Frequency5GHz
Öğrenci
- Katılım
- 20 Ağustos 2016
- Mesajlar
- 35
- Reaksiyon puanı
- 32
- Puanları
- 18
- Yaş
- 29
Merhaba, yıllardır burası ve birçok forum sitesinin üyesiyim. Kimi öğrencilik zamanlarımda çokça vakit geçirdim. Bazen yardımcı oldum insanlara bazen soru sordum. Bugün şu anda hayatımın bir dönüm noktasındayım ve bir şeyler karalamak istedim.
27 yaşındayım ve hayatımda ilk kez gerçek anlamda Temmuz-Aralık 2020 tarihlerinde 'iş' olarak bir yerde çalıştım. Ben işe girdikten 1-2 hafta sonra bir kız geldi ve ilk gördüğüm an enteresan duygulara kapılmıştım. Çok farklıydık ve ben daha önce birisine tutulmamıştım. Zaman geçtikçe arkadaş ve samimi olduk. Nihayetinde Kasım 2020 sonlarına doğru işyerinden ayrıldı ve Aralık 2020 başlarında ben de işten ayrılmadan önce kader bizi bir araya getirdi. Hayatımda ilk kez tattığım duyguları onunla yaşadım. Çok sevdim ve sevildim, hissettim. İnanılmaz zamanlar geçirdik ve çok güzel şeyler yaptık. En nihayetinde Nisan'ın son günü ayrıldık ve bugün son kez tadsız başlasa da kendine iyi bak ile biten bir yazışma sonucu kalbimden söktüm ve attım.
Bunu neden anlattığıma gelecek olursam; hayat bir tecrübeden ibaret. İlk kez sevdim, ilk kez birisi ile birlikte oldum ve ilk kez terk edildim/ayrıldım. Belki çok ısrarkar ve deneyici oldum, kendime saygımı biraz tölere ettim ama en nihayetinde yapacak hiçbir şeyim kalmamışken son bir kurşun attım ama o da oldukça sert sekti. Beddualar veya lanetler veya küfürler ile bitmedi, son sözlerimiz 'Allah'a emanet ol, kendine iyi bak ve iyi davran' oldu birbirimize.
Yabancı olduğum şeylerdi bunlar benim. O kadar büyük bir şey olarak geliyor ki yaşarken insana, bitince bitti olamaz derken bile bir an geldi, belki yaşanan bir şeyden belki son iletişimimizden bilmiyorum, kalp soğuyabiliyormuş. Sağlığını elbette düşünüyorum çünkü sinir-stres olup kalbine vurmasını istemedim. Son sözlerimiz de teselli olarak kalacak muhtemelen anılarımızda. Belki aylar veya yıllar sonra bir yerde denk geliriz rastlaşırız, selam verebileceğiz.
Hayat, insana çok fazla şey öğretebiliyor. Bunu çok farklı deneyimler ile yaşatabiliyor. İlk 1-2 gün çok ağladım, kabullenemedim ancak dediğim gibi bir an geldi ve birkaç saat önce kalbimden söküp atabildim. Bir gün hatırladığımda belki bir ufak tebessüm ile anı olarak hatıramda kalacak. Yaşamaya devam edeceğim. Hayat devam edecek, bunu kabullenmeli ve yoluna bakmalı. Değer vermek ile sevmek arasındaki ince bir fark var, belki ben bunu yakalayamadım. Belki bir çok hata yaptım, ben daha fazla suçluyum, bunlar farketmiyor. Sonuç olarak hikayem yarım kaldı demek yerine; hikayenin ömrü bu kadarmış demek gerekli diye düşünüyorum. Dostlarımın dediklerini anlasam ve kabul etsem de insan küçücük bir umuda sarılıp hislerini erteleyebiliyordu ancak bu sefer öyle değil.
Karşındaki insanın sana bakışı, düşüncesi ve kalbinden geçenler artık değişti ise, inanın buna yapabilecek bir şey olmadığını tecrübe ettim. Keşke veya ah dememek lazım. Yaşanacaktı ve yaşandı, elde olan olmayan sebepler fark etmeksizin bir gerçek varsa o da bittiğidir.
Şu an yaşadıklarımın bana kattığı ve benden götüreceklerini düşünmek yerine, durumun gerçekliğine ayak uyduruyor ve kabullenirken bir yandan olgunlaştığımı hissediyorum. Değer verdiğine saygı duymak ayrı bir onurdur bence. Belki fazla zorladım, gerdim, sinirlendirdim, istemediği şeyler söylettim kendime ama en nihayetinde ben de insanım o da insan ve bir şekilde hoş denebilecek şekilde vedalaştık.
