Talak-2-3-4-Talak sayısı-Kocası Kaybolan Kadın-İDDET

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Talak sayısı-Boşamanın (talakın) geçerlilik şartla


Talak sayısı

Dinimize göre evli bir kadın, kocasına üç nikah bağıyla bağlıdır. Her bir boşamada bu bağlardan biri çözülür. Bu bağların biri veya ikisi çözüldüğünde, kadın iddet beklemekteyse eşler dilerlerse yeni bir nikah akdetmeden evliliklerini devam ettirebilirler. İddet sona erdikten sonra ise, dilerlerse usulüne uygun yeni bir nikah yaparak evliliklerini devam ettirebilirler. Ama bu bağların üçü de ortadan kalkınca, evlilikleri kesin olarak sona erer ve artık bir daha evlenemezler.
Bu eşlerin yeniden evlenebilmek için anlaşmalı hulle yoluna başvurmaları ise dinimizin asla tasvip etmediği bir yöntemdir.

Boşamanın (talakın) geçerlilik şartları:

Kutsal evlilik bağının zulüm neticesinde ve çar çabuk çözülmesini önlemek amacıyla dinimizce boşamaya bazı kayıtlar getirilmiştir. Boşamada bu kayıtlara riayet edilirse boşama, dine uygun ve geçerli olur. Aksi halde boşama geçerli olmakla birlikte boşayan kişi günahkâr olur ve ilahi gazaba maruz kalır. Bu kayıtlar üç tanedir:
1.Boşama, dinen kabul edilebilir bir ihtiyaçtan dolayı olmalıdır.
2.Boşama, kadının temizlik döneminde ve kendisiyle cinsel ilişkide bulunmazdan önce yapılmış olmalıdır.
3.Bir defada birden fazla sayıda talakla boşama yapılmamalıdır.
Birinci şarta riayet edilmeden, yani mubah kılıcı bir ihtiyaç doğmadan yapılan boşama geçerli olmakla birlikte boşayan kişi günahkâr olur.
İkinci şarta riayet edilmeden, yani hayız veya nifas halindeyken ya da temizlik döneminde olmakla birlikte kendisiyle cinsel ilişkide bulunduktan sonra kocası onu boşarsa, bu boşama dinen haramdır ve buna sünnete aykırı, bid’î boşama denir. Fakat yine de bu boşama geçerlidir.
Şiây-ı imamiyye, Zahiriyye, İbnu Teymiyye ve İbnu Kayyım’a göre böyle bir boşama hem haramdır, hem de geçerli değildir. [1]
Üçüncü şarta riayet edilmeden yapılan boşama, yani boşama üç ayrı defada değil de bir defada üç talak sözünü sarfederek boşamak geçerli olmakla birlikte sünnete aykırıdır. [2]
Maliki ve Hanefilere, İbnu Teymiyye ve İbnu Kayyım’a göre bu, mahzurlu ve bid’î bir boşama biçimidir.
Bir defada üç talak kelimesi kullanılarak yapılan boşama ile; dört mezhebe göre evlilik bağı tamamıyla ortadan kalkar.
Şiay-ı imamiyyeye göre bu durumda boşama meydana gelmez. Zeydilere, bazı zahirilere, İbnu Ishak, İbnu Teymiyye ve ibnu Kayyım’a göre bu durumda sadece bir talakla boşanma meydana gelir.

[1] Zuhaylî, Eel-Fıkhü’l-İslamî, 9/6924.

[2] Şirbinî, Muğni, 4/502.
Kocası Kaybolan Kadın




Koca kaybolur da karısı onun bu kayboluşundan zarar görür ve fitneye maruz kalmaktan korkarsa ondan ayrılıp başka bir erkekle evlenip evlenemeyeceği, mezhepler arasında ihtilaf konusu olmuştur. Şafiî ve Hanefî mezheplerine göre kocanın kayıplık süresi uzasa bile karısı ondan ayrılma talebiyle mahkemeye başvurma hakkına sahip değildir.
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, geçimini temin etmesi için kocası kendisine nafaka bırakmış olsa bile uzun süreli kayıplıkta kadın mutazarrır olursa, ayrılma talebiyle mahkemeye başvurabilir. Bu iki mezhep bu konuda görüş birliği içinde olmakla birlikte kocanın kayıplığının çeşidi, süresi, ayrılmanın hemen mi yoksa bir süre sonra mı olacağı ve ayrılmanın türü konusunda farklı görüşler ortaya koymuşlardır.
Malikî mezhebine göre kocanın kayıplığı ilim tahsili veya ticaret gibi bir mazeret sebebiyle de olsa kadına, ayrılma talebinde bulunma hakkını verir. Bu mezhebin mutemed görüşüne göre uzun süreli kayıplık bir sene veya daha fazla süren kayıplıktır. Kocanın nerede olduğu bilinemiyorsa, kadının ayrılma talebin de bulunması üzerine hakim evliliklerine son vererek onları birbirinden ayırır.
Yeri biliniyorsa, eşinin yanına gelip kocalık görevini yapması veya nafaka göndermesi, ya da karısını boşaması için hakim ona ihtarda bulunur. Bu ihtarın gereğini yapması için de kendi takdirine göre ona bir süre tanır. Aksi takdirde hakim onları ayırır ve bu bir bain talak sayılır.
Hanbeli mezhebine göre kocanın kayıplığı herhangi bir mazerete dayalı değilse ve kayıplık süresi de altı ay veya daha fazla sürmüş ise kadın, ayrılma talebiyle mahkemeye başvurabilir. İddiasını ispatlarsa hakim, nikahlarını feshederek evliliklerini sona erdirir ve onları birbirinden ayırır.

