı koymasına rağmen Küçük Anafarta köyü civarında en zor ve çok problemli bir arazide, kendisini yerleştirebildi. Çatışmalar esnasında 163. Tugay'a büyük bir şöhret kazandıran gizemli bir olay gerçekleşti. Savaş sahasının sağında bulunan 1/5 Norfolk Taburu öyle bir an geldi ki, kendini tugayın diğer kısmından da az mukavemet eden bir bölgede buldu. Düşmanın sebat göstermeyen kuvveti karşısında cesur ve özgüveni çok olan Albay Sir Beauchamp, düşmanı pek ciddi ve şiddetli bir sürede tazyik ederek taburun en seçkin askerleri tarafından takip edildi. Çatışmalar gittikçe şiddetlendi ve arazi de gittikçe orman ve sarp bir şekle dönüşmeye başladı. Savaşın bu aşamasında birçok asker yaralandı ve susuzluğun da etkisiyle bitkin düştüler. Bunlar gece karargâha dönebilmek için yol buldular. Fakat 16 subayla Albay ve 240 asker düşmanı sıkıştırmaktan ve sürmekten geri kalmadılar. Bu cesur ve kahraman askerler arasında Kraliyet Sandringham Malikânesi'nden askere yazılmış bir bölük asker de vardı. O zamandan beri bunların akıbetinden hiçbir haber alınamadı. Bunlar ormanlığa daldılar ve kaybolup gittiler. Bunlardan hiçbiri bir daha geriye dönmedi. Gece kaybolup gittiler.."1

Dünyanın neresinde olursa olsun, içerisinde "gizemli", "hiçbiri geriye dönmedi" ya da "kaybolup gittiler" gibi ifadeler içeren askerî bir rapor, üzerinde her türlü spekülasyona açık bir rapordur. Hele hele bu raporda adı geçen kaybolduğu belirtilen birlik, dönemin kralı V. George'un da bizzat tanıdığı Kraliyet Sandringham Malikanesi'nde çalışanlarından oluşuyorsa basının (çarpıcı başlıklar atarak) yakından ilgisi de doğaldır.

İngiltere'de 4 Ağustos 1914'te seferberlik ilanının hemen sonrasında 5. Norfolk Taburu kurulmuş, 17 Ağustos 1914'te Colchester'de Doğu Anglian Tümeni'ne bağlı bir tugayı diğer 3 taburla birlikte oluşturmak üzere toplanmışlardı (diğer taburlar, 4. Norfolk, 4. Suffolk ve 5. Suffolk). Taburun başına daha önce Sudan ve Güney Afrika'da görev yapmış, 1906 yılında ordudan emekli olmuş, ancak 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla tekrar çağırılmış Albay Sir H. G. P. Beauchamp atanmıştı. Bu atamanın ne derece doğru bir atama olduğu tartışılır. Bazı İngiliz tarihçiler, Beauchamp'un daha önceki askerlik hayatında süvari olarak sürdürdüğü kariyerinin, hiç piyade birliği yönetmemiş olmasının, personeline karşı agresif ve sinirli kişiliğinin 12 Ağustos 1915'teki harekâtın başarısız olmasının en önemli nedeni olduğunu belirtirler.

Kitchener'in Yeni Ordusu olarak anılan tümenlerin yeniden numaralandırması sistemiyle Doğu Anglian Tümeni 54. Tümen'e dönüşmüş bu tümenin 5. Norfolk Taburu'nun da bağlı olduğu tugay ise 163. Tugay olarak adlandırılmıştı.

5. Norfolk Taburu'nda başta da belirttiğimiz gibi Kraliyet Sandringram Malikanesi'nde çalışan kraliyet ailesinin yakından tanıdığı personel de bulunuyordu. Bazı yabancı ve yerli kaynaklarda bu personelin C Bölüğünü oluşturduğu yazılsa da bu doğru değildi. Başlangıçta 8 bölük olarak düzenlenen tabur daha sonrasında 4 bölük olarak düzenlenmiş, C Bölüğünün bir kısmını da Sandringham Malikanesi'nde çalışan bahçıvan, aşçı, uşak gibi çalışanlardan oluşmuştu. Bölüğe ise kralın yakın arkadaşı Yüzbaşı Frank Beck komuta ediyordu. (Dolayısıyla bazı yerli ve yabancı yazarlar tarafından yanlış olarak yazıldığı gibi; Sandringham Alayı, Sandringham Taburu hatta Sandringham Bölüğünden bile söz edilemezdi.)