Yaşadıklarımı paylaşmak istedim, bu yaşımda bu tecrübe ettiğim olayı muhtemelen değil, mutlaka milyonlarca kez zaten daha önce yaşayanlar oldu. Biliyorum, bana her ne kadar yabancı bir durum ile karşı karşıya kalmış olsam da ve hayatımın son 1 yılı çok çok enteresan şekilde akmış olsa da her manada her anlamda, insan yine insan olmaya ve yaşamaya devam ediyor, etmek zorunda. Hayaller yıkılır, yenileri kurulur ve o yolda adımlar atılarak ulaşılmaya çalışılır.
İnanın, hayat gerçekten çok zorlu olsun olmasın, bir şekilde yaşamaya değmek zorunda. İnsan bazı anları yaşarken belki ruhunu satıyor ama farkında olmuyor veya umrunda olmuyor. Ben kendime olan saygımdan tereddüt ettiğim halde mutlu idim. Bir anda devrilebilen düzen, bir anda yıkılan planlar ve ortak hayaller, bunlar gerçekten yaşarken çok ama çok acı verebiliyor. Bu bir gerçek, insan kendisini inkar edemez. Ama herkesin dediği gibi de 'zaman' ve 'kişinin kendi' iç dünyası ile olan dürüst hesaplaşması sonucunda hayata tutunmaya ve yolda devam etmeye çalışması, bir gün, ne zaman olur bilmiyorum ama bir gün yine istediği mutluluğa ve başarıya ulaşmasını sağlayacağı umudu ile hayata tutunmaya devam etmeli diye düşünüyorum. Üzgün müyüm? Elbette. Kim böyle olacağını umarak başlar veya mutlu iken böyle olmasından korkmaz veya istemez? Ancak hayat bir gerçek ve her zaman her şey herkesin istediği şekilde gitmiyor, gitmeyebiliyor.
Bir daha birini sevemem dememeli insan. Kapılarını kapatmamalı, hayata küsmemeli. Bir zamanlar yanında huzura eriştiği insanı saygı ile geçmişinde bırakmalı, çünkü o bunu istiyor. Kendine değer verip yoluna devam etmeli, etmek zorunda. Başka yapabilecek bir şey yoksa yoktur. Zamanla daha az acır, daha az anımsanır, gün gelir karşına birisi çıkar belki ve asla tekrar bulamayacağım dediğin duyguları belki onda bulursun, kim bilir? Umut, yaşadığımız dünyadaki en güçlü duygu olabilir, sevmek ve sevilmek de sanırım en değerli duygu.
Son sözlerim;
''Sevgi, sevmek, sevilmek, değer vermek ve değer görmek, önemsenmek, hayatı yaşadığını hissetmek, bunlar inanılmaz derecede muhteşem güzellikler. Bir sayfa kapandığında, yeni bir sayfa açmayı bilmek zorunda insan, ne kadar umutsuz kalsa da, zor dese de, tutunacak bir şey bulup tutmalı ve ilerlemeye devam etmelidir.''
27 yaşındayım ve hayatımda ilk kez gerçek anlamda Temmuz-Aralık 2020 tarihlerinde 'iş' olarak bir yerde çalıştım. Ben işe girdikten 1-2 hafta sonra bir kız geldi ve ilk gördüğüm an enteresan duygulara kapılmıştım. Çok farklıydık ve ben daha önce birisine tutulmamıştım. Zaman geçtikçe arkadaş ve samimi olduk. Nihayetinde Kasım 2020 sonlarına doğru işyerinden ayrıldı ve Aralık 2020 başlarında ben de işten ayrılmadan önce kader bizi bir araya getirdi. Hayatımda ilk kez tattığım duyguları onunla yaşadım. Çok sevdim ve sevildim, hissettim. İnanılmaz zamanlar geçirdik ve çok güzel şeyler yaptık. En nihayetinde Nisan'ın son günü ayrıldık ve bugün son kez tadsız başlasa da kendine iyi bak ile biten bir yazışma sonucu kalbimden söktüm ve attım.
Bunu neden anlattığıma gelecek olursam; hayat bir tecrübeden ibaret. İlk kez sevdim, ilk kez birisi ile birlikte oldum ve ilk kez terk edildim/ayrıldım. Belki çok ısrarkar ve deneyici oldum, kendime saygımı biraz tölere ettim ama en nihayetinde yapacak hiçbir şeyim kalmamışken son bir kurşun attım ama o da oldukça sert sekti. Beddualar veya lanetler veya küfürler ile bitmedi, son sözlerimiz 'Allah'a emanet ol, kendine iyi bak ve iyi davran' oldu birbirimize.
Yabancı olduğum şeylerdi bunlar benim. O kadar büyük bir şey olarak geliyor ki yaşarken insana, bitince bitti olamaz derken bile bir an geldi, belki yaşanan bir şeyden belki son iletişimimizden bilmiyorum, kalp soğuyabiliyormuş. Sağlığını elbette düşünüyorum çünkü sinir-stres olup kalbine vurmasını istemedim. Son sözlerimiz de teselli olarak kalacak muhtemelen anılarımızda. Belki aylar veya yıllar sonra bir yerde denk geliriz rastlaşırız, selam verebileceğiz.
