Yaratmak Değil Keşfetmek Denir

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan cheleby
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

cheleby

Profesör
Katılım
8 Mayıs 2009
Mesajlar
2,717
Reaksiyon puanı
227
Puanları
243
Sual: S. Ebediyye’de, (Yaratmak, hiç yoktan var etmek veya mevcut şeyleri, fizik, fizyolojik veya metafizik kanunlarla, bir şekilden başka hassalı şekillere çevirmek demektir) deniyor. Buna göre, bilim adamlarının, fizik, kimya kanunları ile meydana getirdikleri yeni bir işe, yaratmak demek caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, caiz olmaz. Burada, Allahü teâlânın iki türlü yaratması bildiriliyor:

Birincisi: Ol der, o şey var olur. Yani hiç yoktan yaratır. Kâinatın yoktan var edilmesi, hidrojen, oksijen gazlarının yaratılması, böyledir.

İkincisi: Sebepler vasıtası ile yaratmaktır. Allahü teâlâ sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları denir. Mesela, iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomundan su meydana getirmiştir. İnsanları, hayvanları, bitkileri yaratması da böyledir.

Bilim adamları, oksijen, hidrojen gibi gazları, cıva, bakır, petrol gibi maddeleri yoktan meydana getiremezler. Teknoloji, bilim ne kadar gelişse de bir karınca, bir buğday tanesi yapmak mümkün değildir.

Yaratmak, icat etmek Allahü teâlâya mahsustur. Bilim adamları, yoktan bir şey meydana getiremezler, sadece Allahü teâlânın yarattığı mevcut şeyleri, yine Allah’ın koyduğu fizik, kimya ve biyoloji kanunları ile bir araya getirerek, yeni şeyler bulurlar. Buna da yaratmak denmez, keşfetmek, bulmak denir.

Allahü teâlânın sonsuz kudretini gösteren, insanların yapmalarının mümkün olmadığı işlere birkaç örnek verelim:

1- İnsanlar asırlardır, enerjisiz veya yakıtsız çalışan makine yapmaya çalışmışlarsa da, netice alınamadı. Bu da fizik ve kimya ilmine göre, imkânsızdır. Enerjinin korunumu prensibine göre, enerji şekil değiştirirse de, insanlar tarafından var ve yok edilemez.

2- Katı, sıvı, gaz haldeki bütün maddeler ısınınca, hacimleri büyür, yoğunlukları azalır. Su bu kurala uymaz. Su buz haline gelince yoğunluğu azalır, Su üstünde durur. Azalmayıp buzlar dibe çökseydi, denizlerdeki canlılar yaşayamaz ölürdü.

3- Bir metal atomu, başka bir metal atomu ile birleşemez. İki elementin birleşmesi için farklı elektrik taşıması şarttır.

4- Güneş, dünyadan 149,5 milyon km uzaktadır. Bu mesafe, çok yakın olsa canlılar sıcaktan yanar, çok uzakta olsa, soğuktan donardı. İnsanlar güneşi istedikleri yere getiremezler.

5- Işık hızı, saniyede 300 bin km.dir. Bu hızı insanların aşması imkânsızdır. Bu hız aşılırsa, rölativite [izafiyet] teorisine göre, maddenin kütlesi sonsuza gider. [1/0 yani bir bölü sıfır, sonsuz olduğu için.]

Kaynak
 

ANNE

Profesör
Cezalı
Katılım
5 Eylül 2009
Mesajlar
1,657
Reaksiyon puanı
75
Puanları
0
Bu sitede dini konularda çok kelam eden birçok arkadaşın " Yaratmak " sözcüğünü sık sık kullandığını görüyorum. Gerçekten hoş bir şey değil.

Kullanılmaması gerekiyor.
 

nakşi87

Asistan
Katılım
18 Mart 2010
Mesajlar
125
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bu sitede dini konularda çok kelam eden birçok arkadaşın " Yaratmak " sözcüğünü sık sık kullandığını görüyorum. Gerçekten hoş bir şey değil.

Kullanılmaması gerekiyor.