Yorucu, yoğun bir eğitimin ardından 163. Tugay artık Gelibolu'ya gitmeye hazırdı. 29 Temmuz'da Tugay birliklerini taşıyan Aquitania Transatlantiği Liverpool'dan Gelibolu'ya gitmek üzere ayrıldı.

Gelibolu Harekâtı'nın bir türlü sonuçlandırılamaması, İngiliz Hükümeti'ni daha fazla takviye göndermeye zorlamıştı. Hamilton ve kurmayları da yeni gelen takviye tümenleri 6 Ağustos 1915'de Anafartalar ve Sarıbayır sırtlarını da kapsayan, Kocaçimentepe'yi ve Anafartalar Ovası'nı geçerek Akbaş Liman'ından Çanakkale Boğazı'na inmeyi amaçlayan topyekûn saldırıda kullanmayı planlamaktaydı. General Hamilton savaşın başından beri istediği takviyelere birbiri ardına kavuşacak, hatta 6 Ağustos'tan sonra da takviye gelmeye devam edecektir.

Gelibolu harekâtı kişisel başarı ya da başarısızlıkların bir savaşın kaderini nasıl dramatik bir şekilde etkileyebileceğinin sayısız örnekleriyle doludur. İngiliz tarihçileri; Başkomutan General Ian Hamilton'un, Stopford'a müdahalede geç kaldığı, 9. Kolordu'nun daha süratli davranmasında gerekli inisiyatifi gösteremediği konusunda hemfikirdirler. Anafartalar Ovası'na hâkim Tekketepe ve Kavaktepe'yi İngilizlerden önce tutmayı başaran Osmanlı kuvvetleri, 9 Ağustos 1915'te de Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey komutasında 1. Anafartalar Zaferi'ni kazanmıştı.

Fırsatın kaçırıldığını görmekle birlikte Hamilton, takviye olarak gelen 53. Tümeni de hemen taarruz ettirmesi konusunda Stopford'u uyarmıştı. Karaya yeni çıkmış acemi birliklerle yapılan harekât tam bir fiyaskoydu. Kendisine büyük ümitler bağlanan General F. S. Ingefeld komutasındaki 54. Tümen, 10. Ağustos'ta öğleden sonra karaya çıkmaya başladı. Bir İngiliz tarihçinin ifadesiyle; "53. Tümen 10 Ağustos'ta Anafartalar'da çarpışıp ölürken 54. Tümen karaya çıkıyordu". General Hamilton Tekketepe'yi ele geçirmek için kullanacağı bu tümenin kesinlikle kendi emri olmadan kullanılmaması yönünde talimat vermişti. Hamilton bu yeni tümenin Tekketepe'ye yapılacak bir saldırıda sağındaki 11., solundaki 10. Tümen'in de saldırıya yardımcı olacağını düşünmüştü. Bu tümen, Anafartalar Ovası'na yayılmış şaşkın 9. Kolordu için elde kalan son ihtiyattı.

Ne yazık ki tümenin askerleri beklentileri karşılayamayacak kadar tecrübesizdiler. General Stopford'un emriyle (genel karargâhın aksi yöndeki emrine rağmen) tümen Karakoldağı ile Kükürtlüpınar arasındaki açıklığı kapatmak için kullanıldı. Yeni karaya çıkmış birlikler yollarını şaşırıp bölgeyi bulmakta zorlanınca uykusuzluk ve yorgunluk had safhaya ulaşmıştı. Anafartalara çıkan her birliğin kaderi hep aynı noktada kesişmektedir.

4. ve 5. Norfolk Taburlarının da bulunduğu 163. Tugay da Kireçtepe'yi tutan 10. Tümen'in sağ yanına konuşlanmıştı. Araziyi iyi tanımayan, yeterli keşif yapmayan taburların yerleşmesi de sorun olmuştu. Cephe hattında bulunan taburlardan 10. Tümen sınırındaki 5. Suffolk Taburu, 5. Norfolk Taburu'ndan neredeyse 300 metre kadar gerideydi. 1/8 Hampshire Taburu ortada, 4. Norfolk Taburu ise Suffolkların gerisinde ihtiyattaydı.

