Rehber Şeytanın Hikayesi - Gerçekler kitabı.

Bu konuyu okuyanlar

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
Selam arkadaşlar. Din bölümü tüm dinlere ait olduğundan Size hikaye tadında bir başka kitap sunarım.

Bana Neyiyse ispatlamaya çalışmayın cevap alamazsınız benden.
Beni kışkırtmaya çalışanlara sözüm, "Dinini bu konu altında öğreteceğine git kendi konunu aç zaten hikaye gibi yazıyorum bunu"

**********************************************

Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 1


1. Başlangıçta İnsan yoktu. İnsan yokken Tanrılarda yoktu. Neye göre tanrıdır bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa

ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa tanrı olamaz hiçbir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, İnsanda yaratmıştır kendi tanrılarını.

2. Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ve de nefes vardı. Kuru ve sert bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.

Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü.

3. Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkda hiç bir yolcusu olmadan.

4. Sonra yer küreyi farketti tanrılar ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok uzaklardan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar. Hayat nefesi verdiler Dünya'ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yeryüzünü, hayat nefesi ile olgunlaşmaya.

5. Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne.
Değiştirdi ateş taşı, oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendiside saf ateş olan sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya.

6. Bir dişi gibiydi kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuk oldu. Dışarı fışkıran ateş kaynayarak karıştı ve geri döndü yeryüzüne. Her geri dönüşünde yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve Gaz püskürttü ateşle kayanın birleşmesinden olan patlamalar.
Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya.

7. Ve Sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı tanrıların her birinin içinde bilinçsizce.
Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı. İlk Şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan kayaya.
Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları.

8. Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit Birleştikçe ateşle, kayayla patladı ve genleşti yeniden gönüştü gaza.
Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü. Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla.
En sonunda su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
Gazdan ki o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla.

9. Suda vardı tanrıların ruhu ve yeni oluşan hava'da. Ateş ve Kaya gibi.

10. Ateş, Toprak, Hava ve Su birleşip dengelendiği zaman tamamlandı dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde.
Evrenin ruhu ve Dünyanın ruhu vardı, ve odur, hepsini toplayan ve dengeleyen.

11. Zamanı gelince Tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi hava.
Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve zehirlenirdi hava. Çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç. Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.

12. Ama temizdi her şey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu heryere, Dünya yüzünde ve suyun altında.
Daha tam olarak şekillenmemişti dünya.

13. Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştakı vahşiliğin içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerideki sızabilirdi dışa ne de dıştakı içe.
Bu alan insanların sonradan Cennet diye isimlendirdiği Tanrıların katıydı.
Cennetin tamamı dünyada değildi. Bir kısmı dünyada iken bir kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı Tanrıların kendi alemindeydi.
Hepsi iç içeydi bunların ama asla karışmazlardı bir birlerine.
Sadece Tanrılar geçebilirlerdi onların engellerini.

14. Tanrılar kendi bahçelerinde, kendi alemlerine değişik dünyaların bitkilerini aldılar ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en önemlisi dünyalarının pisişik güçlerini.
Tanrıların bahçesine alınan her şey, bahçenin dünyada kalan kısmındada oldu aynı zamanda. Her şeyin bir kısmı madde ötesinde bir kısmı Tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki bahçedeydi.

15. Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu her yan ve özel olarak şartlanmış yetişmiş hayvanlar vardı.
Ve gereken barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin barınakları gibiydi bunlar.
Ama bahçenin dışında sert hava, ateş, volkanlar, üzerinde hiçbir şey olmayan dağlar ve Toprak vardı. Sular hala boştu.

16. İnanamazdınız görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamınız çok zor olurdu çıldırmadan.
Her şey birbirinin yansıması içindeydi. Dışarıdan baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bahçe görürdünüz çıplak toprak üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi.
Ama içinden bakarsanız, kendinizi içi ayna olan kürenin içinde gibi görürdünüz.
Yukarıya baktığınızda, ayna yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Kendinizi her yandan görürdünüz bu yansıma içinde.
Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı.

17. Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu tanrılar aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses olarak dönerlerdi size.
Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün gördüğü ve görmediği.
Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi gelirdi bazen. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz duruyordu o alemde.
Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde.

18. sadece siz değil, bilinci zayıf hayvanlar da çıldırırlardı orada eğer şartlanmamış olsalardı önceden.

Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak tanrılar rahattı orda.
Her şey elinizi uzatacağınız kadar yakınınızdayken, her şer bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.

19 Bu bahçede dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce. Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye yer yüzünde.

20. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisiyle başladı. Denizin çok derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine.
Bu ateşin sızdığı yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya değdikçe soyudu ve bir tür taş oldu.
Bu taşlar her geçen zaman daha da biriktiler.
O zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı nede su bitkisi.

21. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yükseldi ve kümelendi. Ama içsel ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru çıkan dev borular gibi oldular.
Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve sudakı havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjisinin de katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.

22. Bunlar moleküler seviyyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan doğmuş hayattılar. Ama bunlarda yaşamayıp hemen ölüyordu, tıpkı bir kibrit alevi gibi sönüyorlardı.
Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla beslenecek başka canlı yoktu.

23. Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu.
Onlara göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı.
Suya yüklenen kara bitkileri evrim geçirerek suyun altını kapladılar ve suyun içinde hayat başladı.

24. Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada değişik türler oluşmaya başladı.

25. Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak.Tanrılar için bile.
Bazı tanrılar zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda karar verildi insanın oluşturulmasına.
Bu iş sizin zannettiğiniz gibi "Ol" veya "Olsun" demekle olmuyordu. Yanlış öğretilmiş size bu sonradan.

26. Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak, tanrılarla iletişimde olacak, dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı.
Bu yüzden O, dünyanın dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.

27. Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde almak ve en önemlisi bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp, bütünlemek gerekliydi.
Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.

28. İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim size göre .... idi, sizin asla telaffuz edemeyeceğiniz ve anlamayacağınız şekilde.
Gizli değil ismim, onun gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki,asla anlayamazsınız ve duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size.

29. Ben .... tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada.
Benden başka, benim bulunduğum yerde, benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu.

30. Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı, sudakı havayla birleştiği ve kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikroorganizmalarını.
Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda olan şey.
Sayısız dünya yılı geçti suyun altında iken ve istenilen nitelik bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar.
Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha olarak anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O hayatın özünü dünya kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma.
Dıştan bakınca cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu, zekası ve hayatı kaynıyordu içinde.

31. Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedeninizin çoğu taa o zamandan. Bu da yeterli değildi.
Bundan sonrakı dönem daha zordu, Bilgi ve İncelik isterdi.
Önce toprağın enerjisini ve ruhunu topladım ekledim bu kütleye. Sonra ateşin enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce.
Daha sonra dünyanın bitkilerinden ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi ve şekilsiz bir kütle büyüdü geçen günlerde.

32. Dünyanın ruhundan, Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu yüzden siz devamlı olarak hücre yenilemesi yaşarsınız ve doğduktan sonra büyürsünüz.
Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir.
Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin özü ve ruhu.

33. Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler onu bir beden olarak hep birlikte.
Ama gene de eksikti zeka ve canlının ilk hareketi.
Bütün tanrılar heyat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi karakterlerince.
Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman tanrı kadar güçlü değildir, ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda olmadığınca.

34. Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az benziyordu insana.
Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı amaçsızca ve ne yaptığını anlamadan.
Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya, güçlendi ve bağımsızlaştı.

35. O insan çok farklıydı sizden.Tanrıların bahçesinde kendisine gereken enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu.
Hiç bir şey yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. Yoktu saçı, başı ve boynu.
İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme organları da yoktu. İdrar yapması da gerekli değildi.
Bu yüzden bedeninde yoktu bunların hiç biri.

36. Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda.
Ama orada gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makineler. Tanrıların iradesi ve ruhsal kozası yeterliydi bu işe.
Alınan minik parça aynı kelebeğin minik kozası gibi kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yönetilen irade ile.

37. Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yokedildiler teker teker.
Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden eksiklikleri ve gereklilikleri.

38. Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi üflendi mahluka.
Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk.
Yine bırakıldı uzun süre gelişip güçlenmeye.
Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin, çünkü yapılmıştı her şey kozanın içinde.
Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu.

39. Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü. Sadece donmuş olarak uykudaydı.
Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı yeni kopyalar.

40. Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece hareket edip yaşayan ve deney malzemesi olan varlıklar değildiler.
Zihinsel enerji üretiyorlardı dünyanın enerjisinden ve evrenden.
Ama hala çok ilkeldi zihinler.
Bu kopyalar az sayıda salındı dünyanın çeşitli yerlerine.

41. Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk'un kopyası gereken enerjiyi kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi yoktu.
Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları ölmesinler diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişiklikler Mahluk üzerinde.
Ve yeni bir kopya alındı ondan.

42. Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği yoktu. Dünya yüzüne salındı, açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi.
Ve bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya.
Bu eksiklik ancak farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra.


43. Yine indim dünya yüzüne. Mahluk'un kopyasının imhasını istemişti tanrılar ve ben istemedim onun ölmesini.
Kendi gücümle uyutarak kopyayı açtım ve kalın bağırsağını düzene soktum atık sistemini.
Bir anda iyileşti yaraları. Benim işık gücümle kopya kalktı yerinden.

44. Kopya mahluka gereken güç verilmişti ama ruhu, zihni ve azmi eksikti. Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği.
Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve bıraktı yaşamayı.

45. Mahluk'a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için tamamdı herşeyi.
Ve son bir eksiği kalmıştı bu yüzden gene çıktım tanrıların bahçesinden.
Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım alemler arasındakı aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun diye mahluğa.

46. Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için. Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de eksikti görüşü.
Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına uymadan.
Bu yüzden mahluk yalnızdı bahçede.

47. Sonra isim verildi ona, İnsan oldu türü ve Adem'di adı ki, siz Adem dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz .... bunu.
Ve o zaman gerekti dünyadakı her şeye insani isim.
Benim ismim İblis oldu, sizin bildiğiniz, Arabın dinindeki.
Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri bildiğinizce.

48. Adem tamamdı, gereken her şey için ama onun hala yoktu cinsiyyeti, cinselliği, cinsel organı ve üreme içgüdüsü.
Çoğaltılacaktı daima tanrılar tarafından kopyalanarak.
Onun göreviydi dünyada yaşamak, dünyayı kozmik zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak.

49. Sonra Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı, gittikce içine kapandı ve daraldı.
Anladım ki, insan zihni ve düşüncesi yalnızlığı istemiyor.
Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar gerekiyor.
Ve gene uyutuldu Adem ondan alındı bir parça ve başka bir insan yapıldı birlikte gelişsinler diye.

50. Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi her şeye yoktu canında geren itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların cinsiyyetini ayırma kararı alındı tanrılarca.
Çünkü cinsellikte vardı özünde.
Diğer tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça verilirken Adem'ede verilmişti içgüdüsel cinsellik.

51. Bu yüzden yeni parça alındı Adem'den dişilik hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi diğer kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem ve sonradan Havva olan kadın.
Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek hormonu olması insanda.
Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendini erkek, bazı erkeklerin kendilerini kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende aynı ruhun etkisindeydiler.
Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi taşıyabilecek kadar olan boşluk.

52. Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturacak kemiğin üzeri. Bu zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva'nın.
Vücudu gereken şekli aldı fakat hala istemiyordu cinsel birleşme ve doğum.
İnsanlar üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak. Üretilecekti çok sayıda ve çok sık.

53. Sonra her iki insan uyandılar. Adem'e göre kısa bir süre normal bir uyku uyumuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu Adem'in tecrübeleri ile.

54. Havva'nın Adem'den çıkarıldığı Ve üstün olanın Adem olması aslında doğru değildir.
Görünüm olarak havva daha zayıf, ufaktı, ve Adem'den alınan parça üzerine oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün, aynı zekanın, aynı ruhun, ve aynı duygunun paylaşılmasıdır.
Ne kadar önemlidir dış görünüm ve nasıl yapıldığı? Önemli değilmidir ruhun bütün olması?
İşte bu yüzdendir sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırt-sırta yapışık olmaları ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı.
İşin aslı o mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman.
Tanrılarda tek bir cins istedikleri gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de süretlerini de ve çoğu zaman, ışıktılar gerçekte.

55. Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil Yunan mitolljidekisindeki gibi. Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler aslında.

56. Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler.
Ve sonra ondan enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine.
Diğer tanrı burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde.
Diğer tanrı topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla üstün olarak kendi iradesi ile.
Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi bedenine diğer tanrının.
Bu yüzden güçlendi diğer tanrı aslında basit bir tanrı iken.
Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen.

57. Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların.
Benim önce yapım Bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini.
Ben şiirim, Ben müziğim, Ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu yapan insanın.
Ben cinselliğim, Ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin kendisiyim. Ben sarhoşluğum.

58. Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında, her tanrı değişik alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana.

59. Diğer tanrı savaştır, bunalımdır, alandır, kıskançlıktır, yalandır ve güçtür diğer tanrı gücün en kabasından.
Diğer tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve sonucu hep ölümdür.

60. Ve onun gibi olanlarda vardı tanrılar arasında. Onlarda kendilerininkini vermişti insana.

61. Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları enerji verecekti onlara.
Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde.
Şimdi artık bahçenin içinden bakınca gene muhteşemdi her yan, gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya.
Tanrılar alemindeydi diğer hiç bilmediğiniz tanrılar.
Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için.

62. Tanrıların bahçesinde yaşarken insan, ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat dünya yüzü şartlarında yaşaya bilirdi en fazla üç yüz veya beş yüz yıl.
Yeterliydi dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu sadece bu kadar canlı tutmaya.

63. Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan.
O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı gibiydi tanrılara.
Diğer tanrı hoşlanıyordu umutsuzluktan, sıkıntıdan ve bunalım duyguları ile uyarılandan. Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara.

64. Ve cinsel enerji gereksizdi ona, hatta sıkıntı veriyordu ona ve bu yüzden istemiyordu insanın üremesini doğum ve cinsellikle.
Ve Havva kopartılırken Adem'den cinsellikte verilmiştim onlara fakat sadece bedenen ve uyuşuktu zihinlerinin o bölümü.
Onun açılmasını istemiyordu diğer tanrı. Ona göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan kurbanlarıyla, birlik olmamalıydılar asla, savaşmalıydılar kendi aralarında, ölümleri ve kanları beslemeliydi tanrıları.
Çoğalmalıydı bu yüzden insan ama ancak bölünmeyle kendisine.

65. Başka bir şey düşünmemeliydi ne Adem ne de Havva, sadece tanrılara yönelik olmalıydı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine.
İnsan sadece yemeli, savaşmalı ve uyumalı idi. Bunun dışında her an tanrılara yönelik olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrılar için yapmalıydı.
Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı ve ya kansız
Ve ama diğer tanrı yeterli görmedi kansız öldürmeyi.

66. Buydu tanrıların yapıları, insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştakı amaç bu değildi.
İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada tanrı olarak.
Ve diğer tanrı dedi ki, "Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın iyice, Dünyanın efendisi olsun o, ve olmak için devamlı öldürsün birbirini"

67. Ve dedim "Bu olamaz ey .... Nerede diğer tanrıların payları. Neden sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı değil mi?"
Dedi "Bu böyle kararlaştırıldı ey .... En büyük benim burada çünkü benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenime. En güçlü de benim ,Ve ben tanrıyım bu alemde.
Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir bu dünya ve bu uzay.
Şimdi beni dinleyecek ve Adem'e gerekeni yapacaksın.
Olmayacak onda başka bir düşünce, ve sende olacaksın benim parçam."

68. Dedim, "Asla, ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir parçan olarak ne de komutanın."
Dedi "O zaman sen yaşayamazsın burada çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda."

69. Dedim "Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek seninle sonsuza kadar, insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim bilgimden.
Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın, senin yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak.
Azalacak kulların ve bitecek enerjin. Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının."

70. Dedi "Git o zaman elinden geleni yap, ama asla ulaşamayacaksın zafere, çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu, bana sadık kullarımla, ve yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile."

71. Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden, beni takip etti benim gibi olanlar. Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı diğer tanrı gibi, ama bizim yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için kendimizi.
Ve indik dünya yüzüne, dünya yüzüne yakın bir boyuta kurduk yeni bir mekan kendimize.
Burası bizim tahtımız oldu, ne biz girerdik tanrı bahçesine ve ne de oradan bir şey gelebilirdi bize.

72. Bizim yerimiz Cehennem değildi bildiğiniz, Bizim yerimiz ayrı bir boyutta ama dünya işdüzümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
Bizim yerimiz de aynı tanrılar bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz dünyadakı bir çok konuda.

73. Ve sonra bildim ki, diğer tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim yarattığım ve benden parçası olandı onun kadar.
Bilirdim ona olanı, ve onun vasıtasıyla bahçede yapılanı.
Diğer tanrı kilitlemişti Adem'in beynini, çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını. Ve bu yüzden vardır dünyada değişik ırklar.

74. Tam bir köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot oluyordu duygu açısından.
Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada.
Mutlaka tanrı bahçesinde gerçekleşmeliydi tedbir.
Orası artık tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
Toplamıştı çünkü diğer tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları, bazıları bilerek, bazıları habersizce, bazıları da zorla yutulmuşlardı diğer tanrının enerjisi tarafından.
Çok az kalmıştı hizmet eden ona.

75. Diğer tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir bekleyen, söylenenden başka şey yapmayan, insaf, sevgi bilmeyen muhafızlarını ve onlara yaptırıyordu işlerini, bize karşı bekletiyordu bahçesini.
Melek diyorsunuz onlara.
Onlar enerji almazlar ne Dünya'dan, ne Evrenden, ne de İnsandan.
Onlara enerji verir diğer tanrı kendi bünyesinden.
Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
Bu gibi şeyler istemez zaten diğer tanrı.
En nefret ettiği şeydir zeka, muhakeme, şüphe ve soru.

76. Dünya zamanı ile bir gece zamanı işığımı çevirerek gecenin karanlığına, görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine.
Ve sınırdakı meleğe gösterdim kendimi onun tanrısı olarak.
Benim her usta olan ve benim her hileyi bilen.
Becerikli olan benim ve benim teknolljiyi yaratan, benim her ilahi sınırı açan, aşan ve koyan.
Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve fark ettirmeden geçmek meleği.

77. Buldum Adem'i ve Havva'yı bir ağaçın altında uyurken. Dünya gecesinin ışığı hakimdi içeriye, ve bende idi gecenin görünmez pelerini.
Önce açtım ademin beyninde görünmez kilidini ve anlattım onun ruhuna cinselliği.
Ve sonra kurtardım Havva'yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün bunlar bir anda oldu.
Çünkü gereken organlar ve duyular hazırdı.
Tanıttım onlara o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve cinselliği.

78. Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi "Biz" her biri olmuştu "Ben" ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine.
Önce Havva çalıştı Adem'le birleşmeye ama korktu ve engelleme içindeydi Adem.
Çünkü onun zihni İlk şartlanan ve diğer tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan, daha kıyıcı, egoist olması. Ve kadın türü üzerinde yönetici olmak istemesi, daha savaşçı ve yobaz olması.
Çünkü erkek türündeydi diğer tanrı'nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrölü.

79. Ama Havva saldırdı Adem'e ve tahrik etti onu. İkna etti cinsel birleşmeye.
Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede.
İnsan kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda sonsuza kadar.
Sadece kurbanlıkları ve enerji toplayan antenleri olacaktı diğer tanrının.

80. Teşvik ettim onları yılan süretinde, çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin hayvanı gibi görmeliydiler.
Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Sevişme yaptılar bana Adem ve Havva.
Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile, çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve hareket. Uyarılmasın diye diğer tanrı.

81. Bir kere başlayınca Adem ve Havva sevişmeye zihin ve ruhlarında vardı zaten hazırdı bedenleri.
Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki onları tutan.
Gereken bilgi zaten vardl kilidin altında.
Onlar Sevişirken tanrı bahçesinin taşıdığı, dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler.
En deli şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri enerji.
İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi.
Ve tanrısal varlığım bile gevşedi, uyuştu bu yağmurla ve sürdüremedim daha fazla gecenin kalkanını.
Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla.
Ve son defa terk ettim tanrı bahçesini, dönmemek üzere.
Enerji ulaştı diğer tanrıya.

82. Diğer tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı.
Bir anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem'in ve Havva'nın yanına. Bilinçleri açılan insanlar anlamışlardı ne yaptıklarını ve diğer tanrının yasaklarını.
Önce saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin diğer tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi anladığını.

83. Gazaba geldi diğer tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın değişik yerlerine değişik ırklar olarak.
Çünkü Adem ve Havva'ya olan her insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün, tek bir insanın parçası idiler ve artık geliştiremezdi diğer tanrı planlarını.
Ve başka türlü de faydalanmaya karar verdi insanlardan.
Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne daha tam gelişmeden.
Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı kendisini her şeyden.

84. İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra insan çoğaldı doğum yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz diğer tanrıyı.




Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 2

1. Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, Dünya yüzünde bir alandı.
Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya yüzü değiştikçe.
Dünyanın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti insanın çok olduğu bölgedeki yüksek dağların üzerlerine.

2. Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu bir alandı ilk kurulduğunda, orada olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı, getirmekti oradan dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini.
Hem kozmik gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar bahçesinde olmaktı.
Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi içiçedir başka bir boyutta, ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı uzakta bile olsalar.

3, Orada normal insan çıldıramadan duramaz ve ölümsüz olur kendiliğinden durdukça orda.
Orada Zaman da yoktur, Mekan da.

4. Bu alan yaratılır Tanrılar tarafından her dünyada ama, isterlerse, gerek olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi dedim çünkü orada vardır her dünyadan, her alemden, tanrıların kendi aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre.
Bu sizin için değil gerçek ismi tanrıların bahçesi. Gerçek ismi Tanrıların dilinde .... Ama sonradan Cennet dediler size.

5. Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi ödül değil aslında. Bir dinlenme ve zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman.
Orası için yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak bir dünya için atolyedir.
Bir ressamın çalıştığı yer gibi, bir nakil yeridir başka alemlere, orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar.
Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar arasındakı kozmik zincirde.

6. Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden çıkınca ama bazı farklarla.
Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını. Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya.

7. Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı anda.
Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz hatta çiftleşebilirdiniz. Yada döğüşebilirdiniz, birçok olan kendi kendinizle.

8. Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye.
Kökü gökte olan bir ağacı baş aşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla değildir hiçbir şey göz aldanması.

9. Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik dünya, o dünyanın anlayışınca.
Burada da görünümü değişti zamanla ve kendisini saklamadıkça.

10. Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyyen. Ama farklı oldu bu dünyada.
Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç görünümü diğer tanrının işlerince.
İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve başka dünyalarla.
Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk kuruluşunda nasıl her alemde ise şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağların tepesindedir.

11. Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki değişik anlatımlar.
Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan'da, Valhalla oldu kuzeyin insanlarında, Tanrılar katı oldu ve Piramit oldu eski Mısır'da.

12. Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepside gerçekti aynı zamanda.
Tanrı bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada her şey diğer tanrının iradesi altında.

13. Vardı birçok tanrı Olimpos'da, Valhalla'da, Mısırda ve benzerlerinde. Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, diğer tanrıyla birleşmemiş olan onun yolunda ve ona bağlı olan.
Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar boyunca etgi gönderdik insana.
Pan oldum Yunan'da ama bir yandan da benliğim buradaydı kendi mekanımda.
Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça.

