Peygamberimizi kimler, nasıl sevdiler?

Bu konuyu okuyanlar

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Peygamberimiz herkesin sevgilisiydi. O'nun hayatı gerçek sevginin, adanmışlığın örnekleriyle doluydu. Kitlelerin sevgilisi olmayı başaran ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu, o örneklerden seçtiği ibretlik vakaları anlattı.

İslam dininin güzelliklerini kendine özgü yumuşak ve içten üslubuyla ekranlardan milyonlarca insana ulaştıran ve milyonlarca insanın gönlünde taht kurmayı başaran ünlü hatip Nihat Hatipoğlu'nun seçtiği kısa özlü, birbirinden ilginç sevgi metinleri O'nu Nasıl Sevdiler adıyla kitaplaştırıldı.

Nun yayınlarının neşrettiği kitaptaki olaylar, oldukça sade dille, yalın ve herkesin rahatlıkla okuyabilceği sunumla ulaşatırılıyor okurlara.

70 üstünde ibretlik vakanın anlatıldığı kitabı bir çırpıda okumak mümkün ama her vaka üzerinde uzun uzun düşünmeden geçmek mümkün değil...

İşte sizlere kitaptan seçtiğimiz bir kaç metin:

Taş Selam Verir mi?

Hz. Peygamber (sav) sevgisiz insanlarla, Meleklerle ve Cinlerle sınırlı değildi. Cansızlar da lisanı haliyle -dillerince- sevgiyi dile getiriyorlardı: Garip değil ki bu, O Allah'ın peygamberidir.

O her şeyi şöyle anlatacaktı. Peygamberlikten önce bir hatırasını. Belki Peygamberliğini müjdeleyen bir anısını.
"Ben Mekke'deki bir taşı bilirim. Ben henüz Peygamberlik görevini almadan o taş bana selam veriyordu, onun selam sesini duyuyordum."

112285.jpg


Cafer-i Sadık ve sararan yüz


İmam Malik, Cafer-i Sadık'ı yakından tanıyanlardan biri. Onun hadislere karşı katkısını, düşkünlüğünü iyi bilenlerden biri. O şöyle anlatıyor:

"Ben Cafer-i Sadık' ı yakından takip ederdim. Cafer son derece güler yüzlü ve şakacıydı. Ama ne zaman ki Hz. Peygamber'den bahsedilir, o an yüzünün sapsan kesildiğini görürdüm. Sanki nefesi kesilirdi. O Hz. Peygamber'den bahsederken veya hadis aktanrken abdestli olmaya dikkat ederdi"

Ağlamaktan sırtı kamburlaşırdı

Denir ki; Medine'nin büyük fakihi, dört mezheb imamının büyüklerinden İmamı Şafii'nin de hocası olan İmam Malik yanında Hz. Peygamberin adı anıldığında ağlamaya başlardı. Öylesine ağlardı ki, sırtı kamburlaşır, bükülürdü. Bu hali görenler hayret ederler ve hatta ona üzülürlerdi.

Bir gün sordular. Dediler ki, Resulullah'm adı anıldığında kendini tutamıyor, ağlamaya başlıyor ve hatta sırtın kamburlaşıyor. Nedir bu halinin sebebi:

O şöyle cevap verirdi:

"Eğer Hz. Peygamberin Allah katındaki makamının yüksekliği hakkında benim bildiğimi bilseydiniz benim bu halimi yadırgamazdın. Ben Kur'an-ı Kerim okurlarının en büyüklerinden olan Muhammed bin Münkerdir'i gördüm. Kendisine bir Hadis sorulduğunda mutlaka ağlardı. Öylesine çok ağlardı ki biz ona acımaya başlardık.

Ben kimseyi O'na tercih etmem

Zeyd bin Harise, Hz. Peygamberin evlatlığı olarak anılacaktır uzun müddet. Sonra ise Hz. Peygamberin sevdiği olarak tarihteki yerini alacaktı. Hz. Peygamberin yanında yetişti ve sonra da yakın hizmetinde oldu.

Bir gün Cebele bin Harise Mekke'ye geldi. Bu zat HZ. Harise'nin ağabeyidir.

Hz. Peygambere müracaat ederek kardeşini almak istediğini söyledi. Peygamberimiz, "Elbette onu alıp götürebilirsin" cevabını verdiler.

Sonra Hz. Zeyd'i çağırıp, şöyle buyurdu: "Zeyd! Bu senin kardeşin. Buralara kadar geldi. Seni alıp götürmek istiyor. Senin iznin, senin elindedir. Dilersen kardeşinle gidebilirsin"
Resulullah'ın sadığı Hz. Zeyd şöyle dedi:

“Hayır ey Allah’ın Resûlü! Ben gitmeyeceğim. Vallahi hiçbir kimseyi sana tercih etmem. Senin yanında ebediyen kalmaya devam edeceğim.”

Hakkikaten de öyle oldu.
O, Resullah'ı sevdi, Resulullah da onu.
Resul'den hiç ama hiç ayrılmadı.
Ta ki Mute'de şehid olduğu güne kadar...

(Haber 7)
 
Üst