Yarı cami yarı kilise furyası başladı

Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
Diyanet bu furyayı durdurmalı!

Diyanet_bu_furyayi_durdurmali.jpg



Türkiye’deki kiliseden dönüştürülen camiler üzerinde restorasyon maskesi ve hoşgörü adı altında yarı cami yarı kilise furyası başladı.


Türkiye’nin her ilinden her gün yeni bir “yarı kilise, yarı cami” haberi geliyor…

Diyanet bu furyayı durdurmalı!
Türkiye’deki kiliseden dönüştürülen camiler üzerinde restorasyon maskesi ve hoşgörü adı altında yarı cami yarı kilise furyası başladı. İzmir Alaçatı’da belediyenin marifetiyle ilk kez duyulan uygulama Trabzon’daki Ayasofya Camii ile tekrar gündeme geldi. Camilerde yer alan Hıristiyan kültürüne ait ikonlar ve fresklerin önünde namaz kılmaya mecbur bırakılan Müslümanlar, bu kez de Bursa’daki Murat Hüdavendigar Camii’nin kiliseden dönüştürüldüğü iftirasıyla karşı karşıya.


Bursa Kent Konseyi (BKK) Gençlik Meclisi, şehrin sahip olduğu tüm tarihi zenginliklerin gençlere tanıtılması amacıyla başlattığı ‘Adım Adım Bursa Projesi’ kapsamında lise ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla Murat Hüdavendigar Külliyesi’ne gezi düzenledi. Bursa’da doğup büyümüş veya okumak için şehre gelmiş lise ve üniversite dönemindeki gençlere şehrin daha iyi tanıtılması ve bilgilendirilmesi amacıyla BKK Gençlik Meclisi’nin başlattığı ‘Adım Adım Bursa Projesi’, Yeşil Külliyesi, Ulu Camii, Hanlar Bölgesi, tarihi Bursa surları, Kent Müzesi, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin ardından Birinci Murat Hüdavendigar Külliyesi’ne düzenlenen geziyle devam etti. Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Rehberi Faruk Kurt ve BKK Gençlik Meclisi gönüllüsü Arkeolog Fikret Alkan tarafından geziye katılanlara külliye içerisinde bulunan tarihi camii, türbe ve diğer yapılar hakkında önemli notlar aktarıldı.

Hüdavendigar Camii Olarak Yapıldı
Hüdavendigar Külliyesi’nin dönemin en önemli eğitim yerlerinden biri olduğunu söyleyen Faruk Kurt, öğrencilerin yetenek sınavı sonucu medreseye kabul edildiğini, mezun olanların devletin farklı noktalarına kadı olarak atandığını hatırlattı. Avrupalı gezginlerin Hüdavendigar Camii’nin eski bir kiliseden çevrildiği yönündeki iddialara değinen Faruk Kurt, “Yıldırım Beyazıd, Timur’a yenilince oğlu Şahruh Bursa’daki yazılı kaynakları yaktırmıştır. Bu yüzden Osmanlı’nın ilk dönemine ait sağlıklı bilgiler elde edilemiyor. 1500’lü yıllarda Osmanlı’ya gelen seyyahlar da kaynaklara ulaşamadığından tahmini veya duygusal yorumda bulunuyordu.

Mihrap kısmının direk Kabe’ye yönelik olması, yapının kiliseden çevrilme olmadığını gösterir. Cumhuriyet öncesi tarih araştırmacılarına göre, caminin yapımında devşirme malzeme yoğun şekilde kullanılmıştır. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’nın ortak unsurları bu yüzden Hüdavendigar Camii’nde rahatlıkla görülür. O dönemde Osmanlı’nın batıdaki son noktası olan külliye, birazda hem ticaret kervanlarının, hem dervişlerin ihtiyaçlarına karşılamasına yönelik tasarlanmıştır”
diye konuştu.

Tek Şehit Padişah Bursa’da Medfun
Caminin giriş kısmında ısınma ihtiyacını karşılamak amacıyla gömme ocakların bulunduğunu, restorasyonlar sonucu ocakların tamamen kapatıldığını ifade eden Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Rehberi Faruk Kurt, külliyenin idaresi amacıyla Uludağ yolu üzerinde köyler oluşturulduğunu, Çekirge’deki en büyük kaplıcanın, Nalıncılar ve Kükürtlü hamamlarının yapıldığını anlatarak tüm vergi ve diğer gelirlerin külliyeye aktarıldığını hatırlattı. Birinci Murad Hüdavendigar’ın türbesinde de gençlere padişahın yönetim ve şehadet süreci hakkında bilgiler veren Faruk Kurt, Osmanlı’da tek şehit padişahın bulunduğunu, onun da Bursa’yı şereflendirdiğini söyledi.

