- Katılım
- 30 Temmuz 2009
- Mesajlar
- 23,098
- Reaksiyon puanı
- 1,117
- Puanları
- 293
- Yaş
- 40
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla ünlü isimlere atfedilen sahte sözlerin de haddi hesabı kalmadı. Neredeyse bütün ünlülerin nasibini aldığı bu furya, özlü söz meraklıları arttığı müddetçe biteceğe benzemiyor.
Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Lakin bir lafa bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Birçoğumuzun sosyal medyada karşılaştığı bir özdeyiştir bu. Altında Hz. Mevlânânın imzasını görünce daha bir anlam kazanmıştır gözümüzde. Bu sözün Hz. Mevlânâya ait olmadığını ise onun üslubuna aşina olanların dışında pek az kişi bilir.
Her dönemde insanlar, ünlü kişilerin imzalarını kullandı kendi sözlerinin etkisini artırmak için. Ya da sadece bilgi kirliliğini oluşturmak için... Ancak sosyal medyanın yaygınlaşmasından sonra tarihe mal olan isimlere atfedilen aforizmaların haddi hesabı kalmadı. Öyle ki bazı internet sitelerinde Twitter için 140 karakterli Necip Fazıl sözleri gibi iki dakikada özlü söz patlatmak isteyenlere acil yardım veren başlıklar bile doğdu. Hepimiz tecrübe etmişizdir, twitter, facebook gibi mecralar öyle kitaplar karıştırıp gerçeğin peşine düşmemizi beklemez. Takipçilerine hayat dersi vermek istiyorsan o anda olmalı bu. Yoksa çoktan üzerine yeni gündemler eklenmiş olacak. Dolayısıyla bu tür siteler sosyal medya bilgeleri için adeta birer can simidi!
Mesela arkadaşına kızıp okkalı bir ders vermek, bir yandan da geniş yüreğini göstermek isteyenler için Googlea Mevlânânın dostlukla ilgili sözleri yazmak yeterli. Bakın orada Mevlânâ Hazretleri tam da sizin için neler söylemiş neler! Arkadaşına kızmış, darılmış, hayal kırıklığına uğramış...
Dünyaya dostluğun dersini mi vermek istiyorsunuz. Boşuna düşünüp taşınmaya, duygularınızı yoklamaya gerek yok. Zira söylenmesi gerekenler sizin için çoktan hazırlanmış. Hem de Mevlânâ imzası ile:
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli
Ama hepsinden daha çok, dost matematiksel olmalı...
Bu sözün Hz. Mevlânâya ait olmadığı, kimseye danışmaya gerek kalmayacak kadar aşikâr aslında. Ancak facebookta tam sekiz yüz seksen beş kişi tarafından paylaşılmış.
Herkes bilir, kimse tanımaz
Mehmet Akif, Pir Sultan Abdal, Necip Fazıl, Franz Kafka, Can Yücel, filozoflar, edebiyatçılar... Neredeyse bütün bilinen isimler bu furyadan nasibini alıyor. Hiçbirini tanıma gayreti göstermediğimiz bu insanlar, bugün ne üslûbu ne de dünya görüşleriyle örtüşmeyecek sözlerle anılıyor. Böylece facebookta zaman tünelinden onlarca kez geçen isimler herkesin bildiği ama kimsenin tanımadığı kişiler haline geliyor.
Kimi zaman da tarihe mal olmuş fikir insanlarının kaleminden çıkan şiirler bir kısmı korunup, devamına bazı ideolojik söylemler eklenerek veriliyor. Bilgi kirliliğinin bu hali de bilinçli bir zihin yönlendirme operasyonu. Pir Sultan Abdalın Gelin canlar bir olalım diye başlayan şiirindeki Açalım kızıl sancağı, geçsin yezitlerin çağı mısraının Açalım kızıl sancağı, geçsin faşistlerin çağı şeklinde değiştirilmesi gibi. Hâlbuki Pir Sultanın üslûbu ile örtüşmeyen bu kelimeyi onun şiirinde kullanmak yerine özgün cümlelerle de faşizm eleştirilebilir.