Gerçektende.
Bu yapıldığı zaman Allah[cc]a gizli şirk olmuyormu.Yani tek onda olan yaratma gücüne başklarınında ortak edilmesi.Yani aynı zamanda zulüm etmek gibi.
Daha ziyade Reklam sektöründe yaygın.Ben oluşturmak kelimesi kullanıyorum.
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Yaratma

Son zamanlarda hemeb herkesin kullandığı "Yaratma" kelimesini duymaktayız. "Falan şu işi yarattı" veya "Falan, gelmesiyle huzursuzluk yarattı" denilmekte. Yaratma işini insanlara izafe etmek doğrumudur?


Yaratma işi sadece Cenab-ı Hakk'a mahsusutur.

"Yaratma" fiilini ondan başkasına nisbet etmek asla doğru değildir.

Kopmuş bulunan bir sinek kanadını bile yerine takmaya gücü yetmeyen insanoğluna nasıl yaratıcı bir sıfat kullanılabilir?

"Efendim, ben mecazi manada kullanıyorum" diye bir iddia ileri sürmek de bu kusuru kapatmaya yeterli değildir.

Mecazda, benzeyen ile benzeten arasında "vech-i şebeh" bulunması gerekir.Allah ile kulu arasında hiç birbakımdan benzerlik yoktur.

Netice olark tekrar ifade etmek isteriz ki, bu sözü insana izafe ederek kullanmak katiyyen doğru değildir.

Kaynak:
Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 769
Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü

___________________


Ruhul beyan tefsirinin 7 . cildinde üc tehlikeden bahis ediyor..

1-itikadi sirk ki sirkin en büyügü.

2-fiili sirk Allaha mahsus olan yaraticilik fiilini insanlarda kullanmak .

3-gizli sirk insanlar görsün diye ibadetlerini güzel yapmaya calismak yani riya.
 

Vendetta_

Profesör
Katılım
28 Kasım 2009
Mesajlar
3,704
Reaksiyon puanı
75
Puanları
0
ben şahsen bir oyun hakkında Karakter yaratıyoruz dediğimde Annemin Yaratmak Allah'a mahsustur sözünü söyledikten sonra bir daha Yaratmak kelimesini kullanmamaya özen gösterdim
Tabii bu demek değildir ki hiç söylemedim
Söyledim ama dile yerleşen bir sözcük kolay kolay çıkartılamıyor.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Selamlar.

Arkadaşlar, bazı sözcüklerin terimsel anlamları ile günlük anlamları birbirlerine karıştırılmamalıdır. Yoksa "Allah oturdu" demek de şirk olurdu, ama Kur'an'da "Allah oturdu" diyor, Allah kendi kendine şirk mi koşmuş oluyor? Yahut da "Allah'ın eli onların eli üzerindedir" diyor ayette. Allah'ın eli mi var ki bizim gibi?

İşte bunun gibi, bazı şeylerde önemli olan kelimedeki harflerin yerleşimi değil o anda sahip olduğu anlamdır. Bu nedenle de durduk yerde milyonlarca insanı şirk ile doğrudan doğruya suçlamadan önce biraz dikkatli olmalıyız. :)

"Huzursuzluk yarattı" gibi deyimlerde ve benzeri alanlarda kullanılan yaratmak fiili, "yoktan var etmek" anlamına gelmez. "Burada huzursuzluk yoktu, fakat şimdi var" anlamına gelir. Bu nedenle burada yaratmak fiili kullanılmıştır.

Bilim dünyasından da örnek verilmiş; eğer söz konusu fiili, "yoktan var etmek" anlamını ifade edecek şeyler kullanılırsa, o zaman şirk olur ve bununla birlikte insanoğlunun aşırı kibrini gösterir. Bunun dışında küçük ayrıntılara takılmamalı ve kastedilmemiş şeylerin kastedilmiş gibi düşünülerek doğrudan şirk gibi büyük suçlamalara girişmemeliyiz.
 

nakşi87

Asistan
Katılım
18 Mart 2010
Mesajlar
125
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Elmacık rumuzlu arkadaşım.Teziniz,düz mantık kuralları için geçerli isede;bir kelime dahi bizi dönüşü olmayan bir yola sokabilir.Özellikle Allah[cc]tan başkasının yapamayacağı şeyleri bir başkasına yüklemek Allah[cc]a öncelikle saygısızlık olur.Daha ilerisi şirk ve zulüm olur.
Kasti olmadan söylemede tevbe etmekte ve tekrar etmeyip terketmekte fayda var.Bu alışkanlıkları terketmemiz lazım.
 