Murad Hüdavendigar’ın seferlere çıkarken zırhının altına kefenini mutlaka giydiğinin söylendiğini belirten Kurt, “Bursa’dan zaten hüzün bahçesi olarak bahsedilir. Çünkü Murad Hüdavendigar’ın yanı sıra üzücü bir şekilde ölen Şehzade Mustafa, Cem Sultan ve Şehzade Yakup’un naaşları da Bursa’dadır. Türbede ayrıca Kâbe’nin örtüsünden bir parçada sergileniyor. Örtü önceleri Şehzade Yakub’un sandukasının üzerindeydi. İnsanlar çok fazla el sürdüğü için daha fazla zarar görmemesi için çerçevelenerek duvara asıldı. Bursa’daki türbelerin içerisinde halı olmaması da bazı kesimler tarafından eleştiriliyor. Oysa türbe içerisinde asla namaz kılınmaz. Bunun önüne geçmek amacıyla halı serilmemesi de doğrudur” diye konuştu.


kaynak
 

7.43

Dekan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
8,969
Reaksiyon puanı
332
Puanları
263
Yeni mi aklınız başınıza geldi?
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Bence camiinin kapatılması yeniden altın varaklarla tezyin edilerek chapel olarak açılması gerekir.Allah[cc]ın evini inananlar yapar günümüzde camiler işgal altındayken onlarca sene çöplük olarak kullanılırken şimdide alman kilisesine benzetilmiş okula dönüştürülürken bu sistemden farklısını beklemek aymazlıktır.Camilerimizde zaten baptiste kiliselerini andırır sıra düzeni eklenmiş localar yapılmış gazinolardaki ses sistemleri eklenmiştir müezzinler ssee aaaa eko kontrolü yapmaktadır.
bilirsiniz benim yaşım hayli ileri bazı şeyleri unutuyorum aklıma birşey geldi artık bilen kardeşimiz tamamlar
n.k bir gün kahveye gider biri atıp tutmakta okyanusta gemileri batmış işte unuttuğum yer ne yapmışsa orada bir ada oluşturmuş hemen üstad devreye girmiş çevre adamıyalanlıyor böyle olmaz diye bizim gemide orada battıda baktım orada bir ada var.............millet çıkıp kuurtuldu atıcı dayanamamış böylede olur mu işin espirisi patlamış az bile
 

DumDumaq

Dekan
Katılım
17 Ocak 2013
Mesajlar
5,084
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
kıyamet yaklaşıyor allah sonumuzu hayır etsin
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
Diyalogculara sormak lazım...

[MENTION=36351]mr_rain[/MENTION], bunun diyalogla falan ilgisi olduğunu zannetmiyorum.

diyalogu savunan hiç kimseden camilerin kiliseye benzetilmesi fikrini dillendireni henüz görmedim, duymadım.

ha ben diyalogcu falan değilim, ama haksız yere kimsenin karalanmasını da adil bulmam.
 

HRNKC

Profesör
Katılım
1 Ağustos 2008
Mesajlar
4,155
Reaksiyon puanı
20
Puanları
218
Ne halt yiyeceklerini şaşırmışlar, yetkililer üstlerine düşeni yapmalı...
 

mr_rain

Guru
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
23,956
Reaksiyon puanı
441
Puanları
263
[MENTION=36351]mr_rain[/MENTION], bunun diyalogla falan ilgisi olduğunu zannetmiyorum.

diyalogu savunan hiç kimseden camilerin kiliseye benzetilmesi fikrini dillendireni henüz görmedim, duymadım.

ha ben diyalogcu falan değilim, ama haksız yere kimsenin karalanmasını da adil bulmam.

Hristiyanlarla amentümüz aynı
Hristiyanlar da cennete gidecek
Peygamberlere iman Kur'anda yoktur
....

Bu olayı duyunca aklıma diyalogcular geldi de. Ona biaen hocam...
 

Ahbârî

Dekan
Katılım
6 Ekim 2009
Mesajlar
6,274
Reaksiyon puanı
346
Puanları
263
biri bana daha açık bir şekilde açıklayabilir mi? Mesele tam olarak nedir? Ben bu yazıdan pek bişey çıkaramadım öyle yarı kilise yarı cami diye. Dikkatimden mi kaçtı acaba?

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Mesele Ayasofya caminde perdeler çekilerek mi namaz kılınması?
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
Hristiyanlarla amentümüz aynı
Hristiyanlar da cennete gidecek
Peygamberlere iman Kur'anda yoktur
....

