Evliyaya ,Alime düşmanlık - dil uzatmak

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan wenus
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Velilere Düşmanlık Etmek Tehlikelidir

Veli bir kula düşmanlık göstermenin akıbetini şu hadis-i kudsî şöyle beyan etmektedir: "Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim" (Buhari)

Veli, Allah'ın emir ve rızasından ayrılmayan bir kul olduğuna göre, ona düşmanlık eden kimsenin haklı bir sebebi olamaz Burada Allah-u Zülcelal'in harbi; onu ya günahlara daldırması ya da küfür bataklığına saplamasıdır

Ehl-i sünnet ve'l-cemaate göre, geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, Hz Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)in ümmetinde de Allah'ın veli kulları vardır Velilere inanmak haktır Evliyaları kabul etmemek, Kur'an ayetlerini inkar olup, sapıklık ve küfürdür

Allah-u Zülcelal'in veli kulları haktır ve veli kullara inanmak şarttır Veliler de Allah-u Zülcelal'in kullarıdır Onlarda herkes gibi insandırlar Onlar nefis ve şeytanın peşinden gitmez, Allah-u Zülcelal'in emirlerine göre hareket ederler Sur'un son nefhasına kadar Allah'ın veli kulları bulunacak ve eksik olmayacaktır

Kıyamet günü, evliyaullah için ne mahzun olmak, ne kederlenmek ve ne de korku vardır Allah-u Zülcelal'in veli kulları, Allah-u Zülcelal'e olan sevgilerinin fazlalığından, kendilerine tabi olan kimseleri dünya sevgisinden koparıp Allah-u Zülcelal'in doğru yoluna bağlarlar

Allah dostlarını sevenler, besledikleri muhabbetten dolayı, Allah-u Zülcelal'i de sevmiş olurlar ve böylelikle Allah-u Zülcelal'in dostluğunu kazanırlar Çünkü Allah için Allah dostlarına muhabbet, Allah-u Zülcelal'i sevmek demektir

Allah dostlarının münkirliğini yapanların çoğunluğunun küfür üzere ahirete gittikleri görülmüştür

Allah dostlarına yakın olmanın faydası çoktur Bu dünyada evliyalara yakın olan kimse, aynı yakınlığı ahirette de muhafaza eder Allah-u Zülcelal bir insana dost olursa, herkes ona itaat etmek mecburiyetinde kalır



VALİNİN AKİBETİ

Seyyid Ahmed Bedevî Hazretlerinin Kuzey Afrika ve özellikle Mısır'ın tasavvuf hayatında derin izleri olduğu gibi tasavvuf tarihi içinde de önemli bir yeri vardır Tasavvuf ehli onu Abdülkadir Geylânî, Ahmed Rufâî ve İbrahim Desûkî (kaddesallahu esrarahum) gibi zevatı kiram ile birlikte ‘Aktab-ı Erbaa’dan biri olarak kabul eder ve hürmet gösterirlerdi Nitekim Bedeviyye Tarikatı mensuplarının haçlılara karşı verdikleri çetin mücadele de bilinmektedir

Her devirde Allah dostlarına sataşan ve düşmanlık edenler olduğu gibi onun zamanında, hatta vefatından sonra da Seyyid Bedevî Hazretlerine sataşan ve karşı çıkanlar, onun büyüklüğünü inkâr edenler oluyordu

İşte, Seyyid Bedevî Hazretlerine muarız olanların başında da Ahmed Bedevî Hazretlerinin medfûn bulunduğu Tanta şehri yakınında bulunan Garbiyye şehrinin vâlisi geliyordu ..

Bu vali, Seyyid Bedevî Hazretlerinin herkes tarafından sevildiğini çekemez, büyüklüğüne inanmaz ve aleyhinde olur olmaz şeyler söyleyip, ona dil uzatırdı

Bu sebeple, Seyyid Bedevî Hazretlerinin türbesinde her sene düzenlenmekte olan mevlid ve Kur'an okuma törenlerine, kendi yönetimi altında bulunan Garbiyye ahalisini gitmekten men ediyordu Vâlinin bu yakışıksız tavrını haber alan zamanın büyüklerinden Şeyh Muhammed Şenavî Hazretleri o şehre gidip, vâli ile görüştü

