Dünkü tartışmayı izlediniz mi? İzlemeyenler için fikrimi belirteyim TBMM’nin “prestiji” açısından son derece “zararlı” ve halkın gözünde bence bir o kadar da “zararlıydı”. Peki kim kazandı? Açık söyleyeyim Dengir abimin söyledikleri “hiç ama hiç inandırıcı” değildi! Her neyse tartışmanın galibi konusunu herkesin algılamasına ve vicdanına bırakıyor ve bir detayı öne çıkarmak istiyorum “uyuşturucu baronları”...
Evet, Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı ve Türkiye’de her kesimin “cesaretle üstüne gitmesi” gereken bir kavram. Bazı rakamlar vereyim Avrupa’ya giden uyuşturucunun % 67’si Türkiye’den geçiyor! Yanlış okumadınız % 67’si. Şimdi soralım bu uyuşturucu Türkiye’den nasıl geçiyor? Kimler bu işin içinde ve en önemlisi “hangi mevkideki insanlar bu çarkın” içinde?
Bütün Türkiye’ye tekrar soruyorum bu konunun üstüne gidecek “toplumsal” cesaretimiz var mı? Bu tartışmanın ortaya çıkardığı en önemli detay bu bence...
İşte Türk çocuklarının geleceği...
Sevgili dostlar, aklınıza “çocuklarımız nasıl bir ülkede yaşayacak” sorusu takılırsa bir zahmet bir de aşağıdaki verilere bir göz atın...
* Türkiye 1980-2008 sonu arasında 1 trilyon 880 milyar dolardan fazla bir kaynak elde etti. Bu kaynağın 1.2 trilyon dolardan fazlası iç ve dış borçlanma ile elde edildi.
* 1980-2008 ikinci ay arasında vergiden elde edilen kaynaklar, borçlanma ile elde edilen kaynakların yarısından az olarak gerçekleşti.
* Paranın sistem dışında toplanması ve vergi toplayamamamızın sonucu ağır oldu ve yapılan borçlanmaya karşı son 28 yıl içinde 400 milyar dolardan fazla, sadece faiz ödedik.
* Ödediğimiz iç borç faizi, dış borç için ödediğimiz toplam faizin dört ila beş katı olarak gerçekleşti. Her dalgalanma içerideki borcu katlarken, dalgalanmalarda elinde iç borç senedi bulunduran binde 1’in altında gerçek ve tüzel kişi inanılmaz gelirler elde etti.
* 400 milyar faiz ödediğimiz dönemde sadece 80-100 milyar dolar arası değişen bir yatırım yaparken, 250 milyar dolara yakın da bir personel giderimiz oldu. Bu noktada ortaya çıkan çarpıcı veri, personel giderimiz ile yatırım yaptığımız tutarın toplamı ödediğimiz faiz kadar olamadı.
* Yatırım harcamalarımız son 27 yılda iki buçuk-üç kat arasında bir artış gösterirken, iç borç faiz ödemelerimiz 75’ten, dış borç faiz ödemelerimiz ise 19 kattan fazla arttı. İç ve dış borçlara ödediğimiz faizdeki artış oranı ilk başladığı noktaya göre ortalama 50 kattan fazla bir artış gösterdi.
* Son beş yıl içinde faiz rekoru 2004 yılına ait. 150 katrilyonluk 2004 yılı konsolide bütçesinin 66 katrilyonu faiz ödemesine ayrıldı. Bugün gördüğümüz kur ile hesapladığımızda basit faizini dahi koymadan ödediğimiz miktar tam olarak 52 milyar dolar. 52 milyarı 52 haftaya bölersek bulduğumuz sonuç, haftada 1 milyar dolar, günde 166 milyon dolar.
* 1999-2007 arasında ödediğimiz faiz haftalık 700 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında değişti ve 2004 yılında 1 milyar doları geçerek tepe noktasına ulaştı.
* Alınan dış borçların yüzde 50’sinden fazlası son beş yıl içinde alındı.
* 28 yılda yatırım harcamalarının toplamı toplam borçlanmanın yüzde 10’unun bile altında kalırken, topladığımız toplam verginin yüzde 15’inin altında kaldı.
* 1999-2008 ikinci ay arasında Türkiye 25 milyar dolara yakın bir yatırım yaparken, 85 milyar dolarlık personel harcaması yaptı. Buna karşılık aynı dönemde sadece iç borcun faizine 189 milyar dolar, dış borcumuzun faizine de 39 milyar dolarlık bir kaynak ayırmak zorunda kaldık.