Hamilton, Tekketepe'nin alınması konusunda ısrarcı olsa da, General Stopford aynı görüşte değildi: "Askerler savaşma ruhuna artık sahip değil," demişti telsiz mesajında.

"Ağır bombardıman ve tüfek ateşi karşısında ilerleyemiyorlar. Hücum için atılganlık göstermedikleri gibi, en basit bir düşman saldırısından sonra da tersyüz dönüp, uzun süre ricat ediyorlar. Askerlerin çoğu da sağda solda gizleniyor!"2

Hamilton'un biran önce taarruz konusundaki ısrarları sonuç vermemişti. Harekât konusunda isteksiz olan General Stopford ağaçlara saklanmış Türk keskin nişancılarının 54. Tümen'in geriyle olan bağlantısını kesebileceğini bile bahane olarak ileri sürmüş, sonuçta ANZAK'tan keskin nişancı getirilmesi kararlaştırılmıştı. Sonunda 13 Ağustos taarruz tarihi olarak belirlendi.

9. Kolordu karargâhında bir gün sonra yapılacak harekâtın daha başarılı olabilmesi için bir tugaylık bir kuvvetin bir gün öncesinden tepe yamaçlarına doğru ilerlemesi kararlaştırıldı. Böylelikle ağaçlara ve çalılıklara yerleşmiş keskin nişancılar temizlenecek, 13 Ağustos sabahı yapılacak 54. Tümen'in başını çekeceği, 10. ve 11. Tümenlerin destekleyeceği harekât daha kolaylaşacaktı.3

54. Tümen'in General Brunker komutasındaki 163. Tugayı bu iş için görevlendirilmişti. Hedefi Sülecik-Kükürtlüpınar mevkiinden geçerek Türk 36. Alay'ın 1. Taburu ile 36. Alay'ın sağ yanındaki mevzilerdi.

Norfolk taburunun saldırısı

Saldırıdan önce tüm birliklerin aynı hatta gelmesi istenmişse de bu yapılmamıştır. Oysa 10 Ağustos tarihinde cepheye yerleştikleri, 12 Ağustos öğleden sonra harekâtın başladığı düşünülürse yeterince süre vardı. 5. Norfolk Taburu'nun 12 Ağustos saldırısında ağır kayıp vermesinin en önemli nedenlerinden birisi de, bütün birliklerden daha önde olmasıdır hiç kuşkusuz.

12 Ağustos, 163. Tugay birlikleri için; yanlış anlamalarla, hatalı emirlerle dolu kâbus gibi bir gün olacaktı. Öğlen sahildeki tümen karargâhında toplanan kurmay subaylar bir açıdan sniper (keskin nişancı) temizleme harekâtı olacak saldırının öğleden sonra, saat 16.00'da başlamasına karar verdiler. Ön hatta bulunan en yüksek rütbeli konumunda bulunan Albay Beauchamp'a telefonla karar bildirildi ve diğer taburlara da iletmesi istendi.

Ancak Tugay kurmaylarından Binbaşı Bridgwater, saat 15.30 sıralarında, cephe hattına emirlerin alınıp alınmadığını kontrol için geldiğinde, Suffolk ve Hampshire taburlarının hiçbir şeyden haberleri olmadığını şaşkınlıkla öğrenmişti.

Sonunda saat 16.40 sıralarında ilerleme emri verildi. Hedef Tekketepe ve Kavaktepe yamaçlarındaki (keskin nişancılardan da zengin olduğu düşünülen) bölgedir. (Kükürtlüpınar mevkiinin 1 mil kadar doğusu)

Bir İngiliz askeri; "12 Ağustos tarihi çok uygun düşmüştü. Çünkü bu tarih ördek avının başlangıcıdır ve ördekler de bizlerdik" diye yazmıştı günlüğüne.7

Saldırının yapılacağı bölge Kaymakam (Yarbay) Münip (Özsoy) komutasındaki 36. Alay'ın 1. Taburu ile 35. Alay'ın 3. Taburları tarafından tutuluyordu.