Sosyal paylaşım sitelerindeki bilgi kirliliğinin parçası olan bu sözler, çoğunlukla bozuk cümle akışı ve bir sanatçının elinden çıkamayacak kadar da zevksiz üslubu ile dikkat çekiyor.
Hayatın çilesine tahammül gerek
Değil mi ki sefa ile cefa müşterek?
Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek
Bazen dertliler de ağlar, ama güler.
Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten gireceksin ya da, İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa onu o kadar sevmeli.
Bu sözler de Üstad Necip Fazıla atfedilen onlarcasından birkaçı. Bu bilgi kirliliğine en çok maruz kalanlar ise uzun okumalara ve araştırmaya karşı mesafesini koruyan, öte yandan günün neredeyse tamamını sosyal medyada geçiren gençler. Okuduğumuzu tetkik etme yeteneğimiz gelişmediği sürece ise bu aforizmalar giderek artacağa benziyor. İşte bu tehlikenin farkına varanlardan bazıları sevdikleri, takip ettikleri fikir insanlarına yapılan bu haksızlığın önüne geçmek için adım atmaya karar vermiş. Kontrolsüzce yayılan bu kirliliğe karşı aynı yollarla mücadele eden bir grup, Necip Fazıl Kısakürek için açılan bir portalda Necip Fazıla ait olmayan sözler başlığıyla Üstadın söylemediği ancak ona atfedilen sözleri derlemeye kadar vermiş.
Site yöneticisi İnternet üzerinde Üstada ait olmayan bir sözle karşılaşıldığında, gönül rahatlığıyla müracaat edebilecek bir çalışma hazırlığında olduklarını da duyuruyor. Çalışmanın, tamamı incelenen Üstadın basılı eserleri ve hakkında kaleme alınan muteber kaynaklar referans alınarak tamamlanacağı bilgisini de veriyor.
Uzun lafın kısası, sosyal medya denen icat, hayatımıza kattığı birçok renkliliğin yanında zihnimizi çok azı hakkında fikir sahibi olduğumuz binlerce ismin doluştuğu bir kaosa çevirebiliyor. Her önümüze düşen sözü, aslını astarını öğrenmeden kabul etmek yerine kaynağından beslenmek ise hem bu kirliliğe karşı kendimizi korumanın hem de hatıralara saygının gereği olsa gerek.
İnternettekini değil, gerçek Can Yüceli okuyun
Her gün yenisi türeyen korsan şiirlerden nasibini alan bir şair de Can Yücel. Tespit edilen ve neredeyse şairin ismiyle özdeşleşen onlarca şiir aslında Yücele ait değil. Bağlanmayacaksın adlı şiir de bunların arasında en çok bilineni.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
O olmazsa yaşayamam demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü...
sözleriyle başlayan bu uzunca şiiri sosyal medyada neredeyse okumayan kalmamıştır. Can Yüceli tanıyanlar ve kitaplarını okuyanların ilk bakışta ona ait olmadığını anlayacağı bu şiirler sosyal medyanın çoktan klasikleri arasına girmiş bile.
Eşi Güler Yücel ise bu kirlilikten en çok muzdarip olanların başında geliyor. Zira ölümünün onuncu yılında yapılan bir söyleşide Ona aykırı şiirlerin böyle ve özellikle yayılması gerçek Can Yüceli unutturup uyduruk bir Can Yücel üretmeye hizmet ediyor gibi. sözleriyle sitemini dile getiren Yücel, bu konudaki üzgünlüğünü anlatmıştı. Mistik, boşverci, metafizik bulamaçlı şiirlerle Yücele karşı adeta faili meçhul bir kampanya yürütüldüğünü söyleyen Güler Yücel, Canın şiiri şiir gibi şiirdi... diyerek paylaşılan niteliksiz ve Yücelin fikir dünyasıyla örtüşmeyen sözleri eleştirmişti.
Aynı söyleşide kızı Su Yücel de, Can Yüceli merak edenler açsınlar kitaplarını, gerçek Can Yücel şiirlerini oradan okusunlar. çağrısıyla meraklılarını gerçek Can Yüceli tanımaya davet etmişti. Yine aynı günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çelenk de ona ait olmayan şiirlerin listesini blog sayfasında ve sosyal medyada paylaşarak, Bari bugün bu yazıları ve şiirleri paylaşmayın çağrısını yapmıştı.