Hayat, insana çok fazla şey öğretebiliyor. Bunu çok farklı deneyimler ile yaşatabiliyor. İlk 1-2 gün çok ağladım, kabullenemedim ancak dediğim gibi bir an geldi ve birkaç saat önce kalbimden söküp atabildim. Bir gün hatırladığımda belki bir ufak tebessüm ile anı olarak hatıramda kalacak. Yaşamaya devam edeceğim. Hayat devam edecek, bunu kabullenmeli ve yoluna bakmalı. Değer vermek ile sevmek arasındaki ince bir fark var, belki ben bunu yakalayamadım. Belki bir çok hata yaptım, ben daha fazla suçluyum, bunlar farketmiyor. Sonuç olarak hikayem yarım kaldı demek yerine; hikayenin ömrü bu kadarmış demek gerekli diye düşünüyorum. Dostlarımın dediklerini anlasam ve kabul etsem de insan küçücük bir umuda sarılıp hislerini erteleyebiliyordu ancak bu sefer öyle değil.
Karşındaki insanın sana bakışı, düşüncesi ve kalbinden geçenler artık değişti ise, inanın buna yapabilecek bir şey olmadığını tecrübe ettim. Keşke veya ah dememek lazım. Yaşanacaktı ve yaşandı, elde olan olmayan sebepler fark etmeksizin bir gerçek varsa o da bittiğidir.
Şu an yaşadıklarımın bana kattığı ve benden götüreceklerini düşünmek yerine, durumun gerçekliğine ayak uyduruyor ve kabullenirken bir yandan olgunlaştığımı hissediyorum. Değer verdiğine saygı duymak ayrı bir onurdur bence. Belki fazla zorladım, gerdim, sinirlendirdim, istemediği şeyler söylettim kendime ama en nihayetinde ben de insanım o da insan ve bir şekilde hoş denebilecek şekilde vedalaştık.
Yaşadıklarımı paylaşmak istedim, bu yaşımda bu tecrübe ettiğim olayı muhtemelen değil, mutlaka milyonlarca kez zaten daha önce yaşayanlar oldu. Biliyorum, bana her ne kadar yabancı bir durum ile karşı karşıya kalmış olsam da ve hayatımın son 1 yılı çok çok enteresan şekilde akmış olsa da her manada her anlamda, insan yine insan olmaya ve yaşamaya devam ediyor, etmek zorunda. Hayaller yıkılır, yenileri kurulur ve o yolda adımlar atılarak ulaşılmaya çalışılır.
İnanın, hayat gerçekten çok zorlu olsun olmasın, bir şekilde yaşamaya değmek zorunda. İnsan bazı anları yaşarken belki ruhunu satıyor ama farkında olmuyor veya umrunda olmuyor. Ben kendime olan saygımdan tereddüt ettiğim halde mutlu idim. Bir anda devrilebilen düzen, bir anda yıkılan planlar ve ortak hayaller, bunlar gerçekten yaşarken çok ama çok acı verebiliyor. Bu bir gerçek, insan kendisini inkar edemez. Ama herkesin dediği gibi de 'zaman' ve 'kişinin kendi' iç dünyası ile olan dürüst hesaplaşması sonucunda hayata tutunmaya ve yolda devam etmeye çalışması, bir gün, ne zaman olur bilmiyorum ama bir gün yine istediği mutluluğa ve başarıya ulaşmasını sağlayacağı umudu ile hayata tutunmaya devam etmeli diye düşünüyorum. Üzgün müyüm? Elbette. Kim böyle olacağını umarak başlar veya mutlu iken böyle olmasından korkmaz veya istemez? Ancak hayat bir gerçek ve her zaman her şey herkesin istediği şekilde gitmiyor, gitmeyebiliyor.
Bir daha birini sevemem dememeli insan. Kapılarını kapatmamalı, hayata küsmemeli. Bir zamanlar yanında huzura eriştiği insanı saygı ile geçmişinde bırakmalı, çünkü o bunu istiyor. Kendine değer verip yoluna devam etmeli, etmek zorunda. Başka yapabilecek bir şey yoksa yoktur. Zamanla daha az acır, daha az anımsanır, gün gelir karşına birisi çıkar belki ve asla tekrar bulamayacağım dediğin duyguları belki onda bulursun, kim bilir? Umut, yaşadığımız dünyadaki en güçlü duygu olabilir, sevmek ve sevilmek de sanırım en değerli duygu.
Son sözlerim;
''Sevgi, sevmek, sevilmek, değer vermek ve değer görmek, önemsenmek, hayatı yaşadığını hissetmek, bunlar inanılmaz derecede muhteşem güzellikler. Bir sayfa kapandığında, yeni bir sayfa açmayı bilmek zorunda insan, ne kadar umutsuz kalsa da, zor dese de, tutunacak bir şey bulup tutmalı ve ilerlemeye devam etmelidir.''