Ancak en sağdaki Norfolk Taburu'nun en soldaki Suffolk Taburu'yla aynı hizaya gelmesi gerekiyordu. Makineli tüfek ateşi yağmurunun başladığı, hareket emrinin verildiği bu dehşet saatlerinde artık bunu yapmak için çok geçti. Hızla ileri fırlayan Norfolk Taburu askerlerinin sağ ve sol yanları korumasız kalmıştı.

En önde gidenlerden biri de C Bölüğüydü. Yoğun makineli tüfek ve şarapnel ateşi altında bölükler, askerler, subaylar birbirleriyle olan irtibatlarını kaybettiler. C Bölüğünden er John Dye, Yüzbaşı Beck'i en son bir ağacın altında başı önüne düşmüş halde gördüğünü söyleyecekti. Dönemin İngiliz Kralı V. George'un da yakın tanıdığı olan Yüzbaşı Frank Beck'i bir daha kimse görmedi.

Osmanlı tarafı başlangıçta bombardıman yapılmasıyla bir taarruzun yakınlaştığını sezmişti. 36. Alay Komutanı Münip Bey iki taburundan birisini cepheye yerleştirmiş, diğerini de geride ve ihtiyatta bulundurmaktaydı. İzzettin Çalışlar'ın ifadesiyle; "saatlerce bizim yiğitler bu bombardıman altında ıslatılmıştı". Taarruzun Türk kaynaklarına göre başlama saati 16.50'dir. (İngilizlerin taarruz emrinin başlangıçta 16.00 olduğu düşünülürse bir hayli oyalandıkları anlaşılıyor.)

İngilizler ilk anda yaklaşık 900-1000 metre kadar ilerlemişti. Fakat bu müddet esnasında bir hayli zayiat verdiler. En fazla ilerleyen Norfolk Taburu'dur.

Harekâtta Türklere esir düşen 5. Norfolk Taburu'ndan Üsteğmen William George Stewart Fawkes de o gün birliğinin başına gelenleri tüm ayrıntısıyla anlattı:

"12 Ağustos 1915'de Anafartalarda Karakol Dağı eteğinde, bütün tugayımız avcıya yayılmış olduğu hâlde, albayımız gelerek saat tam dörtte ilerlememizi emretti. Fakat hedefimizin ne olduğunu söylemedi. Komutam altında bulunan takım ile ilerledim. Türk ateşi o kadar yoğundu ki beraberimde bulunanlar tamamen mahvolup öldürüldüler. Çavuş ile ben kaldım İlerlememizi söyledim. 100 yarda kadar daha ilerledik. Çavuş vuruldu ve düştü. Ben yine aldırmayarak yalnız başıma yürüdüm. 30 yarda yürüdükten sonra ben de vuruldum. Çok kan kaybettiğimden kendimi güçlükle topladım. Ayakta yürümeye uğraştım. Bilmem ne kadar bir mesafe yürümüşüm. Düşüp kaldım. Kendime geldiğim zaman semâda yıldızlar parlıyor. Yine kendimden geçmişim. Tekrar kendime geldiğim zaman zaptetmeye uğraştığım Türk siperinin içinde ve etrafımda şefkatli ve merhametli görünüşlü Türk evlâdlarını gördüm. Bana su ve yiyecek verdiler ve omuzlarında taşıyarak sargıyerine götürdüler. Bu âlicenap muameleye ve bundan buraya gelinceye kadar gördüğüm insanî muameleye hakikaten teşekkür borçluyum. Bunu burada söylediğim gibi vatanıma dönmek nasip olursa orada da çekinmeden söyleyeceğimi namusumla temin ederim."8

Osmanlı Kuvvetlerine esir düşen 5. Norfolk Taburu'ndan 16 yaşındaki Er George Harwell, 23 Ağustos 1915'de yaralarından dolayı öldü. Ölümü Harbiye ve Hariciye Nezâreti arasındaki yazışmalar sonrasında İngiliz Harbiye Nezareti'ne bildirildi.9