Bu olayı duyunca aklıma diyalogcular geldi de. Ona biaen hocam...


yukarıda söyledim [MENTION=36351]mr_rain[/MENTION], ben diyalogcu falan değilim, ama sıraladığın maddeler için bir iki sözüm olacak.

1. Hristiyanlık derken, Peygamber efendimizin risaletine kadar olan dönemdeki hristiyanlık ve hristiyanlarla amentümüzün aynı olduğu doğrudur.

2. Hristiyanların cennete gideceği görüşü de ilk maddede bahsettiğim hristiyanlar için doğrudur. miladi 610 tarihi itibariyle hiçbir gayr-i müslimin cennete gireceğini savunan her kim olursa olsun halt etmiştir.

3. Peygamberlere iman kur'anda yoktur görüşü sanırım hristiyanların peygamberimize inanmamaları konusuyla alakalı bir söylem olsa gerek ki, böyle bir fetva uydurulmuş olmalı... Ne ki, diyalogcu da olsa Müslümanım diyen kim olursa olsun böylesine sakat bir söylemde bulunanın imanı sakata gelmiş demektir. ona Allahtan hidayet dilerim sadece. ancak ben bu iddiada bulunan birini duymadım henüz... vardır belki bilemem ama, ben sahiden duymadım. kimsenin günahını istemem. burda kastiniz fethullah hocaysa onun böyle bir söylemde bulunduğuna hiç şahit olmadım.

sonuçta "ameller niyetlere göredir"
 

Mg.

Profesör
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
2,070
Reaksiyon puanı
24
Puanları
218
diyalogcuların işi değildir inşallah..
 

Ahbârî

Dekan
Katılım
6 Ekim 2009
Mesajlar
6,274
Reaksiyon puanı
346
Puanları
263
Bence biraz insaflı oldu abi. 610 çok ileri bir tarih. Pavlus'un yoluna girenler diyelim biz buna. Pavlus Hz. İsa'nın amacının dışında farklı yorumlar getiriyor. Tevrata inanmaya ve sünnete gerek yok diye şeyler söyluyor. Kısaca geçiyorum bunları. Bunlar Hristiyanların öz eleştirilerinde bile var. İsteyenler pavlus'u araştırsınlar onun etkisini araştırsınlar bulurlar.

Ayrıca onların amentüsü Pavlus'tan ve Konsillerinden itibaren hele iznikten itibaren ki 300 bilmem kaçtaydı iyice raydan çıkıyor, teslis inancı kabul ediliyor, Hz. Meryem Teotokos / tanrıdoğuran kabul ediliyor vs vs. Amentümüz Hz. İsa ve etkisi kaybolana kadar belki aynıdır ama sonrasında ki uzun bir müddet değil bu, iyice farklılaşıyor.

Kur'an'da sadece kader inancı yoktur. 6'nın geri kalan beşi vardır. İnkar adamı götürür.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
yorum yayınlanmamış ya kurallara aykırı geldi ya daha okunmadı
külliye camii çavuşbaşı yıllar önce gaspedilerek çöplük haline daha sonrada yol yapım şantiyesinin hurdalığına dönüştürüldü şimdi alman kilisesi görünümlü okul!!!!hele çan kuleleri muhteşem!!!
Alevi vatandaşlarımızın cem evi ihtiyacı bizimde nakşibendii tekkesi ihtiyaçları tarafımızdan karşılanırken hayır müsade dahi edilmezken dünyada kilise yapımında birinci avrupada havra yapımında üçüncüyüz.küfür ile islamı bir çatıda birleştirmek sadece mekke müşriklerinin işiydiki onlar Allah[cc]a inanır ancak putları araya koyarlardı
şimdi avrupada ezan yasaklanırken koca yunanistanda cuma kılacak cami bulunmazken bu aşk nereden çıktı.
istanbulda anadolu yakasında daire kiliseler trend yaptı edirnede yahudi patlaması yaşanıyor avrupanın en büyük sinagogu açıldı.
Allah[cc]ın evini inananlar yapar ancak buna tevhid inancına sahip mabedler dahildir kiliseler dine değil inanca bağlıdır o zaman diyanet hangi inanca bağlıdır.
bence hani bir kuş vardıya önce şarap kadehinden bir fırt ardından çana cırt yani o işe benziyor.
diyorumki %99 u müslüman olan!!!ülkede hala azınlıkların haklarına sahip olamadık
 