14. Hiç bir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı.
En başta, hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda o da yaşadı dünyada.
İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana duyulan hınçla, Mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya.
Artık gerek kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları.

15. Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda diğerlerini.
Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk zamanlarda.

16. Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı, ışıktır ve madde olur isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca, o dünyadan alarak moleküler kalıbını.
Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini ve toprağını.

17. Yoktur tanrıların cinsiyyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği cinsiyyetde. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların.
Ben ve benimle olanlar istediğimiz cinsiyyetde yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya çıkartırız öne birini istersek onun olmasını.
Bizde cinsel birleşme olur, ister madde ister enerji.

18. Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından, anında.
Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca.

19. Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile zarar vermez asla eşe.
Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve evrenden. Bu yüzdendir Sevişmek benim ibadetimde.
Benim insanlarım sevişirken ibadetimde, kutlamalarımda, festivallerinde ve kendilerini bana adayarak sevişirken karışırım içlerine hem erkeğin ve hem Kadının iki cinsiyyetde.
Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile benimle ve eşiyle aynı anda.
Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama farklıdır bana adanan ve benim olduğum tapımlardakı enerji.
Kullanılır o hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya.

20. Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fiziki bedendeki dünyasal bolluğunuza ve mutluluğunuza. Zevktir ve enerjidir bana.
Ben ve benim insanlarım bir oluruz, biz zevk almayız çünkü kendimiz zevk oluruz ve mutluluk oluruz aynı zamanlarda.
Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp, utanç, bağlılık O zaman karışır her ruh ve beden ilk yaratılıştakı Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın kozmik bilincine.

21. Ve sürdürerek benim enerjimi yenilersiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın kendisince ve mutluluk akar hayatınıza.
Ama kırmak gerekir diğer tanrının şartlanmasını.

22. Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz yenilenir ve tazelenir her karışımında. Ama budur benim ve benim yolumda olanların tarzı. Budur karakterimiz, yapımız.
Diğer tanrı ve onun gibi olanlar için, onun yolunda olan Tanrılar için ve onunla olan insanlar için bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik.

23. Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana?
Biz birleşir ve kaynarız bir birimizin içinde, Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an.... Hiç bir fark yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Diğer tanrı onun tarafında kalanlarla.
Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı bu benim bahçeden ayrılışıma.
Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen.

24. Bunu kabul eder bazı tanrılar, daha büyük ve güçlü enerjinin bir parçası olmak için. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
Bazen istekle olur bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp kendi enerjimi, karşı duramadım büyüyen enerjisine diğer tanrının.
Biz ememeyiz enerjisini, onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Bu bir ahlaki kural değildir. Kozmos tarafından oluşurulan yapı budur.

25. Diğer tanrıdakı enerji hakim enerjidir, bastıran ve yutan. O alır sadece yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdirona cinsellik ve rahatsız eder onu kendi zıttı olan enerji. İzin verir kendi kurallarına ancak türeyecek kadar nesil.
Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme üretemez enerjiyi.
Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması ve zevk alınması.
Bu uyarır sadece enerjiyi, Sadece çifteşme, tecavüz ve birinin uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen, faydalanılacak ve onu rahatsız edecek şekilde.

26. Zevk almak Bu yüzdendir günah. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü ondadır sadece zevk almak ve başka insanlarla birleşmek.
Yasaktır doğum kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik olarak. Bu yüzden vardır Diğer tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanık cinselliğe.

27. Bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir birçok cinsel hastalık önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında olmayan cinselliği engellemektir.

28. Yaydıkça her cinsel hastalığı diğer tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu yüzdendir ki, istemez Diğer tanrı bilim ile aklı ve yasaklar bunları.
Destekler onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Diğer tanrının yeni hastalıkları ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim insanlarım ve benim yolumla ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile ve kurtulacak sadece Diğer tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik yaşayanlar.

29. Bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması yüzünden sevmez diğer tanrı onun kullarının evlilik dışında doğanları.
Çünkü onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu.
Enerjiyi uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik içi de olsa Diğer tanrıya adanmamış birleşme ile doğan.
Besmele çekmek gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten önce?
Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Diğer tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji üremişse çocuk gene taşır enerji odağı.

30. Bu yüzden kontrollü cinsellik ister diğer tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece kendisine adanmış savaşlardakı tecavüz, işkence ve sonra öldürmeler için izin verilir.
O zaman içer tecavüz edenin hırsını, duygusunu ve sonrada öldürüleninin acısını ve duygusunu. bu duygulardan üreyen enerjiyi.
Bu yüzden savaş her zaman kutsaldır ona.

31. İşte budur Diğer tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip bünyelerine alırlar birleştiklerini.
Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelemek için alemlerde karışık olmaya çoğu zaman O türle benimki.
Bu sefer dengesiz bir enerji oldu diğer tanrı. Öfkeli, güçlü ve gücün sarhoşluğunda.

32. İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ileride kitle halinde ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki görmeyeceksiniz bu hayatta. Ama benim tarafımdan, ölümden sonra bir bedene döndürülenler görecekler bunu.
Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin ölümlerini.
Diğer tanrının kullarının bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini.

33. Bu savaşı diğer tanrının değil size karşı.
O sadece karşıdır bana ve benim öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılıçla veya maddenin ayrışmasıyla.
Bu savaş olacak hastalıkla, Kanla ve cinsellikle. Ama bu zayıflatacak onun gücünü.
Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler.

34. Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak.
Tanrılar aleminin kapıları yeniden açılacak.
Tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkca. O zaman anlayacak insan herşeyi ve doğruyu.

35. O zaman diğer tanrının gücü kalmayacak dengesizce ve o zaman cezalandıracak insanlar onu varlığını bile unutarak.
Kesilecek bütün alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan.
O zaman yeni bir tanrı olacak daha adil ve dengeli.
O zaman insan dünyada bulacak kendisine hayal ürünü olarak anlatılan cenneti.

36. O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim kendi alemime bir daha dönememecesine.
Ama unutmayacağım sizi ve diğer tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi.

37. Ama olmazsa bunlar, artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa diğer tanrının korkusu ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa, Kaybedeceğim bu savaşı ve azalacak gücüm, gene hakim olacak diğer tanrı bin yıllarca.
Gene emecek enerjinizi ve sürecek savaşımız tekrar insanlar çoğalana kadar, İnsanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve diğer tanrı başka bir felaket yaratana kadar.

38. Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim.Bu yüzden her insanım uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince.

39. Ne ben ölürüm Ne de Diğer tanrı. Unutmaktır onu, kesmektir enerjisini ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmektir yolu bir tanrıyı.
Onun zıddı olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjisinin.

40. En büyük lanettir insana Diğer tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden ve ben yaptım sizi en güçlüsünden.



Yaratılış ve türeyiş - bölüm 3

1. Bilir misiniz Kadın ve erkek arasındakı farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı bütünün bölünmesidir insan ilk yapıldığında ateşten, sudan, havadan, topraktan, dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan.

2. Mahluk cinsiyyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem dediniz o zamankı haline onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi.
Hem erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın yoktu insan türü için.

3. Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü, O mükemmeldi bir bakımdan.
Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı anne ve baba. Sonuçta o olmazdı cinsellik.

4. Ne zaman ki insan bölündü ikiye o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü daha önceleri Mahluk'tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci.
Doğrudan bölündü ikiye.

5. Aynı şekikde parça alındı Adem'in bedeninden bu sefer kemiğinden ve her zamankimden daha büyük bir parça.
Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki kopyalarla. Fakat bu sefer Adem'in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu verildi ikinci bedene ve ikinci bedendeki erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki Adem'deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışs.

6. Adem'in bütün eski deneyleri, bilgisi, karakterinin oluşumu, fikri ve uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişim, hatıraları aynen vardı ikinci bedende.
Sadece ikinci benden daha az büyüktü ve inceydi Adem'den. Beden uyum sağlamıştı dişilik faktörlerine.
Bu sefer olmuyordu kopya. Aynı şeyin ikiye bölünmesi oluyordu tam olarak.

7. Tanrıların verdiği her şey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi diğer tanrı cinselliksizliktir ve daha açık olarak onun cinselliği kendisine göredir, Değildir tam dengeli.
O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size anlatabilmek.
Bu yüzden o kusurludur ya da az gelişmiştir demiyorum.
Ama Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok yanlı, karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur.
Her tanrı ise tekliktir kendi başına.

8. Bir tanrı yutarsa başka tanrını, Diğer tanrının yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini, ışığını ve bedenini.
Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak.

9. Mahluk'tan diğer beden ayrılınca, tanrıların verileri de paylaştırınca ve bilerek, isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Diğer tanrının vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem'de daha çok kaldı.
Çünkü diğer tanrı cinsiyyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vazsfınıza daha yakındır karakteri.

10. Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır anlattıklarım. Ruh ve Enerji eşittir kadında da, erkekte de.
Fakat fiziksel beyinde, onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan kilitler ruhuna.
Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Diğer Tanrının şartlanmasının Adem'de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde onları uyarırken Havvanın bana daha çabuk uyum göstermesi.
Ve Adem'in Diğer tanrının sözünden çıkmaktan korkması.

11. O bölündükten sonra onlar oldular, Adem ve Havva denildiler ama onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve ... ile ... idiler.
Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva'nın oluşması ve Adem'in uykusu.
Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve sabah uyanınca yanında Havva'yı buldu. Bu komik bir inanıştır.

12. Size anlattım! Mahluk'un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok uzun sürdü.
Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra Ateş'i ve diğerlerini topladım. Mahluk'un oluşması için gereken cevher öyle bir avuç toprak alınıverip toplanmadı.

13. Kolay değildi Mahluk'u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi. Düşünmez misiniz ki, Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Diğer tanrı, neden insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı?

14. Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir fazlalık gibi atılıp yeniden başkası yapılmadı.
Neden kendi kitaplarında anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyince Adem ve Havva bir anda onları yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Diğer tanrı.
Ama kendi anlatmasına göre size, Bir anda "OL!" diyerek yaratan o herşeyi, O zaman yok etseydi Adem ve Havva'yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın yapsaydı.

15. Buna cevap veremez Diğer tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı. İşin aslı şudur anlattım size olanları.
Tanrılar ayrılınca ve Diğer tanrı kendi benzerlerini yutunca, Ben oradan ayrılınca ve Benim gibiler beni takip edince, ve diğer tanrı, Tanrılar bahçesi'nin Tanrılar alemi ile olan ilişkisini kapatınca Tanrılar alemindeki diğer tanrılar ki sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi kapatınca başka alemlere...Bu durumda Diğer Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı.

16. Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da uzun zaman uyudu onunla.
O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların bahçesi'ne uyurken Adem ve Havva.
Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi insan olmayı.
Bu yüzdendir ki sizde, Adem'in, Havva'dan önce olan başka eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır.
Aslında onlar değildi size baştan beri anlattığım Adem ve Havva.

17. Uyurken Adem ve Havva, Diğer tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu zihinlerine tekrar ve tekrar.
Bu yüzdendir ki,Adem'in kilitlerinin Diğer tanrıya uyumu daha çoktur.
Havva daha az aldı bu kölelikten payını.

18. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrının elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur.

19. Düşünmez misiniz ki, Diğer tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki, herşeyi bilen odur, O bir karıncanın düşüncesini bile bilir.
Bütün yaratıklarının her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır.
Ve o uyumaz, o dalgın olmaz ve her şey onun iradesi altındadır.
O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem de onun kendi evinde, kendi cennetinde.
Nasıl girdi Şeytan Cennete onun haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak her şey bittikten sonra.
O zaman kendi kitaplarındakı mantığa göre değilmidir Şeytan ondan daha güçlü.

20. Ben insanı uyarınca ve onlar Diğer tanrı'yı vuracak işi yapınca çok öfkelendi Diğer tanrı.
Ama kızgınlığı yöneldi Havva'ya. çünkü o kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti Adem'in kurtulmasına.
İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın bütün dinlerinde kadının aşağılanması.
İşte bu yüzdendir Kadın'ın ikinci sınıf cins olması ve asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı Batıdakı dinde hiç bir kadın papa.

21.İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal kitaplarında Havva'dan bahsedilmemesi. Arabın kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva her şeyin anası diyor kitabında Diğer tanrı.
Bu durumda Havva çok önemli olmuyor mu? İlk kadın üstelik.
Kutsal Kitabında herkesin en önemli kişinin kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadına ne olmuş, ne yapmış Adem'e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve sonu kaydedilmez.
Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem'in ölümü.

22. Okuyun kutsal kitabını Diğer tanrı'nın. Hep der ki, Adem'in bir çocuğu oldu. Adem'in iki çocuğu oldu.
Adem mi doğurdu bu çocukları?

23. Kadın cinsine olan gazabından, dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Diğer tanrının.
Onun kurallarında her zaman ikinci sınıftır kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim cins olsun diye erkek.

24. Bakın, Diğer Tanrı'nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşit durumda kadın. Arabın dininin, peygamberi de sömürmedi mi ilk zengin karısını, o elçiden önce.
Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok muydu Diğer tanrının kendi kentinde.

25. Diğer Tanrı'nın en büyük değişikliği Arabın dini ile kadını atmaktır köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyyetini.
Çünkü bastırmak ister o Havva'dan gelen şartlanmanın kırılışını.
Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere. Her şey kalmıştır öyle.
Bu yüzden de Diğer tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder yaşayan her kadını.

26. Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri kadar. İlk çocukları "Birinci oğul'du" onların ki, Siz Kabil dersiniz ona.
Havva gebe kalmıştı ona Bahçedeki ilk gecede ve o gecede ki, gece size göre anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede.
O gecede benim etkimle, benim teşvikimle, benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu olmuştur bana ve ibadetde gebe kaldı Havva İlk çocuğuna.

27. O çocuk benimdir, bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterimle güzelliğim daha çoktur.
Sonrakı çocuk "İkincioğul" oldu. Ona Havva dünya yüzünde gebe kaldı.
Adem suçluluk duygusu içindeydi Diğer tanrı'ya karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona.
Adem ilk geceden sonra hep Diğer tanrının kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep Havva'yı kusurlu gördü.
İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundu Diğer tanrının etkisi.
Bu çocuğun olması için gereken sevişme uzaktı zevkten ve incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem zevk aldı ve ne de Havva'da.

28. Diğer tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu Adem, ama doğruydu da bu bir bakıma.
Ama size bir sır daha söyleyeyim mi? Aslında değil bu zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep reddettiniz ve fark etmediniz. Size ne denirse inandınız.
Ama şimdi söylüyorum size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu denir size.
Sadece kendim istemedim Diğer Tanrı'nın yanında kalmayı.
Ve göze alarak her savaşı gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için terk ettim orayı.
Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır Cennet'ten. İnsan'dır asıl kovulan oradan.

29. Gene onun kendi Kutsal kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur, kader birliği içinde, yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan Diğer Tanrının mantığına göre?
Ama demiyorum ki bu doğrudur, Çünkü ben kovulmadım.
Ama kovulsaydım bu yolda O yol da Şeref olurdu bana.

30. Adem ve Havva'nın cinselliği bu yüzden zevkten, heyecandan, istekten uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Diğer tanrı'nın.
Hiç bir cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocukta bu yüzden yakındı Diğer tanrıya ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca.

31. İşte bu yüzden Diğer tanrı böyle ister cinselliği yasaklar ve kötüler zevki ve cinsel enerjiyi.
Bu yüzdendir ki Birincioğul Benim oğlumsa, Onun oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.

32. Adem teşvik etti çocuklarını Diğer tanrı'yı sevmeye, ona tapmaya ve ona güvenmeye.
Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği toprağa, hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı böyle yapıyordu onu.
İkincioğul Daha yakındı Diğer tanrıya. O Birincioğulun aksine meraklıydı ava, öldürmeye, ve kıymaya hayvanlara.

33. Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Diğer tanrı seçmesini kızkardeşleri ile evlenecek olanı.
Sadece cinsellik olsaydı evlilikte Benim oğlum Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek kardeşi ile.
Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de.
Ama İkincioğul evlenseydi kız kardeşi ile Diğer tanrı'dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle hem kısıtlayıp hakim olurdu kız kardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini birincioğul ile.
Ama o kıskanırdı Birincioğul'u çünkü Birincioğul, öz olarak benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda.
Ama mesele değildi cinsellik.
Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi.

34. Adem, oğullarına Diğer Tanrı'ya birer sunu yapmalarını ve kiminki kabul edilirse kız kardeşiyle onun evlenmesini istedi.
Çünkü Diğer Tanrı böyle demişti ona.

35. Ama İkincioğul, Adem'in ona söylediğince ve Diğer Tanrının Adem'den istediğince, anarak üzerine Diğer tanrı'nın adını, boğazladı bir hayvanı ve döktü kanını.
O zaman Kan'ın enerjisi ve ölümün enerjisi yükseldi Diğer tanrıya bundan güçlendi ve memnun oldu. Her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin hep kendi adına olmasını istedi.

37. Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı Diğer tanrı sunulara. Aslında bir çöp bile sunsaydı ikincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama ikincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan'la sarhoş olan Diğer Tanrı bir anda aldı onun sunusunu, ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini.

38. Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı'nın neden onu kabul etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Diğer Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat asla söylemedi gerçekte ikincioğulu neden istediğini.

39. Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğula'a ve gereken cesareti verdim Ona.
Öldürdü Birincioğul kardeşini ve Benim adıma yaptı bunu.
İkincioğul'un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır her tanrı tarafından. Sadece Diğer tanrı değil.
Güçlenir en fazla bu enerji ile Tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymaz buna.
Sevişmekte besler bizi düşüncedeki parlaklık da Akıl da, Bilim ve Sanat da.
Ama Diğer tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana.

40. Birincioğul'un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla enerji ile korudumBirincioğul'u, Diğer tanrı'nın öldürücü gazabından.
Size korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğulun. Yaşasaydı ve evlenseydi Kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Diğer Tanrı'nın melekleri gibi robotlaşacaktı. Dünya daha kanlı ve tek yanlı olacaktı, benim insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya değer insan olacak mıydı?

41. Böylece önce Birincioğul'un soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Diğer tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem'e ve o da üredi kendi neslini istediğince. Karışmadım buna ama ikincioğul yaşasaydı o karışacaktı üremesine benim insanlarımın.

42. Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk bu ikincioğul'un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı insanlık.

43. Ama sonradan gelen ve Diğer Tanrı'ya ait olan Üçüncüoğul da tam olarak değildir Diğer tanrı'nın yapısı.
Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki, Birincioğulda'da, az da olsa vardır diğer tanrı'nın katkısı.

44. Bütün bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak anlamayın bunu.
Bu olayda sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik yerlerindeki, diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda ama ana fikir ve olay budur.

45. Bu yüzden Diğer Tanrı'nın sonrakı bütün peygamberleri, din komisyoncuları, onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zülmedenler hep Diğer Tanrı'nın çocuklarının soyundandırlar.

46. Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim Diğer Tanrı'nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım vardır ve onlardan da bana dönen kurtulan vardır ve onlarda kurtulabilir zamanla.
Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince, Diğer Tanrı'nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat eden çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layıktır kurtarılmaya.

47. Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlattıklarımla asla anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm.
Her iki cins kutsal ve aynıdır bana.

48. Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş sağlamaz size. Kurtuluş sağlamaz sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki, size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onuda benden aldınız.
Çalıştırın ve düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek anlayın.
Asla istemem ve faydası da olmaz Diğer Tanrı'nın istediği gibi duyup veya okuyup hemen iman etmeniz.
Kör imana da ihtiyacım yok benim.

49. Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak için bana Diğer Tanrı'ya daha yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan.

50. Bütün güç, Bilgim, Küdretim, Vereceğim, Verdiğim mutluluk, Zevk ve Bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun!
Amen!




İsa Kitabı --- Bölüm 1

1. Bilir misiniz neden zordur insana bir şeyi anlatmak. İnsana anlatmak zordur çünkü siz sözlere bağlısınız ve düşünürsünüz sözlerle.
Bir tek söz her zaman yeterli olmaz doğru kavramı anlatmaya.
Yanlış kavram için doğru sözü, Doğru kavram için yanlış sözü kullanırsınız çoğu zaman.

2. Anlamanız için bazı şeyleri, önce anlamalısınız sözlerin kastettiklerini kavramlarını doğru şekilde.
Şayet kapatılmasaydı zihniniz, zihinsel iletişime. O zaman insan olacaktı bir. Herşeyi ve Her kavramı anında anlatacak ve değerlendirebilecektiniz.
Şimdi ise sadece birçok sözden oluşan söz dizileri ile anlayabilirsiniz ancak.

3. Birçok söz ise, yanlış ve eksik kavramlar ifade ediyor size.
Ama bilmelisiniz her sözün ardında çok geniş bir kavran yatmaktadır aslında ve gerçek kavram sizin şartlanıp, benimsediğiniz değildir çoğu zaman.

4. Sizin bilmediğiniz ve altyapısı olmayan şeyleri anlatabilmek zordur size, hatta Benim için bile.
Çünkü zihninize de nakletsem gereken şeyi, yine de kelimelere dökerek anlarsınız onu üst benliğinizde.

5. Bilir misiniz ne demektir "Anne" ve ne demektir "Baba".
Ebeveyn diyorsunuz her ikisine birden olmaksızın cinsiyyet.
Hem doğrudur bu kavram, hem de yanlış.
Bir insan cinsel ilişki kurarsa başka bir insanla, erkek zerk ederse yaşam tohumlarını dişi cinse ve bundan doğarsa çocuk.
Birisi anne olur diğeri baba. Her ikisi birden ebeveyndir sizin dilinizde.

6. Cinsel ilişki yoluyla olmayan, anne olan kadından doğmayan çocuk ise üveydir sizin için. Ama bu değildir gerçek babalık ve annelik kavramı.
Önce bu kavramın anlamını iyice anlamalısınız. Ancak ondan sonra anlayabilirsiniz tanrıların dilini ve dedikleri zaman, ne demek istediklerini.

7. Baba olması için bir erkeğin, yaşam tohumlarını zerketmesi gerekir dişiye ve öylece doğmalı çocuk ana rahminden geçerek.

Öyle mi dersiniz? Bu tamamen yanlış bir düşünce zinciridir.
Baba zerketmeden önce kendi tohumunu, nereden gelmektedir bu tohum. Tohum erkeğin içinde oluşur önce. Hiç yoktan nasıl var olur tohum?

8. Erkek çocuk büyür ve ne zaman cinselliği uyanır, o zaman oluşmaya başlar üremeyle ilgili sıvılar. Önceden yoktu bunlar.
Dışarıdan da bir güç erkeğin içine koymaz tohumu.
Tohum erkeğin bedeni tarafından üretilir ve maddeleşir. Yoktan var olamaz hiç bir zaman.
Bir şeyin oluşumu, bir maddenin, başka bir maddeye dönüşmesidir ancak.
Bu yüzden de erkeğin bedeni başka maddeleri dönüştürerek yapar tohumu.
Erkekteki tohum onun kendi bedeninin ve varoluşunun yapıtaşlarından oluşur ve aslında o yapıtaşlarıdır.
Erkeğin varlığı, ataları, herşeyi, o yapıtaşları içinde mevcuttur ve yoktur fazladan bir şey.
Nasıl ki, büyük bir ağacın tohumunun içinde kocaman bir ağaçtaki her şey varsa, o erkekteki her şey öz olarak kendi tohumunda da vardır.