Böyle yapmasının çok mahzurlu olduğunu, Seyyid Hazretlerinin çok büyük bir evliya olduğunu, aleyhinde konuşmaması gerektiğini anlatıp, kendisine çokça nasihatte bulundu

Fakat basireti kapanmış olan nasipsiz vâli, bu nasihatleri hiç kâle bile almayarak yürümekte olduğu bu yanlış yoldan dönmedi İnatla eski hâline devam etti

Olanlara çok üzülen Şeyh Muhammed Şenâvî, bu durumu mânevî olarak Seyyid Ahmedi Bedevî'ye arz ederek şikâyette bulundu

Bunun üzerine zuhuratta, Ahmed Bedevî Hazretleri tarafından Şeyh Muhammed Şenavî'ye: "Sabret! O, yakında cezasını bulacak Bir zaman sonra onun yüzünde bir yiyici yara çıkacak ve önce dudaklarını, sonra da dilini yiyecek" denildi

Ve durum Şeyh Muhammed Şenâvî Hazretlerinin zuhuratta gördüğü gibi oldu Bir zaman sonra vâlinin yüzünde bir yara çıktı

Bu yara önce dudaklarını, sonra dilini, daha sonra da yüzünü tamamen kapladı ve vali bu yara sebebiyle ölüp gitti
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Hz. Ömer radıyallahu anh'ın anlattığına göre:

"Bir gün Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın mescidine gitmiştir.

Orada Hz. Muaz İbnu Cebel radıyallahu anh'ı Aleyhissalâtu vesselam'ın kabrinin dibinde oturmuş ağlar bulmuş ve:

"Niçin ağlıyorsun?" diye sormuştur.

Hz. Mu'âz: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'dan işitmiş olduğum bir hadis sebebiyle" demiş ve Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hadisini okumuştur:

"Şurası muhakkak ki riyanın azı dahi şirktir.

Kim Allah'ın velisine düşmanlık yaparsa şüphesiz Allah ile savaşmaya çıkmış olur.


Allaha itaatkâr, takva sahibi ve halktan uzak duran öyle (kendi halinde) kullarını gerçekten sever ki, onlar görünmedikleri zaman aranmazlar (ehemmiyet verilmedikleri için, yoklukları kimsenin dikkatini çekmez),

hazır bulundukları zaman (da meclislere, ciddi meşguliyetlere) çağırılmazlar, tanınmazlar.

Kalpleri pırıl pırıl hidayet kandilleridir. (Onları hiçbir şey şekke şüpheye atamaz.) Her müşkil meselenin, ağır belanın altından kalkarlar."

7158 Kütüb-i Sitte
 

feerleas

Profesör
Katılım
21 Haziran 2009
Mesajlar
1,181
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
sadece Allah razı olsun dıyorum kardes sagol
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
sadece Allah razı olsun dıyorum kardes sagol

Amin efendim,

cümlemizden Rahman razı olsun inşallah..

Rabbim alimlermizin kıymetini bilmeyi nasip eylesin,bizleri nasipsizlerden eyylemesin..

Evliyaya düşmanlık!..

Bir zamanlar Hindistan’da Ganj Nehri üzerine bir kanal yapılması düşünülmüştü. İstişarelerden sonra karar verildi.
Ve başladı hazırlıklar.


Fakat plana göre, kanal Alaüddin-i Sabir hazretlerinin türbesinin de içinde bulunduğu dergâhın üzerinden geçiyordu. Bunun için de, yıkılması gerekiyordu dergâhın.

Müslümanlar hiç razı olmadılar.Ama bu karara da mani olamadılar.
Bir İngiliz mühendise verilmişti inşaat.Ve çalışma başladı.

Çadırını, dergâhın yakınına kurdu mühendis. Dergâhın yıkımına bir gün kalmış ve o gece yatağına yatmıştı ki, çok feci bir vaziyette uyandı sabahleyin.

Zira çadırın orta direğinde, baş aşağı ve bağlı vaziyette bulmuştu kendisini.Halbuki hiç giren de olmamıştı çadırına.

Yardımcıları gelip, çözdüler adamın bağlarını.Ve tahmin ettiler bu işin sebebini.

Kendisine;

- Bu dergâhın sahibi evliya bir zat olup, Allah katında çok itibarı vardır. Dergâhı yıkmaktan vazgeçin ki, bu, o veliden size bir ikazdır, dediler.