Mr.Elm

Doçent
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
875
Reaksiyon puanı
5
Puanları
18
restorasyon maskesi ve hoşgörü adı altında yarı cami yarı kilise furyası başladı." ifadesinin maksatlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle hoşgörü kelimesi. Restorasyon yapıldığında ortaya çıkan dönem bezemeleri elbette ki korunmak zorundadır. Eğer namaz kılınan bir ortam oluşturuluyorsa elbette ki uygun şekilde kapatılmalıdır. Ancak zorlama fonksiyon verilmesi doğru değil. İhtiyaç varsa çok zaruri ise ya tamamen cami olsun ihtiyaç yoksa müze olsun insanlar gezsin. Kiliseye o derece ihtiyaç olacağını sanmıyorum. Kaldı ki korunması gerekli bir kültür varlığının ihtiyaç yoksa yoğun bir fonksiyon yüklenip kullanıma açılması yapıya zarar verebilecektir.
 

Karargaht

Dekan
Katılım
14 Kasım 2007
Mesajlar
9,235
Reaksiyon puanı
112
Puanları
243
Kiliseden cami olan çok eser vardır. Ama bu olay biraz farklı sanırım. İrdelemek diyanete düşer.
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
Bence biraz insaflı oldu abi. 610 çok ileri bir tarih. Pavlus'un yoluna girenler diyelim biz buna. Pavlus Hz. İsa'nın amacının dışında farklı yorumlar getiriyor. Tevrata inanmaya ve sünnete gerek yok diye şeyler söyluyor. Kısaca geçiyorum bunları. Bunlar Hristiyanların öz eleştirilerinde bile var. İsteyenler pavlus'u araştırsınlar onun etkisini araştırsınlar bulurlar.

Ayrıca onların amentüsü Pavlus'tan ve Konsillerinden itibaren hele iznikten itibaren ki 300 bilmem kaçtaydı iyice raydan çıkıyor, teslis inancı kabul ediliyor, Hz. Meryem Teotokos / tanrıdoğuran kabul ediliyor vs vs. Amentümüz Hz. İsa ve etkisi kaybolana kadar belki aynıdır ama sonrasında ki uzun bir müddet değil bu, iyice farklılaşıyor.

Kur'an'da sadece kader inancı yoktur. 6'nın geri kalan beşi vardır. İnkar adamı götürür.


yok, ben ayrıntıya girmedim. genel olarak söylemek istedim. malum, burada milat sevgili efendimize risaletin inzal edildiği tarihtir. bundan öncesi araştırılmaya, tartışılmaya açıktır elbette.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
@mr_rain, bunun diyalogla falan ilgisi olduğunu zannetmiyorum.

diyalogu savunan hiç kimseden camilerin kiliseye benzetilmesi fikrini dillendireni henüz görmedim, duymadım.

ha ben diyalogcu falan değilim, ama haksız yere kimsenin karalanmasını da adil bulmam.
hemen diyalogçu usulü ab normlarına uygun bir ezan ekleyelim istersen
 

heathrow

Doçent
Katılım
29 Nisan 2013
Mesajlar
507
Reaksiyon puanı
55
Puanları
28
Hoşgörülü Osmanlı fethedip kiliseleri camiye dönüştürüyor.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
ekle!
merak ettim bak şimdi...
bu ezanı kimin okutmak istediğini de keza.
hala senin ne yapmak istediğini anlayamadım.Biliyorsun bu konularda tevazu yok en önemli arşiv bizde ekleriz sıkıntı yok.Gerek camiilerin tezyini gerek bu şekilde kullanımı kıyametin alametlerinden yani biz şaşırmıyoruz.
[video=youtube;pCeUPPgqGx0]http://www.youtube.com/watch?v=pCeUPPgqGx0[/video]
[video=youtube;oCybm0ShNFQ]http://www.youtube.com/watch?v=oCybm0ShNFQ[/video]
[h=1]İSMAİLAĞA CEMAATİ KÜLLİYESİNİ İSTİYOR[/h]






Külliyenin yapımı Refah-yol zamanında hızlandırılmış ve kısmen kullanılmaya başlanılmıştı. Onbinlerce kişilik kapasitesi olan Fetih Külliyesi’nde Mahmud Efendi Hazretlerinin de vaaz verdiği olmuştu. Külliye cami, medrese gibi ayrı bölümlere sahip geleneksel bir yapı olarak tasarlanmıştı.

O günden sonra bir çok devlet kurumunun iştahını kabartan araziye 28 Şubat sürecinde el konularak önce Beykoz Çavuşbaşı Çok Programlı Lisesi, sonra da onun yanına 2007 yılında Beykoz Anadolu Lisesi yapıldı. Liselerden biri Külliye içindeki caminin temeli üzerine inşa edilmiş, minarelerin yarım kalan inşaatları saat kulesine çevrilmiş. Tüm yapılan inşaatlara ve planlara rağmen arazide hala geniş bir alan var.