Bâb‑ı Âlî

Hariciye Nezâreti

Umûr‑ı Siyasiye Müdüriyet‑i Umumiyesi

Kayıd Numarası: 998‑999

Özet: İngiliz esirlerine ait haber kağıtları

Harbiye Nezâreti'ne


Çanakkale savaş alanında yaralı olarak esir edilip 3. Kolordu Kuzey Grubu Ağır Yaralı Hastanesi'nde tedavi altındayken vefat eden Avustralyalı Frederick Pret oğlu Charles Pret'e ve 23 Ağustos sene 1915 tarihinde Anafarta'da vefat eden 5. Norfolk Alayı'nın 1. Taburu'nun 2. Bölüğü erlerinden Hatwill'e ait olan ve İngiltere Harbiye Nezâreti'ne gönderilmek üzere, Muamelât‑ı Zâtiye Müdüriyeti İstihbarât Kalemi ifadesiyle gelen 10 Ekim 1915 tarihli ve 1536 ve 1579 numaralı yazınızla gönderilen iki adet ihbarnâme; 14 Ekim 1915 tarihli ve 1857 numaralı yazının içeriğine uygun olarak düzenlenip tamamlanmak üzere iade edildi, efendim.

16 Ekim 1915

Harwell, Haydarpaşa'daki İngiliz Mezarlığı'nda yatmaktadır. ( Haydarpaşa’daki İngiliz Mezarlığı ile ilgili makale daha önce sitemizde yayımlanmıştı.)

Her ne kadar başlangıçta kayıp sayısı 16 subay 250 kişi dense de aradan geçen zaman içerisinde yaralıların iyileşmesi, az sayıda esir düşenlerden haber alınmasıyla 12 Ağustos harekâtında Norfolk Taburu'ndan ölenlerin sayısı 14 subay, 142 erdir.10 Bunların da sadece 1 subay ve 16 eri Sandringham Malikanesi çalışanlarıdır. Yani bırakın taburu ya da bölüğü, bir takım bile değil!

Savaşın bitiminden birkaç yıl sonra 1919 yılı baharında İngiliz Mezarlıklar Komitesi'nden bir heyet Anafartalar Ovası'na geldi. 12 Ağustos harekâtının olduğu bölgede 163. Tugay'a mensup 180 askerin cesedini asıl çatışmaların yaşandığı çiftliğin etrafında buldu. Bunlardan sadece ikisinin kimliklerini teşhis edebildi. Bu askerlerden 122'si Norfolk Taburu'na, geri kalanlar Hampshire, Suffolk ve 2/4 Cheshires Taburu'na aittiler.11

Havranlı Seyyid Onbaşı'nin 276 kg'lik topuda nasil tek basina kaldirdiginida hurafe sayalim.

Hurafe değildir, gerçektir. Açıklaması ise o olağanüstü koşullarda vucudun salgıladığı Adrenalin ile yapılabilir. Keza Seyid Onbaşı daha sonra o topu tekrar kaldırması istendiğinde bunu başaramamıştır. Daha sonra çekilen fotoğraftaki top mermisi aslına benzetilerek boyanmış ahşap bir mermidir.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Kim demiş bulunamdığını? Neden kayıtlı kuyutlu şeylere değil de bunlara inanıyorsunuz?





Hurafe değildir, gerçektir. Açıklaması ise o olağanüstü koşullarda vucudun salgıladığı Adrenalin ile yapılabilir. Keza Seyid Onbaşı daha sonra o topu tekrar kaldırması istendiğinde bunu başaramamıştır. Daha sonra çekilen fotoğraftaki top mermisi aslına benzetilerek boyanmış ahşap bir mermidir.
seyit onbaşı ya M.Kemal o topu tekrar kaldır çavuş dediği zaman Paşam şu anda kaldıramam fakat düşman yine dayansa kapımıza o zaman kaldırırdım dedi.
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
Bencede halkımız belgelerle konuşmak yerine
din'leri gözlerini kör etmiş biçimde
aa allahın varlığı işte zırt pırt bişiler diyolar
hristiyanlarda allaha inanıyorlar ama onlar herşeye zırt pırt demiyolar
ordada yazıyo cesetlerin bulunduğu 2. mesajdaki linkdekini iyi okuyun
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Bu gibi uydurmalar bence şuraya çıkar; Eğer bu iş sadece askerimize kalsaydı başarılamazdı. Doğaüstü (dini) güçler devreye girmiştir ve bu sayede savaşı kazanmışızdır.