Zaman

Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Lakin bir lafa bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Birçoğumuzun sosyal medyada karşılaştığı bir özdeyiştir bu. Altında Hz. Mevlânânın imzasını görünce daha bir anlam kazanmıştır gözümüzde. Bu sözün Hz. Mevlânâya ait olmadığını ise onun üslubuna aşina olanların dışında pek az kişi bilir.
Her dönemde insanlar, ünlü kişilerin imzalarını kullandı kendi sözlerinin etkisini artırmak için. Ya da sadece bilgi kirliliğini oluşturmak için... Ancak sosyal medyanın yaygınlaşmasından sonra tarihe mal olan isimlere atfedilen aforizmaların haddi hesabı kalmadı. Öyle ki bazı internet sitelerinde Twitter için 140 karakterli Necip Fazıl sözleri gibi iki dakikada özlü söz patlatmak isteyenlere acil yardım veren başlıklar bile doğdu. Hepimiz tecrübe etmişizdir, twitter, facebook gibi mecralar öyle kitaplar karıştırıp gerçeğin peşine düşmemizi beklemez. Takipçilerine hayat dersi vermek istiyorsan o anda olmalı bu. Yoksa çoktan üzerine yeni gündemler eklenmiş olacak. Dolayısıyla bu tür siteler sosyal medya bilgeleri için adeta birer can simidi!
Mesela arkadaşına kızıp okkalı bir ders vermek, bir yandan da geniş yüreğini göstermek isteyenler için Googlea Mevlânânın dostlukla ilgili sözleri yazmak yeterli. Bakın orada Mevlânâ Hazretleri tam da sizin için neler söylemiş neler! Arkadaşına kızmış, darılmış, hayal kırıklığına uğramış...
Dünyaya dostluğun dersini mi vermek istiyorsunuz. Boşuna düşünüp taşınmaya, duygularınızı yoklamaya gerek yok. Zira söylenmesi gerekenler sizin için çoktan hazırlanmış. Hem de Mevlânâ imzası ile:
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli
Ama hepsinden daha çok, dost matematiksel olmalı...
Bu sözün Hz. Mevlânâya ait olmadığı, kimseye danışmaya gerek kalmayacak kadar aşikâr aslında. Ancak facebookta tam sekiz yüz seksen beş kişi tarafından paylaşılmış.
Herkes bilir, kimse tanımaz
Mehmet Akif, Pir Sultan Abdal, Necip Fazıl, Franz Kafka, Can Yücel, filozoflar, edebiyatçılar... Neredeyse bütün bilinen isimler bu furyadan nasibini alıyor. Hiçbirini tanıma gayreti göstermediğimiz bu insanlar, bugün ne üslûbu ne de dünya görüşleriyle örtüşmeyecek sözlerle anılıyor. Böylece facebookta zaman tünelinden onlarca kez geçen isimler herkesin bildiği ama kimsenin tanımadığı kişiler haline geliyor.
Kimi zaman da tarihe mal olmuş fikir insanlarının kaleminden çıkan şiirler bir kısmı korunup, devamına bazı ideolojik söylemler eklenerek veriliyor. Bilgi kirliliğinin bu hali de bilinçli bir zihin yönlendirme operasyonu. Pir Sultan Abdalın Gelin canlar bir olalım diye başlayan şiirindeki Açalım kızıl sancağı, geçsin yezitlerin çağı mısraının Açalım kızıl sancağı, geçsin faşistlerin çağı şeklinde değiştirilmesi gibi. Hâlbuki Pir Sultanın üslûbu ile örtüşmeyen bu kelimeyi onun şiirinde kullanmak yerine özgün cümlelerle de faşizm eleştirilebilir.
Sosyal paylaşım sitelerindeki bilgi kirliliğinin parçası olan bu sözler, çoğunlukla bozuk cümle akışı ve bir sanatçının elinden çıkamayacak kadar da zevksiz üslubu ile dikkat çekiyor.