KÜLLİYE FOTOĞRAFLARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN

Rum Yetimhanesinin Fener Klisesine geri iade edildiği ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasının planlandığı şu günlerde 10 seneden fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen Fetih Külliyesi hala iade edilmedi.

FENER PATİRKHANESİNE BAYRAM YAPTIRDILAR
xx Parti, Rumların yetimhanesini iade etti. Heybeliada’daki ruhban okulunun açılması gündemde ve çalışmalar sürüyor. Peki, Müslümanların kollarındaki bilezikleri, altınları bozdurarak, cebindeki beş kuruşu vererek sırf Allah rızası için, bir hayra vesile olması için yaptırdığı bu yapı niçin iade edilmiyor?

TEPKİLERDEN Mİ ÇEKİNİYOR?
xx Parti hükümeti Patrikhaneye, Rumlara açılarak Müslümanların tepkisinden çekinmiyor da, Müslümanların “kendi hakkını” iade edince gelebilecek tepkilerden mi korkuyor?

BU İŞİ ANCAK AK PARTİ ÇÖZEBİLİR!
Cemaat içerisinde xxParti’ye olan tepki yüksek. Özellikle Kuran öğrenim yaşının yükseltilmesi gibi konular insanlarınxx Parti hakkındaki görüşünü bayağı etkilemiş durumda. Ancak, cemaat arasında bu tepkilerin yanı sıra “bunu ancakxx parti hükümeti”yapar yani “külliye işini de ancak onlar çözer” diyerek destek verenlerde olmuyor değil. Lakin xxParti’nin bu konuda atmış olduğu bir adım veya bir sinyal yok.

CEMAAT KÜLLİYESİNİ GERİ İSTİYOR
İsmailağa Cemaati, hayır niyetiyle yaptırdığı ve vakfettiği arazisini geri istiyor. xx Parti manevi sıkıntıların içerisine girmek istemiyorsa bu konuda bir adım atmalı ve gerekeni yapmalıdır. Yoksa Allah dostlarının manevi nazarında itibar edilemez bir hale geleceklerdir. Unutmayalım ki “bir Allah dostunun nazarından düşmek, 7 kat semadan düşmekten daha kötüdür.”

www.ismailaga.info



fetih_kulliyesi_ismailaga_info21.jpg
Bunu camiye benzeteniniz varmı Almanların fabrika/kilise benzeri ucubesi
 

by_matrix

Doçent
Katılım
31 Ekim 2008
Mesajlar
534
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
bu olay diyanetten habersiz yapılamaz sanırım ?
 

shadow2

Profesör
Katılım
23 Eylül 2009
Mesajlar
1,132
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
Bi diyalogdur gidiyor ama Allah sonunu hayır eyler inşallah.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Doğrusu bunda şaşıracak ne var ben göremiyorum? Amerika ve İsrail ile giriştiğimiz iş birliğinin, "ne olmuş yani ABD ve İsrail destekli bir cihad varsa" savunmasını yapacak kadar ilerlemiş Yahudi ve Hristiyan dostluğumuzun, Amerika'dan fetva yayınlayarak "dinler arası diyalog" işine girişimizin gayet tabii meyveleri bunlar. Gerçekten şaşıracak bir şey göremiyorum; sonuçta bu arzulanan ve istenen bir sonuç zaten.

Artık "halkı %99 müslüman olan".. sözü de çok anlamsız geliyor bana. Zira toplama işlemi yapıldığında halkın önemli bir kısmını tekfir eden Selefi anlayışı hakim şu anda ülkede. Örneğin;

- Alevilerin %20 olduğu bir toplumda Aleviliğin İslam dışı olduğunu savunan çok insan var. Nitekim bu forumda da benzer anlayışlar yer yer görünüyor. Onlara göre kaldı geriye %80.
- Kürtlerin %20'ye yakın bir yekünü oluşturduğu toplumda onların aslında zerdüşt olduğunu söyleyenler var. Bunlara göre kaldı %60.
- "Azınlık" olarak adlandırılan bir takım etnik ve dini grupların sayılarının son yıllarda inanılmaz artışını göz ardı edenler var.

Geriye kalan atıyorum onların düşüncesine yakın %50'lik bir toplum kesimine "halkın %99'u müslümandır" demek abes kaçıyor. Hem mezhep kavgasından ötürü kardeşini müslüman olarak kabul etmeyeceksin, hem de "halkın %99'u müslüman" diyeceksin. Bu tutmaz usta. Müslümanın kardeş olduğu ilkesiyle yaşamazsan, böyle bölüp parçalamak zorunda kalırsın; o yüzden böyle %99 sayısını tutturamazsın.