O da kabul edip, düzeltti planını.Yıkmadı dergâhı.

Evet, bu büyük zatlara kim zarar vermek istemişse, muhakkak kendisi zarar görmüş ve pişman olmuştur yaptığına.



Evliyâya eğri bakma
Kevnü mekân elindedir

Mülke hüküm süren
İki cihan elindedir

Hak ânı bunda gönderdi
Kullarını irşâd için
Kime diler iman verir
Kahr-u ihsân elindedir

Sen ânı öyle sanırsın
Sencileyin bir âdemdir
Evliyânın sırrı vardır
Gizli ayan elindedir

Hak zâtıyla sıfatıyla
Tecellî eyledi anda
Varlığı Hak varlığıdır
Emr-i Sübhan elindedir

Kaygusuz eder bu ilmi
Okudum anladım bildim
Bütün âlemlerin hükmü
Kâmil insan elindedir

 
S

SDN Okuru

SDN Okuru
evliyaya eğri bakma derken "Kevnü mekân elindedir" bir bakalım kevnü mekan neymiş(yaratılan alem,dünya) demekki dünya elindeymiş,vay bee. tabi evliyaya bu kadarı da yetmez; iki cihan da elindedir(dünya ve ahiret) dünya yetmiyor tabi ahirette de sözü geçermiş. "Bütün âlemlerin hükmü
Kâmil insan elindedir" yerseniz tabii:) şiirin diğer satırlarınıda siz araştırın bakalım ne çıkacak?


BAKARA 2/107. Göklerin ve yerin Hükümdarlığının Allah’a aid olduğunu bilmez misin? Allah’tan başka dost ve yardımcınız yoktur.

ALİ İMRAN 3/189. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah her şeye Kadir’dir.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
evliyaya eğri bakma derken "Kevnü mekân elindedir" bir bakalım kevnü mekan neymiş(yaratılan alem,dünya) demekki dünya elindeymiş,vay bee. tabi evliyaya bu kadarı da yetmez; iki cihan da elindedir(dünya ve ahiret) dünya yetmiyor tabi ahirette de sözü geçermiş. "Bütün âlemlerin hükmü
Kâmil insan elindedir" yerseniz tabii:) şiirin diğer satırlarınıda siz araştırın bakalım ne çıkacak?


BAKARA 2/107. Göklerin ve yerin Hükümdarlığının Allah’a aid olduğunu bilmez misin? Allah’tan başka dost ve yardımcınız yoktur.

ALİ İMRAN 3/189. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah her şeye Kadir’dir.

İşte günümüzde mealcilik hastalığının sonuçları al meali yok ne gerek var translate et iş tamam bir ayeti bir yerden al önünü arkasını buda işine yarıyanı kullan işte bir büyük azabta burada
sdn okuru yine tuzu elinde hazır hıyar diyeni bekliyor.Hayır ki hayır elli sefer söyledim burası bir okuldur hala öğrenemedin doğru etkili cevap için dinlemen veya okuman lazımdır ki konuyu anlayasın yani sazanlığın sonu hüsrandır Kardeşlerimiz Allah[cc]razı olsun isabetli misaller getirmişler bu hadisler kıssalar sahihtir tartışılmaz
Sdn okuru bu cevap sana kıyamette Rabbin soracak benim dostummusun????dostumun dostumusun????dostumun dostunu tanıyanlardan mısın işte kafanı kullanırsan atlıyacağın yer burası ama alt yapı lazım bir Allah[cc]dostunu tanımak onun hizmetinde bulunmak veya onu sevmek bunlardan biri varsa yırttın demektir onun yüzü suyu hürmetine şefaate mazhar olursun.Yani yapacağın herşeye maydonoz olmak değil bir mürşid-i kamili tanımak intisap etmektir.
Ama herşey edeb en önce öğreneceğin bu unutma

bir kıssada bizden olsun
Ali rıza Bezzaz [ksa]efendibabamız berberde traş olurken dönemin zengini berbere girer ve saçını kazıttıran efendibabamızı[ksa]görünce ensesine şaplağı indirir kabağa bak kabağa
dışarı çıkar gemi azıya almış atların altında kalır Efendibabamıza gelip özür dilerler duasını isterler Benim der bir dahlim yok bedduamda yok ama işte o kabağın bir sahibi var
 
Üst