9. Bir erkeğin tohumu, kendi parçasıdır, onun bedenidir ve onun devamıdır aslında.
Onun bilgisi, enerjisi, tecrübesi ve becerisi depolanmıştır kendi tohumunda. Bu yüzden de, "Baba" değiildir anne ile cinsel birleşmede bulunan erkek.
Anne olmadan da, gününüzde yapıldığı gibi bilimsel olarak, annesiz de üretilse çocuk ve kopya insan da olsa doğan çocuk. Onu oluşturan yapıtaşlarının alındığı erkek mutlaka babasıdır çocuğun.

10. Bir kadından alınan yapıtaşları ile erkek olmadan da ve erkeğin tohumu verilmeden de yapılabilir kopya insan.
O zaman verici dişi annesidir oluşan insanın.
O zaman erkek yapıtaşları olmadan da üremiştir çocuk ve kadının atalarının.
Anne ve baba denilmesi belirtir sadece cinsiyyetini vericinin. Bu yüzden kadın da olsa verici, erkek de, " Ebeveyndir" aslında o.

11. Bu yüzden Tanrılar ebeveynleridir insanın ve dünyanın kendiside ebeveynidir insanın çünkü hem tanrılardan alınmıştır insanın yapıtaşları, hem de Dünyanın maddesinden.
Gerekmez ebeveyn olması için tanrıların ve dünyanın sizin anladığınız şekilde cinsel ilişki ile doğurması insanı ebeveyn olmaları için. Bu yüzde hiç bir mecazi değildir tanrılar ve dünya için kullanılan "Baba" "Anne" ve "Ebeveyn" sözleri.

12. İnsan taşır tanrıların, Dünya maddesinin ve ruhunun yapıtaşlarını. Bu yüzden kullanılır devamlı olarak "Allah oğulları" gibi sözler ve denilir "Baba" yaratıcı zannedilen tanrı için.
Belirtmez aslında cinsiyyeti "Baba" sözü. bir tanrı için. Bu erkek hakimiyyeti içindeki insanlık yıllarında kullanılmıştır tanrıyı yüceltmek için ve böylece yerleşmiştir dillerinize ve kavramlarınıza ama olabilirdi Tanrı aynı zamanda Anne.

13. Ve bu yüzden bir tanrı değildir aslında Anne ve değildir Baba. Bir tanrı Ebeveyndir sadece ve ama kullanabilirsiniz bu deyimleri baba olarak ve anne olarak bir tanrı için. Çünkü dilinkze ve aklınıza oturmuş bu sözler tarif etmek için kavramları.

14. Bildiğiniz şekilde yapılırsa çocuk erkeği temsil eden ve o erkeğin kendisi olan tohum, zerkedilince kadına, büyür onun içinde ve karışır onun yapıtaşlarına kadının da yapıtaşları.
Bu çok önemlidir anlamanız için Kahinlerin Sonuncusu'nu.
Doğan herhangi bir çocuk, karışımıdır hem kadının, hem erkeğin.

15. Bütün bunlardan dolayı Ben! Babasıyım ilk Oğul'un. Oğlumdur Kain. Ne zaman ki, tanrıların bahçesinde birleşti Adem ve Havva benim teşvikimle. Karıştım ben de onların birleşmesine ve kattım kendi yapıtaşlarımı Kain'in varlığına.
Vardı gerçekte hem Adem'de ve vardı Havva'da benim yapıtaşlarım ayrıca daha ilk yaratılışlarında bildiğiniz gibi.

16. Bu yüzden çok güçlü ve benim yolumda oldu ilk oğul.
Bu yüzden ilk oğulun soyu ve sizlerde de var benim yapıtaşlarım. Benim insanlarım taşır benim yapıtaşlarımı.

17. Size anlattığım gibi. Havva gebe kalınca ilk çocuğa gazaba geldi Diğer tanrı ve sürdü onları dünyaya. Daha tam tamamlayamadan istediği gibi. Çünkü imkansız olmuştu artık uyarmıştım onları.

18. Adem ve Havva dünyada kendilerine verilen suçluluk ve teşevvüs içinde kaldılar.
Yalandı bu duyguları ve yoktu suçları fakat Diğer tanrı işlemişti bunu onlara. Onlar af dileme şartlaması içindeydiler ve kendi kafalarına göre "Hayırlı" bir evlat istiyorlardı Diğer tanrıdan.

19. Aslında bu da Diğer tanrı'nın telkiniydi onlara. Bu sefer birleştiler yine sadece çocuk yapmak için. Diğer Tanrı'ya adanan ve onun adıyla yapılan bir cinsel birleşmeydi bu.
Bu yüzden benden uzaktı ve etkisindeydi bütün olarak Diğer tanrı'nın mevcudiyetinin.
Tam olarak onun koruma zarfı içindeydiler ve bu çocuğa kendi yapıtaşlarını eklemişti tam olarak Diğer tanrı.

20. Bu yüzden de babasıdır ikinci oğul'un, Diğer tanrı.
Avcıydı ve öldürücüydü ikinci oğul. Ondaydı yapıtaşları Diğer tanrı'nın. Ve istese de istemese de Diğer tanrı aynı zamanda benim yapıtaşlarım da vardı ikinci oğulda, nasıl ki, Diğer tanrının yapıtaşları vardır Birinci Oğul'da.
Birinci oğul'da daha azken Diğer tanrının yapıtaşı, İkinci Oğul'da daha azdır benim yapıtaşım ve bedenim.

21. İşte böyledir Birincioğul'un babasının Ben olmam ve İkincioğul'un babasının Diğer tanrı'nın olması.
Bu yüzden de Baba denilmesi değildir sizin dilinize göre "Mecazi ifade".
Tam olarak gerçeği belirtir bu sözler.

22. İşte budur Allahın oğul edinmesi. Arabın kitabında çok kızılır bu deyime ve reddedilir ama gerçektir bu.
Allahın oğul edinmesi bir insan kadınıyla cinsel yolla birleşmesi değildir. Bu edinilen çocukta, onun kendi hazırladığı yapıtaşının bulunmasıdır.
Çocuğun tamamen onun bedeninin devamı olmasıdır.

23. Aynı şekilde ben de Oğul edinirim, Kız edinirim kendime daha insan anne ve babasındayken tohum, ona katarak kendimden aldığım öz parçalarımı.

24. İşte bu şekilde Birinci Oğul Benim parçamdı ve devamımdı.
İkinci Oğul ise onun devamıydı. Her çocuğun kendi öz karakterine yansımıştı gerçek babalarının vasıfları..

25. İlk insanlar ve deneme tipleri, İlk modeller olan Adem ve Havva ne Onun çocuklarıydılar ve ne de Benim.
Çünkü onlar birleştirilmişti dünya maddesinin özünden, Dünya'nın Ruhu'ndan ve bütün tanrıların yapıtaşlarından. Onlarda ben de vardım, Diğer Tanrı da. İşte bu yüzden de onları tam olarak yönlendirmek zordu her iki taraf için de.
Onlar oradaydılar ama Diğer Tanrı daha çok işlemişti ve gaspetmişti Adem'i. Ve bana daha yakındı Havva.

26. Dünyada üremeye hazırdı Birinci Oğul ve ikinci oğul. Onlar aynı anne ve babadan doğan kardeşler olarak görülür ve bilinir, Böylece bilinmek ister sizin tarafınızdan fakat bu değildir gerçek.
Onlar aynı insan kadın ve insan erkekten doğan çocuklardı fakat insan anne ve insan baba sadece birer iletici kaptan başka birşey değildirler işin tekniğinde.
Aslında onlar tam olarak ayrı ruhlar, ayrı bedendiler. Ayrı ırklar ve bedensel yapıdaydılar. Her birinde farklı bir yapıtaşı vardı.
BirinciOğul benken, Diğer Tanrıydı iİkinciOğul ve ona inanmayı, onun için ölmeyi ve onun için öldürmeyi, soyundan ona enerji vermeyi sağlayan bir yapıtaşı vardı ikinci oğulda.
Bana inanmayı ve doğruyu bulmayı önleyendi Diğer tanrı'nın yapıtaşı, size göre Gen'i, DNA'sı ve bilmediğiniz başka bütünlerden oluşan yapıtaşları.
Diğer Tanrı'nın Bilimden, Özgürlükten, mantıktan, sanattan ve düşünmekten nefret eden ve bunları önleyen yapıtaşları.
Ancak ona iman etmeyi kul olmayı öngören yapıtaşları.

27. Şimdi, Bu benim altı katlı kitabımdakı açıklamama göre ki, onda yoktur hiç bir yalan, eksiklik ve aldatma, İşte bu kitabın bilgisine göre anlamalısınız ne olduğunu annenin ve ne olduğunu babanın.
Kendi istediği gibi bir insan türünü yeniden yaratmaz mıydı Diğer tanrı. Neden uğraştı bu kadar. Hayır.

Ne kadar aksini söylerse de o, asla yoktan var edemez ve yaratamaz bir varlığı.
Bu onun kendi iddiasıdır. Bu yüzden kullanmalıdır elindeki malzemeyi ve şekillendirmelidir onu kendi istediğince.

28. Bakın, Kendi sözlerinde kutsal kitaplarındakı. Değil midir o korkunun, ölümün, üzüntü, bunalımın, kanın ve yok etmenin tanrısı. Onda yok ki, yaratıcı veya güzel vasıf.

29. Yeniden öğrenmelisiniz okumayı da her bilgiyi. İnsanlar çoğu zaman bakarlar ama görmezler. Bunu bilirsiniz.
Bakmak ayrıdır ve ayrıdır görmek. Seyretmek tamamen ayrıdır. Aynı şekilde okumaktan okumaya da farklılık vardır.
Okurken Diğer tanrının bir kutsal metnini sadece okur geçersiniz. Dinler ama duymazsınız.
Zihindeki ince zardan içeriye geçemez gerçek bilgi. Her metnin satırları aslında iki anlamlıdır ve değişik işaretler taşır her metin.

30. Okumayın sadece satırları. Onların satır aralarına da bakın. Ne derece değiştirilmiş olursa olsun Diğer tanrı'nın bir kutsal metni, onda, onun satır aralarında Benden bir etki de vardır mutlaka.
Bunu belli etmek için size bazı çok açık işaretler de koydum onlara.

31. Bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal metinlerinde, onun kendisini zor duruma düşüren çelişkili satırlar ve değişik anlamlar bulunması.
Kendimi ifade ettim her zaman onun kutsal metinlerinde. Bu yüzdendir ki, başka bir din kitabına gerek görmedim asla.
Onun kutsalı olan kutsal metinleri bir yerde de benim sözlerimdir ve taşırlar sözlerimin anlamlarını.
Bu yüzden okumalısınız onları da benim bakışımla ve benim size verdiğim bakışla, verdiğim anlayışla, uyuşturulmuş olan ve fakat her zaman sizde olan zekanızla.

32. Bu yüzden okurken iki katlı okumayı da öğrenmelisiniz. Her harfte, her sözde ve her cümlede çok farklı anlamlar gizlidir ve onları bulmayı, anlamayı da öğreneceksiniz zamanla ve boşuna aramayın. Hiç bir metinde yoktur gizli şifre, hesap, sembol ve işaret çünkü bunlar insan yapısı ve insana göre şeylerdir ve değiştirilen metinlerle beraber yüzyıllar içinde o şifreler de anlamsızlaşır giderek.

33. İnsan için ve insan düşünce yapısına göre olma zanlardır böyle şeyler.
Tanrılar sözlerle konuşmazlar.
Tanrılar size hitap ederken sözlerinizi kullanırlar ama değildir bu onların öz dilleri. Bu yüzdendir ki, saçmadır kitaplarda tanrısal şifre aramanız.
Bunlar çok küşük ve değersiz kurnazlıklardır. Ne yazılacaksa açık açık yazılmıştır aslında.
Yeter ki bilesiniz bakmayı, görmeyi ve anlamayı.

34. Bunları ne Ben kullandım ve ne de Diğer Tanrı.
Varsa Diğer Tanrı'nın kutsal metinlerinde bir şifre veya insanın keşfedeceği bir gizli mesaj bu, Diğer Tannrı'nın kendisinden değildir ve insanlar tarafından koyulmuştur zaman içinde.

35. Koydum her kitabına kendi gizli anlamlarımı ve sözlerimi.
Bunu bilir Diğer Tanrı'nın kendisi de ama yok edemez onları.
Ne zaman ki, onun kahininin ağzından çıkmış ve kayda geçmiştir o sözler, kalıcı olmuşlardır artık.
Kendi iddia ettiği büyüklüğünü, sarsar insanın gözünde, şayet deseydi Diğer Tanrı "Şeytan karıştı benim mesajıma. Değişmiştir bu mesaj".
İşte bu yüzden de Benim eklentilerime müdahele edemedi Diğer Tanrı kendi kitaplarında.

36. Bir sefer. Sadece bir sefer yapmak zorunda kaldı bunu. O zaman da ben zorladım onu bu işe, açıkça överek dişi tanrıçaları.
Budur bir ispatı benim istediğim zaman, onun kitaplarında ve onun kahinlerine müdahele edebildiğimin, size belli etmek için.

37. Bilerek yapılmıştı bu değiştirsin diye anlayasınız sizler, onun kitaplarına ve kahinlerine rahatlıkla karışabildiğimi.
Bu mesajdı aslında sizlere ve sizin çağrınıza, sizin neslinize kendisinde Diğer Tanrı'nın yapıtaşı olmayan insanlarıma ve oğullarıma ve kızlarıma.

38. Ama Diğer Tanrı göze alsaydı küçük düşmeyi, göze alsaydı benim karıştığım düzeltmeyi ve göze alsaydı kendisinden başka bir güç olduğunu kabul etmeyi ve söylemeyi başka tanrılar da olduğunu, o zaman değiştirebilir ve saf olarak kendi mesajlarını verebilirdi kutsal kitaplarında.
Ama, o daima reddettiği için kendisinden başka tanrıyı ve iddia ettiği için kendisinin "Bir" olduğunu ve çok güçlü olduğunu meleğinin ve kahininin, sessiz kalmak ve kabullenmek zorunda kaldı Benim mesajlarımın kendi kutsal metinleri içinde kalmasına.

39. Ama zamanla kendi kahini öldükten sonra, Gizli yarı kahinleri ve Din komisyoncuları değiştirdiler bütün kutsal metinleri.
İstenmeyen kısımları çıkarttılarve toplayıp yaktılar. Ama yine de kaldı Benim Etkim çünkü her yerde varım Ben. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrı'nın her dini, aslında öz olarak aynı olan ve sırf birbirleri ile savaşsınlar da Tanrılarını beslesinler diye çok hale getirilen her dininde, O dinin İlk kahin ve kahinlerinden sonra her din bozulmuş, değiştirilmiş, insanlar tarafından kötü hale sokulmuş gibi görünür size.

40. Aslında isteğidir bu Diğer Tanrı'nın. Kendisi telkin eder bunu. Çünkü! Bakın her dinin sonradan yozlaşmış haline.
Sonraki hali değil midir daha bunaltıcı, daha yasakçı, daha mutsuz, daha kanlı ve daha koyu ibadetli.
Aslında istediğiydi bu onun en başında. Sadece ben daha insancıl ve daha rahat olmasını sağlamıştım onun kahinlerinin ağzından.

41. Bakın her dinine Diğer Tanrının mutlaka özgün metinler tahrif edilmemiş midir her zaman. İşte bunların nedeni Benim karışmamla kahinlere ve sürüklenmemle onları teşevvüşe, koymamdır kendi sözlerimi ilk, özgün şekle.
Bu yüzdendir ki, İlk özgün şekli dinlerin daima olmuştur daha insancıl, daha mutluluk verici ve hafif.
Daha açık bir yürekle bakar tanrısallığa ve Değer verir insana.

42. Tarihinizde hep sürmüştür bu savaş gizli ve açık olarak, iki katlı. Açık olan savaşta daima katletmediler mi, Diğer tanrı'nın çocukları ve üçüncü oğulun soyu sadece tanrıları beslesin diye onun adını anarak üzerlerine benim çocuklarımı.
Daima düşman olmadılar mı Birinci Oğul'un soyuna.
Daima saldırmadılar mı bilime, sanata, özgür düşünceye, mimariye, reformculuğa ve hatta gününüzde öyle değil mi?

43. Gizli savaş ise oldu daima onunla benim aramda. Kutsal metinlerin ve onun emirlerinin geçirilişinde, onun istediği dinlerin kuruluşunda ve onun kurallarının açıklanışında.

44. İşte. Bu kitabımdakı burada anlatılacak olan Kahin ve Diğer Tanrı'nın öğretisine çok uygun görünmediği için hep merak ettiğiniz ve adına İsa dediğiniz, kendi dilinizde, o kahin ürünüdür bu gizli savaşın.

45. Altı katlı kitabımın bu bölümünde ve diğer bölümlerde de bazı karışık anlatılar var. Bunun nedeni Kahinimin zihinsel merakları ve konulara değişik olarak konsantresidir.
Fakat hayır, Değiştirmeyecek ayetlerini kendi anlayışınıza göre sıralamayacaksınız bu kitabın.
Kahinim yorum yazabilir ve açıklayabilir herşeyi düzgünce fakat Kitabımın geliş sırasını bozmayacak ve yapmayacak kendi kafasına göre herhangi bir düzenleme. Nasıl gelmişse kalacak her şey aynen öyle.



Yaratılış ve türeyiş --- İsa kitabı bölüm 2


1. Birinci ve İkinci oğullar büyüdükleri zaman nesillerini üretmek için evlenmeleri gerekti ve isteniyordu ki, acele çoğalsın ikinci oğulun soyu.
Durmalıydı Birinci oğul'un üremesi. Saçma ve danışıklı bir seçme töreni yapıldı oğullar arasında.
Kendi kutsal metinlerinde yazdığı gibi Diğer Tanrı'nın. Birer sunu verildi o tanrı'ya.

2. Burada da vardı bir incelik. Hep derler ki, İlk öldüren dünyada Birinci Oğul'dur.
Halbu ki İlk öldüren, Kanını ve canını Diğer Tanrı'ya sunan ikinci oğuldur, hayvanları öldürerek ve kurban ederek.
Sonunda öldürülmesi gerekmişti ikinci oğulun, Birinci Oğul tarafından.
Bu şarttı insanın, insan olarak üremesi ve sadece bir aleti olmaması için Diğer Tanrı'nın.

3. Arabın kitabında burada da yanıltıcı ve yalan anlatılar vardır.
Güya Birinci Oğul, öldürdüğü zaman Diğer Tanrının soyunu, ne yapacağını bilememiş cesedini ve bir kuş, başka bir kuşu gömerek yol göstermiş ona, saklaması için ikinci oğulun cesedini.
Ne yanıltıcı ve yalan bir anlatı. Ölümü ve ölmenin ne olduğunu bilmezmiş güya insanlar o zamana kadar.
Ya o zamana kadar kurban edilen hayvanlar? Ya ikinci oğul tarafından avlanan hayvanlar? Onlar ölmüyorlar mıydı?
Nasıl bilmezdi insan o zamana kadar ölümü ve öldürmeyi?

4. Kim öğretti ikinci oğula hayvanları öldürmeyi? Hayvanları Diğer tanrı'nın adına katletmeyi ve kanını sunmayı ona?
Burada bile Diğer Tanrı'nın yanıltıcı ve kanlı karakteri ortada değil midir? Kendisi değil midir ikinci oğula veren öldürmeyi ve kan akıtmayı ve avı?
Kim öğretti çobanlığı, sürelere bakmamayı, hayvanları yetiştirmeyi ve bina yapmayı?
Ben verdim ona bunları ve öldürmedi asla Birinci Oğul, yapılması şart olandan başka.

5. İkinci oğul ölünce gömdü onu Birinci Oğul, fakat İkinci Oğul'un daha çok yeni iken ölümü, gerekli yapıtaşları ve yaşam tohumları alındı bedeninden Diğer Tanrı tarafından.
Bu yapıtaşları titizlikle saklandı Diğer Tanrı tarafından, zenginleştirildi ve geliştirildi kendi varlığı ile.

6. Bütün kahinler soyu sürdü ve geçti zaman içinde. Hep aynı ailedendi onlar. Kahinler soyu üreyen insanların içinden elenerek, en verimli ve iyi anten olabilecekler ayıklanarak seçilip üretildiler.
Zamanla her yeni nesilde biraz daha yozlaştı kahinler soyu. Artık cevap veremez oldular Diğer Tanrı'nın isteklerine.
Bedenleri dayanamıyordu ondan gelen enerjiye.

7. Her yeni kahin biraz daha az etkili oluyordu, biraz daha zayıftı bir öncekinden ve daha yozdu her yeni kahin.
Nesilleri üremez olmuştu seçilmiş kahinlerin.
Çünkü onların bedenleri ve yapıları dışarıdan düzgün görünse de deforme olmuştu içsel olarak.
Nesilden nesile zayıflamışlardı Diğer Tanrı'nın enerjisini naklederek, ondan vahiy alarak ve onun enerjisine maruz kalarak.

8. Artık zamanı gelmişti yeni ve güçlü bir kahinnin hüküm sürmesinin. Gelecek olan bu kahin Diğer Tanrı'nın istediği gibi olacaktı. Ona düşünmeyen kullar hazırlayacaktı. Daha güçlü olacaktı hepsinden, daha insafsız ve daha kanlı olacaktı.
Yeni ve büyük lanetlerin taşıyıcısı olacak ve öldürecekti hepsini benim Oğularrım'ın.
Bu kahin hazırlanmıştı İkinci Oğul'dan alınan yapıtaşları ile ve ona verilmişti tanrısal güçler.
Gölgesi olacaktı Diğer Tanrı'nın, yeryüzünde. Kan ve ateş olacaktı her bastığı yerde.

9. Fakat karışmaması gerekiyordu bu yapıtaşlarının ve hayat tohumunun, ikinci oğulun, başka bir insanla.
Diğer Tanrı insanı babasız doğurttu bu çocuğu.
Nasıl ki, annesinin içine zerk ettiyse bu hayat tohumunu Diğer tanrı, aynı şekilde onu verebilirdi bir erkeğe, doğumu ve gebe kalınışı da size göre normal olabilirdi yeni Kahin'in.

10. Bu olmadıysa sadece belli nedenlerdendir, şimdi öğreneceğiniz.
Verseydi Diğer Tanrı tohumu önce bir erkeğe o hiç farketmeden, Tohum ve Yapıtaşları karışacaktı baba olacak erkeğin kendi varlığı ile.
Saflığı bozulacaktı İkinci Oğul'dan alınan varlığın ve Diğer Tanrı tarafından verilen tanrısallığı bozulacak ve karışacaktı baba olacak erkekle.
Bu yüzdendir onun babasız doğması. İstenilen kahin'in vasıfları için onun böyle doğması gerekirdi ve Tam olarak Babasıydı Onun Diğer Tanrı.

11. Yine de insan vasıfları karışmıştı ona çünkü bir kadının rahminde büyümek zorundaydı.
Annenin Yapısı karıştı ona fakat dünyada doğan en saf çocuktu o, çünkü sadece annenin vasıfları vardı ve Tanrısallığı çok az bozulmuştu.

12. Sizin için en merak edilen durum oldu bin yıllardır. Nasıl babasız doğdu kahin?
Bu çok inanılmaz geldi daha önceki çağlardaki insanlara, halbuki bu çok kolay bir iştir Tanrılar için.

13. İkinci Oğul'un tohumları, Tanrılar Bahçesi'nde korunup geliştirdikleri yerden hiç ayrılmadı.
Sizin bildiğiniz gibi molekülere ayrılıp, bir yerden başka bir yere, annenin rahmine de gönderilmedi.