Bununla beraber, dini değerleri değersizleştirmek için milli değerleri daha çok ön plana çıkarma yarışı (Amerika'dan fetvayla "Türkçe Olimpiyatı" düzenlemek gibi), dinler arası diyalog düşüncesiyle sanki bu bir kültürmüş gibi dinler arasında inanç alışverişi yapılması, milli kültürlerin büsbütün batıya ve hususi olarak da İsrail'in hamisi Amerika'ya hızla kaymakta olduğu; kültürel bu yozlaşmanın yanında politik olarak da bil fiil "ne yaparsan biz senin arkandayız" diyecek kadar ileri giden bir ABD yanlılığının arzu edilen sonuçlarıdır bu olanlar.

Bana kızan kardeşlerim olacaktır mutlaka; fakat önce düşünsünler; ülkenin kültürel ve politik olarak nerede durduğuna baksınlar, "yok biz hakikaten yüzde 99 İslam'ı yaşayan bir ülkeyiz" diyebiliyorlarsa, ben söylediklerimi pişmanlıkla geri almaya hazırım.

Ayrıca şunu da göz ardı etmemek gerekir; "dinlere karşı hoşgörülü" düşüncemizin sayısı belli olmayan kaç tane kiliseyi camiye çevirdiğinin haddi hesabı yok. Bu da milli "güc"ünü ispat etmek için yapılmış bir uygulamadan başka bir şey değildir. Çünkü hiçbir yerde peygamberimiz veya onun değerli ashabı böyle bir uygulama yapmamıştır ve esasen hiçbir şekilde böyle bir ihtiyaç da yoktur. Yapılmasının tek sebebi, savaş sonrasında Kur'anın "hani onlar oğullarınızı ve sizi öldürüyor da kadınlarınızı sağ bırakıyordu" ayetinde buyurduğu gibi bir düşüncedir kiliseyi camiye çevirmek. Halbuki toprağı madem ele geçirmişsin, istediğin yere istediğin kadar cami yap; yahut da hadi çok zoruna gidiyorsa kilise; git yık orayı; camiye çevirmek nereden çıktı?

Resulullah zuhur ettiğinde şeytan bu dini yok etmekten ümidini kesmişti, hatta ilk vahiy indiğinde şeytanın feryat ettiği rivayet edilir. O yüzden yok edemeyeceğini bildiği bu dini saptırmaya çalışıyor. İşte şu anda Batının yeni düşüncesi de böyle işliyor; İslam'ı tamamen yok edemeyeceklerini anladıklarından bu yana, onu içeriden fethetmeye çalışıyor ve kendi düşüncelerine uygun bir din yerleştirmek için hocalar yetiştirip sağda solda fetvalar verdiriyorlar; İslam adına İslam hükümlerini ortadan kaldırıyor ve yerini başka şeylerle dolduruyorlar. Şu anda bu şekilde çok miktarda "din alimi" var Türkiye'de. Bir kısmı cehaletinden, bir kısmı da kötü niyetinden ve kötülüğe paydaş olmasından bunu yapıyor. Ve tabii ki İsrail'in arka bahçesi olan Ürdün gibi yerlerin "kadı"sı Kardavi gibi dünyada kaç tane "Yahudi" müslüman din alimi var sayısını bilmiyorum bile.

O yüzden tekrar bakıyorum; bu kadar şaşıracak bir şey yok diyorum.
 

BERVA

Doçent
Katılım
24 Nisan 2011
Mesajlar
712
Reaksiyon puanı
8
Puanları
18
Hristiyan arkadaşlarımız da özgürce ibadetlerini yapabilsin.
Kendileri uygun olan yerlere ibadethanelerini açabilsin.

Ama iki dinin ibadet yeri aynı olmamalı.

Hz. Muhammed(SAV)'i tanımayan, yok sayanların,
Hz. Muhammed(SAV) aracılığıyla gönderilen bir dinin ibadethanesinde ne işi var ?

Ne biz gidip hükmü kalmayan(bizim dinimize göre) bir dinin ibadethanesinde ibadetimizi yapalım.
Ne de bizim dinimizi tanımayanlar gelip bizim camilerimizde ibadetlerini yapsınlar.
 

Elbruz46

Rektör
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
293
Ayrı ibadethaneye gerek yoksa, ayrı dine de gerek yoktur!
Ayrı bayrağa, ayrı ülkeye de gerek yoktur.
Ayrı dile, ayrı kültürlere de gerek yoktur!

