ashabulyemin
Profesör
- Katılım
- 6 Aralık 2008
- Mesajlar
- 3,389
- Reaksiyon puanı
- 20
- Puanları
- 0
Yüksek Yargı'nın içler acısı durumunun resmidir http://www.haber7.com/
Hani televizyonlarda gördüğünüz bir görüntü var. Yargıtay arşivinden üst üste yığınlar halinde dizilmiş, sarı renkli dosyalar. Baktıkça, “kim bilir hangi garip buradan adalet bekliyor” diye insanı düşündürten dosyalar…Halbuki, gerçek tablo bu gördüklerinizden daha da vahim.
Konumuz, yüksek yargı…
Yargıtay ve Danıştay’da birikmiş dosyalar.
Hükümet, ‘trajedi’ noktasına gelen bu ‘birikmiş dosyalar sorununu çözmek için’ Yargıtay ve Danıştay’da daire ve üye sayısının artırılmasına dönük bir çalışma yapıyor.
Çoğunluğu yargı mensubu belli çevrelerse bunu, ‘hükümetin yargıyı ele geçirme çabası’ olarak yorumlamakta kararlı.
Oysa, bu dönemde daha fazla konuşulması gereken konu, ‘adalet bekleyen insanların’ yaşadıkları büyük hayal kırıklıkları olmalı.
Bende sizlere bunu biraz anlatacağım.
Hani televizyonlarda gördüğünüz bir görüntü var.
Yargıtay arşivinden üst üste yığınlar halinde dizilmiş, sarı renkli dosyalar.
Baktıkça, “kim bilir hangi garip buradan adalet bekliyor” diye insanı düşündürten dosyalar…
Halbuki, gerçek tablo bu gördüklerinizden daha da vahim.
Yargıtay Birinci Başkanı’nın 2010 yılının son aylarında basına yaptğı açıklamaya göre, Yargıtay’a temyiz incelemesi için gönderilmiş olup da konulacak yer bulunamadığı için PTT’den teslim alınamayan binlerce dosya bulunmaktadır.
Devam edelim…
Bugün itibarıyla Yargıtay’a gelmiş olup da henüz zarfı bile açılmamış 50 bin dosya bulunmaktadır. Ve bu sayı her geçen gün daha da artmaktadır.
Stalin, “bir kişinin ölümü, büyük trajedidir ama, bir milyon kişinin ölümü bir istatistiktan ibarettir” demiş.
O yüzden trajediyi daha iyi anlayabilmek için biraz daha detaylara inelim.
Yargıtay’da biliyorsunuz, Ceza ve Hukuk Daireleri var ve bu dairelerin her biri değişik suçlara bakıyor.
Örneğin, 6 ıncı Ceza Dairesi, hırsızlık ve gasp suçlarına bakmaktadır. Bu dairede halen 70 bin civarında dosyada yaklaşık 114 bin sanıkla ilgili karar verilmesi beklenmektedir. Bunun anlamı şu: 68 bin aile, hırsızlık veya gasp mağduru olarak 114 bin sanığın ceza almasını beklerken, 114 bin sanıkta zamanaşımı sürelerinin dolmasını beklemektedir.
Nasıl?
Örneğin, 11. Hukuk Dairesi…
Çok önemli ticari davalara bakıyor.
Ülkenin ekonomik hayatıyla yakından ilgili olan bu dairede halen 17 bin civarında dosyada, yaklaşık 27 bin davalı ve 20 bin davacı karar beklemektedir.
Mesela bir dosyada bir banka müdürünün müşteriye ait parayı zimmetine geçirmesi davası bulunuyor. 2000 yılında açılmış bir dosya bu. Ve karar verilememiş. Tahminen bir kararın çıkması 2015 yılını bulacaktır. O banka müşterisi Allah bilir adalete karşı ne tür bir kırgınlık içerisindedir düşünsenize…
Daha, çok daha vahim konular var.
Mesela Yargıtay 5 inci Ceza Dairesi, zimmet ve rüşvet suçlarıyla, cinsel saldırı suçlarına bakıyor.
Bu dairede özellikle çocuklara karşı işlenmiş cinsel suçlarla ilgili birikmiş, karar verilmesini bekleyen 4828 sanıkla ilgili dosya bulunuyor.
Yargılama süresinin uzunluğu nedeniyle bu suçlarda da kararların kesinleşmesi yıllar sürüyor.
Ve zaman aşımı devreye giriyor.
Örneğin, 2001 yılında çocuğa karşı cinsel suçla ilgili açılan dava, 2010 yılına kadar sonuçlandırılamamış ve dosya zamanaşımı nedeniyle kaldırılmıştır.
Bugün konuşulması gereken konular bunlar olmalı.
Hükümet yargıyı ele geçiriyor türünden ideolojik ve ütopik yaklaşımlar, devletten adalet bekleyen insanların gerçek taleplerini yansıtmamaktadır.
Aslolan adaletin zamanında tecelli etmesidir.
Buradan bakınca da Hükümetin, Yargıtay ve Danıştay’da daire ve üye sayısını artırarak birikmiş dosyaları eritme çabasına, en fazla yüksek yargının destek vermesi beklenir.
Ama burada böyle olmuyor maalesef…
http://www.haber7.com/haber/20110125/Yuksek-Yarginin-icler-acisi-durumunun-resmidir.php
Bu belki sizin için bir anlam ifade etmeyebilir ama bir tutuklu yakınınız varsa bigünah içerideyse tek umudunuzun nasıl yok olduğu resimde ifade edilmektedir.