ANNE

Profesör
Cezalı
Katılım
5 Eylül 2009
Mesajlar
1,657
Reaksiyon puanı
75
Puanları
0
Selamlar.

Arkadaşlar, bazı sözcüklerin terimsel anlamları ile günlük anlamları birbirlerine karıştırılmamalıdır. Yoksa "Allah oturdu" demek de şirk olurdu, ama Kur'an'da "Allah oturdu" diyor, Allah kendi kendine şirk mi koşmuş oluyor? Yahut da "Allah'ın eli onların eli üzerindedir" diyor ayette. Allah'ın eli mi var ki bizim gibi?

İşte bunun gibi, bazı şeylerde önemli olan kelimedeki harflerin yerleşimi değil o anda sahip olduğu anlamdır. Bu nedenle de durduk yerde milyonlarca insanı şirk ile doğrudan doğruya suçlamadan önce biraz dikkatli olmalıyız. :)

"Huzursuzluk yarattı" gibi deyimlerde ve benzeri alanlarda kullanılan yaratmak fiili, "yoktan var etmek" anlamına gelmez. "Burada huzursuzluk yoktu, fakat şimdi var" anlamına gelir. Bu nedenle burada yaratmak fiili kullanılmıştır.

Bilim dünyasından da örnek verilmiş; eğer söz konusu fiili, "yoktan var etmek" anlamını ifade edecek şeyler kullanılırsa, o zaman şirk olur ve bununla birlikte insanoğlunun aşırı kibrini gösterir. Bunun dışında küçük ayrıntılara takılmamalı ve kastedilmemiş şeylerin kastedilmiş gibi düşünülerek doğrudan şirk gibi büyük suçlamalara girişmemeliyiz.

Elmacik kardeşim,

Öncelikle günlük hayatta yaratmak sözcüğünü belirttiğiniz kurallar dairesinde kullanmak şirk olmaz. Sadece uygun değildir. Bunu kullanan arkadaşımıza katılmıyorum.

Diğer belirttiğiniz görüşler günümüz ictihatçılarının yorumlarıdır. Dört hâk mezhep âlimlerinin görüşü olamaz. Bunu isbatını fıkıh kitaplarında bulabilirsiniz.

Tercih sizin. :)
 

nakşi87

Asistan
Katılım
18 Mart 2010
Mesajlar
125
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Efendim.Birkaç sohbette yaratma kelimesinin kullanılmasının sakıncalarından bahsedildiğini duydum.Şöyle bir mantık yürüttüm acaba doğrumu.
Falan kişi bir şaheser yarattı tabiri,genelde kullanılıyor.
Kendisi yeni bir şey meydana getirmeyip elindeki malzemelerle başka bir şey yapmıştır.Allah[cc]ise yoktan varedendir.Şimdi bunu bir yaratılmışa atfetmek şirki oluşturmazmı veya tam mansıyla gizli şirki?
Konuya vakıfsınız.Aydınlanmış olacağım.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Kardeşler, abiler, Allah Hekimdir. O yüzden kendisine, yani yaratıcılığına rabliğine yakışmayan bir iş yapmaz. Allah, cismi olmadığını kendisi söylediği halde bir cismi varmış gibi anlatmaz. Örnek verdiğim ayetlerde Allah'ın eli kolu varmış gibi görünüyor zahiren. Halbuki burada bir dil bilgisi geçerlidir; yani düz mantık değil edebiyattır bunun adı.

Hatırlayalım ki Kur'anın en büyük mucizelerinden birisi de onun edebi olarak benzersiz oluşudur. Üstelik de okuma yazma bilmeyen bir peygamberin bu kitabı getirmiş olması gerçekten de ne kadar büyük bir mucize olduğunu gösterir. O nedenle kitabımızın bu geniş edebiyatından da faydalanmalıyız içindeki ilimden faydalandığımız gibi.