Aslında hepimiz aynıyız yok bir birimizden farkımız(!)

Müslüman için temiz olan her yer mescittir, orada ibadetini gönül rahatlığı ile yapabilir.

Cami ise semboldür, İslam'ın sembolü.
Bir yerde cami varsa orada hatırı sayılır miktarda Müslüman da vardır.


Kırmızı bir bez ne ifade eder?
Hiç bir şey.
Üzerine bir ay yıldız çizdiğinizde artık bayrak olur, saygı duyulması şart olur, baş tacı edilir.

Bir bina ne ifade eder?
Sadece bir binadır daha fazlası değil.
Oraya Cami tabelasını astığınızda ise artık orası sıradan bir bina değildir, İslam'ın sembollerinden birisidir.

Bugün hoşgörü diye Cami ve Kilise'yi birleştirmeyi normal kabul edenler yarın Kur'an-ı Kerim ve İncil'in karışımı bir kitap çıkarsa onu da kabul ederler.

Kur'an'dan işine gelen ayetleri ayır, İncil'den hoşuna giden ayetleri ayır bunları tek bir kitap'ta birleştir adına da Kur'an-ı İncil de olsun bitsin.

---------------------------

Bazı arkadaşların mezhepçiliği eleştiriyor gibi görünürken mezhepçiliğin zirvesinde dolaşmalarını ise hayretle izliyorum.

Son zamanlarda adı konmasa da Alevi - Sünni sentezi bir mezhep çıktı ortaya, Alevi tabanlı, Sünni görünümlü, muhalif bir mezhep bu.

Bu yeni mezhebin içinde Tasavvuf mensubu olduğunu iddia edenler de var, tasavvuf karşıtları da var.

1000 yıldır Anadolu topraklarında yaşanmış İslami kültürü bir anda silip bunlar yanlış deyip kestirip atanlar da var.

İşin en garip yani da şu!
Bu yeni mezhebin mensupları başkalarının ne olduğuna karar vermekte hiç beis görmüyorlar!

Aleviyim diyen Alevidir, Sünniyim diyen Sünnidir, Şiayım diyen şia, caferiyim diyen caferi...

Ama bunlarda öyle değil.
Seni ve başkalarını kendi kafasına göre konumlandırıyor.

Örneğin, normalde Sünni olan ve Hanefi mezhebine mensup birisinden siyasi, maddi vs yönde bir fayda elde edemediğinde bu kişiyi selefi, vahhabi olmakla itham edip onu itibarsızlaştırmayı kendisine görev biliyor.

Müslüman'ım diyen bir insana hayır sen Müslüman değilsin, sen Yahudi, Hristiyan hatta Evangelist'sin demekten hiç sakınmıyor.

Müslümanım diyen, ibadetlerini yerine getiren, bir insanın söylediği ya da söylediği iddia edilen bir sözü ile onu neredeyse "kafir" ilan etmekten kesinlikle çekinmiyorlar.

Ne yazık ki bunları yapmalarındaki temel gaye "siyasi" görünüyor.
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
hala senin ne yapmak istediğini anlayamadım.Biliyorsun bu konularda tevazu yok en önemli arşiv bizde ekleriz sıkıntı yok.Gerek camiilerin tezyini gerek bu şekilde kullanımı kıyametin alametlerinden yani biz şaşırmıyoruz.


ben bugüne dek size hiç "sen" diye hitap etmedim.
görüşlerimiz bazen mütenakız olsa da, terbiyemi, edebimi hep muhafaza ettim.
öyle olmağa da devam edeceğim.

bu koyduğunuz videolardaki meymenetsizlerin de sapık olduğundan hiç tereddütüm yok.
zaten video kaydında "milli devrim.com" diye bir ibare var.
benim bu tür sapıklarla aynı görüşü savunamayacağımı bilmeniz gerekirdi.

benim asıl anlamadığım bu sapıkları bizatihi f. gülen ile nasıl irtibatlandırdığınız?
e diyalogcu denince ve bu isim altında cümle mel'un ve iblislerin pis işleri bu zata fatura ediliyor hemencecik.
benim tek itirazım buydu...
eğer bizatihi onun sesinden içinden sevgili efendimizin çıkarıldığı bir ezan'ın okunmasının caiz olduğuna dair bir fetva koyabilirseniz, hiç tereddüt etmem ona da aynı yaftayı yapıştırırım.
benim davam kişiler değil, Allah(cc) ve Resulu efendimizin yoludur.
 