Bu amaç da hangi hikayeyle anlatılırsa anlatılsın, Türk askerine, ordusuna, şehidine hakarettir.

Orada ki tek dini yardımcı Askerin imanıdır. Tekrar söylüyorum. Bu gibi mucizelerden medet umulsaydı Hz. Muhammed tillahını gösterirdi ama gerçek inancın bu tür hokus pokuslara ihtiyacı yoktur. Bu tür şeylere kanıp gidenin de, çabuk etkilenen, her şeye inanan biri olduğundan yola çıkarak imanından şüphe ederim.
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
Bulunduysalar bu site ne?
http://www.anzacs.org/

Ne yaziyor burda?


Bunlara buyuculuk falancilik filancilik diyerek dini keramet ve mucizelere reddiye verdiginizi unutmayin.

bazılarının sağında - FOUND yazıyor gördüğün gibi
cesetlerin hepsi bulundu yazmıyo zaten verilen konuda
kayıp olanlar vardır tabi ama 250side kayıp değil taburun
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
ortalık yine karıştı adana(respector) çık aradan:mrgreen::mrgreen:
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Yahu arkadas sen doktormusun?
Adrenalin nasil oluyorda insana 276 kg kaldirtiyor?
Ayrica o adam nasil o kadar adrenalin bulmus savas sirasinda ignemi yapmislar.
Niye buna iman kuvveti demek bu kadar zor yahu?
Sizin hurafe saydiklariniza ben hayatimda o kadar sahit oldum ki.

Bulunduysalar bu site ne?
http://www.anzacs.org/

Ne yaziyor burda?.

Adrenalin konusunu iyice araştır. Şu "Ayrica o adam nasil o kadar adrenalin bulmus savas sirasinda ignemi yapmislar." lafından bu konuda epeyce bilgisiz olduğunu görüyorum ama bilmemek değil ayıp olan biliyorsun! :)

O linkini verdiğin site Anzaclarla ilgili savaş kayıplarının tutulduğu bir site "Lost" derken Lost dizisinde ki gizemli mevzuları değil savaşta ölenleri kastediyorlar. İnsan link verdiği yeri biraz kurcalar yahu! :)
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Yahu bu kadar inat etmeyin arkadasim bakin bazi seyler akil sinirlarinin disindadir.
Bak Kur'an'da ne dedi?
Firavun nil nehrinde secdede bekliyor dedi.
Nerde nasil bulundu?
Bak ne dedi Kur'an
Iki deniz karismiyor birbirine.
Bakin ne buldu bilim!

Biz buna karşı çımıyoruz ki... Neden konuyu çarpıtıyorsun?
Kuranda yazanla, birilerinin uydurduğunu neden denk tutuyorsun?
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Sevgili dindar kardeşlerim,
Kayıp Tabur efsanesi bir UFO'cu uydurmasıdır. Lütfen bunlara kanmayınız. Bu olay dışardaki spiritüel tartışma alanlarında Bu taburun transfer edildiği Mısır'a oradaki Piramitlere kadar uzamaktadır.

Piramit gizemciliğine inanmak Firavunun tanrı olduğunu kabul etmektir. Yalvarırım yapmayın bunu....

İngilizcesi olanlar şu kaynaktan faydalanabilir: http://user.online.be/~snelders/sand.htm
 

yuci308

Asistan
Katılım
7 Haziran 2008
Mesajlar
107
Reaksiyon puanı
2
Puanları
18
Hurafe değildir, gerçektir. Açıklaması ise o olağanüstü koşullarda vucudun salgıladığı Adrenalin ile yapılabilir. Keza Seyid Onbaşı daha sonra o topu tekrar kaldırması istendiğinde bunu başaramamıştır. Daha sonra çekilen fotoğraftaki top mermisi aslına benzetilerek boyanmış ahşap bir mermidir.