Gerçekte yaratmak fiiline tek bir anlam yüklemek, asıl düz mantık bu olacaktır. Halbuki Allah Kur'anda birçok sözcüğü kimi zaman farklı anlamlarda kullanmıştır. Öyleyse "yaratmak budur, başka da bir şey söylenemez" demek düz mantıktır. Aksi halde "Allah'ın eli onların elinin üzerindedir" ayeti gereği haşa Allah'ın eli olması gerekirdi. Düz mantıkla değil de edebiyatla bakarsak ancak o zaman anlarız burada anlatılmak isteneni.

@nakşi87, kardeşim "bir kelime dönüşü olmayan bir yola sokabilir" şeklindeki söylemin de çok büyük bir söz. Bu dinin sahibi olan Allah, her zaman geri dönüş yolu bıraktığı gibi, kendisine karşı asi olmayan kullarını da kastetmedikleri bir tek sözden dolayı dinden çıkmış saymaz. "Sus çarpılırsın" tarzı yaklaşımların özünde İslam'da yeri yoktur; çünkü Allah düz mantıkla değil, hikmetle yürütür işlerini ve ahiret gününü de bunun üzerine kurmuştur. Öyleyse yoktan var etmek anlamında bir yaratıcılık kastetmeyip, gerçekte yaratıcılığın sadece Allah'a mahsus olduğunu idrak etmiş birisine "şirk" suçlaması yapmadan önce dikkatli olmalıyız.

Müstekbirlerin bu fiili özelliklle kullanması konusunda veya bu fiili birinci anlamıyla özellikle kullanmak tabii ki şirktir ve zaten bunu yapan kişinin de Allah'a yönelik bir kaygısı olmadığı için ona ister müşrik diyelim ister kafir onun umurunda bile olmaz.

Her şeye rağmen tabii ki olabildiğince bu fiili kendimize veya Allah'tan başkasına isnat etmemeliyiz, bu konuda hemfikiriz ve çok haklısınız; acizane söylediğim sadece şudur; dil içinde belirli kurallar çerçevesinde edebi bir özelliği, Allah'ın rabliğini ikrar ve idrak ederek kullanmakla, yoktan var etmek anlamında kullanmanın aynı sonuçları doğurduğunu söylemek adil olmaz.
 

nakşi87

Asistan
Katılım
18 Mart 2010
Mesajlar
125
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
@nakşi87, kardeşim "bir kelime dönüşü olmayan bir yola sokabilir" şeklindeki söylemin de çok büyük bir söz. Bu dinin sahibi olan Allah, her zaman geri dönüş yolu bıraktığı gibi, kendisine karşı asi olmayan kullarını da kastetmedikleri bir tek sözden dolayı dinden çıkmış saymaz. "Sus çarpılırsın" tarzı yaklaşımların özünde İslam'da yeri yoktur; çünkü Allah düz mantıkla değil, hikmetle yürütür işlerini ve ahiret gününü de bunun üzerine kurmuştur. Öyleyse yoktan var etmek anlamında bir yaratıcılık kastetmeyip, gerçekte yaratıcılığın sadece Allah'a mahsus olduğunu idrak etmiş birisine "şirk" suçlaması yapmadan önce dikkatli olmalıyız.

QUOTE]

Tabi sizler konuya vakıf kişilersiniz bizler ancak bazı düşüncelerimizi söylüyoruz.
Tevbe bahsi çok geniş her günahın tevbesi vardır ama biri hariç.Buda şirktir.Eğer bir hareketin şirk veya gizli şirk olduğunu bilerek inadına tekrarlamak bizi bu dönüşü olmayan yola götürür.Bunun tevbesi olmayacağı genel görüştür ama bazı alimler bu kişilerin kıyamet gününde Allah[cc]ın avf ve mağfiretinden istifade edebilecekleri umulur tarzında açıklamaları vardır.
sonuş olarak Efendimiz[sav]in buyurduğu ümmetinin bundan böyle lat menat ve uzzaya tapmayacağı ama gizli şirke düşebileceği endişesi burada karşımıza çıkmaktadır.İmkanları zorlamamakta fayda var.
Sadece ona ait olanları sahiplenmemek başkasına atfetmemek işte üzerimize düşen budur.
 
Üst