allura

Asistan
Cezalı
Katılım
4 Temmuz 2013
Mesajlar
419
Reaksiyon puanı
73
Puanları
28
Bir bu eksikti zaten nereye gidiyor bu insanlık
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Kardavi'ye müslüman diyen varsa, doğrudur, havralara da cami diyen olur. :) Ben bilmiyorum ki Allah kimler için kur'anda münafıklıkta kalıcı olduğunu söylüyordu? "Müslümanların hilafeti ile aranızda bir top gibi oynayın" diyen Ebu Sufyan'ın bile kalben müslüman olduğuna inanacaksak, Kur'andaki "Munafîkûn" suresini topyekün kaldıralım? Zira Allah resulullah efendimizin zamanında olan birçok münafıktan bahsediyor; Hz. Muhammed (saav) gibi bir peygamberi görmüş, onunla musafaha etmiş, onun nur yüzüne bakmış, onun arkasında namaz kılmış, onunla savaşa gitmiş ve fakat yine de münafıklık etmiş olan insanlar varken, bugün Kardavi ve benzerlerinin herkesi tekfir etmesine İslam payesi ile mi bakacağız? Onun ve benzerlerinin istediğinin ölümüne fetva vermesine uygundur mu diyeceğiz?

Bugün kaç tane din alimi(!) kendi mezhebinden olmayanların öldürülmesinin caiz olduğuna fetva veriyor haberiniz var mı? Ve bunlardan kaç tanesinin bizim ülkemizde de itibar gördüğünü?

Biz insanlar her zaman hatalar yapabiliriz, lakin İslam peygamberini öldürerek İslam'ı ortadan kaldırabileceğini zanneden ahmakların münafıklığı "herkes hata yapabilir, onun imanını ancak Allah bilir" ilkesiyle açıklayamayız. Aramızda birbirimizin düşüncelerini iki müslüman kardeş olarak tartışabilir ve birbirimizin yanıldığını ve neden yanılmakta olduğunu açıklayabiliriz. Basiret sahibiysek, inandığımız doğruysa ona daha çok sarılırız, bir hatamızı o basiretle fark edersek birbirimize büyük faydamız dokunmuş olarak ahiret yolunda beraber bir adım atmış oluruz.

Gel gelelim bir din alimi sıfatıyla, bir cemaat lideri sıfatıyla kitlelere seslenip kendisinden farklı mezhepteki insanların öldürülmesi için fetva verirsek, işte o zaman bizim kalbimizde İslam'dan eser kalmamış olur. Bunu "beşeri bir hata" addetmek mümkün değildir; bu itikadi bir hatadır, akli ve kalbi bir hatadır. İşte buna da "siyasi" diyenler var; elbette olur, çünkü öyle veya böyle aynı safta olduğu kişilerden kendisi de rahatsız olduğundan, onlar itham edildiğinde kendisi de itham edilmiş zanneder. Hani şu meşhur bahis var; dünya savaşında Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık derler ya. Bu da o hesap, siyasi olarak Selefilerle aynı safta kalmış olduğundan, dini olarak Selefiliğe söylenen sözleri de kendi üzerine alınır, çünkü kalben onlarla aynı safta değildir, kendisi de aynı safta gibi duruyor olmaktan rahatsızdır.

Fakat bu böyledir, Ebu Sufyan bir sahabedir, ona dil uzatmak yanlıştır dersek; dediğim gibi, Allah'ın münafıklarla ilgili bütün ayetlerini yok saymamız gerekir. Zira Ebu Sufyan dahi münafık değilse, o zaman kim münafıkmış ki asr-ı saadette? O Ebu Sufyan ki Resulullah'ın cenazesiyle ilgilenmekte olan Hz. Ali'ye gelip "onlar toplanıp kendi aralarında halife seçiyorlar, hakkını gaspediyorlar, emret atlı askerlerim onların meclisini bassın" dediğinde, Hz. Ali ona "uzaklaş şeytan" buyurmuştu, çünkü o müslümanları birbirine düşürmek, müslüman kanı dökmek ve böylece İslam'a zarar vermek istiyordu. Şimdi de aynısını yapmıyorlar mı? İşte şu anda da bunun için müslümanlar birbirine kılıç çekmemiş mi? Ve birileri bunu sürekli körüklemiyor mu? Hem de bu saflardan birisi de müslümanların azılı düşmanı İsrail değil mi?

İslam'ı ve siyaseti birbirinden uzak zannedenler, laikliğin ön plana çıkmasına neden kızıyorlar bilmiyorum. Madem ki din ayrı siyaset ayrı diyeceğiz, laik laik yaşıyorduk sorun neydi ki?
 
Üst