Tabi ya adrenalin gelde bunu seyid onbaşıya anlat. Kıbrıs barış harekatında zirveye tırmanan tankta olağanüstü koşullar sayesinde deposundaki yakıt kimyasal tepkimeyle jet yakıtına dönüşmüş tepeya uçuvermiş heralde.
Bilimsel açıklamalar yapmaya çalışarak insanların cahil, hurafe inanışlar içerisinde olduğunu söylüyosun bence söylediklerine kendinde inanmıyorsun. belki şu adrenalin konusunu biraz daha açarsan bizide inandırabilirsin.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
arkadaşlar bilmem farkındamısınız çanakkale nin şanlı ruhuna istemeyerek gölge düşürüyorsunuz lütfen sakin olun arkadaşlar yabancı kaynakların ne kadar doğru olduğu şüphe götüren bir durumdur sizler çanakkale destanını birde anzakların dilinden dinleyin.
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
Ertesi günü istihkamları tek tek dolaşmaya başlayan Müstahkem Mevki Komutanı Cevad Bey, Seyit’in kahramanlığını öğrenir:
-Evladım bu mermileri nasıl kaldırıp, topun namlusuna sürdüğünü bize gösterebilir misin?
Seyit biraz mahcup bir eda ile, aynı türden bir merminin yanına gider, ellerini toprağa sürer, besmele çekerek mermiye sarılır, fakat mermiyi yerinden bile kımıldatamaz. Bu tarihi olayın belgelenmesi için, merminin ağaçtan bir modelini yaparlar, Seyit Onbaşı’ya bunu kaldırtarak fotoğrafını çekerler. Gerçekten de bu fotoğraf dünya basınında yer almış ve bugün de arşivlerde mevcuttur.
xxxx
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben bu tartışmayı, cehaletin bu kadar savunulmasına ve Çanakkale şehitlerinin başarısının küçültülmesine içerleyerek ve güzel dinimin içine bu kadar büyünün, sihirin sokulmasına kızarak terkediyorum.

Kurandan başka mucize arayan, savaş meydanında müslüman gandalflar görmeyi arzu edenlerin imanını Allah kuvvetlendirsin.

Piramit gizemcilerinin, Ufocuların uydurduğu safsatalara bu kadar kolay inanılırsa yarın birgün Allah'ın yolundan sapmak kolay olur diye düşünüyorum.

Peygamberimizin bu tarz mucizevi olaylara yaklaşımı bize de sünnettir. İslam imanı hem kalp hem akıl ile yürütülmelidir.

Sanılmasın ki, korktu kaçtı. Asla! Ama karşımda idrak edemeyen, Adrenalinin sadece iğne ile vucuda verildiğini zanneden insanlar bulduğum için tartışmanın seviyesinden memnun olmadığım için bırakıyorum.

Adrenalin: Tehlike veya bir korku anında her insana yardım eden bir molekül vardır: Adrenalin hormonu. Bu hormon
virgs.gif
örneğin kullandığı uçağı arıza yapan bir pilotun beyin hücrelerini alarma geçirir
virgs.gif
beynine daha çok kan ve şeker gönderir ve pilotun daha dikkatli olabilmesini sağlar. Aynı zamanda pilotun kalp atışlarını ve kan basıncını artırır
virgs.gif
daha atik ve daha hızlı olabilmesini sağlar; solunum yollarını açar
virgs.gif
böylece daha fazla oksijen almasını ve kas ve beyin hücrelerine daha çok kan gitmesini sağlar. İskeleti ve kasları daha güçlü kasar
virgs.gif
kanda bulunan şeker seviyesini artırır ve böylece pilotun fazladan ihtiyaç duyduğu enerjiyi alması için imkan sağlar. Böbrek üstü bezlerinin ürettikleri ve depoladıkları bu mucizevi hormon birçok özelliğe sahiptir ve Allah’ın üstün ilminin ve kusursuz yaratışının bir delilidir.