Son söz: Nasıl çocuklarımızın geleceği parlak mı!
Yiğit Bulut Vatan Gazetesi
Evet, Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı ve Türkiye’de her kesimin “cesaretle üstüne gitmesi” gereken bir kavram. Bazı rakamlar vereyim Avrupa’ya giden uyuşturucunun % 67’si Türkiye’den geçiyor! Yanlış okumadınız % 67’si. Şimdi soralım bu uyuşturucu Türkiye’den nasıl geçiyor? Kimler bu işin içinde ve en önemlisi “hangi mevkideki insanlar bu çarkın” içinde?
Bütün Türkiye’ye tekrar soruyorum bu konunun üstüne gidecek “toplumsal” cesaretimiz var mı? Bu tartışmanın ortaya çıkardığı en önemli detay bu bence...
İşte Türk çocuklarının geleceği...
Sevgili dostlar, aklınıza “çocuklarımız nasıl bir ülkede yaşayacak” sorusu takılırsa bir zahmet bir de aşağıdaki verilere bir göz atın...
* Türkiye 1980-2008 sonu arasında 1 trilyon 880 milyar dolardan fazla bir kaynak elde etti. Bu kaynağın 1.2 trilyon dolardan fazlası iç ve dış borçlanma ile elde edildi.
* 1980-2008 ikinci ay arasında vergiden elde edilen kaynaklar, borçlanma ile elde edilen kaynakların yarısından az olarak gerçekleşti.
* Paranın sistem dışında toplanması ve vergi toplayamamamızın sonucu ağır oldu ve yapılan borçlanmaya karşı son 28 yıl içinde 400 milyar dolardan fazla, sadece faiz ödedik.
* Ödediğimiz iç borç faizi, dış borç için ödediğimiz toplam faizin dört ila beş katı olarak gerçekleşti. Her dalgalanma içerideki borcu katlarken, dalgalanmalarda elinde iç borç senedi bulunduran binde 1’in altında gerçek ve tüzel kişi inanılmaz gelirler elde etti.
* 400 milyar faiz ödediğimiz dönemde sadece 80-100 milyar dolar arası değişen bir yatırım yaparken, 250 milyar dolara yakın da bir personel giderimiz oldu. Bu noktada ortaya çıkan çarpıcı veri, personel giderimiz ile yatırım yaptığımız tutarın toplamı ödediğimiz faiz kadar olamadı.
* Yatırım harcamalarımız son 27 yılda iki buçuk-üç kat arasında bir artış gösterirken, iç borç faiz ödemelerimiz 75’ten, dış borç faiz ödemelerimiz ise 19 kattan fazla arttı. İç ve dış borçlara ödediğimiz faizdeki artış oranı ilk başladığı noktaya göre ortalama 50 kattan fazla bir artış gösterdi.
* Son beş yıl içinde faiz rekoru 2004 yılına ait. 150 katrilyonluk 2004 yılı konsolide bütçesinin 66 katrilyonu faiz ödemesine ayrıldı. Bugün gördüğümüz kur ile hesapladığımızda basit faizini dahi koymadan ödediğimiz miktar tam olarak 52 milyar dolar. 52 milyarı 52 haftaya bölersek bulduğumuz sonuç, haftada 1 milyar dolar, günde 166 milyon dolar.
* 1999-2007 arasında ödediğimiz faiz haftalık 700 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında değişti ve 2004 yılında 1 milyar doları geçerek tepe noktasına ulaştı.
* Alınan dış borçların yüzde 50’sinden fazlası son beş yıl içinde alındı.
* 28 yılda yatırım harcamalarının toplamı toplam borçlanmanın yüzde 10’unun bile altında kalırken, topladığımız toplam verginin yüzde 15’inin altında kaldı.
* 1999-2008 ikinci ay arasında Türkiye 25 milyar dolara yakın bir yatırım yaparken, 85 milyar dolarlık personel harcaması yaptı. Buna karşılık aynı dönemde sadece iç borcun faizine 189 milyar dolar, dış borcumuzun faizine de 39 milyar dolarlık bir kaynak ayırmak zorunda kaldık.
Son söz: Nasıl çocuklarımızın geleceği parlak mı!
Yiğit Bulut Vatan Gazetesi