Hani televizyonlarda gördüğünüz bir görüntü var. Yargıtay arşivinden üst üste yığınlar halinde dizilmiş, sarı renkli dosyalar. Baktıkça, “kim bilir hangi garip buradan adalet bekliyor” diye insanı düşündürten dosyalar…Halbuki, gerçek tablo bu gördüklerinizden daha da vahim.
Konumuz, yüksek yargı…
Yargıtay ve Danıştay’da birikmiş dosyalar.
Hükümet, ‘trajedi’ noktasına gelen bu ‘birikmiş dosyalar sorununu çözmek için’ Yargıtay ve Danıştay’da daire ve üye sayısının artırılmasına dönük bir çalışma yapıyor.
Çoğunluğu yargı mensubu belli çevrelerse bunu, ‘hükümetin yargıyı ele geçirme çabası’ olarak yorumlamakta kararlı.
Oysa, bu dönemde daha fazla konuşulması gereken konu, ‘adalet bekleyen insanların’ yaşadıkları büyük hayal kırıklıkları olmalı.
Bende sizlere bunu biraz anlatacağım.
Hani televizyonlarda gördüğünüz bir görüntü var.
Yargıtay arşivinden üst üste yığınlar halinde dizilmiş, sarı renkli dosyalar.
Baktıkça, “kim bilir hangi garip buradan adalet bekliyor” diye insanı düşündürten dosyalar…
Halbuki, gerçek tablo bu gördüklerinizden daha da vahim.

Yargıtay Birinci Başkanı’nın 2010 yılının son aylarında basına yaptğı açıklamaya göre, Yargıtay’a temyiz incelemesi için gönderilmiş olup da konulacak yer bulunamadığı için PTT’den teslim alınamayan binlerce dosya bulunmaktadır.
Devam edelim…
Bugün itibarıyla Yargıtay’a gelmiş olup da henüz zarfı bile açılmamış 50 bin dosya bulunmaktadır. Ve bu sayı her geçen gün daha da artmaktadır.
Stalin, “bir kişinin ölümü, büyük trajedidir ama, bir milyon kişinin ölümü bir istatistiktan ibarettir” demiş.
O yüzden trajediyi daha iyi anlayabilmek için biraz daha detaylara inelim.
Yargıtay’da biliyorsunuz, Ceza ve Hukuk Daireleri var ve bu dairelerin her biri değişik suçlara bakıyor.
Örneğin, 6 ıncı Ceza Dairesi, hırsızlık ve gasp suçlarına bakmaktadır. Bu dairede halen 70 bin civarında dosyada yaklaşık 114 bin sanıkla ilgili karar verilmesi beklenmektedir. Bunun anlamı şu: 68 bin aile, hırsızlık veya gasp mağduru olarak 114 bin sanığın ceza almasını beklerken, 114 bin sanıkta zamanaşımı sürelerinin dolmasını beklemektedir.
Nasıl?
Örneğin, 11. Hukuk Dairesi…
Çok önemli ticari davalara bakıyor.
Ülkenin ekonomik hayatıyla yakından ilgili olan bu dairede halen 17 bin civarında dosyada, yaklaşık 27 bin davalı ve 20 bin davacı karar beklemektedir.
Mesela bir dosyada bir banka müdürünün müşteriye ait parayı zimmetine geçirmesi davası bulunuyor. 2000 yılında açılmış bir dosya bu. Ve karar verilememiş. Tahminen bir kararın çıkması 2015 yılını bulacaktır. O banka müşterisi Allah bilir adalete karşı ne tür bir kırgınlık içerisindedir düşünsenize…
Daha, çok daha vahim konular var.
Mesela Yargıtay 5 inci Ceza Dairesi, zimmet ve rüşvet suçlarıyla, cinsel saldırı suçlarına bakıyor.
Bu dairede özellikle çocuklara karşı işlenmiş cinsel suçlarla ilgili birikmiş, karar verilmesini bekleyen 4828 sanıkla ilgili dosya bulunuyor.
Yargılama süresinin uzunluğu nedeniyle bu suçlarda da kararların kesinleşmesi yıllar sürüyor.
Ve zaman aşımı devreye giriyor.
Örneğin, 2001 yılında çocuğa karşı cinsel suçla ilgili açılan dava, 2010 yılına kadar sonuçlandırılamamış ve dosya zamanaşımı nedeniyle kaldırılmıştır.
Bugün konuşulması gereken konular bunlar olmalı.
Hükümet yargıyı ele geçiriyor türünden ideolojik ve ütopik yaklaşımlar, devletten adalet bekleyen insanların gerçek taleplerini yansıtmamaktadır.
Aslolan adaletin zamanında tecelli etmesidir.
Buradan bakınca da Hükümetin, Yargıtay ve Danıştay’da daire ve üye sayısını artırarak birikmiş dosyaları eritme çabasına, en fazla yüksek yargının destek vermesi beklenir.
Ama burada böyle olmuyor maalesef…
http://www.haber7.com/haber/20110125/Yuksek-Yarginin-icler-acisi-durumunun-resmidir.php
Bu belki sizin için bir anlam ifade etmeyebilir ama bir tutuklu yakınınız varsa bigünah içerideyse tek umudunuzun nasıl yok olduğu resimde ifade edilmektedir.