Son olarak, Çanakkale: Türkler sıkı savaşcıdır ve çok iyi savaştılar. Oraya gelen titreklere dünyayı dar ettiler ve destanı yazdılar. Zafer Türk milletine bu askerler ve komutanlarınca armağan edilmiştir. Şehitleri gücendirmenin vebali de çok büyüktür.
 

karcx

Profesör
Katılım
26 Şubat 2009
Mesajlar
2,391
Reaksiyon puanı
39
Puanları
0
Bencede halkımız belgelerle konuşmak yerine
din'leri gözlerini kör etmiş biçimde
aa Allah'ın varlığı işte zırt pırt bişiler diyolar
hristiyanlarda Allah'a inanıyorlar ama onlar herşeye zırt pırt demiyolar
ordada yazıyo cesetlerin bulunduğu 2. mesajdaki linkdekini iyi okuyun

Sen hangi dindensin?
Ayrıca inanmıyorsan seni bu konu neden ilgilendiriyor?
Hıristiyanlardan bizene....
Yine saldırıya başlamışsınız..
Sen git kainatın ulu mimarının yanına ..
Mimar Sinan ve Tesviye dergisi okumaya devam et.........
:icon_-1::icon_-1::icon_-1:
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
hangi dinle ne alakası var yaş kaç senin?
diyorumki 2 dinde allah'a inanıyor ama
müslümanlar olağandışı bişey olunca hemen kabul ediyor allah yapmıştır vs şeyler diyor
hristiyanlar ise ilkden nasıl olduğunu sonuna kadar araştırıyor
bkz.(big bang deneyi - kainatın oluşumu)
hiçbir saldırı filanda yokdur o yorumumda
sadece insanların direk dine bağlanmak yerine önce olayın aslı varmı yokmu araştırsın istiyorum
Müslümanların çoğu alanda geri kalmışlığıda bundan olsa gerek...
 

karcx

Profesör
Katılım
26 Şubat 2009
Mesajlar
2,391
Reaksiyon puanı
39
Puanları
0
Aslanım Müslümanlar İslamiyeti hakkıyla yaşamadıkları için bu haldeler..
Yakında tekrar dünyanın hakimi Müslümanlar olacaktır..
Yaşım 30...,(Yaşımı neden sordun?)
Hala hangi dinden olduğunu yazmamışsın...
Bunun dinle çok alakası var..Bu sadece Müslüman olanları ilgilendiren bir konudur...
Ayrıca forumda çok güzel paylaşımlar mevcut onlarla ilgilen...
 

Gfbercan

Asistan
Katılım
19 Mart 2009
Mesajlar
183
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
sahsen ben hurafe olduguna inamıyorum olayın gerçekliğini ispatlar nıtelıkte kı bıyazı altta adresı verılen sitede mevcut

http://hackram.blogcu.com/bulut-icinde-kaybolan-ingiliz-birligi_1309261.html

inanıp inanmamak kişinin kendi elınde sadece konu türk kaynaklı olsa idi hurafe olma ıhtımalinide göze almak gerekırdı fakat bana göre herşey açık ve net bana göre bu olay olmuştur ve doğrudur

zorla kimsenin beynıne sokamayız isteyen istediğine inanır
AYIP ARAYAN GÖZ HÜNER GÖREMEZ
araştırmadan yorum yapmamak gerekir
 

Cloakengaged

Dekan
Katılım
11 Aralık 2008
Mesajlar
5,068
Reaksiyon puanı
147
Puanları
1,243
Ne inanan insanlara saygin var, ne inanc'a saygin var.
Amacin islam'la ugrasmak sadece,
ki senin biryerlerden gonderildigine adim gibi eminim cunki misyonu olmayanlar bu kadar ugrasmazlar.
Yanliz o seni gonderenler ellerinde varsa az bucuk bilgili olanlari gondersinler, burda rezil oluyorsunuz cevapsiz kalip!
Yine alakasiz ve sacma sapan dongulu sorular soracagini biliyorum ve sozumu klasik olan bir cumle ile bitireyim diyorum.

Gelecekte bir gun gelecek

"Mossad"dan gönderdiler. Git SDN'deki islamla ilgili konularda fesatlık çıkar dediler. :D
 

BaRY

Profesör
Katılım
27 Aralık 2007
Mesajlar
1,635
Reaksiyon puanı
12
Puanları
218
bu gibi hurafeleri duydukça, Çanakkalede vatanını savunmak için, canını veren askerlerimizi tekrar saygıyla anıyorum.Bu hurafeleri uyduranlara kalırsa zaten biz çanakkalede hiç savaşmadık, bulut gelir o taburu görürür, gökten asker yağar, yok artık lebron james, biraz saygılı olunsa şehitlerimize ne olur.ayıp yani.
 
Üst