Anne olan kadın, Tanrılar Bahçesi'nin bulunduğu alemin izdüşümüne geldiği zaman, farklı alemlerde olsalar da aynı izdüşümündeydi Anne ve Tohum.
İki farklı şey Aynı mekanda ve aynı zamandaydılar.

Alemler değişince, bir cisim, tam olarak diğerinin içinde olacaktı. O anda alemler arası geçiş yaptırıldı tohuma ve bir anda annenin içinde oldu tohum.

14. Bu şekilde oldu çocuğun babasız doğumu. Son kahin ana rahmindeydi artık. Fakat bu kahinin hazırlanması değildir sadece bu kadar.
Daha önceden hazırlanmıştı onu gözetecek ve yönlendirecek olanlar.

15. Bıraksaydım yeni kahini olduğu gibi, bu sonu olacaktı bütün insanlarımın. Kahin'in annesi gebeliği sırasında yer değiştirirken ona müdahele ettim belli etmeden ve etkiledim taşıdığı Kötülüğü Çocuğun.
Annede zaten her insan gibi var olan kendi yapıtaşlarını naklettim bebeğe ve etkiledim onun dengesini.

16. Size açıkca anlattığım gibi, İsa çok zaman önce planlanmış ve zamanı gelene kadar bekletilmişti.
Ona verilmişti üstün güçler ve insan ötesi bağlılık, iman kendi Tanrısına. O çok özel yapıtaşıydı Diğer tanrı'nın.
Nasıl ki, İsa hazırlanmışsa özenle, onun zamanı yaklaşınca taşıyıcısı olacak olan kadın ve anne de özel olarak hazırlanmıştı.

17. Taşıyıcı anne kendisi bilmese de Tanrının bir aletiydi. Fakat kadın cinsinde insanın, Diğer Tanrı'nın şartlaması daha zayıftı Havva'dan itibaren ve her zaman için günümüze kadar.
Taşıyıcı anne daha güçlüydü diğer kadınlardan, tanrısına inanç ve iman hususunda, fakat yine de yapıtaşları Diğer Tanrı'nın, güçlü değildi onda erkek kahinler gibi.

18 Taşıyıcı annenin insansı yanları ve Diğer Tanrı'nın Kadın cinsini hep dışlanmış ve aşağı görmüş olması gibi nedenler, anneyi yakın kılmıştı bana ve onunla etkiledim taşıdığı bebeği ve annesinin insansı yanları, insafı, bebeğine olan korumacı tutumu nakloldu bebeğe, bütün insanlara karşı korumacı ve sevgi dolu tutum olarak.
Bunun için küçük bir gayretim yeterli olmuştu ve Diğer Tanrı'nın en büyük hatasıydı kadın cinsini önemsememek, dışlamak ve yok saymak.

19. Sadece anne değildi hazırlanan, gelecek olan İsa için yardımcı, koruyucu ve gözetici olarak.
Taşıyıcı annnenin hazırlanması ve ona da güç verilmesinden, sizin zamanınızla çok çok daha önce hazırlanmıştı bir gözeticiler, koruyucular ve yardımcılar kavmi.

20. Taşıyıcı anneye de verilmişti büyük güçler, fakat bunlar pasif güçlerdi. Kendisi farkında değildi gücünün, ama çok enerji yüklenmişti ona.
Ondaki, daha doğurmadığı, karnında taşıdığı bebeğini koruma ve onu bilmeden kendi enerjisi ile besleyip güçlendirme içgüdüsü, onu bir şifa kaynağı haline getirmişti, aslında Diğer Tanrı'nın amacı bu olmasa da.
Taşıyıcı kadın sadece kendi varlığı ile şifa ve dinçlik verebiliyordu çevresine. Onun bu enerjisi, kendi yaşadığı yerlerin çevresine de sinmiştir ve hissedilir sizin gününüzde bile.

21. Annedeki enerji ve şifa verici güç ki, aslında sadece cenin ve sonra da bebek olan İsa'yı korumak ve güçlendirmek amacıyla verilmişti ona.
Ben onun dengesini bozduğum için bebeğe geçerken koruyucu ve şifacı vasıfları da taşıdı cenine.
Bu yüzden dir ki, İsa'nın şifa gücü çevresine taşardı diğer bütün kahinlerden fazla.
İlk plana göre, bu vasıfların olması önemli değildi, istenen sadece iman ve anten olması ve felaketler yaratabilmesi idi.

22. Çölde bir kavim değil, fakat küçük bir kabile yaşardı çok uzun zaman önce, taşıyıcı annenin kendisinin doğmasından.
Bu çöl insanları, kullarıydılar Diğer Tanrı'nın ve bütün duaları onaydı sadece.
Her gözden uzaktı bu insanlar ve karışmazlardı diğer toplumların içine, mecbur olmadıkları sürece.

23. İmanlı çöl insanları içindeki bir çocuk, çok daha fazla yapıtaşına ve inancına sahipti Diğer Tanrı'nın.
O çocuk gizli kahini oldu onun.
Bu Kahin hiç bir zaman kutsal kitaplarında görülmedi ve bahsedilmedi Yahudilerin ve Arapların.
Efsaneler bile fazla yaklaşamadılar ona.

24. Bu kabile ve kahin, gizli tutuldular Diğer Tanrı tarafından. Kendi aralarında ürediler zamanla ve kahinin soyu da üresi onlarla.
Diğer Tanrı göründü ona ve bir ahit yaptı çöl insanlarıyla. Bu sefer açıkladı Diğer Tanrı birçok isteğini, amacını ve bazı gerçekleri çöl insanlarına.

25. Hep "Sadece benim. Ben tek gücüm ve Tek tanrıyım" diye çırpınan Tanrı ilk ve son defa açıkladı çöl insanlarına kendisinden başka Benim de olduğumu.
Benim gücümü ve bana karşı durabilmek için onların yardımlarının gerektiğini.

26. İki gücün var olduğunu bildiler çöl adamları ve iki tanrıyı. Onlar iki orduda çarpışan askerler gibi bildiler düşman bellediklerini.
Diğer Tanrı besledi onları bilgi verdi ve gelecek olan İsa'yı anlattı onlara.
Nasıl destekleneceğini anlattı vs İsa'nın getireceği dinin esaslarını, çok çok önceden verdi onlara.

27. Diğer Tanrı gizli bir pakt yaptı çöl insanlarıyla. Cennet ve ebediyyen huzur ve mutluluk vaad etti onlara.
Bu paktı veya ahdi Diğer Tanrı'nın, gizli kaldı. Karışmadı çöl insanları diğer insanlara, gözden ve diğer insanların bilgisinden uzak kaldılar.

28. Bu insanların soyu korumak ve yardım için ve destek olmak için İsa'ya, değişik yerlerine dağıldılar dünyanın.
Beklediler İsa'nın zamanının gelmesini. Daha kendisi bilmezken İsa nasıl bir din getireceğini ve hatta kendisi hala Tanrılar Bahçesi'nde korunan bir yapıtaşı ve bir parçe halindeylken, çöl insanları biliyorlardı onun nasıl bir din getirmesi gerektiğini ve mutlaka geleceğini.

29. Zamanı gelip de doğduğu zaman İsa, Çöl insanları daima çevresinde oldular kendilerini belli etmeden ona ve diğer insanlara.
Harekete geçirmek ve aktif kılmak için İsa'nın enerjisini başka kahinler de hazır bekliyorlardı onu.
Hiç bir zaman değildiler ve hiç bir zaman olmadılar bu kahinler İsa kadar güçlü.
Onların gücü sadece sınırlı idi ve sınırlıdır hala, kendi tanrılarından emir almakla ve insan kitlesinin düşünce, imanını etkilemekle.

30. İsa misyonunun başlaması için gereken son etkisini almak için dağa çıkınca, tanrısının gücüyle birlikte, Benim Etkimle karşılaştı.
Onunla karşılaşmamız çok farklı ve yanlış yansıtıldı Hıristiyanlığın kutsal kitabına.
Hiç bir zaman pazarlık edilmedi onunla ya da bir teklif edilmedi. Sadece insanca yaşamak ve güzellikler hissettirildi ona.
Ama en önemlisi içimdeki insanlık ve benim kattığım yapıtaşları uyarıldı ona belli etmeden.

31. İsa'nın anlayışı değişti, içinden gelen insanlığı ve insancılığı yüzeye çıktı. Artık o çok uzaktı tanrısının istediği ilk yapıdan, fakat bunu kendisi bilmiyordu.
Artık o dehşetin kahini olmak yolunda değil, sevgi ve hoşgörü taşıyıcısı olmak yolunda ilerliyordu.
Ve yaparken bunları kendisini Babası olan Diğer Tanrı'sına hizmet eder zannediyordu ve Tanrısı da iyiliğin en büyüğü idi onun gözünde.

32. Diğer Tanrı fark edince İsa'nın durumunu ki, hemen fark etti bunu, Elini çekti İsa'dan, korumasını ve gözetimini.
Derhal değişti İsa sayesinde gerçekleştirecek olduğu planlarını.

33. Her mucizesinj yaptı İsa, her insana vaaz verdi yaptıkları, ve insanları toplaması kendisine verilmiş olan ve kendisinde kalan tanrısal güç sayesindeydi fakat o zannediyordu ki, Baba tanrı ona yandım ediyor.

34. Kendi vaazlarını babasının isteği zannederek yaşadı İsa. İnsanca yaşadı ve sonradan değiştirilmiş olan gerçek vaazlarını verdi.
Diğer Tanrı'nın yerine benim misyonumu yapan, Benim kahinim oldu o.
Zaman zaman çok asabi, zaman zaman da çok yumuşaktı İsa.
Bu ondakı gen, DNA ve diğer taşıdığı yapıtaşları karışımındandı.
Aslında eşitti onun üzerindeki iki etki, Ben ağır bastımsa şayet, bu ondakı insani yanların ağır basmasındandı.

35. Ne Tanrısı memnundu İsa'nın durumundan, ne de Çöl insanları olan gözetmenleri ve gizli kahinleri Diğer Tanrı'nın.
Bu yüzden ölmesi gerekiyordu İsa'nın, öğretisini fazla yaymadan.
Yaşasaydı şayet, kendisine verilen güçle öyle toplayacaktı ki insanları ve öyle yayacaktı ki dinini, Diğer Tanrı'nın bile gücü yetmeyecekti onu sarsmaya ve yayılacaktı aslında benim olan anlayış.

36. Ve bu yüzden Çarmıha gerilmek hem cezaydı İsa'ya, hem de ondan kurtulmanın en temiz yoluydu.

37. Baba Tanrısının yanında olmadığını ve kendisinin terk edildiğini ancak ölümünden bir an önce anladı İsa ve anlayamadı onun sebebini.
Sadece "Baba beni neden terk ettin?" demeye gücü yetti, kendisini duymak istemeyen tanrıya.

38. Aslında Eski Ahit'te anlatılan son kahindi İsa. Ve değişti planlar ben karışınca ve gelmesi son kahinin insanlığa yıkım getirecek planın, ertelendi sonrakı bir zamana.

39. İsa'yı fizik olarak öldürdü Romalılar, ama gerçekte sadece bir aletti onlar. Öldüren onu, feda eden ve ortadan kalkmasını isteyen kendi Baba Tanrısıydı ve onun gizli kahinleriydi aslında.

40. Çöl adamlarından olan gizli kahinler hemen el koydular İsa'nın öğretisine. Değiştirdiler bütün öğretiyi Diğer Tanrının istediğince. Yasakladılar Aşkı, Sevişmeyi, Mutluluk ve Neşeyi.
İsa'yı hiç tanımayan ve çöl adamlarının yapıtaşlarından olan bir başka kahin kurdu Hıristiyanlık dinini ve çöl adamları'nın gizli soyu hep ellerinde tutdular bu dinin yönetimini.

41. İsa'nın hiç bilmediği ve düşünmediği yorumlar getirdiler onun öğretisine. Bir dehşet ve kan dini yaptılar Hıristiyanlığı ve İsa adına cinayetler işlediler yüzyıllarca.
Sakladılar insanlardan, her ele geçen bilgiyi İsa ve onun öğretisi hakkında. Asıl görevlerinin büyük bölümü budur aslında.

42. İnsanları yüzyıllarca Benimle korkuttular ve Benden korkutarak insanları, beslediğer kendi Tanrılarını ve dinlerini.
İnsanları aforoz ettiler yüzyıllarca ve kimse sormadı onlara İsa adına yaptıkları bu işi, İsa'nın yaşarken kaç defa yaptığını.
Kimse sormadı onlara İsa'nın engizisyon mahkemesi kurduğunu, kaç defa insanları diri diri yaktığını ve kaç tane cadı diye ve kaç tane başka dinden diye insan öldürdüğünü.
Aslında hiçtir bu soruların cevabı.
İsa yapmadı ve düşünmedi bile bunları.

43. Görseydi ve bilseydi İsa Kendi adına kurulan kilisenin cadı avlarını ve katliamlarını hiç yaşamak istemezdi bu dünyada, bu din komisyoncularının kendi yarattıkları sahte Tanrıları olarak ve Diğer Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi olarak.

44. İsa'nın yaratılış amacı olan ve fakat asla yapmadığını yapmaya çalıştı onun adına kurulan kilise.
Avrupa'da ve dünyanın her ulaşabildikleri yerine benim yapı taşlarımı taşıyan ve Birinci Oğul'un soyundan olanları katlettiler.
Engizisyonlar kurdular. Birçok insanımı ve fark gözetmeksizin kendi insanlarını da öldürdüler ve Diğer Tanrı'ya enerji olsun diye işkence ettiler.

45. Şimdi siz zannedersiniz ki, ve zannediyorsunuz geçen yıllarda azaldı güçleri. Artık baskı yapamıyorlar insanlara.
Durum böyle değildir. Gizli kahinler ki, çok azalmıştır güçleri, hala faaldirler. Hala sinsi planları için çalışırlar ve gizli örgütler olarak yayılırlar.
Onların istediğ, Diğer Tanrı'nın gücünün gelişmesi, her yana hakim olması ve tanrılarının beslenmesidir.
Bunun için, herşeyi yakacak olan büyük ateş en iyisidir onların gözünde.

46. Gizli, küçük kahinlerin ve antenlerinin Diğer Tanrı'nın, büyük beklentileridir yeniden gelecek olan İsa.
Diğer Tanrı'nın başkomutanı olan İsa ve geleceği zaman İsmi Başka olacak olan İsa gerçekten gelecektir, Çünkü Habil'den alınıp, saklanan yapıtaşlarının hepsi kullanılmadı katledilmiş olan İsa için.

47. DDiğer Tanrı'nın küçük ve gizli kahinleri tarafından hazırlanmakta dünyanın, kendi ellerinde olan kısımları ve kendi insanları.
Yeniden bir dehşetin kahini gelecek Habil'in yapısından, genlerinden ve DNA'sından, Ve o başkomutan olacak, Benim Oğullarım'a karşı olacak olan savaşta.

48. Buna karşı benim de var silahım ve tedbirim. Nasıl ki, Diğer tanrı sakladıysa bahçesinde, Habil'in yapısını, ben de aldım son anda İsa'nın yapısının önemli parçalarını, onun ölümünden sonra.
Diğer Tanrı'nın, dehşetin kahininin gelişi için ben de kendi oğlumu çıkartacağım İsa'nın yapıtaşlarından ve kendi yapımdan ve Tanrısal ruhumdan.
Bu İyiliğe, Güzelliğe, Bilime, Sanata karşı olacak, dehşetin kan ve ölüm savaşı.

49. İsa'nın yapıtaşları olmadan da çıkartabilirim kendi oğlumu ve Kain soyunun bozulmamış halini. Fakat İsa'nın yapıtaşları hem Benim o zaman verdiğim etkiyi, hem Diğer Tanrı'nın tanrısal güçlerini taşıyorlar, güçlendiriyorlar, bilgilendiriyorlar ve benim de tanrısal güçlerimi alarak büyüyorlar yüzyıllardır.
Onlara aşılanıyor Diğer Tanrı'dan verilmiş ona tanrısal güçler kadar, benim tanrısal güçlerim ve Birinci Oğul'un Yapıtaşları.

Ben daha ustayım bu iş için, Diğer Tanrı'dan. Ben değil miyim, insanın ilk oluşması için gereken yapıtaşlarını dünyadan, ruhtan birleştiren ve yoğuran?

50. Bu şekilde kendi planının ters tepmesi ile karşılaşacak Diğer Tanrı ve yalnız kalmayacak son savaşta Benim İnsanlarım.

51. Ve siz Benim İnsanlarım ve Oğullarım ve Kızlarım. Nedenini bilmeseniz bile İçinizde yaşayan bilgi ile her zaman hoş bakmadınız mı İsa'nın kendisine ve onun İnsan annesine hiç bir zaman aynı sempatiyi duymadınız yoğun ve ağır Hıristiyan dinine ve kilisesine.
Her zaman nedenini anlamadan daha sevecen bulmadınız mı İsa ve Annesini kiliseden hoşlanmazken.

52. Budur içinizdeki gizli kodun bilgisi ve sezgisi. Siz her zaman bildiniz bunu içinizde saklı olarak. Benim bu altı katlı kitabımın bu bölümü sadece içinizdekini çıkarmakttır açığa hep bildiğiniz bilgiyi hatırlatmak ve biraz daha açık anlatnaktır size.



****************************************


Böyle hikayelere kanmamanız, kiminse dediği ve yazdığı fantastik şeylere inanmadan kendi hür iradenizle yaşam nasip olsun sizlere.
Hayatınızı en güzel biçimde yaşamanız dileğiyle


Eğer bunca hikayeye inanan olduysa bu alttakı müzik onun için nokta niteliğinde olacaktır ve gözü yaşlı ayrılacaktır konudan :D


Kitap Kaynağı -- Wattpad sitesi.
Yazıda olan ağır hakaret ve uygunsuz içerikli sözler kendim tarafından düzenlenmiştir.
 
Son düzenleme:

?????????

Müdavim
Cezalı
Katılım
11 Mayıs 2020
Mesajlar
2,486
Reaksiyon puanı
2,016
Puanları
113
Selam arkadaşlar. Din bölümü tüm dinlere ait olduğundan Size hikaye tadında bir başka kitap sunarım.

Bana Neyiyse ispatlamaya çalışmayın cevap alamazsınız benden.
Beni kışkırtmaya çalışanlara sözüm, "Dinini bu konu altında öğreteceğine git kendi konunu aç zaten hikaye gibi yazıyorum bunu"

**********************************************

Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 1


1. Başlangıçta İnsan yoktu. İnsan yokken Tanrılarda yoktu. Neye göre tanrıdır bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa

ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa tanrı olamaz hiçbir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, İnsanda yaratmıştır kendi tanrılarını.

2. Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ve de nefes vardı. Kuru ve sert bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.

Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü.

3. Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkda hiç bir yolcusu olmadan.

4. Sonra yer küreyi farketti tanrılar ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok uzaklardan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar. Hayat nefesi verdiler Dünya'ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yeryüzünü, hayat nefesi ile olgunlaşmaya.

5. Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne.
Değiştirdi ateş taşı, oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendiside saf ateş olan sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya.

6. Bir dişi gibiydi kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuk oldu. Dışarı fışkıran ateş kaynayarak karıştı ve geri döndü yeryüzüne. Her geri dönüşünde yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve Gaz püskürttü ateşle kayanın birleşmesinden olan patlamalar.
Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya.

7. Ve Sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı tanrıların her birinin içinde bilinçsizce.
Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı. İlk Şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan kayaya.
Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları.

8. Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit Birleştikçe ateşle, kayayla patladı ve genleşti yeniden gönüştü gaza.
Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü. Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla.
En sonunda su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
Gazdan ki o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla.

9. Suda vardı tanrıların ruhu ve yeni oluşan hava'da. Ateş ve Kaya gibi.

10. Ateş, Toprak, Hava ve Su birleşip dengelendiği zaman tamamlandı dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde.
Evrenin ruhu ve Dünyanın ruhu vardı, ve odur, hepsini toplayan ve dengeleyen.

11. Zamanı gelince Tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi hava.
Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve zehirlenirdi hava. Çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç. Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.

12. Ama temizdi her şey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu heryere, Dünya yüzünde ve suyun altında.
Daha tam olarak şekillenmemişti dünya.

13. Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştakı vahşiliğin içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerideki sızabilirdi dışa ne de dıştakı içe.
Bu alan insanların sonradan Cennet diye isimlendirdiği Tanrıların katıydı.
Cennetin tamamı dünyada değildi. Bir kısmı dünyada iken bir kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı Tanrıların kendi alemindeydi.
Hepsi iç içeydi bunların ama asla karışmazlardı bir birlerine.
Sadece Tanrılar geçebilirlerdi onların engellerini.

14. Tanrılar kendi bahçelerinde, kendi alemlerine değişik dünyaların bitkilerini aldılar ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en önemlisi dünyalarının pisişik güçlerini.
Tanrıların bahçesine alınan her şey, bahçenin dünyada kalan kısmındada oldu aynı zamanda. Her şeyin bir kısmı madde ötesinde bir kısmı Tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki bahçedeydi.

15. Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu her yan ve özel olarak şartlanmış yetişmiş hayvanlar vardı.
Ve gereken barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin barınakları gibiydi bunlar.
Ama bahçenin dışında sert hava, ateş, volkanlar, üzerinde hiçbir şey olmayan dağlar ve Toprak vardı. Sular hala boştu.

16. İnanamazdınız görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamınız çok zor olurdu çıldırmadan.
Her şey birbirinin yansıması içindeydi. Dışarıdan baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bahçe görürdünüz çıplak toprak üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi.
Ama içinden bakarsanız, kendinizi içi ayna olan kürenin içinde gibi görürdünüz.
Yukarıya baktığınızda, ayna yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Kendinizi her yandan görürdünüz bu yansıma içinde.
Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı.

17. Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu tanrılar aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses olarak dönerlerdi size.
Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün gördüğü ve görmediği.
Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi gelirdi bazen. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz duruyordu o alemde.
Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde.

18. sadece siz değil, bilinci zayıf hayvanlar da çıldırırlardı orada eğer şartlanmamış olsalardı önceden.

Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak tanrılar rahattı orda.
Her şey elinizi uzatacağınız kadar yakınınızdayken, her şer bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.

19 Bu bahçede dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce. Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye yer yüzünde.

20. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisiyle başladı. Denizin çok derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine.
Bu ateşin sızdığı yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya değdikçe soyudu ve bir tür taş oldu.
Bu taşlar her geçen zaman daha da biriktiler.
O zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı nede su bitkisi.

21. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yükseldi ve kümelendi. Ama içsel ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru çıkan dev borular gibi oldular.
Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve sudakı havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjisinin de katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.

22. Bunlar moleküler seviyyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan doğmuş hayattılar. Ama bunlarda yaşamayıp hemen ölüyordu, tıpkı bir kibrit alevi gibi sönüyorlardı.
Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla beslenecek başka canlı yoktu.

23. Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu.
Onlara göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı.
Suya yüklenen kara bitkileri evrim geçirerek suyun altını kapladılar ve suyun içinde hayat başladı.

24. Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada değişik türler oluşmaya başladı.

25. Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak.Tanrılar için bile.
Bazı tanrılar zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda karar verildi insanın oluşturulmasına.
Bu iş sizin zannettiğiniz gibi "Ol" veya "Olsun" demekle olmuyordu. Yanlış öğretilmiş size bu sonradan.

26. Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak, tanrılarla iletişimde olacak, dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı.
Bu yüzden O, dünyanın dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.

27. Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde almak ve en önemlisi bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp, bütünlemek gerekliydi.
Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.

28. İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim size göre .... idi, sizin asla telaffuz edemeyeceğiniz ve anlamayacağınız şekilde.
Gizli değil ismim, onun gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki,asla anlayamazsınız ve duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size.

29. Ben .... tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada.
Benden başka, benim bulunduğum yerde, benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu.

30. Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı, sudakı havayla birleştiği ve kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikroorganizmalarını.
Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda olan şey.
Sayısız dünya yılı geçti suyun altında iken ve istenilen nitelik bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar.
Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha olarak anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O hayatın özünü dünya kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma.
Dıştan bakınca cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu, zekası ve hayatı kaynıyordu içinde.

31. Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedeninizin çoğu taa o zamandan. Bu da yeterli değildi.
Bundan sonrakı dönem daha zordu, Bilgi ve İncelik isterdi.
Önce toprağın enerjisini ve ruhunu topladım ekledim bu kütleye. Sonra ateşin enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce.
Daha sonra dünyanın bitkilerinden ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi ve şekilsiz bir kütle büyüdü geçen günlerde.

32. Dünyanın ruhundan, Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu yüzden siz devamlı olarak hücre yenilemesi yaşarsınız ve doğduktan sonra büyürsünüz.
Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir.
Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin özü ve ruhu.

33. Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler onu bir beden olarak hep birlikte.
Ama gene de eksikti zeka ve canlının ilk hareketi.
Bütün tanrılar heyat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi karakterlerince.
Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman tanrı kadar güçlü değildir, ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda olmadığınca.

34. Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az benziyordu insana.
Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı amaçsızca ve ne yaptığını anlamadan.
Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya, güçlendi ve bağımsızlaştı.

35. O insan çok farklıydı sizden.Tanrıların bahçesinde kendisine gereken enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu.
Hiç bir şey yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. Yoktu saçı, başı ve boynu.
İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme organları da yoktu. İdrar yapması da gerekli değildi.
Bu yüzden bedeninde yoktu bunların hiç biri.

36. Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda.
Ama orada gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makineler. Tanrıların iradesi ve ruhsal kozası yeterliydi bu işe.
Alınan minik parça aynı kelebeğin minik kozası gibi kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yönetilen irade ile.

37. Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yokedildiler teker teker.
Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden eksiklikleri ve gereklilikleri.

38. Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi üflendi mahluka.
Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk.
Yine bırakıldı uzun süre gelişip güçlenmeye.
Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin, çünkü yapılmıştı her şey kozanın içinde.
Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu.

39. Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü. Sadece donmuş olarak uykudaydı.
Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı yeni kopyalar.

40. Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece hareket edip yaşayan ve deney malzemesi olan varlıklar değildiler.
Zihinsel enerji üretiyorlardı dünyanın enerjisinden ve evrenden.
Ama hala çok ilkeldi zihinler.
Bu kopyalar az sayıda salındı dünyanın çeşitli yerlerine.

41. Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk'un kopyası gereken enerjiyi kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi yoktu.
Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları ölmesinler diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişiklikler Mahluk üzerinde.
Ve yeni bir kopya alındı ondan.

42. Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği yoktu. Dünya yüzüne salındı, açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi.
Ve bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya.
Bu eksiklik ancak farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra.


43. Yine indim dünya yüzüne. Mahluk'un kopyasının imhasını istemişti tanrılar ve ben istemedim onun ölmesini.
Kendi gücümle uyutarak kopyayı açtım ve kalın bağırsağını düzene soktum atık sistemini.
Bir anda iyileşti yaraları. Benim işık gücümle kopya kalktı yerinden.

44. Kopya mahluka gereken güç verilmişti ama ruhu, zihni ve azmi eksikti. Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği.
Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve bıraktı yaşamayı.

45. Mahluk'a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için tamamdı herşeyi.
Ve son bir eksiği kalmıştı bu yüzden gene çıktım tanrıların bahçesinden.
Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım alemler arasındakı aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun diye mahluğa.

46. Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için. Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de eksikti görüşü.
Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına uymadan.
Bu yüzden mahluk yalnızdı bahçede.

47. Sonra isim verildi ona, İnsan oldu türü ve Adem'di adı ki, siz Adem dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz .... bunu.
Ve o zaman gerekti dünyadakı her şeye insani isim.
Benim ismim İblis oldu, sizin bildiğiniz, Arabın dinindeki.
Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri bildiğinizce.

48. Adem tamamdı, gereken her şey için ama onun hala yoktu cinsiyyeti, cinselliği, cinsel organı ve üreme içgüdüsü.
Çoğaltılacaktı daima tanrılar tarafından kopyalanarak.
Onun göreviydi dünyada yaşamak, dünyayı kozmik zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak.

49. Sonra Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı, gittikce içine kapandı ve daraldı.
Anladım ki, insan zihni ve düşüncesi yalnızlığı istemiyor.
Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar gerekiyor.
Ve gene uyutuldu Adem ondan alındı bir parça ve başka bir insan yapıldı birlikte gelişsinler diye.

50. Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi her şeye yoktu canında geren itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların cinsiyyetini ayırma kararı alındı tanrılarca.
Çünkü cinsellikte vardı özünde.
Diğer tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça verilirken Adem'ede verilmişti içgüdüsel cinsellik.

51. Bu yüzden yeni parça alındı Adem'den dişilik hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi diğer kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem ve sonradan Havva olan kadın.
Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek hormonu olması insanda.
Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendini erkek, bazı erkeklerin kendilerini kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende aynı ruhun etkisindeydiler.
Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi taşıyabilecek kadar olan boşluk.

52. Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturacak kemiğin üzeri. Bu zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva'nın.
Vücudu gereken şekli aldı fakat hala istemiyordu cinsel birleşme ve doğum.
İnsanlar üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak. Üretilecekti çok sayıda ve çok sık.

53. Sonra her iki insan uyandılar. Adem'e göre kısa bir süre normal bir uyku uyumuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu Adem'in tecrübeleri ile.

54. Havva'nın Adem'den çıkarıldığı Ve üstün olanın Adem olması aslında doğru değildir.
Görünüm olarak havva daha zayıf, ufaktı, ve Adem'den alınan parça üzerine oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün, aynı zekanın, aynı ruhun, ve aynı duygunun paylaşılmasıdır.
Ne kadar önemlidir dış görünüm ve nasıl yapıldığı? Önemli değilmidir ruhun bütün olması?
İşte bu yüzdendir sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırt-sırta yapışık olmaları ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı.
İşin aslı o mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman.
Tanrılarda tek bir cins istedikleri gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de süretlerini de ve çoğu zaman, ışıktılar gerçekte.

55. Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil Yunan mitolljidekisindeki gibi. Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler aslında.

56. Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler.
Ve sonra ondan enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine.
Diğer tanrı burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde.
Diğer tanrı topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla üstün olarak kendi iradesi ile.
Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi bedenine diğer tanrının.
Bu yüzden güçlendi diğer tanrı aslında basit bir tanrı iken.
Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen.

57. Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların.
Benim önce yapım Bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini.
Ben şiirim, Ben müziğim, Ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu yapan insanın.
Ben cinselliğim, Ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin kendisiyim. Ben sarhoşluğum.

58. Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında, her tanrı değişik alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana.

59. Diğer tanrı savaştır, bunalımdır, alandır, kıskançlıktır, yalandır ve güçtür diğer tanrı gücün en kabasından.
Diğer tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve sonucu hep ölümdür.

60. Ve onun gibi olanlarda vardı tanrılar arasında. Onlarda kendilerininkini vermişti insana.

61. Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları enerji verecekti onlara.
Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde.
Şimdi artık bahçenin içinden bakınca gene muhteşemdi her yan, gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya.
Tanrılar alemindeydi diğer hiç bilmediğiniz tanrılar.
Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için.

62. Tanrıların bahçesinde yaşarken insan, ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat dünya yüzü şartlarında yaşaya bilirdi en fazla üç yüz veya beş yüz yıl.
Yeterliydi dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu sadece bu kadar canlı tutmaya.

63. Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan.
O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı gibiydi tanrılara.
Diğer tanrı hoşlanıyordu umutsuzluktan, sıkıntıdan ve bunalım duyguları ile uyarılandan. Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara.

64. Ve cinsel enerji gereksizdi ona, hatta sıkıntı veriyordu ona ve bu yüzden istemiyordu insanın üremesini doğum ve cinsellikle.
Ve Havva kopartılırken Adem'den cinsellikte verilmiştim onlara fakat sadece bedenen ve uyuşuktu zihinlerinin o bölümü.
Onun açılmasını istemiyordu diğer tanrı. Ona göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan kurbanlarıyla, birlik olmamalıydılar asla, savaşmalıydılar kendi aralarında, ölümleri ve kanları beslemeliydi tanrıları.
Çoğalmalıydı bu yüzden insan ama ancak bölünmeyle kendisine.

65. Başka bir şey düşünmemeliydi ne Adem ne de Havva, sadece tanrılara yönelik olmalıydı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine.
İnsan sadece yemeli, savaşmalı ve uyumalı idi. Bunun dışında her an tanrılara yönelik olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrılar için yapmalıydı.
Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı ve ya kansız
Ve ama diğer tanrı yeterli görmedi kansız öldürmeyi.

66. Buydu tanrıların yapıları, insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştakı amaç bu değildi.
İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada tanrı olarak.
Ve diğer tanrı dedi ki, "Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın iyice, Dünyanın efendisi olsun o, ve olmak için devamlı öldürsün birbirini"

67. Ve dedim "Bu olamaz ey .... Nerede diğer tanrıların payları. Neden sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı değil mi?"
Dedi "Bu böyle kararlaştırıldı ey .... En büyük benim burada çünkü benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenime. En güçlü de benim ,Ve ben tanrıyım bu alemde.
Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir bu dünya ve bu uzay.
Şimdi beni dinleyecek ve Adem'e gerekeni yapacaksın.
Olmayacak onda başka bir düşünce, ve sende olacaksın benim parçam."

68. Dedim, "Asla, ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir parçan olarak ne de komutanın."
Dedi "O zaman sen yaşayamazsın burada çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda."

69. Dedim "Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek seninle sonsuza kadar, insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim bilgimden.
Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın, senin yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak.
Azalacak kulların ve bitecek enerjin. Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının."

70. Dedi "Git o zaman elinden geleni yap, ama asla ulaşamayacaksın zafere, çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu, bana sadık kullarımla, ve yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile."

71. Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden, beni takip etti benim gibi olanlar. Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı diğer tanrı gibi, ama bizim yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için kendimizi.
Ve indik dünya yüzüne, dünya yüzüne yakın bir boyuta kurduk yeni bir mekan kendimize.
Burası bizim tahtımız oldu, ne biz girerdik tanrı bahçesine ve ne de oradan bir şey gelebilirdi bize.

72. Bizim yerimiz Cehennem değildi bildiğiniz, Bizim yerimiz ayrı bir boyutta ama dünya işdüzümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
Bizim yerimiz de aynı tanrılar bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz dünyadakı bir çok konuda.

73. Ve sonra bildim ki, diğer tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim yarattığım ve benden parçası olandı onun kadar.
Bilirdim ona olanı, ve onun vasıtasıyla bahçede yapılanı.
Diğer tanrı kilitlemişti Adem'in beynini, çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını. Ve bu yüzden vardır dünyada değişik ırklar.

74. Tam bir köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot oluyordu duygu açısından.
Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada.
Mutlaka tanrı bahçesinde gerçekleşmeliydi tedbir.
Orası artık tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
Toplamıştı çünkü diğer tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları, bazıları bilerek, bazıları habersizce, bazıları da zorla yutulmuşlardı diğer tanrının enerjisi tarafından.
Çok az kalmıştı hizmet eden ona.

75. Diğer tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir bekleyen, söylenenden başka şey yapmayan, insaf, sevgi bilmeyen muhafızlarını ve onlara yaptırıyordu işlerini, bize karşı bekletiyordu bahçesini.
Melek diyorsunuz onlara.
Onlar enerji almazlar ne Dünya'dan, ne Evrenden, ne de İnsandan.
Onlara enerji verir diğer tanrı kendi bünyesinden.
Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
Bu gibi şeyler istemez zaten diğer tanrı.
En nefret ettiği şeydir zeka, muhakeme, şüphe ve soru.

76. Dünya zamanı ile bir gece zamanı işığımı çevirerek gecenin karanlığına, görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine.
Ve sınırdakı meleğe gösterdim kendimi onun tanrısı olarak.
Benim her usta olan ve benim her hileyi bilen.
Becerikli olan benim ve benim teknolljiyi yaratan, benim her ilahi sınırı açan, aşan ve koyan.
Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve fark ettirmeden geçmek meleği.

77. Buldum Adem'i ve Havva'yı bir ağaçın altında uyurken. Dünya gecesinin ışığı hakimdi içeriye, ve bende idi gecenin görünmez pelerini.
Önce açtım ademin beyninde görünmez kilidini ve anlattım onun ruhuna cinselliği.
Ve sonra kurtardım Havva'yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün bunlar bir anda oldu.
Çünkü gereken organlar ve duyular hazırdı.
Tanıttım onlara o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve cinselliği.

78. Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi "Biz" her biri olmuştu "Ben" ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine.
Önce Havva çalıştı Adem'le birleşmeye ama korktu ve engelleme içindeydi Adem.
Çünkü onun zihni İlk şartlanan ve diğer tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan, daha kıyıcı, egoist olması. Ve kadın türü üzerinde yönetici olmak istemesi, daha savaşçı ve yobaz olması.
Çünkü erkek türündeydi diğer tanrı'nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrölü.

79. Ama Havva saldırdı Adem'e ve tahrik etti onu. İkna etti cinsel birleşmeye.
Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede.
İnsan kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda sonsuza kadar.
Sadece kurbanlıkları ve enerji toplayan antenleri olacaktı diğer tanrının.

80. Teşvik ettim onları yılan süretinde, çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin hayvanı gibi görmeliydiler.
Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Sevişme yaptılar bana Adem ve Havva.
Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile, çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve hareket. Uyarılmasın diye diğer tanrı.

81. Bir kere başlayınca Adem ve Havva sevişmeye zihin ve ruhlarında vardı zaten hazırdı bedenleri.
Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki onları tutan.
Gereken bilgi zaten vardl kilidin altında.
Onlar Sevişirken tanrı bahçesinin taşıdığı, dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler.
En deli şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri enerji.
İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi.
Ve tanrısal varlığım bile gevşedi, uyuştu bu yağmurla ve sürdüremedim daha fazla gecenin kalkanını.
Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla.
Ve son defa terk ettim tanrı bahçesini, dönmemek üzere.
Enerji ulaştı diğer tanrıya.

82. Diğer tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı.
Bir anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem'in ve Havva'nın yanına. Bilinçleri açılan insanlar anlamışlardı ne yaptıklarını ve diğer tanrının yasaklarını.
Önce saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin diğer tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi anladığını.

83. Gazaba geldi diğer tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın değişik yerlerine değişik ırklar olarak.
Çünkü Adem ve Havva'ya olan her insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün, tek bir insanın parçası idiler ve artık geliştiremezdi diğer tanrı planlarını.
Ve başka türlü de faydalanmaya karar verdi insanlardan.
Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne daha tam gelişmeden.
Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı kendisini her şeyden.

84. İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra insan çoğaldı doğum yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz diğer tanrıyı.




Yaratılış ve Treyiş - Bölüm 2

1. Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, Dünya yüzünde bir alandı.
Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya yüzü değiştikçe.
Dünyanın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti insanın çok olduğu bölgedeki yüksek dağların üzerlerine.

2. Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu bir alandı ilk kurulduğunda, orada olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı, getirmekti oradan dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini.
Hem kozmik gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar bahçesinde olmaktı.
Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi içiçedir başka bir boyutta, ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı uzakta bile olsalar.

3, Orada normal insan çıldıramadan duramaz ve ölümsüz olur kendiliğinden durdukça orda.
Orada Zaman da yoktur, Mekan da.

4. Bu alan yaratılır Tanrılar tarafından her dünyada ama, isterlerse, gerek olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi dedim çünkü orada vardır her dünyadan, her alemden, tanrıların kendi aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre.
Bu sizin için değil gerçek ismi tanrıların bahçesi. Gerçek ismi Tanrıların dilinde .... Ama sonradan Cennet dediler size.

5. Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi ödül değil aslında. Bir dinlenme ve zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman.
Orası için yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak bir dünya için atolyedir.
Bir ressamın çalıştığı yer gibi, bir nakil yeridir başka alemlere, orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar.
Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar arasındakı kozmik zincirde.

6. Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden çıkınca ama bazı farklarla.
Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını. Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya.

7. Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı anda.
Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz hatta çiftleşebilirdiniz. Yada döğüşebilirdiniz, birçok olan kendi kendinizle.

8. Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye.
Kökü gökte olan bir ağacı baş aşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla değildir hiçbir şey göz aldanması.

9. Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik dünya, o dünyanın anlayışınca.
Burada da görünümü değişti zamanla ve kendisini saklamadıkça.

10. Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyyen. Ama farklı oldu bu dünyada.
Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç görünümü diğer tanrının işlerince.
İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve başka dünyalarla.
Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk kuruluşunda nasıl her alemde ise şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağların tepesindedir.

11. Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki değişik anlatımlar.
Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan'da, Valhalla oldu kuzeyin insanlarında, Tanrılar katı oldu ve Piramit oldu eski Mısır'da.

12. Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepside gerçekti aynı zamanda.
Tanrı bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada her şey diğer tanrının iradesi altında.

13. Vardı birçok tanrı Olimpos'da, Valhalla'da, Mısırda ve benzerlerinde. Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, diğer tanrıyla birleşmemiş olan onun yolunda ve ona bağlı olan.
Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar boyunca etgi gönderdik insana.
Pan oldum Yunan'da ama bir yandan da benliğim buradaydı kendi mekanımda.
Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça.

14. Hiç bir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı.
En başta, hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda o da yaşadı dünyada.
İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana duyulan hınçla, Mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya.
Artık gerek kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları.

15. Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda diğerlerini.
Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk zamanlarda.

16. Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı, ışıktır ve madde olur isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca, o dünyadan alarak moleküler kalıbını.
Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini ve toprağını.

17. Yoktur tanrıların cinsiyyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği cinsiyyetde. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların.
Ben ve benimle olanlar istediğimiz cinsiyyetde yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya çıkartırız öne birini istersek onun olmasını.
Bizde cinsel birleşme olur, ister madde ister enerji.

18. Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından, anında.
Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca.

19. Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile zarar vermez asla eşe.
Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve evrenden. Bu yüzdendir Sevişmek benim ibadetimde.
Benim insanlarım sevişirken ibadetimde, kutlamalarımda, festivallerinde ve kendilerini bana adayarak sevişirken karışırım içlerine hem erkeğin ve hem Kadının iki cinsiyyetde.
Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile benimle ve eşiyle aynı anda.
Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama farklıdır bana adanan ve benim olduğum tapımlardakı enerji.
Kullanılır o hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya.

20. Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fiziki bedendeki dünyasal bolluğunuza ve mutluluğunuza. Zevktir ve enerjidir bana.
Ben ve benim insanlarım bir oluruz, biz zevk almayız çünkü kendimiz zevk oluruz ve mutluluk oluruz aynı zamanlarda.
Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp, utanç, bağlılık O zaman karışır her ruh ve beden ilk yaratılıştakı Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın kozmik bilincine.

21. Ve sürdürerek benim enerjimi yenilersiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın kendisince ve mutluluk akar hayatınıza.
Ama kırmak gerekir diğer tanrının şartlanmasını.

22. Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz yenilenir ve tazelenir her karışımında. Ama budur benim ve benim yolumda olanların tarzı. Budur karakterimiz, yapımız.
Diğer tanrı ve onun gibi olanlar için, onun yolunda olan Tanrılar için ve onunla olan insanlar için bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik.

23. Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana?
Biz birleşir ve kaynarız bir birimizin içinde, Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an.... Hiç bir fark yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Diğer tanrı onun tarafında kalanlarla.
Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı bu benim bahçeden ayrılışıma.
Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen.

24. Bunu kabul eder bazı tanrılar, daha büyük ve güçlü enerjinin bir parçası olmak için. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
Bazen istekle lur bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp kendi enerjimi, karşı duramadım büyüyen enerjisine diğer tanrının.
Biz ememeyiz enerjisini, onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Bu bir ahlaki kural değildir. Kozmos tarafından oluşurulan yapı budur.

25. Diğer tanrıdakı enerji hakim enerjidir, bastıran ve yutan. O alır sadece yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdirona cinsellik ve rahatsız eder onu kendi zıttı olan enerji. İzin verir kendi kurallarına ancak türeyecek kadar nesil.
Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme üretemez enerjiyi.
Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması ve zevk alınması.
Bu uyarır sadece enerjiyi, Sadece çifteşme, tecavüz ve birinin uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen, faydalanılacak ve onu rahatsız edecek şekilde.

26. Zevk almak Bu yüzdendir günah. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü ondadır sadece zevk almak ve başka insanlarla birleşmek.
Yasaktır doğum kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik olarak. Bu yüzden vardır Diğer tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanık cinselliğe.

27. Bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir birçok cinsel hastalık önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında olmayan cinselliği engellemektir.

28. Yaydıkça her cinsel hastalığı diğer tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu yüzdendir ki, istemez Diğer tanrı bilim ile aklı ve yasaklar bunları.
Destekler onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Diğer tanrının yeni hastalıkları ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim insanlarım ve benim yolumla ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile ve kurtulacak sadece Diğer tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik yaşayanlar.

29. Bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması yüzünden sevmez diğer tanrı onun kullarının evlilik dışında doğanları.
Çünkü onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu.
Enerjiyi uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik içi de olsa Diğer tanrıya adanmamış birleşme ile doğan.
Besmele çekmek gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten önce?
Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Diğer tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji üremişse çocuk gene taşır enerji odağı.

30. Bu yüzden kontrollü cinsellik ister diğer tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece kendisine adanmış savaşlardakı tecavüz, işkence ve sonra öldürmeler için izin verilir.
O zaman içer tecavüz edenin hırsını, duygusunu ve sonrada öldürüleninin acısını ve duygusunu. bu duygulardan üreyen enerjiyi.
Bu yüzden savaş her zaman kutsaldır ona.

31. İşte budur Diğer tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip bünyelerine alırlar birleştiklerini.
Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelemek için alemlerde karışık olmaya çoğu zaman O türle benimki.
Bu sefer dengesiz bir enerji oldu diğer tanrı. Öfkeli, güçlü ve gücün sarhoşluğunda.

32. İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ileride kitle halinde ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki görmeyeceksiniz bu hayatta. Ama benim tarafımdan, ölümden sonra bir bedene döndürülenler görecekler bunu.
Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin ölümlerini.
Diğer tanrının kullarının bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini.

33. Bu savaşı diğer tanrının değil size karşı.
O sadece karşıdır bana ve benim öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılışla veya maddenin ayrışmasıyla.
Bu savaş olacak hastalıkla, Kanla ve cinsellikle. Ama bu zayıflatacak onun gücünü.
Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler.

34. Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak.
Tanrılar aleminin kapıları yeniden açılacak.
Tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkca. O zaman anlayacak insan herşeyi ve doğruyu.

35. O zaman diğer tanrının gücü kalmayacak dengesizce ve o zaman cezalandıracak insanlar onu varlığını bile unutarak.
Kesilecek bütün alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan.
O zaman yeni bir tanrı olacak daha adil ve dengeli.
O zaman insan dünyada bulacak kendisine hayal ürünü olarak anlatılan cenneti.