Hayatın çilesine tahammül gerek
Değil mi ki sefa ile cefa müşterek?
Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek
Bazen dertliler de ağlar, ama güler.
Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten gireceksin ya da, İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa onu o kadar sevmeli.
Bu sözler de Üstad Necip Fazıla atfedilen onlarcasından birkaçı. Bu bilgi kirliliğine en çok maruz kalanlar ise uzun okumalara ve araştırmaya karşı mesafesini koruyan, öte yandan günün neredeyse tamamını sosyal medyada geçiren gençler. Okuduğumuzu tetkik etme yeteneğimiz gelişmediği sürece ise bu aforizmalar giderek artacağa benziyor. İşte bu tehlikenin farkına varanlardan bazıları sevdikleri, takip ettikleri fikir insanlarına yapılan bu haksızlığın önüne geçmek için adım atmaya karar vermiş. Kontrolsüzce yayılan bu kirliliğe karşı aynı yollarla mücadele eden bir grup, Necip Fazıl Kısakürek için açılan bir portalda Necip Fazıla ait olmayan sözler başlığıyla Üstadın söylemediği ancak ona atfedilen sözleri derlemeye kadar vermiş.
Site yöneticisi İnternet üzerinde Üstada ait olmayan bir sözle karşılaşıldığında, gönül rahatlığıyla müracaat edebilecek bir çalışma hazırlığında olduklarını da duyuruyor. Çalışmanın, tamamı incelenen Üstadın basılı eserleri ve hakkında kaleme alınan muteber kaynaklar referans alınarak tamamlanacağı bilgisini de veriyor.
Uzun lafın kısası, sosyal medya denen icat, hayatımıza kattığı birçok renkliliğin yanında zihnimizi çok azı hakkında fikir sahibi olduğumuz binlerce ismin doluştuğu bir kaosa çevirebiliyor. Her önümüze düşen sözü, aslını astarını öğrenmeden kabul etmek yerine kaynağından beslenmek ise hem bu kirliliğe karşı kendimizi korumanın hem de hatıralara saygının gereği olsa gerek.
İnternettekini değil, gerçek Can Yüceli okuyun
Her gün yenisi türeyen korsan şiirlerden nasibini alan bir şair de Can Yücel. Tespit edilen ve neredeyse şairin ismiyle özdeşleşen onlarca şiir aslında Yücele ait değil. Bağlanmayacaksın adlı şiir de bunların arasında en çok bilineni.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
O olmazsa yaşayamam demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü...
sözleriyle başlayan bu uzunca şiiri sosyal medyada neredeyse okumayan kalmamıştır. Can Yüceli tanıyanlar ve kitaplarını okuyanların ilk bakışta ona ait olmadığını anlayacağı bu şiirler sosyal medyanın çoktan klasikleri arasına girmiş bile.
Eşi Güler Yücel ise bu kirlilikten en çok muzdarip olanların başında geliyor. Zira ölümünün onuncu yılında yapılan bir söyleşide Ona aykırı şiirlerin böyle ve özellikle yayılması gerçek Can Yüceli unutturup uyduruk bir Can Yücel üretmeye hizmet ediyor gibi. sözleriyle sitemini dile getiren Yücel, bu konudaki üzgünlüğünü anlatmıştı. Mistik, boşverci, metafizik bulamaçlı şiirlerle Yücele karşı adeta faili meçhul bir kampanya yürütüldüğünü söyleyen Güler Yücel, Canın şiiri şiir gibi şiirdi... diyerek paylaşılan niteliksiz ve Yücelin fikir dünyasıyla örtüşmeyen sözleri eleştirmişti.
Aynı söyleşide kızı Su Yücel de, Can Yüceli merak edenler açsınlar kitaplarını, gerçek Can Yücel şiirlerini oradan okusunlar. çağrısıyla meraklılarını gerçek Can Yüceli tanımaya davet etmişti. Yine aynı günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çelenk de ona ait olmayan şiirlerin listesini blog sayfasında ve sosyal medyada paylaşarak, Bari bugün bu yazıları ve şiirleri paylaşmayın çağrısını yapmıştı.
Zaman