İDDET


İDDET
İddet, sözlükte saymak anlamına gelir.
Dinimizde iddet, evliliğin ölüm, boşama veya fesih sebeplerinden birisiyle sona ermesi halinde kadının yeniden evlenebilmesi için beklemek zorunda olduğu süreye denir.

İddetin Sebep ve Hikmetleri
İddetin sebep ve hikmetleri şunlardır:
a) Ric’î (yeniden nikah gerekmeden kadına dönüş imkanı veren) boşamada, erkeğe bir düşünce fırsatı vermek ve yeniden evlilik hayatına dönebilme imkânını hazırlamak.
b) Diğer boşama ve ayrılma çeşitlerinde kadının eski kocasından hamile olup olmadığını tespit etmek
c) Vefat eden kocasının hatırasına bağlılığını ve vefasını ispat için kadına fırsat tanımak.
d) Boşanıp tekrar evlenmeyi güçleştirerek aile bağını korumak ve su-i istimalleri önlemek.[1]
e) Yüce Allah'ın iddet bekleme emrine uyarak ibadet yapmak.

İddetin Çeşitleri
İddetin çeşitleri şunlardır:
1) Boşanmış kadının İddeti
Boşanmış bir kadın hamile değilse ve adet görüyorsa bunun iddeti üç hayızdır. Bu da üç aydır.
Konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Boşanmış kadınlar, bizzat kendileri üç temizlik müddeti beklerler.” [2]
Kadın temiz günlerinde boşanmışsa, üçüncü ay halinden temizlenince iddeti tamamlanmış olur. Ancak hayızlı iken boşanmışsa, içinde bulunduğu hayız halinin dışında üç hayız sonunda iddeti bitmiş olur.
Cinsî ilişkiden önce boşanan kadın ise iddet beklemez konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz dokunmadan onları boşarsanız, onları iddet müddetince bekletmeniz gerekmez.”[3]
2) Küçükler ve yaşlıların iddeti
Ergin olmayan veya yaşlılıktan dolayı hayız görmeyen kadınların iddeti üç aydır.
Konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Kadınlarınız içinden adetten kesilmiş olanlarla, henüz adetini görmemiş bulunanların iddetlerini karıştırırsanız, biliniz ki onların bekleme süresi üç aydır.”[4]
Genelde kadınların adetten kesilme yaşı 55’tir.[5]
3) Hamile kadının iddeti
Kocanın ölümü veya boşama sırasında hamile olan kadının iddeti doğumla sona erer. Konu ile ilgili Kur’an-ı kerim’de şöyle buyrulmuştur:”
“Hamile olanların bekleyecekleri süre doğum ile biter.”[6]
Hamilelik sebebiyle iddet bekleyene, belirli bir süre yoktur. Boşamadan veya ölümden sonra ister bir gün, ister daha az bir müddetle doğum yapsın iddeti tamam sayılır.[7]
İddet bekleyen kadın düşük yaparsa, düşüğün organları belirgin ise iddet sona erer; değil ise ölüm veya boşama iddetini tamamlar.
4) Kocası ölen kadının iddeti
Kocası ölen kadın hamile ise iddeti doğumla sona erer. Şayet kadın hamile değilse onun iddeti dört ay on gündür.
Konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“İçinizden vefat edenlerin geride bıraktıkları eşleri dört ay on gün iddet beklerler.”[8]
Ölüm iddeti için eşler arasında cinsel temas şartı aranmadığı gibi kadının hayız görecek yaşta olup olmaması da sonucu değiştirmez. Çünkü ölüm iddeti ile ilgili ayetin anlamı hepsini içine alacak şekildedir.
5) Kocası kaybolan kadının iddeti
Kendisinden haber alınmayan ve nerede olduğu bilinmeyen kimseye kayıp denir. Bu kimse, savaşa gidip dönmeyen, kendisinden bir haber alınamayan kimse olabildiği gibi; ülke dışına gidip dönmeyen ve hakkında hiçbir bilgi gelmeyen bir kimse de olabilir. Böyle bir kimsenin hanımı ne yapacaktır?
Bu durumda kadın, Hanefilere göre önce kocanın hayatta olduğunu kabul eder ve kocasının yaşıtlarının ölümünden sonra dört ay on gün iddet bekler.[9]
Bu, kocaya karşı bir vefa olmakla birlikte oldukça zor bir uygulamadır.
Malikî ve Hanbelîlere göre, kaybolan kişinin hayatından ümit kesildiğinden itibaren dört yıl geçince eşi, kayıplığın tespitini ve ayrılık kararının verilmesini isteyebilir.
Hakim, eşleri ayırınca kadın dört ay on gün ölüm iddetini bekler. Hz. Ömer'in (r.a) uygulaması bu şekilde olmuştur
Osmanlı devletinin son düzenlenen aile hukuku kararnamesinde Maliki mezhebinin hükmü benimsenmiş ve kanunun 127. maddesi ona göre şekillenmiştir.[10]
Günümüz de buna göre amel edilebilir.


[1] el-Fıkhu’l-İslamî, 7/627.

[2] Bakara, 228.

[3] Ahzab, 49.

[4] Talak, 4.

[5] Şafiîlere göre adetten kesilme yaşı 62’dir.

[6] Talak, 4.

[7] Hukukı İslâmiyye Kamusu, 2/375.

[8] Bakara, 234.

[9] el-Fıkhu’l-İslâmî, 7/643.

[10] Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, 463.

http://www.konakdersleri.com/ilim.php?giris=543&konu=TALAK-BOSANMA






 
Üst