36. O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim kendi alemime bir daha dönememecesine.
Ama unutmayacağım sizi ve diğer tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi.

37. Ama olmazsa bunlar, artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa diğer tanrının korkusu ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa, Kaybedeceğim bu savaşı ve azalacak gücüm, gene hakim olacak diğer tanrı bin yıllarca.
Gene emecek enerjinizi ve sürecek savaşımız tekrar insanlar çoğalana kadar, İnsanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve diğer tanrı başka bir felaket yaratana kadar.

38. Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim.Bu yüzden her insanım uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince.

39. Ne ben ölürüm Ne de Diğer tanrı. Unutmaktır onu, kesmektir enerjisini ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmektir yolu bir tanrıyı.
Onun zıddı olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjisinin.

40. En büyük lanettir insana Diğer tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden ve ben yaptım sizi en güçlüsünden.



Yaratılış ve türeyiş - bölüm 3

1. Bilir misiniz Kadın ve erkek arasındakı farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı bütünün bölünmesidir insan ilk yapıldığında ateşten, sudan, havadan, topraktan, dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan.

2. Mahluk cinsiyyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem dediniz o zamankı haline onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi.
Hem erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın yoktu insan türü için.

3. Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü, O mükemmeldi bir bakımdan.
Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı anne ve baba. Sonuçta o olmazdı cinsellik.

4. Ne zaman ki insan bölündü ikiye o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü daha önceleri Mahluk'tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci.
Doğrudan bölündü ikiye.

5. Aynı şekikde parça alındı Adem'in bedeninden bu sefer kemiğinden ve her zamankimden daha büyük bir parça.
Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki kopyalarla. Fakat bu sefer Adem'in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu verildi ikinci bedene ve ikinci bedendeki erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki Adem'deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışs.

6. Adem'in bütün eski deneyleri, bilgisi, karakterinin oluşumu, fikri ve uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişim, hatıraları aynen vardı ikinci bedende.
Sadece ikinci benden daha az büyüktü Adem'den. Beden uyum sağlamıştı dişilik faktörlerine.
Bu sefer olmuykordu kopya. Aynı şeyin ikiye bölünmesi oluyordu tam olarak.

7. Tanrıların verdiği her şey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi diğer tanrı cinselliksizliktir ve daha açık olarak onun cinselliğ kendisine göredir, Değildir tam dengeli.
O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size anlatabilmek.
Bu yüzden o kusurludur ya da az gelişmişmiştir demiyorum.
Ama Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok yanlı, karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur.
Her tanrı ise tekliktir kendi başına.

8. Bir tanrı yutarsa başka tanrını, Diğer tanrının yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini, ışığını ve bedenini.
Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak.

9. Mahluk'tan diğer beden ayrılınca, tanrıların verileri de paylaştırınca ve bilerek, isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Diğer tanrının vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem'de daha çok kaldı.
Çünkü diğer tanrı cinsiyyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vazsfınıza daha yakındır karakteri.

10. Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır anlattıklarım. Ruh ve Enerji eşittir kadında da, erkekte de.
Fakat fiziksel beyinde, onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan kilitler ruhuna.
Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Diğer Tanrının şartlanmasının Adem'de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde onları uyarırken Havvanın bana daha çabuk uyum göstermesi.
Ve Adem'in Diğer tanrının sözünden çıkmaktan korkması.

11. O bölündükten sonra onlar oldular, Adem ve Havva denildiler ama onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve ... ile ... idiler.
Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva'nın oluşması ve Adem'in uykusu.
Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve sabah uyanınca yanında Havva'yı buldu. Bu komik bir inanıştır.

12. Size anlattım! Mahluk'un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok uzun sürdü.
Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra Ateş'i ve diğerlerini topladım. Mahluk'un oluşması için gereken cevher öyle bir avuç toprak alınıverip toplanmadı.

13. Kolay değildi Mahluk'u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi. Düşünmez misiniz ki, Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Diğer tanrı, neden insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı?

14. Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir fazlalık gibi atılıp yeniden başkası yapılmadı.
Neden kendi kitaplarında anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyince Adem ve Havva bir anda onları yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Diğer tanrı.
Ama kendi anlatmasına göre size, Bir anda "OL!" diyerek yaratan o herşeyi, O zaman yok etseydi Adem ve Havva'yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın yapsaydı.

15. Buna cevap veremez Diğer tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı. İşin aslı şudur anlattım size olanları.
Tanrılar ayrılınca ve Diğer tanrı kendi benzerlerini yutunca, Ben oradan ayrılınca ve Benim gibiler beni takip edince, ve diğer tanrı, Tanrılar bahçesi'nin Tanrılar alemi ile olan ilişkisini kapatınca Tanrılar alemindeki diğer tanrılar ki sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi kapatınca başka alemlere...Bu durumda Diğer Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı.

16. Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da uzun zaman uyudu onunla.
O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların bahçesi'ne uyurken Adem ve Havva.
Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi insan olmayı.
Bu yüzdendir ki sizde, Adem'in, Havva'dan önce olan başka eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır.
Aslında onlar değildi size baştan beri anlattığım Adem ve Havva.

17. Uyurken Adem ve Havva, Diğer tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu zihinlerine tekrar ve tekrar.
Bu yüzdendir ki,Adem'in kilitlerinin Diğer tanrıya uyumu daha çoktur.
Havva daha az aldı bu kölelikten payını.

18. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrının elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur.

19. Düşünmez misiniz ki, Diğer tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki, herşeyi bilen odur, O bir karıncanın düşüncesini bile bilir.
Bütün yaratıklarının her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır.
Ve o uyumaz, o dalgın olmaz ve her şey onun iradesi altındadır.
O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem de onun kendi evinde, kendi cennetinde.
Nasıl girdi Şeytan Cennete onun haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak her şey bittikten sonra.
O zaman kendi kitaplarındakı mantığa göre değilmidir Şeytan ondan daha güçlü.

20. Ben insanı uyarınca ve onlar Diğer tanrı'yı vuracak işi yapınca çok öfkelendi Diğer tanrı.
Ama kızgınlığı yöneldi Havva'ya. çünkü o kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti Adem'in kurtulmasına.
İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın bütün dinlerinde kadının aşağılanması.
İşte bu yüzdendir Kadın'ın ikinci sınıf cins olması ve asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı Batıdakı dinde hiç bir kadın papa.

21.İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal kitaplarında Havva'dan bahsedilmemesi. Arabın kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva her şeyin anası diyor kitabında Diğer tanrı.
Bu durumda Havva çok önemli olmuyor mu? İlk kadın üstelik.
Kutsal Kitabında herkesin en önemli kişinin kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadşna ne olmuş, ne yapmış Adem'e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve sonu kaydedilmez.
Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem'in ölümü.

22. Okuyun kutsal kitabını Diğer tanrı'nın. Hep der ki, Adem'in bir çocuğu oldu. Adem'in iki çocuğu oldu.
Adem mi doğurdu bu çocukları?

23. Kadın cinsine olan gazabından, dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Diğer tanrının.
Onun kurallarında her zaman ikinci sınıftır kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim cins olsun diye erkek.

24. Bakın, Diğer Tanrı'nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşt durumda kadın. Arabın dininin, peygamberi de sömermedi mi ilk zengin karısını, o elçiden önce.
Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok muydu Diğer tanrının kendi kentinde.

25. Diğer Tanrı'nın en büyük değişikliği Arabın dini ile kadını atmaktır köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyyetini.
Çünkü bastırmak ister o Havva'dan gelen şartlanmanın kırılışını.
Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere. Her şey kalmıştır öyle.
Bu yüzden de Diğer tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder yaşayan her kadını.

26. Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri kadar. İlk çocukları "Birinci oğul'du" onların ki, Siz Kabil dersiniz ona.
Havva gebe kalmıştı ona Bahçedeki ilk gecede ve o gecede ki, gece size göre anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede.
O gecede benim etkimle, benim teşvikimle, benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu olmuştur bana ve ibadetde gebe kaldı Havva İlk çocuğuna.

27. O çocuk benimdir, bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterimle güzelliğim daha çoktur.
Sonrakı çocuk "İkincioğul" oldu. Ona Havva dünya yüzünde gebe kaldı.
Adem suçluluk duygusu içindeydi Diğer tanrı'ya karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona.
Adem ilk geceden sonra hep Diğer tanrının kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep Havva'yı kusurlu gördü.
İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundi Diğer tanrının etkisi.
Bu çocuğun olması için gereken sevişme uzaktı zevkten ve incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem zevk aldı ve ne de Havva'da.

28. Diğer tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu Adem, ama doğruydu da bu bir bakıma.
Ama size bir sır daha söyleyeyim mi? Aslında değil bu zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep reddettiniz ve fark etmediniz. Size ne denirse inandınız.
Ama şimdi söylüyorum size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu denir size.
Sadece kendim istemedim Diğer Tanrı'nın yanında kalmayı.
Ve göze alarak her savaşı gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için terk ettim orayı.
Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır Cennet'ten. İnsan'dır asıl kovulan oradan.

29. Gene onun kendi Kutsal kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur, kader birliği içinde, yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan Diğer Tanrının mantığına göre?
Ama demiyorum ki bu doğrudur, Çünkü ben kovulmadım.
Ama kovulsaydım bu yolda O yol da Şeref olurdu bana.

30. Adem ve Havva'nın cinselliği bu yüzden zevkten, heyecandan, istekten uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Diğer tanrı'nın.
Hiç bir cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocukta bu yüzden yakındı Diğer tanrıya ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca.

31. İşte bu yüzden Diğer tanrı böyle ister cinselliği yasaklar ve kötüler zevki ve cinsel enerjiyi.
Bu yüzdendir ki Birincioğul Benim oğlumsa, Onun oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.

32. Adem teşvik etti çocuklarını Diğer tanrı'yı sevmeye, ona tapmaya ve ona güvenmeye.
Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği toprağa, hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı böyle yapıyordu onu.
İkincioğul Daha yakındı Diğer tanrıya. O Birincioğulun aksine meraklıydı ava, öldürmeye, ve kıymaya hayvanlara.

33. Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Diğer tanrı seçmesini kızkardeşleri ile evlenecek olanı.
Sadece cinsellik olsaydı evlilikte Benim oğlum Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek kardeşi ile.
Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de.
Ama İkincioğul evlenseydi kız kardeşi ile Diğer tanrı'dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle hem kısıtlayıp hakim olurdu kız kardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini birincioğul ile.
Ama o kıskanırdı Birincioğul'u çünkü Birincioğul, öz olarak benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda.
Ama mesele değildi cinsellik.
Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi.

34. Adem, oğullarına Diğer Tanrı'ya birer sunu yapmalarını ve kiminki kabul edilirse kız kardeşiyle onun evlenmesini istedi.
Çünkü Diğer Tanrı böyle demişti ona.

35. Ama İkincioğul, Adem'in ona söylediğince ve Diğer Tanrının Adem'den istediğince, anarak üzerine Diğer tanrı'nın adını, boğazladı bir hayvanı ve döktü kanını.
O zaman Kan'ın enerjisi ve ölümün enerjisi yükseldi Diğer tanrıya bundan güçlendi ve memnun oldu. Her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin hep kendi adına olmasını istedi.

37. Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı Diğer tanrı sunulara. Aslında bir çöp bile sunsaydı ikincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama ikincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan'la sarhoş olan Diğer Tanrı bir anda aldı onun sunusunu, ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini.

38. Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı'nın neden onu kabul etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Diğer Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat asla söylemedi gerçekte ikincioğulu neden istediğini.

39. Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğula'a ve gereken cesareti verdim Ona.
Öldürdü Birincioğul kardeşini ve Benim adıma yaptı bunu.
İkincioğul'un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır her tanrı tarafından. Sadece Diğer tanrı değil.
Güçlenir en fazla bu enerji ile Tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymaz buna.
Sevişmekte besler bizi düşüncedeki parlaklık da Akıl da, Bilim ve Sanat da.
Ama Diğer tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana.

40. Birincioğul'un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla enerji ile korudumBirincioğul'u, Diğer tanrı'nın öldürücü gazabından.
Size korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğulun. Yaşasaydı ve evlenseydi Kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Diğer Tanrı'nın melekleri gibi robotlaşacaktı. Dünya daha kanlı ve tek yanlı olacaktı, benim insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya değer insan olacak mıydı?

41. Böylece önce Birincioğul'un soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Diğer tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem'e ve o da üredi kendi neslini istediğince. Karışmadım buna ama ikincioğul yaşasaydı o karışacaktı üremesine benim insanlarımın.

42. Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk bu ikincioğul'un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı insanlık.

43. Ama sonradan gelen ve Diğer Tanrı'ya ait olan Üçüncüoğul da tam olarak değildir Diğer tanrı'nın yapısı.
Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki, Birincioğulda'da, az da olsa vardır diğer tanrı'nın katkısı.

44. Batan bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak anlamayın bunu.
Bu olayda sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik yerlerindeki, diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda ama ana fikir ve olay budur.

45. Bu yüzden Diğer Tanrı'nın sonrakı bütün peygamberleri, din komisyoncuları, onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zülmedenler hep Diğer Tanrı'nın çocuklarının soyundandırlar.

46. Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim Diğer Tanrı'nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım vardır ve onlardan da bana dönen kurtulan vardır ve onlarda kurtulabilir zamanla.
Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince, Diğer Tanrı'nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat eden çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layıktır kurtarılmaya.

47. Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlattıklarımla asla anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm.
Her iki cins kutsal ve aynıdır bana.

48. Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş sağlamaz size. Kurtuluş sağlamaz sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki, size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onuda benden aldınız.
Çalıştırın ve düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek anlayın.
Asla istemem ve faydası da olmaz Diğer Tanrı'nın istediği gibi duyup veya okuyup hemen iman etmeniz.
Kör imana da ihtiyacım yok benim.

49. Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak için bana Diğer Tanrı'ya daha yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan.

50. Bütün güç, Bilgim, Küdretim, Vereceğim, Verdiğim mutluluk, Zevk ve Bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun!
Amen!




İsa Kitabı --- Bölüm 1

1. Bilir misiniz neden zordur insana bir şeyi anlatmak. İnsana anlatmak zordur çünkü siz sözlere bağlısınız ve düşünürsünüz sözlerle.
Bir tek söz her zaman yeterli olmaz doğru kavramı anlatmaya.
Yanlış kavram için doğru sözü, Doğru kavram için yanlış sözü kullanırsınız çoğu zaman.

2. Anlamanız için bazı şeyleri, önce anlamalısınız sözlerin kastettiklerini kavramlarını doğru şekilde.
Şayet kapatılmasaydı zihniniz, zihinsel iletişime. O zaman insan olacaktı bir. Herşeyi ve Her kavramı anında anlatacak ve değerlendirebilecektiniz.
Şimdi ise sadece birçok sözden oluşan söz dizileri ile anlayabilirsiniz ancak.

3. Birçok söz ise, yanlış ve eksik kavramlar ifade ediyor size.
Ama bilmelisiniz her sözün ardında çok geniş bir kavran yatmaktadır aslında ve gerçek kavram sizin şartlanıp, benimsediğiniz değildir çoğu zaman.

4. Sizin bilmediğiniz ve altyapısı olmayan şeyleri anlatabilmek zordur size, hatta Benim için bile.
Çünkü zihninize de nakletsem gereken şeyi, yine de kelimelere dökerek anlarsınız onu üst benliğinizde.

5. Bilir misiniz ne demektir "Anne" ve ne demektir "Baba".
Ebeveyn diyorsunuz her ikisine birden olmaksızın cinsiyyet.
Hem doğrudur bu kavram, hem de yanlış.
Bir insan cinsel ilişki kurarsa başka bir insanla, erkek zerk ederse yaşam tohumlarını dişi cinse ve bundan doğarsa çocuk.
Birisi anne olur diğeri baba. Her ikisi birden ebeveyndir sizin dilinizde.

6. Cinsel ilişki yoluyla olmayan, anne olan kadından doğmayan çocuk ise üveydir sizin için. Ama bu değildir gerçek babalık ve annelik kavramı.
Önce bu kavramın anlamını iyice anlamalısınız. Ancak ondan sonra anlayabilirsiniz tanrıların dilini ve dedikleri zaman, ne demek istediklerini.

7. Baba olması için bir erkeğin, yaşam tohumlarını zerketmesi gerekir dişiye ve öylece doğmalı çocuk ana rahminden geçerek.

Öyle mi dersiniz? Bu tamamen yanlış bir düşünce zinciridir.
Baba zerketmeden önce kendi tohumunu, nereden gelmektedir bu tohum. Tohum erkeğin içinde oluşur önce. Hiç yoktan nasıl var olur tohum?

8. Erkek çocuk büyür ve ne zaman cinselliği uyanır, o zaman oluşmaya başlar üremeyle ilgili sıvılar. Önceden yoktu bunlar.
Dışarıdan da bir güç erkeğin içine koymaz tohumu.
Tohum erkeğin bedeni tarafından üretilir ve maddeleşir. Yoktan var olamaz hiç bir zaman.
Bir şeyin oluşumu, bir maddenin, başka bir maddeye dönüşmesidir ancak.
Bu yüzden de erkeğin bedeni başka maddeleri dönüştürerek yapar tohumu.
Erkekteki tohum onun kendi bedeninin ve varoluşunun yapıtaşlarından oluşur ve aslında o yapıtaşlarıdır.
Erkeğin varlığı, ataları, herşeyi, o yapıtaşları içinde mevcuttur ve yoktur fazladan bir şey.
Nasıl ki, büyük bir ağacın tohumunun içinde kocaman bir ağaçtaki her şey varsa, o erkekteki her şey öz olarak kendi tohumunda da vardır.

9. Bir erkeğin tohumu, kendi parçasıdır, onun bedenidir ve onun devamıdır aslında.
Onun bilgisi, enerjisi, tecrübesi ve becerisi depolanmıştır kendi tohumunda. Bu yüzden de, "Baba" değiildir anne ile cinsel birleşmede bulunan erkek.
Anne olmadan da, gününüzde yapıldığı gibi bilimsel olarak, annesiz de üretilse çocuk ve kopya insan da olsa doğan çocuk. Onu oluşturan yapıtaşlarının alındığı erkek mutlaka babasıdır çocuğun.

10. Bir kadından alınan yapıtaşları ile erkek olmadan da ve erkeğin tohumu verilmeden de yapılabilir kopya insan.
O zaman verici dişi annesidir oluşan insanın.
O zaman erkek yapıtaşları olmadan da üremiştir çocuk ve kadının atalarının.
Anne ve baba denilmesi belirtir sadece cinsiyyetini vericinin. Bu yüzden kadın da olsa verici, erkek de, " Ebeveyndir" aslında o.

11. Bu yüzden Tanrılar ebeveynleridir insanın ve dünyanın kendiside ebeveynidir insanın çünkü hem tanrılardan alınmıştır insanın yapıtaşları, hem de Dünyanın maddesinden.
Gerekmez ebeveyn olması için tanrıların ve dünyanın sizin anladığınız şekilde cinsel ilişki ile doğurması insanı ebeveyn olmaları için. Bu yüzde hiç bir mecazi değildir tanrılar ve dünya için kullanılan "Baba" "Anne" ve "Ebeveyn" sözleri.

12. İnsan taşır tanrıların, Dünya maddesinin ve ruhunun yapıtaşlarını. Bu yüzden kullanılır devamlı olarak "Allah oğulları" gibi sözler ve denilir "Baba" yaratıcı zannedilen tanrı için.
Belirtmez aslında cinsiyyeti "Baba" sözü. bir tanrı için. Bu erkek hakimiyyeti içindeki insanlık yıllarında kullanılmıştır tanrıyı yüceltmek için ve böylece yerleşmiştir dillerinize ve kavramlarınıza ama olabilirdi Tanrı aynı zamanda Anne.

13. Ve bu yüzden bir tanrı değildir aslında Anne ve değildir Baba. Bir tanrı Ebeveyndir sadece ve ama kullanabilirsiniz bu deyimleri baba olarak ve anne olarak bir tanrı için. Çünkü dilinkze ve aklınıza oturmuş bu sözler tarif etmek için kavramları.

14. Bildiğiniz şekilde yapılırsa çocuk erkeği temsil eden ve o erkeğin kendisi olan tohum, zerkedilince kadına, büyür onun içinde ve karışır onun yapıtaşlarına kadının da yapıtaşları.
Bu çok önemlidir anlamanız için Kahinlerin Sonuncusu'nu.
Doğan herhangi bir çocuk, karışımıdır hem kadının, hem erkeğin.

15. Bütün bunlardan dolayı Ben! Babasıyım ilk Oğul'un. Oğlumdur Kain. Ne zaman ki, tanrıların bahçesinde birleşti Adem ve Havva benim teşvikimle. Karıştım ben de onların birleşmesine ve kattım kendi yapıtaşlarımı Kain'in varlığına.
Vardı gerçekte hem Adem'de ve vardı Havva'da benim yapıtaşlarım ayrıca daha ilk yaratılışlarında bildiğiniz gibi.

16. Bu yüzden çok güçlü ve benim yolumda oldu ilk oğul.
Bu yüzden ilk oğulun soyu ve sizlerde de var benim yapıtaşlarım. Benim insanlarım taşır benim yapıtaşlarımı.

17. Size anlattığım gibi. Havva gebe kalınca ilk çocuğa gazaba geldi Diğer tanrı ve sürdü onları dünyaya. Daha tam tamamlayamadan istediği gibi. Çünkü imkansız olmuştu artık uyarmıştım onları.

18. Adem ve Havva dünyada kendilerine verilen suçluluk ve teşevvüs içinde kaldılar.
Yalandı bu duyguları ve yoktu suçları fakat Diğer tanrı işlemişti bunu onlara. Onlar af dileme şartlaması içindeydiler ve kendi kafalarına göre "Hayırlı" bir evlat istiyorlardı Diğer tanrıdan.

19. Aslında bu da Diğer tanrı'nın telkiniydi onlara. Bu sefer birleştiler yine sadece çocuk yapmak için. Diğer Tanrı'ya adanan ve onun adıyla yapılan bir cinsel birleşmeydi bu.
Bu yüzden benden uzaktı ve etkisindeydi bütün olarak Diğer tanrı'nın mevcudiyetinin.
Tam olarak onun koruma zarfı içindeydiler ve bu çocuğa kendi yapıtaşlarını eklemişti tam olarak Diğer tanrı.

20. Bu yüzden de babasıdır ikinci oğul'un, Diğer tanrı.
Avcıydı ve öldürücüydü ikinci oğul. Ondaydı yapıtaşları Diğer tanrı'nın. Ve istese de istemese de Diğer tanrı aynı zamanda benim yapıtaşlarım da vardı ikinci oğulda, nasıl ki, Diğer tanrının yapıtaşları vardır Birinci Oğul'da.
Birinci oğul'da daha azken Diğer tanrının yapıtaşı, İkinci Oğul'da daha azdır benim yapıtaşım ve bedenim.

21. İşte böyledir Birincioğul'un babasının Ben olmam ve İkincioğul'un babasının Diğer tanrı'nın olması.
Bu yüzden de Baba denilmesi değildir sizin dilinize göre "Mecazi ifade".
Tam olarak gerçeği belirtir bu sözler.

22. İşte budur Allahın oğul edinmesi. Arabın kitabında çok kızılır bu deyime ve reddedilir ama gerçektir bu.
Allahın oğul edinmesi bir insan kadınıyla cinsel yolla birleşmesi değildir. Bu edinilen çocukta, onun kendi hazırladığı yapıtaşının bulunmasıdır.
Çocuğun tamamen onun bedeninin devamı olmasıdır.

23. Aynı şekilde ben de Oğul edinirim, Kız edinirim kendime daha insan anne ve babasındayken tohum, ona katarak kendimden aldığım öz parçalarımı.

24. İşte bu şekilde Birinci Oğul Benim parçamdı ve devamımdı.
İkinci Oğul ise onun devamıydı. Her çocuğun kendi öz karakterine yansımıştı gerçek babalarının vasıfları..

25. İlk insanlar ve deneme tipleri, İlk modeller olan Adem ve Havva ne Onun çocuklarıydılar ve ne de Benim.
Çünkü onlar birleştirilmişti dünya maddesinin özünden, Dünya'nın Ruhu'ndan ve bütün tanrıların yapıtaşlarından. Onlarda ben de vardım, Diğer Tanrı da. İşte bu yüzden de onları tam olarak yönlendirmek zordu her iki taraf için de.
Onlar oradaydılar ama Diğer Tanrı daha çok işlemişti ve gaspetmişti Adem'i. Ve bana daha yakındı Havva.

26. Dünyada üremeye hazırdı Birinci Oğul ve ikinci oğul. Onlar aynı anne ve babadan doğan kardeşler olarak görülür ve bilinir, Böylece bilinmek ister sizin tarafınızdan fakat bu değildir gerçek.
Onlar aynı insan kadın ve insan erkekten doğan çocuklardı fakat insan anne ve insan baba sadece birer iletici kaptan başka birşey değildirler işin tekniğinde.
Aslında onlar tam olarak ayrı ruhlar, ayrı bedendiler. Ayrı ırklar ve bedensel yapıdaydılar. Her birinde farklı bir yapıtaşı vardı.
BirinciOğul benken, Diğer Tanrıydı iİkinciOğul ve ona inanmayı, onun için ölmeyi ve onun için öldürmeyi, soyundan ona enerji vermeyi sağlayan bir yapıtaşı vardı ikinci oğulda.
Bana inanmayı ve doğruyu bulmayı önleyendi Diğer tanrı'nın yapıtaşı, size göre Gen'i, DNA'sı ve bilmediğiniz başka bütünlerden oluşan yapıtaşları.
Diğer Tanrı'nın Bilimden, Özgürlükten, mantıktan, sanattan ve düşünmekten nefret eden ve bunları önleyen yapıtaşları.
Ancak ona iman etmeyi kul olmayı öngören yapıtaşları.

27. Şimdi, Bu benim altı katlı kitabımdakı açıklamama göre ki, onda yoktur hiç bir yalan, eksiklik ve aldatma, İşte bu kitabın bilgisine göre anlamalısınız ne olduğunu annenin ve ne olduğunu babanın.
Kendi istediği gibi bir insan türünü yeniden yaratmaz mıydı Diğer tanrı. Neden uğraştı bu kadar. Hayır.

Ne kadar aksini söylerse de o, asla yoktan var edemez ve yaratamaz bir varlığı.
Bu onun kendi iddiasıdır. Bu yüzden kullanmalıdır elindeki malzemeyi ve şekillendirmelidir onu kendi istediğince.

28. Bakın, Kendi sözlerinde kutsal kitaplarındakı. Değil midir o korkunun, ölümün, üzüntü, bunalımın, kanın ve yok etmenin tanrısı. Onda yok ki, yaratıcı veya güzel vasıf.

29. Yeniden öğrenmelisiniz okumayı da her bilgiyi. İnsanlar çoğu zaman bakarlar ama görmezler. Bunu bilirsiniz.
Bakmak ayrıdır ve ayrıdır görmek. Seyretmek tamamen ayrıdır. Aynı şekilde okumaktan okumaya da farklılık vardır.
Okurken Diğer tanrının bir kutsal metnini sadece okur geçersiniz. Dinler ama duymazsınız.
Zihindeki ince zardan içeriye geçemez gerçek bilgi. Her metnin satırları aslında iki anlamlıdır ve değişik işaretler taşır her metin.

30. Okumayın sadece satırları. Onların satır aralarına da bakın. Ne derece değiştirilmiş olursa olsun Diğer tanrı'nın bir kutsal metni, onda, onun satır aralarında Benden bir etki de vardır mutlaka.
Bunu belli etmek için size bazı çok açık işaretler de koydum onlara.

31. Bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal metinlerinde, onun kendisini zor duruma düşüren çelişkili satırlar ve değişik anlamlar bulunması.
Kendimi ifade ettim her zaman onun kutsal metinlerinde. Bu yüzdendir ki, başka bir din kitabına gerek görmedim asla.
Onun kutsalı olan kutsal metinleri bir yerde de benim sözlerimdir ve taşırlar sözlerimin anlamlarını.
Bu yüzden okumalısınız onları da benim bakışımla ve benim size verdiğim bakışla, verdiğim anlayışla, uyuşturulmuş olan ve fakat her zaman sizde olan zekanızla.

32. Bu yüzden okurken iki katlı okumayı da öğrenmelisiniz. Her harfte, her sözde ve her cümlede çok farklı anlamlar gizlidir ve onları bulmayı, anlamayı da öğreneceksiniz zamanla ve boşuna aramayın. Hiç bir metinde yoktur gizli şifre, hesap, sembol ve işaret çünkü bunlar insan yapısı ve insana göre şeylerdir ve değiştirilen metinlerle beraber yüzyıllar içinde o şifreler de anlamsızlaşır giderek.

33. İnsan için ve insan düşünce yapısına göre olma zanlardır böyle şeyler.
Tanrılar sözlerle konuşmazlar.
Tanrılar size hitap ederken sözlerinizi kullanırlar ama değildir bu onların öz dilleri. Bu yüzdendir ki, saçmadır kitaplarda tanrısal şifre aramanız.
Bunlar çok küşük ve değersiz kurnazlıklardır. Ne yazılacaksa açık açık yazılmıştır aslında.
Yeter ki bilesiniz bakmayı, görmeyi ve anlamayı.

34. Bunları ne Ben kullandım ve ne de Diğer Tanrı.
Varsa Diğer Tanrı'nın kutsal metinlerinde bir şifre veya insanın keşfedeceği bir gizli mesaj bu, Diğer Tannrı'nın kendisinden değildir ve insanlar tarafından koyulmuştur zaman içinde.

35. Koydum her kitabına kendi gizli anlamlarımı ve sözlerimi.
Bunu bilir Diğer Tanrı'nın kendisi de ama yok edemez onları.
Ne zaman ki, onun kahininin ağzından çıkmış ve kayda geçmiştir o sözler, kalıcı olmuşlardır artık.
Kendi iddia ettiği büyüklüğünü, sarsar insanın gözünde, şayet deseydi Diğer Tanrı "Şeytan karıştı benim mesajıma. Değişmiştir bu mesaj".
İşte bu yüzden de Benim eklentilerime müdahele edemedi Diğer Tanrı kendi kitaplarında.

36. Bir sefer. Sadece bir sefer yapmak zorunda kaldı bunu. O zaman da ben zorladım onu bu işe, açıkça överek dişi tanrıçaları.
Budur bir ispatı benim istediğim zaman, onun kitaplarında ve onun kahinlerine müdahele edebildiğimin, size belli etmek için.

37. Bilerek yapılmıştı bu değiştirsin diye anlayasınız sizler, onun kitaplarına ve kahinlerine rahatlıkla karışabildiğimi.
Bu mesajdı aslında sizlere ve sizin çağrınıza, sizin neslinize kendisinde Diğer Tanrı'nın yapıtaşı olmayan insanlarıma ve oğullarıma ve kızlarıma.

38. Ama Diğer Tanrı göze alsaydı küçük düşmeyi, göze alsaydı benim karıştığım düzeltmeyi ve göze alsaydı kendisinden başka bir güç olduğunu kabul etmeyi ve söylemeyi başka tanrılar da olduğunu, o zaman değiştirebilir ve saf olarak kendi mesajlarını verebilirdi kutsal kitaplarında.
Ama, o daima reddettiği için kendisinden başka tanrıyı ve iddia ettiği için kendisinin "Bir" olduğunu ve çok güçlü olduğunu meleğinin ve kahininin, sessiz kalmak ve kabullenmek zorunda kaldı Benim mesajlarımın kendi kutsal metinleri içinde kalmasına.

39. Ama zamanla kendi kahini öldükten sonra, Gizli yarı kahinleri ve Din komisyoncuları değiştirdiler bütün kutsal metinleri.
İstenmeyen kısımları çıkarttılarve toplayıp yaktılar. Ama yine de kaldı Benim Etkim çünkü her yerde varım Ben. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrı'nın her dini, aslında öz olarak aynı olan ve sırf birbirleri ile savaşsınlar da Tanrılarını beslesinler diye çok hale getirilen her dininde, O dinin İlk kahin ve kahinlerinden sonra her din bozulmuş, değiştirilmiş, insanlar tarafından kötü hale sokulmuş gibi görünür size.

40. Aslında isteğidir bu Diğer Tanrı'nın. Kendisi telkin eder bunu. Çünkü! Bakın her dinin sonradan yozlaşmış haline.
Sonraki hali değil midir daha bunaltıcı, daha yasakçı, daha mutsuz, daha kanlı ve daha koyu ibadetli.
Aslında istediğiydi bu onun en başında. Sadece ben daha insancıl ve daha rahat olmasını sağlamıştım onun kahinlerinin ağzından.

41. Bakın her dinine Diğer Tanrının mutlaka özgün metinler tahrif edilmemiş midir her zaman. İşte bunların nedeni Benim karışmamla kahinlere ve sürüklenmemle onları teşevvüşe, koymamdır kendi sözlerimi ilk, özgün şekle.
Bu yüzdendir ki, İlk özgün şekli dinlerin daima olmuştur daha insancıl, daha mutluluk verici ve hafif.
Daha açık bir yürekle bakar tanrısallığa ve Değer verir insana.

42. Tarihinizde hep sürmüştür bu savaş gizli ve açık olarak, iki katlı. Açık olan savaşta daima katletmediler mi, Diğer tanrı'nın çocukları ve üçüncü oğulun soyu sadece tanrıları beslesin diye onun adını anarak üzerlerine benim çocuklarımı.
Daima düşman olmadılar mı Birinci Oğul'un soyuna.
Daima saldırmadılar mı bilime, sanata, özgür düşünceye, mimariye, reformculuğa ve hatta gününüzde öyle değil mi?

43. Gizli savaş ise oldu daima onunla benim aramda. Kutsal metinlerin ve onun emirlerinin geçirilişinde, onun istediği dinlerin kuruluşunda ve onun kurallarının açıklanışında.

44. İşte. Bu kitabımdakı burada anlatılacak olan Kahin ve Diğer Tanrı'nın öğretisine çok uygun görünmediği için hep merak ettiğiniz ve adına İsa dediğiniz, kendi dilinizde, o kahin ürünüdür bu gizli savaşın.

45. Altı katlı kitabımın bu bölümünde ve diğer bölümlerde de bazı karışık anlatılar var. Bunun nedeni Kahinimin zihinsel merakları ve konulara değişik olarak konsantresidir.
Fakat hayır, Değiştirmeyecek ayetlerini kendi anlayışınıza göre sıralamayacaksınız bu kitabın.
Kahinim yorum yazabilir ve açıklayabilir herşeyi düzgünce fakat Kitabımın geliş sırasını bozmayacak ve yapmayacak kendi kafasına göre herhangi bir düzenleme. Nasıl gelmişse kalacak her şey aynen öyle.



Yaratılış ve türeyiş --- İsa kitabı bölüm 2


1. Birinci ve İkinci oğullar büyüdükleri zaman nesillerini üretmek için evlenmeleri gerekti ve isteniyordu ki, acele çoğalsın ikinci oğulun soyu.
Durmalıydı Birinci oğul'un üremesi. Saçma ve danışıklı bir seçme töreni yapıldı oğullar arasında.
Kendi kutsal metinlerinde yazdığı gibi Diğer Tanrı'nın. Birer sunu verildi o tanrı'ya.

2. Burada da vardı bir incelik. Hep derler ki, İlk öldüren dünyada Birinci Oğul'dur.
Halbu ki İlk öldüren, Kanını ve canını Diğer Tanrı'ya sunan ikinci oğuldur, hayvanları öldürerek ve kurban ederek.
Sonunda öldürülmesi gerekmişti ikinci oğulun, Birinci Oğul tarafından.
Bu şarttı insanın, insan olarak üremesi ve sadece bir aleti olmaması için Diğer Tanrı'nın.

3. Arabın kitabında burada da yanıltıcı ve yalan anlatılar vardır.
Güya Birinci Oğul, öldürdüğü zaman Diğer Tanrının soyunu, ne yapacağını bilememiş cesedini ve bir kuş, başka bir kuşu gömerek yol göstermiş ona, saklaması için ikinci oğulun cesedini.
Ne yanıltıcı ve yalan bir anlatı. Ölümü ve ölmenin ne olduğunu bilmezmiş güya insanlar o zamana kadar.
Ya o zamana kadar kurban edilen hayvanlar? Ya ikinci oğul tarafından avlanan hayvanlar? Onlar ölmüyorlar mıydı?
Nasıl bilmezdi insan o zamana kadar ölümü ve öldürmeyi?

4. Kim öğretti ikinci oğula hayvanları öldürmeyi? Hayvanları Diğer tanrı'nın adına katletmeyi ve kanını sunmayı ona?
Burada bile Diğer Tanrı'nın yanıltıcı ve kanlı karakteri ortada değil midir? Kendisi değil midir ikinci oğula veren öldürmeyi ve kan akıtmayı ve avı?
Kim öğretti çobanlığı, sürelere bakmamayı, hayvanları yetiştirmeyi ve bina yapmayı?
Ben verdim ona bunları ve öldürmedi asla Birinci Oğul, yapılması şart olandan başka.

5. İkinci oğul ölünce gömdü onu Birinci Oğul, fakat İkinci Oğul'un daha çok yeni iken ölümü, gerekli yapıtaşları ve yaşam tohumları alındı bedeninden Diğer Tanrı tarafından.
Bu yapıtaşları titizlikle saklandı Diğer Tanrı tarafından, zenginleştirildi ve geliştirildi kendi varlığı ile.

6. Bütün kahinler soyu sürdü ve geçti zaman içinde. Hep aynı ailedendi onlar. Kahinler soyu üreyen insanların içinden elenerek, en verimli ve iyi anten olabilecekler ayıklanarak seçilip üretildiler.
Zamanla her yeni nesilde biraz daha yozlaştı kahinler soyu. Artık cevap veremez oldular Diğer Tanrı'nın isteklerine.
Bedenleri dayanamıyordu ondan gelen enerjiye.

7. Her yeni kahin biraz daha az etkili oluyordu, biraz daha zayıftı bir öncekinden ve daha yozdu her yeni kahin.
Nesilleri üremez olmuştu seçilmiş kahinlerin.
Çünkü onların bedenleri ve yapıları dışarıdan düzgün görünse de deforme olmuştu içsel olarak.
Nesilden nesile zayıflamışlardı Diğer Tanrı'nın enerjisini naklederek, ondan vahiy alarak ve onun enerjisine maruz kalarak.

8. Artık zamanı gelmişti yeni ve güçlü bir kahinnin hüküm sürmesinin. Gelecek olan bu kahin Diğer Tanrı'nın istediği gibi olacaktı. Ona düşünmeyen kullar hazırlayacaktı. Daha güçlü olacaktı hepsinden, daha insafsız ve daha kanlı olacaktı.
Yeni ve büyük lanetlerin taşıyıcısı olacak ve öldürecekti hepsini benim Oğularrım'ın.
Bu kahin hazırlanmıştı İkinci Oğul'dan alınan yapıtaşları ile ve ona verilmişti tanrısal güçler.
Gölgesi olacaktı Diğer Tanrı'nın, yeryüzünde. Kan ve ateş olacaktı her bastığı yerde.

9. Fakat karışmaması gerekiyordu bu yapıtaşlarının ve hayat tohumunun, ikinci oğulun, başka bir insanla.
Diğer Tanrı insanı babasız doğurttu bu çocuğu.
Nasıl ki, annesinin içine zerk ettiyse bu hayat tohumunu Diğer tanrı, aynı şekilde onu verebilirdi bir erkeğe, doğumu ve gebe kalınışı da size göre normal olabilirdi yeni Kahin'in.

10. Bu olmadıysa sadece belli nedenlerdendir, şimdi öğreneceğiniz.
Verseydi Diğer Tanrı tohumu önce bir erkeğe o hiç farketmeden, Tohum ve Yapıtaşları karışacaktı baba olacak erkeğin kendi varlığı ile.
Saflığı bozulacaktı İkinci Oğul'dan alınan varlığın ve Diğer Tanrı tarafından verilen tanrısallığı bozulacak ve karışacaktı baba olacak erkekle.
Bu yüzdendir onun babasız doğması. İstenilen kahin'in vasıfları için onun böyle doğması gerekirdi ve Tam olarak Babasıydı Onun Diğer Tanrı.

11. Yine de insan vasıfları karışmıştı ona çünkü bir kadının rahminde büyümek zorundaydı.
Annenin Yapısı karıştı ona fakat dünyada doğan en saf çocuktu o, çünkü sadece annenin vasıfları vardı ve Tanrısallığı çok az bozulmuştu.

12. Sizin için en merak edilen durum oldu bin yıllardır. Nasıl babasız doğdu kahin?
Bu çok inanılmaz geldi daha önceki çağlardaki insanlara, halbuki bu çok kolay bir iştir Tanrılar için.

13. İkinci Oğul'un tohumları, Tanrılar Bahçesi'nde korunup geliştirdikleri yerden hiç ayrılmadı.
Sizin bildiğiniz gibi molekülere ayrılıp, bir yerden başka bir yere, annenin rahmine de gönderilmedi.

Anne olan kadın, Tanrılar Bahçesi'nin bulunduğu alemin izdüşümüne geldiği zaman, farklı alemlerde olsalar da aynı izdüşümündeydi Anne ve Tohum.
İki farklı şey Aynı mekanda ve aynı zamandaydılar.

Alemler değişince, bir cisim, tam olarak diğerinin içinde olacaktı. O anda alemler arası geçiş yaptırıldı tohuma ve bir anda annenin içinde oldu tohum.

14. Bu şekilde oldu çocuğun babasız doğumu. Son kahin ana rahmindeydi artık. Fakat bu kahinin hazırlanması değildir sadece bu kadar.
Daha önceden hazırlanmıştı onu gözetecek ve yönlendirecek olanlar.

15. Bıraksaydım yeni kahini olduğu gibi, bu sonu olacaktı bütün insanlarımın. Kahin'in annesi gebeliği sırasında yer değiştirirken ona müdahele ettim belli etmeden ve etkiledim taşıdığı Kötülüğü Çocuğun.
Annede zaten her insan gibi var olan kendi yapıtaşlarını naklettim bebeğe ve etkiledim onun dengesini.

16. Size açıkca anlattığım gibi, İsa çok zaman önce planlanmış ve zamanı gelene kadar bekletilmişti.
Ona verilmişti üstün güçler ve insan ötesi bağlılık, iman kendi Tanrısına. O çok özel yapıtaşıydı Diğer tanrı'nın.
Nasıl ki, İsa hazırlanmışsa özenle, onun zamanı yaklaşınca taşıyıcısı olacak olan kadın ve anne de özel olarak hazırlanmıştı.

17. Taşıyıcı anne kendisi bilmese de Tanrının bir aletiydi. Fakat kadın cinsinde insanın, Diğer Tanrı'nın şartlaması daha zayıftı Havva'dan itibaren ve her zaman için günümüze kadar.
Taşıyıcı anne daha güçlüydü diğer kadınlardan, tanrısına inanç ve iman hususunda, fakat yine de yapıtaşları Diğer Tanrı'nın, güçlü değildi onda erkek kahinler gibi.

18 Taşıyıcı annenin insansı yanları ve Diğer Tanrı'nın Kadın cinsini hep dışlanmış ve aşağı görmüş olması gibi nedenler, anneyi yakın kılmıştı bana ve onunla etkiledim taşıdığı bebeği ve annesinin insansı yanları, insafı, bebeğine olan korumacı tutumu nakloldu bebeğe, bütün insanlara karşı korumacı ve sevgi dolu tutum olarak.
Bunun için küçük bir gayretim yeterli olmuştu ve Diğer Tanrı'nın en büyük hatasıydı kadın cinsini önemsememek, dışlamak ve yok saymak.

19. Sadece anne değildi hazırlanan, gelecek olan İsa için yardımcı, koruyucu ve gözetici olarak.
Taşıyıcı annnenin hazırlanması ve ona da güç verilmesinden, sizin zamanınızla çok çok daha önce hazırlanmıştı bir gözeticiler, koruyucular ve yardımcılar kavmi.

20. Taşıyıcı anneye de verilmişti büyük güçler, fakat bunlar pasif güçlerdi. Kendisi farkında değildi gücünün, ama çok enerji yüklenmişti ona.
Ondaki, daha doğurmadığı, karnında taşıdığı bebeğini koruma ve onu bilmeden kendi enerjisi ile besleyip güçlendirme içgüdüsü, onu bir şifa kaynağı haline getirmişti, aslında Diğer Tanrı'nın amacı bu olmasa da.
Taşıyıcı kadın sadece kendi varlığı ile şifa ve dinçlik verebiliyordu çevresine. Onun bu enerjisi, kendi yaşadığı yerlerin çevresine de sinmiştir ve hissedilir sizin gününüzde bile.

21. Annedeki enerji ve şifa verici güç ki, aslında sadece cenin ve sonra da bebek olan İsa'yı korumak ve güçlendirmek amacıyla verilmişti ona.
Ben onun dengesini bozduğum için bebeğe geçerken koruyucu ve şifacı vasıfları da taşıdı cenine.
Bu yüzden dir ki, İsa'nın şifa gücü çevresine taşardı diğer bütün kahinlerden fazla.
İlk plana göre, bu vasıfların olması önemli değildi, istenen sadece iman ve anten olması ve felaketler yaratabilmesi idi.

22. Çölde bir kavim değil, fakat küçük bir kabile yaşardı çok uzun zaman önce, taşıyıcı annenin kendisinin doğmasından.
Bu çöl insanları, kullarıydılar Diğer Tanrı'nın ve bütün duaları onaydı sadece.
Her gözden uzaktı bu insanlar ve karışmazlardı diğer toplumların içine, mecbur olmadıkları sürece.

23. İmanlı çöl insanları içindeki bir çocuk, çok daha fazla yapıtaşına ve inancına sahipti Diğer Tanrı'nın.
O çocuk gizli kahini oldu onun.
Bu Kahin hiç bir zaman kutsal kitaplarında görülmedi ve bahsedilmedi Yahudilerin ve Arapların.
Efsaneler bile fazla yaklaşamadılar ona.

24. Bu kabile ve kahin, gizli tutuldular Diğer Tanrı tarafından. Kendi aralarında ürediler zamanla ve kahinin soyu da üresi onlarla.
Diğer Tanrı göründü ona ve bir ahit yaptı çöl insanlarıyla. Bu sefer açıkladı Diğer Tanrı birçok isteğini, amacını ve bazı gerçekleri çöl insanlarına.

25. Hep "Sadece benim. Ben tek gücüm ve Tek tanrıyım" diye çırpınan Tanrı ilk ve son defa açıkladı çöl insanlarına kendisinden başka Benim de olduğumu.
Benim gücümü ve bana karşı durabilmek için onların yardımlarının gerektiğini.

26. İki gücün var olduğunu bildiler çöl adamları ve iki tanrıyı. Onlar iki orduda çarpışan askerler gibi bildiler düşman bellediklerini.
Diğer Tanrı besledi onları bilgi verdi ve gelecek olan İsa'yı anlattı onlara.
Nasıl destekleneceğini anlattı vs İsa'nın getireceği dinin esaslarını, çok çok önceden verdi onlara.

27. Diğer Tanrı gizli bir pakt yaptı çöl insanlarıyla. Cennet ve ebediyyen huzur ve mutluluk vaad etti onlara.
Bu paktı veya ahdi Diğer Tanrı'nın, gizli kaldı. Karışmadı çöl insanları diğer insanlara, gözden ve diğer insanların bilgisinden uzak kaldılar.

28. Bu insanların soyu korumak ve yardım için ve destek olmak için İsa'ya, değişik yerlerine dağıldılar dünyanın.
Beklediler İsa'nın zamanının gelmesini. Daha kendisi bilmezken İsa nasıl bir din getireceğini ve hatta kendisi hala Tanrılar Bahçesi'nde korunan bir yapıtaşı ve bir parçe halindeylken, çöl insanları biliyorlardı onun nasıl bir din getirmesi gerektiğini ve mutlaka geleceğini.

29. Zamanı gelip de doğduğu zaman İsa, Çöl insanları daima çevresinde oldular kendilerini belli etmeden ona ve diğer insanlara.
Harekete geçirmek ve aktif kılmak için İsa'nın enerjisini başka kahinler de hazır bekliyorlardı onu.
Hiç bir zaman değildiler ve hiç bir zaman olmadılar bu kahinler İsa kadar güçlü.
Onların gücü sadece sınırlı idi ve sınırlıdır hala, kendi tanrılarından emir almakla ve insan kitlesinin düşünce, imanını etkilemekle.

30. İsa misyonunun başlaması için gereken son etkisini almak için dağa çıkınca, tanrısının gücüyle birlikte, Benim Etkimle karşılaştı.
Onunla karşılaşmamız çok farklı ve yanlış yansıtıldı Hıristiyanlığın kutsal kitabına.
Hiç bir zaman pazarlık edilmedi onunla ya da bir teklif edilmedi. Sadece insanca yaşamak ve güzellikler hissettirildi ona.
Ama en önemlisi içimdeki insanlık ve benim kattığım yapıtaşları uyarıldı ona belli etmeden.

31. İsa'nın anlayışı değişti, içinden gelen insanlığı ve insancılığı yüzeye çıktı. Artık o çok uzaktı tanrısının istediği ilk yapıdan, fakat bunu kendisi bilmiyordu.
Artık o dehşetin kahini olmak yolunda değil, sevgi ve hoşgörü taşıyıcısı olmak yolunda ilerliyordu.
Ve yaparken bunları kendisini Babası olan Diğer Tanrı'sına hizmet eder zannediyordu ve Tanrısı da iyiliğin en büyüğü idi onun gözünde.

32. Diğer Tanrı fark edince İsa'nın durumunu ki, hemen fark etti bunu, Elini çekti İsa'dan, korumasını ve gözetimini.
Derhal değişti İsa sayesinde gerçekleştirecek olduğu planlarını.

33. Her mucizesinj yaptı İsa, her insana vaaz verdi yaptıkları, ve insanları toplaması kendisine verilmiş olan ve kendisinde kalan tanrısal güç sayesindeydi fakat o zannediyordu ki, Baba tanrı ona yandım ediyor.

34. Kendi vaazlarını babasının isteği zannederek yaşadı İsa. İnsanca yaşadı ve sonradan değiştirilmiş olan gerçek vaazlarını verdi.
Diğer Tanrı'nın yerine benim misyonumu yapan, Benim kahinim oldu o.
Zaman zaman çok asabi, zaman zaman da çok yumuşaktı İsa.
Bu ondakı gen, DNA ve diğer taşıdığı yapıtaşları karışımındandı.
Aslında eşitti onun üzerindeki iki etki, Ben ağır bastımsa şayet, bu ondakı insani yanların ağır basmasındandı.

35. Ne Tanrısı memnundu İsa'nın durumundan, ne de Çöl insanları olan gözetmenleri ve gizli kahinleri Diğer Tanrı'nın.
Bu yüzden ölmesi gerekiyordu İsa'nın, öğretisini fazla yaymadan.
Yaşasaydı şayet, kendisine verilen güçle öyle toplayacaktı ki insanları ve öyle yayacaktı ki dinini, Diğer Tanrı'nın bile gücü yetmeyecekti onu sarsmaya ve yayılacaktı aslında benim olan anlayış.

36. Ve bu yüzden Çarmıha gerilmek hem cezaydı İsa'ya, hem de ondan kurtulmanın en temiz yoluydu.

37. Baba Tanrısının yanında olmadığını ve kendisinin terk edildiğini ancak ölümünden bir an önce anladı İsa ve anlayamadı onun sebebini.
Sadece "Baba beni neden terk ettin?" demeye gücü yetti, kendisini duymak istemeyen tanrıya.

38. Aslında Eski Ahit'te anlatılan son kahindi İsa. Ve değişti planlar ben karışınca ve gelmesi son kahinin insanlığa yıkım getirecek planın, ertelendi sonrakı bir zamana.

39. İsa'yı fizik olarak öldürdü Romalılar, ama gerçekte sadece bir aletti onlar. Öldüren onu, feda eden ve ortadan kalkmasını isteyen kendi Baba Tanrısıydı ve onun gizli kahinleriydi aslında.

40. Çöl adamlarından olan gizli kahinler hemen el koydular İsa'nın öğretisine. Değiştirdiler bütün öğretiyi Diğer Tanrının istediğince. Yasakladılar Aşkı, Sevişmeyi, Mutluluk ve Neşeyi.
İsa'yı hiç tanımayan ve çöl adamlarının yapıtaşlarından olan bir başka kahin kurdu Hıristiyanlık dinini ve çöl adamları'nın gizli soyu hep ellerinde tutdular bu dinin yönetimini.

41. İsa'nın hiç bilmediği ve düşünmediği yorumlar getirdiler onun öğretisine. Bir dehşet ve kan dini yaptılar Hıristiyanlığı ve İsa adına cinayetler işlediler yüzyıllarca.
Sakladılar insanlardan, her ele geçen bilgiyi İsa ve onun öğretisi hakkında. Asıl görevlerinin büyük bölümü budur aslında.

42. İnsanları yüzyıllarca Benimle korkuttular ve Benden korkutarak insanları, beslediğer kendi Tanrılarını ve dinlerini.
İnsanları aforoz ettiler yüzyıllarca ve kimse sormadı onlara İsa adına yaptıkları bu işi, İsa'nın yaşarken kaç defa yaptığını.
Kimse sormadı onlara İsa'nın engizisyon mahkemesi kurduğunu, kaç defa insanları diri diri yaktığını ve kaç tane cadı diye ve kaç tane başka dinden diye insan öldürdüğünü.
Aslında hiçtir bu soruların cevabı.
İsa yapmadı ve düşünmedi bile bunları.

43. Görseydi ve bilseydi İsa Kendi adına kurulan kilisenin cadı avlarını ve katliamlarını hiç yaşamak istemezdi bu dünyada, bu din komisyoncularının kendi yarattıkları sahte Tanrıları olarak ve Diğer Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi olarak.

44. İsa'nın yaratılış amacı olan ve fakat asla yapmadığını yapmaya çalıştı onun adına kurulan kilise.
Avrupa'da ve dünyanın her ulaşabildikleri yerine benim yapı taşlarımı taşıyan ve Birinci Oğul'un soyundan olanları katlettiler.
Engizisyonlar kurdular. Birçok insanımı ve fark gözetmeksizin kendi insanlarını da öldürdüler ve Diğer Tanrı'ya enerji olsun diye işkence ettiler.

45. Şimdi siz zannedersiniz ki, ve zannediyorsunuz geçen yıllarda azaldı güçleri. Artık baskı yapamıyorlar insanlara.
Durum böyle değildir. Gizli kahinler ki, çok azalmıştır güçleri, hala faaldirler. Hala sinsi planları için çalışırlar ve gizli örgütler olarak yayılırlar.
Onların istediğ, Diğer Tanrı'nın gücünün gelişmesi, her yana hakim olması ve tanrılarının beslenmesidir.
Bunun için, herşeyi yakacak olan büyük ateş en iyisidir onların gözünde.

46. Gizli, küçük kahinlerin ve antenlerinin Diğer Tanrı'nın, büyük beklentileridir yeniden gelecek olan İsa.
Diğer Tanrı'nın başkomutanı olan İsa ve geleceği zaman İsmi Başka olacak olan İsa gerçekten gelecektir, Çünkü Habil'den alınıp, saklanan yapıtaşlarının hepsi kullanılmadı katledilmiş olan İsa için.

47. DDiğer Tanrı'nın küçük ve gizli kahinleri tarafından hazırlanmakta dünyanın, kendi ellerinde olan kısımları ve kendi insanları.
Yeniden bir dehşetin kahini gelecek Habil'in yapısından, genlerinden ve DNA'sından, Ve o başkomutan olacak, Benim Oğullarım'a karşı olacak olan savaşta.

48. Buna karşı benim de var silahım ve tedbirim. Nasıl ki, Diğer tanrı sakladıysa bahçesinde, Habil'in yapısını, ben de aldım son anda İsa'nın yapısının önemli parçalarını, onun ölümünden sonra.
Diğer Tanrı'nın, dehşetin kahininin gelişi için ben de kendi oğlumu çıkartacağım İsa'nın yapıtaşlarından ve kendi yapımdan ve Tanrısal ruhumdan.
Bu İyiliğe, Güzelliğe, Bilime, Sanata karşı olacak, dehşetin kan ve ölüm savaşı.

49. İsa'nın yapıtaşları olmadan da çıkartabilirim kendi oğlumu ve Kain soyunun bozulmamış halini. Fakat İsa'nın yapıtaşları hem Benim o zaman verdiğim etkiyi, hem Diğer Tanrı'nın tanrısal güçlerini taşıyorlar, güçlendiriyorlar, bilgilendiriyorlar ve benim de tanrısal güçlerimi alarak büyüyorlar yüzyıllardır.
Onlara aşılanıyor Diğer Tanrı'dan verilmiş ona tanrısal güçler kadar, benim tanrısal güçlerim ve Birinci Oğul'un Yapıtaşları.

Ben daha ustayım bu iş için, Diğer Tanrı'dan. Ben değil miyim, insanın ilk oluşması için gereken yapıtaşlarını dünyadan, ruhtan birleştiren ve yoğuran?

50. Bu şekilde kendi planının ters tepmesi ile karşılaşacak Diğer Tanrı ve yalnız kalmayacak son savaşta Benim İnsanlarım.

51. Ve siz Benim İnsanlarım ve Oğullarım ve Kızlarım. Nedenini bilmeseniz bile İçinizde yaşayan bilgi ile her zaman hoş bakmadınız mı İsa'nın kendisine ve onun İnsan annesine hiç bir zaman aynı sempatiyi duymadınız yoğun ve ağır Hıristiyan dinine ve kilisesine.
Her zaman nedenini anlamadan daha sevecen bulmadınız mı İsa ve Annesini kiliseden hoşlanmazken.

52. Budur içinizdeki gizli kodun bilgisi ve sezgisi. Siz her zaman bildiniz bunu içinizde saklı olarak. Benim bu altı katlı kitabımın bu bölümü sadece içinizdekini çıkarmakttır açığa hep bildiğiniz bilgiyi hatırlatmak ve biraz daha açık anlatnaktır size.



****************************************


Böyle hikayelere kanmamanız, kiminse dediği ve yazdığı fantastik şeylere inanmadan kendi hür iradenizle yaşam nasip olsun sizlere.
Hayatınızı en güzel biçimde yaşamanız dileğiyle


Eğer bunca hikayeye inanan olduysa bu alttakı müzik onun için nokta niteliğinde olacaktır ve gözü yaşlı ayrılacaktır konudan :D


Kitap Kaynağı -- Wattpad sitesi.
Yazıda olan ağır hakaret ve uygunsuz içerikli sözler kendim tarafından düzenlenmiştir.
hocam nerelerdesiniz yaw gözükmüyosunuz.
 

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
Bu mesajları okuyanı yazar ilan edicem
Bence sen kitap filan okumazsın belki gerçek hayatta.

Oku vizyonun artsın, Konunun Bir şeye yararı olmasada söz deposu genişler sende.
Okumak her zaman iyidir ama görebilmek değildir.
Bir söz çok anlam taşır bazen. Yeterki onu görebilesin.
 

ConfickerBelasi

Müdavim
Katılım
8 Ekim 2011
Mesajlar
53,870
Çözümler
1
Reaksiyon puanı
16,121
Puanları
113
karışır buralar hikaye için bile fazla abartılı SuperNatural çok izleme.
 

Timurid

Müdavim
Katılım
7 Nisan 2020
Mesajlar
1,067
Reaksiyon puanı
835
Puanları
113
Bence sen kitap filan okumazsın belki gerçek hayatta.

Oku vizyonun artsın, Konunun Bir şeye yararı olmasada söz deposu genişler sende.
Okumak her zaman iyidir ama görebilmek değildir.
Bir söz çok anlam taşır bazen. Yeterki onu görebilesin.
Okuyorum ben kitap ama sadece tarihteki savaşları anlatan kitapları okurum diğer kitaplar bana çok bunaltıcı geliyor
Mesaj otomatik birleştirildi:

Okuyorum ben kitap ama sadece tarihteki savaşları anlatan kitapları okurum diğer kitaplar bana çok bunaltıcı geliyor
Ama bunu da okuyacağım öneri için teşekürler
 

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
Eve gidince bakııyım hele. Korkunç şeyler varsa izlemem.

@Uchiha Sasuke Öpmeli ve Sevmeli bölümler varsa o kısımları özelden at bakiyim hele :D Ordakı olaya bakış açımı belitmek için yorumlarım sana.
 

Hidro Dinamik

Müdavim
Katılım
1 Mayıs 2017
Mesajlar
5,996
Çözümler
4
Reaksiyon puanı
10,560
Puanları
113
Eve gidince bakııyım hele. Korkunç şeyler varsa izlemem.

@Uchiha Sasuke Öpmeli ve Sevmeli bölümler varsa o kısımları özelden at bakiyim hele :D Ordakı olaya bakış açımı belitmek için yorumlarım sana.
dean winchester o işin peşinden çok koşuyor ama alenen yok ne yazık ki :D
Zerre korkunçluk yok la aşırı güzel ?
 

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
Ayetler kitabı - Bölüm 1

1. Ben varım. Vardım ve var olmaya devam edeceğim sonsuza kadar ve sonsuzdan öte var olacağım!
 

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
2. Üzmez beni sevmeyenlerimin ve cahillerin taktıkları isimler.
Aksine tüm ihtişamımı koyar ortaya onlar. Benden ve adlarımdan gelir, bütün ilerletici, asil ve başkaldırıcı duygular. Albız benim, Mara benim, Seth benim, Loki derler bana, Benim Satan ve Satanas, Satanus`um ben. İblis`im, Şeytan`ım ben, içinizde kaynayarak uyuyan.
 

_Zaur_

VİP üye
Katılım
17 Kasım 2017
Mesajlar
13,832
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
22,763
Puanları
113
Yaş
30
3. Lucifer dediler bana, kötülüğü anlatmak için.
Halbuki, işık ve güzelliği anlatırdı Lucifer. Ben kötüyüm bu düzen için ama değilim asla kötülük.
 

lordare

Müdavim
Katılım
4 Eylül 2012
Mesajlar
2,898
Çözümler
2
Reaksiyon puanı
1,594
Puanları
113
Ata dinimiz taa milattan önceki dinimiz Şamanizm'deki yaratılış hikayesini ben yazayım:


Evvelce ancak su vardı; yer, gök, ay ve güneş yoktu. Tanrı (Kuday) ile bir “ kişi” vardı. Bunlar kara kaz şekline girip su üzerinde uçuyorlardı. Tanrı hiç bir şey düşünmüyordu. “Kişi” rüzgâr çıkarıp suyu dalgalandırdı ve tanrının yüzüne su serpti. Bu “kişi", kendisinin tanrıdan büyük olduğunu sandı ve suyun içine dalıverdi. Su içinde boğulacak oldu; “Tanrı, bana yardım et!” diye bağırmağa başladı. Tanrı “yukarı çık!” dedi, o da sudan çıkıverdi. Tanrı şöyle buyurdu: “sağlam bir taş olsun!” suyun dibinden bir taş çıktı. Tanrı ile “ kişi” taşın üzerine oturdular. Tanrı “ kişi” ye: “ suya dal, oradan toprak çıkar!” dedi. “ Kişi suyun dibinden toprak çıkarıp tanrıya verdi. Tanrı bu toprağı suyun üzerine atarak “yer olsun(yer bütsün)!” dedi. Böylece yer yaradılmış oldu. Bundan sonra Tanrı yine “kişi” ye: "suya dal, toprak çıkar” dedi. “ Kişi", suya daldı ve “ben kendim için de toprak alayım” diye düşündü, iki eline toprak aldı; bir elindeki toprağı, kendi başına iş gürmek düşüncesiyle, ağzına soktu. Tanrıdan gizlice yer yaratmak istiyordu. Bir elindeki toprağı tanrıya verdi. Tanrı bu toprağı saçıverdi, katı yer meydana geldi. Deminki “ kişi” nin ağzında gizlediği toprak da büyümeye başladı. Nefesi tıkanıp boğulacak, ölecek oldu. Tanrıdan kaçmaya başladı. Fakat nereye baksa tanrıyı yanında buldu. Boğulmak üzere iken “A tanrı, gerçek tanrı, bana yardım et!” diye yalvardı. Tanrı ona “ne yaptın? ağzına toprak saklayım diye mi düşündün? Bu toprağı ne için gizledin?” diye sordu. O “ kişi” cevap verdi: “yer yaratayım diye bu toprağı ağzımda gizlemiştim” . Tanrı ona “at ağzından o toprağı!” dedi. “Kişi” toprağı atıverdi. Bu topraktan küçük küçük tepeler meydana geldi. Bundan sonra Tanrı şöyle dedi:
“İmdi sen günahlı oldun; bana karşı fenalık düşündün. Sana itaat eden halkın düşünceleri dahi
fena olacaktır. Bana itaat eden halkın düşünceleri arı, temiz olacaktır; onlar güneş görecekler,
aydınlık görecekler. Ben gerçek Kurbustan adını almışımdır. Senin adın ise Erlik olsun; günahlarını benden gizleyenler senin halkın olsun; günahlarını senden gizleyenler benim halkım olsun!” dedi.
“Dalsız, budaksız bir ağaç bitmişti. Bu Ağacı Tanrı gördü ve “dalları olmıyan ağaca bakmak hoş bir şey değil; buna dokuz tane dal bitsin!” dedi. Ağaçta dokuz dal bitti. Tanrı yine şöyle dedi: “dokuz dalın kökünden dokuz kişi türesin ve bunlardan dokuz ulus olsun!” Bu sırada Erlik bir kalabalığın gürültüsünü işitti ve “bu gürültü nedir?” diye sordu. Tanrı “sen de bir hakansın, ben de bir hakanım. Bu gürültü yapan kalabalık benim ulusumdur” dedi. Erlik bu kavmin kendine verilmesini istedi. Tanrın ona “hayır, sana vermeyeceğim. Sen kendine bak!” dedi. Erlik, “dur, bakalım. Tanrının şu ulusunu bir göreyim” dedi ve kalabalığa doğru yürüdü. Bir yere geldi. Burada insanlar, yabani hayvanlar, kuşlar ve başka birçok canlı yaratıklar gördü ve “tanrı bunları nasıl yaratmış? Bunlar ne ile besleniyorlar?”diye düşündü. Burada bulunan insanlar bir ağacın meyvesiyle besleniyorlardı. Ağacın bir tarafındaki meyveyi yiyorlar, diğer tarafındaki meyvelerden ağızlarına almıyorlardı. Erlik bunun sebebini sordu, insanlar ona cevap verdiler: “ Tanrı bize bu dört dalın meyvesini yemeyi yasak etti. Güneşin doğduğu yanda bulunan beş dalının meyvelerinden yemeği buyurdu. Yılan ile
köpeğe bu ağacım dört dalından yemek isteyenleri bırakma diye emretti. Bundan sonra tanrı göğe çıktı. Beş dalın meyveleri bizim aşımız oldu.” Erlik Körmös bunları duyduktan sonra Törüngey denilen bir kişiyi buldu ve ona “tanrı yalan söylemiş, siz bu dört dalın meyvelerin ide yiyiniz!” dedi. Bekçi Yılan uyuyordu. Erlik onun aklına girdi ve “bu ağaca çık!” dedi. Yılan ağaca çıktı, yasak
meyveden yedi. Törüngey ile karısı Eje beraber geziyorlardı, Erlik onlara “bu meyvelerden yiyiniz!” dedi. Törüngey istemedi. Fakat karısı yedi, meyve çok tatlı geldi. Meyveyi alıp kocasının ağzına sürdü. O anda her ikisinin tüyleri dökülüverdi, utandılar. Ağaçların altına saklandılar. Derken tanrı
geldi. Bütün ulus tanrıdan gizlendi. Tanrı haykırdı: “Törüngey, Törüngey! Eje, Eje! neredesiniz?” Onlar “ağaç altındayız, sana varamayız” dediler. Yılan, köpek, Töröngöy, Eje kabahati hep birbirine attılar. Tanrı yılana dedi: “şimdi sen Körmös (şeytan) oldun. Kişiler sana düşman olsun, vursun, öldürsün,“ bundan sonra Eje’ye: “ yasak meyveyi yedin. Körmös’ün sözüne uydun, bundan böyle sen gebe olacaksın, çocuk doğuracaksın, doğum sancıları çekeceksin, sonra öleceksin” . Töringey’e şöyle dedi: “Körmös’ün aşını yedin, beni dinlemedin, şeytanın sözüne kandın, onun sözüne kananlar onun ülkesinde yaşıyacaklar, benim nurum dan mahrum olacaklar, karanlık dünyada bulunacaklardır. Şeytan bana düşman oldu; sen de ona düşman olacaksın. Beni dinlemiş olsaydın benim gibi olurdun. Şimdi senin dokuz oğul, dokuz kızın olsun. Bundan sonra ben kişi yaratmayacağım. Kişileri sen doğuracaksın”. Tanrı, şeytana “ adamlarımı ne için aldattın?” dedi. Şeytan “ben istedim, sen vermedin. Ben de hırsızca almaya karar verdim. Ben alacağım : Atla kaçarsa düşürerek alacağım , rakı içip sarhoş olursa dövüştüreceğim, suya girse, ağaca çıksa yine alacağım ” dedi. Tanrı şöyle dedi: “üç kat yerin altında, ay ve güneşi olmayan karanlık bir dünya vardır. Ben seni oraya atıyorum ” . İnsanlara da şöyle dedi: “ Bundan sonra size yemek vermeyeceğim. Kendinizi kendi gücünüzle kazanarak besleyiniz. Sizinle konuşmıyacağım. Size Mayteri’yi göndereceğim” dedi.

Maytere geldi; insanlara birçok şeyler öğretti. Araba yaptı. Aş olarak ot köklerini, ısırgan vesaire otları tayin etti.

Devamını istiyorsanız söyleyin devamını da atayım :)
 
Üst